Blog

  • İZMİR’DE EMEKLİLER MAAŞLARINI PROTESTO ETTİ, İMZA KAMPANYASI DÜZENLEDİ: “MİLYONLARCA EMEKLİ AÇLIK VE YOKSULLUKLA BAŞ BAŞA. DÜŞÜN ARTIK BİZLERİN DE MEMLEKETİN DE SIRTINDAN”

    İZMİR’DE EMEKLİLER MAAŞLARINI PROTESTO ETTİ, İMZA KAMPANYASI DÜZENLEDİ: “MİLYONLARCA EMEKLİ AÇLIK VE YOKSULLUKLA BAŞ BAŞA. DÜŞÜN ARTIK BİZLERİN DE MEMLEKETİN DE SIRTINDAN”

    Tüm Emekliler Sendikası Konak Şubesi üyeleri, emekli maaşlarını protesto etti; maaşların asgari ücret seviyesine çıkarılması ve yılda 4 ikramiye verilmesi talebiyle imza kampanyası düzenledi. Tüm Emekliler Sendikası Konak Yönetim Kurulu üyesi Veciha Biçer, “AKP iktidarının 21 yıllık karnesi bizi hiç yanıltmıyor. 2024 bütçesinde de yokuz. Kendi yanlış ekonomik politikalarının sonucu olarak derinleşen ve artık saklanamayan ağır ekonomik krizin faturasının bize kesilmesi ile yoksulluk sınırından sonra açlık sınırı altına itilen biz emekliler 2024 bütçesi ile daha da yoksullaştırılmak isteniyoruz. Biz milyonlarca emekli açlık ve yoksullukla baş başa, yaşama savaşı veriyoruz, sözün bittiği yerdeyiz, düşün artık bizlerin de memleketimizin de sırtından” dedi.

    Tüm Emekliler Sendikası Konak Şubesi üyesi emekliler, bugün Konak Meydanı’nda bir araya gelerek aldıkları emekli maaşlarını düzenledikleri basın açıklamasıyla protesto etti. Sendika üyeleri, gün boyunca 2024 yılında emekli maaşlarının asgari ücret seviyesine çıkarılması ve yıl içerisinde 4 maaş ikramiye verilmesi için imza kampanyası düzenledi.

    “İNSANCA YAŞAMAK İSTİYORUZ”

    Emekliler adına konuşan Tüm Emekliler Sendikası Konak Yönetim Kurulu üyesi Veciha Biçer, şunları söyledi:

    “2024 yılının merkezi hükümet bütçe tasarısı komisyondan geçti ve 4 Aralık 2023 itibarıyla TBMM’de görüşülmeye başlanacak. Bütçe metinleri sıradan, basit, rakamların alt alta toplandığı metinler değildir. Bütçe metinleri önümüzdeki gelecek yılın tahminlerinin bilimsel olarak yapıldığı ve bir ülkenin gelirlerinin kimlerden ve nasıl toplanacağı, toplanan gelirlerden hangi kesimlere ne kadar pay ayrılacağının önceden belirlendiği ve bütçelerin, siyasi iktidarın hangi sınıfın çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini gösteren en somut ekonomik ve siyasi metinlerdir. 21 yıllık AK Parti iktidarının daha önce hazırladığı tüm merkezi hükümet bütçeleri gibi bu 2024 merkezi hükümet bütçesi de saraydaki tuzu kuru bir grup danışman tarafından emekçileri, emeklileri, yoksulları, küçük üreticileri yok sayan, biz halkı işsizliğe, açlığa ve yoksulluğa terk eden, çalışanların ve emeklilerin temsilcilerinin görüşlerine başvurulmadan hazırlanan belgedir. Daha önce hazırladıkları bütçelerde de olduğu gibi 2024 bütçesinde de biz emeklilerin insanca yaşamak istiyoruz haykırışımızın karşılığı yok. Sağlık hakkımız yok. Kısaca bu bütçede sosyal devlet yok, emekçiler, emekliler, küçük üreticiler, işsizler, yani halk yok. Bu bütçede var olan ise uluslararası sermayenin temsilcilerinin uygulatacakları en vahşi haliyle neoliberal politika var.

    “MİLYONLARCA EMEKLİ AÇLIK VE YOKSULLUKLA BAŞ BAŞA YAŞAMA SAVAŞI VERİYOR”

