Blog

  • OSMAN AŞKIN BAK, SALDIRIYA UĞRAYAN HAKEM MELER’İ ZİYARET ETTİ: “HAKEMLER ÜZERİNDEKİ BASKIYI AZALTMAK İÇİN HERKESE GÖREV DÜŞÜYOR”

    Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, MKE Ankaragücü – Çaykur Rizespor maçı sonrası Ankaragücü Kulübü Başkanı Faruk Koca’nın saldırısına uğrayan hakem Halil Umut Meler’i tedavi gördüğü hastanede ziyaret etti. Bak, ziyaret sonrası yaptığı açıklamada, “Spordaki bu baskıyı, hakemler üzerindeki baskıyı da azaltmak için herkese görev düşüyor. Yöneticilerin, futbolun ve sporun bütün elemanlarının, ögelerinin hepsinin kendine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor. Dolayısıyla yorumları yaparken, değerlendirmeleri yaparken bunlara dikkat etmek gerekiyor. Herkesi sağ duyuya çağırıyoruz öncelikle. Buna ihtiyacımız var” dedi.

    Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, dün akşam Trendyol Süper Lig’de oynanan MKE Ankaragücü- Çaykur Rizespor maçı sonrasında Ankaragücü Başkanı Faruk Koca’nın saldırısına uğrayan hakem Halil Umut Meler’i tedavi gördüğü Acıbadem Ankara Hastanesi’nde ziyaret etti. Bak, ziyaretinin ardından hastane önünde yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

    “BU OLAYI ŞİDDETLE KINIYORUZ”

    “Geçmiş olsun dileklerimizi ilettik. Dün akşamki müsabakanın sonunda yaşadığımız olay gerçekten hepimizi derinden üzdü. Bu olayı şiddetle kınıyoruz. Olaya sebebiyet verenlerle ilgili zaten hem İçişleri Bakanlığımız hem Adalet Bakanlığımızla görüşmüştük. Onlar gerekli değerlendirmeleri ve işlemleri yaptılar. Şu anda onlarla ilgili süreç mahkemeye intikal etti ve mahkeme gerekli süreci devam ettiriyor.

    Yeniden birlik ve beraberlik olmamız için Türkiye’nin spordaki bu baskıyı, hakemler üzerindeki baskıyı da azaltmak için herkese görev düşüyor. Yöneticilerin, futbolun ve sporun bütün elemanlarının, ögelerinin hepsinin kendine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor. Dolayısıyla yorumları yaparken, değerlendirmeleri yaparken bunlara dikkat etmek gerekiyor. Herkesi sağ duyuya çağırıyoruz öncelikle. Buna ihtiyacımız var. Sporun, özellikle futboldaki milli takımımızın başarılı bir şekilde Avrupa Futbol Şampiyonası’na katılmasıyla beraber halkımız arasında önemli bir değeri ortaya çıktı. Almanya’da oynanacak Futbol Şampiyonası öncesinde ligimizin daha kaliteli olmasını istiyoruz. O yüzden bu tip olaylara kesinlikle karşıyız ve prim vermeyeceğiz. Gerekli önlemleri alacağız.

    “HERKESİ SAĞ DUYUYA DAVET EDİYORUZ”

    Halil Umut Meler kardeşimiz içeride duygularını ifade etti. Ben de aynı zamanda hakem camiasından geliyorum, eski bir hakemim, 86-88 yılları arasında, daha sonra da 92 yılına kadar hakemlik yaptım. Onu çok iyi anlıyorum. Maç sonrasında yaşadığı, karşılaştığı olay hepimizi üzdü. Bunları spor sahalarında görmek istemiyoruz. Bunların hiçbirine fırsat vermeyeceğiz. Bununla ilgili sayın Cumhurbaşkanımız da olayı yakından takip ediyor, dün geceden beri hep birlikte takip ettik.

    Hepimiz bu olayı bir milat noktası olarak görerek herkesi kendi üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerekiyor. Seyircisinden teknik direktörüne, sporcusuna, kulüp yöneticilerine herkese görev düşüyor. Bizlere de görev düşüyor. Hepimiz görevimizi en iyi şekilde yapmak için çaba harcamamız lazım.

    Herkesi sağ duyuya davet ediyoruz. Diğer süreci de yakından takip edeceğiz. Süreçte gerekli önlemler, ne gerekiyorsa yapılacak.”

    Bak, liglere ne kadar süre ara verileceği ve uzun süre ara verilip verilmeyeceği yönündeki soruya, “Onları şimdi görüşeceğiz. Zannetmiyorum” yanıtını verdi.

  • TARIM VE ORMAN BAKANI YUMAKLI: “CUMHURİYET TARİHİNİN İLK YERLİ VE MİLLİ, HASTALIKLARA DAYANIKLI ŞEKER PANCARI TOHUMUNU 2025’TE ÜRETİCİLERLE BULUŞTURACAĞIZ”

    DİLAN KUTLU 

    Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Tarımda Türkiye Yüzyılı Çalıştayı’nda; “Bildiğiniz gibi şeker pancarı tohumunu ağırlıklı olarak ithal ediyoruz. Bu zirvede bir müjdeyi sizinle paylaşmak isterim. Türkşeker Genel Müdürlüğü’müz yoğun ıslah çalışmaları sonucunda Türkşeker 2023 ve Türkşeker 2053 şeker pancarı çeşitlerini geliştirdi. Böylece Cumhuriyet tarihinin ilk yerli ve milli, hastalıklara dayanıklı şeker pancarı tohumunu 2025 yılından itibaren çiftçimize buluşturacağız. İnşallah yerli ve belli tohumculuğu geliştirmek üzere ihtisas tohum üretim bölgeleri oluşturacağız” dedi. 

    Antalya’daki iki gün sürecek Tarımda Türkiye Yüzyılı Çalıştayı başladı. Çalıştayda, tohumculuk sektörünün ayrı dalları olan bitki ıslahı, yetiştiricilik, sanayi, dağıtım, pazarlama ve satış ile ihracat-ithalat süreçleri konuşulacak. Çalıştaya Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Ömer Güler, TÜRKTOB Başkan Yardımcısı, Süs Bitkileri Üreticileri Alt Birliği (SÜSBİR) Başkanı Savaş Akcan ve sektörün temsilcileri katıldı.

    Galip Umut Özdil’in moderatörlüğünü yaptığı ‘Tohumculukta Yeni Yüzyıl” oturumunda Tarım ve Orman Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürü Osman Yıldız, Gıda ve Kontrol Genel Müdürü Ersin Dilber, Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü Ahmet Güldal konuşacak. Çalıştaya başka bir programı nedeniyle katılamayan  Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, videolu mesaj gönderdi.

    “ŞEKER PANCARI TOHUMUNU 2025’TE ÜRETİCİLERLE BULUŞTURACAĞIZ”

    Yumaklı, mesajında şunları dile getirdi:

    “Bugün ülkemizde kullanılan tohumların yüzde 97’si yurt içinde üretiliyor. Son 21 yılda tohumluk üretimimizi 10 kat arttırdık. Sektör, 97 ülkeye ihracat yapıp, ekonomiye 233 milyon dolarlık katkı sağlayan bir konuma geldi. Bu başarı için sektörün tüm paydaşlarını ayrı ayrı tebrik ediyorum. küresel iklim değişikliğini her geçen gün hissetmekteyiz. Bunun için kuraklık, tuzluluk, düşük sıcaklık, aşırı yağışlar gibi koşullarda dahi yetiştirilmeye uygun ıslah programları yapıyoruz.

