Blog

  • TÜRK METAL SENDİKASI BURSA ŞUBELERİ, UZLAŞMA SAĞLAYAMADIĞI MESS ÖNÜNE SİYAH ÇELENK BIRAKTI: “ZAFERE ULAŞMADAN DÖNMEYECEĞİZ”

    ZEHRA DEĞİRMENCİ/SİBEL KAHRAMAN

    Türkiye Metal Sanayicileri (MESS) ile yapılan 2023-2025 Grup Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde uzlaşma sağlanamadığı için masadan kalkan Türk Metal Sendikası, bugün Bursa’da eylem yaptı. Eylemde konuşan Türk Metal Bursa Şube Başkanı Selda Tekman, “Üretim rekoru kırınca övdüğünüz, kalite ödülü alınca sırtını sıvazladığınız, kar rekoru kırdırınca gurur duyduğunuz Türk Metalcileri, sıra zamma gelince görmez oldunuz. Ancak biz, kazanılmış haklarımızı korumaya, insanca yaşamaya yetecek kadar bir zam almaya kararlıyız. Bunun için sonuna kadar mücadele etmeye de gerekirse bedel ödemeye de kararlıyız” dedi.

    Türk Metal Sendikası ve MESS arasında 2023-2025 Grup Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde uzlaşma sağlanamadı. MESS’in uzlaşmaz tutum sergilediğini söyleyen Türk Metal Sendikası görüşme masasından kalkarken, iki taraf arasında uyuşmazlık tutanağı tutuldu. MESS ile uzlaşı sağlanamaması üzerine Türk Metal Sendikasına bağlı şubeler bugün bir yürüyüş gerçekleştirerek MESS Bursa Bölge Temsilciliği’nin önüne siyah çelenk bıraktı. Eyleme sendika şube başkanları ile sendika üyeleri katıldı.

    Üyeler yürüyüş sırasında, ‘Ey MESS şaşırma, sabrımızı taşırma’, ‘Her yer direniş, her yer Türk Metal’, ‘yaşasın örgütlü mücadelemiz’ sloganları atarak temsilcilik önünde yürüdü.

    TÜRK METAL UZLAŞILABİLECEK BİR TASLAK VERDİ

    Türk Metal Bursa Şube Başkanı Selda Tekman yaptığı açıklamada şunları söyledi:

    “Bugün burada emeği, ekmeği, çocuklarının geleceği için hak mücadelesi veren, direnen, metal emekçilerinin haklı davası için toplandık. Hepinizin bildiği gibi, sendikamız Türk Metal ile işveren sendikası MESS arasındaki toplu iş sözleşmesi müzakereleri, uyuşmazlıkla sonuçlandı. İşveren sendikası MESS, ülkemizin içinde bulunduğu koşulları, enflasyonu, hayat pahalılığını, geçim sıkıntısını hiçe sayarak sendikamıza sadece yüzde 35 ücret zammı teklif etti. Yani MESS bize dedi ki, ‘siz hakkınızı almayın, emeğinizin, alın terinizin karşılığını almayın, bizim verdiğimiz sadakaya razı olun, boğaz tokluğuna yarı aç, yarı tok çalışın’ dedi. ‘Siz böyle yaşarken de biz karlarımıza kar katalım, ihracat ve satış rekorları kıralım, soframızı daha da büyütelim’ dedi. İşte biz, bütün iyi niyetimize ve çabamıza rağmen, bu niyetteki MESS’le uzlaşamadık. Uyuşmazlık zaptı tuttuk ve masadan kalktık. Oysa biz, Türk Metal olarak üzerinde uzlaşılabilecek bir taslak vermiş, masaya da uzlaşmak için oturmuştuk. Ancak muhatabımızdan aynı yaklaşımı göremedik.

    PATRONLAR, KAZANILMIŞ HAKLARA GÖZ DİKTİ

    Biz yeni hakları konuşalım derken, onlar kazanılmış haklarımıza göz diktiler. Biz çağdaş çalışma koşulları derken, onlar esnek çalışma, kıstelyevm, denkleştirme gibi çağ dışı uygulamaları dayattılar. Biz alın terimizin karşılığı deyince de onlar, size enflasyon kadar zam yeter dediler. İşte bu, bizim için sözün bittiği yerdi. Tutanağı tuttuk, masadan kalktık.

    “YOKSULLUK DÜZENİNE EVET DEMEYECEĞİZ”

    Buradan işveren sendikası MESS’e bir kez daha sesleniyoruz. Türk Metal olarak, bize dayattığınız bu yoksulluk düzenine, açlığa, sömürüye, evet demeyeceğiz. Sayın Genel Başkanımız Pevrul Kavlak’ın önderliğinde hakkımızı alana kadar mücadele edeceğiz. Direneceğiz, direne direne kazanacağız. İşverenlere sorsanız, hepsinin dilinde kriz, bunalım var, ‘zor günlerden geçiyoruz’ diyorlar.

    “ZAFERE ULAŞMADAN DÖNMEYECEĞİZ”

    Biz de diyoruz ki, biz çarşıda, pazarda zorlanıyoruz. Biz evimize ekmek götürmekte, çocuklarımıza harçlık vermekte zorlanıyoruz. Zor günler sizin için geçicidir ama bizim için süreklidir. İşçinin, emekçinin her günü zordur, güçlük içindedir. İşçiler her zaman krizdedir. Sizin krizinin geçici, bizimki süreklidir. Ama biliyoruz ki bu bizim kaderimiz değildir. Biz, sendikamız Türk Metal’in öncülüğünde bu kaderi yeneceğiz. Bunun için yola çıktık. Bunun için yemin ettik. Zafere ulaşmadan dönmeyeceğiz. Zafere bizim olacak. Zafer sendikasına inanan Türk Metalcinin olacak.

    “ÜRETİM REKORU KIRINCA İŞÇİLERİ ÖVERKEN, ZAMMA GELİNCE GÖRMÜYORSUNUZ”

    Buradan MESS yönetimine de seslenmek istiyoruz. Üretim rekoru kırınca övdüğünüz, kalite ödülü alınca sırtını sıvazladığınız, kar rekoru kırdırınca gurur duyduğunuz Türk Metalcileri, sıra zamma gelince görmez oldunuz. Ancak biz, kazanılmış haklarımızı korumaya, insanca yaşamaya yetecek kadar bir zam almaya kararlıyız. Bunun için sonuna kadar mücadele etmeye de gerekirse bedel ödemeye de kararlıyız. Genel Başkanımızın alacağı tüm kararları uygulamaktan çekinmeyeceğiz. Eylemse eylem, grevse grev diyeceğiz.

