Kategori: Sağlık

Batman Üniversitesinde ön lisans programları yüzde 99,8, lisans programları yüzde 94,9 oranında tercih edildiği ve genel doluluk oranının ise yüzde 98,2’ye ulaştığı belirtildi.

Batman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İdris Demir, öğrenci odaklı bir eğitim anlayışı sonucunda kısa sürede artan öğrenci sayısının Batman Üniversitesi adına gurur verici olduğunu söyledi.

Batman Üniversitesini tercih eden öğrenciler için hem nitelikli bir eğitim alırken hem de mesleki gelişimlerinin sağlanacağı önemli bir sürecin başladığını kaydeden Rektör Demir, teknolojinin ve günümüzün sunduğu tüm modern imkânları üniversite öğrencileri için seferber edeceklerini söyledi.

Batman Üniversitesinin yeni fertleri ile bir araya gelmek için heyecanlandıklarını dile getiren Rektör Demir, Batman Üniversitesini tercih eden tüm öğrencileri tebrik ederek başarı dolu bir eğitim süreci geçirmelerini temenni etti.(İLKHA)

YKS tercihleri sonrası tekrar hazırlanacak olan ve üniversitelere yerleşecek öğrencilere tavsiyeler hakkında İLKHA’ya konuşan Eğitim Bir-Sen Genel Sekreteri Latif Selvi, önemli açıklamalarda bulundu.

Yerleşen öğrencilere başarılar dileyerek konuşmasına başlayan Selvi, “Hayırlı uğurlu olsun. Bu yıl sınavda farklı bir sistem uygulanmıştır. Bunlardan birincisi barajlar kaldırıldı. Hem ön lisansta hem de lisans sınavında baraj kaldırıldı ve aşağı yukarı geçen yıllarla mukayese edildiği zaman önemli miktarda sınava müracaatta bir gözle görülür artış gerçekleşti. Buna bağlı olarak da YÖK planlamasını yaptı. Yerleştirmeye esas olmak üzere iç puanlardaki barajlar devam etse bile genel yerleştirme açısından da 200 bine yakın bir ilave kontenjan da tahsis etmiş oldu. Geçen yıllarda boş kalan kontenjan tartışmaları gündeme geliyordu. Bu yıl yerleştirmede gördüğümüz çok yüksek bir yerleştirmenin de gerçekleştiği şeklinde. Bu da önemli. Demek ki yapılan değişiklik karşılığını bulmuş ve doğru bir adım atılmış. Sonuçları da ortaya çıkmış oldu.” dedi.

“Öğrencilerin mağdur edilmemesi gerekiyor”

Selvi, “Şimdi yapılması gereken şeyin başında bu öğrencilerimizin eğitim öğretimini devam ettirebilmesi için elbette ki yerleştiği üniversite çevresinde ki çoğunlukla öğrencilerimizin kendi memleketleri dışında eğitim gördüklerini de dikkate alırsak, başta Kredi Yurtlar Kurumu olmak üzere öğrencilerimizin yerleşme, barınma ve eğitim öğretimini devam ettirmek için yurt sorunları kesinlikle ivedi bir şekilde çözülmüş olmalı. Kredi Yurtlar Kurumunun yoğun bir çalışma içerisinde olduğunu biliyoruz. Ancak buradan şunu söylememiz gerekiyor. Geçen yıl pandemiden dolayı yaklaşık 2 yıldır sağlıklı eğitim öğretim yapılamadığını değerlendirerek geçen yılın başında normal öğretime geçildiğinde bir kaos, bir problem ortaya çıkmıştı. Esasında ülke olarak dünyada oransal anlamda en fazla yüksek öğretime yurt ve barınma ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alan ülkelerden birisiyiz. Ama buna rağmen geçen yıl çok ciddi problemler oldu. Otel odalarında belli bir süre kalmak zorunda kalan veya bir yakınının yanında kalmak zorunda kalan ve bir mağduriyet yaşayan öğrenci grubumuz vardı. Bu yıl bu yeni yerleştirmeyi de dikkate almak suretiyle özellikle büyük şehirlerimizde ivedi tedbirlerin alınması ve çocuklarımızın mağdur edilmemesi gerekiyor.” ifadelerine yer verdi.