    Daha önceki bütçelerde de olduğu gibi 2024 merkezi hükümet bütçesinde de bizim payımıza düşen ise bütçe gelirleri çok kazanandan çok alınarak toplanması gerekirken, yine bütçe gelirlerinin büyük bir çoğunluğu dolaylı vergilerden sağlanacak. Yani bütçenin yükü her zaman olduğu gibi iğneden, ipliğe yapılacak zamlarla çalışanların, emeklilerin, yoksulların sırtına yüklenecek. Bütçe gelirlerini büyük oranda dolaylı vergilerden sağladıkları için bu sebeple sürekli olarak başta akaryakıt, elektrik, doğal gaz olmak üzere tüm temel tüketim ürünlerine sürekli zam yaparak bütçe açığını zenginlerin değil, halkın sırtına yıkıyorlar. Yoksullaştırılmaya karşı demokratik haklarını kullanıp sesini çıkarmak, kendini ifade etmek isteyen herkesi terörist, dış güçlerin maşası, gayri milli vs. diye yaftalayarak, en basit, barışçıl bir şekilde de olsa kendini ifade etmesi kolluk güçleriyle, o da olmazsa iktidarın sopasına dönüştürülmüş olan yargı marifetiyle engelleniyor. Basının da özgür olduğu bir sosyal hukuk devletinde bu vahşi neoliberal politikaları uygulayamazlar. AK Parti iktidarının 21 yıllık karnesi bizi hiç yanıltmıyor. 2024 bütçesinde de yokuz. Kendi yanlış ekonomik politikalarının sonucu olarak derinleşen ve artık saklanamayan ağır ekonomik krizin faturasının bize kesilmesi ile yoksulluk sınırından sonra açlık sınırı altına itilen biz emekliler 2024 bütçesi ile daha da yoksullaştırılmak isteniyoruz. Biz milyonlarca emekli açlık ve yoksullukla baş başa, yaşama savaşı veriyoruz, sözün bittiği yerdeyiz, düşün artık bizlerin de, memleketimizin de sırtından… İnsanca yaşamak biz milyonların hakkı değil mi?”

    TALEPLERİNİ SIRALADILAR

    Biçer, açıklamanın sonunda emekliler adına taleplerini şu sözlerle sıraladı:

    “En düşük emekli maaşı insanca yaşayacağımız bir seviyede açlık sınırı üstüne çıkarılsın, emeklilere ocak, nisan, temmuz ve ekim aylarında olmak üzere yılda dört ikramiye ödensin. İkramiyeler dul ve yetim maaşı alanlara da aldıkları maaş oranı kadar değil tam ödensin.  Temel gıda maddeleri ile elektrik, doğal gaz ve akaryakıt fiyatlarına yapılan yüksek oranlı zamlar nedeniyle düşen satın alma gücümüzde meydana gelen kaybın telafisi için seyyanen derhal zam yapılsın. Emekli maaşlarının iktidarlar tarafından tek taraflı belirlenmesi yerine anayasada gerekli düzenlemenin uluslararası tüm metinlerde geçtiği gibi herkes sendika kurabilir şeklinde düzenlenmesi ve ardından TBMM’de emekli sendikaları statü yasasının çıkarılarak bizlerle toplu sözleşme masasında belirlenmelidir. ‘Emekli sendikaları statü yasası’ derhal çıkarılsın. Aylık Bağlanma Oranı eskisi gibi yapılsın. 

    Gerçek bir intibak yasası derhal çıkarılarak 2000 öncesi ve 2000 sonrası emekliler arasındaki maaş eşitsizliği giderilsin, 10 banka 6 sigorta şirketiyle, TOBB ve ona bağlı odaların çalışanlarının olduğu 17 emekli sandığına bağlı yaklaşık 300 bin emekli de SGK çatısı altına alınarak yaşadıkları ayrımcılık ve mağduriyetler giderilsin. Emekli maaşlarından yapılan muayene, ilaç vs. tüm sağlık kesintilere son verilsin. Şehir içi ve şehirler arası tüm toplu taşıma araçlarından emeklilere ve eşlerine ücretsiz ulaşım hakkı sağlansın. Temel gıda maddeleri ile elektrik, su ve doğal gaz faturaları üzerinden alınan KDV kaldırılsın. Hastanelerde geriatri (yaşlılık) bölümleri açılsın, var olanlar takviye edilsin.

    Çalışanlar geçmiş yıllarda olduğu gibi artık emekli olduklarında kıdem tazminatlarıyla bir daire satın almak koşulları ortadan kaldırılmıştır. Biz emeklilere ucuz konut sağlayacak projeler ve şartlar geliştirilsin., Emekli yurttaşlara yaşamlarının sonbaharında hak ettikleri saygı gösterilsin. Yalnız yaşayan, hasta ve bakıma ihtiyacı olan emekli ve yaşlı yurttaşlar için devlete ait huzurevi sayısı artırılarak, bakım hizmetleri yaygınlaştırılsın”

     

  • KURUMSAL TANITIM FİLMLERİNİZ İÇİN PİKTORA YANINIZDA

    KURUMSAL TANITIM FİLMLERİNİZ İÇİN PİKTORA YANINIZDA

    Firmanızı hedef kitlenize en iyi şekilde anlatmak için kurumsal tanıtım filmine başvurabilirsiniz. Ancak prodüksiyon sürecine hâkim değilseniz çekim aşamasında sorun yaşayabilir, aksamalar nedeniyle planlarınızın dışına çıkmak zorunda kalabilirsiniz. Oysa çekim sürecini baştan sona eksiksiz planlamak için prodüksiyon desteği alarak bu süreci kolayca tamamlayabilirsiniz. Gelin, kurumsal tanıtım filminin çekim aşamalarını ve bu filmlerin sağladığı avantajları inceleyelim.