    “EYLEME, DİRENİŞE HAZIR OLUN”

    Bu siyah çelenk eylemi bir başlangıçtır. Hepiniz hazır olun, eyleme, direnişe hazır olun. Birliğimizi, dirliğimizi, beraberliğimizi, Türk Metal’in gücünü göstermeye hazır olun. Bizim başka bir güce ihtiyacımız yok. Biz Türk Metal olursak, bilin ki zafere ulaşırız. Biz eminiz, zafer bizim olacak. Zafer direnen emekçinin, direnen Türk Metalcinin olacak. Allah yâr ve yardımcımız olsun.”

     

  • AYDIN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ, VEFATININ 7. YILDÖNÜMÜNDE İSMET SEZGİN’İ ANDI

    AYDIN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ, VEFATININ 7. YILDÖNÜMÜNDE İSMET SEZGİN’İ ANDI

    Aydın Büyükşehir Belediyesi, Türkiye siyasetinin önemli isimlerinden İsmet Sezgin’i ölümünün 7. yıl dönümünde lokma hayrıyla andı. Sezgin için Bey Camisi ve Aydın Büyükşehir Belediyesi önünde yapılan lokma hayrından alan vatandaşlar Sezgin’i unutmadığı için Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’na teşekkür etti.

    Aydın Büyükşehir Belediyesi, Türkiye siyasetinin önemli isimlerinden olan merhum İsmet Sezgin’i vefatının 7. yıldönümünde lokma hayrıyla andı.

    Türk siyasetinde önemli biri yeri olan İsmet Sezgin, Aydın Belediye Başkanlığı’nın yanı sıra Gençlik ve Spor, Maliye, İçişleri ve Milli Savunma bakanlıkları yaptı. Ayrıca Başbakan Yardımcılığı ve TBMM Başkanlığı görevlerinde bulundu. Sezgin’i hasretle andıklarını ifade eden Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, “Türk siyasetinin devlet adamı kişiliğiyle öne çıkan isimlerinden olan siyasetin ‘İsmet Abi’si İsmet Sezgin’i saygı ve rahmetle anıyoruz” dedi.

     

  • TEPEBAŞI’NIN YÜZÜCÜLERİ BAŞARI İLE DÖNDÜ

    TEPEBAŞI’NIN YÜZÜCÜLERİ BAŞARI İLE DÖNDÜ

    Tepebaşı Spor Kulübü yüzücüsü 11 sporcu, Türkiye Yüzme Federasyonu’nun 1-3 Aralık günlerinde düzenlediği 12 yaş Ulusal Gelişim Projesi Ligi Türkiye finali müsabakasında başarı elde ederek 1 altın, 1 gümüş ve 9 bronz madalya kazandı.

    Tepebaşı Spor Kulübü sporcuları, katıldığı müsabakalarda derece elde ederek Eskişehir’i başarı ile temsil etmeye devam ediyor.

    Tepebaşı sporcuları son olarak 12 yaş Ulusal Gelişim Projesi Ligi Türkiye final müsabakasına katıldı. 1-3 Aralık tarihlerinde Denizli’de yapılan final müsabakalarına katılan ve farklı tekniklerle yarışan 9 erkek 2 kız olmak üzere 11 sporcu başarı elde ederek 1 altın, 1 gümüş ve 9 bronz madalya ile Eskişehir’e döndü. Sporcular, Tepebaşı Gençlik ve Spor Kulübü bünyesinde yüzme sporunu yapmaktan ve dolayı mutlu ve gururlu olduklarını belirtti.

    Tepebaşı Spor Kulübü Başkan Yardımcısı Özcan Erkaya yaptığı değerlendirmede, “Kurulduğu günden bugüne kadar birçok başarıya imza atan kulübümüz, Eskişehir’i temsil etmeye devam ediyor. Genç yüzücülerimiz hem kulübümüzü hem şehrimizi gururlandırıyor. Denizli’de gerçekleşen final müsabakasında başarı elde eden sporcularımızı da kutluyoruz. Kulüp olarak kentteki tüm gençlerin ve çocukların spor ile tanışması, başarılı sporcu olmaları için çalışmalarımıza devam edeceğiz” dedi.

  • KUŞADASI BELEDİYESİ’NDEN HEMŞEHRİLERİNE KIŞ DESTEĞİ

    KUŞADASI BELEDİYESİ’NDEN HEMŞEHRİLERİNE KIŞ DESTEĞİ

    Kuşadası Belediyesi, hava sıcaklıklarının düşmesiyle birlikte ihtiyaç sahibi aileler için başlattığı yakacak yardımını sürdürüyor. Belediye ekipleri, kent genelinde yapılan budama çalışmalarından elde edilen ağaç atıklarının yanı sıra kömür paketlerini de hemşehrilerinin adreslerine ulaştırıyor.

    Ekonomik krizin etkilerini en aza indirmek amacıyla sosyal yardım çalışmalarını artıran Kuşadası Belediyesi, kış mevsiminin başlaması ile birlikte yakacak yardımına hız verdi. Son 4 buçuk yıl boyunca her kış ortalama 2 bin 500 aileye yakacak desteğinde bulunan Kuşadası Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü ekipleri, bu yılın Kasım ayında başlattığı kömür yardımı kapsamında bin 144 haneye ulaştı. Kömür paketleri İkiçeşmelik, Hacıfeyzullah, Dağ, Camiatik, Alacamescit, Camikebir, Cumhuriyet ve Güzelçamlı mahallelerinde belirlenen ihtiyaç sahibi hanelere imza karşılığında teslim edildi. Kömür dağıtımı Ege ve Davutlar mahalleleri ile sürüyor.

    Park ve Bahçeler Müdürlüğü ekipleri ise kent genelinde Kasım ve Mart ayları arasında budanan ağaçlardan elde edilen dallar ile kurumuş ağaçların kök ve gövdelerini kışlık odun haline getirerek kömür yardımıyla koordineli olarak vatandaşlara ulaştırmaya devam ediyor. Kuşadası Belediyesi’nin yakacak yardımı talep ve ihtiyaçlar doğrultusunda kış boyunca sürecek.

  • İSTANBUL TABİP ODASI’NDAN TTB MERKEZ KONSEYİ’NİN GÖREVDEN ALINMASI KARARINA TEPKİ: “KAYYUM UNSURU TAŞIYAN BU DURUMLA HEKİMLERİN İRADESİNİN ÖNÜNE GEÇİLMİŞTİR”

    Haber- GAYE ŞEYMA CAN/ Kamera-ADEM KARABAYIR

    İstanbul Tabip Odası, Ankara 31. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi’nin görevden alınması yönündeki kararını İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi önünde protesto etti. Basın açıklamasında, “Kayyum unsuru taşıyan bu durumla hekim iradesinin önüne geçilmiştir. Mahkemenin iddia ettiği amaç dışı faaliyetler nelerdir? Pandemi döneminde Sağlık Bakanlığı’nın sakladığı gerçek verileri kamuoyu ile paylaşmak mıdır? Sağlıkta şiddete yönelik Beyaz Kod kazanımı mıdır? Asistan hekimlerin yıllardır süregelen mücadele sonunda nöbet ertesi izin kazanımı mıdır” denildi. 

