Blog

  • YOZGAT’TA 67 YAŞINDAKİ AYAKKABI TAMİR USTASI, ÇIRAK BULAMAMAKTAN YAKINDI

    YOZGAT’TA 67 YAŞINDAKİ AYAKKABI TAMİR USTASI, ÇIRAK BULAMAMAKTAN YAKINDI

    SEYFİ ÇELİKKAYA

    Yozgat’ta ayakkabı tamirciliği yapan Yaşar Kaymaz, çırak bulamamaktan yakındı. Kaymaz, “Boşta insanımız çok. İnternet kafelerde, boşta elemanlarımız dolu. Veli yok. Çocuğunun cebine harçlığı koy git, internet oyna diyor. Git de esnafta çalış demiyor. Benim babam üç tane ahraz yetiştirdi. Yurt çocuğu yetiştirdi. Eskiden esnafa verirlerdi, çıraklığı bellerdi. Okuyan okur, okumayan da çırak olurdu. Nerede bunlar? Sahipsizlik var” dedi.

    Yozgat’ta baba mesleğini devam ettiren 67 yaşında Yaşar Kaymaz, çırak bulamadıklarımı, bu gidişle mesleğin son temsilcileri olacaklarını söyledi. Kaymaz şöyle konuştu:

    “Bu meslek babadan bize teslimat, babadan bize kaldı, rahmetliden. 1970’den itibaren devamlı oturmaktayım, 10 yaşından beri bu mesleğin içinde yaşayan biriyim. Yozgat’ta çırak eğitim merkezimiz var. Kim var çıraklar, soran var mı? Hiç kimse sormuyor. Bir çırağın maliyeti şu durumda bize devlet tarafından verilen karara göre 20 milyon liraya mal oluyor. Biz bu parayı veremiyoruz. Şirketlere talimat veriyorlar, ‘Efendim işçi çalıştır. Yarısını devlet yarısını siz verin’ diyorlar. Esnafa geldi mi vermiyorlar. Çırak yetişmiyor. Çırak yetiştirmemiz için merkezimizde müracaat açmaları lazım. Sen diyor, çırağı bul, ben diyor sana teşvikte bulunayım diyor. Çırağı ben bulduktan sonra sana ne kaldı o zaman? Orada branş açacaksın. Bilgisayar var, elektrik var, elektronik var, torna var. Ondan geri yani mesleklerin bir de berberleri var. Bunlara da çırak bulunuyor, getiriyor orada muamele yaptırıyor, kursa gitmiyor.”

    “OKUYAN OKUR, OKUMAYAN DA ÇIRAK OLURDU”

    Yozgat’ta ayakkabıcılık üzerine usta ve öğretici belgesi olan ilk kişi olduğunu vurgulayan Kaymaz, “Babamı imtihan ettim ben, ben onlardan önce aldığım için, iş yeri açabilmek için. Bizden sonra yetişecek yok. Şu anda Yozgat’ta sekiz ayakkabıcı var. Dört tanesi benim çırağım. Yanımızda çalıştılar zamanında. Fazla duran da var, az duran da var. Onların da çırağı yok. Onlar da son nesil” dedi. Bu işi benimsetip, kursların açılması gerektiğine işaret eden Yaşar Kaymaz, sözlerini şöyle tamamladı:

    “Boşta insanımız çok. İnternet kafelerde, boşta elemanlarımız dolu. Veli yok. Çocuğunun cebine harçlığı koy git, internet oyna diyor. Git de esnafta çalış demiyor. Benim babam üç tane ahraz yetiştirdi. Yurt çocuğu yetiştirdi. Eskiden esnafa verirlerdi, çıraklığı bellerdi. Okuyan okur, okumayan da çırak olurdu. Nerede bunlar? Sahipsizlik var. Sivil toplum örgütlerimiz bunları araştırıp soruşturup esnafımız ne halde deyip bir günde gelip de kapımızı açmıyorlar. Ben bunu tamir ettiğim için bugün bin liraya aldığın ayakkabıyı ben çekildiğim zaman üç milyon lira. İddiasını edecek biri varsa çıksın. Yapılabiliyor, bin liraya satıyor,  yaptıramazsa üç bin liraya bu diyor, seve seve alacak diyor. Mecbur alacak diyor. 600 liraya aldığını bin liraya satıyor. Bunu diyor yırtılırsa tamir ettirir diyor. Geri yenisini almaya bin lirayı da vermiyor. Elli lira, yüz lira, otuz lira, yirmi beş lira tamirat vermiş olduğu ücret. Torbalarla ayakkabılar bitirildi. Bir tane ayakkabı, marka tam dört gün olmuş, dört günde fermuarları kopmuş, getirdi. Biz ne alıyoruz diyoruz, marka alıyoruz. Markanın kalitesi yoksa ne yapacak? Kaliteli malı da satmıyorlar. Nasıl olsa giyecek atacak. Giyecek atacak diyorlar. Sorumluluk yok. Arayan yok, soran yok. Geçip koyup gidiyor böylece.”

  • GÜLTEKİN UYSAL’DAN ERDOĞAN’A: “İKTİDARINIZDA 20 ADAMIZ İŞGAL EDİLMİŞKEN, İŞGAL EDİLEN ADALAR BİR TARAFTAN SİLAHLANDIRILIP BİR TARAFTAN DA YERLEŞİME AÇILIRKEN SİZ BUNA MİTİNG MEYDANLARINDA ‘EYYY’ ÇEKMEKTEN BAŞKA NE YAPTINIZ?”

    GÜLTEKİN UYSAL’DAN ERDOĞAN’A: “İKTİDARINIZDA 20 ADAMIZ İŞGAL EDİLMİŞKEN, İŞGAL EDİLEN ADALAR BİR TARAFTAN SİLAHLANDIRILIP BİR TARAFTAN DA YERLEŞİME AÇILIRKEN SİZ BUNA MİTİNG MEYDANLARINDA ‘EYYY’ ÇEKMEKTEN BAŞKA NE YAPTINIZ?”

    Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a; “İktidarınızda 20 adamız, kayalıklarımız işgal edilmişken, işgal edilen adalar bir taraftan silahlandırılıp bir taraftan da yerleşime açılırken siz buna miting meydanlarında ‘eyyy’ çekmekten başka ne yaptınız? Daha önce kinaye ile hatırlattığın İzmir’in 9 kilometre uzağında, Koyun Adası’nda 2004’ten beri Yunanistan askeri konuşlu! Bu durumda kazanan kim, kaybeden kim Sayın Erdoğan” dedi.

    Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, sosyal medya hesabından bugün yaptığı paylaşımla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dış politikayla ilgili sözlerini eleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yunanistan ziyaretiyle ilgili sözlerini alıntılayan Uysal paylaşımında şu ifadeleri kullandı:

    “Geçtiğimiz yıl (Eylül 2022) Samsun’da Teknofest’te konuşan Erdoğan ‘Adaları işgal etmeniz falan bizi bağlamaz’ demiş, Adalarımızın işgal altında olduğunu kabul etmişti. Efes-2022 tatbikatı sırasında da Yunanistan’a hitaben ‘Kendine gel. Türkiye, adaların silahlandırılması konusunda uluslararası anlaşmaların kendine tanıdığı hakları kullanmaktan geri durmayacaktır’ demiş, Adaların silahlandırıldığını da kabul etmişti. Erdoğan, Aydın, Muğla ve İzmir il sınırları içinde Türkiye’ye ait 20 ada ve iki kayalığı işgal eden Yunanistan’a bugün grup toplantısında ‘Yunanistan ile aşılmayacak sorunumuz yok’ dedi ve ekledi ‘Dış politikada dostlarımızın sayısını artırma, hasımlarımızın sayısını azaltma stratejimizi başarıyla uyguluyoruz. Biz diplomasiyi, bir tarafın kaybettiği, diğer tarafın kazandığı 0 toplamlı bir oyun olarak görmüyoruz. Kazan kazan ilkesinin hayat bulduğu önemli bir imkandır’ demiş. Erdoğan’a soruyorum; İktidarınızda 20 adamız, kayalıklarımız işgal edilmişken, işgal edilen adalar bir taraftan silahlandırılıp bir taraftan da yerleşime açılırken siz buna miting meydanlarında ‘eyyy’ çekmekten başka ne yaptınız? Daha önce kinaye ile hatırlattığın İzmir’in 9 kilometre uzağında, Koyun Adası’nda 2004’ten beri Yunanistan askeri konuşlu! Bu durumda kazanan kim, kaybeden kim Sayın Erdoğan?”

     

  • ATAKUM BELEDİYESİ’NDEN ULAŞIM AĞINA ÖNCELİKLİ YATIRIM

    ATAKUM BELEDİYESİ’NDEN ULAŞIM AĞINA ÖNCELİKLİ YATIRIM

    Atakum Belediye Başkanı Cemil Deveci göreve geldiği 2019 Mart ayından bugüne yol çalışmalarına hız verdi. Atakum’da dört buçuk yılda toplam 1 buçuk milyon metrekarelik alanda; asfalt yama, sathi kaplama, kilitli taş parke ve beton kaplama çalışmaları yürütüldü. Vatandaşlara güvenli ve konforlu ulaşım sağlamak için yol çalışmalarında, toplam 147 milyon TL harcama yapıldı.

    Atakum Belediye Başkanı Cemil Deveci, “2019 Mart ayından bu yana, Atakum’da 1 buçuk milyon metrekarelik alanda kapsamlı yol çalışmalarını yürüttük” dedi. Atakum Belediye Başkanı Cemil Deveci çalışmaların asfalt yama, sathi kaplama, kilitli taş parke ve beton kaplama şeklinde çeşitlendirilerek, güvenli ve konforlu ulaşım hedefinde devam ettiğini belitti.

    ATAKUM’DA YOL ÇALIŞMALARINA 147 MİLYON

    Başkan Deveci, “Bu dört buçuk yıllık süreçte, 200 bin metrekarelik alanda asfalt yama, 700 bin metrekarelik alanda sathi kaplama, 460 bin metrekarelik alanda taş parke ve 23 bin metrekarelik alanda beton kaplama gerçekleştirdik. Bu çalışmalar toplamda 147 milyon TL’ye mal oldu” diye konuştu.

    Belediye, hasarlı alanlarda 120 bin metre sathi kaplama ve 8 bin 600 metre asfalt yama yaparak, 75 milyon TL harcadı. Taş parke ve kaldırım çalışmaları için toplam 10 milyon TL ayrıldı, malzeme serilen alanlardaki hasar maliyeti ise 25 milyon 300 bin TL olarak belirlendi.

    GÜVENLİ VE KONFORLU ULAŞIM HEDEFİ

    Başkan Deveci, “Bu projeler, Atakum Belediyesi’nin güvenli ve konforlu ulaşım sağlama vizyonunun bir parçasıdır. Bu çalışmaların ilçemizin gelişimi için kritik öneme sahip olduğunu vurgulamak istiyorum ve gelecekte de bu tür çalışmalara devam edileceğini belirtmek isterim. Bu çalışmalar, Atakum’un hem merkez hem de kırsal mahallelerinde güvenli ve konforlu bir ulaşım deneyimi sunmayı amaçlıyor” dedi.

    Belediye, bu projelerle ilçenin ulaşım ağını güçlendirerek yaşam kalitesini artırmayı hedefliyor.

  • ATAŞEHİR’DE ÇEVRE BİLİM ŞENLİĞİ DÜZENLENDİ

    ATAŞEHİR’DE ÇEVRE BİLİM ŞENLİĞİ DÜZENLENDİ

    Ataşehir Belediyesi tarafından hayata geçirilen, İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen ve İstanbul Üniversitesi’nin proje ortaklığını yaptığı İstanbul İnovatif Çevre Eğitim Merkezi’nde (İÇEM) eğitim gören öğrencilerin katılımıyla “Çevre Bilim Şenliği” düzenlendi. Çevreyi korumanın ve ekolojik hayatın öneminin anlatıldığı şenlikte, 11 atölye, söyleşi ve sergi yer aldı.

    Şenlik kapsamında geri dönüşümün önemini vurgulamak ve geri dönüşüm malzemelerinden neler yapılabileceğini göstermek amacıyla “Atıksız Yaşam Atölyesi ve Söyleşisi” düzenlendi. Ayrıca tasarım odaklı düşünme ve proje geliştirme eğitimlerine katılan öğrenciler tarafından hazırlanan projeler sergilendi.

    Çevre Bilim Şenliği’nde çocuklar için “Nefes”, “Hayalimdeki Bahçeyi Tasarlıyorum”, “Tohumdan Hasada”, “Şehirde Ekolojik Dönüşüm”, “Gıda”, “Su”, “Atık”, “Permakültür”, “Kent Bahçeciliği”, “Tohum Topu” ve “Zehirsiz Yüzey Temizleyici” atölyeleri düzenlendi.

    2023 yılının Temmuz ayında faaliyete başlayan merkezde, şimdiye kadar 1550 çocuk ve genç çevre eğitimlerine katıldı.  

  • İZMİT BELEDİYESİ’NDEN SICAK ÇORBA İKRAMI

    İZMİT BELEDİYESİ’NDEN SICAK ÇORBA İKRAMI

    İzmit Belediyesi, kentin farklı noktalarında verdiği sıcak çorba hizmeti ile soğuk kış günlerinde vatandaşların içini ısıtıyor.
     
    İzmit Belediyesi Aşevi’nde hazırlanan sıcak çorbalar, soğuk kış günlerinde işe ve okula gitmek için sabanın erken saatlerinde kalkan vatandaşlara ikram ediliyor. Vatandaşların yoğun olarak kullandığı hastane, okul ve işe gidiş güzergahlarında hizmet veren ikram araçları ısınmak isteyen vatandaşlarınuğrak noktası haline geliyor. 
     
    ENGELLİ DOSTU İZMİT BELEDİYESİ
     
    İzmit Belediyesi, mobil ikram araçlarında engelli personelin istihdamını da sağlıyor. Sosyal Destek Hizmetleri Müdürlüğü bünyesinde hafta içi her gün Kuruçeşme, Doğu Kışla, Yeni Cuma ve Ordu Evi’nde hizmet veren mobil ikram araçlarında çalışan engelli personel vatandaşların takdirini topluyor. 
     
