Kategori: Yurt

  • Bahçeşehir Gölet Parkı’nda görülmemiş olay! İki kadın göletteki kazları çaldı!

    Bahçeşehir Gölet Parkı’nda görülmemiş olay! İki kadın göletteki kazları çaldı!

    Özellikle yaz aylarında artış gösteren hırsızlık vakalarına bir yenisi daha eklendi. Bu kez adres, İstanbul Başakşehir. Bahçeşehir göletindeki kazlar çalındı! Göletteki iki kaz, parktaki iki kadın tarafından çalındı. O anlar güvenlik kameralarına yansıdı, kaz hırsızlığı görüntüleri sosyal medyada gündem oldu!

    BAHÇEŞEHİR GÖLETİNDEKİ KAZLARI ÇALDILAR

    İİstanbul’un Başakşehir ilçesindeki Bahçeşehir Gölet Parkı, bu pazar günü ilginç bir hırsızlık olayına sahne oldu. Hafta sonunu serinlemek için parkta geçirmek isteyen vatandaşlar İstanbul’daki park, bahçe ve gölet gibi alanlara akın ediyor. Bugün öğlen saatlerinde Bahçeşehir Gölet Parkı’na gelen bir grubun hareketleri ise daha önce hiçbir yerde görülmemiş cinstendi! Parkta oturan iki kadın, gölette yüzen iki kazı çantasına koyduğu gibi oradan kaçtı. Bahçeşehir göletindeki kazları çalan kadınlar, parkın güvenlik kameralarına böyle yansıdı!

    OLAY SOSYAL MEDYADA GÜNDEM OLDU

    İstanbul bugün yeni ve ilginç bir hırsızlık vakasına sahne oldu. Başakşehir ilçesindeki Bahçeşehir Gölet Parkı’na gelen iki kadın, göletteki kazları çaldı! Yanlarında çocukların ve çevrede başka vatandaşların da bulunduğu o görüntüler, güvenlik kameraları tarafından an be an kaydedildi. Bir vatandaşın kazların çalındığı anlara ait görüntüleri çekip sosyal medyadan yayınlaması üzerine, olay tüm sosyal mecralarda da gündem oldu.

    Bahçeşehir Gölet Parkı’nda yaşanan kaz hırsızlığı ile ilgili henüz resmi makamlardan bir açıklama gelmedi.

  • 21. GÖLE ULUSAL KÜLTÜR VE KAŞAR FESTİVALİ BAŞLADI

    ÖZKAN KARAKAYA

    Ardahan’ın Göle ilçesinde beş yıl aradan sonra düzenlenen 21. Göle Ulusal Kültür ve Kaşar Festivali başladı. Göle Yaylası’nda yapılan festivale, bir peynir üreticisi tarafından sergilenen bir tonluk kaşar damga vurdu.

    Göle Ulusal Kültür ve Kaşar Festivali’nin bugün yapılan açılış törenine, Ardahan Valisi Hüseyin Öner, AKP Ardahan Milletvekili Orhan Atalay, Ardahan Belediye Başkanı Faruk Demir, İl Jandarma Komutanı Ali Naci Aldemir, İstanbul Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt, Göle Belediye Başkanı İlhan Gültekin, Köprülü Belediye Başkanı Yücel Akkoç, STK ve siyasi parti temsilcileri, protokol üyeleri ve vatandaşlar katıldı.

    Güreş müsabakaları, at yarışları ve halk oyunları gösterilerinin de düzenlendiği festivalde, en iyi kaşarı üreten üç üreticiye plaket verildi.

    “BUNDAN SONRA YÜZÜMÜZÜ GURBETTEN SILAYA DÖNECEĞİZ”

    Merkezi İstanbul Esenyurt’ta bulunan Göle Dernekler Federasyonu Genel Başkanı Eren Küpeli, gurbetle sıla arasında köprü olacaklarını belirterek şunları söyledi:

    “İstanbul Dernekler Federasyonu Başkanı olarak memleketimize geldik, 21. Ulusal Festivale geldik. Burada çadırımızı açtık, yöresel ürünlerimiz ile. Annelerimizle birlikte yaptığımız ketelerimiz var, helvalarımız var, peynirlerimiz var. Misafirlerimizi ağırlıyoruz. Gurbetle sıla arasında köprü olacağız. Bütün dernek başkanlarımız burada, ekibimiz burada. Federasyon olarak herkesi kucaklıyoruz. Bütün Göleli hemşerilerimize katıldıkları için çok teşekkür ediyorum ama el emeğini gelip görmelerini istiyoruz. Bundan sonra yüzümüzü gurbetten sılaya döneceğiz. Hepinize çok teşekkür ediyorum katılım sağladığınız için ve bütün ulusal basına da çok teşekkür ediyorum. Hepinizi festivalimize davet ediyorum.”

    “BEN, KENDİ ÇOCUKLARIMA YEDİRMEDİĞİM HİÇBİR ŞEYİ SİZLERİN ÇOCUKLARINA YEDİRMEYECEĞİM”

    Kaşar peyniri üreticisi Sevda Çapan ise şöyle konuştu:

    “21. Ulusal Kaşar Festivali’nden hepinize sevgiler. Bizler, burada, Türkiye’nin en kaliteli peynirlerinden birini üretiyoruz. Beş tane peynir çeşidiyle gerçekten güzel bir hizmet vermekteyiz. Eski kaşar, taze kaşar, gravyer peyniri, beyaz peynir, tel peynir gibi çok geniş bir yelpazeye hizmet ediyoruz. Sizlere diyoruz ki gerçekten bin 600 çeşidinin olduğu 2 bin rakımlı bir bölgede sizlere hizmet vermekteyiz. Gurme müşterilerimiz var zaten. Peynir üreticisi olarak 1967’den beri üretim yapıyoruz ve diyoruz ki Doğu Anadolu Bölgesi kaşar için büyük bir nimettir. Hani Kars kaşarı, Ardahan kaşarı denildiği zaman şu söyleniyor. Burayı diğer bölgelerden ayıran tek özelliği bitki örtüsü. Süt ürünlerinin kaliteli ve lezzetli olması ve kuru, sert, soğuk rüzgarlarının esiyor olması… Bundan dolayı da çok kaliteli peynirler, yüzde yüz doğal peynirler üretmekteyiz. 22 tane küçüklü büyüklü fabrikamız üretim yapmakta şu anda… Ben, anne olarak, gece gündüz gerçekten çok kaliteli üretim yapıyoruz ve diyorum ki ben, kendi çocuklarıma yedirmediğim hiçbir şeyi sizlerin çocuklarına yedirmeyeceğim, kadın düşüncesi olarak. Doğu Anadolu Bölgesi’nde eksi 40 derecede üretim yapıyoruz.”

    “KAŞARIMIZ ORGANİK BİR ÜRÜNDÜR”

    Göle’de üretilen peynirlerin organik olduğunu belirten peynir üreticisi Aydın Nazar, “Kaşarımız organik bir üründür. Maya, tuz ve süt; başka herhangi bir katkı yoktur. Ürünümüz İstanbul, Bursa piyasasında gayet tutulan bir üründür. Bu vesileyle müşteri potansiyelimiz çok güzel. Biz, aynı zamanda Trakya’da da fason kaşar üretiyoruz, Ezine’de beyaz peyniri fason üretiyoruz. Burada da yirmiye yakın köyün sütlerini alıp imal ediyoruz ve yaptığımız ürünler direk İstanbul ve Bursa’ya gidiyor, ürünlerimizi orada pazarlıyoruz” dedi.

    “ENDEMİK COĞRAFYADA BESLENEN İNEKLERİMİZDEN ELDE ETTİĞİMİZ ÇOK ÖNEMLİ BİR ÜRÜNE SAHİBİZ”

    Ardahan Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Çetin Demirci ise şunları söyledi:

    “21. Ulusal Göle Kaşar Festivali, Ardahan’ın en önemli ticari ürünü olan kaşarı satmak için yapılıyor. 21. festival yüksek katılımla gerçekleşiyor. Ardahan kaşarı, coğrafi işaret aldığımız ilk ürün. Endemik coğrafyada ve orada beslenen ineklerimizden elde ettiğimiz çok önemli bir ürüne sahibiz. Bunun tanıtımını festival aracılığıyla yapmak istiyoruz. Ardahan’ımıza ve tüm ülkemize hayırlı olsun diyorum.”

  • SULAKYURT BELEDİYE BAŞKANI İSMAİL BİLDİK SALDIRIYA UĞRADI

    SULAKYURT BELEDİYE BAŞKANI İSMAİL BİLDİK SALDIRIYA UĞRADI

    AHMET ÜNAL

    Kırıkkale Sulakyurt Belediye Başkanı İsmail Bildik, ilçe merkezinde bir mahallenin muhtarı ve çocukları tarafından saldırıya uğradı.

    Edinilen bilgilere göre; 4 kişilik gurup, bugün ilçe merkezinde Belediye Başkanı İsmail Bildik’e saldırarak Bildik’i darp etti. Saldırganlardan birinin mahalle muhtarı olduğu ve daha önce uyuşturucu nedeniyle cezaevinde yattığı öğrenildi. Muhtarın, İsmail Bildik’e hakaret ettiği gerekçesiyle daha önce yargılandığı ve ceza aldığı bildirildi. Üç oğluyla birlikte Belediye Başkanı’na saldıran muhtarın, silahını göstererek Bildik’i ölümle tehdit etti öne sürüldü.

    Kavga çevredeki esnaf ve vatandaşların araya girmesiyle son bulurken olayda hafif şekilde yaralanan Bildik’in darp raporu aldığı ve saldırganlardan şikayetçi olduğu öğrenildi.

  • MUSTAFA SARIGÜL ESKİŞEHİR’DEN AF ÇAĞRISI YAPTI : “AF TALEBİMİZ SİYASİ BİR TALEP DEĞİL, VİCDANİ BİR TALEPDİR”

    MUSTAFA SARIGÜL ESKİŞEHİR’DEN AF ÇAĞRISI YAPTI : “AF TALEBİMİZ SİYASİ BİR TALEP DEĞİL, VİCDANİ BİR TALEPDİR”

    ÖZGE ZAİM 

    Türkiye Değişim Partisi (TDP) Genel Başkanı Mustafa Sarıgül, Eskişehir H Tipi Ceza İnfaz Kurumu önünde de af çağrısını yineledi. 9 Nisan’da bir af çağrısında bulunduğunu hatırlatan Sarıgül, af çağrısı yapmasına yol açan olayın Eskişehir Kapalı Cezaevi’nde yaşandığını söyledi. Bu cezaevinde yatan Alper Çakıray’ın annesi Ümmü Gülsüm Çakıray’ın kendisine geldiğini ve oğlunun uyuşturucuya bulaştığını söylediğini belirtti. Sarıgül, “Af talebimiz siyasi bir talep değil, vicdani bir taleptir, af talebimiz. Toplumsal barış içindir. Af talebimiz kardeşlik hukukunun yeni baştan giderilmesi içindir” dedi.

    TDP Genel Başkanı Mustafa Sarıgül, bugün Eskişehir H Tipi Ceza İnfaz Kurumu önüne gelerek açıklama yaptı.

