Kategori: Yurt

  • İZMİT’TE HAYIRSEVERLERDEN 2 TON ET BAĞIŞI

    İZMİT’TE HAYIRSEVERLERDEN 2 TON ET BAĞIŞI

    İzmit Belediyesi, Gıda Bankası ve Aşevi aracılığıyla Kurban Bayramı süresince hayırseverlerin bağışladığı iki ton kurban etini ihtiyaç sahiplerine ulaştırdı. 

    İzmit Belediyesi tarafından hayata geçirilen ‘Kardeş Eller’ projesi kapsamında, Kurban Bayramı süresince Aşevi ve Gıda Bankası’na toplam iki ton kurban eti bağışlandı. Bağışlanan etler, önceden tespit edilen ihtiyaç sahibi yurttaşlara eşit şekilde dağıtıldı.

  • NİĞDELİ ÇİFTÇİ: MAZOT ALIYORUM TRAKTÖRE 300 LİRALIK, TARLAYA GİDENE KADAR BİTİYOR

    ENES CAN ÖZMEN

    Niğde’de domates üreten Engin Uzkafa, artan maliyetlerden şikayet ederek, “30 kuruşa aldığım domates fidesi, şu an 80 kuruş. Vadeli 150 milyona (150 lirayı kastediyor) aldığım üre gübresini -tonu değil torbası- şu an 700 lira peşin paraya alamıyorum; bayi bayi geziyorum alamıyorum, yok çünkü. Mazot alıyorum traktöre 300 liralık, tarlaya gidene kadar bitiyor. Bu maliyetler altında biz nasıl iyi olalım? Birilerinin bizim sesimizi duyması lazım” dedi.

    CHP Niğde İl Başkanı Erhan Adem’in ziyaret ettiği çiftçi Engin Uzkafa, artan maliyetlerden dert yandı. Uzkafa, yaşadıkları sorunları Erhan Adam’e şöyle anlattı:

    “Şu maliyetlerden nasıl memnun olalım? 30 kuruşa aldığım domates fidesi, şu an 80 kuruş. Vadeli 150 milyon (150 lirayı kastediyor) aldığım üre gübresini -tonu değil torbası- şu an 700 lira peşin paraya alamıyorum, bayi bayi geziyorum alamıyorum, yok çünkü. Mazot alıyorum traktöre 300 liralık, tarlaya gidene kadar bitiyor. Bu maliyetler altında biz nasıl iyi olalım? Birilerinin bizim sesimizi duyması lazım. Şu tarlanın dönümünün 12-13 bin lira masrafı var. Bin metre karesinin 12 milyar (bin lirayı kastediyor) masrafı var. Yani şuradan dönüm başı, bin metre kareden 8 ton domates alsan tarlada 2 milyon (bin lirayı kastediyor), pazarda 20 milyon (bin lirayı kastediyor). Bu aradaki 18 milyonu (bin lirayı kastediyor) kim kazanıyor? Tarım Kredi Kooperatifleri’nde istediğimiz gübreyi bulamıyoruz. Bu sefer de bayilere gidiyoruz, bayiler de canı nasıl isterse öyle satıyor. Bayi bayi geziyoruz. Bir de artık eskisi gibi vadeli iş de yok, peşin para her şey, bütün paramızı buna bağlıyoruz. Şu ana kadar hiç umudumuz kalmadı. Bittik yani. Çiftçi olarak, maliyeti geçtik, umudumuz yok, geleceği göremiyoruz. Geleceği göremediğimiz için de şu genç yaşta umudumuz kırıldı. Acilen birinin buna müdahale etmesi lazım. Bu, bizim son kozumuz. Yani bu sene de olmazsa artık kimse ekmez, kimse biçmez.” 

    ”ÇİFTÇİ İLE PAZAR ARASINDA BİR UÇURUM VAR” 

    CHP Niğde İl Başkanı Erhan Adem ise şöyle konuştu:

    “Maalesef çiftçi, girdi maliyetlerinden dolayı sıkıntılı. 2 liraya verdiği domates pazara gidinceye kadar çok yüksek fiyatlar oluyor. Yani çiftçi ile pazar arasında bir uçurum var. Hem tüketici burada mağdur ediliyor hem çiftçi mağdur oluyor. Aslında aradaki farkı paylaştırılacak bir sistem kurulsa hem çiftçi para kazanacak hem de tüketici daha ucuza mallar yemiş olacak. Burada gübre maliyetlerinin, sulama elektriğinin kesinlikle fiyatlarının düşürülmesi gerekiyor. Gübre desteğinin verilmesi gerekiyor. Çiftçinin gideri aşırı derecede artmış. 10 liralık gider maalesef 100 liraya çıkmış durumda. Onun için de çiftçi, bu yıl da umduğunu bulamayacak gözüküyor.”

