Blog

  • KÜRŞAD ZORLU: “ASGARİ ÜCRET KONUSUNDA PARTİMİZİN ÖNERİSİ, YILDA İKİ KEZ DÜZENLEME YAPILMAK KAYDIYLA; OCAK AYINDA 17 BİN LİRA, TEMMUZ AYINDA 20 BİN 500 LİRAYA YÜKSELTİLMESİDİR”

    KÜRŞAD ZORLU: “ASGARİ ÜCRET KONUSUNDA PARTİMİZİN ÖNERİSİ, YILDA İKİ KEZ DÜZENLEME YAPILMAK KAYDIYLA; OCAK AYINDA 17 BİN LİRA, TEMMUZ AYINDA 20 BİN 500 LİRAYA YÜKSELTİLMESİDİR”

    İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, “Türkiye neredeyse, tek tip ücretin gayrı resmi olarak kurallaştırıldığı bir ülke haline getirildi. Yılda tek seferde düzenleme yapılması inadı kabul edilebilir değil… Kemer sıkma planının zaten zor geçinen insanlar üzerinden uygulamaya konulmasını kabul etmiyoruz. Türk milletinin ‘bir kuru ekmek, derme çatı bir neyinize yetmiyor’ anlayışı ile yoksullukla mücadelede kaderine terk edildiğini üzülerek görüyoruz” dedi. Zorlu, “Asgari ücret konusunda partimizin önerisi, yılda iki kez düzenleme yapılmak kaydıyla; ocak ayında 17 bin lira ve temmuz ayında 20 bin 500 liraya yükseltilecek şekilde belirlenmesidir” diye konuştu.

    İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, parti Başkanlık Divanı ve Genel İdare Kurulu toplantısının ardından basın toplantısı düzenledi. Zorlu, şunları söyledi:

    “Yunus Emre Göçer… Biri otizmli, iki evlat sahibiydi. İstanbul’da, kuryelik yaparak evini geçindirmeye çalışıyordu. 30 Kasım günü trafikte bir cinayete kurban gitti. Ortaya çıkan görüntüler ve yaşanan gelişmeler, Türkiye’de nasıl bir hukuk katliamı yaşanabildiğini de bir kez daha gözler önüne serdi. Zira, genç emekçinin hayatını kaybetmesine sebep olan kişi Somali Cumhurbaşkanı’nın oğluydu ve elini kolunu sallayarak kaçmayı başarmıştı. Fail, savcılığa bile götürülmeden ifadesi alınıp, tedbir bile konmadan salıverilmiş. Bilirkişi raporu ise olaydan tam 8 gün sonra yazılmış. Olay yeri kaza tutanağında başlayan hukuksuzluk, bu imtiyazlı kişinin yurtdışına kaçışına kadar da devam etmiş. Yalanlanmayan iddiaya göre; kolluk mensupları suçluyu aklamak ve ceza almasını önlemek için bir cinayet değil intihara benzediğini söylercesine bazı ifadelerde bulunmuşlar. Adalet Bakanı Sayın Tunç ise gazetecilerin sorusuna ‘gündem Filistin’ yanıtı verse de bu sorulardan kaçamayacaklar.

    “KİMSENİN HUKUK GÜVENLİĞİ KALMAMIŞTIR. VATANDAŞLARIMIZ YALNIZ DEĞİL”

    Asıl soru şu: Yurt dışına kaçmasında bir ihmal var mıdır, yok mudur? Ayrıca memurların açığa alındığını öğrendik, ama açıklanması gereken bir nokta var. Bu memurlara, tutanağın bu şekilde düzenlenmesi emrini veren yetkili kişi ya da kişiler kimlerdir? Ne yazık ki failin kaçışına göz yumulduğuna işaret eden ciddi şüpheler bulunmaktadır. Kimse kusura bakmasın, siyasi iktidarın hukuk anlayışı hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukukudur. Her gün bir başka vatandaşımız güçlüyü koruyan bir haksızlığın öznesi oluyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin her ferdi, bir gün mutlaka böyle bir adalet arayışına çıkmak zorunda kalıyor. Kimsenin hukuk güvenliği kalmamıştır. Vatandaşlarımız yalnız değil. İYİ Parti olarak biz, tüm vatandaşlarımızın hukukun mücadelesinin destekçisi olacağız.

    Sayın Genel Başkanımız bugün, merhumun ailesi ile görüştü, eşiyle. Yanında olduğumuzu ifade ettiler. Bu davanın en üst seviyede takipçisi olmayı sürdüreceğiz.

    “ASGARİ ÜCRETLİ ÜLKESİ”

    Asgari ücret pazarlığı başladı. Pazarlık denebilirse. Asıl önemlisi, ülkemizin bir asgari ücretli ülkesi haline gelmiş olması. Mevcut ücretin biraz üzeri ve altını dikkate alırsak; Türkiye’de bugün çalışanların yüzde 60’ı bu kapsamda ücretlendiriliyor. Türkiye neredeyse, tek tip ücretin gayrı resmi olarak kurallaştırıldığı bir ülke haline getirildi. Yılda tek seferde düzenleme yapılması inadı kabul edilebilir değil. Çalışma Bakanı Sayın Işıkhan, ‘mevzuat gereği bir kez zam yapılabilir. Deprem sebebiyle Cumhurbaşkanımızın talimatıyla ikinci kez yapıldı’ açıklamasını yaptı. Kemer sıkma planının zaten zor geçinen insanlar üzerinden uygulamaya konulmasını kabul etmiyoruz.

    “TÜRK MİLLETİ, YOKSULLUKLA MÜCADELEDE KADERİNE TERK EDİLDİ”

    Türk milletinin ‘bir kuru ekmek, derme çatı bir neyinize yetmiyor’ anlayışı ile yoksullukla mücadelede kaderine terk edildiğini üzülerek görüyoruz… Büyükşehirlerde, hanede iki çalışması halinde bile barınma ve ulaşım dışında hiçbir ihtiyacın karşılanmasına imkan vermeyen bir ekonomik modelleme şu dönemde anlaşılabilir değil. Bu duruma sebep olan siyasi iktidar, kendi yarattıkları açmazlarla uğraşmak durumunda kalıyor…

    “OCAK AYINDA 17 BİN, TEMMUZ AYINDA 20 BİN 500”

    Asgari ücret konusunda partimizin önerisi, yılda iki kez düzenleme yapılmak kaydıyla; ocak ayında 17 bin lira ve temmuz ayında 20 bin 500 liraya yükseltilecek şekilde belirlenmesidir…”

    Zorlu, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. CHP ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için bir iş birliğinin gündemde olup olmadığının sorulması üzerine Zorlu, “Genel İdare Kurulumuzun kararı net. Biz tek başımıza seçimlere katılacağız. Tartışmaya açık bir konu değil. En üstten, en alta kadar bütün birimlerimizi ve mensuplarımızı bağlayan bir karar. Önümüzdeki günlerde, seçimler yaklaştıkça; İYİ Parti’nin böyle bir alternatif güzergahı açmış olmasının ne kadar kıymetli olduğunu bizzat vatandaşlarımız müşahede edecekler” dedi.

  • NİĞDE BELEDİYESİ’NİN İYİ PARTİLİ MECLİS ÜYELERİ PARTİLERİNDEN İSTİFA ETTİ

    NİĞDE BELEDİYESİ’NİN İYİ PARTİLİ MECLİS ÜYELERİ PARTİLERİNDEN İSTİFA ETTİ

    Niğde’de İYİ Partili Belediye Meclis Üyeleri bugün partilerinden istifa etti. Altı Meclis üyesi, “İYİ Parti Genel Merkezi’nin izlediği siyasetin tabanla örtüşmediği” açıklamasını yaptı.

    İYİ Parti’nin, Niğde Belediyesi Meclis Üyeleri Genel Merkezin izlediği siyasetin tabanla örtüşmediği gerekçesiyle bugün partiden istifa etti. İYİ Partili 6 meclis üyesinin konuyla ilgili olarak bugün yaptığı yazılı açıklama şöyle:

    “GÖREVDEN ÇEKİLMENİN TALEP EDİLMESİNİN ANTİ DEMOKRATİK OLDUĞU KANISINDA VARDIK”

    “Her türlü zorluğa ve engele rağmen, tüm aşamalarında İYİ Parti Belediye Meclis Üyeliği görevlerini son yerel seçimden beri başarı ile sürdürdük. Ancak İYİ Parti Genel Merkezi’nin izlediği siyasetin tabanla örtüşmediğini, yine Genel merkezin Niğde il ve ilçe teşkilat başkanları ile yönetim kurullarının net bir gerekçe gösterilmeksizin, ahbap çavuş ilişkileri sürdürürcesine görevlerinden çekilmelerini talep etmesi konusunda biz İYİ Parti Niğde Belediye Meclis Üyeleri olarak anti demokratik bir tavır olduğu kanısına vardık. Yıllardır bu partinin öncesinden, kuruluş sürecinden ve sonrasında gecesini gündüzüne katarak bütün baskılara göğüs geren insanların emeklerini yok saymanın şuursuzluğuna artık ortak olmamız mümkün değil. Bizler bu şehre ve ülkeye hizmet için çıktığımız yolda Niğde Belediyesi Meclis Üyeleri grubu olarak, Niğde halkının haklarını savunmak üzere bağımsız şekilde devam etmek üzere İYİ Parti üyeliklerimizden istifa ediyoruz.”

