Blog

  • SABİHA GÖKÇEN BELGESELİ 5 ARALIK’TA ANTALYALILARLA BULUŞTU

    SABİHA GÖKÇEN BELGESELİ 5 ARALIK’TA ANTALYALILARLA BULUŞTU

    Antalya Büyükşehir Belediyesi, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkın tanınmasının 89’uncu yıl dönümü dolayısıyla “Türk Kızı, Gök Kızı, Atatürk Kızı; Sabiha Gökçen” belgesel filminin gösterimini yaptı. Gösterimin ardından yapımcı Gülşah Çeliker ile söyleşi düzenlendi.

    Antalya Büyükşehir Belediyesi, Atatürk Kültür Merkezi’nde, modern Türk kadınını dünyaya tanıtmayı amaçlayan “Türk Kızı, Gök Kızı, Atatürk Kızı; Sabiha Gökçen” belgesel filminin gösterimini yaptı. Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının tanındığı gün olan, aynı zamanda Dünya Kadın Hakları Günü olarak kutlanan 5 Aralık’ta gösterilen belgeselde, dünyanın ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen’in başarı dolu kariyeri ve olağanüstü hayat hikayesi anlatılıyor. Yapımcı-yönetmen, Gülşah Çeliker’in, 5 yıllık bir çalışma sonucunda tamamladığı, 52 dakika uzunluğundaki belgesel filminde, Sabiha Gökçen’in yanı sıra, Cemal Kutay, Ülkü Adatepe, Özden Toker, Şenay Günay ve daha birçok ismin röportajları yer alıyor.

    ATATÜRK’ÜN CUMHURİYETE SAĞLADIĞI KAZANIMLARDAN, ÖNEMLİ ROL MODELLERDEN BİRİ DE SABİHA GÖKÇEN’DİR”

    Belgesel gösteriminin ardından, filmin yapımcısı Gülşah Çeliker ile belgesel üzerine bir söyleşi düzenlendi. Çeliker söyleşide şunları söyledi:

    Çalışmalarımıza başladığımızda Sabiha Hanım’ın hayatıyla ilgili fazla çalışma olmadığını gördük. Hayatını bu kadar dolu dolu yaşamış, Cumhuriyet için bu kadar önemli biri için özenli ve güzel bir çalışma yapmak istedik. Atatürk’ün Cumhuriyete sağladığı kazanımlardan, önemli rol modellerden biri de Sabiha Gökçen’dir. Sabiha Gökçen’in hayatı birçok insana, özellikle de kadınlara ilham olacak bir hayat, biz de onu göstermeye çalıştık. Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne bu fırsatı sağladığı için teşekkür ederim.”

  • TARSUSLU KADINLAR, 5 ARALIK’TA İLK DEFA ANITKABİR’İ ZİYARET ETTİ

    TARSUSLU KADINLAR, 5 ARALIK’TA İLK DEFA ANITKABİR’İ ZİYARET ETTİ

    Tarsus Belediyesi, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü’nde, Türk Kadınlar Derneği iş birliğiyle, daha önce hiç ziyaret etmemiş kadınlar için Anıtkabir gezisi düzenledi. Tarsuslu kadınlar Ankara’da ilk defa Ata’yı ziyaret etti, duygu dolu anlar yaşandı.

    5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü ve Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 89’uncu yıl dönümü dolayısıyla Tarsus Belediye Başkanı Dr. Haluk Bozdoğan, daha önce Anıtkabir’i görmemiş Tarsuslu kadınlar için bir Ankara gezisi düzenledi. Kadın ve Aile Müdürlüğüne Bağlı Kadın Yaşam Destek ve Dayanışma Merkezi koordinesinde Türk Kadınlar Derneği iş birliğiyle gerçekleşen etkinlikte, kadınlar sabah saatlerinde Ankara’ya vardı. Anıtkabir’i ilk defa ziyaret eden kadınlar duygu dolu anlar yaşadı, bu gezi imkânını tanıyan Başkan Bozdoğan’a teşekkür ettiler. Kadınlar, Anıtkabir’in yanı sıra Birinci Meclis ve İkinci Meclis’e de gitti. Gezi turu, Tuz Gölü ziyaretinin ardından son buldu.

    “KADININ SEÇME VE SEÇİLME HAKKINI ANITKABİR’DE KUTLADIK”

    Türk Kadınlar Birliği Derneği Tarsus Şubesi Başkanı Figen Aktan, şöyle konuştu:

    “5 Aralık, kadının seçme ve seçilme hakkını, Anıtkabir’de kutladık. Sevgili Başkanımız Haluk Bozdağ’ın Ankara’yı görmeyen bütün kadınlarımızı, 50 kişi olarak buraya geldik. Türk Kadınlar Birliği Tarsus şubesi olarak Başkanıma çok teşekkür ediyorum. Bütün Türkiye’nin kadın seçme ve seçilme hakkı kutlu olsun.”

    Tarsuslu kadınlar da Anıtkabir gezisine katılma imkanı sunduğu için Başkan Bozdoğan’a teşekkürlerini iletti.

  • DEMİR: “ÜLKEMİZ MAALESEF TÜM ALANLARDA OECD ÜLKELERİ ARASINDA GERİ SIRALARDA YER ALMIŞTIR

    DEMİR: “ÜLKEMİZ MAALESEF TÜM ALANLARDA OECD ÜLKELERİ ARASINDA GERİ SIRALARDA YER ALMIŞTIR

    Türkiye’nin, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından uygulanan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) 2022 raporundaki durumu TBMM’ye taşındı. CHP Ankara Milletvekili Deniz Demir, “Türkiye, matematik alanında 37 OECD ülkesi arasında 32’nci sırada yer aldı. Fen bilimleri alanında 37 OECD ülkesi arasında 29’uncu sırada, okuma becerileri alanında ise 37 OECD ülkesi arasında 30’uncu sırada yer aldı. Ülkemiz maalesef tüm alanlarda OECD ülkeleri arasında geri sıralarda yer almıştır” dedi.