  • AYLIK 2 BİN 70’LİK BAĞ-KUR PRİMİNİ ÖDEYEMEYEN PAZARCI: “13 SENEDİR ÖDEME YAPAMIYORUM. İŞİN İÇİNDEN ÇIKAMIYORUZ”

    AYLIK 2 BİN 70’LİK BAĞ-KUR PRİMİNİ ÖDEYEMEYEN PAZARCI: “13 SENEDİR ÖDEME YAPAMIYORUM. İŞİN İÇİNDEN ÇIKAMIYORUZ”

    Edirne’de BAĞ-KUR prim borcunu yıllardır ödeyemeyen pazarcılar, aylık ödemeleri gereken 2 bin 70 TL’lik primden yakındı. Bir esnaf, “13 senedir ödeme yapamıyorum. Beklentim, primlerin düşmesi. İşin içinden çıkamıyoruz. Emekli olabilecek miyiz sanmıyorum” sözleriyle durumu özetledi.

    Primini ödeyemeyen pazar esnafı emekli olamamaktan yakınıyor. Edirneli pazarcılar BAĞ-KUR prim gün sayısının düşürülmesini bekliyor.

    ODA BAŞKANI: “ESNAF İÇİN EMEKLİLİK GERÇEKTEN HAYAL OLDU”

    Edirne Pazarcılar Manavlar Seyyar Satıcılar Esnaf Odası Başkan Şeref Hasır, 2 yıldır BAĞ-KUR prim borcunu ödeyemediğini belirterek, şunları söyledi:

    “Esnafımızın işleri eskisi kadar iyi değil. BAĞ-KUR primlerini ödemekte çok zorluk çekiyoruz. Primler çok yükseldi. 2 bin liranın üzerinde oldu. Zaten esnaf arkadaşlarımızın bu işlerden pek kazancı yok. O yüzden devletimizden tüm esnafın BAĞ-KUR primlerinin daha az seviyeye çekilmesini istiyoruz. Esnaf için emeklilik gerçekten hayal oldu. Ben 1999 girişliyim 62 yaşında emekli olacağım. 42 yaşındayım. Yaklaşık 20 sene daha ödemem gerekiyor. Primlerin biraz daha günleri düşürülmesi lazım esnaf için. Esnaf gerçekten Türkiye’de çok zahmet çeken kesim. 2 yıldır primleri ödeyemiyorum. Pazarcı esnafımızın devletimizden talebi, prim gün sayılarının bir an önce düşürülmesi ve insanların 60-65 yaşında değil de 50 yaşlarında emekli olmasını istiyoruz.”

    “13 SENEDİR ÖDEME YAPAMIYORUM”

    Pazar esnafı Erdinç Tavukçu, 13 yıldır BAĞ-KUR primlerini ödeyemediğini ifade ederek, “35 senedir pazarcılık yapıyorum. Prim borçlarını ödeyemiyorum. İşlerimiz durgun, hem de primler yüksek o yüzden ödeyemiyorum. 13 senedir ödeme yapamıyorum. Beklentim, primlerin düşmesi. İşin içinden çıkamıyoruz. Emekli olabilecek miyiz sanmıyorum” diye konuştu.

    “PRİM BORÇLARINI ZAR ZOR ÖDÜYORUZ”

    Esnaf Osman Tekin de prim borcunu zar zor ödediğini bir aylık prim borcunun olduğunu belirterek, “20 yıldır esnaflık yapıyorum. Prim borçlarını zar zor ödüyoruz. Bin 500 borcum olduğunu biliyordum, bin 900 olmuş. Zorla ödüyoruz. Emeklilik bize hayal, bizi on sene geriye attı zaten. Beklentimiz şartların iyileşmesi” dedi.

    (Görüntü Dökümü: Esnaf Odası Başkanı Şeref Hasır, Erdinç Tavukçu, Osman Tekin)

     

  • AVCILAR BELEDİYE BAŞKANI HANÇERLİ, BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’DE ‘AVCILAR MODELİ’Nİ ANLATTI

    AVCILAR BELEDİYE BAŞKANI HANÇERLİ, BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’DE ‘AVCILAR MODELİ’Nİ ANLATTI

    İstanbul Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli, “Yerel Düzeyden 2023 SKA Zirvesi’ne Doğru Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına Ulaşılmasını Teşvik Etmek” konulu 2022 Birleşmiş Milletler Yüksek Düzeyli Siyasi Forumu’nda, ‘Avcılar Modeli’ni anlattı. 

    Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli 2022 Birleşmiş Milletler Yüksek Düzeyli Formu’na katıldı. “Yerel Düzeyden 2023 SKA Zirvesi’ne Doğru Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına Ulaşılmasını Teşvik Etmek” konulu konferansta konuşan Hançerli, Birleşmiş Milletler Kürsü’sünden sunum yapan Türkiye’nin ilk ilçe belediye başkanı oldu.  

    Avcılar yerelinde yürüttüğü çalışmaları Birleşmiş Milletler kürsüsünde paylaşan Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli, ‘Avcılar Modeli’ni dünyaya anlattı. Sunumunu İngilizce yapan Turan Hançerli’nin konuşması şöyle;   

    “ÇALIŞMALARIMIZ ULUSLARARASI DÜZEYDE SES GETİRDİ:  Avcılar, yaklaşık yarım milyon nüfusa sahip olup İstanbul’un Avrupa yakasında bulunmaktadır. 2019’da Avcıların Belediye Başkanı olarak seçildim. Avcıların SKA macerası da bu zamanda başlamıştır. 

