Blog

  • CHP İL BAŞKANLIĞI’NIN İSTANBUL ADLİYESİ ÖNÜNDEKİ “ADALET NÖBETİ” SONA ERDİ. ÖZGÜR ÇELİK: “ANAYASAL DÜZENE KARŞI BU KALKIŞMA HAREKETİNİ İSTANBUL’DA ANLATMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

    Haber: ÇAĞATAN AKYOL – Kamera: ADEM KARABAYIR

    CHP İstanbul İl Başkanlığı tarafından, tutuklu Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay üzerinden başlayan Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay krizine yönelik Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde başlatılan “adalet nöbeti” sona erdi. İl Başkanı Özgür Çelik, “Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak diğer demokratik kitle örgütleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, sendikalarla, meslek odalarıyla eş güdümlü bir biçimde çalışarak anayasal düzene karşı bu kalkışma hareketini İstanbul’un caddelerinde, sokaklarında, meydanlarında anlatmaya devam edeceğiz” dedi.

    Tutuklu TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında “hak ihlali” ihlali kararı veren Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunan Yargıtay’a karşı CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde başlattığı “adalet nöbeti” bugün sona erdi. İl örgütüyle birlikte birlikte açıklama yapan İl Başkanı Özgür Çelik, Türkiye’nin 81 ilinde eş zamanlı basın açıklaması gerçekleştirdiklerini belirtti.

    “NÖBET BİTMEDİ, DEVAM EDİYOR”

    Çelik, şunları söyledi:

    “Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında verdiği kararla iki hafta önce Sirkeci Postanesi’nde Yargıtay 3. Ceza Dairesi Başkan ve üyelerine Anayasa kitapçığı göndermiştik. Aslında ben bir hukukçu değilim. Eğitim alanım başka bir alan ama hukukçulara Anayasa kitapçığını gönderme zorunluluğu hissetmemiz, Türkiye’nin içerisinde bulunduğu hukuk sisteminin ne olduğunun en iyi göstergesiydi. Sonrasında Çağlayan Adliyesi’nde bir ‘Anayasal düzeni savunuyoruz’ nöbeti başlattık. 15 gündür bu nöbeti burada gerçekleştiriyoruz. Bugün de Türkiye’nin 81 ilinde bir ortak basın açıklamasıyla anayasal düzene karşı yapılan bu kalkışmaya karşı tepkilerimizi dile getiriyoruz ama bu nöbet bitmedi, devam ediyor. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak diğer demokratik kitle örgütleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, sendikalarla, meslek odalarıyla eş güdümlü bir biçimde çalışarak anayasal düzene karşı bu kalkışma hareketini İstanbul’un caddelerinde, sokaklarında, meydanlarında anlatmaya devam edeceğiz. Anayasal düzeni savunmaya devam edeceğiz.

    “TÜRKİYE’Yİ ORTA ÇAĞ KARANLIĞINA SÜRÜKLEMEK İSTİYORLAR”

    Çünkü biliyoruz ki anayasal düzene karşı gerçekleştirilen bu kalkışmayı, Türkiye’yi Orta Çağ karanlığına sürüklemenin adımı olarak değerlendiriyoruz. Türkiye’yi Orta Çağ karanlığına sürüklemek istiyorlar. Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya yönelik bir teşebbüsü yapmak istiyorlar. Bunun karşısında Cumhuriyet Halk Partisi örgütleri şu anda yağmur, çamur, kış, kıyamet demeden sokaktadır, sahadadır. Anayasal düzeni savunmaya hep birlikte devam edeceğiz. Hepinizin bildiği gibi verilen karar, Can Atalay’la ilgiliydi. Gezi tutukluları hâlen hukuksuz bir biçimde cezaevinde tutuluyorlar. Dolayısıyla Gezi tutuklularının özgürlük talebini de çok yüksek bir biçimde dile getireceğimizi ifade etmek istiyoruz. Bunun dışında tabii Türkiye’nin demokrasisi özellikle son yıllarda çok ciddi bir biçimde zedelenmiş durumda. Sokakta, sahada, demokratik bir Türkiye mücadelesini hep birlikte vermeye devam edeceğiz diyorum.”

  • BİLECİK’İN 11 YILLIK İMAR SORUNU BELEDİYE BAŞKANI SUBAŞI’NIN GİRİŞİMLERİYLE ÇÖZÜLDÜ

    BİLECİK’İN 11 YILLIK İMAR SORUNU BELEDİYE BAŞKANI SUBAŞI’NIN GİRİŞİMLERİYLE ÇÖZÜLDÜ

    2012 yılından beri Ertuğrulgazi Mahallesi sakinlerinin imar konusunda yaşanan 18. madde uygulaması sorununu, Belediye Başkanı Melek Mızrak Subaşı’nın girişimleri sonucu konuya ilişkin ihalenin yapılmasıyla çözüldü.

    Yıllardır Ertuğrulgazi Mahallesi sınırları içerisinde yaşanan imar ve parselasyon sorunu kasım ayında yapılan ihale ile çözüme kavuşuyor. Yüklenici firma ile imzalanan sözleşme sonucunda imar planı ve parselasyonda yaşanan sorunlar ilke, esas ve standartlara uygun bir şekilde düzenlenmeye alınıyor.

    2 DEFA BOZULAN 18. MADDE UYGULAMASI SONUNDA YÜRÜRLÜĞE GİRİYOR

    Daha önce 2 defa mahkeme Kararları ile iptal edilen ve 2019 yılının ilk aylarından itibaren çıkmaza giren 18. madde uygulaması, Bilecik Belediyesi’nin yapmış olduğu ihalenin sonuçlanmasıyla yeni yüklenici firmaya ihale edildi. İhale edilen çalışmaların tamamlanmasıyla birlikte Ertuğrulgazi Mahallesinde yapı ruhsatı alımındaki engel ortadan kalkmış olacak. Belediye Başkanlığı’ndan yapılan açıklamayla birlikte vatandaşların bu konudaki sorunlarının bundan sonraki süreçte ivedilikle çözüme ulaşacağı belirtildi. Vatandaşlar, bu sorunun çözülmesinden dolayı duydukları memnuniyeti belirterek Belediye Başkanı Melek Mızrak Subaşı’ya teşekkürlerini iletti.

  • MERSİN YENİŞEHİR BELEDİYESİ VE MERSİN KIRŞEHİRLİLER DERNEĞİ ‘NEŞET ERTAŞ’I ANMA’ KONSERİ DÜZENLEDİ

    MERSİN YENİŞEHİR BELEDİYESİ VE MERSİN KIRŞEHİRLİLER DERNEĞİ ‘NEŞET ERTAŞ’I ANMA’ KONSERİ DÜZENLEDİ

    Mersin Yenişehir Belediyesi ve Mersin’deki Kırşehirliler Derneği, Neşet Ertaş’ı Anma Konseri düzenledi. Sanatçı İsmail Altunsaray ve Kırşehir Abdallar Topluluğu’nun sahne aldığı konserde türküler ‘Bozkırın Tezenesi’ Neşet Ertaş’ın anısına seslendirildi.

