Blog

  • EDİRNE BELEDİYESİ’NDEN KURTULUŞ KONSERİ

    EDİRNE BELEDİYESİ’NDEN KURTULUŞ KONSERİ

    Edirne Belediye Başkanlığı, kentin kurtuluşunun 101. yılını özel bir konser ile kutlamaya hazırlanıyor. Ünlü sanatçı Kıraç’ın sahne alacağı ve en güzel şarkılarını Edirneliler için söyleyeceği konsere tüm Edirnelileri davet eden Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, “Hem Cumhuriyetimizin 100. yılını hem de Edirne’nin Kurtuluşunun 101. yılını ünlü sanatçı Kıraç’ın muhteşem konseriyle coşkuyla kutlayacak; sonsuza kadar sürecek olan özgürlüğümüzü ve bağımsızlığımızı tüm dünyaya bir kez daha haykıracağız” dedi.

    Edirne Belediyesi, Edirne’nin kurtuluşunun 101. yılını büyük bir coşkuyla kutlamaya hazırlanıyor. Edirne’nin kurtuluşunun 101. yılında 25 Kasım Cumartesi Günü, resmi geçit törenlerinin yanı sıra akşam 21.00’de Saraçlar Caddesi’nde de 101. Yıl Kurtuluş Konseri düzenlenecek.

    Kurtuluş coşkusunun yaşanacağı ve ünlü sanatçı Kıraç’ın en güzel şarkılarını Edirneliler için seslendireceği konsere tüm Edirne halkını davet eden Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, “Tarihi boyunca birçok kez işgale uğrayan kadim şehrimiz Mudanya Ateşkes Mütarekesi’yle 25 Kasım 1922 yılında bir daha terk edilmemek üzere ebedi Türk Yurdu olarak tarihe adını yazdırmıştır.  O gün bugündür, bu topraklarda özgürce yaşamakta; geleceğe umutla bakmaktayız. Ne mutlu ki sonsuza kadar sürecek olan özgürlüğümüzün ve bağımsızlığımızın bir asrını geride bıraktık.  İkinci asırda da Edirneliler olarak, Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden gitmeye, devrimlerinin bekçisi olmaya, en büyük emaneti olan Cumhuriyeti’mizi ilelebet yaşatmaya kararlıyız. Kurtuluşumuzun 101. yılı kutlu olsun” dedi.

    Bu önemli günü ünlü sanatçı Kıraç’ın Saraçlar Caddesi’nde vereceği muhteşem konserle kutlayacaklarını belirten Gürkan, “Hem Cumhuriyetimizin 100. yılını hem de Edirne’nin Kurtuluşunun 101. yılını ünlü sanatçı Kıraç’ın muhteşem konseriyle coşkuyla kutlayacak; sonsuza kadar sürecek olan özgürlüğümüzü ve bağımsızlığımızı  tüm dünyaya bir kez daha haykıracağız” diyerek, tüm Edirne halkını bu coşkuya ortak olmaya davet etti.

  • 13. ANTALYA KİTAP FUARI KAPILARINI AÇTI

    13. ANTALYA KİTAP FUARI KAPILARINI AÇTI

     

    Antalya Büyükşehir Belediye’sinin bu yıl 13’üncüsünü düzenlediği Antalya Kitap Fuarı, törenle kapılarını açtı. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Antalya Kitap Fuarı’nın belediye eliyle gerçekleştirilmiş en büyük kitap fuarı olduğunu belirterek, “Kültürün ve sanatın gücüne inanıyoruz. Aydınlığa doğru yürüyen toplumların meşalesinin kitaplar olduğunun bilincindeyiz” dedi.

    Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde bu yıl 24 Kasım-3 Aralık günleri arasında düzenlenecek 13. Antalya Kitap Fuarı törenle kapılarını açtı. Cam Piramit Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen açılış törenine, CHP Gurup Başkan Vekili Ali Mahir Başarır, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, milletvekilleri, siyasi parti il ve ilçe başkanları, belediye başkanları, meclis üyeleri, yazarlar, STK başkanları, muhtarlar, yayın evleri temsilcileri, çok sayıda kitapsever ve Antalyalılar katıldı.

    BAŞARIR: “BAŞKANLA 14. KİTAP FUARINDA BULUŞACAĞIZ”

    Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan açılış töreninde konuşan, CHP Grup Başkan Vekili Ali Mahir Başarır, konuşmasına Antalya’yı çok kıymetli yazarlar ve kitaplarıyla buluşturduğu için Başkan Muhittin Böcek’e teşekkür ederek başladı.

    Başarır, “Fuarın bu yıl 13.’sünü yapıyoruz. Başkanla seneye 14’ncüsünde de burada olacağız” dedi. Kendi çocukluğundan örnekler vererek kitap okumanın önemini anlatan Başarır, “Kağıt pahalı, yatırım yapmak çok zor. Bir kitap 250 lira ama mutlaka ki bir kitap alacağız ve çocuklarımıza hediye edeceğiz, etmeliyiz. Bunu yapmalıyız çünkü dönem yazılmasın, çizilmesin, okunmasın, düşünülmesin, sorgulanmasın dönemi. Bu yüzden inatla kitap alıp okuyacağız, okutacağız. Bize bu güzel 10 günü armağan eden Belediye Başkanımıza çok teşekkür ediyorum. Güzel günler gelecek. Daha aydınlık bir ülkeyi hep birlikte inşa edeceğiz” diye konuştu.

    BAŞKAN BÖCEK: “KÜLTÜR VE SANATIN GÜCÜNE İNANIYORUZ”

    Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek de Cumhuriyetin ikinci yüz yılını ve 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutlayarak başladığı konuşmasında kitap okumanın önemine değindi. Göreve geldiğinde Antalya’yı kültür ve sanat kenti yapacağı sözünü verdiğini hatırlatan Başkan Böcek, “Planlı, kurallı, kimlikli kent vizyonumuzla, tüm dünyayı sarsan pandemi, ekonomik kriz, Cumhuriyet tarihimizin en büyük Manavgat yangını, Kumluca Finike sel afetleri, Türkiye’nin en büyük deprem felaketi gibi olumsuzlukları bahane etmeden tüm sıkıntıları dayanışmayla birlikte aştık. Altyapı, üstyapı, sosyal yardımlar, yerelden kalkınma, çevre gibi alanlarda projelerimizi teker teker hayata geçirirken, halkımızı kültürel etkinliklerden, sanatsal faaliyetlerden de asla mahrum bırakmadık. Yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde fark yaratan birçok etkinliğimiz ile kültür-sanat coşkusunu en üst seviyelere çıkardık. Çünkü biz kültürün ve sanatın gücüne inanıyoruz. Aydınlığa doğru yürüyen toplumların meşalesinin kitaplar olduğunun bilincindeyiz” dedi.