    Ankara 31. Asliye Hukuk Mahkemesi, TTB’nin Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı ile üyelerinin görevden alınmasına karar vermişti. İstanbul Tabip Odası bugün İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi önünde kararı protesto etti.

    ERDOĞAN: TÜRKYİE TARİHİNDE HEKİMLİĞE YÖNELİK EN ÖNEMLİ SALDIRILARDAN BİRİ

    Basın açıklaması öncesi söz alan İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nergis Erdoğan şunları söyledi: 

    “30 Kasım 2023 tarihinde TTB Merkez Konseyi görevden alındı. Karardan iki gün önce bir televizyon programında fikrimi sorduklarında samimiyetle, ‘Ülkemizde hukukun zerresi kalmışsa takipsizlik kararı verilmesini bekliyorum’ demiştim. Ve durum bize gösterdi ki evet ülkemizde hukukun zerresi ne yazık ki kalmamış. Bu yapılan Türkiye tarihinde hekimliğe yönelik en önemli saldırılardan bir tanesi ve son derece antidemokratik.”

    İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ayşen Yavru’nun okuduğu basın açıklamasında ise şunlara yer verildi: 

    “KAYYUM UNSURU TAŞIYAN BU DURUMLA HEKİM İRADESİNİN ÖNÜNE GEÇİLMİŞTİR: Zamanı ve mekânı, gecesi ve gündüzü olmayan, olanakları sınırlı, yetkisi az, sorumluluğu ise fersahları aşan bir mesleğin gönüllülerine; Geçmişten bugüne antidemokratik uygulamaların yoğunlaştığı dönemlerde, TTB iktidarların hedefinde olmuştur. Sağlık ortamının yönetiminde yandaş medyanın desteğiyle, hekimlerin tek amacının ekonomik kazanç olduğu algısı oluşturan bir sağlık bakanı görevliyken; ne yazık ki son 20 yılda farklı bir tutum olmadı, hedef büyütüldü. TTB iktidarda kim olduğunu gözetmeksizin bilimsel veriler eşliğinde hekim haklarından ve halkın sağlık hakkından yana açıklamalar yapmaktan geri durmamıştır; amaç dışı faaliyet gösterdiği gerekçesiyle hekimlerin oylarıyla seçilen on bir TTB Merkez Konseyi üyesi görevlerinden alınmış ve yerlerine beş kişilik bir ekip atanmıştır. Atananlar TTB çatısı altındaki çeşitli illerin Tabip Odası başkanlarından olsa da, hekimlerin seçme hakları gasp edilmiştir. Ve ‘kayyım’ unsuru taşıyan bu durumla hekim iradesinin önüne geçilmiştir.

    MAHKEMENİN İDDİA ETTİĞİ AMAÇ DIŞI FAALİYET NEDİR?: Mahkemenin iddia ettiği amaç dışı faaliyetler nelerdir? Pandemi döneminde Sağlık Bakanlığı’nın sakladığı gerçek verileri kamuoyu ile paylaşmak mıdır? Sağlıkta şiddete yönelik Beyaz Kod kazanımı mıdır? Asistan hekimlerin yıllardır süregelen mücadele sonunda nöbet ertesi izin kazanımı mıdır? İntörn hekimlere maaş hakkı talep etmek midir? Sağlık Bakanlığı’nın gözü önünde katledilen, şiddete uğrayan meslektaşlarımıza sahip çıkan eylemler midir? Doğa ve insan hakları için hekimlerin sözü olması mıdır? Türk Tabipleri Birliği en önemli organlarından olan kol faaliyetleri ile hekimlerin sağlık alanındaki eksikliklere karşı yürüttükleri yapıcı onarı çalışmalar mıdır? Yurdun dört bir yanında üniversitelerde ve eğitim ve araştırma hastanelerinde asistan hekimlerin sesi olmak mıdır? Serbest çalışan hekimlerin özel hastanelere mecbur bırakılmasına karşı sessiz kalınmamak mıdır? Çürümeye bırakılan, terk edilen köklü üniversite hastanelerinin açıklama yapılmaksızın başka bölgelere taşınıp bölünmesi / kapatılmasına karşı çıkmak mıdır? Kadın hekimlerin iş yerlerinde uğradıkları mobbinge, tacize karşı ses çıkartıp onlarla birlikte dayanışma içinde olmak mıdır? Hekimlerin ücret ve özlük hakları için verilen mücadele midir? Hekimlerin gelecek güvencesiyle yaşanabilir ücret talebini dillendirmek midir? Kızamık gibi toplum sağlığını tehdit eden durumlarda yetkililere sorumluluklarını hatırlatmak ve topluma uyarılarda bulunmak mıdır? Deprem bölgesinde kaderlerine terk edilmiş meslektaşlarımızın yanında olmak mıdır?

    BU KARARA KARŞI HEP BİRLİKTE DURALIM: Hekimliğin amacı insanların bedensel, ruhsal ve sosyal olarak iyilik halinde yaşamlarını sürdürmesini sağlamak ve yaşatmaktır. TTB’nin amacı ise hekimlerin mesleki ve özlük hakları yanı sıra toplumun sağlık hakkını korumaktır. TTB’nin faaliyetleri ve söylemleri bu çerçevede değerlendirilmelidir. TTB’nin amaçları ve araçları kaynağını yasalardan almaktadır ve yasaldır, meşrudur. TTB bugüne dek iktidarın baskılarına karşı hekimlerin gücüyle mevcudiyetini muhafaza ederek yoluna devam etmektedir. TTB’nin gücü de sesi de hekimlerdir, bu güç ülkede sağlık hizmetlerini yürüten hekim emeğidir. Emeğimize ve meslek örgütümüze sahip çıkalım, hekimlerin iradesini yok sayan bu karara karşı hep birlikte karşı duralım.”

  • 3 AYRI FUARIN ORTAK AÇILIŞINI YAPAN İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI TUNÇ SOYER: “’HER ŞEY DAHİL’ TURİZM ANLAYIŞINI DEĞİŞTİRMELİYİZ”

    3 AYRI FUARIN ORTAK AÇILIŞINI YAPAN İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI TUNÇ SOYER: “’HER ŞEY DAHİL’ TURİZM ANLAYIŞINI DEĞİŞTİRMELİYİZ”

    HABER: SULTAN EYLEM KELEŞ – KAMERA: KERİM UĞUR

    İzmir’in ev sahipliğini yaptığı TTI İzmir, TTI Healthy,ve TTI Outdoor fuarlarının açılış töreninde konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Deniz, kum, güneş üçgenine hapsedilmiş ve kent refahını büyütmeyen her şey dahil turizm anlayışını değiştirmeliyiz. Biz İzmir’de bu değişimin öncüsü olmak zorundayız. TTI İzmir, TTI Outdoor ve TTI Health Fuarlarımızın bu yolda çok önemli birer kilometre taşı olduğuna tüm kalbimle inanıyorum” dedi.

