Blog

  • TESK BAŞKANI PALANDÖKEN: “EKİMDEN BU YANA ESNAFIMIZIN CİROLARINDA CİDDİ KAYIPLAR VAR”

    TESK BAŞKANI PALANDÖKEN: “EKİMDEN BU YANA ESNAFIMIZIN CİROLARINDA CİDDİ KAYIPLAR VAR”

    Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, ekim ayından bu yana esnafın cirolarında ciddi düşüşler olduğunu belirterek “Vatandaşlarımızın sosyal medya üzerinden başlattığı İsrail menşeli ürünlerin alınmaması yönündeki kampanyalar oldukça etkili oluyor. Bu da esnafımızın cirosunun düşmesine sebep olmaktadır” dedi.

    TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın 7 Ekim’den bu yana İsrail ile karşılıklı ticaretin geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 50’den fazla azaldığına ilişkin açıklamasını değerlendirdi.

    Palandöken yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti:

    “Ekimden bu yana esnafımızın cirolarında ciddi düşüşler yaşanmaktadır. Bu dönemde Filistin İsrail savaşından dolayı duyarlı vatandaşlarımızın sosyal medya üzerinden başlattığı İsrail menşeli ürünlerin alınmaması yönündeki kampanyalar oldukça etkili oluyor. Bu da esnafımızın cirosunun düşmesine sebep olmaktadır.” 

  • BURHANETTİN BULUT: BİR AN ÖNCE YAZ SAATİ UYGULAMASI SONA ERDİRİLMELİ. BU YAPILAN, BU HALKA ZULÜMDÜR

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, “Bir an önce kalıcı yaz saati uygulamasının sona erdirilmesi lazım. İşçilerimiz, emekçilerimiz, öğrencilerimiz için ve elektrik tasarrufu için… Bu yapılan bu halka zulümdür” dedi. Konuyu Meclis gündemine taşıyan Bulut, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’a “Halkın tepkisini çeken yaz saati uygulamasından ısrarla vazgeçilmemesinin nedeni nedir? Sürekli yaz saati uygulamasına geçildiğinden bu yana enerjiden ne kadar tasarruf edilmiştir? Bakanlığınıza, yaz/kış saati uygulamasına geri dönülmesi yönünde vatandaşlarımız tarafından kaç başvuruda bulunulmuştur” diye sordu.

    CHP Halkla ve Medyayla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, kalıcı yaz saati uygulamasına son verilmesi gerektiğini söyledi. Konuyu Meclis gündemine taşıyan Bulut, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na soru önergesi verdi.

    Bulut, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları ifade etti:

    TÜM EMEKÇİLER VE ÖĞRENCİLER, SABAHIN KÖR SAATİNDE MUTLAKA BERAT ALBAYRAK’I HATIRLIYOR”

    İlkokula giden evlatlarımız, lise, ortaokul öğrencileri, işçiler, aklınıza gelen tüm emekçiler ve öğrenciler, sabahın kör saatinde mutlaka Berat Albayrak’ı hatırlıyor. Neden mi? Çünkü karanlıkta okula, iş yerlerine gitmek zorunda kalıyorlar. Kepenk açarken karanlıkta anahtarı zor bela görüyorlar ya da emekçi kardeşlerimiz iş yerine adım attıklarında dışarıda hava hâlâ karanlık. Sayın Damat, görevini bırakalı yıllar geçmiş olmasına rağmen aldığı karar hala uygulamada. Bir an önce kalıcı yaz saati uygulamasının sona erdirilmesi lazım. İşçilerimiz, emekçilerimiz, öğrencilerimiz için ve elektrik tasarrufu için… Bu yapılan bu halka zulümdür.”

    Bulut açıklamasında 2016/8589 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 1973’ten bu yana devam eden yaz/kış saati uygulamasından vazgeçildiğini, yaz saatinin kalıcı hale getirildiğini hatırlattı. Bulut, “Dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın ısrarları sonucu gün ışığından daha fazla yararlanmak iddiasıyla uygulanmaya başlanan sürekli yaz saati uygulamasıyla kış aylarında Türkiye’nin ticari ilişkilerinin yarısından fazlasını yürüttüğü Avrupa ile olan saat farkı artmıştır. Söz konusu uygulama en çok sabah işe gitmek zorunda olan emekçileri ve öğrencileri etkilemiştir” dedi.

    ÖĞRENCİLER ZİFİRİ KARANLIKTA EVDEN ÇIKIYOR

    Günlerin de kısalmasıyla saatler de geri alınmadığı için öğrencilerin zifiri karanlıkta evden çıkıp, okula gitmek zorunda kaldığını belirten Bulut, şunları kaydetti:

    Güneş doğmadan okula giden öğrenciler, ilk dersi lamba yakarak işlemek zorunda kalmaktadır. Öğrencilerin çoğu ilk derste uyuklarken öğretmenler de gün aydınlanmadığı için ilk derslerden verim alamamaktan şikayetçidir. Veliler ise sokak köpekleri, madde bağımlıları nedeniyle çocuklarının zifiri karanlıkta sokağa çıkmasını istememektedir. Yurttaşlarımız sabah işe giderken güvenlik kaygısı yaşarken, uygulamanın tek kazananı her zamanki gibi elektrik dağıtım şirketleri olmuştur. Bu yapılanlar halka zulümdür.”