    “TÜRKİYE REKORUNU KIRDIK”

    Başkan Böcek, 2010 yılında Konyaaltı Belediye Başkanlığı dönemimde, Antalya’daki korsan kitap satışlarının fazlalığı ve okurların kitaba ilgilerinin ne kadar yüksek olduğunu gördüklerini belirterek, şunları söyledi:

    “Biz de Antalyalı kitapseverleri yazarlarla buluşturmak amacıyla Konyaaltı Kent Meydanımızda 1. Antalya Konyaaltı Kitap Fuarını “Okumak lazım” mottosuyla başlatmıştık. 1 çadır, 2 çadır, 5 çadır derken çadırlara sığmayan fuarımızı Cam Piramit’e taşıdık. Bu süreçte boş durmadık. 2017 yılında 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde hem Nazım Hikmet Fuar ve Kongre Merkezimizi Antalya’mıza kazandırdık hem de fuar açılışımızı gerçekleştirdik. Pandemi sürecinde ise Türkiye’de hiç bir kitap fuarı yapılmaz iken; dünya durdu, herkes durdu biz durmadık. Manavgat orman yangını sonrasında “Gelecek bilgiyle yeşerecek” dedik. 589.786 Antalyalı kitapseverin ziyareti ile kitap fuarımızı tamamladık. Geçen yıl gerçekleştirdiğimiz kitap fuarımızda “Hayata Okuyarak Devam” dedik ve 1 milyon 9 bin ziyaretçi ile Türkiye rekorunu kırdık.”

    “SÖZ VERİYORUM”

    13’üncü Antalya Kitap Fuarı’nı “Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılını birlikte yazıyoruz” mottosuyla gerçekleştirdiklerine dikkat çeken Başkan Böcek, şöyle devam etti:

    “Aradan geçen 13 yıl içerisinde, fuarımız büyüyerek ülkemizin ve kentimizin en önemli kültürel etkinlikleri içerisinde ilk sıralarda yerini aldı. Belediye eliyle gerçekleştirilmiş en büyük kitap fuarı konumuna ulaştırdık. Cumhuriyetin 100. Yılında, O’nun ilkelerine kulak vererek öğretmenlerimizin yetiştirdiği en büyük güvencemiz öğrencilerimize de verdiğimiz sözleri tutmaya devam ediyoruz. Biz gençlerle güçlüyüz dedik ve bu kenti beraber yönetmek için Gençlik Meclisi’ni kurduk. 5 yeni öğrenci yurdumuzu hizmete açtık. Derslerinden başka şeyler düşünmemeleri gereken binlerce öğrencimizin her birine 8 bin TL eğitim yardımı veriyoruz. Üniversiteye hazırlık kursları açtık. Üniversite öğrencilerimize 5 tona kadar ücretsiz su desteği sağladık. “Eğitim, kültür ve bilgi aydınlığa açılan en geniş penceredir” diyen Ata’mızı dinledik; gençlerimiz için Gençlik Kampı ve Eğitim Merkezimizi hizmete açtık. Cumhuriyetimizi daha da yüceltmek için durmadan, yorulmadan aynı azim ve kararlılıkla çalışacağımıza söz veriyorum.” 

    “İKİ KİTABIMLA BEN DE FUARDAYIM”

    10 gün boyunca sürecek olan 13. Antalya Kitap Fuarı’nda 263 yazar ile 204 ulusal ve uluslararası yayınevini ağırlayacaklarını anlatan Başkan Muhittin Böcek, “ Okurlarımızı yazarlarımızın imza günlerinde ve söyleşileriyle buluşturacağız. Ben de Cumhuriyetin fırsat eşitliği sayesinde, bir Yörük çocuğu, Torosların evladı olarak belediye başkanı olma sürecine kadar yaşadıklarımı kaleme aldığım, gelirlerini Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğine bağışladığım ‘Ben Bu Şehre Aşığım’ ve ‘2. Yaşam Siyaset ve İhanet’ isimli kitaplarımla okurlarımızla buluşacağım. Bu vesileyle, Fuarımızın açılışında bizi yalnız bırakmayan Grup Başkan Vekilimiz Sayın Ali Mahir Başarır’a, Onur Konuğumuz Ahmet Ümit’e, tüm yazarlarımıza ve yayınevlerimize, sevgili öğretmenlerimize, öğrencilerimize, kitapseverlere ve tüm katılımcılara çok teşekkür ediyorum. Kitaplarla kalın, sevgiyle kalın, Cumhuriyetle kalın, Atatürk’le kalın” dedi.

    AHMET ÜMİT: “RUHU BESLEMEK İÇİN KİTAP OKUMALIYIZ”

    Fuarın Onur Konuğu Ahmet Ümit ise “Antalya benim ikinci doğduğum kent gibi” diyerek fuarda ve Antalya’da olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Kendisine zaman zaman “Türkiye’de neden az kitap okunuyor? Çocuklarımıza nasıl olur da kitap okumayı sevdirebiliriz?” diye sorular yöneltildiğini anlatan Ümit, bunun aslında çok basit olduğunu belirterek, şunları söyledi:

    “Çocuklarımız doğduğu zaman ne yapıyoruz. Bedenen beslenmesi için et, süt yumurta, sebze yesin diyoruz. Çocuğumuzun bedenen beslenmesi, gelişmesi için her şeyi yapıyoruz ama başka bir şey yapmamız gerek. İnsan sadece bedenden oluşmaz. İnsanın bir ruhu vardır ve bu ruhu beslememiz için de kitap okumak gerekir. Dolayısıyla kitap, masal, hikaye, roman tüketilmesi zorunlu bir ihtiyaç maddesidir. Kitap, edebiyat, sanat bir lüks değildir. Olur mu olmaz mı tartışması olmaz. Olmazsa olmazdır.” 

    “ONUR KONUĞU OLMAKTAN GURUR DUYDUM”

    Belediyelerin kitap fuarı yapmalarının çok önemli olduğunu vurgulayan Ahmet Ümit,  “Belediyeler sadece yol yapmaz, şehre su getirmez aynı zamanda çok daha önemli bir şekilde halkın, çocuklarımızın kültürel olarak gelişmesi için, insan olması, çağdaş olması için, demokrat olması için, ülkesine sahip çıkması için, laik olması için kitaba ihtiyaç var. En ön önemli şey bu çünkü kültürü kazanamazsanız, geliştiremezseniz hiçbir şeyi geliştiremezsiniz. O yüzden bu fuara çağrılmaktan dolayı çok mutluyum. Onur ve gurur duydum. Ne olur sevgiyle kalın. Barışla kalın. Mutlaka ve mutlaka kitapla kalın” diye konuştu.

    KİTAPLARINI İMZALADILAR

    Açılış konuşmalarının ardından, protokol üyeleri hep birlikte 13. Antalya Kitap Fuarı’nın açılış kurdelesini kesti. CHP Gurup Başkan Vekili Ali Mahir Başarır, Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ve Onur Konuğu Yazar Ahmet Ümit hep birlikte fuar stantlarını gezdi. Grup Başkan Vekili Ali Mahir Başarır, ‘Mafya-Siyaset-Ticaret’ adlı kendi yazdığı kitabı imzalayarak, Başkan Böcek’e hediye etti. Başkan Muhittin Böcek de ‘2. Yaşam Siyaset ve İhanet’ isimli kitaplarını imzalayarak, Başarır’a hediye etti. Başarır ve Başkan Böcek, ayrıca okurları için de kitaplarını imzaladı. Onur konuğu Yazar Ahmet Ümit de kitabını okurları için imzaladı.

     

  • İZMİT BELEDİYESİ’NDEN AKCİĞER KANSERİ FARKINDALIK SEMİNERİ

    İZMİT BELEDİYESİ’NDEN AKCİĞER KANSERİ FARKINDALIK SEMİNERİ

    İzmit Belediyesi Spor İşleri Müdürlüğü’nün organize ettiği seminerde, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Salih Topçu, akciğer kanseri ile ilgili faydalı bilgiler verdi.
     