    Yenişehir Belediyesi Atatürk Kültür Merkezinde düzenlenen Neşet Ertaş’ı Anma Konserine, Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit’in yanı sıra Yenişehir Kaymakamı Nevzat Şengök, Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan, 27. Dönem CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, Mersin’deki Kırşehirliler Derneği Başkanı Hüseyin Kılıç, sivil toplum kuruluşlarının başkan ve temsilcileri ile belediye meclis üyeleri katıldı. Mersinliler anma gecesinde salonu doldururken, İsmail Altunsaray ve Kırşehir Abdallar Topluluğu, Türk halk müziğinin efsane ismi Neşet Ertaş’ı unutulmaz eserleriyle andı. Neşet Ertaş’ın hayatından kesitlerin anlatıldığı ve eserlerinin dinleyicilerle buluştuğu anma konseri, izleyicilerden büyük beğeni topladı.

    “BİZİM HAYATA BAKIŞIMIZDA BİR VEFA VAR” 

    Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit konserin açılışında yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:

    “Bizim hayata bakışımızda bir vefa var. Yani biz ilk defa anma yapmıyoruz. Büyük ozanlarımızı, şairlerimizi özellikle bu salonda çok andık, anmaya da devam edeceğiz. Bugün büyük ozanımız Neşet Ertaş için bir aradayız. 2019 yılında Kırşehir, müzik dalında UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na alındı. Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş başta olmak üzere halk ozanlarının beslendiği bozlak kültürü ve Abdal geleneği gelecek kuşaklara aktarılıyor. Bu gece hem 2012 yılında aramızdan ayrılan Neşet Ertaş’ı anıyor hem de bu mirasa sahip çıkıyoruz.11 yıl önce kaybettiğimiz ozanımızı burada tekrar sizlerle beraber anıyoruz. Işıklarda uyusun. Ve ‘Nerede bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur. Çünkü kötü insanların türküleri yoktur.’ sözü çok kıymetli.”

     

  • CHP HEYETİ, SAMANDAĞ’DA DEPREM ATIKLARININ TOPLANDIĞI ALANDA: “DOĞAL BİR AFETİN, YÜZYILLAR BOYU SÜRECEK BİR YAPAY AFETE DÖNÜŞTÜĞÜNÜ GÖRÜYORUZ”

    CHP Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan sorumlu Parti Meclisi üyesi Baran Bozoğlu, Hatay Samandağ’da deprem atıklarının depolandığı deniz kıyısında açıklama yaptı. Bozoğlu, “Yan tarafında bir spor kompleksi var. Karşı tarafında bir okul var. Arka tarafında açık bir spor tesisi var, hemen dibinde de bir halı saha var. Arka tarafta da konteyner kentler var. Yani bu atıklar doğrudan yaşam alanının içine, ekolojik alanın içine yer altı sularını kirletecek şekilde atılmış durumda. AKP hükümeti demek, görüntü var ses yok demektir. Görüntünün olduğunu biliyoruz, ama uygulamanın olmadığını çözüm üretilmediğini her alanda, her ekolojik krizde yaşıyoruz. Hatay, depremi yaşadı. Ama valilik bu konuda hazır değildi. Atıkları yönetmeye hazır değildi. Doğal bir afetin, yüzyıllar boyu sürecek bir yapay afete dönüştüğünü görüyoruz” dedi.

    CHP Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan sorumlu Parti Meclisi üyesi Baran Bozoğlu, CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara ile birlikte Samandağ Belediye Başkanı Refik Eryılmaz; depremin ardından sel felaketinin yaşandığı Hatay Samandağ’da incelemelerde bulundu.

    Deprem atıklarının toplandığı büyük bir alanın önünde, CHP Heyeti ile birlikte açıklama yapan Bozoğlu, şunları söyledi:

    “ANLIK BİR ÇÖZÜM DEĞİL, BİLİNÇLİ VE DÜZENLİ”

    “Samandağ’daki en büyük ekolojik krizin yanındayız. İlçe Başkanımız, İl Başkanımız, Belediye Başkanımız, Milletvekilimiz ile sahada inceleme yapıyoruz. Arkada gördüğünüz sahada, şu anda aslında bir kıyı şeridinin atıklarla nasıl doldurulduğunu görüyoruz. Hafriyat atıkları, deprem atıkları ile şu anda ne yazık ki verimli tarım alanı, aynı zamanda bir kıyı şeridinin kirletildiğini, yer altı sularının kirletildiğini görüyorsunuz.

    Atığın büyüklüğünü gördüğümüz zaman bunun çok bilinçli bir şekilde yapıldığı ortada. Yani anlık bir çözüm değil. Çok bilinçli ve düzenli bir şekilde aylardır atıkların buraya geldiğini görüyoruz.

    Arka tarafta deniz kıyısını görüyorsunuz. Atıklar denize doğru yaklaşmış durumda. Bu atıkların içerisinde evsel atıklar, tehlikeli atıklar, asbestli atıklar, PCB’ler; bir evde ve iş yerinde olabilecek her türlü kimyasal tehlikeli atığın olduğunu biliyoruz. Yer altı sularına doğrudan karışıyor. Düzenli depolama alanı değil. Ama üzerinde hala işçiler, emekçiler çalışıyor. Emekçi kardeşlerimizin, halk sağlığı problemi de burada net bir şekilde yaşanıyor.

    “ATIKLAR YAŞAM ALANININ İÇİNE ATILMIŞ”

    Yan tarafında bir spor kompleksi var Gençlik Bakanlığı’nın. Karşı tarafında bir okul var. Arka tarafında açık bir spor tesisi var, hemen dibinde de bir halı saha var. Arka tarafta da konteyner kentler var. Yani bu atıklar doğrudan yaşam alanının içine, ekolojik alanın içine yer altı sularını kirletecek şekilde atılmış durumda. Üzerinde hala çalışmalar yapılıyor. Tozuma ile beraber; hem partikül madde dediğimiz toz kirliliği doğaya yayılıyor, hem de asbestin riski yayılıyor. 2010’dan önce yapılan tüm binalarda asbest riski olduğunu biliyoruz.

    “HİÇBİR VALİLİK PLANLAMA YAPMADI”

    2004 yılında; Hafriyat Atıkları ve İnşaat Atıkları Yönetmeliği’nde 44. Maddesinde bir afet olduğu zaman valiliklerin bu afet atıklarını nasıl yöneteceğine dair bir planlama yapılma zorunluluğu getirilmişti. Üzerinden 20 yıl geçti. Buna rağmen hiçbir valilik; afet atıkları, deprem atıklarını nasıl yöneteceğine dair bir planlama yapmadı.

    “DOĞAL BİR AFETİN, YÜZYILLAR BOYU SÜRECEK BİR YAPAY AFETE DÖNÜŞTÜĞÜNÜ GÖRÜYORUZ”

    AKP hükümeti demek, görüntü var ses yok demektir. Görüntünün olduğunu biliyoruz, ama uygulamanın olmadığını çözüm üretilmediğini her alanda, her ekolojik krizde yaşıyoruz.

