Blog

  • ÖDEMİŞ İLE ZENICA KARDEŞ ŞEHİR OLMAYA HAZIR

    ÖDEMİŞ İLE ZENICA KARDEŞ ŞEHİR OLMAYA HAZIR

    Bosna Hersek’in Zenica Doboy Kantonu Başbakanı Nezir Pivić ve Ekonomi Bakanı Samır Šıbonjıć bir dizi incelemede bulunmak için geldikleri Ödemiş’te Belediye Başkanı Mehmet Eriş’i makamında ziyaret etti. Başkan Eriş, Bosna Hersek’in Zenica şehri ile kardeş şehir olmaya hazır olduklarını vurguladı. 

    Bosna Hersek’in Zenica Doboy Kantonu Başbakanı Nezir Pivić ve Ekonomi Bakanı Samır Šıbonjıć, Ödemiş’teki temasları kapsamında Ödemiş Belediyesi’ni ziyaret etti. Başkan Eriş’i makamında ziyaret eden heyete Biosun Ödemiş Yönetim Kurulu Başkanı Murat Özler, Yönetim Kurulu İkinci Başkanı Ferhat Özler, Karakova Mahalle Muhtarı Zafer Yiğenli ve Ödemiş Boşnaklar Derneği üyeleri de eşlik etti. 

    Bosna Hersek’in yaşadığı soykırımın acısının yüreklerde ilk günkü gibi olduğunu ifade eden Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş, Sırp güçlerinin Srebrenitsa soykırımında katlettiği 8 bin 372 Müslüman Boşnak soydaşımızı saygı ve rahmetle andıklarını söyledi. 

    Başkan Eriş, “Bosna Hersek’ten gelen dostlarımızı ilçemizde ağırlamaktan mutluluk ve onur duyuyoruz. Bosna Hersek’te geçmişte dünyanın gözü önünde yaşanan acılar hep yüreğimizde. İlçemizde de Karakova köyümüz de Boşnak vatandaşlarımızın yaşadığı köyümüz. Burada sizleri ağırlamaktan ve yeni işbirliklerinin başlangıcını yapmaktan dolayı heyecanlıyız” dedi. 

    “KARDEŞ ŞEHİR OLMAK İSTERİZ” 

    Bosna Hersek’i 2015 yılında ziyaret ederek Zenica şehrini de dolaştığını belirten Eriş, “Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel bu yıl Bosna Hersek’in Devlet Günü’nde törenlere bizzat katılım sağladı. Bizim Bosna Hersek’teki kardeşlerimiz için duygularımızı oraya taşımış oldu” dedi. Dost ve kardeş ülkeler arasındaki işbirliğinin yerel yönetimler arasındaki ilişkilerle daha da güçlenebileceğini belirten Başkan Eriş, “Biz de Belediye olarak Zenica ile kardeş şehir olmak isteriz” ifadelerini kullandı. 

    Misafirperverliği için Başkan Eriş’e teşekkür eden Zenica Doboy Kantonu Başbakanı Nezir Pivić, “Türkiye çok büyük bir ülke. Çok büyük başarıları, köklü bir tarihi var. Sizin bu bilgi birikimi bizim için çok önemli. Sizinle bu anlamda paylaşım yapmaktan çok büyük mutluluk duyuyoruz. İnşallah ileride de daha büyük işbirliklerine imza atarız” dedi. 

    “GAZZE’DE GÖRDÜĞÜMÜZ KATLİAM HER GÜN UYANIK OLMAMIZI GEREKTİRİYOR” 

    Gazze’de İsrail tarafından bir devlet terörü uygulandığını vurgulayan Pivić, “Biz Srebrenitsa’daki soykırımdan sonra dünyanın bir daha öyle bir katliama izin vermeyeceğini düşünmüştük. Ama maalesef son zamanlarda Gazze’de gördüğümüz katliam bizlerin her gün uyanık olmamızı gerektiriyor. Bizim dost bildiklerimizden başka kimseye güvenmememiz gerekiyor. Bu konuyu da açıkça ifade etmek istiyorum” dedi. 

    Ziyaretin anısına Başkan Eriş, Pivić ve Šıbonjıć’e Ödemiş ipeğinden yapılan mendil ile plaket takdim etti. Pivić de Bosna Hersek Milli Takımı’nın da maçlarına ev sahipliği yapan devlet simgesi niteliğindeki stadyumun tapu belgesini Başkan Eriş’e takdim etti. 

    Heyet daha sonra, Avrupa’nın en büyük entegre katı atık yönetim tesisi olan Biosun Ödemiş Entegre Katı Atık Yönetim Tesisi’ni ziyaret etti. Biosun Ödemiş yetkilileri, evsel katı atıklardan elektrik enerjisi elde eden tesisin çalışma sistemiyle ilgili Pivić ve Šıbonjıć’e bilgiler verdi. Tesisin üniteleri incelendi.

  • BİLGE ÇINARLAR YENİ OYUNUYLA KARŞIYAKA’DA SAHNEDE

    BİLGE ÇINARLAR YENİ OYUNUYLA KARŞIYAKA’DA SAHNEDE

    Karşıyaka Bilge Çınarlar Sağlıklı Yaş Alma Merkezi Tiyatro Kulübü yeni oyunuyla sahneye çıktı. Perinur Olgun’un yazıp yönettiği “Halamı Kim Öldürdü?” oyununda sahneye çıkan 12 Bilge Çınarlar üyesi yetenekleriyle göz doldurdu. Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Tiyatro Kulübümüz çıkardıkları oyun ile yetenek ve yaratıcılıklarını ortaya koydu. Onları sahnede izlerken gururlandık. Umarım bu çabaları tüm büyüklerimize örnek olur” dedi. 
     