    İzmir’in eş zamanlı olarak ev sahipliği yaptığı 17. Uluslararası Turizm, Ticaret Fuar ve Kongresi TTI İzmir, 1. Sağlık Turizmi Fuarı TTI Healthy, 3. Kamp, Karavan, Tekne, Outdoor ve Ekipmanları Fuarı TTI Outdoor; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in katılımıyla Fuar İzmir’de bugün açıldı. Açılış törenine Soyer’in yanı sıra Alman Seyahat Acentaları Birliği Başkanı Norbert Fiebig, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, Venezuela Turizm Bakanı Ali Ernesto Padron Paredes, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı ve Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, İYİ Parti İzmir Milletvekili Ümit Özlale de katıldı.

    Açılış töreninde konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, şunları söyledi:

    “60 ÜLKEDEN YÜZLERCE MİSAFİR İZMİR’İ ZİYARET EDECEK”

    “İzmir’in fuarlar kenti olma vizyonunu perçinleyen üç önemli buluşmamızın ortak açılışında sizlerle olmaktan büyük gurur duyuyorum. Bu yıl, 17. TTİ İzmir Uluslararası Turizm Ticaret Fuar ve Kongremizi, TTI Outdoor ve TTI Health Sağlık Turizmi Fuarlarımızla eş zamanlı olarak düzenliyoruz. TTI İzmir, Türkiye’nin en büyük turizm platformu. Fuarımız sektörün önde gelenlerini bir araya getirmeye devam ediyor. Bu buluşmamızın çok önemli bir misyonu var. İzmir’i ulusal ve uluslararası turizm aktörlerinin buluştuğu bir merkez haline getirmek. Bu yıl 17.sini düzenlediğimiz TTI İzmir’de, bir kez daha umudumuzu ve İzmir’in refahını büyütüyoruz. TTI Outdoor Kamp, Karavan, Tekne ve Outdoor Ekipmanları Fuarımızı ise üçüncü kez düzenliyoruz. Tüm dünyadan outdoor sektörü paydaşlarını buluşturan bu fuarımızla, ülkemizde bu alanda üretim yapan firmaların yeni pazarlar bulmasını sağlıyoruz. Diğer bir buluşma nedenimiz TTI Health Sağlık Turizmi Fuarı. Sağlık sektörü açısından büyük bir potansiyele sahip olan şehrimizi, sağlık turizminin cazibe merkezlerinden birisi haline getiriyoruz. Fuarlarımızda dört gün boyunca 11 ülkeden 250’nin üzerinde katılımcıyı ağırlayacağız. Yaklaşık 60 ülkeden yüzlerce misafir İzmir’i ziyaret edecek. Fuarlar kenti İzmir’e hepiniz hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.

    “BAŞARILARIMIZ TESADÜF DEĞİL”

    İzmir 8500 yıllık tarihi boyunca insan uygarlığının kaderini belirleyen sayısız yeniliğe ve inovasyona kucak açmış. İşte bu yüzden İzmir’de inanılmaz bir zenginliğin içerisinde yaşıyoruz. Yalnızca bir gün içerisinde 8500 yıllık bu engin medeniyetin izlerini sürebiliyoruz. Aynı gün Körfez’de gün batımını izlerken flamingoların eşsiz güzellikteki danslarına şahitlik edebiliyoruz. Dört yıl önce, sahip olduğumuz bu benzersiz zenginliği dünyaya anlatmaya söz verdik. Ve dedik ki, İzmir’e gelen turist sayısını 4 milyona çıkaracak, 30 ilçemize ve 4 mevsime yayacağız. İzmir turizmi, şehrimizin refahını büyütmedeki en önemli sektörlerden biri olacak. Pandemi sonrasında dijital turizm altyapısını kuran ilk şehir biz olduk. İzmir’in 2 bin 500’den fazla destinasyonunu Visit İzmir mobil aplikasyonunda bir araya getirdik. Uygulamamız gastronomiden, doğaya, inanç turizminden şehrimizdeki müzelere ve sanat etkinliklerine kadar çok kapsamlı bir dijital rehber.

    Bir diğer önceliğimiz, İzmir’e yapılan doğrudan seferlerdi. Bu konuda İzmir’e uçuş düzenleyen hava yolu şirketleri ile Direct İzmir programını başlattık. Artık İzmir’den Venedik, Barselona, Milano gibi dünya turizmine öncülük eden şehirlere direkt uçuş imkanı bulunuyor. İzmir turizmini hak ettiği noktaya ulaştırmak için 6 yıldır İzmir’e uğramayan kruvaziyerleri yeniden İzmir Limanı’nda ağırlamaya başladık. 2022’den bu yana 49 kruvaziyer 69 bin yolcusuyla İzmir’i ziyaret etti. İzmir’in liman kenti kimliğini daha da güçlendirmek maksadıyla İzdeniz şirketimiz İzmir -Midilli seferlerine başladı. 2024 yılında sefer sayımızı iki katına çıkaracağız. Tüm bu çalışmalarımızın ve daha birçok icraatımızın çıktılarını 2022 yılında almaya başladık. 2022 yılında turizmde tüm zamanların rekorunu kırarak 2 milyon 153 bin 881 turisti ağırladık. 2023 yılına da hızlı başlayan İzmir turizminde ilk 5 ay verilerine göre, geçen yıl aynı döneme oranla yüzde 15 artışa ulaştık. 2023 yılının sonuna yaklaşırken İzmir turizmi, yeni bir rekora doğru ilerliyor. Çok yakın bir zamanda dünyanın en ünlü seyahat rehberi Lonely Planet, İzmir’i 2024 yılında seyahat edilmesi gereken en iyi on şehir arasına dahil etti. Bu başarılarımızın hiçbirisi tesadüf değil. İzmir Vakfı ve İzmir Kalkınma Ajansı ortaklığıyla geliştirdiğimiz İzmir Turizm Tanıtım Stratejisi ve Eylem Planımızın birer meyvesi. 2020-2024 yıllarını kapsayan stratejimizle İzmir’in dünya turizminden aldığı payı büyüten yenilikçi ve kapsamlı bir yol haritamız var.

