Blog

  • BAŞKAN ENGİN’DEN ÖZGÜR ÖZEL’E HAYIRLI OLSUN ZİYARETİ

    BAŞKAN ENGİN’DEN ÖZGÜR ÖZEL’E HAYIRLI OLSUN ZİYARETİ

    Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin, Narlıdere İlçe Örgütü ile birlikte CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e hayırlı olsun ziyareti gerçekleştirdi.

    Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin, Cumhuriyet Halk Partisi’nin 38. Olağan Kurultayı’nda Genel Başkanlığa seçilen Özgür Özel’e eşi İlke Engin ve CHP Narlıdere İlçe Örgütü ile birlikte hayırlı olsun ziyareti gerçekleştirdi. CHP İzmir Milletvekili Ednan Arslan, CHP Narlıdere İlçe Başkanı Mesut Durgun, Meclis Üyeleri, Kadın ve Gençlik Kolları ile partililerin yer aldığı ziyarette, Genel Başkan Özgür Özel’e Narlıdere’de yürütülen projeler hakkında bilgi de verildi.

    PROJELERİ ANLATTI

    Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin, Genel Başkan Özgür Özel’e CHP Narlıdere İlçe Örgütü olarak hayırlı olsun ziyaretinde bulunduklarını ifade ederek, “100 yıllık Cumhuriyet Halk Partimizin 8.Genel Başkanı olan Sayın Özgür Özel’e ilçe örgütümüzle birlikte üstlendiği bu önemli ve kutsal görevde başarılar diledik. Ayrıca Genel Başkanımıza Narlıdere’mizde yaptığımız projeleri anlatma fırsatı da bulduk. Hayata geçirdiğimiz Yukarıköy Projemizi, tamamlanmak üzere olan Pir Sultan Abdal Yaşam Vadimizi, 4’üncü şubesini açmaya hazırlandığımız Nar Çiçekleri Anaokullarımızı ve temelini attığımız Narlıdere Tenis Kulübü Projemizi Sayın Özgür Özel ile paylaştık. Genel Başkanımıza nazik misafirperverlikleri için teşekkür ediyor, bir kez daha görevinde başarılar diliyoruz” diye konuştu. 

  • KARŞIYAKA BELEDİYESİ BAŞKAN YARDIMCISI GÜNEY TEMİZ, BORNOVA BELEDİYESİ ADAY ADAYI OLDU

    KARŞIYAKA BELEDİYESİ BAŞKAN YARDIMCISI GÜNEY TEMİZ, BORNOVA BELEDİYESİ ADAY ADAYI OLDU

    Karşıyaka Belediye Başkan Yardımcısı Güney Temiz, görevinden istifa edrek Bornova Belediye Başkan Aday Adayı oldu.

    Güney Temiz, Karşıyaka Beleddiyesi Başkan Yardımcılığı ve Basın Müdürlüğü görevlerinden istifa ederek Bornova için yola çıktı. Temiz, aday adaylığı başvurusunun son gününde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bornova İlçe Başkanlığı’na giderek dosyasını teslim etti.

    “BU KUTLU GÖREV İÇİN EMEKLİ OLMAYI BEKLEMEDİM”

    “Yeni bir geleceğe merhaba. Onurlu tarihiyle, kurtuluş ve kuruluşun ruhuyla; dünya siyasi tarihinin en köklü partilerinden biri olan, güçlü fikirlerin ve değişimin gücü Cumhuriyet Halk Parti’sinin bir evladı olmaktan gurur duyuyorum. Cumhuriyetimizin kurucusu, ilk ve ebedi Genel Başkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde yılmadan yürümek büyük onur kaynağım. Bugün, sokaklarında büyüdüğüm, insanını bildiğim ve sevdiğim, tüm eğitim hayatımı tamamladığım, havasını soluduğum bu kente hizmet etme arzusunun ilk adımını atıyorum. Toplumun tüm kesimlerini ve ülkesini düşünen, kardeşçe bir yaşamı düşleyen her bir yurttaşımızla beraber, yüksek sorumluluk bilinciyle hareket ediyorum. Yaşadığı kenti bilimsel bilgiye, katılımcılığa, şeffaf ve hesap verebilirliğe dayalı; ortak akıl ve yönetim anlayışı ve heyecanı ile yönetmeye hazır olmayı onur kabul ediyorum. Kamu bilincinin sorumluluğu ile yerel hizmet kalitesini artırmak ve her bir yurttaşın hizmetlerden eşit ve adil faydalanabilmesini sağlamak, Bornova’mızı daha çağdaş ve daha mutlu insanların kenti yapmak için göreve hazırım.

    Bu kutlu görev için emekli olmayı beklemedim. Gençlik kollarından yetiştiğim, birçok kademesinde görev aldığım partimin ve yaşadığım ilçemin yüklediği sorumluluk duygusu ile Bornovalı hemşerilerimizin huzuruna çıkıyorum. TBMM’de Milletvekili Danışmanlığı ve yerel yönetimlerde Müdürlük ve Belediye Başkan Yardımcılığı görevleriyle hem merkezi yönetim hem de yerel yönetimin işleyişini uzun yıllar boyunca tecrübe etme fırsatı buldum. Halkımızın karar alma süreçlerinde yetki ve söz sahibi olacağı mekanizmaları hep birlikte inşaa edecek; genç ve alanında uzman arkadaşlarımla başarılı bir yerel yönetim gerçekleştireceğimize yürekten inanıyorum.

    “BENİ BORNOVA BÜYÜTTÜ”

    Değerli eşim Çisem ve sevgili kızım Eylül ile birlikte, Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ile yaşıt olan Bornova Belediyemizin Başkanlığına Aday Adaylığı başvurumu baba evime, Bornova İlçe Başkanlığımıza yaptım. Bu anlamda kendimi, köklerini Anadolu’nun kadim kültüründen alan partimize ve 100 yıllık Cumhuriyetimizin onurlu yurttaşları olan Bornovalı hemşerilerimize emanet ediyorum. Beni Bornova büyüttü. Evladınız, arkadaşınız ve kardeşiniz Güney…”

  • BEŞİKTAŞ BELEDİYE BAŞKANI RIZA AKPOLAT: BEŞİKTAŞ 2019 YILINA KADAR HEP SİYASİ TERCİHLERİNDEN DOLAYI CEZALANDIRILMIŞ BİR İLÇE”

    BEŞİKTAŞ BELEDİYE BAŞKANI RIZA AKPOLAT: BEŞİKTAŞ 2019 YILINA KADAR HEP SİYASİ TERCİHLERİNDEN DOLAYI CEZALANDIRILMIŞ BİR İLÇE”

    Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat,  yeniden aday adayı olduğunu CHP İlçe Başkanlığı önünde Beşiktaşlılara seslenerek açıkladı. Akpolat, “Beşiktaş 2019 yılına kadar hep siyasi tercihlerinden dolayı cezalandırılmış bir ilçe. En büyük sorunumuz altyapı sorunu. Neden? Her yağmur yağdığında her rüzgar estiğinde yüzlerce eve, iş yerine su basardı. Dolayısıyla bu sorunları çözmek İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle tam bir koordinasyon gerektiriyordu. Bugüne kadar siyasi tercihlerinden dolayı bu altyapı çalışmaları maalesef Beşiktaş’ta yapılmamıştı. Beşiktaş bu anlamda merkezi yönetimler tarafından cezalandırılmıştı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’yla beraber hızlıca göreve gelir gelmez Beşiktaş’ın tarihi alanlarındaki birçok yerde su baskını sorununu ortadan kaldırdık” dedi. 

    Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, Beşiktaş Belediyesi’nden yeniden aday adayı olduğunu açıkladı. CHP Beşiktaş İlçe teşkilatı önünde toplanan Beşiktaşlılara seslenen Akpolat, 4,5 yıl önce göreve geldiğinde vaat ettiklerinin yüzde 80’ini gerçekleştirdiğini kalan yüzde 20’sini de yeni dönemde gerçekleştireceğini söyledi. Akpolat’ın konuşmasının satır başları şöyle:

    “ATATÜRK’ÜN AKARETLER’DEKİ EVİNDEN ÇIKIP KURTULUŞU BAŞLATTIĞI YERİN ADI BEŞİKTAŞ’TIR: Heyecanlıyım, aslında biz bu mikrofonlara çok alışkınız. Ama dört buçuk yıl önce bugün bu kürsüye yine çıkmıştım ve o gün burada projelerimi anlatmıştım. Beşiktaş’ta göreve geldiğimizde neler yapacağımızı vadetmiştik anlatmıştık. Beşiktaş çok kıymetli bir yer, çok özel bir yer. Tarihi özellikleri, doğası dokuz tane üniversitesi, üç tane sarayı restoranları, otelleri, iş merkezleri, finans merkezleri aslında çevre ilçelerden, illerden, Avrupa’dan dünyanın dört bir yanından İstanbul’a ayak basan herkesin bir vesileyle mutlaka gelip uğradığı, nefes aldığı, eğitim aldığı bir yer burası. İki kıtanın birleştiği bir yer. Avrupa’nın ilk giriş noktası. Kaptanı Deryaların, Barbaros Hayrettin’in kenti. Ama en önemlisi Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşadığı düşman gemileri Dolmabahçe önüne geldiğinde geldikleri gibi giderler dediği yerin adı. Ordu müfettişiyken bütün savaş planlarını yaptığı, Cumhuriyet fikrini geliştirdiği, Akaretlerdeki evden çıkıp Beşiktaş Meydanı’na inip oradan Kartal istimbotuna binip Bandırma vapuruna geçip Kurtuluş Savaşı’nı başlattığı yerin adı Beşiktaş ve  nihayetinde hayata gözlerini yumduğu yerin adı Beşiktaş. Dolayısıyla bu kürsüye her çıktığımızda çok heyecanlanıyoruz. Her sabah uyandığımızda çok heyecanlanıyoruz. Çünkü burada görev yapmak çok büyük sorumluluk. Beşiktaşlı olmak, Beşiktaşlı olmayı çok konuşuyoruz hepimiz. Aslında on Kasım günlerinde ağaçlı yoldan Dolmabahçe’ye giderken Atatürk’ün sesiyle yürüdüğümüzde duygulanan gözyaşı döken arabasından inip saygı duruşunda bulunan onu hisseden herkes bizim gözümüzde Beşiktaşlıdır. 

