Blog

  • BAYRAKLI BELEDİYE BAŞKANI SERDAR SANDAL: “BAYRAKLI’YI SADECE İZMİR’İN DEĞİL, TÜRKİYE’NİN KALBİ YAPACAĞIZ”

    BAYRAKLI BELEDİYE BAŞKANI SERDAR SANDAL: “BAYRAKLI’YI SADECE İZMİR’İN DEĞİL, TÜRKİYE’NİN KALBİ YAPACAĞIZ”

    Bayraklı’nın ihtiyaç duyulan her mahallesinde yol ve kaldırım çalışmalarını aralıksız sürdüren Bayraklı Belediyesi, kentin işlek noktalarından Sakarya Caddesi ve Haşim İşcan bağlantı noktasındaki kaldırımları da yeniledi. 261 metrelik alanı kapsayan çalışmalar bölge esnafının ve vatandaşların da yüzünü güldürdü. Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, “Yolları, kaldırımları ve modern görünümüyle Bayraklı’yı, sadece İzmir’in değil, Türkiye’nin de kalbi yapacağız” dedi.

    Bayraklı’da ilçe genelinde başlatılan yol-kaldırım düzenleme, bakım, onarım ve asfaltlama seferberliği hız kesmeden devam ediyor. Vatandaşlardan gelen talep ve önerileri de dikkate alarak, ilçenin her mahallesini karış karış gezen ekipler, eksikleri yerinde tespit ediyor. Yol, kaldırım ve kavşak yenileme işlemleri önem sırasına göre programlanarak hızla tamamlanıyor. Çalışmalar, ilçe sakinleri tarafından da memnuniyetle karşılanıyor.

    800 METREKARELİK KALDIRIM YENİLENDİ

    Son olarak Sakarya Caddesi’nin Haşim İşcan Caddesi’ne bağlandığı noktada 3 metre genişliğinde 261 metre uzunluğunda yaklaşık 800 metrekarelik kaldırımı tamamen yenileyen Bayraklı Belediyesi, vatandaşların daha rahat ve konforlu ulaşım sağlaması için ilçe genelinde çalışmalarını da sürdürüyor.

    KALICI ÇÖZÜMLER ÜRETİYORUZ

    Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, “İlçemizi daha yaşanabilir hale getirmek için 24 mahallemizin tamamında yol, kaldırım, asfaltlama ve kavşak yenileme çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bayraklı’yı büyük bir şantiye alanına dönüştürdük. Hangi mahallemizin ne eksiği varsa orada oluyoruz ve kalıcı çözümler üreterek vatandaşlarımızın memnuniyeti için çalışıyoruz” dedi.

  • TURGUTLU BELEDİYESİ, ÇEPNİBEKTAŞ SOSYAL HİZMET BİNASI PROJESİNDE SONA YAKLAŞTI

    TURGUTLU BELEDİYESİ, ÇEPNİBEKTAŞ SOSYAL HİZMET BİNASI PROJESİNDE SONA YAKLAŞTI

    Turgutlu Belediye Başkanı Çetin Akın, 3 ay önce temeli atılan ve yakın zamanda tamamlanması planlanan Çepnibektaş Sosyal Hizmet Binası projesini yakından takip etti. Başkan Çetin Akın, “Hedefimiz yılbaşında Çepnibektaş Mahallemize yılbaşı hediyesi olarak binamızın anahtarlarını teslim etmek” dedi.

    Turgutlu Belediyesi’nin Çepnibektaş Mahallesi’nde vatandaşların ihtiyaçları ve istekleri doğrultusunda hayata geçireceği Çepnibektaş Sosyal Hizmet Binası projesinin inşaat çalışmaları hızla devam ediyor. Turgutlu’ya değer katan projeleri bir bir kazandıran Turgutlu Belediye Başkanı Çetin Akın, Başkan Yardımcıları Fırat Honaz, Ahmet Daşkan, Evren Erbaş ve Çepnibektaş Mahalle Muhtarı Hamza Turan ile birlikte Çepnibektaş Sosyal Hizmet Binası projesini inceledi. İnşaatın yüzde 80 seviyesine geldiği projenin aralık ayında tamamlanması planlanıyor.

    Turgutlu Belediye Başkanı Çetin Akın, “Belediye imkanlarımızla Çepnibektaş Mahallemizde kamulaştırmasını yaptığımız yerde; Çepnibektaş Mahallemizin ihtiyacı olan düğünlerini, cemlerini, asker uğurlamalarını ve çeşitli kültür etkinliklerini yapabilecek oldukları bir bina inşa ediyoruz. Üç ay önce temelini attığımız bina bitme seviyesine geldi. Hedefimiz yılbaşında Çepnibektaş Mahallemize yılbaşı hediyesi olarak binamızın anahtarlarını teslim etmek. Turgutlu’muza ve Çepnibektaş Mahallemize hayırlı olsun” dedi.

