Blog

  • TTB DUYURDU: CUMA HUTBESİ’NDE DOKTORLARI HEDEF ALAN KAYALAR CAMİSİ İMAMINA 1 YIL 8 AY HAPİS CEZASI VERİLDİ

    TTB DUYURDU: CUMA HUTBESİ’NDE DOKTORLARI HEDEF ALAN KAYALAR CAMİSİ İMAMINA 1 YIL 8 AY HAPİS CEZASI VERİLDİ

    Türk Tabipler Birliği’nin (TTB), Konya Şehir Hastanesi’nde Dr. Ekrem Karakaya’nın öldürülmesini protesto eden hekimleri hedef alan Konya’da Kayalar Camisi imamı hakkındaki suç duyurusunun ardından açılan davada karar çıktı. TTB, “Mahkeme, Türk Ceza Kanunu’nun ‘suç işlemeye tahrik’ başlıklı 214. maddesi uyarınca imamın 1 yıl 8 ay hapis ile cezalandırılmasına karar verdi” açıklamasını yaptı.

    Konya Kayalar Camisi imamı Ahmet Gür, Konya Şehir Hastanesi’nde 6 Temmuz 2022 tarihinde görevi başında katledilen Doktor Ekrem Karakaya için, iki günlük iş bırakma eylemi yapan doktorları cuma hutbesinde hedef almıştı.

    Gür, camiye gelenlere “Sen vardın hastaneden boş döndün. İğne yapılacak, oğlun ölecek elinde. Doktor da dedi, ‘Git bugün grevdeyiz’. Öldürmez misin sen? Dövmez misin? Sövmez misin? Buna fırsat vermeyelim ya. Herkes akıllı olsun kardeşim” diye seslenmişti.

    Bunun üzerine Konya Valiliği ve Diyanet İşleri Başkanlığı İmam Gür hakkında soruşturma başlatmıştı. Açığa alınan imama disiplin cezası verilmişti ve yer değişikliği yapılmıştı.

    TTB de imam Gür hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. TTB, bugün söz konusu suç duyurusunun ardından davanın sonuçlandığını bildirdi. TTB, yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti:

    “Konya 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 28 Kasım 2023’te görülen karar duruşmasında savcılık; sanık imam suçlamayı kabul etmese de ihbar evrakı, açık kaynak araştırma raporu, görüntülü izleme ve çözün tutanağı doğrultusunda ‘alkı kin ve nefrete sürükleme’suçunun sabit olduğunu belirtti ve ceza talep etti.

    Mahkeme de Türk Ceza Kanunu’nun ‘suç işlemeye tahrik’ başlıklı 214. maddesi uyarınca imamın 1 yıl 8 ay hapis ile cezalandırılmasına ve beş yıl denetim süresine tabi olmak kaydıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi.”

     

     

  • ESKİŞEHİR’DE MUHTEŞEM CAZ KONSERİ

    ESKİŞEHİR’DE MUHTEŞEM CAZ KONSERİ

    Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Caz Geceleri’ne bir yenisini daha ekledi. Eylül Ergül With Strings/Yusuf Gençay Project’in sahne aldığı gecede salon tamamen doldu, kapıda uzun kuyruklar oluştu.

    Kontrbasta Anıl Deniz, viyolonselde Güldiyar Balcı, viyolada Yusuf Gençay, kemanda Ezgi Gönlünm Yalçın ve Aycan Demir Küçüközkan, piyano ve vokalde ise Eylül Ergül’ün yer aldığı konserde sanatçılar, Yusuf Gençay’ın düzenlemelerini yaptığı aşk şarkılarını ustalıkla yorumladılar.
    Eylül Ergül’ün Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’e teşekkürüyle başlayan konserde, Ergül’ün parça aralarında eserlerle ilgili bilgi vermesi dinleyicilerin ilgisini hep canlı tuttu; icracıların ustalıkları da gözlerden kaçmadı. Sakin şarkılarla başlayan konserde tempo giderek yükseldi ve konserin sonunda tüm salona coşkulu bir hava hâkim oldu. Bir buçuk saat aralıksız süren konser, müzikseverlerin ayakta alkışlamalarıyla son buldu.

  • ADALET BAKANLIĞI, MANSUR YAVAŞ’IN TOGO KULELERİ RÖPORTAJIYLA İLGİLİ SUÇ DUYURUSUNA VERİLEN TAKİPSİZLİK KARARI İÇİN ‘KANUN YARARINA BOZMA’ İSTEMİNDE BULUNDU

    Adalet Bakanlığı, Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş’ın Togo Kuleleri hakkındaki röportajına yapılan suç duyurusuna verilen takipsizlik kararı için kanun yararına bozma isteminde bulundu. Eski Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün ile eski ABB Başkanı Melih Gökçek’in avukatı Mehmet Ali Alan, röportajla ilgili suç duyurusunda bulunmuş, Bakırköy 2. Sulh Ceza Hakimliği takipsizlik kararı vermişti.