    Kurumsal tanıtım filmleri şirketler için hayli önemli. Pek çok firma, sunduğu ürün ve hizmetleri bu filmler aracılığıyla müşterilerine iletiyor. Çekim teknikleri konusunda yeterli donanıma sahip olmayan firmalar, film hazırlatmaya karar verdiğinde profesyonel desteğe ihtiyaç duyabiliyor. Eğer siz de işletmeniz için kurumsal tanıtım filmi hazırlatmak istiyorsanız tüm aşamaları profesyonel bir prodüksiyon ekibiyle birlikte yürütebilirsiniz!

    KURUMSAL TANITIM FİLMİ ÇEKİMİ

    Şirketlerin, kurumların veya markaların sunduğu hizmet ya da ürünlerin dikkat çekici görsel ögeler içeren videolar aracılığıyla anlatıldığı içerik türüne kurumsal tanıtım filmi denir. Hizmetlerinden hedef kitlesini haberdar etmek isteyen ve yeni müşterilerle tanışmayı amaçlayan her şirket, kurumsal tanıtım filmine ihtiyaç duyar. Şirket ile film çekimini organize eden yaratıcı ekibin iş birliğiyle yürütülen kurumsal tanıtım filmi çalışması, her bir aşamanın dikkatle ve özenle planlanması gereken bir süreç. Çünkü doğru teknikle ve etkileyici bir dille hazırlanan kurumsal tanıtım filmleri markalara uzun ve kısa vadede pek çok yarar sağlıyor.

    KURUMSAL TANITIM FİLMİNİN HAZIRLANMA AŞAMALARI

    Kurumsal tanıtım filmi çekimi sırasıyla şu aşamalardan oluşur:

    Hedef Kitle Tespiti: Film çekimine başlamadan önce ilk olarak hedef kitle belirlenir. Firmaların sunduğu ürün veya hizmetlerin hitap edeceği hedef kitle belirlendikten sonra içeriklerin tasarı süreci başlar.

    Konunun Belirlenmesi: Firmanın sunduğu faaliyetlere, geçmişine ve sektördeki başarılarına ilişkin anlatılacak konular detaylı biçimde ele alınır.

    Senaryo Çalışması: Bu aşamada seyirciye aktarılacak tüm bilgiler konuya uygun biçimde senaryolaştırılır. Metinlere eşlik edecek müziklere karar verilir.

    Çekim Planı: Çekimlerin nerede, ne zaman yapılacağı ve ne kadar sürede tamamlanacağı planlanır. Filmde oynayacak oyunculara ve kullanılacak ekipmanlara karar verilir.

    Çekim Aşaması: Planlamasını tamamlayan ekibin belirlediği tarihte ve mekânda çekim başlar. 

    Çekim Sonrası: Çekilen videoların kurgu ve montaj aşaması başlar. Görüntülere istenen ses veya efektler eklenir. Ardından, eksik kalan noktalar varsa prodüksiyon ekibi onları tamamlamak için çekime dair tüm detayları göz önünde bulundurarak son kontrolü yapar.

    KURUMSAL TANITIM FİLMİNİN AVANTAJLARI

    Bilinirliğini, prestijini artırmak isteyen her firma ve marka kurumsal tanıtım filmi çektirebilir. Firmaların yeni müşterilere ulaşmasına aracılık eden kurumsal tanıtım filmlerinin sağladığı diğer avantajları şöyle sıralayabiliriz: 

    Farklı müşteri profillerine ulaşarak yeni kazanç imkânları elde edilebilir.

    Mevcut müşterilerle olan iletişim ve etkileşim güçlendirilir.

    Kurumsal tanıtım filmleri sayesinde şirketler, dijital ortamda da varlığını ortaya koyabilir.

    Sunulan ürün ya da hizmetler hedef kitleye çok daha hızlı biçimde aktarılabilir.

    Fuar ve toplantı gibi çeşitli etkinliklerde marka imajı artırır.

    Kurumsal tanıtım filminden beklenen sonucu alabilmek için firma faaliyetlerine ve beklentilerine uygun, hedef kitlenin ilgisini çekecek yöntemleri seçmek ve doğru çekim tekniklerini uygulamak şart. Bu nedenle pek çok firma, hedef kitlelerine sunduğu ürün ve hizmetlerini doğru şekilde aktarabilmek adına kurumsal tanıtım filmi için çekim desteği alıyor. Siz de firmanızın tanıtım filmini çekerken prodüksiyon sürecini eksiksiz tamamlamak adına profesyonel desteğe ve ekip planlamasına ihtiyaç duyuyorsanız Piktora bir tık uzağınızda! Markanızı en iyi şekilde tanıtacak yöntemlerden yararlanmak için hemen Piktora Yapım’la iletişime geçebilir, zaman kaybetmeden kurumsal tanıtım filmi için ihtiyaç duyduğunuz desteğe kavuşabilirsiniz.

