Blog

  • BAYRAKLI’YA 4,5 YILDA 350 BİN TON ASFALT

    BAYRAKLI’YA 4,5 YILDA 350 BİN TON ASFALT

    Bayraklı’da yol yenileme, kaldırım ve kilit parke çalışmalarını aralıksız sürdüren Bayraklı Belediyesi, son 4,5 yılda ilçe geneline 350 bin ton asfalt döktü, binlerce metre kare kilit parke ve bordür döşedi. Başkan Serdar Sandal, “İzmir’in kalbi Bayraklı, sadece kültür-sanatta, eğitimde, sporda, sağlıkta değil, fiziki yatırımlarda; yolları, parkları, meydanları, kavşakları ve sosyal tesisleriyle de örnek ilçe oldu” dedi.

    İlçede yol-kaldırım düzenleme, bakım, onarım ve yenileme seferberliği çerçevesinde Bayraklı Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü ve İzmir Büyükşehir Belediyesi ekipleri, son 4,5 yılda ilçenin cadde ve sokaklarına 350 bin ton asfalt serdi. Vatandaşların günlük yaşamını kolaylaştırmak için zamanla eskiyen, bozulan yollarda yenileme çalışmalarını sürdüren ekipler, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İZBETON’un da destekleriyle, asfaltın yanı sıra yaya yolları ve tali araç yolları başta olmak üzere, ilçenin tüm sokaklarına 28 bin metrekare kilit parke döşedi.İhtiyaç duyulan tüm bölgelerde, toplamda 15 bin metre bordür, 15 bin metre de çim bordürü uygulaması yapıldı. Bayraklı’yı güzelleştirmek ve geliştirmek adına, ilçenin her sokağında eşzamanlı yürütülen çalışmalar, vatandaşlar tarafından da memnuniyetle karşılandı.

    “BAYRAKLI’YI İZMİR’İN KALBİ YAPTIK”

    Göreve geldiği günden bu güne ilçenin temel sorunlarına kalıcı çözümler üreten, bu kapsamda altyapı ve üstyapı çalışmalarını aralıksız sürdüren Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, “Verdiğimiz sözleri tutuyoruz. ‘Çözüm için buradayız’ dedik ve geldiğimiz noktada pandemi, deprem, sel ve ekonomik krize rağmen hiçbir yatırımımızdan kaçınmadık. Ülkemizin yükselen değeri Bayraklı’yı İzmir’in kalbi yaptık. Sadece kültür-sanatta, eğitimde, sporda, sağlıkta değil, fiziki yatırımlarda; yolları, parkları, meydanları, kavşakları ve sosyal tesisleriyle de örnek ilçe olduk. Geleceğin modern Bayraklı’sı için her alanda çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

  • ALANYA SAPADERE İPEK EVİ HEM ÜRETİM HEM EĞİTİM MERKEZİ OLACAK

    ALANYA SAPADERE İPEK EVİ HEM ÜRETİM HEM EĞİTİM MERKEZİ OLACAK

    Antalya Büyükşehir Belediyesi, Alanya ilçesi Sapadere Mahallesi’ni ipek böcekçiliği üretim merkezi yapma hedefiyle eksi köy okulunu restore ederek, İpek Evi Üretim Merkezi’ne dönüştürdü. Merkezde, yeniden dokuma tezgâhlarına oturacak Sapadereli kadınlar, hem üretim yapacak hem de aile bütçelerine katkı koyacak.

    Antalya Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Daire Başkanlığı, atıl köy okullarını tadilattan geçirerek, yörenin üretim modeline göre, üretim ve tarımsal eğitim merkezlerine dönüştürüyor. Bu kapsamda Büyükşehir Belediyesi tarafından Alanya Sapadere Mahallesi’nde ipek böcekçiliği kültürünü yeniden canlandırmak, bölgede istihdamı artırarak köylere geri dönüşe katkı sağlamak için önemli bir projeyi hayata geçiriliyor.

    ATIL KÖY OKULU ÜRETİM MERKEZİNE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ

    Sapadere Mahallesi sakinlerine ilk olarak iki yıl üst üste dut fidanı desteği veren Antalya Büyükşehir Belediyesi, daha sonra da mahallenin kullanılmayan atıl durumdaki okul binasını baştan sona yenilenerek İpek Evi Üretim Merkezi’ne dönüştürüldü. İpek Evi’nde eğitim salonu, el işi ve dokuma atölyeleri, müze, ipek böceği besleme odası, paketleme odası ve idari birimler yer alıyor. Saparede İpek Evi’nde, ipek böceği yetiştiriciliği, kozanın işlenmesi ve ipek kumaş yapımı eğitimleri verilecek. Sapadere Mahallesi’nde geçmişi Cumhuriyet’in ilk yıllarına dayanan ipek böceği yetiştiriciliği ve dokumacılığı kültürü Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin projesiyle yeniden hayat bulacak.

    “GEÇMİŞTE BÖLGEDE İPEKBÖCEĞİ YETİŞTİRİCİLİĞİ VE DOKUMACILIĞI ÇOK YAYGINMIŞ”

    Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Daire Başkanlığı Bitkisel Üretim ve Eğitim Şube Müdürlüğü’nde görevli Ayşenur Özdoğan Gülmez, Sapadere’nin dünyada birinci sınıf ipek kozası yetiştirilebilen verimli bölgelerden biri olduğunu kaydederek, “Geçmişte bölgede ipekböceği yetiştiriciliği ve dokumacılığı çok yaygınmış. Bu bölgede çokça bilinen, halkımızın belli kesiminin geçimini sağladığı ve bu sayede çok sayıda kadın çalışarak emekli olmayı başarmış. Yıllar içinde bölge göç verdiği için de bu güzel kültür azalmış. 50 yıllık eski köy okulu tadilatla yenilendi. İpek Evi, bölge halkına bir istihdam sağlayacak ve bu kültür yeniden canlanacak” dedi.