    İzmit Belediyesi Spor İşleri Müdürlüğü ve Kocaeli Kanserle Mücadele Derneği ortaklığında 1-30 Kasım Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında hem farkındalık yaratmak hem de halkın bilinçlenmesini sağlamak amacıyla seminer düzenledi. Yunus Emre Kültür Merkezi’nde gerçekleşen seminerde Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Salih Topçu, katılımcıları kanser konusunda bilgilendirdi. 
     
    GENİŞ KATILIM
     
    Programa İzmit Belediye Başkan Yardımcısı Sibel Solakoğlu, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nihat Zafer Utkan, Kocaeli Kanserle Mücadele Derneği Başkanı Asiye Aslan, İzmit Belediyespor Başkanı Yusuf Erenkaya ve vatandaşlar katıldı. 
     
    “SALİH TOPÇU HOCAMIZA TEŞEKKÜR EDİYORUM”
     
    Programda ilk olarak konuşan İzmit Belediye Başkan Yardımcısı Sibel Solakoğlu, “Sizlere Fatma Kaplan Hürriyet Başkanımızın selamını getirdim. Kendisi burada olmayı çok istiyordu. Ne yazık ki programının yoğunluğundan dolayı katılamadı. Kanser gibi ciddi bir konuda bizlere bilgi verecek olan Salih Topçu hocamıza teşekkür ediyorum” dedi.
     
    “EN ÇOK ÖLDÜREN KANSER TÜRÜ”
     
    Seminerde Akciğer Kanseri ile ilgili sunum gerçekleştiren Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Salih Topçu, sözlerine ilk olarak akciğer kanserine neden olan faktörleri açıklayarak başladı. Bu hastalığın birinci faktörünün sigara olduğunu belirten Topçu, akciğer kanserinin en çok öldüren kanser türü olduğunu da sözlerine ekledi. Salih Topçu sözlerinin sonunda bu imkanı sağladığı için Başkan Hürriyet’e teşekkür etti. Program toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.
  • TGC KADIN GAZETECİLER KOMİSYONU: “İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN ÇIKILMASI, KADINLARIN GELECEĞİNE, EN ÖNEMLİSİ CAN GÜVENLİĞİNE YÖNELİK ENDİŞELERİ ÇOĞALTIYOR”

    TGC KADIN GAZETECİLER KOMİSYONU: “İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN ÇIKILMASI, KADINLARIN GELECEĞİNE, EN ÖNEMLİSİ CAN GÜVENLİĞİNE YÖNELİK ENDİŞELERİ ÇOĞALTIYOR”

    Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Kadın Gazeteciler Komisyonu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla “İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, kadın haklarına yönelik göz ardı edilen yasal düzenlemeler ve mevcut tutum, kadınların geleceğine, en önemlisi can güvenliğine yönelik endişeleri çoğaltıyor. Böylesine bir ortam medyaya, şiddet kapsamına giren tüm olayları görünür kılma ve şiddete karşı sıfır tolerans gösterilmesi gerektiğini vurgulama sorumluluğu yüklüyor. Medyaya yansıyan olaylarda haberler cinsiyet eşitlikçi bir dille yapılmalı, caydırıcı ceza uygulanıp uygulanmadığının takipçisi olunmalı” açıklamasını yaptı.

    TGC Kadın Gazeteciler Komisyonu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamada şunlar kaydedildi:

    CİNSİYET EŞİTLİKÇİ DİLLE HABERLER HAZIRLAYARAK ŞİDDETİN YAYGINLAŞMASININ ÖNÜNE GEÇMEK ÖNCELİĞİMİZ OLMALI”

    “Cumhuriyetimizin 100. yılında kadınların haklarının birer birer kaybedildiğine tanıklık ediyoruz. Son olarak İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, kadın haklarına yönelik göz ardı edilen yasal düzenlemeler ve mevcut tutum, kadınların geleceğine, en önemlisi can güvenliğine yönelik endişeleri çoğaltıyor. 2023’ün ilk 9 ayında 234 kadın cinayeti işlenen Türkiye’de, kadınların katilleri çoğunlukla eşlerinden oluşuyor.

    Böylesine bir ortam medyaya, şiddet kapsamına giren tüm olayları görünür kılma ve şiddete karşı sıfır tolerans gösterilmesi gerektiğini vurgulama sorumluluğu yüklüyor. Ekonomik, psikolojik, fiziksel şiddet, ısrarlı takip, cinsel taciz, tecavüz, cinsel şiddet, çocuk yaşta zorla evlendirme, eziyet gibi suçlara ilişkin caydırıcı cezaların uygulanıp uygulanmadığının takipçisi olmalıyız.

    Unutmamalıyız ki bir kadın ya da çocuğun yaşamı, basın mensubu olarak şiddetin hangi tarafında durduğumuza bağlı olabilir. Cinsiyet eşitlikçi dille haberler hazırlayarak şiddetin yaygınlaşmasının önüne geçmek ve her fırsatta şiddetin suç olduğunu hatırlatmak önceliğimiz olmalı. Kadına yönelik şiddet haberlerinde; Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna yer vermeli, kadınların bu kanunla sahip oldukları hakları talep edebileceklerini vurgulamalıyız.”

    TGC Kadın Gazeteciler Komisyonu’nun “Haber Yaparken Dikkat Edilecek Noktalar” başlığıyla hazırladıkları Toplumsal Cinsiyet Eşitlikçi Haber Kılavuzu’nda yer alan kadın cinayeti haberlerinde dikkat edilecek maddeleri gazetecilerin dikkatine sundu.

    Maddeler şöyle:

    “1. Melodramdan, sansasyon ve pornografiden kaçınılmalı. Cinayetin ayrıntılarını pornografik olarak resmederek şiddetin pornografisi üretilmemeli.

    2. Öldürülen kadının değil, katilin fotoğrafları kullanılmalı.

    3. Haber, fail ifadesine dayanarak yazılmamalı, ölen kadının katilin/failin iddialarını yanıtlayacak ve çürütecek durumda olmadığı unutulmamalı.


    4. Haberi yapan kişi psikolog, yargıç, falcı veya öykü yazarı değil, haberci olduğunu unutmamalı.

    5. Haberde cinnet, kıskançlık, öfke, namus, iflas, psikolojik sorun gibi cinayeti haklı gibi gösterecek ifadeler kesinlikle kullanılmamalı. Bu bahanelerin kadın cinayetlerinde haksız tahrik indirimi talebiyle mahkemede delil gösterilebileceği unutulmamalı.

    6. Varsa kadınların cinayet öncesi koruma talepleri, maktul ile ilgili karakol şikayetleri, verilmiş savcılık kararı, geçmişte şiddete maruz kalıp kalmadığı gibi bilgiler haberde yer almalı.