     

  • TÜED ARAŞTIRMASINA GÖRE EN DÜŞÜK EMEKLİ AYLIĞI, ASGARİ ÜCRET KARŞISINDA 5 YILDA ERİDİ: “MÜDAHALE EDİLMEDİKÇE ALIM GÜCÜ DAHA DA DÜŞECEK”

    TÜED ARAŞTIRMASINA GÖRE EN DÜŞÜK EMEKLİ AYLIĞI, ASGARİ ÜCRET KARŞISINDA 5 YILDA ERİDİ: “MÜDAHALE EDİLMEDİKÇE ALIM GÜCÜ DAHA DA DÜŞECEK”

    Türkiye Emekliler Derneği’nin (TÜED) yaptığı araştırmaya göre, en düşük emekli aylığı asgari ücret karşısında son 5 yılda eridi. Derneğin açıklamasında, “Müdahale edilmediği takdirde emekli aylıklarının alım gücü giderek daha da düşecektir” denildi.

    Yeni yıl için asgari ücret görüşmelerinin bugün başlamasının ardından TÜED’den yazılı bir açıklama yapıldı. Son 30 yılın 25 yılında asgari ücretin üzerinde olan taban emekli aylıklarının, 2019 yılından bu yana geçen 5 yıllık sürede sürekli olarak asgari ücretin altında kaldığı belirtildi.

    İLK KEZ 2016’DA ASGARİ ÜCRETİN ALTINA GERİLEDİ

    Derneğin araştırmasına göre, 1995 yılının aralık ayında en düşük emekli aylığı 10 milyon 164 bin 511 lira iken asgari ücret 8 milyon 460 bin lira idi. 2016 yılının aralık ayına kadar asgari ücretin üzerinde kalan emekli aylıkları, ilk kez bu tarihte asgari ücretin bir miktar altına indi. Bu tarihte neredeyse eşitlenen rakamlar, 2017 ve 2018 yıllarında cüzi bir miktarda olsa emekli aylıklarının lehine döndü. 2018 yılının aralık ayına gelindiğinde en düşük emekli aylığı bin 647 lira 66 kuruş iken asgari ücret bunun 44 lira altında kaldı ve bin 603 lira 12 kuruş olarak belirlendi.

    2019’DA ERİME DERİNLEŞTİ

    TÜED’in araştırmasına göre, 2019 yılının aralık ayı itibarıyla ise emekli aylıklarının asgari ücret karşısında iyiden iyiye erimeye başladığı görüldü. 2023 yılı rakamlarına göre en düşük emekli aylığı (Hazine desteği ile) 7 bin 500 lira olarak belirlendi ancak asgari ücret bunun 3 bin 902 lira 32 kuruş üzerinde, yani 11 bin 402 lira 32 kuruş olarak uygulandı.

    ASGARİ ÜCRETİN ÇOK ALTINDA KALDI

    Araştırmanın sonuçlarına göre, geçen 30 yıl içerisinde, son 5 yıl hariç olmak üzere asgari ücretin hep üzerinde olan taban emekli aylıklarının hızla eriyerek asgari ücretin çok altında kaldığı gözlendi. Araştırmaya ilişkin TÜED açıklamasında, son 5 yılda izlenen bu politikanın emekli aylıklarının giderek düşürdüğünü ve 1994 yılında Dünya Bankası’nca başlatılan “sosyal güvenlik harcamalarının kısılması” projesiyle paralel politikalar olduğuna dikkat çekti.

    “BASAMAK SİSTEMİNE DÖNÜLMELİ”

    Açıklamada şunlar kaydedildi:

    “Emeklilerin gelir düzeyleri giderek düşmekte, yıllarca yüksek prim ödeyenlerin aylıkları bile taban aylık veya ortalama aylık seviyelerine indirilmektedir. Aylıkların seviyelerinin iyice düşmesi nedeniyle resmi yayınlarda ortalama emekli aylıklarına yer verilemez hâle gelinmiştir. Çünkü artık ortalama aylıklar, taban aylıklara çok yakın olduğu için herhangi bir karışıklığa yer verilmesi istenmemektedir. Bu durum resmi makamlarca da açıkça ifade edilmektedir. Müdahale edilmediği takdirde emekli aylıklarının alım gücü giderek daha da düşecektir. Bu nedenle emekli aylığı hesaplama sisteminde yeniden eski uygulamalara dönülmesi, aylık bağlama oranının geçmişte olduğu gibi yüzde 70’e çekilmesi, gösterge ve basamak sistemine dönülmesi en doğru uygulama olacaktır.”

  • ÇALIŞMA BAKANI IŞIKHAN, ASGARİ ÜCRET TESPİT KOMİSYONUNUN İLK TOPLANTISINDA: “ASGARİ ÜCRETİN ÇALIŞANLARIMIZI ENFLASYONUN TAHRİBATINA KARŞI KORUMASINA VE İSTİHDAM HEDEFLERİMİZİ DESTEKLEMESİNE DİKKAT EDECEĞİZ”

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun ilk toplantısında; “2024 yılı için belirlenecek asgari ücretin; çalışanlarımızı enflasyonun tahribatına karşı korumasına ve istihdam hedeflerimizi desteklemesine dikkat edeceğiz. Bugüne kadar nasıl hem çalışanlarımızın hem de işverenlerimizin yanında olduysak, bugün de aynı hassasiyetle hareket edeceğiz” dedi. TİSK Genel Başkanı Özgür Burak Akkol, “Ekonomimizde devam eden iyileşme sürecinin korunmasını, büyümenin sürdürülebilmesi için üretim ve istihdamı destekleyici bir dengenin tesis edilmesini son derece önemsiyoruz” derken; TÜRK – İŞ Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar ise “Konuştuğumuz asgari ücrettir. Çalışanların kendisine ve ailesine, insanlık haysiyetine uygun bir yaşayış sağlaması gereken ücrettir. Asgari ücretin tespitinde; öncelikle çalışanların geçim şartları göz önünde bulundurulmalıdır. Bu bir anayasal hükümdür. Asgari ücret bir pazarlık ücreti değildir” dedi. Komisyon, ikinci toplantısını 18 Aralık’ta yapacak.

    Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2024 yılında geçerli olacak asgari ücretin belirleneceği toplantıların ilkini bugün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda, Bakan Vedat Işıkhan başkanlığında yaptı.

    “ASGARİ ÜCRET, ÜCRET POLİTİKALARININ EN ALT SINIRINI TESPİT EDER”

    Bakan Işıkhan, şunları söyledi:

    “İşçi, işveren ve kamu temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu olarak 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren geçerli olacak asgari ücreti belirlemek üzere çalışmalarımıza bugün itibarıyla başlıyoruz. Toplantı ve komisyon görüşmeleri neticesinde tespit edilecek asgari ücretin çalışma hayatımızda yer alan tüm paydaşlarımıza ve ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.

    Asgari ücret çalışma hayatında, çalışanlarımıza yönelik ücret politikalarının en alt sınırını tespit eden en önemli sosyal politika aracıdır. Asgari ücret düzeyi, esasında tüm gelirleri dolaylı olarak etkilemesi sebebiyle sadece asgari ücrete tabi olarak çalışanları değil aynı zamanda tüm sektörleri, tüm çalışanları ve tüm işverenleri ilgilendiren önemli bir konudur. Asgari ücretin belirlenmesi; çalışma barışının yanı sıra işsizlik ve kayıt dışı istihdam gibi işgücü piyasası dinamikleri açısından da ayrı bir öneme sahiptir.

    Bu çerçevede, şartlar ne olursa olsun, 21 yıldır gerek kayıt dışı istihdamla gerekse işsizlikle yaptığımız mücadeleye devam edeceğimizi özellikle belirtmek isterim. Bugün açıklanan TÜİK verilerine göre 2023 yılı Ekim ayında, mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranımız son 11 yılın en düşük seviyesi olan yüzde 8,5 olarak gerçekleşmiştir. Daha çok yatırım yaparak, daha çok üreterek, daha çok ihraç ederek istihdamımızı artırmaya devam edeceğiz.