     
  • ERKAN BAŞ’TAN ERDOĞAN’A: “KÜRSÜDE FİLİSTİN’E SAHİP ÇIKARKEN, FİLİSTİN İÇİN DUA EDERKEN, İSRAİL’İ LANETLERKEN OĞLUNUN GEMİLERİ İSRAİL LİMANINDA TİCARET YAPIYOR”

    ERKAN BAŞ’TAN ERDOĞAN’A: “KÜRSÜDE FİLİSTİN’E SAHİP ÇIKARKEN, FİLİSTİN İÇİN DUA EDERKEN, İSRAİL’İ LANETLERKEN OĞLUNUN GEMİLERİ İSRAİL LİMANINDA TİCARET YAPIYOR”

    Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, “Tayyip Erdoğan, Metin Cihan isimli gazeteci arkadaşımızdan neden şikayetçi oldu? Haydi bunu yazın. Çünkü Metin Cihan bir iddia attı ortaya belgeleriyle, kanıtlarıyla, hepimizin ulaşabileceği açık kaynakları çalışarak tarayarak. Diyor ki ‘Gazze’de çocuklar, kadınlar, hastaneler bombalanırken Tayyip Erdoğan’ın oğlunun gemileri İsrail limanında yükleme yapıyor.’ Kürsüde Filistin’e sahip çıkarken, Filistin için dua ederken, İsrail’i lanetlerken oğlunun gemileri İsrail limanında ticaret yapıyor…AKP dini, imanı, ahlakı sadece ve sadece paradan olan bir çeteden ibarettir” dedi.

    TİP Genel Başkanı Erkan Baş, bugün TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Sözlerine 2015 yılında silahlı saldırı sonucu öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi hakkında süren dava ile başlayan Baş, “Herkesin gözü önünde, kameraların önünde kayıtlara faili meçhul diye geçen bir cinayete kurban gitti. Bugün duruşması yapılıyor herkesin gözleri önünde işlenen bu cinayetin üzerinden 8 yıl geçmiş olmasına rağmen etkin bir yargılama yürütülmediğini hep beraber görüyoruz. Biz benzer durumları bir emekçinin hak davasında, işe iade davasında görüyoruz. Burada da bir dava görülüyormuş gibi yapılıyor” dedi.

    GEZİ’DE AĞAÇLAR KALDI VE GEZİ’NİN VEKİLİ DE VEKİL OLARAK KALACAK”

    Anayasa Mahkemesi’nin Tutuklu TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında verdiği kararı bir kez daha hatırlatan Baş, “200 gündür Can Atalay esir tutuluyor ve bu esaret Anayasa Mahkemesi tarafından tespit edilmiş durumda ama bütün bunlara rağmen hala esir tutuluyor. Bugüne kadar süren hukuksuzluklara rağmen Can Atalay’ın, Gezi Davası tutuklularının tümünün halkın vicdanındaki yerinin ne olduğunu görüyoruz…Gezi’de ağaçlar kaldı ve Gezi’nin vekili de vekil olarak kalacak” diye konuştu.

    AĞIR AKSAK İLERLEYEN HUKUK BAKALIM MAĞDUR EDİLDİĞİNİ İDDİA EDEN BU MİLYON DOLARLIK FUTBOLCULAR OLDUĞUNDA KOŞMAYA BAŞLAYACAK MI”

    Sosyal medya fenomenleri hakkında yapılan polis operasyonlarını da hatırlatan Baş, “Bu sefer futbolcuların kaptırdıkları paralar skandalı ortaya çıktı. Elden milyonlarca doları gidip bankacıya vermiş bu futbolcular. Altını çizerek şunu paylaşmak istiyorum, dolandırıldıklarını anlayınca savcılıktan önce Tayyip Erdoğan’ı arıyorlar, ‘Bizim paralarımızı kurtar’ ricasını anlatıyorlar. Memleketin halini daha iyi ne anlatır? Katillere, mafya babalarına, uyuşturucu ticareti yapanlara, dolandırıcılara karşı ağır aksak ilerleyen hukuk bakalım mağdur edildiğini iddia eden bu milyon dolarlık futbolcular olduğunda koşmaya başlayacak mı” diye sordu.

    KÜRSÜDE FİLİSTİN’E SAHİP ÇIKARKEN, FİLİSTİN İÇİN DUA EDERKEN, İSRAİL’İ LANETLERKEN OĞLUNUN GEMİLERİ İSRAİL LİMANINDA TİCARET YAPIYOR”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugünkü grup toplantısında Filistin ile ilgili yaptığı konuşmaya da değinen Baş, şöyle devam etti:

    “Filistin’e ne kadar önem verdiğini sahip çıktığını İsrail’i lanetleyen nutuklar atıyor. Promterden okuyor, işin o kısmı kolay. Tam o anda yandaş basın başta sonra diğer gazeteler de girdi, yandaş basın dememin nedeni şu; biz Türkiye’de yargıdaki gelişmeleri mahkeme kararlarıyla takip etmiyoruz ki gazetelerden. Bunların yargıdaki bağlantıları üzerinden aldıkları yönlendirme haberlerden takip ediyoruz. Bir haber düştü, Tayyip Erdoğan bir gazeteci hakkında suç duyurusunda bulunmuş. Tayyip Erdoğan’ın bir gazeteciyi dava etmesi haber falan değildir. Zaten 20 yıldır kendisini kim eleştirse suç duyurusunda bulunuyor. Bu bir haber değeri taşımıyor. Haber değeri taşıyan şey şu; Tayyip Erdoğan, Metin Cihan isimli gazeteci arkadaşımızdan neden şikayetçi oldu? Haydi bunu yazın. Çünkü Metin Cihan bir iddia attı ortaya belgeleriyle, kanıtlarıyla, hepimizin ulaşabileceği açık kaynakları çalışarak tarayarak…Diyor ki ‘Gazze’de çocuklar, kadınlar, hastaneler bombalanırken Tayyip Erdoğan’ın oğlunun gemileri İsrail limanında yükleme yapıyor.’ Kürsüde Filistin’e sahip çıkarken, Filistin için dua ederken, İsrail’i lanetlerken oğlunun gemileri İsrail limanında ticaret yapıyor. Sabah akşam kürsülerden sözde Filisin’e sahip çıkıyorlar. AKP dini, imanı, ahlakı sadece ve sadece paradan olan bir çeteden ibarettir.”

    DEPREM BÖLGESİNDEKİ ÖĞRETMENLERİN, ÖRNEĞİN OKULU YIKILAN ÖĞRETMENLERİN, İŞSİZ KALAN, EVİNİ KAYBEDEN ÖĞRETMENLERİN ATAMASINI YAPMAK BU KADAR MI ZOR”

    24 Kasım Öğretmenler Günü’nün kutlandığını ancak öğretmenlerin durumlarının ne olduğu sorusunu sorulmadığını belirten Baş, “Özel okullardaki öğretmenler, asgari ücrete asgari ücretin altına çalıştırılan öğretmen arkadaşlarımız, sandalyesi sınıfta çok görülen öğretmen arkadaşlarımız somut adımlar bekliyor. Ataması yapılmamış öğretmenler diye bir kavram var bu ülkede. İktidar atamasını yapmıyor, neden? Kadrosunu yapmak istemiyor, gitsin ucuza çalışsın diyor, ders ücretiyle çalıştırayım diyor. Deprem bölgesindeki öğretmenlerin, örneğin okulu yıkılan öğretmenlerin, işsiz kalan, evini kaybeden öğretmenlerin atamasını yapmak bu kadar mı zor” dedi.