    7. Cinayet haberinin ardından failin yakalanma, yargılanma süreci de haberleştirilmeli.”

     

  • EĞİTİM-İŞ SENDİKASI İSTANBUL ŞUBELERİ: ÖĞRETMENLERİN YÜZDE 72’Sİ HER AY BORÇ ALARAK AYAKTA KALABİLİYOR

    EĞİTİM-İŞ SENDİKASI İSTANBUL ŞUBELERİ: ÖĞRETMENLERİN YÜZDE 72’Sİ HER AY BORÇ ALARAK AYAKTA KALABİLİYOR

    Birleşik Kamu İş Konfederasyonu’na bağlı Eğitim-İş Sendikası İstanbul Şubeleri, Bakırköy Cumhuriyet Meydanı’nda, “Barınamıyoruz, geçinemiyoruz, yaşayamıyoruz” diyerek eylem yaptı. Eylemde yapılan açıklamada, “Eğitim emekçisinin haklarını kırpan, sistematik olarak itibarsızlaştıran, geçinemez ve yaşayamaz hale getirenler, bugün riyakârca bir tiyatro sergileyerek, bizleri ezberledikleri sözlerle, övmek için sıraya girecekler. Öğretmenlerin yüzde 65’i esnaf, yüzde 37’si şahıslara borçlu iken, yüzde 72’si ise her ay borç alarak ayakta kalabiliyor. Öğretmenlerin hakları o kadar keyfi şekilde gasp edilmeye başlandı ki Anayasal bir hak olan güvenceli istihdam konusunda bile güven duyulamamaktadır. Her şeyden önemlisi meslek onurumuzu geri istiyoruz” denildi.

    Birleşik Kamu İş Konfederasyonu İstanbul İl Başkanı, Eğitim-İş İstanbul 04 Nolu Şube Başkanı Alkoç Turan Başgönül, sendika üyeleri ile birlikte bugün Bakırköy Cumhuriyet Medyan’ında basın açıklaması yaptı. 

    Eğitim İş İstanbul 04 Nolu Şube Başkanı Başgönül şunları söyledi:

    “BUGÜN OKULLARIMIZDA, BİZLER İÇİN DÜZENLENEN TÖRENLERDE, SİZLERİN YANINDA OLMAK YERİNE ALANLARDAYIZ: Bugün burada; eğitim emekçileri olarak kendi haklarımız ve içinde bulunduğumuz zor şartlara karşı ses yükseltmemizin yanında, öğrencilerimiz, velilerimiz, eğitim sistemimiz ve ülkemizin geleceği konusunda da büyük bir kaygı duyduğumuz için bir araya geldik. Sevgili öğrencilerimiz, evlatlarımız, velilerimiz ve ülkesi için aydınlık bir gelecek düşleyen tüm yurttaşlarımız biliniz ki; bugün yani Öğretmenler Günü’nde, sizlerden alacağımız her tebrik, her bir güzel söz biz eğitim emekçileri için yeni bir heyecan, yeni bir yaşam sevinci, yeni bir umuttur. Buna rağmen bugün okullarımızda, bizler için düzenlenen törenlerde, sizlerin yanında olmak yerine alanlardayız, çünkü eğitimi ve eğitim emekçisinin durumunu yönetilemeyen eğitim politikalarıyla yıllardır günden güne kötüleştiren bir yönetim anlayışı nedeniyle bugün, bizler için bir gurur nişanesi olduğu kadar aynı zamanda artık burukluğun da günüdür.

    EĞİTİM EMEKÇİSİNİN HAKLARINI KIRPAN, GEÇİNEMEZ VE YAŞAYAMAZ HALE GETİRENLER, BUGÜN RİYAKÂRCA BİR TİYATRO SERGİLEYEREK, BİZLERİ ÖVMEK İÇİN SIRAYA GİRECEKLER: Eğitim emekçisinin haklarını kırpan, sistematik olarak itibarsızlaştıran, geçinemez ve yaşayamaz hale getirenler, bugün riyakârca bir tiyatro sergileyerek, bizleri ezberledikleri sözlerle, övmek için sıraya girecekler. Bugün yılın 364 günü eğitime de eğitimciye de öğrenciye de veliye de çile çektirenler; yılın bir gününü vicdan rahatlatmak, imaj tazelemek için kullanacaklar. Eğitime dair tozpembe bir tablo çizip, eğitim emekçisine en çok kendilerinin değer verdikleri safsatalarını sıralayacaklar. Onlar size kendi elleriyle inşa ettikleri rezil gerçekleri anlatmayacaklar. Ama biz anlatacağız! Ve Bunun için buradayız.

    ÖĞRETMENLERİN SÖZÜNE/FİKRİNE DEĞER VERİLMİYOR: Yaptığımız araştırmaya göre; yöneticiler tarafından öğretmenlerin sözüne/fikrine değer verilmiyor. Adına meslek kanunu denen ucube Öğretmen meslek kanununu çıkarırken öğretmenlere danışmaya lütfetmeyen yönetim zihniyeti, lokal ve daha küçük çaplı yönetimsel kararlarda da despot tarzını halen koruyor. Eğitimi herkesten iyi bilen öğretmenlerin yüzde 72’si ise çalıştığı kurumla ilgili bir karar alınırken, ne yazık ki görüşünün bile alınmadığını söylüyor. Öğretmenler liyakatin yok edildiği bir sistem içinde erdem mücadelesi veriyor. Öğretmenlerin yüzde 78’i çalıştığı kurumlarda görevde yükselmenin kişisel ve siyasi referanslardan, yani torpilden geçtiğini anlatırken, Yüzde 88’i de görevde yükselme sınavlarının güvenilir olmadığından eminler.

    ÖĞRETMENLERİN YÜZDE 90’I ÖNÜ ALINMAYAN EĞİTİMCİYE ŞİDDET OLAYLARI NEDENİYLE KENDİNİ GÜVENDE HİSSETMİYOR: Öğretmenlerin yüzde 63’ü okul yöneticileri tarafından siyasi baskı gördüğünü söylerken, okullarımız da artık öğretmenlerimiz için liyakatten arındırılmış, siyasallaştırılmış bir yer olduğu kadar huzurun da kapısından girmediği bir yapı halini almıştır. Öğretmenlerin yüzde 90’ı önü alınmayan, önü alınamayan eğitimciye şiddet olayları nedeniyle kendini güvende hissetmiyor. Mesleğe ihanet kanunu olan Öğretmenlik Meslek Kanunu nedeniyle okulda çalışma barışı kalmadı diyen meslektaşlarımızın oranı da maalesef yine yüzde 90 dolaylarında.

    ÖĞRETMENLERİN YÜZDE 65’İ ESNAF, YÜZDE 37’Sİ ŞAHISLARA BORÇLU İKEN, YÜZDE 72’Sİ İSE HER AY BORÇ ALARAK AYAKTA KALABİLİYOR: Bugün bize “hakkınızı ödeyemeyiz” diyerek, adeta dalga geçmek için sıraya girecek olan yöneticiler, gerçekten de hakkımızı ödemiyorlar. Öğretmenlerin yüzde 95’i maaşının yetersiz olduğunu söylerken, bu maaşla kendim ve ailem için bir gelecek hazırlayamam diyenlerin oranı ise yüzde 98. Öğretmenlerin hakları gibi umutları da çalınmış durumda; yüzde 96’sı “gelecekten ümitli değilim” derken, Öğretmenlerin yüzde 96’sı da düşük maaş nedeniyle toplumdaki saygınlığının azaldığı görüşünde. Sınıfındaki her bir öğrenciye kendi evladı gibi yaklaşan öğretmenlerin yüzde 97’sinin bütçesi, kendi çocuklarının ihtiyacını gidermeye ne yazık ki yetmiyor. Öğretmenlerin yüzde 65’i esnaf, yüzde 37’si şahıslara borçlu iken, yüzde 72’si ise her ay borç alarak ayakta kalabiliyor. Öğretmenlerin yarısından fazlası ise kredi kartının sadece asgari borcunu ödeyebiliyor.