    “MAALESEF ÖNCEKİ GÜN ÜMMÜ GÜLSÜM ANNEYİ EVLADINA KAVUŞAMADAN NE YAZIK Kİ KAYBETTİK”

    Cezaevinde yatan mahkum Alper Çakıray’ın annesinin çok ağır hastalandığını ve önceki gün hayatını kaybettiğini aktaran Sarıgül,

    “Geldim bu cezaevinde Alper’i ziyaret ettim. Annesi çok ağır hastalandı. Tedavisine baktım ve hastaneye gittim. Maalesef önceki gün Ümmü Gülsüm anneyi evladına kavuşamadan ne yazık ki kaybettik. İkindi namazında Ankara’da, Karşıyaka Mezarlığı’ndan Ümmü Gülsüm annenin törenini yapacağız ve hakka uğurlayacağız. Maalesef anneciğiyle son kez buluşturacağız. Ümmü Gülsüm anne evladına sarılamadı. Ümmü Gülsüm anne evladıyla yeteri kadar buluşamadı. Oysaki uyuşturucu satanların büyük bir bölümü maalesef üzülerek söylüyorum dışarıda. Bu evlatlar içmişler ve bu evlatlar böyle bir batağa bulaştırılmışlar ve bu evlatlar şu anda cezaevinde. Sayıları da çok az değil.

    “6,5 MİLYON SURİYELİ’YE KUCAK AÇAN BENİM ŞEFKATLİ DEVLETİM 250 BİN KADER MAHKUMUNA DA İNŞALLAH KAPISINI VE GÖNLÜNÜ AÇACAKTIR”

    Özellikle sicil affı konusunda bütün esnaflarımızın büyük bir beklentisi var. Pandemi koşulları münasebetiyle büyük ekonomik sıkıntılar yaşandı o ekonomik sıkıntılar nedeniyle birçok yurttaşımız mağdur oldu. Çeklerini, senetlerini ödeyemediler ve şu anda cezaevindeler. Pandemi koşulları münasebetiyle yargılamalarda ne yazık ki hızlı yargılamalar oldu. Maalesef birazcık gözden kaçan konular münasebetiyle yargılamalarda, hızlı yargılanmadan dolayı önemli sıkıntılar oldu. O nedenle şefkatli devletime sesleniyorum. Gerçekten anneler için affet Türkiyem. Babalar için affet Türkiyem. Babaları cezaevinde bulunan 10 binin üzerinde çocuk var. Daha babalarıyla buluşamadılar. O çocuklar için affet Türkiyem. Ümmü Gülsüm anneyi rahmetle anıyorum. Alper’ine kavuşamadan o gün Hakk’a yürüyor. Affı benim kafama koyan, af yoluna düşmemi sağlayan Ümmü Gülsüm annenin mekanı cennet olsun. Alper evladımızın tekrar Ümmü Gülsüm annenin hiç olmazsa mezarı başına gidip dualarını özgür ve mutlu bir şekilde yapabilmesi için Affet Türkiyem, affet Türkiyem, affet Türkiyem. Özellikle cezaevinden çıkacak olan 250 binin üzerindeki kader mahkumu için de devletimiz olanaklarını, imkanlarını seferber etmeli. Onlara ekonomik destek vermeliyiz. Psikolojik destek vermeliyiz. Aile hekimleriyle birlikte onların mutlaka terapisini yapmalıyız. 6,5 milyon Suriyeli’ye kucak açan benim şefkatli devletim 250 bin kader mahkumuna da inşallah kapısını ve gönlünü açacaktır.

    “AF TALEBİMİZ SİYASİ BİR TALEP DEĞİL, VİCDANİ BİR TALEPTİR”

    Af talebimiz siyasi bir talep değil, vicdani bir taleptir, af talebimiz. Toplumsal barış içindir. Af talebimiz kardeşlik hukukunun yeni baştan giderilmesi içindir. Af talebimiz çocukların babalarına kavuşması, annelerin, anneannelerin, babaannelerin torunlarına ve evlatlarına kavuşması içindir. Af çağrımıza bütün Türkiyemin, bereketli Türkiyemin, şefkatli Türkiyemin kucak açacağına inanıyorum.”

    “EMEKLİ KURBAN BAYRAMI’NI GEÇİREMEDİ”

    Emeklinin Kurban Bayramı’nı geçiremediğini de aktaran Sarıgül, şöyle konuştu:

    “Asgari ücrete ve emekli maaşlarına zam gelmeden fiyatlar 2 misli- 3 misli ne yazık ki yükseldi. Bana göre emekli yurttaşlarımız bizim geçmişimizdir. Onlara saygı duymazsak geleceğimize saygı duyamayız. Emekli Kurban Bayramı’nı geçiremedi, kurban alamadı. Emekli Kurban Bayramı’nı geçiremedi, torununa bahşiş veremedi, komşu çocuğuna bahşiş veremedi. Emekli bu bayramı çok üzgün, çok sıkıntılı geçirdi. Birçok emekli biliyorum ki evlerini kapattılar. Kimse görmesin onları diye memleketlerine gittiler. Emeklilerimizin maaşları da enflasyona göre yüzde 100 ona göre planlanmalıdır. Emekliye 10 kuruş maaş geliyor, domatesin fiyatı yükseliyor, pirincin, şekeri yükseliyor ve emeklinin maaşı son derece aşağıda kalıyor.”

    Konuşmaların ardından Sarıgül, Odunpazarı Tarihi Evleri’ne giderek esnafı ziyaret etti. 