    HALKIN TEPKİSİNİ ÇEKEN YAZ SAATİ UYGULAMASINDAN ISRARLA VAZGEÇİLMEMESİNİN NEDENİ NEDİR”

    CHP’li Bulut’un soru önergesinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’a yönelttiği sorular ise şöyle:

    Halkın tepkisini çeken yaz saati uygulamasından ısrarla vazgeçilmemesinin nedeni nedir? Sürekli yaz saati uygulamasına geçildiğinden bu yana enerjiden ne kadar tasarruf edilmiştir?

    Yaz saatinin sürekli olmasından bu yana aradan geçen süreçte ekonomik kayıp olup olmadığı yönünde bir araştırmanız var mıdır?

    Bakanlığınıza, yaz/kış saati uygulamasına geri dönülmesi yönünde vatandaşlarımız tarafından kaç başvuruda bulunulmuştur?

    Kışın sabah saatlerinde aydınlatma ihtiyacı nedeniyle uygulamanın hane halkları, sanayi ve ticaret kuruluşlarının kullandığı enerji tüketimine nasıl bir etkisi olmuştur?”

     

  • AİLE BAKANLIĞI UYARDI: “‘BAŞVURAN TÜM KADINLARA 4 BİN TL YARDIM’ ADI ALTINDA BİR YARDIM BULUNMAMAKTADIR”

    AİLE BAKANLIĞI UYARDI: “‘BAŞVURAN TÜM KADINLARA 4 BİN TL YARDIM’ ADI ALTINDA BİR YARDIM BULUNMAMAKTADIR”

    Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, internette farklı kaynaklarda yer alan “Başvuran tüm kadınlara 4 bin TL yardım” içerikli yayın hakkında uyarıda bulundu ve bakanlığın bu isim adı altında herhangi bir yardımı bulunmadığını bildirdi.

    Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, başvuran tüm kadınlara bakanlığın 4 bin TL yardımda bulunulduğuna ilişkin iddiaları “yazılı bilgilendirme” ile yalanladı. Bakanlığın bilgilendirmesi şöyle:

    “‘Çalışan ya da ev hanımı başvuran tüm kadınlara 4 bin TL yardım: İlk şart var En az 1 çocuk sahibi olmak’ başlığı adı altında internet sitelerinde haberlerin dolaştığı görülmektedir. Bazı basın mensubu arkadaşlarımızın bizleri arayarak bilginin teyidini istemesi üzerine bir açıklama yapma gereği duyduk. Bakanlığımızın bu isim adı altında herhangi bir yardımı bulunmamaktadır. Lütfen ‘tıklanma’ amacıyla yapılan bu tip haberleri dikkate almayınız. Bakanlığımız ve yetkili diğer kurumların resmi sayfalarından açıklanmayan hiçbir bilgiyi teyitlemeden kullanmamanızı rica ederiz.”

     

  • NAZİLLİLİ PORTAKAL ÜRETİCİSİ: “MEMLEKETTE GELECEK SENE PORTAKAL OLMAYACAK”

    NAZİLLİLİ PORTAKAL ÜRETİCİSİ: “MEMLEKETTE GELECEK SENE PORTAKAL OLMAYACAK”

    Aydın’ın Nazilli ilçesinde portakal üreticileri artan maliyetler nedeniyle zor durumda olduklarını belirtti. Bir çiftçi, “Portakallara Akdeniz sineği vurduğu için görüyorsunuz yarısı yerde yarısı kasada. Kilosu 2 lira ancak geliyor. Şu anda bir portakalın dalından koparılması eve girmesi şu anda 3 lirayı buluyor. 5 lira diyorsun kimse almıyor. Gelecek sene portakal olmayacak belki memlekette” dedi.

    Aydın’ın Nazilli ilçesinde portakal üreticileri Akdeniz sineği ve artan maliyetler nedeniyle bu sene toplanan portakaldan kar elde edemediklerini ve ağaçları sökmeyi düşündüklerini belirtti.

    “MEMLEKETTE GELECEK SENE PORTAKAL OLMAYACAK”

    Bir üretici, “Portakallara Akdeniz sineği vurduğu için görüyorsunuz yarısı yerde yarısı kasada. Çiftçi mağdur. Kilosu 2 lira ancak geliyor. Şu anda bir portakalın dalından koparılması eve girmesi şu anda 3 lirayı buluyor. 5 lira diyorsun kimse almıyor. Gelecek sene portakal olmayacak belki memlekette. Portakala sinek vurdu. Susuzluk öylesine. Şu anda portakalın yarısı kasaya giriyor yarısı da yerde. Devlet destek mi verecek ne yapacak bilemiyoruz. Şu anda bu portakallar hepsi kazılacak” dedi.

    Bir başka üretici, “Şu toplanan portakallar şu anda işçi parası. Portakallar ancak işçi parasına yetiyor. Bir yevmiye 600 lira. Bu tarlaya 10 tane işçi geldiği zaman 6 bin lira para yapıyor. İşçiye verilen parayla işçi karşılığında bu portakalı toplayamıyor” dedi.

    “EMEKLİ MAAŞIMIZLA DAHA RAHAT GEÇİNİRİZ”

    Diğer bir portakal üreticisi, “Ben bir şekilde zarar eder kar eder bir şekilde kazanırım. Çiftçiye yazık. Bu portakal 2 lira. Bu portakalın 1 lirasını işçi alıyor. Diğer 1 lirasından fazlasını ise ilacı diğer masrafları alıyor. Ben burada kendi ailemle çalışıyorum. Ben kendi ailemle olmasam bu işi yapamam. Biz kendimiz topladığımız için o bize kar kalıyor. Biz kalabalık bir aileyiz burada yabancı yok. Topladığımız kar kalsa bizim yevmiyemiz olsa, bu üretici gibi sağdan soldan amele getirdikten sonra bu işin içinden hiçbir zaman çıkılmaz” diye konuştu.

