Blog

  • DENİZ YÜCEL: “VATANDAŞIN CEBİNDEN ELİNİ ÇEKMEYEN AKP’YE DAHA AÇIK SORALIM: SİZ SADECE ZENGİNLERİN HÜKÜMETİ MİSİNİZ?”

    DENİZ YÜCEL: “VATANDAŞIN CEBİNDEN ELİNİ ÇEKMEYEN AKP’YE DAHA AÇIK SORALIM: SİZ SADECE ZENGİNLERİN HÜKÜMETİ MİSİNİZ?”

    CHP Sözcüsü Deniz Yücel, “Ulaştırma Bakanı Sayın Uraloğu demiş ki ‘Otoyolu parası olan kullanır.’ Bu kısa cümleye o kadar çok soru sorulabilir ki. Peki, o otoyollar için neden herkesten vergi alınır? Siz vergiyi herkesten kesip, hizmeti sadece varlıklı gruplara mı götürüyorsunuz? Ne zamandan beri bakanlar, vatandaşı ‘parası olan/olmayan’ diye ayırıyor? Birilerinin parası var, birilerinin yok. Peki bunun suçlusu kim? Vatandaşın cebinden elini çekmeyen AKP’ye daha açık soralım: Siz sadece zenginlerin hükümeti misiniz” dedi. Yücel, tüzük kurultayı ile ilgili olarak; “4 Eylül 2024 tarihinde, PM’mizi Sivas’ta toplama konusunda kararımızı aldık. 5 Eylül 2024 tarihinde tüzük komisyonumuzun son toplantısını yaparak; 6-7-8-9 Eylül tarihlerinde bitişi partimizin kuruluş yıl dönümünde tamamlanacak şekilde, tüzük kurultayımızı gerçekleştirmeyi planladık. Ve 9 Eylül’de tüzük kurultayımız sonrasında da program kurultayımızın hazırlığına yönelik program kurultayımızın ilk toplantısını da yapmaya karar verdik” diye konuştu. Yücel, “Belediye başkan adaylıkları, belediye meclis üyesi adaylıkları ve il genel meclisi aday adaylıklarıyla ilgili başvurularımız süresini, taleplerin yoğun olması ve hâlâ devam etmesi nedeniyle 5 Aralık 2023 tarihine kadar uzatılmasına karar verdik. Af talepleriyle ilgili bugün, içinde Bolu Belediye Başkanı Sayın Tanju Özcan’ın da dahil olduğu 13 arkadaşımızın af talepleri görüşüldü ve 13 arkadaşımızın PM’mizin kararıyla affedilmesine ve yeniden üyeliklerine karar verildi” açıklamasını yaptı.

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Parti Sözcüsü Deniz Yücel, parti genel merkezinde MYK ve PM gündemine ilişkin basın toplantısı düzenledi. Yücel, şunları söyledi:

    “İŞ CİNAYETLERİNİ ‘KADER’ YA DA ‘FITRAT’ İLE AÇIKLAYAN YÖNETİM ANLAYIŞI DEĞİŞMEDİKÇE İŞ CİNAYETLERİNİN ÖNÜNE GEÇEMEYİZ”

    “Pençe-Kilit operasyon bölgesinden gelen acı haberle güne başladık. Hain terör örgütü PKK’nın saldırısında Astsubay Necdet Çalış, Piyade Sözleşmeli Er Emrah Gündüz ve Piyade Sözleşmeli Er Fevzi Kızıltaş’ın şehit olduğunu büyük bir üzüntüyle öğrendik. Kahraman şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun. Geçtiğimiz hafta, Siirt’te, maden ocağında meydana gelen göçükte, 3 maden işçimiz, hayatını kaybetti; 2 işçimizse yaralı olarak kurtuldu. Hayatını kaybedenlere başsağlığı, yaralı olarak kurtulan işçilerimize de acil şifalar diliyoruz. CHP’nin gölge bakanları, Sayın Gamze Taşçıer ve Sayın Deniz Yavuzyılmaz, olayın akabinde hemen Siirt’e gitti ve hayatını kaybeden madencilerimizin acılarını paylaştı. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, ailelere telefonla taziye dileklerini iletti. Üzgünüz çünkü öngörülebilir ve önlenebilir nitelikte bu olay, iş kazası değil; iş cinayetidir. AKP iktidarları boyunca en az 32 bin işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. İş cinayetlerini ‘kader’ ya da ‘fıtrat’ ile açıklayan yönetim anlayışı değişmedikçe iş cinayetlerinin önüne geçemeyiz.

    “CHP İKTİDARINDA ÖĞRETMENLER; HAK ETTİKLERİ STATÜYE, SAYGINLIĞA VE ÇALIŞMA KOŞULLARINA KAVUŞACAKLAR”

    3 gün önce, Öğretmenler Günü’nü kutladık. Milli Eğitim Bakanlığından (MEB) Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Sayın Suat Özçağdaş, 24 Kasım’da bir basın toplantısı düzenleyerek öğretmenlerimizin ve milli eğitim sistemimizin içinde bulunduğu durumu ve CHP’nin çözüm önerilerini kamuoyuyla paylaştı. CHP iktidarında öğretmenler; hak ettikleri statüye, saygınlığa ve çalışma koşullarına kavuşacaklar. Başta, Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak yitirdiğimiz tüm öğretmenleri, saygıyla ve minnetle anıyoruz. Buradan özveriyle çalışan öğretmenlerimize, eğitim emekçilerine saygılarımı ve minnet duygularımızı iletiyoruz. Kıymetli öğretmenlerimizi, geleceği inşa etme mücadelelerini ve öğretmenler gününü kutluyorum.

    “EĞER ORDU İÇERİSİNDE BİR KİŞİ BİLE ATATÜRK’Ü VE İLKELERİNİ SORGULUYORSA O ŞAHSIN ORADA BİR DAKİKA BİLE TUTULMASINA İZİN VERİLMEMELİ, KULAĞINDAN TUTULDUĞU GİBİ KAPININ ÖNÜNE KONULMALIDIR”

    Geçtiğimiz hafta, ‘Bir teğmen grubu, Atatürk rozeti takmayı reddettiği için piyade okulunda kavga çıktı’ iddiası gündeme geldi. Millî Savunma Bakanlığı, (MSB) her ne kadar bu haberi yorumladıysa da sonuç başlatıldığı konusunda bir açıklama yapıldı. Madem böyle bir haber yok, madem böyle bir olay yok, o zaman neyi araştırıyorlar? AKP iktidarına kadar hiç kimse, Türk Ordusu’nun Atatürk’e bağlılığından, askerlerin Atatürk sevgisinden kuşku etmezdi. Bunlar, önce beynini Pensilvanya’daki bir teröriste kiraya vermiş bir grubu, ordunun içine aldılar. Sonra da Türk Ordusu’nun şerefli subaylarına iftiralar attılar ve onları ipe sapa gelmez davalarla cezaevlerine gönderdiler. Şimdi de ‘Orduda hangi tarikat güçleniyor’ sorusu soruluyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) rehberi, sadece akıl ve bilimdir. O aydınlık yolu açan da Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’tür. Eğer ordu içerisinde bir kişi bile Atatürk’ü ve ilkelerini sorguluyorsa o şahsın orada bir dakika bile tutulmasına izin verilmemeli, kulağından tutulduğu gibi kapının önüne konulmalıdır. Mustafa Kemal Atatürk, bu ülkenin de TSK’nın da ortak ve tartışılmaz değeridir. Biz CHP olarak bu konunun da takipçisi olacağız.

    “AKP VE MHP’Yİ BURADAN UYARIYORUZ: VATANDAŞI, ZERRE DAHİ İLGİLENDİRMEYEN KONULARLA GÜNDEMİ MEŞGUL ETMEYİN”

    Bugün, burada, AKP’nin suni gündemini değil, vatandaşın gündemini konuşmak için bir aradayız. AKP iktidarı yıllardır toplumu kamplaştıran, kutuplaştıran, ayrıştıran bir yönetim anlayışıyla vatandaşlarımızı yapay gündemlerle meşgul ederek yaşadıkları sorunları unutturmaya çalıştı. Ancak bu yöntemin, bu zehirli dilin artık yerel seçim öncesinde, ekonomik krizin acı faturasını ödeyen halkımız üzerinde, yeteri kadar etkisinin olmadığı fark etti ki bu sefer de bir anayasa krizini gündeme getirdi. AKP ve MHP arasında tırmanan anayasa krizinin nereye varacağını bilmiyoruz. Ancak şunu biliyoruz, biz bu tartışmanın ve suni gündemlerin tarafı değiliz. Varlığını Anayasa’ya borçlu olup da Anayasa’yı ihlal edenlerle Anayasa değişikliğini tartışmak için masaya oturmamız söz konusu bile olamaz. AKP ve MHP’yi buradan uyarıyoruz: Vatandaşı, zerre dahi ilgilendirmeyen konularla gündemi meşgul etmeyin. Yumurtanın tanesi 7 lira, 30’lu yumurta 210 lira olmuşken; beyaz peynirin kilosu 300, kıymanın kilosu 400 lira olmuşken; seçimlerden bu yana akaryakıt fiyatları yüzde 100 artmışken ve kira artışları son bir yıla kıyasla yüzde 300’leri aşmışken Anayasa değişikliğini ve 50 artı 1’i konuşmaya utanmıyor musunuz? Milletimiz, geçim derdiyle ve hayat pahalılığıyla inim inim inlerken kendi saltanatınızı sürdürme derdine düşmeniz ayıp değil mi?