     

     

  • AYAŞ DOMATESİ AVRUPA BİRLİĞİ TESCİLİ ALDI. TÜRKİYE’NİN AB COĞRAFİ İŞARETLİ ÜRÜN SAYISI 15’E YÜKSELDİ

    AYAŞ DOMATESİ AVRUPA BİRLİĞİ TESCİLİ ALDI. TÜRKİYE’NİN AB COĞRAFİ İŞARETLİ ÜRÜN SAYISI 15’E YÜKSELDİ

    Ayaş domatesi Avrupa Birliği’nden (AB) coğrafi işaret tescili aldı. Tarım ve Orman Bakanlığı, Ayaş domatesinin AB’nin tescillediği Türkiye’nin 15., Ankara’nın ise ilk coğrafi işareti olduğunu kaydetti. 

    Tarım ve Orman Bakanlığı, Ayaş domatesinin Avrupa Birliği’nden (AB) coğrafi işaret tescili aldığını açıkladı. 1960’lı yıllardan beri Ankara’da yetiştirilen Ayaş domatesi Başkent’in ilk AB coğrafi işaret tescili alan ürün oldu.

    Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Ayaş domatesinin AB coğrafi işaret almasından büyük sevinç duyduklarını belirterek üreticilere hayırlı olması temennisinde bulundu.

    Yumaklı, Ayaş domatesinin Türkiye’nin AB’den coğrafi işaret alan 15. ürün olduğu bilgisini aktararak, Edremit Körfezi Yeşil Çizik Zeytini, Ezine peyniri, Maraş tarhanası, Safranbolu Safranı, Araban Sarımsağı ve Aydın Memecik zeytinyağı olmak üzere 6 ürünün 3 aylık itirazlar sonucunda tescil almalarını beklediklerini vurguladı.

    Ayaş domatesinin en önemli fiziksel özelliklerinden biri ikiye ayrıldığında meyve etindeki kırağı şeklindeki beyazlıktır. Asit oranının yüksek olması nedeniyle hafif tuzlu ve limonsu aromaya sahiptir. 

    AB TESCİLİ ALAN ÜRÜNLER

    Avrupa Birliği’nden coğrafi işaret tescili alan ürünler şunlar:

    “Antep Baklavası, Gaziantep Baklavası, Aydın inciri, Malatya kayısısı, Aydın kestanesi, Milas zeytinyağı, Bayramiç beyazı, Taşköprü sarımsağı, Giresun tombul fındığı, Antakya künefesi, Suruç narı, Çağlayancerit cevizi, Gemlik zeytini, Edremit zeytinyağı, Milas yağlı zeytini, Ayaş domatesi.”

    COĞRAFİ İŞARET NEDİR? 

    Coğrafi işaret; belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri bakımından kökenin bulunduğu yöre, alan, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş ürünü gösteren işarettir. Türkiye’de 1490 coğrafi işaret ve geleneksel ürün adı tesciline sahip ürün bulunuyor. Bunlardan 1301’i yani yaklaşık yüzde 90’ı, tarım ve gıda ürünleri oluşturuyor. Bu tescillerin ülke sınırları içinde geçerliliği bulunuyor. 

     

  • ANTALYA ULUSLARARASI BİLİM FORUMU BAŞLADI

    ANTALYA ULUSLARARASI BİLİM FORUMU BAŞLADI

    Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Akdeniz Üniversitesi iş birliğinde düzenlenen ‘İklim Değişikliği, Çevre Krizi ve Göç’ konulu Antalya Uluslararası Bilim Forumu başladı. Forumda, 2023 yaz mevsiminin kayıtlara geçmiş verilere göre yaşanmış en sıcak yaz olduğu belirtilerek, bunların önemli iklim değişikliği sinyalleri olduğu ifade edildi. Üç gün sürecek olan forumda yurtiçinden ve yurtdışından uzmanlar 60’a yakın bildiride iklim değişikliğinin sonuçları olarak çevre krizleri ve göç hareketlerini değerlendirecek.

    Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin ana ortaklığında Akdeniz Üniversitesi Sosyal Politika ve Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (ASPAG) yürütücülüğünde düzenlenen ‘İklim Değişikliği, Çevre Krizi ve Göç’ konulu Antalya Uluslararası Bilim Forumu (ANISF 2023) başladı. 29 Kasım – 1 Aralık tarihleri arasında gerçekleşecek forumda iklim değişikliği ve sonuçlarını tartışılacak. Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen Bilim Forumu’nun açılışına, Antalya Vali Yardımcısı Erol Tanrıkulu, Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı Lokman Atasoy, Türkiye ve Göç Araştırmaları Merkezi Başkanı Halil Uslucan, ANISF 2023 Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Esen, Antalya Gençlik ve Spor İl Müdürü Yavuz Gürhan, Akdeniz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şükrü Özen, uzmanlar, kurum temsilcileri ve öğrenciler katıldı.

    60’A YAKIN BİLDİRİ SUNULACAK

    ANISF 2023 Başkanı Prof. Dr. Erol Esen, Antalya Uluslararası Bilim Forumu’nun Antalya’da düzenlenen ilk bilim fuarı özelliği taşıdığını kaydederek, ‘‘İklim değişikliği ve çevre krizi, doğanın dengesini bozarak küresel bir tehdit oluşturuyor. Toplumları da göçe zorluyor. Forumda göç hareketleri ve çevresel değişiklilere sebep olarak stratejiler ve olası çözümleri değerlendirmek, çeşitli ülkelerdeki iyi uygulamaların tespitini amaçlıyoruz. Forumda 60’a yakın bildiri olacak, yurt içi ve yurt dışından uzman konuşmacılar yer alacak. Projeye en baştan beri destek veren Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne ve tüm kurum kuruluşlara çok teşekkür ediyoruz” diye konuştu.

    BÜYÜKŞEHİR’DEN ÇEVRE VE DOĞA DOSTU PROJELER

    Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı Lokman Atasoy da, Antalya Uluslararası Bilim Forumu’nun ana yürütücüsü olmaktan gurur duyduklarını belirterek şunları söyledi:

    “İklim krizinden en çok etkilenecek kentlerden biri olan Antalya’nın en kıymetli hazinesi olan çevre değerleri büyük risk altında. Son yıllarda artan aşırı yağışlar, seller, hortumlar, yüksek sıcaklıklar ve yaşadığımız çevre felaketleri iklim krizine önlem almamız gerektiğini gösteriyor. Bu konuda pusulamız da bilim olmalıdır. Göreve geldiğimiz 4.5 yıl sürecinde Büyükşehir Belediye Başkanımız Muhittin Böcek öncülüğünde iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum konusunda başarılı çalışmalara imza attık. Sürdürülebilir Enerji Eylem Planı’nı hazırladıktan sonra karbon nötr hedefini ortaya koyarak tarım, turizm, peyzaj, su yönetimi, ulaşım ve alt yapı gibi hizmetlerimizde çevre odaklı çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu kapsamda 18 çevre ödülü kazandık. Antalya Büyükşehir Belediyesi olarak bilimi destekleyen çevreye duyarlı iklim değişikliğine dirençli ve gelecek nesillere yaşanabilir bir kent bırakmaya politikaları ilke edindik.”