    ABB Başkanı Mansur Yavaş, Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk’e 27 Aralık 2019 tarihinde Togo Kuleleri hakkında bir röportaj vermişti. Yavaş, Ankara Bölge İdare Mahkemesi tarafından verilen 2.1 emsalli TOGO Kuleleri planının iptalinin yürütmesini durdurma kararının Mehmet Ali Alan tarafından aylarca belediyeye bildirilmediğini ve bu süreçte inşaatın hukuka aykırı olarak devam ettiğini belirterek, örtülü destek verildiği düşüncesiyle Mehmet Ali Alan hakkında gerekli makamlara başvuru yapıldığını kaydetmişti.

    Yavaş’ın bu röportajının ardından eski ATO Başkanı Sinan Aygün ile eski ABB Başkanı Melih Gökçek’in avukatı Mehmet Ali Alan, Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’na röportajda kendisine hakaret edildiği gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmuştu. Savcılık, 20 Ekim 2020 tarihinde “açıklanış şekliyle konusu arasında düşünsel bir bağ bulunduğu ve nesnel bir açıklama ile desteklendiği” gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiş ve Alan karara itiraz etmişti. Ancak Bakırköy 2. Sulh Ceza Hakimliği de itirazı reddederek savcılığın kararını hukuka uygun bularak kesinleştirmişti.

    Adalet Bakanlığı, Bakırköy 2. Sulh Ceza Hakimliği’nin üç yıl önce verdiği karara ilişkin kanun yararına bozma isteminde bulundu. Bakanlık tarafından röportajdaki ifadelerin avukat Mehmet Ali Alan’ı küçümseyici, incitici ve zan altında bırakan mahiyette olduğu belirtildi.

    ABB kaynakları, Bakanlığın kanun yararına bozma istemini, 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimler öncesinde ABB Başkanı Mansur Yavaş’a yapılan “siyasi bir operasyon” olarak değerlendirdi.

     

     

     

     

     

     

     

     

  • ESKİŞEHİR’DE TRAMVAY SEFERLERİNE SINAV DÜZENLEMESİ

    ESKİŞEHİR’DE TRAMVAY SEFERLERİNE SINAV DÜZENLEMESİ

    Eskişehir Hafif Raylı Sistem İşletmesi (ESTRAM), 09-10 Aralık tarihlerinde yapılacak olan Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Güz Dönemi Ara Sınavları sebebiyle tramvay sefer sıklığında değişikliğe gitti.

    Konuyla ilgili ESTRAM A.Ş. yetkilileri tarafından yapılan bilgilendirmede şu görüşlere yer verildi: “9-10 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilecek 2023-2024 Öğretim Yılı Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Güz Dönemi Ara Sınavları sebebiyle tramvay sefer sıklıklarında değişikliğe gidilmiştir. Buna göre Hat1/Otogar-SSK, Hat3/OGÜ-SSK, Hat4/Otogar-OGÜ ve Hat10/Şehir Hastanesi-Kumlubel hatlarında sınavın ilk günü olan 9 Aralık Cumartesi günü hafta içi sefer sıklığı uygulanacaktır. Sınavın 2. günü olan 10 Aralık Pazar günü ise Cumartesi sefer sıklığına göre seferler gerçekleştirilecektir. Sınava girecek tüm öğrencilere başarılar dileriz.”

  • ALİ BABACAN: “İSRAİL HÜKÜMETİNİN VE ORDUSUNUN İÇİNDE BULUNDUĞU BU CİNNET HALİNE DERHAL SON VERİLMELİDİR”

    ALİ BABACAN: “İSRAİL HÜKÜMETİNİN VE ORDUSUNUN İÇİNDE BULUNDUĞU BU CİNNET HALİNE DERHAL SON VERİLMELİDİR”

    DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İsrail’in Filistine yönelik saldırılarında yaşamını yitirenlerle ilgili, “Bunlar, ilk 20 günde, yani 7 Ekim ile 26 Ekim arasında ölenlerin isimlerinin listesi. 165 sayfa. 6 bin 767 kişi. Her bir satır, her biri isim bir hayat. Daha ismi tespit edilemeyen yüzlerce insan var. Dün itibarıyla tam 60 gün doldu. Ve o günden bu güne, bu liste yayınlandıktan sonra hayatını kaybedenlerin sayısı bunun iki misli daha. Hepsini eklesek 500 sayfa. Tam bir insanlık suçu, tam bir savaş suçu. Her geçen gün büyüyen bu insanlık krizini uluslararası toplum derhal çözmek zorunda. Öncelikle İsrail hükümetinin ve ordusunun içinde bulunduğu bu cinnet haline derhal son verilmelidir. İnsanlık ayağa kalkmalıdır. Öncelikle dinmek bilmeyen bu intikam körlüğüne ‘dur’ denmelidir” dedi. Hükümete de seslenen Babacan, “Hükümet diplomatik adımların yanı sıra, İsrail’e yönelik ekonomik yaptırımları da derhal devreye sokmalıdır” diye konuştu.

    DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, bugün TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Babacan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

    “İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCISI TARAFINDAN HSK’YA YARGIDAKİ ÇETELEŞME VE RANT ÇARKI İÇİN YAPILAN BAŞVURUYU HER FIRSATTA DİLLENDİRECEĞİM DEMİŞTİM, YİNE BUGÜN HATIRLATIYORUM”

    “Geçtiğimiz hafta 3 Aralık’ta, ‘Türkiye’ye DEVA’ dedik. Yerel seçimlerdeki yol haritamızı kamuoyuyla paylaştık ve ilk etapta 51 belediye başkan adayımızı vatandaşlarımızla buluşturduk, tanıttık. ‘DEVA Türkiye için burada. Umut DEVA’da. Güzel günler gelecekse DEVA ile gelecek’ dedik. Her gün yaşıyoruz, görüyoruz ülkemiz gerçekten zor dönemlerden geçiyor. Sadece ekonomik anlamda değil, siyasi ve hukuki anlamda da zor günlerden geçiyor. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı tarafından HSK’ya yargıdaki çeteleşme ve rant çarkı için yapılan başvuruyu her fırsatta dillendireceğim demiştim, yine bugün hatırlatıyorum. Bugün önümüzdeki yerel seçimleri, kötüye giden ekonomiyi veya yargı darbesini konuşmayacağım. Bugün sadece coğrafyamızı kana bulayan, anne karnındaki bebekleri öldüren, binlerce sivil insanın hayatına kast eden vahşeti konuşacağım. Bu vahşet sadece Gazze ile de sınırlı değil.

    “ÖYLE BİR SAVAŞ DÜŞÜNÜN Kİ AMERİKA’DA YAŞAYAN VATANDAŞLARDAN TAM 2 MİLYON 400 BİNİ ÖLDÜRÜLMÜŞ OLSUN”

    İsrail devleti, yıllar boyu hapishanelere doldurduğu Filistinlilere işkence ediyor. Copla, tazyikli suyla, plastik mermilerle Filistinliler her gün işkence görüyor. Gazze, zaten bir açık hava hapishanesiydi. 7 Ekim’den bu yana devam eden saldırılarda, can kaybı şu ana kadar 16 bini geçmiş durumda. Yaralanan insan sayısı da 40 binin üzerinde. Gazze’de yaşayan nüfus yaklaşık 2 milyon 300 bin. Hayatını kaybeden ve yaralanan Filistinlilerin sayısını, nüfusa oranla Amerika nüfusuyla mukayese edelim. Amerika’nın nüfusu 340 milyon. Öyle bir savaş düşünün ki Amerika’da yaşayan vatandaşlardan tam 2 milyon 400 bini öldürülmüş olsun. Öyle bir savaş düşünün ki tam 6 milyon Amerikan vatandaşı yaralanmış olsun. Amerika ile karşılaştırıldığında aslında ne kadar büyük bir katliam olduğunu, ne kadar büyük bir insanlık faciası olduğunu bize daha iyi anlatıyor bu sayılar.

    “İNSANLARI DARACIK BİR ALANA SIKIŞTIRIP SIKIŞMIŞ ALANDA DA HER GÜN ÜZERİLERİNE UÇAKLARLA BOMBA YAĞDIRIYORSUNUZ”

    Gazze’de bu ağır bombardıman altında uzuvlarını kaybeden, yaralanan, can çekişen insanlara yardımcı olmak için çırpınan sağlık çalışanlarından tam 281’i hayatını kaybetmiş durumda. Gazze’de olan biteni dünyaya duyurmaya çalışan, oradaki zulmü, katliamı dünya kamuoyuna ulaştırmaya çalışan basın çalışanlarından tam 73 kişi, İsrail saldırılarında ölmüş durumda. Yine Gazze’de yaşayan 1 milyon 800 bin kişi evinden çıkıp Gazze içerisinde başka bölgelere sürülmüş durumda. Yani Gazze nüfusunun yüzde 80’i şu anda evsiz, barksız. Bu da yetmedi, 7 günlük aradan sonra İsrail, saldırılara tekrar başladığında, ‘Buradan gidin’ diyorlar. Zaten Gazze’nin kuzeyini işgal ettiniz, ‘Buradan gidin’ dediniz. İnsanlar güneye doğru hareket etmek zorunda kaldı. Şimdi güneyden de kuşatıyorsunuz, insanlara yine ‘Gidin’ diyorsunuz. Nereye gidecek bu insanlar? Siz ne yaptığınızın farkında mısınız? İnsanları daracık bir alana sıkıştırıp sıkışmış alanda da her gün üzerilerine uçaklarla bomba yağdırıyorsunuz.

    “GAZZE’DEN GELEN ÖLÜ SAYILARININ HER BİRİNİN BİR HİKÂYEYE, BİR YÜZE, BİR HATIRAYA SAHİP OLDUĞUNU HİÇ UNUTMAMAMIZ GEREKİYOR”

    Gazze’den gelen ölü sayılarının her birinin bir hikayeye, bir yüze, bir hatıraya sahip olduğunu hiç unutmamamız gerekiyor. Rakamlar çok şey anlatır, doğru. Ekonomiye dair çok şey anlatır, bize bir ülkenin nasıl yönetildiğiyle ilgili önemli ipuçları verir. Bir davanın kaç ay sürdüğü, sokak ortasında birini öldüren çete üyesine ne kadar ceza verildiği de yine rakamlardan ibarettir. Kiralar, öğrencilerin aldığı burslar, asgari ücret hepsi birer rakam, birer veridir. Fakat söz konusu insan yaşamı olduğunda rakamlardan fazlasını konuşmak gerekiyor. Yiyecek ekmeğe, içecek suya ulaşmanın her geçen saat zorlaştığı, artık şu saat itibarıyla hiçbir hastanesinde ameliyat yapılamadığı, tıbbi malzemelerin ve yakıtın güç bela bulunabildiği bir bölgeye dair sadece rakamları konuşmak, orada yaşam mücadelesi veren insanları bir zayiata indirgemek demektir. Söz konusu Gazze ise ses çıkartmayan, sessiz kalan herkes bu zulme, bu suça ortaktır. Bunun için konuşuyoruz, konuşmak zorundayız.