    Hatay, depremi yaşadı. Ama valilik bu konuda hazır değildi. Atıkları yönetmeye hazır değildi. Doğal bir afetin, yüzyıllar boyu sürecek bir yapay afete dönüştüğünü görüyoruz. Biz CHP olarak bu konuyu hassasiyetle takip ediyoruz. Belediye Başkanlarımız, il başkanlarımız bu alanların rehabilitasyonuna dair projeler üretiyorlar. Ancak gelin görün ki atıkları kaldırmayan, atıkları yönetemeyen bir iktidar var. 21. yüzyılda, atıklarını dahi yönetemeyen bir yapı ile karşı karşıyayız. Çözümün parçası olmak istiyoruz ve bu sorunları her platformda dile getiriyoruz.

    Buradan bir çağrıyı da uluslararası kuruluşlara yapmak istiyorum: Uluslararası kuruluşlar nasıl diğer dünya ülkelerinde deprem olduğunda atık yönetimi konusunda destek oluyorlarsa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne de bu hibeleri, desteği, ucuz kredileyi sağlamak zorundalar”

    “İLK ANDAKİ KOORDİNASYONSUZLUK, RANT ODAKLI BAKIŞ AÇISI; NE YAZIK Kİ HALA ATIK YÖNETİMİNDE DEVAM EDİYOR”

    Bozoğlu ve CHP heyeti daha sonra sel sularının yaşamı olumsuz etkilediği bir bölgede ikinci bir açıklama daha yaptı. Bozoğlu, şunları söyledi:

    “Bugün Hatay bölgesinde, deniz kıyısında yaşanan fırtına sonrasında büyük bir problem ve afet ile karşı karşıya kaldık. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in talimatı ile bölgeye geldik. Hatay CHP milletvekillerimiz, il başkanımız, ilçe başkanlarımız, il belediye başkanımız, ilçe belediye başkanımız, örgütümüz; hassasiyetle çalışmalarını iki gündür sürdürüyor.

    Şu anda Samandağ’da ciddi bir ekolojik krizle karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Özellikle iklim krizi ile beraber, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verilerinde de gördüğümüz üzere büyük bir rüzgarla karşı karşıya geldik. Ancak dikkat çekici bir şekilde Meteoroloji Genel Müdürlüğü, rüzgâr hızını hala açık bir şekilde internet sitesini yayınlamamış durumda. Ama bizim yaptığımız çalışmalara göre, 100 metre/saniye hıza ulaşmış olan ciddi bir fırtına ile karşı karşıya kaldı Hatay kıyıları. Bundan dolayı da özellikle denizin taşmasından kaynaklı olarak kentin kıyı kesimlerinin su taşkınları ile karşı karşıya olduğunu gördük. Normal şartlarda HATSU’nun, Hatay Büyükşehir Belediyemizin ve ilçe belediyelerimizin çabaları ile taşkınlar durumunda bir kanal vasıtası ile bu taşkınlar dereye aktarılıyordu. Fakat ileride gördüğümüz deprem atıklarının kontrolsüz bir şekilde kıyı sahiline yığılması nedeniyle, geçmişte yapılan kanalın bu atıklarla kapatılması nedeniyle; ne yazık ki su kanala ulaşamadı ve vatandaşların evlerine ve işyerlerine büyük zarar verdi. HATSU’nun çabaları ile sabah saatlerinde yeni bir kanal açıldı ve suyun denize ulaşması sağlanmış oldu.

    Fakat ne yazık ki burada iklim değişikliği üzerine çalışmalar yaptığını söyleyen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yanına İklim Değişikliği Başkanlığı ekleyerek su krizleri çözüyormuş imajı veren hükümetin yetkililerinin, ilgili kurumlarının sahada olmadığını ve Samandağlıları yalnız bıraktığını görüyoruz. Buna rağmen bütün ilgili kurumlarımız, ilçe belediyemiz, büyükşehir belediyemiz, HATSU ekiplerimiz canla başla çalışmalarını sürdürüp vatandaşlarımıza destek olmaya çalışıyorlar.

    Bu bölgenin en büyük problemlerinin başında, asbestli atıklar geliyor, deprem atıkları geliyor. İlk andaki koordinasyonsuzluk, rant odaklı bakış açısı; ne yazık ki hala atık yönetiminde devam ediyor. Kıyı şeridinin; tehlikeli atıklarla, asbestli atıklarla doldurulduğunu görüyoruz. Atık sahasında da incelemeler yapacağız. Samandağlıların, Hataylıların, Antakyalıların karşı karşıya kaldıkları bu atık problemini çözene kadar CHP olarak çalışmalarımıza devam edeceğiz.

  • YILMAZ TUNÇ: KADINA YÖNELİK ŞİDDET, AİLENİN KORUNMASI, ÇOCUKLARIN KORUNMASI KONUSUNDA HASSASİYETİMİZ ORTADA. BUNLAR BİZİM KIRMIZI ÇİZGİMİZ

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TBMM’de; “Özellikle Cumhurbaşkanlığı genelgesinin tüm ayrıntılarını okuduğunuz zaman bu konuda ne derece kararlı olduğumuzu, kadına yönelik şiddet, ailenin korunması, çocukların korunması konusunda hassasiyetimiz ortada. Bunlar bizim kırmızı çizgimiz. Dolayısıyla kadınlarımızı da çocuklarımızı da ailemizi de koruyacak düzenlemeleri yapmaya devam edeceğiz” dedi.

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TBMM’de AKP’nin grup toplantısı öncesinde basının sorularını yanıtladı. Tunç, İstanbul Sözleşmesi’nin feshine ilişkin muhalefetten gelen eleştirilere ilişkin, “Kadına şiddetle alakalı özellikle AK Parti hükümetleri döneminde kadına şiddetin önlenmesine yönelik çok sayıda mevzuat düzenlemesi gerçekleştirdik. Bu anlamda şiddetin önlenmesiyle ilgili de idari uygulamalar gerçekleştirdik. Özellikle son dönemde tartışılan genelge ile ilgili genelgede geçen bir cümle maalesef çarpıtılıyor. Orada kanıta dayalı politika üretmek, nüfus bazlı saha araştırmalarından yola çıkarak, istatiksel verilerle politika üretmeye yönelik bir cümle söz konusu. Burada kadına şiddet olaylarındaki hukuki delillerin tartışılmasıyla alakalı bir konu değil. Tamamen birbirinden farklı. Politika üretmek için saha analizleri, veriler, istatiksel durumlarla alakalı olan bir konuyu sanki kadına yönelik şiddet olaylarında artık delillerle ilgili tartışma söz konusu olacak gibi konuyu maalesef farklı yöne çekiyorlar” dedi.

    KADINA YÖNELİK ŞİDDET, AİLENİN KORUNMASI, ÇOCUKLARIN KORUNMASI KONUSUNDA HASSASİYETİMİZ ORTADA. BUNLAR BİZİM KIRMIZI ÇİZGİMİZ”

    Tunç, “Kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda çok hassasız. Bu konuda özellikle muhalefetin konuları çarpıtarak, sanki kadına yönelik şiddetin önlenmesinde bir zafiyet varmış algısı oluşturmaya çalıştığını görüyoruz. Bu büyük bir haksızlık ve çarpıtmadan ibaret. Özellikle Cumhurbaşkanlığı genelgesinin tüm ayrıntılarını okuduğunuz zaman bu konuda ne derece kararlı olduğumuzu, kadına yönelik şiddet, ailenin korunması, çocukların korunması konusunda hassasiyetimiz ortada. Bunlar bizim kırmızı çizgimiz. Dolayısıyla kadınlarımızı da çocuklarımızı da ailemizi de koruyacak düzenlemeleri yapmaya ve uygulamaya devam edeceğiz” diye konuştu.