    Antalya Vali Yardımcısı Erol Tanrıkulu da “Bu forumdan çıkacak sonuçlar gerek Türkiye Cumhuriyeti devletimizin ülke içerisindeki uygulamalarında gerekse ülkemizin dünya üzerinde aktif rol alması açısından önemli olacak” dedi.

    2023 YAZI EN SICAK YAZ OLARAK TARİHE GEÇTİ

    Bilim forumunun katılımcılarından Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, ‘Küresel İklim Değişikliği ve İklim Diplomasinin Önemi’ başlıklı oturumda konuştu. Dünyanın son iki bin yıllık dönemindeki ısınmanın, günümüzden 125 bin yıl önceki son buzul çağındaki hızlı ısınma dönemlerine denk durumda olduğunu belirten Prof. Dr. Murat Türkeş, şöyle konuştu:

    “Sanayi devriminden sonra, aletli kayıtların tutulmaya başlandığı 1850-1900 dönemine göre bugün 1.2 derecelik bir küresel ısınma söz konusu. Bu yılın Temmuz ayında ise Paris İklim Anlaşması’nın 1.5 derecelik kritik küresel ısınma eşiği birkaç kez aşıldı. Aletli kayıtlara göre şimdiye kadar yaşadığımız en sıcak yıl 2016’ydı ama bu yılın sonundaki veriler ortaya çıktığında, 2023’ün 2016’ya yakın, hatta şimdiye kadar kayıt altına alınmış en sıcak yıl olması muhtemel. 2023 yaz mevsimi, kayıtlara geçmiş verilere göre yaşanmış en sıcak yaz oldu. Temmuz ayında 1.5 santigrat derece küresel ısınmanın üstüne çıkılarak, uzun süreli kayıtlardaki en sıcak Temmuz ayı ve en sıcak Ağustos ayı olarak tarihe geçti. Bunlar önemli iklim değişikliği sinyalleri.’

     

  • MERAL DANIŞ BEŞTAŞ: “EN FAZLA HAYAL SATILAN DÖNEMİN AKP İKTİDARINDA OLMASI TESADÜF DEĞİL. PARTİ OLARAK ONLARCA HAYAL SATTIKÇA, KÖPRÜYÜ SATAN SÜLÜN OSMANLAR DA KARTOPU GİBİ ÇOĞALMIŞ DURUMDA”

    HEDEP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, “En fazla hayal satılan dönemin AKP iktidarında olması tesadüf değil. Parti olarak onlarca hayal sattıkça, köprüyü satan Sülün Osmanlar da kartopu gibi çoğalmış durumda ve yaşamımızı işgal ediyorlar. Tarihin en eski dolandırıcılık yöntemlerinden olan ponzi sistemi ve saadet zinciri Türkiye’de olduğu gibi hayal satmaya devam ediyor. Gerçek; halk yoksulluk içinde, deprem bölgesinde insanlar konteynerlerde yaşıyor, öğrenciler yapılmayan asansörlerde maalesef hayatlarını kaybediyorlar ve kara para, mafyatik ilişkilerle halk sömürülmeye devam ediyor” dedi.

    HEDEP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, bugün TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Beştaş, şunları söyledi:

    “BİR YANDAN BİR BEKLEYİŞ YARATIYOR VE SONRADA ‘MÜJDE’ DİYE SUNUYOR”

    “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Netanyahu tarihe adını şimdiden Gazze kasabı olarak yazdırmıştır’ dedi. ‘İsrail terör devletidir’ çıkışından sonra bu en önemli meydan okumalardan bir tanesi. Erdoğan’a ve AKP’ye şunu soruyoruz; bu kasapla iş birliğiniz devam ediyor, bunu da bir açıklayın. ‘İkinci insani yardım taşıyan gemimiz bugün yola çıkıyor.’ Ticaret gemilerini neden söylemiyorsunuz? 300’e yakın ticaret gemisi gidip geliyor ve Türkiye bunlarda birinci sırada. Bu ‘kasap’ ile neden ticaret yapıyorsunuz? Çalışan emeklilere ve ÇKS’ye kayıtlı çiftçilere 5 bin lirayı büyük bir müjde olarak yine ilan etti. Müjde vermeye doyamıyorlar. Bunlar müjde değil. O, 5 bin lira pula döndü. Zaten emekliler açlıktan, yoksulluktan isyan halinde; bir yandan bir bekleyiş yaratıyor ve sonrada ‘müjde’ diye sunuyor. Bu müjde falan değil.

    Son günlerde saadet zinciri tartışması almış başına gidiyor. Dilan Polatlardan sonra şimdi Fatih Terim, Denizbank, müdür, bir çok kişi bu fonla ilgili tartışıyor, Türkiye’nin gündemini tamamen işgal etmiş durumda. Bu aslında yeni ortaya çıkmamış. İfadelerden anladığımız kadarıyla nisan ayından beri biliniyor. Neden şimdi patlatıldı? Bunu soruyoruz, bu saate kadar ne beklediniz? Geçen hafta saadet zincirinde olanların araştırılması için Meclis’e bir araştırma önergesi verdik. Fakat AKP-MHP bu önergeyi her zaman olduğu gibi reddetti. Demek ki bir şey saklıyorlar. Bu saadet zincirinin siyasi ayağı kendileri olacak ki bunun ortaya çıkmasını da istemiyorlar. Türkiye’de üretim bitmiş durumda, bazı aklıevveller paradan para kazanma yolunu bulmuşlar, hayatlarını böyle idame ettiriyorlar. Lüks ve şatafat içinde yaşıyorlar.

    “UCU SUSURLUK’A, MEHMET AĞAR’A KADAR UZANAN BİR AĞDAN SÖZ EDİYORUZ VE BU KAPATILMAYA ÇALIŞILIYOR”

    Ucu Susurluk’a, Mehmet Ağar’a kadar uzanan bir ağdan söz ediyoruz ve bu kapatılmaya çalışılıyor. Mehmet Ağar’ın Bodrum Marina ile ilgili meseleleri pandemi zamanında önce güçlü bir şekilde gündeme geldi sonra üzeri kapatıldı. En fazla hayal satılan dönemin AKP iktidarında olması tesadüf değil. Parti olarak onlarca hayal sattıkça, köprüyü satan Sülün Osmanlar da kartopu gibi çoğalmış durumda ve yaşamımızı işgal ediyorlar. Tarihin en eski dolandırıcılık yöntemlerinden olan ponzi sistemi ve saadet zinciri Türkiye’de olduğu gibi hayal satmaya devam ediyor. Gerçek; halk yoksulluk içinde, deprem bölgesinde insanlar konteynerlerde yaşıyor, öğrenciler yapılmayan asansörlerde maalesef hayatlarını kaybediyorlar ve kara para, mafyatik ilişkilerle halk sömürülmeye devam ediyor.