    “MESLEK YENİDEN CANLANACAK, YENİ NESİLLER ÖĞRENECEK”

    Sapadere Mahalle Muhtarı Hamit Baç, eskiden bölgede çok yaygın olan ipek böceği yetiştiriciliği ve dokumacılığının yeniden yaşatılacağı için mutlu olduklarını söyleyerek “Köyümüzün okulu atıl durumdaydı. Büyükşehir Belediyesi hem okulu yenileyerek burayı bir üretim ve sergi merkezine dönüştürdü, hem de halkımıza bir istihdam kapısı açtı. Bu meslek yeniden canlanacak, yeni nesiller öğrenecek. Büyükşehir Belediye Başkanımız Muhittin Böcek’e verdiği destekten dolayı mahallem adına çok teşekkür ederim” dedi.

  • İZMİR’DE AKILLI SAYAÇ DÖNEMİ BAŞLIYOR

    İZMİR’DE AKILLI SAYAÇ DÖNEMİ BAŞLIYOR

    İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, ‘akıllı sayaç’ uygulamasını hayata geçiriyor. Hassas ölçüm yapan akıllı sayaçlar sayesinde abonelerin su saatleri artık uzaktan okunabilecek.

    Altyapı yatırımlarını hız kesmeden sürdüren İZSU Genel Müdürlüğü, abonelik hizmetlerine teknolojik gelişmeleri de yansıtıyor. Aralık aynı itibariyle dijital fatura uygulamasını başlatan İZSU, yenilikçi bir uygulamaya daha imza atarak, abonelerine akıllı sayaçlarla hizmet vermeye başlayacak. 

    GÜZELBAHÇE, URLA, IŞIKKENT PİLOT BÖLGE

    2024 yılının Şubat ayında pilot bölge olarak seçilen Güzelbahçe, Urla ve Bornova Işıkkent’te yeni uygulamanın devreye girmesiyle birlikte İZSU, abonelerin su saatlerini uzaktan okuyarak faturalandırabilecek. Akıllı sayaçların devreye girdiği bölgelerde tüm abonelerin su saatleri akıllı sayaçlarla değiştirilecek. İZSU, bu yenilikçi uygulamayı en kısa sürede kent geneline de yaymayı hedefliyor. 

    Hassas ölçüm yapan akıllı sayaçlar, tuttuğu verileri bölgedeki alıcıya gönderiyor ve yapılan alınan verilen aracılığıyla anlık olarak İZSU Genel Müdürlüğü’nün sunucularına iletiliyor. Akıllı sayaç ile uzaktan okuma, açma-kapama işlemleri yapılabilirken; su kaçakları da vakit kaybetmeden tespit edilebiliyor. 

    Akıllı sayaç uygulamasıyla yakıt tüketimine bağlı karbon ayak izi ciddi oranda azalırken, özellikle erişimin zor olduğu bölgelerde sayaç okumadan doğan iş yükünün de önüne geçilecek. Akıllı sayaç uygulamasından yararlanan aboneler www.izsu.gov.tr web sayfası ya da mobil uygulama üzerinden kullanım verilerini takip edebilecek.  

  • AP RAPORTÖRÜ AMOR: “TÜRKİYE’DE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜYLE İLGİLİ DEĞİŞİM YOK VE EKSİKLİKLER VAR. HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ KONUSU, BİZİM TEMEL KAYGILARIMIZI OLUŞTURUYOR”

    Haber: ÇAĞATAN AKYOL – Kamera: SADIK KARAKULOĞLU

    Avrupa Parlamentosu (AP) Raportörü Nacho Sánchez Amor, parlamentonun Türkiye Daimi Raportörü sıfatıyla Türkiye’de yaptığı 4 günlük ziyarete ilişkin “Temel görevim ve işlevim, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik süreci. AB üyelik sürecinin özünü de insan hakları ve hukukun üstünlüğü oluşturuyor. Bu konuda, hukukun üstünlüğüyle ilgili bir değişimin olmadığı ya da değişim alanında eksiklikler olduğunu ifade etmem lazım. Hukukun üstünlüğü konusu, bizim temel kaygılarımızı oluşturuyor” açıklamasını yaptı.

    AP üyesi Nacho Sánchez Amor, AP Türkiye Daimi Raportörü sıfatıyla 2 Aralık’tan bugüne Türkiye’de bir dizi ziyaret gerçekleştirdi. AP’nin Türkiye’ye ilişkin son yıllık raporunun geçen eylül ayında onaylanmasından bu yana ilk kez gerçekleştirilen ziyarete ilişkin Amor bugün basın toplantısı düzenledi. İstanbul Şişli’deki Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Akademi ofisinde düzenlenen toplantıda Amor, ziyaretine; gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak için Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri’nin nöbetini izleyerek başladığını söyledi. Türkiye Belediyeler Birliği’nin Kayseri’deki yerel forumuna, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’ne (TÜSİAD) gittiğini ve dün de İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu ziyaret ettiğini belirten Amor, son olarak da İspanya Büyükelçiliği’nin davetiyle Dış İlişkiler Forumu’na katıldığını anlattı.