     

  • MALATYALI BESTEKAR MERHUM FAHRİ KAYAHAN’IN KUZENİ, SANATÇININ MEMLEKETİNİ TERK ETMESİNE YOL AÇAN OLAYIN PERDE ARKASINI ANLATTI

    MALATYALI BESTEKAR MERHUM FAHRİ KAYAHAN’IN KUZENİ, SANATÇININ MEMLEKETİNİ TERK ETMESİNE YOL AÇAN OLAYIN PERDE ARKASINI ANLATTI

    Malatyalı bestekar ve ses sanatçısı merhum Fahri Kayahan’ın amcasının oğlu Yaşar Kayahan, ünlü sanatçının memleketini terk etmesiyle sonuçlanan olayın perde arkasını ANKA Haber Ajansı’na anlattı. Yaşar Kayahan, sanatçının cinayetle suçlanmasına neden olan eşi Fahriye Kayahan’ın ölümünün cinayet değil intihar olduğunu söyledi. Yaşar Kayahan, ölümünün ardından Fahriye Kayahan’ın üzerinden “Fahri’nin yüzünden intihar ediyorum” notu çıktığını, bu sayede serbest kalan ve Malatya’yı terk eden Fahri Kayahan’ın memleketine daha sonra sadece bir kez geldiğini anlattı.

    Yaşar Kayahan, “Ayrılık Ateşten Bir Ok”, “Sarı Kurdelem Sarı” ve “Şu Dağları Delmeli, Kül Edip Elemeli” gibi bestelere imza atan amcasının oğlu Fahri Kayahan’ın Malatya’yı terk etmesine yol açan olayı ANKA Haber Ajansı’na anlattı.

    Malatya’da yaşayan Yaşar Kayahan, Fahri Kayahan ve ailesinin olaydan önce iki sene İstanbul’da kaldığını belirterek, “İstanbul’da, Beyoğlu’nda dükkan açmışlar, burada da pek iş yapamamışlar. Amcam, Fahri Ağabey’ime “Oğlum, memleketimize gidelim, yine dükkanımızı açalım” demiş. Malatya’ya geldiler ve Şerbetçi Köşesi’nde bir binayı kiraladılar” dedi.

    FAHRİYE’Yİ CUMHURİYET BAYRAMI ŞENLİĞİNDE GÖRMÜŞ

    Yaşar Kayahan, Fahri Kayahan’ın eşi Fahriye Kayahan’la Cumhuriyet Bayramı şenliğinde tanıştıklarını söyledi. Kayahan, bu anları şöyle anlattı:

    “Gezerken Fahriye Abla’yı görüyor. Yanında da bir kız arkadaşı var, dönüp dönüp bakıyor Fahri Ağabey’ime. Fahri Ağabey’imin de hoşuna gidiyor. Evlerinin önüne gidene kadar bakışıyorlar, ama konuşma yok. Fahriye Abla, evlerinin önüne gelince Fahri Ağabey’ime parmağıyla evini işaret ediyor. Yani ‘Bu ev bizim’ diyor. Fahri Ağabey’im, iki gün sonra gidiyor, Fahriye Abla pencereden bakıyor, sonra aşağı iniyor ve konuşuyorlar. Birbirlerini seviyorlar. 15 gün sonra Fahri Ağabey’i babasına söylüyor ve öyle istiyorlar.”

    “CENAZEYİ YIKAYACAKLARI ESNADA KAĞIDI BULMUŞLAR”

    Yaşar Kayahan, Fahriye Kayahan’ın ölümüyle sonuçlanan olayla ilgili de şunları söyledi:

    “Bir yılbaşı akşamı, akrabalar bir araya geliyor. Kızları Sude’de daha yeni kucaklarında. Hep beraber eğlenmişler. ‘Piyango biletlerinin çekilişini dinleyelim’ diye radyoyu açmışlar. Çekiliş başlamadan önce birbirlerine ‘Sana çıkarsa ne yaparsın’ diye soruyorlar. Fahri Ağabey’ime soruyorlar, o da ‘Malatya’da saz söz dinlenecek bir yer yok. Burada güzel bir gazino açarım, İstanbul’dan da sesi ve kendisi güzel hanımlar getiririz’ diyor. Hanımına ‘Sen ne yaparsın’ diyorlar. ‘Benim söyleyecek lafım kalmadı, hadi kalk gidelim’ diyor. Gidiyorlar ama Fahriye Abla kırılıyor. Fahri Ağabey, ‘Bir şaka yaptık, buna inanıyor musun’ diyor. Kızını kucağına alıyor, Fahriye Abla bunlardan önce yürüyüp eve gidiyor ve odaya girip kapısını kilitliyor. Fahri Ağabey’in tabancası da odada. Fahri Ağabey eve geliyor, kapı kilitli. ‘Niye kapıyı kilitledin’ diyor. ‘Git annenlerde yat’ diyor. Kucağında tambur, kız da uyuyor, içeri girince annesi, ‘Oğlum bizim odada ne işin var’ diye soruyor. ‘Ana, Fahriye’ye bir şaka yaptık küstü, biraz kafası bozuldu. Burada yatarız, yarın düzeliriz’ diyor. Fahriye Abla, Fahri Ağabey’imin annesini çok severdi. Annesi, Fahriye ile konuşmaya gidiyor ama ilk defa sert konuşuyor. O da geri geliyor. İçeriye girdiği esnada bir kalem kağıt gördüğünü söylüyor. Tabii sonra kendisine sıkmış. Karakoldan polisler geliyor, Fahriye Abla’yı hastaneye kaldırıyorlar. Fahriye Abla’nın kardeşleri, ‘Fahri yapmıştır’ diyor. Fahri Abi’yi hapse atıyorlar. Fahriye Abla da vefat etmiş. Artık karar verecekler, ‘cenazeyi gömün’ diyorlar. Cenazeyi yıkayacaklar, elbiselerini çıkarırken bir kağıt parçası çıkıyor. Okuyorlar, ‘Fahri’nin yüzünden intihar ediyorum’ yazıyor. Kağıdı mahkemeye götürdüler. Fahriye Abla’nın bütün kardeşleri de geldi. Yazının mealini kardeşlerine söylemeden, ‘Bu yazı kimin’ diye soruyorlar. ‘Ablamızın yazısı’ diyorlar. Fahri Ağabey’i bıraktılar.”

