Blog

  • HEVAL BOZDAĞ: “BASIN ÖZGÜR DEĞİLSE, SİYASET DE, EKONOMİ DE DEĞİLDİR. BU HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ İÇİN DE GEÇERLİDİR”

    Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Ağrı Milletvekili Heval Bozdağ, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki Cumhurbaşkanlığı 2024 yılı bütçe görüşmelerinde; “Türkiye dünya basın özgürlüğü sıralamasında giderek gerilere düşüyor. Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün (RSF) basın özgürlüğü listesinde Türkiye bu yıl 180 ülke içinde 165. sırada yer aldı. Geçen yıl 149. sırada yer alan Türkiye’nin bu yılki listede 16 sıra geriye düştüğünü görüyoruz. Basın özgür değilse, siyaset de, ekonomi de değildir. Bu hukukun üstünlüğü için de geçerlidir. Mahkemeler iktidarın etkilerinden ne kadar bağımsız ve tarafsız olursa, siyaset yapan da, yatırım yapan da, haber ve yorumlarını yazanlar, söyleyenler de o kadar özgür ve üretken olur. Basın özgürlüğü o nedenle sadece haber alma hakkı ile değil, ülkede hukukun, siyasetin, ekonominin düzgün işleyişiyle de bağlantılıdır” dedi.

    TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, bugün Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2024 yılı bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporları görüşülüyor. Komisyonda konuşan HEDEP Ağrı Milletvekili Heval Bozdağ, şunları söyledi:

    “RFS BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ LİSTESİNDE TÜRKİYE 180 ÜLKE ARASINDA 165. SIRADA, GEÇEN YILA GÖRE 16 SIRA GERİLEDİ”

    “Türkiye dünya basın özgürlüğü sıralamasında giderek gerilere düşüyor. Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün (RSF) basın özgürlüğü listesinde Türkiye bu yıl 180 ülke içinde 165. sırada yer aldı. Geçen yıl 149. sırada yer alan Türkiye’nin bu yılki listede 16 sıra geriye düştüğünü görüyoruz. Raporda en çarpıcı kısım şu, Cumhurbaşkanının gazetecileri ve basını daha çok hedefe koymasının nedenlerinden biri, Türkiye’de artan ekonomik ve demokratik sorunlara karşı farkındalık oluşmasının önüne geçmek olarak gösteriliyor. Sadece basının değil, yargı sisteminin de hükümet kontrolünde olduğu ve hâkimlerin basın özgürlüğünü kısıtlayan kararlar aldığı da raporda yer alan hususlardan.

    “TGS BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ RAPORUNA GÖRE 4 MAYIS İTİBARIYLA 47 GAZETECİ CEZAEVİNDE”

    Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) tarafından hazırlanan 2022-23 Basın Özgürlüğü Raporu’na göre 3 Mayıs 2023 tarihi itibarıyla 47 gazeteci gazetecilik faaliyeti nedeniyle cezaevinde. Son bir yılda en az 96 gazeteci fiziksel saldırıya uğradı, 43 gazeteci sözlü olarak tehdit edildi, 97 gazeteci gözaltına alındı ve 32 gazeteci tutuklandı. Raporda, 4 bin 148 habere ve 46 haber sitesine erişimin engellenme kararı verildiği de belirtildi. 682 haberin tamamının veya bir bölümünün ise içerikten çıkarılmasına karar verildi. Yani gazetecilik suç sayılıyor, basın mensupları gözaltına alınıp tutuklanıyor, eleştirel yayın yapan medya ağır cezalarla susturulmaya çalışılıyor. RTÜK ve Basın İlan Kurumu iktidar sopası gibi kullanılıyor. Kamu kaynakları adaletsizce ve pervasızca iktidar medyasına aktarılırken, gerçek habercilik yapan basın kuruluşlarına ağır cezalar veriyor.

    “RESMİ MAKAMLARIN YAPTIĞI DEZENFORMASYONA KARŞI HALKI KORUYAN BİR DÜZENLEME VAR MI”

    Dezenformasyonla mücadele düzenlemesi olarak sunulan yasa, sansür yasası olarak da adlandırılan, bu araçsallaştırmanın en somut örneği. İçeriği tamamen belirsiz, başta gazeteciler olmak üzere, kimsenin hangi haberi yaparsa bu kapsamda suç olup olmadığını bilmediği, dolayısıyla öngörülebilir olmayan ve kanunilik vasfından yoksun, doğrudan basın ve ifade özgürlüğüne aykırı, toplumu bir şekilde dezenformasyon iddiasıyla baskı altına almaya çalışan, iktidarın sesini/söylemini toplum üzerinde hakim kılmaya dönük bir düzenleme. Resmi makamlar tarafından açıklanmayan, paylaşılmayan veya çarpıtılan, doğrudan halkın bilgi alma hakkına yönelik dezenformasyon yürütülen durumlara ilişkin, toplumu koruyan, halkın doğru bilgiyi alma hakkını güvence altına alan bir düzenleme var mı?
    6 Şubat depremlerini hatırlayalım. 8 Şubat’da Cumhurbaşkanı Kararı ile 3 ay süreyle ilan edilen olağanüstü hal ilanı ile kolluk kuvvetlerince basının haber takibi yapmasına engel olmak amacıyla kullanılarak, enkaz altında kalan yurttaşların yardım çağrılarını ilettiği sosyal medya platformlarına dahi erişim engeli getirilmiştir. Günlerce mobil operatörler üzerinden erişim sağlanamamıştır. 6 Şubat 2023 tarihli depremlerin ardından en az, 2 gazeteci ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçlamasıyla tutuklandı. 6 gazeteci gözaltına alındı. 4 gazeteci ifadeye çağrıldı. 18 gazeteci kimisi linç girişimine varan fiziki saldırıya maruz kaldı. 21 gazetecinin haber yapması tehdit edilerek engellendi. 3 gazetecinin iş akdine son verildi veya istifaya zorlandı.

    “AKP İKTİDARI DA KÜRT SORUNUNU ODAĞINA ALAN KÜRT BASIN GELENEĞİNİ HİÇBİR ZAMAN KABULLENMEDİ

    Biraz da Kürt Basınından ve karşılaştığı zorluklardan bahsetmek istiyorum. Çünkü Kürtler varsa, coğrafyaları var, Kürtçe varsa; kendilerine özgün bir basın – yayın da var elbette. Devlet aklı hiçbir zaman Kürt basınını sevmedi. Geçmişte Musa Anter ve onunla dayanışma içinde olanların yargılandığı 49’lar Davası, bugün Özgür Gündem gazetesiyle dayanışmak amacıyla Nöbetçi Genel Yayın Yönetmeni olan gazetecilerin yargılandığı davalarla kendini hatırlatıyor yeniden. AKP iktidarı da hakikatin peşini bırakmayan, Kürt sorununu odağına alan Kürt basın geleneğini hiçbir zaman kabullenmedi. Yine de basın emekçileri kalemlerini bırakmadılar ve bir özgür basın geleneğini ortaya çıkardılar.

    “BASIN ÖZGÜR DEĞİLSE, SİYASET DE, EKONOMİ DE DEĞİLDİR. BU HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ İÇİN DE GEÇERLİDİR”

    Basın özgür değilse, siyaset de, ekonomi de değildir. Bu hukukun üstünlüğü için de geçerlidir. Mahkemeler iktidarın etkilerinden ne kadar bağımsız ve tarafsız olursa, siyaset yapan da, yatırım yapan da, haber ve yorumlarını yazanlar, söyleyenler de o kadar özgür ve üretken olur. Basın özgürlüğü o nedenle sadece haber alma hakkı ile değil, ülkede hukukun, siyasetin, ekonominin düzgün işleyişiyle de bağlantılıdır.”

