Blog

  • ANKARA’DA EMEK MESLEK ÖRGÜTLERİNDEN TTB’YE DESTEK AÇIKLAMASI: “DÜN OLDUĞU GİBİ BUGÜN DE HİÇBİR İKTİDAR BİZE GERİ ADIM ATTIRAMAYACAKTIR”

    Ankara’da emek meslek örgütleri Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyelerinin mahkeme kararı ile görevden alınmasına tepki göstererek dayanışma açıklaması yaptı. Ankara Tabip Odası (ATO) Genel Sekreteri Dr. Mine Coşkun, “12 Eylül zihniyetinin vesayetçi anlayışının devam ettiği bir kez daha görüldü. Seçilmişleri yargıyı kullanarak görevden almak ve meslek örgütleri temsilcilerini susturmaya çalışmak, hukuk devleti normlarıyla bağdaşmadığı gibi, çağdaş ve demokratik bir toplumun önündeki en büyük engeldir. TTB ve meslek örgütleri bizzat bu topraklardan ve Kurtuluş Mücadelesi’nden doğmuş Cumhuriyet’in kurumları olarak demokrasi ile büyümüştür. Dün olduğu gibi bugün de hiçbir iktidar bize geri adım attıramayacaktır. Hekimler susmaz, TTB susturulamaz” dedi.

    Ankara Tabip Odası (ATO), Ankara Dişhekimleri Odası, DİSK İç Anadolu Bölge Temsilciliği, KESK Ankara Şubeler Platformu ve TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu, dün sonuçlanan dava ile TTB Merkez Konseyi üyelerinin görevden alınmasına tepki gösterdi. Emek meslek örgütlerinin konuya ilişkin bugün ATO’da yaptığı ortak açıklamayı ATO Genel Sekreteri Dr. Mine Coşkun okudu. Coşkun şunları ifade etti:

    “BU KARAR, İKTİDARIN YARGI KURUMLARI ÜZERİNDEKİ HÂKİMİYETİNİN, HUKUKSUZLUĞUN VE DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİNE KARŞI TAHAMMÜLSÜZLÜĞÜN AÇIK GÖSTERGESİ OLDU”

    “Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi’nin görevden alınması talebiyle açılan davanın 30 Kasım 2023’te görülen yedinci duruşmasında Merkez Konseyi’nin görevden alınması kararı verildi. Mahkeme tarafından verilen bu karar, iktidarın yargı kurumları üzerindeki hâkimiyetinin, hukuksuzluğun ve demokratik kitle örgütlerine karşı tahammülsüzlüğün açık göstergesi oldu. Hekimler tarafından seçilmiş Merkez Konseyi üyelerinin görevden alınması kararı ile 12 Eylül zihniyetinin vesayetçi anlayışının devam ettiği bir kez daha görüldü. Seçilmişleri yargıyı kullanarak görevden almak ve meslek örgütleri temsilcilerini susturmaya çalışmak, hukuk devleti normlarıyla bağdaşmadığı gibi, çağdaş ve demokratik bir toplumun önündeki en büyük engeldir.

    İKTİDARIN DOĞRUDAN KONTROL EDEMEDİĞİ MESLEK BİRLİKLERİNİ DÖNEM DÖNEM DÜŞMANLAŞTIRMASI YENİ BİR OLGU DEĞİL”

    Başta TTB olmak üzere, iktidarın doğrudan kontrol edemediği meslek birliklerini dönem dönem düşmanlaştırması yeni bir olgu değildir. Bundan önce de gerek siyasi kamplaştırmanın nesnesine dönüştürerek, gerek yasal düzenlemelerle yeniden dizayn etmeye çalışmışlardır. Ne var ki, bu girişimler ne hekim, avukat, mühendis, mimar tabanında karşılık bulmuş ne de toplum nezdinde meslek örgütlerinin saygınlıklarını örselemiştir. Bu nedenle doğrudan yargı sopasını kullanmaya yönelmişlerdir. Demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün egemen olduğu ülkelerde politika-yapım süreçlerinde meslek birliklerinin tarihsel ve teorik birikimlerinden yararlanılmaktadır. Kamu yararı doğrultusunda rasyonel politikaların belirlenmesinde vazgeçilmez olan meslek örgütleri, geniş yetkilerle donatılarak yasalarla güvence altına alınmaktadırlar. Otoriter ve totaliter rejimlerde ise meslek örgütleri halkın ve meslektaşlarının yararına tutum aldıklarında iktidarlar tarafından hedef tahtasına yerleştirilmektedir.

    TTB HEKİMLİK MESLEĞİNİN GELİŞTİRİLMESİ, HEKİMLERİN HAKLARININ KORUNMASI GİBİ İŞLEVLER ÜSTENDİ”

    TTB, anayasal güvenceye sahip kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olması nedeniyle, hekimlik mesleğinin geliştirilmesi, hekimlerin haklarının korunması ve ortak ihtiyaçlarının karşılanması, meslek disiplininin sağlanması, hekimlerin birbirleriyle ve halkla ilişkilerinde dürüstlüğün ve güvenin hâkim kılınması, kamu hizmetinin düzeyinin korunması gibi işlevler üstlenmiştir. Yine TTB, etik değerler ve bilimsel bilginin ışığında sağlığın fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak tam bir iyilik hali olduğundan hareketle;

    • Herkese ihtiyacı olan sağlık hizmetlerine parasız ulaşma hakkını,

    • Yeterli bilgi, deneyim ve becerinin kazandırıldığı çağdaş tıp ve tıpta uzmanlık eğitimini,

    • Şiddetten uzak, insancıl, güvenli, sağlıklı çalışma ortamını,

    • Madenlerde, iş yerlerinde kâr hırsı, denetimsizlik ve gerekli önlemlerin alınmayışı nedeniyle ortaya çıkan iş cinayetleri ve meslek hastalıklarının önlenmesini,

    • Sağlıklı, yaşanabilir bir çevre hakkını,

    • Çocuk istismarının, kadın cinayetlerinin önlenmesini savunmaktadır ve bu taleplerin karşılanması için yıllardır mücadele etmektedir.