    AVCILAR’DAKİ EN BÜYÜK TEHLİKE DEPREMDİR: Avcılar’daki en büyük tehlike depremdir ki bu da fiziksel bir tehditten çok daha fazlasıdır. Avcılar ayrıca göç ile birlikte sağlık sorunları da dahil düşük ekonomik ve sosyal refah sorunları ile yüzleşmektedir. Ben göreve geldikten sonra Avcılar’ı dayanıklı bir şehir haline getirmek için kapsamlı ve hırslı bir şekilde yola koyulmamızın nedeni de budur. Programımızın 6 asli dayanağı vardır; Kentsel Dönüşüm, kent mirası, çevreyi koruma ve çevreyle uyum, sosyal ve ekonomik inisiyatiflerde kapsayıcılık, yenilik ve yüksek katma değerli sektörlerde kamu yatırımlarına odaklılık, hesap verebilir ve katılımcı belediye hizmetleri sunmak. 

    Bu ilkelerin, Bernie Sanders’ın ifade ettiği üzere ‘Gerçek sorunlara gerçek çözümler sunarak’ yerel yönetim eylemlerinde güçlü, uyarlanabilir ve aktarılabilir bir model yakalayan bütüncül bir yaklaşımı yansıttığını düşünüyoruz. ‘Avcılar Modeli’ aynı zamanda BM-SKA’larını da yakından kapsamakta ve VLR’mizde kanıtlandığı gibi ‘küresel sorunlara yerel çözümler’ bulma ve deneyimlerimizi dünya ile paylaşma kararlılığımızı göstermektedir. 

    COVİD-19 DÖNEMİNDE YEREL DÜZEYDE HAYAT KRİZE UYUM SAĞLAYIP ÇÖZÜM ÜRETTİ: Covid-19 krizi bize pek çok ders verdi. Ulusal hükümetler ve ulusüstü kuruluşlar krizin başlarında ne yapacaklarına karar vermek için uğraşırken, yerel düzeyde hayat hızlıca krize uyum sağlayıp çözüm üretmeye başladı. Bu uyum, topluluklarımızdaki sosyal ve ekonomik işbirliğinin tüm alanlarında yerel dayanışma ağlarının yeniden canlanmasıyla gerçekleşti. Yerel yönetimler burada merkezi otoritelere lojistik ve maddi destek sağlarken bu sürece öncülük ederek, harekete geçirerek ve destekleyerek kritik bir rol oynadılar. 

    COVİD-19 ZORLUKLARIN SADECE BİRİ: Covid-19 bu zorluklara sadece bir örnekti. Göçle ilgili sorunlar bu sorunların bir başka örneğini oluşturmaktadır. Göçmenlere yönelik herhangi bir uluslararası ve yerel çabanın, insanların ortak hayallerine ve birlikte yaşama isteklerine odaklanması gerektiğine inanıyoruz. İleriye baktığımızda, bu yaklaşım, toplumlarımızda refah ve sosyal barışın sağlanmasında demokratik hoşgörü inşa etmenin ve sürdürmenin tek sağlam yolu olduğunu görebiliyoruz. 

    Bu sorunlara gerçek çözümler, yerel toplulukların yaratıcı, yol gösterici ve dönüştürücü güçlerinde yatmaktadır. Bu nedenle merkezi otoriteler, sorunlara, paydaşlara ve en doğrudan çözümlere daha yakın olan yerel yönetimler aracılığıyla artan mali ve diğer maddi yardımları taahhüt etmelidir. 

    KAYNAKLAR TOPLUMUN TÜM KESİMİNE DOĞRUDAN ULAŞTI: Ayrıca, bu kaynakların yerel düzeyde toplumun ayrıcalıklı olmayan kesimlerine doğrudan ulaşmasını sağlayarak, onlara temel insan onuruna yakışır bir yaşam sağlamalıdırlar. Aydınlık ve müreffeh bir geleceğin, sürdürülebilir ve herkes için adil olduğuna inanıyoruz. Bu gelecek zaten yerel toplumlarımızda saklı. Herkes için sürdürülebilir ve eşit bir gelecek, insanlarımızın kalplerinden ve zihinlerinden fışkıracak. 

     Bitirmeden önce, bu Konferansa katkıda bulunanlara teşekkür etmek istiyorum ve bu konuları derinlemesine ele almak için dünyanın başka bir yerinde sizinle tekrar bir araya gelmeyi umuyorum; belki Avcılar’da; Neden olmasın?” 

  • MALATYA’NIN ŞEVKİÇİFTLİĞİ MEZRASINDA VATANDAŞLAR 10 YILDIR İÇME SUYU SORUNU YAŞIYOR

    MALATYA’NIN ŞEVKİÇİFTLİĞİ MEZRASINDA VATANDAŞLAR 10 YILDIR İÇME SUYU SORUNU YAŞIYOR

    Malatya’nın Yazıhan ilçesine bağlı Ambarcık mahallesinin Şevkiçiftliği mezrasında vatandaşlar, uzun süredir içme suyu yaşıyor. Evlerinin altına kurdukları depolarla içme suyu ihtiyacını karşılamaya çalışan vatandaşlar, depolarda su bitince bidonlarla su taşıyor. Şevkiçiftliği Sulama Kooperatifi Başkanı Alaattin Korkmaz, “10 senedir içme suyu sıkıntısını ciddi bir şekilde çekiyoruz. Her sene yaz ayında insanlar enfeksiyon hastalıklarına yakalanıyor” dedi.