    “İZMİR’DE DEĞİŞİMİN ÖNCÜSÜ OLMAK ZORUNDAYIZ”

    Pandemi, dünya genelinde şu iki şeyi çok derinden etkiledi: Seyahat etme alışkanlıklarımız ve sağlık sektörü. Özellikle bu iki sektörde doğayla uyumun, yerelleşmenin, dijitalleşmenin öne çıktığı bir dönemden geçiyoruz. Şehrimiz İzmir ve ülkemiz bu dönemeçte dünyaya yön verebilecek çok büyük bir potansiyele sahip. Eğer bu potansiyeli kullanmak istiyorsak, yerelin kendi gücü ve bereketinden beslenen yeni bir turizmi ülkemizin kılcallarına yaymak zorundayız. Deniz, kum, güneş üçgenine hapsedilmiş ve kent refahını büyütmeyen her şey dahil turizm anlayışını değiştirmeliyiz. Biz İzmir’de bu değişimin öncüsü olmak zorundayız. TTI İzmir, TTI Outdoor ve TTI Health Fuarlarımızın bu yolda çok önemli birer kilometre taşı olduğuna tüm kalbimle inanıyorum. Türkiye’nin ve şehrimizin engin kültürünü, doğal güzelliklerini ve sağlık sektöründeki öncü konumunu pekiştiren bu fuarların gerçekleşmesinde emeği geçen, TÜRSAB ve İZFAŞ’taki çalışma arkadaşlarıma en içten teşekkürlerimi sunuyorum. Destekleri için Kültür ve Turizm Bakanlığımız, Ticaret Bakanlığımız ve TÜRSAB başta olmak üzere TOBB, KOSGEB, Ege İhracatçı Birlikleri, İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Vakfı, İzmir Rehberler Odası, TÜROFED, ETİK ve Türk Hava Yolları’na müteşekkirim. Bir kez daha Fuarlar Kenti İzmir’e hoş geldiniz diyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum”

    Soyer’in konuşmasının ardından kurdele kesimi yapıldı ve kongre, fuar alanları ziyaret edildi. 

  • MARMARİS KADIN DANIŞMA MERKEZİ YENİ YERİNDE

    MARMARİS KADIN DANIŞMA MERKEZİ YENİ YERİNDE

    Marmaris Belediyesi Kadın Danışma Merkezi, Amiral Orhan Aydın Spor Salonu’ndaki yeni yerinde hizmete devam ediyor.

    Amiral Orhan Aydın Spor Salonu’ndaki yeni yerine taşınan Marmaris Belediyesi Kadın Danışma Merkezi’nde psikoeğitimler tekrar başladı. 2022 Mart ayında açılan Marmaris Belediyesi Kadın Danışma Merkezi’nde ergen bireyler ve anneleri için çocukların yaşadığı duygusal ve davranışsal sorunları ortadan kaldırmaya yönelik yüz yüze psikoeğitimler verilmişti. Bugüne kadar 400’e yakın görüşme yapılan Kadın Danışma Merkezi’nin yeni yerine taşınmasıyla görüşmeler ve eğitimler tekrar başladı. Yapılan çalışmaların tüm ilçeye yayılmasının hedeflendiğini dile getiren Kadın Danışma Merkezi Sorumlusu Nurcan Kahraman, mahallelerde de birebir görüşmeler planlandığını ifade ederek ayrıca destek isteyenlerin 0 252 412 73 74 numaralı telefondan randevu alabileceğini belirtti.

    AİLELER DESTEK ALABİLİR

    Kadın Danışma Merkezi Psikologu İmge Bulut ise ücretsiz olarak psikolojik destek ve danışmanlık hizmeti verdiklerini belirterek, “Marmaris’teki kadınlarımız bizlere aile içi iletişim, ergen danışmanlığı, öfke yönetimi, stres, anksiyete, depresyon gibi tüm psikolojik konularda başvurabilirler. Bu dönem sıklıkla karşılaştığımız dijital bağımlılık konusunda psikoeğitimlerimiz olacak. Bu eğitimden ailelerimiz hem çocukları hem de kendileri için faydalanabilir” açıklamasını yaptı.

  • HATAY DEPREMZEDE DERNEĞİ’NDEN DEPREMİN 10’UNCU AYINDA AÇIKLAMA: “KENTİMİZİN ÖZEL AFET BÖLGESİ İLAN EDİLMESİNİ İSTİYORUZ”

    HATAY DEPREMZEDE DERNEĞİ’NDEN DEPREMİN 10’UNCU AYINDA AÇIKLAMA: “KENTİMİZİN ÖZEL AFET BÖLGESİ İLAN EDİLMESİNİ İSTİYORUZ”

    Hatay Depremzede Derneği, 6 Şubat depremlerinin 10’uncu ayında; “Bizi umutsuzluğa ve geleceksizliğe mahkum bırakmanıza izin vermeyeceğiz. İvedilikle kentimizin Özel Afet Bölgesi ilan edilmesini ve deprem bölgesi için merkezi bütçeden maddi destek sağlanmasını istiyoruz. Sorularımız ve sorunlarımız her geçen gün artıyor” açıklamasını yaptı.

    Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin üzerinden 10 ay geçmesine rağmen, depremde en çok hasar alan illerden biri olan Hatay’da halkın sorunları devam ediyor. Hatay Depremzede Derneği, 6 Şubat depremlerinin 10’uncu ayında yaptığı basın açıklamasında yaşanan sorunlara dikkat çekti. Dernek tarafından yapılan açıklama şöyle:

    HASARLI OKULLARIN GÜÇLENDİRİLMESİ İLE İLGİLİ HİÇBİR HAZIRLIK YOK”

    “Eğitime, sağlığa, hukuka, kentimizin yeniden inşasına dair sorunlarımız ilk günkü tazeliğinde. Neredeyse birinci dönemin sonuna geldik hâlâ hasarlı okulların güçlendirilmesi ile ilgili hiçbir hazırlık yok. Az hasarlı okulların da bina analizi yapılmadı. Ekonomik krizi bu kadar derinden yaşayan bir halk olarak öğrencilerimize ücretsiz yemek ve içme suyu talebimizde ısrar ediyoruz.

    BİR AN ÖNCE KENTİMİZ İÇİN TAM TEŞEKKÜLLÜ BİR HASTANE İSTİYORUZ”

    Depremin 10’uncu ayında birinci basamak sağlık hizmetleri konteynerlerde verilmeye devam ediliyor. Barınma sorunu çözülmediği için sağlık emekçileri ailelerini şehir dışında bırakıp sürekli geliş gidiş yapmak zorunda kalıyor. İkinci basamak sağlık hizmetleri ameliyathane ve doğumhaneler aktif olmadığından birinci basamak sağlık hizmetleri gibi çalışıyor, verilen hizmet poliklinik hizmetini geçemiyor. Ortak yaşam alanlarında su ve elektrik sorunları sık yaşandığından uyuz, parazitoz, influenza, impetigo, ağız-el-ayak hastalığı gibi bulaşıcı hastalıklar baş gösterdi. Bir an önce kentimiz için tam teşekküllü bir hastane istiyoruz.