    “GALATASARAY MEYDANI’NDAKİ ANIT SÜREKLİ POLİS ABLUKASINDA”

    Temel görevinin ve işlevinin, Türkiye’nin AB’ye üyelik süreci olduğunu vurgulayan Amor, şunları söyledi:

    “Bununla ilgili çalışmalar görevimin özünü, esasını oluşturuyor. Bu AB üyelik sürecinin özünü de insan hakları ve hukukun üstünlüğü oluşturuyor. Maalesef bunu söylemek durumundayım. Bu konuda, hukukun üstünlüğüyle ilgili bir değişimin olmadığı ya da değişim alanında eksiklikler olduğunu ifade etmem lazım. Bu hukukun üstünlüğü konusu, bizim temel kaygılarımızı oluşturuyor. Cumartesi günü Cumartesi Anneleri’nin buluşmasının olduğu yerde, Galatasaray Meydanı’nda çok sembolik bir durum var. Orada, Cumhuriyetin 50’nci yılı vesilesiyle olan bir anıt var ve bu anıt sürekli bir polis ablukasında. Türkiye’de yaşananlarla ilgili durumu düşündüğümüzde dediğim gibi son derece sembolik bir duruma işaret ediyor. Cumartesi Anneleri’nin buluşmasından sonra onların derneğinde yaptığım ziyarette şunu söyledim. ‘Bugün buraya Cumartesi Anneleri’nin hakikat ve adalet arayış yolundaki çabaları için dayanışmak üzere geldim ama aynı zamanda da Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uyulmasıyla ilgili kurumsal bir meseleden dolayı da buradayım’ dedim.

    “TÜRKİYE, HUKUK STANDARTLARININ DIŞINDA”

    Cumartesi Anneleri’nin durumuyla ilgili bana ulaşan raporlardan bir tanesinde bir kolluk görevlisinin ifadesi var. Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla ilgili, yani herkesin, Türkiye’de bulunan bütün kamu otoritelerinin Cumartesi Anneleri’nin etkinliğini gerçekleştirmesine yönelik, gerekli düzenlemeleri yapmasına yönelik kararını gördüğünde kolluk görevlisi, polis diyor ki ‘Burayı biz idare ediyoruz’. Bu yine bir diğer sembolik durum. Çünkü tek bir polis görevlisi, tek bir kolluk görevlisi, Anayasa Mahkemesi’nin kararına bu şekilde itiraz edebiliyorsa burada hukukun üstünlüğü ya da yargıyla ilgili yaşanan krize yönelik derin bir anlam çıkıyor. Mevcut durumu da düşündüğümüzde, yani Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi üyelerine yönelik şikâyette bulunma durumunu değerlendirdiğimizde burada, Türkiye’deki mevcut durumun ne kadar standartların dışında olduğunu görebiliyoruz.

    “TÜRKİYE-AB AÇISINDAN YENİ BİR ALANA GEÇİŞE İŞARETLER OLABİLİYOR”

    İnsan hakları ile ilgili bir diğer konu, bugün burada TGS’deyiz. TGS’ye bir kez daha beni burada ağırladığı için teşekkür ediyorum. Yarın Diyarbakır’da üç gazeteci Abdurrahman Gül, Dicle Müftüoğlu ve Sedat Yılmaz, mesleki faaliyetleri nedeniyle yine her zamanki bir ithamla, yani bir örgüte yardım ve yataklık etme iddiasıyla mesleki faaliyetleri nedeniyle hakim karşısına çıkacak. Şimdi iki örnek verdim ama bunun gibi çokça örnek var. Gazetecilere, LGBTİ+’lara, siyasetçilere, her alandan aktivistlere, milletvekillerine yönelik böylesi tacizlerin devam ettiği çokça örnek var. Türkiye, Avrupa Birliği’nin siyasi sürecine dahil oldu. Yani Türkiye, Avrupa Birliği’ne girmekle ilgili siyasi istişareler sürecine dahil olmak istiyorsa bu hususu dikkatlice gözden geçirmesi gerekiyor. Mevcut durumu dikkate aldığımızda Türkiye-Avrupa Birliği açısından yeni bir alana, yeni bir yöne doğru geçişle ilgili işaretler, emareler olabiliyor. Bununla ilgili öneriler olabiliyor.

    “TÜRKİYE-AB İLİŞKİSİ HÂLÂ KIRILGAN DÜZEYDE”

    Sayın (AB Yüksek Temcilsici) Josep Borrell’in raporu, komisyon olarak hazırladıkları rapor AB Konseyi’ne gidecek ama burada Türkiye’yle ilgili yeni bir iş birliğinin başlamasıyla ilgili umutlar söz konusu. Sayın Borrell’in raporu, Türkiye’nin AB’ye giriş süreciyle ilgili bir rapor değil. Türkiye’nin AB’ye giriş süreciyle ilgili rapor, Avrupa Parlamentosu’nun ve Avrupa Konseyi’nin raporları. Sayın Borrell’in raporu ise bu sürece paralel olarak Türkiye ile yürütülebilecek iş birliğine yönelik. Sayın Borrell’in raporunda şu ifade ediliyor. Kimi ihtilaflara, hemfikir olunmayan hususlara rağmen Türkiye ile AB arasındaki iyi ilişkinin, iş birliğinin mümkün olabildiği kadar devam edebilecek şekilde olması. Burada pozitif adımlar… Örneğin Sayın Cumhurbaşkanı’nın Yunanistan’a yaptığı ziyaret gibi son zamanlardaki olumlu durumlara rağmen bu ilişki hâlâ kırılgan düzeyde.