     

  • ÖMER FETHİ GÜRER: “CUMHURBAŞKANI’NA ÇAĞRI YAPIYORUM; HAZİNE ARAZİSİ OLARAK KÖYLERDE OLAN TARIMA ELVERİŞLİ ARAZİLER İMARA AÇILMAMALI”

    ÖMER FETHİ GÜRER: “CUMHURBAŞKANI’NA ÇAĞRI YAPIYORUM; HAZİNE ARAZİSİ OLARAK KÖYLERDE OLAN TARIMA ELVERİŞLİ ARAZİLER İMARA AÇILMAMALI”

    CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Sayın Cumhurbaşkanı’na çağrı yapıyorum Hazine arazisi olarak köylerde olan tarıma elverişli araziler imara açılmamalı buralar orada yaşayan köy halkına eğer satış gerçekleştirilecekse gerçekleştirilmeli, tarımsal destekler artırılarak o bölgede ürün desenine göre en verimli olacak ürün neyse onun sürdürülebilirliği sağlanmalıdır” dedi.

    CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Hazine’ye ait tarım arazilerin yabancılara satışının durdurulmasını istedi. Gürer, Ankara’nın Polatlı ilçesine bağlı Yassıhöyük Gordion bölgesinde yaşayan yurttaşlarla düzenlediği toplantıda, özetle şunları söyledi:

    “Aralarında şeker fabrikalarının bulunduğu, enerji şirketlerinin bulunduğu, limanların yer aldığı ve bazı kamuda kalan varlıklarının da satışının gerçekleştirileceği yeni bir özelleştirme süreci başlamış bulunuyor. Amaç kamunun yükünü azaltıp fayda sağlamaktı ama satılanlardan sonra ekonominin içinde bulunduğu koşullar dikkate alındığında çok da önemli bir değişim olmamış.

    Son yıllarda yapılan düzenlemelerle ülkemizin tarım arazileri başta yabancılar olmak üzere el değiştiriyor. 30 milyon metre kare tarım arazisi yabancılara satılmış. Son dönemde çıkarılan düzenlemeyle Hazine’ye ait arazilerin satışı yönünde uygulama başlatıldı. Hazine’ye ait tarım arazilerini 3 yıldan fazla kiralayan ya da oranın halkına satışı yapılacağı yönünde bir düzenlemeye gidildi. Ama bu uygulama gerçekleşmedi. Çoğu bölgede köylere ait araziler köyün dışındaki alıcılara verildi. Önemli bir bölümü verimli araziler. Bunun yanlış olduğunu dile getirdik.

    “CUMHURBAŞKANI’NA ÇAĞRI YAPIYORUM HAZİNE ARAZİSİ OLARAK KÖYLERDE OLAN TARIMA ELVERİŞLİ ARAZİLER İMARA AÇILMAMALI”

    Hem sit alanı olan hem tarımsal arazi olarak kullanılan hem de imara açıldığında bölgenin yapısal değişimine yol açıp doğa dengesini bozacak kırsaldaki yaşamı daraltacak yerlerdeki uygulamaları geri çekin. Köy halkına sormadan iş yapmayın. Kamuya ait varlıkların korunmadığı gibi orada yaşayanlara ait değerlerin de yok edilmesi ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür. Sayın Cumhurbaşkanına çağrı yapıyorum Hazine arazisi olarak köylerde olan tarıma elverişli araziler imara açılmamalı buralar orada yaşayan köy halkına eğer satış gerçekleştirilecekse gerçekleştirilmeli, tarımsal destekler artırılarak o bölgede ürün desenine göre en verimli olacak ürün neyse onun sürdürülebilirliği sağlanmalıdır.”

     

     

  • TÜRKİYE’DE YAĞMUR SUYU HASADI YAPACAK İLK KIYI İLÇE BELEDİYESİ KUŞADASI OLACAK

    TÜRKİYE’DE YAĞMUR SUYU HASADI YAPACAK İLK KIYI İLÇE BELEDİYESİ KUŞADASI OLACAK

    Kuşadası Belediyesi, kentin sahip olduğu doğal kaynakları verimli kullanmak, su taşkınlarının önüne geçmek ve kuraklıkla mücadele etmek kapsamında yağmur suyu hasadı yapmak için ekip kurdu. Belediye Başkanı Ömer Günel, “Amacımız Kuşadası’nı kendi kendine yetebilen bir kent haline getirmek. Türkiye’de bu projeyi hayata geçirecek ilk kıyı ilçe belediyesi biz olacağız” dedi.