    Karşıyaka Belediyesi Bilge Çınarlar Sağlıklı Yaş Alma Merkezi, her yıl onlarca farklı branşta düzenlenen kurslarla 60 yaş ve üzeri Karşıyakalı yurttaşları sosyal yaşamla buluşturmaya devam ediyor. Üye sayısı 3 bine yaklaşan merkezde uzman eğitmenlerle ahşap ve seramik boyama, üç boyutlu şekillendirme, ev dekorasyonu, qulling, jüt ip aksesuar, makrome, kâğıt rölyef, zihin ve beden egzersizi, resim, akıl ve zekâ oyunları, Türk sanat müziği, Türk halk müziği, İngilizce, Almanca, Fransızca, satranç, diksiyon, örgü, cam altı boyama, briç ve yoga kursları düzenleniyor. Sezon boyunca üyeler Tiyatro Kulübü ve Kitap Kulübü gibi çeşitli sosyal etkinlik ve aktivitelere de katılım gösteriyor. Özellikle tiyatro ekibinin yıl boyunca yaptığı çalışmalar ve ortaya koydukları oyunlar izleyicilerin de beğenisiyle karşılanıyor. 
     
    YAZAR, YÖNETMEN VE OYUNCULAR BİLGE ÇINARLARDAN 
     
    Emekli Türkçe Öğretmen Perinur Olgun’un yazıp yönettiği “Halamı Kim Öldürdü?” adlı oyun 12 yetenekli Bilge Çınarlar üyesi ile sahneye kondu. Yoğun prova sürecinin ardından Hikmet Şimşek Sanat Merkezi’nde sahnelenen oyun hem senaryo hem de ortaya konulan oyunculukla izleyicilerin beğenisini topladı. 
     
    “SAHNEDE İZLERKEN GURURLANDIK”
     
    Yaş almış yurttaşların toplum hayatına daha aktif katılımı için çalıştıklarını söyleyen Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, şunları dile getirdi:
     
    “Karşıyakalıların aktif şekilde yaş alması için gerekli ortamları oluşturmak için çalışıyoruz. Büyüklerimizin tecrübesinden faydalanmayı, kent hayatını onlarla güzelleştirmeyi önemsiyoruz. Dört duvar arasına kapanmalarını, toplumsal hayatın dışında kalmalarını kabullenmiyoruz. Bilge Çınarlar Sağlıklı Yaş Alma Merkezi’nde düzenlediğimiz kurs, kulüp ve etkinliklerle üyelerimizin sosyalleşmesine, aktif bir yaş alma dönemi yaşamalarına olanak sağlıyoruz. Tiyatro Kulübümüz çıkardıkları oyun ile yetenek ve yaratıcılıklarını ortaya koydular. Onları sahnede izlerken gururlandık. Umarım bu çabaları tüm büyüklerimize örnek olur. Tüm üyelerimize sağlıklı bir yaşam diliyorum.” 
  • ÇEŞME BELEDİYESİ TRAVEL TURKEY FUARI’NA KATILDI

    ÇEŞME BELEDİYESİ TRAVEL TURKEY FUARI’NA KATILDI

    Bu yıl 17’inci kez dünya turizmine kapılarını açan “Uluslararası Travel Turkey İzmir Fuarı’na katılarak Alaçatı sokaklarını ve plajlarının incecik kumlarını standa taşıyan Çeşme Belediyesi, ünlü Çeşme mandalini, Çeşme limonu, zeytin ağaçları ve Alaçatı sokaklarını renklendiren begonvilleri yine fuarın gözdesi oldu.

    Çeşme Belediyesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen ve bu yıl 7-9 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilerek 17’inci kez dünya turizmine kapılarını açan “Uluslararası Travel Turkey İzmir Fuarı’na katıldı. 

    Fuarda bu yıl da açtığı özgün standıyla fark yaratan Çeşme standını yüzlerce kişi ziyaret etti. Travel Turkey’de yoğun ilgi çeken Çeşme standına gelen konukları, Çeşme Belediye Başkanı M. Ekrem Oran’ın yanı sıra, Çeşme Kaymakamı Mehmet Maraşlı, Çeşme Turistik Otelciler Birliği (ÇEŞTOB) Başkanı Yakup Demir karşıladı. Alaçatı sokaklarına renk katan begonviller, Çeşme standını da renklendirirken, Çeşme limonu fidanları da stantta yer aldı.

    ÇEŞME’NİN ZENGİNLİKLERİ TANITILDI

    Çeşme’nin ünlü Çeşme limonu, Çeşme mandalinası, karakılçık buğdayı ve karakılçıktan üretilen ekmeği, dünyaca ünlü Çeşme anasonu, coğrafi işaret alan Çeşme kavunu, beyaz soğanı, sakız enginarı, zeytinyağı ve sakızı da stantta sergilendi. Standa gelen ziyaretçilere, Çeşme’nin tarihi ve doğal güzellikleri, ince kumu ve berrak denizi, mavi bayraklı plajları, gastronomisi, dünyaca ünlü sörf ve kitesurf merkezleri de tanıtılarak, huzurlu, güvenli, sağlıklı tatil için turizm cenneti Çeşme’ye davet ediliyor.

    ÇEŞME’DE ARTIK 12 AY TURİZM VAR

    Çeşme’nin Travel Turkey Fuarı’nda en iyi şekilde temsil edildiğini belirten Çeşme Belediye Başkanı M. Ekrem Oran, “Yüzyıl evvel vizyonunu turizm olarak koymuş Çeşme, bugün Türkiye’deki en büyük sektör fuarı olan Travel Turkey’de, en iyi şekilde temsil ediliyor. Çeşme Turistik Otelciler Birliğimiz, Alaçatı Turizm Derneği’miz ile beraber tüm sektör temsilcileriyle buradayız. Çeşme Belediyesi olarak, turizm sektöründe faaliyet gösteren tüm yatırımcılarımızın arkasında olmaya, dün olduğu gibi bugün de yarın da devam edeceğiz. Çeşme’de turizm sezonunu 12 aya çıkarıyoruz” dedi.

