Blog

  • ANTALYA’DA ANJELİKA AKBAR’DAN MUHTEŞEM KONSER

    ANTALYA’DA ANJELİKA AKBAR’DAN MUHTEŞEM KONSER

    Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen 23.Uluslararası Antalya Piyano Festivali’nin ikinci gününde ünlü besteci ve piyanist Anjelika Akbar sanatseverlerle buluştu. Anjelika Akbar’ın muhteşem performansı müzikseverlere unutulmaz bir gece yaşattı.

    23. Uluslararası Antalya Piyano Festivali kapsamında notalar, Antalya’dan yükselmeye devam ediyor. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin bu yıl 23’üncüsünü düzenlediği Uluslararası Antalya Piyano Festivali, yine muhteşem bir konsere sahne oldu. Antalyalı sanatseverlerin yakından tanıdığı Besteci Piyanist Anjelika Akbar, Piyano Festivali kapsamında Antalya Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) unutulmaz bir konsere imza attı.

    6 ŞUBAT DEPREMİNDEN ETKİLENDİM

    Ülkemizde yaşanan 6 Şubat depreminin ardından besteleyerek, 432 Hertz frekansı ile kaydettiği 11 eserden oluşan ‘Ahenk 432’ albümüyle bir ilke imza atan Anjelika Akbar’ın performansı, AKM’yi dolduran piyano tutkunları tarafından uzun süre alkışlandı. Albümündeki 18 eseri de çalan Akbar’ın özellikle ‘Haydar Haydar’ türküsü ve Yunus Emre’nin ‘Severim Ben Seni’ ilahisini yorumlaması müzikseverlerin büyük beğenisini topladı.

    AYAKTA ALKIŞLANDI

    Daha önce de çok kez geldiği kültür sanat şehri Antalya’da birçok hayranı bulunan Akbar, yeniden Antalya’da müzikseverlerle buluşmanın mutluluğunu yaşadığını belirterek, salonu dolduran konuklara tam anlamıyla müzik ziyafeti sundu. Konserin ardından ayakta alkışlanan ünlü sanatçıya, Antalya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Cansel Tuncer tarafından plaket ve çiçek taktim edildi.

    YILDIZLARLA BULUŞMA SÜRÜYOR

    Uluslararası Antalya Piyano Festivali’nde heyecan tüm hızıyla devam edecek. Festival kapsamında 13 Aralık’ta AKM’de Queenz of Piano, 15 Aralık’ta AKM’de ve 16 Aralık’ta Manavgat Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi’nde Dorantes sahne alacak. 16 Aralık’ta Cam Piramit’te Candan Erçetin ve Antalya Devlet Senfoni Orkestrası ‘Atatürk’ün Sevdiği Şarkılar’la müzikseverlerle buluşacak. Selin Şekeranber ve Yudum Çetiner Duo Blanc&Noir konseri 17 Aralık’ta AKM’de yapılacak. Havasi 19 Aralık’ta Cam Piramit’te, Can Saraç 20 Aralık’ta AKM’de, Igudesman&Joo 21 Aralık’ta yine AKM’de sahne alacak. 21 Aralık’ta Aksu Fen Lisesi’nde resital ve söyleşi gerçekleştirecek olan Gülsin Onay 22 Aralık’ta AKM’de kapanış konserinde sahne alacak.

  • ARDANUÇLU ARICILAR, AÇIK CEZA İNFAZ KURUMU MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN İÇ EGE’DEN ALDIĞI BALLARI ARDANUÇ BALI ETİKETİYLE SATMASINA TEPKİ GÖSTERDİ

    UĞUR İSTANBULLU

    Artvin Arıcılar Birliği Ardanuç İlçe Temsilciliği, Ege’den aldığı balları kendi dolum tesisinde işleyerek ülke genelindeki stantlarında Ardanuç balı olarak sattığı gerekçesiyle Ardanuç Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’ne tepki gösterdi. İlçe Temsilcisi Meryem Uzun, “Burada ya bu ibareleri değiştirecekler ya da bizim gibi bir basın açıklaması yaparak bu hatalarını düzeltecekler” dedi.

    Artvin Arıcılar Birliği Ardanuç Temsilciliği, Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’nün kendi bünyesindeki dolum tesisinde Ege’den aldığı balları ülke genelindeki stantlarında Ardanuç balı olarak sattığı gerekçesiyle tepki gösterdi. İlçe Temsilcisi Meryem Uzun, konuyla ilgili yapılan açıklamada şunları söyledi:

    “BİZLERE SÖYLENENLE YAPILAN ŞEY AYNI ŞEY DEĞİL”

    “Yaklaşık iki yıl öncesinde Ardanuç Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda kurulmaya başlayan bal dolum tesisine, Ardanuç halkı ve arıcıları olarak destek verdik. Ceza infaz kurumunda bal dolumu yapılırken bizlerde ilçemizdeki ve ilimizdeki arıcıların bundan faydalanacağını düşündük. Yalnız Ardanuç Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Tahsin Yalçın beyin yanına gittiğimizde bu balların Artvin ve ilçemizden alınması gerektiğini söylediğimizde, içeride bulunan mahkumların bu kapasitede olmadığını ve ilk aşamada farklı yerlerden balları getireceklerini ve getirdikleri bu balları mahkumlara satacağını söyledi. Biz de buna dayanarak üretim yerinin Ardanuç olması gerektiğini ve balların nerelerden geldiğinin ibarelerde yazılmasını istedik. Bize gelen bilgilerde; Muğla, Bingöl, İç Ege, Isparta, Uşak’tan bu balların geldiğini ve Türkiye’de yedi bölgede kurulmuş stantta Artvin Ardanuç balı olarak satıldığını öğrendik. Artvin ve Ardanuç ilçemizdeki hiçbir arıcımızdan bal alınmamıştır ve alınmış olsa Artvin Arıcılar Birliği olarak bizim bilgimiz olurdu ve bunun hukuki olarak elimizden geldiğince mücadele edeceğimizi ve bu meslekle evini geçindiren arıcılarımızın haklarını savunacağımızı söylemek istiyorum. Bizi rahatsız eden iç Ege’den gelen balların Artvin Ardanuç balı olarak satılmasıdır. Sosyal medyada ve Google’da düşmüş olan reklamlarda bu balların Artvin’de üretildiğinin söylendiğini duyuyoruz ve biz bu söylemlerden çok rahatsız olduk. Burada ya ibareler değişmeli ya da bizim gibi bir basın açıklaması yaparak bu hatalarını düzeltmeleri gerekiyor.”