  • TURGUTLU BELEDİYE BAŞKANI AKIN’DAN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ ZİYARETLERİ

    TURGUTLU BELEDİYE BAŞKANI AKIN’DAN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ ZİYARETLERİ

    Turgutlu Belediye Başkanı Çetin Akın, Çocuk Kültür Sanat Merkezi, Turgutlu Belediyesi Eğitim Merkezi (TURBEM), Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) görevli öğretmenlerin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutladı.

    Turgutlu Belediyesi bünyesinde faaliyetlerini sürdüren TURBEM, AKM ile okul öncesi eğitim ve üç öğün beslenme programının ücretsiz verildiği Çocuk Kültür Sanat Merkezinde 24 Kasım Öğretmenler Günü heyecanı yaşandı. Turgutlu Belediye Başkanı Çetin Akın, Başkan Yardımcısı Fırat Honaz, Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürü Bülent Gökmen ile birlikte kentte eğitimde fırsat eşitliğini sağlayan merkezlerde görevli öğretmenleri ziyaret ederek 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutladı.

    Fedakarca görev yapan öğretmenlerin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutlayan Başkan Çetin Akın, “Geleceğimizin teminatı çocuklarımızın eğitimi ve yetiştirilmesinde büyük fedakarlıklarla emek veren belediyemiz bünyesinde görev yapan öğretmenlerimizin, Öğretmenler Günü’nü kutladık. Dünyanın en önemli görevini ifa eden tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü’nü bir kez daha kutluyor; çalışmalarında başarılar diliyorum” dedi.

     

  • TRABZON’DA MADEN OCAĞINA TEPKİ GÖSTEREN VATANDAŞLAR: “ENDEMİK BİTKİLER VE HAYVAN TÜRLERİ YOK EDİLECEK. BİZİ ÖLDÜRMEK İSTİYORLAR”

    ESRA NUR PERVAN 

    Trabzon’un Düzköy İlçesi Honofter Yaylası’nda yapılması planlanan maden ocağını yöre halkı protesto etti. Yöre halkından Hayriye Civelek, “Ölüme mahkum edecekler bizi, hayvan olmazsa biz idare edemeyiz ki. Hayvanlarımız olmazsa, ormanlarımız olmazsa bizim nefes aldığımız yer orasıdır bile bile bizi ölüme terk edecekler” dedi.

    Honofter yaylasında yapılması planlanan maden ocağı bugün düzenlenen basın açıklamasıyla protesto edildi. Düzköy Çevre ve Yaşam Platformu’nun basın açıklamasını topluluk adına Hayriye Civelek okudu.

    “TEMİZ SUYU KORUMANIN HİÇBİR YOLU YOK”

    Hayriye Civelek şunları söyledi:

    “Bölgede yerin üstü yerin altından kat be kat değerlidir. Projenin ekonomik getirisi ekonomiye vereceği zararların çok altındadır. Maden şirketi, bölge için tek Trabzon şehri için ana su kaynaklarından biri olan Yerlice deresinin üzerinde patlatmalı açık maden ocağı açarak cevher elde etmek istiyor. Temiz suyu korumanın hiçbir yolu yok. Kirlilik Yerlice deresi, Mulaka deresi, Değirmendere tarafından taşınarak Trabzon şehir merkezine kadar ulaşacaktır. Patlatmalı açık maden işletmesinin, binlerce ton cevherin kamyonlarla taşınması son yıllarda turizm çekim merkezi olan kadim yaylalarımızı kirletecektir. Açık maden işletmesinin çevresine hiçbir turist gelmeyecek, bölgemizde ziyaret merkezi olan Çal Mağarası, Şahinkaya ve yayla turizm sona erecektir. Yöre halkının ana geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Maden işletmesi hayata geçirildiği takdirde halk hayvanlarını beslemek için çıktığı yaylalara çıkamaz, hayvan besleyemez hale gelecektir. Hayvan besleyemeyen yöre halkı çözümü şehirlere göçte bulacaktır. Bu da çok sayıda önemli sorunların doğmasına yol açacaktır.

    “ENDEMİK BİTKİLER VE HAYVAN TÜRLERİ YOK EDİLECEKTİR”

    Bölge halkının hemen tamamı bu projeye karşıdır. Halka rağmen projenin dayatılması huzuru bozacaktır. Maden ocağı köyümüzün yaylası olan Honefter’de her yıl başladığı tarih bilinmeyen kadim Honefter yayla şenliklerini sona erdirecektir. Çok yakındaki Haçka yaylasında bulunan dini ziyaret merkezi Haçkalı Hocababa türbesi ve camisi de zarar görecektir. Bölgedeki karayolları binlerce ton cevherin taşınmasına elverişli değildir. Çal mağarası ve Şahinkaya’yı ziyaret eden binlerce turistin bölgeye ulaşımı olumsuz etkilenecektir. Honofter yaylası yörede en fazla hayvanın bulunduğu yaylalardan biridir. Bu durumu dikkate alan DSİ 22’nci Bölge Müdürlüğü maden sahasının bulunduğu yerde hayvanların su ihtiyacını karşılamak için ‘Hayvan İçme Suyu Projesi’ adı altında bir proje oluşturmuştur. Maden işletmesi hayata geçtiği takdirde bu projenin uygulanması olanaksız hale gelecektir. Maden Şirketi su kaynaklarından, orman alanlarından, yayla ve yerleşim alanlarından uzak, benzer hatta daha zengin cevher kaynakları olan bir alanı kolaylıkla bulabilir. Bölge halkının böyle bir şansı yoktur. Maden sahasında bulunan pek çok endemik bitki türü ve Bern sözleşmesi ile koruma altında bulunan hayvan türleri yok edilecektir. Geçmişte bölgede yaşanan benzer girişimlerin mahkeme kararları ile iptal edildiği dikkate alındığında bu projenin sonunun da aynı olması büyük bir olasılıktır. Projenin daha başlangıçta idare tarafından reddedilmesi huzursuz edilen bölge halkının kısa zamanda huzura kavuşmasını sağlayacaktır.”

    “ESAS MESELE BUGÜN BURAYA GİRMEKTİR”

    Metalurji Yüksek Mühendisi Cemalettin Küçük ise şunları söyledi:

    “Honofter Yaylası Maçka’nın, Tonya’nın, Düzköy’ün, Akçaabat’ın, Trabzon merkezin toplamının merkez olarak doğal su kaynağı olan bir yerdir. Şimdi orada 10 küsür hektarla girmeye çalışan şirket, esasında bin 700 hektarlık bir alana girmek istemektedir. Tek orası mı? Hayır, Araklı Karadere’de Kükürtlü ve Kayacık köyü olarak adlandırılan eski adı Ayven olan Erenler Bölgesi’nde de 13 hektarla girmeye çalışıp, bin 937 hektara girmek istemektedirler. Esas meseleleri bugün buraya girmektir.”

    “TAŞIMIZA TOPRAĞIMIZA KİMSE DOKUNMASIN”

    Songül Serdar isimli vatandaş, yaylalarında madenciliği istemediklerini belirterek “Honofter hepimizin, Honefter yayla şenliklerimiz, doğamız geleneğimiz ve göreneğimiz hepsi bizimdir. Madeni istemiyoruz, şöyle bizim yaşam kaynağımız suyumuz, içecek suyumuz her şeyimiz oradan kaynaklanıyor yaylamızdan dağlarımızdan. Taşımıza toprağımıza kimse dokunmasın, istemiyoruz. Bizim için böyle bir şeyler çok zor” dedi.