  • ÖZGÜR ÖZEL, BERLİN’DE SPD MİLLETVEKİLLERİ İLE BİR ARAYA GELDİ

    ÖZGÜR ÖZEL, BERLİN’DE SPD MİLLETVEKİLLERİ İLE BİR ARAYA GELDİ

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) olağan kongresinde yaptığı konuşmanın ardından SPD milletvekilleriyle buluştu.

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen SPD’nin olağan kongresinde yaptığı konuşmanın ardından SPD milletvekilleriyle bir araya geldi. Özel’e, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ve Genel Başkan Yardımcısı İlhan Uzgel eşlik etti. 

  • MHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI YALÇIN: “KOCAELİ MİLLETVEKİLİ SAFFET SANCAKLI’NIN MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ’NDEN İSTİFASI İSTENMİŞTİR”

    MHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI YALÇIN: “KOCAELİ MİLLETVEKİLİ SAFFET SANCAKLI’NIN MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ’NDEN İSTİFASI İSTENMİŞTİR”

    MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, “Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı’nın Milliyetçi Hareket Partisi’nden istifası istenmiştir” açıklamasını yaptı.

    MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, bu akşam sosyal medya hesabından yaptığı açıklamayla MHP Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı’nın istifasının istendiğini açıkladı. Yalçın’ın açıklaması şöyle:

    “Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı’nın Milliyetçi Hareket Partisi’nden istifası istenmiştir.”

    TBMM’de dün Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti’nin yeni yönetimini ağırlayan Saffet Sancaklı, gazetecilerin sorularını yanıtlamıştı. Sancaklı, gazetecilere yerel seçim süreci ve Cumhur İttifakı ile ilgili şunları söylemişti:

    “Geçen dönem yerel seçimlerde bize beraber yöneteceğiz dediler. Ama bizim hiçbir arkadaşımıza ne Büyükşehir’de daire başkanlığı ne de ilçe belediyelerinde başkan yardımcılığı verdiler. Türkiye’de de sadece Kocaeli’de bize belediye vermediler. Bu dönemde bize Kocaeli’de bir ilçe belediyesi verilmeli, yoksa parti tabanımızda bir kırgınlık yaşanır. Cumhur ittifakı Kocaeli’de en az 4-5 belediyeyi kaybeder. Bu sefer umdukları gibi olmaz.Bizim arkadaşlarımız gerekli çalışmaları yapıyor. Ben onlara gerekli bilgileri de verdim. Birkaç güne kadar çalışma bitecek. Sonrasını hep birlikte göreceğiz. Ama dediğim gibi şayet Kocaeli’de 13 adayın 13’ü de AK Parti’den olursa ben Kocaeli’ye gelmeyeceğim, seçim çalışmalarına destek vermeyeceğim.”

  • CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL’DEN, BERLİN’DEKİ SPD KONGRESİ’NDE GAZZE ÇAĞRISI: “BU DRAMI DURDURMAK İÇİN HAREKETE GEÇMEMİZ GEREKİYOR”

    ALİ BERBER – AZİZ METİN TURAN

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Berlin’de; Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) Olağan Kongresi’nde, “Bugün Gazze’de yaşananlar, sosyal demokrat ve sosyalist partilerin yüzyılı aşkın bir süredir savunduğu, insan haklarını, ihtiyaç sahiplerinin refahını ve masumların korunmasını amaçlayan ilkelere aykırıdır. Tam da bu yüzden, bu dramı durdurmak için harekete geçmemiz gerekiyor. Birleşmiş Milletler kararlarına ve uluslararası hukuka uyulması; sivil ölümlerine yol açan saldırıların derhal durdurulması, ateşkesin kalıcı olarak sağlanması çağrımızı yineliyoruz. Bizler, dünyanın her yerinde sorun ve çatışmaların çözümünün şiddet ve savaştan değil, diyalog ve iş birliğinden geçtiğine inanıyoruz” dedi.

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bugün Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) Olağan Kongresi’nde konuştu. Özgür Özel’in Almanca yaptığı konuşma, kongre salonunda sık sık alkış aldı. Özel, şunları söyledi:

    “AVRUPA VE DÜNYA İÇİN GERÇEKTEN DE BİR DÖNÜM NOKTASINDAYIZ”

    “SPD’nin bu Kongresi, Avrupa ve tüm dünya açısından oldukça kritik bir zaman diliminde gerçekleşiyor. Bizler de Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Kurultayımızı bir ay önce gerçekleştirdik. Partimizin ve ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı yolda, tam 100 yıldır demokrasi ve sosyal adalet için mücadele eden partimizde, yol arkadaşlarımla beraber ‘Değişim’ diyerek görevimizi devraldık. Sayın Şansölye Olaf Scholz, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra ‘Zeitenwende’ (dönüm noktası) ifadesini kullanmıştı.

    Avrupa ve dünya için gerçekten de bir dönüm noktasındayız. Kıtamız, bölgemiz ve tüm dünya önemli sınamalarla karşı karşıya. Çatışmalar, savaş ve terörün gölgesinde yaşanan insanlık dramları, neoliberal sistemin doğurduğu ekonomik sorunlar, sosyal adaletsizlikler, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri, ırkçılığın ve aşırı sağın yükselişi, göç krizi, küresel iklim krizi… Tüm bu sorun ve tehlikeler eş zamanlı olarak karşımıza çıkıyor, birbirlerini besliyor.

    “ATEŞKESİN KALICI OLARAK SAĞLANMASI ÇAĞRIMIZI YİNELİYORUZ”

    Sosyal demokrat siyasetin, özellikle biz Avrupalı sosyal demokratların ve sosyalistlerin tüm bu sınamalara karşı güçlü ve kararlı yanıtlar üretmesi gerekiyor. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, insanlığın tüm bu zorlukları aşmasını sağlayacak temel aracın sosyal demokrasi olduğuna inanıyoruz. Bugün Gazze’de yaşananlar, sosyal demokrat ve sosyalist partilerin yüzyılı aşkın bir süredir savunduğu, insan haklarını, ihtiyaç sahiplerinin refahını ve masumların korunmasını amaçlayan ilkelere aykırıdır. Tam da bu yüzden, bu dramı durdurmak için harekete geçmemiz gerekiyor. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, parçası olduğumuz Sosyalist Enternasyonal ailesinin Başkanı Pedro Sanchez’in ortaya koyduğu tutumu destekliyor, Birleşmiş Milletler kararlarına ve uluslararası hukuka uyulması; sivil ölümlerine yol açan saldırıların derhal durdurulması, ateşkesin kalıcı olarak sağlanması çağrımızı yineliyoruz.