    “İDDİA EDİYORUM SATILAN BU BALLAR ARDANUÇ’A AİT DEĞİL”

    Ardanuçlu arıcı Erdinç Aksakal ise şunları söyledi:

    “Ardanuç Geçitli köyünde oturuyorum ve bin 780 rakımında arıcılık yapıyorum. Ardanuç Açık Caza İnfaz Kurumu Müdürü’nün dışarıdan getirmiş olduğu ve kaynağının da bilinmeyen balları Ardanuç balı olarak satması bizi rahatsız ediyor. Bizim geçim kaynağımız budur ve reklamlarda işin içini bilmeyen bürokratlar tarafında söylettirildiğini duyduk. Rahmetle anıyorum Kemal Sunal’ın böyle bir reklam filmi çektiğini biliyorum, sanırım bu reklamdan esinlenmiş olsa gerek müdür bey. Bunu yaparak bizleri hiçe saydı ve başkanımızın da söylediği gibi biz iki kez gittik ve müdür bey bu bala patenti Ardanuç olarak koymayacağını söylemişti. Sonuçta Ardanuç Elban balı diye gördük ve bizim böyle bir şirketimiz de yok, patentimiz de yok. Eğer gerçekten Ardanuç balıysa ve iddia ediyorsa benim 60 kovan arım var ve gelecek yılki üretimin tümünü kendisine vereceğim yoksa da o işi bıraksın.”

     

  • HAKEM MELER’E SALDIRAN ANKARAGÜCÜ BAŞKANI FARUK KOCA VE İKİ KİŞİ TUTUKLANDI

    HAKEM MELER’E SALDIRAN ANKARAGÜCÜ BAŞKANI FARUK KOCA VE İKİ KİŞİ TUTUKLANDI

    MKE Ankaragücü-Çaykur Rizespor maçının hakemi Halil Umut Meler’e saldıran Ankaragücü Başkanı Faruk Koca’nın da aralarında olduğu üç şüpheli tutuklandı.

    Süper Lig’de dün akşam yapılan MKE Ankaragücü-Çaykur Rizespor maçının sonunda hakem Halil Umut Meler’e yumruk atan, aralarında Ankaragücü Kulübü Başkanı Faruk Koca’nın da bulunduğu üç kişi, bu sabah saatlerinde Ankara Sincan’daki Batı Adliyesi’ne sevk edildi. Koca ve tüm şüpheliler hakkında “6222 Sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanuna aykırılık” ile “kamu görevlisini yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle yaralama” suçlarından Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturma başlatılmıştı.

    Kulüp Başkanı Koca’nın da aralarında olduğu 3 şüpheli savcılık sorgusunun ardından, nöbetçi sulh ceza hakimliğine çıkarıldı. Koca ve iki şüpheli; “6222 Sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanuna aykırılık” ve “kamu görevlisini yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle yaralama” suçlaması ile tutuklandı.

    Faruk Koca, Sulh Ceza Hakimliği’ndeki ifadesinde şunları söyledi:

    “Bu konu ile ilgili olarak savcılıkta ve kollukta ifade vermiştim. Bu ifadelerimi aynen tekrar ederim. Üzerime atılı suçlamayı kesinlikle kabul etmiyorum. Hakemin verdiği yanlış kararlar ve tahrik edici davranışlardan dolayı bu olay gelişmiştir. Benim amacım hakeme sözlü tepki gösterip, yüzüne tükürmekti. Bu esnada hakemin yüzüne bir tokat attım. Benim atmış olduğum tokat, kırığa sebebiyet vermez. Benim atmış olduğum tokattan sonra hakem yaklaşık 5-10 saniye ayakta durdu, daha sonra kendisini yere attı. Kalp rahatsızlığım bulunması sebebi ile de beni olay yerinden hemen uzaklaştırdılar. Ben bunun dışında gerçekleşen hiçbir olaydan haberdar değilim. Söyleyeceklerim bu kadardır.”

     

  • YANKI BAĞCIOĞLU: “TÜRKİYE İLE YUNANİSTAN ARASINDAKİ SON TOPLANTIDA, YUNANİSTAN’IN İSTEDİĞİNİ ALDIĞI ANCAK TÜRKİYE’NİN HİÇBİR KAZANIM ELDE ETMEDİĞİ AŞİKARDIR”

    YANKI BAĞCIOĞLU: “TÜRKİYE İLE YUNANİSTAN ARASINDAKİ SON TOPLANTIDA, YUNANİSTAN’IN İSTEDİĞİNİ ALDIĞI ANCAK TÜRKİYE’NİN HİÇBİR KAZANIM ELDE ETMEDİĞİ AŞİKARDIR”