    “MAVİ MARMARA SALDIRISININ ARDINDAN SICAĞI SICAĞINA, ‘GEMİYE BEN İZİN VERDİM’ DİYEN ERDOĞAN; 6 YIL SONRA, ‘GİDERKEN BANA MI SORDUNUZ’ DİYEN YİNE ERDOĞAN”

    Geçen haftaki basın toplantımızda yaptığımız dış politika yorumlarıyla gördük ki AKP’nin troll ordusunu bir hayli rahatsız etmişiz. Yorumlarımızın doğruluğunu, rahatsız ettiğimiz kitleyle de gördük. Şimdi o trol ordusunu var mısınız biraz daha rahatsız edelim? Erdoğan’ın dış politikada yaptığı geri viteslere bir göz atalım: Daha önce ‘zalim’, ‘firavun’, ‘darbeci’, ‘Onunla asla aynı masaya oturmam’ dediği Sisi ile 2022 Dünya Kupası açılışında tokalaşıp selamlaştığını unutmadık. Mavi Marmara saldırısının ardından sıcağı sıcağına, ‘Gemiye ben izin verdim’ diyen Erdoğan; 6 yıl sonra, ‘Giderken bana mı sordunuz’ diyen yine Erdoğan. Filistin’de yaşanan olaylardan dolayı İsrail’i ‘terör örgütü’ diye eleştiren de Erdoğan; 2022 yılında İsrail Cumhurbaşkanı Yitzhag Herzog’u kabul eden de terör devletine karşılıklı büyükelçi atayan da yine Erdoğan. Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu’nda katledilen ve cesedi dahi bulunmayan gazeteci Cemal Kaşıkçı Cinayetiyle ilgili ‘Bunlar dünyayı enayi zannediyor. Bu millet enayi değil hesabı sormasını bilir’ diyerek ‘Dava dosyasını ve yargılama yetkisini Suudi Arabistan’a vermem’ diyen de Erdoğan; ülkeye sıcak para gelsin diye Türkiye Cumhuriyeti Mahkemelerinin yargı yetkisini ve dava dosyasını Suudi Arabistan’a devreden de Erdoğan. Rahip Brunson ile ilgili Amerika’ya ‘Bu fakir, bu görevde olduğu sürece o teröristi alamazsın’ diyen de Erdoğan; sonra bir gecede Rahip Brunson’u serbest bıraktıran da Erdoğan. 2015’te, Rus savaş uçağı düşürüldüğünde, ‘Özür dilemesi gereken biz değiliz, hava sahamızı ihlal edenlerdir’ diyen de Erdoğan; Haziran 2016’da Putin’e bir mektup gönderip özür dileyen de Erdoğan. Ve 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) olayın finansörü olmakla suçlayan da Erdoğan; 2021 yılında BAE ile 13 ayrı anlaşma imzalayan da Erdoğan.

    “GÜNLERDİR ARA BULUCU OLMAK İÇİN UĞRAŞAN ERDOĞAN VE HAKAN FİDAN’IN DÜŞTÜĞÜ DURUM HİCAP VERİCİ”

    15 Temmuz milletin destanıydı, para sıcak geldi. Milletin destanını bozdurup paraya çevirdi. AKP’nin trollerine bu hafta bir güzellik yaptık. Alın size, Erdoğan’ın R’ye taktığı, geri vites yaptığı dış politika tornistanları. İstedikleri maddeden seçip saldırmaya başlayabilirler. Şimdi, güncel dış politikaya gelecek olursak; geçen hafta bölgemizde en önemli gelişme İsrail-Hamas arasındaki sınırlı ve kısa süreli ateşkesti. Her iki tarafın rehine takaslarını tamamlamasının ardından sona erecek olan ateşkes, 4 günle sınırlı. Dilerim ki kalıcı barışın sağlanması için gerekli diplomatik girişimler ve somut adımlar atılır. Bu süreçte Katar ve Mısır yerine ara bulucu olarak Türkiye’nin yer alması gerekirdi. Ancak Erdoğan’ın güven vermeyen, sürekli u dönüşleriyle dolu dış politikası Türkiye’yi sahanın dışına itti. Umarız, bu hatalardan ders çıkarılır. Hamas’ı bölge ülkeleri dâhil olmak üzere hiçbir devlet başkanı, Erdoğan kadar savunmadı. Almanya ziyaretinde, Alman Cumhurbaşkanı ve Şansölyesi’ne, ‘Siz İsrail ile görüşün, biz de Hamas ile görüşüp ateşkes ve rehine işini halledelim’ diyen Erdoğan’ın; ‘vatanını koruyan mücahitler ordusu’, ‘özgürlük savaşçıları’ olarak tanımladığı Hamas, İsrail ve ABD; ateşkesin sağlanmasındaki katkılarından dolayı Mısır ve Katar’a teşekkür etti. Günlerdir ara bulucu olmak için uğraşan Erdoğan ve Hakan Fidan’ın düştüğü durum hicap verici.

    “ERDOĞAN, FİLİSTİN-İSRAİL SORUNUNU BİR İÇ POLİTİKA MALZEMESİ YAPABİLMEK İÇİN BİR ULUSLARARASI SORUN OLMAKTAN ÇIKARIP DİN SAVAŞLARI HALİNE GETİRMEYE ÇALIŞIYOR”

    Daha önce de bu kürsüden belirttiğimiz gibi, uluslararası bir krizde ara bulucu olmanın ön koşulu; tarafsız olmak, taraflarla iyi diyalog ve iyi ilişkiler geliştirmek ve uluslararası arenada güven veren tavırlarınızdır. Ancak Erdoğan, Filistin-İsrail sorununu bir iç politika malzemesi yapabilmek için bir uluslararası sorun olmaktan çıkarıp din savaşları haline getirmeye çalışıyor. Dış politikayı yıllardır yaptığı gibi iç politika malzemesi haline getiren Erdoğan’ın yaklaşan yerel seçim öncesinde kullanacağı en önemli argümanlardan biri, İsrail-Filistin meselesidir. Biz, Gazze konusunda hamasetten uzak, Filistinlilerin haklarını koruyacak bir politika izleme konusunda kararlıyız. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, Sosyalist Enternasyonal üyesi olan 120 siyasi partinin liderine, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına ilişkin bir mektup göndererek ‘Bu katliamları önlemek için dünyadaki siyasi akrabalarımıza büyük bir görev düşüyor’ dedi. Kalıcı ateşkes için inisiyatif alınması çağrısında bulundu. Biz, elimizden gelen her şeyi yapacağız. Geçen yüzyılda soykırım felaketini yaşayan Bosna da bizim hassas olduğumuz bir yer. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, hafta sonu ‘Devlet Günü’ etkinlikleri çerçevesinde, Bosna Hersek’e gitti ve temaslarda bulundu. Oradan da Filistin mesajı verdi. Biz, Bosna’da yaşananların benzerinin Gazze’de yaşanmaması için herkesin sesini yükseltmesi gerektiğini söylemekten vazgeçmeyeceğiz. Bilge Kral Aliya Izzetbegoviç’in dediği gibi, ‘Unutulan katliam tekrarlanır.’ Bosna’daki soykırımın unutulmaması ve Gazze’de tekrarlanmaması için gereken her adımı, üzerimize düşen her şeyi yapacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın.