    “AVRUPA’DA SOKAĞA ÇIKAN BİNLERCE İNSAN, GAZZE İÇİN SES YÜKSELTMEYE ÇALIŞSA DA ASLİ GÖREVİ İNSANI YAŞATMAK OLAN DEVLETLER SESSİZ”

    Gazze’dekilerin sesini kısıyorlar. Sosyal medyada gönderileri yasaklıyorlar. İnsanlar Gazze ile ilgili paylaşımlarından dolayı işinden oluyor. Bu Avrupa’da, Amerika’da oluyor. Bunlar sadece basına yansıyanlar. Basın da ağır bir baskı ve kontrol altında olduğu için her şeyi basından da öğrenemiyoruz. Avrupa’da sokağa çıkan binlerce insan, Gazze için ses yükseltmeye çalışsa da asli görevi insanı yaşatmak olan devletler sessiz. Sessizliği bırakın, birçok kurum ve kuruluş kendilerini İsrail hükümetinin yaptıklarını meşrulaştırmaya adamış durumda. Batı’nın 50 milyon insanın öldüğü İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne imza atarken ‘vicdan’ diyenler, ‘insanlık’ diyenler bugün nerede, bilmiyorum. Devlet binalarında, muhalif partilerin bürolarında, derneklerde sarkıtılan İsrail bayrakları görüyoruz. Onlar için Gazze’de yaşananlar izledikleri Hollywood filmlerinden farksız.

    “ABDULLAH BEY, OĞLU MAHMUT’U İKİ KEZ DEFNETMEK ZORUNDA KALDIĞINDA YIL 2009’DU”

    Bir psikolojik ambargoya alınmışlar. Özellikle siyasetçiler, devletleri yönetenler, İsrail lobisinin korkusuyla baskı altına alınmış durumdalar. Onlara göre Gazzeliler, yasları tutulmaya değer canlılar bile değil. Dua ederken evinde öldürülen Lulin’den, futbolu seven Taha’dan, arkadaşları tarafından bir türlü evine gönderilemeyen çalışkan doktor Mithat’tan, Büşra’dan, anne karnında ölen Davut’tan, 10 yaşındaki Eymen’den bahsetmek istiyorum size. 3 aylık hamile Fatma, kızları Farah ve kardeşi Zekeriya ile yemek sofrasında katledildiğinde yıl 2006’ydı. Abdullah Bey, oğlu Mahmut’u iki kez defnetmek zorunda kaldığında yıl 2009’du. Abdullah Bey önce çoraplarından teşhis edebildiği oğlunun bedeninin bir bölümünü bir kere defnetti. Birkaç gün sonra, evladının bedeninin bir başka bölümünü teşhis etti ve onu ikinci kez defnetti. Ve 14 yaşındaki oğlunu iki kez defnetme acısı, bir baba için çok ağır. Hamad, annesinin kollarında, uykusunda kaybetti hayatını, roket saldırısıyla o da 14 yaşındaydı.

    “İSRAİL HÜKÜMETİNİN VE ORDUSUNUN İÇİNDE BULUNDUĞU BU CİNNET HALİNE DERHAL SON VERİLMELİDİR”

    Bunlar, ilk 20 günde, yani 7 Ekim ile 26 Ekim arasında ölenlerin isimlerinin listesi. 165 sayfa. 6 bin 767 kişi. Her bir satır, her biri isim bir hayat. Daha ismi tespit edilemeyen yüzlerce insan var. Dün itibarıyla tam 60 gün doldu. Ve o günden bu güne, bu liste yayınlandıktan sonra hayatını kaybedenlerin sayısı bunun iki misli daha. Hepsini eklesek 500 sayfa. Tam bir insanlık suçu, tam bir savaş suçu. Her geçen gün büyüyen bu insanlık krizini uluslararası toplum derhal çözmek zorunda. Öncelikle İsrail hükümetinin ve ordusunun içinde bulunduğu bu cinnet haline derhal son verilmelidir. İnsanlık ayağa kalkmalıdır. Öncelikle dinmek bilmeyen bu intikam körlüğüne ‘dur’ denmelidir. İsrail, içine girdiği bu yolun çıkmaz sokak olduğunu anlamak zorunda. Siz İsrail’in güvenliğini böyle sağlayamazsınız. Mazlumlara zulmedip ondan sonra kendiniz huzur ve güvenlik içinde yaşayamazsınız. Bunu anlayın. 70 yıldır olmadı, 700 yıl geçse yine olmayacak.