    DÜN OLDUĞU GİBİ BUGÜN DE HİÇBİR İKTİDAR BİZE GERİ ADIM ATTIRAMAYACAKTIR”

    Halkın sağlığı, hekimlerin hakları, toplum yararı için kılını kıpırdatmayanların TTB’nin ve meslek örgütlerinin yasaları için, gelecekleri için tek bir söz etmeye hakkı yoktur. TTB, tarihinin her döneminde olduğu gibi bugün de hekimler için hekimlerle birlikte mücadelesine devam edecektir. TTB ve meslek örgütleri bizzat bu topraklardan ve Kurtuluş Mücadelesi’nden doğmuş Cumhuriyet’in kurumları olarak demokrasi ile büyümüştür. Bizler; bu tarihsel mirası taşıyarak, topluma ve hekimlere onların sağlığını, emeğini korumak için söz verdik. Dün olduğu gibi bugün de hiçbir iktidar bize geri adım attıramayacaktır. Hekimler Susmaz, TTB Susturulamaz.”

    Ortak açıklamanın ardından açıklamaya imza koyan emek meslek örgütü temsilcileri de TTB’ye destek açıklaması yaptı.

     

  • EMEKLİLERDEN İSTANBUL’DAKİ TÜİK ÖNÜNDE BOŞ POŞETLERLE EYLEM: “İKTİDARA SESLENİYORUZ. KRİZİ BİZ YARATMADIK, FATURASINI DA BİZ ÖDEMEYECEĞİZ”

    EMEKLİLERDEN İSTANBUL’DAKİ TÜİK ÖNÜNDE BOŞ POŞETLERLE EYLEM: “İKTİDARA SESLENİYORUZ. KRİZİ BİZ YARATMADIK, FATURASINI DA BİZ ÖDEMEYECEĞİZ”

    Haber: ÇAĞATAN AKYOL – Kamera: ADEM KARABAYIR

    Birleşik Emekliler Sendikası üyeleri, 2024 yılı asgari ücret çalışmaları sürerken, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) İstanbul Bölge Müdürlüğü’nün Maltepe’de bulunan ek hizmet binasının önünde boş poşetlerle eylem yaptı. Sendika Genel Sekreteri Aysel Lüle, “Yönetememenin faturasını maalesef biz emeklilere ve asgari ücretlilere kesmektedirler. 16 milyon emekli adına iktidara sesleniyoruz. Krizi biz yaratmadık, faturasını da biz emekliler ödemeyeceğiz” dedi.

    Yeni yıl için asgari ücretin belirlenmesine kısa bir süre kala Birleşik Emekliler Sendikası üyeleri, TÜİK İstanbul Bölge Müdürlüğü’nün Maltepe’de bulunan ek hizmet binasının önünde bugün eylem yaptı. Alışveriş yapamadıklarını belirten boş poşetlerle yapılan eylemde, “Ayrımsız bütün emeklilere zam” ve “İktidar, emeklinin yaşamını hedef aldığında 16 milyon emekli iktidara direniş olur” yazılı dövizler açıldı. Birleşik Emekliler Sendikası Başkanı Mahmut Şengül, emeklilerin açlığa ve sefalete teslim edildiğini dile getirdi.

    “ÇAY KAŞIĞIYLA VERİP KEPÇEYLE ALACAKLAR”

    Hazırlanan ortak metni okuyan Birleşik Emekliler Sendikası Genel Sekreteri Aysel Lüle de şunları söyledi:

    “Bizim burada olduğumuz saatlerde Asgari Ücret Komisyonu toplanıyor. Asgari ücret oranı ve buna bağlı olarak emekli maaş artışları belirlenecek. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıklamalarına baktığımızda yüksek enflasyona gerekçe olarak toplumun en mağdur kitlesi olan emekli ve asgari ücretlinin maaş artışlarını gösteriyor. Bu da iktidarın emekliye ve asgari ücretliye yapacağı artış oranı ile ilgili bizlere ipucu vermektedir. Günümüzde gerçek açlık sınırının 17 bin TL’ye yükseldiği, yoksulluk sınırının ise 50 bin TL’ye yükseldiği bu süreçte iktidarın kafasındaki rakam ise emekliye 10 bin 500, asgari ücretliye ise 14 bin TL’yi reva görmektir. Bizler biliyoruz ki, ocak ayında emekli ve asgari ücrete yapılacak artışların hemen sonrası bütün tüketim ürünlerine yüksek oranda zamlar yapılacak. Yani çay kaşığıyla verecek, kepçeyle alacaklar. Bu şartlarda emekliler, barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarını karşılayamayacak.