    EĞİTİM EMEKÇİSİ MAALESEF BARINMA HAKKINDAN YOKSUN BIRAKILMAKTADIR: Geçim sıkıntıları yüzünden öğretmenler, kendilerini adadıkları mesleklerini bile ağız tadıyla, iç rahatlığıyla icra edemiyor. Öğretmenlerin yüzde 92’si borçları nedeniyle mesleki veriminin düştüğünün farkında. Öğretmenlerin yüzde 88’i düşük gelir nedeniyle sık sık psikolojik sorunlar yaşadığını anlatıyor. Ülkede kira ortalaması 8 bin 500 liraya tırmanmışken maaşının yarısına yakını barınmaya giden öğretmenler, geçim derdinin ağırlığı altında ezilmektedir. Büyük şehirlerde maaşıyla eşit kiralarda nefes almaya çalışan eğitim emekçisi maalesef barınma hakkından yoksun bırakılmaktadır.

    ÖĞRETMENLERİN HAKLARI O KADAR KEYFİ ŞEKİLDE GASP EDİLMEYE BAŞLANDI Kİ ANAYASAL BİR HAK OLAN GÜVENCELİ İSTİHDAM KONUSUNDA BİLE GÜVEN DUYULAMAMAKTADIR: Öğretmenlerin hakları o kadar keyfi şekilde gasp edilmeye başlandı ki Anayasal bir hak olan güvenceli istihdam konusunda bile güven duyulamamaktadır. Öğretmenlerin yüzde 60’ı görevden alınma korkusu yaşarken, güvencesiz, kölelik sistemiyle emeği sömürülen ücretli öğretmenler ordusu da düşünüldüğünde, bu endişenin ne kadar haklı olduğu görülmektedir. Öğretmenler, Cumhuriyet’e layık bir şekilde laik, bilimsel, adil ve kamusal bir eğitim veremiyor olmanın sıkıntısı içindeyken, Öğretmenlerin yüzde 99’u ise eğitimin niteliğinin her gün biraz daha düştüğü tespitinde birleşmektedir.

    DAHA DÜN ŞANLIURFA’DA, ÖĞRETMENLER BASKINA UĞRAMIŞ ŞİDDETE MARUZ KALMIŞTIR. KINIYORUZ: Bizler; Eğitim emekçileri olarak, İnsanlık onuruna yaraşır bir ücret alıp, insanca yaşamak istiyoruz. Eğitim çalışanları arasında ayrımcılık yaratacak uygulamalara son verilmesi istiyoruz!Ücretli, sözleşmeli öğretmenliğe son verilmesini, kadrolu ve güvenceli atama yapılmasını istiyoruz. Öğretmen ve yönetici atamaları başta olmak üzere tüm atamalarda mülakatın kaldırılmasını, tüm kademelerde somut kriterler ile liyakatin esas alınmasını istiyoruz. Ek ders ücretlerimizin emekliliğe sayılmasını talep ediyoruz. Eğitim emekçilerinin köle değil, geleceğin mimarları olduğunun idrak edilmesini istiyoruz. Sadece öğrencilerimiz ve kendimiz için değil ülkemizin geleceği için laik, bilimsel, adil ve kamusal eğitim istiyoruz. Eğitim kurumlarımızın personel ihtiyacının, hükümetin ekonomi ve eğitim politikaları ile değil nesnel ve bilimsel kriterlerle belirlenmesini talep ediyoruz. Yeterli sayıda öğretmen ve yardımcı personel istihdam edilmesini istiyoruz. Öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önüne geçecek önlemler alınmasını talep ediyoruz. Daha dün Şanlıurfa’da, bir öğretmenler odasında öğretmenler baskına uğramış şiddete maruz kalmıştır. Kınıyoruz. 

    HER ŞEYDEN ÖNEMLİSİ MESLEK ONURUMUZU GERİ İSTİYORUZ: Her şeyden önemlisi meslek onurumuzu geri istiyoruz. Hemen yarın; Çocuk yoksulluğunun bitirilip öğrencilerimizin temel ihtiyaçlarının giderilmesinden fazla olarak onların yeterli beslendiği, gelecek kaygısı gütmediği, fiziki ve psikolojik sağlığının korunduğu önlemler alınmasını istiyoruz. Hemen yarın; Eğitim öğretim yılına hazırlık ödeneğinin ayrım gözetmeksizin tüm eğitim çalışanlarına bir maaş tutarında ödenmesini, tüm eğitim çalışanlarına yoksulluk sınırının üzerinde bir ücret artışı sağlanmasına ilişkin düzenleme yapılmasını, kamuda mülakat uygulamasına son verilmesini, tüm eğitim çalışanlarına sosyal devlet ilkesi gereği ayrım yapılmaksızın; giyim, ulaşım, barınma, beslenme, yakıt, kira yardımı yapılmasını ve aile çocuk yardımı tutarlarının iyileştirilmesini, vergi dilimi adaletsizliğine son verilmesini, öğrencilerin en temel hakkı olan eğitim, barınma ve beslenme haklarının, sosyal devlet anlayışıyla devlet güvencesine alınması ve kamusal eğitim sağlanmasını, müfredat ve eğitim modelinin cumhuriyet ilkeleri ışığında dünya ile rekabet edebilecek, öğretmenin özgürce mesleğini sergilediği, öğrencinin ülkesini ileriye taşıdığı öz güvenli, laik, sosyal, demokratik, eşit bir eğitim modeline adım atılmasını istiyoruz.

    EĞİTİM-İŞ OLARAK YARIN ANKARA’DA DÜZENLEYECEĞİMİZ BÜYÜK BULUŞMA DAVET EDİYORUZ : Başöğretmenin eğitim neferleri olarak, Eğitim-İş olarak yarın, yurdun her bir yanından gelecek eğitim emekçileri ile Ankara’da düzenleyeceğimiz büyük buluşmayla hep bir ağızdan bu gerçekleri haykıracak ve ardından Başöğretmenimizin huzuruna yürüyerek saygımızı sunacağız. Eğitimin, aynı zamanda ülkenin geleceği için hayati bir önemi olduğunu hatırlatıyor, çocukları için iyi bir eğitim, ülkesi için parlak bir gelecek düşleyen tüm yurttaşlarımızı mücadelemize destek vermeye, paydaş olmaya davet ediyoruz.

    MÜCADELE ETMEKTEN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİMİZİ İSTANBUL’DAN BİR KEZ DAHA İLAN EDİYORUZ: Öğretmenler Günü’nde bize vereceğiniz en büyük hediye, haklı mücadelemize omuz vermek; kendinize ve yurdumuza yapacağınız en büyük iyilik ise ülkenin eğitimine, yani geleceğine sahip çıkmak olacaktır. Bizler; Cumhuriyet’in öğretmenleri olarak milyonlarca eğitim emekçisinin elinden alınan huzuru, yaşam standartlarını ve yıllardır uğratıldıkları hak kayıplarını geri alana kadar mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğimizi İstanbul’dan bir kez daha ilan ediyoruz.” 

  • AKOM’DAN UYARI : HAFTA SONU BEYKOZ VE ŞİLE’DE KIYI SELLERİNE DİKKAT

    AKOM’DAN UYARI : HAFTA SONU BEYKOZ VE ŞİLE’DE KIYI SELLERİNE DİKKAT

    İstanbul’da hafta sonu fırtına ve yağışlı hava etkisini gösterecek. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM) Marmara Denizi’ne kıyısı olan güney sahiller ile Beykoz ve Şile sahillerinde deniz seviyesinde yükselme, buna bağlı olarak sel yaşanma ihtimaline karşı hazırlıklı olunması uyarısında bulundu.