    Malatya’nın Yazıhan ilçesine bağlı Şevki Çiftliği mezrasında yaşayan vatandaşlar, uzun süredir içme suyu sıkıntısı çektiklerini belirterek bu sorunun çözüme kavuşturulmasını istediler.

    “SUYU ÇOĞU ZAMAN ARABAYLA GİDİP ARTEZYENDEN GETİRİYORUZ”

    Sürekli su sıkıntısı yaşadıklarını dile getiren Muhsin Atmaca, “Yaz aylarında Mersin’den geliyorum. 16 senedir burada oturuyorum. İçme suyu noktasında büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Çocuklarım beni ziyarete gelmiş, su bulamıyoruz ki içsinler. Buradaki bidon ve kovaları dolduruyoruz. Su gelmiyor. Belediye Başkanı’ndan, Su Birliği Başkanı’ndan cevap alamadık. Muhtar zaten ilgilenmiyor. Başka kim ilgilenecek? Suyu çoğu zaman arabayla gidip artezyenden getiriyoruz. Depodaki su bitince artezyenden bidonlarla getiriyoruz. Akçadağ Develi’ye misafirliğe gittim, oradan 8 bidon su getirdim. 24 saattir hiç akmıyor. Kayısıda çalışan işçiler, tarladan sızan suyu içiyorlar. 20 gündür burada olan işçiler, tarladan sızan suyu içiyorlar. Başka çareleri yok” dedi.

    “İŞÇİLER YA BARAJ SUYUNU YA DA TARLADAN SIZAN KİMYASAL SULARI İÇİYORLAR”

    Şevkiçiftliği mezrası sakinlerinden Tahir Karakuş ise “AK Parti’nin 20 yıldır bize getirdiği hizmeti konuşuyoruz. 20 senedir bize su geldi, yetmiyor. ‘Geldi’ diye bizi kandırıyorlar. Belediye Başkanı’na, İlçe Başkanı’na, Büyükşehir Belediye Başkanı’na telefon ediyoruz, ‘Yaptık, getiriyoruz’ diyorlar. Resmen gözümüze baka baka yalan söylüyorlar. Her yıl biz, bu çileyi çekiyoruz. Burada en azından bin tane işçi çalışıyor. Bu işçiler ya baraj suyunu ya da tarladan sızan kimyasal suları içiyorlar. Salgın bir hastalık çıkarsa şaşmayın. Asfaltı ve yolu da aynı şekilde getiriyorlar. Elektrik direklerini getiriyorlar, kim oy vermişse ona veriyorlar, başkasına yok” diye konuştu.

    “YARIN SALGIN BİR HASTALIK OLABİLİR, ÇÜNKÜ TARLADAN AKAN KİMYASAL SUYU İÇİYORLAR”

    Karakuş, içme suyu sorununun çözülmesini beklediklerini ifade ederek şunları söyledi:

    “Suyu barajdan tankerlerle getiriyoruz. İşçi su konusunda burada mağdur ve perişan olduğu için gelmek istemiyor. Seneye biz, bu işçiyi bulamayız, onlar da bıktı. Şu anda bize 20 ton mal yaptılar, inanın su bulamıyorlar. Bir aydır banyo yapamamışlar, nasıl gelsinler? Köyümüzün nüfusu 500 kişiydi, bin 500 kişi oldu. Yarın salgın bir hastalık olabilir, çünkü tarladan akan kimyasal suyu içiyorlar.”

    “HER SENE YAZ AYINDA İNSANLAR ENFEKSİYON HASTALIKLARINA YAKALANIYOR”

    Ambarcık Mahallesi Şevki Çiftliği Sulama Kooperatifi Başkanı Alaattin Korkmaz da 15 senedir bu görevi sürdürdüğünü söyledi. Suyu barajdan pompayla bastıklarını belirten Korkmaz, “Pompada da sıkıntılarımız var. Yetkililerle bir türlü temas sağlayamıyoruz. Muhtar kendi kafasına göre davet ediyor, bizim haberimiz yok. Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı, Yazıhan Belediye Başkanı, MASKİ Genel Müdürü buraya gelmiş ama köylünün haberi yok. 10 senedir içme suyu sıkıntısını ciddi bir şekilde çekiyoruz. Her sene yaz ayında insanlar enfeksiyon hastalıklarına yakalanıyor. Ben de dün hastaneye gittim. Bizim 500 nüfusumuz var, şu anda köyde bin kişi bulunuyor. Bu insanlar tankerdeki kimyasal, zehirli, ilaçlı suyu içiyor. Barajdan ilaç makinalarına suyu dolduruyorlar, o suyu vermek zorunda kalıyoruz. Onun günahını, belediyenin yüzünden biz çekiyoruz” dedi.