    “HİÇ KİMSE BİR GECE ‘U DÖNÜŞÜ’ BEKLEMİYOR”

    Türkiye’deki paydaşlarla görüştüğümdeki ilk izlenim şu. Sayın Borrell’in raporuyla ilgili koşulluluk meselesine atıf yapılıyor. Tabii ki bu bahsettiğim rapor, Türkiye ile AB’nin iş birliği bakımından yeni bir alan ya da yeni bir safhaya geçmek, yeni bir tarza geçmek mümkün olabilir mi diye; raporun amacı bu. Öte yandan, hiç kimse bir gecede böylesi siyasi meselelerle ilgili ani bir ‘U dönüşü’ beklemiyor. Biz bu yeni gündemle ilgili tabii ki bir taahhütte bulunma veya bununla ilgili bir izlenim edinme amacındayız. Bunu bulmaya çalışıyoruz. Bahsettiğim Sayın Borrell’in raporu, Türkiye ile ilişkileri daha sürdürülebilir bir ortam yaratmayı, oluşturmayı amaçlıyor. Tam da bu sebeple bahsettiğim rapor, bir anda ani, köklü bir değişiklik yerine ilerlenebilecek bir alana, hatta yönelik atıflarda bulunuyor. Örneğin rapordaki bu ifadelerle ilgili birkaç örnek verecek olursam, ‘Türkiye’nin AB dış ilişkileriyle ilgili süreci daha derinden anlaması veya bu alanda ilerlemek, bu konuyla ilgili gerekli adımların atılması’ gibi ifadeler yer alıyor. ‘Yaklaşımın kademeli olarak ilerlemesi ve bu yaklaşımın adım adım ilerlemesi’ gibi ifadeler yer aldı.

    “AGRESİF VE TEHDİT EDİCİ TONDAN KURTULUNMALI”

    Bir kez daha ifade ediyorum. Raporda yer alan ilerleme hattına yönelik ifadeler; adım atılması, daha derinden anlaşılması, ilerleme katedilmesi, kademeli olarak bu konuda ilerlemelerin görülmesi gibi tüm bunlar, Türkiye ile AB ilişkilerinde yeni bir ton arayışının ifadesi olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla bu gibi konularda köklü veya hızlı bir U dönüşü değil ama ilişkilerde yeni bir ton, yeni bir safha, yeni bir alan bakıyoruz. Raportör olarak kişisel görüşüm ise bu raporda bahsedilen bazı hususları konuşmaya hızlıca başlarsak bu alanda ilerlemek ve bununla ilgili daha yapıcı bir ortam sağlamak mümkün olabilir. Böylesi bir anı momentum yaratarak veya güven hissini yaratarak ortak gündemimize tekrardan dönmek mümkün olabilir. Rapordaki ton, bu hususlardan bir tanesiydi. Şunu kesinlikle biliyorum. Türkiye’nin dış ilişkileriyle ilgili hususların büyük çoğunluğu aslında iç siyasetle alakalı. Türkiye’nin dış politikayla ilgili aldığı kararların çoğunluğunda ‘Bu husus iç politikada nasıl değerlendirilir veya iç kamuoyuna nasıl aktarılır’ hususu düşünülerek bakılıyor dış politika hususlarına. Agresif ton veya tehdit edici tondan kurtulmak lazım hızlı bir biçimde.

    “VİZE SERBESTİSİ SÜRECİ HIZLICA BAŞLAMALI”

    Bence burada ele alınması gereken hususlardan bir tanesi de vize serbestisiyle ilgili sürecin hızlıca başlaması. Bu noktada AB’nin üye devletlerle görüşmelere başlayarak Türkiye’den AB ülkelerine gitmek için başvuran öğrenciler, Avrupa’da ailesinden yaşayan kişilerin olduğu başvurucular veya iş dünyasından insanlarla ilgili vize serbestisi sürecini hızlıca başlatması gerekiyor. Avrupa Yatırım Bankası’nın Türkiye’deki çalışmalarına, operasyonlarına yeniden başlaması hususu da ele alınmalı. Benim görüşüme göre, gümrük birliği anlaşmasının modernleştirilmesi, güncellenmesi hususu da hızlıca başlanılabilecek bir diğer konu. Yine raporda bahsedilen diğer birçok politik veya pratik meseleler, bu ilerlemeyi başlatabilmek için gerekli olan adımları atmak üzere hızlıca ele alınabilecek hususlar. Tabii bunu gerçekleştirmek, sadece raporda yazan hususları ele alıp onunla ilgili değerlendirme yapmak değil ama aynı zamanda haziranda gerçekleşecek Avrupa Parlamentosu seçimleri bağlamında da gerekli.

    “AP SEÇİMLERİ, DAHA SAĞCI BİR ORTAMDA GERÇEKLEŞECEK”

    Bundan kastım, Avrupa Parlamentosu seçimleri daha sağcı bir ortamda gerçekleşiyor olacak gözüküyor. Avrupa Parlamentosu’nun bir sonraki kompozisyonunda daha sağcı bir kompozisyon gerçekleşmesi durumunda hem İslamofobik bir kompozisyon hem de Türkiye karşıtı kişilerin orada yer alması mümkün olabilir. Şu şekilde ifade edeyim, Sayın Borrell’in raporu, -bir kez daha hatırlatmak için söylüyorum- AB üyelik süreciyle ilgili bir rapor değil. Bu rapor, Türkiye’nin AB’ye girmesiyle ilgili temel konuların, çalışmaların özünü oluşturduğunu söyleyen bir iş birliğine yönelik rapor. AB’ye yönelik üyelik süreciyle ilgili hususun yanında AB üyelik süreciyle ilgili ya da üyelik sürecine rağmen yapılabilecek her türlü ilerlemeyi ilişkilerimiz bakımından da bakmaya, yapmaya ve bununla ilgili çalışmaya gayret ediyoruz.