    Dünyada küresel ısınmanın buharlaşmayı artırmasıyla birlikte değişen hava koşulları, Türkiye’de sonbahar ve kış mevsiminde geçmiş yıllara oranla beklenmedik şekilde aşırı yağışlara, yaz döneminde ise kuraklığa neden olmaya başladı. Kuşadası Belediyesi de kentin sahip olduğu doğal kaynakları verimli kullanmak, yağmur sularının neden olduğu taşkınların önüne geçebilmek ve kuraklıkla mücadele etmek amacıyla yağmur suyu hasadı yapmak için düğmeye bastı.

    Kuşadası Belediyesi bünyesinde, Başkan Ömer Günel’in talimatıyla bu kapsamda bir ekip kuruldu. Çevre mühendisleri, peyzaj mimarları ve şehir plancılarından oluşan ekip, Kuşadası’nın su odaklı planlanması, mevcut su kaynaklarının etkin bir şekilde yönetilmesi, değişen iklim ile birlikte şiddeti artan taşkın ve kuraklık başta olmak üzere su kaynaklı tüm problemler için kentin hem merkezinde hem de kırsal alanlarında çözümler üretecek. Kuşadası Belediyesi İzmir, Muğla ve Ordu Büyükşehir Belediyeleri’nin yaşama geçirdiği uygulamayı Türkiye’de gerçekleştirecek ilk kıyı ilçe belediyesi olacak.

    “KENDİ KENDİNE YETEBİLEN BİR KENT”

    Yağmur suyu hasadı uygulamasının Kuşadası için önemine dikkat çeken Başkan Ömer Günel, “Amacımız Kuşadası’nı kendi kendine yetebilen bir kent haline getirmek. Türkiye’de bu projeyi hayata geçirecek ilk kıyı ilçe belediyesi biz olacağız. Proje, başta kuraklıkla mücadele ve kanalizasyon sistemine giden yağmur sularının neden olduğu taşkınların önüne geçebilmek için büyük önem taşıyor. Proje, aynı zamanda su kaynaklarının bilinçli kullanımı konusunda da farkındalık oluşturacak” diye konuştu.

     

  • GAZETECİ GÖKMEN ULU DİKİLİ’DEN ADAY ADAYI OLDU

    GAZETECİ GÖKMEN ULU DİKİLİ’DEN ADAY ADAYI OLDU

    Gazeteci ve yönetmen Gökmen Ulu, İzmir Dikili Belediye Başkanlığı’na aday adaylığını açıkladı. Toplumcu belediyeciliğin çağdaş versiyonunu hayata geçireceklerini belirten Ulu, kenti kolektif akıl ve bilimle yöneteceklerini söyledi.

    Gazeteci, yazar ve yönetmen Gökmen Ulu, memleketi İzmir Dikili’de belediye başkan aday adayı oldu. Cumhuriyet Halk Partisi Dikili İlçe Başkanlığı’na dosya almaya giden Ulu’ya, 1984 yılından sonra Türkiye’de sosyal belediyeciliğin manifestosunu oluşturan Osman Özgüven ve çok sayıda partili de eşlik etti. Buluşmada CHP İlçe Başkanı Emre Kırlı ve yönetim kurulu üyeleri de hazır bulundu. Aday adaylarına başarılar dileyen Kırlı, “Bu partiyi ileriye taşımak bizim de görevimizdir. Parti olarak Gökmen Ulu’nun da yanında olduğumuzu belirtmek istiyoruz” dedi.

    ULU: “GÖĞSÜMDEKİ NAMUS NİŞANELERİ İLE HUZURLARINIZDAYIM”

    Demokratik yarışı CHP’nin örgütsel bütünlüğüne halel getirmeyecek ve toplumun bir arada yaşama kültürünü zedelemeyecek şekilde, siyasi etik değerlerine bağlı kalarak, dürüstçe ve centilmence sürdüreceğini belirten Ulu, “Yıllarca sizlere, ülkeme hizmet ederken, adalet, demokrasi ve özgürlük mücadelesinde ödediğim ağır bedeller sonucunda göğsüme takılan namus nişaneleri, şeref madalyaları ile başım dik, alnım ak olarak huzurlarınızdayım” diye konuştu.

    “TOPLUMUN VAZİFE ÇAĞRILARI KALBİMDEKİ ÜRETİM ENERJİSİ İLE BİRLEŞTİ”

    CHP Genel Merkezi’nin bilimsel ölçme değerlendirme metodolojisi ile halkın istediği kişileri aday yapma kararına çok sevindiğinin altını çizen Ulu, “Toplumun her kesiminden gelen güçlü vazife çağrıları kalbimdeki üretim enerjisi ile birleşti ve hiç tereddüt etmeden aday adaylığımı ilan ettim” dedi.