    “BAŞKA YERLERE GİDİYORDU, MALATYA’YA GELMİYORDU”

    Fahri Kayahan’ın sonra İstanbul’a gittiğini ve ‘Sarı Kurdele’ albümünü yaptığını ifade eden Yaşar Kayahan, “Bir iki eser yaptı. Sonra bize bir mektup yazdı, kendisi gelmedi. ‘Muharrem Amca, babamı, annemi, kızımı trene bindirin, ben karşılayacağım’ diyor. Fahri Ağabey’im ‘Gelmem’ demiş ama kayınbiraderi de ölünce kızına bir şeyler kalıyor. Mecburen gelmesi lazım, o zaman geldi. Bir konser verdi. Yazlık sinemaları tenekeyle kaplatmışlardı, orası dümdüz oldu. Bütün Malatya oradaydı. Bir konser verdi, daha da Malatya’ya gelmedi. Başka yerlere gidiyordu, Malatya’ya gelmiyordu” dedi.

  • BURHANİYE’DE BODUR ZEYTİN AĞAÇLARI HEDİYELİKLER ARASINA GİRDİ

    BURHANİYE’DE BODUR ZEYTİN AĞAÇLARI HEDİYELİKLER ARASINA GİRDİ

    SEFER TALAY

    Türkiye’nin en önemli zeytin üretim merkezlerinden biri olan Balıkesir’in Burhaniye ilçesinde, sahiller tatilcilerle dolarken bodur zeytin ağaçları da hediyelikler arasına girdi. Saksılarda yetiştirilen bonsai türü bodur zeytin ağaçları yoğun ilgi gördü.

    Burhaniye’nin Ören sahilindeki mavi bayraklı plajlar tatilcilerle doldu. Ören sahilindeki iş yerlerindeki hediyelik eşyalar arasına ilk defa bodur zeytin ağaçları da girdi. Ufuk Dumdu’nun saksılar içinde satışa sunduğu bodur zeytin ağaçları 45 lira ile 160 lira arasında alıcı buluyor. Zeytin fidanlarını ilk defa satışa sunduğunu anlatan Dumdu, minyatür zeytin ağaçlarının ilgi gördüğünü söyledi.

    “BURHANİYE’MİZİ TANITMAK AMACIYLA BU ZEYTİN FİDANLARINI SATIŞA SUNDUK”

    Ufuk Dumdu, “Burhaniye’de Ören esnafıyım. Beş yıldır bu işi yapıyorum. Şu an, bu sene ilk defa zeytin fidanı, bonsai tarzında minyatür ağaç işine girdik. Gayet de tutuldu. Burhaniye’mizi tanıtmak amacıyla bu işe Nurdoğan Ağabey’imiz ön ayak oldu. Biz de Burhaniye’mizi tanıtmak amacıyla bu zeytin fidanlarını satışa sunduk. Gayet memnunuz. Satışımız gayet iyi. Beğenildi. Bayağı ilgi gördü. Şu an için Burhaniye’mizin en güzel tanıtımı diye düşünüyorum” dedi.

    “İNSANLARA ZEYTİNİ SEVDİRİYORUZ

    Kaan Tuna da “Böyle bir şeyin eksikliği gerçekten hissediliyordu. Zeytin diyarında böyle zeytin ağaçlarının tanıtımı güzel. Biliyorsunuz bu tarz ağaçlar, genelde bodur ağaçlar, Japon bonsai ile ünlendi ama şimdi bunlar yerli bonsai ağacı gibi. Hem dışarıya dövizimiz gitmiyor hem insanlara zeytini sevdiriyoruz. Zeytin diyarında böyle güzel bir hediyelik. Oldukça başarılı. İnşallah müşteriler de olumlu karşılar. İyi satışlar olacağına inanıyorum ben” diye konuştu.

     

    GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

    Ören sahilinde denize girenler

    Hediyelik eşya dükkanı ve bodur zeytin ağaçları

    Ufuk Dumdu

    Kaan Tuna

  • KADİRLİ’DE KÖYDE SU SIKINTISI ÇEKEN VATANDAŞ: “1950’YE GERİ DÖNECEĞİZ, ARTIK MERKEP ALMAYA BAŞLADIK”

    KADİRLİ’DE KÖYDE SU SIKINTISI ÇEKEN VATANDAŞ: “1950’YE GERİ DÖNECEĞİZ, ARTIK MERKEP ALMAYA BAŞLADIK”

    BURHAN DEMİRCİOĞLU

    Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde bazı köylerde yaşanan su sıkıntısına vatandaşlar tepki gösteriyor. Kayasuyu Köyü’nden Baki Ekti “1950’ye geri döneceğiz. Köyümüzde artık merkep (eşek) almaya başladık biz. Herkes merkebini şimdiden alsın, gideceğiz nerde su bulursak oradan merkeple taşıyacağız” dedi.

    Osmaniye’nin Kadirli ilçesine bağlı bazı köylerin bazı mahallelerinde günlerdir su akmadığını ileri süren vatandaşlar problemlerinin çözülmesini seslerinin duyulmasını istiyor.