    İnsanımızın hayat standardını daha da fazla geliştirmek için gece gündüz çalışıyoruz. Ekonomideki bu genel toparlanma ve yeniden büyüme sürecinin etkisi ile önümüzdeki yıl çok daha sevindirici bir istihdam artışı bekliyoruz. İnşallah bu yüzyılda, her alanda güçlü bir Türkiye’den söz edeceğiz.

    Asgari ücret miktarının; diyalog ve istişare yoluyla, ekonomimizi büyütecek, çalışanlarımızın gelirlerini enflasyona ezdirmeyecek, istihdamı koruyacak ve artıracak en makul noktada belirlenmesi için çalışacağız. Bu süreçte temel hedefimiz bir hakem rolü üstlenerek; işçi ve işverenlerimizin mutabakatı ile asgari ücreti tespit etmektir.

    Komisyon, değerlendirmelerini yaparken ücretler genel düzeyini, işçilerimizin geçim şartlarını da göz önüne almaktadır. Komisyon ayrıca, asgari ücreti belirlerken; ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal koşulları da dikkate alarak bu tespiti yapmaktadır. Bugüne kadar işçi, işveren ve kamu arasında oluşturduğumuz üçlü diyalog işçi, işveren ve kamu arasında oluşturduğumuz üçlü diyalog mekanizması etkin bir şekilde işlemiş ve işlemeye de devam edecektir.

    Ülkemiz, özellikle son yıllarda bir yandan küresel krizler, salgınlar, doğal afetler gibi badireleri atlatmanın gayreti içindeyken; diğer yandan her bakımdan bağımsız ve güçlü bir Türkiye olmanın mücadelesini vererek 2053 hedeflerine doğru hızlı adımlarla ilerlemektedir. İçeride güçlü bir şekilde hayata geçirdiğimiz sosyal politikalarımızın sonuçlarını değerlendirirken, ulusal ve uluslararası şartların da mutlaka göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Türkiye olarak, 85 milyon vatandaşımızın tamamını koruyacak tüm sosyal ve ekonomik tedbirleri aldık. Hamdolsun ki bu süreçten en az zararla çıkan ülkeler arasında yer aldık. Üreticimize ve çalışanımıza gereken her türlü desteği verdik.

    11 ilimizi bir gecede yerle bir eden; asrın afeti dediğimiz hiçbir ülkenin üstesinden kolay kolay gelemeyeceği büyük bir yıkım yaşadık. Binlerce canımızı yitirdik, milyonlarca insanımız bu yıkımdan etkilendi. Çok zor dönemlerden geçtik. Birçok vatandaşımızın yaşadığı zorlukları biliyoruz ve hükümet olarak da bunların farkındayız. Çok değil, üzerinden sadece bir ay geçmesine rağmen derhal toparlanma sürecine girerek, yaralarımızı sarmaya, evlerimizi ve işyerlerimizi yeniden inşa etmeye başladık. Bizim ülkemiz, devletimiz, aziz milletimiz çok güçlüdür. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti hükümetleri olarak 21 yıldır bu gücün farkındalığıyla ülkemizi ve milletimiz için hep en iyi hedefi ile yolumuza devam ettik… Son yıllarda dünyanın yaşadığı küresel krizlere rağmen, asgari ücrette yaptığımız artışlar ve iyileştirmeler bunun en net kanıtıdır.

    “İŞÇİMİZ KAZANIRSA TÜRKİYE KAZANIR, İŞVERENİMİZ KAZANIRSA TÜRKİYE KAZANIR ANLAYIŞI İLE ÇALIŞMALARIMIZI YÜRÜTECEĞİZ”

    2002 yılında net 184 lira olan asgari ücret, 2023 yılında net 11 bin 402 liraya çıkarak; nominal olarak 61 kata, reel olarak ise yaklaşık 3 katına çıkardık. 2023 yılında başında belirlediğimiz asgari ücreti enflasyonist baskılar sebebiyle çalışanlarımızın satın alma güçlerini ve yaşam standardını korumak amacıyla yıl ortasında, temmuz ayında, ilave bir artışla ikinci kez artırdık. 2023 yılında asgari ücret ocak ayında yüzde 55, temmuz ayında yüzde 34 oranında artırılmıştı. Yıl sonu TÜFE artış beklentisinin yüzde 65 olduğun dikkate alındığında, 2023 yılında asgari ücrete, enflasyonun oldukça üzerinde bir artış gerçekleştirilmiştir. Bu çerçevede, bir yılda toplamda yüzde 107’lik bir zam oranı ile işçimizi, emekçimizi enflasyona ezdirmeme iradesini gösterdik. Böylece çalışanlarımızı enflasyonun tahribatına karşı koruduğumuz gibi refah artışından da pay vermiş olduk.

    2024 yılı için belirlenecek asgari ücretin; çalışanlarımızı enflasyonun tahribatına karşı korumasına ve istihdam hedeflerimizi desteklemesine dikkat edeceğiz. Bugüne kadar nasıl hem çalışanlarımızın hem de işverenlerimizin yanında olduysak, bugün de aynı hassasiyetle hareket edeceğiz. İşçimiz kazanırsa Türkiye kazanır, işverenimiz kazanırsa Türkiye kazanır anlayışı ile çalışmalarımızı yürüteceğiz.”

    TİSK GENEL BAŞKANI AKKOL: SADECE SONUCUN DEĞİL, İSTİŞARE SÜRECİNİN DE OLUMLU GEÇMESİNİ DİLİYORUM”

    TİSK Genel Başkanı Özgür Burak Akkol ise şunları söyledi:

    “Umut ediyoruz ki bu toplantıların sonucunda, tüm taraflar için fayda yaratacak bir süreci tamamlarız. Bu yıl devletimiz, işçi kesimimiz ve işverenler olarak asgari ücrette yıl sonunu beklemeden, ara dönem artış konusunda üçlü bir mutabakat sağlanmıştı. O dönemde bütün imkanlarımızı zorlayarak hem çalışma arkadaşlarımızı hem de işletmelerimizi gözeten bir rakam ile masadaydık. Hem devletin, hem işçi kesimi hem de işverenlerin ortak mutabakatıyla… İçinde bulunduğumuz bu süreçte de sürdürülebilir ve dengeli bir rakam için yine masada olacağız. Biz TİSK olarak her zaman savunduğumuz belirli öncelikler bulunuyor. Sürdürülebilir refah, çalışma arkadaşlarımızın enflasyon karşısında korunması, işletmelerimizi ve üreticilerimizi ayakta tutarak üretimin ve istihdamın devamlılığının sağlanması.

    2022 yılı itibarıyla ücretler üzerindeki vergi yükünün hafifletilmesi konusunda tarihi öneme sahip bir değişikliğe imza atıldı. Tüm ücretlerde, asgari ücret tutarı; gelir ve damga vergisinden muaf tutuldu. Bu devam ediyor. Önümüzdeki dönemde de ekonomimizde devam eden iyileşme sürecinin korunmasını, büyümenin sürdürülebilmesi için üretim ve istihdamı destekleyici bir dengenin tesis edilmesini son derece önemsiyoruz.  Devletimiz tarafından istihdamın korunması ve artırılması bakımından verilecek desteklerin de bu dönem için oldukça kıymetli olduğunun farkındayız. Yapılacak çalışmaların tüm işyerlerini kapsayacak şekilde hayata geçirilmesinin kritik olduğunu düşünüyoruz. Hem çalışanlar hem işverenler hem de tabii ki ülkemizin olumlu; bol istişareli bir süreç olmasını temenni ediyorum. Sadece sonucun değil, istişare sürecinin de olumlu geçmesini diliyorum.”

    “ÖNCELİKLE ÇALIŞANLARIN GEÇİM ŞARTLARI GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMALIDIR.”

    TÜRK – İŞ Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar ise şunları söyledi:

    “Konuştuğumuz asgari ücrettir. Çalışanların kendisine ve ailesine, insanlık haysiyetine uygun bir yaşayış sağlaması gereken ücrettir. Asgari ücretin tespitinde; öncelikle çalışanların geçim şartları göz önünde bulundurulmalıdır. Bu bir anayasal hükümdür. Asgari ücret bir pazarlık ücreti değildir. İşçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücrettir.

    Komisyonda bu yıl görev yapacak işçi kardeşlerimiz, yaşadıkları geçim sıkıntısını, zorlu hayat şartlarını sizinle paylaşacak. Karayolu işçisi, hastane işçisi, enerji işçisi, AVM işçisi, yaşadıklarını doğrudan sizlere, tüm ülkeye anlatacak. ‘Sosyal Devlet’ anlayışında iktisaden zayıf kesimlerin korunması amaçlanır. Asgari ücretin yeniden tespitini milyonlarca ücretli çalışan ve ailesi tarafından umutla takip edilmektedir.