    AKOM verilerine göre, İstanbul’a hafta sonu soğuk ve yağışlı hava geliyor. AKOM verilerine göre, sıcaklıkların fırtınayla birlikte 4-8 derecelere kadar düşmesi beklenirken, yağışların şehrin yüksek kesimlerinde karla karışık yağmur ve kar şeklinde görülebileceği tahmin ediliyor. Rüzgârın Cumartesi günü fırtına (40-60km/s), Pazar günü ilk saatlerden itibaren ise kısa süreli hamlelerle tam fırtına (80-100km/s) şiddetinde eseceği belirtiliyor.

    BEYKOZ VE ŞİLE’YE DİKKAT

    Fırtına nedeniyle Marmara denizine kıyısı olan güney sahilleri ile Beykoz ve Şile sahillerinde deniz seviyesinde yükselme, buna bağlı olarak kıyı selleri yaşanma ihtimaline karşı da hazırlıklı olunması gerektiği belirtildi. Yağışların yarın saat 22.00 ile pazar 09.00 arasında, rüzgâr ve fırtınanın da yarın saat 10.00 ile Pazar 15.00 arasında etkili olması bekleniyor.

    İSTANBULLULARA UYARI

    İBB ekipleri, kuvvetli yağış ve fırtına nedeniyle yaşanabilecek olumsuzluklara karşı hazırda bekletilirken, İstanbullulara da yaşanabilecek aksaklıklara (ağaç, direk devrilmesi, tabela ve çatı uçması, logar taşmaları, alt geçitler ile alçakta kalan yerlerde su basması, yollarda göllenme, kara, hava ve deniz ulaşımında aksamalar) karşı tedbirli olmaları gerektiği hatırlatıldı. 

  • ÖZGÜR ÇELİK, 24 KASIM NEDENİYLE ÖĞRETMENLERLE BİR ARAYA GELDİ: “ÖĞRETMENLERİMİZ BİZE GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN EMANETİ”

    ÖZGÜR ÇELİK, 24 KASIM NEDENİYLE ÖĞRETMENLERLE BİR ARAYA GELDİ: “ÖĞRETMENLERİMİZ BİZE GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN EMANETİ”

    CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle atama bekleyen, emekli ve sözleşmeli öğretmenlerle bir araya geldi. Buluşmada konuşan Çelik, parti olarak eğitim emekçilerinin sorunlarına çözüm bulunması noktasında mücadeleye devam edeceklerini belirterek “Ben bir öğretmen çocuğuyum ama toplumun her bireyi için öğretmenlerimiz çok önemli. Öğretmenlerimiz bize Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emaneti” dedi.

    CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle Zeytinburnu’nda bulunan İstanbul Büyükşehir Belediyesi 1453 Çırpıcı Sosyal Tesisleri’nde eğitim emekçileriyle bir araya geldi ve onların sorunlarını dinledi. Buluşmada konuşan Çelik, öğretmenlerle bir araya gelmekten duyduğu mutluluğu “Hayatlarını yeni nesilleri Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün değerleri ile yetiştiren değerli büyüklerim. Yıllarca binbir zorlukla eğitim görüp atama bekleyen eğitim ordumuzun genç neferleri. Sizlerle ben de genç bir kardeşiniz olarak bir araya gelmekten büyük mutluluk duyuyorum” sözleriyle dile getirdi.

    “ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ MUASIR MEDENİYETE ULAŞMANIN ANA TAŞIYICISI”

    Öğretmenlik mesleğinin tarihsel yolculuğuna ve önemine değinen Çelik, “Bugün, Atatürk’ün doğumunun 100’üncü yılı olan 1981’de Türkiye’de ilk kez kutlanan ve Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Millet Mekteplerinin Başöğretmenliğini 24 Kasım 1928’de kabul ettiği gün. Tarihsel anlamına baktığımızda öğretmenlik mesleği 100 yıllık cumhuriyet yolculuğumuzda toplumun ileriye, muasır medeniyete ulaşma projesinin de ana taşıyıcısı konumunda” diye konuştu.

    “EĞİTİM POLİTİKALARI NEDENİYLE ÖĞRETMENLİĞİN İTİBARI AZALDI”

    Eğitim emekçilerinin yaşadıkları sorunlara da dikkat çeken Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Uzun yıllardır uygulanan eğitim politikaları, kutsal öğretmenlik mesleğinin itibarını yükseltmek bir kenara dursun tam tersine anlamının ve değerinin azalmasına sebep oldu. Ekonomik ve sosyal sorunlar yaşayan öğretmenlerimiz maalesef intihara kadar gidebilen bir süreci yaşıyorlar. Bugün her dört eğitimciden biri geçinebilmek için ek iş yapmak zorunda kalıyor, yüzde 65,7’si borçlu durumda. Öğretmenlerin yüzde 72,4’ü geçinemediği için yakınlarından maddi yardım alıyor. 10 öğretmenden 9’u tatil yapamıyor. Böyle bir tabloyla 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutluyoruz.”

    “SİYASİ İKTİDAR MÜLAKAT SÖZÜNÜ TUTMADI”

    Atama bekleyen öğretmenlerin yaşadığı mağduriyete de değinen Çelik, bugün okullardaki öğretmen açığına karşın eğitim sistemindeki plansızlık nedeniyle atanamayan öğretmenlerin sayısının gün geçtikçe arttığını ve bu rakamın bir milyona yaklaştığını belirtti. Siyasi iktidarın seçimden önce söz verdiği ancak seçimden sonra kaldırmadığı sınavlardaki mülakat sorununa ilişkin de Çelik, şunları söyledi:

    “Hepimizin bildiği gibi mevcut siyasi iktidar 2023 seçimleri öncesinde ‘Mülakatları kaldıracağız’ diye bir söz verdi. O dönemin Milli Eğitim Bakanı ‘Mülakatları kaldıracağız’ diye bir söz verdi. Seçimi kazanmak ve gençlerden oy alabilmek için bu sözleri verdiler ancak ne yazık ki her zaman olduğu gibi verdikleri sözü yine tutmadılar. Bugün ülkenin yeni Milli Eğitim Bakanı diyor ki, ‘Artık mülakatları mülakat gibi yapacağız’. Yani diyor ki, mülakatlar devam edecek. Yani diyor ki, biz devletin tüm kurumlarını siyasileştirmeye devam edeceğiz. Yani diyor ki yeni Milli Eğitim Bakanı, bu ülkede torpil devam edecek. Yüksek puan alan öğretmenler çeşitli gerekçelerle mülakatlardan elenecekler. Evlerinde oturacaklar. Ankara’da dayısı olanlar, iktidar partisiyle içli dışlı olanlar atanmaya devam edecekler diyor. Bu çok acı bir olay.”