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, “Türkiye ile Yunanistan arasında Atina’da gerçekleşen son toplantıda, Yunanistan’ın Ege ve Doğu Akdeniz’de lehine tesis ettiği statükoyu idame ederek elde ettiği avantajların devamını sağladığı, kısaca istediğini aldığı, ancak Türkiye’nin son dönemde yüksek tonda gündeme getirdiği problem sahalarına yönelik hiçbir kazanım elde etmediği aşikardır. Yunanistan’a özellikle seçim meydanlarında siyasilerimiz tarafından yapılan birçok sert ve bazen diplomasi dili dışındaki mesajlardan, sonda yapılması gereken uyarıları başta yaptıktan sonra ikili ilişkilerde tekrar başlangıca dönmek tabiri caizse bir u dönüşü yapmak, rahatsız edici bir durumdur, devlet terbiyesine ve mütekabiliyet esaslarına yakışmamaktadır. Bu durum, devlet ciddiyeti açısından güvenilirlik, kararlılık ve caydırıcılığımızın zarar görmesine neden olmaktadır. Sonuç olarak, milli menfaatlere ulaşılması ve korunmasında esas araç olan milli güç unsurlarından, askeri gücünüz ne kadar etkili olursa olsun, ekonomik ve siyasi gücünüz arzu edilen seviyede olmadığı takdirde, sıkıntılarınızdan kurtulmak için dış desteğe ihtiyacınız varsa milli hedeflerinize ulaşmanız imkansız olacaktır. Her seçiminiz, bir taviz doğuracaktır” dedi.

    CHP Milli Savunma Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Türkiye-Yunanistan İlişkileriyle ilgili “Yunanistan’ın Diyalog Oyunu” başlıklı bir makale kaleme aldı. Bağcıoğlu’nun makalesi şöyle:

    “TÜRKİYE İLE YUNANİSTAN ARASINDAKİ SON TOPLANTIDA, YUNANİSTAN’IN İSTEDİĞİNİ ALDIĞI ANCAK TÜRKİYE’NİN HİÇBİR KAZANIM ELDE ETMEDİĞİ AŞİKARDIR”

    “Yunanistan’ın temel milli savunma stratejisi üç bacaklıdır: Dünyanın her yerinde ve her türlü platformda tezlerini destekleyecek devletlerle ilişkileri geliştirmek, anlaşmazlık yaşadığı devletlerle yaşanan süreçte zaman kazanmak ve statükoyu devam ettirmek için diyalog; bölgesel devletlerle askeri iş birliği faaliyetleriyle caydırıcılık; silah tedarik faaliyetlerine hız vererek savunma. Yunanistan şu anda her üç aşamayı da fiilen aktif olarak uygulamaktadır. Öncelikle Türkiye ile diyaloğu sürdürerek kazanımlarını ve Ege Denizi ile Doğu Akdeniz’de statükoyu idame etmekte, ABD, Fransa, Mısır, İsrail ile askeri iş birliğini geliştirerek caydırıcılık sağlamaya çalışmakta, özellikle hava ve deniz kuvvetlerine yeni gemi ve uçak tedariki ile savunmasını güçlendirmektedir. Türkiye ile Yunanistan arasında Atina’da gerçekleşen son toplantıda, Yunanistan’ın Ege ve Doğu Akdeniz’de lehine tesis ettiği statükoyu idame ederek elde ettiği avantajların devamını sağladığı, kısaca istediğini aldığı, ancak Türkiye’nin son dönemde yüksek tonda gündeme getirdiği problem sahalarına yönelik hiçbir kazanım elde etmediği (Gayri askeri statüdeki adaların durumu vb.) aşikardır.

    Yunanistan ile bu şekilde yoğunlaşan diplomasi trafiğinin hitamında yapılan ‘Güven ve Güven Artırıcı Önlemler’ gibi alt çalışma grubu toplantılarında, somut bir ilerleme olmadığı ve sonuç alınamadığı, Yunanistan’ın oyalama taktikleriyle konuyu zamana yayarak sürüncemede bıraktığı, bu suretle özellikle Türkiye’ye yakın adaların kimilerinde saldırı silahları dahil olmak üzere silahlandırılması, aidiyeti tartışmalı adaların sahiplenilmesi gibi oldubittileri de sürdürmeye çalıştığı bilinmektedir. Önceki günlerde, AB Uluslararası ilişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in ‘Türkiye’nin Akdeniz’de sondaj/araştırma yapmaması, Kıbrıs Adası’nda problem yaratılmaması’ gibi muhtemelen ekonomimizin içinde bulunduğu durumdan da cesaret alarak yaptığı açıklamalar da dikkate alındığında, önümüzdeki dönemin güvenlik politikaları ve milli menfaatlerin korunması açısından oldukça önemli olacağı değerlendirilmektedir.

    “23 ADA, LOZAN ANTLAŞMASI’NDA BELİRTİLDİĞİ ŞEKLİYLE GAYRİ ASKERİ STATÜSÜNE DÖNMÜŞ MÜDÜR”

    Mevcut gündem değerlendirildiğinde sorulması gereken temel sorular şunlardır: Türk-Yunan ilişkilerinde son 10 ayda ne değişmiştir? Türkiye ile olan sorunlarının görüşülmesini dahi kabul etmiş midir yoksa hâlâ bir-iki sorun dışındakileri Türkiye’nin yarattığı sorun olarak mı görmektedir? 23 ada, Lozan Antlaşması’nda belirtildiği şekliyle gayri askeri statüsüne dönmüş müdür? Egemenliği tartışmalı adaların durumunda değişiklik mi olmuştur? Akıl ve mantık dışı hava sahası uygulamasını sonlandırarak hava sahası sınırları karasuları sınırlarına mı çekilmiştir? Yunanistan, Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarına ilişkin akıl dışı isteklerinden vaz mı geçmiştir? FIR hattını egemenlik sınırı olarak görmek, Ege’ye çıkan her uçağımıza önleme yapmak uygulamasını bırakmış mıdır? Batı Trakya’da arzu edilen demokratik ve özgür ortam tesis edilmiş midir? Ege denizindeki insanlık dışı geri itme faaliyetlerine son verilmiş midir? GKRY, ABD’nin CHEVRON firmasına Doğu Akdeniz-Afrodit sahasında yaptıracağı doğal gaz sondajından elde ettiği gelirden KKTC’ye payını verecek midir? Yunanistan, NATO ve üçüncü tarafları da kendi iddialarına alet etmekten vazgeçmiş midir? Daha bir iki yıl öncesine kadar dini fanatikliğin ve terörizmin yayılmasından şikayetçi olan NATO müttefiğimiz Yunanistan, FETÖ’ye ev sahipliğini sürdürecek midir?