    “TOPLUMCU BELEDİYECİLİĞİN ÇAĞDAŞ VERSİYONUNU UYGULAYACAĞIZ”

    İlkeleri ve yönetim anlayışından söz eden Ulu, “Kurucu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün oluşturduğu altı ok ilkelerimize 1965 sonrasında Karaoğlan Bülent Ecevit ve onurdaşları ile birlikte sosyal demokrasinin temel değerleri eklenmiştir. CHP’nin özü, ana programı budur. Dikili ise 1984 sonrası Osman Özgüven ile birlikte sosyal belediyeciliğin manifestosunun yazıldığı kenttir. Sosyal demokrasinin evrensel değerlerini ve toplumcu belediyeciliğin çağdaş versiyonunu Dikili’de hayata geçireceğiz” diye konuştu.

    HEM KURUMSAL HEM DE KİŞİSEL SAYDAMLIK VURGUSU

    Ulu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Doğaya ve insanların hayatına iyi dokunuşlar yaptıkça mutlu ve huzurlu oluyorum. Hayatım ortadadır. Ego sorunum hiç yok. Koltuk derdim de yok. Makamdan güç alan değil, makama güç veren bir belediye başkanı olacağım. Kelimenin tam anlamıyla şeffaf bir belediye olarak meclis toplantılarını canlı yayınlayacağız, belediyenin bütün gelir ve giderlerini internet sitemizde düzenli yayınlayacağız, vatandaşımız belediyeye gelip istediği konuda hesap sorabilecek. Kendimin ve ailemin mali durumu hakkında da saydam ve düzenli olarak bilgi vereceğim.

    “KOLEKTİF AKIL VE BİLİMLE YÖNETECEĞİZ”

    Belediyedeki iş kardeşlerimle çok güzel ve verimli bir çalışma iklimi oluşturmanın yanı sıra, toplumun bütün kesimlerini yönetime ortak ederek katılımcı demokrasiyi uygulayacağız. Beni tanırsınız, kimseyi ötekileştirmeden, toplumun bütün renklerini kucaklayacağım. Türkiye’nin yanı sıra uluslararası kamuoyunda şehircilik biliminden akıllı kentlere, tarım üretiminden sosyal bilimlere kadar her alanın uzmanlarını Dikili’ye kanalize ederek muhteşem bir sinerji oluşturacağım. Dikili’yi kolektif akıl ve bilimle yöneteceğiz.

    “CHP OYLARINI BÜYÜK ORANDA ARTIRACAĞIMIZDAN EMİNİM”

    Ekoloji hareketinin ve adalet, eşitlik, özgürlük, barış, emek, demokrasi mücadelesinin içinde olacağız. Sokakta olacağız. Halkla el ele, yürek yüreğe olacağız. Dikili’de CHP oylarını büyük oranda artıracağımızdan adım gibi eminim.

    “DEĞİŞİMİ TABANA YAYACAĞIZ”

    Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in ifade ettiği doğrultuda değişim ve gelişimi tabana yayacağız. Dikili’deki sinerjiyi Bakırçay Yöresi’ne de yayacağız, Bergama, Kınık, Menemen, Aliağa’yı CHP olarak geri alacağız.1989 yılındaki yerel seçim zaferini hatırlayın. Gücünü halktan alan belediye başkanlarıyla oluşan yerel yönetim baharı, iktidara giden yolun en büyük kuvvet kaynağı olmuştu. Yerel seçim başarısı, CHP İktidarı’nın müjdecisi olacak”

     

  • MİMAR MEHMET ÇOBAN: “KENTSEL DÖNÜŞÜM YASASI ALTINDA CİDDİ BİR MÜLKSÜZLEŞTİRME HAMLESİ YAPILACAK”

    MİMAR MEHMET ÇOBAN: “KENTSEL DÖNÜŞÜM YASASI ALTINDA CİDDİ BİR MÜLKSÜZLEŞTİRME HAMLESİ YAPILACAK”

    Mimar Mehmet Çoban, ‘kentsel dönüşüm’ yasasının bazı maddelerinin alt metinlerinde gizli niyetler olduğunu savundu. Çoban, “Kentsel dönüşüm yasası altında ciddi bir mülksüzleştirme hamlesi yapılacak” dedi. 

    TBMM’de kabul edilen ‘kentsel dönüşüm’ yasası tartışılmaya devam ederken mimar Mehmet Çoban, yasanın bazı maddelerinde gizli niyetler olduğunu öne sürdü. Çoban, afet riski taşıyan bölgelerde kentsel dönüşümü hızlandıran yasasının maddelerini değerlendirdi ve vatandaşların mağdur edildiğini, söz konusu yasanın aslında bir mülksüzleştirme planının parçası olduğunu savundu. 