    Düzköy Çevre ve Yaşam Platformu üyesi Hayriye Civelek ise, geçimlerini sağlamak için hayvancılığa ve yaylalara ihtiyaçlarını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Biz buna çok karşıyız, mecburuz da karşı koymaya. biz burada hayvancılık yapıyoruz, hayvancılık yaptığımız için bizim yaylalara büyük ihtiyacımız var. Yaylacılık olmasa biz hayvancılığı öldürürüz buralarda, hayvancılıkta olmasa biz idare edemeyiz. Bizim elimizden bunu almasınlar, bizim yaşamamız için bizim yaylaya ihtiyacımız mecburuz. Hem de yaylayı biz üretmedik ki asırlar öncesinden beri yaylamız yayladır. Bu zamana kadar böyle bir şey olmadı, şimdi de olmasın. Ölüme mahkum edecekler bizi, hayvan olmazsa biz idare edemeyiz ki. Hayvanlarımız olmazsa, ormanlarımız olmazsa bizim nefes aldığımız yer orasıdır bile bile bizi ölüme terk edecekler.”

     

  • YILMAZ BÜYÜKERŞEN’E MEZUN OLDUĞU OKULDA DİPLOMA SÜRPRİZİ

    YILMAZ BÜYÜKERŞEN’E MEZUN OLDUĞU OKULDA DİPLOMA SÜRPRİZİ

    24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla mezun olduğu Cumhuriyet İlkokulu’ndaki törene katılan Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, öğretmenlerin Öğretmenler Günü’nü kutladı. Törende okul idaresi tarafından diploması hediye edilen Büyükerşen, “Anılarım canlandı, çok mutlu oldum” dedi.

    Başkan Büyükerşen, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde Tepebaşı ilçesi İhsaniye mahallesinde bulunan Cumhuriyet İlkokulu’nda düzenlenen kutlama törenine katıldı.

    Sunucu öğretmenliğini Zeynep Duvarcı ve sunucu öğrenciliğini Zümra Aydın’ın yaptığı törende öğretmenler İpek Erdem, Ali Kabak, Necla Çalışkan ve Edip Yılmaz ile öğrenciler Hira Nal ve Emir Edişoğlu günün anlam ve önemini belirten şiirler okudular.

    Okulun mezunlarından olan Başkan Büyükerşen, törende yaptığı konuşmada, duygu dolu anlar yaşadı. Anılarının canlandığını belirten Büyükerşen, öğrencilik yıllarında yaşadıklarını öğretmenler ve öğrencilerle paylaşarak, “Bugün burada mezun olduğum okulda bulunmaktan dolayı çok mutluyum. Öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü tüm kalbi duygularımla kutluyorum” dedi.

    Konuşmaların ardından Başkan Büyükerşen’e Okul Müdürü Kenan Demirel ve Müdür Yardımcısı Aydın Akbıyık tarafından diploma ve çiçek takdimi yapıldı. Öğrencilerin yoğun ilgisi ile karşılaşan Büyükerşen, çektirilen fotoğrafların ardından ziyaretini tamamlayarak okuldan ayrıldı.

     

     

     

     

     

  • VELİ AĞBABA: “SARAY ÖNÜMÜZDEKİ YIL GÜNDE 33,6 MİLYON LİRA, SAATTE 1,4 MİLYON LİRA, DAKİKADA 23 BİN 333 LİRA PARA HARCAYACAK”

    CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Cumhurbaşkanlığı’nın bütçe görüşmelerinde; “Cumhurbaşkanlığı’nın 2023’te 6,6 milyar olan bütçesi 2024 yılında 12,3 milyar liraya çıkartılıyor. Artış oranı yüzde 85. Saray önümüzdeki yıl günde 33,6 milyon lira harcayacak. Saatte 1,4 milyon lira, dakikada 23 bin 333 lira para harcayacak. Yani önümüzdeki yıl sarayın dakikada harcaması 2 asgari ücrete eşit olacak” diye konuştu. Ağbaba, “Siyasette rakip olabilirsiniz ama Kemal Kılıçdaroğlu ile PKK’nın militanlarını aynı videoda montaj yaparak göstermek siyasi tarihinin gördüğü en büyük ahlaksızlıktır” dedi.

    TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, bugün Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşlarının bütçeleriyle 2024 yılı Gelir Bütçesi, 2024 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2022 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi’nin maddeleri görüşülüyor. CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba şöyle konuştu: 

    “BÜTÇEDE 7 BİN 500 LİRAYLA GEÇİMİNİ SAĞLAMAYA ÇALIŞAN EMEKLİ YOK” 

    “Bütçede çıraklık ve staj mağdurları yok maalesef bunlar emekli olamıyor. Prime takılanlar yok, ayrıca 7 bin 500 lirayla geçimini sağlamaya çalışan geçinemeyen ikinci el ayakkabı, üçüncü el gömleğe mahkum ettiğiniz emekli yok. 

    13 bin 684 açlık sınırı altında yaşayan asgari ücretli yok, stajyerler yok. Taşeronda kadroya geçmeyi bekleyen işçiler yok, enflasyon karşısında her gün eriyen kamu çalışanları yok. Her gün hastanelerde şiddete maruz kalan doktorlar yok. 3600 ek göstergeliler, söz verdiniz, memurlar yok. Bugün Öğretmenler Günü. Öğretmenler Günü kutlu olsun ama öğretmenlerle ilgili kuru kutlama dışında bir şey yok. Ücretli öğretmenler, özel sektör öğretmenleri, işçiler yok. Enflasyon karşısında her gün eriyen kamu çalışanları yok. Evde çalışan evde temizliğe giden kadınlara sigorta verecektiniz, yok. Şiddete maruz kalan kadınlar yok. Çocuğunun beslenme çantasına bir kuru ekmek koyamayan kadınlar yok. Cemaat yurtlarında istismar edilen çocuklar yok. Karın tokluğuna çalışan mevsimlik tarım işçileri yok. 

    Ne var peki? Bütçenin yüzde 11,3’ü yani faiz geliri elde edilecek rant yeri var, 162 milyar lira ödeme yapmayı planladığınız müteahhitler ve şehir hastanesi patronları var. Sadece mal ve hizmet alımı gideri 70 üniversitenin yıllık dönemden fazla olan Diyanet İşleri Başkanlığı var. Cumhurbaşkanlığı’nın makam arabaları var, koruma giderleri var.  

    Kamuda tasarruf genelgeleri yayınlanırken, bu yıl alacağınız 2 bin 930 araç var. 

    “TROLLERE AKTARILAN MİLYONLARCA LİRA VAR” 

    Başka ne var? Trollerin bütçesi var, trollere aktarılan milyonlarca lira var. Cumhurbaşkanlığı’nın 2023’te 6,6 milyar olan bütçesi 2024 yılında 12,3 milyar liraya çıkartılıyor. Artış oranı yüzde 85. Saray önümüzdeki yıl günde 33,6 milyon lira harcayacak. Saatte 1,4 milyon lira, dakikada 23 (bin) lira para harcayacak. Yani önümüzdeki yıl sarayın dakikada harcaması 2 asgari ücrete eşit olacak.  

    Cumhurbaşkanlığı danışman sorunu niye gizleniyor, bilmiyorum. Kaç tane danışman var, bilen yok. Siz de umutla bekliyorsunuz. Eski vekil olursak boşa kalmayız, gideriz, saray danışmanı oluruz. O da olmazsa büyükelçi oluruz.   

    “ESKİ VEKİLLERDEN KAÇ DANIŞMAN VAR? KAMU KURUMLARINDA KİMLER YÖNETİM KURULU ÜYESİ?” 

    Ben diyorum ki, eski vekillerden kaç danışman var? Ya da kamu kurumlarında, kamu ortaklıklarında kimler yönetim kurulu üyesi, bilelim. Örneğin Vakıfbank’ta, Ziraat Bankası’nda kimler yönetim kurulu üyesi? İhtimal vermiyorum ki, ömründe bankaya para çekip-yatırma dışında bankayla ilgisi olmayan insanlar, eski vekiller bankaların yönetim kurulu üyesi. 

    İstanbul’da belediye başkanlığı yapan birisi, bir bankanın yönetim kurulu üyesi. Bunların bankayla uzaktan yakından ilgisi yok. Liyakat dersiniz anlarım, ama bunlar ömürlerinde bankaya para çekip yatırmışlar, bir şey yapmamışlar. Telekom gibi diğer kurumlar gibi.  