    “SORUN VE ÇATIŞMALARIN ÇÖZÜMÜNÜN ŞİDDET VE SAVAŞTAN DEĞİL, DİYALOG VE İŞ BİRLİĞİNDEN GEÇTİĞİNE İNANIYORUZ”

    Bizler, dünyanın her yerinde sorun ve çatışmaların çözümünün şiddet ve savaştan değil, diyalog ve iş birliğinden geçtiğine inanıyoruz. Ülkelerimizde ve tüm dünyada milyonlarca insanı en temel haklarından yoksun, güvencesiz bırakan neoliberal anlayışın yerine sosyal demokrat bir ekonomik düzenin inşa edilmesi sadece bir ihtiyaç değil, bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. Herkes için ekonomik ve sosyal hakların korunduğu bir düzen, eşitsizlikleri çarpıtarak büyüyen ırkçılığın ve aşırı sağın yükselişini de durduracak temel unsurdur. Bu doğrultuda, gündelik yaşamlarımızdaki etkilerini her geçen gün daha çok hissettiğimiz iklim krizi de dahil olmak üzere ekonomik ve sosyal sınamalara karşı bütüncül bir yanıt üretmenin olmazsa olmaz şartının uluslararası iş birliği ve dayanışma olduğuna inanıyorum.

    “TÜRKİYE’NİN AVRUPA BİRLİĞİ’NE TAM ÜYELİK HEDEFİNİN REEL POLİTİK GELİŞMELERE KURBAN EDİLMESİNE MÜSAADE ETMEYECEĞİZ”

    Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizler Türkiye ve Almanya arasındaki ilişkileri her yönden daha da geliştirmek, uluslarımız arasındaki iş birliğini artırmak ve bu iş birlikleri yoluyla küresel ve bölgesel sorunlara yanıt üretmek için geçmişte olduğu gibi yine inisiyatif alacağız. Aynı şekilde, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefinin reel politik gelişmelere kurban edilmesine müsaade etmeyeceğiz. CHP ve SPD arasında, Türkiye ve Almanya arasında yeni dönemde artarak büyüyecek dayanışma ve dostluk ilişkileri demokrasi, sosyal adalet ve barış için yürüyen uluslararası mücadelemize daha da güç katacak. 21. yüzyılın hala başında sayılırız. Bu yüzyılı barışın, sosyal adaletin, demokrasinin, eşitliğin yüzyılı yapmak biz sosyal demokratların görevi. Partilerimiz ve ülkelerimiz arasındaki dayanışma büyüdükçe daha iyi bir dünyanın inşasında mesafe kat edeceğimiz bir gerçek. Burada SPD’nin unutulmaz lideri Willy Brandt’ın sözünü anımsatmak isterim; ‘Biz daha fazla demokrasiye cesaret etmek istiyoruz.”

  • TÜRKİYE KADIN DERNEKLERİ FEDERASYONU: “KASIM AYINDA 49 KADIN ERKEKLER TARAFINDAN KATLEDİLDİ”

    TÜRKİYE KADIN DERNEKLERİ FEDERASYONU: “KASIM AYINDA 49 KADIN ERKEKLER TARAFINDAN KATLEDİLDİ”

    Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun (TKDF) kadın cinayetlerine ilişkin verilerine göre; yılın ilk 11 ayında 399 kadın, kasım ayında 49 kadın erkekler tarafından katledildi. TKDF tarafından yapılan açıklamada, “İktidarın ve muhalefette bulunan partilerin acilen önleyici politikaların hayata geçirilmesi yönünde iradesinin ortaya konulması konusuna gerekli önemi vermesi gerekmektedir” denildi.

    TKDF, kadın cinayetlerine ilişkin kasım ayı verilerini açıkladı. Buna göre; kasım ayında 49 kadın erkekler tarafından katledildi. Yılın ilk 11 ayında ise medyaya yansıyan haberlere göre 399 kadın erkekler tarafından katledildi.

    TKDF’nin yayınladığı raporda şunlar kaydedildi:

    “1 Ocak 2023- 30 Kasım 2023 tarihleri arasında medyaya yansıyan haberlere göre 399 kadın erkekler tarafından katledildi. Kadınları öldüren erkeklerin 55 ‘i aile içinde 63’ü boşanma veya ayrılma aşamasında olduğu erkek. Katledilen kadınların 124’ü şüpheli ölüm. Kadınların 176’sı ateşli silahla, 80’i kesici aletle öldürüldü. Öldürülen kadınların 162’si evli, 96’sı bekar, 107’sinin medeni durumu bilinmiyor. Katledilen kadınların yaş aralığı 90-37 olarak yansıyor.

    Genç ya da yaş almış diye bakılmadan katlediliyor kadınlar. En sevildikleri aile ortamında ya da en sevdikleri tarafından katlediliyorlar. Aylık bazda baktığımızda 1-30 Kasım tarihlerinde 49 kadın, erkekler tarafından katledildi bu ülkede. Anayasamızda kadın erkek eşittir ve yaşam hakkı korunmalı yazarken üstelik. Kadınları öldüren erkeklerin 16’ sı aile içinden, 8’i boşanma veya ayrılma aşamasında olduğu erkek. Ülkemizde boşanmaların çok yüksek orandaki nedeni şiddet. Eril şiddet yaşanacak ortamı sağlayıp kadınları çözüm üretme durumunda bırakırken çözüm için çabalayan kadın evliliği bitirmeye kalktığında da şiddete maruz kalmakta ve katledilmekte.

