Blog

  • ÖZGÜR ÖZEL: ANAYASA’YI HİÇE SAYAN, ERDOĞAN’IN YENİ YETKİ TALEPLERİNİN DAYATILDIĞI BİR ÇABANIN İÇİNDE HİÇBİR ZAMAN OLMADIK, BUNDAN SONRA DA OLMAYACAĞIZ

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Türkiye’nin yoksulu, kadını, dezavantajlıyı, çevreyi gören bir anayasa sorunu vardır… Ancak Anayasa’yı hiçe sayan, Erdoğan’ın yeni yetki taleplerinin dayatıldığı bir çabanın içinde hiçbir zaman olmadık, bundan sonra da olmayacağız” dedi.

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ile CHP İl Başkanları İstanbul Buluşması programına katıldı. Özel programdaki konuşmasından bir kesit içeren videoyu bu akşam X hesabından paylaştı. Özel, videoya; “Türkiye’nin yoksulu, kadını, dezavantajlıyı, çevreyi gören bir anayasa sorunu vardır… Ancak Anayasayı hiçe sayan, Erdoğan’ın yeni yetki taleplerinin dayatıldığı bir çabanın içinde hiçbir zaman olmadık, bundan sonra da olmayacağız” notunu düştü.

    Özel, videoda şunları söyledi:

    “ERDOĞAN İÇİN YAPILAN BİR ANAYASA’NIN BİRKAÇ YIL İÇİNDE NASIL ERDOĞAN İÇİN DE YETERSİZ, KENDİ NİYETLERİNE VE GÖZÜ DÖNMÜŞ YETKİ TALEPLERİNE YETERSİZ KALDIĞI ORTADADIR”

    “Türkiye’nin bir Anayasa sorunu vardır. Türkiye’nin sivil bir Anayasa sorunu vardır. Yoksulu gören, kadını gören, dezavantajlıyı gören, çevreyi gören… Bütün toplumun desteğini alacak… Halkoyuna sunulduğunda yüzde 95’in üzerinde bir destekle yürürlüğe girecek bir Anayasa sorunu vardır. Ama Türkiye’nin bir Anayasa yapma iradesi sorunu da vardır. Anayasalar aşkın zamanlı metinler olabilmesi için her gelene göre değil, her gelene uygun metinler olabilmesi için kuşaktan kuşağa güçlenerek aktarılabilmesi için her doğan için yapılması gerekir. Erdoğan için yapılan bir Anayasa’nın birkaç yıl içinde nasıl Erdoğan için de yetersiz, kendi niyetlerine ve gözü dönmüş yetki taleplerine yetersiz kaldığı ortadadır.

    “KADINLARI, GENÇLERİ ENDİŞELENDİREN, HUKUK DEVLETİNİ ASKIYA ALMAYI NİYET EDİNMİŞ BİR DEĞİŞİKLİKTE CHP HİÇBİR ZAMAN OLMADI. BUNDAN SONRA DA OLMAYACAK”

    Birinin üzerine dikilen kıyafetin herkese uymadığı gibi, bir süre sonra kendisine de uymayacağı görülmüştür. Bu yüzden biz bütün toplumu kapsayan Misak-ı Milli sınırları içinde yaşayan herkesi eşit yurttaşlıkla kucaklayan… Kadını, engelliyi, yoksulu, güvencesizi, çevreyi koruyan… Evrensel ölçütlerde özgürlükçü bir anayasa için biz her zaman var olduk, var olmaya devam edeceğiz. Ancak Erdoğan’ın yeni yetki taleplerini, Anayasa’yı hiçe sayan, Türkiye’yi anayasasızlaştıran, onun uymadığı Anayasa’ya bir kere daha uyum yapmaya çalışan Cumhur İttifakı’nın mutfağında hazırlanmış milletin burnuna dayatılan bir çabanın içinde hiçbir zaman olmadık, bundan sonra da olmayacağız. Kadınları, gençleri endişelendiren, hukuk devletini askıya almayı niyet edinmiş bir değişiklikte CHP hiçbir zaman olmadı. Bundan sonra da olmayacak.”

     

  • CEREN DAMAR’IN AİLESİ KADINLARIN EYLEMİNE DESTEK İÇİN ALANDAYDI: “KATİLLER SON GÜNLERDE KADINLARLA BİRLİKTE ÇOCUKLARINI DA ÖLDÜRÜYOR”

    Haber: DİLAN KUTLU- Kamera: AZİZ METİN 

    Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında Ankara Sakarya Caddesi’nde basın açıklaması yaptı. Öldürülen akademisyen Ceren Damar’ın anne ve babası da açıklamaya katılarak destek verdi. Baba Mustafa Damar, “Cezaların caydırıcı olmaması, kadın cinayetlerine ve kadına şiddete önemli bir etken. Bu nedenle suç işleyenler kısa sürede çıkacağını düşünerek bu suçları işliyorlar. Bir suçla da kalmıyorlar çıkan tekrar ikinci bir suçu işliyor. Katiller artık son günlerde kadınlarla birlikte çocuklarını da öldürüyor” dedi.

    Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri, bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında Ankara Sakarya Caddesi’nde basın açıklaması yaptı. “İntihar denileni şüpheli bırakmayacağız. Kadın cinayetlerini durduracağız” yazılı pankart açarken; “Eşit, özgür bir dünya kuracağız”, “Kadınlar için 6284” yazılı dövizler taşıdı.