    VAAT ETTİĞİMİZ PROJELERİN YÜZDE 80’İNİ GERÇEKLEŞTİRDİK: Tabi bugün heyecanı yanında bir başka duygumuz daha var. Ne mutlu bize ki, çok şükür ki göreve geldiğimizde vaat ettiğimiz projelerin yüzde 80’ini gerçekleştirmiş diğerleriyle de ilgili gerekli adımları atmış bir şekilde bugün huzurunuzda bulunuyorum. Dolayısıyla heyecanı yanında bir gururu da aslında sizinle gururla birlikte burada paylaşıyorum. Başta bahsettim göreve gelirken birçok şeyi söyledik, konuştuk. Nasıl yaptık? Biz göreve gelirken dedik ki Beşiktaş’ı katılımcı bir anlayışla yöneteceğiz. Ne yaptık? Mahallelerimizde toplantılar gerçekleştirdik. Önce mahallelerimizdeki sorunları tespit ettik onun üzerine projelerimizi gerçekleştirdik, hazırladık. Ondan sonra halk toplantıları yaptık. Ama pandeminin pandeminin ortaya çıkmasıyla beraber bu katılımcılığın şeklini değiştirdik bir ekip kurduk ve Beşiktaşımızdaki bütün haneleri ziyaret ettik. Vatandaşlarımızın sorununu dinledik. Bize aktarılan sorunların yüzde 80 yüzde 90’ını olumlu olarak çözdük. Diğer çözemediğimiz sorunların birçoğu aslında kronik sorunlar. Sadece Beşiktaş Belediyesi kaynaklı olmayan sorunlardır. Dolayısıyla hızlıca o gün vadetmediğimiz ama sonradan zorunluluk haline gelen bir takım şeyleri de projelendirmiş olduk. Biz göreve gelirken Beşiktaş’ta Halk Market açacağız diye bir söz vermedik. Halk mağazası açacağız diye de bir söz vermedik. Aşevi kuracağız da diye bir söz vermedik. Ama göreve geldiğimizde gördük ki evleri ziyaret ettiğimizde gördük ki vatandaş yaşanan ekonomik kriz neticesinde geçinemez durumda. Beşiktaş’la ilgili hep şöyle söylenir. Derler ki işte gelir seviyesi ve eğitim seviyesi çok üst seviyedeki insanlardan oluşur. Eğitim seviyesiyle ilgili haklılar ama gelir seviyesi orta gelir seviyesine sahip bir yerde yönetmeye çalışıyoruz. Dolayısıyla bu sorunların çözümü noktasında hızlıca o gün vadetmediğimiz Halk Marketimizi, Halk mağazamıza açtık Aşevimizi kurduk. Bin 228 tane hanenin hem halk marketten hem halk mağazası aracılığıyla ekonomik kriz yaşamasının önüne geçtik. Aşevimizden her gün 6 bin adet sıcak yemeği ihtiyaç sahibi ailelere her gün ulaştırdık.

    BEŞİKTAŞ BİR ÖĞRENCİ KENTİ: Beşiktaş’ta dokuz tane üniversitemiz var. Beşiktaş bir öğrenci kenti. Biz göreve gelirken çocuk dostu, öğrenci dostu, kadın dostu, yaşlı dostu bir belediyeciliği hayata geçireceğimizin sözünü verdik. Dolayısıyla dokuz tane üniversitenin olduğu bir yerde yaşanan ekonomik kriz neticesinde öğrenci yemek fiyatlarına yapılan zamlardan sonra öğrencilerimiz intihar etmeye başlamıştı. Hepimiz bu zamanları hatırlıyoruz. Hızlıca bir araya geldik arkadaşlarımızla dedik ki burada dokuz tane üniversite var. Biz buna kör sağır dilsiz davranamayız. Bununla ilgili bir adım atmak zorundayız. Hemen Beşiktaş Çarşı Derneği, TUİK Derneği, bir toplantı yaptık ve bir aplikasyon hazırladık, restoranlarla anlaştık, esnaflarımızla anlaştık. Bu aplikasyon neticesinde öğrencilerimiz öğrenci numarasıyla sisteme girip sisteme kayıtlı kendisine en yakın konumdaki anlaşmalı restorana gidip ücretsiz olarak yeme içme ihtiyaçlarını karşıladılar. Yaklaşık iki senedir şu anda her gün bu uygulamayı kullanan yaklaşık iki bin tane öğrencimiz var. Biz her gün iki bin tane öğrencinin yemek htiyacını Beşiktaş’ta ücretsiz olarak çözüyoruz. Bunlar sosyal belediyecilik hizmetleri. Biz göreve gelirken başka sorunlar da vardı. Başka sorunları da tanımladık. Ama öncelemek zorundaydık. Yaşanan bu ekonomik krizi yok sayamazdık. Hepimizin bir görev ve sorumluluğu var. Beşiktaş Belediyesi’nde çalışan en alt birimden belediye başkanına kadar görev yaptığı yerde vatandaşın bütün sorunlarıyla ilgilenecek noktada olmamız gerekiyordu ve bununla ilgili gerekli adımları söz vermememize rağmen attık ve bundan sonra da atmaya devam ediyoruz. 

    BEŞİKTAŞLILAR İÇİN DENİZİ GÖRMEK ÇOK PAHALIYDI: Beşiktaşımızda kütüphanemiz yoktu. İki tane kütüphaneyi hemen hazırladık. Oruç Aruoba Kütüphanemizi, Dikilitaş’ta, Altan Öymen Kütüphanemizi de Levent Kültür Merkezi’nin içerisinde hızlıca açtık. Yine altı tane mahallemizin isteği, aslında tüm Beşiktaş’ın isteği ama altı tane mahallemizin bir isteği vardı bizden. Biz eski Beşiktaşlılar eskiden denize girdiğimiz, deniz havası aldığımız yerlere gidemiyoruz. Buradaki bütün fiyatlandırma dışarıdan gelene göre belirleniyor. Dolayısıyla burada çay içmek, sahile gitmek, denizi görmek çok pahalı hepimiz için. Bunu hemen ciddiye aldık ve Bahçeşehir Üniversitesi’nin önündeki alanda yaklaşık 1.1 dönümlük alana hızlıca bir sosyal tesis inşa ettik ve bütün Beşiktaşlı komşularımızın o hayalini gerçekleştirmiş olduk. Seçim dönemi hem mahalle toplantılarında hem saha toplantılarında bize söylenen en büyük sorunu da bu şekilde çözmüş olduk. Semt kartlarımızı dağıttık. Beşiktaş yaşayan komşularımızın semt kartları var. Beşiktaş Belediyesi’nin hizmet alanlarından gidip oralarda ücretsiz olarak bu hizmetleri indirimli olarak bu hizmetleri alıyorlar. Hemen o sosyal tesisin yanına bir kitap kafe hazırladık ve öğrencilerimiz orada da ders çalışma ortamı buluyorlar ve tüm günleri orada geçirecek nitelikte bir tesisi Beşiktaş’ımıza kazandırmış olduk. Yine Beşiktaş akademiyi açtık. Liseye ve üniversiteye hazırlık kursları ücretsiz olarak veriyoruz Beşiktaş Akademi’de. eğitim kursları, kültür sa kültür sanat kursları ücretsiz olarak Beşiktaş akademide veriliyor ve oldukça da memnuniyeti yüksek bir alan. Dikilitaş’ta Aksu Plaza’nın içerisinde Beşiktaş Akademi hizmetine devam ediyor. Kayıtları da almaya devam ediyor. 

    ORTAKÖY’E KEDİ MÜZESİNİ HAZIRLADIK: İstanbul’a ayak basan herkesin mutlaka Ortaköy’e geldiğini biliriz bir fotoğraf çektirdiğini biliriz. Dolayısıyla Ortaköy’ün birçok sorunu vardı. Öncelikle Ortaköy Kültür Merkezimiz kapalıydı. Ortaköy Kültür Merkezimizi hızlıca bütün hukuki süreçlerini de çözerek tamamlayarak hazır hale getirdik ve geçtiğimiz 29 Ekim’de Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında açılışını gerçekleştirdik ve şu anda Ortaköylü komşularımız artık Ortaköy Kültür Merkezimizi tekrar kullanmaya başladılar. Çırağındaki hizmet binamıza eskiden belediye meclis salonumuz çırağandaki hizmet binamızın içerisindeydi. Çok eski tarihi güzel bir alan orası. Dedik ki burası yine İstanbul’a gelen herkesin ziyaret ettiği bir yer haline dönüşsün ve belediye meclis salonunu ana binamıza taşıdık. Orada bütün çocuklarımızın bu ülkedeki bütün çocuklarını ziyaret edebilmesi için bir kedi müzesi hazırladık. Gençlerimiz, çocuklarımız orada doğaya saygıyı öğrensinler. Her şeyin tarihiyle ilgileniyor şimdi. Herkes her şeyi sorguluyorlar. Ama oraya geldiklerinde de bambaşka bir şeyi sorgulayacaklarını ben çok iyi biliyorum ve binlerce çocuğumuzu şu anda orada misafir ediyoruz ve oradan faydalanıyorlar. 

    İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİ GÖREV YAPTIĞIMIZ SÜRE BOYUNCA SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ: Maalesef biz kadınlarımızı artık şiddet haberleriyle  ölüm haberleriyle anar olduk. Türkiye. En büyük sorunlarından bir tanesi haline dönüştü bu alan. Biz kadın dostu bir belediye olacağımızın sözünü verdik. Kadınların istihdam alanlarının açılmasını savunuyoruz. Bu kapsamda Kadın Dayanışma ve Yaşam Merkezimizi hazırladık ve Levent’te hizmete açtık. Kadın Dayanışma Yaşam Merkezi şu anda kadınlarımızın şiddet gören kadınlarımızın, boşanma aşamasında olan kadınlarımızın, işsiz olan istihdama ihtiyacı olan kadınlarımızın hukuki süreçlerini hazırlıyor. Onların kişisel gelişimlerine destek veriyor. Onların ve çocuklarının hayata hazırlanmasına destek veriyor. Orada atölyelerimiz var ve inanılmaz bir seviyede de katılım görüyoruz orada. Dolayısıyla kadın dayanışma yaşam merkezini çok önemsiyoruz. İstanbul Sözleşmesi yaşatır dedik ve İstanbul Sözleşmesi’ni görev yaptığımız süre boyunca savunmaya devam edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi yaşatacak bununla ilgili bir proje hazırladık. Her tarafta görmüşsünüzdür billboardlarda, pankartlarda. Bir barkod okuttuğunda İstanbul Sözleşmesi vatandaşlarımızın karşısına çıktı. Bu hem diğer belediyelerde hem Türkiye çapında büyük ilgi gördü ve buradan paylaşıldı. 