    YARGI İLE İLGİLİ BİR KONU, YARGI ELBETTE Kİ ARAŞTIRACAKTIR”

    Tunç, Fatih Terim fonu vurgunu olarak bilinen ve futbol dünyasından birçok kişinin dolandırıldığı fon vurgununa ilişkin de “İddianamade 7 sanık var. 18 de müşteki var. Bu iddianame İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi ve ilk duruşması gerçekleştirildi. İkinci duruşması da 12 Ocak 2024 tarihinde gerçekleşecek. Yargı ile alakalı bir konu, yargı elbette ki iddiaları araştıracaktır. Bu iddialar neticesinde kimler suçlu, kimler suçsuz, bu konuda müştekiler, tanıklar, şüpheliler dinlenecektir. Yargısal süreç neticesinde en doğru karar ortaya çıkacaktır” değerlendirmesini yaptı.

     

  • CHP İZMİR İL BAŞKANLIĞI: “DEVLETİ KORUMASI GEREKEN İRADE, KENDİ ELİYLE DEVLETTE KRİZ ÇIKARIP ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE ZEMİN ARIYOR”

    CHP İZMİR İL BAŞKANLIĞI: “DEVLETİ KORUMASI GEREKEN İRADE, KENDİ ELİYLE DEVLETTE KRİZ ÇIKARIP ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE ZEMİN ARIYOR”

    HABER: SULTAN EYLEM KELEŞ – KAMERA: KERİM UĞUR

    CHP İzmir İl Sekreteri Özlem Ünsal, “Anayasa’yı hiçe sayan, hukuku ayaklar altına alan, memleketi kabile devleti gibi göstermeye çalışanlar, aslında bu krizi önceden hazırlamışlar. Amaçları ülkede bir hukuk kaosu yaratarak yetkileri belli olan yargı kurumlarını kavgalı gibi göstermek, Anayasa maddelerini hiçe sayıp uygulanmalarını engellemek, kafalarının arkasında çoktan bitirdikleri anayasa değişikliklerine zemin hazırlamak; bir oldu bittiyle kendilerini, iktidarlarını, belki de yandaşlarını koruyabilecekleri bir anayasa yapmakmış. Yani, devleti koruması gereken irade, kendi eliyle devlette bir kriz çıkartıp anayasa değişikliğine zemin arıyor” dedi.

    CHP İzmir İl Başkanlığı, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararına rağmen Can Atalay’ın tahliye edilmemesi ve Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin AYM kararına uymaması sonrası başlayan ‘yargı krizi’ tartışmalarına ilişkin basın açıklaması yaptı. Açıklamayı okuyan CHP İzmir İl Sekreteri Özlem Ünsal, şunları söyledi:

    “BU KRİZ SADECE YARGITAY’IN TAŞERON OLARAK KULLANILDIĞI BİR KRİZ DEĞİLMİŞ”

    “Ülkemiz, sarayın kişisel hırsları, AKP iktidarın hukuk tanımaz adaletsiz politikaları sonucunda bir anayasa ve hukuk krizinin içine sokuldu. Ama sonradan anlaşıldı ki, bu kriz beklenmedik, birden bire ortaya çıkan, sadece Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi’nin taşeron olarak kullanıldığı bir kriz değilmiş. Anayasa’yı hiçe sayan, hukuku ayaklar altına alan, memleketi kabile devleti gibi göstermeye çalışanlar, aslında bu krizi önceden hazırlamışlar. Amaçları ülkede bir hukuk kaosu yaratarak; yetkileri belli olan yargı kurumlarını kavgalı gibi göstermek, Anayasa maddelerini hiçe sayıp uygulanmalarını engellemek, kafalarının arkasında çoktan bitirdikleri anayasa değişikliklerine zemin hazırlamak; bir oldu bittiyle kendilerini, iktidarlarını, belki de yandaşlarını koruyabilecekleri bir anayasa yapmakmış. Yani, devleti koruması gereken irade, kendi eliyle devlette bir kriz çıkartıp anayasa değişikliğine zemin arıyor.

    “BİZ BU OYUNA GELMEYECEĞİZ”

    Bu konudaki kesin tavrımızı Sayın Genel Başkanımız Özgür Özel’in kamuoyu ile paylaştığı gibi, biz de İzmir’den bir kez daha ilan ediyoruz. Biz bu oyuna gelmeyeceğiz. Çünkü ülkeye AKP eliyle yaşatılan anayasa ve hukuk krizi ile oynanmak istenen oyuna gelirsek, biliyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti’ni, Anayasasını ve mülkün temeli olan adaleti kökünden sarsmak isteyecekleri tuzaklara düşmüş oluruz. Ama Türk milleti müsterih olsun. CHP oynanan oyunun, kurulan tuzakların farkında. CHP, bu oyunları bozacak, bu tuzakları ezip geçecek ve zamanı geldiğinde özgür ve eşitlikçi, kuvvetler ayrılığının tam olarak korunduğu, insanı ve adaleti yücelten, tek adam ve diktatörlüğe asla geçit vermeyen Anayasa’yı hakim kılacaktır. CHP, kuvvetler ayrılığını koruyacak ve cumhuriyetin tüm kurumlarına ve insan haklarına siper olacak Anayasa’yı hakim kılacak partidir. AKP ve MHP’nin baş başa verip mutfaklarında pişirdikleri yemeği burnumuza dayasalar da biz orada yokuz.

    “ÖNCE MEVCUT ANAYASA’YI UYGULASIN, ADALETİ SAĞLASIN”