    DÖVER SEYİR TERASI’NIN MOLOZ DÖKÜM SAHASI OLMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ”

    Altyapı ve üstyapı sorunlarından kaynaklı kentte yaşam dayanılmaz halde. Toza bulanmış gri bir kentte azıcık nefes aldığımız, içimizi memleket havasıyla doldurduğumuz Döver Seyir Terası’nın moloz döküm sahası olmasına izin vermeyeceğiz.

    BARINMA KOŞULLARININ ZORLAŞMASI BİZİ PSİKOLOJİK OLARAK DA YIKIMA SÜRÜKLÜYOR”

    Depremden sonra az hasarlı binaların çoğunun analizi yapılmadı. Kışın gelmesiyle birlikte konteyner kentlerde ve çadırlarda yaşamak daha da zorlaşıyor. Özel yaşamın bu denli sıkışması, barınma koşullarının zorlaşması bizi psikolojik olarak da yıkıma sürüklüyor. Hâlâ yıkılmayı bekleyen evler var. Yıkılıp molozu kaldırılmayan mahalleler var.

    KENTİMİZİN ÖZEL AFET BÖLGESİ İLAN EDİLMESİNİ İSTİYORUZ”

    Bizi umutsuzluğa ve geleceksizliğe mahkum bırakmanıza izin vermeyeceğiz. Bir kez daha buradan haykırıyoruz. İvedilikle kentimizin Özel Afet Bölgesi ilan edilmesini ve deprem bölgesi için merkezi bütçeden maddi destek sağlanmasını istiyoruz. Sorularımız ve sorunlarımız her geçen gün artıyor. Sorunlarımız çözülmedikçe tekrar etmeye devam edeceğiz.”

     

  • GÖKHAN GÜNAYDIN’DAN İMAMOĞLU VE İNCE GÖRÜŞMESİNE İLİŞKİN DEĞERLENDİRME: ORADA HERHANGİ BİR İL VE BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI KONUSU GEÇEMEZ, ÇÜNKÜ MESELE PARTİ MECLİSİ’NİN YETKİ ALANINDADIR

    CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce görüşmesine ilişkin soru üzerine; “Ekrem İmamoğlu ile Muharrem İnce’nın herhangi bir görüşme yaptığı ya da görüşmede herhangi bir belediye başkanlığı sözü verdiğine ilişkin bir bilgim yok. Ekrem İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımızdır. Bizim belediye başkanlarımızın belirlenmesine Parti Meclisi karar verir. Dolayısıyla bir görüşme olması olağandır, ancak orada herhangi bir il büyükşehir belediye başkanlığı konusu geçemez. Geçmemiştir. Her ikisini de tanırım, çünkü mesele Parti Meclisi’nin görev ve yetki alanındadır” dedi.

    CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Günaydın şunları söyledi:

    “Asgari ücretin aylık ücreti 11 bin 402 lira ancak açlık sınırı 14 bin 25 lira. Başka bir değişle Türkiye’de çalışanların yarısını oluşturan asgari ücretlilerin açlık sınırın neredeyse 3 bin lira altında bir fiyat düzeyiyle yaşamaya devam ettiği görülüyor. Elbette TÜİK’in hesaplamasına itiraz ettiğimiz tüm bilimsellik dışı yöntemlerle yaptığı saptamalara rağmen, ancak yıllık yüzde 61,36 olarak aşağıya çekebildiği enflasyon verileri de ortada. Açlık sınırının 14 bin 25 lira olduğu bu memlekette, 16 milyon emeklinin yarısı 7 bin 500 lira ve altında ücretlerle geçinmeye çalışıyor. Bu açlık sınırının da yarısı anlamına geliyor. Peki ne yapıldı buna bir çözüm bulabilmek amacıyla? Emeklilerin çalışanlar hariç geriye kalanlarına Cumhuriyet’in 100’üncü yılı nedeniyle ayda 5 bin lira ikramiye ödenmesine karar verildi. Ancak bir önceki torba kanunda yaptığımız tüm itirazlara rağmen AKP ve MHP çoğunluğu bu 5 bin liralık ikramiyeyi çalışan emeklileri çok gördü. CHP’nin Meclis ve Meclis dışında yaptığı güçlü muhalefet ve konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşımasının ardından, bu dönemde TBMM’ye sunulan torba kanun ile 5 bin liranın tüm emeklilere ayrım gözetilmeksizin verilmesine yönelik düzenlemeye imza atılacak. Elbette biz bunu destekleyeceğiz ama ifade ediyoruz ki biz emekli maaşlarının da en az asgari ücret düzeyine çıkarılması gerektiği konusundaki tavrımızı sürdürüyoruz.”

    ASGARİ ÜCRETLİNİN NASIL GEÇİNDİĞİNİ DÜŞÜNEN YOK”

    Günaydın, BDDK’nın İstanbul’da 40 bin lira aylık alan 400 uzmanına aylık 45 bin lira verilmesi için düzenleme yapılmaya çalışıldığını ifade ederek, “Yani bir BDDK uzmanının ki bu düzenlemeden eski Merkez Bankası Başkanının, şimdiki BDDK Başkanı Şahap Kavcıoğlu da yararlanacak. Onlar 85 bin lira ile İstanbul’da geçinemezler ama 7 bin 500 lira ile bir emeklinin, 11 bin 402 lira ile bir asgari ücretlinin İstanbul’da nasıl geçindiğini düşünen yok, buna ilişkin bir düzenleme yapan yok” dedi. Günaydın, tüm kamu çalışanlarının yüksek enflasyona ezdirilmemesi gerektiğini belirterek, “BDDK için 85 bin lira olarak düzenlediğini, onun 10’da 1’i düzeyinde fiyat alamayanlara çok görürsen elbette bu kabul edilebilir bir şey olmaktan çıkar” diye konuştu.

    Günaydın, asgari ücretin yılda bir kez belirlenecek olmasına da tepki göstererek, “Ülkenizde enflasyon en iyimser TÜİK rakamlarına göre yüzde 60’ın üzerindeyse, bazı bağımsız kuruluşlar bunun yüzde 100’ün üzerinde olduğunu ortaya koyuyorlarsa, siz ‘asgari ücreti yılda bir kez belirleyeceğim’ diyerek, asgari ücret altında ezilen insanların haklarını bir kez daha yiyeceğim anlamına gelmektedir bu. Açıkça ifade edelim, Türkiye’de olağan mıdır yılda bir kez asgari ücret belirlenmesi? 1998’de 3 kez, 99’da 2 kez, 2000’de 3 kez belirlenmiş. 2000’li yılların neredeyse tamamında yılda 2 kez asgari ücret belirlenmiş. Yılda tek asgari ücret belirleme memleketin olağanı filan değil, yalnızca sizin emek kesimine olan düşmanlığınızın başka göstergesidir” dedi.