    İSTANBUL’UN VE BEŞİKTAŞ’IN EN ÖNEMLİ PROBLEMİ DEPREM: Yeşil bir Beşiktaş sözü verdik. Aslında çok kısıtlı alanlarımız var. Beşiktaş’ta yeşil alan çok fazla yok ama olan alanlarımızın atıl durumda olan alanlarımızın birçoğunu tekrar park haline getirdik. 18 tane yeni park inşaat inşa ettik ve 45 tane parkı da elden geçirdik. Aslında sıfırdan yaptık. 17 bin 457 metrekare parkı Beşiktaş’ta, Beşiktaşlı komşularımızın hizmetine açmış olduk. Bu açtığımız parklarda oradaki bütün fonksiyonları katılımcı bir anlayışla belirledik. Yine Beşiktaşımızda olduğu gibi aslında İstanbul’un ve Beşiktaş’ın en önemli problemi deprem. Beşiktaş’taki yapı stokunun yüzde 78’i, 1960 ile 80 arasında yapılmış binalardan oluşuyor. Dolayısıyla burada hızlıca bir dönüşümün gerçekleşmesi gerekiyor. Maalesef bunu dönüştürmek, imar planlarını hayata geçirmek, sadece Beşiktaş Belediyesi’nin kendi meclisinin aldığı kararlarla mümkün olmuyor. Böyle tarihi alanların, böyle güzel alanların yetkileri maalesef kanunlardan dolayı kısıtlı. Yani ne demek istiyorum? Hem Beşiktaş Belediyesi hem İstanbul Büyükşehir Belediyesi, hem ilgili kurullar, anıtlar, kurulları ve ilgili bakanlığın ortak mutabakatıyla çözülecek sorunlar olduğu için siz bir imar planını hayata geçirmek istediğinizde buralarda aynı İstanbul Büyükşehir Belediyemize uyguladıkları gibi çeşitli engelleri ilçe belediyelerimizin de karşısına bugüne kadar çıkarttılar. Dolayısıyla tamamında değil ama Balmumcu Dikilitaş plan notlarımızı yeniledik. Orada hızlıca bir dönüşüm başladı. Diğer planlarımızla da ilgili gerekli mücadeleyi arkadaşlarımızla birlikte veriyoruz.  Kentsel dönüşüm müdürlüğümüzü kurduk. Beşiktaş İmar A.Ş’yi kurduk. Dolayısıyla kentsel dönüşüm müdürlüğümüz, Beşiktaş İmar AŞ binasını dönüştürmek isteyen vatandaşlarımızın muvafakatnamelerini alıp onların yıkımından ruhsatına bütün süreçlerini takip eder şekilde bir çalışmayı hayata geçiriyorlar. Çok büyük emek veriyorlar. Herkesle teker teker konuşuyorlar. Takdir edersiniz ki üç kişiyi yan yana getirip bir binanın dönüşümüyle ilgili ikna etmek çok zordur. Ama arkadaşlarımın inanılmaz emeği, inanılmaz motivasyonu, sabahlara kadar çalışma azmiyle bu sorunları bir anlamda aşmış oluyoruz

    FESTİVALLERİMİZİ BELEDİYE BÜTÇESİNDEN BİR KURUŞ PARA KULLANMADAN YAPTIK: Festivallerimizi gerçekleştirdik. Festivallerin yasaklandığı bir dönemde 40 günlük festival yaptık. Bunu şuradan ifade edeyim çok da konuşuluyor aslında. Belediye bütçesinden bir kuruş para kullanmadan bu festivallerimizi gerçekleştirdik. Beşiktaş Meydanı’nda gördüğünüz sanatçılar, görmüş olduğunuz bütün festivaller ve burada hem milli bayramlarda hem diğer alanlarda ortaya koyduğumuz çalışmaların, festivallerin, konserlerin tamamı belediye bütçesinden bir kuruş para harcanmadan yapılmıştır. Engelsiz dans topluluğumuzu kurduk hem Türkiye şampiyonu, hem Avrupa şampiyonu oldular geçtiğimiz hafta da onların günleriydi. Kalabalık alanlarda çöp kutularının çok sorun yarattığı yerlerde çöp konteynerlerini yerin altına almaya başladık. Bu Avrupa’da sıkça gördüğümüz, ya bizim ülkemizde niye olmuyor dediğimiz aslında işi burada önemli ölçüde yapmaya başladık bitirdiklerimiz var önemli bir kısmında önümüzdeki dönemde bitireceğiz. Yine veterinerlik hizmetleriyle ilgili altı tane acil hayvan ambulansını ilçemize kazandırdık. İstanbul’da, İstanbul Büyükşehir Belediyesi dışında 7 -24 bu hizmeti veren tek ilçe belediyesiyiz. Yine nüfusumuzun yüzde 17’si 65 yaş üstü vatandaşlarımızdan oluşuyor. Biz katılımcı anlayıştan önce mahalle toplantıları, sonra halk toplantıları dedik ama sonra kapalı alanlardan çıkmak zorunda kaldık ve saha çözüm projesiyle birlikte evlere arkadaşlarımızı gönderdik. Sebebi Beşiktaş nüfusunun önemli bir kısmı 65 yaş üstü vatandaşlarımızdan oluşuyor. Dolayısıyla yine İstanbul’da ilk defa 65 yaş üstü yaşam ofisini kurduk Gerontoloji servisini oluşturduk ve burada belediyemize ayak basan, uğrayan her 65 yaş üstü komşumuzun sorunuyla özel ilgileniyoruz. Onların kişisel gelişimleriyle, demansla mücadeleyle ve bunun gibi birçok alanla birebir ilgilenerek onlara da bu hizmeti özelleştirdik ve arkadaşlarımızı yine o günündeki arkadaşlarımızın olağanüstü çabasıyla bunu hallediyoruz. Aslında benim saydığım ve bunun dışında evde bakım hizmeti, kuaför hizmeti gibi şu anda saymak istemediğim birçok hizmeti veriyoruz sosyal hizmet olarak. Aslında Beşiktaş Belediyesi’nin kapısından içeri giren, derdi sorunu ne olursa olsun, bize sorununu iletebilen, gerek sosyal medya mecralarından, gerek belediye binasına gelerek bu sorunları ileten herkesin bir şekliyle bütün sorunlarıyla arkadaşlarımız ilgileniyor. 

    BEŞİKTAŞ SİYASİ TERCİHLERİNDEN DOLAYI 2019 YILINA KADAR CEZALANDIRILMIŞ BİR İLÇE: Beşiktaş 2019 yılına kadar hep siyasi tercihlerinden dolayı cezalandırılmış bir ilçe. Dolayısıyla biz evlere gittiğimizde Beşiktaş’ın en büyük sorunu nedir diye sorduğumuzda bize bütün komşularımız en büyük sorunumuz altyapı sorunu. Neden? Her yağmur yağdığında her rüzgar estiğinde yüzlerce eve, iş yerine su basardı. Dolayısıyla bu sorunları çözmek İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle tam bir koordinasyon gerektiriyordu. Bugüne kadar siyasi tercihlerinden dolayı bu altyapı çalışmaları maalesef Beşiktaş’ta yapılmamıştı. Beşiktaş bu anlamda merkezi yönetimler tarafından cezalandırılmıştı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’yla beraber hızlıca göreve gelir gelmez Beşiktaş’ın tarihi alanlarındaki Barbaros Bulvarı’nda, Şair Nedim’de, Nusretiye’de, Etiler’de, Nispetiye Caddesi’nde, Arnavutköy’de, Kuruçeşme’de, Bebek’te ve sayamadığım Ortaköy’de, birçok yerde su baskını sorununu ortadan kaldırdık. Artık iklim krizinden kaynaklı olarak yağmur normal yağmıyor ve 50 kilogramın üzerindeki her yağmurun da doğal afet olduğunu düşünürsek dün verdiğimiz bu hizmetin önemini bugün anlıyoruz. Ve her yağmurda huzurlu bir şekilde evimizde oturuyoruz. Şimdi bu altyapı sorunları bu yatırımlar nankör yatırımlardır. Çünkü sokağı kapatırsınız, caddeyi kapatırsınız, trafiği kilitlersiniz ki Beşiktaş gibi insan sirkülasyonunun, araba sirkülasyonunun çok olduğu bir yerde buraları kapatırsanız tansiyon yükselir. Haklı olarak vatandaşlarımız buna tepki gösterirler. Ama bu sorunları çözmek zorundayız. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız hem Beşiktaşta hem bugüne kadar bu sorunları yaşayan İstanbul’un 39 ilçesinde bu sorunları kör, sağır, dilsiz davranmadı önceledi bütün bu tepkiyi göğüslemeyi göze aldı başta Beşiktaş olmak üzere bütün ilçelerimizde bu sorunu çözdü ve bu sayede biz eskiden gördüğümüz o denizle karanın birleştiği su baskını sorunlarını su taşkını sorunlarını görmüyoruz. Dolayısıyla Beşiktaşlı komşularımız adına, Beşiktaşlılar adına, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’na yürekten teşekkür ediyoruz. 