    “YÖNETEMEMENİN FATURASINI BİZE KESİYORLAR”

    Biz emekliler olarak en düşük taban emekli aylığının 18 bin 500 TL’ye yükseltilmesini, emekliye iki bayramda verilen yardımın asgari ücret oranına yükseltilmesini talep ediyoruz. Biz emekliler biliyoruz ki, bugün toplumun en yoksul kitlesi hâline gelmemizdeki gerekçe, bugünkü iktidarın ekonomik politikalarının iflas etmesinden kaynaklıdır. Yönetememenin faturasını ise maalesef biz emeklilere ve asgari ücretlilere kesmektedirler. 16 milyon emekli adına iktidara sesleniyoruz. Krizi biz yaratmadık, faturasını da biz emekliler ödemeyeceğiz. Kendilerine zengin, şatafatlı sofralar kurdular, yediler, içtiler; şimdi de biz emeklilere ‘Sofrayı toplayın’ diyorlar. Biz emekliler barınma, sağlıklı beslenme, eğitim gibi en temel haklardan faydalanamıyoruz. Sahte TÜİK verilerine göre değil; halkın çarşıda, pazarda hissettiği ve yaşadığı gerçek enflasyon oranında, en temel hakkımız olan insan onuruna yakışır şekilde ücret talep ediyoruz.”

  • SOL PARTİ: YÜRÜYÜŞÜMÜZÜ BÜYÜTEREK DEVAM ETTİRME ZAMANI

    SOL PARTİ: YÜRÜYÜŞÜMÜZÜ BÜYÜTEREK DEVAM ETTİRME ZAMANI

    SOL Parti’nin “Program-Tüzük Konferansı” sonuç metninde; “Şimdi dünden daha büyük bir inançla, cüretle, tüm mücadele kararlılığımız ve yeni dönemin üzerimize yüklediği sorumluluklarının bilinciyle yürüyüşümüzü büyüterek devam ettirme zamanı. Şimdi SOL zamanı” denildi.

    SOL Parti, 18-19 Kasım’da düzenlediği “Program-Tüzük Konferansı” sonuç metnini “Devrimci Demokratik Cumhuriyet Yolunda İleri” başlığı ile bugün yayınladı. Sonuç metni özetle şöyle:

    “Yıllardır siyasal İslamcı rejime karşı mücadele eden ülkenin ilerici direniş güçleri teslim olmayacağını ortaya koymayı sürdürüyor. Cumhuriyet’in tüm kazanımlarının yok edilmeye çalışıldığı 100’üncü yılda, kent meydanlarına sığmayan kalabalıkların varlığı aynı zamanda siyasal İslamcı rejime karşı milyonların muhalefet arayışının da bir ifadesidir. Önümüzdeki dönemin mücadelesi siyasal İslamcı rejimin yukarıdan aşağıya inşa süreci karşısında, her alanda bir mevzi mücadelesi olarak sürdürülmek zorundadır. SOL Parti, iktidara karşı kora kor bir mevzi mücadelesini örgütleyecek sorumlulukla, bunun gereklerine uygun yeni bir anlayışla mücadelesini sürdürecektir…Hayatın tamamını kuşatmaya yönelen gerici esarete, her gün biraz daha artan yoksullaşmaya ve adaletsizliklere karşı gençlerin, kadınların, işçilerin, köylülerin ve tüm ezilenlerinin hakları ve geleceğini kazanma mücadelesini her saldırı noktasını bir direniş mevziisine çevirerek sürdüreceğiz. Bu anlayışla yükselen toplumsal talepleri merkeze alan direniş hattını, kampüslerden mahallelere, fabrikalardan köylere ve yaşamın bütününde halkın kendi kaderi hakkında söz sahibi olacağı örgütlenmelerin yaratılması hedefiyle ileri taşıyacağız.”

     

  • İBB GENEL SEKRETER YARDIMCISI GÖKCE, İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI ADAYLIĞI İÇİN GÖREVİNDEN İSTİFA ETTİĞİNİ DUYURDU

    İBB GENEL SEKRETER YARDIMCISI GÖKCE, İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI ADAYLIĞI İÇİN GÖREVİNDEN İSTİFA ETTİĞİNİ DUYURDU

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı Buğra Gökce, CHP’den İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı adaylığı için görevinden istifa ettiğini duyurdu. İstifasını sosyal medya hesabından ilan eden Gökçe, “İzmir daha güzel olsun diye, durmadan, dinlenmeden çalışan dinamik bir İzmir Büyükşehir Belediyesi için, yol arkadaşlarım, dostlarım, sevgili İzmirlilerle birlikte yeni bir yola çıkıyoruz” dedi.

    İBB Genel Sekreter Yardımcısı Buğra Gökce, CHP’den İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olmak için görevinden istifa ettiğini duyurdu. Gökce,  X’den yaptığı açıklamada şunları dile getirdi:

    “Dünyanın en köklü siyasi partilerinden biri olan Cumhuriyet Halk Partisi bir çift mavi gözün sonsuzluğunda yol almaktır. 

    81 il 922 ilçede bu yolun her sokağı bir ‘baba evine’ çıkar. Bu evin kapısını açan, ocağını tüttüren, ışığını bir gün olsun kapatmayan Cumhuriyet Halk Partisi’nin her üyesine Cumhuriyet’in yetiştirdiği bir yurttaş olarak minnet borçluyum. 

    “BİR BÜYÜK YOLCULUĞUN NEFERİ OLMAK İÇİN GÖREVİMDEN İSTİFA EDİYORUM”

    Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında CHP’nin ilk Genel Başkanı olan Sn. Özgür Özel liderliğinde ‘yüzyılın değişimi’ ve ‘iktidar’ hedefine katkı sunmak, bu büyük yolculuğun bir neferi olmak için görevimden istifa ediyorum.