    “DEMOKRASİYE GİDEN KISA YOLLAR YOK”

    Benim bakımımdan AB üyelik süreciyle ilgili de şunu söyleyeyim. AB, demokrasinin merkezi olan bir yer ve bu noktada demokrasiye giden kısa yollar yok. Demokrasiyle ilgili sürecin bir bütün demokrasi standartlarının karşılanmasıyla ve ancak bunların karşılanması durumunda AB üyelik sürecinin gerçekleştirilmesi mümkün. Buradaki ikilem çok kolay aslında. Eğer Türkiye, AB’ye iyi bir komşu olmak istiyorsa izlemesi gereken yol, Sayın Borrell’in raporunda yazan ama Türkiye, AB’ye üye olmak istiyorsa o zaman izlemesi gereken, Avrupa Parlamentosu’nun ve Avrupa Komisyonu’nun raporu olacak. Bunlar iki birbirine paralel husus gibi. Yani iyi bir komşu olmak ve aynı zamanda AB üyesi olmak ama koşulları, standartları ve izlediği yollar birbirinden farklı.”

  • KARŞIYAKA BELEDİYESİ, SOSYAL VE EKONOMİK HAYATA KATKI SUNUYOR

    KARŞIYAKA BELEDİYESİ, SOSYAL VE EKONOMİK HAYATA KATKI SUNUYOR

    Karşıyaka Belediyesi, düzenlediği etkinliklerle hem kentin sosyal yaşamına hem de ekonomik hareketliliğe destek sunuyor.

    Özellikle üretici pazarları ile yerel üretimi destekleyen Karşıyaka Belediyesi, ikinci el pazarları ile yeniden kullanım kültürünün yaygınlaşmasını sağlıyor.

    Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, “Düzenlediğimiz festivaller ile kentin sosyal hayatına, yurttaşlarımızın kaynaşmasına destek sunuyoruz. Kurduğumuz tematik pazarlarla yurttaşlarımızı yerel ürünlere yönlendiriyor, tüketim çılgınlığına karşı da farkındalık oluşturuyoruz” dedi.

    Karşıyaka Belediyesi, 5 yıldır düzenlediği festival ve pazarlarla hem toplumsal hayatın gelişimine katkı sağlıyor hem de kent içinde ekonomik hareketlilik yaratıyor. Yerel üretici pazarında bölgenin tarımsal ürünleri aracılar olmadan direkt tüketici ile buluşturuluyor. Karşıyakalılar gıda ürünlerine daha uygun fiyatla erişirken, üretici de ürünlerini değerinde satma imkanı buluyor. Üretici kadın pazarı ile Karşıyakalı kadınlar hobilerini ekonomik değere dönüştürüyor, âtıl eşyalar ikinci el pazarlarında yeni sahipleriyle buluşturuluyor. Çocuk ikinci el pazarında ise bilinçli tüketim alışkanlıkları kazandırmak amacıyla erken yaşlarda yeniden kullanım kültürünün deneyimlenmesi sağlanıyor. Ege Otları Festivali, Ayaküstü Lezzet Günleri gibi etkinliklerle yörenin gastronomik hazineleri gelecek kuşaklara aktarılıyor. Yerel üretici için ekonomik hareketlilik yaratan etkinliklerle hem Karşıyaka içinden hem de ilçe dışından gelen ziyaretçilerin sosyalleşmesi sağlanıyor. İlkbahar ve sonbahar çiçek festivalleriyle çoğunluğu kadın olan çiçek üreticileri Karşıyaka’da birbirinden güzel çiçeklerini sergiliyor. Balkonlar ve bahçelerin güzelliği festival kapsamında yarıştırılıyor.

    SOSYAL VE EKONOMİK HAYATA KATKI

    Düzenlenen etkinlikler ve pazarlarla hem sosyal hayata hem de ekonomik hayata destek sunduklarını belirten Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Sosyal belediyecilik anlayışıyla Karşıyaka’mızda toplumsal hayatı geliştirmek için çalışıyoruz. Düzenlediğimiz festivaller ile kentin sosyal hayatına, yurttaşlarımızın kaynaşmasına destek sunuyoruz. Kurduğumuz tematik pazarlarla yurttaşlarımızı yerel ürünlere yönlendiriyor, tüketim çılgınlığına karşı da farkındalık oluşturuyoruz. Özellikle planlı tüketim ve bilinçli tüketim konularını çok önemsiyoruz. Yerel üreticinin aracı olmadan tarımsal ürünlerini Karşıyakalılara ulaştırdığı pazarlarımız var. Asıl amaç binlerce kilometre öteden bir tarımsal ürünü taşımak yerine zaten bölgemizde bulunan ürünler hakkında farkındalık oluşturmak, üreticiyi desteklemek, tüketiciyi bilinçlendirmek. İkinci el pazarlarıyla da tüketim çılgınlığına dur diyecek adımlar atıyoruz. Akıllardaki atık algısını değiştiriyor, âtıl olan eşyaların yeniden kullanıma sunulmasını sağlıyoruz. Festivallerle de hem yerel üreticiyi destekliyor hem de yurttaşlarımızın sosyal hayatına katkı sunuyoruz. Yoğun ilgi gören bu etkinliklerimizin başka yerel yönetimlerce de uygulanmaya başlandığını görmek mutluluk veriyor. Tüm çabamız sürdürülebilir bir gelecek, huzurlu ve sağlıklı bir toplumsal hayat için” diye konuştu.