    Meclis’te CHP grubumuz anayasaya yapılan darbe girişimine karşı durmak için tarihi bir nöbet tutuyor. Bu nöbet sayesinde milletin meclisinin sarayın oyuncağı olmayacağını, Anayasa’ya darbe girişimlerinin CHP milletvekillerince engelleneceğini tüm dünyaya göstermiş olduk. Buradan bu nöbeti tutan partimizin tüm milletvekillerine ve bu nöbeti başlatan Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’e bir kez daha teşekkürlerimizi ve desteklerimizi sunuyoruz. Bu nöbetin anlamı ve katılanların isimleri siyasi tarihimize altın harflerle kazınacaktır. Anayasal darbeye Meclis çatısı altında geçit vermeyenler, Türkiye Cumhuriyeti var oldukça asla unutulmayacaktır. Yine bu darbe girişimine sokakta, adalet saraylarının önünde, sosyal medyada, televizyonlarda, üniversitelerde direnen tüm meslek odaları, platformlar, gençler, kadınlar ve elbette ki tüm direnen ve anayasaya sahip çıkan vatandaşlarımız, bu darbenin önlenmesinin baş kahramanlarıdır. Bu mücadeleye sahip çıkan herkes, yine yanında CHP’yi bulacaktır. Bu darbe girişimi bir oldubittiye getirilmek istenmiş ve kurulan tuzaklar görünmez, planlanan oyun fark edilmez sanmışlardı. Ama unuttukları bir şey vardı. O da Cumhuriyet Halk Partisi ve milletin ta kendisiydi. Buradan bir kez daha duyuruyor ve bu krizi planlayan saraya ve AKP iktidarına sesleniyoruz; Anayasa Mahkemesi’nin kararları kurumları, kişileri ve mahkemelerin tamamını bağlar ve derhal uygulanmak zorundadır. Anayasa 153. madde yoruma tamamen kapalıdır. Bunun karşısında ayak sürenler samimiyetsiz ve adaletsizdir. Anayasa değişikliği yapma konusunda samimi olanlar, önce mevcut anayasayı uygulasın, milletin hakkına sahip çıkarak, yasalara uysun ve adaleti sağlasın. Adalet ve hukuk krizini sonlandıracak olan bu yol dışındaki tüm yollar bizim açımızdan kapalı, direnmeye ve adalet için mücadeleye sonuna kadar açıktır”

     

     

     

  • ÖZGÜR ÖZEL, TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ HEYETİNİ KABUL ETTİ

    ÖZGÜR ÖZEL, TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ HEYETİNİ KABUL ETTİ

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı ve beraberindeki TTB Merkez Konsey Üyelerini, CHP Genel Merkezi’ndeki makamında kabul etti.

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bugün Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı ve beraberindeki TTB Merkez Konsey Üyeleri ile CHP Genel Merkezi’ndeki bir araya geldi. Görüşmede Özel’e, Genel Başkan Yardımcıları Zeliha Aksaz Şahbaz ile Gamze Taşçıer ve CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala eşlik etti.

  • TEPEBAŞI BELEDİYE BAŞKANI ATAÇ: “GELECEĞİ YETİŞTİRİYORSUNUZ”

    TEPEBAŞI BELEDİYE BAŞKANI ATAÇ: “GELECEĞİ YETİŞTİRİYORSUNUZ”

    Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla düzenlenen gecede, Tepebaşı’nda görev yapan öğretmenler ile bir araya geldi. Başkan Ataç, “Sizlerin mesleği çok kutsal bir meslek. Geleceği yetiştiriyorsunuz” dedi.

    Tepebaşı Belediyesi tarafından 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla Tepebaşı Davet Salonu’nda düzenlenen dayanışma yemeği, yoğun katılım ile gerçekleşti.

    Etkinliğe Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın yanı sıra CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, CHP İl Başkanı Talat Yalaz, Eğitim İş Şube Başkanı Hüseyin Yurtman, Hürriyetçi Eğitim Sen Eskişehir Şube Başkanı Oğuz İduğ, Emekli Öğretmenler Derneği Başkanı Mualla Yılmaz, Tepebaşı Belediyesi Meclis üyeleri, çok sayıda öğretmen ve Tepebaşı Belediyesi eğitmenleri katıldı.

    Gecede öğretmenlerin gününü kutlayan Başkan Ataç, “Ben hiçbir zaman öğretmenlerimizi unutmadım, hep aklımızdasınız. Benim bütün eğitim dönemindeki öğretmenlerim aklımdadır. Sizlerin mesleği çok kutsal bir meslek. Geleceği yetiştiriyorsunuz. O açıdan çok önemsiyorum. Diliyorum ki gelecekte eğitim laik, bilimsel, karma eğitim olarak devam eder. Bunun bekçileri olalım ve bu konuda taviz vermeyelim. Yoksa büyük öndere haksızlık etmiş oluruz” dedi.

    “ÜZERİMİZDEKİ EMEĞİNİZ BÜYÜKTÜR”

    CHP Eskişehir Milletvekili Çakırözer, “Hem evladınız sizlere emanet eden baba olarak hem de sizler tarafından yetiştirilen yurttaş olarak bizlerde neyi görüyorsanız sizlerin eseri. Üzerimizdeki emeğiniz büyüktür. Bir birey yetiştirmek, bu ülkeye, bu dünyaya bilinçli birey yetiştirmek dünyada en zor işlerden biri. Çektiğiniz birçok sıkıntı ve dert var. Biz milletvekilleri olarak, sizlerin en iyi şekilde aklında soru işareti kalmadan görevinizi yapmanızı sağlayacak koşulları sağlamamız lazım. Ben de mecliste üzerime düşen ne varsa yapmaya çalıştım. Kılavuzum her zaman sendikalarımız, derneklerimiz ve öğretmenlerimiz olacak. Hepinize hem kendi adıma hem yetiştirdiğiniz evlatlarımız adına teşekkür ediyorum” dedi.

    “EĞİTİMCİLERİMİZ KOLAY YETİŞMİYOR”

    CHP İl Başkanı Talat Yalaz, “Hamideye’de eski bir köy enstitüsü olan Yunus Emre Anadolu Öğretmen Lisesi mezunuyum. Eğitimci olmak amacıyla eğitime başladım ama son yıl fikir değiştirip Hukuk Fakültesine geçtim. Eğitimcilerimizin kolay yetişmediğini, çeşitli ve ciddi eğitim sürecinde yetiştiklerini biliyorum ama eğitimcilerimizin sorunları ortada. Eğitimcilerimizin, öğretmenlerimizin hak ettikleri önem ve kıymeti onlara veren yöneticiler tarafından idare edildiğimiz günleri özlemle bekliyoruz. Gelecek nesillerin yetiştirilmesi anlamında her türlü özveriyi gösteren ve ülkenin geleceğini inşa eden siz öğretmenlerimizin gününü kutluyorum” diye konuştu.

    “BAŞKANIMIZ BİZİ HİÇ UNUTMADI”

    Mesleğe 44 yılını vermiş Nilgün Yağcıoğlu da yaptığı konuşmada, “Başkanımız Ahmet Ataç gerçekten bizleri hiçbir zaman unutmadı. Ben mesleğimin 44’üncü yılındayım ve hala çalışıyorum ve mutluyum. Başöğretmenim Mustafa Kemal Atatürk’ün kurmuş olduğu cumhuriyetle birlikte kurduğu okullarda okudum. Ülkenin her bölgesinde çalıştım. Dünyaya bir daha gelsem yine öğretmen olurum” dedi.

    Eğitim İş Sendika Başkanı Hüseyin Yurtman, Emekli Öğretmenler Dernek Başkanı Mualla Yılmaz ve Hürriyetçi Eğitim Sen Şube Başkanı Oğuz İduğ, yaptıkları konuşmada düzenlenen etkinlikten dolayı Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’a ve Tepebaşı Belediyesi yetkililerine teşekkür etti.

    Başkan Ataç, tüm öğretmenleri masalarında ziyaret ederek karanfil takdim etti. Gece Sanatçı Yağmur Argın’ın verdiği konserle devam etti.