    Öldürülen Kadınların 21’evli ,10’u bekar. Kadınların 34 ‘ü kendi evinde, 6’sı sokakta katledildi.

    Bir ayın günlerinden fazla katliam yaşanıyor bu ülkede. Adına ‘kadın kırımı’ diyoruz. İktidarın ve muhalefette bulunan partilerin acilen önleyici politikaların hayata geçirilmesi yönünde iradesinin ortaya konulması konusuna gerekli önemi vermesi gerekmektedir.”

  • ERDOĞAN’DAN ABD’NİN GAZZE İÇİN ATEŞKES KARAR TASARISINI VETOSUNA TEPKİ: “EY AMERİKA, BUNUN HESABINI NASIL VERECEKSİN?”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’da, Gazze’de ateşkese ilişkin karar tasarının Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nde ABD’nin oyuyla reddedilmesi üzerine, “Böyle adalet olur mu? Böyle adil bir dünya olur mu? Ama biz ne diyoruz, aslında adil bir dünya mümkün. Ama Amerika ile değil. Çünkü Amerika İsrail’in yanında parasıyla, bütün silah, mühimmatıyla ne yapıyor, yer alıyor. Ey Amerika, bunun hesabını nasıl vereceksin?” diye konuştu. Erdoğan sokak hayvanlarına ilişkin ise, “Bu sorunu inşallah inancımıza, kültürümüze ve şefkat medeniyetimizin bize vazettiği ilkeler çerçevesinde mutlaka çözüme kavuşturacağız” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Dünya İnsan Hakları Günü İnsanlığın Yüzü Programı”na katıldı. Erdoğan özetle şöyle konuştu:

    “GEZİ OLAYLARINDA VE UKRAYNA’DA SAATLERCE CANLI YAYIN YAPAN BBC’DEN CNN’NE ANLI ŞANLI BASIN ORGANLARININ İCRAATLARI ZULMÜ GÖZLERDEN KAÇIRMAKTAN İBARET”

    “Bugün BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin göz göre göre çiğnendiği yer Gazze ve işgal edilmiş Filistin topraklarıdır. Gazze halkının 7 Ekim’den beri hayatı başta olmak üzere her türlü hakkı işgalci İsrail güçleri tarafından pervasızca yok edilmektedir. İsrail’in hedef gözetmeksizin yaptığı saldırılar sonucunda 18 bini aşkın Gazzeli kardeşimiz şehit oldu. Ramallah’ta yerleşimci denen teröristlerin ve İsrail güvenlik güçlerinin saldırılarında 300’e yakın Filistin şehadete yürüdü. İsrail’in alçakça katlettiği her üç Filistinliden ikisi kadın veya çocuktur.

    Bu vahşet karşısında uluslararası kuruluşlar ve insan hakları örgütleri ihlallerin önüne geçecek hiçbir somut adım atmadı. Biz ne dedik, ‘Dünya beşten büyüktür.’ İşte dün, ne oldu? Buyurun, BM Güvenlik Konseyi’nde beş daimi üye ve geçici üyeler, fakat sadece Amerika’nın ret oyu ile maalesef malum ateşkes reddedildi. Tek başına. Böyle adalet olur mu? Böyle adil bir dünya olur mu? Ama biz ne diyoruz, aslında adil bir dünya mümkün. Ama Amerika ile değil. Çünkü Amerika İsrail’in yanında parasıyla, bütün silah, mühimmatıyla ne yapıyor, yer alıyor. Ey Amerika, bunun hesabını nasıl vereceksin?

    Ülkemizdeki Gezi olaylarında ve Ukrayna’nın işgalinde olay yerlerine kamp kurup, saatlerce canlı yayın yapan BBC’den CNN’ne anlı şanlı basın organlarının en büyük icraatları failleri gizleyip zulmü gözlerden kaçırmaktan ibaret. İşte, biliyorsunuz, bizim TRT’nin ve Anadolu Ajansı’nın bir şehidimiz ve kamerayı ne yaptılar, paramparça ettiler. Hani, ne oldu? Siz basın özgürlüğünden yanaydınız, basın-yayına hep savunucuydunuz, nasıl oldu? Bunların her şeyi yalan. 70’i aşkın basın mensubu Gazze’de ne yazık ki ebediyete yürüdü. BM Güvenlik Konseyi’nden zaten bir beklentimiz, umudumuz kalmadı.

    Gazze kasapları uluslararası mahkemelerde insanlığa karşı suç teşkil eden eylemlerinin hesabını vermelidir. Allah’ın izniyle eninde sonunda vereceklerdir. Biz bu meselenin takipçisi olacağız. Bunu da Gazzeli masumlarla birlikte tüm insanlık adına yapacağız.

    Balkanlardan Kafkasya’ya, Arakan’dan Kırım’a kadar nerede hakkı çiğnenen, hukuku ayaklar altına alınan, zulme ve baskıya maruz kalan bir kardeşimiz varsa ona sahip çıkmak görevimizdir. Bizim nazarımızda Gazzeli kardeşlerimiz ile Doğu Türkistan Türkleri, Kıbrıs Türkleri ile Irak Türkmenleri arasında hiçbir ayrım, hiçbir fark yoktur ve olamaz.

    “ÜLKEMİZDE HİÇ KİMSENİN ÖTEKİLEŞTİRİLDİĞİ BİR İKLİMİ KABUL ETMEDİK”

    Cebinde ay yıldızlı kimlik taşıyan herkesin hayatın tüm alanlarında bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı olarak muamele görebilmesini temin ettik. Ülkemizde hiç kimsenin kökeni, inancı, ibadeti, meşrebi, dili, kıyafeti, sakalı, baş örtüsü hülasaten dini ve kültürel tercihleri sebebiyle ötekileştirildiği bir iklimi asla kabul etmedik, aksini savunduk.