  • BUCA BELEDİYE BAŞKANI KILIÇ: BÜTÇEDE, EN BÜYÜK PAYI FEN İŞLERİNE VERDİK. 2024 YILI İÇİN FEN İŞLERİ ÇALIŞMALARINA 440 MİLYON 360 BİN LİRA AYRILDI

    BUCA BELEDİYE BAŞKANI KILIÇ: BÜTÇEDE, EN BÜYÜK PAYI FEN İŞLERİNE VERDİK. 2024 YILI İÇİN FEN İŞLERİ ÇALIŞMALARINA 440 MİLYON 360 BİN LİRA AYRILDI

    Buca Belediye Başkanı Erhan Kılıç, “Buca Fen İşleri, 2019 yılından bugüne 265 bin metrekare parke taşı döşedi. Asfalt çalışmaları kapsamında 160 bin metrekare asfalt serme, 125 bin metrekare asfalt yama yapıldı. 40 bin metretül bordür taşla kaldırım çalışması gerçekleştirildi. Ayrıca, otopark sorunu yaşanmaması için ilçeye 73 yeni araç park alanı kazandırıldı. Bütçede, en büyük payı fen işlerine verdik. 2024 yılı için fen işleri çalışmalarına 440 milyon 360 bin lira ayrıldı” dedi.

    İzmir Buca Belediye Başkanı Erhan Kılıç, bugün kentin fen işleri karnesini açıkladı. Kılıç, şunları söyledi:

    “Buca Fen İşleri, 2019 yılından bugüne 265 bin metrekare parke taşı döşedi. Asfalt çalışmaları kapsamında 160 bin metrekare asfalt serme, 125 bin metrekare asfalt yama yapıldı. 40 bin metretül bordür taşla kaldırım çalışması gerçekleştirildi. Ayrıca, otopark sorunu yaşanmaması için ilçeye 73 yeni araç park alanı kazandırıldı. Bütçede, en büyük payı fen işlerine verdik. 2024 yılı için fen işleri çalışmalarına 440 milyon 360 bin lira ayrıldı. Her kuruşu, Bucalılara hizmet için harcadık. Kentli haklarının herkese eşit ve adil olarak dağıtıldığı bir Buca isteğiyle aralıksız çalıştık. Fen işleri mesaimiz göreve geldiğimiz ilk günden beri kesintisiz sürüyor. 2019 yılından beri ilçemizde neredeyse girilmedik mahalle bırakmadık. Adnan Kahveci Caddesi’ni kesintisiz ulaşıma açtık; ilçemize yeni yollar kazandırdık. Özellikle ilçe merkezimizde tüm Bucalıların ortak kullanımında olan sokaklarımıza kilit parke taşı döşedik; kaldırımlarını yeniledik. Buca’da yaşadığımız yüzyıla yakışır kentsel yaşam alanları yaratmak adına çalışmalarımız aralıksız sürecek.”

     

  • İZMİT BELEDİYESİ’NİN OTİZM SPOR VE YAŞAM EVİ, GÖLCÜK’TEN GELEN ÖĞRENCİLERİ AĞIRLADI

    İZMİT BELEDİYESİ’NİN OTİZM SPOR VE YAŞAM EVİ, GÖLCÜK’TEN GELEN ÖĞRENCİLERİ AĞIRLADI

    İzmit Belediyesi Otizm Spor ve Yaşam Evi, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla Gölcük Yaşama Sevinci Özel Eğitim Uygulama Okulu öğrencilerini misafir etti.

    3 Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında, birçok farkındalık etkinliğine imza atan İzmit Belediyesi, özel gereksinimli bireyleri kaynaştırmak üzere Otizm Spor ve Yaşam Evi’nde etkinlik düzenledi. Gölcük Yaşama Sevinci Özel Eğitim Uygulama Okulu öğrencileri ile Otizm Spor ve Yaşam Evi öğrencilerinin buluştuğu etkinlik renkli görüntülere sahne oldu.

    Farkındalık oluşturmak adına düzenlenen etkinlik kapsamında, özel gereksinimli çocuklar mini golf etkinliğiyle keyifli anlar yaşarken her iki merkezin öğretmenleri arasında verilen hizmet noktasında bilgi alışverişi yapıldı. Etkinliğin ardından İzmit Belediyesi Engelli Birimleri adına Gölcük Yaşama Sevinci Özel eğitim Uygulama Okulu Müdür Yardımcısı Mesut Kuş’a plaket takdim edildi.

     

  • SİNOPLU EMEKLİ VATANDAŞ TÜRE: “YENİ YILDA EMEKLİ MAAŞININ EN AZ ASGARİ ÜCRETİN ÜZERİNDE OLMASI GEREKİYOR”

    MUSTAFA USTA
    Sinoplu emekli vatandaş Fatih Türe, “Emekli maaşı 2002 yılında bu hükümetin ilk geldiği dönemde asgari ücretin 3 katıydı. 187 lira asgari ücretti, 500 küsür lira da emekli maaşıydı. Sonuç ortada. Yeni yıl için emekli maaşının en azından asgari ücretin üzerinde olması gerekiyor” dedi. Emekli İbrahim Gündoğdu ise; “Ben de emekliyim ama çalışıyorum. Herkes çalışıyor çünkü para yetmiyor. Bir ev kirası nereden bakarsan 9-10 bin lira civarında. Bu adam ne yiyecek, ne içecek? Yukarıdakiler bunu düşünmüyorlar mı” diye konuştu.

    Türkiye’de yaşlı nüfus oranının en yüksek olduğu illerden olan Sinop’ta, yeni yılda maaşlara yapılacak zam öncesi emekli vatandaşlar geçinemediklerini belirterek maaş zamlarıyla ilgili beklentilerini dile getirdi.