    “VERGİDE ADALET SAĞLAMAYA YÖNELİK ADIMLAR DEVAM ETMEDİ”

    Burada belirleyici olan hükümetin yaklaşımıdır. İşçilerin geçim şartlarının iyileştirilmesi yolunda atılan olumlu adımlar sürdürülmelidir. Asgari ücretin vergi dışı bırakılması, işçi kesiminin yıllardır devam eden talebiydi. Bu geçtiğimiz yıl uygulamaya girdi. Böylece, tüm ücretli çalışanların vergisi asgari ücretlinin faydalandığı tutar kadar azaldı. Ancak vergide adalet sağlamaya yönelik adımlar devam etmedi.

    Ücretlilerin vergiye esas gelir tarifesi ve oranları, çok düşük kaldı. Ücretli çalışanların büyük kısmı, daha yılın ilk aylarında daha yüksek orandan vergi ödemek durumundadırlar. Yıl başında ele geçen net ücret, aylar geçtikçe azalmaktadır.

    Asgari ücret bir koruma ücretidir. Fiyat artışları, başta gıda ve kira olmak üzere, her alanda devam etmektedir. Alınan tedbirler henüz işçinin mutfağına, geçim şartlarına olumlu olarak yansımamıştır. İşçinin, memurun, emeklinin yaşadığı enflasyon ile açıklanan resmi enflasyon rakamları arasında büyük uyumsuzluk vardır. Asgari ücret, aylardır açlık sınırının altındadır. Halen günlük net asgari ücret 380 TL’dir. Bu ücretle işçi ve ailesi hangi zorunlu ihtiyacını karşılayabilecektir?

    “UYGULANMASI GEREKEN GELİRLER POLİTİKASIDIR”

    Ekonomide yaşanan olumsuzlukların nedeni ücretler ve işçiler değildir. Kaldı ki, toplam satış hasılatı içinde işgücü maliyeti de son yıllarda giderek gerilemektedir. Toplam nüfus içinde ücretli çalışanların sayısı yükselmesine rağmen, milli gelirden aldıkları pay giderek düşmektedir. Uygulanması gereken gelirler politikasıdır. Sosyal taraflar sadece ücret politikasını değil bir bütün olarak gelir politikasını gözden geçirmelidir. Ücretler üzerindeki işçi-işveren kesintilerinin neden yüksek olduğu hep birlikte değerlendirilmelidir.

    Komisyonun yapacağı çalışmalar sonrası tespit edilecek asgari ücretin işçilerin ve toplumun beklentilerine uygun olmasını bekliyoruz. Ülkenin milli birlik ve beraberliği, üreterek kalkınması her şeyin üzerindedir. İşçiler olarak biz bunun gereğini her fırsatta yerine getirdik. Beklentimiz, işçiye karşı yükümlülüklerin yerine getirilmesidir. Refahı adil paylaşmanın gereği yapılmalıdır. İşçi kesimi olarak Komisyon çalışmalarına katkımız bu çerçeve içinde mümkün olacaktır. Yapılacak çalışmaların ülkeye ve taraflara yararlı olmasını ve olumlu sonuçlanmasını temenni ediyoruz.”

    İKİNCİ TOPLANTI, 18 ARALIK’TA

    Ramazan Ağar, toplantının ardından açıklama yaptı. Ağar, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun, ikinci toplantısını yine bakanlıkta 18 Aralık’ta yapacağını belirtti. Ağar, şu açıklamayı yaptı:

    “Bu Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun ilk toplantısı. Bu, sadece işin başlangıcı oldu. Herhangi bir ücret konusu görüşülmedi. Pazartesi günü saat 13.30’ta tekrar bir araya gelinecek ve süreç devam edecektir.”

    Ağar, soru üzerine; “İşçi arkadaşlarımız görüşlerini sundu. Arkadaşlarımız; asgari ücretle çalıştıklarını, geçinemediklerini, geçinebilecek bir ücret talep ettiklerini aktardılar. Bunun üzerine işverenler değerlendirme yapacaklar. Asgari ücretle çalışan 8 milyon çalışanın sesi oldular, burada” diye konuştu.

     

  • HÜSEYİN BAŞ, ÜMİT ÖZDAĞ’I ZİYARET ETTİ. ÖZDAĞ: “BUNDAN SONRA BU TÜR GÖRÜŞMELERİ DAHA SIK GERÇEKLEŞTİRME DOĞRULTUSUNDA KARAR ALDIK”

    HÜSEYİN BAŞ, ÜMİT ÖZDAĞ’I ZİYARET ETTİ. ÖZDAĞ: “BUNDAN SONRA BU TÜR GÖRÜŞMELERİ DAHA SIK GERÇEKLEŞTİRME DOĞRULTUSUNDA KARAR ALDIK”

    Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ı ziyaret etti. Özdağ, ikili görüşmenin ardından; “Bundan sonra bu tür görüşmeleri daha sık gerçekleştirme doğrultusunda karar aldık. Türkiye meselelerini birlikte değerlendireceğiz. Yerel seçimlerin her iki parti açısından da çok büyük önemi olduğunu gayet net biliyoruz. Onun için attığımız her adımın bu aşamayı gerçekleşmesine katkı verecek şekilde şekillenmesi için biz de istişarelerimizi sürdüreceğiz” diye konuştu.

    BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ı bugün Zafer Partisi Genel Merkezi’nde ziyaret etti. Özdağ ve Baş, yarım saat süren görüşmelerinin ardından birlikte basın toplantısı düzenledi.

    Baş, şöyle konuştu:

    “Önümüzde malum yerel seçimler var. Yerel seçimlerde, Türkiye’nin gidişatı, Türkiye’nin son dönemlerde muhalefetiyle iktidarıyla aynı oyunun içinde debelenmesi, Türkiye’de neler yapılabileceği hususunda fikir alışverişinde bulunduk. Çok verimli kanaatler ortaya çıktı.  Önümüzdeki süreçte de değerlendirmeler yine yapmaya devam edeceğizdir.  Dolayısıyla bu misafirperverlikten, bu karşılamadan ötürü de kendisine çok teşekkür ediyorum huzurlarınızda.”

    Özdağ ise şunları söyledi:

    “YEREL SEÇİMLERİN HER İKİ PARTİ AÇISINDAN DA ÇOK BÜYÜK ÖNEMİ OLDUĞUNU GAYET NET BİLİYORUZ. TÜRK SİYASETİNDE DE ÖNEMLİ BİR AŞAMA OLACAK BU SEÇİMLER”

    “Yerel seçimlere giderken kapsamlı bir Türk siyaseti değerlendirmesi yapma fırsatını bulmuş olduk. Biz hem kendisini ve partisinin değerli görüşlerini önümüzdeki süreçle ilgili dinleme fırsatı buldum hem de kendi görüşlerimizi aktarma, kendileriyle paylaşma ve birlikte değerlendirme fırsatını bulduk. Bundan sonra bu tür görüşmeleri daha sık gerçekleştirme doğrultusunda karar aldık. İnşallah hem yerel seçimlere giderken hem de yerel seçimler sonrasında böyle tesadüflere bırakmadan genel başkan da uygun görürse zaman zaman bir araya gelip kahve içeceğiz. Türkiye meselelerini birlikte değerlendireceğiz. Yerel seçimlerin her iki parti açısından da çok büyük önemi olduğunu gayet net biliyoruz. Türk siyasetinde de önemli bir aşama olacak bu seçimler. Onun için attığımız her adımın bu aşamayı gerçekleşmesine katkı verecek şekilde şekillenmesi için biz de istişarelerimizi sürdüreceğiz. Ziyaretleri için kendisine teşekkür ediyorum.”

     

  • TBMM’DE BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ… SELİM TEMURCİ: 2024 YILINDA, 2017 İLE KARŞILAŞTIRILDIĞINDA 55 KAT DAHA FAZLA BÜTÇE AÇIĞI VERİYORUZ

    Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Selim Temurci, TBMM’deki 2024 yılı bütçe görüşmelerinde, “Bir ülkenin bütçesi 19 kat açık veriyor. Dünyada eşimiz benzerimiz var mı? OECD’de var mı, ilk 20’de var mı? Yok. Türkiye ekonomisi sadece kırılgan değil, paramparça olmuş bir ekonomi haline gelmiş. 2017 yılında Türkiye’nin bütçe açığı 48 milyar lira. 2024 yılında, 2017 ile karşılaştırıldığında 55 kat daha fazla bütçe açığı veriyoruz” dedi.