    Cumhuriyet’in mirası Çankaya ve ailemin evi, kalbimin mücevheri İzmir’den sonra iki kıtanın birleştiği benzersiz İstanbul’da, 16 milyon insanımıza 16 ay hizmet etme fırsatı veren Büyükşehir Belediye Başkanımız Sn. Ekrem İmamoğlu’na,

    İstanbul’a ilk geldiğim günden bugüne kadar benzerine az rastlanan bir çalışkanlık, fedakârlık, heyecan ve enerjiyle her şey güzel olsun diye gecesini gündüzüne katan tüm çalışma arkadaşlarıma,

    Bu süreçte bizlere yorumlarıyla, önerileriyle her zaman güç veren İstanbullulara ve sizlere kalpten teşekkür ederim.

    “YENİ BİR YOLCULUĞA BAŞLAMA ZAMANI”

    Şimdi zaman yeni bir yolculuğa başlama zamanı!

    İzmir’den İstanbul’a giderken kulaklarımda Zeki Müren’in benzersiz sesiyle söylediği bir şarkının iki cümlesi vardı: ‘Elbet bir gün buluşacağız. Bu böyle yarım kalmayacak.’

    30 yıllık bürokrasi, yerel yönetimler ve halkımıza hizmet yolculuğuma bir istifa dilekçesi ile son verirken, yeni bir yolculuğa da ilk adımlarımı atıyorum.

    Tarihi neredeyse medeniyet tarihi ile başlayan; işgali ile Kurtuluş Savaşı’nı başlatan, kurtuluşuyla Kurtuluş Savaşı’nı bitiren güzel İzmir’imizin, tarihi, kültürel, ekolojik varlıklarını koruyarak Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında hak ettiği konuma erişmesini sağlamak,

    30 yıla yaklaşan yerel yönetim tecrübemle katılımcılık, şeffaflık, sosyal adalet ilkeleri çerçevesinde 21’inci yüzyılın bizlere sunduğu fırsatları kullanarak, İzmir’imizin  Akdeniz – Ege bölgesinin merkez üssü, Türkiye’nin parlayan yıldızı haline gelmesi için çalışmak,

    “İZMİRLİLERLE BİRLİKTE YENİ BİR YOLA ÇIKIYORUZ”

    Bilhassa kimsesizlerin kimsesi, tüm dezavantajlı grupların yanındaki şefkat eli olan sosyal belediyecilik anlayışını kökleştirmek,

    Kaybedecek tek bir saniyemizin olmadığını bilerek, İzmirlilerin yüzü gülsün, İzmir daha güzel olsun diye durmadan, dinlenmeden çalışan dinamik bir İzmir Büyükşehir Belediyesi için,

    Yol arkadaşlarım, dostlarım, sevgili İzmirlilerle birlikte yeni bir yola çıkıyoruz.

    Güneş ufuktan şimdi doğar, Yürüyelim arkadaşlar.”

  • TÜRKİYE, İSTANBUL SİSMİK RİSKİN AZALTILMASI VE ACİL DURUM HAZIRLIK PROJESİNİN FİNANSMANI İÇİN ASYA ALTYAPI YATIRIM BANKASI’NA 150 MİLYON AVRO EK KREDİ BAŞVURUSUNDA BULUNDU

    TÜRKİYE, İSTANBUL SİSMİK RİSKİN AZALTILMASI VE ACİL DURUM HAZIRLIK PROJESİNİN FİNANSMANI İÇİN ASYA ALTYAPI YATIRIM BANKASI’NA 150 MİLYON AVRO EK KREDİ BAŞVURUSUNDA BULUNDU

    Türkiye, İstanbul Valiliği’ne bağlı, İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesinin finansmanı için Asya Altyapı Yatırım Bankası’na (AIIB) 150 milyon Avro ek kredi başvurusunda bulundu. Bugünkü Resmi Gazete’de yayınlanan ilanda, “Bu krediden elde edilen miktarın proje dahilinde alınacak mallar, inşaat işleri ve müşavirlik hizmetleri ödemeleri için kullanılması planlanmaktadır. Projenin amacı, öncelikli kamu binalarının afet direncini ve İstanbul şehrinin acil durum hazırlık kapasitesini arttırmaktır” ifadelerine yer verildi.

    Türkiye, Asya Altyapı Yatırım Bankası’ndan (AIIB) İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesinin finansmanı için 150 milyon Avro ek kredi başvurusunda bulundu. Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayınlanan ilanda, “Türkiye Cumhuriyeti, Asya Altyapı Yatırım Bankası’ndan (AIIB) İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesinin finansmanı için 150.000.000 Avro değerinde ek kredi başvurusunda bulunmuştur. Bu krediden elde edilen miktarın proje dahilinde alınacak mallar, inşaat işleri ve müşavirlik hizmetleri ödemeleri için kullanılması planlanmaktadır. Projenin amacı, öncelikli kamu binalarının afet direncini ve İstanbul şehrinin acil durum hazırlık kapasitesini arttırmaktır” denildi.