    TBMM Milli Eğitim Komisyonu Üyesi olan Deniz Demir, OECD tarafından uygulanan PISA 2022 raporuna ilişkin açıklama yaptı. Demir, açıklamasında şunları kaydetti:

    “ÜLKEMİZ OECD ÜLKELERİ ARASINDA GERİ SIRALARDA YER ALMIŞTIR”

    “Türkiye, matematik alanında 37 OECD ülkesi arasında 32’nci sırada yer aldı. Fen bilimleri alanında 37 OECD ülkesi arasında 29’uncu sırada, okuma becerileri alanında ise 37 OECD ülkesi arasında 30’uncu sırada yer aldı. Ülkemiz maalesef tüm alanlarda OECD ülkeleri arasında geri sıralarda yer almıştır. Sürekli değişen müfredat ve eğitim sistemi, öğrencilere yeterli imkanların sağlanmaması, 2023 yılında ülkemizde hâlâ okullarda öğretmen, laboratuvar ve eğitim materyallerinde eksiklikler olması AKP’nin eğitime verdiği önemi gözler önüne sermektedir.

    “TÜRKİYE’DEKİ ÖĞRENCİLERİN SOSYO-EKONOMİK DURUMLARININ OECD ÜLKELERİNE GÖRE DÜŞÜK SEVİYEDE OLDUĞU TESPİT EDİLDİ”

    PISA 2022 raporuna göre Türkiye’deki öğrencilerin sosyo-ekonomik durumlarının OECD ülkelerine göre daha düşük seviyede olduğu tespit edilmiştir. Türkiye okuma becerilerinde 2003 yılında 35’inci iken, 2022 yılında 36’ncı, matematik becerilerinde 2003 yılında 33 üncü iken, 2022 yılında 39’uncu, fen becerilerinde ise 2003 yılında 33 üncü iken 2022 yılında 34 üncü olmuştur. PISA uygulamasının gerçek değerlendirmesi tüm ülkeler arasındaki sıralamadır.

    2022 PISA raporunda Türkiye’de öğrencilerin yüzde 33’ü (en büyük pay) sosyo-ekonomik ölçeğin en alt uluslararası seviyesinde yani beşte birlik dilimde yer aldı; bu da onların 2022’de PISA sınavına giren en dezavantajlı öğrenciler arasında olduğu anlamına geliyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu verilerle övünmesi anlaşılır gibi değil.

    “TÜRKİYE’DE YAKLAŞIK HER 10 ÖĞRENCİDEN 3’ÜNÜN OKULDA KENDİNİ YALNIZ HİSSETTİĞİNİ BİLDİRDİĞİ RAPORLANDI”

    Araştırmada Türkiye’de yaklaşık her 10 öğrenciden 3’ünün okulda kendini yalnız, dışlanmış gibi ve okula ait değilmiş gibi hissettiğini bildirdiği ve Türkiye’deki öğrencilerin yüzde 27’sinin zorbalık içeren davranışlardan herhangi birine uğradığını bildirdiği raporlanmıştır.”

  • EGE ÜNİVERSİTESİ HASTANESİ ÇALIŞANI SAĞLIKÇILARDAN HASTANE YÖNETİMİNE KIRMIZI KARTLI PROTESTO: “HAK GASBINI ALIŞKANLIK HALİNE GETİRMENİZE İZİN VERMEYECEĞİZ”

    EGE ÜNİVERSİTESİ HASTANESİ ÇALIŞANI SAĞLIKÇILARDAN HASTANE YÖNETİMİNE KIRMIZI KARTLI PROTESTO: “HAK GASBINI ALIŞKANLIK HALİNE GETİRMENİZE İZİN VERMEYECEĞİZ”

    KERİM UĞUR

    Ege Üniversitesi Hastanesi’nde çalışan sağlık personeli, ek ödeme ve mesai ücretlerini geç ödediği gerekçesiyle hastane yönetimini ‘kırmızı kart’ göstererek protesto etti. Genel İş Sendikası Ege Üniversitesi Hastanesi İş yeri Temsilcisi Şinasi Sevinç, “Emeğimizin karşılığını zaten vermediğiniz gibi hakkımızı gasp etmektesiniz ve biz bu hak gasbını alışkanlığa döndürmenize izin vermeyeceğiz” dedi.

    Ege Üniversitesi Hastanesi’nde çalışan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Birlik Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası (Birlik Sağlık Sen) ve Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Genel Sağlık İş) üyesi sağlık çalışanları, maaşlarını ve ek ödeme ücretlerini geciktirdiği gerekçesiyle hastane yönetimini protesto etti. Poliklinikler önünde toplanan sağlıkçılar başhekimlik binasına kadar yürüdü.

    Genel Sağlık İş, SES İzmir 2’Nolu Şube ve Birlik Sağlık Sen adına hazırlanan ortak basın açıklaması Ege Üniversitesi Hastanesi Başhekimlik binası önünde Genel İş Sendikası Ege Üniversitesi Hastanesi İşyeri Temsilcisi Şinasi Sevinç tarafından okudu. 

    Sevinç açıklamada şunları söyledi:

    “Yıllardır her toplu görüşme ve zam döneminde ısrarla yoksulluk sınırı üzerinde tek kalem maaş talebimizi duyurmaya çalışmaktayız. Maaş, temel ek ödeme, teşvik ek ödemesi, icap nöbeti ve nöbet ücreti adı altında parça bölük ödemelerinizin hepsi toplansa bile yoksulluk sınırının altında kalmaktadır. Tek kalem maaş talebimizi karşılamadığınız gibi bir de emeğimizin karşılığı dahi olmayan bu hak edişlerimizi farklı farklı zamanlarda vermektesiniz. Ülkemizin içinde bulunduğu ağır ekonomik koşullarda maaşlarımız asgari ücrete neredeyse yaklaşmış maaşlarımızdaki artışlar asgari ücret zamlarının da altında kalmıştır. Çıkardığınız genelge ‘Nöbet ücretleri ve ek ödemeler takip eden bir sonraki ay içerisinde ödenir’ dediği halde ikinci ay gelmesine rağmen ödemelerimiz yapılmamıştır. Emeğimizin karşılığını zaten vermediğiniz gibi hakkımızı gasp etmektesiniz ve biz bu hak gasbını alışkanlığa döndürmenize izin vermeyeceğiz.