“Bir toplumun en büyük değeri iyi yetişmiş gençlerdir”

Eğitim Bir-Sen Genel Sekreteri Latif Selvi

Öğrenci ve ebeveynlere tavsiyelerde bulunan Selvi, konuşmasının devamında şunları aktardı:

“Bu eğitim öğretim öncelikle onların geleceği onlar için önemli. Onun içinde yerleşmiş olduğu alanda en iyi eğitim almak suretiyle eğitimini tamamladıktan sonra hayata atılmak için kendilerine hazırlamaları gerekiyor. Bu anlamda da evlatlarımız belki çok arzu ettiği başka bölümler olabilir ama ona yerleşemeyen hissiyle bir başka bölüme yerleşmiş. Bu da onun tercihleri arasında. Çünkü nihayetinde kendisi tercihi yapıyor. Bunu da çok iyi değerlendirerek kendi geleceğine bir fırsata dönüştürmesi gerekiyor. Tekrar sınava girer miyiz, girmez miyiz o gün ayrı bir husus. Zaten böyle imkanları var yine ama çocuklarımızın okullarına, derslerine konsantre olmak suretiyle kendilerini eğitim öğretimine verebilmesi gerekiyor. Çünkü bir toplumun en büyük değeri iyi yetişmiş gençlerdir ve insanıdır. Yani bir ülke gelişecek ise o insanının gayretiyle gelecek gelişecektir. Bugün Güney Kore ki Türkiye ile geçmişte mukayese edilen çıkışları yaşamış olan bir ülke. Bugün yüzde 73’ü yüksek öğrenim yapmış bir ülke. Yani bütün çocuklarını eğitebildiği kadar en üst seviyede eğitmenin gayreti içerisinde her ülke. Biz de çok ciddi mesafeler aldık. Şu anda yüzde 45’lere geldik. Bu geldiğimiz noktaya baktığımız zaman çok büyük bir sıçramadır. Ama kat etmemiz gereken yola baktığımız zaman daha çok çocuğumuzu yüksek öğrenim eğitimini alabilecek şekilde de yetiştirmemiz gerekiyor.”

“Çocuklarımızı biz en iyi şartlara göre hazırlamak mecburiyetindeyiz”

Okumanın önemine vurgu yapan Selvi, “Bizim araştırmalarımızda ilkokul mezunu olan çocuklarımıza göre ortaokul mezunu olanlar, ortaokul mezunu olanlara göre lise mezunu olanlar, lise mezunlarının içerisinde meslek lisesi mezunu olanlar ve lise mezunlarına göre de yükseköğretim mezunu olanlar hem daha saygın iş edinme hem de daha iyi koşullarda çalışma imkânı elde ettiğini görüyoruz. O zaman çocuklarımızı biz en iyi şartlara göre hazırlamak mecburiyetinde olduğumuza göre, çocuklarımızın eğitiminde talepleri devam ettiği sürece teşvik edici, destekleyici çalışmaları sürdürmemiz lazım. Bu anlamda da çocuklarımıza düşen eğitim öğretime odaklanıp kendilerini başarılı noktaya taşıyacak eğitimi alabilmeleri, devlete düşen çocuklarımızı hiç kimseye muhtaç etmeden nasıl burs, kredi vesaire destekleriyle destekliyorsa aynı zamanda konaklama ve benzeri hususlarda özellikle ilgililer de bu çok önemlidir. Çocuklarımızı başkalarına muhtaç etmemesi lazım. Bu noktada en önemli görev de Gençlik Spor Bakanlığı’na düşüyor. Kredi Yurtlar Kurumu çerçevesinde gerekli tedbirleri almış olması gerekiyor. Yüksek öğretim kurumumuzda çocuklarımızın hem eğitimini alabileceği imkânı genişletmesi ki her şehrimizde üniversitelerimiz açıldı, fakültelerimiz var hem de aynı zamanda başarılı, iyi yetişmiş bireyler olarak yetişebilmesi için de üniversitelerimizin kapasitelerini güçlendirecek çalışmalara imza atması gerekiyor.” şeklinde belirtti. 