    Bir diğer üretici ise “Şu anda çiftçi bitik. Bizler saati 250 liradan su aldık. Buraya 10 saat suladığımızda 2 bin 500 lira. Gübresi zaten 2’ye 3’e katladı. Gübre fiyatları yükseldi. Bir dap gübresi bin lira şu anda. Eskiden bu 500 lirayıdı maliyetler şu anda 2’ye 3’e katlandı fakat bizim mahsul halen geriye geliyor. Bizler yerleri boş bıraksak bundan iyi. Emekliyiz para cebimizde kalsa bundan daha rahat olacağız. İnanın şu anda amele gelecek yağmur yağacak mı yağmayacak mı onu düşün. Bu arada amele geliyor 2 saat çalışıyor yağmur yağdı mı yine parasını ödüyorsun. Bizler şu anda masrafsız olarak amelesiz iş yapmaya çalışacağız yani kısacası sökeceğiz” diye konuştu.

    “ÇİFTÇİ PARA KAZANMIYOR”

    Portakal toplayıcıları ise şunları söyledi:

    -İşçilik maliyetleri çok fazla, bizim işçiliğimiz çok ağır. Bu işin içinden nasıl çıkılacak bilmiyorum Allah’tan biz hep kendimiz çalışıyoruz. Ailemizle  emeğimizle birlikteyiz. Allah herkesin yardımcısı olsun dedi. Ben çiftçiye Allah yardımcısı olsun diyorum.

    -Ben yevmiyeye gelmiş olsaydım şu anda benim yevmiyem 500-600 liradan aşağı değildi. Gerçekten hayat şartları çok zor. Bir tane bile portakalı yere düşürmemek için elimizden geleni yapıyoruz. Biz bir aile olarak çalışıyoruz ama bizim bugünkü masrafımız bin lira. Ben bu portakalı topluyorum ama bu paralara satabilecek miyim bilemiyorum.

    Üretici Kemal Türk ise “Kilosunu 2 lira ile 2,5 liraya zor sattık. Biz bu işin içine nasıl çıkacağız? Girdi maliyetleri mazotu gübresi öyle. Vallahi biz artık ağaçları kazmayı düşünüyoruz. Ben artık vallahi bilmiyorum çiftçi bundan sonra yaşar mı ölür mü” diye konuştu.

    Depolama yapan bir üretici ise “Sağlamları buraya depoya koymaya çalışıyoruz diğerlerini suluk olarak fabrikaya gönderiyoruz. Biz bunları ilaçlayacağız depo yapacağız. Daha sonra bunları ocak şubat ayında satacağız. Biz bunları tarlada seçtik. Biz de şu anda 400 ton kadar portakal var. Bu portakalın yarısı kadarı ilaçlanacak diğer yarısı ise suluk olarak fabrikaya verecek. Bu sene mallarla kalite yok Akdeniz sineği vurdu. Çiftçi para kazanmıyor” dedi.

  • HEDEP’İN YENİ KISA ADI “DEM PARTİ” OLDU. SÖZCÜ AYŞEGÜL DOĞAN: DEM, AYNI ZAMANDA NEFES, SÖZ, AN VE ZAMAN ANLAMLARIYLA DA BİZİ TARİF EDİYOR ASLINDA

    HEDEP’İN YENİ KISA ADI “DEM PARTİ” OLDU. SÖZCÜ AYŞEGÜL DOĞAN: DEM, AYNI ZAMANDA NEFES, SÖZ, AN VE ZAMAN ANLAMLARIYLA DA BİZİ TARİF EDİYOR ASLINDA

    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın uyarısı üzerine Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi HEDEP olan kısa adını DEM Parti olarak değiştirdi. Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, “DEM Parti, uzun ve geniş adıyla söylemek gerekiyorsa Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin özü ve mayası kurulduğu günden beri halklardır. Anlaşılmamış olmalı ki harflerle uğraşmaya devam ediyorlar… Köklü bir direniş geleneğinden, mücadele anlarından ve zamanın içinden süzülen yeni bir kısaltma isimle karşınızdayız: DEM Parti ile. DEM, aynı zamanda nefes, söz, an ve zaman anlamlarıyla da bizi tarif ediyor aslında. Yeni ismimiz, yeni bir zamanın ruhunu, yeni bir başlangıç anını ve yeni bir sözün hayat geçişini ifade ediyor. DEM, devrandır. DEM bu demdir. Bu devran önce kayyımlardan başlayarak inanın, değişecek” dedi.

    DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, bugün, parti genel merkezinde, partisinin yeni kısa adını ve parti tüzüğündeki değişikliklere ilişkin basın toplantısı düzenledi. Doğan, şunları söyledi:

    “30 YILDA ONLARCA YENİ PARTİ KURMAK ZORUNDA KALDIK AMA HER DEFASINDA BAŞARDIK”