    27 AY BEŞİKTAŞ MEYDANI’NIN PROJESİYLE İLGİLİ BİR ADIM ATILMADI: Barbaros Bulvarı Nispetiye Caddesi, Çırağan Caddesi buralar yıllardır dokunulmamış yerler. Barbaros Bulvarı’nın kaldırımlarına baktığınızda 27 tane değişik taş görürdünüz. Buralara hiç dokunulmamıştı. Kimse bu riski göze almamıştı. Şimdi o üç ana caddemizin birden hem Barbaros Bulvarı’mızın hem nispetiye caddemizin hemde Çırağan Bulvarı’mızın bütün sorununu çözdük, kaldırımlarını yeniledik çağa uygun, modern hale getirdik ve şimdi oraları yeşillendiriyoruz. Yine Beşiktaş Meydanı yıllardır kangrenine dönmüş bir sorundu. Burada bir üst geçit vardı. Biz burada dolaşırken Beşiktaşlılar çok iyi bilir ya başkanım bunu kaldırın bu ucube buradan kalksın. Artık güvenlik tehlikesi ve burası trafiği kilitliyor derlerdi bize burada inisiyatif aldık ve o üst geçidi oradan kaldırdık. Ama dedim ya her yerde olduğu gibi buralarda da birtakım engellerle karşılaşıyoruz. Beşiktaş Meydanı’nın projesi iki kere hazırlandı. İki kere İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ve Anıtlar Kurulunun gündemine gönderildi. Tam 27 ay Beşiktaş Meydanı’nın projesiyle ilgili bir adım atılmadı. Dolayısıyla burada yaşanan trafik sorunu, burada yaşanan yoğunluk, insanımızın burada çektiği trafik çilesi aslında birilerinin bizi engelleme çabalarının dışında bir şey değildi. Verecekleri bir onayla Beşiktaş Meydanı bugüne kadar 2019’dan itibaren en az beş kere yapılırdı. Yine bunun gibi Bebek parkımızı yeniledik. Bebek parkı yıllarca kötü bir halde bırakılmıştı. Bebekteki iskele denize doğru kayıyordu. Bir proje hazırladık, Bebek iskelesi tam 29 ay boyunca bekletildi. Oradan geçen her vatandaş ne dedi? De. Ya Beşiktaş Belediyesi bu iskeleyi niye yapmıyor Bu Bebek parkını neden düzenlemiyor? Ya da İstanbul Büyükşehir Belediyesi niye bu bebek parkını incelemiyor? Burada yüzlerce insan geçiş yapıyor milyonlarca insan buraya nefes almaya geliyor. Ama hem kurulların hem ilgili makamların bunu durdurması, engellemesi, onay vermemesi neticesinde aylarca biz oradaki proje onayını bekledik. Sonra proje onayı verildi ve Bebek Parkı’nı çok güzel bir şekilde hizmete açtık. Şu anda vatandaşlarımız oradan faydalanıyorlar. Ortaköy Meydanı, Beşiktaş Meydanı, Çırağan, Nispetiye, Barbaros Bulvarı bunlar altyapıda yaptığımız yağmur suyu ve atık suyunun birbirinden ayrıştırılması işlemleri Boğaziçi Üniversitesi – Aşiyan Finküler Hattı. Yine metronun Kabataş bağlantısı Fulya bağlantısı bunların hepsi bu dönem İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle Beşiktaş Belediyesi’nin iş birliği sayesinde çözülen Beşiktaş’ın kronik sorunlarıdır

    HEPİMİZ SANDIĞA GİDECEĞİZ BU KEZ BELEDİYE MECLİSİNDEKİ ÇOĞUNLUĞU DA KAZANACAĞIZ: Başta ifade ettim, yüzde 80’ini  gerçekleştirdik. Şimdi yüzde yirmisi kaldı. Beşiktaş Meydanı’nı düzenleyeceğiz. Beşiktaş Meydanının düzenlenmesi bittikten sonra çarşının içerisinden evlendirme dairesine kadarki kısmın tamamını düzenleyeceğiz. Buraların yaya geçişlerini düzenleyeceğiz. Buraların engelli geçişlerini düzenleyeceğiz. Burayı çağa uygun bir hale getireceğiz. Türkiye’nin en modern çarşısını bu önümüzdeki dönemde bu engelleri de ortadan kaldırarak yapacağız. Peki nasıl yapacağız? Hepimiz sandığa gideceğiz. Bu kez belediye meclisindeki çoğunluğu da kazanacağız ve sadece Beşiktaş’ta değil siyasi tercihinden dolayı cezalandırılmış bütün belediyelerimizde bu engelleri, o meclis çoğunluğuyla ortadan kaldıracağız ve Beşiktaş’ın imar sorununu, imar planlarını bu sayede çözeceğiz ve depreme dayanıklı hale getireceğiz dirençli bir kenti bu şekilde yaratacağız ve bu gördüğünüz alanların düzenlenmesiyle ilgili bir dakika bile zaman kaybetmeyeceğiz. Çünkü başta söyledim. Avrupa’dan dünyanın dört bir yanından buraya gelen insanlar buradan mutlu ayrıldıklarında, gittikleri yerlerde Beşiktaş çok güzeldi demiyorlar. Türkiye çok güzeldi diyorlar. Dolayısıyla buranın marka değerinin yükselmesi gerekiyor. Biz göreve geldiğimiz andan itibaren Beşiktaş’ın kronik sorunlarıyla ilgili atmamız gereken bütün adımları attık. Şimdi meclisteki çoğunlukla birlikte önümüzdeki bütün engelleri kaldırıp imar sorununu ve bu alanların düzenlenmesini tekrar başaracağız. 

    BİZ BU ALANI RANTA KAPATTIK: Ortaköy Vadisi projemizi başlattık. Şu anda altyapısı yapılıyor. Dolayısıyla iki yüz seksen dönüm bir arazi Yaşam Vadisi haline getiriyoruz. Şöyle ifade edeyim, Ak Merkez’den Ortaköy’e inen MEF okullarına inen o alan aslında rant bakımından Türkiye’nin ranta açık en iyi yerlerinden bir tanesi. Biz bu alanı ranta kapattık tapuya şerh koyduk ve burası bizden sonra da asla ranta açılamayacak şekilde planlandı ve bir yaşam vadisini orada hayata geçiriyoruz. Konaklar’da 21 dönüm bir alanı parka çevirdik Kent Parkı’nı açtık. İstanbul Büyükşehir Belediyemizle beraber bunu da başardık, gerçekleştirdik. Dolayısıyla beraber iş birliği içerisinde bugüne kadar sorun yaşadığımız bütün alanları halkın önünde hizmete açıyoruz. Dolayısıyla bu bir mücadele alanıdır. Bu mücadelemiz devam edecek. Bu seçimlerde mutlaka belediye meclislerinde çoğunluğu elde etmeliyiz. Bu belediye meclislerindeki çoğunluğu elde ettikten sonra da mevcut bizim önümüze koyduğu bütün o engellemeleri de ortadan kaldırmış olacağız ve Beşiktaş’ı gerçekten hak ettiği yere bugüne kadar yaptığımız çalışmalarla bir noktaya getirdiğimizi düşünüyorum. Ama asıl atılımı bu meclis çoğunluğuyla kronik sorunlarının, otopark sorununun, imar sorununun çözümünü de gerçekleştirerek bir dahakinde sizin karşınıza bu sorunları çözmüş olarak, tamamını çözmüş olarak çıkmak istiyorum”

     

  • KONAK BELEDİYE BAŞKANI ABDÜL BATUR, İZMİR BÜYÜKŞEHİR’E ADAY ADAYLIĞI HAKKINDA KONUŞTU: “ÖRGÜTÜME, İZMİRLİLERE GÜVENDİM”

    KONAK BELEDİYE BAŞKANI ABDÜL BATUR, İZMİR BÜYÜKŞEHİR’E ADAY ADAYLIĞI HAKKINDA KONUŞTU: “ÖRGÜTÜME, İZMİRLİLERE GÜVENDİM”

    CHP’den İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adaylığını açıklayan Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, haberi ilk olarak Konak Belediyesi’nin CHP’li meclis üyeleri ve CHP Konak İlçe örgütüyle paylaştı. Batur, “Başvurumu önce örgütümle paylaşmak istedim. Öncelikle Konak İlçe örgütüme, örgütümün tüm bileşenlerine, meclis üyelerime ve İzmirlilere güvenerek İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday adaylık başvurumu yaptım” dedi.

    Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, CHP İzmir İl Başkanlığına giderek İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aday Adaylığı başvurusu yaptıktan sonra Konak Belediye Meclisi’nin CHP’li meclis üyeleri ve CHP Konak İlçe örgütüyle buluştu. Batur, Konak Belediye Meclisi’nin Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi’ndeki aralık ayı ikinci oturumundan önce yapılan CHP grup toplantısında belediye meclis üyeleri, CHP Konak İlçe Başkanı Ozan Ali İlgazi, CHP Konak İlçe yönetim kurulu, kadın ve gençlik kollarının yöneticileri ve üyeleriyle bir araya geldi. Aday adaylığı için başvuru yaptığını ilk olarak meclis üyeleri ve örgütle paylaşmak istediğini vurgulayan Batur, “Başvurumu önce örgütümle paylaşmak istedim. Öncelikle Konak İlçe örgütüme, örgütümün tüm bileşenlerine, meclis üyelerime ve İzmirlilere güvenerek İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday adaylık başvurumu yapmış bulunmaktayım” diye konuştu.

    CENTİLMENLİK ÇAĞRISI

    Şaşalı konuşmalarla, kalabalıklarla adaylık açıklamasına karşı olduğunun altını çizen Batur, “Çünkü İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğunda şu anda Cumhuriyet Halk Partili bir belediye başkanı oturuyor. Tunç Başkanımız şu anda büyükşehir beledi başkanıdır, ona o saygıyı göstermemiz gerekiyor” dedi. Batur, tüm aday adaylarına başarılar dileyerek, yarışın centilmenlik havası içinde tamamlanmasının en büyük dileği olduğunu da vurguladı.

    “HER BABAYİĞİDİN HARCI DEĞİL”

    Konak Belediye Başkanlığı döneminde Konak halkıyla, CHP Konak İlçe örgütüyle iç içe çalışmalar yaptıklarını, toplumun her kesimine dokunmaya çalıştıklarını belirten Batur, kentsel dönüşüm çalışmalarına dikkat çekerek, “Konak’ta bir tarih yazdık. 600 hektarlık bir alanın planlama çalışmasını yapmak her babayiğidin harcı değildir. Planlamasını yapmak dahi geleceğe en büyük hizmettir Konak için. Yaptığımız planların uygulamasını takip ediyoruz” dedi.

    “MÜCADELEYİ BİRLİKTE SÜRDÜRECEĞİZ”

    İzmir’e tecrübenin, samimiyetin ve İzmirlinin lazım olduğunu ifade eden Batur, kendisinin tecrübeli, samimi ve İzmirli olduğunu vurgulayarak, konuşmasını şöyle sonlandırdı:

    “Çıktığımız bu yolda başta beni yalnız bırakmayacağına inandığım İzmirlilere, partimin genel merkezine, Cumhuriyet Halk Partimin İzmir İl Başkanlığına, her zaman güç aldığım CHP Konak İlçe örgütüne, meclis üyelerimize, muhtarlarımıza, yol arkadaşlarıma, destek veren, vermeyen herkese teşekkür ediyorum. Yolumuz açık olsun. Mücadeleyi hep birlikte sürdüreceğiz.”

    CHP Konak İlçe örgütü ile meclis üyeleri, Batur’u alkışlarıyla destekleyerek tebrik etti.