    “BEBEK KATİLİ NETANYAHU VE ELİ KANLI SAVAŞ KABİNESİ, TÜM DÜNYADAKİ YAHUDİLERİ, ASIRLARCA SÜRECEK BİR UTANCA MARUZ BIRAKMAKTADIR”

    Bu suçların failleri er ya da geç yargı önünde hesap verecekler. Nasıl Bosna’da zalimler çıktılar, mahkeme önünde hesap verdiler, aradan onlarca yıl geçse de vicdanların adaleti bunu unutmadı; bugün Gazze’de yaşananları da insanlık vicdanı unutmayacak. Buradan ben İsrail halkına ve tüm dünyadaki Yahudilere de seslenmek istiyorum: Bu bebek katili Netanyahu ve eli kanlı savaş kabinesi, aslında tüm dünyadaki Yahudileri, asırlarca sürecek bir utanca maruz bırakmaktadır. Adeta topyekun bir failliğe şu anda Netanyahu, tüm Yahudi toplumlarını hapsetmeye çalışıyor. Sadece Filistinliler için değil, şu andaki İsrail hükümeti Yahudiler için de artık bir tehdit haline gelmiştir. Yahudi toplumları itirazlarını daha güçlü bir biçimde ortaya koymalı ve bu canilere artık ‘dur’ demelidir. ABD ve birçok Avrupa ülkesi anne karnındaki bebekleri öldürmenin, okul, hastane, cami ve kilise bombalamanın, sivil alt yapıyı yok etmenin bir meşru müdafaa olarak görülemeyeceğini artık anlamalıdır.

    “TÜRKİYE’DEN SON 60 GÜNDE, YÜZLERCE GEMİNİN SEVKİYATIYLA İLGİLİ EN UFAK TEDBİR, BİR YAVAŞLAMA DUYDUNUZ MU?”

    Buradan Amerikan yönetimine ve pek çok Avrupa ülkesinin hükümetlerine seslenmek istiyorum: Filistin halkına karşı onlarca yıldır sürdürülen tecrit, baskı ve zulüm devam ettiği sürece, yerleşkelerin inşası devam ettiği sürece, ilahi dinlerin kutsal mekanları her gün taciz edildiği sürece İsrail ve Filistin arasında kalıcı bir barış asla sağlanamaz. Dertleri İsrail’in güvenliğiyse zulüm, işkence, taciz bitmeden güvenlik sağlanamaz. Arap Birliği ile İslam İş Birliği Teşkilatı ortak bir toplantı yaptı. Bütün liderler oradaydı, Sayın Erdoğan da oradaydı. Yaptıkları açıklamaya bakın, somut ne var? ‘Kınıyoruz’, ‘uyarıyoruz’, iyi de somut olarak ne yapıyorsunuz? Türkiye’den son 60 günde, yüzlerce geminin sevkiyatıyla ilgili en ufak tedbir, bir yavaşlama duydunuz mu? Para söz konusu olunca herkesin gözünde o yeşil dolar işaretleri beliriyor. İslam ülkeleri, Gazze’ye insanı yardımları ulaştırma ve yaşanan insanlık dramına son verme konusunda bedeli ne olursa olsun hep birlikte kararlı adımlar atmalılar.

    “HÜKÜMET DİPLOMATİK ADIMLARIN YANI SIRA, İSRAİL’E YÖNELİK EKONOMİK YAPTIRIMLARI DA DERHAL DEVREYE SOKMALIDIR”

    Tam da bu noktada Türkiye’ye çok önemli bir rol ve sorumluluk düşüyor. Masum insanların kanı dökülürken Türkiye, hamasi söylemlerin değil, çözümün tarafı olmak zorunda. İktidar, Gazze’de yaşananların bir iç siyasi, hamasi söylem malzemesi olmaktan öte aktif bir oyuncu olarak barış için görev almak zorunda. Önceliğimiz kalıcı barışın konuşulabildiği bir ateşkes olmalıdır. Arkasından kapsamlı bir çözüm için derhal kollar sıvanmalıdır. Hükümet diplomatik adımların yanı sıra, İsrail’e yönelik ekonomik yaptırımları da derhal devreye sokmalıdır. Dikkat ettiyseniz hükümet, buradaki İsrail Büyükelçisini geri göndermedi; İsrail, büyükelçisini geri çekti.

    “FİLİSTİNLİLERİN KENDİ KADERLERİNİ SEÇİMLE BELİRLEYECEKLERİ BİR SİSTEM OLUŞTURULMALI VE SEÇİM SONUÇLARINA HERKES SAYGI GÖSTERMELİDİR”