    “İKLİM KRİZİ NEYSE, KADINA YÖNELİK İŞLENEN SUÇLAR DA KRİZ SAFHASINDADIR”

    Kopya çekerken yakaladığı Hasan İsmail Hikmet tarafından öldürülen araştırma görevlisi Ceren Damar Şenel’in ailesi de destek vermek için eyleme katıldı. Baba Mustafa Damar, ANKA Haber Ajansı’na şunları söyledi:

    “Kızımızın davalarıyla ilgili katil ağırlaştırılmış müebbet cezasını aldı. Katilin anne babasının da hem rahmetli kızıma ve bize karşı işlemiş oldukları suçlardan dolayı ceza aldı o da istinaf sürecinde. Mücadelemiz bitmedi. Bizlerle birlikte olan birçok sivil toplum örgütüne teşekkür etmek istiyorum. Bizi hiçbir zaman yalnız bırakmadılar.

    Ülkemizde kadına şiddetin geldiği nokta ortada. Şu anda burada bulunan herkesin doğrudan ya da dolaylı bir yakını kadına yönelik şiddete maruz kalmıştır. Gelinen nokta bir şiddet krizdir. Bir ekonomik kriz, bir iklim krizi neyse bugün kadına yönelik işlenen suçlar da kriz safhasındadır ama maalesef bununla yeteri kadar mücadele edilmediğini düşünüyorum.  

    “KAMUOYU SANIYOR Kİ BU KATİL İÇERİDEN HİÇ ÇIKAMAYACAK”

    Dava sonucunda en üst sınırdan ceza verildi ancak burada algılamada bir farklılık var. Ağırlaştırılmış hapis müebbet cezası verildi. Kamuoyu sanıyor ki bu katil hiç içeriden çıkamayacak. Böyle bir şey yok bunun yanında bir de infaz yasası diye bir şey icat edilmiş. Bu katilin yatacağı süre 30 yıl. Bu bir çelişki. Bu toplumu aldatmaya yönelik. Cezaların caydırıcı olmaması, kadın cinayetlerine ve kadına şiddette önemli bir etken. Bu nedenle suç işleyenler kısa sürede çıkacağını düşünerek bu suçları işliyorlar. Bir suçla da kalmıyorlar çıkan tekrar ikinci bir suçu işliyor. Katiller artık son günlerde kadınlarla birlikte çocuklarını da öldürüyor.”

    “PEKİ BENİM YAVRUM…”

    Ceren Damar’ın annesi Feyzan Damar ise “Cinayet işleyenler gerektiği kadar ceza almadıkları için, caydırıcı cezalar olmadığı için giriyorlar çıkıyorlar, tekrar devam ediyorlar. Caydırıcı cezalar olsun ki benim ciğerim yanıyor, başka anaların ciğeri yanmasın istiyorum. Onun için buradayım. Artık caydırıcı cezalar olsun da bu katiller de ellerini kollarını sallaya sallaya gezmesinler. Katile 30 yıl müebbet hapis cezası verdi ama müebbetin karşılığı ömür boyu hapis ama bu 30 yıl yatıp çıkacak. Peki benim yavrum… Gereken en ağır cezayı verdiler ama yetmez” dedi.

     

  • İZMİR’DE İSKELELERDEKİ OLUMSUZLUKLAR GİDERİLMEYE ÇALIŞILIYOR

    İZMİR’DE İSKELELERDEKİ OLUMSUZLUKLAR GİDERİLMEYE ÇALIŞILIYOR

    İzmir’de aşırı yağış, hava basıncı ve şiddetli rüzgar nedeniyle deniz ulaşımında bazı seferler iptal edilirken, iskelelerdeki olumsuzlukların giderilmesi için çalışmalar sürüyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZDENİZ şirketi, “Alancak, Konak ve Bostanlı İskelelerindeki tüm turnikeler taşan denizsuyu nedeniyle arızalanmış olup, iskele içi elektrik hatlarında arızalar meydana gelmiştir. Cuma ve cumartesi günü yapılan bağlama yeri değişiklikleri ile Alsancak Liman, Pasaport Mendirek içi ve Üçkuyular İskelesi’ne bağlanan gemilerin iskelelerde hasar almasının önüne geçilmiştir” açıklamasını yaptı.

    İZDENİZ, kentte aşırı yağış ve şiddetli rüzgar nedeniyle deniz ulaşımında yaşanan sefer iptalleri ve iskelelerde yapılan çalışmalara ilişkin açıklama yaptı. Açıklama şöyle:

    “ALSANCAK, KARŞIYAKA VE BOSTANLI İSKELELERİ HİZMET VEREMEMEKTEDİR”

    “İzmir’de Cumartesi başlayan ve Pazar günü şiddetini arttırarak devam eden kuvvetli fırtına ve dün gece yarısından itibaren kıyılarda oluşan deniz taşmasının yarattığı olumsuz etkileri ortadan kaldırmak ve Pazartesi sabahı itibariyle sizlere eksiksiz hizmet sunabilmek amacıyla çalışmaya devam ediyoruz. Yaşanan sefer iptalleri yanında özellikle Alsancak, Bostanlı, Karşıyaka İskeleleri ile çevresinde yaşanan deniz taşmasının yarattığı olumsuzluklar nedeniyle yolcu iskeleleri an itibariyle hizmet verememektedir. Alsancak, Konak ve Bostanlı İskelelerindeki tüm turnikeler taşan denizsuyu nedeniyle arızalanmış olup, iskele içi elektrik hatlarında arızalar meydana gelmiştir. Cuma ve Cumartesi günü yapılan bağlama yeri değişiklikleri ile Alsancak Liman, Pasaport Mendirek içi ve Üçkuyular İskelesine bağlanan gemilerin iskelelerde hasar almasının önüne geçilmiştir.