    Seçil Erzan isimli şube müdürü bu kadar para almış, Fatih Terim Fonu’na yatıran isimlere dekont ve belge vermemiş. Herhangi bir yurttaş banka müdürüyle iletişime geçerse nasıl belge almaz? Burada baştan bir kokuşmuşluk ve yasa dışılık ortaya çıkıyor. Ünlü futbolcular milyonlarca doları banka hesaplarından havale etmiyorlar. Elden, bavullarla para götürüyorlar. İnsan düşünmez mi milyon dolar yatırıyorum ama çantayla götürüyorum. Büyük bir soru işareti koyuyorum. Selçuk İnan’ın 33 gün için 4 milyon 684 bin dolar faiz alacağı anlatılıyor. Burada suçlu sadece banka müdürü mü? Seçil Erzan futbolcuları arayıp fona davet ederken bu tek başına kimin suçu olabilir? Dolandırılanlar da bu işin bir parçası değil mi? Tabii ki Fatih Terim’in adı da mümkün olduğunca kullanılmıyor bunun da farkındayız. Kızı için, damadı için Seçil Erzan ile en yakın kişi her yerde adı geçiyor ama kazanan neredeyse tek kişi hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam ediyor.

    “SEÇİL ERZAN ‘BU FATİH TERİM FONUDUR’ DİYOR. FAKAT BUNU DİKKATE ALAN YOK”

    Seçil Erzan ‘bu Fatih Terim Fonudur’ diyor. Fakat bunu dikkate alan yok. Hatta Amerika’da Seçil Erzan, Fatih Terim’e bir ev de almış. Tüm bu tabloda adıyla para toplanmasına rağmen Fatih Terim şikayetçi bile değil. Ortalama zekaya sahip bir yurttaş bunun için de bir organize iş olduğunu anlayabilir. Bu olayda tabii ki siyasi ayak ortaya çıkarılmayacak. Seçil Erzan’ın bu işte yalnız olduğuna inanmamızı kimse istemesin. Dolandırıcılık, kara para bunların hepsi organize işler, ortaya çıkan çürümenin hiç mi siyasi ayağı yok? Bu zemini yaratan bizzat siyasi iktidar değil mi? İnsanlar bu kadar rahat milyon dolarla oynuyor ve burada siyasi ayak yok. Hukuku askıya alan, adaleti ortadan kaldıran, yargıyı siyasallaştıran, Türkiye’yi suç merkezi haline getiren bu iktidarın ta kendisidir. En büyük yolsuzluk fonunu oluşturan bizzat AKP iktidarıdır.

    Sayıştay raporlarına da yansıdı. AKP belediyelerinde yolsuzluk zinciri kurulmuş, saadet zinciri oluşturulmuş. İktidarda ki yolsuzluklarla Fatih Terim Fonu adı altında yapılan vurgunlar birbirinden ayrı ele alınamaz. Bir taraftan intiharlar, emekliye öngörülen sefalet ortadayken bu vurgunlar devam ediyor. Fon adı altında bavullarla kaçırılan paralar, yapılan büyük vurgunlar ve dolandırıcılıklar artık tuz koktu. Tam bir yerli ve milli çürüme yaşanıyor. Bunun yazanı da oynayanı da senaristi de AKP iktidarı. Yolsuzlukla mücadele kanunu bütün ısrarlı taleplere rağmen çıkarılmadı. İktidar yolsuzluklarla mücadele iddiasıyla yola çıktı sonunda yolsuzluklarla mücadele kanunu rafa kaldırıldı.

    “YİNE VERİLEN SÖZLER VAR, YİNE RANT VAR, YİNE VURGUN VAR”

    Bir torba yasa teklifi şu anda Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülüyor. Hem de bütçenin 11 Aralık’ta önce Meclis’e gelmesinden önce, alelacele, yine verilen sözler var, yine rant var, yine vurgun var ve 80 madde. Bir de utanmadan uyumlaştırma yasası olduğunu iddia ediyorlar, bu bir çuvallama yasasıdır. Oldubittiye getirmek istiyorlar. Torba kanun yöntemi yüzde 70’lere vardı Meclis’te çıkarılan kanunların oranına baktığımızda; adeta sarayda hazırlanan ve tıpkı bir konfeksiyon ürünü gibi Meclis acele çalışıyor hemen alan belli satan belli, iktidar kendi yandaşına vermeye karar veriyor, bir cepten diğer cebe gidiyor. Bu yasama yöntemi ne demokratiktir ne müzakerecidir ne de anayasaya uygun bir yöntemdir.

    Ülkede resmi enflasyon yüzde 62, bağımsız kuruluşların yaptığı araştırmalara göre yüzde 126’ya dayanmış, emekliler 7 bin 500 lira gibi bir sefalet ücretine mahkum edilmiş ama öncelik bunlar değil. Ekonomideki denklem; sermayedarlar, zenginler, AKP’nin yandaşları. Bu 80 madde de bir dolu gerekçe saymışlar. AKP kendi eskilerine ulufe dağıtmaya devam ediyor, huzur hakkı başlığı adı altında. AKP ile bir temasınız varsa mutlaka fayda görürsünüz mantığı yerleştirildi. Huzur hakkı adı altında bir kaç toplantıya gireceksiniz, ballı maaşlarınızı alıp yiyeceksiniz. Bir nevi Erdoğan bürokratik makam dağıtarak AKP’nin eskilerine ulufe dağıtıyor. Vicdansızlığın dibidir bu, 7 bin 500 lirayla geçinmek zorunda olan emekli; bir yandan 5-6 maaş alan yetmemiş bu torba kanunda da huzur hakkı adı altında yeni paralar dağıtıyorlar. AKP’nin gerçeği budur. Vicdanları kurusun.

    “REJİMİ GÜÇLENDİRMEK İÇİN YETKİ DEVİRLERİ YAPILMAYA DEVAM EDİYOR”

    AYM kararlarına uygun kanun değiştiriyorlar. AYM kararları alakart menü değil. İstediğinizi seçip uygulayamazsınız. AYM kararları herkes tarafından uygulanır. ‘İstediğim kararı tanırım, istediğim kararı tanımam’ diyen bir hukuktan uzak, keyfi, çetecilik yöntemleriyle bu ülke yönetiliyor. Tek adam rejimi yetkiye de doymuyor. Rejimi güçlendirmek için yetki devirleri yapılmaya devam ediyor. Yemeye doyamıyorlar. Şimdi Cumhurbaşkanı’na bir yetki daha verilmiş. Halkın parasını kullanma yetkisi Erdoğan’da, tek adamda. Halktan toplanan vergilerle kime servet transferi yapacağınıza tek başınıza karar veriyorsunuz bunu görüyoruz.

    AKP-MHP iktidarı dövizi olan zenginler zarar etmesin diye vergilerini toplayıp dövizi olanlara harcamıştı şimdi de KKM’cilere vergi istisnası getiriyorlar. Zengine verdikçe veriyorlar, yoksuldan aldıkça alıyorlar. Ekonomi politik tercihleri budur. Yandaş müteahhitlere kolaylık sağlanıyor. Onların yandaş müteahhitleri rahat etsin diye düzenleme yapıyorlar. Kamu kaynakları bu madde bahane edilerek yandaş firmalara peşkeş çekilecek. Her türlü sermaye girişine olanak sağlıyor. AKP; ‘para getir gerisini bana bırak’ diyor.”