    “15 Ekim tarihinde oldukça coşkulu ve görkemli bir kongre gerçekleştirdik. Gerçekleştirdiğimiz kongrede de zorunlu nedenlerle ismimizi değiştirmiştik. İsmimizin uzun ve açık hali ‘Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’, kısaltma ismiyse HEDEP olarak değiştirilmişti. Kongremizde yapılan değişikliklerin resmi başvuru süreci için bütün hazırlıklarımızı tamamladıktan sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, partimizin kısaltma ismi olan HEDEP’e itiraz etti. Ve tüzüğümüzün bazı maddelerinde de değişiklik yapılması gerektiğini bize 18 Kasım 2023 tarihinde tebliğ etti. Neymiş efendim, HEDEP ismi HADEP’i andırıyormuş ve hatta karıştırılabilirmiş. Tam Yargıtay’ın deyimiyle söylemek gerekirse ‘aynı olmamakla birlikte iltibasa mahal verecek şekilde her iki siyasi partinin birbiriyle karıştırılmasına elverişli’ olduğu kanaatine vardığını tarafımıza bildirdi Yargıtay Siyasi Parti Bürosu. Oysa biliyorsunuz, HADEP kapatılmıştı, böyle bir parti yok zaten. Kapatıldıktan sonra da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından bu kapatılma kararı nedeniyle de Türkiye mahkum edilmişti. Aslında nedeni apaçık ortada, yine bir seçim öncesi, yerel seçimlere doğru giderken yeni bir yargısal çelmeyle bizi karşı karşıya bırakmak için yapıldığını, yeni bir hukuksuzluk hamlesi olduğunu sizler de takdir edersiniz sanırım. Fakat biz, çelmelere ve kumpaslara karşı seçeneksiz değiliz. Bu en az 30 yıllık demokratik siyaset mücadele tarihimizde, ortaya koyduğumuz bu konudaki performansla da tecrübeyle de ve ödediğimiz ağır bedellerle de sabit. 30 yılda onlarca yeni parti kurmak zorunda kaldık ama her defasında başardık.

    “ONLAR BU YOLLARI SEÇTİKÇE YENİ İSİMLER VE ANLAMLARLA MÜCADELEMİZE HIZ KESMEDEN ÜSTELİK ÇOĞALARAK DEVAM EDECEĞİZ”

    Halkların gönlünde yer edinmeyi, mücadele tarihimizde iz bırakmayı; Türkiye’nin demokrasi, özgürlük, adalet, eşitlik ve barış mücadelesine dönük tarihte öncülük etmeyi başardık. Dolayısıyla seçeneksiz değiliz, seçeneklerimiz tükenmedi ve tükenmeyecek. Ama bunu bilmelerine rağmen böyle bir hukuksal ve yargısal çelmeyle bizleri uğraştırmak istediler. Yine başaramayacaklar. Onlar bu yolları seçtikçe yeni isimler ve anlamlarla mücadelemize hız kesmeden üstelik çoğalarak devam edeceğiz. Benim bu açıklamayı yaptığım dakikalarda, şu anda bizden hem kısaltma ismimizle ilgili istenen değişiklik hem de tüzükle ilgili bazı maddeler -tüzüğümüzde yalnızca Yargıtay’ın talep ettiği, itiraz ettiği değişiklikler yapıldı, bununla sınırlı tutuldu ve bunun dışında tüzüğümüzde herhangi bir değişiklik yapılmadı- hem de DEM Parti yani yeni ismimiz, Yargıtay Siyasi Parti Bürosu’na ulaşmıştır. Yeni bir itiraz gelmesini beklemiyoruz. Umalım ve dileyelim ki olmasın.

    “KÖKLÜ BİR DİRENİŞ GELENEĞİNDEN, MÜCADELE ANLARINDAN VE ZAMANIN İÇİNDEN SÜZÜLEN YENİ BİR KISALTMA İSİMLE KARŞINIZDAYIZ: DEM PARTİ İLE”

    DEM Parti, uzun ve geniş adıyla söylemek gerekiyorsa Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin özü ve mayası kurulduğu günden beri halklardır. Anlaşılmamış olmalı ki harflerle uğraşmaya devam ediyorlar. Oysa bizim mayamız halklar, harfler değil. Yine partimizin özü ve mayası; özgürlük, eşitlik, demokrasi, adalet ve barış mücadelesidir. Bizi tanımlayan, tarih yazdıran ve tarihe yazdıran şey direniş azmimiz ve fikrimizdir. Köklü bir direniş geleneğinden, mücadele anlarından ve zamanın içinden süzülen yeni bir kısaltma isimle karşınızdayız: DEM Parti ile. DEM, aynı zamanda nefes, söz, an ve zaman anlamlarıyla da bizi tarif ediyor aslında. Yeni ismimiz, yeni bir zamanın ruhunu, yeni bir başlangıç anını ve yeni bir sözün hayat geçişini ifade ediyor. DEM, devrandır. DEM bu demdir. Bu devran önce kayyımlardan başlayarak inanın, değişecek. DEM Parti ile de varlığımızı her dem hissettirmeye devam edeceğiz. Zamanın zorluklarına, karşılaştığımız engellere, yargı kıskacına alınmaya, yargısal çelmelere ve kumpaslara rağmen duruşumuz, kararlılığımız ve birlikteliğimiz sayesinde mücadelemiz daha da güçlenecek.

    “ADAYLIK BAŞVURULARINI, 20 ARALIK’A KADAR UZATTIĞIMIZI DUYURMAK İSTERİM”

    Seçmen olmanın ağır bedellerine rağmen birlikte yol yürümekten vazgeçmeyenler, yerel seçimler için söylüyorum bunu, şu ana kadar yaptığınız başvurularla partimize gösterdiğiniz ilgi ve teveccühten dolayı çok teşekkür ederiz. Öncelikle kayyımları göndermemiz için artık sayılı günler kaldı. Öncelikle tüm Türkiye’de aday adaylık başvurularını, bu ilgi ve teveccühü de göz önünde bulundurarak 20 Aralık’a kadar uzattığımızı, bunu da genelgeyle ilçe örgütlerimize ilettiğimizi buradan duyurmak isterim. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi, DEM Parti olarak Türkiye’nin kazanmasını isteyen herkesi nefes nefese verdiğimiz bu heyecanlı, kararlı, umutlu, onurlu ve cesur mücadelede beraber yol almaya devam ediyoruz. O yüzden hadi kadınlar, hadi gençler öncelikle sizler, aday adaylığı başvuruları için hiç çekinmeden birlikte kazanıp kayyımlara halk iradesinin ne olduğunu göstermek için il/ilçe örgütlerimize gidelim ve başvurularımızı 20 Aralık’a kadar yapalım.”