    Gün içinde gecikmeli de olsa ‘Üçkuyular -Bostanlı Arabalı Vapur hattı’ ile ‘Konak – Karşıyaka’ Yolcu Gemisi hatları açık tutulmaya çalışılarak karşılıklı 2 yakanın bağlantısı sağlanmaya çalışıldı ancak hava/deniz koşullarının ağırlaşması nedeniyle bu hatlar tekrar durdurulmuştur. İzmir Büyükşehir Belediyemizin tüm imkanlarıyla yerinde ve zamanında yaptığı müdahaleler ile birlikte tüm gemi/teknik/temizlik personelimiz iskelelerin en kısa sürede hizmete açılabilmesi için çalışmalarını sürdürmektedir.”

     

  • İSTANBUL VALİLİĞİ: “YAĞIŞLI VE KUVVETLİ RÜZGARIN BU GECE ETKİSİNİ KAYBETMESİ BEKLENİYOR”

    İSTANBUL VALİLİĞİ: “YAĞIŞLI VE KUVVETLİ RÜZGARIN BU GECE ETKİSİNİ KAYBETMESİ BEKLENİYOR”

    İstanbul Valiliği, “İstanbul’da 25 Kasım Cumartesi gününden bu yana, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verileri çerçevesinde turuncu kodlu uyarıları yapılan tam fırtına etkisini sürdürmektedir. Yağışlı ve kuvvetli rüzgar şeklinde etkisini gösteren sistemin, 26 Kasım Pazar’ı 27 Kasım Pazartesi’ye bağlayan gece saatlerinde etkisini kaybetmesi beklenmektedir” açıklamasını yaptı.

    İstanbul Valiliği, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verileri çerçevesinde turuncu kodlu uyarılarıyla ilgili açıklama yaptı. 26 Kasım Pazar’ı 27 Kasım Pazartesi’ye bağlayan gece saatlerinde yağışlı ve kuvvetli rüzgarın etkisini kaybedeceği belirtilen açıklamada, şöyle dendi:

    “İstanbul Valiliği olarak halkımıza yaptığımız uyarıların yanı sıra ilgili kamu kurum ve kuruluşlarımızın da gerekli tedbirleri alarak oluşabilecek olumsuz durumların önüne geçmeye yönelik çalışma yürüttük.

    Başta AFAD olmak üzere ilgili tüm birimlerimiz bu süreçte alınması gereken tedbirleri almıştır. 25 Kasım Cumartesi’den bu yana İstanbul’da hava olayları sebebiyle meydana gelen olaylar ise şu şekilde sıralanmıştır:

    İstanbul genelinde 6 su tahliyesi, 11 çatı uçması, 48 ağaç devrilmesi, 1 duvar çökmesi, 46 tehlike arz eden parça, 1 araç kurtarma, 1 de direk devrilmesi olmak üzere toplam 114 olaya müdahale edilmiştir. 

    İstanbul Havalimanı’nda yağış ve fırtına nedeniyle herhangi bir olumsuzluk yaşanmazken Sabiha Gökçen Havalimanı’nda 46 sefer iptal edilmiştir.

    İDO 28, BUDO 14, Şehir Hatları’nda da 7 olmak üzere toplam 49 sefer fırtına nedeniyle iptal edilmiş, boğaz trafiğinde ise herhangi bir olumsuzluk yaşanmamıştır.

    Şehir genelinde küçük çaplı enerji kesintileri dışında herhangi bir enerji sorunu yaşanmamıştır.”

  • İZMİR’DE DENİZİN YENİDEN YÜKSELME RİSKİNE KARŞI TEYAKKUZ SÜRÜYOR

    İZMİR’DE DENİZİN YENİDEN YÜKSELME RİSKİNE KARŞI TEYAKKUZ SÜRÜYOR

    İzmir Büyükşehir Belediyesi ekipleri, şehrin kıyı kesimlerinde tahribat yaratan fırtına ile birlikte deniz yükselmesinin ikinci bir dalga halinde yeniden yaşanma ihtimaline karşı çalışmalarını sürdürüyor. Meteorolojik koşullara bağlı olarak sabahın erken saatlerinde yaşanan deniz taşkınının ardından İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, hava tahmin modellerine göre ikinci taşkın riskine karşı uyarıda bulundu.

    İzmir’de aşırı yağış, hava basıncı ve şiddetli rüzgarın etkisiyle deniz seviyesinin 1 metreden fazla yükselmesiyle sahil kesimindeki birçok sokak sular altında kaldı. İZSU ve itfaiye ekiplerinin gece saatlerinde itibaren sürdürdüğü özverili çalışmayla Alsancak Kordon, Karşıyaka Yelken Kulübü ve Mavişehir’de su kanalları, mazgallar, yağmur suyu hatları ve drenaj kanallarında su tahliyesi yapıldı, su baskınlarının oluştuğu bölgelerde hayatın normale dönmesi sağlandı.

    Hava tahmin modellerine göre rüzgarın öğle saatlerinde etkisini kaybetmemesi deniz seviyesinin aşağı çekilmesine engel oluyor. İZSU Genel Müdürlüğü yetkilileri, kentte etkili olan yağış ve rüzgarın etkisini kaybetmemesi halinde sahil kesiminde kalan bölgelerde ikinci kez taşkın riski olduğunu belirterek bu bölgelerde yer alan araçların tahliye edilmesi ve gerekli önlemlerin alınması konusunda vatandaşlara uyarıda bulundu.

    İZSU ekipleri, taşkına karşı tüm personel ve ekipmanlarıyla tam teşekküllü olarak vatandaşların can ve mal güvenliğinin sağlanması için mücadele etmeye devam ediyor.