     

  • ZELİHA AKSAZ ŞAHBAZ: “PANDEMİDE, DEPREMDE, HAYATIN HER ALANINDA HALKIN SAĞLIĞI İÇİN MÜCADELE EDEN HEKİMLİK YARGILANAMAZ, TTB SUSTURULAMAZ”

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, “Hayatın başlangıcından sonuna kadar, insanlarımızın sağlıklı yaşamı için gece gündüz çalışan, hayatından, ailesinden fedakarlık eden, pandemide olduğu gibi yaşamını ortaya koyan bir mesleğin mensuplarının anayasayla korunan meslek örgütü olan TTB’ye yapılan hukuk darbesi asla kabul edilemez. Verilen karar ülke demokrasimize kara bir leke, meslek örgütlerine, demokratik kitle örgütlerine, anayasa ve demokratik siyasete bir darbedir. CHP olarak demokratik örgütlere, belediyelerde kayyum atanması ve yönetimine karşı olduğumuz gibi, TTB’ye kayyum atanmasına karşı da tavrımız nettir. TTB’nin yanındayız ve dayanışmaya devam edeceğiz. Pandemide, depremde, hayatın her alanında halkın sağlığı için mücadele eden hekimlik yargılanamaz, TTB susturulamaz” dedi.

    CHP Sağlık Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, bugün, Genel Merkez’de basın toplantısı düzenledi. Şahbaz’ın açıklamaları şöyle:

    “TTB HAKKINDA AÇILAN DAVA, HUKUKİ DEĞİL; TOPLUMSAL MUHALEFETİ, DEMOKRATİK SİYASETİ ENGELLEME VE SUSTURMA HEDEFİYLE AÇILMIŞ SİYASİ BİR DAVADIR”

    “Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) amaç dışı faaliyet gösterdiği gerekçesiyle Merkez Konseyi Başkanı ve üyelerinin görevden alınması talebiyle açılan davanın dün, yedinci duruşmasıyla görülmüştür. Dava, TTB Merkez Konseyi Başkan ve üyelerinin görevden alınması ve yerlerine beş kişilik kayyum heyeti atanmasıyla sonuçlanmıştır. TTB, 6023 sayılı yasayla 70 yıl önce, anayasal güvence altında, kamu kurumu niteliğindeki bir meslek örgütü olarak kurulmuştur. Hekimlerin örgütlü gücü olan TTB, kolektif iradeyle sağlık hakkı için mücadele yürüten, halkın sağlığı için fedakarca hizmet eden hekimlerin meslek örgütüdür. Uzun süredir hedef gösterilen ve kapatılması dahi istenen TTB Merkez Konseyi Başkanı ve üyeleri hakkında açılan dava, hukuki değil; toplumsal muhalefeti, demokratik siyaseti engelleme ve susturma hedefiyle açılmış siyasi bir davadır.

    “TBB’YE KARŞI AÇILAN DAVA, PANDEMİDE YİTİRDİĞİMİZ SAĞLIK EMEKÇİLERİNİN, GİZLENEN GERÇEKLERİN AÇIĞA ÇIKARILMASI DAVASIDIR”

    TTB’ye karşı açılan dava, sadece TTB’ye açılmamıştır. Depremden 10 ay geçmesine rağmen kalkmayan çadırlardaki depremzede vatandaşların sağlığını korumaya çalışan hekimlerimizin davasıdır. Bu dava, tehlikeli atık barındıran gemilerin Türkiye’de sökümüne karşı mücadelenin, Akbelen ormanlarını yaşatma mücadelesinin, sanayi tesislerinin yarattığı kirliliğe karşı halk sağlığını korumanın davasıdır. Pandemide yitirdiğimiz sağlık emekçilerinin, gizlenen gerçeklerin açığa çıkarılması davasıdır. Şirket, şehir hastanelerine karşı bilime ve toplum sağlığına uygun hastaneleri savunma davasıdır. Sağlıkta şiddete, 36 saatte varan nöbetlere karşı mücadele, hekim göçünün önlenmesi, nitelikli sağlık eğitimi ve sağlık hizmeti davasıdır. Akademik ve demokratik özgürlüklerin savunulması davasıdır.

    “ANTİDEMOKRATİK YÖNETİMLER İKTİDARDA KALABİLMEK, TABANLARINI KONSOLİDE EDEBİLMEK İÇİN DÜŞMAN YARATMA İHTİYACI DUYARLAR”

    Demokrasilerde seçilerek gelen yöneticiler seçimle giderler, aksi düşünülemez. Biliyoruz ki antidemokratik yönetimler iktidarda kalabilmek, tabanlarını konsolide edebilmek için düşman yaratma ihtiyacı duyarlar. Daha önce doğayı, şehirleri korumaya çalışan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB) yetkilerinin alınması, halkın hukukunu koruyan Barolar Birliği’ne karşı yandaş barolar kurulması, seçilmiş milletvekilinin hakkını teslim eden Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeleri hakında suç duyurusunda bulunulması şeklinde hayat bulan hukuksuzluk, bugün TTB’ye yapılmış ve Merkez Konseyi görevden alınmıştır.