    İstanbul Valiliği İstanbul Proje Koordinasyon Birimi’nin yürüteceği proje için Resmi Gazete’de hem Türkçe hem İngilizce yayınlanan ilana göre; proje şu sözleşmelerden oluşuyor:

    “A Bileşeni: Acil Durum Hazırlığının İyileştirilmesi, Acil Haberleşme Sisteminin İyileştirilmesi (A1), Afet Müdahale Kapasitesinin Arttırılması (A4), Halkın Bilinçlendirilmesine Yönelik Kampanyalar için Materyal ve Ekipman (A5), B Bileşeni: Öncelikli Kamu Binaları için Sismik Riskin Azaltılması, Kamu Okullarının Güçlendirilmesi (B1), Kamu Okullarının Yeniden Yapımı (B1), Yurt ve Sosyal Hizmet Binalarının Güçlendirilmesi / Yeniden Yapılması (B1), Kilit Tesislerin Güçlendirme/Yeniden Yapımı için Tasarım ve Tadilat/Yeniden Yapımı İşlerinin Gözetimi (B1).”

    İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi (İSMEP) için daha önce de Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası, Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası ve İslam Kalkınma Bankası’yla bütçesi 1 buçuk milyar Avro ve proje süresi 2006-2019 olarak belirlenen bir sözleşme imzalanmıştı.

     

  • CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN DUBAİ’DE İSKOÇYA BAŞBAKANI YUSUF VE İTALYA BAŞBAKANI MELONİ İ İLE GÖRÜŞTÜ

    CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN DUBAİ’DE İSKOÇYA BAŞBAKANI YUSUF VE İTALYA BAŞBAKANI MELONİ İ İLE GÖRÜŞTÜ

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Dünya İklim Eylemi Zirvesi’ne katılmak üzere gittiği Dubai’de İskoçya Başbakanı Hamza Yusuf ve İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ile görüştü.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı kapsamında düzenlenen Dünya İklim Eylemi Zirvesi için bulunduğu Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai kentinde, İskoçya Bölgesel Başbakanı Hamza Yusuf ve İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ile ayrı ayrı görüştü. Cumhurbaşkanlığı’nın resmi internet sitesinde görüşmelerden birer kare fotoğraf paylaşıldı.

  • SUDAN’DA 1 MİLYON DÖNÜM TARIM ARAZİSİ İŞLENECEKTİ, İKİ ÜLKE ARASINDAKİ ULUSLARARASI ŞİRKET CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN KARARIYLA TASFİYE EDİLDİ

    SUDAN’DA 1 MİLYON DÖNÜM TARIM ARAZİSİ İŞLENECEKTİ, İKİ ÜLKE ARASINDAKİ ULUSLARARASI ŞİRKET CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN KARARIYLA TASFİYE EDİLDİ

    Kuruluş aşaması 10 yıl öncesine uzanan ve AKP’li eski Tarım Bakanları Mehdi Eker, Faruk Çelik ve Bekir Pakdemirli’nin sürekli gündemde tuttuğu “Sudan’da Tarım” projesinin ana unsurunu oluşturan Türk Sudan Uluslararası Tarım ve Hayvancılık Anonim Şirketi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın aldığı kararla tasfiye edildi. CHP’nin Tarım Bakanlığı’ndan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem bu duruma tepki gösterdi. Adem, “Harcanan paranın yaklaşık 14 milyon TL olduğu söyleniliyor. Buradan Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’ya soruyorum sizin tarımdaki vizyonunuz bu mu” diye sordu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan; Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün (TİGEM) bağlı ortaklığı olan Türk Sudan Uluslararası Tarım ve Hayvancılık Anonim Şirketi, tasfiyesine karar verdi. Erdoğan’ın 7899 sayılı Kararına göre; tasfiye işlemleri ilgili mevzuat kapsamında yürütülerek ortaklık payından kaynaklı tüm hak ve yükümlülükler TİGEM’e devredilecek. Tasfiyeye ilişkin karar Resmi Gazete’de bugün yayınlandı.

    Türk Sudan Uluslararası Tarım ve Hayvancılık Anonim Şirketi 2015 yılında kuruldu. Şirket sermayesinin yüzde 80’i, Tarım ve Orman Bakanlığı Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğüne, yüzde 20’si Sudan’a aitti. Türkiye’nin Sudan’da tarımsal üretim yapması konusundaki çalışmalar Mehdi Eker’in bakanlığı döneminde başladı. Faruk Çelik ve Bekir Pakdemirli döneminde ise konu sürekli gündemde tutuldu.

    ERHAN ADEM: VİZYONUNUZ BU MU?

    Tarım Bakanlığı’ndan sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı, Erhan Adem de konuya ilişkin şunları söyledi:

    “Türk- Sudan uluslararası tarım şirketi kuruldu. Mehdi Eker döneminde 785 bin hektarlık alanı kiralama çalışmaları başladı. O dönemde Faruk Çelik, ‘Sudan’da tarım yapmak vizyon meselesi’ diyordu. Geçtiğimiz 10 yıllık süreçte yayınlanan Cumhurbaşkanı talimatıyla bu şirket kapatıldı. Harcanan paranın yaklaşık 14 milyon TL olduğu söyleniliyor. Buradan Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’ya soruyorum sizin tarımdaki vizyonunuz bu mu?”