    “O ŞİFRELENEN SINAVLARDA HAKKI YENEN GENÇLERİN VEBALİ ONLARIN BOYNUNDADIR”

    Önceki yıllardaki sınavlarda yaşanan şifre skandalları nedeniyle geleceği çalınan gençlere vurgu yapan Çelik, konuşmasına şöyle devam etti:

    “Biz mevcut siyasi iktidarın 20 yılı aşkın zamandır Türkiye’de yarattığı bütün tahribatları gideririz. O imara açtıkları yeşil alanları uzun vadede bir çözüme kovuştururuz. Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik yıkımı toparlarız. Türkiye’nin dış politikada itibarını artırırız. Türkiye’nin toplumsal barışını sağlarız. Eğitim alanında önemli çalışmaları yürüterek Türkiye’de çağdaş ve bilimsel eğitimi sağlayabiliriz ancak bir şeyi geri döndürmemiz mümkün değil. Hepiniz hatırlıyorsunuz, sınavlar şifrelendi ve sizin çocuklarınızın yerine başkalarının çocukları doktor oldu. Sizin çocuklarınızın yerine başkalarının çocukları avukat oldu. O şifrelenen sınavlarda hakkı yenen gençlerin vebali onların boynundadır. Bir de atanamayan öğretmenlerin kaybolan yıllarını telafi etmek mümkün değil. Atanamayan öğretmenlerin vebali de onların boynundadır.”

    “ATANAMAYAN ÖĞRETMENLERİN SORUNLARINI MECLİS’E TAŞIYACAĞIZ”

    “Cumhuriyet Halk Partisi atanamayan öğretmenlerin sorunlarıyla ilgili yeni dönemde daha güçlü bir mücadeleyi gerçekleştirecektir” sözleriyle atanamayan öğretmenler için çalışma yapacaklarını belirten Çelik, “Birkaç atanamayan öğretmenle burada konuştum. En kısa sürede bir planlama yapıp değerli öğretmenlerimizle il binamızda geniş katılımlı ve geniş zamanlı bir toplantı yapacağız. Onların tüm sorunlarını dinleyeceğiz. Bunları rapor hâline getireceğiz. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in Meclis kürsüsünde atanamayan öğretmenlerin sorunlarını dile getirmesini sağlayacağız” dedi.

    “GENÇLERİN ÖNÜNDEKİ KORKU DUVARLARINI YIKACAĞIZ”

    Atanamayan öğretmenlerin mülakattan elenme korkusu nedeniyle ne basına konuşabildiklerini ne de sokağa çıkabildiklerini dile getiren Çelik, “Bu ülkede gençlerin önüne bir korku duvarı örülmüştür. Kadınların önüne bir korku duvarı öldürülmüştür. Bu ülkede yaşayan bir genç olarak şunu söylüyorum. O duvarı mutlaka yıkacağız. O korku duvarını hep birlikte paramparça edeceğiz” diye konuştu.

    “KÖY OKULLARINI YENİDEN AÇACAĞIZ”

    Çelik, CHP olarak çocukların sağlıklı gelişimi ve topluma faydalı bireyler olmaları için atanamayan öğretmenlerin atanması ve eğitim sisteminin temel sorunlarının çözümü noktasında da bir seferberliği başlatacaklarını söyledi. Köy okullarını yeniden açacaklarını belirten Çelik, “Sadece şehirlerde değil, aynı zamanda köy okullarında da önemli iyileştirmeler yapacağız. Kapalı olan köy okullarını CHP iktidarında yeniden açacağız. Kullanıma müsait olan yerleri yeniden eğitime ve öğretime açacağız. Eğitimde var bu mülakat garabetini mutlaka ortadan kaldıracağız. Eğitimde eşitsizlikleri sonlandıracağız. Hiçbir öğretmenimizin kendisini yalnız hissetmesini istemiyoruz. Biz varız, biz buradayız” dedi.

    “ÖĞRETMENLERİMİZ BİZE ATATÜRK’ÜN EMANETİ”

    “Cumhuriyet Halk Partisi 100 yıllık birikimiyle, 100 yıllık tarihinden çıkarttığı derslerle bugün iktidar olmaya her zamankinden daha yakın olacak” diyen Çelik, “Önce yerel seçimlerde tarihi bir zafer elde edeceğiz. Sonrasında da ilk genel seçimde iktidara gelerek hayatın her alanında sorunlara çözüm kavuşturduğumuz gibi öğretmenlerimizin sorunlarını da çözeceğiz” ifadelerini kullandı.

    Çelik, bir öğretmen çocuğu olduğunu da belirterek “Toplumun her bireyi için öğretmenlerimiz çok önemli. Öğretmenlerimiz bize Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emaneti. Bu duygu ve düşüncelerle sizleri sevgiyle, saygıyla bir kez daha selamlıyorum. Güzel yarınlarda buluşmak dileğiyle diyorum. Hepinize saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum” diye sözlerini tamamladı.

    Çelik, etkinliğin sonunda, emekli bir öğretmene çiçek takdim etti.

  • BEŞİKTAŞ BELEDİYE BAŞKANI RIZA AKPOLAT’TAN ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLAMASI

    BEŞİKTAŞ BELEDİYE BAŞKANI RIZA AKPOLAT’TAN ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLAMASI

     

    Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla belediye bünyesinde görev yapan öğretmenlerle bir araya geldi. Başkan Rıza Akpolat, Beşiktaş Belediyesi’nin eğitim kurumlarından olan Beşiktaş Akademi’yi ve gündüz çocuk bakımevlerini ziyaret ederek, öğretmenlerin Öğretmenler Günü’nü kutladı.

    24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, belediye bünyesinde hizmet veren kreşleri ve Beşiktaş Akademi’yi ziyaret etti. Tarık Akan, Sait Çiftçi, Çetin Emeç Gündüz Çocuk Bakımevi ve Beşiktaş Akademi’de görev yapan öğretmenlerle bir araya gelen Rıza Akpolat, öğretmenlerin gününü kutlayarak özel hediyeler takdim etti.

    RIZA AKPOLAT: “TÜM ÖĞRETMENLERİMİZE TEŞEKKÜR EDİYORUM”

    Ziyaretlerini sosyal medya hesaplarından da paylaşan Rıza Akpolat, “Öğretmenler Günü kapsamında Beşiktaş Akademi ve gündüz çocuk bakımevlerimizdeki öğretmenlerimizle bir araya geldik. Çocuklarımızın geleceği konusunda göstermiş oldukları özveri için tüm öğretmenlerimize teşekkür ediyorum” dedi.

  • İMAMOĞLU’NDAN MERAL AKŞENER AÇIKLAMASI: “SAYIN AKŞENER İLE MUHTELİF DEFALAR GÖRÜŞÜRÜZ. İLETİŞİME AÇIK OLDUĞUMUZU ZATEN KENDİLERİ DE İFADE ETTİ”

    İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesine ilişkin, “Sayın Meral Akşener’le biz muhtelif defalar aslında görüşürüz. Malumunuz yoğun bir kendi parti içi gündemimiz sürecinde görüşememiştik. Kendisini aradım, mevcut gündeme dair düşüncelerimizi kendileriyle paylaştık. İletişime açık olduğumuzu zaten kendileri de ifade etti. Bizler her zaman açık olduğumuzu beyanda bulunduk. Böylesi bir dertleşme, sohbetleşme” açıklamasını yaptı.

    İBB  Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beykoz’da Mahmut Şevket Paşa köyüne yaptığı ziyaret sırasında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinin detaylarının sorulması üzerine İmamoğlu şunları söyledi:

    “Telefon görüşmesinin tabii yüksek seviyede detayını sizinle paylaşmayayım ama şu tarafını paylaşayım; Sayın Meral Akşener’le biz  muhtelif defalar aslında görüşürüz. Malumunuz yoğun bir kendi parti içi gündemimiz sürecinde görüşememiştik. Kendisini aradım. Tabii ki hal hatır sordum. Biz neticede 5 yıl önce o zamanki ismiyle Millet İttifakı’nın belediye başkanı adayı olarak bugünlerde yola çıkmış ve ardından seçimi kazanmıştık. Ve bu dönem bitene kadar da biz o ittifakı temsil eden belediye başkanıyız. Sürece ben öyle bakarım. Bu kapsamda hem mevcut gündeme dair düşüncelerimizi kendileriyle paylaştık. İletişime açık olduğumuzu zaten kendileri de ifade etti. Bizler her zaman açık olduğumuzu beyanda bulunduk. Böylesi bir dertleşme, sohbetleşme…Yaptığımız bu güzel diyalog için de kendilerine  teşekkür ederim.” 