    Ömürlerinde Türk Telekom’dan telefonla ilgisi telefon geldikleri zaman açıyorlar, telefon geldiğinde kapatıyorlar. Bunlar niye bu kurumların yönetim kurulu üyesi? 

    “KEMAL KILIÇDAROĞLU İLE PKK’NIN MİLİTANLARINI AYNI VİDEODA MONTAJ YAPARAK GÖSTERMEK SİYASİ TARİHİN GÖRDÜĞÜ EN BÜYÜK AHLAKSIZLIKTIR” 

    O kadar ahlaksızca işler yapıldı ki, hepinizin vicdanını yaralanması lazım. Bir siyasi partinin lideri, terör örgütüyle aynı videoda aynı kare gösterildi. Bunları yapan alçaklardır, bunları yapan şerefsizlerdir. Bunu kimse savunamaz. Siyasette rakip olabilirsiniz ama Kemal Kılıçdaroğlu ile PKK’nın militanlarını aynı videoda montaj yaparak göstermek siyasi tarihinin gördüğü en büyük ahlaksızlıktır. Bu neyden yapılır? Bizim bütçemizden yapılıyor. Adeta bir trol ordusu kurmuş, trol ordusu muhalefete saldırıyor.  

    Maalesef 100’üncü yıl kutlamaları için İletişim Başkanlığı görevlendirildi. Ya yalan haber yayma, kurgu videolardan fırsat bulup Cumhuriyet’in kuruluşu ile ilgili hiçbir şey hazırlamadılar. 3 yıl boyunca bir şey yapmadılar, 100’üncü yıl 29 Ekim’den bir hafta kala akıllarına geldi.  

    “43 BİN 873 ÇOCUK SOKAKTA NE YAPIYOR?” 

    Sayın Yaşar Kırkpınar Türkiye’de ne kadar herkesin güvence altında olduğunu söyledi. Ben de birkaç örnek vermek istiyorum. Zorla çalıştırılan, sokakta satıcılık ve dilencilik yaptırılan çocukları korumak, ailelerini desteklemek, çocuklarının okula devamını sağlamak üzere her ilde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı olarak çocuk koruma mobil ekipleri oluşturulmuştur. 375 ekiple müdahale eden çocuk sayısı son 4 yılda 43 bin 873 olmuştur. Bu kadar çocuk sokakta ne yapıyor? Sokakta dileniyor.  

    2022 yılında resmi evlilik açısından cinsiyete göre 16. 17 yaş grubunda yıllara göre azalmakla beraber 11 bin 500 yıllık kız çocuğunun 688 erkek çocuğunun evlendiği görülmekte.  

    Diyanet İşleri Başkanlığı’nda adeta bir Atatürk nefreti var. Atatürk’ün kurmuş olduğu Diyanet İşleri’nde Atatürk anılmıyor.  

    İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar, Hakimler ve Savcılar Kurulu’na dilekçe gönderdi. Yargı ve mafya ilişkilerinin kamuoyunun gündemine gelmesini sağladı. Sonrasında Tolga Şardan MİT’in Cumhurbaşkanı’na konuyla ilgili bir rapor hazırlamış olduğunu yazdı. Tolga Şardan tutuklandı, sonra serbest bırakıldı. Bununla ilgili durum nedir, onu da bilmek istiyoruz.  

    “MUHALEFETİ TELEVİZYONA ÇIKARMAYAN TRT’YE DE O TRT’Yİ YÖNETENLERE DE ZEHİK ZIKKIM OLSUN ALDIKLARI MAAŞ”

    TRT kamu kaynağı kullanan ama kamu adına yayın yapmak şöyle dursun, iktidarın propagandası hâline gelmektedir. Muhalefete maalesef yer vermemeyi bir ilke hâline getiren TRT yönetimi kullandığı kamu kaynaklarını har vurup harman savurmaktadır. Bizi yani tüm muhalefeti televizyona çıkarmayan tüm muhalefetin vermiş olduğu vergi o TRT’ye de o TRT’yi yönetenlere de zehir zıkkım olsun, haram olsun onlara, aldıkları maaş.”

  • ÜMİT ÖZLALE: “KAYITLI ÇALIŞANLARIN YARISINI ASGARİ ÜCRETE MAHKUM ETTİĞİNİZ ORTAMDA REKABET ETTİĞİNİZ ÜLKELER MISIR, ÜRDÜN GİBİ ÜLKELER OLUR. BİZLER DOĞU AVRUPA ÜLKELERİYLE REKABET ETMEK ZORUNDAYIZ”

    İYİ Parti İzmir Milletvekili Ümit Özlale, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Cumhurbaşkanlığı’nın bütçe görüşmelerinde; “AR-GE’ye ayrılan payın çok daha fazla artması lazım. Artık önümüzdeki dönem bizler dışarıyla rekabet etmek için ve dışarıdan da doğrudan yabancı yatırımı çekmek için bir şeyler yapmak istiyorsak bunu sadece ucuz iş gücü üzerinden götüremeyiz, zaten Türkiye’ye de bu yakışmaz yani emeği baskıladığınız, bütün kayıtlı çalışanların yarısını asgari ücrete mahkûm ettiğiniz bir ortamda sizin rekabet ettiğiniz ülkeler Mısır gibi, Ürdün gibi ülkeler olur ama bizler başta Doğu Avrupa ülkeleri olmak üzere bu ülkelerle rekabet etmek zorundayız” dedi.

    TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2024 yılı bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporları görüşülüyor. Komisyonda İYİ Parti Grubu adına konuşan İzmir Milletvekili Ümit Özlale, şunları söyledi:

    “Cumhurbaşkanlığı için teklif edilen mal ve hizmet alımı 6.93 milyonken, Kültür ve Turizm, Gençlik ve Spor, Ticaret Bakanlığı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Sanayi ve Teknoloji ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı yani toplam 6-7 tane bakanlığın toplam mal ve hizmet alımı 5.88 milyar. Sadece Cumhurbaşkanlığı mal ve hizmet alımı bu 7 tane bakanlığın toplam mal ve hizmet alımının üstündedir.

    “AK PARTİ İKTİDARININ UZAK ARA EN BAŞARISIZ DÖNEMİNİ YAŞIYORUZ, BEN BUNU YÖNETİM SİSTEMİYLE ÇOK İLGİLİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”

    AK Parti’de bu yeni yönetim sistemine geçtikten sonra AK Parti’nin 20 yıllık performansı ne? Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni özellikle son 2 senesinde bu iş nereye gidiyor? Enflasyon zirve, dış ticaret açığı zirve, cari işlemler açık zirve, tüketici kredisi ortalama faizi zirve, buna dünkü faiz artışının da etkisi eklenmedi, ticari kredi ortalama faizi zirvede, dolar üzerinden açılan kredi ortalama faizleri zirvede. İşsizlik oranı geldiğinizde daha düşükmüş, doğrudan yabancı yatırım burası da çok önemli, ekside. Yani bizim dışarıdan çektiğimizin daha fazlası dışarıya doğru gitmiş. Yani son 2 yıla baktığımızda ben bunun hükümet sistemiyle çok ilgili olduğunu düşünüyorum, çok ciddi bir başarısızlık var. AK Parti iktidarının uzak ara en başarısız dönemini yaşıyoruz, ben bunu yönetim sistemiyle çok ilgili olduğunu düşünüyorum. 2018 seçiminden sonra bu hem işsizlikte hem de enflasyondaki artış tarihimizin en yüksek seviyesinde.