     

  • ÖZGÜR ÖZEL, HACIBEKTAŞ BELEDİYE BAŞKANI ARİF YOLDAŞ ALTIOK İLE TBMM’DE BİR ARAYA GELDİ

    ÖZGÜR ÖZEL, HACIBEKTAŞ BELEDİYE BAŞKANI ARİF YOLDAŞ ALTIOK İLE TBMM’DE BİR ARAYA GELDİ

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Hacıbektaş Belediye Başkanı Arif Yoldaş Altıok ile TBMM’de bir araya geldi. Altıok, Özel’e; Bektaşi tacı, 12 köşeli teslim taşı ve sazdan oluşan hediyeyi takdim etti.

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Hacıbektaş Belediye Başkanı Arif Yoldaş Altıok’u TBMM’de konuk etti. Altıok, Özel’e; Bektaşi tacı, 12 köşeli teslim taşı ve sazdan oluşan hediyeyi takdim etti. Özel’in ziyaretle ilgili yaptığı paylaşım şöyle:

    “Hacıbektaş Belediye Başkanımız Arif Yoldaş Altıok ile TBMM’de bir araya geldik. Bektaşi tacı, 12 köşeli teslim taşı ve sazdan oluşan kıymetli hediyeleri için teşekkür ediyorum.”

  • ALPER TAŞDELEN, ÇANKAYA BELEDİYE BAŞKAN ADAYLIĞI İÇİN BAŞVURDU: “BENİM SADECE BİR PATRONUM VAR, HALKIMDIR. HALKIMA HİZMET EDERİM”

    Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, “Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediye başkanları olarak hep uyumlu çalıştık. Bazı yerlerde olduğu gibi ilçe belediye başkanı, büyükşehir belediye başkanı itişmesi kakışması Ankara’da olmadı. Çünkü biz 25 yıl sonra aldığımız Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde Mansur Başkanımız için, başarısı için elimizi de gövdemizi de ortaya koyduk. Biz atamızdan, babamızdan gördüğümüz gibi siyaseti, duruş, tutarlılık, doğruluk, dürüstlük ve çalışkanlık üzerinden yapan insanlarız. Benim müteahhidim yok, benim taşeronum yok, benim ağa babam yok, benim başımda biri yok. Benim sadece bir patronum var, halkımdır. Halkıma hizmet ederim. Rant için değil halk için çalışırız ve aynı şekilde çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

    Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, 31 Mart Yerel Seçimleri’nde yeniden belediye başkanı olmak için bugün, adaylık başvurusunu CHP Çankaya İlçe Başkanlığı’na yaptı. Adaylık başvurusunun ardından konuşan Taşdelen, şunları söyledi:

    “2014 YILINDA GÖREVE GELDİĞİMİZDE, ‘ÇANKAYA BELEDİYESİ’Nİ YILIZ BELEDİYE YAPACAĞIZ’ DEMİŞTİK”

    “Hepinizin gözlerinde, yüreğinde heyecan görüyorum, umut görüyorum, güzellikleri paylaşmış olmanın mutluluğunu görüyorum. 2014 yılında, Çankaya Belediye Başkanlığı’na göreve geldiğimizde şunun sözünü vermiştik: Çankaya’da eksik olan ne varsa tamamlayacağız. ‘Çankaya Belediyesi’ni yıldız bir belediye yapacağız, Çankaya’da sadece ideolojik anlamda oy verme değil, aynı zamanda belediye hizmetlerinden duyulan memnuniyet sonucu oyumuzu arttıracağız ve bize oy vermeyenlerin oyunu alacağız’ demiştik. Gururla Çankaya’nın sokaklarında yürüyeceğiniz bir belediyeyi yaratacağız demiştik. Başınız dik dolaşacağınız, halkın memnuniyetini; kasapta, takside, manavda, çarşıda, pazarda, komşuda, iş yerinizde memnuniyet duyulan, ‘İyi ki Çankaya’da varım, iyi ki Çankaya’da yaşıyorum’ denilen bir belediye yaratacağız demiştik. Ve şu anda ikinci dönemin sonunda, aday adayı başvurumu bugün yaptım.

    “1984 YILINDA KURULAN ÇANKAYA BELEDİYESİ’NDE 30 YILDA YAPILAN TOPLAM YARDIMIN 6 KATINI BİZ HAYATA GEÇİRDİK”

    Ne mutlu bana ki on yılın sonunda, sözlerini tutmuş olan bir başkan olarak, Çankaya’da yapılmayanı yapmış olan bir başkan olarak bütün anketlerde, halkın hâlâ görevde kalmasını isteyen bir başkan olarak karşınızdayım. Halkımızın hâlâ bize teveccüh göstermesinin, anketlerde uzak ara ‘Alper Taşdelen’in Çankaya Belediye Başkanı olarak devamını istiyoruz’ demesinin elbette bir nedeni var. Bu tesadüfi değil. Çünkü çok çalıştık. Yapılmayanı yaptık. 1984 yılında kurulan Çankaya Belediyesi, 2014’te bizim göreve başladığımıza kadar olan 30 yılda yapılan toplam yatırımın 6 katını biz hayata geçirdik. Yine benzer şekilde, o 30 yılda yapılan sosyal belediyeciliğin, sosyal yardımların 18 katını hayata geçirdik. Çankaya’da ilklere imza attık. Rekorlara imza attık. Eserlere imza attık. Bir belediye başkanı için en büyük mutluluk, iki dönem hizmet ettiği bir ilçede hâlâ halkın görevde kalmasını istemesidir. Hâlâ en yüksek oyu biz alıyorsak eğer işte bu çalışmanın, bu azmin sonucudur. Göreve geldiğimizde bizim beş kreşimiz vardı. On bir yeni kreş yaptık. Bu on yılda 112 yeni park yaptık. Bunlardan biri 750 dönüm, Bademlidere, bir ilçe belediyesinin üzerinde. Kapalı yüzme havuzlarımız, spor merkezlerimiz yoktu. İki kapalı yüzme havuzu, spor merkezi yaptık. Buz pateni salonumuz yoktu. Onu yaptık. Mustafa Kemal’de 400 öğrenci kapasiteli kız öğrenci yurdu, Aşık Veysel Engelli Merkezi, 19 yeni Çankaya Evi, çocuk oyun evleri, 16 yeni kütüphane, cami tadilatları, yeni muhtarlıklar, yeni taksi durakları, bütün hepsini Çankaya Belediyesi olarak biz hayata geçirdik. İnanın yaptığımız işleri saymayı ben unutuyorum. Şimdi on yılın kitabını, yaptığımız hizmetleri yapıyoruz. Tuğla gibi bir kitap. Diyorum ki ‘Bunu sadeleştirin, azaltın.’

    “HER GÜN 4 BİN ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİMİZE AKŞAM ÜCRETSİZ YEMEK VERİYORUZ”

    Sosyal belediyecilikte kimsenin yapamadığını biz yapıyoruz. Hükümetin yapamadığını, iktidarın yapamadığını yapıyoruz. Çankaya’da her gün gelir seviyesi en düşük olan 18 mahallemizdeki ilkokullarımızda, üç bin ilkokul öğrencisinin sıcak yemeğini her öğlen sınıfında sırasına koyuyoruz. Anne baba ‘Benim çocuğum ne yiyecek’ diye düşünmüyor. O çocuk gittiğinde, ‘Benim karnım doyacak mı’ diye düşünmüyor. Yine her gün 4 bin üniversite öğrencisine akşam ücretsiz yemek veriyoruz. Beni Van’dan arayanlar, Kütahya’dan arayanlar, Düzce’den arayanlar, Samsun’dan arayanlar var. Anneler arıyor, babalar arıyor. ‘İyi ki siz varsınız, ben çocuğum, akşam karnını doyuracak mı diye düşünmüyorum, huzurlu yatıyorum’ diyor. LGS kursları, YKS kursları, ücretsiz olarak veriyoruz. Halk Kart’la binlerce ailenin bin lira aylık nakit ihtiyacını karşılıyoruz. 0-6 yaş çocuklara süt dağıtıyoruz. Kırtasiye seti, giysiler, montlar, kabanlar, botlar yani Çankaya Belediyesi olarak açta açıkta hiç kimseyi koymuyoruz. Biz halkçı bir belediyeyiz.

    “ÇANKAYA’YA BU KADAR HİZMETİ, HİÇ BORÇ ALMADAN YAPTIK”

    Pandemide de hiç kimseyi açta, açıkta koymadan pandemi döneminde herkesin yanında olmayı bildik. 6 Şubat Depremi’nde deprem bölgelerine en fazla yardım gönderen ilçe belediyelerinden biri yine Çankaya Belediyesi oldu. O dönem 15 bin gönüllüyü organize ettik, örgütledik ve o dayanışmayı sergiledik. Ve bütün bunları yaparken yani Çankaya’nın altın yıllarını yaşatırken Çankaya’ya bu kadar yatırım ve hizmet yaparken bir şey daha yaptık: Hiç borç almadan yaptık bunları. Hiç kredi kullanmadan yaptık bunları. Ben göreve geldiğimde 2014 yılında, 554 milyon bütçesi vardı Çankaya Belediyesi’nin. 1 milyar 150 milyon borcu vardı Çankaya Belediyesi’nin. Yani neredeyse bütçesinin iki katı borcu vardı. Biz o borcu ödedik. Üzerine Çankaya tarihinin en büyük yatırımlarını yaptık. İlkleri, rekorları, eserleri hayata geçirdik. Bütün sosyal belediyeciliği yaptık. Toplu iş sözleşmelerinde emekçimize, belediye çalışanımıza en yüksek zamları biz verdik. Maaşı bir gün aksatmadık, ikramiyeyi bir gün aksatmadık. Şimdi anladınız mı neden Çankaya yine Alper Taşdelen diyor? Çünkü biz ranta değil halka çalıştık.

    “BİZ BELEDİYE BAŞKANLIĞI YAPTIK, AYNI ZAMANDA BÜYÜK BİR SİYASİ MÜCADELENİN NEFERLİĞİNİ YAPTIK”

    Sayın Genel Başkanımız Özgür Özel’i dün ziyaret ettim. Kendisi bütün açıklamalarında da şunu söylüyor: ‘Biz başarılı belediye başkanlarımızla devam edeceğiz. Oyunu arttıran belediye başkanlarımızla devam edeceğiz.’ Kendisine de buradan teşekkür ediyorum. Siyaset her zaman doğru durduğunda senin en büyük hazinen insanlardır, insan kaynağıdır, yoldaşlarındır, dostlarındır. Biz CHP’liyiz, partidaşız, yoldaşız ama aynı zamanda büyük bir aileyiz. Ve benim en büyük mutluluğum da bu. Çünkü başarı tesadüfi değildir. 10 yılda, 11 seçim gördük. Referandum gördük. Genel seçim gördük. Yerel seçim gördük. Bu 10 yıldaki bütün bu 11 seçimde ben sokaktaydım. Ben partime çalıştım. Ben milletvekilleri adaylarıma çalıştım. Ben cumhurbaşkanı adaylarımıza çalıştım. Ben referandumda Ankara’da hayır çıksın diye çalıştım. Ben Ankara’dan Melih Gökçek gitsin diye çalıştım. Mansur Yavaş gelsin diye çalıştım. Biz belediye başkanlığı yaptık ve aynı zamanda büyük bir siyasi mücadelenin neferliğini yaptık. Ankara’dan Melih Gökçek’i gönderdik. Dürüst, namuslu, adam gibi adam Mansur Yavaş’ı getirdik. Ankara’dan referandumda iktidarın bütün baskısına rağmen hayır çıkardık.