    FUAT OKTAY, 1 MİLYON DÖNÜM TARIM ARAZİSİ İŞLENECEĞİNİ SÖYLEMİŞTİ

    Dönemin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, 13 Ağustos 2021’de Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nca (DEİK) Ankara’da düzenlenen “Türk İş İnsanları ve Yatırımcılar ile Dar Kapsamlı İstişare Toplantısı”nda Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el Burhan ile bir araya gelmişti. Oktay, Sudan’la tarım işbirliği için şu açıklamayı yapmıştı:

    “Sudan ile ticaretimiz 2020 yılında toplam 480 milyon dolara ulaşmıştır. Önümüzdeki 5 yıllık dönemde 2 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefini aşacağımıza inanıyoruz. Bu hedef doğrultusunda, Sudan ile ticari iş birliğimizde madencilik önemli bir alandır. Sudan tarafının samimi desteğiyle Türk firmalarına tahsis edilen sahalardaki sorunların çözüleceğine ve maden alanında kazan-kazan temelinde kurulan iş birliklerimizin verimli şekilde devam edeceğine inanıyorum. Tarım alanında Türkiye-Sudan iş birliğini de güçlendirmeyi arzu ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız ve zatıaliniz başkanlığında dün gerçekleşen verimli temaslar sonucunda Sudan’da ilk etapta 100 bin hektar yani 1 milyon dönüm tarım arazisi ülkemiz tarafından işlenmeye tahsis edilmiştir. Bu miktarın ileride artırılması hususunda da mutabık kalınmıştır.”

    PAKDEMİRLİ: SUDAN VE TÜRK ÖZEL SEKTÖRÜ KOL KOLA GİRECEK.

    Dönemin Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, 24 Kasım 2018’de yaptığı açıklamada, “Sudan’da yaptığımız ofis açılışının ardından, Türkiye ve Sudan tarafı bir araya gelerek ülkedeki tarım yatırımlarına başlayacak.” dedi. Pakdemirli, Sudan’dan 99 yıllığına kiralanan tarım arazilerinin işletilmesi için yüzde 80’i Türkiye ve yüzde 20’si Sudan ortaklığıyla kurulan uluslararası şirketin bir şubesini Hartum’da kurduklarını belirterek, söz konusu ofiste 12 bin 500 hektarlık arazide kurulacak pilot çiftliğe ilişkin işlemlerin yapılacağını söylemişti. 

    Projede, iki ülke için “kazan kazan” prensibiyle hareket ettiklerini belirten Pakdemirli, o tarihte şu açıklamayı yapmıştı:

    “Onların da tarım teknolojilerine ilişkin bilgi birikimine ihtiyaçları var. Biz onlara bu birikimi ve istihdam olanağı sağlayacağız. Bize verdikleri arazilerde eğitim imkanları yaratılacak ve tarımsal uygulamalar gösterilecek… Sudan ve Türk özel sektörü kol kola girecek. Bu kapsamda, traktör, makine, sulama, gübre, ilaç ve tohum firmaları için de fırsatlar oluşacak. Özel sektöre yapılacak kiralama süresi 35 yılla başlatılacak ve 32’şer yıllık sürelerle uzatılabilecek. İsteyen firmalar için bu süre daha kısa da tutulabilecek.”

     

  • ESKİŞEHİR’DE KÜÇÜKBAŞ HAYVANLAR HAK SAHİPLERİNE TESLİM EDİLDİ

    ESKİŞEHİR’DE KÜÇÜKBAŞ HAYVANLAR HAK SAHİPLERİNE TESLİM EDİLDİ

    Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin Alpu ilçesi ve mahallelerinde faaliyet gösteren küçük çiftçilere yönelik hayata geçirdiği canlı hayvan desteği kapsamında küçükbaş hayvanlar, kura çekimiyle belirlenen hak sahiplerine teslim edildi.

    Büyükşehir Belediyesi’nin Küçükbaş Yetiştiriciliği Destekleme ve Yayma Projesi’ne destek başvurusunda bulunanlar için Alpu Belediyesi Kültür Evi ve Konferans Salonu’nda noter huzurunda kura çekimi yapılmış ve hak sahipleri belirlenmişti.

    16 asil ve 16 yedek küçük çiftçinin belirlendiği kura çekimi sonrası Büyükşehir Belediyesi ve Alpu Belediyesi iş birliğiyle asil listedeki 16 çiftçinin her birine 9 koyun, 1 koç olmak üzere toplamda 160 adet küçükbaş hayvan teslimi gerçekleştirildi.

    Belediye ekiplerinin küçükbaş hayvanları teslim etmesiyle büyük mutluluk yaşayan çiftçiler, “Canlı hayvanları belediye görevlilerimiz teslim ettiler. Destek nedeniyle çok mutluyuz. Hocamız, Başkanımız Yılmaz Büyükerşen sağ olsun bizleri unutmadı. Bu hayvanları üretmek için destek başvurusu yaptık ve yapılan kura çekiminde ismimiz çıktı. Çok mutluyuz, çok heyecanlıyız. Üretmek için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Tekrar tüm emeği geçenlere çok teşekkür ederiz” dediler.

  • PROF. DR. NACİ GÖRÜR, ‘DEPREME DİRENÇLİ KENT ESENYURT’ PROGRAMINDA KONUŞTU: “BÜTÜN BELEDİYELERDEN BEKLİYORUZ”

    PROF. DR. NACİ GÖRÜR, ‘DEPREME DİRENÇLİ KENT ESENYURT’ PROGRAMINDA KONUŞTU: “BÜTÜN BELEDİYELERDEN BEKLİYORUZ”

    Depreme Dirençli Kent Esenyurt programında sanayicilere seslenen Prof. Dr. Naci Görür, “Türkiye’de ilk kez bir belediye başkanı ilçesini deprem dirençli kent haline getirmek için benimle çalışmak istedi. Böyle bir çalışmanın belediye tarafından ısrarla ve gönül vererek yapılmak istenmesi hepimizin minnet duyacağı bir şey. Keşke bütün belediyeler, bütün kurum ve kuruluşlar aynı duyarlılıkta olsa” dedi.