    “HANGİ MAKROEKONOMİK GÖSTERGEYE BAKARSANIZ BAKIN İYİYE DOĞRU BİR GİDİŞ OLDUĞUNU SÖYLEYEMEZSİNİZ

    Söz hakkı, hesap verebilirlik, çok ciddi bir düşme var; hükûmetin etkinliği, düşme var, bu sisteme rağmen; yolsuzluğun kontrolü, hepimizin ortak problemlerinden bir tanesi; hukukun üstünlüğü, düzenleme kalitesi ve bütün bunlarda bir geriye gidiş var. Bu geriye gidiş ve karar alma mekanizmalarında ortaya çıkan problemler maalesef bizim son dört beş sene içerisinde ama özellikle son iki sene içerisinde ekonomimizin geriye gitmesine yol açtı yani hangi makroekonomik göstergeye bakarsanız bakın iyiye doğru bir gidiş olduğunu söyleyemezsiniz.

    “BUGÜN TÜRKİYE’DEN DIŞA GİDEN YABANCI YATIRIMLAR TÜRKİYE’YE GELEN YABANCI YATIRIMLARIN ÖNÜNE GEÇMİŞ DURUMDA”

    Türkiye, doğrudan yabancı yatırımda son dört-beş sene içerisinde, yanlış politikalardan dolayı neredeyse dibe vurmak zorunda. Bugün Türkiye’den dışa giden yabancı yatırımlar Türkiye’ye gelen yabancı yatırımların önüne geçmiş durumda. Dolayısıyla bizim bu FDI’mız (doğrudan yabancı yatırım) eksiye düşmüş durumda. Dijital Dönüşüm Ofisi’nin Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’yla beraber gerçekleştireceği teknoloji politikalarında bizim dışarıdan doğrudan yabancı yatırım çekmemiz de çok önemli bir yer kaplıyor özellikle bu teknoloji şirketlerine. Ama duruma baktığımız zaman hem kurumsal göstergelerdeki bozulma hem de makroekonomik politikalarda istenen istikrarın yakalanamaması bu doğrudan yabancı yatırımlarda bize olumsuz bir tablo gösteriyor.

    “VARLIK FONUNUN CİDDİ ANLAMDA BİR REVİZYONA İHTİYACI VAR, İÇERİSİNDEKİ ŞİRKETLERİN DEĞERİNİ ARTIRACAK BİR STRATEJİ İZLENMESİ GEREKİYOR”

    Bizdeki Varlık Fonu dünyada işleyen varlık fonları gibi değil. Dünyada varlık fonlarına baktığınız zaman doğal kaynakları zengin olan ülkelerin fon kurduğunu görürsünüz -işte, Norveç gibi, Azerbaycan gibi- İhracat fazlası yüksek olan ülkelerin varlık fonunun olduğunu görürsünüz -Çin gibi- emeklilik fonlarının yüksek olduğu yerlerde bu tür varlık fonları vardır, bizde bu üçü de yok.Varlık Fonu’nun içerisindeki şirketlerin teknolojik yetkinliklerini artırabilirsek o zaman buradan çok önemli, çok başarılı şirketleri çıkartabiliriz. Örnek vermek gerekirse dün verdiğim örneği tekrarlayayım, hafızaları tazelemek için biz PTT’den bir Deutsche Post çıkartabiliyorsak eğer Varlık Fonu’nda biriken paralarla bu, iyi bir şey ya da aynı zamanda ÇAYKUR’dan bir Lipton çıkartabiliyorsak bu, iyi bir şey. Ama bizler bu şirketlerin taşınmazlarını orada aktif olarak göstereceksek bu, o zaman iyi bir yere götürmez bizi. O yüzden ben Varlık Fonunun ciddi anlamda bir revizyona ihtiyacı olduğunu ve o bakımdan, onun içerisindeki şirketlerin değerini artıracak bir strateji izlenmesi gerektiğini düşünüyorum.

    “BİZLER BAŞTA DOĞU AVRUPA ÜLKELERİ OLMAK ÜZERE BU ÜLKELERLE REKABET ETMEK ZORUNDAYIZ”

    AR-GE yetkinliklerinin, AR-GE’ye ayrılan payın çok daha fazla artması lazım. Teknoloji ve inovasyon yetkinlikleri… Artık önümüzdeki dönem bizler dışarıyla rekabet etmek için ve dışarıdan da doğrudan yabancı yatırımı çekmek için bir şeyler yapmak istiyorsak bunu sadece ucuz iş gücü üzerinden götüremeyiz, zaten Türkiye’ye de bu yakışmaz yani emeği baskıladığınız, bütün kayıtlı çalışanların yarısını asgari ücrete mahkûm ettiğiniz bir ortamda sizin rekabet ettiğiniz ülkeler Mısır gibi, Ürdün gibi ülkeler olur ama bizler başta Doğu Avrupa ülkeleri olmak üzere bu ülkelerle rekabet etmek zorundayız.

    “MERKEZ BANKASI’NIN İSTANBUL’DA OLMASI SİZİN ANKARA’DA İŞİNİZİ ZORLAŞTIRACAKTIR”

    Merkez bankaları başkentin olduğu yerdedir, Hazine ve Maliye Bakanlığı’yla, ilgili kamu kurumlarıyla daha sıkıfıkı çalışmalıdır. Gerçekten İstanbul Finans Merkezi’ni hak ettiği gibi dünyanın önde gelen finans merkezi yapmak istiyorsanız Merkez Bankası’nı oraya taşımanız bence çok minimal bir etki yapacaktır. Merkez Bankası’nın İstanbul’da olması sizin, değerli bürokratlarımızın Ankara’da işini zorlaştıracaktır.”

     

  • AKP GRUP BAŞKANI GÜLER’DEN “ÇALIŞAN EMEKLİLERE İKRAMİYE” AÇIKLAMASI: “BAKANLARIMIZA BU KONUDA AYRINTILI BİR ÇALIŞMA YAPILMASINI, SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ TALİMATLANDIRDI”

    AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, çalışan emeklilere ikramiye verilmesi ile ilgili “Kabine sonrasında Sayın Cumhurbaşkanımıza bu hususla ilgili bazı taleplerin iletildiğini biliyoruz. Bakanlarımıza bu konuda ayrıntılı bir çalışma yapılmasını Sayın Cumhurbaşkanımız talimatlandırdı” açıklamasını yaptı. TBMM Başkanlığı’na sunulan torba kanunla ülke ekonomisinin uluslararası rekabetçiliğinin geliştirilmesine katkı sağlamak istediklerini söyleyen Güler, “İhracatın desteklenmesiyle büyümeye katkıda bulunmak, ülkemize döviz girdisi sağlamak suretiyle dış ticaret dengesine olumlu katkı sağlamak, Türk lirası enstrümanlarına yatırım yapılmasını teşvik edilmesini sağlamak, mükellef haklarının korunması ve vergiye gönüllü uyumun artırılmasını sağlamak, gelişen teknolojiden yararlanarak bazı uygulamaların elektronik ortama taşınmasını sağlamak, vergi güvenliğinin sağlanmasını devam ettirmek, bazı indirim ve istisnaların da bundan sonraki dönemlerde kaldırılmasını sağlamaya gayret ettik” diye konuştu.

    AKP grubu 80 maddeden oluşan torba kanun teklifini bugün TBMM Başkanlığına sundu. AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, kanun teklifi ile ilgili basın toplantısı düzenledi. Kanun teklifinin içeriğine ilişkin konuşan Güler, şunları söyledi:

    “BAZI İNDİRİM VE İSTİSNALARIN DA BUNDAN SONRAKİ DÖNEMLERDE KALDIRILMASINI SAĞLAMAYA GAYRET ETTİK”

    “Hazırlanan bu kanun teklifimizin hedeflerinin gerçekleştirilmesi için büyük bir gayret sarfettik. Bu hedeflerin, amacımızın ne olduğuna dair birkaç hususu paylaşmak istiyorum. Ülke ekonomisinin uluslararası rekabetçiliğinin geliştirilmesine katkı sağlamak. İhracatın desteklenmesiyle büyümeye katkıda bulunmak, ülkemize döviz girdisi sağlamak suretiyle dış ticaret dengesine olumlu katkı sağlamak, Türk lirası enstrümanlarına yatırım yapılmasını teşvik edilmesini sağlamak, mükellef haklarının korunması ve vergiye gönüllü uyumun artırılmasını sağlamak, gelişen teknolojiden yararlanarak bazı uygulamaların elektronik ortama taşınmasını sağlamak, vergi güvenliğinin sağlanmasını devam ettirmek, bazı indirim ve istisnaların da bundan sonraki dönemlerde kaldırılmasını sağlamaya gayret ettik.