    “PARTİMİZİN VE MİLLET İTTİFAKI’NIN TOPLAM OYU YÜZDE 70,7 EDİYOR. BİZ YÜZDE 73 BUÇUKLA SEÇİLDİK”

    Sayın Genel Başkanımız, belediye başarısının yanında oy oranlarına da bakacağını ifade ediyor. Kendisine yine teşekkür ediyorum. Yüzde 58’di, ben gelmeden önce Çankaya’da belediyenin oyu. Biz yüzde 58 olan oyu 2014’te, ilk geldiğimizde yüzde 64’e; son belediye seçiminde de yüzde 74’e taşıdık mı? 2018’de CHP’nin Çankaya’da yüzde 46 olan oyunu son seçimde 2023’te yüzde 54 buçuğa taşıdık mı? Partimizin oyu yüzde 54 son seçimde. İYİ Parti’mizin oyu yüzde 15 küsur. İttifakın oyu, bir de öyle bakmamız gerekiyor. Partimizin ve bütün Millet İttifakı’nın baktığınızda da toplamı yüzde 70,7 ediyor. Biz yüzde 73 buçukla seçildik. Yani belediyede Millet İttifakı’nın da yüzde 3 buçuk üzerinde oy aldı Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen. Hizmetlerimizden dolayı, yaptıklarımızdan dolayı Millet İttifakı’na oy vermemiş olan AK Partili, MHP’li veya diğer partili seçmenler de yüzde 3 buçuk oranında bize oy vermiş.

    “GÖREVE BAŞLADIĞIM GÜNDEN İTİBAREN EN FAZLA YOKSUL MAHALLELER İÇİN ÇALIŞTIM”

    2014’te göreve başladığım günden itibaren en fazla ama en fazla en yoksul mahalleler için çalıştım. Bizim oy olarak en düşük mahallelerimiz de en yoksul mahallelerimizdi. Oraya gittim. Onların imar sorunu varsa imar sorununu çözdüm. Onların hizmet eksiği varsa hizmet eksiğini giderdim. Kadınlarımızı meslek edindirme kurslarımızda meslek sahibi yaptım. Dini günlerde ilk defa Çankaya’da iftar çadırlarını kurdum. 1 milyon 250 bin kişi Çankaya Belediyesi’nin iftar çadırlarına geldi. Cami tadilatlarını yaptım. Evinden çıkmak için, Kızılay’a gelmek için dolmuş otobüs parası olmayan, Kızılay’a gelmemiş, Tunalı’yı hiç görmemiş kadınlarımız, evinden dışarı çıkamayan kadınlarımızı, 52 bin kadınımızı Konya Mevlana’ya, Çanakkale’ye, Amasra’ya, Safranbolu’ya biz götürdük. Çankaya Evleri’nde 172 bin kursiyerimizi biz ağırladık. Biz onlara elimizi uzattık, o insanlar bize sarıldılar. Budur başarı. Çünkü biz Çankaya’da partizanlık yapmadık. İnsanı insandan ayırmadık. Kimseyi ötekileştirmedik. Her mahalleye eşit hizmet götürdük. Ve belediyede tarih yazdık belediyenin en güzel, en büyük yatırımlarını yaptık ve hem de bu oya yansıdı. Hem genelde, hem yerelde oyumuz arttı. Bu başarılar da bize Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde, Çankaya’nın lokomotif ilçe olmasını beraberinde getirdi.

    “BENİM SADECE BİR PATRONUM VAR, HALKIMDIR. HALKIMA HİZMET EDERİM”

    Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediye başkanları olarak hep uyumlu çalıştık. Bazı yerlerde olduğu gibi ilçe belediye başkanı, büyükşehir belediye başkanı itişmesi kakışması Ankara’da olmadı. Çünkü biz 25 yıl sonra aldığımız Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde Mansur Başkanımız için, başarısı için elimizi de gövdemizi de ortaya koyduk. Biz atamızdan, babamızdan gördüğümüz gibi siyaseti, duruş, tutarlılık, doğruluk, dürüstlük ve çalışkanlık üzerinden yapan insanlarız. Benim müteahhidim yok, benim taşeronum yok, benim ağa babam yok, benim başımda biri yok. Benim sadece bir patronum var, halkımdır. Halkıma hizmet ederim. Rant için değil halk için çalışırız ve aynı şekilde çalışmaya devam edeceğiz.

    “BEN BUGÜN BAŞ DİK OLARAK KARŞINIZDAYIM”

    Çankaya’yı halkçı belediyeciliğin Vedat Dalokay’ların, Ali Dinçer’lerin Karayalçın’ların, Doğan Taşdelen’lerin izinden yürümeye, toplumcu belediyenin önderi olmaya devam edeceğiz. Bir belediye başkanı için en büyük mutluluk ikinci döneminin sonunda partililerin karşısına, halkının karşısına, başı dik çıkmaktır. Dürüst, namuslu hizmet etmiş olmaktır. Ben bugün başı dik olarak karşınızdayım. Her seçimde oyumuzu arttırarak daha azimle çalışmaya teşvik ettikleri için ve anketlerde bize oy vereceğini söyleyip yüzde 80 memnuniyetini ifade ettiği için Çankaya halkına çok teşekkür ediyorum. Yaşasın cumhuriyet, yaşasın Çankaya, yaşasın CHP, yaşasın Mustafa Kemal Atatürk aydınlığı.”

  • FİNLANDİYA BÜYÜKELÇİSİ HAMALAİNEN: NATO’YA ÜYELİĞİMİZİ ONAYLAYAN TÜRKİYE VE DİĞER ÜYELERE TEŞEKKÜRLERİMİZİ SUNUYORUZ. İSVEÇ’İN NATO ÜYELİĞİNİN DE TÜRKİYE VE MACARİSTAN TARAFINDAN ONAYLANMASINI DİLİYORUZ

    FİNLANDİYA BÜYÜKELÇİSİ HAMALAİNEN: NATO’YA ÜYELİĞİMİZİ ONAYLAYAN TÜRKİYE VE DİĞER ÜYELERE TEŞEKKÜRLERİMİZİ SUNUYORUZ. İSVEÇ’İN NATO ÜYELİĞİNİN DE TÜRKİYE VE MACARİSTAN TARAFINDAN ONAYLANMASINI DİLİYORUZ

    Finlandiya’nın Bağımsızlık Günü, bugün Ankara‘da düzenlenen resepsiyon ile kutlandı. Finlandiya’nın Ankara Büyükelçisi Pirkko Mirjami Hamalainen, “NATO’ya üyeliğimizi onaylayan Türkiye ve tüm diğer üyelere teşekkürlerimizi sunuyoruz. Şimdi de İsveç’in NATO üyeliğinin de Türkiye ve Macaristan tarafından onaylanmasını diliyoruz. İsveç’in üyeliği ile NATO’nun kuzey kanadı tamamlanmış olacaktır” dedi. Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay ise, “AB’nin adil ve kapsayıcı genişleme politikasına geri dönmesini bekliyoruz. ‘Helsinki Ruhu’nun canlandırılmasını arzu ediyoruz. Dost ve müttefik Finlandiya’nın Türkiye’nin adaylık sürecine desteğini sürdürmesini bekliyoruz” diye konuştu.

    Finlandiya’nın bağımsızlığının 106’ncı yıl dönümü bugün Ankara’da JW Marriott Otel’de düzenlenen resepsiyonla kutlandı. Finlandiya’nın Ankara Büyükelçisi Pirkko Mirjami Hamalainen ev sahipliğinde düzenlenen ve Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay’ın da katıldığı resepsiyona çok sayıda yabancı misyon temsilcisi katıldı. Program iki ülkenin milli marşları ile başladı. Ardından açış konuşmalarına geçildi.

    Finlandiya’nın Ankara Büyükelçisi Hamalainen şöyle konuştu:

    “İSVEÇ’İN ÜYELİĞİ İLE NATO’NUN KUZEY KANADI TAMAMLANMIŞ OLACAKTIR”

    “Böyle güzel bir kalabalığın bizimle birlikte kutlamaya katılması bana büyük mutluluk veriyor. Bu yıl pek çok ülke ve halkı için çok zor geçti. Türkiye yıkıcı bir deprem yaşadı. Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaş devam ediyor. İsrai-Filistin kriz Gazze’deki sivil halkın ve Hamas saldırılarında sevdiklerini kaybeden veya rehin alınanların büyük acılar çekmesine neden oldu.
    Bu yıl Finlandiya adına özellikle önemli bir yıl oldu. NATO’ya üye olma dileğimiz gerçekleşti. NATO’ya üyeliğimizi onaylayan Türkiye ve tüm diğer üyelere teşekkürlerimizi sunuyoruz. Şimdi de İsveç’in NATO üyeliğinin de Türkiye ve Macaristan tarafından onaylanmasını diliyoruz. İsveç’in üyeliği ile NATO’nun kuzey kanadı tamamlanmış olacaktır.

    “ÖNÜMÜZDEKİ YIL İKİ ÜLKE ARASINDAKİ DOSTLUĞUN YÜZÜNCÜ YILINI KUTLAYACAĞIZ”

    Türkiye ile Finlandiya arasındaki iş birliği ivme kazanmış durumda. Ticaret hacmi her yıl büyümekte. Özellikle yeşil enerjiye geçiş konusundaki fırsatlar da artıyor. Finlandiya döngüsel ekonomi alanında öncü ülkelerden biridir ve bu konudaki ilk ikili projeleri hayata geçirmiştir. Bu iş birliğinin özellikle Türkiye’nin muazzam tekstil sanayiine çok büyük katkılar olacağına inanıyorum.

    Önümüzdeki yıl iki ülke arasındaki dostluğun yüzüncü yılını kutlayacağız. Bu dostluğun altını çizecek ortak faaliyetleri ve aktiviteleri dört gözle bekliyorum.