    “PANDEMİDE, DEPREMDE, HAYATIN HER ALANINDA HALKIN SAĞLIĞI İÇİN MÜCADELE EDEN HEKİMLİK YARGILANAMAZ, TTB SUSTURULAMAZ”

    Hayatın başlangıcından sonuna kadar, insanlarımızın sağlıklı yaşamı için gece gündüz çalışan, hayatından, ailesinden fedakarlık eden, pandemide olduğu gibi yaşamını ortaya koyan bir mesleğin mensuplarının anayasayla korunan meslek örgütü olan TTB’ye yapılan hukuk darbesi asla kabul edilemez. Verilen karar ülke demokrasimize kara bir leke, meslek örgütlerine, demokratik kitle örgütlerine, anayasa ve demokratik siyasete bir darbedir. CHP olarak demokratik örgütlere, belediyelerde kayyum atanması ve yönetimine karşı olduğumuz gibi, TTB’ye kayyum atanmasına karşı da tavrımız nettir. TTB’nin yanındayız ve dayanışmaya devam edeceğiz. Pandemide, depremde, hayatın her alanında halkın sağlığı için mücadele eden hekimlik yargılanamaz, TTB susturulamaz.”

     

  • MUĞLA BÜYÜKŞEHİR’DEN MUĞLA’NIN DOĞASINI KORUMAK İÇİN 189 DAVA

    MUĞLA BÜYÜKŞEHİR’DEN MUĞLA’NIN DOĞASINI KORUMAK İÇİN 189 DAVA

    Muğla Büyükşehir Belediyesi, usulsüz olarak imara açılan ve çevreye zarar verebilecek düzenlemelere karşı hukuki mücadelesini sürdürüyor. Bu kapsamda Büyükşehir Belediyesi bugüne kadar toplam 189 çevre ve imar davası açtı.

    Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinin başında gelen Muğla’da, Büyükşehir Belediyesi bir yandan çevre yatırımları gerçekleştirirken diğer yandan da çevreye ve doğaya zarar verebilecek düzenlemelere karşı hukuki mücadelesini sürdürüyor. 

    Muğla Büyükşehir Belediyesi, sit derecelerinin değiştirilerek eşsiz koyların yapılaşmaya açılması, tarım alanlarının korunması  ve farklı inşaat çalışmalarının yapılmasının önüne geçilmesi için bugüne kadar toplam 189 dava açtı. Bu davalardan 24’ünü Büyükşehir Belediyesi kazandı ve sonuçlanarak karara bağlandı. 42 dava da Büyükşehir Belediyesi lehine sonuçlandı ve bir üst mahkemede devam ediyor. 25 dava, Büyükşehir aleyhine sonuçlandı ve itirazlarla birlikte 78 dava da devam ediyor.

    “GELECEK NESİLLERE MİRAS MUĞLA İÇİN YATIRIMLAR YANINDA HUKUK MÜCADELEMİZDE SÜRÜYOR”

    Muğla’nın doğal ve tarihi güzellikleri ile dünyanın en özel şehirlerinden biri olduğunu söyleyen Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, yaşadıkları şehri koruyarak geleceğe taşımak için yatırımlar yanında hukuk mücadelesi de verdiklerini belirtti.

    Başkan Gürün, “Herkesin Muğla ile ilgili bir anısı, yaşanmışlığı vardır ya da olacaktır. Muğla sadece nüfusa kayıtlı olanların yaşadığı bir şehir değil, her mevsim yerli ve yabancı misafirleri ağırlayan, sevgi, hoşgörü ve güler yüzün şehridir. Eşsiz güzellikleri ile bir çekim merkezi olan şehrimizi korumak, gelecek nesillere yeşili ve mavisiyle çok güzel bir Muğla miras bırakmak için çalışıyor, projeler üretiyoruz. Çevreye saygılı yatırımlarımız yanında, yeşilimize, mavimize zarar verebilecek düzenlemelere karşı hukuk mücadelemizi de sonuna kadar sürdürüyoruz. Muğla için açtığımız davalar, verdiğimiz hukuk mücadelesi ile gelecek nesiller de bu özel şehirde yaşamaktan mutlu olacak ve bu şehrin kıymetini bilecek” dedi.

  • İTO, İSTANBUL’DA YILLIK ENFLASYONU YÜZDE 73,89 OLARAK HESAPLADI

    İTO, İSTANBUL’DA YILLIK ENFLASYONU YÜZDE 73,89 OLARAK HESAPLADI

    İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) verilerine göre, kentte kasım ayında perakende fiyatları bir önceki aya göre yüzde 3,79 arttı. İstanbul’da yıllık enflasyon ise yüzde 73,89 oldu.

    İTO, kasım ayına ilişkin İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi’ni açıkladı. Buna göre, İstanbul’da perakende fiyatlar kasımda aylık yüzde 3,79, yıllık 73,89 arttı.