“Hiçbir okul ve fakülte kıymetsiz değildir”

Son olarak Selvi, “Biz öğrencilerimizi tebrik ediyoruz, gayretlerinin devamını diliyoruz. Velilerimizin de elinden geldiğince çocuklar için tabii ki fedakarlıkta bulunduklarını biliyoruz. Ama buradan şunu da söylememiz lazım. Ben sizin için şunu önermiştim, beklentim şuydu gibi yaklaşımlarda bulunulmaması lazım. Nihayetinde her okul kendi içinde kıymetlidir. Hiçbir okul kıymetsiz, hiçbir fakülte kıymetsiz değildir ve her birisinin de kişiye kazandıracağı önemli imkanlar var. Bunun içinde çocuğumuzun tercihi neyse ona kıymet verip, ona saygı duyup ve onun o eğitimini sağlıklı şekilde alması için teşvik etmemiz gerekiyor. Devlet erkanından da beklentimiz, çocuklarımız için lazım olan ihtiyaçları temin etmek, barınma başta olmak üzere gerekli desteği vermelerini istiyoruz ki bunlar veriliyor. Ancak sene başları çok önemlidir. Bir kaos ortam meydana geldiği zaman yapılan hizmetler tam da karşılık bulmayabiliyor. Bu noktada hassasiyetle davranılması gerektiğini değerlendiriyoruz.” dedi. (İLKHA)

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in bir gazetecinin sorularını cevaplarken öğretmenlik kariyer basamakları konusuna değinerek, “Aslında biz sınav istemiyorduk ama sendikalar sınavın yapılmasını istedi.” şeklindeki açıklamasına tepki gösteren Uca, bu sözlerin kamuoyu tarafından çok tuhaf karşılandığını söyledi.

Bakanın açıklamasında hangi sendikayı kastettiğini de söylemediği için insanların bir belirsizlik içinde girdiğini belirten Uca, “Bu açıklamalardan sonra genel başkanımız da ‘eğer böyle bir sendika varsa, çık açıkla’ tarzında tweetler attı. Dolayısıyla Bakan beyin bu açıklamasını talihsiz bir açıklama olarak görüyoruz. Türkiye’nin en önemli bakanlıklarından bir tanesini temsil eden bir kişinin böyle bir şey söylemesi bir eğitimci ve sendikacı olarak bizi çok üzmüştür. Hiçbir sendikanın ‘sınavlar olsun’ gibi bir düşüncenin içine gireceğini asla beklemiyoruz. Biz sendika olarak böyle bir düşünce içinde asla değiliz.” ifadelerini kullandı.

“Bırakın öğretmenlerimiz kendi işlerine yoğunlaşsınlar”

Rekabet basamaklarının rekabet içermediğini ve başkasının hakkına girmenin de söz konusu olmadığına dikkat çeken Uca, “Tamamen bütün öğretmenlerin özel hizmet tazminatlarının arttırılacağı bir unvan basamaklarıdır. Dolayısıyla bir rekabetin olmadığı, kimsenin hakkının yenmediği bir sürecin sınavla noktalanması, bizi asla sevindirmez, bizi üzer ve bununla ilgili tepkilerimizi de her ortamda dile getiriyoruz.” şeklinde konuştu.