    “EGEMENLİK HAKLARIMIZIN DEVRİNİ İÇEREN TAVİZLERİN VERİLMESİ CUMHURİYETİMİZİN 100’ÜNCÜ YILINA YAKIŞIR BİR ANLAYIŞ DEĞİLDİR”

    İmzalanan belgenin ikinci işlem paragrafı ise; ‘Taraflar, bu Bildiri’nin lâfzını ve ruhunu zedeleyecek veya hakkında kuşku yaratacak veya kendi bölgelerinde barış ve istikrarın korunmasını tehlikeye atacak her türlü beyan, girişim veya eylemden kaçınmaya kararlıdırlar’ şeklindedir. Geçmiş tecrübelerimiz de dikkate alındığında bu madde Yunanistan tarafından istismar edilmeye açıktır ve edecektir. Bu durumda; gayri askeri statüdeki Adalar sorununu, FIR hattının egemenlik sınırı kabul edilerek uçaklarımıza önleme yapılmasını, 10 millik hava sahası uygulamalarını, Batı Trakya, İstanköy ve Rodos’taki Türklerle ilgili sorunları, egemenliği anlaşmalarla devredilmemiş adalara ilişkin ihlalleri gündeme getirmemiz bile anlaşmanın hilafına olacaktır. Türkiye, Anadolu’nun hemen karşısındaki silahları, Ege Denizi’ndeki mültecilere yönelik insanlık dışı uygulamaları da gündeme getirmeyecek midir, nasıl anlamalıyız? Bu konularda uluslararası hukuktan doğan haklarımızın korunmasına yönelik faaliyetler ve hatta en haklı güvenlik endişelerimizi dillendirmek bile anlaşmanın ihlali olabilecektir. Ege ve Akdeniz’de, Türkiye’nin uluslararası hukuka aykırı hiçbir faaliyeti olmaması nedeniyle bu madde de Yunanistan lehinedir. Atatürk’ün ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ sözleri elbette dış politika ve uluslararası ilişkilerde pusulamız olmalıdır. Ancak; egemenlik haklarımızın devrini içeren tavizlerin verilmesi, Ege ve Akdeniz’de uluslararası hukuktan doğan haklarımızın kullanılamaması, diplomasi adı altında mevcut hukuk dışı durumun kabullenilmesi de Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına yakışır bir anlayış değildir. Kaldı ki tek taraflı kazanımlar, diplomasi olarak adlandırılamaz.

    “MİTSOTAKİS, ‘TÜRKİYE İLE ARAMIZDA TEK SORUNUMUZ VAR, O DA DENİZ YETKİ ALANLARININ SINIRLANDIRILMASIDIR. BAŞKA BİR KONUYU MÜZAKERE ETMEYİZ’ MESAJINI YİNELEMEKTEDİR”

    Türk Hükümeti, 10 ay önceki duruşumuzun tam aksi yönünde pozisyon alırken, basın açıklamasında Yunanistan’ın gayri hukuki eylemlerine Cumhurbaşkanı tarafından değinilmezken Mitsotakis, Yunanistan’ın yıllardır süregelen ve bizim de karşı çıktığımız yukarıda da bahsedilen konulara ilişkin pozisyonlarını net ve açık bir şekilde ortaya koymuştur. ‘Siyasi diyaloğun bir sonraki aşamasıysa koşullar olgunlaştığında, Yunanistan’a göre uluslararası yargı önünde çözümlenebilecek tek ihtilaf olan Ege ve Doğu Akdeniz’de kıta sahanlığının ve münhasır ekonomik bölgenin sınırlandırılmasına ilişkin yaklaşımı, her zaman uluslararası hukukun ve özellikle uluslararası anlaşmazlıkların çözümünde en güvenli yol gösterici olan deniz hukukunun rehberliğinde ele almak olabilir. (…) Açıkça söylüyorum, bizim için Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararlarına göre çözümden başka çözüm yoktur. Diyaloğu 2017 yılında kesintiye uğradığı yerden yeniden başlatmamız gerekiyor.’ Mitsotakis özetle; ‘Türkiye ile aramızda tek bir sorunumuz var, o da deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasıdır. Başka bir konuyu müzakere etmeyiz’ mesajını yinelemektedir. Ayrıca, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne atıf yaparak karasularının 6 milin üzerine genişletilmesi hakkını saklı tuttuğunu da ima etmektedir.