    “İNSAN ÖNCELİKLİ HİZMET OLACAK”

    Korkmaz, devletin insanları ön planda tutan politikalar izlemesi gerektiğini kaydederek şunları söyledi:

    “Burada bazı iş bilmez, liyakatsiz insanlar kendi kafalarınca politika yapıyorlar. Böyle bir şey olmaz. İnsan öncelikli hizmet olacak. Bu zamanda içme suyu ne demek, olmaz. Bu içme suyu Karasu’dan geliyor. Yazıhan, Durucasu ve Fethiye bu işin içerisinde yok. Bu, KÖYDES projesiyle yapıldı, daha sonra Yazıhan’a verildi. Sonra Bozburun’a verildi, oraya verildikten sonra bize gelmedi. Bozburun’a neden verildi, çünkü oralı bir milletvekili vardı. O insanların da su içme hakkı var ama bize verilen hakkı niye siyasi gücünü kullanarak başkasına veriyorsun? Ayıptır, günahtır, edepsizliktir. Su yok ama biz burada üretim yaparak devletin ekonomisine katkı sağlıyoruz. Milli ekonomiye katkı sağlıyoruz, tonlarca kayısı üretiyoruz. Yurt dışına buradan TIR’larla kayısı gönderiyoruz.

    “BENİM İŞÇİM ‘BURAYI BIRAKIP GİDECEĞİM’ DİYOR”

    Benim işçim, ‘Burayı bırakıp gideceğim. Bana temiz içme suyu vermek zorundasın’ diyor. İşçim terk edip gitmesin diye şehir merkezine gidip damacana ile su getiriyorum yaz günü, yazık günah değil mi? Yazıhan’da diğer köylere gidin, su akıyor. Bizde neden akmıyor, bir gün de oralarda akmasın. ‘Su yetersiz’ diyorlar. Hayır, su yetersiz değil. Ben, suyun membaını da biliyorum. Su 17 köye verilmiş, 27 köyü daha besler. Bu iş, iş bilmeyen adamların elinde. Bu suyun vanası var, çaldırmayacaksın, kendi adamlarının tarlasına su vermeyeceksin, bu içme suyu.”

    “ÇAMURLU SUYU İÇİYORUZ”

    Kayısı toplamak için il dışından gelen mevsimlik işçiler ise içme suyu sıkıntısı yaşadıklarını, çamurlu su içtiklerini söylediler. İşçiler, sıkıntının devam etmesi halinde gelecek sene bu bölgeye gelmeyeceklerini ifade ettiler.

  • EDİRNE’DE KUZU KOKORECİN FİYATI GEÇEN YILA GÖRE YÜZDE 100 ARTTI

    EDİRNE’DE KUZU KOKORECİN FİYATI GEÇEN YILA GÖRE YÜZDE 100 ARTTI

    Edirne’de kuzu kokorecin satış fiyatı geçen yıla göre yüzde 100 zamlandı. Çeyrek ekmek kuzu kokoreç 25 liradan, yarım ekmek kuzu kokoreç 50 liradan satılıyor.

    Edirne’de 31 yıldır kokoreç satan Cemil Tuncay (68), 50 liraya satılan kokorecin kurtarmadığını belirterek, “Şu anda çeyrek ekmeği 25 TL, yarım ekmeği 50 TL’den satıyoruz. Kurtarması için yarım ekmeğin en az 60 TL olması lazım. Bu hafta aldığımız malı haftaya aynı fiyata alamıyoruz” dedi.

    Mangal kömürüne ciddi zam geldiğini ifade eden Tuncay, “Magal kömürü, kasımın 26’sında 50 liraydı, şu anda 220 lira. Ben, Keşan’a kömür almaya gidiyorum. Arabam 100 lira yakıyordu, şimdi 350 lira yakıyor. Bir baton kuzu kokoreçten 12-13 porsiyon çıkıyor. 2,5-3 kuzunun bağırsağını sarıyorsun bir batona. 350-400 lira maliyeti var. Ekmeği, biberi, kömürü var. Zam işlerimizi etkiledi. Hayat pahalılığı var, vatandaş da etkilendi. Burada uzun kuyruklar olurdu. Yine oluyor, bereket versin” diye konuştu.

  • MERKEZEFENDİ BELEDİYESİ’NİN LAVANTA BAHÇESİ ZİYARETÇİLERİNİ AĞIRLIYOR

    MERKEZEFENDİ BELEDİYESİ’NİN LAVANTA BAHÇESİ ZİYARETÇİLERİNİ AĞIRLIYOR

    Merkezefendi Belediyesi tarafından Yenişafak mahallesinde oluşturulan Lavanta Bahçesi ziyaretçilerini ağırlamaya başladı. 

    Merkezefendi Belediyesi Park Bahçeler Müdürlüğü tarafından oluşturulan Lavanta Bahçesi’nde 15 bin lavanta bitkisi bulunuyor. Büfe, seyir terasları, yürüyüş yolları ve otopark alanıyla birlikte toplam 35 dekarlık büyüklüğe sahip olan bahçede, 60 dekarlık alanda ziyaretçilerin fotoğraf çekilebileceği salıncak, masa, televizyon ve resim çerçevesi bulunuyor. Lavanta Bahçesi’nin hasadı ise on gün sonra yapılacak.