    Günaydın, Türkiye’deki eğitim sisteminin bakandan bakana değiştirildiğini vurgulayarak, “Çocuklarımız okuma, okuduğunu anlama, okuduğuna bir başlık koyma, okuduğunun ana fikrini söyleyebilme yeteneğine maalesef sahip değiller. Burada çocuklarımıza suç bulmak dünyanın en büyük kötülüğü olur. Çoğu zaman karnını duyuramayan, anne ve babasının yoksulluğu nedeniyle gerekli eğitim yardımını alamayan, okullarda verilen bir kap yemekten de mahrum edilen, üstelik de yeterince iyi olmayan ve eğitim düzeyi son derece düşük sınıflarda okumaya çalışan çocuklarımızın maalesef hayattan, diğer ülkelerdeki çağdaşlarında ne kadar geriye düştüklerini acı şekilde görüyoruz” dedi.

    3,6 MİLYON HEKTAR ALANI ÇİFTÇİ İŞLEMEKTEN VAZGEÇTİ”

    Sudan’da Türkiye’nin kiraladığı tarım arazisi sözleşmesinin iptal edildiğini hatırlatan Günaydın, şunları söyledi:

    “AKP iktidarı döneminde Türkiye’de 3,6 milyon hektar alanı çiftçi işlemekten vazgeçti. Öyle bir hükümet düşünün ki kendi memleketinde 3,6 milyon hektar alanı ‘Neden ekmiyorsun’ diye çiftçisine sormuyor da, bunun 5’te 1’i kadar alanı Sudan’dan kiralayarak tarım ürünleri fiyatlarını geri çekmeye çalışıyor. Azalan sadece tarım alanı mı arkadaşlar? Eş zamanlı olarak 700 binden fazla çiftçi, çiftlik yapmaktan vazgeçti. Çünkü çalıştıkça ezilen ve çalıştıkça iflas eden bir sosyal sınıftan bahsediyoruz. Üstelik de Türkiye’de ortalama çiftçi yaşı 58. Siz böyle bir tablo içerisinde büyüklere masallar, Sudan’dan arazi kiralayacağız, orada üretim yapacağız. 10 yıl oldu bu masal söyleneli. Ne oldu? Sudan ile yaptığınız anlaşma, Erdoğan’ın büyük bir gösteriş ile imzaladığı anlaşmalar ne oldu? Arkadaşlar bu kadar büyük yalanlarla bu memleket yönetilmeye çalışılıyor. Ancak gerçeklerin bir gün gün yüzüne çıkma gibi bir huyu var.”

    YENİ RANT ALANI HALİNE GELİYOR”

    Hükümetin kentsel dönüşüm ile ilgili yaptığı düzenlemeye de değinen Günaydın, bir yıla yakın zaman geçmesine karşın deprem bölgesinde konutların yapılmadığını ifade etti. Günaydın şöyle konuştu:

    “Türkiye’nin 4’te 3’ü deprem alanı içerisindeyken, insanların yüzde 80’i yarın olabilecek bir depremin korkusuyla yaşarken, bu alanda ciddi hiçbir adım atmayan bir AKP hükümeti var. 6 Şubat’ta 11 ilimizi yıkan bir deprem oldu ve bu deprem sonrasında dedi ki ‘Bu kardeşinize güvenin, 1 yıl içerisinde bu evleri size teslim edeceğim’. Arkadaşlar 1 yıl dolmak üzere, şu ana kadar teslim edilen evin oranı yıkılan evin yüzde 3- 4’ü bile değil. Şimdi ne yapıyorlar? Her tarafı rezerv alan ilan ediyorlar. Tarım alanı, sulak alan olduğuna bakmaksızın. Fay hatlarına uzaklığına bakmaksızın. Bu bir yeni bir rant alanı haline geliyor. Özellikle Defne ve Antakya’da bunu çok açık görüyoruz.”

    İMAMOĞLU- İNCE GÖRÜŞMESİ: “BİR GÖRÜŞME OLMASI OLAĞANDIR, ANCAK ORADA HERHANGİ BİR İL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI KONUSU GEÇEMEZ

    Günaydın basın toplantısında gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Günaydın, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’nin bir görüşme yaptığı hatta Muharrem İnce’nin belediye başkan adayı olacağı konuşuluyor. Bu görüşmeden Özgür Özel’in, genel merkezin haber var mı” şeklindeki soru üzerine şunları söyledi:

    “Ekrem İmamoğlu ile Muharrem İnce’nın herhangi bir görüşme yaptığı ya da görüşmede herhangi bir belediye başkanlığı sözü verdiğine ilişkin bir bilgim yok. Ekrem İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımızdır. Bizim belediye başkanlarımızın belirlenmesine Parti Meclisi karar verir. Dolayısıyla bir görüşme olması olağandır, ancak orada herhangi bir il büyükşehir belediye başkanlığı konusu geçemez. Geçmemiştir. Her ikisini de tanırım, çünkü mesele Parti Meclisi’nin görev ve yetki alanındadır” dedi.

    TOPLU BİR AF DURUMU SÖZ KONUSU DEĞİLDİR”

    Günaydın, partiden ihraç edildikten sonra affedilenlerle ilgili bir soru üzerine de şunları söyledi:
    “PM’nin af ilan etme durumu söz konusu değildir. Partiden ihraç edilen arkadaşlarımız eğer dilekçelerini, ihraca konu olan il ve ilçeye verirlerse, onlar kendi görüşleri ile beraber bunu MYK’ya yazarlar, MYK kendi görüşüyle PM’ye indirir. PM’de bu konu kapalı olarak oylanır. 60 PM üyesinin kapalı zarfa verdiği oylar sonucunda bir bağışlanma talebinin ilan edilip, edilmeyeceği ortaya çıkar. Bu bağlamda toplu bir af durumu söz konusu değildir. Somut olarak PM önüne gelen konularda karar verir. Peki, baba evi metaforu için ne söyleyebiliriz. CHP’den çeşitli nedenlerle bugün kadar farklı düşündükleri için ayrılmış arkadaşlarımız olabilir. Kurultay süreci sonrasında toplumun kredi açtığı, herkesi kucaklayarak devam etmeye kararlı bir yeni yönetim var. Bu yeni yönetim de diyor ki, ‘Baba ocağınıza dönün, hep beraber politika yapalım.’ Bu, adı geçen arkadaşlarımız da dahil herkese yönelik bir çağrıdır. Onların içerisinde kendisi istifa etmiş olanlar vardır. Onlar yeniden üyelik başvurusunda bulunabilirler. Onların içerisinde daha evvel ihraç edilmiş, ceza almış arkadaşlarımız olabilir. Onlar da bağışlanma isteğinde bulunurlar. Bütün bunlar tüzükte bulunan prosedürlerle yürür. Asıl olan şudur, Cumhuyet’in 100. yılında CHP ana muhalefet partisi konumunu, iktidar partisi konumuna değiştirmek, dönüştürmek ister. Bunu yaparken de ilk uğrak yerel seçim olacaktır. Bu doğrultuda çalışıyoruz.”