    KASIM AYINDA EN YÜKSEK FİYAT ARTIŞI KÜLTÜR, EĞİTİM VE EĞLENCEDE OLDU

    Kasımda perakende fiyatlar, önceki aya göre kültür, eğitim ve eğlence harcamalarında yüzde 5,53, konutta yüzde 4,95, gıdada yüzde 4,84, giyimde yüzde 2,48, sağlık ve kişisel bakımda yüzde 1,30, ev eşyasında yüzde 0,32, diğer harcamalar grubunda yüzde 0,15 arttı. Ulaştırma ve haberleşme harcamalarında yüzde 0.52 azalış yaşandı.

    TOPTAN FİYAT ARTIŞINDA İNŞAAT MALZEMELERİ YÜZDRE 14,39 İLE BAŞI ÇEKTİ

    İTO verilerine göre, toptan fiyat hareketlerini yansıtan endeksi ise kasımda önceki aya göre yüzde 2.94, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 65.1 artış kaydetti.

    Toptan fiyatlarda ise inşaat malzemeleri grubunda yüzde 14,39, mensucat grubunda yüzde 5,03, kimyevi maddelerde yüzde 2,87, madenlerde yüzde 2,59, yakacak ve enerji maddelerinde yüzde 1,88 artış oldu. İşlenmemiş maddelerde ise yüzde 0,87 azalış yaşandı.

  • YENİŞEHİR’DE DEPREMZEDE ÇOCUKLAR İÇİN DAYANIŞMA KONSERİ

    YENİŞEHİR’DE DEPREMZEDE ÇOCUKLAR İÇİN DAYANIŞMA KONSERİ

    Yenişehir Belediyesi, geliri depremzede çocuklara bağışlanacak olan Samandağ Gülbahar Halk Korosu Konseri’ne ev sahipliği yaptı.

    Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin ardından büyük bir dayanışma örneği gösteren Yenişehirliler, dayanışma ruhunu canlı tutmaya devam ediyor. Yenişehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde Yenişehir Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen konserde, Samandağ Gülbahar Halk Korosu sahne aldı. Konserden elde edilen gelir, depremzede çocuklara yardım amacıyla bağışlanacak. Gönül Beyaz’ın koro şefliğini yaptığı konserde Mersinli sanatçı Bedi Şaraplı da sahne aldı.

    Vatandaşlarla birlikte konseri dinleyen Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit, “Yenişehir halkı ilk günden bu yana büyük bir duyarlılıkla depremzede yurttaşlarımıza destek vermek için mücadele etti. Deprem bölgesinden halkımızın sıkıntıları ne yazık ki devam ediyor. Dayanışmayı büyütmemiz gerekiyor. Bu zor zamanlarda dayanışma ve yardımlaşma, toplum olarak en önemli değerlerimizden biri haline geldi. Dayanışmayı büyüterek, depremzedelerin yaşadığı zorlukların üstesinden gelmek için elimizden geleni yapmalıyız. Yenişehir halkına ve katılım gösteren herkese teşekkür ederim. Her birimizin gayreti ve yardımı, depremzedeler için umut oluyor” dedi.

     

  • ALİ ÖZTUNÇ’TAN ADALET BAKANI TUNÇ’A: “DENETİMLİ SERBESTLİKLE CEZAEVİNDEN ÇIKTIKTAN SONRA SUÇ İŞLEYEN KİŞİ SAYISI KAÇTIR?”

    ALİ ÖZTUNÇ’TAN ADALET BAKANI TUNÇ’A: “DENETİMLİ SERBESTLİKLE CEZAEVİNDEN ÇIKTIKTAN SONRA SUÇ İŞLEYEN KİŞİ SAYISI KAÇTIR?”

    CHP Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç, denetimli serbestlik uygulamasından faydalanan birçok hükümlünün tekrar suç işleyip mahkum olduğunu belirterek Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a; “Denetimli serbestlikle cezaevinden çıktıktan sonra suç işleyen kişi sayısı kaçtır” diye sordu.

    CHP Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç, denetimli serbestlik uygulamasından faydalanan birçok hükümlünün tekrar suç işlediğine dair iddiaları TBMM gündemine taşıdı. Öztunç, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığı’na soru önergesi verdi.

    Öztunç, önergesinde şu değerlendirmeyi yaptı:

    “Denetimli serbestlik, yasa tarafından belirlenen deneme süresinde, kişinin cezasının sosyal hayat içerisinde infazına olanak sağlayan bir ceza hukuku kurumudur. Denetimli Serbestlik Yasası, kişinin ailesiyle bağlarını sürdürebilmesi ve dış dünyayla uyum sağlayabilmesi gerekçesiyle çıkartılmış bir yasadır. Ancak bu yasadan faydalanan birçok hükümlü suç işlemek suretiyle tekrar mahkum olmaktadır.”

    “DENETİMLİ SERBESTLİKLE CEZAEVİNDEN ÇIKTIKTAN SONRA SUÇ İŞLEYEN KİŞİ SAYISI KAÇTIR?”