    İlçeyi daha yaşanabilir, renkli ve güzel bir hale getirmeye çabaladıklarını belirten Merkezefendi Belediye Başkanı Şeniz Doğan, şunları söyledi:

    “Merkezefendi’nin Yenişafak mahallesine, yaklaşık 35 dekarlık alana 15 bin lavanta ekimi yaptık. Lavantalarımız bu sene de çiçeklerini açtı. Lavanta Bahçesi’ne gelen ziyaretçilerimiz çok mutlu oluyor. Merkezefendi’mize böyle güzellik kattığımız için hemşerilerimizden övgüler alıyoruz. Merkezefendi’ye Lavanta Bahçemiz ile renk katıyoruz. Lavanta Bahçemizi, turizm açısından da önemli bir merkez haline getirmeyi çabalıyoruz. Lavanta Bahçesi, büfe, seyir terasları, yürüyüş yolları ve otopark alanıyla birlikte toplam 35 dekarlık büyüklüğe ulaştı. Merkezefendi’yi daha yaşanabilir, daha renkli ve daha güzel bir ilçe haline getirme yolunda tüm gücümüzle çalışıyoruz. Ailesiyle birlikte güzel vakit geçirip fotoğraf çekmek isteyen ve bu güzel kokuyu içine çekmek için gelecek tüm herkesi Lavanta Bahçemize bekleriz.”

  • ALEVİ DERNEKLERİ FEDERASYONU GENEL BAŞKANI CELAL FIRAT: BİZ, EŞİT YURTTAŞLIK İSTİYORUZ

    ALEVİ DERNEKLERİ FEDERASYONU GENEL BAŞKANI CELAL FIRAT: BİZ, EŞİT YURTTAŞLIK İSTİYORUZ

    Malatya’nın Pütürge ilçesinde 6. Anadolu Erenler Hasan Baba Kültür Festivali düzenlendi. Festivalde konuşan Alevi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Celal Fırat, “Talebimiz, yollarımızın yapılması, gelenek ve göreneklerimizin yaşatılması. Eğer burada bir hizmet yapılıyorsa; Sünni köylerinin hepsinin yolları asfaltlı, Alevi köylerinin yolları böyleyse bu utanç devlete yeter. Biz, eşit yurttaşlık istiyoruz” dedi.

    Hüsükuşağı Derneği tarafından bu yıl altıncısı düzenlenen Anadolu Erenler Hasan Baba Kültür Festivali’ne Pütürge Kaymakamı Batuhan Taşgın, Pütürge Belediye Başkanı Mikail Sülük, CHP Malatya İl Başkanı Enver Kiraz, Alevi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Celal Fırat, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı Basın Danışmanı Hamit Özpolat, Ali Kapısı Derneği Başkanı Muhsin Topalcengiz, İnönü Üniversitesi Alevilik Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mehmet Dönmez ile çok sayıda davetli katıldı. 6. Anadolu Erenler Hasan Baba Kültür Festivali’nde ilk olarak Ali Kapısı Derneği semah ekibi semah döndü.

    “ELİMİZDEN GELENİN FAZLASINI YAPMAYA GAYRET EDİYORUZ”

    Festivalin açılışında konuşan Pütürge Belediye Başkanı Mikail Sülük, sivil toplum kuruluşlarının düzenledikleri bu tür etkinliklerin önemli olduğunu ifade ederek, “Bizler de sizlerin hizmetindeyiz. Elimizden gelenin fazlasını yapmaya gayret ediyoruz. Ne zaman bizim yapabileceğimiz bir şey olursa yanınızdayız” dedi.

    Hüsükuşağı Derneği Başkanı Yusuf Usul ise “Anadolu erenleri, bu toprakların sevgi ve kardeşlik tohumlarını ekmiştir. Hasan Babalar, Hacı Bektaş-ı Veliler, Pir Sultanlar, Abdulvahaplar, Anadolu’nun dört bir köşesinde Anadolu’yu mayalamıştır. Bu erenleri her yerde görebilirsiniz ya da her yerde birisi vardır. Hasan Baba da Pütürge’mizde, bu topraklardadır” diye konuştu.

    Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı Basın Danışmanı Hamit Özpolat da Anadolu erenlerinin olduğu topraklarda olmanın mutluluğunu yaşadığını ifade ederek, “Eline, beline, diline sahip ol geleneğini tüm Anadolu’ya ve insanlığa armağan eden bir kültürün güzel bir örneğini görüyoruz. Kardeşlik, dostluk ve barışın olduğu bir ortamda hep birlikteyiz” dedi.

    “ANADOLU ALEVİLERİ VE ERENLERİ 12. VE 13. YÜZYILDA BU TOPRAKLARIN ASLINDA MAYASINI OLUŞTURMUŞ ÖNEMLİ UNSURLARDIR”

    CHP Malatya İl Başkanı Enver Kiraz ise Anadolu erenlerini andıklarını belirterek şunları söyledi:

    “Anadolu Alevileri ve erenleri, 12. ve 13. yüzyılda bu toprakların aslında mayasını oluşturmuş önemli unsurlardır. Onları rahmetle anıyoruz. Festivallerin çok büyük önemi var. Kültürlerimizin yaşatılmasında; yüzlerce, binlerce yıl öncesinde yaşadığımız kültürlerin günümüzle buluşturulmasında, günümüzde yaşanan kültür, gelenek ve göreneklerin yüzlerce yıl sonraki nesillerle buluşturulması için bu ortamlar çok büyük önem ifade ediyor.”