    “SUDAN BAHANELERLE OYALIYORSUNUZ”

    Bizler de her yurttaş gibi; evimizin kirasını ödüyoruz, çocuklarımızı sağlıklı beslemeye çalışıyoruz, çocuklarımızın eğitim masraflarını karşılamaya çalışıyoruz, kredi kartı, vergi, faturalarımızı ödüyoruz. İnsanca yaşamaya çalışıyoruz. Ve bütün bu temel ihtiyaçlarımızı karşılarken zorlanıyoruz. Ödemelerimizi geciktirirsek faiz ödemek zorunda kalıyoruz. Bizlerin her ay ödemeniz gereken hak edişlerimizi zamanında ödememekte, sudan bahanelerle bizleri oyalamaktasınız. Bizler sadaka değil emeğimizin karşılığını istiyoruz.

    “YA GÖREVİNİZİ YAPIN YA DA İSTİFA EDİN”

    Bizler geçinemiyoruz. Sizlerin zamanında ödemediğiniz ücretler yüzünden fazla fazla faiz ödüyoruz. Bu hastanede hizmeti üreten bizleriz. Bize yasal olarak verilmesi gereken ücretleri zamanında ödemek hastane idaresinin görevidir. Her ay ödemeleri ileriye ötelemeyi gelenek haline getiren hastane idaresini görevini ve gereğini yapmaya davet ediyoruz. Görevlerini yapamayacaklarsa istifaya davet ediyoruz”

    TALEPLERİNİ SIRALADILAR

    Sağlıkçılar hastane yönetiminden taleplerini ise şu sözlerle sıraladı:

    “Talebimiz, ekim ayı nöbet ücretlerinin faiziyle hesaplanarak tarafımıza ödenmesidir. Kasım ayından itibaren her ay, insan onuruna yaraşır yaşayabilmek için, çocuklarımızın geleceği için, emeğimizin karşılığının en düşüğü yoksulluk sınırı üzerinde tek kalemde ve aynı zamanda ödemesinin yapılmasıdır. Hakkımız olan ödemeleri düzenli olarak almak için tüm yasal ve demokratik haklarımızı kullanma kararlılığında olduğumuzu, haklarımızın sonuna kadar takipçisi olduğumuzun bilinmesini istiyoruz”

    “KANUNU TANIMIYORLAR”

    Öte yandan basın açıklamasına katılan Birlik Sağlık Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol ise sağlıkçılara destek açıklaması yaparak “Şu an buradaki sıkıntı üniversite hastanesinde çalışan sağlık personellerimizin ek ödemelerinin ve mesailerinin geç ödenmesi sorunu. Kanunen deniyor ki takip eden ay içerisinde ödemeler yapılır. Ancak arkadaşlarımızın iki üç ayı geçmesine rağmen hala ödemeleri yapılmıyor. Ama tüm bunlara rağmen maalesef hastane yönetimi sendikaları muhatap alıp görüşme bile yapmıyor. Bununla ilk dört tane başbakanlık genelgesi var. 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası var. Hastanelerin İK amirleri mutlaka sendika temsilcileri ile görüşmek zorundadır. Keyfi değil zorunluluktur bu görüşmeler. Bu arkadaşlar kanunu tanımıyorlar ve burada yetkili olan sendikaların ya da sarı sendikaların maalesef her geçen gün sayısı da artmakta bunlara rağmen bu arkadaşlar da bu alana gelmiyorlar. Burada kimse kanun tanımamazlık yapamaz. Sizler idareciler olarak bugün varsınız yarın yoksunuz ama bu arkadaşlarımız doktoruyla, hemşiresiyle, teknisyeniyle ve memuruyla yıllardan beri burada yarında var olacaklar” diye konuştu.

    Açıklamanın sonunda sağlıkçılar yanlarında getirdikleri kırmızı kartları çıkartarak hastane yönetimine kırmızı kart gösterdiler. 

     

     

  • TTB’DEN HATAY RAPORU: “BİNALARIN YIKIMI, ENKAZ KALDIRMA VE GEÇİCİ DEPOLAMA ALANLARINA TAŞINMASI MEVZUATA VE BİLİMSEL KRİTERLERE UYGUN YAPILMAMAKTADIR”

    TTB’DEN HATAY RAPORU: “BİNALARIN YIKIMI, ENKAZ KALDIRMA VE GEÇİCİ DEPOLAMA ALANLARINA TAŞINMASI MEVZUATA VE BİLİMSEL KRİTERLERE UYGUN YAPILMAMAKTADIR”

    Türk Tabipler Birliği (TTB) İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kolu, Hatay Gözlemleri Değerlendirme Raporu’nu yayınladı. Raporda, “Binaların yıkımı, enkaz kaldırma ve geçici depolama alanlarına taşınması ve ayrıştırılması basamaklarının hiçbiri mevzuata ve bilimsel kriterlere uygun yapılmamaktadır. Tozdan kaynaklı sorunların önlenmesi amacıyla ortam ölçümleri ve buna bağlı olarak çalışanların tozun etkilerinden korunmalarını sağlamak için herhangi uygulamaya rastlanmamıştır” denildi.