    Ülkemiz kadınları seçilme hakkını, yani parlamentoda hiçbir kısıtlama olmadan görev yapma imkânını tam manasıyla bizim dönemimizde kullanabilmiştir. Kamu denetçiliği ve İnsan Hakları Eşitlik Kurumu gibi yeni yapılarla hak arama yollarını genişlettik. Devlet-vatandaş ilişkisinde köklü bir paradigma değişikliğini gerçekleştirdik. Hiçbir farklılığa bakmaksızın tüm vatandaşlarımıza eşit davranan, bunları zenginlik olarak gören bir anlayışın yerleşmesini biz sağladık. Tek parti faşizminin ve darbelerin milletimizin gönül dünyasında açtığı yaraları yine biz sardık. Adaletin ve güvenlik hizmetlerinin kalitesini arttırarak, adil yargılanma hakkı için çok sayıda çalışma yaptık.

    “TÜRK DEMOKRASİSİ ÖRNEK GÖSTERİLEN SEVİYEYE BİZİM HÜKÜMETLERİMİZ DÖNEMİNDE ULAŞMIŞTIR”

    Türk demokrasisi dünyada örnek gösterilen seviyeye yine bizim hükümetlerimiz döneminde ulaşmıştır. Tek parti döneminde cumhur ile Cumhuriyet arasında örülen duvarları yıkmanın yanı sıra Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesini temin ederek milli iradeye vurulan zincirleri parçaladık attık.

    Terör örgütlerine karşı farklı cephelerde yürüttüğümüz mücadelelerde ülkemizin insana, insan hayatının korunmasına, temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasına verdiği önemin bir göstergesidir. Beynini yıkadıkları gencecik çocukları ölüme gönderen, zorla kaçırdıkları kadınları kız çocuklarını istismar eden, daha kundaktaki bebekleri vahşice katleden, masumların kanı ve canı üzerinden ikbal devşiren bu insanlık düşmanlarının kökünü kurutmakta kararlıyız.

    “BAŞIBOŞ SOKAK HAYVANLARIYLA İLGİLİ ARTAN ŞİKAYETLERİN FARKINDAYIZ”

    Başıboş sokak köpeklerinin zarar verdiği insanlarımızın haklarını korumanın da görevimiz olduğunun bilinciyle hareket ediyoruz. Başıboş sokak hayvanlarıyla ilgili artan şikayetlerin farkındayız. Önceki gün Ankara’da yaşanan ve bir evladımızın ağır yaralandığı elim hadise hepimizin yüreğini dağlamıştır. Bu sorunu inşallah inancımıza, kültürümüze ve şefkat medeniyetimizin bize vazettiği ilkeler çerçevesinde mutlaka çözüme kavuşturacağız.”

  • ANKARA İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ MECLİSİ’NDEN ‘ASGARİ ÜCRET’ AÇIKLAMASI: “ASGARİ ÜCRET TESPİT KOMİSYONU, İŞÇİLERİ VE EMEKÇİ HALKIMIZI TEMSİL ETMEMEKTEDİR”

    Ankara İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi üyeleri, asgari ücret görüşmeleri öncesinde bugün, Madenci Anıtı önünde açıklama yaptı. Ankara İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nden Kansu Yıldırım, “Patronların 10’a 5 çoğunlukta olduğu, işçi kesimi adına sadece en çok üyeye sahip konfederasyonun masaya oturduğu, çoğunlukla hükümet tarafından alınan bir siyasi kararın usulen görüşüldüğü Asgari Ücret Tespit Komisyonu, işçileri ve emekçi halkımızı temsil etmemektedir. Asgari ücret görüşmeleri en büyük toplu pazarlık süreci haline dönüşürken işçi sınıfının bütün hak arama yolları tıkalıdır” dedi. Belediye işçisi Kamil Sağlam ise, “Bizler açlıkla sınanırken, yoksulluğa razı durumuna geldik. Yoksulluğa razıyız ama sabrımızı sınamayın. Yoksulluk sınırının altında çalışmayı reddediyoruz” diye konuştu.

    Asgari Ücret Tespit Komisyonu, ilk toplantısını 11 Aralık’ta yapacak. Ankara İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi üyeleri görüşmeler öncesinde bugün Ankara Madenci Anıtı önünde açıklama yaptı.

    “TÜRKİYE İŞÇİ SINIFININ YARISINDAN FAZLASI ASGARİ ÜCRET DOLAYLARINDA YA DA DAHA ALTINDA ÜCRETLERLE ÇALIŞMAYA MAHKUM EDİLMEKTEDİR”

    Ankara İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nden Kansu Yıldırım, şunları söyledi:

    “İşçilerin yarısından fazlasının ücretini doğrudan, geri kalanlarını da dolaylı olarak etkileyen asgari ücretin tespiti için toplanacak komisyon görüşmeleri 11 Aralık’ta başlayacak. Emekçiler için kara kışın kapıda olduğu, ekonomik krizin faturasının Türkiye işçi sınıfına kesilmek istendiği, emeğin anayasal haklarının saldırı altında olduğu bu dönemde, asgari ücretin tespiti, emek ve sermaye arasındaki güç dengesinin en büyük arenasıdır.

    Bir işçinin ailesiyle birlikte asgari yaşam giderlerine karşılık gelen asgari ücret, normal koşullarda patronların ucuza işçi çalıştırmalarının önüne geçmek için yapılan yasal düzenleme iken, bugün Türkiye’de milyonlarca işçinin ‘ortalama ücreti’ haline getirilmiştir. Türkiye işçi sınıfının yarısından fazlası asgari ücret dolaylarında ya da daha altında ücretlerle çalışmaya mahkum edilmektedir. Merkez Bankası’nın ve sendikaların yürüttükleri çalışmalar da bu gerçeği ortaya koymaktadır. İşçilerin ezici çoğunluğunu oluşturan özel sektör çalışanlarının yaklaşık yüzde 70’i asgari ücretle ve yüzde 20’si de buna yakın ücretlerle yaşamını sürdürebilmektedir. Tarım, tekstil, giyim, deri, mobilya imalatı, gıda, inşaat ve turizm sektörlerindeki işçilerin önemli bir kısmı asgari ücrete dahi erişememektedir.