    “İHTİSAS TOHUM BÖLGELERİ OLUŞTURACAĞIZ”

    Bildiğiniz gibi şeker pancarı tohumunu ağırlıklı olarak ithal ediyoruz. Bu zirvede bir müjdeyi sizinle paylaşmak isterim. Türkşeker Genel Müdürlüğümüz yoğun ıslah çalışmaları sonucunda Türkşeker 2023 ve Türkşeker 2053 şeker pancarı çeşitlerini geliştirdi. Böylece Cumhuriyet tarihinin ilk yerli ve milli, hastalıklara dayanıklı şeker pancarı tohumunu 2025 yılından itibaren çiftçimize buluşturacağız. İnşallah yerli ve belli tohumculuğu geliştirmek üzere ihtisas tohum üretim bölgeleri oluşturacağız.”

    BAKAN YARDIMCISI GÜMEN: “TALEPLERİNİZİN BAZILARINI MAALESEF GERÇEKLEŞTİREMEYECEĞİZ”

    Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ahmet Gümen ise şunları söyledi: 

    “Ülkemizde bitkisel üretimde kullanılan tohumların yüzde 97’si yurt içinde üretilmektedir. Ülkemiz iklim değişiminden en çok etkilenecek ülkeler arasında yer almakta. Bu durumdan hiç şüphesiz en çok etkilenecek sektörlerin başına da tarım sektörü gelmektedir. Biz de iklim değişimine bağlı olarak yaşanan ve yaşanacak olumsuz çevre koşullarına uygun ıslah değişiklikleri yapıyoruz. Bu yıl yaptığımız işlerden en önemlisi tarımsal üretimin planlanması, sözleşmeli üretim, ÇKS’ye çeşitli nedenlerle kaydedilmeyen arazilerin kayıt  altına alınması ve ekilemeyen arazilerin, tarım arazilerinin üretime kazandığımız olarak sıralanabilir. Tabi bu yaptığımız çalışmalar ile sertifikalı tohuma daha da bir ihtiyaç duyulacağı açık. Bu yönde sizlerin gerekli çalışmaları yaparak üreticilerimizin ihtiyaçlarını karşılayacak altyapıyı sağlamamız büyük bir önem arzetmektedir.

    Öncelikle araştırma ve gelişime faaliyetlerine daha fazla yatırım yaparak kaliteli ve dayanıklı tohumlar üretilmesini arttırmalıyız. Bakanlık olarak Genel Müdürlüğümüzle beraber tek tek tüm taleplerimizi inceledik. Bunlardan yapabileceklerimiz olacak yapamayacaklarımız olacak ama yapamadığımız her şey için niye yapamadığımızı sizlerle paylaşacağız. Genel Müdürlüğümüzde söyledi, kapımız her zaman açık, taleplerinizin başımızın üzerinde yeri var ama bunların bazılarını gerçekleştirebileceğiz, bazılarını maalesef gerçekleştiremeyeceğiz.” 

    BÜGEM MÜDÜRÜ ERDEM: “İLETİŞİMİMİZİN EN KUVVETLİ OLDUĞU SEKTÖR, TOHUMCULUK” 

    Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürü Uğur Erdem de “Sizler çok şanslı bir sektörsünüz. Öncelikle onu söylemek isterim. Bakanlığımızın paylaşmaları içerisinde lobisi çok kuvvetli olan, bizimle iletişiminizin çok kuvvetli olan en önemli sektörlerden birisi tohum sektörü. Artık yeni bir dönemdeyiz, yeni bir tohumculuk yönetimi, bakanımız değişti, yeni bir bakanlık yönetimi iletişime açık bir yönetim tarzını seyredeceğiz. Bizim sizin taleplerinizle ilgili ciddi çalışmalarımız var. Bu noktada yapabileceklerimizi planlıyoruz. Yapabileceklerimizi yapacağımızı deklare edeceğiz, yapamayacaklarımızı yapamayacağımız teknik gelişleri size izah edeceğiz. Biz Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü olarak özellikle bugünkü bu zirvede çıkacak taleple sonuçlarının bizim için bir yok haritası olacağını belirtmek isterim” diye konuştu. 

     

  • TÜRKTOB BAŞKANI GÜLER: 121 ÜLKEYE TOHUM İHRACATI YAPIYORUZ

    Tohum sanayicileri ile sertifikalı tohum üretimi yapan çiftçileri bir araya getiren Yeni Yüzyılında Türkiye Tohumculuk Zirvesi Antalya’da başladı. Çalıştayda konuşan Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Başkanı Hacı Ömer Güler, “Tohumculuk sektörü 2018 yılından itibaren dış ticaret fazlası veren, toplamda ihracatın ithalatı karşılama oranı 2022 yılı sonu itibarıyla tohumda yüzde 137, tüm tohumculuk alanına baktığımızda yani fidan ve süs bitkilerini de eklediğimizde yüzde 173 olan bir sektör konumuna gelmiştir. Bugün 121 ülkeye tohum ihracatı yapıyoruz, fidan ve süs bitkilerini eklediğimizde ülke sayısı 132’ye çıkıyor. Bu ülkelerin içinde tohumculukta dünya lideri olan ABD, dünya ikincisi olan Çin, üçüncü olan Fransa da var” dedi.

    Antalya’daki iki gün sürecek Yeni Yüzyılında Türkiye Yüzyılı Çalıştayı başladı. Çalıştayda, tohumculuk sektörünün ayrı dalları olan bitki ıslahı, yetiştiricilik, sanayi, dağıtım, pazarlama ve satış ile ihracat-ithalat süreçleri konuşulacak. Çalıştaya Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Ömer Güler, TÜRKTOB Başkan Yardımcısı, Süs Bitkileri Üreticileri Alt Birliği (SÜSBİR) Başkanı Savaş Akcan ve sektörün temsilcileri katıldı.

    Galip Umut Özdil’in moderatörlüğünü yaptığı çalıştayın oturumunda Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan Tarım Reformu Genel Müdürü Osman Yıldız, Gıda ve Kontrol Genel Müdürü Ersin Dilber, Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü Ahmet Güldal konuşacak. Çalıştaya başka bir programı nedeniyle katılamayan  Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ise videolu bir mesaj gönderdi.

    TÜRKTOB Başkanı Hacı Ömer Güler yaptığı konuşmada şunları söyledi: 

    “1 MİLYON 400 BİN TON SERTİFİKALI TOHUM ÜRETTİK: Geçtiğimiz yıl 1 milyon 400 bin tona yakın sertifikalı tohumluk, 137 milyon adet meyve fidanı, 2 milyon adet asma fidanı, 6 milyar adet sebze fidesi, 91 milyon adet çilek fidesi ve 2 milyar adet süs bitkisi ürettik. Son 10 yılda sertifiskalı tohum üretiminde yüzde 100 fidan üretiminde yüzde 300, fide üretimde yüzde 95, süs bitkileri üretiminde yüzde 75 artıştan söz ediyoruz.

    121 ÜLKEYE TOHUM İHRACATI: Tohumculuk sektörü 2018 yılından itibaren dış ticaret fazlası veren, toplamda ihracatın ithalatı karşılama oranı 2022 yılı sonu itibarıyla tohumda yüzde 137, tüm tohumculuk alanına baktığımızda yani fidan ve süs bitkilerini de eklediğimizde yüzde 173 olan bir sektör konumuna gelmiştir. Bugün 121 ülkeye tohum ihracatı yapıyoruz, fidan ve süs bitkilerini eklediğimizde ülke sayısı 132’ye çıkıyor. Bu ülkelerin içinde tohumculukta dünya lideri olan ABD, dünya ikincisi olan Çin, 3.sü olan Fransa da var.