    TBMM Genel Kurulu’nda 2024 yılı bütçe görüşmeleri bugün başladı. Bütçenin tümü üzerindeki görüşmelerde konuşan Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Selim Temurci, Türkiye’nin bütçe açığı üzerinden iktidarı eleştirdi. Temurci, şunları söyledi:

    “Bir ülkenin bütçesi 19 kat açık veriyor. Dünyada eşimiz benzerimiz var mı? OECD’de var mı, ilk 20’de var mı? Yok. Türkiye ekonomisi sadece kırılgan değil, paramparça olmuş bir ekonomi haline gelmiş. 2017 yılında Türkiye’nin bütçe açığı 48 milyar lira. 2024 yılında, 2017 ile karşılaştırıldığında 55 kat daha fazla bütçe açığı veriyoruz.”

    Temurci, iktidarın para basarak bütçe açıklarını kapatmaya çalıştığına da dikkat çekerek, “Parayı bastığımızda ne oluyor, nominal olarak devletin harcamaları da artıyor. Yani para basmak, enflasyon ve bütçe açığını artırıyor, bütçe açığı artınca para basıyorsunuz, iki tane devasa büyük bir canavar yaratmış oluyorsunuz. Türkiye’de maalesef bu olmuştur. İşin ilginci şudur, 2016-2017’den sonra enflasyon bu ülkede hiçbir zaman tek hane olmadı. Sağ olsun orada da bir TÜİK diye kurumumuz var, inan inanabilirsen” dedi.

    Temurci, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bütçe açığımız neden bu kadar arttı. 2017 yılından sonra Türkiye’de dolar kuru 3,80- 3,85 civarındaydı. Bugün 30 liraya dayandı. Altı yılda bana bir tane ülke gösterin parasının değeri 8 kat değer kaybetmiş olsun. Böyle bir tablo ile maalesef karşı karşıyayız. Altı yıl belki uzun oldu, şöyle yapalım. Şu seçimlere gidelim. Mayıs seçimlerinde dolar neydi? 20 liraydı. Şu anda 30’larda. Türkiye’nin dış borcu ne? 475 milyar dolar. İşte ekonomist arkadaşlar bilir. Dolardaki artışın enflasyona olan etkisi, yani kur geçişkenliği. Dolar yüzde 10 artasa arkadaşlar, en son veriler. Merkez Bankası Başkanımız da ifade ettiler. Dolar yüzde 10 artarsa enflasyonunuz yüzde 2,5 artar. Hani ‘dolarla mı maaş alıyorsunuz’ diye soruyorlardı ya. Aslında tepeden tırnağa maalesef ürettiğinden fazlasını tüketen ekonomi olduğumuz için dolar bizi ilgilendiriyor. Şöyle bir hesap yapın, 475 milyar dolar bir dış borcu olan bir Türkiye 7 ayda 10 lira parasının değerini kaybetmiş. Çarpın onu, ne kadar büyük bir rakam olduğunu, hangi hesap makinasının alacağını sizlere ifade etmek istiyorum.”

     

  • TBMM’DE BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ…CEVDET YILMAZ: 2025 YILINDA İSTİKRAR DÖNEMİNE GEÇİLECEK, 2026 YILINDA ENFLASYON ORANI TEK HANELİ RAKAMLARA ÇEKİLECEKTİR

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Genel Kurulu’ndaki 2024 bütçesinin görüşmelerinde, “Bugün TÜİK tarafından yapılan en güncel açıklamaya göre ekim ayı işsizlik oranı son 11 yılın en düşük seviyesi olan yüzde 8,5’e düşmüştür. Bu eğilimler doğrultusunda ve yılın dördüncü çeyreğine ilişkin bazı öncü göstergeler ışığında 2023 yılı geneli için işsizlik oranının da Orta Vadeli Program’da öngördüğümüz yüzde 10,1’in altında tek haneli olarak gerçekleşeceğini şimdiden rahatlıkla ifade edebiliriz” dedi. Yılmaz ayrıca, “Dezenflasyon politikalarımızın devamlılığını sağlayarak 2025 yılında istikrar dönemine geçilecek; enflasyondaki gerileme hız kazanacak, öngörülebilirlik artacak ve 2026 yılında enflasyon oranı tekrar tek haneli rakamlara çekilecektir” diye konuştu.

    2024 Bütçe Kanun Teklifi görüşmeleri bugün TBMM Genel Kurulu’nda başladı. Bütçenin tümü üzerindeki görüşmelerde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz konuştu. Yılmaz özetle şunları söyledi:

    AİLE KURUMUMUZU SAĞLAMLAŞTIRACAK, ZARARLI AKIMLARA KARŞI NESİLLERİMİZİ KORUYACAĞIZ”

    “Bütçemiz, her alanda inşa, ihya ve Türkiye’nin büyümesini önceleyen kalemleri içermektedir. Bütçemiz; depremle yıkılan şehirlerimizi daha iyi şekilde yeniden ayağa kaldıran, geleceğe dönük afet risklerini azaltan, maliye ve para politikaları koordinasyonunu güçlendiren bir anlayış içerisinde, makro finansal ve fiyat istikrarını sağlama hedefiyle uyumlu bir yapıdadır. 2024 yılı bütçesi; yatırımı, istihdamı, üretimi ve ihracatı destekleyen, kapsayıcı bir kalkınma yaklaşımına sahiptir. Bütçemizde, istikrarlı büyümenin sağladığı imkanların, insan odaklı ve sosyal refahı artırıcı bir yaklaşımla toplumun bütün kesimleri ile paylaşılmasına öncelik verilmiştir. İşçisi, memuru, emeklisi, esnafı, çiftçisi, çocuğu, genci ve yaşlısıyla toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaçları gözetilerek hazırlanmış, 81 ilimizin, her bir yöremizin gereksinimleri düşünülmüştür.

    2024 yılı bütçemizi; milli teknoloji hamlesi, enerji ve gıda arz güvenliği, yeşil ve dijital dönüşüm gibi stratejik alanlarda milletimize verdiğimiz sözleri yerine getirmek için kullanacağız. Çığır açan teknolojiler başta olmak üzere her alanda reel sektörümüzün yanında olacak üretim eko sistemimizi destekleyeceğiz. Ülkemizin her köşesinde huzur ve güven ortamını korumaya devam edeceğiz. Zengin kültürümüze ve değerlerimize sahip çıkarak aile kurumuzu sağlamlaştıracak, zararlı akımlara karşı nesillerimizi koruyacağız.

    2024 YILINDA YÜZDE 4 BÜYÜME ORANINA ULAŞMASI HEDEFLENMEKTEDİR”

    2022 yılında küresel büyümedeki ivme kaybına, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklara ve başta enerji ve gıda olmak üzere emtia fiyatlarındaki olumsuz gelişmelere rağmen, Türkiye ekonomisi zamanında alınan tedbirlerle bu zorlu dönemde büyümeye devam etmiştir. İktisadi faaliyetin canlılığını sürdürmesiyle ülkemiz 13 yıllık kesintisiz büyüme başarısı göstermiş, 2022 yılında yüzde 5,5’lik büyüme oranıyla OECD ülkeleri ortalamasının açısından oldukça iyi bir performans ortaya koymuştur. Bu dönemde gelişmekte olan ülkelerin ortalama yüzde 4,1, gelişmiş ülkelerin ortalama yüzde 2,6 oranında büyüdükleri düşünüldüğünde, Türkiye’nin performansındaki olumlu yönde ayrıştığını rahatlıkla ifade edebiliriz.

    2023 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 5,9 oranında büyüme kaydeden ekonomimiz, 13 çeyrektir kesintisiz büyüme eğilimini sürdürmektedir. 2023 yılının ilk dokuz ayında, yurt içi talep ve hizmet sektöründeki önemli katkı ile Türkiye ekonomisi yüzde 4,7 oranında büyüme kaydetmiş, yıllıklandırılmış milli gelirimiz 1 trilyon 76 milyar dolar seviyesine yükselmiştir. Yılın üçüncü çeyreği itibarıyla, programımızla uyumlu bir patikada, büyümede daha dengeli bir kompozisyon ortaya çıkmakta, üçüncü çeyrekte tüketim ivmesinin hız kesmesi, makine teçhizat yatırımlarındaki güçlü artış öne çıkmaktadır. Sağlıklı ve sürdürülebilir büyümenin temel yapı taşlarından olan ve özel önem verdiğimiz makine teçhizat yatırım harcamaları 2023 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 23,7 oranında artmış ve 15 çeyrektir kesintisiz büyümeye devam etmektedir.