    İNSANLAR BAŞKA YERLERE GÖNDERİLİP YENİDEN BORÇLANDIRILACAK” 

    Çoban, yasanın 21 maddesine ilişkin, polisin müdahalesine izin verilmesi, eve çilingirle girme hakkı tanınması gibi unsurların vatandaşları mağdur edebileceğine dikkat çekti. Çoban ayrıca, rezerv yapı alanı tanımının değiştirilmesinin, zamanında ev sahibi olabilmiş insanların kent içinde yaşama şansını ortadan kaldırabileceğini ve ciddi bir mülksüzleştirme hamlesi yapabileceğini vurguladı. Çoban, şunları söyledi: 

    “İnsanlar başka yerlere gönderilecek ve yeniden borçlandırılacak. Borcunu ödemeyenlerin mülkleri de Hazine’ye geçecek. Kentsel dönüşüm kılıfına bürünmüş ‘rantsal’ dönüşüm ile vatandaşın çıkarıldığı bölgeye lüks binalar yapılacak. Belki bu kez yandaşlara dahi peşkeş çekilmeden, direkt olarak Körfez ülkelerinin vatandaşlarına göz kırpılacak. Tam anlamıyla mülksüzleştirme süreci başlayacak.” 

    VATANDAŞ RİSKLERİYLE BAŞ BAŞA BIRAKILIYOR” 

    Çoban, “Kentsel dönüşüm adı altında aslında vatandaşların haklarını göz ardı eden, mülkiyeti hedefleyen bir süreç yaşanabilir” dedi. 

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın lisanslandırdığı kamu kurumları ve üniversitelerin riskli yapı tespitine rağmen bu riskin mülk sahiplerine fatura edildiğini belirten Çoban, devletin vatandaşın kendi risklerini cebinden ödemesini istediğini ifade etti. Çoban, “Devlet, maliyetleri vatandaşın sırtına yükleyerek kendi riskleriyle baş başa bırakıyor” açıklamasında bulundu.  

    Çoban, kentsel dönüşüm sürecinin ve uygulamalarının vatandaşların haklarını koruma açısından yeniden değerlendirilmesi gerektiğine işaret etti. 

  • BİRLİK SAĞLIK-SEN: “TIBBİ SEKRETERLERİN YÜZDE 50’Sİ EN AZ BİR DEFA FİZİKSEL VEYA SÖZLÜ ŞİDDETE UĞRUYOR”

    Haber: SULTAN EYLEM KELEŞ – Kamera: KERİM UĞUR

    29 Kasım Tıbbi Sekreterler Günü’nde açıklama yapan Birlik Sağlık Sen İzmir Şube Başkanı Berna Boran, “Çoğu kez randevusuz gelen hastaların hakaretlerine de maruz kalan tıbbi sekreterlerden yaklaşık yüzde 50’sinin çalışma hayatı boyunca en az bir defa fiziksel yada sözlü şiddete uğradıkları yapılan araştırmalarda mevcuttur. Bazen ‘suratın asık’ diye amirlerine şikâyet edilen tıbbi sekreterlere bile rastlamak mümkündür. Pek çok tıbbi sekreterimiz hem sağlık açısından, hem de fiziksel açıdan kendisini güvensiz olarak görmektedir” dedi.

    Birlik Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası, 29 Kasım Tıbbi Sekreterler Günü’nde tıbbi sekreterlerin mesleki sorunları için bugün basın açıklaması yaptı. Açıklamayı okuyan Birlik Sağlık Sen İzmir Şube Başkanı Berna Boran, şunları söyledi:

    “TIBBİ SEKRETERLERİN YARISI EN AZ BİR DEFA ŞİDDETE UĞRUYOR”

    “Tıbbi sekreterler, sağlık kuruluşlarımızda hasta ve hasta yakınlarının ilk iletişime geçtikleri meslek mensuplarıdır. Hasta ve hasta yakınlarının duygusal durumu, sağlıklı bireylerden daha hassastır. Bu hassaslık ve bireyin özel durumu da dikkate alınarak sağlıklı bir iletişimde bulunulması oldukça önemlidir. Bundan dolayı hastayı kuruma girdiğinde ilk karşılayan meslek gurubu olan tıbbi sekreterlerimizin yaptığı iş oldukça önemlidir. Hasta memnuniyetini sağlamak ve iş verimini artırmak, çalışma motivasyonlarını yükseltmek için öncelikle bu meslek gurubunun şikayetlerine önem vermek gerekmektedir. Tıbbi sekreterlerimizin görevleri esnasında çoğu kez muhatap oldukları sözler, ‘Kafanıza göre hasta alıyorsunuz!’, ‘Sen daha önce hiç dayak yedin mi?’, ‘Kes sesini’, ‘Bizim verdiğimiz vergilerle maaşını alıyorsun!’ gibi sözlerdir. Çoğu kez randevusuz gelen hastaların hakaretlerine de maruz kalan tıbbi sekreterlerden yaklaşık yüzde 50’sinin çalışma hayatı boyunca en az bir defa fiziksel ya da sözlü şiddete uğradıkları yapılan araştırmalarda mevcuttur. Bazen ‘suratın asık’ diye amirlerine şikâyet edilen tıbbi sekreterlere bile rastlamak mümkündür. Pek çok tıbbi sekreterimiz, hem sağlık açısından, hem de fiziksel açıdan kendisini güvensiz olarak görmektedir. Tıbbi sekreterlerimizin sağlık kurum ve kuruluşlarında yaşadıkları iletişim sorunlarına çözüm önerisi olarak hastaların bilinçlendirilmesi, empati becerisi kazanması gerekliliği ortadadır. Kurum içi motivasyonun sağlanması için ise; personeli bir araya getirici etkinlik, toplantı ve eğitimler yapılması ve yönetimde tıbbi sekreterlik mesleğine sahip bir kişinin bulunması zorunlu hale getirilmelidir.