  • İMAMOĞLU’NDAN BAKAN ÖZHASEKİ’YE “İŞİNE BAKSIN” YANITI: “BAKANSINIZ DİYE SİZE KONUŞMAYACAK DEĞİLİZ. 16 MİLYON İNSAN ADINA EN ÜST PERDEDEN KONUŞURUZ”

    İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, kendisi hakkında “İşine baksın, kentsel dönüşümü nasıl yürüteceğimi onlara mı soracağım” diyen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’ye yanıt verdi. İmamoğlu, “Vallahi biz işimize bakıyoruz ama işimize kulağından tutarak bakmıyoruz, göbeğine dalarak bakıyoruz. Yanlış yaparsanız bu ülkenin bakanısınız diye size konuşmayacak değiliz. 16 milyon insan adına en üst perdeden konuşuruz” dedi.

    İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bugün İstanbul Sanayici ve İş İnsanı Dernekleri Federasyonu (İSİFED) tarafından düzenlenen Ekonomi Zirvesi’ne katıldı. Esenyurt’ta bir otelde düzenlenen toplantının açılış konuşmalarını İmamoğlu ve İSİFED Başkanı Muammer Ömeroğlu yaptı. Kendisinden önce konuşan Ömeroğlu’nun, olası İstanbul depreminden sanayi kuruluşlarının da olumsuz etkileneceği uyarısında bulunduğunu hatırlatan İmamoğlu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin, katıldığı bir TV yayınında kendisi hakkında sarf ettiği, “İmamoğlu işine baksın, kentsel dönüşümü nasıl yürüteceğimi onlara mı soracağım” sözlerine yanıt verdi.

    “HERHALDE YARANMAK İSTEDİKLERİ BİR KİŞİ YA DA BİR HEYET VAR”

    İmamoğlu, şöyle konuştu:

    “Biz hep ortak aklı ve bir arada çalışabilmeyi önceleyen duyguları taşıma gayreti içerisinde olduk. Örneğin, bu son genel seçim bittikten hemen sonra oluşan yeni hükümetin her üyesine, İstanbul’un konularını görüşebilme adına hem tebrik mektubumu hem de randevu taleplerimi yazdım. Bir kısmı cevap verdi ve elbette kendileriyle diyalog kurduk. Her bakanın bu şehirde etkin, önemli işleri var. Bizimle iş birliği yaptığında aslında hem İstanbul hem Türkiye kazanacak. Bu anlamda dün yine seçim takvimi yaklaştığında dili değişen, her daim yaşadığımız bakanlıkların ya da bakanların terminolojisini takip etmeye artık başladık, diyebilirim. Çünkü seçimin sıcak atmosferi bazı arkadaşlarımızın, görev yapan sayın bakanların kanını kaynatıyor diye düşünüyorum. Çünkü herhalde yaranmak istedikleri bir kişi ya da bir heyet var ama benim -açık ve net söyleyeyim- yaranmak istediğim tek topluluk var; o da halkımız ve milletimiz, onlara faydalı olma çabamız.

    “BU İŞİN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ YA DA BAKANLIĞI OLAMAZ”

    Depremle ilgili çok önemli bir sayfa açtı sayın başkan. Burada söylemek istediğim başından beri şu idi. Depremin İstanbul’da dönüşüm hikâyesi ve bu sorundan, bu büyük tehditten en hızlı şekilde kurtulabilme çabası, bütünlükçü çalışmayla mümkündür. Bu işin ilçe belediyesi, büyükşehir belediyesi ya da bakanlığı olamaz. Hiçbirisi tek başına değil. Toplumu kendi tarafına çekip onlarla birlikte düşünmeye, bütüncül bir seferberliği sağlamanın dışında bir çözümün olmadığını her yerde dile getirdim. Bugün burada bulunan sanayicilerimizle ya da başka sektörlerle yoğun bir iş birliği platformunun organize edilmesinin şart olduğunu, hatta bunun İstanbul’a dönük bir pilot uygulamaya acilen ihtiyaç duyduğunu kendilerine ilk ziyaretimde ifade ettim. Çalışma grubu oluşturuldu. Fikirlerimizi aldılar. Biz de paylaştık. Ki burada İstanbul’a dönük güçlü bir birlikteliğin, bir konseyin, bir başkanlığın varlığıyla içine finans sektörünün, içine sanayicilerin, içine ilçe belediyeleri, büyükşehir belediyeleri, valiliğin içine alındığı; hatta sivil toplum kuruluşlarını, meslek odalarını, finans sektörünü de içine dahil ettiği bütüncül bir yapıda çözümleri, çareleri hızlıca organize eden bir modelle, depremle mücadelede yoğun bir emeğin gösterilmesinin şart olduğunu kendilerine ifade ettim.

    “YANLIŞ ADIMLAR ATIYORSUNUZ”

    Sonrasında da bizimle yapılan 3-4 müzakerenin ardından sadece bir yasa çıktı. Şimdi bu tür işler şöyle olur. Yasa, Meclis’e yollanmadan önce masa kurduğunuz insanların önerilerini ve eleştirilerini açarsınız. Yani fikir, o zaman anlamlı olabilir. Siz orada fikrinizi savunursunuz ya da eleştirinizi ortaya koyarsınız ama siz, birkaç kez topla, yasayı yap, Meclis’e yolla… Bu aslında kademe kademe o bütün katmanları yok saymak anlamına gelir. Ülke üretimi böyle olmaz. Ülke, böyle yönetilmez. Bu bağlamda eleştirilerimizi getirdik ve bir ‘Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’ kuruldu, TOKİ gibi. Sayın bakan da dün, ‘İmamoğlu işine baksın’ demiş. Ben zaten işime baktığım için sizinle sürekli bu anlamda müzakere içerisinde ya da tartışma içerisinde oluyorum ama siz, işinize bu yönüyle bu anlamda bakmadığınız için ne yazık ki doğru adımlar atamıyorsunuz ve yanlış adımlar atıyorsunuz.

    “ASKERİ ALANLARA YÜZDE 90 LÜKS KONUT ÜRETİLİYOR”

    Bakın; bugüne kadar depremle ilgili yoğun bir çaba var mıdır İstanbul’da? Vardır. Peki, ne olmuştur? İstanbul’da yapılan kentsel dönüşüm gayreti; büyükşehir belediyesi, ilçe belediyesi, hükümet ayrı gayrı herkes kendi kulvarında… Yanlış yöntemler, bir kısım alanların imara açılması, lüks konutların yapılması, rezerv alanların, askeri alanların… Bakın; 2016’da askeri alanlar, milyonlarca metrekarelik askeri alanlar için ‘Şehir dışına taşınacak ve buralar sosyal amaçlı, kentin doğasına, dokusuna uyumlu sosyal amaçlı kullanılacak’ diye tarif yapıldı. Şimdi ne oluyor? Konuta açılıyor. Peki, sosyal konut mu yapılıyor ya da kentsel dönüşüm için mi yapılıyor? Oranı söylüyorum size. Yüzde 90’a yakını lüks konut olarak imal ediliyor. Ne faydası var İstanbul’a?