    Türk Tabipler Birliği (TTB) İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kolu, Hatay Gözlemleri Değerlendirme Raporu’nu yayınladı. Raporda, şu saptamalara ve değerlendirmelere yer verildi:

    “BİNALARIN YIKIMI MEVZUATA VE BİLİMSEL KRİTERLERE UYGUN YAPILMAMAKTADIR”

    “Hem bizim gözlemlerimiz hem de bölgedeki insanların aktarımına göre binaların yıkımı, enkaz kaldırma ve geçici depolama alanlarına taşınması ve ayrıştırılması basamaklarının hiçbiri mevzuata ve bilimsel kriterlere uygun yapılmamaktadır.
    Bölgedeki inşaat ve moloz iş sahalarının tamamında ciddi bir iş yetiştirme baskısı bulunmaktadır. Bu baskı ortamı, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) tedbirlerinin uygulanmasını ve denetlenmesini zorlaştırmaktadır. Bu ortamda çalışmak zorunda kalan İSİG çalışanlarının ciddi stres yükü bulunmaktadır. Yaklaşan yerel seçimin beraberinde getirdiği politik kaygıların işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin göz ardı edilmesine yol açması kabul edilemezdir. İSİG tedbirlerinin uygulanmadığı bu ortamda, meydana gelecek kazaların ve ölümlerin sorumluluğu İSİG çalışanlarında değil, işverenlerin ve devletindir.

    “ÇALIŞANLARIN TOZUN ETKİLERİNDEN KORUNMALARINI SAĞLAMAK İÇİN HERHANGİ UYGULAMAYA RASTLANMAMIŞTIR”

    Çok sayıda inşaat işinin, moloz kaldırma çalışmasının devam ettiği şehir merkezinde gözle görülür bir toz yoğunluğu bulunmaktadır. Kısa, orta ve uzun vadede en önemli tehlikelerden biri olacağı öngörülen hava kirliliğine bağlı sağlık sorunlarının önlenmesine ilişkin ortam ve sağlık gözetimlerinin yapıldığı herhangi bir iş sahası görülmemiştir. Hiçbir çalışma sahasında Tozla Mücadele Yönetmeliği gereği tozdan kaynaklı sorunların önlenmesi amacıyla ortam ölçümleri ve buna bağlı olarak çalışanların tozun etkilerinden korunmalarını sağlamak için herhangi uygulamaya rastlanmamıştır.

    Yıkım ve moloz ayrıştırma süreçlerinin hiçbirinde Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Yönetmeliği’nin gereklerinin yerine getirildiğine dair bir gözlem yapılamamıştır. Çalışma sürecinin hızlandırılması ve özellikle yerel seçimlere kadar bitirilmesi yönündeki yaklaşım sebebiyle bunun yapılamayacağı, konuşulan bütün yetkililer tarafından açıklıkla ifade edilmektedir.

    “SULAMA YAPILMAYAN İŞLEMLER KONUSUNDA YASAL OTORİTELER ŞİKAYET EDİLMESİNE RAĞMEN HİÇBİR SONUÇ ALINMADI”

    Bina yıkımı ve moloz ayrıştırma işlemleri sırasında uygulanabilecek en basit ve somut tedbirlerden biri sulama yapılmasıdır. Hem bizim gözlemlerimizde hem de bölgedeki insanların aktardığına göre bu işlemler sırasında sulama yapılmamaktadır. Bu işlemler sebebiyle şehirde gözle görülür toz bulutları oluşmaktadır. Sulama yapılmayan işlemler konusunda yasal otoritelere şikâyet edilmesine rağmen, hiçbir sonucun alınmadığı bölgedeki insanlar tarafından aktarılmıştır.
    Bölgedeki inşaat ve moloz iş sahalarının, gözlemlendiği kadarıyla tamamında işçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetleri Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri (OSGB) eliyle yürütülmektedir. Sahada iş yapmakta olan yüzlerce taşeron ve bunların anlaştığı bir o kadar OSGB’nin bulunduğu bu ortamda, İSİG hizmetlerinin sadece kâğıt üzerinde görüldüğü, sahada herhangi bir etkisinin olmadığı gözlenmektedir.

    “ÖLÜME YOL AÇACAK İŞ KAZALARINI ÖNLEYECEK TOPLU KORUMA TEDBİRLERİNİN UYGULANMADIĞI GÖZLEMLENMİŞTİR”

    İş makineleri operatörleri çoğunlukla şantiyelerde günübirlik çalışmaktadırlar. İnşaat sahalarına çalışmak üzere giren bu operatörlerin İSİG eğitimi alıp almadıklarına, sağlık gözetimlerinin yapılıp yapılmadığına ve uygun kişisel koruyucu ekipmanlarının bulunup bulunmadığına dair kontroller yapılmamaktadır. İnşaat sahalarında, yüksekten düşme gibi gerçekleşmesi durumunda yüksek ihtimalle ölüme yol açacak iş kazalarını önleyecek toplu koruma tedbirlerinin uygulanmadığı gözlemlenmiştir.
    İnşaat ve moloz iş sahalarındaki işçilerin kişisel koruyucu ekipman kullanımında eksiklikler göze çarpmaktadır. İş ayakkabısı bulunmayan, uygun iş eldiveni kullanmayan işçiler gözlemlenmiştir. Hiçbir iş sahasında solunum koruyucu maskelerin kullanıldığı gözlemlenmemiştir. İş makineleri operatörlerinin, sahada çalışırken araç içinde olmalarından ötürü tozdan etkilenmeyeceklerine dair yaygın bir yanlış bilgi olduğu görülmüştür. Bu durum, İSİG eğitimlerinin içeriği, niteliği veya gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda kuşku uyandırmaktadır.

    “DENETİMLERİ YAPILMAYAN BU ÇALIŞMA ORTAMLARINDA GERÇEKLEŞECEK ÖLÜMLER İŞ CİNAYETİDİR”

    Gözlemlediğimiz iş sahalarında, gerçekleşmesi muhtemel iş kazaları ve meslek hastalıkları bizim açımızdan öngörülemez ve önlenemez değillerdir. Denetim sorumluluğu dahil bu iş sahalarının nasıl güvenli hale getirileceği bilinmektedir. Gerekli tedbirlerin alınmadığı ve denetimleri yapılmayan bu çalışma ortamlarında gerçekleşecek ölümlerin iş cinayeti olacağı unutulmamalıdır.”