    “ESAS TARTIŞMA ASGARİ ÜCRETİN NE KADAR ARTACAĞI DEĞİLDİR. ÖNEMLİ OLAN FİİLİ ÜCRETLER VE GELİR DÜZEYİDİR”

    Tek başına en büyük toplu sözleşme olan asgari ücret ya da diğer ücretlerde meydana gelen oransal ve gösterge niteliğindeki artışların da bir önemi yoktur. Esas tartışma asgari ücretin ne kadar artacağı değildir. Önemli olan fiili ücretler ve gelir düzeyidir. Bugün, tüm emek gelirleri resmi enflasyona hapsedilmiştir. Neoliberal politikalar sonucunda sendikacılık ve toplu pazarlığın etkisi azaltılmış, ücret eşitsizliği ve yoksul çalışan sayısı artmış, asgari ücret resmi enflasyonun üzerinde artmasına rağmen sınıflar arası gelir bölüşümü giderek bozulmuş ve Türkiye işçi sınıfı yoksullaşmıştır.

    İktidarın ‘tek yol ihracat’ diye tarif ettiği, güvencesiz ve aşırı çalışmanın yaygınlaşmasına, ucuz emek ordusunun büyümesine bağlı ekonomi politikaları nedeniyle, asgari ücret tartışmalarında açlık sınırı referans alınır hale gelmiştir. Asgari ücretin yılda bir kez belirleneceği henüz Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplanmadan ilan edilmiştir.

    “İŞÇİLER VE EMEKÇİLER İÇİN ÜCRET; SOSYAL, EKONOMİK, SİYASAL VE SAĞLIK BOYUTLARINDAN OLUŞAN BİR İŞÇİ SAĞLIĞI MESELESİDİR”

    Asgari ücreti belirleyen bürokratlar, patron temsilcileri, sermayenin ve siyasi iktidarın güdümündeki sendikalar için ücretler parasal karşılıktan ibaret görülebilir. Ne var ki, işçiler ve emekçiler için ücret; sosyal, ekonomik, siyasal ve sağlık boyutlarından oluşan bir işçi sağlığı meselesidir. İşçinin sağlığı ve güvenliği, mesai saatleri içinde birtakım önlemlerden ve kurallardan oluşan teknik bir mevzu olmadığı gibi, ücretler de gıda, barınma, eğitim, sağlık gibi her şeyi ilgilendirir. Ücretin insanca yaşanacak bir seviyenin altında belirlenmesi; işçilerin ve ailelerin yeterli ve dengeli beslenememesi, sağlıksız koşullarda barınmak zorunda kalması, nitelikli sağlık ve eğitim hizmetlerine ücretsiz erişememesi işçi sağlığı sorunudur. Açlık sınırında yaşayan işçilerin ne sağlıklı olması ne de insanca yaşayabilmesi beklenebilir.

    “SİYASİ KARARIN USULEN GÖRÜŞÜLDÜĞÜ ASGARİ ÜCRET TESPİT KOMİSYONU, İŞÇİLERİ VE EMEKÇİ HALKIMIZI TEMSİL ETMEMEKTEDİR”

    Türkiye işçi sınıfı, yemediği bu yemeğin hesabını ödemeyecek. Patronların 10’a 5 çoğunlukta olduğu, işçi kesimi adına sadece en çok üyeye sahip konfederasyonun masaya oturduğu, çoğunlukla hükümet tarafından alınan bir siyasi kararın usulen görüşüldüğü Asgari Ücret Tespit Komisyonu, işçileri ve emekçi halkımızı temsil etmemektedir. Asgari ücret görüşmeleri en büyük toplu pazarlık süreci haline dönüşürken işçi sınıfının bütün hak arama yolları tıkalıdır. Asgari ücret üzerinde uzlaşı olmaması durumunda başta grev olmak üzere işçilerin temel hak arama yöntemleri kullanılamaz haldedir.

    Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantılarında yıllardır olduğu gibi bu yıl da tiyatro izleyeceğimiz kesindir. Sözde işçi kesimini temsilen katılanlar hiçbir hükmü olmayan itirazlarda bulunacak; milyonlarca işçinin hayatını kaybetmek pahasına nasıl çalıştığı; işçilerin ve ailelerinin aldıkları ücretle doğru düzgün beslenemediği; milyonlarca işçinin bu ücretlerle borcu borçla kapatarak hayatta kalma mücadelesi verdiği konuşulmayacaktır. Yoksulluk ve borç batağında çıkışsızlık nedeniyle canına kıyan işçiler anılmayacaktır.

    “SENDİKALAR VE KONFEDERASYONLAR ASGARİ ÜCRET GÖRÜŞMELERİNİ GÖREV SAVMA SÜREÇLERİ OLARAK GÖRMEKTEN VAZGEÇMELİ; GERÇEK BİR MÜCADELE PROGRAMI VE PRATİĞİ ORTAYA KOYMALIDIR”

    Asgari ücret masa başı bir talep olmaktan çıkarılmalı ve toplumsal bir talep haline getirilmelidir. İş cinayetlerinin, meslek hastalıklarının, düşük ücretlerin, örgütsüzlüğün gölgesinde soyup soğana çevrilen Türkiye işçi sınıfının yeni dönemde de mücadele iradesi ortadadır, talepleri açıktır: İşçilerin örgütlenme iradesinin, sendikal hak ve özgürlüklerinin üzerindeki yasal ve fiili baskılar kaldırılmalıdır. Emek gelirlerindeki artış özgür pazarlık ortamında ve milli gelir artışından pay alarak belirlenmelidir. Baskılanmış ve yönlendirilmiş resmi enflasyona göre hesaplamaya son verilmelidir. Ücretlerin dibe doğru baskılanmaması için emekli aylıkları da dahil olmak üzere tüm ücret düzeylerinin asgari ücret düzeyinde artışı sağlanmalıdır. Asgari ücret belirlenirken TÜİK’in makyajlı ve şeffaf olmayan enflasyon verileri değil, işçilerin kiralarda, sokakta, markette, pazarda karşılaştığı gerçek enflasyon dikkate alınmalıdır. Asgari Ücret Tespit Komisyonunun anti-demokratik yapısı değiştirilmeli, uyuşmazlık durumunda grev başta olmak üzere sendikal hak arama yolları açık tutulmalıdır. Sendikalar ve Konfederasyonlar asgari ücret görüşmelerini görev savma süreçleri olarak görmekten vazgeçmeli; gerçek bir mücadele programı ve pratiği ortaya koymalıdır.