    “BANYO YAPAMADIĞIMIZ İÇİN ARSLANTAŞ BARAJINA GİDİYORUZ ORADAN SU GETİRİYORUZ VEYA BANYOMUZU ORDA YAPIYORUZ”

    Kayasuyu köyünde Baki Ekti derdini şöyle anlattı:

    “Aşağı yukarı 3-4 senedir bu mevsim oldu mu bizim suyumuz gelmiyor. Banyo yapacak su bulamıyoruz su bulamadığımız zaman banyo yapamadığımız için Arslantaş barajına gidiyoruz oradan su getiriyoruz veya banyomuzu orda yapıyoruz. Evde hayvanlarımız var, hayvanlarımıza tavuğumuza verecek suyumuz yok.

    “1950’YE GERİ DÖNECEĞİZ, ARTIK MERKEP ALMAYA BAŞLADIK”

    Akşam bulursak sabahleyin bulamıyoruz suyumuzu.1950’ye geri döneceğiz. Köyümüzde artık merkep almaya başladık biz. Herkes merkebini şimdiden alsın, gideceğiz nerde su bulursak oradan merkeple taşıyacağız.”

    “1980’LERDEN DAHA KÖTÜYÜZ”

    Su problemi yaşanan Yenigün Köyü’nden Bahri Büyükeryılmaz ise şunları anlattı:

    “İki ayda iki gün su akmadı. Yani akan suyun hepsi iki gün olmaz. Su gelmeden gene geri kesiliyor. Şimdi şu anda gene musluklarımız enerjilerimiz boş. Ben geçen sene bu hususta kaymakama da çıktım kaymakam bey dedi ki ‘sularınıza mukayyet olun’ buradaki yerli sularımızı da tahrip ettiler yok oldu. Acar su da gelmiyor su yönünden çok sıkıntılı günler yaşıyoruz. Sadece bir caminin yanında bir çeşmemiz akıyor. Suyun yokluğundan da orda çok sıkıntı yaşıyoruz. Orada sıraya giriyor tankerler üç saat, beş saat beklediği oluyor günde.1980’lerden daha kötüyüz şimdi şu andaki yaşantı, 1980’de bu kadar sıkıntı yoktu. Şurada pınar vardı benim evin önünde tahrip ettiler, su geldi dediler, suya ihtiyaç yok dediler o pınarları bozdular, şimdi su yok.”

    “ÇAMAŞIR YIKAYAMIYORUZ, BULAŞIK YIKAYAMIYORUZ, BANYOYU ZAMANINDA YAPAMIYORUZ”

    Susuzluktan perişan olduklarını dile getiren Güllü Kıraç da “Rezilliğimiz boy boy, çamaşır yıkayamıyoruz, bulaşık yıkayamıyoruz, banyoyu zamanında yapamıyoruz, 2 aydır su hiç yok. Kışın da çok az geldi çok nadir böyle az az. Nadir geldi, hiç gelmedi. Perişanız ne bileyim komşular, biz perişanız. Borular tıkalı kireçli, makineler çalışmıyor kireçlendi. Çamaşır makinesi çalışmıyor bulaşık makinesi çalışmıyor kireçten içine az da gelse gidiyor kireçliyor. Ne yapacağımızı bilmiyoruz yapacak bir şey yok. Muhtarı arıyoruz arıyoruz muhtar da yapacak bir şey bulamıyor ‘ben de bilemiyorum’ diyor muhtar. Muhtarın da yapacağı bir şey yok” dedi.

    “SESİMİZİN DUYULMASINI İSTİYORUZ”

    Banyo ihtiyaçları için Kadirli’deki akrabalarının yanına gittiğini ifade eden Tolga Torşahin “Kayasuyu köyü Zeynepli Mahallesi’nde yaklaşık 4 aydır su sorunu çekiyoruz. Komşularımızda artezyen suyu olan evlerimizden getiriyoruz. Biz defalarca bunu dile getirmemize rağmen hiçbir şekilde bizle iletişime geçilmedi. Bayramda kıyafetlerimizi Kadirli’deki akrabalarımıza götürüyoruz. Sürekli susuzluk çekiyoruz. Evimizde damla su yok. Banyo yapamıyoruz, Kadirli’deki yakınlarımızın oraya gidiyoruz banyo yapmak için. Bidon bidon şişelerde su getiriyoruz oradan. Biz artık sesimizin duyulmasını istiyoruz. Yetkililerden biz bunu bekliyoruz” diye konuştu.

    GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

    Tankerden su doldurulması

    Vatandaş Baki Ekti

    Vatandaş Bahri Büyükeryılmaz

    Vatandaş Güllü Kıraç

    Vatandaş Tolga Torşahin

     

     

  • HOPA LAZ BÖREĞİ KOOPERATİFİ ÜYESİ NEZİHA TOPALOĞLU: “HER ŞEYE ZAM GELDİĞİNDE BÖREĞE DE ZAM YAPMAK ZORUNDA KALIYORUZ”

    UĞUR İSTANBULLU

    Artvin’in Hopa ilçesinde 13 kadın bir araya gelerek 200 yıllık tarifle ürettikleri börek için 9 ay önce Hopa Laz Böreği Kooperatifi’ni kurdu. Hopa’da ve Artvin’de Hopa Laz Böreği Kooperatifi ürün tanıtımında da ciddi bir yol aldı ancak artan girdi maliyetlerinden kooperatif de şikayetçi. Hopa Laz Böreği Kooperatifi üyesi Neziha Topaloğlu “Her şeye zam geldiğinde böreğe de zam yapmak zorunda kalıyoruz doğal olarak hepimizi etkiledi işler biraz daha kesat diyelim” dedi.