    Esenyurt’u depreme hazırlamak ve deprem anında yapılacak çalışmaları belirlemek amacıyla Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt tarafından planlanan Depreme Dirençli Kent Esenyurt programının dördüncü toplantısı yapıldı. Esenyurt Kültür Merkezi’nde gerçekleşen toplantıya, Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt, Deprem Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, sanayiciler ve iş insanları katıldı.

    Deprem konusunun beka meselesi olduğuna dikkati çeken Görür, “İlk kez bir ilçenin Belediye Başkanı ‘Bu ilçemizi, biz deprem dirençli hale getirmek istiyoruz. Sizin modelinizi de çok dinledim. Bu modeli biz uygulamak istiyoruz. Bana yardımcı olur musunuz?” dedi. Ben de ben kendi düşüncelerimin ilk kez kayıtsız şartsız o ilçede uygulayacağımı hissettim” diye konuştu.

    “BÜTÜN BELEDİYELERDEN BEKLİYORUZ”

    Deprem konusunda bütün belediyelerin aynı duyarlılıkta olması gerektiğini vurgulayan Görür, şöyle konuştu:

    “Türkiye’nin GSMH’nın yüzde 6’sını karşılayan bir ilçeyle karşı karşıyayız. 2 milyona yakın nüfusu ve çok gelişmiş bir iş dünyası var. Büyük gökdelenler var, yeni bir yerleşim alanı ve bu yerleşim alanının deprem tehdidi altında olduğu biliniyor. Özellikle zemin koşulları da öyle. Yani çok iç açıcı değil, hem insanların emniyeti ve binalarımızın emniyeti açısından hem de ekonomi açısından. Beklenen deprem için böyle bir çalışmanın belediye tarafından inatla, ısrarla ve gönül vererek yapılmak istenmesi tabii hepimizin başta minnet duyacağı ve keşke bütün belediyeler bütün kurum ve kuruluşlar aynı duyarlılıkta olsalar diye beklediğimiz şey.”

    “HALK BU İŞE EL KOYMALI”

    Halkın deprem konusunda çözümler sunan siyasilere oy vermesi gerektiğini belirten Görür, şunları ekledi:

    “Bütün siyasi partiler şu anda depremin ülkenin birinci derecede, hatta en başta gelen sorunu olduğunu biliyor. Çünkü insanlarımız ölüyor. 10 binlerce insanımızı her depremde kaybediyoruz. Depremler de durmuyor. Her an her yerde deprem olabilir. Yine binlerce insanımızı kaybedebiliriz. İşte onun için ben halkın bu işe el koyması gerektiğini düşünüyorum. Halk ‘Eğer benden oy almak istiyorsan benim oturduğum ilçeyi, bulunduğum yeri deprem dirençli yap. Öyle bir niyetin olsun, o varsa kapım sana açık. Ben sana oy da veririm.’ desin. Siyasetçi de halkı memnun etmek için var. Zaten halk ne istiyorsa onu yapar. Onun için halk sorununa el koymalı ve kendisi çözümü bizzat siyasi partilerden istemeli. Başka türlü siyasi partiler deprem sorununu çözmeye hazır değil. Çünkü zor iş; sabır ister, yatırım ister, ciddiyet ister. Ama depremi birinci sorun olarak koymalı. Kim depremi çözmeye niyetliyse oyunu da o partiye vermeli.”

    “KENTİ DEPREME HAZIRLIYORUZ”

    Programda devraldığı tablo ve ilçede yaptığı çalışmalarla ilgili bir sunum yapan Başkan Bozkurt, “Deprem bu ülkemizin bir gerçeği. Esenyurt’ta da geçmişte önemli riskleri barındıran düzeyde yapı stokları yapıldığı için bizim için çok önemli bir sorun. Göreve geldiğimizden beri bu süreci doğru yönetmeye çalıştık. Envanterler oluşturuldu. Esenyurt’un fiziki alt yapısı ve üst yapısı incelendi, sorunlar tespit edildi. Esenyurt’un depreme dirençli hale getirilmesi için Naci Hoca’yla çalışmalara başladık. Onun sistemini uyguluyoruz. 6 ana dalda bir kentin depreme dirençli yapılması için ne yapılması gerekiyorsa onun alt yapısını hazırlıyoruz. Çalışmamız eğitimler ve eylem planlarıyla devam ediliyor. Halkı bilinçlendirmek için sanayicilerle, iş adamlarıyla, muhtarlarla, sivil toplum kuruluşlarıyla, okullarla, devlet kuruluşlarıyla, bütün bu kenti oluşturan katmanlarla bir araya geliyoruz. Artık hangi bölgede kaç şiddetinde deprem olacağı, hangi bölgelerde nasıl hasar olacağını biliyoruz. Böyle öncü bir çalışmaya katkı sunduğu için ben Naci Hoca’ma çok ama çok teşekkür ediyorum” dedi.