    “3+1 SÖZLEŞMELİ SİSTEMİ 1+1’E ÇEVRİLMELİDİR”

    Sağlıkta şiddetin en fazla olduğu hastane acillerinde ve hastayla ilk temasta çalışan tıbbi sekreterlerimizin acil farkı almaması, devlet memuru olmalarına rağmen işçi kadrosundaki arkadaşlarımızdan daha az ücret almaları, yasal olmamasına rağmen bazı kurumlarda imza yetkisi ve mevzuat gereği sorumluluğu olmayan işçi arkadaşlarımızın memurun amiri olması, pek çok kurumda özlük, satın alma, arşiv vb. idari birimlerde memur kadrosunda olan tıbbi sekreterlerimizin değil de, işçi kadrosunda olan arkadaşlarımızın çalışması, pek çok kurumda dinlenme alanlarının olmaması, mesai saatlerinin daha erken başlaması, genel olarak birimlerinde tek çalışmalarından dolayı yemek dinlenme saatlerinde yerlerine başka bir arkadaşlarına bırakamamaları tıbbi sekreterlerimizin bizlere yansıyan sorunlarından bazılarıdır. Tıbbi sekreterlerimizin en önemli sıkıntılarından bir tanesi de; genel olarak 3+1 sözleşmeli sistemle atanmış olmalarından dolayı, tayin haklarının sınırlı olması ve atama şeklinden dolayı pek çoğunun aile bütünlüğünün bozulmuş olmasıdır. İlk etapta 3+1 sözleşmeli sistemin 1+1’e çevrilmesinde büyük yarar vardır. Birlik Sağlık Sen olarak, tüm tıbbi sekreterlerimizin 29 Kasım Tıbbi Sekreterler Günü’nü kutlarız.”

     

  • KARŞIYAKA’DA CUMHURİYET VE KADIN KONUŞULDU

    KARŞIYAKA’DA CUMHURİYET VE KADIN KONUŞULDU

    Karşıyaka Belediyesi’nin düzenlediği ‘Cumhuriyetimizin 100. Yılında Kadın’ söyleşisinde aydınlanma devrimlerinin kadınlara kazandırdığı haklar konuşuldu. Toplumsal cinsiyet eşitliğine vurgu yapılan etkinlikte günümüzde kadınların sosyal yaşamdaki, iş hayatındaki ve siyasetteki varlıkları değerlendirildi. Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Atatürk’ten önce bu ülkede kadınlar yoktu diyebiliriz. Evin içinde vardı, ama maalesef şöyle bir toplantı ortamında yoktu, olamıyordu” diye konuştu.

    Karşıyaka Belediyesi’nin Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında düzenlediği ‘Cumhuriyetimizin 100. Yılında Kadın’ söyleşisi yoğun ilgiyle gerçekleştirildi. Şair yazar Haluk Işık’ın moderatörlüğünü üstlendiği, Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel ve gazeteci yazar Işıl Özgentürk’ün konuşmacı olduğu söyleşi, CHP Karşıyaka İlçe Başkanı Levent Güçlü, ilçe yönetimi ve parti üyeleri, meclis üyeleri, muhtarlar, STK temsilcileri ve Karşıyakalıların katılımıyla yapıldı.

    Etkinlikte konuşan Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Karşıyaka’nın toplumsal cinsiyet eşitliğinde iyi bir noktada olduğunu belirterek, “İnsani Gelişmişlik Vakfı’nın (İNGEV) yaptığı değerlendirmelerde birinci veya ikinci sıralarda yer alıyoruz. Kendi yaşamımız içinde de kadınların üzerinde baskı oluşturmayan, iş ve sosyal yaşamda aktif olmaları için daha özgür ortamlar tanıyan bir kent olduğumuzu biliyoruz ve biz bunu daha da güçlendirmek için çalışıyoruz. Karşıyaka Belediyesi olarak liyakat çerçevesinde pek çok kadın bürokrata görevler verdik. Ancak bunu meclislerimizde göremiyoruz. Toplumun yarısı kadınlardan oluşurken temsiliyet noktasında bu eşitliği göremiyoruz” diye konuştu.