    “EMEKLİ MAAŞI 2002 YILINDA BU HÜKÜMETİN İLK GELDİĞİ DÖNEMDE ASGARİ ÜCRETİN 3 KATIYDI”

    Sinoplu emekli vatandaş Fatih Türe, şöyle konuştu:

    “Sinop’ta geçinmek zor. İş sahası çok az olduğu için sıkıntı büyük. Kısır bir memleket. Genç bir emekli olarak söylüyorum, emekli maaşı 2002 yılında bu hükümetin ilk geldiği dönemde asgari ücretin 3 katıydı. 187 lira asgari ücretti, 500 küsür lirada emekli maaşıydı. Sonuç ortada. Yeni yıl için emekli maaşının en azından asgari ücretin üzerinde olması gerekiyor. Ben genç emekliyim ama 65 yaş üzerindekini emekliler torununa harçlık verebilmeli, bir üniversite öğrencisine ya da torununa burs verebilmeli veya bir emekli Ağrı’ya, Kars’a, Edirne’ye gelininin ve damadının yanına gidebilmeli.”

    “EMEKLİYİM AMA ÇALIŞIYORUM”

    Sinoplu emekli vatandaş İbrahim Gündoğdu da “Emekli maaşı 20 bin liranın altında olmamalı. Neden? Adamlar geçinemiyorlar. Kimse geçinemiyor. Bende emekliyim ama çalışıyorum. Herkes çalışıyor çünkü para yetmiyor. Bir ev kirası nereden bakarsan 9-10 bin lira civarında. Bu adam ne yiyecek, ne içecek? Yukarıdakiler bunu düşünmüyorlar mı? Bunu bilmiyorlar mı? Bunun hesabını yapmıyorlar mı? Ya da yapıyorlar da kendilerine mi uymuyor? El, insaf. Düşünmek lazım” dedi.

    “ZAMMI VERİYORLAR AMA ZAMMI ALMADAN ARTIŞLAR VERDİKLERİ ZAMMI OLDUĞU GİBİ ALIP GÖTÜRÜYOR”

    Emekli vatandaş İbrahim Göktepe; “Tabii ki memnun değiliz. Şu anda emeklinin maaşı 20, 25 bin lira aralığında olması gerekir. Benim düşüncem bu. Yetmiyor. Bir de kirada oturursan hiç yetmiyor. Her şey ateş pahası. Türkiye’nin gerçeği bu. Zammı veriyorlar ama zammı almadan artışlar verdikleri zammı olduğu gibi alıp götürüyor” diye konuştu.

    “EMEKLİ MAAŞLARININ EN AZ 20 BİN LİRA OLMASI LAZIM”

    Sinoplu emekli vatandaş Erdoğan Doğan; “Emekli maaşları yetmiyor. Hayat şartı zor. Her şey pahalı. 15 tane yumurta 70- 80 lira. Peynirin kilogramı olmuş 250 lira. Zeytin yine 200 lira. Emekli maaşlarının en az 20 bin lira olması lazım. Ev kiraları 12, 13 bin lira. Hayat şartları çok ağır. 1 ekmek olmuş 8 lira. Bir pazara gidiyorsun 1 buçuk, 2 bin lira harcıyorsun” şeklinde konuştu.

    Emekli Zafer Yel ise; “Emekliyi düşünen yok. Herkesin durumu kendine göredir. Sinop’ta biz normal hayatımızı idame ettiriyoruz ama markete gittiğimizde maalesef her şey patlıyor. Pazar da aynı şekilde. Orada da alım gücümüz sıfıra yakın” dedi.

  • “PİYANO SİHİRBAZLARI IL GRANDE PIANO”, 9 VE 10 ARALIK’TA ANTALYA’DA

    “PİYANO SİHİRBAZLARI IL GRANDE PIANO”, 9 VE 10 ARALIK’TA ANTALYA’DA

    23. Uluslararası Antalya Piyano Festivali’nin şehir etkinlikleri devam ediyor. Sırada 9 ve 10 Aralık’taki gösterileriyle “Piyano Sihirbazları Il Grande Piano” var. Yere kurulan ve ayakla çalınan dev klavyeleriyle geçen yılki festivale büyük renk katan Il Grade Piano, 9 Aralık’ta Saat Kulesi’nde, 10 Aralık’ta Alanya Kızılkule’de müzikseverlerle buluşacak.

    Bu yıl 9-22 Aralık tarihleride düzenlenen 23. Antalya Uluslararası Piyano Festivali’nin şehir etkinlikleri tüm hızıyla devam ediyor. Geçtiğimiz hafta sonu Aurelien Froissart’ın halkla iç içe gerçekleştirdiği etkinliklerle tüm Antalya’ya yayılan notalar, bu hafta sonu da dünyada “Piyano Sihirbazları” olarak alınan Il Grande Piano’nun gösterileriyle Antalya’ya renk katacak.

    Yere kurulan, ayakla çalınan ve tuşları bir metre uzunluğunda olan dev klavyeleriyle gerçekleştirdikleri gösterileriyle milyonlarca müziksevere ulaşan Il Grande Piano, hafta sonunda Antalya’daki hayranlarıyla buluşacak. Grup, 9 Aralık Cumartesi günü Saat Kulesi’nde, 10 Aralık Pazar günü ise Alanya Kızılkule’de saat 13.00 ve 15.00’te performanslarını sergileyecek.

    Sosyal medyada gösterileri 600 milyondan fazla görüntülemeye ulaşarak rekorlar kuran grup, bugüne dek 20’ye yakın ülkede performanslarını sergiledi ve milyonlarca müziksevere ulaştı. Geçen yılki festivalde de Antalya’da dinleyicisiyle buluşan Il Grande Piano’nun aynı anda birkaç kişinin çalabildiği ve koreografilerle renklenen performanslarına izleyiciler de eşlik edebiliyor.

  • GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI BÜROKRATININ, KYK ÖĞRENCİ YURDU YERLEŞKESİNDE KENDİSİNE ÖZEL YAPTIRILAN BİR ODADA GÜNLÜĞÜ DOKUZ LİRAYA KALDIĞI İDDİA EDİLDİ… BÜROKRAT, “BEN MÜTEVAZİ BİR İNSANIM” DEDİ

    GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI BÜROKRATININ, KYK ÖĞRENCİ YURDU YERLEŞKESİNDE KENDİSİNE ÖZEL YAPTIRILAN BİR ODADA GÜNLÜĞÜ DOKUZ LİRAYA KALDIĞI İDDİA EDİLDİ… BÜROKRAT, “BEN MÜTEVAZİ BİR İNSANIM” DEDİ

    CEYLAN SAĞLAM

    Gençlik ve Spor Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürü Süleyman Şahin’in, Ankara’daki Tahsin Banguoğlu Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) Erkek Öğrenci Yurdu’nun yerleşkesi içinde bulunan idari binada; “kendisine özel oda yaptırdığı” iddia edildi. ANKA Haber Ajansı’nın ulaştığı belgeye göre, Şahin’in kendisini bir öğrenci odasında kalıyor gibi gösterdiği; böylece günlük 9 liraya, aylık 276 liraya kaldığı belirtildi. Süleyman Şahin, ANKA’nın sorularına “9 liralık bir rakam mı var? Burası misafirhane. Benim dışımda da kalan arkadaşlar var. Ben mütevazi bir insanım. Neyse ücretini ödüyoruz” yanıtını verdi. Yurt idaresi ise “Bizim misafirhanemiz yok, burası öğrenci yurdu” dedi.

    Gençlik ve Spor Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürü Süleyman Şahin’in, Ankara Çankaya ilçesinde bulunan Tahsin Banguoğlu Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) Erkek Öğrenci Yurdu’nda bulunan idari binada kendisine özel oda yaptırdığı öne sürüldü. Yurttaki özel odanın iki odanın yıkılarak birleştirildiği ve bu yapılan özel odanın inşa edildiği öğrenilen bilgiler arasında.

    ANKA Haber Ajansı’nın ulaştığı bilgilere göre Şahin, kaldığı odanın bedelini ödemek için kendisini bir öğrenci odasında kalıyormuş gibi gösterdi ve konaklama için günlük 9 lira, aylık ise 276 lira ödedi. Belgede, 4 Mayıs 2023 ve 6 Temmuz 2023 tarihinde 276 lira ödediği görüldü.

    Süleyman Şahin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzaladığı kararname ile 16 Aralık 2022 tarihinde Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda açık bulunan Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü’ne atandı. Şahin daha öncesinde Bursa Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ve sonrasında Gençlik ve Spor Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapmıştı.

    SÜLEYMAN ŞAHİN ANKA’YA KONUŞTU: “BENDEN ÖNCE YAPILMIŞ BİR MİSAFİRHANE. BENİM DIŞIMDA DA KALAN ARKADAŞLAR VAR”

    Süleyman Şahin, ANKA Haber Ajansı’nın “oda” ile ilgili sorularını yanıtladı. Şahin, “Ben sizi misafir edeyim. Benden önce yapılmış bir misafirhane. Benim dışımda da misafirler kalıyor. Gelirseniz gösteririm. Ben 5 yıldan beri Ankara’dayım, ben kalmıyordum zaten. Ben son bir yıldan beri burada kalıyorum. Bana özel yapılan bir şey yok. Burada yurt müdürümüz size bütün odaları gezdirir” yanıtını verdi.

    Günlüğü dokuz liraya kaldığı iddiası kendisine aktarıldığında ise Şahin, “Hayır, öyle bir şey olur mu? Ücreti neyse, bilmiyorum. Kaldığımız zaman ödüyoruz. 9 liraya nerde, 9 liralık bir rakam var mı? Bunlar çok ayıp şeyler. Burası en standart kamu kurumunun misafirhanesi. Ben mütevazi bir insanım. Kim söylüyorsa çok ayıp” dedi. 

    Kendisinin orada kalmasının, ödeme yapmasının resmi bir işlem olup olmadığının sorulması üzerine Şahin, “Gayri resmi değil tabi. Neyse ücretini ödüyoruz. Kalmadığı günlerin parasını da ödüyoruz. Ben mesela bu hafta 3 gün kaldım, il dışındaydım. 7 günlük para yatırdım” yanıtını verdi.

    Elinde dekont ve kalınan yerin resmi kayıtlarda misafirhane olarak gösterildiğine ilişkin bir belge var mı diye sorulduğunda da “Olmaz mı, bunu yurt idaresinden alabilirsiniz. Bunlar çok ayıp şeyler. En standart misafirhane statüsündeki bir yer” karşılığını verdi. 

    Devlet kayıtlarında misafirhane olarak geçiyor mu diye sorulduğunda da “Geçiyor herhalde. Benden öncekiler de kalıyordu, ben de geldim kaldım. Ben kendime misafirhane açmadım. Bana ‘burada kalacaksınız’ denildi, ben de kaldım. Diğer arkadaşların da odası var. Burası standart devlet kurumunun misafirhanesi. Ücreti mukabilinde gelip kalan arkadaşlarımız var. İl müdürlüklerinden gelen kalan arkadaşlarımız var” dedi.

    YURT YÖNETİMİ: ‘BURADA MİSAFİRHANE YOK’

    ANKA Haber Ajansı, Şahin’in “Burası standart devlet kurumunun misafirhanesi” sözlerini yurt yönetimine de sordu. “Devlet memurları kanununa tabiyiz. Basına izinsiz demeç verme yetkim yok. Genel müdürlükten ya da il müdürlüğünden demeç alabilirsiniz” diyen bir yurt yöneticisi, “Bizim misafirhanemiz yok, burası öğrenci yurdu” dedi.