    “BATI TRAKYA’DA, YUNANİSTAN’IN AİHM KARARLARINI UYGULAMAKTAN KAÇINMASI, TÜRKLERE YÖNELİK KISITLAYICI VE BASKICI UYGULAMALARI DEVAM EDECEKTİR”

    Kıbrıs konusundaysa tek devletli çözümü vurgulayarak bilinen pozisyonlarını yinelemiştir. Ege Denizi’nde karşılıklı olarak askeri faaliyetlerin azaltılması, Doğu Akdeniz’de Avrupa Birliği’ne (AB) göre tartışmalı bölgelerde sondaj yapılmaması, statükonun muhafaza edilmesini isteyen Yunanistan’ın lehine bir durumdur. Batı Trakya’da, Yunanistan’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını uygulamaktan kaçınması, Türklere yönelik kısıtlayıcı ve baskıcı uygulamaları devam edecektir. Basit iki örnekle vurgulamak gerekirse, eğer Ege Denizi’ndeki uçuş faaliyetlerini azaltırsak FIR hattını egemenlik sınırı olarak kabul eden ve bu hattı geçen uçaklarımıza önleme yapan Yunanistan, uçağımız geçmediği için tacizde bulunmayacak ve ihlal olmayacaktır. Benzer şekilde, Doğu Akdeniz’de kritik bölgelerde sondaj yapmazsak yine gerginlik olmayacaktır. Ayrıca azaltılan faaliyetlerle caydırıcılığımız zafiyete uğrayabilir, deniz yetki alanlarında araştırma ve sondaj faaliyetlerini durdurarak uluslararası hukuktan doğan haklarımızı kullanma hakkımıza esas teşkil edecek devlet uygulamalarını yapma imkanımızı kaybederiz.

    “EKONOMİK VE SİYASİ GÜCÜNÜZ ARZU EDİLEN SEVİYEDE OLMADIĞI TAKDİRDE, SIKINTILARINIZDAN KURTULMAK İÇİN DIŞ DESTEĞE İHTİYACINIZ VARSA MİLLİ HEDEFLERİNİZE ULAŞMANIZ İMKÂNSIZ OLACAKTIR”

    Yunanistan’a özellikle seçim meydanlarında siyasilerimiz tarafından yapılan birçok sert ve bazen diplomasi dili dışındaki mesajlardan, sonda yapılması gereken uyarıları başta yaptıktan sonra ikili ilişkilerde tekrar başlangıca dönmek tabiri caizse bir u dönüşü yapmak, rahatsız edici bir durumdur, devlet terbiyesine ve mütekabiliyet esaslarına yakışmamaktadır. Bu durum, devlet ciddiyeti açısından güvenilirlik, kararlılık ve caydırıcılığımızın zarar görmesine neden olmaktadır. Sonuç olarak, milli menfaatlere ulaşılması ve korunmasında esas araç olan milli güç unsurlarından, askeri gücünüz ne kadar etkili olursa olsun, ekonomik ve siyasi gücünüz arzu edilen seviyede olmadığı takdirde, sıkıntılarınızdan kurtulmak için dış desteğe ihtiyacınız varsa milli hedeflerinize ulaşmanız imkânsız olacaktır. Her seçiminiz, bir taviz doğuracaktır.”

     

  • TÜİK: MEVSİM VE TAKVİM ETKİLERİNDEN ARINDIRILMIŞ İHRACAT MİKTAR ENDEKSİ, EKİMDE BİR ÖNCEKİ AYA GÖRE YÜZDE 4,1 AZALDI

    TÜİK: MEVSİM VE TAKVİM ETKİLERİNDEN ARINDIRILMIŞ İHRACAT MİKTAR ENDEKSİ, EKİMDE BİR ÖNCEKİ AYA GÖRE YÜZDE 4,1 AZALDI

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ihracat miktar endeksi, ekimde bir önceki aya göre yüzde 4,1 oranında azaldı.

    TÜİK, ekim ayına ilişkin dış ticaret endekslerini açıkladı. Buna göre, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ihracat miktar endeksi, 2023 eylül ayında 159,2 iken 2023 ekim ayında yüzde 4,1 oranında azalarak 152,6 oldu. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise ihracat miktar endeksi, 2022 yılı ekim ayında 158,8 iken 2023 yılı ekim ayında yüzde 3,0 oranında artarak 163,6 oldu.

    MEVSİM VE TAKVİM ETKİLERİNDEN ARINDIRILMIŞ İTHALAT MİKTAR ENDEKSİ YÜZDE 6,4 ARTTI

    Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ithalat miktar endeksi; 2023 eylül ayında 126,6 iken 2023 ekim ayında yüzde 6,4 oranında artarak 134,7 oldu. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise ithalat miktar endeksi; 2022 yılı ekim ayında 115,2 iken 2023 yılı ekim ayında yüzde 11,5 oranında artarak 128,4 oldu.

    İHRACAT BİRİM DEĞER ENDEKSİ YÜZDE 0,1 ARTTI

    TÜİK verilerine göre, ihracat birim değer endeksi akim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,1 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre gıda, içecek ve tütünde yüzde 0,1, ham maddede (yakıt hariç) yüzde 6,6, yakıtta yüzde 19,9 azalırken imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 1,9 artış gösterdi.

    İHRACAT MİKTAR ENDEKSİ YÜZDE 7,2 ARTTI

    İhracat miktar endeksi ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7,2 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre gıda, içecek ve tütünde yüzde 19,0, yakıtta yüzde 46,0, imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 0,6 arttı, ham maddede (yakıt hariç) ise yüzde 3,9 azaldı.

    İTHALAT BİRİM DEĞER ENDEKSİ YÜZDE 12,7 AZALDI

    İthalat birim değer endeksi ise ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 12,7 azaldı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde yüzde 4,4, yakıtta yüzde 35,5, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 15,9, imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 4,1 azaldı.

    İTHALAT MİKTAR ENDEKSİ YÜZDE 5,3 ARTTI

    İthalat miktar endeksi ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 15,3 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde yüzde 11,4, yakıtda yüzde 12,0 arttı, imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 30,5 artış gösterirken ham maddede (yakıt hariç) yüzde 7,1 azaldı. 

    DIŞ TİCARET HADDİ 2023 YILI EKİM AYINDA 86,2 OLARAK GERÇEKLEŞTİ

    İhracat birim değer endeksinin ithalat birim değer endeksine bölünmesiyle hesaplanan ve 2022 yılı ekim ayında 75,2 olarak elde edilen dış ticaret haddi, 11,0 puan artarak, 2023 yılı ekim ayında 86,2 oldu.