    3 hafta sonra, yeni bir yıla, 2024’e gireceğiz. Bundan 10 yıl sonra karşınıza geçip üzerinde başka isimlerin yazılı olduğu sayfalar, yine böyle gösterilmesin. Gazze’deki masumların talepleri iktidarın ayrı, muhalefetin ayrı hamasi söylemleri arasında kaynayıp gitmesin. Filistinlilerin kendi kaderlerini seçimle belirleyecekleri bir sistem oluşturulmalı ve seçim sonuçlarına içeride, dışarıda herkes saygı göstermelidir. Çatışma çözümünün ara bulucularından birisi olarak ülkemizi temsilen barış için gayret gösteren çok sayıda heyete başkanlık yapmış birisi olarak, Türkiye’deki iktidar partilerine, muhalefet partilerine ve özellikle Cumhurbaşkanına sesleniyorum: Hamaset çözüm üretmiyor. Diplomasiyi iyi çalıştırmanız gerekiyor. Hem yaptırım gücünüzü iyi kullanmanız ama bir yandan da siyasi diyalog kapılarını sürekli zorlamanız gerekiyor. Sağduyuyla hareket edilmeli ve hep beraber, iktidar-muhalefet demeden taşın altına elimizi birlikte koymalıyız diyoruz. Ateşe su taşıyan karınca misali, küçük büyük demeden yardımlarını Gazze’ye ulaştırmaya çalışan, iyilikte yarışanlardan olan vatandaşlarımıza selam göndermek istiyorum. Her konuda olduğu gibi bu konuda da türlü söylemlerle insanlarımızı birbirinden ayırmaya çalışanlar olduğunu görüyoruz. Her kesimin otokratı var. Önce biz barış için birlik olacağız ki Filistin kazansın, Gazze kazansın, insanlık kazansın.”

    “DÜŞMAN İLAN ETTİĞİNE ERTESİ GÜN GİDİP ‘DOSTUM’ DİYE SARILAN BİR İKTİDARIN DIŞ POLİTİKAYLA İLGİLİ SÖYLEDİKLERİNİN BİR KIYMETİ OLMAZ”

    Babacan, bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İsrail gerçek bir orduyla karşı karşıya geldiğinde paramparça olacağı muhakkaktır” sözlerine ilişkin şunları söyledi:

    “Ülkelerin askeri gücü, çok önemli bir caydırıcıdır. Ancak bundan ya bahsedilmez ya da konuşuluyorsa gereği yapılır. Defalarca Yunanistan’a hitaben ‘Bir gece ansızın gelebilirim’ deyip de Yunanistan ziyaretinden bir gün önce, bir Yunan gazetesine ‘Ben o lafı Yunanistan için etmemiştim, teröristler için etmiştim’ deyip u dönüşü yapıp daha sonra da İsrail- Filistin meselesiyle ilgili askeri müdahaleden bahseden bir kişinin sözüne kimse itibar etmez. Sürekli zikzak yapan, düşman ilan ettiğine ertesi gün gidip ‘dostum’ diye sarılan bir iktidarın dış politikayla ilgili söylediklerinin bir kıymeti olmaz.”

    “OSMAN KAVALA MESELESİ, TAMAMEN BİR İNAT MESELESİDİR”

    Babacan, Avrupa Parlamentosu raportörü Nacho Sanchez Amor’a Gezi Davası tutuklusu Osman Kavala’yı ziyaret izni verilmesine ilişkin de şu değerlendirmeyi yaptı:

    “Osman Kavala meselesi, tamamen bir inat meselesidir. Şu anda Osman Kavala’nın ve benzer durumda olan pek çok kişinin bırakın tutuklu yargılanmasını, herhangi bir şekilde yargılanmasını gerektiren somut sebepler dahi yok. Dolayısıyla hukuk konusunda yanlış bir yola girilmişken raportör ister gitsin ziyaret etsin, ister etmesin bunların sonuca faydası olmaz. Türkiye Avrupa Konseyi’nin tam üyesi, AİHM sistemine entegre olmuş bir ülke. AİHM bizim dışımızda değil, biz AİHM’e ortağız. Buradan hükümete çağrım: Hukuka uymak. İmza ettiğiniz uluslararası anlaşmalara uymak ve sözünüzün eri olmak.

    “İSTANBUL, HERKES İÇİN PAHALI SADECE BDDK ÇALIŞANLARI İÇİN DEĞİL”

    Babacan, İstanbul’da yaşayan BDDK personeline tazminat verilmesine ilişkin kanun teklifiyle ilgili şunları söyledi:

    “İstanbul, herkes için pahalı sadece BDDK çalışanları için değil. Bu bir adalet değil. İstanbul’da çalışan bir memuru, bir polisi düşünün; ortalama kiraları da gözünüzün önüne koyun. Bu insanlar nasıl geçinecek, nasıl hayatını sürdürecek hesap tutmuyor. Kaldı ki bu adaletsizliği gördükleri için bunu Genel Kurul aşamasında geri çekmeyle ilgili bir irade oluştuğunu da dün duyduk. Burada hem çalışanlar hem de emekliler için çok adil bir özlük hakkı sistemi gerekiyor Türkiye’ye. Bütün dengeler altüst oldu. Cumhurbaşkanına ulaşıp da ona, ‘Şunların derdi var’ diyenler, onun talimatını alırsa orada lokal bir çözüm oluşuyor. Cumhurbaşkanına ulaşamayan kesimlerin herhangi bir şekilde haklarını alma ihtimali yok.”