     

  • OLIVER VARHELYI: İNSANLAR ARASI TEMAS VE EKONOMİLERİMİZİN ENTEGRASYONU TÜRK ÖĞRENCİLER VE İŞ İNSANLARININ AB’YE DAHA KOLAY ERİŞİMİNİ GEREKTİRİYOR. BU NEDENLE VİZE KOLAYLIĞINI ÖNERİYORUZ

    OLIVER VARHELYI: İNSANLAR ARASI TEMAS VE EKONOMİLERİMİZİN ENTEGRASYONU TÜRK ÖĞRENCİLER VE İŞ İNSANLARININ AB’YE DAHA KOLAY ERİŞİMİNİ GEREKTİRİYOR. BU NEDENLE VİZE KOLAYLIĞINI ÖNERİYORUZ

    Avrupa Birliği (AB) Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Komisyonun Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Oliver Varhelyi ile düzenlediği ortak basın toplantısında; “Türkiye ile Gümrük Birliği’nin modernizasyonu müzakerelerinin başlatılması yönünde ilk adımların atılmasını öneriyoruz. Bunun olması için Türkiye’den beklentilerimiz konusunda netiz: Rusya’ya yönelik yaptırımların delinmesinin önlenmesi ve Kıbrıs’ta çözüm müzakerelerinin yeniden başlamasına elverişli bir ortamın yaratılması konusunda bizimle işbirliği yapılması” dedi. Varhelyi vize sorununa ilişkin, “Göç alanındaki iş birliğimiz 2016 tarihli AB-Türkiye Mutabakatı’na dayanıyor. Orada vize serbestisi için koşulların ne olduğu çok açık. Bu koşulların yerine getirilmediği konusunda da Türkiye ile aramızda ortak bir anlayış var. Ancak, insanlar arası temas ve ekonomilerimizin entegrasyonunun, Türk öğrencilerin ve iş insanlarının AB’ye daha kolay erişimini gerektirdiğini görüyoruz ve bu nedenle vize kolaylığını öneriyoruz” diye konuştu.

    AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve AB Komisyonu’nun Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Oliver Varhelyi, bugün Brüksel’de “AB-Türkiye Siyasi, Ekonomik ve Ticari İlişkilerinin Durumu” başlıklı rapora ilişkin ortak basın toplantısı düzenledi. Borrell, şöyle konuştu:

    BORRELL: TÜRKİYE İLE KARŞILIKLI FAYDA SAĞLAYAN BİR ORTAKLIK GELİŞTİRMELİYİZ

    “Önemli bir komşu, kilit bir ortak ve AB’ye aday bir ülke olan Türkiye ile karşılıklı fayda sağlayan bir ortaklık geliştirmekle ilgilendiğimizi düşünüyorum. Her ne kadar katılım süreci durma noktasında olsa da bu raporun bununla bir ilgisi yok. Adaylık dışında Türkiye’ye yönelik geniş yaklaşımla ilgilidir. Bu arka plan ve çıkarlarımızı daha etkin bir şekilde takip etme ihtiyacı AB’nin, AB-Türkiye ilişkilerinde bir sonraki adımın ne olacağını düşünmesini gerektiriyor. Bu bağlamda, aşamalı ve orantılı bir şekilde Türkiye ile angajmana yönelik bir dizi olası seçenek belirledik. Bu adımlar, Mart 2021’de Avrupa Konseyi tarafından belirlenmiş olan koşullara tabidir.

    AB’nin ve üye ülkelerin çıkarlarını savunmak ve bölgesel istikrarı korumak için elimizdeki araçları kullanma kararlılığımızı bir kez daha teyit ediyoruz. Doğu Akdeniz’de istikrarlı ve güvenli bir ortamın sağlanması, AB’nin stratejik bir hedefidir; başta Kıbrıs meselesi olmak üzere Türkiye ile angaje olunması ve Yunanistan ile iyi komşuluk ilişkilerinin önemi göz önünde bulundurulduğunda bu hedefin gerçekleştirilmesi büyük önem taşımaktadır.

    “ÜST DÜZEY DİYALOGLAR VE ORTAKLIK KONSEYİ’Nİ YENİDEN BAŞLATMALIYIZ”

    Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaş bağlamında, Türkiye’nin bir NATO müttefiki olarak Karadeniz’deki rolü de kilit önem taşımaktadır. AB’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlarının uygulanması ve bu yaptırımları delme çabalarıyla aktif olarak mücadele edilmesi de bu bağlamda büyük önem taşımaktadır. Bu raporda yer alan öneriler, ticaret, yatırım, göç, yeşil ve dijital dönüşüm ve vize kolaylığı gibi karşılıklı çıkarların söz konusu olduğu alanlarda Türkiye ile ilişkilerin sürdürülmesini ve daha fazla adım atılmasını önermektedir. Üst düzey diyalogları ve 4 yıl önce 2019’da askıya alınan Ortaklık Konseyi’ni yeniden başlatmalıyız. Aynı zamanda beklentilerimiz konusunda da netiz.

    “GÜMRÜK BİRLİĞİ’NİN MODERNİZASYONU MÜZAKERELERİNİN BAŞLATILMASI İÇİN İLK ADIMLAR ATILMALI”

    Türkiye ile Gümrük Birliği’nin modernizasyonu müzakerelerinin başlatılması yönünde ilk adımların atılmasını öneriyoruz. Bunun olması için Türkiye’den beklentilerimiz konusunda netiz: Rusya’ya yönelik yaptırımların delinmesinin önlenmesi ve Kıbrıs’ta çözüm müzakerelerinin yeniden başlamasına elverişli bir ortamın yaratılması konusunda bizimle işbirliği yapılması. Son olarak, hukukun üstünlüğü ve temel haklar konusu AB-Türkiye ilişkilerinin ayrılmaz bir parçası olmaya devam edecektir.

    Özetlemek gerekirse, AB’nin Türkiye ile karşılıklı yarar sağlayan bir ilişki geliştirmek ve Doğu Akdeniz’de istikrarlı ve güvenli bir ortamı sürdürmek konusunda stratejik bir çıkarı olduğu aşikardır. Komisyon’dan gelen Bildiri, bu hedefe cevap vermektedir. Avrupalı liderlere düşen, Türkiye ile ilişkilerimizi nasıl ilerleteceğimiz konusunda daha fazla yol göstermektir.”

    VARHELYI: TÜRKİYE’NİN DOĞU AKDENİZ’DEKİ TÜM YASA DIŞI FAALİYETLERDEN KAÇINMASI KOŞULUYLA EKONOMİ, ENEJİ VE ULAŞTIRMA KONULARINDA ÜST DÜZEY DİYALOGLARIN YENİDEN BAŞLATILMASINI ÖNERİYORUZ

    Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Komisyon Üyesi Varhelyi ise şunları kaydetti:

    “Her konuda aynı görüşleri paylaşmıyor olabiliriz. Ancak bizi birleştiren şeylerin, bizi ayıran şeylerden daha fazla olduğu kesin. Dolayısıyla karşılıklı fayda sağladığı yerlerde iş birliğine odaklanmalıyız. Türkiye, AB’nin kilit ortağı olan bir aday ülke olmaya devam etmektedir. Türkiye önemli bir NATO müttefiki ve aynı zamanda sıkıntılı bölgede stratejik bir ortaktır. Milyonlarca turist, öğrenci ve iş insanıyla giderek daha yakın temaslar kuruyoruz. Ekonomilerimiz de artık neredeyse tamamen birbirine entegre olmuş durumda.