    “ASGARİ ÜCRET, İSTİSNAİ ÜCRET OLMAKTAN ÇIKTI. ERDOĞAN TÜRKİYE’SİNDE, OLAĞAN ÜCRET HALİNE GELMİŞ DURUMDA”

    Önümüzde iki önemli süreç var: Biri Meclis Genel Kurulu’nda başlayacak olan bütçe görüşmeleri, diğeri de milyonlarca vatandaşımızı ilgilendiren Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun görüşmeleri. İkisinde de yoksulluğu engelleyecek, toplumu refaha ulaştıracak, halkımıza nefes aldıracak kararlar alınması en büyük temennimiz. Ama AKP iktidarında, bu sürece olumlu bir sonuç çıkacağını düşünmüyoruz. Çalışma Bakanı Sayın Vedat Işıkhan, asgari ücretin yılda bir kere belirleneceğini açıkladı. Enflasyon önlenemezken, dövizdeki artışın önü alınamazken, hayat pahalılığı engellenemezken böyle bir açıklama yapılması abesle iştigaldir. Seçim senesi, 2 kez asgari ücret güncelleniyor, seçimden sonra 1 kez güncelleniyor, acaba neden? Türkiye’de her 2 kişiden 1’i, asgari ücretle çalışıyor. Asgari ücret, istisnai ücret olmaktan çıktı. Erdoğan Türkiye’sinde, olağan ücret haline gelmiş durumda. Yoksulluk sınırının 44 bin lira olduğu ülkemizde, insanlar 11 bin lirayla, yani yoksulluk sınırının 4’te 1’iyle, geçinmeye mecbur bırakılıyor.

    “ASGARİ ÜCRETİN ENFLASYONDAKİ ARTIŞA GÖRE, YILDA EN AZ 2 KEZ İYİLEŞTİRİLMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ”

    Bu hiperenflasyon ortamında, asgari ücrete yıl içinde sadece tek zam yapılarak geçiştirilmesi düşünülemez. Faizi önce düşüren, sonra yükselten, sonra ‘Nas’ diyerek yine düşüren, şimdi yeniden yükselten AKP iktidarının bu derin yoksulluk ve hayat pahalılığında hiç mi sorumluluğu yok? Dövizi uçuran, bütçe açığını büyüten, üretime zerre kadar katkısı olmayan ekonomi politikalarının enflasyonist ortama hiç mi etkisi yok? ‘İşçi ve emekçi yük’müş, enflasyon da onlara verilen ücretler nedeniyle artıyormuş. İşte hükümet bize, tam olarak bunu söylüyor. Biz, CHP olarak asgari ücretin enflasyondaki artışa göre, yılda en az 2 kez iyileştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bir kez daha vurguluyorum: En az 2 kez iyileştirilmesi. Belirlenmesi, tespit edilmesi değil; iyileştirilmesi gerektiğini vurguluyoruz.

    “İTİRAZ ETTİK, SESİMİZİ YÜKSELTTİK VE EMEKLİLER ARASINDAKİ BU AYRIM ORTADAN KALKTI”

    Arttırılması gereken, elbette sadece asgari ücret değil. Emekli maaşları da dul ve yetim aylıkları da günün koşullarına göre yeniden belirlenmek zorunda. Ve tabii ki sosyal yardımlar da aynı şekilde. Ülkemizde, ekonomik krizin bedelini en ağır şekilde ödeyen kesimlerden biri de emekliler. Açlık sınırının altındaki, 7 bin 500 liralık emekli maaşıyla geçim mücadelesi veren milyonlar var. Bu nedenle de emeklilerin önemli bir kısmı, emekli olduktan sonra da çalışmaya devam ediyor. AKP, geçtiğimiz günlerde herkesi ayırdığı gibi emeklileri de ‘çalışan’ ve ‘çalışmayan’ diye ayırdı. Ve çalışmak zorunda olan emeklilere, 5 bin liralık ikramiyeyi vermeyeceklerini söylediler. ‘Bir emekli niye çalışır’ diye oturup düşünüyorlar mı? Emekli vatandaşlarımız, sanki hayat pahalılığında emekli maaşı yetmediği için ikinci bir işte çalışmak zorunda değilmiş de keyfi bir sebeple çalışıyorlarmış gibi. İtiraz ettik, sesimizi yükselttik ve emekliler arasındaki bu ayrım ortadan kalktı. Şimdi sıra emekli maaşlarında. En düşük emekli maaşı, asgari ücret düzeyinde olması, asgari ücretin de insanca yaşanacak sınırlarda olması konusunda ısrarımız ve mücadelemiz devam edecek.

    “SEÇİM MEYDANLARINDA, ‘BU KARDEŞİNİZE VERİN YETKİYİ’ DİYEN ERDOĞAN’IN BUGÜNE KADAR BU YETKİSİNİ KULLANDIĞINI GÖREMEDİK”

    2024 yılı için yeniden değerleme oranı, yüzde 58,46 olarak açıklandı. Cumhurbaşkanı’nın bu oranı yarıya kadar indirmeye etkisi var. Yine 2024 yılı için öngörülen enflasyon oranıysa yüzde 36. Eğer Erdoğan, yeni yıldaki enflasyon hedefinde samimiyse yeniden değerleme oranında da kanuni yetkisini kullansın ve yüzde 50 oranında azaltsın ve halkımız rahatlasın. Seçim meydanlarında, ‘Bu kardeşinize verin yetkiyi’ diyen Erdoğan’ın bugüne kadar bu yetkisini kullandığını göremedik. Görmek istiyoruz.

    “CHP OLARAK ADALETSİZ VERGİ DÜZENİNE İTİRAZIMIZI, YÜRÜYÜŞE DESTEK VEREREK ORTAYA KOYDUK. ALANLARDAKİ MÜCADELEYİ, TBMM’YE TAŞIDIK”

    Bağlantılı olan bir diğer konu da geçtiğimiz günlerde DİSK, ‘Gelirde ve Vergide Adalet’ yürüyüşü düzenledi. Biz de CHP olarak adaletsiz vergi düzenine itirazımızı, bu yürüyüşe destek vererek ortaya koyduk. Alanlardaki mücadeleyi, TBMM’ye taşıdık. Milyonlarca işçi ve emekçinin enflasyon karşısında eriyen maaşlarının bir de vergi yükü nedeniyle azalmasına karşı kanun teklifimizi geçen hafta hazırladık ve Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, Grup Başkan Vekillerimiz ve 130 milletvekilimizin imzasıyla TBMM Başkanlığı’na sunduk. Bu teklifimizle vergi kesintileriyle kuşa dönen ücretlerin düşmesi engellenmiş olacak. İşçi ve emekçilerin alım güçleri korunurken az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınan adaletli bir vergi sisteminin hayata geçirilmesi sağlanacak. Ve kanun teklifimizi Genel Kurul görüşmelerinde, kimlerin buna ‘evet’, kimlerin ‘hayır’ dediğini; kimlerin, milyonlarca çalışanın yanında olduğunu hep birlikte göreceğiz.

    “DOĞUM YARDIMIYLA BİR KUTU MAMA DAHİ ALINAMIYOR. HÜKÜMETSE ‘ÇAĞ ATLIYORUZ, DÜNYA BİZİ KISKANIYOR’ DİYOR”

    Size, çarpıcı bir örnek vereceğim: Sayın Erdoğan yıllardır, ‘3 çocuk sahibi olun’ diyor. Peki devletin yaptığı doğum yardımı ne kadar biliyor musunuz? Sadece 300 lira, yani bugünkü kurla yaklaşık 10 dolar. Üstelik 2015’ten bu yana, bu yardım hiç artmadı. 2015’te dolar ortalama 3 liraydı, yani doğum yardımı 100 dolara tekabül ediyordu. Bugün dolar 30 liraya dayandı, doğum yardımı şu anda 10 dolara tekabül ediyor. Bir kutu mama, ortalama 450 lira. Doğum yardımıyla bir kutu mama dahi alınamıyor. Hükümetse ‘Çağ atlıyoruz, dünya bizi kıskanıyor’ diyor.

    “VATANDAŞIN CEBİNDEN ELİNİ ÇEKMEYEN AKP’YE DAHA AÇIK SORALIM: SİZ SADECE ZENGİNLERİN HÜKÜMETİ MİSİNİZ?”

    Bu kürsüde, her hafta bir bakanın akıllara ziyan açıklamalarına değinmek zorunda kalıyoruz. Ulaştırma Bakanı Sayın Uraloğu demiş ki ‘Otoyolu parası olan kullanır.’ Bu kısa cümleye o kadar çok soru sorulabilir ki. Peki, o otoyollar için neden herkesten vergi alınır? Siz vergiyi herkesten kesip, hizmeti sadece varlıklı gruplara mı götürüyorsunuz? Ne zamandan beri bakanlar, vatandaşı ‘parası olan/olmayan’ diye ayırıyor? Birilerinin parası var, birilerinin yok. Peki bunun suçlusu kim? Vatandaşın cebinden elini çekmeyen AKP’ye daha açık soralım: Siz sadece zenginlerin hükümeti misiniz? Bu bakanların hepsi şaka gibi. Biri, ‘Ülkede yoksul yok’ der; öteki, ‘Otoyollardan sadece zenginler geçsin’ der; bir diğeri zeytinyağı fiyatlarındaki artışı bile görmezden gelir. Başka biri, her gün KYK’lardan zehirlenme haberi gelince, ilgili bakan çıkar ve bu küflü ve kurtlu yemeklerin mevzuata nasıl uygun olduğunu anlatır. Çok merak ediyoruz: Bunları söylerken hiç utanmıyor musunuz? İşte, halktan kopuk Cumhurbaşkanının halktan kopuk bakanları.