    “HER AN, İSTEDİĞİMİZ ZAMAN GÖRÜME OLABİLİR”

    Akşener ile yüz yüze bir görüşme olup olmayacağına ilişkin soruyu da İmamoğlu, “Tabii şu anda öyle bir planlama yapmadık ama her an istediğimiz zaman da olabilir diye düşünüyorum. Hiçbir engelimiz yok” yanıtını verdi.  

    “MANSUR YAVAŞ BAŞKANIMIZIN SAYIN AKŞENER’İ ZİYARET ETMESİ KADAR DOĞRU VE GÜZEL BİR ŞEY YOK. BİZLER DE KONUŞURUZ”

    Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın Akşener ile gerçekleştirdiği görüşmede İYİ Parti liderine “İttifak konusundaki mesajınızı aldık, ancak iş birliğin hazırız” dediği iddiası soruldu. İmamoğlu, bu soruya karşılık da şunları ifade etti:

    “Sayın Mansur Yavaş’ın nasıl bir ifadeyle onu söylediğini tam bilmiyorum. Yanlış bir şey söylemeyeyim. Mansur Yavaş Başkanımızın sayın Meral Akşener’i ziyaret etmesi kadar doğru ve güzel bir şey yok. Bizler de konuşuruz. Yarın ziyaretler de ederiz. Kaldı ki bütün bu süreçlerle ilgili zaten Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’le de görüşerek istişare halinde süreçleri yürütüyoruz. Hem parti kültürümüze ve ahlakımıza uygun hem belediye başkanı olma kültürüne ve ahlakına uygun hem de bir ittifakın başlangıcından bitimine kadar sürecin yönetilmesi ahlakına ve kültürüne uygun davranma konusunda bizler hassas yöneticiler ve insanlarız. Umut ederim sonucunu da hep birlikte güzel bir şekilde bağlarız.” 

    “ÖNEMLİ OLAN KELİME DEĞİL İÇERİK”

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “İttifak  kelimesi çok yoruldu, yıprandı, iyi şeyleri hatırlatmıyor” sözleri hatırlatılarak “ Siz de sürekli toplumsal ittifak kelimesini kullanıyorsunuz. Bu tanımlamanızda bir değişiklik olacak mı?” sorusuna ise “Olur, niye olmasın? Yani kavramlar ya da isimler değil önemli olan içerik. İçeriğiyle daha çok ilgileniyoruz” dedi.

  • KARADENİZ’DE İLK OLARAK ATAKUM’DA AÇILAN ATAMARKET GIDA BANKASI’NDA DAYANIŞMA SÜRÜYOR

    KARADENİZ’DE İLK OLARAK ATAKUM’DA AÇILAN ATAMARKET GIDA BANKASI’NDA DAYANIŞMA SÜRÜYOR

    Atakum Belediye Başkanı Cemil Deveci’nin en önemli sosyal dayanışma projelerinden biri olan AtaMarket’te, alan elin veren eli görmediği ve yararlanıcıların ihtiyaçlarını kendi seçerek alabildiği AtaMarket Gıda Bankası ile hem gıda israfıyla hem de yoksullukla mücadele devam ediyor. 

    Koronavirüs pandemisinin ilk günlerinde Atakum Belediye Başkanı Cemil Deveci’nin ihtiyaç sahibi kent sakinlerine sözünü verdiği AtaMarket, faaliyete girdiği 2020 yılından bugüne dek binlerce sofraya dayanışmayı ulaştırdı. Karadeniz Bölgesi’nde ilk defa Atakum’da kurulan ve pek çok yerel yönetime de örnek olan AtaMarket Gıda Bankası, hem gıda israfıyla hem de yoksullukla mücadeleye devam ediyor. 

    BAŞVURULAR, YÖNETMELİĞE GÖRE DEĞERLENDİRİLİYOR

    Gıda Bankası’ndan yararlanmak isteyen ihtiyaç sahipleri, başvuru formunu doldurarak Atakum Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü’ne ulaştırıyor. Değerlendirme Komisyonu’nda, Atakum Belediyesi Gıda Bankası Yönetmeliği’ne göre belgeleri incelenen yurttaşlara aylık alışveriş puanı tanımlanıyor ve bu puan AtaKartlarına yükleniyor. Yararlanıcı olmaya hak kazanan Atakumlular, AtaKartlarına her ay yüklenen puanlar ile AtaMarket Gıda Bankası’ndan alışveriş yapabiliyor. İhtiyaç sahipleri, kartları ile AtaMarket’in raflarında yer alan gıda, temizlik ve giyim ürünleri arasından dilediğini alabiliyor. Yararlanıcıların, hak sahipliğini devam ettirebilmeleri için başvuru sırasında sundukları evrakları her altı ayda bir yeniden Atakum Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü’ne ulaştırması gerekiyor. AtaKart sahiplerinin güncel durumları, yenilenen evraklar ile birlikte Değerlendirme Komisyonu’nda incelenerek Atakum Belediyesi Gıda Bankası Yönetmeliği’ne göre hak sahipliğine devam edip edemeyeceğine karar veriliyor.

    BAĞIŞÇILARA VERGİ AVANTAJI SAĞLIYOR

    Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir” sözünden yola çıkarak Atakum Belediyesi’nce kurulan Karadeniz’in ilk gıda bankası AtaMarket, veren el ile alan elin birbirini görmediği örnek bir dayanışma sistemi olma özelliğini taşıyor. İhtiyaç sahiplerine ulaşmak isteyen Samsunlu yardımseverler, Atakum Belediyesi’nin gıda bankacılığı paydaşı olan Özgür Bölüşüm Derneği’ne gıda, temizlik ve giyim ürünlerinin yanı sıra nakit bağışta bulunabiliyor. Dernek tarafından kayıt altına alınan tüm bağışlar, AtaMarket Gıda Bankası’nın rafları aracılığıyla ihtiyaç sahiplerinin kullanımına sunuluyor. Ticari faaliyet yürüten kişi ya da kurumlar, ticaretini yaptıkları ya da sosyal sorumluluk amacıyla satın aldıkları gıda, temizlik ve giyim ürünlerini, Özgür Bölüşüm Derneği’ne, “İhtiyaç sahiplerine yardım şartıyla bağışlandığından KDV hesaplanmamıştır” ibareli fatura keserek belge karşılığında bağışlayabiliyor. Bağışa konu olan ürünlerin maliyet bedeli, Gelir Vergisi Kanunu’nun 40/10. maddesi uyarınca gelir ya da kurumlar vergisine tabi işletmeler tarafından gider gösterilebiliyor. Bu mevzuat kapsamında AtaMarket’e yapılan bağışlar, yardımseverlere vergi avantajı sağlıyor. AtaMarket Gıda Bankası’na nakdi bağış yapmak isteyenler bağış bedelini, Özgür Bölüşüm Derneği’ne ulaştırabiliyor.