    Küresel siyasi ve ekonomik huzursuzlukların yaşandığı bir ortamda, Türkiye ekonomisinin yüzde 4,4 büyüme hedefiyle, IMF’nin 2023 yılı için gelişmekte olan ülkeler için öngördüğü yüzde 4 büyüme tahmininin üzerinde bir performans sergilemesi beklenmektedir. 2024 yılı için ise ekonomimizin üretim ve talep yönüyle dengeli bir görünüm sergileyerek, büyümeyi sürdürülebilir kılan net ihracat ve sabit sermaye yatırımlarının desteğiyle, yüzde 4 büyüme oranına ulaşması hedeflenmektedir.

    2026 YILINDA ENFLASYON TEK HANELİ RAKAMLARA ÇEKİLECEK”

    Türkiye ekonomisinde 2022 yılı sonunda TÜFE yıllık artış oranı, baz etkisi yanı sıra küresel enerji ve gıda fiyatlarındaki gelişmelerle birlikte yüzde 64,3 olarak gerçekleşmiştir. 2023 yılında, döviz kurunda yaşanan gelişmeler, hizmet enflasyonundaki katılık, gıda fiyatlarındaki yüksek seyir, vergi düzenlemeleri ve maliyet baskılarına bağlı olarak güçlenen atalet etkisi enflasyon görünümünde belirleyici olmuştur. Bu bağlamda, 2023 yılı Haziran ayında başlatılan parasal ve miktarsal sıkılaştırma, seçici kredi uygulamaları ve makro ihtiyati çerçevenin sadeleştirilmesiyle enflasyonist beklentilerinin ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması hedeflenmiştir.

    2022 yılında açıklanan aylık enflasyon oranlarının ortalaması yüzde 4,26 düzeyindeyken son üç ayda açıklanan aylık enflasyon oranları ortalaması yüzde 3,82 düzeyindedir. Bu oranının önümüzdeki aylarda enflasyon oranlarının açıklanmasıyla daha da düşeceğini öngörmekteyiz. Bu süreçte, dezenflasyon politikalarımızın devamlılığını sağlayarak 2025 yılında istikrar dönemine geçilecek; enflasyondaki gerileme hız kazanacak, öngörülebilirlik artacak ve 2026 yılında enflasyon oranı tekrar tek haneli rakamlara çekilecektir.

    Dünya genelindeki mal ihracatındaki payımız 2000’li yılların başında yüzde 0,4 düzeyinde iken 2021 yılında ilk kez yüzde 1’in üzerine çıkmış, 2023 yılı ikinci çeyreğinde ise çeyreklik bazda yüzde 1,05’e yükselmiştir.

    2023 yılı Ocak-Eylül dönemi cari işlemler açığı 40,8 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Ekim ayında cari işlemler dengesi fazla vermiştir. Bu doğrultuda, yıl sonunda cari işlemler açığının 42,5 milyar dolar olan Orta Vadeli Program tahminine yakın bir seviyede gerçekleşeceği öngörülmektedir. Bununla birlikte, cari işlemler dengesinin milli gelire oranının da Orta Vadeli Program tahmini olan yüzde 4’e yakın bir oranda gerçekleşmesini bekliyoruz.

    2023 YILI GENELİ İÇİN İŞSİZLİK ORANININ YÜZDE 10,1’İN ALTINDA GERÇEKLEŞECEĞİNİ ŞİMDİDEN RAHATLIKLA İFADE EDEBİLİRİZ”

    Enflasyonla mücadele konusunda kararlı adımların atıldığı bu dönemde, iş gücü piyasalarımız olumlu görünümünü korumakta, ekonomimiz istihdam oluşturma kabiliyetini güçlü bir şekilde sürdürmektedir. Genç istihdam da dahil olmak üzere istihdam artmakta, işsizlik oranları

    gerilemeye devam etmektedir. 2023 yılında, yaşanan deprem felaketi sonrasında, iş gücü piyasasında alınan önlemler sayesinde, istihdam kaybının sınırlı düzeyde kalması sağlanmıştır. Bu kapsamda, deprem ve emeklilik ile ilgili düzenlemeler sonrasında, mevsim etkilerinden arındırılmış aylık verilere göre Ocak-Eylül döneminde istihdam 504 bin kişi artmış, işsizlik oranı ise 0,9 puan azalarak yüzde 9,1’e gerilemiştir. Bugün TÜİK tarafından yapılan en güncel açıklamaya göre ekim ayı işsizlik oranı son 11 yılın en düşük seviyesi olan yüzde 8,5’e düşmüştür. Burada özellikle dikkat çekici olan artan istihdamda gençlerin ve kadınların ağırlıklı olduğudur. Bu da önemli bir gelişme. Kasım 2012’den bu yana işsizlik oranı bugün en düşük seviyesine inmiş bulunmaktadır. Bu eğilimler doğrultusunda ve yılın dördüncü çeyreğine ilişkin bazı öncü göstergeler ışığında 2023 yılı geneli için işsizlik oranının da Orta Vadeli Programda öngördüğümüz yüzde 10,1’in altında tek haneli olarak gerçekleşeceğini şimdiden rahatlıkla ifade edebiliriz.

    Gelecek beş yılda istihdamın yıllık ortalama 1 milyon kişi artış göstermesi ve 2028 yılında işsizlik oranının yüzde 7,5’e kadar düşürülmesi hedeflenmektedir.

    CDS PRİMİ BELİRGİN BİR ŞEKİLDE GERİLEMEYE BAŞLAMIŞTIR”

    Son dönemde uyguladığımız politikaların etkisiyle yatırımcı güveni artmış, ülkemizin CDS primi belirgin bir şekilde gerilemeye başlamıştır. Ülkemize uluslararası sermaye girişi hızlanmış, rezervlerimiz güçlenmiş, kur oynaklığı azalmış ve finansman koşulları iyileşmiştir. 2023 Mayıs sonu itibarıyla, 98,5 milyar dolar seviyesinde olan Merkez Bankası rezervleri de 1 Aralık tarihi itibarıyla toplam 140,1 milyar dolar ile tarihi rekor seviyesine ulaşmıştır.

    Risk primi 350 baz puanın altına gerileyerek, Mart 2021’den sonraki en düşük seviyelerde seyrini sürdürmektedir. 6 Aralık itibarıyla Türkiye’nin 5 yıllık CDS primi 334,5 seviyesindedir.

    Uluslararası Ödemeler Bankası verilerine göre, 2023 yılı ikinci çeyreğinde Türkiye’de hanehalkı borcunun GSYH’ya oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre 0,5 puan azalarak yüzde 11,8’e gerilemiştir.

    BÜTÇE AÇIĞININ MİLLİ GELİRE ORANI 2022 YILINDA YÜZDE 1 DÜZEYİNDE GERÇEKLEŞTİ”

    2022 yılında; bütçe giderleri 2 trilyon 943 milyar lira, bütçe gelirleri 2 trilyon 800 milyar lira, bütçe açığı 143 milyar lira, faiz dışı fazla 168 milyar lira olarak gerçekleşmiştir. Görüldüğü üzere, bütçe açığının milli gelirimize oranı 2022 yılında yüzde 1 düzeyinde gerçekleşerek, gelişmiş ve gelişmekte olan çok sayıda ülkeden olumlu yönde ayrışmıştır. Bu oran Maastricht Kriterleri’nin oldukça altında olup, 2022 yılında bütçe açığının GSYH’ya oranı Avrupa Birliği üyesi ülkelerde ortalaması yüzde 3,3 olarak gerçekleşmiştir.

    2023 yılı sonunda; merkezi yönetim bütçe giderlerinin 6 trilyon 563 milyar lira, merkezi yönetim bütçe gelirlerinin 4 trilyon 930 milyar lira, bütçe açığının 1 trilyon 633 milyar lira, faiz dışı açığın 987 milyar lira olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Orta Vadeli Program’da bütçe açığının milli gelirimize oranının yüzde 6,4 seviyesinde gerçekleşmesi öngörülmüş olup, yılsonunda gelir ve harcama gerçekleşmelerine bağlı olarak bu oranın yüzde 6’nın altında gerçekleşmesi beklenmektedir.

    2023 yılında meydana gelen deprem felaketi için öngördüğümüz 762 milyar lira tutarındaki harcamalar hariç tutulduğunda ise, bütçe açığının milli gelirimize oranının yüzde 3,4 düzeyinde gerçekleşmesi öngörülmektedir.

    DEPREM HASARLARININ GİDERİLMESİ İÇİN 1 TRİLYON 28 MİLYAR LİRA HARCAMA YAPILMASI PLANLANMAKTADIR”

    Asrın felaketi sonrasında deprem hasarlarının giderilmesi ve afet risklerinin azaltılması amacıyla 2024 yılında 1 trilyon 28 milyar lira harcama yapılması planlanmaktadır.

    Bölgede yaklaşık 6,6 milyon bağımsız bölüm içeren 2,4 milyon civarı yapının hasar tespiti yapılmış olup deprem sonrası kalıcı konutların ilk temeli 28 Şubat 2023 tarihinde depremden oldukça kısa bir zaman sonra atılmıştır.