    Hopa Laz Böreği Kooperatifi üyesi Neziha Topaloğlu, “Hopa Laz böreğini herkese tanıtmaya çalışıyoruz aynı zamanda Hamsili ekmeğimizi de ama tabii ki bu ekonomik kriz, baştan beri başladığımızdan bu yana sürekli her şeyin fiyatların yükselmesinden dolayı bizde bu konuda mağduruz ama mücadele etmeye çalışıyoruz” diye konuştu.

    “HER ŞEYE ZAM GELDİĞİNDE BÖREĞE DE ZAM YAPMAK ZORUNDA KALIYORUZ”

    Topaloğlu; “İlk başta başladığımız fiyatlarla şimdiki fiyatlar arasında uçurum kadar fark var. Bizim atıyorum aldığımız tereyağı 90 lirayken şu an 175 liraya çıktı. Unun çuvalı keza aynı fahiş fiyatlarla arttı. Bizim ana maddelerimizde bunlar o yüzden de böyle böreğe zam yapma zorunda kalıyoruz biz de. Her şeye zam geldiğinde böreğe de zam yapmak zorunda kalıyoruz doğal olarak hepimizi etkiledi işler biraz daha kesat diyelim” dedi. 

    “İDDİALIYIZ HER İKİ ÜRÜNDE DE”

    Hopa Laz Böreği Kooperatifi üyesi Nilüfer Alparslan da şunları söyledi:

    “Mısırlı ekmek mısır unuyla salamura hamsinin birleşimiyle oluyor bu ekmek yani güzel ince ince doğranıyor yoğruluyor sağlıklı sıcak sıcak yenmesi tavsiye ediliyor. Onu da yani sebzelerin fiyatı yüksek olduğu için mısır unu aynı biz onun fiyatını da artırmak zorunda kaldık. Bizdeki hamsi ekmeğinin farkı, bol sebzeli olması, bir de hamsinin salamura olması mısır ununun da bu yöreye ait olması kavrulmuş mısır olması. Tescilli ürün ikisi de iddialıyız her iki üründe de.”

  • ÇEŞME’DE “ILICA’DAN ATAMIZA SELAM”  ETKİNLİKLERİ BAŞLADI

    ÇEŞME’DE “ILICA’DAN ATAMIZA SELAM” ETKİNLİKLERİ BAŞLADI

    Çeşme Belediyesi tarafından Mustafa Kemal Atatürk’ün Ilıca’ya gelişinin 96. yılı anısına düzenlenen “Ilıca’dan Atamıza Selam” etkinlikleri başladı. Atatürk fotoğrafları sergisi ile başlayan etkinlikler ilk günde rock müzik grubu Madrigal konseriyle devam etti. Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran, “96 yıl önce Atamızı misafir eden Ilıcamız, Mustafa Kemal’in devrimleriyle ışıldamaya, eşsiz güzellikleriyle tüm dünyanın gözünü kamaştırmaya devam edecek” dedi.

    Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün İzmir suikasti sonrasında Ilıca’ya gelip kalmasının 96. yıl dönümü anısına 16-18 Temmuz arasında düzenlenen anma etkinlikleri başladı.

    Hanri Benazus Atatürk fotoğrafları, Taner Morova eski Çeşme fotoğrafları ve Ilıca Kültür Sanat Derneği’nin Karma sergileri ile başlayan etkinlikler, Belediye bandosu eşliğindeki Fener Alayı ile devam etti. Anma yürüyüşüne Çeşme Belediye Başkanı M. Ekrem Oran, Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin, CHP Çeşme İlçe Başkanı Sait Kavasoğullar, Ilıca Mahalle Muhtarı Kamil Baykal, belediye meclis üyeleri ve çok sayıda yurttaş katıldı. Çeşme Belediyesi kadın efeleri gösterilerinin ardından gecenin finalinde Rock müzik grubu Madrigal sahne aldı.

    EKREM ORAN: ÇEŞME AİLEME MİNNETTARIM

    Konser öncesi konuşma yapan Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran son günlerde yaşanan yangınlara değinerek şunları söyledi:

    “Bizi tanıyanlar bilir. Biz burada, Büyük Çeşme Ailesi olarak ‘İyi günde, kötü günde, hep birlikte’ anlayışıyla, acılarımızı ve sevinçlerimizi paylaşır, omuz omuza vererek zorlukların üstesinden geliriz. Bu birlik ve beraberliğin en güçlü örneklerinden birini bir kaç gün önce, Karaköy mevkii ve Ovacık bölgesinde meydana gelen yangın felaketlerinde yaşadık. Yangına ilk müdahaleden son ana kadar insan üstü bir çabayla mücadele eden, İzmir İtfaiyesi, İZSU, Orman Bölge ve Afad ekiplerine, belediyemizin zabıtasından, fen işlerine kadar tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunuyorum. Tabi bir yandan yangını endişeyle takip ederken, diğer yandan yangın bölgesine kamyonlarla su ve yiyecek gönderen, gece boyunca elinden gelen herşeyi yapan büyük Çeşme aileme de mimnnettarım.”

    “ILICAMIZ IŞILDAMAYA DEVAM EDECEK”

    Ekrem Oran konuşmasına şöyle devam etti:

    “96 yıl önce Atamızı misafir eden Ilıcamız, Mustafa Kemal’in devrimleriyle ışıldamaya, eşsiz güzellikleriyle tüm dünyanın gözünü kamaştırmaya devam edecek. Yeryüzündeki Cennet Çeşme; muhteşem doğasını, tüm zenginliklerini koruyarak, sıcacık gülümseyen, iyi yürekli insanlarıyla büyük bir aile olarak geleceğe kendinden emin adımlarla yürüyecek.”