    İHRACAT YAPMADIĞIMIZ AVRUPA ÜLKESİ YOK: İhracat yapmadığımız Avrupa ülkesi yok. Bununla birlikte Türk Cumhuriyetleri, Orta Doğu, Körfez Ülkeleri ve Afrika’ya 2022 yılı sonu itibarıyla 386 milyon dolarlık ürün sattık. 2023 yılının ilk 9 ayında ise tohum ihracatı 235 milyon dolar olarak gerçekleşti. 23 milyon dolar dış ticaret fazlası verdik. Yine 2023 yılı ilk 9 ayında, 26,5 milyon dolarlık fide fidan ihracatı ile 30 milyon dolarlık dış ticaret fazlasına imza attık.

    TOHUMCULUK DESTEKLEMELERİ TÜRKTOB TARAFINDA VERİLSİN: Tarımsal Destekleme Bütçesi içinde giderek azalan tohumculuk destekleri oranı artmalıdır. Sertifikalı tohum kullanım destekleri, tohumluk satış fiyatları ve artan girdi maliyetlerine uygun olarak düzenlenmeli, destekler zamanında açıklanmalı ve ödenmelidir. Tohumculuk desteklemeleri TÜRKTOB ve Alt Birlikleri kanalıyla ödenmelidir. Tohumculuk sektörünün en kolay ulaşabileceği dış pazar olan Türk Cumhuriyetlerinde tohumculuğun geliştirilmesi ve ticaretin artması için kısa adı ECOSA olan Ekonomik İşbirliği Ülkeleri Tohumcular Birliği’nin devletimizin maddi ve manevi desteğine ihtiyacı vardır.

    ENERJİ MAALİYETLERİ AZALTILMALI: İşletmelerimiz KOBİ kapsamına alınmalı, böylelikle KOSGEB desteklerinden yararlanmaları sağlanmalıdır. Ayrıca kamu alımlarında ve desteklemelerinde birlik üyeliği aran­ması şart olmalıdır. Tohumculuk Kanunu altında yer alan tüm faaliyet konularında yüzde 1 olan KDV, süs bitkileri sektöründe yüzde 20’dir. Süs bitkileri üretiminin artması ve sektörün net ihracatçı konumunu sürdürebilmesi için KDV oranı düşürülmelidir. Enerji maliyetlerinin azalması için sektörün desteğe ihtiyacı vardır.”

     

  • ALİ YERLİKAYA, SALDIRIYA UĞRAYAN HAKEM HALİL UMUT MELER’İ ZİYARET ETTİ: “MAHKEM SÜRECİ DEVAM EDİYOR. ADALETE İNANIYORUZ”

    ALİ YERLİKAYA, SALDIRIYA UĞRAYAN HAKEM HALİL UMUT MELER’İ ZİYARET ETTİ: “MAHKEM SÜRECİ DEVAM EDİYOR. ADALETE İNANIYORUZ”

    İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, hakem Halil Umut Meler’i tedavi gördüğü hastanede ziyaret etti. Yerlikaya ziyaret sonrası yaptığı açıklamada, “Tekrar kınıyorum. Artık konu mahkemede, mahkeme süreci devam ediyor. Hep birlikte sizler de bizler de mahkeme sürecinde neler olacağını, nereye evrileceğini bu işin göreceğiz. Adalete inanıyoruz” dedi. Hastane Başhekimi ise Meler’in durumuna ilişkin, “Sol göz kanaması azalıyor ve kalıcı bir hasar kalmayacak. Bugün sadece belki olayın verdiği stresle sabah biraz tansiyonu yükseldi. O tansiyonu kontrol altına aldık. Bugün muhtemelen yine misafirimiz olacak. Büyük bir ihtimalle yarın sabah taburculuğunu planlıyoruz” bilgisini paylaştı.

    İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya dün akşam Trendyol Süper Lig’de oynanan MKE Ankaragücü-Çaykur Rizespor maçında Ankaragücü Başkanı Fatih Koca’nın saldırısına uğrayan hakem Halil Umut Meler’i tedavi gördüğü Acıbadem Ankara Hastanesi’nde ziyaret etti. Yerlikaya ziyaretin ardından yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

    “TEMENNİMİZ, BİR DAHA SPORDA HİÇBİR ŞEKİLDE ŞİDDETİN OLMAMASI”

    “Dün gece Ankaragücü – Çaykur Rizespor maçından sonraki yaşananlar bizler için, ülkemiz için, futbol camiamız için gerçekten çok büyük bir üzüntüydü. Şiddetin her türlüsünü kınadığımızı biliyorsunuz. Ama Halil Umut Meler hakemimize maçtan sonra yapılan o şiddet hepimizin tepkisini çekti, şiddetle kınıyorum. Süratle Adalet Bakanlığımız, İçişleri Bakanlığımız, Emniyetimiz hep birlikte gereği yapıldı. Sonuçları biliyorsunuz, sabahleyin mahkeme kararlarını biliyorsunuz. Ben az önce kıymetli hakemimizi ziyaret ettim. Geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Maçta görev alan arkadaşlarına geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Onların şahsında Türkiye’de görev yapan bütün hakem camiamıza geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Temennim, aziz milletimiz ile birlikte temennimiz, bir daha sporda hiçbir şekilde şiddetin olmaması. Biz bu sporu niçin yapıyoruz? Her zaman sadece hamaset olduğu için mi söylüyoruz, sporun birlik, beraberlik, kardeşlik… Spordaki rekabeti biz niçin arzu ediyoruz? Fair Play’i niye söylüyoruz? Bir karar hoşumuza gitmediği zaman bir anda başka bir şeye mi dönüşmemiz gerekiyor? Ailecek izlemiş olduğumuz, 7’den 70’e izlemiş olduğumuz, dünyanın en popüler sporunda böyle enstantaneler görmeyi hak ediyor muyuz? Hak etmiyoruz.
    Tekrar kınıyorum. Artık konu mahkemede, mahkeme süreci devam ediyor. Hep birlikte sizler de bizler de mahkeme sürecinde neler olacağını, nereye evrileceğini bu işin göreceğiz. Adalete inanıyoruz.

    “CUMHURBAŞKANIMIZ AZ ÖNCE HAKEMİMİZİ ZİYARET ETTİĞİMİZ SIRADA TELEFONLA GÖRÜŞTÜ, GÖRÜŞTÜRDÜK”

    Tekrar hakem camiamıza geçmiş olsun diliyorum. Sayın Başhekimimiz bilgileri bizimle paylaştı. Ama şunu da söyleyeyim, sayın Cumhurbaşkanımız az önce hakemimizi ziyaret ettiğimiz sırada telefonla görüştü, görüştürdük. Geçmiş olsun dileklerini iletti. Süreci anbean takip ettiğini hem hakemimize hem arkadaşlarına söyledi. Kınadığını, geçmiş olsun dileklerini belirtti. Başhekimimizden de hakemimizle ilgili bilgileri aldık.
    Başından itibaren süreci anbean aksettiren sizlerin şahsındaki bütün basın mensuplarımızı da tebrik ediyorum ve bir çağrıda bulunuyorum. Arkadaşlar, başta futbol olmak üzere tüm spor dallarında biz birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi, sevgimizi en güzel şekilde yansıtabileceğimiz şekilde bu spor müsabakalarını yapalım. Sonuç bizim istediğimiz gibi olduğu zaman da olmadığı zaman da bu işi olgunlukla, bu işi keyifle bahsedebilir hâle geldiğimiz zaman işte spordan arzu ettiğimiz tablonun bu olduğunu hep birlikte göreceğiz. Bunu yakalamak istiyoruz, bunu el birliğiyle yakalamak istiyoruz. Bir daha da böyle bir gece, dün geceki gibi bir sonuç bizim yüzümüzü kızartan, mahcup olan, ‘gördüğümüze inanamıyoruz’ dediğimiz bir tablo yaşamak istemiyoruz.”