    “YABANCI PLAKALI TAŞITLARIN CEZAYI ÖDEMEDEN YURT DIŞINA ÇIKIŞINA İZİN VERİLMEMESİ GİBİ MADDELER KANUN TEKLİFİMİZDE YER ALIYOR”

    80 maddeden oluşan kanun teklifimizin 1-3-29-46-78 ve 70’ncu maddeleri toplam 6 madde Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımızı doğrudan ilgilendiriyor. Türkiye limanları arasında kabotaj yapan gemilerin kaptanlarını ve yabancılar ait deniz taşıtlarının sahiplerine uygulanacak idari para cezalarının üst sınırının artırılması, izinsiz yolcu taşımalarıyla taşıma haddinden fazla yolcu ve yük taşınmasının can güvenliği bakımından yarattığı tehlikenin yüksek olması nedeniyle cezaların artırımlı uygulanması ve idari yaptırımlarının caydırıcılığının artırılması. 655 sayılı KHK kapsamında verilen idari para cezalarının artırılması ve yabancı plakalı taşıtların cezayı ödemeden yurt dışına çıkışına izin verilmemesi gibi maddeler kanun teklifimizde yer alıyor.

    “SOSYAL İÇERİK ÜRETİCİLİĞİ KAZANÇ İSTİSNASININ KAPSAMININ GENİŞLETİLMESİNİ DE ÖNERMİŞ OLUYOR”

    4, 17, 21, 28, 30, 37, 39, 45, 49 ve 51’nci maddelerinde Hazine ve Maliye Bakanlığımızın gelir ve kurumlar vergisi kanununda yer alan yurt dışına verilen mimarlık, mühendislik, yazılım gibi hizmetlerden elde edilen gelirlere sağlanan yüzde 50’lik kazanç istisnasının tüm mükellefler için Türkiye’ye getirilme şartına bağlı olarak yüzde 80’e çıkarılmasını öneriyoruz. Sosyal içerik üreticiliği kazanç istisnasının kapsamının genişletilmesini de önermiş oluyor. Ayrıca ihracatın teşviki amacıyla dış ticaret sermaye şirketleri ve sektörel dış ticaret şirketleri aracılığıyla yapılan ihracatlarda imalatçı ve tedarikçilere 5 puan kurumlar vergisi indirimini de bu kanun teklifimizde yer vermiş oluyoruz.

    Döviz kazandırıcı düzenlemeler kapsamında gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin iştirak ettikleri yabancı kurumlardan elde ettikleri kar paylarının yarısının dövizin ülkeye getirilmesi şartıyla istisna edilmesi. Deprem afetlerine bağlı olarak yapım işlerinin, girdi fiyatlarında öngörülmeyen artışlar meydana geldiği dikkate alınarak 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununa yapım işlerine ek fiyat farkı ve süre uzatımı verilmesi de kanun teklifimizde yer almaktadır.

    Tarım ve Orman Bakanlığımızca takibi yapılacak madde 38; Uzun sürmesi muhtemel adli süreç esnasında yasa dışı üretim, satış faaliyetlerini devam ettirme ihtimaline karşılık kamu zararını önlemesi amacıyla kaçakçılık fiillerinde soruşturma veya kovuşturma başlatılması durumunda faaliyetlere ilişkin verilen belgelerin askıya alınması hususu AYM’nin iptal ettiği gerekçeler kapsamında yeniden düzenlenmiş bulunuyor. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığımızın takibini yapacağı madde 47 ve 48’de; muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme, kullanma suçlarıyla; ödeme kaydedici cihazlara gerçekleştirilen eylemler sebebiyle haklarında kesinleşmiş mahkûmiyet bulunanlara yönelik akaryakıt işletmeciliği lisansının verilmemesi noktasındaki AYM’nin iptal ettiği çerçeve ışığında yeniden düzenlenmesi bu kanun teklifimizde yer almaktadır.

    “SGK PRİM BORÇLARINA KARŞILIK GAYRİMENKUL ALINMASINA İLİŞKİN MADDENİN UYGULAMA SÜRESİNİN UZATILMASINA YER VERDİK”

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın madde 52-61 arasında; SGK prim borçlarına karşılık gayrimenkul alınmasına ilişkin maddenin uygulama süresinin uzatılmasına yer verdik. Kur korumalı hesaplarından elde edilen gelirlere sağlanan kurumlar vergisi istisnasının süresinin de 31.12.2023 tarihinde sona ermesini dikkate alarak sürenin 30.6.2024’e kadar uzatılması da yine kanun teklifimizde yer almaktadır.

    Gençlik ve Spor Bakanlığımızın yürüteceği madde 62; özellikle yasa dışı bahisle ciddi, caydırıcı, etkin mücadele açısından söz konusu alanda elde edilen kamunun gelirinin de kayıplarının önlenmesi amacıyla elde edilen ikramiye tutarlarının yüzde 93’e kadar dağıtımı noktasını önermiş oluyoruz.”

    “EMEKLİLERE İKRAMİYE DÜZENLEMESİ İÇİN CUMHURBAŞKANI BAKANLARA TALİMAT VERDİ”

    Güler, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Güler, “Çalışan emeklilere de ikramiye ödenmesi için bir düzenleme var mı?” sorusuna şu yanıtı verdi:

    “Kabine sonrasında Sayın Cumhurbaşkanımıza bu hususla ilgili bazı taleplerin iletildiğini biliyoruz. Bakanlarımıza bu konuda ayrıntılı bir çalışma yapılmasını Sayın Cumhurbaşkanımız talimatlandırdı. Şu anda kanun teklifimizde bu konuda bir husus yer almıyor.”

    Ev hanımlarıyla ilgili bir düzenleme olup olmadığına ilişkin soruya ise Güler, “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın çalışmaları devam ediyor. Ama henüz yasalaşma noktasında bir teklif ortaya çıkmış değil. Teklifimizde bu husus yer almıyor.”

  • AKŞENER: “PARTİMİZDEN AYRILAN ARKADAŞLARIMIZIN, İSTİFA EDEN ARKADAŞLARIMIZ HAKKINDA KONUŞMAMAYA ÖZEN GÖSTERDİM… EDEP, HAYA, AHLAK DUYGUSU SİYASETTE ÇOK ÖNEMLİDİR”

    Haber: MAHİR BAĞIŞ / Kamera: ÜNAL AYDIN

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Çanakkale’de; İYİ Parti Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır’ın iddialarına ilişkin; “Bir kere çok üzüldüğümü ifade etmek isterim. Benim bir prensibim var, partimizden ayrılan arkadaşlarımızın, istifa eden arkadaşlarımız hakkında konuşmamaya özen gösterdim… Dün ben izlemedim ama özet olarak bana anlatılanlardan çıkardığım yorum şudur çok üzüldüğümü ifade ediyorum, gerçekten çok üzüldüğümü ifade ediyorum. Söyleyeceğim şey şu, iddia sahibinin isimlendirdiği kişilerin bunlar iftiradır diyerek mahkemeye gittiği bir süreç bu. Dolayısıyla mahkemeye ve bu ilgili arkadaşın da tedbirli olarak ihraç sebebiyle disipline verildiği bir süreçte sadece bunu söyleyebilirim. Ama tekrar söylüyorum; edep, haya, ahlak duygusu siyasette çok önemlidir” açıklamasını yaptı.