    16-18 Temmuz arasında Ilıca Taş İskele’de sergiden söyleşiye, konserlerden dans gösterilerine kadar kutlanacak etkinlikler kapsamında bu akşam Moğollar sahne alacak. Etkinliklerin son gününde ise Derya Derin ve Yavuz Karabulut’un ardında Altan Kılınç’ın dans gösterisi yapılacak.

     

  • TEPEBAŞI BELEDİYESİ’NİN ÇOCUKLARA YÖNELİK AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI HİZMETİ DEVAM EDİYOR

    TEPEBAŞI BELEDİYESİ’NİN ÇOCUKLARA YÖNELİK AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI HİZMETİ DEVAM EDİYOR

    Koruyucu hekimlik alanının dikkat çeken örneklerinden biri olan Tepebaşı Belediyesi Şirintepe Çocuk Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi çalışmalarına devam ediyor. 

    Şirintepe Çocuk Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği’nde 2013 yılından bu yana taramadan geçen çocuk sayısı 65 bin 456’ya, sorun tespit edilen ve tedavisi yapılan çocuk sayısı da 32 bin 183’e ulaştı. 15 bin 756 çocuğa ise florlama (çürükten koruma uygulaması) yapıldı. 

    Eskişehir’de bir ilk olan ve ücretsiz olarak hizmet veren poliklinik hakkında değerlendirmede bulunan Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, sunulan hizmetler arasında tarama, florlama, 4 ile 18 yaş grubu çocuklara psikolojik danışmanlık, diş sağlığı eğitimi, acil müdahale ve tedavi işlemleri bulunan merkezin, koruyucu hekimliğin ve sosyal belediyeciliğin bir araya geldiği bir proje olduğunu kaydetti. 

    Başkan Ataç, projeye ilişkin şunları söyledi:

    “ESAS AMACIMIZ KORUCUYU HEKİMLİĞİN UYGULANMASI”

    “Bu benim için en özel projelerimden biri. 2013 yılında hayata geçirdik ve neredeyse 10’uncu yılına yaklaşıyor. Bu kliniğin kurulması aşamasında çok emek verdim. Bir diş hekimi olarak kendim nasıl bir ortamda çalışmak isterim diye düşünerek, değerli bir klinik oluşturduk. Burada esas amacımız koruyucu hekimliğin ön plana alınarak uygulanmasıdır. Bugün Türkiye’de 10 çocuğumuzun 9’unun ağzında çürük diş vardır. 7’sinin ağzında diş eti hastalığı vardır. Bunları çözmek için bu tür çalışmalar yapmak lazım. Biz buradaki sistemi çocukları okullardan getirerek yürütüyoruz. Özellikle 4’üncü sınıflardan başlarız her yıl. Çünkü 4’üncü sınıf çocuklar 10 yaş civarında oluyor. Ağızlarında bizim karışık dişlenme dediğimiz hem daimi hem de süt dişleri oluyor. Bu konuda anneler çok tedirgindir ve dikkatlidir. Sık sık çocuklarının ağzını açıp dişlerine bakar. O esnada görebilirse bir çürük varsa onu görür. Daha sonra çocuğu hekime götürürler. Koruyucu önlemlerle çocuğun hayatı boyunca uygulayacağı bir modele yönlendirilir.

    “SOSYAL BELEDİYECİLİK ANLAYIŞIYLA ÜCRETSİZ HİZMET SUNUYORUZ”

    Çocuklarımızın merkezimizde ilk girdikleri yer eğitim salonumuzdur. Eğitim salonumuza Prof. Dr. Nusret Fişek’in adını verdik. Çünkü Nusret Hoca 1961’de yaptığı sosyalizasyon yasasının temelinde koruyucu hekimlik var. Ama son 20 yıldır, bugünkü siyasilerin ağzından bir kere bile koruyucu hekimlik adını duymadım. Onlar vermese de bizler koruyucu hekimliğe çok değer veriyoruz. Buradaki sistem de tamamen o. Çünkü eğitimde tamamen koruyucu hekimliğin esasları anlatılıyor çocuklara ve aileler ile de paylaşılıyor. Neticede geçen 8-9 senede bütün çocuklar arşivleniyor. Eğitim aldıktan sonra kliniğe geliyor, klinikte ağız muayenesi yapılıp bilgi işleme aktarılıyor. Ondan sonra çocuklarımıza randevu veriliyor. Tedavi bitinceye kadar takibine devam ediyoruz. Senede iki defa da çocuklarımızı davet edip kontrollerini yapıyoruz. Böyle bir yöntem işliyor. Şimdiye kadar merkezimizde 65 binden fazla çocuğumuz gözlemimizden geçmiş. Bu çok ciddi bir rakam. Burada hiçbir işlem ücretli yapılmıyor, tamamen ücretsiz. Nasıl ücretli olsun? Aileler bugün 1 lira için ekmek kuyruğuna giriyor. Bu aile bir çocuğun dolgusunu ya da tedavisini nasıl yaptırabilir? Bunun cevabı yok. O açıdan bu işte sosyal belediyeciliğin en önemli noktalarından bir tanesi. Buradaki memnuniyet yüzde 100’dür. Burada sadece diş tedavisi yapılmıyor. Aynı zamanda psikoloğumuz var. Buraya korkarak gelen çocuklarımıza hizmet veriyor. Bütün çocuklarımızı dişleri ile ilgili sıkıntıları olduğunda merkezimize davet ediyorum. Eskişehir’in çocuklarına koruyucu hekimlik ve sosyal belediyecilik anlayışı ile ücretsiz biçimde hizmet sunmaktan dolayı çok mutluyuz.” 

    Şirintepe Mahallesi Alınca Caddesi No:5 adresinde hizmet veren merkeze, 0 (222) 320 88 10 numaralı telefondan ulaşarak detaylı bilgi alınabilir.