Uca, “Bakanlığın, eğitim öğretimin başlayacağı şu dönemde bütün öğretmenlerin motivasyonlarını eğitim öğretim sürecine harcaması gerekirken saçma sapan bir sınava harcamaları bize çok mantıklı gelmiyor. Bırakın öğretmenlerimiz kendi işlerini yapsınlar, sınavla uğraşmasınlar, 2 ay boyunca öğrencileri mağdur etmesinler. Eğer böyle bir sınav olursa öğretmenlerimiz sınıfta bile ders çalışacaklar.” diye konuştu.

“Bakan bey ve bürokratlar oturdukları yerde öğretmenlerimizi harcamasınlar”

Eğitim Bir Sen Van Şube Başkanı Mehmet Ali Uca

Yapılması planlanan kariyer basamakları sınavından bahseden Uca, şunları söyledi:

“Sınav konularına baktığınızda 20 tane profesörün bakarak okuduğu konuları öğretmen tarafından tamamının bilinç içine alınıp sınavda uygulanmasını istiyorlar. Ben kendim de dersleri izledim ve bitirdik. Hocalarımız kusura bakmasın ama biz anlattıklarından hiçbir şey anlamadık. Bu sınava hazırlanan öğretmenlerimiz anlatıcı pozisyonda olsunlar daha iyisini yaparlar. Onun için öğretmenlerimizi lütfen harcamasınlar. Bakan bey başta olmak üzere milli eğitim camiasının üst bürokratları kendi koltuklarında oturup öğretmenlerimizi harcamaya çalışmasınlar. Biz sendika olarak buna asla müsaade etmeyiz. Diğer sendikaların da buna müsaade edeceklerini sanmıyorum.”

“Bakan bey madem sendikaların her dediğini yapıyor, o zaman derhal bu sınavı kaldırsın”

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’e seslenen Uca, “Madem sendikalar sınav istedi ve sendikaların her istediğini yerine getiriyorsunuz, o zaman şimdi sınavın kaldırılmasını istiyoruz. Sayın Mahmut Özer istediğimizi yerine getirisin. Ben özellikler Eğitim Bir Sen Van Şube Başkanı olarak bakan beyden bu cesareti ve feraseti bekliyorum. Çünkü kafa karıştırıcı ve toplumu kutuplaştırıcı açıklamalar kimsenin işine yaramaz. Bakan bey ya konuşmasın ya da sınavın yapılmasını isteyen sendikanın ismini versin. Kamuoyu bu anlamda çok rahatsız.” şeklinde konuştu.

“Öğretmenlik itibar, vicdan ve gönül mesleğidir”

Hiçbir öğretmenin sınava girmesini istemediklerini dile getiren Uca, şunları söyledi:

“Öğretmenlik mesleği itibar, vicdan ve gönül mesleğidir. Siz günlü, vicdanı, itibarı eğer üst düzeyde tutmak istiyorsanız, o zaman öğretmene değer vereceksiniz ve bu sınavı kaldıracaksınız. Bu sınavda kalacak öğretmene öğrencisi hangi gözle bakacak? 40, 50, 60 puan alacak öğretmene veli hangi gözle bakacak? Sınavı geçmeyen öğretmene veli öğrencisini teslim etmek ister mi? Böyle saçma sapan şeylerle karşılaşacağız. Bu durum kaos oluşturacak ülkede. O yüzden çok geçmeden, zamanı gelmeden öğretmenleri rahatlatın, öğretmenleri strese sokmayın ve sendikaları da dinleyin ve sınavı iptal edin. Ben sınavın hiçbir işe yaramayacağını ve insanları gereceğini düşünüyorum. Buna da hiç gerek yok. Çünkü bizim işimiz eğitim öğretim, çocuklarımızdır. Dolayısıyla biz onlara sahip çıkmak için başka konulara yoğunlaşalım. Öğretmenlerimiz kendi kendilerini geliştirsinler.” (İLKHA)         

Hava sıcaklığının 50 dereceyi aştığı Şırnak’ın Cizre ilçesinde, 2 bin çocuk yüzme öğreniyor ve güvenli bir şekilde serinlemenin keyfini çıkarıyor.