    “ŞEYH EDEBALİ’NİN ‘İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN’ SÖZÜNÜ AĞIZLARINDAN DÜŞÜRMEYENLER, DEVLETİN TEMEL GÖREVLERİNİ YERİNE GETİRMİYORLAR, İNSANI YAŞATAMIYORLAR”

    Hepimizi acıya boğan 6 Şubat Depremi’nin üzerinden 10 ay geçmesine rağmen özellikle temiz su konusunda ciddi sorun yaşanıyor. Asgari hijyen koşullarının bile sağlanmadığı Hatay’da, çok ciddi uyuz salgını var. Hatay Tabip Odası Başkanı, acilen önlem alınması gerektiğini söylüyor. Ama ne iktidar ne de iktidarın Sağlık Bakanı bunları duyuyor. Hâlâ enkazların yüzde 70’inden fazlası kaldırılmış değil. Hâlâ insanlar çadırda ve konteynerlerde yaşıyor. Oraları da su bastı. Kışın ortasında yaşanan depremin soğukluğu, hepimizi dondurdu. İnanın, sıcak evlerimizden utanır hale geldik. Depremin üzerinden 10 ay geçti, söz verilen konutlar hâlâ yapılmadı. Barınma, beslenme ve sağlığa erişim sorunu devam ediyor. Şeyh Edebali’nin ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ sözünü ağızlarından düşürmeyenler, devletin temel görevlerini yerine getirmiyorlar, insanı yaşatamıyorlar. 10 aydır feryat figan ağlayan, gözü yaşlı anne Havva Özgür’ün evladını bulamayan beceriksiz ve basiretsiz AKP iktidarına yazıklar olsun. Ölüsüne de razı… Bir anneyi, evladının ölüsüne razı edenlere yazıklar olsun.

    “TAHİR ELÇİ CİNAYETİ’NİN HÂLÂ AYDINLANMAMIŞ OLMASI, ‘HUKUK DEVLETİ MİYİZ, YOKSA FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLER DEVLETİ MİYİZ’ SORUSUNUN YANITIDIR”

    Yarın, insan hakları savunucusu, Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin katledilişinin 8’inci yıl dönümü. Saygıyla ve rahmetle anıyoruz. Tahir Elçi Cinayeti, bu ülke için bir vicdan meselesidir. Tahir Elçi Cinayeti’nin hâlâ aydınlanmamış olması, ‘Hukuk devleti miyiz, yoksa faili meçhul cinayetler devleti miyiz’ sorusunun yanıtıdır. Savaş karşıtı, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına inanan, toplumun ortak hafızasında yer edinen bir hukuk insanının katillerinin cezasız kalmasının yargı sistemine vereceği zarar, nesiller boyu utançla hatırlanacaktır. 2 gün önce, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’ydü. Biz, kadını eve hapsetmek isteyen, kadını sadece aileyle özdeşleştiren anlayışa inat kadının hayatın her alanında olması için elimizden geleni yapmak için çalışıyoruz. Şiddetten arınmış bir yaşamı savunduğumuzu bir kez daha dile getiriyoruz. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın uygulanmasının, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinde iyi hal indirimi ve cezasızlaştırma politikalarından vazgeçilmesinin, toplumsal cinsiyet temelli şiddetin önüne geçilmesinde, gerekli ve zorunlu olduğunu tekrar tekrar hatırlatıyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, kadınlara yönelik şiddet, taciz ve ayrımcılığın ortadan kaldırılması için erkek şiddetiyle mücadele eden tüm kadınları ve erkekleri sevgiyle, saygıyla selamlıyoruz. Mücadelelerini destekliyoruz. Adil ve eşit bir dünyanın en önemli adımının kadın-erkek eşitliği olduğunu çok biliyoruz.

    “4 EYLÜL 2024 TARİHİNDE, PM’MİZİ SİVAS’TA TOPLAMA KONUSUNDA KARARIMIZI ALDIK”

    Bugün MYK toplantımızın ardından PM toplantımızı gerçekleştirdik. PM toplantımız, ben sizlerle basın toplantımıza başladığımda hâlâ devam ediyordu. PM ve MYK gündemimizin konularından biri tüzük kurultayımızdı. MYK toplantımızda ve PM toplantımızda bu konuyu arkadaşlarımızla görüştük, istişare ettik, görüşlerini aldık ve bu konuda kararlarımızı aldık. 4 Eylül 2024 tarihinde, PM’mizi Sivas’ta toplama konusunda kararımızı aldık. 5 Eylül 2024 tarihinde tüzük komisyonumuzun son toplantısını yaparak; 6-7-8-9 Eylül tarihlerinde bitişi partimizin kuruluş yıl dönümünde tamamlanacak şekilde, tüzük kurultayımızı gerçekleştirmeyi planladık. Ve 9 Eylül’de tüzük kurultayımız sonrasında da program kurultayımızın hazırlığına yönelik program kurultayımızın ilk toplantısını da yapmaya karar verdik.

    “TANJU ÖZCAN’IN DA DAHİL OLDUĞU 13 ARKADAŞIMIZIN PM’MİZİN KARARIYLA AFFEDİLMESİNE VE YENİDEN ÜYELİKLERİNE KARAR VERİLDİ”

    Diğer gündem maddelerinden biri: Belediye başkan adaylıkları, belediye meclis üyesi adaylıkları ve il genel meclisi aday adaylıklarıyla ilgili başvurularımız süresini, taleplerin yoğun olması ve hâlâ devam etmesi nedeniyle 5 Aralık 2023 tarihine kadar uzatılmasına karar verdik. Diğer bir gündem maddesi; PM’mizin bir prensip kararı vardı. Partimizin kuruluş yıl dönümü ve 100’üncü yıl dönümü nedeniyle prensip olarak bir 100’üncü yıl affı konusunda bir prensip kararı almıştık. Af talepleriyle ilgili bugün, içinde Bolu Belediye Başkanı Sayın Tanju Özcan’ın da dahil olduğu 13 arkadaşımızın af talepleri görüşüldü ve 13 arkadaşımızın PM’mizin kararıyla affedilmesine ve yeniden üyeliklerine karar verildi.”

    “ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE HER İKİ LİDER BİR ARAYA GELEBİLİRLER”

    Yücel, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Yücel, “Özgür Özel ve Meral Akşener görüşmesi ne zaman olur” sorusuna şu yanıtı verdi:

    “Biz geçmişte ittifak ortaklığı yaptığımız ya da bu ülkedeki mevcut düzenin değişmesi gerektiğini düşünen tüm siyasi partilerle temaslarımızı sürdürüyoruz, sürdürmeye devam edeceğiz. İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener’in Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in Kurultay’da seçildikten, göreve geldikten sonra ‘Hayırlı olsun’ dediğini kamuoyuyla paylaşmıştık. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde her iki lider bir araya gelebilirler. Ancak şu an için bu konuda bir tarih ya da gün vermem mümkün değil.”

    CHP Sözcüsü, “Af kapsamında partiye dönen diğer isimlerin” sorulması üzerine, şunları söyledi:

    “Şu anda liste yanımda yok. Ancak kamuoyunun dikkatle takip ettiği birikim olduğu için Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın ismini paylaştım. Diğer arkadaşların da partide, geçmişte çeşitli görevleri vardır. PM toplantısı bittikten sonra, partimizin yetkilileri bu isimlerin listesini basınla ve kamuoyuyla paylaşırlar.”

    “KILIÇDAROĞLU’NUN DA AF KONUSUNDA OLUMLU BİR GÖRÜŞÜ OLDUĞUNU BİLİYORUM”

    Yücel, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, Tanju Özcan’ın affı ile ilgili CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in CHP 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşüp görüşmediğinin sorulması üzerine şunları söyledi:

    “Böyle bir görüşme olduğunu biliyorum. Sayın Tanju Özcan’ın affını, PM’nin gündemine getirmeden önce, böyle bir görüşme yapıldığını biliyorum. Geçmiş dönem Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun da af konusunda olumlu bir görüşü olduğunu biliyorum.”