    Depremden etkilenen illerimizde 30 Mayıs 2023 tarihinde başlayan hak sahipliği sürecinde 767 bin 430 talep değerlendirilmiş olup, taleplerin tümü ilgili komisyonlar tarafından incelenmiştir. Bu taleplerin 441 bin 862’si kabul edilmiş olup, diğer hak sahipliği başvuruları, yargısal süreçlerin tamamlanmasının ardından netleşecektir. Afetten zarar gören şehirlerimizde yaptığımız istişareler sonucunda zemin etütleri yapılmış güvenli yerlerde Yerinde Dönüşüm Projesi’ni de başlatmış bulunuyoruz.

    Tüm çocuklarımızın kaliteli eğitime erişimini sağlamak amacıyla okullarımızın fiziki imkânlarının iyileştirilmesi, yeni derslik yapımları, eğitim yapılarının depreme karşı güçlendirilmesi, okulların bilişim altyapılarının iyileştirilmesi gibi faaliyetlerin finansmanı için Milli Eğitim Bakanlığı yatırım bütçesi yüzde 117 artışla 46,1 milyar liradan 100,2 milyar liraya yükseltilmektedir. Öğretmenlerimizin kariyer olanaklarını artırmak üzere Öğretmenlik Meslek Kanunu yürürlüğe koyulmuş; böylece, 2023 yılı Temmuz ayı itibarıyla öğretmenlerimize maaşlarında, uzman öğretmen olduklarında yaklaşık 2 bin 900 lira, başöğretmen olduklarında ise yaklaşık 5 bin 800 lira ilave artış sağlanmıştır.

    2023-2024 eğitim öğretim dönemi itibarıyla yükseköğretim görmekte olan öğrenci sayımız yaklaşık 8 milyona ulaşmıştır. Ülkemizde yükseköğrenim öğrencilerinin faydalandığı yurt yatak kapasitesi 2002 yılı sonunda 182 bin iken 2023 yılında 955 bine ulaştırılmış, bu alanda yaklaşık yüzde 424’lük bir artış sağlanmıştır.

    2024 yılında merkezi yönetim bütçemizden sağlık hizmetleri için ayırdığımız kaynak 779,6 milyar liraya çıkmaktadır. Sağlık Bakanlığı ve yükseköğretim kurumları döner sermayeleri ile SGK sağlık harcamaları dikkate alındığında, kamu sağlık harcamalarına ayrılan kaynak 1 trilyon 650,1 milyar liraya ulaşmaktadır.

    Ödeme gücü olmayanların sağlık primi giderlerini karşılamak amacıyla 100,5 milyar lira ayırıyoruz. 65 yaş üstü yaşlılarımız, bakıma ihtiyacı olan engelli vatandaşlarımız ve yakınlarına bağlanan aylıklar kapsamında 64,1 milyar lira ödenek öngörüyoruz. Engelli vatandaşlarımızın evde bakımına destek amacıyla 56,2 milyar lira, aile destek programı için 32 milyar lira ayırmış bulunmaktayız. Sosyal konut finansmanının desteklenmesi amacıyla bütçemize 16 milyar lira koyduk. Ekonomik yoksunluk içinde olan çocuklarımızın aileleri yanında yetişmelerine imkân sağlayan sosyal ve ekonomik destek ödemeleri için 12,5 milyar lira, elektrik tüketim desteği kapsamında 8,6 milyar lira, engelli eğitim taşıma giderleri için 6,4 milyar lira, koruyucu aile uygulaması kapsamında 1,4 milyar lira kaynak ayrılmıştır.

    TÜRKİYE AVRUPA ÜLKELERİ ARASINDA HANEHALKINA EN UCUZ DOĞAL GAZ SAĞLAYAN BİRİNCİ ÜLKE”

    Vatandaşlarımızın daha ucuz elektrik ve doğal gaz kullanabilmeleri için 2024 yılı bütçesinde 508,6 milyar lira kaynak öngörüyoruz. 2023 yılında doğal gazda sübvansiyon oranı vatandaşlarımız ve KOBİ’ler için yüzde 73’e, elektrikte sübvansiyon oranı ise mesken aboneleri için birinci kademede yüzde 63’e ulaşmış bulunmaktadır. 2022 ve 2023 yıllarının ilgili dönemlerinde Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında Eurostat verilerine göre hane halkına en ucuz doğal gaz sağlayan birinci, en ucuz elektrik sağlayan ikinci ülke olmuştur.

    2024 yılının Nisan ayı sonuna kadar vatandaşlarımızın 25 metreküpe kadar olan kullanımlarını ücretsiz hale getirdik. Bu kapsamda bütçemizden 19 milyar lira ödenek ayırmış durumdayız.

    2024 yılında bütçemizden tarıma ayrılan toplam kaynağı 384 milyar liraya yükseltiyoruz. Bu kaynağın, 91,6 milyar lirasını tarımsal destek programları, 100,6 milyar lirasını tarım yatırımları, 191,8 milyar lirasını tarımsal kredi sübvansiyonu, müdahale alımları, tarımsal KİT’lerin finansmanı ve ihracat destekleri için ayırıyoruz. Bunların dışında tarımsal faaliyetlerin teşvik edilmesi ve çiftçilerin desteklenmesi amacıyla birçok vergisel düzenleme yaptık.

    2024 yılında 79,9 milyar lirası yem ve gübrenin katma değer vergisi istisnası olmak üzere toplam vergi harcaması tutarının 136,1 milyar lira olarak gerçekleşmesini öngörmekteyiz.

    Sosyal Güvenlik Kurumu işveren prim ödemeleri için 165,9 milyar lira, tarımsal kredi sübvansiyon desteği olarak 86 milyar lira, Halk Bankası esnaf kredi sübvansiyon desteği için 30,4 milyar lira, mesleki eğitim kapsamında ödenen devlet katkısı için 25,2 milyar lira, ihracat başta olmak üzere diğer reel sektör destekleri için 69 milyar lira kaynak ayırdık.

    ASGARİ ÜCRET 2023 YILINDA ENFLASYONUN OLDUKÇA ÜZERİNDE BİR ARTIŞ ORANIYLA GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR”

    Asgari ücret ocak ayında yüzde 54,7 ve temmuz ayında yüzde 34 olmak üzere 2023 yılında kümülatif olarak yüzde 107,3 oranında, enflasyonun oldukça üzerinde bir artış oranıyla gerçekleştirilmiştir. Bu artışla beraber, 2002 yılında 184 lira olan net asgari ücret, 2023 yılı Temmuz ayı itibarıyla 11 bin 402 liraya yükseltilmiştir. Reel artış, enflasyondan arındırılmış reel artış yüzde 303 seviyesindedir. Diğer taraftan, asgari ücretin gelir vergisi ve damga vergisinden istisna tutulmasına yönelik düzenlemeyi de hayata geçirdik.

    Hükümetlerimiz döneminde her bütçede olduğu gibi, 2024 yılı bütçemizde de milletimizin bir kuruşunu zayi etmeden, milletimizin her ferdinin refahını artırmak için kaynaklarımızı kullanacağız. Türkiye Yüzyılı’nın ilk bütçesini, etkili ve verimli bir biçimde uygulamaya koyarak ülkemizin kalkınmasına ve milletimizin yaşam standartlarının yükseltilmesine katkı sunacağız.

    Son 21 yılda gerçekleştirdiğimiz icraatlar ile sağlam bir altyapıyla girdiğimiz Türkiye Yüzyılı’nda, On İkinci Kalkınma Planı ve uzun vadeli stratejimiz olan 2053 vizyonumuzla uyumlu bir şekilde, ülkemizin uluslararası konumunu güçlendirerek, güçlü ve müreffeh bir Türkiye olma gayesiyle çalışmalarımıza aralıksız devam edeceğiz. 100. yılını şanla ve şerefle kutladığımız Cumhuriyetimizin asırlık birikimini temel alarak yeni ufuklara yelken açacağız.”

     

  • BÜYÜKÇEKMECE BELEDİYE BAŞKANI AKGÜN, TEPECİK PLANLARININ AKP VE MHP’Lİ ÜYELERİN ÇOĞUNLUKTA OLDUĞU İBB MECLİSİ’NDE GÖRÜŞÜLMEMESİNE TEPKİ GÖSTERDİ

    Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün, ilçenin Tepecik bölgesine ait imar planlarının AKP ve MHP’li üyelerin çoğunlukta olduğu İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi’nde bir türlü görüşülmemesine tepki gösterdi. Akgün, “Vatandaşlara söz verdiler. Bana söz verdiler. Ekime bizim 1/1000’lik imar planı bu meclisin huzuruna gelecekti ve hızlıca gönderip yılbaşına kadar yürürlüğe girmesini sağlayacaktık. Vatandaş inşaatını, acil yapılması gerekenleri veya imar uygulamasının yapılmasını sağlayacaktık. Şimdi elimiz, kolumuz bağlı” dedi.