    “İŞİMİZE KULAĞINDAN TUTARAK DEĞİL, GÖBEĞİNE DALARAK BAKIYORUZ”

    Puanı düşük olan arkadaşlar ancak bu şekilde, işte ‘İmamoğlu işine baksın’… Vallahi biz işimize bakıyoruz ama işimize kulağından tutarak bakmıyoruz, göbeğine dalarak bakıyoruz. Yanlış yaparsanız bu ülkenin bakanısınız diye size konuşmayacak değiliz. 16 milyon insan adına en üst perdeden konuşuruz ve iyi biliyoruz ki, Cumhuriyet tarihi yüzüncü yılına gelmiştir. Cumhuriyetin temel ilkesi nedir, biliyor musunuz? İyi yönetici, haddini bilen yöneticidir; halkına hizmet eden ve haddini bilen yöneticidir. Biz, haddimizi biliyoruz. Halkımızdan aldığımız bilgileri ve elde ettiğimiz değerleri, size taşırız ve yüzünüze bu ifadeleri çatır çatır söyleriz. O bakımdan biz işimize bakıyoruz ama siz işinize bakamıyorsunuz. Onun altını çizeyim.”

  • RİZE İKİZDERE HALKI, HES PROJESİ İÇİN ÇED BİLGİLENDİRME TOPLANTISINA İZİN VERMEDİ

    RİZE İKİZDERE HALKI, HES PROJESİ İÇİN ÇED BİLGİLENDİRME TOPLANTISINA İZİN VERMEDİ

    GENÇAĞA KARAFAZLI 

    Rize’de HES projesine karşı mücadele eden İkizdere halkı, ÇED bilgilendirme toplantısının yapılmasına izin vermedi. MHP İkizdere İlçe Başkanı Rezzak Uzun, “Biz bunun tecrübesini daha önce çok derin bir şekilde yaşadık ve hala idari bütün mahkemeleri kazanmış olmamıza rağmen biz hukuki anlamda şu anda hala mahkemeliğiz. Hatta şu kadarını söyleyeyim o süreçleri yaşarken benim annem 82 yaşındaydı. Baston ve bir insan yardımı ile yürüyordu. Annem 90 yaşında ve şu an halen mahkemelik. Bu süreçlerin bize hangi sıkıntılar yaşattığını bu coğrafyada yaşayan herkes biliyor” dedi.

    Rize’nin İkizdere ilçesi Dereköy mevkiinde Reis Holding tarafından yapılması planlanan hidroelektrik santrali (HES) projesiyle ilgili dün İkizdere Öğretmenevi’nde yapılmak istenen ÇED bilgilendirme toplantısına bölge sakinleri izin vermedi. Toplantının yapılacağı öğretmenevinin önünde polis, geniş güvenlik önlemleri aldı. Toplantının yapılacağı salonda CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı, eski HDP İzmir Murat Çepni, MHP İkizdere İlçe Başkanı Rezzak Uzun, AKP İkizdere İlçe Başkanı Mustafa Havuz, İkizdere Dernekler Federasyonu 2. Başkanı İsmet Ekşi, Dereköy Muhtarı Rahmi Ekşi, Rize Muhtarlar Derneği Başkanı Remzi Güzel, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri, Reis Holding sorumluları ve vatandaşlar yer aldı.

    “BURADA BÜYÜK BİR YIKIM VE KATLİAM OLACAK”

    Eski HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, şunları söyledi:

    “Bir önceki dönem milletvekiliyim, Dereköylüyüm. Hem vadide hem de bizim köyümüzde bu projenin ne şart ve koşulda olursa olsun yapılmaması gerektiğini, bunun hem köyümüz hem de vadimiz açısından büyük bir yıkım bir katliam olacağını hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu toplantı bu anlamıyla buraya gelen arkadaşları tenzih ederek söylüyorum, hukuk dışıdır, anayasaya aykırıdır. Doğal sit alanında bu projenin yapılması için atılan her adım bir suç niteliğindedir. Bir doğa suçudur, bir insanlık suçudur. Dolayısıyla bu toplantının yapılmaması konusunda kararlıyız. Vekilimizin önerisi yerindedir. Birkaç temsilci ile burada yapılmamasına dahil tutanağı tutup gelen arkadaşlarımızı da teşekkür ederek göndereceğiz.”

    “KEDİMİZ VE KÖPEĞİMİZ BU PROJENİN NE KADAR ZARARLI OLDUĞUNU BİLİYOR”

    İkizdere Belediye Başkanı Hakan Karagöz şunları söyledi:

    “İkizdere halkı olarak ve sivil toplum kuruluşlarımız, muhtarlar federasyonumuz, parti temsilcilerimiz, halkımız hepsi burada. Bunu istemediğini ve gerekçelerini açıklayarak herhangi bir kargaşaya mahal vermeden, medeni bir şekilde sizlerde buradasınız hepimiz buradayız. Hepimizin de ortak paydası bu projenin bu vadide bu vadiyi öldüreceğini, binlerce yıllık tarihi olan bu vadiyi öldüreceğini düşünüyor. Hiç en ufak bir kargaşanın çıkmayacağına da inanıyorum işin açıkçası. Takdir sizlerindir, takdir vatandaşlarındır. Gerekli bir şekilde itirazlarımızı yapabiliriz diye düşünüyorum.”

    Bir gazetecinin, ‘Toplantının yapılması durumunda ÇED süreci tamamlanmış sayılmaz mı’ sorununa ise Karagöz, “Bizim kedimiz ve köpeğimiz bile bu projenin ne kadar zararlı bir proje olduğunu biliyor. Bir olasılıktır. Olmaz. Bunun yargı süreci var” yanıtı verdi.

    “BU TOPLANTI BURADA YAPILIRSA EĞER İLK KAZMA VURULMUŞ OLACAK”

    Belediye Başkanı Karagöz’ün konuşmasının ardından Murat Çepni yeniden söz alarak şunları söyledi:

    “Başkanım siz fikrinizi söylediniz teşekkür ederiz. Şimdi ben bir şey daha söyleyeyim. Şimdi burada kimsenin kargaşa yaratmaya, kavga yaratmaya niyeti yok. Kimse de buraya bundan dolayı gelmedi ama ben deremin, evimin, o derenin karşısındaki ev benim evim. Evimin hangi yol ve yöntemlerle yok edileceğini dinleme gibi bir kararım yok. Dinlemem. Kimse bana evimi elimden nasıl alacağım diye güzel güzel anlatamaz bana. Böyle bir dünya yok. Dolayısıyla bu toplantının bu anlamda hukuki yanı yoktur. Kastettiğimiz budur. Bu toplantı başından itibaren hukuksuzdur. Benim evimi, benim deremi elimden almaya çalışan bir proje hiçbir şart ve koşulda hiçbir aşaması yasal değildir, hukuki değildir. Kastettiğimiz budur. Yani, biz burada teknik bir şey tartışmıyoruz, bir prosedür tartışmıyoruz. Bu toplantı burada yapılırsa eğer ilk kazma vurulmuş olacak, dediğimiz bu. Kimsenin kavgaya niyeti yok. Esas meydan okumanın kendisi İkizdere’ye gelip köyümüzde, deremizde bunu yapacağız demektir. Meydan okumaktır bu. Bütün İkizdere’ye meydan okumaktır. Dediğimiz bu kadar basit. Dolayısıyla hepimizin fikri ortaksa yapılması gereken budur.”