    BAŞHEKİM: YARIN SABAH TABURCULUĞUNU PLANLIYORUZ

    Başhekim ise Meler’in son durumuna ilişkin şu bilgiyi verdi:

    “Sol gözündeki kanama azalmaya başladı. Oradaki kırık yavaş yavaş iyileşecektir. Sabah da kontrollerini tekrar yaptık, beyin kontrolünü. Herhangi bir hasarımız yok beyinde. Sol göz kanaması azalıyor ve kalıcı bir hasar kalmayacak. Göz doktorlarımız, plastik cerrahımız ve diğer tüm branş dallarımız değerlendirdi. Bugün sadece belki olayın verdiği stresle sabah biraz tansiyonu yükseldi. O tansiyonu kontrol altına aldık. Bugün muhtemelen yine misafirimiz olacak. Büyük bir ihtimalle yarın sabah taburculuğunu planlıyoruz.”

    Yerlikaya bir basın mensubunun yeni gözaltılar olacak mı diye sorması üzerine, “Sizin cümlenizin başında da gayet güzel belirttiğiniz gibi Adalet Bakanlığı ve Savcılık diyorsunuz. Ben de demin dedim ki, ‘Konu artık mahkemede ve adliyede.’ Dolayısıyla o süreci onlar yönetiyor. O görüntüler inceleniyor. O görüntülerle ilgili konusu suç olan başka bir tespit var ise mutlaka gereği yapılacak. Bu, bu kadar basit” yanıtını verdi.

    “HEP BİRLİKTE BU OLAY YAŞANMAMIŞ GİBİ OLMASI NOKTASINDA ONA SAHİP ÇIKMAMIZ LAZIM”

    Yerlikaya, hakemin nasıl olduğuna ilişkin ise, “Arkadaşlarıyla beraber. Evet, büyük bir üzüntü içerisinde. Ama güçlü bir insan. Hep birlikte onun bu olay yaşanmamış gibi olması noktasında ona sahip çıkmamız lazım. Ona ve Türk hakemlerine sahip çıkmamız lazım. Bunlar bizim insanlarımız. Onların yönetiminde bu müsabakalar gerçekleşiyor. İnsan hata yapabilir, ben de hata yapabilirim, hepimiz hata yapabiliriz. Ama hatalarımızın bir daha olmamasını sağlamak için şiddet mi? Hayır” diye konuştu.

  • İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKAN ADAY ADAYI, KONAK BELEDİYE BAŞKANI ABDÜL BATUR: SEÇİMİ FARKLI KAZANIRIZ

    İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKAN ADAY ADAYI, KONAK BELEDİYE BAŞKANI ABDÜL BATUR: SEÇİMİ FARKLI KAZANIRIZ

    CHP Urla, Seferihisar, Güzelbahçe ve Balçova ilçe başkanlıklarını ziyaret eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aday Adayı ve Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, “Bize fırsat verilirse iyi işler yapacağız. Genel merkezimizin tercih ettiği noktada sahaya çıkarız. Elimizden geleni yapar, seçimi de farklı kazanırız” diye konuştu. Urla ziyareti sırasında önceki dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile de bir araya gelen Batur, aday adaylığı süreci ile ilgili iyi dileklerinden dolayı Kocaoğlu’na teşekkür etti.

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aday Adayı, Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, CHP Narlıdere İlçe Başkanlığı’nın ardından örgüt ziyaretlerine CHP Urla, Seferihisar, Güzelbahçe ve Balçova ilçe başkanlıklarıyla devam etti. Ziyaretlerde partililerle ve vatandaşlarla buluşan Batur’a coşkulu kalabalıklar eşlik etti. Urla ziyaretinde Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve İzmir’e büyük hizmetlerde bulunan büyük başkan Aziz Kocaoğlu’yla bir araya gelen Batur, fikir alışverişinde bulundu ve İzmir ile ilgili sohbet etti. Batur “ İzmir’imize büyük hizmetlerde bulunmuş, partimize büyük emek veren İzmir’in büyük başkanı ile bir arada olmak bize büyük onur verdi. Sayın Kocaoğlu ile güzel İzmir’imiz ile ilgili fikir alışverişinde bulunduk. İzmir’e büyük eserler katan deneyimli başkanımız, büyük başkan Aziz Kocaoğlu’na ev sahipliği, güzel sohbeti, iyi dilekleri ve deneyimlerini paylaşmasından dolayı teşekkür ediyorum. Bana büyük bir enerji verdi. İzmir’e hizmet, benim tek hedefim. Yeter ki görev bize verilsin, göreve hazırım” dedi.

    “İYİ İŞLER YAPACAĞIZ”

    Örgüt ziyaretlerinin çok önemli olduğunu vurgulayan Batur, örgüt ile belediye başkanının uyum içinde çalışmasının her zaman başarıyı beraberinde getirdiğini vurguladı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in başkanlığının CHP’ye dinamizm kazandırdığını, örgütleri yeniden ayağa kaldırdığını söyleyen Batur, 31 Mart seçimlerinin çok önemli olduğunu vurguladı. 31 Mart seçimlerinin cumhurbaşkanlığı seçiminin yönünü tayin edecek bir yol haritası olacağını vurgulayan Batur, tüm aday adaylarını, “Bu dönemde CHP’den aday adayı olmak ayrı bir onur. Partimizin yükselme trendinde olduğunu gösteren en güzel işaret” diyerek kutladı. Batur, şöyle konuştu:

    “Başta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanım Tunç Soyer olmak üzere tüm aday adayı arkadaşlarımın hepsine büyük saygım, sevgim var. Biz bir mücadele içine giriyoruz. Biz kenti iyi tanıyoruz, kentli bizi iyi tanıyor, tecrübemiz var, iyi yaparız diyoruz. İzmirli tecrübe ister, İzmirli samimiyet ister, İzmirli İzmirli ister diyoruz. Biz bu işi yaparız diye yola çıktık. Bize o fırsat verilirse iyi işler yapacağız. Genel merkezimizin tercih ettiği noktada sahaya çıkarız. Elimizden geleni yapar, seçimi de farklı kazanırız; ondan şüphemiz yok. Yeter ki görev bize verilsin. Görev verilmezse de, görev kime verilirse parti terbiyesi gereği onun arkasında bir nefer gibi çalışmaya devam ederiz.”

  • TBMM BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ… MUSTAFA KAYA: “TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK ŞİRKETLERİNİ BARINDIRAN VARLIK FONU’NUN SAYIŞTAY TARAFINDAN DENETLENEMEMESİ GERÇEKTEN AKIL ALIR GİBİ DEĞİLDİR”

    Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya, TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşmelerinde; “Bugün birçok kurumumuz gibi maalesef Sayıştay’ın yetkileri kısıtlanmış ve işlevsiz hale getirilmiştir. Sayıştay artık Cumhurbaşkanlığını kısmen denetleyebiliyor. Varlık Fonu’nu ise hiçbir şekilde TBMM adına denetleyemiyor. Türkiye’nin en değerli birikimlerinin ve en büyük şirketlerini barındıran Varlık Fonu’nun Sayıştay tarafından denetlenememesi gerçekten akıl alır gibi değildir” dedi.