  • ERHAN ADEM’DEN BAKAN YUMAKLI’YA: “VERMENİZ GEREKEN DESTEK HEM GÜBREDE HEM DE MAZOTTA YÜZDE 50 SÜBVANSE UYGULAMAKTIR. ANCAK ÇİFTÇİMİZİ O ZAMAN MUTLU EDERSİNİZ”

    CHP Genel Başkan Yardımcısı, Gölge Kabine Tarım ve Köyişleri Bakanı Erhan Adem, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’ya 2024 yılında çiftçilere yapılacak tarımsal desteklerle ilgili “Üretim ve söküme kadar yapılan aradaki masraflar, girdi maliyetleri çok fazla. Sizin verdiğiniz destekler çiftçiyi memnun etmedi. Vermeniz gereken destek hem gübrede hem de mazotta yüzde 50 sübvanse uygulamaktır. Ancak çiftçimizi o zaman mutlu edersiniz. Ancak çiftçimiz hem üretime döner hem de para kazanır” dedi.

    2024 yılında çiftçiye yapılacak tarımsal desteklerle ilgili tebliğ Resmi Gazete’de bugün yayınlandı. CHP Genel Başkan Yardımcısı, Gölge Kabine Tarım ve Köyişleri Bakanı Erhan Adem, çiftçilere verilecek yeni tarımsal desteklere tepki gösterdi. Bu desteklerin yetersiz olacağını belirten Adem, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’ya hitaben şunları söyledi:

    “Tarım ve Orman Bakanı sayın Yumaklı bugün çiftçilerimize müjde diye destekleme paketi açıkladı. Buğday, arpa, yulaf, çeltikte 103 TL mazot desteği, 46 TL desteği. Şeker pancarı, kuru soğan, fındık, yaş çay gibi ürünlerde de 86 TL mazot desteği, 21 TL gübre desteği. Patates ve soyada 171 TL mazot desteği, 21 TL gübre desteği. Yağlık ayçiçeğinde 121 TL mazot desteği, 21 TL gübre desteği. Şimdi Sayın Bakan bu verdiğiniz destekler maalesef çiftçinin hiçbir işine yaramaz. Enflasyon altında ezilen çiftçiye bir damla su olmaz. Nedenine gelince. Buğday çiftçisi 1 dekarlık alanda en az 30 kilogram gübre kullanır. En ucuz gübre amonyum sülfatın tonu 7 bin 600 lira. Yani en az 1 dönüme atacağı gübre miktarı 250-300 TL arasındadır. Yakacağı mazot 1 dönümde 6 litreden aşağı mazot yakmaz bir çiftçi. Sizin verdiğiniz bu destekler maalesef çiftçiye fayda etmez. Özellikle patates ve şeker pancarında 10-12 litre arası bir dönümde mazot yakar. Ekiminden sökümüne kadar en az 150 kilogram gübre kullanır. Sizin verdiğiniz mazot ve gübre desteği maalesef patates, ayçiçek yağı ve şeker pancarında çok etkili değildir. Diğer ürünlerde de aynı. Üretim ve söküme kadar yapılan aradaki masraflar, girdi maliyetleri çok fazla. Sizin verdiğiniz destekler çiftçiyi memnun etmedi. Vermeniz gereken destek hem gübrede hem de mazotta yüzde 50 sübvanse uygulamaktır. Ancak çiftçimizi o zaman mutlu edersiniz. Ancak çiftçimiz hem üretime döner hem de para kazanır.”

     

  • TRABZON KUYUMCULAR VE SAATÇİLER ODASI BAŞKANI ALİ YAZICI: “YATIRIMCIYA ALTINA YÖNELMESİNİ TAVSİYE EDİYORUZ”

    ESRA NUR PERVAN

    Trabzon Kuyumcular ve Saatçiler Odası Başkanı Ali Yazıcı, “Önümüzdeki yerel seçimlerden sonra Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında altın için benim buradan tavsiyem hâlâ alınır bir seviyede durumda görünüyor, yatırımcıya altına yönelmesini, almasını tavsiye ediyoruz” dedi.

    Yaşanan savaşların altın fiyatlarını etkilediğini belirten Başkan Yazıcı altın fiyatlarında ani yükselişler olabileceğini belirtti.

    “YATIRIMCIYA ALTINA YÖNELMESİNİ TAVSİYE EDİYORUZ”

    Trabzon Kuyumcular ve Saatçiler Odası Başkanı Ali Yazıcı şunları söyledi:

    “Altın piyasalarının yüksek olduğu görülmekte. Özellikle geçen hafta Amerika’dan gelen verilerin normal şartlarda beklentinin altında kaldığından altının değeri biraz yükseldi, doların da buradan destek görmesiyle altının Türk lirası karşılığında yükselişi devam etmekte. Özellikle bizim yılbaşına kadar 2 bin Türk lirası seviyesine göreceğini biz öngörüyorduk yaklaşık hemen hemen ona da yaklaştık gibi bir durum söz konusu. Özellikle Orta Doğu’daki ve Rusya – Ukrayna savaşı da bunları tetiklemekte. Dünyadaki herhangi bir olumsuz bir durumda altının destek göreceği Ons’un yükseleceği, doların değer kazanacağını her ikisinin çarpanıyla beraber piyasaların daha da yukarı gideceğini biz öngörmekteyiz. Önümüzdeki yerel seçimlerden sonra Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında altın için benim buradan tavsiyem hâlâ alınır bir seviyede durumda görünüyor, yatırımcıya altına yönelmesini, almasını tavsiye ediyoruz. 2 bin 300, 2 bin 500 bandını görebilecek öngörümüz var. Burası iyi rakamlar bundan sonra daha yukarı olur mu onu da yaşayıp göreceğiz…

    “KAOS ORTAMININ FİYATLARI TETİKLEDİĞİNİ GÖRMEKTEYİZ”