     

  • EFELER BELEDİYESİ YOL YENİLEME ÇALIŞMALARINI SÜRDÜRÜYOR

    EFELER BELEDİYESİ YOL YENİLEME ÇALIŞMALARINI SÜRDÜRÜYOR

    Efeler Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü, Kuyucular Mahallesi’nin yıpranan yollarının asfaltını yeniledi.

    Efeler Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü ilçedeki yolların bakım, onarım ve asfaltlama çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Kuyucular Mahallesi sakinlerinin sıklıkla kullandıkları yol mevsimsel etkenler başta olmak üzere çeşitli nedenlerle yıprandı. Mahalle sakinleri sorunun çözülmesi için Efeler Belediyesi’ne başvurdu. Vatandaşların talebini yerine getirmek için harekete geçen Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri, yolu asfaltla kapladı.

    İsteklerinin hızlı bir şekilde yerine getirildiği için memnun olan mahalle sakinleri Efeler Belediye Başkanı Mehmet Fatih Atay ve çalışma arkadaşlarına teşekkür etti.

     

  • İZMİR’İN AVRUPA ŞAMPİYONU TAKIMI KUPAYI BAŞKAN SOYER’E TESLİM ETTİ

    İZMİR’İN AVRUPA ŞAMPİYONU TAKIMI KUPAYI BAŞKAN SOYER’E TESLİM ETTİ

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, LEN Kadınlar Challenger Kupası’nı kazanan şampiyon sutopu kadın takımının oyuncularıyla bir araya geldi. Şampiyonluk kupasını kaptan Kübra Kuş’tan teslim alan Başkan Tunç Soyer, “Sizden hep daha fazlasını bekleyeceğiz. Dünya şampiyonluğu istiyorum” dedi.

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, tarihinde ilk kez Avrupa kupalarına katılan ve şampiyonluk kupasıyla dönen İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü sutopu kadın takımını ağırladı. LEN Kadınlar Challenger Kupası’nı kazanan takım şampiyonluk kupasını İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer’e takdim etti.

    Egemenlik Evi’ndeki toplantı salonunda düzenlenen ziyarette İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Ertuğrul Tugay, İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Dairesi Başkanı Hakan Orhunbilge, İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Egeli de yer aldı.

    RÜYA GERÇEK OLDU

    Tarihi başarı elde eden ekibi tebrik eden Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer, “Büyük gurur duyduk. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarihinde bir ilk. Türkiye tarihinde ilk. Siz ne hissediyorsunuz? Çok acayip bir şey olmalı” dedi. Ekip olarak duygu dolu anlar yaşadıklarını belirten Kulüp Başkanı Egeli de, “Büyük bir rüyaydı ama başardık” cevabını verdi.

    DÜNYA ŞAMPİYONLUĞU İSTİYORUM”

    Şampiyon ekip için ortaya yeni bir hedef koyan Başkan Soyer, “Kulüp Başkanımız Hüseyin Egeli sutopu sporuna gönül vermiş bir isim. Büyük bir tutkuyla çalıştılar. Bana da bu güzel hikayenin bir parçası olmak nasip oldu. Bu yüzden çok mutluyum. İzmir Büyükşehir Belediyesi için çok büyük bir gurur. Bize bunu yaşattığınız için hepinizi ayrı ayrı kutluyorum. Sizler tabii ki çok gururlusunuz ama bizleri de çok gururlandırdınız.  Haberi aldığımızda çok sevindik. Bu, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin tarihinde yer alacak bir başarı. Ama hiçbir başarı cezasız kalmaz evlatlar. Bu ne demek biliyor musunuz? Sizden daha büyüğünü, daha fazlasını bekleyeceğiz. Dünya şampiyonluğu istiyorum” ifadelerini kullandı. 

    YATIRIMLAR MEYVESİNİ VERDİ

    Başkan Soyer’in kentte sporu geliştirmek amacıyla öncülük ettiği yatırımlara dikkat çeken Kulüp Yöneticisi Ersan Odaman da, “5 sene önce planladığımız bir başarı esasında. Çok güzel bir başarı oldu. O günden bugüne yaptığımız havuz yatırımıyla da doğru orantılı. Bir havuzumuz oldu sayenizde. Onunla birlikte de bu başarılar geldi” diye konuştu.

    BU DAHA BAŞLANGIÇ

    Gençlik ve Spor Hizmetleri Dairesi Başkanı Hakan Orhunbilge ise “Buna bir başlangıç diyelim. İlk Avrupa kupası ama son olmayacak. Farkındalık da çok yüksek. Herkes büyük bir başarı olduğunu biliyor. Takımın yaş ortalaması 18. Biz sportif altyapıyı iyileştirdikçe daha nice başarılar gelecek” diye konuştu. 

    BU KUPANIN İLK SAHİBİ BİZİZ

    Mutluluk ve gurur duyduklarını aktaran takım kaptanı Kübra Kuş da, “İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak Türkiye adına ilk defa böyle bir başarıya sahip olduk. Bu bizi ekstra mutlu ediyor. Bu kupa ilk defa düzenlendi. İlk sahibinin de bizim olmamız daha çok mutlu etti” dedi.

    Şampiyon ekip ziyarete yönetici, antrenör ve sporcu kadrosuyla katılım sağladı. Buluşmada yöneticiler Ersan Odaman, K. Boğaç Alpugan, antrenörler Evangelos Pateros, Soykan Üstünkar, sporcular Kübra Kuş, İremnaz Karataş, Gülen Selin Yüksel, Hanzade Dabbağ, Zeynep Hepkorucu, Hamiyet Süzmeçelik, Zeynep Vısha, Ceren Bulut,  Eylül Arıcı, Zeynep Simay Erdem, Yağmur Şimşek, Selina Çolak, Dilara Aydınlık, Dilara Buralı, Duru Kaleağası yer aldı.

  • ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ, ANTALYA’DAKİ GÖNÜLLÜ TOPLULUKLARINI BİR ARAYA GETİRDİ

    ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ, ANTALYA’DAKİ GÖNÜLLÜ TOPLULUKLARINI BİR ARAYA GETİRDİ

    Antalya Büyükşehir Belediyesi, 5 Aralık Dünya Gönüllüler Günü’nde Antalya’daki gönüllü topluluklarını bir araya getirdi.

    Antalya Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Dairesi Başkanlığı, 5 Aralık Dünya Gönüllüler Günü’nde Antalya’daki gençlik alanında faaliyet gösteren 37 farklı sivil toplum kuruluşu ve öğrenci topluluğunu bir araya getirdi. Gençleri bir araya getirme hedefiyle Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen “Genç Antalya Gönüllüleri” projesi kapsamında buluşan gönüllüler tanışma fırsatı buldu. Buluşma, Karaalioğlu Parkı Yıldız Kenter Sahnesi’nde düzenlendi.

    “KATILIMCI BELEDİYECİLİK ANLAYIŞI İLE SİVİL TOPLUM KURULUŞU, DERNEKLER VE FARKLI PLATFORMLARDAKİ TOPLULUKLARA ÖNEM VERİYORUZ”

    Gönüllüler Günü’nde konuşan Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Durmuş Ali Arslan, dünyadaki yeni yönetişim modelinde gönüllülerin önemli bir yeri olduğunu söyledi. Gelişen, değişen teknolojiyle gençlerin her platforma fikirlerini paylaşma fırsatı bulduğunu dile getiren Arslan, “Antalya Büyükşehir Belediyesi olarak katılımcı belediyecilik anlayışı ile sivil toplum kuruluşu, dernekler ve farklı platformlardaki topluluklara önem veriyoruz. Bu kuruluşların fikir ve düşüncelerini alıyoruz. Antalya’daki farklı siyasi düşüncede olan genç arkadaşlarımızla Gençlik Meclisi’ni kurduk. Gençlik Meclisi’nden çıkan fikirler doğrultusunda Büyükşehir Belediyesi olarak uygulamaya koyduğumuz projeler oldu. Genç arkadaşlarımız bu etkinliklerde önemli tecrübeler elde ediyor. Biz gençleri, gönüllü kardeşlerimizi her zaman yanımızda görmek istiyoruz. Gençlerin bizleri eleştirmesinden mutlu oluruz. Sizler bunu yaparsanız, gelişmemize, toplumun daha da ileriye gitmesine katkı sağlarsınız” dedi.

    “GÖNÜLLÜ PROJESİ İLE BİRLİKTE YÜZLERCE GENÇ ARKADAŞ TANIDIM”

    Genç Antalya Gönüllü Lideri Mine Nur Demirkıran, gönüllülük projesinde yer almasının hayatına kattığı farklılıkları anlatarak, “Gönüllü projesi ile birlikte yüzlerce genç arkadaş tanıdım. Birçok etkinliğe katılarak sertifika aldım bu benim üniversite sonrasındaki hayatıma önemli katkı sağlayacak. Görev aldığım etkinliklerde edindiğim network ağı ayaklarımın yere daha sağlam basmasını sağladı” ifadelerini kullandı.

  • YENİŞEHİR HALK KART’IN KASIM AYI TUTARLARI YATIRILDI

    YENİŞEHİR HALK KART’IN KASIM AYI TUTARLARI YATIRILDI

    Mersin Yenişehir Belediyesi’nin dar gelirli ailelere nakdi destek sağladığı Yenişehir Halk Kart’ın Kasım ayı tutarları ihtiyaç sahibi vatandaşların hesaplarına yatırıldı. Yenişehir Halk Kart’tan bu ay 854 aile yararlandı.

    Mersin Yenişehir Belediyesi, Yenişehir Halk Kart ile dar gelirli ailelere desteğini sürdürüyor. Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit’in göreve geldikten sonra hayata geçirdiği ve ihtiyaç sahiplerine aylık nakdi destek sağlandığı Yenişehir Halk Kart’ın aylık tutarları kart sahiplerinin hesaplarına yatırıldı. Yenişehir Belediyesinin ihtiyaç sahibi vatandaşların hayatını kolaylaştırmak ve aile bütçelerine katkı sunmak amacıyla hayata geçirdiği Yenişehir Halk Kart’tan bu ay 854 aile yararlandı. Yenişehir Halk Kart sahipleri, her ay kartlarına yatırılan tutarla anlaşmalı yerel esnaftan alışveriş yapabiliyor.

     

  • İMAMOĞLU, BM’NİN DUBAİ’DE DÜZENLEDİĞİ 2023 İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KONFERANSI’NDA KONUŞTU: “İKLİM ADALETİNİ SAĞLAMAK İÇİN DAHA GENİŞ ÖLÇEKLİ KOLEKTİF BİR ÇABA GEREKLİ”

    İMAMOĞLU, BM’NİN DUBAİ’DE DÜZENLEDİĞİ 2023 İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KONFERANSI’NDA KONUŞTU: “İKLİM ADALETİNİ SAĞLAMAK İÇİN DAHA GENİŞ ÖLÇEKLİ KOLEKTİF BİR ÇABA GEREKLİ”

    İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından Dubai’de düzenlenen 2023 İklim Değişikliği Konferansı’nda (COP28) konuştu. Doğayı korumanın topluluklar arasında iş birliğini gerektiren ortak bir çalışma olduğuna vurgu yapan İmamoğlu, “İstanbul, Avrupa’daki şehirler arasında iklim değişikliğinin kıyısal etkilerine karşı en savunmasız şehir olarak tespit edilmiştir. 2023 yılı boyunca, şiddetli kuraklıklara sebep olan tarihi yüksek sıcaklıklar gözlemlenmiştir ve eş zamanlı olarak sellerle mücadele etmiştir. İklim değişikliğine bağlı ekstrem hava koşulları, çoktan İstanbul’un kapısına gelmiştir. İstanbul, iklim değişikliği etkisini azaltmak için önlemler alsa da iklim adaletini sağlamak için daha geniş ölçekli kolektif bir çabanın gerekli olduğunu fark etmemiz gerekmektedir” dedi.

    İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından Dubai’de düzenlenen 2023 İklim Değişikliği Konferansı’na (COP28) katıldı. İmamoğlu, 2 farklı panelde kendisine yöneltilen soruları yanıtladı.

    Expo City’de düzenlenen COP28’in “Yeşil Şehirler: Sürdürülebilir Kentleşme için Finansın Artırılması” konulu panele, İmamoğlu ile birlikte Varşova Belediye Başkanı Rafał Trzaskowski, Fas Guelmim Ouned Noun Bölgesi Başkanı Mbarka Bouaida, Küresel Altyapı Tesisi (GIF) Başkanı Astrid Manroth ve Meridiam CEO’su Thierry Deau katıldı. 

    2 AYRI PANELE KATILIP, SORULARI YANITLADI

    Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Sürdürülebilir Altyapı Yönetici Direktörü Nandita Parshad’ın yönettiği panelde İmamoğlu’na, “İstanbul, diğer şehirlerle benzer, ancak ölçeklerine bağlı olarak daha kompleks, kentsel ve iklimsel sorunlarla yüzleşen küresel bir mega şehirdir. İstanbul, İklim Değişikliği Eylem Planı devam etmekte iken bununla el ele gidecek olan bir Yeşil Şehir Eylem Planı geliştirmektedir. Bu, İstanbul’un yeşil ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmekteki kararlılığına dayanmaktadır. Bu stratejik planların İstanbul’a hem iklim hedefleriyle örtüşen hem de şehir sakinlerinin hayat kalitesini iyileştirecek yatırımlar için finansmana öncelik verme ve erişim sağlamada nasıl yardımcı olacağı konusunda görüşlerinizi bizlerle paylaşabilir misiniz” sorusu yöneltildi. 

    İmamoğlu, bu soruya şu yanıtı verdi: 

    “VİZYONUMUZ, İSTANBUL’U RAY ODAKLI BİR ALTYAPIYA KAYDIRMAKTIR: Sürdürülebilirlik konusunda ivedi ihtiyacı gören İstanbul, dikkatle iki stratejik plan geliştirmiştir: Yeşil Şehir Eylem Planı ve İklim Değişikliği Eylem Planı. Bu girişimler, çevresel anlamda daha bilinçli bir kent peyzajına yol açmayı hedeflemektedir. Planlar, İstanbul’un iklim hedefleri için finansmana erişimini kolaylaştırmada kritik bir rol oynamaktadır. Ayrıca, potansiyel yatırımcılar ve finans kuruluşları için ikna edici belgelerdir. Eylem yol haritamızın İstanbul’un sürdürülebilirlik çalışmalarına nasıl fayda sağladığını sizlere göstermek isterim. Bu, metro sistemimizdeki yakın zamanda gerçekleştirdiğimiz genişlemede açıkça görünmektedir. Öncelikle size biraz bağlamdan bahsetmek isterim. İstanbul, büyük oranda tekerlekli ulaşıma dayanmaktadır. 2019 yılında, çoğunlukla günde 11,7 milyon yolcu taşıyan otobüsler ile birincil toplu taşıma yöntemi otoyollardı. Bu sayı, tüm toplu taşıma yolcularının yüzde 77,1’ini oluşturmaktadır. İstanbul kamu otobüslerinin operatörü İETT, günde 4 milyon seyahati yönetmektedir. Bu sayının diğer Avrupa şehirlerinde benzeri yoktur. İstanbul’u 2050 yılına kadar karbon nötr ve iklim dirençli bir şehre dönüştürme hedefimiz için, sürdürülebilir kentsel hareketliliği başarmamız gerekmektedir. Bu nedenle, vizyonumuz İstanbul’u ray odaklı bir altyapıya kaydırmaktır. İstanbul, kentsel ray ağında, 5 yıldan kısa bir süre içerisinde, yılda ortalama 13 kilometre, toplam 65 kilometrelik muazzam bir genişleme gözlemledi. Bu önemli ilerleme, tamamıyla belediye finansmanının ve insan kaynaklarının odaklı kullanımı sayesinde mümkün olmuştur.”

    YEŞİL TAHVİL İHRACINDA REKOR KIRDIK: Şehirlerin iklim hedeflerini başarmaları için bir finans aracı ‘yeşil tahvildir’. Kasım ayında, 5 yıl vadeli, toplam 715 milyon ABD Doları tutarındaki Türkiye’nin ilk belediye yeşil tahvilini Londra Borsası’nda ihraç etmiştir. Bu sayede Türkiye’nin ‘2023 Yeşil Tahvil’ hedefinin yarısını, bağımsız şekilde başarmış bulunduk. Bu, rekor kıran bir milattır. Ayrıca ülkeye yabancı döviz girişini artırmaktadır. 200’den fazla küresel yatırım kurumunun ilgisini çeken yeşil girişimlerimiz, uluslararası tanınırlık kazanmaktadır. Bu başarılı girişim, daha yeşil ve çevresel anlamda sürdürülebilir İstanbul vizyonumuzun doğrudan sonucudur. Finansman açısından bakacak olursak, daha çok azaltmaya odaklanan projeler, özellikle merkezinde elektrik girişimleri bulunan projeler, daha kolay finansman bulmaktadır. Fakat İstanbul gibi mega şehirler için adaptasyon projelerine öncelik vermek, gün geçtikçe daha çok önem kazanmaktadır. Bu girişimler; sele, susuzluğa ve iklim değişikliğinin gündelik etkilerine karşı altyapının güçlendirilmesini kapsamaktadır. Parklara yapılan yatırımlar, vatandaşlarımızı korumayı hedeflemektedir, ancak mevcut altyapının güçlendirilmesi için finansal desteğe acil bir ihtiyaç vardır.