    TÜRKİYE’YE ÖRNEK OLACAK

    Göreve geldikleri günden bu yana doğal afetlere karşı hazırlık notasında çalışmalar yürüttüklerini belirten Bozkurt, “Bugüne kadar yapılmaması gereken birçok şey yapıldı. Maalesef böyle bir zeminin üzerinde işimiz çok zor. Belki de Türkiye’nin en zor bölgelerinden bir tanesinde bu işi yapıyoruz. Ama biz asla umutsuz değiliz, çözümsüz değil, belki biraz gerilerden başlayacağız ama ben sistemli çalışmamız durumunda hızlı bir şekilde bu sorunu çözeceğimize inanıyorum. Vatandaşlarımızın da yaptığımız çalışmaya sahip çıkması durumunda bu sorunu hızlı bir şekilde çözeceğimize inanıyorum. İnşallah Türkiye’ye örnek bir sonuç elde edeceğiz hep beraber” diye konuştu.

    “ÖNEMLİ BİR ÇALIŞMA”

    Sanayicilerinde elini taşın altına koyarak fabrikalarının kontrollerini yaptırmaları gerektiğini söyleyen İSİFED Başkanı Muammer Ömeroğlu, “Esenyurt için böyle bir çalışma yapılması son derece önemli. Çünkü Türkiye ekonomisinin yüzde 6’sı burada ve 3 bine yakın sanayi kuruluşu var. Bir an önce yapılması, önlemlerin bir an önce alınması lazım. Çünkü Türkiye ekonomisinin yüzde 6’sında bir problem olması sadece Esenyurt’a değil Türkiye’ye zarar. Çok gecikmiş bir çalışmaydı ama Başkanımız bu dönemde üzerinde duruyor. İnşallah çözecek” dedi.

    “ÖRNEK OLMALI”

    ESİDER Eski Başkanı Fevzi Torolsan ise “Başkanımız Esenyurt’ta birçok öncü proje yarattı. Esenyurt’taki sanayinin varoluşuna ve sanayinin geçeceğine yapıcı yaklaştığını düşünüyorum. Dolayısıyla belediye olarak konuya bu şekilde yaklaşılıyor olması çok önemli. Çünkü bu sadece bir söylem değil, bugün izlediğimiz çerçevede kapsamlı ve sıfırdan başlayan bilimsel bir çalışma. Bunun sürdürülebilmesi çok önemli. Bunun yönetimler üstü bir proje olarak bölgemizde sürdürülmesi ve ülkemize örnek olmasını diliyorum” diye konuştu.

     

     

  • SİNOPLU 74 YAŞINDAKİ CEVİZ SATICISI: “EMEKLİ AYLIĞI ALSAM, BANA YETSE BU SOĞUKTA BURAYA GELİR MİYİM?”

    MUSTAFA USTA

    Sinoplu ceviz satıcısı Fikret Şahin, “Toptan satıcıya 95 liraya mal oluyor, bize de 115 liraya veriyor. Biz de 130 liraya satmaya çalışıyoruz. Ben geçen sene 1 günde yarım ton ceviz satıyordum, şimdi yemin etsem başım ağrımaz 4 kilogram sattım. Emekli aylığımı alsam, bana yetse ben buraya gelir miyim? Yaşım girmiş 74’e. Bu soğukta buraya gelir miyim” dedi. Ceviz satıcısı Nezahat Tekin ise, “Alım gücü yok, fiyatlar da çok yüksek. Bize de pahalıya geliyor. Peşin para olunca da pahalı oluyor. Şu anda ucuza ceviz veremiyoruz” diye konuştu.

    Sinop’ta pazartesi ve perşembe günleri kurulan Sinop Kapalı Pazaryerinde ceviz satışı yapan esnaflar, insanların alım güçlerinin düştüğünü ve artan maliyetlerden dolayı satışlarının azaldığını belirtti.

    “EMEKLİ AYLIĞIMI ALSAM, BANA YETSE BEN BURAYA GELİR MİYİM?”

    Ceviz satıcısı Fikret Şahin, şöyle konuştu:

    “Esmer olan cevizin kilogramını 35 liraya verebiliyorduk. Diğer iri cevizi 100 liraya satıyorlar ama ben 90 liraya satıyorum. 10 lira daha aşağısına veriyorum. İri olan ceviz geçen sene 50 liraydı, bu sene 130 lira. Alt tarafta da 150 liraya satıyorlar. İri olan ceviz Aydın tarafından geliyor. Mazotun litresi 40 lirayı aşmış kişinin oraya gidip buraya getirmesi zaten 14 bin lira. Kendi masrafı da oluyor. Bu masrafı da üstüne ilave ediyor. Toptan satıcıya 95 liraya mal oluyor, bize de 115 liraya veriyor. Bizde 130 liraya satmaya çalışıyoruz. Ben geçen sene 1 günde yarım ton ceviz satıyordum, şimdi yemin etsem başım ağrımaz 4 kilogram sattım. Emekli aylığımı alsam, bana yetse ben buraya gelir miyim? Yaşım girmiş 74’e. Bu soğukta buraya gelir miyim? Demek ki yetmiyor. Evin kiraysa hep hapı yuttun.”

    “ALIM GÜCÜ YOK, FİYATLAR DA ÇOK YÜKSEK”

    Ceviz satıcısı Nezahat Tekin ise, “Geçen sene 50 lira ila 75 lira arasında ceviz satışı yapıyordum. Şu anda 130 liradan satıyorum. Bu sene kestane ve ceviz olmadı. Bir şey yok meydanda. Şu anda satışlarım çok düştü. Bir ara ilk çıktığı zaman iyiydi ama şu anda çok düşük satışlarımız. Alım gücü yok, fiyatlar da çok yüksek. Bize de pahalıya geliyor. Peşin para olunca da pahalı oluyor. Şu anda ucuza ceviz veremiyoruz” dedi.