     

  • ATAKUM BELEDİYESİ ŞİDDETE GÖZ YUMMUYOR

    ATAKUM BELEDİYESİ ŞİDDETE GÖZ YUMMUYOR

    Atakum Belediye Başkanı Cemil Deveci, Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Sendika Sözleşmesi’nin ardından ‘Yerel Yönetimlerde Şiddet ve Tacizi Önlemeye Yönelik’ Politika Belgesi’ne de imza attı. 

    Samsun’da Avrupa Yerel Yaşamda Kadın Erkek Eşitliği şartını imzalayan ilk belediye olan  ve “Yerel Yönetimlerde Kadınları Güçlendiriyoruz” projesi kapsamında Eşitlik Eylem Planı’nı adım adım uygulayan Atakum Belediyesi, çalışmalarına aralıksız devam ediyor. Kadını toplumda güçlendirecek birbirinden önemli projelerine öncülük eden Başkanı Cemil Deveci, Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Sendika Sözleşmesi’nin ardından Yerel Yönetimlerde Şiddet ve Tacizi Önlemeye Yönelik Politika Belgesi’ne de imza attı. Başkan Deveci, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) yerel yönetimlere gönderdiği Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi (ILO C 190) ve 206 sayılı Tavsiye Kararı’nın maddelerini hayata geçirmek için hazırladığı politika belgesini, Özgecan Kadın Danışma Merkezi çalışanları, gönüllüleri ve dernek başkanlarıyla beraber imzaladı.

    “DÜNYANIN MERKEZİNDE KADIN VAR”

    Başkan Deveci, yaptığı konuşmada tavsiye niteliğinde olan maddelerin birçoğunu Atakum Belediyesi olarak hayata geçirmeye devam ettiklerini vurgulayarak, şöyle devam etti:

    “Bir ülkede otoriterleşme kararı verilmişse önce kadına baskıyla başlanır. Otoriterleşmiş tüm ülkelere bakın, önce kadından başlamışlar. Dünyanın merkezinde kadın var. Biz bunu henüz daha fark etmedik. Pek çok alanda kadınlar da fark etmedi. Kadınların biraz daha öne çıkması gerekiyor. Türk kadını bunu hak ediyor. Kurtuluş Savaşı’nda Türk kadını, kocasıyla oğluyla beraber cephede. Türk kadını Avrupa’da, Türkiye’de ilk kez siyasi parti kuruyor. Bu tarihsel gelişime rağmen içinde bulunduğumuz günlerde her gün bir kadın öldürülüyor.” 

    “SORUMLULUKLARIMIZI BİZE HATIRLATIYOR”

    Kadınlara haklarına sahip çıkma çağrısında bulunan Başkan Deveci, “Başka hiçbir ülkede olmayan ortak değerimiz var. Mustafa Kemal Atatürk ve onun kurduğu Cumhuriyet. Onun kurduğu Cumhuriyette kadın erkek eşit. Bugün değil 100 yıl öncesinden bu tarafa. Biz kendi hakkımızı kullanamamışız. Bu bildirge, bizim sorumluluklarımızı bize hatırlatıyor. Bunu yapalım” diye konuştu.

     

  • İBB MECLİSİ, GAZZE’YE İNSANI YARDIM YAPMA KARARI ALDI

    İBB MECLİSİ, GAZZE’YE İNSANI YARDIM YAPMA KARARI ALDI

    İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi, İsrail-Filistin arasında yaşanan savaştan etkilenen insanlara, insani yardım yapma kararı aldı.

    İBB Meclisi, kasım ayı görüşmeleri 2. Başkanvekili Ömer Faruk Kalaycı başkanlığında Saraçhane’deki Belediye Binası’nda yapıldı. İBB Dış İlişkiler Müdürlüğü’nün, Gazze’ye insani yardım teklifini içeren rapor görüşüldü. Teklifte, İBB’nin yapacağı yardımın Gazze’ye Kızılay aracılığıyla iletilmesine karar verilmesi tartışmalara neden oldu.

    “TEKLİFTEN KIZILAY’IN BİLE HABERİ YOK”

    Oylama öncesi söz alan CHP Meclis üyesi Filiz Öztürk Çelik, insani yardımın Kızılay aracılığıyla gönderilmesine tepki göstererek şunları söyledi:

    Gazze’de bir insanlık dramı yaşanıyor ve bu dram Gazze’de 2 milyondan fazla insanı etkiliyor. Özellikle kadınlar ve çocukları. Bu şartlara bir nebze katkıda bulunuruz ümidi ile Dış İlişkiler Müdürlüğü tarafından meclisimize, Gazze’ye, su, gıda, ilaç, elektrik, tıbbi yardım yapılması yönünde bir teklif geldi. Fakat teklif kabul edilmekle beraber bu yardımın Kızılay üzerinden yapılması komisyonumuzca karara bağlandı. Bunu anlayabilmek mümkün değil. Ne yazık ki AKP hükümeti tarafından yönetilen ülkemizde Kızılay’ın adı, çadır, battaniye satan, her türlü yolsuzlukla gündeme gelen, Ensar Vakfı üzerinden vergi kaçırmak mı dersiniz veya İsmail Ağa Cemaati’ne bağlı vakıflarda, derneklerde Kızılay’a ait yardım ürünlerinin bulunması mı dersiniz, pek çok skandallarla anılan bir kurum. Her türlü sel ve felaketin ardından ivedilikle iban verip yardım istemesine karşın kendi bünyesinde bulunan çok kıymetli taşınmazları vatandaşlara bağışlayan bir kurum. Söylediklerimin tamamı Kızılay tarafından da kabul edildi. Kızılay’ın bile kendisine böyle bir görevin verildiğinden haberi yok. Kızılay’ın bu konuda bir talebi ve beklentisi yok iken neden İBB’nin yapacağı yardımlar Kızılay Derneği üzerinden yapılmak istenir? Kızılay’ın İstanbul’da topladığı yardımları, İBB tarafından, ‘Verin biz dağıtacağız’ denilebilir mi? Kızılay’ın böyle bir talebi yokken durumdan vazife çıkarmaktan başka bir şey değildir. O yüzden raporun öncelikle müdürlüğümüzden geldiği şekli ile oylanmasını bu konuda karşı teklifimizin olduğunu belirtmek isterim.”  

    Çelik’ten sonra söz alan AKP Meclis üyesi Hukuk Komisyonu Başkanı Muhammet Kaynar, “Kızılay yalnızca Türkiye’ye mahsus bir organizasyon değildir. Dünyada Müslüman ülkelerin tamamında var. Mesele zaten Kızılay’ı eleştirmek değil buradan ucuz siyaset yapmak. Türkiye’deki bütün yardım kuruluşları zaten buraya Kızılay üzerinden yardım yapıyor. Komisyon raporuna yardım faaliyetinin Türkiye Kızılay Derneği ifadesinden gelmek üzere ve veya AFAD aracılığıyla yürütülmesi şekliyle düzeltilerek oylanmasını teklif ediyorum” dedi.

    “İBB’NİN DAĞITACAK GÜCÜ VE ALTYAPISI VAR”

    İBB CHP Mesut Kösedağ ise “Savaştan bahsediyoruz. Bu işin siyaseti olmaz. İBB’nin bu yardımları alıp bölgeye götürüp dağıtacak gücü, kudreti ve altyapısı var. Bunu yaparken zaten AFAD ile bir koordinasyon yapılacaktır. Şüphesiz Kızılay da yardım yapıyordur. Bunda bir sorun yok. İBB olarak biz oraya yardımımızı yapalım. Teklifi komisyondan geldiği gibi oylayalım” dedi. 

    İBB Dış İlişkiler Müdürlüğü’nün teklifi, AKP’li Hukuk Komisyonu Üyesi Muhammet Kaynar’ın düzelttiği haliyle oy çokluğu ile kabul edildi.

  • AKSARAY DAMIZLIK SIĞIR YETİŞTİRİCİLER BİRLİĞİ BAŞKANI KAYAN: “DEVLETİMİZ NASIL ETİ, SÜTÜ SABİT TUTMAYA ÇALIŞIYORSA YEM FİYATLARINI DA SABİT TUTSUN”

     KEMAL ONUR ATALAY

    Aksaray Damızlık Sığır Yetiştiriciler Birliği Başkanı Bekir Kayan, “Devletimiz nasıl sütü, eti sabit tutmaya çalışıyorsa yem firmalarını da sabit tutsun. Girdilerimiz belli, bir çuval yem 400-450 lira. Mısır neredeyse 6 bin TL. Bunlar bence haksız kazanca giriyor. Burada üreticileri de düşünmemiz gerekiyor” dedi.