    İş birliğimizin kilit alanlarını canlandırmak için bir dizi eylem öneriyoruz. Daha önce de belirtildiği üzere, Yüksek Temsilci tarafından ve elbette Avrupa Konseyi tarafından belirlenen koşullar ve kılavuz ilkeler doğrultusunda, aşamalı olarak orantılı bir şekilde. Temel tavsiyelerden bahsedeyim. İlki üst düzey angajmanın yoğunlaştırılmasıyla ilgili. Örneğin, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki tüm yasa dışı faaliyetlerinden kaçınması ve üye ülkelerimizin egemenlik haklarına saygı göstermeye devam etmesi koşuluyla ekonomi, enerji ve ulaştırma konularında üst düzey diyalogların yeniden başlatılmasını öneriyoruz. Ayrıca Ortaklık Konseyi’nin ve üst düzey siyasi diyaloğun Bakanlar düzeyinde yeniden başlatılması ve ticaret alanında yeni bir üst düzey diyaloğun tesis edilmesi önerilmektedir. Bu bağlamlar karşılıklı anlayışın derinleştirilmesine yardımcı olacak ve aynı zamanda mevcut sorunların çözümüne ve iş birliğinin derinleştirilmesine katkıda bulunacaktır.

    İkinci olarak, ticaret konusundaki iş birliğini canlandırmayı öneriyoruz. Örneğin, AB-Türkiye Gümrük Birliği’nin modernizasyonuna yönelik taslak müzakere çerçevesi üzerindeki görüşmelerin yeniden başlatılmasını öneriyoruz.

    Ayrıca Türkiye, Rusya’ya yönelik tedbirlerin delinmesi konusunu da ele almalıdır. Bildiğiniz üzere Türkiye bizim yedinci büyük ticaret ortağımız, biz ise Türkiye için birinci sıradayız. İkili ticaretimiz dört kattan fazla artmıştır ve bu yıl 200 milyar Euro’luk ticaret hacmini aştığımızı göreceksiniz. Bu tüm zamanların rekorudur. Dolayısıyla bizim tavsiyemiz daha yakın ekonomik ve ticari ilişkiler için kapıyı açmaktır.

    “ÜYE ÜLKELERİN VİZE BAŞVURULARINA ERİŞİMİ KOLAYLAŞTIRMALRINI ÖNERİYORUZ”

    Üçüncüsü, öncelikli olarak, üye ülkelerin vize başvurularına erişimi kolaylaştırmalarını ve özellikle iş dünyasından öğrencilere insanlar arası teması kolaylaştırmalarını da öneriyoruz.

    Dördüncü olarak Türkiye’de kamu ve özel sektör yatırımlarının arttırılmasını öneriyoruz.

    Beşinci olarak göç konusunda, 2016’dan itibaren AB-Türkiye Mutabakatı’nın daha etkin ve karşılıklı yarar sağlayacak şekilde uygulanmasını öneriyoruz. Düzensiz göçün durdurulması, ülkeden ayrılmaların önlenmesi, sınır kontrollerinin güçlendirilmesi ve kaçakçılık suçları ile organize suç gruplarının çökertilmesi için çabalarımızı yoğunlaştırmayı öneriyoruz.”

    BORRELL: İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜ GETİRECEK SİYASİ MÜZAKERE YOLLARINI TÜRKİYE İLE GÖRÜŞMEYE HAZIRIZ

    Borrell ve Varhelyi, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Türkiye’nin İsrail-Filistin çatışmasının çözümüyle ilgili üstlenebileceği role dair soru karşısında, Türkiye’nin neredeyse her çatışma ortamında önemli bir rol üstlendiğini belirten Borrell, şunları kaydetti:

    “Türkiye’yi Libya’da görüyoruz, Türkiye’yi Somali’de görüyoruz, hatta Türkiye’yi Venezuela meselesiyle ilgilenirken bile görüyorum. Peki, Türkiye Orta Doğu barış sürecinde nasıl bir rol oynamasın? Filistinlilerin hedeflerini güçlü bir şekilde destekleyen tutumunu biliyoruz ve Türkiye ve bölgedeki tüm ilgili aktörlerle ilişki kurmaya hazırız. Müslüman Arap dünyasının temsilcileriyle görüşüyoruz. İki devletli çözümü getirecek siyasi müzakere yollarını Türkiye ile görüşmeye hazırız. Bu hem Türkiye’nin hem de AB’nin desteklediği bir şey.”

    Hem Türkiye’nin hem de AB’nin desteklediği iki devletli çözüme götürebilecek siyasi müzakere yolunu açabilecek bir konuyu görüşmeye hazırız.”

    Borrell, Kıbrıs meselesiyle ilgili sorunun ardından “İki devletli çözüm ve genel olarak Kıbrıs meselesi konusunda tutumumuzun değişmediğini ifade etmek isterim” dedi.

    VARHELYI: VİZE SERBESTİSİ KOŞULLARININ YERİNE GETİRİLMEDİĞİ KONUSUNDA TÜRKİYE İLE ARAMIZDA ORTAK BİR ANLAYIŞ VAR

    AB-Türkiye ilişkilerinin 14 Aralık 2021’deki durumuna dönüp dönmeyeceği ve vize kolaylığına ilişkin Varhelyi şöyle konuştu:

    “Göç alanında iş birliği söz konusu olduğunda sadece iş birliğini değil aynı zamanda mali katkımızı da sürdürmek istiyoruz. Mevcut düzenlemeler temelinde devam etmek istiyoruz.

    Göç alanındaki iş birliğimiz 2016 tarihli AB-Türkiye Mutabakatı’na dayanıyor. Orada vize serbestisi için koşulların ne olduğu çok açık. Bu koşulların yerine getirilmediği konusunda da Türkiye ile aramızda ortak bir anlayış var. Ancak, insanlar arası temas ve ekonomilerimizin entegrasyonunun, Türk öğrencilerin ve iş insanlarının AB’ye daha kolay erişimini gerektirdiğini görüyoruz ve bu nedenle vize kolaylığını öneriyoruz.”

    BORRELL: TERÖRİZMLE MÜCADELEDE ÖNEMLİ ORTAKLIRIZ. HAMAS’IN DEĞERLENDİRİLMESİ KONUSUNDA AYNI FİKİRDE DEĞİLİZ

    Bir basın mensubunun Türkiye ile savunma alanındaki iş birliğini sorması üzerine Borrel, “Türkiye ile dış politikamız konusunda yüksek düzeyde bir uyum söz konusu değil. Daha etkili olabilmek için dış politikamızı düzenlemek ve karşılıklı görüş alışverişinde bulunmak istiyoruz. Bazı konularda aynı fikirde olmadığımız, bazı durumlarda ise anlaşmalarımızın önemini vurgulamamız gerekiyor. Örneğin, Türkiye ve AB iki devletli çözüm ve Orta Doğu barış süreci konusunda aynı pozisyonu desteklemektedir. IŞİD karşıtı koalisyonun üyeleri olarak angajmanımızı sürdürüyoruz. Terörizmle mücadelede önemli ortaklarız. Hamas’ın değerlendirilmesi konusunda Türkiye ile aynı fikirde değiliz” dedi.