  • HAKEM MELER’E SALDIRAN ANKARAGÜCÜ BAŞKANI FARUK KOCA VE İKİ KİŞİ TUTUKLANDI. BAKAN TUNÇ: “ANKARA BATI SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NCE SALDIRIYI GERÇEKLEŞTİRENLER HAKKINDA TUTUKLAMA KARARI VERİLDİ”

    Trendyol Süper Lig’deki Ankaragücü – Çaykur Rizespor maçının sonunda hakem Halil Umut Meler’e yumruklu saldırıda bulunan MKE Ankaragücü Kulübü Başkanı Faruk Koca ve 2 kişi tutuklandı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Hakeme yönelik bu saldırıyı kabul etmemiz mümkün değil. Çok çirkin hareketler bunlar. Elbette ki hemen hadisenin başlangıcından itibaren gerekli adli soruşturmayı başlattık. Bu soruşturma çerçevesinde hakeme yönelik saldırı girişiminde bulunanlar hakkında Cumhuriyet başsavcılığımızın tutuklamaya sevk kararının ardından Ankara Batı Sulh Ceza Hakimliği’nce de saldırıyı gerçekleştirenler hakkında tutuklama kararı verildi. Sahaya inen, görüntülerden tespit edilen kişilerle ilgili olarak da çalışmalar devam ediyor. Yine onlarla ilgili de adli kontrol kararı verilen kişiler var” dedi.

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, dün akşam oynanan Trendyol Süper Lig’deki Ankaragücü – Çaykur Rizespor maçının sonunda sahaya girerek hakem Halil Umut Meler’e yumruk atan MKE Ankaragücü Kulubü Başkanı Faruk Koca ve iki kişinin “kamu görevlisini yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle spor alanında kırık oluşacak şekilde yaralamak” suçundan tutuklandığını duyurdu.

    Bakan Tunç, hakeme yapılan saldırıya ilişkin şunları söyledi:

    “HAKEME YÖNELİK BU SALDIRIYI KABUL ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL. ÇOK ÇİRKİN HAREKETLER BUNLAR”

    “Maalesef dün gece spor sahalarında görmek istemediğimiz çok üzüntü verici hadiseler gerçekleşti. Hakeme yönelik bu saldırıyı kabul etmemiz mümkün değil. Çok çirkin hareketler bunlar. Elbette ki hemen hadisenin başlangıcından itibaren gerekli adli soruşturmayı başlattık. Bu soruşturma çerçevesinde hakeme yönelik saldırı girişiminde bulunanlar hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızın tutuklamaya sevk kararının ardından Ankara Batı Sulh Ceza Hakimliği’nce de saldırıyı gerçekleştirenler hakkında tutuklama kararı verildi. Sahaya inen, görüntülerden tespit edilen kişilerle ilgili olarak da çalışmalar devam ediyor. Yine onlarla ilgili de adli kontrol kararı verilen kişiler var.

    “KIRIK MEYDANA GELDİĞİ İÇİN BUNLAR HEPSİ CEZADA ARTTIRIM NEDENLERİ”

    Burada 6222 sayılı kanunumuz açık. Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunumuz var. 17. maddeye aykırılık teşkil eden hususlar söz konusu oldu. Yine Türk Ceza Kanunu’muzun ‘kasten yaralama’ ve ‘kamu görevlisine karşı kasten yaralama’, ayrıca tabi kırık meydana geldiği için bunlar hepsi cezada artırım nedenleri. Tutuklama sebebi noktasında da sulh ceza hakimliğimizin takdiri tutuklama kararları gerçekleştirildi. Diğer soruşturmalar da titizlikle devam ediyor.

    Bir gazetecinin “Diğer kişiler kim? Sahada ne yapıyor bunlar” sorusunu Bakan Tunç şöyle yanıtladı:

    “Soruşturma çok yönlü devam ediyor. Görüntüler incelenecek. Bu görüntüler neticesinde saldırıyı gerçekleştirenler ilk etapta tespit edilenler tutuklananlar. Sonrasında sahaya inmemesi gerekenler de sahaya indiği için bunlarla ilgili de gerekli adli kontrol kararları verilmiş durumda. Hep beraber soruşturmanın seyrini takip edeceğiz.”  

    Bakan Tunç’un bugün X hesabından hakeme yapılan saldırıya yaptığı açıklama ise şöyle:

    “11/12/2023 tarihinde Ankaragücü-Çaykur Rizespor Trendyol Süper Lig müsabakası sonrası sahaya inerek maçın hakemine yönelik şiddet eylemine karışan tüm şüpheliler ile maç sonrası sahaya inen taraftarlar hakkında 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanuna aykırılık ve Türk Ceza Kanunu’nca ‘kamu görevlisini yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle yaralama ve tehdit suçlarından’ Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığımızca başlatılan soruşturma kapsamında, Şüpheliler F. K., Ş. Y. Ş. ve K. Ç. Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığımızca alınan ifadelerini müteakip sevkedildiği Ankara Batı Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğince ‘kamu görevlisini yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle spor alanında kırık oluşacak şekilde yaralamak’ suçundan tutuklanmıştır. Görüntü analizlerinden maç bitiminde sahaya indikleri tespit edilen şüpheliler R. K., Ö.O.Ü, V.D. hakkında da 6222 S.Y. uyarınca adli kontrol kararı talep edilmiştir. Soruşturmaya titizlikle devam edilmektedir.”