    Ali Öztunç, Bakan Yılmaz Tunç’a şu soruları yöneltti:

    “Denetimli Serbestlik Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar faydalanan hükümlü sayısı kaç olmuştur?

    -Denetimli serbestlikle cezaevinden çıktıktan sonra suç işleyen kişi sayısı kaçtır?

    -Bu kişilerin işledikleri suçlar türlerine göre nedir?

    -Cezaevlerinde 70 yaş üzeri bulunan hükümlü sayısı kaçtır?

    -Son beş yılda cezaevlerinde hayatını kaybeden hükümlü sayısı kaçtır? Bu hükümlülerin ölüm nedenleri nedir?”

  • BDDK UZMANLARINA 30 BİN TL’YE KADAR EK TAZMİNAT VERİLECEK OLMASINA BÜRO MEMUR-SEN’DEN TEPKİ: “AYNI İYİLEŞTİRME BÜRO MEMURLARI BAŞTA OLMAK ÜZERE TÜM MEMURLAR İÇİN YAPILMALI”

    BDDK UZMANLARINA 30 BİN TL’YE KADAR EK TAZMİNAT VERİLECEK OLMASINA BÜRO MEMUR-SEN’DEN TEPKİ: “AYNI İYİLEŞTİRME BÜRO MEMURLARI BAŞTA OLMAK ÜZERE TÜM MEMURLAR İÇİN YAPILMALI”

    Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yusuf Yazgan, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) yönetici ve uzmanlarına 30 bin TL’ye kadar ek tazminat ödenmesi için TBMM’de komisyonda kabul edilen AKP-MHP önergesine tepki gösterdi. Yazgan, “Aynı iyileştirme büro memurları başta olmak üzere tüm memurlar için yapılmalı” dedi.

    TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülen torba kanun teklifi görüşmelerinde Cumhur İttifakından gelen ve AKP MHP oylarıyla kabul edilen önergeyle, BDDK yönetici ve uzmanlarına 30 bin TL’ye kadar ek tazminat verilmesi kabul edildi.

    Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yusuf Yazgan, sadece BDDK yöneticilerine ek tazminat verilmesinin maaş adaletsizliğini artıracağı gerekçesiyle karara tepki gösterdi. Bugün yazılı açıklama yapan Yazgan, yapılan iyileştirmeye karşı olmadıklarını ancak düzenlemenin tüm memurları kapsaması gerektiğini belirtti. BDDK özelinde yapılan düzenlemeye gerekçe olarak “Kurum merkezinin Ankara’dan İstanbul’a taşınmasının” gösterildiğini kaydeden Yazgan, özellikle Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerde ve turizm bölgelerinde görev yapan memurların yüksek kiralar nedeniyle sıkıntıda olduğuna işaret etti.

    Enflasyon nedeniyle oluşan mağduriyetlerin telafisi için hükümete bir kez daha çağrıda bulunan Yazgan’ın açıklaması şöyle:

    “Kamu görevlilerine kira ve lojman yardımı yapılsın. BDDK çalışanlarına yapılacak düzenleme ile kurumda görev yapan başkan ve üyeler, başkan yardımcısı, başkanlık müşaviri, daire başkanı ve müdür ile murakıp, uzman, murakıp yardımcısı ve uzman yardımcısı unvanlı meslek personeline her ay 60.000 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarı geçmemek üzere ek tazminat ödenecek. Bu BDDK personeli için yaklaşık 30 bin TL ek zam anlamına geliyor.

    BİR KURUM ÖZELİNDE YAPILMASI PLANLANAN EK ZAM ARTIŞI ÇALIŞMA BARIŞINA DARBE VURUR”

    7’nci Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri dahil sık sık dile getirdiğimiz yaşam maliyetleriyle ilgili sıkıntılar çözülmemişken, bir kurum özelinde yapılması planlanan ek zam artışı çalışma barışına darbe vurur.

    AYNI İYİLEŞTİRME BÜRO MEMURLARI BAŞTA OLMAK ÜZERE TÜM MEMURLAR İÇİN YAPILMALI”

    30 bin TL’lik ilave artış ortalama bir memur maaşının bile üzerinde. Bu düzenlemenin Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan geçmesi kabul edilebilir değil. Aynı iyileştirme büro memurları başta olmak üzere tüm memurlar için yapılmalı.”

     

  • ADALET BAKANI TUNÇ, SON 5 YILDA CEZAEVİNDE 2 BİN 258 TUTUKLU VE HÜKÜMLÜNÜN ECELİYLE ÖLDÜĞÜNÜ AÇIKLADI

    ADALET BAKANI TUNÇ, SON 5 YILDA CEZAEVİNDE 2 BİN 258 TUTUKLU VE HÜKÜMLÜNÜN ECELİYLE ÖLDÜĞÜNÜ AÇIKLADI

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün soru önergesine verdiği yanıtta, “2018-2023 Temmuz ayı itibarıyla ceza infaz kurumlarında eceliyle hayatını kaybeden toplam 2 bin 258 tutuklu ve hükümlü bulunduğu anlaşılmıştır” dedi.

    CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, cezaevinde korona virüs ve ihmal sonucu ölen tutuklu ve hükümlülerle  ilgili Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na iki ayrı yazılı soru önergesi verdi.

    Bakan Tunç, Bülbül’ün cezaevinde korona virüs kaynaklı ölümlere ilişkin soru önergesine “Bakanlığımız kayıtları incelendiğinde, soru önergesinde bahsi geçen hususlara ilişkin istatistiki bir bilginin bulunmadığı anlaşılmaktadır” yanıtını verdi.

    Bülbül, bir diğer soru önergesinde ise “Cezaevlerinde pek çok şüpheli ölüm yaşanmaktadır. Kimi sağlık sorunları kimi intihar olarak kayıtlara geçen bu ölümlerin araştırılması ve ihmali ve sorumluluğu bulunan kişiler hakkında gerekli işlemlerin başlatılması gerekmektedir. Ancak ne yazık ki iddia edilen durumlar incelenmediği gibi sorumluların ortaya çıkarılmadığı da görülmektedir” diyerek, Bakan Tunç’a 2018-2023 yılları arasında cezaevinde hayatını kaybedenlerin ölüm nedenlerini, ölümlerinde cezaevi personelinin ihmali olup olmadığını var ise kaç kişi hakkında işlem yapıldığını sordu. Bakan Tunç önergeye, “2018-2023 Temmuz ayı itibarıyla ceza infaz kurumlarında eceliyle hayatını kaybeden toplam 2 bin 258 tutuklu ve hükümlü bulunduğu anlaşılmıştır” diye yanıt verdi.

  • TRAFİK KAZASINDA AĞIR YARALANAN MOTOKURYE GÖÇER İÇİN ADLİYE ÖNÜNDE AÇIKLAMA: “GÖZALTI KARARININ ÇIKMASINI İSTİYORUZ”

    TRAFİK KAZASINDA AĞIR YARALANAN MOTOKURYE GÖÇER İÇİN ADLİYE ÖNÜNDE AÇIKLAMA: “GÖZALTI KARARININ ÇIKMASINI İSTİYORUZ”

    GAYE ŞEYMA CAN

    İstanbul Avrasya Tüneli Aksaray Sapağı’nda dün meydana gelen kazada bir araç seyir halinde giden moto kurye Yunus Emre Göçer’e arkadan çarparak ağır yaralanmasına sebep olmuştu. Göçer’in avukatı ve moto kurye dernekleri, İstanbul Adliyesi’nin önünde “Şüpheli kişi hakkında gerekli işlemlerin başlatılması ve gözaltı kararının çıkmasını istiyoruz” açıklamasını yaptı.

    İstanbul Avrasya Tüneli Aksaray Sapağı’nda dün meydana gelen kazada bir araç, seyir halinde giden moto kurye Yunus Emre Göçer’e arkadan çarparak e kurye ağır yaralanmasına sebep olmuştu. Araç sürücüsünün gözaltına alınmamasına tepki gösteren moto kurye dernekleri ve avukatı Iyaz Çimen İstanbul Adalet Sarayı önünde açıklama yaptı. Çimen açıklamada kurye Yunus Emre Göçer’in hala yoğun bakımda olduğunu belirterek şunları söyledi: 

    “DÜN GÖZALTINA BİLE ALINMADI”

    “Burada toplanma sebebimiz kurye meslektaşımız Yunus Emre Göçer’in dün 12.55 sularında Avrasya Tüneli’nden Aksaray sapağına dönüşü sırasında arkadan gelen bir aracın hızlı bir şekilde çarpması sonucunda şu anda hastanede yoğun bakımda kalması ve aracın sürücüsünün şu aşamada tutuksuz yargılanıyor olması. Hatta dün gözaltına dahi alınmaması. Müvekkilim kendi canıyla uğraşırken bunun failinin dışarıda olması hepimizin canını yakmakta. Kurye meslektaşlarımız her gün yollarda sizlerin hizmet karşılığında paketlerini taşımakta, yemeklerini taşımakta. Buna rağmen yaşamış olduğumuz acı karşısında herhangi bir muhatap bulamamaktayız.

    “HAYATİ TEHLİKESİ DEVAM EDİYOR” 

    Ne savcılık ne karakoldan doğru düzgün bilgi alamamaktayız ve karşı tarafın kim olduğuyla ilgili herhangi bir malumatımız bulunmamakta. Şu aşamada müvekilin hayati tehlikesi devam etmekte. Devamında gerçekleşecek neticeleri bilmemekteyiz. Biz de doktordan bir olumlu netice beklemekteyiz. Ancak bununla ilgili herhangi bir gelişmemiz yok. Müvekkilimin ölüm riski olmasına karşın, karşı tarafın salıverilmesi hepimizin canını yakmakta.”

    Basın açıklamasına katılan moto kuryeler ise “Kişi hakkında gerekli işlemlerin başlatılması ve gözaltı kararının çıkmasını istiyoruz” dedi.