    “ZALİMLERİN ZULMÜNE ‘DUR’ DEDİĞİMİZDEN DOLAYI HEP BİR YERLERE BİZİ GÖÇTÜRMÜŞLER”

    Alevi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Celal Fırat, “İtikat inancımızı, kendi kültürümüzü yaşayamadığımızdan, alevi kimliğimizden dolayı tarih boyunca ötekileştirilmişiz, sınıflara bölündürülmüşüz. Halen 2022 yılında olmamıza rağmen bu sorunları yoğun bir şekilde hissediyoruz. Reşadiye’deydik; dağların başında ağaçların arasında. Binlerce kişi gitse o köyün yolunu bulamaz, böyle bölgelerde mekanlar kurmuşuz. Niye? İnancımızdan, itikadımızdan, zalimlerin zulmüne ‘dur’ dediğimizden dolayı hep bir yerlere bizi göçtürmüşler. Can tedirginliğinden dolayı gelip buralara yerleşmişiz. Ama bugün Türkiye’de, Avrupa’da, her yerde örgütlüyüz. Örgütlenmeye de yoğun bir şekilde devam ediyoruz” diye konuştu.

    “DEMOKRASİ İSTİYORUZ”

    Fırat, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Alevi’si, Sünni’si, Kürt’ü, Türk’ü, Laz’ı, Çerkez’i, inanı ve inanmayanı ile eşit yurttaşlık bünyesinde herkesin kendi ırkını, rengini, kökenini, dilini konuştuğu bir ülke istiyoruz. Kısacası demokrasi istiyoruz. 2022 yılında temsil ettiğimiz kurumlar anlamında devletin, mahkemelerin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları var; ‘Cemevleri Alevilerin ibadethanesidir’ gibi. Bütün her yerde bu haklar tanınıyor ama egemen mantık ve zihniyet, halen bizleri farklı yerlere entegre etme gayreti içerisinde. Eğer Aleviler ‘Bu ziyaret bizim her şeyimiz, burada biz ibadetlerimizi yapıp gelenek ve göreneklerimizi yaşatarak hizmetlerimizi yapıyoruz’ diyorsa devletin yapması gereken, bu hakkı vatandaşlarımıza vermektir. Bu, aynı zamanda insani bir haktır. 2022 yılında devlet, Alevi derneklerine, dedelerine ve gençlerine bir çağrı yaptı; ‘Gelin, sizi Kabe’ye, Kerbela’ya götürelim’ diye. Türkiye’nin her yeri Kerbela’ya dönmüş. Biz, insanın bütün güzelliklerini gören bir inancın mensuplarıyız. Üç federasyon temsilcileri olarak, devletin çalışma yapan etkin insanlarıyla görüştük. Kendilerine, ‘Niye böyle bir çalışma yapma mükellefiyetinde hissediyorsunuz” diye sorduk. ‘Alevi toplumun talebi var’ dediler.

    “SÜNNİ KÖYLERİNİN HEPSİNİN YOLLARI ASFALTLI, ALEVİ KÖYLERİNİN YOLLARI BÖYLEYSE BU UTANÇ DEVLETE YETER. BİZ, EŞİT YURTTAŞLIK İSTİYORUZ”

    Alevi toplumunun yıllardır talebi var. Çoluk çocuklarına sözlü mülakat yapılmasın, bu ülkeye demokrasi ve eşit yurttaşlık gelsin. Şu anda Hüsükuşağı’nda, dağın başındayız. Buraya gelirken talebimiz, yollarımızın yapılması, gelenek ve göreneklerimizin yaşatılması. Eğer burada bir hizmet yapılıyorsa; Sünni köylerinin hepsinin yolları asfaltlı, Alevi köylerinin yolları böyleyse bu utanç devlete yeter. Biz, eşit yurttaşlık istiyoruz. Yollarımızın yapılmasını, gelenek ve göreneklerimizin yaşatılmasını arzuluyoruz. Dedelerimizin Kerbela ya da farklı yerlere götürülmesi, Alevi gençlere kamp yapılması gibi bir talebimiz yok. Biz, sadece eşit yurttaşlık istiyoruz.”

    “ELİMİZDEN GASP EDİLMİŞ HAKKIMIZI İSTİYORUZ”

    Ali Kapısı Derneği Başkanı Muhsin Topalcengiz da “Anadolu’yu Anadolu yapan biz Alevileriz. Elimizden gasp edilmiş hakkımızı istiyoruz. Onun için her zaman başımız dik, alnımız açık olarak bu mücadelenin üzerinde olacağız” dedi.

    Festivalde daha sonra sanatçılar Muharrem Temiz ve Tolga Sağ konser verdi.

  • ANKARA BÜYÜKŞEHİR’DEN KURBAN SATIŞ VE KESİM ALANLARINDA İLAÇLAMA ÇALIŞMASI

    ANKARA BÜYÜKŞEHİR’DEN KURBAN SATIŞ VE KESİM ALANLARINDA İLAÇLAMA ÇALIŞMASI

    Ankara Büyükşehir Belediyesi, insan ve hayvan sağlığı korumak amacıyla Kurban Bayramı öncesinde başlattığı ilaçlama çalışmalarını bayram sonrasında da sürdürüyor. Ekipler, hayvansal atıklar nedeniyle oluşabilecek karasinek ve tüm haşerelere karşı kurban pazarları ile kesim alanlarında ilaçlama ve dezenfeksiyon işlemleri için yoğun mesai harcıyor.