    “EŞİTLİK VE AYNI FIRSATLARA SAHİP OLMA HAKKI, REFAH TOPLUMUMUZU İNŞA EDERKEN TEMEL İLKE OLDU”

    Tarih boyunca öğrendiğimiz şeylerden biri de bir toplumda hiç kimsenin geride kalmaması gerektiği gerçeğidir. Eşitik ve aynı fırsatlara sahip olma hakkı, refah toplumumuzu inşa ederken bizim için temel ilke oldu. Bağımsızlığımızı kazandığımızda Finlandiya’da kadınların milletvekili seçilme hakkı dahil tüm siyasi hakları 1906 yılında verilmişti. Toplumun temel taşlarından birisi de hem kadınların hem de erkeklerin ülkeye eşit olarak katkıda bulunmasıdır.

    Eğitim de iyi işleyen ve yetin bir toplum olma yolunda esas temellerden bir diğeridir. Herkes için eşitliğin bir anlamı da okul yemekleri de dahil ücretsiz eğitimin herkese sağlanmasıdır. Toplumsal başarımızın sırlarından bir başkası ise insanların birbirine güvenmesidir. Dahası toplumumuz iyi işleyen devlet kurumları ve hukukun üstünlüğü kuralına dayanmaktadır. Tüm bunlar mutluluğun değişik boyular içerdiği ve küçük detaylara dahi önem verildiği ve dikkat edildiği sonucuna götürmektedir.

    Yakın gelecekte hepimizi bekleyen pek çok zorlukla karşı karşıyayız. İklim değişikliği de bunların en büyüğü. Aslında bu soruna karşı bütün ülkeler güç birliği içinde çalışmalı ve mücadele etmeli. Bu güzel dünyanın insanları olarak geleceği bilmesek de en azından çocuklarımıza ve torunlarımıza mümkün olan en iyi mirası bırakmak için elimizden gelenin en iyisini yapabiliriz.”

    BOZAY: AB’NİN ADİL VE KAPSAYICI GENİŞLEME POLİTİKASINA GERİ DÖNMESİNİ BEKLİYORUZ

    Dışişleri Bakan Yardımcısı Bozay ise şunları kaydetti:

    “Finlandiya’nın milli gününü içtenlikle kutluyorum. Bu özel günde siz değerli konuklara hitap etmekten memnuniyet duyuyorum. Türkiye-Finlandiya ilişkilerinin tarihi, Cumhuriyetimizin ilk yıllarına dayanmaktadır. Önümüzdeki yıl Finlandiya ile diplomatik ilişkilerimizin tesisinin yüzüncü yıl dönümünü kutlayacağız.

    Finlandiya ile her zaman iyi ilişkiler ve yakın işbirliği içinde bulunduk. Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö’nün Mart ayında ülkemize gerçekleştirdiği ziyaret, ilişkilerimizin geliştirilmesine önemli katkı sağlamıştır. Nisan ayı itibariyle Finlandiya ile NATO müttefiki haline de geldik. Dost ve müttefikler olarak, işbirliğimizi kaydadeğer şekilde genişletme potansiyelimiz vardır. Dinamik ekonomik ve ticari ilişkilerimizi artırma imkânımız mevcuttur. İkili ticaretimiz 2022 yılında 2,1 milyar Dolar’a ulaşmıştır.

    Finlandiya’nın AB yolculuğumuzda da özel bir yeri bulunmaktadır. Hatırlayacağınız üzere, 1999 yılında gerçekleştirilen Helsinki Zirvesi’nde Türkiye-AB ilişkilerinde önemli bir dönüm noktası geçilmiştir. Türkiye, Helsinki’de önkoşulsuz olarak, diğer adaylarla eşit temelde resmen aday ülke ilan edilmiştir. AB’nin adil ve kapsayıcı genişleme politikasına geri dönmesini bekliyoruz. ‘Helsinki Ruhu’nun canlandırılmasını arzu ediyoruz. Dost ve müttefik Finlandiya’nın Türkiye’nin adaylık sürecine desteğini sürdürmesini bekliyoruz.”

  • HDP İZMİR İL BİNASI’NA YÖNELİK SALDIRI… SEZGİN TANRIKULU: “HESABINI ADALET VE KALKINMA PARTİSİ’NİN VERMESİ LAZIM VEYA KENDİSİ ORTAK DEĞİLSE BUNUN HESABINI SORMASI LAZIM”

    CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, TBMM Genel Kurulu’nda; HDP İzmir İl Binası’na yönelik silahlı saldırı ile ilgili “Siyasal iktidarın bu cinayetle bir ortaklığı yoksa derin ilişkilerin bu cinayet ortaklığı yoksa o zaman cinayetin işlenmesinden evvel, işlendiği sırada ve işlendikten sonraki bütün bu süreçler neden bu şekilde izlendi, işlendi, bunun hesabını Adalet ve Kalkınma Partisinin vermesi lazım veya kendisi ortak değilse bunun hesabını sorması lazım. Evet, bu siyasal cinayetin zemini siyasal iktidar tarafından hazırlanmıştır, halen adalet arayışı devam etmektedir ve edecektir” dedi. 

    CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, TBMM Genel Kurulu’nda; HEDEP grubunun HDP İzmir İl Binası’na yönelik silahlı saldırı ile ilgili araştırma önergesinin öne alınması önerisinde konuştu. Öneri AKP ve MHP milletvekillerinin oyları ile reddedildi.

    Tanrıkulu, şunları söyledi: 

    “Bu davanın 5 duruşmasını da izledim, hem İzmir Adliyesinde izledim hem de Aliağa Kampüsünde izledim. Böyle bir cinayeti tahlil ederken üç aşamaya bakmak lazım. Cinayetten önceki aşama, gerçekleştiği sıradaki durum ve gerçekleştikten sonra da Yargının tutumuna, siyasal iktidarın tutumuna bakarsınız. Gerçekleşmeden önce yani 17 Haziran 2021 tarihinden önce Türkiye’deki siyasal iklim iktidarın yarattığı bir nefret söylemiydi. Irkçılık vardı, HDP’ye karşı bir kapatma davası açılmıştı ve kadın hareketine karşı da linç girişimlerdi vardı, böyle bir siyasal iklim hazırlanmıştı. Cinayetin gerçekleştiği gün ve gerçekleştiği ortama bakarsak İzmir’in orta yerinde, Konak’ta, Çankaya’da ve HDP il binasının önünde bir karakol var, gelen giden herkesin kimlik kontrolü yapılıyor, gözetleniyor. Bu katil tam 105 kez binaya girmiş ve keşif yapmış, hiçbir zaman kendisinden şüphelenilmemiş ve bir araştırma yapılmamış. Adeta izin verilmiş, tam 105 kez o binaya girmiş ve binanın önünde seyyar bir karakol var. Cinayetin işlendiği sırada tam kırk dakika beklenmiş, teslim alınmamış, adeta cinayetin işlenmesine izin verilmiş orada ve kendisine bir kahraman muamelesi yapılmış. Peki, gerçekleştikten sonra ne yapılmış?

    Bakın, bir ‘tweet’ atarsınız, dört gün gözaltında kalırsınız; öğrenciler sekiz gün gözaltında kaldı. Bu katil sadece yirmi dört saat gözaltında kaldı, arkasındaki hiçbir ilişki araştırılmadı, alelacele Savcılık önüne çıkarıldı ve sevk edildi ve tutuklandı. Bunun kadar hızlı hazırlanan başka bir iddianame göremezsiniz. İnsanlar yıllarca iddianame hazırlanmadan cezaevinde kalırlar. Bununla ilgili iddianame yaklaşık yirmi günde hazırlandı ve hızlı bir yargılama yapıldı. Bakın, derin devletin iş birliği olmazsa böyle kendiliğinden çıkan unsurlar İzmir’in orta yerinde bir siyasi partinin içerisinde böyle bir katliam girişimi gerçekleştiremezler. O yüzden açıkça söylüyorum: Siyasal iktidar böyle bir cinayetin siyasal zeminini hazırlamıştır ve gerekli araştırmayı da yapmamıştır. Peki, yargılama nasıl yapıldı? Duruşmaların 5’ini de izledim, zabıtlarda ismim var “Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları Komisyonu Başkan Yardımcısı” diye buradayım dedim ve zabıtlara da geçirdim, orada var. Ya, bir duruşma salonunda izleyicilere gaz sıkılır mı? Bir duruşma salonunda katile görevini yapmış insan muamelesi yapılır mı yargı tarafından? Görevini yerine getirmiş ve saygı duyulan bir muamele yapılır mı ve bunu yapan yargı, yargı mensupları. Peki, bu yargılama devam ederken dördüncü duruşmada heyet niye değiştirilir, neden değiştirilir, hangi ihtiyaçtan? Değiştirilen başkan neden adliye içerisinde başka bir eş göreve gönderilir? Bütün bunlar orada oldu ve duruşma kamuoyundan kaçırılmak amacıyla Aliağa kampüsüne götürüldü. Kampüste sadece iki duruşmada savunma avukatları alınmadan vekaletname istenerek ve hiçbir izleyiciye izin verilmeden yapıldı, bununla ilgili olarak da bu yargı mensuplarıyla ilgili hiçbir işlem yapılmadı.

    Dolayısıyla şimdi eğer siyasal iktidarın bu cinayetle bir ortaklığı yoksa derin ilişkilerin bu cinayet ortaklığı yoksa o zaman cinayetin işlenmesinden evvel, işlendiği sırada ve işlendikten sonraki bütün bu süreçler neden bu şekilde izlendi, işlendi, bunun hesabını Adalet ve Kalkınma Partisinin vermesi lazım veya kendisi ortak değilse bunun hesabını sorması lazım.  Evet, bu siyasal cinayetin zemini siyasal iktidar tarafından hazırlanmıştır, halen adalet arayışı devam etmektedir ve edecektir.”

  • CHP’NİN KADIN TEMSİLİYETİNİN YETERSİZLİĞİ İLE İLGİLİ ARAŞTIRMA ÖNERGESİ, TBMM GENEL KURULU’NDA AKP VE MHP TARAFINDAN REDDEDİLDİ

    CHP’nin Türkiye’de siyaset, kamu ve özel sektör çalışma alanlarında kadın temsiliyetinin yetersizliğinin sebeplerinin araştırılması amacıyla verdiği önergenin öne alınması önerisi AKP ve MHP oyları ile TBMM Genel Kurulu’nda reddedildi. 