    Savaşın piyasaya yansıması çok olumlu olmadı özellikle bizim sektörde Orta Doğu’da ihracat pazarımızın Irak, Suriye’de ki karışıklık orada Mısır, İsrail, Filistin ister istemez Dubai ve öbür tarafları da etkilemektedir. Bir kaos ortamı var kaos ortamının da fiyatları da tetiklediğini görmekteyiz. Olumsuz bir hava estiğinden dolayı altının da ani yükselişlerle yatırımcıya yönelmiş bir durumda külçe altın sarrafiye altın satışı var, geri kalan ürünün satışı bizlerde nispeten çok çok düştü. Özetle kış sezonuna girmemizle birlikte yazın düğünlerin çok olduğu bir sezondu. Yazın baktığımız ve beklediğimiz oranda her hangi bir kazancımızı istediğimiz rakamları elde edemedik. Hedef önümüzdeki 2024 yılı, 2024 yılında beklentilerimiz yüksek inşallah iyi olur.”

     

  • İBB, BÜYÜKDERE ATATÜRK FİDANLIĞI’NI KENTE KAZANDIRDI. İMAMOĞLU: “BURANIN İSRAFÇI, RANTÇI BİR ANLAYIŞLA TALAN EDİLMESİ İHTİMALİNİ TAMAMEN ORTADAN KALDIRDIK”

    Haber: ÇAĞATAN AKYOL – Kamera: SADIK KARAKULOĞLU

    İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Büyükdere Atatürk Fidanlığı açılış töreninde; “Tam 250 bin metrekarelik bir büyük yeşil alanı yeniden tüm İstanbulluların faydasına ve hizmetine sunarak buranın israfçı, rantçı bir anlayışla talan edilmesi ihtimalini tamamen ortadan kaldırdık” dedi.

    İBB, Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün mirası olan atıl durumdaki Büyükdere Atatürk Fidanlığı’nı kente kazandırdı. Sarıyer’deki fidanlık, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile parti toplantısı için İstanbul’da bulunan CHP’li il başkanlarının da katıldığı törenle bugün açıldı.

    Burada konuşan İmamoğlu, bu açılışla sosyal demokrat belediyeciliğin mesajını verdiklerini söyledi. Fidanlığın tarihi süreci ve önemi hakkında da bilgi veren İmamoğlu, şunları söyledi:

    “ATATÜRK’Ü HİSSEDEBİLECEĞİMİZ MEKÂNLARDAN BİRİNDEYİZ: Tarihine sahip çıkmak ve geleceğe bir vizyon koymak, geçmişin değerlerine sahip çıkmak; bugünün ihtiyaçlarını karşılamak kadar geleceği de düşünerek hareket etmek… Bugün Cumhuriyeti ve Atatürk’ü derinden anlayıp hissedebileceğimiz özel mekânlardan birisindeyiz. Büyükdere Fidanlığı, bu topraklara sevgiyle, özenle, akılla, bilimle sahip çıkmanın en güzel örneklerinden birisinin mekanındayız. Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarına damga vurmuş o güçlü umudun, o azim ve gayretin simgelerinden birisidir Büyükdere’deki bu fidanlık. Cumhuriyetle birlikte başlattığımız topyekün kalkınma seferberliğinin özetidir bu fidanlık. Atatürk’ün emriyle 1928 yılında kurulan Büyükdere Fidanlığı, Türkiye’nin ilk meyve bahçesi ve fidanlığı olma niteliği de taşıyor. Bu fidanlık, İstanbul’un ağaçlandırma çalışmalarına büyük katkılar sunuyor o dönemde. Yurt içinden ve yurt dışından getirilen meyve türleri üzerinde burada ıslah çalışmaları yapılıyor ve üretilen meyve fidanları halka dağıtılıyor. Daha sonra 1936 yılında Meyve Bahçıvanı Yetiştirme Yurdu burada aşılıyor. Meyvecilik alanında dönemin en ileri teorik ve pratik bilgilerine sahip bahçıvanlar buradan yetişiyor.

    BU TARİHİ GÜNDE ARAMIZDA FİDANLIK ÇOCUKLARI DA VAR: Öyle ilerici bir vizyona sahip ki, dünyanın neresinde bu konuda uzman var ise Mustafa Kemal Atatürk önderimiz, onları buraya davet ediyor ve insanlarımıza öğretmesi noktasında bir süreç başlatıyor. Anadolu’nun dört bir yanından gelmiş çocuklar, bu yatılı bahçıvanlık okulunda bir meslek öğrenmekle de kalmıyorlar. Burada yeni bir ülke kurmayı ve ona sahip çıkmayı da öğreniyorlar. Onların adı ‘fidanlık çocukları’ oluyor. Fidanlık çocukları olarak bilinen o çocuklar, Atatürk’ün kendilerine emanet ettiği bu okulda Cumhuriyet’in evladı olma bilinciyle yetişiyorlar. Öğrenerek, çalışarak, üreterek yetişiyorlar. Doğayla bütünleşerek, kardeşçe paylaşarak yetişiyorlar. Edindikleri bilgilerle İstanbul’a, Anadolu’ya ışık ve bereket saçıyor o çocuklar. Bu tarihi fidanlığı ve Bahçıvanlık Okulu’nu yeniden hayata kazandırmak, fidanlık çocuklarına olan sevgi ve saygımızı, minnet duygularımızı ifade etmek açısından da çok ama çok kıymetlidir. Ne mutlu bize ki, bu tarihi günde aramızda fidanlık çocukları da var. Onlar da bize eşlik ediyorlar ve o günlerini bizlerle beraber bugün burada yaşıyorlar. Onlar bize yüce Atatürk’ün emanetleridir. Kaç kuşak geçerse geçsin onlar hep fidanlık çocukları olarak bu milletin gönlündeki o saygın yerini koruyacaklar.