    Aksaray Damızlık Sığır Yetiştiriciler Birliği Başkanı (DSYB) Başkanı Bekir Kayan, üreticilerin sorunları ve verilen desteklere ilişkin açıklama yaptı. Kayan, şunları söyledi:

    “DESTEKLERDEN FAYDALANMAK İÇİN AŞILARIN DOĞRU YAPILMASI LAZIM”

    “Buzağı desteği 2023 yılında 750 liradan bin 700 liraya kadar, soy kütüğü hizmet bedeli olarak da 400 lira gibi bir rakam düşünülüyor. Onunla birlikte 2 bin 100 liraya kadar çıkarılacak. Üreticimiz bundan faydalanacak, tabi bundan faydalanmak için aşıların doğru yapılması lazım. İki doğum arasında 600 günü geçmemeleri gerekiyor. İlk doğumda 960 günü geçmemesi gerekiyor. Suni tohumlama yaptırırsa 400 TL destek, Damızlık Birliği’ne üye olup ve tohumlarını kullanırlarsa ekstra nerdeyse 600 TL’ye kadar fark çıkıyor. Üreme parametresine uyarsa 300 TL, uymazsa 750 TL. En düşük 750, en yükseği kurallara uyduğu sürece 2 bin 100 liraya kadar çıkıyor. Burada Damızlık Birliği’nin bir farkı oluşuyor. Damızlık Birliği üyesiyse, tohumlamayı da bünyemizde yapıyorsa 600 lira gibi bir para kazanıyorlar.

    “SUNİ TOHUMLAMAYA ÇOK DİKKAT ETMEMİZ GEREKİYOR”

    Kaliteli güzel ırklar elde etmemiz için suni tohumlamaya çok dikkat etmemiz gerekiyor. Suni tohumlamanın çok pahalı olduğu söyleniyor. Diğer illere kıyasla Aksarayımızda yüksek değil. Veteriner Odası hekimleri ile yaptığımız anlaşmalarla belli bir miktarda suni tohumlama yapılıyor ama sürünün ve işletmenin geleceği açısından suni tohumlama yapmalıyız çünkü biz Avrupa’ya gittiğimiz zaman neye bakıyoruz; pedikürlerine, hayvan verimi, kalitesi nasıl, genetik yapısı nasıl buna bakıyoruz ama bunların ne genetik yapısı tutuyor ne de tohumlama yaptırılıyor. O zaman da belirli bir müddet sonra çiftliği yenilemek zorunda kalıyor. Üretim uzun soluklu bir iştir. Üreticilerimizin işlerini daha kaliteli ve düzenli yapmalarını rica ediyorum.

    “DEVLET, YEM FİYATLARINI DA SABİT TUTMALI”

    Yem fiyatlarına son aylarda 35-40 TL gibi bir zam geldi. Bizim sütümüzde de yeni bir zam yok. Devletin açıkladığı fiyat 6 aydır aynı şekilde. Ülkemizde enflasyon yüzde 60’larda. Her 6 ayda asgari ücrete zam gelirken süt üreticilerimizin fiyatları hala devletimiz tarafından sabit tutulmakta. Piyasa şartlarına göre hayvanlar kesildiği için sütte de azalma olduğu için süt fiyatları rekabete girdi. Biraz olsun fiyatlar artışa geçti. Ulusal Süt Konseyi’nin açıkladığı fiyattan biraz yukarıya geçti. Üreticilerimiz biraz daha rahatladı ama yem fiyatları boş durmuyor. Hemen arka arkaya zamları yaptıkları için aldığımız yeni süt fiyatlarını geride bırakmış oldu. Üreticilerimiz bu konuda çok mağdurlar. Devletimiz nasıl sütü, eti sabit tutmaya çalışıyorsa yem firmalarını da sabit tutsun. Girdilerimiz belli, bir çuval yem 400-450 lira. Mısır neredeyse 6 bin TL. Bunlar bence haksız kazanca giriyor. Burada üreticileri de düşünmemiz gerekiyor. İnsanlar hayvanlarını keserlerse onlar da yem satacak üretici bulamayacaklar. Yaşat ki yaşayasın. Üreticiyi yem firmaları yaşatmazsa kendileri de bir gün aynı yere gelir. Yem fiyatlarını daha makul yaparlarsa üreticilerimiz daha da rahatlayacaklar.”

    “YABANCI UYRUKLU İŞÇİLER ÇALIŞTIRIYORUZ”

    Üreticilerin işçi bulma konusunda büyük sorunlarla karşı karşıya kaldığını söyleyen Kayan, “Yabancı uyruklu işçiler çalıştırıyoruz, yerli işçilerimiz yanaşmıyor hayvancılık zor diye. Bizim yabancılara verdiğimiz en az ücret 15 bin TL. Evi bizden, suyu, elektriği, kömürü bizden. Bir işçinin maliyeti 20 bin lirayı geçiyor. Kendi insanlarımıza gel çalış dediğimiz zaman ‘şehirde olsun aç kalayım’ diyorlar. Tarım sektöründe ve hayvancılık sektöründe yeni bir uygulama getirilirse bizler seviniriz. Üreticilerimiz açısından hem üretim durmaz hem daha iyi olur diye düşünüyorum” dedi.

     

  • TÜDİP, ADIYAMAN VE HATAY’DA DEPREMZEDE ÇOCUKLARI ZİYARET ETTİ

    TÜDİP, ADIYAMAN VE HATAY’DA DEPREMZEDE ÇOCUKLARI ZİYARET ETTİ

    Türk-Dünya İş Kadınları Platformu (TÜDİP) Yönetim Kurulu üyeleri, Kahramanmaraş depremlerinden etkilenen Adıyaman ve Hatay’da depremzede çocukları ziyaret etti. 

    TÜDİP Yönetim Kurulu üyeleri Gülnur Kamaşak, Seycan Tanfer, Esra Çiftçi Aslan ve Şebnem Akman Balta, ilk olarak Adıyaman Belediye Başkanı Süleyman Kılınç’la makamında bir araya geldi.  

    Ardından Kahta Atatürk İlkokulu’nu ziyaret eden TÜDİP Yönetim Kurulu üyeleri, ihtiyaç sahibi depremzede çocuklara hediyelerini dağıttılar. Daha sonra Hatay’ın Samandağ ilçesine geçen TÜDİP heyeti, Mağaracık İlkokulu’nu ve ardından Hatay Antakya Şehit Coşkun Akşit Ortaokulu’nu ziyaret etti. Çocukların mutlulukları karşısında gözyaşlarını tutamayan TÜDİP’li kadınlar, “Çocuklar bizim geleceğimiz. Mutlu çocuklar, mutlu yarınlardır” mesajı vererek bu organizasyonda kendilerine destek olan diğer platform üyelerine teşekkür ettiler. 

  • ÇİĞLİ BELEDİYE BAŞKANI UTKU GÜMRÜKÇÜ’DEN “KADINA ŞİDDETE HAYIR” İMZASI

    ÇİĞLİ BELEDİYE BAŞKANI UTKU GÜMRÜKÇÜ’DEN “KADINA ŞİDDETE HAYIR” İMZASI

    Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü, ‘CHP Yerel Yönetimlerde Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizi Önlemeye Yönelik Politika Belgesi’ni imzaladı.

    Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında Yerel Yönetimlerde Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizi Önlemeye Yönelik bir ‘Politika Belgesi’ hazırlayarak CHP yönetimindeki belediyelere gönderdi. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi ve 206 sayılı Tavsiye Kararı’nın maddelerini hayata geçirmek amacıyla hazırlanan bu politika belgesini tüm Cumhuriyet Halk Partili Belediye Başkanları imzalayacak. Bu kapsamda Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü de belgeye imza attı.

    “KADINLARIN EŞİT HAK VE ÖZGÜRLÜKLER MÜCADELESİNDE YANLARINDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ” 

    Belgenin kapsamı hakkında bilgi veren Gümrükçü, “Bu politika belgesi; kadınlara yönelik şiddet ve tacize karşı gerekli önlemlerin alınmasını, önlenemediğinde uygulanacak yaptırımları taahhüt altına alıyor. Çiğli Belediyesi olarak, bu politika belgesinde yer alan ilk 6 maddeyi biz zaten toplu iş sözleşmemizde uygulamaya koymuştuk. Bir tek yedinci madde yoktu onu da bu imzaladığımız sözleşme ile hayata geçireceğiz. Kurum içerisinde toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimlerimiz de devam ediyor. Çiğli’de kadınların hayatın her alanında güçlü olması adına sürdürdüğümüz hizmet ve projelerin yanı sıra şiddet mağduru kadınlara yönelik psikolojik danışmanlık hizmetinde bulunuyoruz. Eğitici ve bilgilendirici seminer ve toplantılar düzenliyoruz. Cumhuriyet Halk Partili yerel yönetimler attıkları bu imza ile çalışanları için toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı, şiddet ve tacizden arındırılmış, insan onuruna yakışır bir çalışma ortamı sağlamayı taahhüt ediyor. Böyle bir sözleşmeyi imzalamaktan dolayı son derece mutluyum. Partimizin almış olduğu bu kararın örnek olmasını ve ülkemizdeki bütün belediyelerde uygulanmasını diliyorum. Kadınlar maalesef ülkemizde yeterince iş hayatına katılamıyor, katıldığında ise fiziksel ya da psikolojik tacize ya da baskıya uğrayabiliyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere hedef gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine ulaşabilmemiz için hayatın her alanında kadın-erkek eşitliğini sağlamamız gerekiyor. Kadınların eşit hak ve özgürlükler mücadelesinde her zaman yanlarında olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

  • GENÇ EĞİTİM SENDİKASI İLK GENEL KURULUNU YAPTI

    GENÇ EĞİTİM SENDİKASI İLK GENEL KURULUNU YAPTI

    Genç Eğitim Sendikası, 1. Olağan Genel Kurulu’nu 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde yaptı.  