    Büyükçekmece ilçesinin Tepecik bölgesi için hayati önem taşıyan imar planlarının İBB Meclisi’nde görüşülmemesi ve planların yılan hikayesine dönmesi bölge halkını da endişelendiriyor. Büyükçekmese Belediyesi Meclisi’nin geçen hafta yapılan toplantısında, beklenen İstanbul depreminden en çok etkilenecek ilçeler arasında gösterilen Büyükçekmece’de, riskli bölgelerin imar planlarına yönelik AKP ve MHP’li üyelerin çoğunlukta olduğu İBB Meclisi ve İmar Komisyonu’nun tutumu eleştirildi.

    Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün, toplantıda yaptığı konuşmada beklenen İstanbul depremini hatırlatarak İBB Meclisi’ni bir kez daha göreve çağırdı. 

    “BU DOĞRU BİR ŞEY DEĞİLDİR!”

    Başkan Akgün Tepecik imar planlarının 2008 yılından bu yana İBB Meclisi gündeminde olduğunu belirterek şöyle konuştu:

    “Israrla, baskıyla, zorla birinci kısmını yaptık. Belediyemizin teknik ekibi ve meclis üyesi arkadaşlarımızın ortak çalışmasıyla tamamlandı. Vatandaş yıllarca iskansız binaların iskanını, ruhsatını aldı. Yüzleri güldü. Oradaki binalar bitti. İkinci kısım da mevcut bildiğiniz yer. ‘Deprem’ diyoruz hep beraber hem de Tepecik halkının en kötü alanı, depreme karşı en dayanıksız binaların bulunduğu alanı ayırıyorsun. Tepecik’in depreme karşı en dayanıksız binaların bulunduğu alanı ayırıyorsun. 1000 dönümlük yerin sadece 100 dönümünün imar planını çıkartıyorsunuz. 1/5000’lik çıkartıyorsunuz. Bu doğru bir şey değildir. 1/5000’lik planlara yapılan Tepecik’in yüzde 10’luk kısmı imar uygulaması yapılarak insanların depremde ölümleri engellenir mi bu planla?

    “BU VATANDAŞLARA SÖZ VERDİLER, BANA SÖZ VERDİLER AMA YAPMADILAR. ŞİMDİ ELİMİZ KOLUMUZ BAĞLI”

    ‘Eylül, ekim ayında 1/1000’lik planı geçiririz’ demişlerdi. Daha 1/5000’lik planın itirazlarını görüşmediler. Zannediyorum ki maalesef Tepecik’in bu yüzde 10’luk imar planlarını da çıkartmayacaklar Burada siyaset yapmıyorum. Burası siyaset makamı değil. Bu vatandaşlara söz verdiler. Bana söz verdiler. Ağustos tatildi, Eylül’de bitecek. Ekim’de bizim 1/1000’lik imar planları bu meclisin huzuruna gelecekti ve hızlıca gönderip 1,2 ayda yılbaşına kadar yürürlüğe girmesini sağlayacaktık. İnşaatını, acil yapılması gerekenleri veya imar uygulamasının yapılmasını sağlayacaktık. Şimdi elimiz, kolumuz bağlı.

    “EY BELEDİYELER UYANIN. NE HALT EDİYORSUNUZ? DEPREM GELİYOR”

    Bir taraftan Devlet Bakanımız, Cumhurbaşkanımız, basın, bilim insanları diyor: ‘Ey belediyeler uyanın. Ne halt ediyorsunuz. Deprem geliyor. İstanbul yıkılacak. 1 milyon insan ölecek’ diyorsunuz. Şimdi Büyükçekmece halkı olarak, onların buradaki temsilcisi 32 meclis üyesi olarak başkan ile beraber ne yapalım biz? Hadi buyurun. Tepecik’i yenileyelim. Ne yapalım arkadaşlar, bana bir yol gösterin. Bana deyin ki: ‘Hadi başkanım hep beraber gidelim meclisin kapısına dayanalım’. Ekrem Başkan’ın yapacağı bir şey yok. Ekrem Başkan’ın bir gücü yok. Ekrem Başkan’ın imar, belediye meclisi üzerinde bir yaptırımı olamaz. Çünkü herkes hür iradesiyle seçilmiş. Mecliste AK Parti iktidar. Genel yönetimde de CHP’nin adayı kazanmış. Ekrem Başkan iktidar. Eğer bu dediklerimin tersine bir düşünceniz varsa lütfen bana söyleyin. Ben de sizin dediklerinizi yapayım.’’

  • DİSK GENEL BAŞKANI ARZU ÇERKEZOĞLU: “TÜRKİYE’DE HALA ASGARİ ÜCRET TEK BİR İŞÇİ ÜZERİNDEN HESAPLANIYOR”

    DİSK GENEL BAŞKANI ARZU ÇERKEZOĞLU: “TÜRKİYE’DE HALA ASGARİ ÜCRET TEK BİR İŞÇİ ÜZERİNDEN HESAPLANIYOR”

    Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, asgari ücretle ilgili “Türkiye’de hala asgari ücret tek bir işçi üzerinden hesaplanıyor. Oysa hepimizin bir ailesi var. Bir işçinin ailesiyle birlikte yaşayabileceği geçim ücreti olabilmesi için, insanca yaşayacak bir ücret olması için asgari ücretin mücadelemizi büyütmeye kararlıyız” dedi.

    DİSK üyeleri, bugün Edirne Saraçlar Caddesi’nde asgari ücretle ilgili basın açıklaması yaptı. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK’in artan enflasyon karşısında asgari ücret rakamı açıklamayacağını ifade ederek asgari ücretin tek bir işçi üzerinden belirlenmemesi gerektiğini ifade etti. Basın açıklamasına Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan da destek verdi. 

    “TÜRKİYE İŞÇİ SINIFI İÇİN BU İŞ BURADA BİTMEZ”

    Arzu Çerkezoğlu, şunları söyledi:

    “Bugün asgari ücreti yüksek enflasyon koşullarında 2024 yılında ‘Tek sefer belirleyeceğiz’ diyenlere, ‘Bir kez asgari ücret belirleyeceğiz ve bu iş burada bitecek’ diyenlere, o yapılan artışla beraber bir yıl boyunca milyonlarca işçiyi açlığa, yoksulluğa mahkum etmek isteyenlere buradan çok açık bir şekilde söylüyoruz; ‘Bir asgari ücret belirleriz bu işi bitiririz’ diyenler bilsinler ki, asgari ücrete yapılan zammı hiç etmeye çalışanlar bilsinler ki, DİSK için Türkiye işçi sınıfı için bu iş burada bitmez.

    “BİZ ARTIK ASGARİ ÜCRETTE RAKAMLARIN PEŞİNDEN KOŞMAK İSTEMİYORUZ”

    Gerçekten o kadar yüksek enflasyonlu bir sürece girdik ki, bugün aldığımızı yarın aynı fiyata alamadığımız bir süreçteyiz. Dolayısıyla bizim aralık ayında söyleyeceğimiz bir rakam zamlı asgari ücreti alacağımız 1 Şubat’a kadar uçup gidecek. O nedenle biz artık asgari ücrette rakamların peşinden koşmak istemiyoruz. İnsanca yaşayacak bir ücret istiyoruz. İşçinin ailesiyle birlikte yaşayabileceği bir ücret olsun istiyoruz. Türkiye’de hala asgari ücret tek bir işçi üzerinden hesaplanıyor. Oysa hepimizin bir ailesi var. Bir işçinin ailesiyle birlikte yaşayabileceği geçim ücreti olabilmesi için insanca yaşayacak bir ücret olması için asgari ücretin mücadelemizi büyütmeye kararlıyız.”

     

     

     

     

     

  • ASGARİ ÜCRET GÖRÜŞMELERİ, ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI’NDA BAŞLADI

    İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2024’te geçerli olacak asgari ücreti belirlemek üzere bugün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda toplandı.

    Toplantıya, işçi kanadını temsilen Türk İş Mali İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar, işveren heyetini temsilen TİSK Başkanı Özgür Burak Akkul, hükümet adına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan katıldı.

    Önceki yıllardan farklı olarak asgari ücret görüşmelerinde TÜRK- İŞ kanadından 4 farklı iş kollarında çalışan işçiler de yer alacak. Kasiyer, sağlık çalışanı, enerji işçisi ve karayollarında çalışan bir taşeron işçisi görüşmelere katılarak görüş bildirecek.