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 31 Mart 2024’de yapılacak yerel seçimler için başlattığı il gezilerine devam ediyor. Akşener, bu kapsamda bugün Çanakkale’yi ziyaret etti. İlk olarak İYİ Parti Çanakkale İl Başkanlığı’na gelen Akşener, burada basın mensuplarının sorularını da yanıtladı.

    Akşener, “Hür ve müstakil” siyaset anlayışlarını bir kez daha hatırlatarak, “Genel İdare Kurulu’muzun aldığı bir kararla Türkiye’nin 81 ilinde ve ilçelerinde hür ve müstakil olarak seçime girme kararı var. Kurultay’da, üst kurul delegeleri tarafından seçilen makam olan, Genel İdare Kurulumuzun aldığı bir karar var. Bu karar çerçevesi içinde Türkiye’nin 46 yerinde belediye başkan adayları ilan ediyoruz. İl ve büyükşehirlerde bizzat ben giderek ilan ediyorum. Aynı zamanla da teşkilatlarımızla da bir hasbihal oluyor” dedi.

    ÇANAKKALE BELEDİYESİ’Nİ ALACAĞIZ”

    Akşener, 31 Mart 2024’te yapılacak yele seçimleri hatırlatarak, “Belediye seçimlerinin propagandasının yapıldığı ‘Ben daha iyi yönetirim’ diye iddialarla ortaya çıkan bir süreç. Onun için bugün Çanakkale’mizde belediye başkan adayımızı açıklayacağız. İnşallah kendisinin projeleriyle, çalışkanlığıyla Çanakkale Belediyesi’ni alacağız” diye konuştu.

    SAYIN MANSUR YAVAŞ BİR NEZAKET ZİYARETİ YAPTI ADI ÜSTÜNDE NEZAKET. KENDİ GENEL BAŞKANLARININ SELAMINI GETİRDİ”

    Akşener, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın dünkü ziyaretine ilişkin; “Bir nezaket ziyareti yaptı. Kendisine teşekkür ediyorum. Aynı zamanda Genel Başkanları Sayın Özgür Özel’in de selamlarını getirdi. Bunun dışında herhangi bir durum söz konusu değil. Bazı yayın organlarında tesadüfen gördüm, çirkin bir tavır oluştuğuna dair… Asla böyle bir şey yok. Sayın Mansur Yavaş, tekrar söylüyorum; bir nezaket ziyareti yaptı. Adı üstünde nezaket. Kendi Genel Başkanlarının selamlarını getirdi. Hepimiz açısından çok üzüldüğüm bir haber, artık ipin ucu kaçtı Türkiye’de. Misafir gelmiş, nezaket ziyareti yapan bir insana nasıl çirkin bir davranış sergilenir ki? Onu düzeltmek isterim. Kesinlikle öyle bir şey yok” dedi.

    Akşener, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yerel seçimlerde iş birliğine yönelik açıklamalarıyla ilgili soruya, “Ben izleyemedim. Sabah söyledi arkadaşlarımız, çünkü bir toplantım vardı akşam izleyemedim. Güzel şeyler söylediğini söylediler o kadar biliyorum” yanıtını verdi.

    HANGİ NASIRLARA BASTIĞIMIZ BİLMİYORUM”

    Akşener, İYİ Parti Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır’ın dile getirdiği iddialarla ilgili sorulan soruya şu yanıtı verdi:

    “Bir kere çok üzüldüğümü ifade etmek isterim. Benim bir prensibim var: Partimizden ayrılan arkadaşlarımızın, istifa eden arkadaşlarımızın hakkında bugüne kadar konuşmamaya özen gösterdim. Arkadaşlarımızın da konuşmamasını sağlamaya özen gösterdim… Her şeye rağmen sorumluluk o şehrin seçmenine aittir. Yani izahta bulunulacak alan orasıdır. Hesaplaşılacak ya da helalleşilecek yer de orasıdır. Ben buna böyle inandığım için hiçbir zaman nezaketimi bozmadım. Zaman zaman da çok çirkin, haksız suçlamalara maruz kalmama rağmen. Fakat bu dönem ilginç bir şey oluyor. Biz Genel İdare Kurulu’muzla bir karar aldık. O karar da hür ve müstakil olarak seçime girme kararıydı, Türkiye’nin 81 ilinde, aday gösterme üzerine. O günden beri hem muhalif medya diye tanımlayacağımız alanlar, hem de yandaş medya; ikisi birden ateş ediyor. Öncelikle bu. Çok enteresan. Hangi nasırlara bastığımız ben bilmiyorum. Gerçekten bilmiyorum. Çünkü bu parti bu ülkeyi yönetmek üzerine kurulmuş, çok mücadele ederek; çok çirkinliklerle, iftiralarla, pisliklerle, hatta tehditlerle karşı karşıya kalarak bugünlere gelmiş.

    EDEP, HAYA, AHLAK DUYGUSU SİYASETTE ÇOK ÖNEMLİDİR”

    Dün ben izlemedim. Ama özet olarak bana anlatılanlardan çıkardığım yorum şudur: Çok üzüldüğümü ifade ediyorum, gerçekten çok üzüldüğümü ifade ediyorum. Söyleyeceğim şey şu: İddia sahibinin, isimlendirdiği kişilerin; ‘bunlar iftiradır’ diyerek mahkemeye gittiği bir süreç bu. Dolayısıyla mahkemeye ve bu ilgili arkadaşın da disipline, tedbirli olarak ihraç sebebiyle disipline verildiği bir süreçte; sadece bunu söyleyebilirim, hukuk açısından. Daha ayrıntılı bir cümle kurmam mümkün değil. Ama tekrar söylüyorum; edep, haya, ahlak duygusu siyasette çok önemlidir.”

  • TOBB: EKİMDE KURULAN ŞİRKET SAYISI GEÇEN YILIN AYNI AYINA GÖRE YÜZDE 10,6  AZALDI, KAPANAN ŞİRKET SAYISI İSE YÜZDE 31,7 ARTTI

    TOBB: EKİMDE KURULAN ŞİRKET SAYISI GEÇEN YILIN AYNI AYINA GÖRE YÜZDE 10,6 AZALDI, KAPANAN ŞİRKET SAYISI İSE YÜZDE 31,7 ARTTI

    Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) verilerine göre, ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre kurulan şirket sayısı yüzde 10,6 azaldı, kapanan şirket sayısı ise yüzde 31,7 oranında arttı.

    TOBB, ekim ayına ilişkin kurulan-kapanan şirket istatistiklerini açıkladı. Buna göre, Türkiye’de kurulan şirket sayısı, ekimde bir önceki aya göre yüzde 1,3 artarak 11 bin 124’e yükselirken kapanan şirket sayısı yüzde 12,3 artışla 2 bin 246 oldu.

    Ekimde kurulan şirket sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10,6 azalırken kapanan şirket sayısı yüzde 31,7 artış gösterdi.

    YILIN İLK 10 AYINDA KURULAN GERÇEK KİŞİ TİCARİ İŞLETME SAYISI YÜZDE 24,2 GERİLEDİ

    TOBB verilerine göre, 2023’ün ilk 10 ayında kurulan şirket sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,7 azaldı. Aynı dönemde kurulan gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 24,2 oranında geriledi. 

    10 AYDA KAPANAN ŞİRKET SAYISI İSE YÜZDE 13 ARTTI

    Yılın ilk 10 ayında, 2022’in ilk 10 ayına göre kapanan şirket sayısı yüzde 3,3, kapanan gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 13 artış kaydetti.

    EKİM AYINDA ARDAHAN’DA TEK BİR ŞİRKET BİLE KURULMADI

    TOBB verilerine göre, ekim kurulan toplam 11 bin 444 şirket ve kooperatifin yüzde 84’ü limited şirket, yüzde 13,2’si anonim şirket, yüzde 2,8’i ise kooperatif oldu. Şirket ve kooperatiflerin yüzde 37,5’i İstanbul, yüzde 10,8’i Ankara, yüzde 6,7’si İzmir’de kuruldu. Bu ay Ardahan’da şirket kuruluşu gerçekleşmedi.