    Genç Eğitim Sendikası’nın 1. Olağan Genel Kurulu’na, Kamu Birliği Federasyonu Genel Başkanı Osman Kaya ve konfederasyon çatısında bulunan Genç Sağlık Sendikası, Adaletsen, Adil Habersen, Genç Belediyesen, Divasen’in yönetim kurulu üyeleri de katıldı. 

    Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan genel kurulda divan kurulu adaylıkları alındıktan sonra divan seçimi oy birliğiyle yapıldı. Divan başkanının gündemi okumasının ardından Kamu Birliği Konfederasyonu Genel Başkanı Osman Kaya, Genç Eğitim Sendikası Genel Başkanı Aras Ali Altıntaş ve yönetim kurulu üyeleri konuşmalarını yaptı. 

    Genç Eğitim Sendikası Genel Başkanı Ali Aras Altıntaş, kurula hitaben yaptığı konuşmada şunları söyledi: 

    Sendikacılık, çalışanların ortak çıkarlarını ve haklarını savunarak çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirmek için örgütlendikleri ekonomik-demokratik örgütlerdir. Burada vurgulanan durum, temsil edilen kesimin çalışan olduğu, amacın ise onların çıkarlarını gözeterek, haklarını savunarak yaşam koşullarının iyileştirilmesidir. Fakat geçmişten bugüne süren sendikacılık anlayışı maalesef bu çizgiden giderek uzaklaşmaya başlamıştır. Öyle ki bugün geldiğimiz noktada eğitimcilerin yaşam koşullarının içler acısı olduğu, her çevirdiğimiz gazete sayfasında, açtığımız her haber kanalında, çalıştığımız kurumlarda gördüğümüz şiddet-intihar vakaları; öğretmen olmak için lisans eğitimini tamamlamış ancak diploması yalnızca bir müsvedde olmaktan öteye gitmeyen, atanamayan öğretmenlerin durumlarına baktığımızda, ailesinden 22 yaşına kadar maddi destek alan, ardından Kamu Personeli Seçme Sınavı’nı başarıyla hatta yüksek notla tamamlayan, sonrasında mülakattan 40-50 gibi tarifi komik puanlarla elenenleri gördüğümüzde, hakkını alamayan, eğitim kurumlarının çatısı altında çalışan, memurlar, güvenlik görevlileri, eğitim alanına bir şekilde dokunanların durumunu göz önünde bulundurduğumuzda bu sendikayı kurmayı bir zorunluluk olarak gördük. Ülkenin dört bir yanına gönderdiğimiz bildiriler sonucunda teşkilatlanmaya başladık. Medyada, Meclis’te, sokakta, okullarda derdimizi anlatmak için mücadeleye başladık. Yıllardır süregelen köhne sendikacılık anlayışına yeni bir soluk getirmek amacıyla kıymetli dostum ve aynı zamanda başkan yardımcılık görevini üstlendiğim Kamu Birliği Konfederasyonu’nun başkanı Osman Kaya ile yüz bin kişilik bir memur ordusu kurduk. Gazi Mustafa Kemal, bundan bir asır önce ‘Milletleri kurtaranlar, yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet, henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanamamıştır’ dedi. Bir asır önceden elimizde kurtuluşun reçetesi var, ama belli ki hiçbirimiz bu reçeteyi okuyamıyoruz. Bu reçeteye rağmen bugün milletin en ihtiyacı olduğu anda eğitimcilerin bu durumuna sessiz kalmak vicdanımıza sığıyorsa, öğretmenler gününde günün anlam ve önemine binaen yapılan tek jestin öğretmene hazırlanan basit bir önlük olduğunu görmek kalbimizi sızlatmıyorsa, her hafta başka bir beldeden başka bir eğitimcinin şiddete maruz kaldığını duymak bizi geceleyin yataklarımızda sancılar içerisinde kıvranacak hale getirmiyorsa, sırf mülakat yüzünden hayal ettiği mesleği icra edemeyen, KPSS’de derece yapmış bir gencin intiharı bizi uykumuzdan uyandırmıyorsa daha ne olacak da uyanacağız, daha ne olacak da harekete geçeceğiz; sorarım sizlere? 

    Genciz, doğru bildiğimizi haykırıyoruz. Bugün gençlerle sendika kuruyoruz dediğimizde iş bilmeyiz sanıyorlar. Anayasal hakkımızı kullanıp taleplerimizi ilgili birimlere iletmek için gece gündüz çalışan; ellerinde yalnızca umut, önlerinde çok kısık bir ışık bulunan teşkilatımızla sağlam adımlarla ilerliyoruz. 

    Aramıza katılmak isteyenlere ‘sen şu dindensin, falanca görüştensin, ahbabın buymuş, duruşun eğriymiş’ demeyeceğiz. Aynı görüşte olmayanlarla biz olacağız, onları ötekileştirmeyeceğiz. Yarınlara bir meşale yakacağız; binleri, onbinleri, yüzbinleri aydınlatacağız. Yere düşmekten her tarafı yara bere olmuş eğitimcinin yaralarını saracağız. Sendikada üye-başkan değil, abi-kardeş olacağız. Birlik olacağız ve hakkımızda kurulan eğri planları bozacağız. Memleketin üstündeki umutsuz bulutları bertaraf edip güneşi beraber selamlayacağız. Bir gün uyandığımızda güneş hepimizi selamlayacak. Birlikte güçleneceğiz, birlikte savaşacağız, birlikte kazanacağız; çünkü biz, birlikte güzeliz.” 

    Konuşmaların ardından delegeler oylarını kullandı. Genel kurulda yapılan seçim sonucunda Aras Ali Altıntaş (genel başkan), Esin Sarıoğlu (öğretim görevlisi), Ünsal Deniz (öğretim görevlisi), Mehmet Fatih Arslan (üniversite şube müdürü), Mehtap Selçuk (psikolojik danışman), Cemil Yılmazoğlu (öğretmen), Yusuf Kaya (öğretmen) yönetim kurulu üyeliklerine seçildi. 

  • KONAK BELEDİYE BAŞKANI ABDÜL BATUR’DAN KORDON ESNAFINA AFET DESTEĞİ: 3 AY İŞGALİYE ÜCRETİ ALINMAYACAK

    KONAK BELEDİYE BAŞKANI ABDÜL BATUR’DAN KORDON ESNAFINA AFET DESTEĞİ: 3 AY İŞGALİYE ÜCRETİ ALINMAYACAK

    Hafta sonu şiddetli yağışın etkisiyle işyerlerini su basarak büyük zarara uğrayan Kordon esnafını ziyaret eden Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, esnafa destek olmak için üç ay süreyle işgaliye ücreti almayacaklarını açıkladı.

    Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, hafta sonu İzmir’de etkisini gösteren şiddetli yağış ve fırtınanın ardından denizin taşması sonucu işyerlerini su basarak büyük zarara uğrayan Kordon esnafını yalnız bırakmadı. Esnafı ziyaret ederek, geçmiş olsun dileklerinde bulunan Başkan Batur, zarara uğrayan işyeri sahiplerinden üç ay süreyle işgaliye ücreti almayacaklarını açıkladı. Batur, afetle boğuşan esnafın yaralarını sarmak için ellerinden ne geliyorsa yapmaya kararlı olduklarını vurguladı.