    “İTTİFAK KONUSUNDA YENİ BİR DURUM YOK”

    “İş birliği ve ittifak tartışmaları muhalefet partileri arasında devam ediyor. Daha öncesinde CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Eş Genel Başkan Tülay Hatimoğulları, CHP ve DEM arasında bir görüşme olursa şeffaf ilerleneceğini açıklamıştı. Yol haritanızda CHP ile bir görüşme veya ittifaka ilişkin bir takvim var mı” sorusuna şu yanıtı verdi:

    “Önümüzdeki günlerin yol haritasını hem Eş Başkanlarımız hem de ilgili kurullarımız gerektiği anlarda ve zamanlarda, gerekli açıklamaları yapıyorlar. Tavsiyem bunun dışındaki açıklamalara aldırmamanızdır çünkü hiçbir bağlayıcılığı yok. Zaten bugünkü gündemimizde bununla ilgili değil. Bugüne kadar yapılagelen ve yapılmış olan açıklamaların üzerine söyleyeceğim yeni bir söz yok çünkü yeni bir durum yok, yeni bir karar yok. Son MYK kararımızı, burada sizlerle son derece açık ve şeffaf bir biçimde paylaştım. Dediğiniz konulara ilişkin yakın zamanda Parti Meclisi’miz (PM) toplanacak, PM’mizden çıkacak kararı, bu konuda Eş Başkanlarımızın söyleyeceğini, Parti Sözcülüğümüzün açıklamalarını, Grup Başkanvekillerimizin açıklamalarını, Kadın Meclisi ve Sözcümüzün açıklamalarını ve ilgili kurulların açıklamalarını dikkate almanızı tavsiye ederim.”

     

  • KİTAP KAFELER EFELER’İ DONATIYOR: 14’ÜNCÜSÜ OVAEYMİR’DE AÇILIYOR

    KİTAP KAFELER EFELER’İ DONATIYOR: 14’ÜNCÜSÜ OVAEYMİR’DE AÇILIYOR

    Efeler Belediye Başkanı Mehmet Fatih Atay’ın eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak amacıyla hayata geçirdiği Kitap Kafelerin 14’üncüsü açılıyor.

    Ders çalışmak, kitap okumak, araştırma yapmak ve bilgiye ulaşmak isteyen her yaştan vatandaşın ilk tercihi olan Kitap Kafelerin sayısı hızla artıyor. Güler yüzlü çalışanları ve ücretsiz ikramlarıyla da bilgi kâşiflerinden tam not alan Kitap Kafeler’in yeni adresi Ovayemir Mahallesi olacak. Başkan Atay’ın kurdelesini keseceği 14’üncü bilgi yuvası, 13 Aralık Çarşamba günü saat 13.00’te Ovaeymir Mahallesi İsmet Sezgin Bulvarı Numara 33’te düzenlenecek olan törenle hizmete sunulacak.

    Tüm Efeler halkını açılışa davet eden Efeler Belediye Başkanı Mehmet Fatih Atay, “Günümüzde bilgiye ve öğrenmeye olan ihtiyaç arttı. Kentimizde bu amaca yönelik hizmet veren Kitap Kafelerimizin sayısını söz verdiğimiz gibi artırmaya devam ediyoruz. Tüm hemşehrilerimizi 14’üncü Kitap Kafe’mizin açılışına davet ediyorum” dedi.

  • ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NİN FİDAN DESTEKLERİ SÜRÜYOR: ELMALI’DA 1300 ARONYA FİDANI DAĞITILDI

    ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NİN FİDAN DESTEKLERİ SÜRÜYOR: ELMALI’DA 1300 ARONYA FİDANI DAĞITILDI

    Antalya Büyükşehir Belediyesi, ekonomik değeri yüksek olan alternatif üretim modellerini üreticiyle buluşturmaya devam ediyor. Bu kapsamda Elmalı’da 1300 adet aronya bitkisi çiftçilere ücretsiz dağıtıldı.

    Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin, Başkan Muhittin Böcek’in yerelden kalkınma hedefiyle başlattığı çiftçiye yönelik destekleri tüm hızıyla devam ediyor. Bu kapsamda çiftçiyi ekonomik değeri yüksek tıbbi ve aromatik bitki üretimine teşvik etmek ve hibe sağlamak için çalışmalar yürütülüyor. Elmalı ilçesi Çukurelma, Armutlu ve Eskihisar mahallelerinde dağıtılan aronya fidanları ile birlikte tarımda yeni bir ürünün ekonomiye kazandırılması hedefleniyor.