    Türkiye’de emeği ucuzlatmaya dayalı yıllardır uygulanan ekonomik modelin kaybedeni işçi sınıfıdır. Şimdi ‘yeni’ olduğu söylenen ama yine sermayenin işçi sınıfını hedef aldığı sözde rasyonel modelin de hedefinde işçilerin temel hak ve özgürlükleri, yaşam koşulları vardır. “Türkiye Yüzyılında” işçi sınıfı acı reçeteyi yutmayacak, delik kalmayan kemerini daha fazla sıkmayacaktır. Tüm emekçileri, sağlıklı ve güvenli işyerleri, insan onuruna yakışan ücretler, emeği hakkında söz söyleme iradesi göstermek için birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.”

    “YOKSULLUK İŞÇİ SINIFI SAĞLIĞI SORUNUDUR”

    Basın açıklamasından sonra sırayla işçiler söz aldılar ve yaşadıklarını anlattılar. Bir hastanede temizlik işçiliği yapan Reyhan Tüfekçi şunları söyledi:

    “Biz sağlık işçileri, bir taraftan uzun çalışma saatleri haftanın altı günü çalışarak günyüzü görmeden sabahın karanlığında işbaşı yaparız. Hayatımızı hastanelerde geçiririz ve bu hastanelerde hasta oluruz. Hastaneler bizi hasta ediyor. Sermaye düzeni bizi hasta ediyor. Kullandığımız kimyasal malzemelerden bulaşıcı hastalıklardan korunmaya çalışmak zorundayız. Çünkü bizim, maliyet unsuru olarak gördükleri için ne yazık ki bizi düşünen yok. Bulunduğumuz kurumun yetkilileri pahalılığı bahane ederek canımızı hiçe sayarak en ucuz ve en düşük kalitede malzeme temin etmesine boyun eğmek zorunda kalırız. Tüm bunların yanında mobbinglere, baskılara maruz kalıyoruz. Emekliliğimizin dolmasına rağmen emekli olmamak işte size yoksulluğun, işçi sınıfının karşılığı. Asgari ücret pazarlıklarına lüks araçlarla gezen ve aldıkları maaşları bizim hayal bile edemeyeceğimiz sendika başkanları açlık sınırından başlıyorlar. Her gün biraz daha eriyen gelirimiz karşısında bir çare aramak, sesimizi çıkarmamak ve buna boyun eğmek zorunda kalıyoruz. Bunun bize dönüşü beden ve ruh sağlığı erozyonlarıdır. Tam anlamıyla yoksulluk işçi sınıfı sağlığı sorunudur.”

    İnşaat işçisi Murat Tanksavar ise şunları kaydetti:

    “Her gün işçi cinayetlerinin yaşandığı gerçeği var. Patronlar bunu örtmeye çalışırken bir yandan da iktidar bunun destekçisi olmaya devam ediyor. Biz Patronların Ensesindeyiz dayanışma ağı olarak her zaman bunların ensesinde olmaya ve bunlara boyun eğmediğimizi göstereceğiz.”

    “BİZLER AÇLIKLA SINANIRKEN, YOKSULLUĞA RAZI DURUMUNA GELDİK”

    Belediye işçisi Kâmil Sağlam ise şunları dedi:

    “Açlık sınırında yaşamaya kabul etmiyoruz. İnsanca yaşayabilmek için bizler de yoksulluk olmak istiyoruz. Her ay sendikalar tarafından açlık ve yoksulluk verileri açıklanıyor. Bir de TÜİK ve ENAG tarafından açıklanan enflasyon verileri var. Bu veriler arasındaki tutarsızlık, resmi verilerin keyfi hazırlandığını gözler önüne sermektedir. Yüksek enflasyon gerçeğini yok sayarak imzalanan toplu iş sözleşmeleri ile açlık sınırında çalışmak bizlerin kaderi oldu. Biz makul davranıyoruz, kasım verileri bize diyor ki; yoksul olmak için en az 45 bin 686 TL’lik bir ücret almalısınız. Sendikalar tarafından her ay açıklanan yoksulluk sınırının tüm belediye işçilerinin taban ücreti olmasını talep ediyoruz. Bizler açlıkla sınanırken, yoksulluğa razı durumuna geldik. Yoksulluğa razıyız ama sabrımızı sınamayın. Yoksulluk sınırının altında çalışmayı reddediyoruz.”

     

  • ÖZGÜR ÖZEL, ALMANYA BAŞBAKANI OLAF SCHOLZ İLE BERLİN’DE BİR ARAYA GELDİ

    ÖZGÜR ÖZEL, ALMANYA BAŞBAKANI OLAF SCHOLZ İLE BERLİN’DE BİR ARAYA GELDİ

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Berlin’de; Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile bir araya geldi. 

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) olağan kongresine katıldı. Özel, kongrenin ardından Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile bir araya geldi. CHP lideri Özel’e, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke eşlik etti.

    Özel, buluşmayla ilgili sosyal medya hesabından şu paylaşımı yaptı:

    “Bizler, sosyal demokratlar olarak ülkemizin hem Almanya hem Avrupa Birliği ile daha iyi ilişkiler içinde olmasını savunuyoruz. İlişkilerimizin geliştirilmesi için çalışacağız.”