    “YERİMİZ ESNAFIN YANIDIR” 

    Konak Belediyesi olarak yaşanan her zorlu süreçte esnafa destek olduklarını vurgulayan Batur, “Son dönemde hem doğal afetlerle hem ülkemizin içine sürüklendiği ekonomik krizle boğuşuyoruz. Biz tüm bu zorlu süreçlerde her zaman esnafımızın yanında olduk. Pandemi döneminde kepenkleri açamayan esnafımızdan o zaman da işgaliye bedeli almamıştık. Konak Belediyesi olarak, Abdül Batur olarak yerimiz bellidir ve bu yer her zaman esnafın yanıdır. Esnaf kardeşlerim, bu zorlu ekonomik koşullarda zaten her gün akşam evlerine ekmek götürmek için canla başla çalışıyor. Biz de yaraları bir nebze olsun saralım diye düşünerek afetten zarar gören bölge esnafımızdan üç ay işgaliye ücreti almamaya karar verdik. Esnafın zararı gerçekten büyük. Bu bir afet. 2-3 ay içinde ancak toparlanabilirler. Biz de bu şekilde işgaliye almayarak toparlanmalarına yardımcı oluruz diye düşündük. Esnaf kardeşlerime geçmiş olsun diyor, bir an önce bol kazançlı günlere dönmelerini diliyorum” diye konuştu.

    Batur bölgeyi ziyareti sırasında işyerlerini inceleyerek, Kordon esnafından uğradıkları zararı ayrıntılarıyla dinledi. Esnaf benzer bir afeti bir daha yaşamamak için deniz suyunun bölgeye taşmasını önleyecek gerekli önlemlerin bir an önce alınmasını isterken, Batur’a da her zaman yanlarında olduğu için teşekkür etti.

  • NARLIDERE BELEDİYE BAŞKANI ALİ ENGİN ŞİDDETİ VE TACİZİ ÖNLEME POLİTİKA BELGESİNİ İMZALADI

    NARLIDERE BELEDİYE BAŞKANI ALİ ENGİN ŞİDDETİ VE TACİZİ ÖNLEME POLİTİKA BELGESİNİ İMZALADI

    Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin, ‘CHP Yerel Yönetimlerde Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizi Önlemeye Yönelik Politika Belgesi’ni imzaladı. Engin, “İmzacısı olduğumuz belgenin şiddetin önlenmesinde, insan merkezli bir çalışma ortamı yaratmada, eşit katılımın ve eşit fırsatların olduğu bir düzen sağlamada öncü rol oynayacağına inanıyoruz” diye konuştu.

    Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin,  Cumhuriyet Halk Partisi tarafından hazırlanan, ‘CHP Yerel Yönetimlerde Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizi Önlemeye Yönelik Politika Belgesi’ne imza attı. Politika Belgesine göre CHP’li belediyeler Uluslararası Çalışma Örgütü’nün ilgili sözleşmesini (ILO 190) uygulayacak, cinsiyet eşitliği eğitimi verecek, şiddet mağduru çalışanı gözetecek, hukuki ve psikolojik destek sağlayacak ve yüzde 50 cinsiyet kotası hedefleyecek. Başkan Engin, her zaman demokrasiden ve eşitlikten yana olduklarını ifade ederek, söz konusu belgenin CHP’li belediyeler için bir rehber görevi göreceğini ifade etti.

    “NARLIDERE’YE ÇOK YAKIŞACAK”

    Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında ve bu konuda çeşitli politikalar üretilmesi noktasında önemli adımlar attıklarını söyledi. Engin, “Yaklaşık 5 ay önce Avrupa Belediyeler ve Bölgeler Konseyi (CEMR) Yerel Yaşamda Kadın-Erkek Eşitliği Şartına imza atmıştık. Şimdi de CHP Yerel Yönetimlerde Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizi Önlemeye Yönelik Politika Belgesine imza atıyoruz. Attığımız bu imzalar bize büyük bir sorumluluk da yüklüyor. Sorumluluklarımızın bilinciyle birçok çalışma gerçekleştiriyoruz. Narlıdere Belediyesi olarak kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasında en önemli unsurlarından birinin kadınlara istihdam yaratmak olduğunu düşünüyoruz. Üretici Kadın Kooperatifimiz, Meslek Fabrikası Narlıdere Şubemiz, yerel üreticileri destekleyen çalışmalarımız ve çocukları okula, anneleri işe gönderdiğimiz Nar Çiçekleri Anaokullarımız bu amaca hizmet ediyor. Yine, Psikolojik Danışma Birimimizle şiddet mağduru vatandaşlarımıza destek oluyoruz. Şiddetin önlenmesi noktasında birçok farkındalık çalışması gerçekleştiriyoruz. İmzacısı olduğumuz belgenin şiddetin önlenmesinde, insan merkezli bir çalışma ortamı yaratmada, eşit katılımın ve eşit fırsatların olduğu bir düzen sağlamada öncü rol oynayacağına inanıyoruz” diye konuştu.

  • BAYRAKLI’NIN KENTSEL DÖNÜŞÜM HAYALİ GERÇEK OLUYOR

    BAYRAKLI’NIN KENTSEL DÖNÜŞÜM HAYALİ GERÇEK OLUYOR

    Bayraklı’nın yüzde 70’inde revizyon imar planlarını tamamlayan Bayraklı Belediyesi, kentsel dönüşüm hayalini gerçeğe dönüştürüyor. Bu kapsamda Cengizhan Mahallesi’ndeki hak sahipleri tarafından kurulan Yarım Asır Yapı Konut Kooperatifi, üyelerinin ve vatandaşların katıldığı bilgilendirme toplantısı düzenledi. Yakın zamanda başlaması planlanan kentsel dönüşüm çalışmaları hakkında bilgi veren Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, “Bayraklı’nın 60 yıllık kentsel dönüşüm hayalini gerçeğe dönüştürüyoruz. Tarihimizde ilk kez dönüşüme bu kadar yakınız. İlk kazmayı çok kısa süre sonra vuracağız” dedi.

    Bayraklı Belediyesi’nin; Cengizhan, Fuat Edip Baksı, Alpaslan mahallelerindeki 60 hektarlık alanı kapsayan Revizyon İmar Planları geçtiğimiz aylarda tamamlanarak yürürlüğe girdi. Kentsel dönüşümün önündeki tüm engelleri kaldıran plan çalışmaları, bölgeyi 60 yıllık dönüşüm hayalinde bir adım daha ileriye taşıdı. Yürürlüğe giren yeni planlar doğrultusunda kurulan yapı kooperatifleri, hak sahipleri ile anlaşarak dönüşümün önünü açtı.

    Bu kapsamda kurulan Yarım Asır Yapı Kooperatifi, üyelerinin ve bölgedeki hak sahiplerinin katılımıyla bilgilendirme toplantısı düzenledi. Ekrem Akurgal Spor Salonu’ndaki toplantıya, Başkan Serdar Sandal, kooperatif üyeleri, hak sahipleri ve yatırımcı firmaların temsilcileri katıldı. Mahalledeki tapu sahiplerinin kooperatifle anlaşma süreçleri ve inşaatların başlama aşamasına yönelik bilgiler verildi. Hak sahiplerinin kooperatif ile anlaşmalarının ardından, dönüşüm faaliyetlerinin yakın zaman içinde başlayacağı belirtildi.

    “BAYRAKLI TÜRKİYE’NİN KALBİ OLACAK”

    Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal “Bayraklımızın belki de en büyük sorunu kentsel dönüşüm. Ben göreve geldiğimde, kimse bu hayalin gerçek olacağına inanmıyordu. “Bu işe girme, yapamazsın” diyorlardı. Gelinen noktada; hazırladığımız planlar ve kooperatiflerimizin çalışmalarıyla kentsel dönüşümün başlaması bir hayal olmaktan çıktı. Bugün bir sözümüzü daha tutmuş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bayraklı’yı sadece İzmir’in değil, Türkiye’nin de kalbi yapmak için emin adımlarla çalışıyoruz. Ve tüm bunları pandemiye, depreme, sele ve ekonomik zorluklara rağmen yaptık. Bu dönüşüm formülünden hem hak sahipleri, hem belediye hem de firmalar mutlu olacak. Bayraklı; modern konutları, sosyal yaşam alanları, parkları ve yolları ile örnek bir kent olacak” dedi.

    “HERKES MUTLU OLACAK”

    Yarım Asır Yapı Konut Kooperatifi Başkanvekili Tarık Bayrak “Bizler de modern konutlarda oturmak, güvenli yapılarda ikamet etmek istiyoruz. Bu hayalimiz doğrultusunda yıllardır verdiğimiz mücadelede önemli bir yol kat ettik. Amacımız herkesin mutlu olduğu bir süreci, en kısa sürede başlatmak. Ne kadar hızlı anlaşırsak, o kadar büyür ve dönüşüme o kadar erken başlarız. Bu süreçte ortaya koyduğu mücadele için Başkanımız Serdar Sandal’a teşekkür ediyoruz” dedi.