    KOOPERATİFLER DESTEKTEN MEMNUN

    Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin fidan desteklerinden yararlanan Toprak Ana Kadın Kooperatifi Başkanı Yıldız Öztekin, “Kooperatifimiz olarak Çukurelma Köyü’nde 19 dönümlük bir alanda aronya, sahlep ve safran yetiştiriciliğine öncülük etmek adına bir çalışma başlattık. Taleplerimize kayıtsız kalmayan Antalya Büyükşehir Belediyemiz bizlere 500 adet aronya bitkisi fidanı gönderdi. Aronya bitkisini çok araştırdık. Faydası ve ekonomik değeri yönüyle en çok yetiştirmek istediğimiz ürünler arasındaydı. Büyükşehir Belediye Başkanımız Muhittin Böcek’e teşekkür ediyoruz. Kadın kooperatiflerine pozitif ayrımcılık yaparak üreten kadınlara destek oluyor” diye konuştu.

    YENİ BİR GELİR KAYNAĞI OLACAK

    Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin fidan desteğinden yararlanan ve aronya bitkisini ilk defa yetiştirileceğini söyleyen Perihan Sarıca da “Aronyanın çok faydalı ve ekonomik değerinin yüksek bir bitki olduğunu öğrendik. Bizlere yeni bir gelir kaynağı olacak. İnşallah yetiştirmeyi başarırız ve diğer çiftçilere örnek oluruz. Fidanları bizlere gönderen Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’e teşekkür ederim” dedi.

     

  • ODUNPAZARI BELEDİYESİ AŞEVİ’NDEN 3 MİLYON PORSİYON SICAK YEMEK YARDIMI

    ODUNPAZARI BELEDİYESİ AŞEVİ’NDEN 3 MİLYON PORSİYON SICAK YEMEK YARDIMI

    Odunpazarı Belediyesi, Aşevi ile ihtiyaç sahibi vatandaşların yanında olmaya devam ediyor. Odunpazarı Belediyesi Aşevi, Kazım Kurt’un Odunpazarı Belediye Başkanı seçildiği 2014 yılından günümüze kadar 162 bin kişiye günde 2 öğün 3 çeşit sıcak yemek ulaştırdı. 9 Nisan 2020 tarihinde hesaplarına bloke konan Odunpazarı Belediyesi Aşevi, son 3 yılda 72 bin kişiye sıcak yemek yardımı yaptı.

    Odunpazarı Belediyesi, Erenköy Mahallesi 2. Arabacılar Caddesi’nde bulunan Aşevi ile ihtiyaç sahibi vatandaşlara günde 2 öğün 3 çeşit sıcak yemek yardımı yapıyor. Odunpazarı Belediyesi Aşevi, Kazım Kurt’un Odunpazarı Belediye Başkanı seçildiği 2014 yılından günümüze kadar 162 bin kişiye günde 2 öğün 3 çeşit sıcak yemek ulaştırdı. 2014 yılından günümüze kadar yaklaşık 3 milyon porsiyon sıcak yemek yardımı yapan Odunpazarı Belediyesi Aşevi’nin hesaplarına 9 Nisan 2020 tarihinde bloke kondu. Bu nedenle hayırseverlerden nakdi yardım alamayan ve hala hesapları üzerindeki bloke kaldırılmayan Aşevi, her şeye rağmen ihtiyaç sahibi vatandaşların imdadına yetişmeyi sürdürdü. Aşevi, 9 Nisan 2020 tarihinden günümüze kadar 72 bin kişiye sıcak yemek yardımı yaptı. Sadece 2023 yılında Aşevi’nden 18 bin 700 kişi faydalandı.

    “HER ŞEYE RAĞMEN DARA DÜŞEN HEMŞEHRİLERİMİZİN YANINDA OLMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”

    Odunpazarı Belediyesi’nin sosyal ve derman belediyecilik anlayışı ile yönetildiğini belirten Belediye Başkanı Kazım Kurt, ihtiyaç sahibi vatandaşların yanında olmaya devam edeceklerini kaydetti. İnsanların yardıma en çok ihtiyaç duyduğu pandemi döneminde Aşevi’nin hesaplarına bloke konduğuna dikkat çeken Başkan Kurt, Aşevi’nin buna rağmen ihtiyaç sahibi vatandaşların imdadına yetiştiğine dikkat çekti. Kazım Kurt, “2014 yılından günümüze kadar Aşevi’miz 3 milyon porsiyon sıcak yemeği 162 bin kişiye ulaştırmış. Sadece 2023 yılında 18 bin 700 kişi Aşevi’mizden sıcak yemek almış. Bu sayılar bile ülkemizin ekonomik durumunu gözler önüne seriyor. Hep söyledik, söylemeye de devam edeceğiz; bu kötü günler dayanışma ile geçecek. Biz Odunpazarı Belediyesi olarak dara düşen hemşehrilerimizin yanında olmayı, yardım eli uzatmayı sürdüreceğiz. Bunu tüm engellemelere rağmen yaptık. Yapmaya da devam edeceğiz”  dedi.

     

  • KADEM’DEN İSRAİLLİ YETKİLİLER HAKKINDA SUÇ DUYURUSU

    GAYE ŞEYMA CAN

    Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM), İsrail’in iki ayı aşkın süredir devam eden saldırılarıyla ilgili İstanbul Adalet Saray’ına gelerek suç duyurusunda bulundu. KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Saliha Okur Gümrükçüoğlu, suç duyurusu sonrası yaptığı açıklamada, “İsrail’in işlemiş olduğu suçlarla ilgili İsrail hükümet ve ordu yetkilileri hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi nezdinde suç duyurusunda bulunduk. Yine İsrail Devleti’nin de Lahey Uluslararası Adalet Divanı önünde yargılanması için girişimlerimiz devam etmektedir” dedi. 

    KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Saliha Okur Gümrükçüoğlu ve üyeleri, İsrail’in iki ayı aşkın süredir devam eden saldırılarıyla ilgili Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na gelerek İsrail hükümet ve ordu yetkilileri hakkında “soykırım”, “savaş ” ve “insanlığa karşı” suçlardan suç duyurusunda bulundu. 