Hava sıcaklığının iklim şartlarının üzerinde seyrettiği Cizre’de gerek boğulma vakalarını önlemek gerekse çocukların ve gençlerin güvenli bir şekilde yüzerek serinlemesi amacıyla “Cizre’de yüzme bilmeyen kalmasın” sloganıyla yüzme kursları açıldı. 

Cizre merkezde, 3 okulun bahçesine kurulan portatif havuzlarda her gün belli aralıklarla öğrencilere yüzme eğitimi veriliyor. Yaz aylarında Dicle Nehri’ne girdiği ve yüzme bilmediği için boğulma vakalarının sıkça yaşandığı Cizre’de yaklaşık 2 bin çocuğa yüzme eğitimi verilmeye başlandı.

Kursa katılan çocuklar yüzme eğitimine başlamadan önce eğitmenler tarafından karşılanarak kendilerine yüzme kıyafetleri veriliyor. Herhangi bir hastalıkla karşılaşmamak için özel yapılan alanlarda duş alan çocuklar, yüzme ve yaş seviyelerine göre gruplarda ayrılarak eğitimleri veriliyor.

Yüzme kursuna gelen çocuklar yüzme eğitimi alırken serinlemenin de tadını çıkarıyorlar.

Kursiyerlerden Muhammed Yiğit, “Belediyenin yaptığı bu havuzda yüzüyoruz, çok güzel eğleniyoruz. Yüzme öğrenmeye geldim. Yüzme hocalarımızın bize söylediklerini aynen yapıyoruz. Ben yüzme öğrenmeyi çok istiyordum. Okul tatili bitinceye kadar gelip yüzme öğreneceğim.” şeklinde konuştu.

Furkan Eren Yalazan, “Yüzme öğrenmek istiyordum. Yanı başımızdan geçen nehirde hep yüzmeyi istemiştim. Açılan yüzme kursuna gelip yüzme öğreneceğim için mutluyum. Yüzme öğrenip Dicle Nehri’nde doyasıya yüzeceğim. Yaz tatili boyunca buraya haftanın 3 günü gelip eğitim alıyoruz. Aldığımız eğitimlerle yüzme öğrenmeye başladım.” dedi. (İLKHA)

Düzenlenen törene Halk Eğitim Müdür Yardımcıları Erdal Aparı ve Ertan Noyan, TÜGVA İl Temsilcisi Mehmet Onutçu, İl Ortaokul Koordinatörü Cuma Başak ve davetliler katıldı.

Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan törende şiirler ve ilahiler seslendirildi.

Programda konuşan TÜGVA İl Temsilcisi Mehmet Onutçu, Kur’an eğitiminin henüz küçük yaşlardan itibaren verilmesi gereken bir eğitim olduğunu söyledi.

Onutçu, “Bugün Kur’an-a geçen 34 öğrencimiz için bir araya geldik. Kur’an eğitimi küçük yaşlardan itibaren yerine getirilmesi gereken bir vazifedir. Küçük yaşlardan itibaren çocuklarımızın dini eğitimlerine önem vermeliyiz. Bugün ki programda Kur’an-a geçen öğrencilerimizi, hocalarımızı ve emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Başarılarının devamını diliyorum.” dedi.

İl Ortaokul Koordinatörü Cuma Başak ise öğrencilere başarılar dileyerek, kendilerini yetiştiren hocalarına ve ailelerine teşekkür etti.(İLKHA)

Yaklaşık bir ay sonra başlayacak olan 2022-2023 öğretim yılı için okullara gerekli ödeneğin sağlanması gerektiğini ifade eden Eğitim Bir-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Ramazan Tekdemir, bazı okul idarecilerinin velilerden kayıt parası talep ettiğini ve bunun önüne geçmenin en etkin yolunun okulları bütçesiz ve ödeneksiz bırakmamak olduğunu söyledi.