     

  • 6 YIL SONRA ATİNA’YI ZİYARET EDEN CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, YUNANİSTAN CUMHURBAŞKANI SAKELAROPULU İLE GÖRÜŞTÜ

    6 YIL SONRA ATİNA’YI ZİYARET EDEN CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, YUNANİSTAN CUMHURBAŞKANI SAKELAROPULU İLE GÖRÜŞTÜ

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin beşinci toplantısı kapsamında gittiği Atina’da Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakelaropulu ile görüştü. Erdoğan, “Bardağın dolu tarafı ile konuşmak, öyle zannediyorum ki, gelecek için çok daha hayırlı olacaktır” dedi. Sakelaropulu ise “Çeşitli hususlarda farklı yaklaşımların var olduğunun bilincindeyiz. Fakat bu bilinçle ortak çalışmak, iş birliğini yürütebilmek sanırım bölgedeki barış ve refahı koruyup daha ileri düzeylere götürebilecektir” diye konuştu.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin beşinci toplantısı kapsamında Yunanistan’ın başkenti Atina’ya gitti. Erdoğan ilk olarak Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakelaropulu ile görüştü.

    Erdoğan yaptığı açıklamada, “6 yıl aradan sonra tekrar Atina’da olmaktan büyük mutluluk duyuyorum” dedi. Sakelaropulu ise “İki ülkenin yaşadığı trajik olaylar, doğal afetler iki halkta da ortak olan bir niteliği gösterebildi bize. İki halkın da özelliği dayanışma ve insaniyet duygusudur. Trajik olaylar bunları açık olarak göstermeye vesile oldu” dedi. Sakelaropulu, şöyle devam etti:

    “YUNANİSTAN VE TÜRKİYE’NİN HER ZAMANKİNDEN DAHA FAZLA MEVCUT OLAN POZİTİF SİYASİ İRADEYİ GELİŞTİRMESİ ELZEMDİR”

    “Etrafımızda cereyan eden olaylara göz atacak olursak biz iki ülkenin iş birliği içerisinde beraber çalışmamız ve olumlu bir hava içerisinde barışa, refaha, uluslararası hukuka saygı bazında bütün bu değerleri daha ileriye götürmemiz çok açık bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Yunanistan ve Türkiye’nin her zamankinden fazla mevcut olan ortak pozitif siyasi iradeyi geliştirmesi elzemdir. Çeşitli hususlarda farklı yaklaşımların var olduğunun bilincindeyiz. Fakat bu bilinçle ortak çalışmak, iş birliğini yürütebilmek sanırım bölgedeki barış ve refahı koruyup daha ileri düzeylere götürebilecektir.
    Sayın Cumhurbaşkanı bu düşüncelerle sizden dost Türk halkına barış ve refah dileklerimi iletmenizi rica ediyorum. Bu ortak çalışmaların en olumlu bir şekilde cereyan etmesini 5. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin çalışmalarına başarılar diler, sizlere tekrar hoş geldiniz diyorum.”

    ERDOĞAN: BARDAĞIN DOLU TARAFI İLE KONUŞMAK GELECEK İÇİN DAHA HAYIRLI OLACAKTIR

    Erdoğan ise devamında şunları söyledi:

    “Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantımızın Türkiye ve Yunanistan arasında yeni bir dönemin güçlenerek devamına vesile olacağına inanıyorum. Bugün geniş bir adeta bakanlar heyeti ile buradayız. Bakanlarımız birbirleri ile muhatapları ile gayet anlamlı, bilinçli görüşmeler yapacaklar. Hedef, aramızdaki 5,5 milyar dolarlık ticaret hacmini 10 milyar dolara çıkarmak. Bu konuda hangi alanlarda, ne gibi adımlar atabiliriz bunları görüşeceğiz. Tabi aramızdaki ön hazırlıkları tüm bakan arkadaşlarımız yapmış vaziyetteler. Bunlarla birlikte imzaları atıp yola çok daha anlamlı, güvenli bir şekilde devam edeceğiz. Bardağın dolu tarafı ile konuşmak, öyle zannediyorum ki, gelecek için çok daha hayırlı olacaktır.”

    Erdoğan ardından Başbakan Kiryakos Miçotakis ile görüşecek. Erdoğan, Miçotakis ile ortak basın toplantısının ardından çalışma yemeğine katılacak.

    Bu ziyaret Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 6 yıl sonra ilk Atina ziyareti oldu. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin de 7 yıl sonra ilk toplantısı olacak.
    Erdoğan’ı Atina Elefterios Venizelos Uluslararası Havalimanı’nda, Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetritis, Türkiye’nin Atina Büyükelçisi Çağatay Erciyes ve diğer ilgililer karşıladı. Erdoğan ile birlikte Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir da Yunanistan’a gitti.

  • ESKİŞEHİR’DE “İKİ ELİN SESİ VAR”DAN YENİ YIL KONSERİ

    ESKİŞEHİR’DE “İKİ ELİN SESİ VAR”DAN YENİ YIL KONSERİ

    Tepebaşı Belediyesi İki Elin Sesi Var Çocuk ve Gençlik Korosu, Yeni Yıl Konseri ile izleyici karşısına çıkacak.

    Tepebaşı Belediyesi İki Elin Sesi Var Çocuk ve Gençlik Korosu, yeni yıl dolayısıyla düzenlenen konserde müzikseverlerin karşısına çıkacak.