    Dilekçedeşunlara yer verildi: 

    “İhbarımıza konu suçları işleyen kişiler olan İsrail Başbakanı Benjamin (Binyamin) Netanyahu İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, İsrail Hava Kuvvetleri Komutanı Tomer Bar, İsrail Stratejik İşler Başkanı Ron Dermer, Savaş kabinesinde bulunan UBP Milletvekili Benjamin(Beny) Gantz , Savaş Kabinesinde bulunan, orantısız güç kullanımına teşvik eden UBP Milletvekili Gadi Eisenkot ve İsrail Güney Bölgesi Komutanı Yaron Finkelman hakkında re’sen gerekli araştırmanın yapılarak delillerin toplanmasına, haklarında soruşturmanın açılabilmesi için UCM (ICC) Ön Yargılama Dairesinden izin ve yetki alınmasına, devamında iddianame tanzim edilerek dava açılmasına ve Benjamin (Binyamin) Netanyahu dahil başvurumuza konu tüm failler hakkında işlemiş oldukları suçlardan dolayı Roma Statüsünün 58. maddesi gereğince ayrı ayrı tutuklama emri çıkarılmasına karar verilmesi arz ve talep edilir.” 

    Suç duyurusu sonrasında adliye önünde basın açıklaması düzenlendi. KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Saliha Okur Gümrükçüoğlu’nun okduğu açıklamada şunlara değinildi: 

    “ÇOĞU ÇOCUK VE KADIN 18 BİN KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ: Dün 10 Aralık Dünya İnsan hakları günüydü sizlerin de bildiği gibi. Ancak dünya, akıl almaz bir insan hakkı gasbına sahne oluyor İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze’ye yönelik ağır saldırıları sonucunda çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 18 bin kişi hayatını kaybetti, 50 bin kişi yaralandı. Gazze’de büyük bir insanlık dramı yaşanıyor. Savaşta kullanılması yasak olan fosfor bombaları masum siviller üzerinde kullanılıyor. Halen hastaneler başta olmak üzere yerleşim yerleri bombalanıyor, on binlerce yaralı tıbbı yardıma ulaşamıyor. Bir milyondan fazla Gazzeli, yaşadığı yeri terk etmeye zorlanıyor. İsrail tarafından insanların kaçış güzergâhları bombalanıyor. Bu süreçte Gazzelilerin gıda, su, ilaç, elektrik, yakıt gibi en temel insani ihtiyaçlara ulaşmaları kastenengellenniyor. Okullar, camiler, kiliseler, mülteci kampları bombalanıyor. Bütün bunlar ne yazık ki dünyanın gözlerinin önünde cereyan ediyor.

    İSRAİL HÜKÜMET YETKİLİLERİ HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDUK: KADEM olarak 7 Ekim’den bu yana insanlığa karşı savaş suçu işleyen İsrail’e karşı, her platformda sesimizi yükselttik, tepkimizi en güçlü şekilde ortaya koyduk. Bugün de İsrail’in işlemiş olduğu suçlarla ilgili İsrail hükümet ve ordu yetkilileri hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi nezdinde suç duyurusunda bulunduk. Suç duyurusu dilekçemizi, Adalet Bakanlığı marifetiyle Uluslararası Ceza Mahkemesine iletilmek üzere, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına verdik. Yine İsrail Devletinin de Lahey Uluslararası Adalet Divanı önünde yargılanması için girişimlerimiz devam etmektedir.

    TÜM KURUM VE KURULUŞLARI TEPKİ GÖSTERMEYE DAVET EDİYORUZ: Suç duyurusu dilekçemizde: İsrail’in tüm eylemlerinin ‘Soykırım ve insanlığa karşı suçlar kapsamında savaş suçu’ oluşturduğundan, ilgili İsrail yetkililerinin yargılanmasını talep ettik. Buradan siz değerli basın mensupları aracılığıyla, dünyadaki vicdan sahibi tüm kişilere, kurum ve kuruluşlara seslenmek istiyoruz: Ateşkes ve kalıcı barış tesis edilmeli ve hukuksuz saldırılar derhal durdurulmalıdır. Gazze’ye acil yardım koridorları açılmalıdır. Ayrıca, Gazze’de yaşanan insanlık dramına karşı vicdan ve sorumluluk sahibi herkesi, tüm kurum ve kuruluşları tepki göstermeye, uluslararası düzeyde suç duyurusunda bulunmaya ve acil inisiyatif almaya davet ediyoruz.”

  • TBMM’DE BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ… NUMAN KURTULMUŞ: “DÜNYADA HAK, HUKUK, ADALET EKSENİNDE GELİŞECEK YENİ BİR SİSTEME İHTİYAÇ VAR”

    TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşmelerinin açılışını yapan Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş; “İnsan hakları ihlallerinin durdurulabilmesi için dünyada hak, hukuk, adalet ekseninde gelişecek yeni bir sisteme ihtiyaç vardır. En son Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) alınamayan ateşkes kararı dolayısıyla bu karara sebep olanlar, bu karar aleyhine el kaldıranlar bundan sonra Gazze’de işlenecek insanlık suçlarının doğrudan doğruya sorumlularıdır. Bu vesile ile insanlığın hak ve hukukun korunduğu, yeryüzünde savaşların, haksızlıkların ortadan kaldırıldığı yeni bir dünyanın kurulması temennisi ile böyle bir dünyanın kurulabilmesi için Türkiye’nin, TBMM’nin bu anlamda öncü olmak, garantör olmak noktasında Türkiye’nin hedeflerini ortaya koyacağı yeni bir döneme geçilmesini temenni ediyorum” dedi.