    CHP grubunun TBMM Genel Kurulu’nda Türkiye’de siyaset, kamu ve özel sektör çalışma alanlarında kadın temsiliyetinin yetersizliğinin sebeplerinin araştırılması amacıyla verdiği araştırma önergesinin öne alınması önerisi AKP ve MHP oyları ile reddedildi. CHP Antalya Milletvekili Aliye Coşar, öneriye ilişkin yaptığı konuşmada şunları söyledi: 

    “Dünya Ekonomik Forumunun cinsiyet eşitsizliği raporunda Türkiye yüzde 63,8’le cinsiyet eşitliğinde 129’uncu sırada yer aldı. TÜİK’in Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre şirketlerde üst düzey ve orta kademe yönetici pozisyonundaki oran ise 2021 yılında sadece yüzde 20,7’dir. TÜİK 2021 verilerine göre Türkiye’de 15 ve daha yukarı yaştaki iş gücüne katılım oranı erkeklerde yüzde 70,3; kadınlarda ise sadece yüzde 32,8’dir. OECD ülkelerinde kadınların iş gücüne katılım ortalaması ise yüzde 51’dir.

    Değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Kabinede ve yerel yönetimlerde kadın temsiliyeti eşit oranda değildir. 27’nci Dönem Meclisi oluşturan milletvekillerinin yalnızca yüzde 17’si, bu dönemde ise yüzde 19’u kadınlardan oluşmaktadır. Birleşmiş Milletler Kadın Birimi ve Parlamentolar Arası Birlik tarafından yayınlanan Siyasette Kadın 2023 Haritasındaki verilere göre Türkiye 186 ülke arasında Parlamentoda kadın temsilindeki oranla 132’nci sırada yer almaktadır. 27’nci Dönemde Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerinin imzasıyla kadınların temsiliyet oranlarının artırılması amacıyla hazırlanan kanun teklifimiz bu Genel Kurul Salonu’nda AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Kadınların eşitlikçi, özgür ve demokratik bir ortamda yaşaması ve var olması için gerekli bir kanun teklifiydi. Cumhuriyetin 100’üncü yılında hâlâ cinsiyet eşitsizliğini konuşuyorsak bunun bir nedeni o gün verilen “hayır” oylarıdır. Ne yazık ki 2tarih bunu not almıştır.

    BİR KADIN BAKAN GÖREV YAPMAKTA

    Yürütme erkinde de yalnızca 1 kadın Bakan görev almakta, bir önceki kabinede ise bu sayı 2’ydi. Kadının Aile Bakanlığı içine sıkıştırılmasını kabul etmiyoruz. Kadın bakanlığı kurulması bir zorunluluktur. Kadın temsiliyeti partilerüstü bir mücadele alanıdır. Bu konuda hepimize görevler düşmektedir.

    Değerli arkadaşlar, ne yazık ki yargı erkinde de kadın temsiliyeti konusunda eşitlik söz konusu değildir. Anayasa Mahkemesini oluşturan 15 üye arasında maalesef kadın üye yoktur. Hâkimler ve Savcılar Kurulunun 2022 yılında yayınladığı verilere göre Türkiye genelinde toplam 15.321 hâkim bulunmakta, bu sayının yüzde 46’sını kadınlar oluşturmaktadır. 7.494 savcının ise sadece yüzde 16’sını kadınlar oluşturmaktadır. Toplumun yarısını oluşturan, her gün şiddete, tacize, zorbalığa uğrayan, cinayetlere kurban giden kadınlar, siyasette ve kamuda olduğu gibi, özel sektörde de karar alma süreçlerinde temsil edilmemektedir. Kadının varlığı kabul ediliyor ama görünmesi istenmiyor. Uzun yıllardan beri kadınların eşitlik, emek ve hak mücadelesi devam etmektedir. Kadın-erkek eşitliği temel haktır ve demokrasinin temelidir.”

    Saadet Partisi Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, “Kadınlarımızın temsildeki durumuna geçmeden önce, 2003 ve 2022 yılları arasında kadınların mutluluk düzeylerinde nasıl bir evrilme yaşadığımızdan bahsetmek istiyorum, veri olarak da yerli ve millî kurumumuz TÜİK’in verilerine başvuruyorum. Yirmi yıllık bu sürecin sonunda kendini mutlu ve çok mutlu kategorisinde hisseden kadınların oranı yüzde 15 azalıyor ve kendini mutsuz, çok mutsuz hisseden kadınların oranı yüzde 100 artış gösteriyor. Bu mutsuzluk da sosyal güvenceden yoksunluğun, istihdamda yer alamayışının, liyakatte, yükselmedeki zafiyetin, eşit işe eşit ücret alamayışının, iş yaşam dengesini sağlayacak politikaların tam manasıyla hayata geçirilemeyişin etkisi var. Bu verilerde neredeyiz peki? Kadın istihdamında erkek istihdamının yarısındayız, buradaki cinsiyet açığımız yüzde 36,4. Cinsiyete dayalı ücret ayrımcılığında kamuda yüzde 5, özel sektörde yüzde 15’teyiz. Çalışma saatleri açısından OECD’nin en uzun çalışan ülkesiyiz, her çalışan ortalama dört saat fazla çalışıyor. Kadınların iş gücüne katılımında iktidar partisinin kendi hedeflerini bile yakaladığını söyleyemeyiz ve yüzde 52,4 olan dünya ortalamasının çok gerisindeyiz, Avrupa’nın sonundayız” diye konuştu. 

    ERDOĞAN’IN SÖZÜNÜ HATIRLATTI

    İYİ Parti Manisa Milletvekili Şenol Sanat ise öneriye ilişkin şunları kaydetti: 

    “izim için cumhuriyet her şeydir; bağımsızlıktır, hürriyettir, insanca yaşamadır ama en önemlisi kadın hakları ve fırsat eşitliğidir. Tarihin her döneminde olduğu gibi devlete ve toplum yaşantısına egemen olan siyasal düşünceler, düşünme şekilleri, çarpık zihniyet yapısı, yönetim biçimleri, bazen dinler, ideolojiler kadınların sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal rolünü de belirliyor. Geldiğimiz durum ortada. Yoksulluktan, yolsuzluklardan, Türkiye’nin içine sokulduğu ekonomik kriz ve sebep olduğu toplumsal çürümeden en çok kadınlar ve çocuklar etkileniyor sayın milletvekilleri; yoksulluktan oy devşiren siyasal iktidaradır sözüm. Toplumun büyük kısmı açlık ve yoksulluk sınırı altında. Böyle bir düzende kadınlar çaresizdir sayın milletvekilleri. Evet, kadın oranımız yüzde 19,8 olmuş ve baktığımızda Türkiye tarihinin en yüksek kadın temsili ama dünya ortalamasına baktığımızda yüzde 26,5 yani çok altındayız. Kaç kadın bakanımız var, kaç kadın valimiz var, kaç rektörümüz var, özel sektörde yeterli, dengeli şekilde kaç yöneticimiz var? Son on ayda 364 kadın öldürüldü, kadına yönelik şiddet giderek yaygınlaşıyor, boşanmalar çığ gibi artıyor, aile yapımız sarsılıyor. Bu acılar yaşanırken Sayın Erdoğan diyor ki: ‘İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmemizin kadın hakları ve şiddetle mücadeleye en küçük olumsuz etkisi olmamıştır’. Peki, çekilmemizin olumlu bir etkisi oldu mu Sayın Erdoğan? Aile içi huzuru sağlayabildiniz mi, kadınları koruyabildiniz mi?”

    HEDEP Van Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit ise “Türkiye de dünyada kadın-erkek eşitsizliğinin en ağır yaşandığı ülkelerden bir tanesi. Dünya Ekonomik Forumu’nun 144 ülke üzerinden yaptığı araştırmaya göre Türkiye, kadın-erkek eşitliğinde 131’inci sırada, sağlık konusunda 59, eğitime erişimde 101, siyasete katılımda 118 ve ekonomide 128’inci sırada yer almaktadır. Bizler eğitim hakkından erkeklerle eşit oranda faydalanamıyoruz, aynı işi yaptığımız erkeklerle aynı ücreti almıyoruz, üstelik bunları değiştirmek için siyasete katılmak istediğimizde önümüz kesiliyor. Zemini erkek egemenliği olan, cinsiyet ayrımcılığına yol açan ve kadına yönelik şiddetin en temel nedeni olan cinsiyet eşitsizliği, biz kadınların toplumda eşit ve özgür biçimde var olmasını engelleyen sonuçlar doğurmaya devam ediyor maalesef. Bu sorunlara kısmen de olsa burada değinmek istiyorum. Kadın mücadelesinin kazanımları mevcut iktidar tarafından her fırsatta yok edilmeye ve görünmez kılınmaya çalışılıyor. Neden mi bunu söylüyorum? Buyurun birlikte bakalım. Biz Plan ve Bütçe Komisyonunda On İkinci Kalkınma Planı’nda 3.3.5 ‘Kadın’ başlığı altında şu ifadelerin yer almasını istedik: “Kamu, özel sektör, siyaset dâhil tüm karar alma mekanizmalarında ve yönetimin her kademesinde nüfusun yarısını oluşturan kadınların temsili ve katılımının artırılması hedefiyle aşamalı bir geçiş için çalışmalar yapılacaktır”ın arkasına “Yerel yönetimlerde belediye eş başkanlığı sisteminin ihdas edilmesi için yasal altyapı oluşturulacaktır.” cümlesinin eklenmesini istedik, reddedildi. Aynı cümleyi defaatle ifade edeceğiz ve buradaki görüşmelerimizde de ısrarla bunun altını çizeceğiz” diye konuştu. 

  • ÖZGÜR ÖZEL, CHP MANİSA İL ÖRGÜTÜYLE TBMM’DE BİR ARAYA GELDİ

    ÖZGÜR ÖZEL, CHP MANİSA İL ÖRGÜTÜYLE TBMM’DE BİR ARAYA GELDİ

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM’de CHP Manisa İl ve İlçe Örgütleriyle bir araya geldi.

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP Manisa İl ve İlçe Örgütlerini TBMM’de ağırladı. Ziyarette CHP Yunusemre İlçe Başkanı Mehmet Aslan, Özel’e bir duvar saati hediye etti. Özel’in ziyaretle ilgili sosyal medya hesabından bugün yaptığı paylaşım şöyle:  

    “Manisa İl Başkanımız Ferdi Zeyrek ve aralarında 27 yaşındaki en genç ilçe başkanlarımız Mert Özkösemen ve Mehmet Aslan’ın da bulunduğu ilçe başkanlarımız ile TBMM’de bir araya geldik.”