    “TÜRKİYE’DE KADINLAR CUMHURİYETLE BİRLİKTE VAR OLDULAR”

    “Mustafa Kemal Atatürk’ün bir ülkenin kalkınması için mutlaka kadınların haklar ve özgürlüklere sahip olması gerektiğini saptadığını ve bunu sağlayacak kanunlar yaptığını hiçbir zaman unutmamak gerekir” diyen Tugay sözlerini şöyle sürdürdü; “Çünkü Türkiye’de kadınlar kabul edelim ya da etmeyelim Cumhuriyetle birlikte toplumsal hayatta var olmuşlardır. 1934 yılında biliyorsunuz kadınlara milletvekili olma hakkı tanındı. 1935 yılında meclisimize ilk defa kadın milletvekilleri seçilerek girdi. Atatürk’ten önce bu ülkede kadınlar yoktu diyebiliriz. Evin içinde vardı, ama maalesef şöyle bir toplantı ortamında yoktu, olamıyordu. Oradan bugüne gelirken önce tevhidi tedrisatla 1924’te kız ve erkek öğrencilerin bir arada okumasını sağlıyor, 1926’da medeni kanunla kadınlara medeni haklarını vererek, sonra yerel seçimlerde ve Milletvekili seçimlerinde haklarını tanıyarak kadınları medeni haklarıyla buluşturmuş Atatürk.”

    “ERKEKLERİN YÜZDE 52’Sİ ‘KADINLAR ÇALIŞMASIN’ DİYOR”

    Aradan geçen 100 yılda bir gelişim gösterilmesi gerektiğini söyleyen Tugay, “Geçtiğimiz günlerde KALDER’in kongresine katıldım; yapılan konuşmaları dinledim. Sosyolog Prof. Dr. Yılmaz Esmer bir konuşma yaptı ve orada bir veriden bahsetti. 2002’de Türkiye’de yapılan kamuoyu araştırmasında erkeklere ‘Kadınlar çalışmalı mı?’ diye soruyorlar. Yüzde 52’si ‘Çalışmamalı’ diyor. Tam 20 yıl sonra aynı araştırmayı tekrar yapıyorlar şaşırtıcı bir şekilde aynı sonucu buluyorlar. Yani bunun biraz incitici olduğunu, rahatsız edici olduğunu biliyorum. Hiç olmazsa yüzde 1-2lik bir değişme beklersiniz. Atatürk gerçekten çok zeki bir insan ve her şeye mantıkla bakıyor. Çok basitçe diyor ki; insanlar kadın ve erkekten oluşan bir toplumdur. Bunlardan yarısına özgürlük verelim, teşvik edelim, yükselsin diye uğraşalım. Diğerini zincirle bağlayalım. Bunlar birbirinden ayrılamayan iki cins. Bu durumda nasıl toplum kalkınacak. Mümkün değil. Yarısına sen çalışma, üretme, araba kullanma, elinden iş geliyor ama yapma, senin görevin çocuk doğur, yemek yap, temizlik yap, erkeğe hizmet et. O kadar değerli, kapasiteli, o kadar başarılı kadınlar var ki, hayranlık duyduğum üstün özellikleri olan kadınlar var. Kadınlara durun susun, konuşmayın diyerek gelişemeyiz” ifadelerini kullandı. 

    “ATATÜRK’Ü İÇSELLEŞTİRMEK GEREKİR”

    Çağdaşlık ve demokrasi kavramlarının çocuklara sürekli anlatılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Ayşe Yüksel, “Çağdaşlık, demokrasi, çağdaş kadın denilince bunların cevabı eşittir Mustafa Kemal Atatürk ve Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’tir. Onun için Mustafa Kemal Atatürk’ü okumak, içselleştirmek onun bıraktığı devrimlere sarılmak, yasaları yaşatmak gerekir” dedi.

    “AĞLAYARAK TEŞEKKÜR ETTİM”

    Mustafa Kemal Atatürk’ün bir milletin kaderini değiştiren yıldız gibi bir dahi olduğunu ifade eden Işıl Özgentürk, dünyanın her yerinde kadına yönelik şiddetin var olduğunu belirterek, “Türk kadınları son derece fedakar, cefakar ve cesurdurlar. Madenlere karşı, doğa katliamına karşı kadınlar direniyor. Akbelen de dahil her yerde kadınlar var. Gidip kahvede okey oynayacağına örgütlenip, yemeğini yapan, çocuğunu okula gönderen sonra direniş çadırına gidenler yine kadınlar” dedi.