    Ankara Büyükşehir Belediyesi, Kurban Bayramı öncesinde kurban satış yerleri ve kesim alanlarında başlattığı ilaçlama ve dezenfeksiyon işlemlerine ara vermeden devam ediyor.

    Büyükşehir Belediyesi, bayramın yaz aylarına denk gelmesi nedeniyle karasinek, sivrisinek ve haşerelerde artış olasılığına karşı BelPlas AŞ’ye bağlı 200 personel ve 50 ekip ile ilaçlama ve dezenfeksiyon çalışması gerçekleştiriyor.

    BAŞKENTTE HAŞERELER İLE ETKİN MÜCADELE

    Ekipler, ilaçlama çalışmalarıyla bakteri oluşumunu engelleyerek bazı hastalıkların da önüne geçmeyi amaçlıyor.

    Yakacık Kurban Satış ve Kesim Alanı’nda yapılan ilaçlama ve dezenfeksiyon çalışmalardan memnuniyet duyduklarını belirten pazar esnafı, ABB’ye şu sözlerle teşekkür etti:

    -Mehmet İnci: “Belediyemiz bize her konuda yardımcı oluyor ve elinden geleni yapıyor. İhtiyaç olduğundan arıyoruz gereken neyse yapılıyor. İlaçlama çalışması için de çok teşekkür ederiz.”

    -Mahmut Alkan: “Büyükşehir Belediyesi, Kurban Bayramı’ndan önce de sonra da temizlik çalışması yaptı. Hâlâ araçlar çalışıyor, temizlik yapıyorlar. Vatandaş olarak memnunuz, kendilerine teşekkür ediyoruz.”

    -Mustafa İnci: “Büyükşehir Belediyesinin hizmetlerinden çok memnunuz. Hayvanlarımızı susuz bırakmadılar, temizlik çalışmalarını hiç aksatmadılar ve bizi burada mağdur etmediler. Bizler de bu güzellikleri müşterilerimize aktarmaya çalıştık. Çok teşekkür ederiz.”

  • KÜÇÜKÇEKMECE BELEDİYESİ’NİN, 9’UNCU GÜNDÜZ ÇOCUK BAKIMEVİ HİZMETE AÇILIYOR

    KÜÇÜKÇEKMECE BELEDİYESİ’NİN, 9’UNCU GÜNDÜZ ÇOCUK BAKIMEVİ HİZMETE AÇILIYOR

    Küçükçekmece Belediyesi, ‘Her Mahalleye Bir Kreş’ projesi kapsamında, ilçede 9’uncu Gündüz Çocuk Bakımevi’ni hizmete açıyor. 

    Son üç yılda Küçükçekmece Belediyesi tarafından Halkalı, İnönü, İstasyon, Fatih, Yenimahalle, Kanarya, Atatürk ve Tevfikbey Mahallelerinde, toplamda 600 öğrenci kapasiteli sekiz tane Gündüz Çocuk Bakımevi hizmete sunuldu. 

    Belediye’nin Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü bünyesinde hayata geçirilen projenin ilki; 2019 yılında Tuna Caddesi’nde bulunan Halkalı Merkez Mahallesi’nde hizmete açılmıştı. Yarımburgaz Mahallesi’nde inşası süren 9’uncu Çocuk Bakımevi de yakında hizmete sunulacak. 

    3 ila 5 yaş arası çocuklara uygun bir fiziki ortam yaratmak amacıyla inşa edilen Gündüz Çocuk Bakımevleri bünyesinde; oyun odası, uyku odası, yemekhane, kapalı oyun odası, dış mekan oyun alanı, bekleme ve yönetici odası bulunuyor. Gündüz Çocuk Bakımevlerinin minik öğrencileri, açılan başvuruların ardından yapılan kuralarla belirleniyor. 

    Eğitimde fırsat eşitliği ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak adına, ‘Her Mahalleye Bir Kreş’ projesini çok önemsediğini belirten Başkan Kemal Çebi, “50 yılı aşkın süredir Küçükçekmece’de yaşayan bir vatandaş olarak ilçemin ihtiyaçlarını çok iyi biliyorum. Bu sebeple ilçemizin en büyük eksiği olan kreşler, daha Belediye Başkanı olarak bayrağı teslim almadan önceki en önemli vaadimdi. Çocukları eğitim hayatının ilk ve en önemli aşaması olan, onları geleceğe emin adımlarla hazırlayan okul öncesi eğitimdir. Ayrıca kadınların, çalışma yaşamında hak ettikleri gibi daha fazla yer alabilmeleri için çocuk bakım ve eğitim hizmetlerinin yaygınlaştırılmasının yanı sıra iş ve özel yaşam dengesi yolunda bu proje apayrı bir yer ediniyor. Bu anlamda ilçemizde 9’uncu Çocuk Bakımevini Küçükçekmecelilerle buluşturacak olmanın mutluluğunu ve heyecanını yaşıyorum” diye konuştu. 

    4444360 numaralı telefondan Küçükçekmece Belediyesi’ni arayarak, Gündüz Çocuk Bakımevleri hakkında detaylı bilgi edinilebilir.