    BÜYÜKDERE FİDANLIĞI, TAM ANLAMIYLA ATATÜRK PROJESİDİR: Büyükdere Fidanlığı, kelimenin tam anlamıyla bir Atatürk ve Cumhuriyet projesidir. İçinde eğitimi, üretimi, kalkınmayı, halkçılığı barındırır. İçinde gerçek yurt sevgisini barındırır. Evrensel düzeyde bir insan ve doğa sevgisini barındırır. Millet, vatan sevgisini barındırır. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında bu fidanlığı yeniden İstanbullulara ve ülkemize kazandırmanın onurunu, mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz. Tabi hep beraber bu şehirde yaşayan hepimiz, kendimize sormamız gereken sorular var. Cumhuriyetimizin değerlerine, kazanımlarına niçin tam bir süreklilik içinde sahip çıkamıyoruz? Büyüklere Fidanlığı ve Bahçıvanlık Okulu gibi tarihsel değerleri tahrip eden, yok sayan o zihniyete niçin izin veriyoruz? Her yüz yılda bir Cumhuriyet’in kurumlarını yeni baştan mı açmak, geliştirmek ve geleceğe taşımak zorundayız? Bunlar cesaretle ve samimiyetle hep birlikte yüzleşmek zorunda olduğumuz sorulardır. Bu Cumhuriyet’e ve büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e sevgiyle, saygıyla bağlı herkes görev ve sorumluluklarını bilmek ve ona göre davranmak mecburiyetindedir.

    BU ÜLKEYİ İLERİYE TAŞIMAK, İCRAATLA MÜMKÜNDÜR: Cumhuriyet’in değerlerini, kazanımlarını koruyup geliştirmek, bu ülkeyi daha ileriye taşımak lafla değil; iş ve icraatla mümkündür. Polemik ve kutuplaştırma siyasetiyle asla değil; ortak akıl ve ortak menfaatlere odaklanmış, çözüm hedefli, bütünleştirici, güçlü, karakterli bir siyasetle mümkündür. 4,5 yıldır İstanbul’da tam da bu anlayışla çalışıyoruz ve gayretle çalışmaya da devam edeceğiz. İstanbul’un kadim tarihine, doğasına, kültürüne, maddi manevi tüm mirasına özenle sahip çıkıyoruz. Bu şehrin bütün değer ve güzelliklerini, bütün maddi kaynaklarını 16 milyon İstanbulluya adil paylaştırma kararlılığıyla çalışıyoruz. Aslında çok farklı, çok yeni bir şey yapmıyoruz. Elbette ki dünyayı yeniden keşfetmiyoruz. Cumhuriyet bize ne öğrettiyse, Atatürk bize ne öğrettiyse tam da onun başöğretmenliğine layık öğrenciler olarak onları yapıyoruz. Bize ne öğütlediyse onları yapıyoruz ama inanınız ki, en iyisini yapmaya, çok iyi yapmaya gayret ediyoruz. En doğru şekliyle yapmanın vatanına, milletine hizmet etmenin en düzgün tarifi olduğunu da biliyoruz.

    TARİHİ MİRASA SAHİP ÇIKMAKLA YETİNMEDİK: Bir başka yanı da şu, tek başına yapmıyoruz. Sizlerle birlikte yapıyoruz. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında Atatürk Fidanlığı adıyla hayata döndürdüğümüz bu alanı bütün İstanbullulara, doya doya gezmelerini ve görmelerini tavsiye ediyorum. İstanbul’a yolu düşecek herkesin burayı görmesini ve aslında Atatürk’ün, Cumhuriyet’in yüzüncü yaşına geldiğimiz bugünlerde nasıl bir başlangıçla, nasıl akılla, bilimle ve evrensel değerler üzerinden bir yol yürüyüşüne sahip olduğunu keşfetmelerini istiyorum. Mutlaka davet ediyorum. Gelin, burada Cumhuriyetimizin değerini, Atatürk’ümüzün büyüklüğünü bir kez daha görün ve hissedin. Burada sadece tarihi mirasa sahip çıkmakla da yetinmedik. Tam da Cumhuriyetimizin o topyekun kalkınma seferberliği ruhu içerisinde buraya çok yeni de değerler kattık. Yeni işlevler kazandırdık.

    BURASI CANLI BİR MEKÂNA DÖNÜŞTÜ: Burası canlı bir mekâna dönüştü. Bahçıvanlık Okulu ile çok geniş Doğa Kütüphanesi’yle ve İstanbul’da yaptığımız kreş devriminin en büyük kreşiyle, Enstitü İstanbul İSMEK eğitim binasıyla, tohum merkeziyle, çocuk oyun ve spor alanlarıyla, restoranıyla, yeme içme mekanlarıyla, geniş etkinlik ve konser mekanıyla çok nitelikli, çok özellikli bir alan oldu. Burada vatandaşlarımız bahçıvan yetiştirme eğitimleri de alacaklar. Bitkisel araştırma ve geliştirme yapmak isteyen öğrenciler, bilim insanları buranın teknik altyapısından da yararlanabilecekler. Buranın aynı zamanda bir başka yönü de kuvvetli olacak. O da son derece kaliteli, aktif bir yeşil alan olacak. Her yaştan vatandaşımız, burada harika bir atmosferde dinlenecekler. Tam 250 bin metrekarelik bir büyük yeşil alanı yeniden tüm İstanbulluların faydasına ve hizmetine sunarak buranın israfçı, rantçı bir anlayışla talan edilmesi ihtimalini tamamen ortadan kaldırdık. Büyüklere Fidanlığı başka bir yönüyle, imalat biçimiyle de değerli.