    1979 yılında otobüsle çıktıkları yurtdışı gezisini anlatan Özgentürk, İran, Gürcistan, Pakistan, Hindistan ve Nepal’i kapsayan gezide kadınlarla ilgili gördüklerinden çok etkilendiğini belirterek, “Dönüşte sınır kapısında Atatürk’ün resmini gördüm ve ağlayarak teşekkür ettim” diye konuştu.

  • BORNOVA’NIN GURURU BEKİR OSMANOĞLU, TEAKWONDO BALKAN ŞAMPİYONU OLDU

    BORNOVA’NIN GURURU BEKİR OSMANOĞLU, TEAKWONDO BALKAN ŞAMPİYONU OLDU

    Bornova Belediyespor Kulübü’nün spor okulları altyapısından yetişen Bekir Osmanoğlu Bosna Hersek’te gerçekleşen Taekwondo Balkan Şampiyonası’nda 51 kilo da Gençler Balkan Şampiyonu oldu. Tesisleşme ve alt yapı olmak üzere spor alanında önemli çalışma ve yatırımlar yaptıklarını söyleyen Bornova Belediye Başkanı Dr. Mustafa İduğ, “Bu gurur hepimizin” dedi.

    24-25 Kasım tarihlerinde Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da düzenlenen Balkan Taekwondo Şampiyonası’nde gençler kategorisinde Milli Takım sporcusu olarak mücadele eden Bekir Osmanoğlu Bornova’nın gururu oldu. Genç sporcu iki gün süren şampiyonada 51 kilo da birincilik kürsüsüne çıktı.

    EN ÇOK MADALYA TÜRKİYE’NİN

    Türkiye, 23. Balkan Taekwondo Şampiyonası’nda gençler kategorisinde 20 sporcu ile temsil edildi. Taekwondo Genç Milli Takımı, 20 sporcuyla temsil edildiği şampiyonanın gençler kategorisinde 10 altın, 2 gümüş ve 3 bronz olmak üzere 15 madalya elde etti. Türk sporcular büyükler, gençler ve yıldızlar olmak üzere tüm kategorilerde 23 altın, 12 gümüş, 24 bronz olmak üzere toplam 59 madalya kazandı. Türkiye, şampiyonada en çok madalya kazanan ülke oldu.

    “BU GURUR HEPİMİZİN”

    Bornova Belediye Başkanı Dr. Mustafa İduğ, Bornova Belediyesi olarak başta tesisleşme ve alt yapı olmak üzere pek çok dalda önemli çalışma ve yatırımlar yaptıklarını söyledi. Asıl amaçlarının çocuklara ve gençlere sporu sevdirmek,  yediden yetmişe tüm Bornovalıların uygun şartlarda spor yapmasını sağlamak olduğunu belirterek, “Bu anlamda yarışmadan ziyade yetiştiricilik bizler için öncelik olsa da böylesi başarılar hizmet yolunda motivasyonumuzu arttırıyor. Bu gurur hepimizin. Diğer genç sporcularımıza örnek olması dileğiyle başarılı sporcumuzu, emek veren antrenörlerimizi ve ailesini kutluyorum” dedi.

  • KONAK BELEDİYESİ EKİPLERİ FIRTINADA YIKILAN AĞACA MÜDAHALE ETTİ

    KONAK BELEDİYESİ EKİPLERİ FIRTINADA YIKILAN AĞACA MÜDAHALE ETTİ

    İzmir’de gece boyunca etkili olan kuvvetli sağanak yağış ve fırtına sebebiyle devrilen ağaçlar Konak Belediyesi ekiplerinin çalışmasıyla kaldırıldı. Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, olumsuz hava şartları nedeniyle oluşabilecek olumsuzluklara karşı vatandaşın mağduriyet yaşamaması için belediye ekiplerinin sahada olduğunu söyledi.

    İzmir’i etkisi altına alan şiddetli yağış ve fırtına sebebiyle Konak Belediyesi ekipleri geceyi teyakkuzda geçirdi. Hava şartları nedeniyle ilçede yaşanabilecek olumsuzluklara karşı sahada olan Konak Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğüne bağlı ekipler, devrilen ağaçlara anında müdahale etti. Göztepe Mahallesi 87 Sokak’ta devrilerek önünde bulunduğu apartmana yaslanan bir çam ağacına da müdahale eden belediye ekipleri, uzun uğraşlar sonucu tehlikeyi ortadan kaldırdı.

    EKİPLER SAHADA

    Teknik ekibiyle beraber ilk günden itibaren sahada olarak şiddetli yağmur ve fırtınanın oluşturduğu zararları yerinde inceleyen Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, vatandaşın mağduriyet yaşamaması için belediye ekiplerini seferber ettiklerini söyledi.