    TBMM Genel Kurulu’nda, 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile Sayıştay raporlarının görüşmeleri devam ediyor. Genel Kurul’da bugün TBMM, Adalet Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçeleri görüşülüyor. Sayıştay raporlarına ilişkin söz alan Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya, şunları söyledi:

    “VARLIK FONU’NUN SAYIŞTAY TARAFINDAN DENETLENEMEMESİ GERÇEKTEN AKIL ALIR GİBİ DEĞİLDİR”

    “Devlet aklı bazılarının iddia ettiği gibi sadece şahıslar üzerinden muhafaza edilmez. Aynı şekilde devlet aklı kurumlarıyla da nesilden nesile geçer. Diğer kurumlarımız gibi Sayıştay’ı güçlendirmeli, yapısını muhafaza etmeli, geleceğe sağlıklı bir şekilde mutlaka taşımalıyız. Bugün birçok kurumumuz gibi maalesef Sayıştay’ın yetkileri kısıtlanmış ve işlevsiz hale getirilmiştir. Sayıştay artık Cumhurbaşkanlığı’nı kısmen denetleyebiliyor. Varlık Fonu’nu ise hiçbir şekilde TBMM adına denetleyemiyor. Türkiye’nin en değerli birikimlerinin ve en büyük şirketlerini barındıran Varlık Fonu’nun Sayıştay tarafından denetlenememesi gerçekten akıl alır gibi değildir.

    Sayıştay’ın incelediği kamu kurumlarında hiçbir şey hemen hemen değişmiyor. Sayıştay raporlarında yer alan açıklar her yıl daha da büyüyerek artıyor. Sayıştay tarafından denetlenen kamu kuruluşları soluğu Cumhurbaşkanlığı’nda alıyor ve denetlendikleri için Sayıştay’ı şikayet ediyorlar. Cevdet Yılmaz Bey dün burada yaptığı konuşmada 2022 yılında merkezi yönetim kapsamında toplam 198 kamu idaresinin denetiminin gerçekleştirildiğini, genel raporlar ve merkezi yönetim kapsamında olmayan kurumlarda dahil olmak üzere Meclis’e toplam 226 rapor sunulduğunu söyledi. Sayıştay’ın 2022 yılında merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerine ilişkin toplam 1070 bulgu tespit ettiğini ifade etti.

    “SAYIŞTAY’IN BİZE GEREKEN DESTEĞİ VEREMEDİĞİ BİR ORTAMDA BÜTÇE KONUŞUYORUZ”

    İdare denetim raporlarında bulgu konusu hususlara bakıldığında Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısının ifadelerini tekrar ediyorum, muhasebe kayıtlarında yapılan hatalardan kaynaklanan tespitler olmak üzere kamu idarelerine ait taşınır ve taşınmaz mal kayıtlarında yapılan hatalar ile personel mevzuatına ilişkin iş ve işlemlerde hataların ön plana çıktığını söyledi. Yani 1070 bulgunun içerisinde insani hatalardan kaynaklanan hataların ön planda olduğunu söyledi. Sayıştay raporlarının tamamı muhasebe hatalarını mı içeriyor? İçlerinde mahkemeye sunulması gereken yolsuzluk dosyaları yok mu? İçlerinde idarenin bunlar üzerinde tasarrufta bulunması gereken mevzular yok mu? Sayıştay’ın bu şekilde işlevsiz hale getirilmesi sonuç itibarıyla TBMM’nin denetleme vazifesine verdiği zararları görmüyor muyuz?

    Sayın Cumhurbaşkanı da bir süre önce, ‘Sayıştay’ın icracı kurumlardaki denetimini açık arama ve ceza penceresinden bakarak yapmaması gerektiğini düşünüyorum’ şeklinde açıklama yapmıştı. Görevi kamu kuruluşlarını denetlemek olan bir kurumun görevini yerine getirdi diye Sayın Cumhurbaşkanı tarafından uyarılması şaşılacak bir durumdur. Parti gözetmeksizin hepinizi göreve çağırıyorum. Sayıştay bizim adımıza bütçenin, harcamaların denetlenmesini yapan bir kurumdur. Yasası bunu çok açık bir şekilde ortaya koyar. Bugün, Sayıştay’ın bize gereken desteği veremediği bir ortamda bütçe konuşuyoruz. Sayıştay’ın hak ettiği şekliyle 154 yıldan beri, bu millet adına yaptığı denetleme vasfını yetkisini kullanması adına Meclis olarak üzerimize düşeni yapalım.

    “HER HAL VE ŞART ALTINDA İKTİDARDA KALMAK İÇİN HER YOL MÜBAH OLAMAZ”

    İktidarlar kazanılmış kaleler değildir. Her hal ve şart altında iktidarda kalmak için her yol mübah olamaz. Hırsızlıkta, yolsuzlukta kul hakkıdır. Bazıları hırsızlığın, yolsuzluk olmadığına dair fetva vermesine bakmayın. Yarın mahkeme-i kübrada o fetvalar bizim yakamıza yapışacak unutmayın. Emanete ihanet etmek hem hırsızlık hem yolsuzluk sonucu oluşan sonuçları beraberinde getirir. Seçimler birer savaş olmadığı gibi seçimleri kazanmakta ülke imkanlarını ganimet haline getirmez. Dindar kimlikleriyle siyaset yapanların sorumluluğu burada bin kat artmaktadır. Onlar siyaset yaparken, bütçe yaparken, vatandaşa kaynak aktarırken kılı kırk yarmak zorundadır.”

     

  • UMUT AKDOĞAN: “ŞAHSA FAİR PLAY ÖDÜLÜ VEREN, ‘AYIN BAŞKANI’ ÖDÜLÜYLE ÖDÜLLENDİRENLER ŞİMDİ LİGLERİ DURDURDU. SAHADAKİ ŞİDDETİ DURDURMAK İÇİN LİGLERİN DURDURULMASI YETECEK Mİ?”

    CHP Ankara Milletvekili Umut Akdoğan, MKE Ankaragücü Kulübü Başkanı Faruk Koca’nın Hakem Halil Umut Meler’e yumruk atması olayıyla ilgili yaptığı açıklamada “Hakemi yumruklayan Faruk Koca, ilk ifadesinde ‘tokat attım’ diye görüntülerde gerçeğin üstünü kapatmaya çalışadursun bir de ‘hakemin yanlış kararı sebep oldu’ diye bahane üretmiş. Her yanlış yaptığını düşündüğüne yumruk atabilecek potansiyel bir suçlunun açıklaması… Bu şahsa Fair Play ödülü veren, onu ‘Ayın Başkanı’ teşvik ödülüyle ödüllendirenler şimdi ligleri durdurdu. Peki sahadaki şiddeti durdurmak için liglerin durdurulması yetecek mi? Artan şiddete karşı bir kez daha uyarıyoruz: Toplumsal bunalıma sürüklenmiş bir halk, kendini güvende hissetmeyen insanlar ve cezasızlık algısıyla her geçen gün artan şiddet olayları bu ülkenin beka sorunlarından bir tanesidir. ‘Kınıyoruz’, ‘soruşturacağız’ gibi genel geçer açıklamalarla olayın soğutulmasına izin vermeyeceğiz” dedi.