    TBMM’de iki hafta sürecek 2024 Bütçe Kanun Teklifi görüşmeleri bugün başladı. TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşmelerinin ilk gününü yöneten TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş açılış konuşması yaptı.

    Numan Kurtulmuş, şunları söyledi:

    “10 Aralık 1948 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edilişinin 75. yıldönümü dolayısıyla sizler adına da Meclis’in fikirlerini açıklamakta yarar görüyorum. İki büyük dünya savaşından sonra yüzbinlerce insanın öldürüldüğü, sakat kaldığı; şehirlerin yıkıldığı, kültürel eserlerin yok edildiği, atom bombası atılarak sadece o anda yaşayan insanların değil, ondan sonra yaşayacak insanların da hastalıklara duçar olmasının sağlandığı, büyük toplumsal kutuplaşmaların, büyük düşmanlıkların ortaya çıkarıldığı ve maalesef savaşın acılarının on yıllar boyunca sürmesinin sonunda insanoğlu; bütün milletler, uluslararası camia olarak bugün baktığımızda fevkalade önemli olan bir evrensel metni ortaya koydular.

    İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi adını verdiğimiz bu beyanname, esası itibarıyla fevkalade iyi hazırlanmış, temel insani değerlere atıfta bulunan bugün bile insanlığın ihtiyaç duyduğu duyguları, dünya siyaset tarihine bir üst hukuk normu olarak kazandırmış olan bir metindir.

    Sadece ilk maddesi bile; ‘İnsanlar özgür, eşit ve hak sahibi olarak doğarlar; insanlar birbirlerinin kardeşi olarak hareket etmek durumundadırlar’ diyen ilk maddesi bile bugün insanlığın ihtiyaç duyduğu fevkalade önemli bir hukuk metnini ortaya koyuyor.

    Ama ne yazık ki; bu 75 yıllık süre içinde bu metnin fevkalade iyi hazırlanmış cümlelerine rağmen insanlık, insan hakları bakımından, insanlık onuru bakımından ağır bedeller ödemiştir. Güney Afrika’da, Ruanda’da, Latin Amerika ülkelerinde, Irak’ta, Suriye’de, Myanmar’da; dünyanın birçok yerinde büyük insani dramlar yaşanmış, insan hakları ihlallerinin yaşandığı çok açık insanlık suçları işlenmiştir.

    Ne yazık ki bugün de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edildiğinin 75 yıl sonrasında bugün de bizim coğrafyamızda, Filistin topraklarında, Gazze’de ağır insanlık suçları işlenmektedir. Biz burada konuşurken, Gazze’nin şehirlerinin, sokaklarının neredeyse yeryüzünden silinmesi iradesi ile yok edildiği ağır bir insanlık suçunu yaşıyoruz.

    “BİR EL İNSAN HAKLARININ İHLALLERİNİN DEVAM ETMESİNDEN YANA OY KULLANMIŞ VE GAZZE’DE DEVAM EDEN BU ZULÜM DURDURULAMAMIŞTIR”

    Aynı şekilde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin açık hükümlerine rağmen bugün insanlık Gazze’de yaşanan, 67. gününe ulaşmış olan bu insanlık suçlarını önlemede, ne yazık ki yetersiz kalıyor. Şunu söylemek herhalde abartı değildir: Bir metin olarak fevkalade insani değerleri esas alan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, esasında sadece raflarda kalan, sadece iyi temennilerden ibaret bir metin halindedir. Ne yazık ki, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde dile getirilen ağır insanlık suçlarını önleyebilecek bir küresel sistem mevcut değildir. İşte en son BMGK’da 13 ülkenin bu insanlık dramının durdurulması, acil ateşkesin sağlanmasını temin etmek üzere verdiği karara rağmen; bir el hukuksuzluğa kalkmış, insan haklarının ihlallerinin devam etmesinden yana oy kullanmış ve ne yazık ki şu anda Gazze’de devam eden bu zulüm durdurulamamıştır. Bu anlamda baktığınız zaman insan hakları beyannamesinin yanında BM de sadece kâğıt üzerinde var olan bir kuruluş mahiyeti kazanmıştır.

    Bu vesile ile bunu bir kere daha TBMM adına, daha evvel iki kez Gazze konusunda insani duyarlılığını ortaya koymuş olan altı siyasi partimizin ortak deklarasyonu ile bu fikrini ortaya koymuş olan Meclis adına bir kez daha ifade etmek istiyorum: İnsan hakları ihlallerinin durdurulabilmesi için dünyada yeni bir hak, hukuk, adalet ekseninde gelişecek yeni bir sisteme ihtiyaç vardır. En son BMGK’da alınamayan ateşkes kararı dolayısıyla bu karara sebep olanlar, bu karar aleyhine el kaldıranlar bundan sonra Gazze’de işlenecek insanlık suçlarının doğrudan doğruya sorumlularıdır.

    Bu vesile ile insanlığın hak ve hukukun korunduğu, yeryüzünde savaşların, haksızlıkların ortadan kaldırıldığı yeni bir dünyanın kurulması temennisi ile böyle bir dünyanın kurulabilmesi için Türkiye’nin, TBMM’nin bu anlamda öncü olmak, garantör olmak noktasında Türkiye’nin hedeflerini ortaya koyacağı yeni bir döneme geçilmesini temenni ediyorum.”