    İki Elin Sesi Var Çocuk ve Gençlik Korosu, Yeni Yıl Konseri ile sahnede olacak. 23 Aralık Cumartesi günü saat 19.00’da Zübeyde Hanım Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek konserin şefliğini Derya İnanç yapacak. Biletler, “biletinial.com” internet adresi üzerinden satışa sunuldu.

    Konserden elde edilen gelir ise yine İki Elin Sesi Var Orkestra ve Korolarına aktarılacak.

     

  • ‘LOZAN, SİYASİ KRİZLER VE CUMHURİYETİN İLANI’, ESKİŞEHİR TEPEBAŞI’DA ANLATILACAK

    ‘LOZAN, SİYASİ KRİZLER VE CUMHURİYETİN İLANI’, ESKİŞEHİR TEPEBAŞI’DA ANLATILACAK

    Tepebaşı Belediyesi tarafından ‘Lozan, Siyasal Krizler ve Cumhuriyetin İlanı’ konulu panel düzenlenecek.

    Tepebaşı Belediyesi, tarih bilincine katkı sağlayacak programlara ev sahipliği yapmaya devam ediyor.

    Bu kapsamda Tepebaşı Belediyesi tarafından düzenlenecek, ‘Lozan, Siyasal Krizler ve Cumhuriyetin İlanı’ konulu panel, Eskişehirliler ile buluşacak. Özdilek Sanat Merkezi’nde gerçekleşecek ve Moderatörlüğünü Prof. Dr. Kemal Yakut’un yapacağı panele, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyasî Tarih Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ö. Alkan konuşmacı olarak katılacak.

    16 Aralık Cumartesi günü saat 14.00’te düzenlenecek panele tüm Eskişehirliler davet edildi.

  • HIDIRLIK KULESİ ÇEVRESİNE SEYİR TERASI PROJESİ BAŞLADI

    HIDIRLIK KULESİ ÇEVRESİNE SEYİR TERASI PROJESİ BAŞLADI

    Antalya Büyükşehir Belediyesi, ‘Hıdırlık Kulesi Çevresi Arkeolojik Kazı ve Seyir Terası Projesi’nin yapımına başladı. Kentin simgelerinden Hıdırlık Kulesi çevresinde yürütülen arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan antik dönem kalıntıları seyir terasıyla ziyaretçilere sunulacak.

    Gün yüzüne çıkarılan antik dönem kalıntı ve eserlerin ziyaretçilere sunulması amacıyla Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından ‘Hıdırlık Kulesi Çevresi Arkeolojik Kazı ve Seyir Terası Projesi’ hazırlanarak, yapımına başlandı. Falezler üstünde yeni yapılacak seyir terasıyla Antalyalılar, yerli ve yabancı ziyaretçiler tarihi eserleri Akdeniz manzarası eşliğinde gezebilecek.

    TARİHİ KULE YENİDEN CAZİBE MERKEZİ OLACAK

    Antalya’nın tarihi simge yapılarından Hıdırlık Kulesi’nin kültürel ve turistik çekim merkezi haline getirmek için Büyükşehir Belediyesi tarafından 2020 yılında Koruma Kurulu kararı doğrultusunda başlatılan arkeolojik kazı çalışmalarında bölgede antik dönem kalıntıları ve yapıları bulunmuştu. Hıdırlık Kulesi çevresinde uzman arkeolog ve ekiplerin titizlikle yürüttüğü kazı çalışmaları kapsamında kent belleğinde önemli bir yeri olan 96 yıllık buz fabrikasının temel ve duvar kalıntıları, antik hamam kalıntıları, taban mozaikleri ve kale suru kalıntıları açığa çıkarılmıştı.

    CAM YÜZEYLERİN ALTINDA TARİHİ İZLEYECEKLER

    Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Dairesi Başkanlığı tarafından yapımına başlanan proje kapsamında ilk olarak mevcut yapıların iyileştirilmesi ve eserlerin konservasyon çalışmaları yapılıyor. Ekipler, çelik konstrüksiyon döşeme için betonarme ve kuru duvar imalat çalışması gerçekleştiriyor. Seyir terası projesi ile alanda bulunan antik dönem kalıntılar ile diğer yapı kalıntılarının zemin altında kalan kısımlarının yürüyüş yolu kotundan cam yüzeylerle izlenmesi sağlanacak. Ziyaretçilerin eşsiz Akdeniz manzarasını da izlenmesine imkan veren ahşap yürüme yolları da proje de yer alıyor.

     

     

     

  • ÖZGÜR ÖZEL, TÜSİAD HEYETİ İLE BİR ARAYA GELDİ

    ÖZGÜR ÖZEL, TÜSİAD HEYETİ İLE BİR ARAYA GELDİ

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve Ankara Temsilcisi Barış Urhan ile bir araya geldi.

    CHP Lideri Özgür Özel, bugün parti genel merkezinde; TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve Ankara Temsilcisi Barış Urhan ile bir araya geldi. Özel’e CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ve Genel Başkan Yardımcıları Gamze Taşcıer ile Yalçın Karatepe eşlik etti.