    MİLLETİN PARASINI MİLLETE DAĞITMAYA DEVAM EDİYORUZ: İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin KİPTAŞ kanalıyla bir başka yerde yapmış olduğu bir kentsel dönüşüm projesinde, oradaki bir firmanın protokolü imzaladıktan sonra kendisine, İstanbul’a bir fayda önererek geliştirdiğimiz bir sosyal sorumluluk projesi kapsamında yaptığımız protokolle bu projeyi hayata geçirdik. Yani bu proje, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin resmi bütçesinden hareketle yapılmış bir yer de değil. Burayı, Türkiye’nin yapı firmalarından MESA projesiyle yaptığımız bir protokolle belediyemizin kasasından bir kuruş çıkmadan karşılıklı protokolle yaptığımızın da altını çizeyim. ‘0-4 yaş arasına arasında çocukları olan annelere İstanbul’da ulaşımı ücretsiz yapacağım’ dediğimde Sayın Cumhurbaşkanı, o zaman da ilçe ilçe gezip miting yapıyordu İstanbul’da. ‘Kimin parasını kime dağıtıyorsun? Bunu yapamazsın’ diye bize meydandan gönderme yaptı. ‘Ben de milletin parasını millete dağıtacağız’ demiştim. Biz hâlâ milletin parasını millete dağıtmaya devam ediyoruz, milletin parasını millete dağıtma konusunda da kararlı bir yönetimiz.

    BÜTÇEMİZE BEREKET GELDİ: O bakımdan bizim bu anlamda yaptığımız usul ve yöntemlerle inanınız ki, bütçemize bereket geldi. O bakımdan biz bu yönüyle de çok değerli bir iş yaptığımızın ve bütçesine bereket getirdiğimiz İstanbul’da çok değerli işlere imza attığımızın altını çizelim. Bizim yönettiğimiz İstanbul’da işlerin böyle yönetildiğini anlatıyoruz her yerde. Kentsel dönüşüm veya başka hususlarda sadece bir avuç insanın kazanmasını değil, aynı zamanda buralardan toplumsal fayda üretmenin de çabasını gösteren bir yönetimiz. Biz aslında görevimizi yapıyoruz. Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk bize öğretmeye hâlâ devam ediyor ve onun iyi bir öğrencisi olma konusunda da kararlıyız. Aynen bize ne öğütlediyse onu yapıyoruz ve çok iyi yapma konusunda da kararlıyız. En iyisini, en doğrusunu yapma konusunda kararlıyız. Tarih boyunca İstanbul’da bağları var, bostanları var, fidanlıkları var, tarihi ormanları, su havzaları var ve böylesi bir şehirdi. Şehrimiz aslında yüz yıllar boyunca böyle tasarlanmıştı.

    UZUN YILLAR YAPMAKTA KARARLI OLDUĞUMUZ İSTANBUL MÜCADELEMİZDE BAŞARILAR DİLİYORUM: Osmanlı dahil sonrasındaki Cumhuriyet döneminde de başlangıçta doğal hayat, tarımla kültürü bir arada yönetmek, denizi yaşamak, şehrimizi doğa, turizm, aynı zamanda kültür, su ve toprak arasında duvarlar ören değil; o duvarları yıkan, birbiriyle uyum içerisinde oluşan bir kentleşme modelini İstanbul’da var etme konusunda kararlıyız. Bunu yaparken Cumhuriyetimizi ve Atatürk’ün büyük vizyonunu da yüzüncü yılından itibaren iddiayla söylüyorum ki, ihya ediyoruz. Cumhuriyet’in bir medeniyet projesi olduğu kadar bir tabiat-insan ilişkisi olduğunu da biliyoruz. Aynı zamanda tabiat-insan uyumu projesi olduğunu da biliyoruz. Tam da bugün dünya ekseninde iklim değişikliğinin yoğun bir şekilde tartışıldığı bir ortamda demokrasinin, Cumhuriyet’in bir iklim değişikliği mücadelesinde nasıl bir güçlü zemin oluşturduğunu da buradan ispat ediyoruz. Bu yönüyle sizlerle birlikte yaptığımız ve inşallah Allah’ın izniyle uzun yıllar boyu da yapmaya kararlı olduğumuz İstanbul mücadelemizde hepinize başarılar diliyorum.”

     

  • ÇORUM’DA BİNAYA YILDIRIM DÜŞTÜ, BİNA SAKİNLERİ KORKU DOLU ANLAR YAŞADI

    ÇORUM’DA BİNAYA YILDIRIM DÜŞTÜ, BİNA SAKİNLERİ KORKU DOLU ANLAR YAŞADI

    ERKAN KARACA

    Çorum’da bir binanın çatısına yıldırım düştü. Yıldırımın düştüğü binanın çatı kısmındaki bacalar parçalara ayrılırken, binada ve çevresindeki apartmanlarda elektrikler kesildi. Binada bulunan dairelerde birçok elektronik eşya zarar gördü. Oturduğu binanın çatısına yıldırım düşen Ali Karakaş, “Baca yıkılmış komple, bacaya yıldırım düşmüş. Bir televizyonumuz çalışmıyor, kombimizin şu an ne durumda olduğunu bilmiyorum” dedi.

    Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün ‘turuncu’ kodla uyardığı Çorum’da beklenen fırtına, merkezde, ilçelerde ve köylerde etkili oldu. Edinilen bilgiye göre; Çorum’da Bağcılar 1. Cadde üzerinde bulunan bir apartmanın çatısına yıldırım düştü. Yıldırımın düştüğü binanın çatı kısmındaki bacalar parçalara ayrılırken, binada ve çevresindeki apartmanlarda elektrikler kesildi. Yıldırım düşmesinin sebep olduğu elektrik kesintisi nedeniyle birçok elektronik cihaz zarar gördü.