    EKİMDE KURULAN ŞİRKET SERMAYELERİNİN TOPLAMI BİR ÖNCEKİ AYA GÖRE YÜZDE 4,9 AZALDI

    Bu yıl toplam 108 bin 286 şirket ve kooperatif kuruldu. Bu dönemde kurulan toplam 92 bin 745 limited şirket, toplam sermayenin yüzde 73,6’sını, 12 bin 847 anonim şirket ise yüzde 26,4’ünü oluşturdu. Ekim ayında kurulan şirketlerin sermayelerinin toplamı, eylül ayına göre yüzde 4,9 oranında azaldı.

    EKİM AYINDA 919 YABANCI ORTAK SERMAYELİ ŞİRKET KURULDU

    TOBB verilerine göre ekim ayında 919 yabancı ortak sermayeli şirket kuruldu. Bunların 558’i Türkiye, 62’si İran, 37’si Almanya ortaklı olarak kuruldu. Yabancı ortak sermayeli şirketlerin 126’sı anonim, 793’ü limited şirket. 2023 yılında kurulan şirketlerin bin 410’u belirli bir mala tahsis edilmemiş mağazalardaki toptan ticaret, 485’i ikamet amaçlı olan veya ikamet amaçlı olmayan binaların inşaatı ve 475’i işletme ve diğer idari danışmanlık faaliyetleri sektöründe kuruldu.

  • FETHİ AÇIKEL: AKP, 24 KASIM’DA ÖĞRETMENLERİN YAŞADIĞI KARANLIK TABLOYU BEYAZ ÖNLÜKLERLE ÖRTEMEZ

    CHP İstanbul Milletvekili Fethi Açıkel, 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, “Hayat pahalılığı ve 44 bin 500 TL’yi geçen yoksulluk sınırının altında ücret alan yüz binlerce öğretmenimiz, aynı şekilde asgari ücretin altında bile çalışmak zorunda kalan özel okullardaki öğretmenlerimiz, sözleşmeli öğretmenlerimiz, ücretli öğretmenlerimiz bu durumdan son derece rahatsız. Buna rağmen AKP Milli Eğitim Bakanlığı aracılığı ile tüm öğretmenlerimize beyaz önlük seferberliği başlattı. AKP bu kara ve karanlık tabloyu öğretmenlere gönderdiği beyaz önlüklerle örtemez” dedi.

    CHP İstanbul Milletvekili Fethi Açıkel, 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle açıklama yaptı. Açıkel’in açıklamasında şunları söyledi:

    “24 Kasım Öğretmenler Gününü çok buruk bir şekilde kutluyoruz. Türkiye’de öğretmenlerimiz, tüm eğitim camiası maalesef AKP tarafından bir denek olarak ve bir kobay olarak kullanılır hale geldi. Değişen müfredatlar, değişen sınav sistemi ve Öğretmenlik Meslek Kanunu tarafından bile kimlikleri örselenen öğretmenlerimiz bu bayramı buruk bir şekilde kutluyor.

    Hayat pahalılığı ve 44 bin 500 TL’yi geçen yoksulluk sınırının altında ücret alan yüz binlerce öğretmenimiz, aynı şekilde asgari ücretin altında bile çalışmak zorunda kalan özel okullardaki öğretmenlerimiz, sözleşmeli öğretmenlerimiz, ücretli öğretmenlerimiz, bu durumdan son derece rahatsız. Bu burukluk Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kara bir karnesi olarak tarihe geçecektir. Buna rağmen AKP Milli Eğitim Bakanlığı aracılığı ile tüm öğretmenlerimize beyaz önlük seferberliği başlattı. Şunu 24 Kasım’da söylüyoruz, AKP bu kara ve karanlık tabloyu öğretmenlere gönderdiği beyaz önlüklerle örtemez. Bu durumun sorumlusu öğretmenler değildir, AKP’nin yapboz düzenidir. AKP’nin tutarsız, keyfi ve liyakatsiz yapboz bakanlığına dönüştürdüğü bakanlık mantalitesidir. Öğretmenler Günü, başka başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, şehitlerimiz cefakar öğretmenlerimiz ve tüm öğretmen camiamızın kutlu olsun. Buruk bir şekilde de olsa ülkemiz öğretmenleriyle yeniden ayağa kalkacak, Cumhuriyetimiz ancak meşale olarak eğitimi taşıyan öğretmenlerimizle bu ülkeyi ve demokrasimizi kalkındıracak.”

    Açıkel, öğretmenlerin yaşadığı sorunlara ilişkin de bir çalışma yaptı. Açıkel’in çalışmasında yer alan tespitler şöyle:

    “TÜRKİYE’NİN ATANMAYAN ÖĞRETMEN AYIBI DEVAM EDİYOR: Atanmayan 1 milyonu aşkın genç öğretmenimiz var.

    ÖĞRETMENLER YOKSULLUK, HATTA AÇLIK SINIRINDA: Kamuda çalışan öğretmenlerimiz, yoksulluk sınırının altında; özel sektör öğretmenlerimiz ise açlık sınırının altında, asgari ücretin altında maaşa mahkum ediliyor. Ücretli öğretmen olarak görev yapan öğretmenlerimiz ise adeta Milli Eğitim Bakanlığının paryası haline dönüştürüldü.

    GENCECİK ÖĞRETMEN ADAYLARIMIZ MÜLAKAT KALKACAK DENİLEREK KANDIRILDI: Öğretmenler, seçim döneminde ‘mülakatlar kaldırılacak’ denilerek kandırıldı ve mağdur edildi. Eğitim, fen ve sosyal bilimler fakültesi mezunu formasyon sahibi öğretmenlerimiz, PDR ve tüm branş öğretmenleri, KPSS’den yeterli puan almalarına rağmen mülakatlardaki haksızlıklar ve siyasi kayırmacılıklar yüzünden atanamıyor. Gelecekleri ve hakları gasp ediliyor.

    21 YILDA 8 KEZ MEB BAKANI DEĞİŞTİ: AKP, yirmi bir yılda 8 kez Milli Eğitim Bakanı değiştirdi. Mevcut Bakan görevi üstlenen 9. Milli Eğitim Bakanıdır. Değişen bakanlarla birlikte sınav sistemleri, tüm müfredatlar, tüm kadrolar çok ciddi yapısal değişikliklere maruz bırakılmıştır.

    EĞİTİMDE ÖZELLEŞME, ÖĞRETMENLERİ VE ÖĞRENCİLERİ MAĞDUR EDİYOR: Özel okul sayısı yüzde 206; özel okullarda kayıtlı öğrenci sayısı ise yüzde 211 oranında artmıştır. Bu, eğitimde kamunun ağırlığının azaldığının, piyasalaşmanın arttığının ve Türkiye’de sınıf eşitsizliğinin, eşit yurttaş yaratma ve meslek sahibi kılarak fırsat eşitliğiyle ülkenin bölgesel ve sınıfsal adaletsizliğini gidermenin önündeki en önemli kaldıracın kaybedildiğinin bir göstergesidir.

    MEB’İN TUTARSIZ POLİTİKALARI BEYİN GÖÇÜNÜN NEDENİ: Yönetimdeki liyakatsizlik ve keyfi kayırmacı politikalara ek olarak, dogmatizm ile malul ÇEDES gibi projelerle merdiven altı zihniyet yapılarının önü açılırken; kimi köhne çevrelerin dogmatik hedefleri, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde hayata geçiriliyor. Bu yıkıcı politikalar yüzünden, Türkiye çağdaş medeniyeti ıskalıyor, Orta Doğu’nun ve Orta Asya’nın geri kalmış ülkelerinden göç alan fakat kendi eğitimli genç mühendis, doktor ve yazılımcılarını ise batıya kaptıran bir ülke konumuna düşürülüyor.”