Özellikle kayıt parası olarak adlandırılan bağış taleplerinin veli-okul arasında skandala dönüştüğü bu günlerde okul-öğrenci, veli ve öğretmen ilişkisinin zedelenmemesi hususunda taraflara düşen sorumlukları hatırlatan Tekdemir, okul bazlı yeni bütçeleme sisteminin bu sene hayata geçirileceğini söyledi.

Ramazan Tekdemir

“Kayıt parasının önüne geçmenin en etkin yolu okulları bütçesiz ve ödeneksiz bırakmamaktır”

Tekdemir, “Millî Eğitim Bakanlığı okulların ihtiyaç ve taleplerinin yerinde ve zamanında karşılanması, kaynakların etkin kullanılması ve okul yönetimlerinin yetki ile sorumluluklarının arttırılması amacıyla bu sene okul bazlı bütçeleme sistemini devreye koydu. Okulların bundan sonra kendilerine ait bir bütçeleri olacak ve bu bütçenin gerektirdiği sorumluluklar çerçevesinde okullarının kendi ihtiyaç ve taleplerini karşılayabilecekler.” dedi.

Okulların bütçeleri planlanırken mutlaka okuldaki öğrenci sayısı, fiziki kapasitesi ve etkinlik alanları dikkate alınarak miktar belirlemesine gidilmesi gerektiğini belirten Tekdemir, “Millî Eğitim Bakanlığı, okulları bütçesiz bırakmamalıdır. Özellikle kayıt sürecine girdiğimiz bu dönemde velilerden bu yönde şikayetler gelmekte. Okullarda kayıt parası adı altında veli desteğini davet eden ve zorlayan birtakım girişimler var. Okul yönetimlerimiz maalesef kayıt parasına yönelebilmektedir. Bu Türkiye geneli sıkıntılı bir durumdur. Bunun önüne geçmenin en etkin yolu okulları bütçesiz ve ödeneksiz bırakmamaktır.” ifadelerini kullandı.

“Millî Eğitim Bakanlığı okulların ihtiyaçlarını yenilemeli, kontrol etmeli ve taleplerini karşılamalıdır”

Millî Eğitim Bakanlığı kayıt döneminde istenen bağışların önünü kesmesi gerektiğinin altını çizen Tekdemir, “Özellikle kayıt dönemini kapsayan süre içerisinde hiçbir şekilde okulların velilerden herhangi bir bağış, ödenek ve para akışını sağlamamaları, bu konuda velileri okula destek vermeye zorlamamaları gerekiyor. Bunun dışında velilerin okula katkı yapmaları önemli çünkü veli de okulun bir paydaşıdır. Yani okulun bileşenleri içerisinde öğrenci, öğretmen, okul yönetimi ve veli ortak alana hitap eden dinamiklerdir. Bu anlamda hem okulun bir paydaşı hem de parçası olması yönüyle okullara veli desteğini tutmakta fayda var ama bunu kayıt dönemi dışındaki zamanlarda planlamak gerekir. Çünkü kayıt dönemindeki her bir para akışı yanlış anlamalara neden olabilmekte, velileri zor duruma düşürebilmektedir.” şeklinde konuştu.

Tekdemir, “Diğer zamanlarda Millî Eğitim Bakanlığı’nın gönderdiği ödeneğin dışında maliyet gerektirici bir ihtiyaç hasıl olacaksa, bir proje yapılacaksa veya başka bir çalışma başlatılacaksa bu anlamda veliyi dahil edip ortak kılmakta fayda vardır. Öteki taraftan Milli Eğitim Bakanlığı okulların ihtiyaçlarını sürekli yenilemeli, kontrol etmeli ve talepler ortaya çıktığında da buna bir karşılık getirmelidir.” diye belirtti. (İLKHA)