    “BU TOPLANTİ YAPILIRSA YARGI PROJEYE DEVAM EDİN DER”

    CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı ise şunları söyledi:

    “Şöyle bir şey var, onu belirtelim; eğer toplantı lehte ya da aleyhte herhangi bir görüşün oluştuğu biçimde tutanak altına alınırsa o zaman Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporu süreci tamamlanmış olur. Dolayısıyla yargı kararları açısından ÇED süreci tamamlanmış olan bir projeye yargının devam edin deme olasılığı büyüktür. Bu nedenle bu toplantıya katılmayarak yapılmadığını tutanak altına aldırmak doğru olan yoldur. Bu hukukçularımızın söylediğidir.”

    Bir vatandaş ise şunları söyledi:

    “Şimdi vekilimin dediği gibi zaten avukat ile de görüştük. Avukatımız var. Güzel üç yöntem söyledi, bir tanesini vekilim de söyledi. Bence de şimdi kalabalığa hiç gerek yok. Zaten önemli olan buradaki toplantının olumsuz sonuçla çıkmasıdır. Yani, başka bir şey değil bu. Yani, bu toplantı yapılması gerekiyor. Yapılsın çok önemli değil. Bu yapılmadığı zaman yarın bir daha gelecek. Biliyorsunuz haziranda bir toplantı vardı, yapmadık. Şimdi bir daha oldu. Bu yapılmazsa yarın bir daha gelecek, yarın bir daha gelecek. Arkadaşlar bunu sonlandırmamız için biz bu toplantının olumsuz raporumuzu tutanaklara geçireceğiz. Yani halk istemiyor, kimse istemiyor. İkizdere Belediye Başkanımın dediği gibi kedi köpek istemiyor. Hiçbir siyasi parti istemiyor. Burada biz halk olarak istemiyoruz böyle bir projeyi. Dolayısıyla burada üç beş kişi kalarak, söyleyeceklerimizi söyleyelim. Zaten hükümet komiserleri burada, tutanaklara geçelim, düşüncelerimizi oraya yansıtalım. Daha sonra toplantıyı bitirip, gidelim. Yani, bu toplantının olumsuz sonuçlandığı tutanaklara geçsin.”

    “BİZE BU YAŞATTIKLARI ARTIK NEREYE KADAR GİDECEK”

    MHP İkizdere İlçe Başkanı Rezzak Uzun şu ifadeleri kullandı:

    “Biz bunun tecrübesini daha önce çok derin bir şekilde yaşadık ve hala idari bütün mahkemeleri kazanmış olmamıza rağmen biz hukuki anlamda şu anda hala mahkemeliğiz. İsmet bey de bunların bir tanesi, benim köyüm. Hatta şu kadarını söyleyeyim o süreçleri yaşarken benim annem 82 yaşındaydı. Baston ve bir insan yardımı ile yürüyordu. Annem 90 yaşında ve şu an halen mahkemelik. Şimdi biz bu süreçlerin bize neler getirdiğini, bize hangi sıkıntılar yaşattığını bu coğrafyada yaşayan herkes biliyor. Şimdi az önce Murat Bey bir şey söyledi çok doğru bir şey söyledi. Dedi ki; bana evimi nasıl alacağını anlatmaya gelmiş arkadaşlar, lütuf etmişler. Böyle bir şey yok. Bize bu yaşattıkları artık nereye kadar gidecek.

    “20 PROJEYLE BAŞLADILAR YETER ARTIK”

    Bugünkü bu toplantıya katılmak bir yöntem. Bence kendi fikrim katılmamaktır çünkü bize ne anlatacaklar evinizi nasıl alacağız mı? Yeter da yeter! 20 küsur tane proje ile başladılar bu coğrafyada. Ben daha önce bizim bakanlarımızdan bir tanesine şunu şöyle de sormuştum; ya sayın Bakanım bir karar verelim ya İkizdere Vadisi enerji vadisi, turizm vadisi mi? Bunu da geçtim bu coğrafya da yaşayan insanlara bir alternatif sunalım. Aynı vadide bugün geçen yıl Turizm Master Planı’nda en büyük iki tane projeyi bizim ilçemize vermişler. Birisi Ovit Vadisi’nde birisi Meles Vadisi. Kalkıyoruz bunun yanında başka bir şeylerde yapıyoruz. Bizim vadimize böyle bir projenin kesinlikle yapılmasını istemiyoruz. Tavrımız da talebimiz de budur ve buradaki toplantıya da ben katılım sağlanması taraftarı değilim çünkü bize bir şey anlatmasınlar biz geldiler buraya misafirimizler. Vekilimin dediği gibi biz ikramlarını yapalım. Lütfen geldikleri yere gitsinler bizim bu tavrımızı da ne olduğunu iletsinler. Biz misafirleri ağırlamasını biliriz. Biz kadim bir memleketin evlatlarıyız. Gerektiği şekilde ağırlayalım ve gitsinler. Lütfen bizi yormasınlar.”

    “BUGÜN VE SONRA YAPILACAK BÜTÜN HES PROJELERİNE KARŞIYIZ”

    İkizdere Anzer Ballıköy Muhtarı ve Muhtarlar Federasyonu Başkanı Remzi Güzel şunları söyledi:

    “Çok değerli katılımcılar elbette ki bugün biz muhtarlarımız İkizdere’deki ve Rize’deki yatırımlara karşı değiliz. Bizim karşı olduğumuz bugünkü bu toplantı da İkizdere’mizin geleceğini tehdit eden bir durumdur. Biz İkizdere muhtarları olarak bugün ve bundan sonra yapılacak olan bütün HES projelerine karşıyız. İkizdere vadimiz turizm vadisidir, HES vadisi değildir. Biz halkın temsilcileri olarak; bakın en son sözü ben almış olabilirim ama nihayetinde en sözü veren halktır, halkın sesidir. Ondan dolayı lütfen devlet temsilcilerine de iletiyorum, firmalara da iletsin. İkizdere’de hiçbir şekilde HES ile ilgili projelere atıf yapmasınlar. İş yapacaklarsa gelsinler. Bakıl bir turizm vadisidir. İkizdere’yi turizm ile gelecek nesillere taşıyalım. Korunaklı bir İkizdere ile hep beraber bir mücadele verelim ve biz siyasilerimiz halkımız biz mücadeleyi başaracağımıza inanıyoruz.”

    Vatandaşların çeşitli tepkilerinin ardından Rize Çevre, Şehircilik ve İklim Değişiklik Müdürlüğü ÇED ve Çevre İzlemleri Şube Müdürü Hızır Osman Aslıyüksek, ÇED süreci ile ilgili “Toplantı salonunda toplantı şartları hazır edilmiş ancak halk bilgilenmek istemediği için ÇED yeterlik firması sunum yapmamıştır. İkizdere Belediye Başkanı Hakan Karagöz’le yöre halkının dilekçeleri (33 adet) elden alınmıştır” şeklinde tutanak düzenledi.