     

     

     

  • İMAMOĞLU, MUHARREM İNCE’NİN İSTANBUL’DA KENDİSİNE EN GÜÇLÜ SEVİYEDE DESTEK OLACAĞINI İLETTİĞİNİ AÇIKLADI

    Haber : OKTAY YILDIRIM Kamera: ADEM KARABAYIR

    İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ile ikinci kez yaptığı görüşmeye ilişkin, “Çok net İstanbul’u konuştuk. Kendisinin en güçlü seviyede İstanbul’a destek olacağını tarafıma iletti. Bu görüşmenin detaylarını ve sayın İnce’nin bu değerli davranışını sayın genel başkanımızla paylaşacağım” dedi.

    İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Sürdürülebilir Kentsel Ulaşım Projeleri Tanıtım Toplantısı’nın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ile ikinci kez gerçekleştirdikleri görüşmenin detayları ve adaylığının söz konusu olup olmadığına ilişkin soru üzerine İmamoğlu, “Çok net İstanbul’u konuştuk. Kendisinin en güçlü seviyede İstanbul’a destek olacağını tarafıma iletti. Ben de çok mutlu olduğumu söyledim. Ve bugün de bu görüşmenin bu anlamdaki detaylarını ve Sayın İnce’nin bu değerli davranışını sayın genel başkanımızla paylaşacağım” açıklamasını yaptı.

  • YERLİ VE MİLLİ PARTİ GENEL BAŞKANI MUTLU: “SPOR BAKANI NEREDE? KINAMA YAPIYOR, AYIPTIR”

    YERLİ VE MİLLİ PARTİ GENEL BAŞKANI MUTLU: “SPOR BAKANI NEREDE? KINAMA YAPIYOR, AYIPTIR”

    Yerli ve Milli Parti Genel Başkanı Teoman Mutlu, Ankaragücü Başkanı Faruk Koca’nın hakem Halil Umut Meler’e yumruklu saldırısına tepki gösterdi. Mutlu, “Gençlik ve Spor Bakanı nerede? Kınama yapıyor, ayıptır. Gençlik ve Spor Bakanı derhal bir yasa tasarısı hazırlar, bu olayları önleyecek maddeleri Cumhurbaşkanı’na sunar, kınama nedir” dedi.

    Yerli ve Milli Parti Genel Başkanı Teoman Mutlu, hakem Halil Umut Meler’e yapılan yumruklu saldırı ile ilgili açıklama yaptı. Mutlu, şu değerlendirmeleri yaptı:

    “Bu yumruk AK Parti’yi bitirdi. AK Parti milletvekili olmuş bir maganda, üstelik kulüp Başkanı olarak sahaya inip hakem dövüyor. Bu yumruk hakeme değil, önce Federasyona’dır. Aylardır televizyonlarda her gece hakemler timsahların önüne atıldı. Federasyonda çıt yok. Futbol eskileri ile hakem hurdaları yüzbinlerce maaş alarak, her gece hakemleri idam ettiler. Sonunda olacağı buydu. Zavallı Federasyon güya ligleri tatil etti. Siz kimi kandırıyorsunuz? Hakemler maça çıkmama kararı alınca mecburen liglere ara verdiniz…

    “FEDERASYON DERHAL İSTİFA ETMELİDİR”

    Federasyon derhal, bir saniye bile kaybetmeden istifa etmelidir. Gençlik ve Spor Bakanı nerede? Kınama yapıyor, ayıptır beyler. Gençlik ve Spor Bakanı derhal bir yasa tasarısı hazırlar, bu olayları önleyecek maddeleri Cumhurbaşkanı’na sunar, kınama nedir Allah aşkına? Hükümet dış politikada kaşıkla puan topluyor, şehir magandası olmuş, kifayetsiz ve görgüsüz AK Partili geçinen ezikler kepçe ile puanları harcıyor. AK Parti dikkat etsin ve tedbir alsın. AK Parti elbisesi giymiş sahtekâr fenomenler, tefeci futbolcular, yumrukçu magandalar, AK Partiye çok ama çok zarar veriyorlar.

    “KENDİ DÜŞEN AĞLAMAZ”

    Muhalefetin yıkamadığı AK Parti’yi bu sefiller yıkacak. Muhalefet bu serserilerin afişlerini yaptırsın, AK Parti seçim kaybeder. Gerçi aciz ve beceriksiz muhalefet asla iktidara layık değil. Ama vurdumduymaz ve lakayt davranan iktidar da bu magandaların faturasını ilk seçimde ödeyecektir. Kısacası bu son yumruk olayı ve magandanın AK Parti’nin ileri geleni olması, AK Parti’yi bitirmiştir. Ne yapalım? Kendi düşen ağlamaz. Tedbir almayan İktidarın da şikâyete hakkı yoktur.”

  • SAMSUN’DA GÖNÜLLÜ VATANDAŞLAR, SMA’LI RAVZA BEBEĞE UMUT OLMAK İÇİN BİR ARAYA GELDİ

    MEHMET REBİİ ÖZDEMİR

    Samsun’da bir grup gönüllü, SMA Tip-1 teşhisi konulan 5 aylık Amina Ravza Sancak bebek için bir araya geldi. Amina Ravza bebeğin gönüllüsü olduğunu belirten Murat Malat, “Amina Ravza bebek bizim de evladımız olabilirdi, bizim de yakınımız olabilirdi, bu durumda bizlerde olabilirdik, o yüzden lütfen duyarlı olalım. Ailemize elimizden geldiğince destek verelim. Hep beraber elimizi taşın altına koyup kampanyamızı bitirelim” dedi.

    Samsun’da 3 SMA Tip-1 hastasından biri olan Ladik ilçesine kayıtlı Amina Ravza’ya yardımcı olmak amacıyla bir araya gelen bir grup Samsunlu vatandaş, Ravza bebeği hastalığın pençesinden kurtarma umuduyla, yurt dışındaki astronomik tedavi masraflarını karşılamak için yapılabilecek çalışmalar için bir araya geldi.