    İSTANBUL, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN KIYISAL ETKİLERİNE KARŞI EN SAVUNMASIZ ŞEHİR: Bazı şehir ve ülkelerin, diğerlerine nazaran, iklime karşı daha savunmasız olduğu gerçeğini kabul etmemiz gerekmektedir. İstanbul, Avrupa’daki şehirler arasında iklim değişikliğinin kıyısal etkilerine karşı en savunmasız şehir olarak tespit edilmiştir. 2023 yılı boyunca, şiddetli kuraklıklara sebep olan tarihi yüksek sıcaklıklar gözlemlenmiştir ve eş zamanlı olarak sellerle mücadele etmiştir. İklim değişikliğine bağlı ekstrem hava koşulları, çoktan İstanbul’un kapısına gelmiştir. İstanbul, iklim değişikliği etkisini azaltmak için önlemler alsa da iklim adaletini sağlamak için daha geniş ölçekli kolektif bir çabanın gerekli olduğunu fark etmemiz gerekmektedir.”

    “DOĞA DOSTU BİR ŞEHİR VİZYONUNUZ NEDİR” SORUSUNU YANITLADI

    İmamoğlu’nun COP28’de katıldığı diğer panelin konusu ise “Şehirlerde Nesil Yenilenmesi İçin Tohumun Ekilmesi” oldu. BM Çevre Programı İklim İçin Doğa Bölümü Başkanı Mirey Atallah’ın yönettiği panelin diğer konuşmacıları; Bonn Belediye Başkanı Katja Dörner, ABD Seattle Parklar ve Yeşil Alanlar Yöneticisi Anthony-Paul Diaz ve Almanya Federal Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Bakanlığı adına Eyalet Bakanı Jochen Flasbarth oldu. İmamoğlu, panelde kendisine yöneltilen, “İstanbul’un kent doğasını yenilemek için gerçekleştirdiği çalışmalardan bahsedebilir misiniz? Dünyanın farklı noktalarındaki diğer şehirlere örnek olacak doğa dostu bir şehir vizyonunuz nedir” sorusunu da şu şekilde yanıtladı: 

    “İSTANBUL’U DAHA YEŞİL BİR ŞEHRE DÖNÜŞTÜRMEYİ HEDEFLİYORUZ: İstanbul, Avrupa’daki kıyı şehirleri arasında, iklim değişikliğine karşı en çok risk altında bulunan şehirdir. Bu nedenle, İstanbul için özel olarak tasarlanmış çeşitli eylem planını ivedilikle hayata geçirmemiz gerekmekteydi. İstanbul’u daha yeşil bir şehre dönüştürmeyi hedefliyoruz. Bu, temel değerlerimizin üç ana tarafından biridir. 2019’dan bu yana, ‘Yeşil İstanbul’ vizyonunda kararlılığımızı, çok sayıda yeni kent ormanı ve geniş kent parkı açarak göstermekteyiz. İBB, 15 Yaşam Vadisi inşası dahil olmak üzere, 10 milyon metrekareyi aşan bir alanı kaplayan projelere başlamıştır. Ayrıca, 4 milyon metrekareden fazla yeşil alanı yakın zamanda geliştirdik ve kamu kullanımına açtık. 2019 yılında, kentsel yeşil alanlardaki biyolojik çeşitliliği korumak ve arttırmak adına, ‘Yaban İstanbul’ projesi geliştirildi. Yaban hayatını kapsayıcı bu tasarım ve koruma yaklaşımı, vahşi türlerin barındırılması ve korunması gibi ekosistem hizmetleri sağlamayı amaçlamaktadır.

    DOĞAYI KORUMAK, TOPLULUKLAR ARASINDA İŞ BİRLİĞİNİ GEREKTİREN ORTAK BİR ÇALIŞMADIR: Doğayı korumak, topluluklar arasında iş birliğini gerektiren ortak bir çalışmadır. ‘Koru İstanbul’u bu nedenle bir eylem çağrısı olarak başlattık. İsim, Türkçe bir kelime oyunudur. Zira ‘koru’ kelimesi hem korumak hem de fidanlık anlamı taşımaktadır. Akademisyenler, köylüler, meslek odaları ve STK’lar dahil, 525 paydaşı, İstanbul’un yeşil alanlarının ihtiyaçlarını anlamak üzere bir araya getirdik. Ayrıca, kent konseyleri aracılığıyla, şehrimizde doğayı korumak konusunda, İstanbullulardan doğrudan geri dönüş aldık. İstanbul’da, çok sayıda mikro iklimin mevcut olduğu, zengin bir biyolojik çeşitlilik vardır. 2020 ulusal biyolojik çeşitlilik envanteri, şehir ve çevresindeki içbölgede 2500’den fazla flora ve eğrelti türü olduğunu göstermiştir. 7 önemli bitki alanında, 270 nadir ve endemik tür, İstanbul’da barınmaktadır. Doğa, bizlere birbirimize bağlılığımızı hatırlatmada önemli bir rol oynamaktadır. Restorasyon stratejimizin temelinde, ‘dayanışma belediyesi’ felsefemizle örtüşen kolektif bir efor yatmaktadır. Bu ilke, yönetişimde yol göstericimizdir. İstanbul’da, toplum önderliğindeki girişimleri ve kamu katılımını vurgulamak, önceki belediye yönetimlerinin yaklaşımından büyük bir farklılaşma göstermektedir. Bu, iklim değişikliğine adaptasyon sorununa karşı demokratik cevabın önemini kabul eden bir yaklaşımdır. İklim değişikliğini siyasetin dışına çıkarmamız elzemdir. Hepimizin bu sorunla birlikte yüzleştiğimizi hatırlamamız gerekmektedir.”

    “Conference of the Parties”, yani “Taraflar Konferansı” anlamına gelen COP Zirvesi, BM tarafından her yıl düzenlenen uluslararası bir iklim konferansı. Konferansa, 1994’te yürürlüğe giren ve uluslararası bir anlaşma olan, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ni (UNFCCC) imzalayan tüm ülkeler katılıyor.