    CHP PM üyesi ve Ankara Milletvekili Umut Akdoğan, dün akşam MKE Ankaragücü-ÇAYKUR Rizespor maçının ardından Ankaragücü Başkanı Faruk Koca’nın sahaya girerek Hakem Halil Umut Meler’e yumruk atmasına ilişkin açıklama yaptı. Akdoğan’ın açıklaması şöyle:

    “CEZASIZLIK ALGISI, ŞİDDETİ HER ALANA YAYIYOR”

    “Gerilim, şiddet ve öfkeden beslenen bir iktidarın ülkeyi içine soktuğu atmosfer artık her alanda kendini hissettirmenin ötesine geçti. Öfke, gerilim, ve şiddet evde, hastanede, sokakta, sahada her alanda yaşanıyor. Dün akşam, Ankara Eryaman Stadı’nda yaşanan da bunun bir göstergesi. Daha önce şiddet olaylarına dikkat çekmiş ve demiştim ki ‘Cezasızlık algısı, şiddeti her alana yayıyor.’ Hastanede doktora, klinikte veterinere, trafikte diğer şoförlere, evde eşine çocuklarına, sokakta vatandaşa şiddet gösterenlerin ceza almadığı ülkede, şimdi tribündeki seyirciyi şiddetten uzak tutması gereken bir kulüp başkanı, sahaya inip hakeme yumruk atıyor. Yanındakiler de hakemin yüzünü tekmeliyor. Bir insanın yüzüne nasıl tekme atılır? Geldiğimiz nokta bu mudur? Bu büyük bir vahşettir.

    “ŞAHSA FAİR PLAY ÖDÜLÜ VEREN, ONU ‘AYIN BAŞKANI’ TEŞVİK ÖDÜLÜYLE ÖDÜLLENDİRENLER ŞİMDİ LİGLERİ DURDURDU. PEKİ SAHADAKİ ŞİDDETİ DURDURMAK İÇİN LİGLERİN DURDURULMASI YETECEK Mİ”

    Bu yönetici ve yanındaki vandalların yaptığını elbette ki köklü Ankaragücü’ne ve Ankaragücü’nün aklıselim taraftarına mal etmek mümkün değildir. Hakemi yumruklayan Faruk Koca, ilk ifadesinde ‘tokat attım’ diye görüntülerde gerçeğin üstünü kapatmaya çalışadursun bir de ‘hakemin yanlış kararı sebep oldu’ diye bahane üretmiş. Her yanlış yaptığını düşündüğüne yumruk atabilecek potansiyel bir suçlunun açıklaması… Bu şahsa Fair Play ödülü veren, onu ‘Ayın Başkanı’ teşvik ödülüyle ödüllendirenler şimdi ligleri durdurdu. Peki sahadaki şiddeti durdurmak için liglerin durdurulması yetecek mi? Artan şiddete karşı bir kez daha uyarıyoruz: Toplumsal bunalıma sürüklenmiş bir halk, kendini güvende hissetmeyen insanlar ve cezasızlık algısıyla her geçen gün artan şiddet olayları bu ülkenin beka sorunlarından bir tanesidir. ‘Kınıyoruz’, ‘soruşturacağız’ gibi genel geçer açıklamalarla olayın soğutulmasına izin vermeyeceğiz. Her an, her gün bu olayların takipçisi olmaya devam edeceğiz.”

  • SAADET PARTİLİ HASAN BİTMEZ, TBMM GENEL KURULU’NDAKİ KONUŞMASININ SONUNDA BAYILDI, HASTANEYE KALDIRILDI

    Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Bitmez, TBMM Genel Kurulu’ndaki konuşması sırasında fenalaştı, yere düştü ve başını Genel Kurul salonundaki merdivenlere vurdu. Bitmez hastaneye kaldırıldı.

    Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez, TBMM Genel Kurulu’nda; AKP sıralarına yönelerek Mavi Marmara Gemisi’ne yönelik saldırının ardından yaşanan gelişmeleri değerlendirirken, “Filistin davasına ihanet ettiniz. Bu anlaşmadan önce diyordunuz ki, ‘özür dilenmesi, tazminat ödenmesi, Gazze’den ambargonun kaldırılması lazım’ diyordunuz. Hiçbirisi olmadı. 20 milyon tazminat değil. Bu anlaşma İsrail vatandaşlarının her türlü sorumluluktan muaf tutulmalarını sağlayacaktır” dedi.

    Bitmez, “65-70 gündür Filistin’de soykırım yapıyor. Gazze’de soykırım yapıyor. Biz, diplomatik ilişkileri kesin, gemi göndermeyin dedik. Gönderiyorsunuz. İsrail sizi adam yerine koymuyor. Yüzlerce gemi gitmeye devam ediyor. Bir taneniz gitmiyor diyemiyorsunuz. Bu sizin yüz karanız. Hakan Fidan ilginç bir savunma yapıyor: ‘İsrail ile ilişkiler Filistin’e zarar vermiyor’ diyorsunuz. Güvenlik Konseyi kifayetsiz kaldı diyorsunuz. Siz kifayetli misiniz?” dedi.

    AKP milletvekilleri, Bitmez’e tepki gösterdi. Bitmez, sözlerini; “Siz, hiçbir şey yapmıyorsunuz. Aslında yapıyorsunuz. Irak’ta koalisyon güçlerinin işini bitirmesi için imkanları seferber ettiğiniz gibi, bugün de gemilerle, uçaklarla İsrail için lojistik imkanlarınızı aynı şekilde seferber ediyorsunuz. Gemilerin gitmesine müsaade ediyorsunuz. Utanmadan, ‘ticaretimiz’ diyorsunuz. AK Parti’li yöneticiler ve çocuklarının sahibi ve işletmecisi olduğu gemilerle İsrail’e mühimmat taşımaktan vazgeçin diyoruz. İsrail sizin eylemsizliğinizden cesaret alıyor diyoruz, miting yapıyoruz diyorsunuz. Siz İsrail’in suç ortağısınız” ifadeleri ile sürdürdü.

    Bitmez, konuşmasının sonlarında fenalaştı, yere düştü ve başını Genel Kurul salonunda, kürsünün hemen yanındaki merdiven basamaklarına vurdu. Bitmez, hastaneye kaldırıldı.

  • ERDOĞAN, SALDIRIYA UĞRAYAN HAKEM MELER İLE TELEFONDA GÖRÜŞTÜ: “BÖYLE BİR ŞEYİ İZLEMEK BİZLERİ CİDDİ MANADA ÜZDÜ. RİZELİ OLARAK DA BUNDAN AYRICA ÜZÜLDÜM”

    İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya saldırıya uğrayan hakem Halil Umut Meler’i Ankara’da tedavi gördüğü hastanede ziyaret etti. Ziyaret sırasında Yerlikaya’nın telefonundan Meler ile görüşen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Halil Bey gerçekten çok çok üzgünüz. Allah şifalar versin. Böyle bir şeyi görmek, izlemek bizleri ciddi manada üzdü. Hele hele tabii ki Rizeli olarak da bundan ayrıca üzüldüm. Çünkü yani Rize maçında böyle bir şeyin olması bizi ciddi manada rahatsız etti. Arkadaşlarıma da gerek Adalet Bakanıma da gerek İçişleri Bakanıma gerekse diğer ilgili arkadaşlarımıza da gerekli olan neyse bunu süratle yapmamızın gereğini söyledim” dedi.

    İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, dün akşam Trendyol Süper Lig’de oynanan MKE Ankaragücü-Çaykur Rizespor maçında Ankaragücü Başkanı Fatih Koca’nın saldırısına uğrayan hakem Halil Umut Meler’i tedavi gördüğü Acıbadem Ankara Hastanesi’nde ziyaret etti. Yerlikaya, sosyal medya hesabından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hakem Meler ile telefon görüşmesinden bir video paylaştı. Yerlikaya videoyu, “Dün akşam MKE Ankaragücü-Çaykur Rizespor karşılaşmasının sonunda menfur bir saldırıya uğrayan hakemimiz Halil Umut Meler’i tedavi gördüğü hastanede ziyaret ettik. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, hakemimizle telefonda görüşüp, geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Hakemimize, kıymetli ailesine ve Türk hakem camiasına bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum” notuyla paylaştı.

    ERDOĞAN: HALİL BEY GERÇEKTEN ÇOK ÇOK ÜZGÜNÜZ

    Meler ile konuşan Erdoğan ise şunları söyledi:

    “Halil Bey gerçekten çok çok üzgünüz. Allah şifalar versin. Böyle bir şeyi görmek, izlemek bizleri ciddi manada üzdü. Hele hele tabii ki Rizeli olarak da bundan ayrıca üzüldüm. Çünkü yani Rize maçında böyle bir şeyin olması bizi ciddi manada rahatsız etti. Arkadaşlarıma da gerek Adalet Bakanıma da gerek İçişleri Bakanıma gerekse diğer ilgili arkadaşlarımıza da gerekli olan neyse bunu süratle yapmamızın gereğini söyledim. Allah şifalar versin. Şu anda doktorlarımız ne diyorlar?”
    Meler, “Şu anda bir çatlak var göz altımda. Diğer herhangi bir şeyim yok. Hastanede çok iyi bakıyorlar sağ olsunlar. Her türlü kolaylığı ve rahatlığı sağladılar” diye yanıtladı. Erdoğan da, “Çok büyük geçmiş olsun. Arkadaşlarım da yanımda onların da özellikle geçmiş olsun dilekleri var” dedi.

    Ardından Başhekim, Erdoğan’a Meler’in durumuna ilişkin bilgi verdi.

  • MUSTAFA YENEROĞLU: “O HAKEME İNEN YUMRUK MİLLETİMİZİN TAMAMINA ZATEN DEVAMLI İNMEKTEDİR. O HAKEMİN SURATINA ÇARPAN YUMRUK İKTİDARIN GÜÇ SARHOŞLUĞUNUN YUMRUĞUDUR”

    DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, TBMM’de yaptığı basın toplantısında Süper Lig’de dün akşam yapılan MKE Ankaragücü-Çaykur Rizespor maçının sonunda Ankaragücü Kulübü Başkanı Faruk Koca’nın sahaya girerek hakem Halil Umut Meler’e yumruk atmasına tepki gösterdi. Yeneroğlu, “Bu meseleyi sadece bireysel bir olay olarak değerlendirmenin çok uzağındayız. Ülkede Cumhurbaşkanı ve ortağının kullandığı dil sokak şiddetini adeta alevlendiriyor. Bu yumruk iktidarın güç sarhoşluğunun yumruğudur. O hakeme inen yumruk milletimizin tamamına zaten devamlı inmektedir. O hakemin suratına çarpan yumruk iktidarın güç sarhoşluğunun yumruğudur. Bunun bu şekilde değerlendirilmesi gerekir. Ülkemizde artık şiddet kültürünü kayıtsız, şartsız biçimde kınamak, şiddet dilinden vazgeçmek başta Cumhurbaşkanı ve ortağının boynunun borcu olsun” dedi.

    DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Mİlletvekili Mustafa Yeneroğlu, bugün TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Yeneroğlu, ülkedeki ve dünyadaki insan hakları ihlallerine değinerek Türkiye’nin 2023 insan hakları karnesini değerlendirdi. Yeneroğlu, şunları söyledi:

    “UMARIM GAZZE’DEKİ KATLİAMLARA KARŞI SESİNİ YÜKSELTEN İNSANLARIN SESİ DUYULUR VE BİR AN EVEL BU KATLİAMLARA SON VERİLİR”

    “Tüm dünyada 1945’ten bu yana görülmemiş düzeyde şiddetli çatışmalar ve katliamlar yaşanıyor. BM ve AB işlevsiz, en fazla kınamakla yetiniyor. Çocukların, kadınların, yaşlıların katledildiği bir ortamda devamlı bir biçimde adeta ezberletilmişcesine İsrail’in kendini savunma hakkı vardır dışında başka bir cümle kuramıyor. İnsanlık bu düzeyde adeta katlediliyor vaziyette. İnsan hakları ve demokrasiyle ilgili son haftalarda bir çok gazeteci sözde bunun bekçiliğini yapan bir çok gazeteci bile artık sessizliğe bürünmüş, İsrail’in bu vahşeti karşısında soru soracak hali bile kalmamıştır. Batı dünyasında yaşanan iki yüzlülük korkunç derecede iddia ettikleri tüm değerleri ayaklar altına alırcasına bir tutum içerisindeler. Bir yanda engel olamadığımız bu vahşet diğer yanda çifte standart ve takınılan ayrımcı politikalar bizleri insan haklarını koruma amacıyla inşa edilen uluslararası kurumları sorgulatır hale getirmiştir. Umarım ki dünyanın dört bir yanında Gazze’deki katliamlara karşı sesini yükselten insanların sesi duyulur ve bir an evvel bu katliamlara son verilir.

    “TÜRKİYE HİÇBİR ZAMAN GERÇEK ANLAMDA BİR HUKUK DEVLETİ OLAMAMIŞTIR. ANCAK HİÇBİR ZAMAN BÖYLE BİR DÖNEM DE YAŞAMADI”

    Maalesef ülkemizde de insan hakları açısından son derece kötü bir tabloyla karşı karşıyayız. Ülkemizin geçmişten bu yana insan haklarıyla ilgili çetin sınavları her zaman olmuştur. Türkiye hiçbir zaman gerçek anlamada bir hukuk devleti olamamıştır. Ancak hiçbir zaman da böylesine temel hak ve özgürlükleri sınırlandıran ve bir bölümünü de askıya alana bir dönem de yaşanmamıştır. Yargı bağımsızlığı iflas etmiş durumda, yargının hiç olmadığı kadar iktidarın gölgesi altında kaldığı bir dönemdeyiz. İktidarın onayı olmadan yargı karar alamıyor. İktidarın hoşuna gitmeyen kararlar alındığında ise karar imza atan hakimlerin ne vatan hainlikleri kalıyor ne de teröristlikleri. Adalet binalarında rüşvet iddiaları artık sıradanlaşmıştır, bir tarafta uyuşturucu kaçakçılarının rüşvetle serbest bırakıldığı, diğer tarafta hiçbir suça karışmamış insanların sırf fakir ve nüfuz sahibi olmadıkları için çoluk çocuk perişan edildiği sayısız örnek var. Böyle bir tablo altında bugün Genel Kurul’da Adalet Bakanlığı’nın bütçesini görüşeceğiz.