    “SAMSUN OLARAK ELİMİZDEN GELENİ YAPMAMIZ LAZIM”

    Murat Malat, şunları söyledi.

    “Amina Ravza bebeğimizin gönüllüsüyüm ayrıca başkan yardımcısıyım. Amina Ravza’ya 9 günlükken tanı konuldu, topuğundan alınan kanla tanısı konuldu. Şu an 5 aylık yüzde 1 ilerledik, çok geç kaldık. Amina Ravza bebek için acilen, Samsun olarak elimizden geleni yapmamız lazım. Daha önce, Samsun’un ilk SMA’lı yavrusu Osman Buğra Çalışkan’ın gönüllüsüydüm, başkan yardımcılığını yaptım. Çok şükür Osman Buğra Çalışkan bebeğimizin kampanyasını bitirdik. Ayın 12’sinde Dubai’ye yolcu edeceğiz. İlacına kavuşacak inşallah. Amina Ravza, bebeğimiz benim 4. bebeğim, daha önceden İstanbul’dan Yunus Emre Yardagül vardı. Mersin’den Kumsal Kar bebeğimiz vardı. Samsun’dan dediğim gibi Osman Buğra kampanyası bitti, çok şükür, Havva Karataş bebeğimiz var onun kampanyası da çok güzel ilerliyor. Yakın zamanda onun da kampanyasının biteceğini umuyorum.

    “SMA DEĞİL BEBEKLER KAZANSIN”

    Şu an Samsunlu olarak Amina Ravza bebeğimize odaklanmamız gerekiyor çünkü bebeğimiz 5 aylık oldu. Çok geç kaldık. Bebeğe, bebeğimize nasıl yardımcı olabiliriz, kumbaralarla tanıdığımız esnaflara bırakabiliriz. Daha sonrasında stantlar, kermesler, bu şekilde bebeğimize yardımcı olabiliriz. Bizim acilen aktif gönüllülere ihtiyacımız var. Stantlarda görev yapabilecek, kermeslerde görev yapabilecek, kumbara dağıtacak, canlı yayın açacak, İnstagram’da Twitter’da, Facebook’ta, Tiktok’ta bebeğimizin sesini acilen duyurmamız gerekiyor. Bebeğimiz maalesef sesi duyulmayan bebeklerden, hiçbir mecrada sesi duyulmadı. Bunun için bütün Samsun’u göreve davet ediyorum. Elimizden geldiğince, herkese çok teşekkür ederim. Ben bu kampanyada varım, sonuna kadar da olacağım inşallah, her zaman dediğimiz gibi SMA değil, bebeklerimiz kazansın. İnşallah’da Osman Buğra gibi Amina Ravza bebeğimizde ilacına kavuşacak. Basın olarak çok ihtiyacımız var. Samsun basını olarak bebeğimizi sesinin duyurulmasına çok ihtiyacımız var. Sosyal medya olsun, yazılı basın olsun, çok çok ihtiyacımız var. Amina Ravza bebeğimizin Trakesi açıldı, 1 aya yakın oluyor Trakesi açılalı, şunu söylüyorum ben sadece Samsun halkına bizi duyanlara, sesimizin ulaştığı yerlere, Amina Ravza bebek bizim de evladımız olabilirdi, bizim de yakınımız olabilirdi, bu durumda bizlerde olabilirdik, o yüzden lütfen duyarlı olalım. Ailemize elimizden geldiğince destek verelim. Hep beraber elimizi taşın altına koyup kampanyamızı bitirelim.”

     

  • KADİRLİLİ BALIKÇI: “MÜŞTERİ BANA ‘1 TANE BALIK VER SADECE TADINA BAKACAĞIM’ DİYOR”

    KADİRLİLİ BALIKÇI: “MÜŞTERİ BANA ‘1 TANE BALIK VER SADECE TADINA BAKACAĞIM’ DİYOR”

    BURHAN DEMİRCİOĞLU

    Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde balıkçılık yapan Ahmet Yanıt, vatandaşların alım gücünün düştüğünü belirterek, “‘Kardeş 1 tane alıp tadına bakabilir miyim’ diyor, ben de ‘Tabii ki alıp tadına bakabilirsin’ diyorum. Bizde veriyoruz vatandaşa yardımcı oluyoruz. Geçen sene, bu seneye bakarak iyiydi ama her sene gittikçe kötüye gidiyor çünkü vatandaşın alım gücü kalmadı” dedi.

    Osmaniye’nin Kadirli ilçesi semt pazarında yıllardır tatlı su balığı satan Ahmet Yanıt, vatandaşların alım gücünün düştüğünü ifade etti. Yanıt, şunları söyledi:

    “HER SENE GİTTİKÇE KÖTÜYE GİDİYOR”

    “Sürekli gelir satarım burada. Vatandaş bunu pahalı buluyor. 40 liraya şu balık aslında beleş, ucuz ama milletin demek ki alım gücü yok. Yarım kilo, 1 kilo en fazla alan 1,5 kilogram alabiliyor yani bütçesine göre. Müşteri bana ‘Abi 1 tane balık ver sadece tadına bakacağım’ diyor. Parası olmayana veriyorum. ‘Kardeş 1 tane alıp tadına bakabilir miyim’ diyor, ben de ‘tabi ki alıp tadına bakabilirsin’ diyorum. Biz de veriyoruz vatandaşa yardımcı oluyoruz. Geçen sene, bu seneye bakarak iyiydi ama her sene gittikçe kötüye gidiyor çünkü vatandaşın alım gücü kalmadı yani. Pazarın tadı da zaten yok. Şu ana kadar ne kadar sattım, 5 kilogram balık sattım. Bunun hepsi para olsa ne yazar.”