     

  • DAVUTOĞLU: “BİR ŞEHRİN HAKETTİĞİ İYİ BİR ADAY ORTADAYSA HER PARTİYLE DE GÖRÜŞÜRÜZ. SİYASETTE ‘ASLA, MUTLAKA, İLELEBET’ KAVRAMLARINI KULLANMAMAYI ÖĞRENDİM”

    DAVUTOĞLU: “BİR ŞEHRİN HAKETTİĞİ İYİ BİR ADAY ORTADAYSA HER PARTİYLE DE GÖRÜŞÜRÜZ. SİYASETTE ‘ASLA, MUTLAKA, İLELEBET’ KAVRAMLARINI KULLANMAMAYI ÖĞRENDİM”

    DİLAN KUTLU

    Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, bugün TBMM’de basın mensupları ile bir araya geldi. Davutoğlu, yerel seçimlere ilişkin “partilerle diyalog kanallarının kapatılmaması” gerektiğini kaydederek “Eğer diğer partilerle birlikte iyi adaylar etrafında, bir şehrin hak ettiği iyi bir aday ortadaysa her partiyle de görüşürüz. Bu konuda ben siyasette ‘asla, mutlaka, ilelebet’ kavramlarının kullanmamayı öğrendim. Bizim diyalog kanallarını açık tutmamız lazım” dedi. 

    Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, bugün TBMM’de Grup Başkanvekilleri Selçuk Özdağ, İsa Mesih ve milletvekilleriyle birlikte basın mensuplarıyla bir araya geldi. Davutoğlu, gündemdeki konular ve ve Filistin’e dair değerlendirmelerinin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

    “HÜKÜMET ‘GÖNDERİN’ DESE BİLE ŞİRKETLERİNİZİ KARA LİSTEYE ALDIRMAYIN” 

    İsrail’e mal gönderen şirketlere seslenen Davutoğlu, “Yarın kara listeye alınmak istemiyorsanız, şimdi İsrail ile ticaret yapan şirketlerin bazı boykot listesine girmesi gibi sizlerin de boykot edilmek istemiyorsanız hükümet size ‘gönderin’ dese bile o malları göndermeyin. Şirketlerinizi kara listeye aldırmayın. İsrail’e destek veren şirketler kategorisine girmeyin. Bir tanesinin ismi yayınlandı gördünüz. Atatürk Havalimanı’nda mitingde ama gemisi hareket halinde. Türkiye’deki iktidar sahiplerinin çocuklarının da gemileri orada olduğu iddia ediliyor. Çıkıp da eski Başbakan ‘Hayır benim oğlum da dahil hiçbir gemi burada değil’ diyemedi” diye konuştu.

    “ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA BİR GİRİŞİMDE BULUNACAĞIZ”

    Davutoğlu, İsrail’e mal gönderilen limanlara yürüme çağrısına ilişkin soru üzerine “Bunu arkadaşlarla istişare ediyoruz. Bizim siyasal anlamda yapacağımız eylemler kadar halkla birlikte yapacağımız eylemler önemli. Devam etmeleri halinde mutlaka yapacağız. İnşallah önümüzdeki hafta girişimde bulunup deklarasyonu açıklayacağız. Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Özel Raportörü Richard Falk’ın imzasıyla deklarasyon çağrısında bulunduk. Önümüzdeki günlerde tamamlayıp imzaya açacağız” dedi.

    “1977 KRİZİNE BENZER BİR KRİZİ KAPIDA GÖREBİLİRİZ”

    Davutoğlu, Türkiye’nin ekonomisine ilişkin ise “Gelecek sene yaz aylarında Türkiye’de çok derin bir durgunluk, enflasyonun bir arada olduğu 1977 krizine benzer bir krizi kapıda görebiliriz ama bu sefer konvertibilitede olduğu için bu kriz sadece Türkiye’yi değil birçok şeyi sarsar” uyarısında bulundu.

    “KENDİ DEĞERLENDİRMEMİZİ YAPTIK”

    Davutoğlu, Akşener’in ittifaklara ilişkin “manda ve himaye tuzağı” benzetmesi ve Gelecek Partisi’nin yerel seçimlerde yol haritasına ilişkin soru üzerine de şunları söyledi:  

    “Her partinin aldığı karara saygımız var. Her parti seçim sonrasında kendi değerlendirmesini yapar ve muhasebe yapar. Partilerin hemen hemen hepsinde de bu anlamada bir çalışmanın olduğu… İYİ Parti bir kongre yaptı. CHP kongre yaptı. Biz de ocak ayında ikinci büyük kongremizi yapacağız. Biz de kendi değerlendirmemizi yaptık, yerel seçimlerin doğası genel seçimlerden farklıdır. Yerel seçimler bu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin getirdiği…. burada Sayın Akşener haklıdır bir anormallik doğurdu. Hatta Cumhurbaşkanı 50 artı 1 çıkışının sebebi, partilerin kendi doğal alanının dışında davranmaya sevk olunmalarının sebebi Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi’nin kendisidir. Bunu aşmak için çok çabalar sergilendi. Altılı masanın doğuş şartları bu seçim yasasında ve doğrudan bu 50 artı 1 şartıyla herkes bu hedefe ulaşmak için ittifaklar kurdu. 

    “HER PARTİ İLE GÖRÜŞÜRÜZ, ‘ASLA, MUTLAKA, İLELEBET’ KAVRAMLARINI KULLANMAMAYI ÖĞRENDİM”

    Yerel seçimlerde ise ittifak demeyeyim, iş birlikleri yerel ölçekte yapılabilir, buna engel yok. Yani bir yerde iki parti anlaşıp bir beldede anlaşıp aynı ilin ilçesinde başka bir kombinasyonla en iyi aday bulunabilir. Bizim prensibimiz halkın hak ettiği en iyi adayın çıkmasını sağlayacak şekilde çalışmalar yapmak. Birinci aşama kendi adaylarımızdır. Türkiye’de ekim ayından itibaren topluca aday açıklamaları yapan parti biziz. Kendi çalışmamızı yapıyoruz. Saadet Partisi ile prensip kararımız var, olabilecek yerlerde ittifak yapacağız. Onu Saadet Partisi ile görüşüyoruz, ortak bir komisyon oluşturduk. Eğer diğer partilerle birlikte iyi adaylar etrafında bir şehrin hak ettiği iyi bir aday ortadaysa her partiyle de görüşürüz. Bu konuda ben siyasette ‘asla, mutlaka, ilelebet’ kavramlarını kullanmamayı öğrendim. Bizim diyalog kanallarını açık tutmamız lazım. Türkiye’nin şu anda siyasete güvene ihtiyacı var. 14-28 Mayıs seçimlerinin en büyük tahribatı siyasete güveni sarsmış olmasıdır.”