    İhbar üzerine olay yerine çok sayıda itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekipleri binanın çatı katı katında incelemelerde bulundu.

    Oturduğu binanın çatısına yıldırım düşen Ali Karakaş, “Ben eve yeni geldim, eşime sordum eşim anlattı bana nasıl olduğunu. Mutfakta otururken kombinin camı dışarıya bakıyor yan tarafta oradan bir alev görmüşler. Şimşeğin çaktığını görmüşler. Kombinin borusuna düştüğünü zannetmişler o esnada kombiden bir patlama sesi geliyor. Üzerindeki malzemeleri fırlatıyor. Televizyonun arkasından bir alev çıkıyor. Buzdolabı da aynı şekilde hemen fişleri çekiyorlar. O şekilde bir patlama olmuş. Büyük ihtimalle bacadan olmuş şimdi arkadaşlar tespit etti. Baca yıkılmış komple, bacaya yıldırım düşmüş yani. Hasar olarak, bir televizyonumuz çalışmıyor, kombimizin şu an ne durumda olduğunu bilmiyorum. Diğerlerini daha tespit edemedik, bakamadık” şeklinde konuştu. Bir diğer bina sakinlerinden Zeynep Güngör ise; “Binaya düşmüş. Gürültü duydum, yer gök sarsıldı. Şakır şakır çaktı. Elektrikli şeylere hep zarar verdi” ifadelerini kullandı.

    Yıldırım düşmesi sonucunda herhangi bir can kaybının olmadığı belirtilirken, olaydan dolayı panik olan bazı vatandaşlara 112 ekipleri tarafından müdahale edildi.

     

  • SALICI: ATATÜRK’ÜN ÇİZDİĞİ ÇERÇEVENİN DIŞINA TAŞIP, GÖÇ SORUNUNU TÜRKİYE’DE DE İSTİSMAR ETMEK İSTEYEN AŞIRI SAĞCILAR OLABİLİR. DİKKATLİ OLMAK ZORUNDAYIZ

    SALICI: ATATÜRK’ÜN ÇİZDİĞİ ÇERÇEVENİN DIŞINA TAŞIP, GÖÇ SORUNUNU TÜRKİYE’DE DE İSTİSMAR ETMEK İSTEYEN AŞIRI SAĞCILAR OLABİLİR. DİKKATLİ OLMAK ZORUNDAYIZ

    Avrupa’daki aşırı sağcıların Türkleri, Müslümanları hedef aldığını anımsatan CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, “Atatürk’ün çizdiği çerçevenin dışına taşıp, göç sorununu Türkiye’de de istismar etmek isteyen aşırı sağcılar olabilir. Dikkatli olmak zorundayız. Çünkü göç sorununu en yakıcı şekilde biz yaşıyoruz. Evrensel değerleri kendisine rehber edinen kurucu liderimiz Atatürk’ün öğretisine her zamankinden daha sıkı sarılmamız gereken zamanlardayız” dedi.

    CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, bugün X hesabından yaptığı açıklamada dünyada aşırı sağ görüşün yükseldiğine dikkat çekti. Türkiye’de göç sorununu istismar etmek isteyen aşırı sağcıların da olabileceğini belirten Salıcı’nın açıklaması şöyle:

    “AŞIRI SAĞ TIRMANIŞTA”

    “Aşırı sağ tırmanışta. Hollanda’da, İtalya’da, İsveç’te, İspanya’da, Fransa’da, Almanya’da başarı elde ediyorlar. Bulaşıcı bir virüse benziyorlar. Avrupa’daki aşırı sağcılar Türkleri, Müslümanları hedef alıyorlar. Bizden nefret etmeleri için ismimizin Ahmet olması, Ayşe olması yetiyor. Kıyılarımıza kadar vuran bu dalgaya karşı uyanık olmak ve göç sorununu istismar edenlere müsaade etmemek zorundayız. İlk iş; Cumhuriyetimizde düzensiz göçle etkili bir mücadele yürütmektir. Pazarlık malzemesi olarak görülen bu meseleyi ulusal bir ciddiyetle ele almaktır. İnsanlık onurunu çiğnemeden bu konuyu yönetebiliriz.

    “ATATÜRK’ÜN ÖĞRETİSİNE HER ZAMANKİNDEN DAHA SIKI SARILMAMIZ GEREKEN ZAMANLARDAYIZ”

    Cumhuriyetimizin ilk yıllarında Nazi rejiminden kaçıp ülkemize sığınanları hatırlayalım. Nitelikli iş gücüne sahip olan bilim insanları Türkiye’ye kabul edilmişti. Türkçe öğrenme şartı vardı. Sonuçta, pek çok kürsüde üniversitelerimize fayda sağlamışlardı. İzlememiz gereken göç politikası tam olarak budur. Atatürk milliyetçiliğinin bize çizdiği yol yeterlidir. Milletimizi aşağı çekecek her şeye ‘Hayır’, muasır medeniyetler seviyesini aşmamızı sağlayacak her şeye ‘Evet’ diyebilmektir. Atatürk’ün çizdiği çerçevenin dışına taşıp, göç sorununu Türkiye’de de istismar etmek isteyen aşırı sağcılar olabilir. Dikkatli olmak zorundayız. Çünkü göç sorununu en yakıcı şekilde biz yaşıyoruz. Evrensel değerleri kendisine rehber edinen kurucu liderimiz Atatürk’ün öğretisine her zamankinden daha sıkı sarılmamız gereken zamanlardayız.”