    “ŞİDDET KÜLTÜRÜNÜN TÜM ÜLKEDE YAYGINLAŞTIĞI BİR İKLİMİN NETİCESİNDE BÖÖYLE BİR DURUM YAŞIYORUZ”

    Dün gece milyonlarca insanın gözü önünde Ankara Spor (Ankaragücü) Rizespor maçından güç sarhoşluğuna tutulmuş bir kulüp başkanı ve etrafındaki linç tayfasının halini gördük. Bu olay kameralar arkasında yaşanmış olsaydı üstü kapatılacaktı, meselenin üstü örtülecekti. Milyonların gözü önünde cereyan ettiği için ve dün geceden beri uluslararası spor camiası da ayağa kalktığı için bu sabah tutuklama haberi aldık. Ancak unutulmamalı ki bu olaylar böyle hasbelkader gelişen olaylar değil. Eğer bu ülkede bu olaylar yaşanıyorsa son yıllarda nezaketsizliğin ölçü olduğu, nobranlığın saygın, kaba kuvvetin her yerde egemen olduğu, şiddet kültürünün tüm ülkede yaygınlaştığı bir iklimin neticesinde böyle bir durum yaşıyoruz. Devletin tepesinde bulunan kişiler her gün nefret, şiddet dili kullanırlarsa sokakta da elbet şiddet olayları artacak ve o gücün paydaşı olarak kendini kabul eden bir çok kişi de aynı kaba kuvveti uygulayarak milletimize efendilik taslayacaktır. Dün gece yaşanan olay bu sebepten dolayı böyle müstakil bir mesele olarak değerlendirilmesi kesinlikle mümkün değildir.

    “AYM’YE GÖRE SON 11 YILDA 550 BİNDEN FAZLA VATANDAŞIMIZ BİREYSEL BAŞVURUDA BULUNMUŞ”

    Yargıdaki bu çürümüşlüğün bir sonucu olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarına göre en çok ihlal edilen hak adil yargılanma hakkıdır, bu duruma şaşırdık mı elbette hayır. Bugün Türkiye’de hiç kimse mahkemelerde adil şekilde yargılanacağından emin değildir. Adliyelerde parası, gücü, dayısı olan işini halleder olan fakir fukaraya olur. AİHM’de şu an Türkiye’den yapılan 30 binden fazla başvuru var. AYM’ye göre son 11 yılda 550 binden fazla vatandaşımız bireysel başvuruda bulunmuş, benzer nüfusa sahip Almanya’da ise AYM’ye başvuru sayısı bu sayının 10’da biri. AYM bu davaların altından kalkamadığını ifade ederken de iktidar bunu bile yanlış yerlere çekmeye çalışıyor. Vatandaş adil yargılanmıyorum diye feryat etmekte ancak bu hususta gerekli yapısal ve yasal reformlar yapılmamaktadır, hukuk devletine dönmeyi iktidar reddetmektedir.

    “CEZA-ADALET SİSTEMİNDEKİ SORUNLARIN KALICI ÇÖZÜMÜ ANCAK ZİHNİYET DEĞİŞİMİ VE YAPISAL DÖNÜŞÜMLE MÜMKÜN OLUR”

    Avrupa Konseyi’nin 2022 Ceza İstatistikleri Raporu’na göre Avrupa’da 48 ülke arasında en çok tutuklu ve hükümlü Türkiye’de bulunmaktadır. Neredeyse 2 yılda bir doldur boşalt taktiği uygulanmasına rağmen cezaevlerimiz devamlı dolup taşmaktadır. İktidar mensupları da bacasız fabrikalar inşa ediyoruz diye bununla övünerek ülkenin her bir yerinde yeni cezaevleri inşa etmektedir. İktidar son yıllarda ceza-adalet sistemimizdeki sorunları kalıcı olarak çözmek yerine, günü kurtarmak adına sadece yüzeysel reformlar yapmaktadır, daha doğrusu reform yapıyor pozları vermektedir. Ceza-adalet sistemindeki sorunların kalıcı çözümü ancak zihniyet değişimi ve bunun sonucunda hukuk devleti kriterlerine uygun yapısal dönüşümle mümkün olur, iktidarın ise böyle bir gündemi yok. Acilen hasta ve yaşlı mahpuslar için tam teşekküllü devlet hastanesinin raporu yeterli kabul edilmektedir. Ayrıca hükümlü annesinin yanında büyüyen çocuklar cezaevi ortamında ağır psikolojik travmalara maruz kalmaktadırlar. Bu nedenle kaçma ve delil karartma şüphesi olmayan ve küçük çocuğu olan annelerin tutuklanmaması, ev hapsi gibi adli kontrol yöntemlerinin uygulanması gerekmektedir.

    “VAKİT İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİNİ YENİDEN CANLANDIRMA, İNSAN ONURUNU VE ADALETİ YÜCELTME VAKTİDİR”

    Almanya’nın istatistiklerine baktığımız zaman özellikle Ekim ayında Almanya’ya en fazla iltica eden ülke mensupları Türklerdir. Neden çünkü Türkiye’de hukuk devletinin artık esamesi okunmuyor insanlar adil yargılanma hakkından mahrum oldukları için ülkeden kaçıyorlar, başka ülkelere siyasi iltica talebinde bulunuyorlar ve maalesef ülkemiz bu sorunla yüzleşmemektedir. Türkiye insan haklarının ve hukuk devletinin her başlığında sınıfta kalıyor. Öte yandan hepimizin günlük hayatta deneyimlediği gibi ülkemiz derin bir ekonomik krizle boğuşuyor. Genç işsizliği emeklilerin yoksulluğu, fahiş miktarda artan kiralar ve barınma sorunları katlanarak büyüyor. 14 milyon emeklinin 8 milyonu yoksulluk sınırı altında, bunların 1,5 milyonu açlık sınırının altında yaşamak zorunda kalıyor. Böyle bir tabloyla karşı karşıya kalan bir millet mutlu olabilir mi elbette olamaz. Dünya Mutluluk Endeksi’nde 137 ülke arasında 106. sıraya kadar düştük. Endekste Irak, İran’dan daha geride yer alıyoruz. Dünyanın ilk 20 ekonomisi arasında bizim kadar mutsuz olanı yok. Tekrar hukuk devleti rotasına dönmediğimiz müddetçe daha fazla fakirleşecek, mutsuz bir millet olacağız. İnsan haklarını, hukuk devletini milletimiz için lüks gören yüm anlayışı kategorik olarak reddediyoruz. Adil bir Türkiye ve adil bir dünya için daha fazla mücadele etmekten başka bir alternatifimiz yok. Vakit İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini yeniden canlandırma, insan onurunu ve adaleti yüceltme vaktidir.”

    Ayrıca Yeneroğlu, bir gazetecinin dün Ankaragücü- Rizespor maçında yaşanan şiddet olayına ilişkin sorusuna da şöyle yanıt verdi:

    “O HAKEME İNEN YUMRUK MİLLETİMİZE ZATEN DEVAMLI İNMEKTEDİR. O HAKEMİN SURATINA ÇARPAN YUMRUK İKTİDARIN GÜÇ SARHOŞLUĞUNUN YUMRUĞUDUR”

    “Maalesef Türkiye’de skandalların ardı arkası kesilmiyor. Bu da aslında son yıllarda Türkiye’nin geldiği noktanın resmidir, özetidir. Güç sarhoşluğunun, nobranlığın artık yol olduğu, nezaketsizliğin artık insanlara kültür olarak gösterildiği, örnekliklerinin her gün sunulduğu, nefret dilinin devletin tepesinde vatandaşlarımızın sırtında devamlı icra edildiği, kaba kuvvetin de artık ülkemizde vatandaşlarımıza da tek yol olarak gösterildiği bir ortamda güç sarhoşlarının elbette devamlı bir biçimde bu şiddeti uygulamasından daha doğal bir şey olamaz. Bunu zaten devamlı yaşıyoruz. Dün yaşadığımız olan kameraların önünde, milyonların gözü önünde canlı yayınlanan bir maçta böyle bir durumun tecelli etmesidir. Yoksa bu olay kameralar ardında olsaydı eminim ya üstü kapatılacaktı ya da orada başka birisinin üzerine atılıp mesele birisine tahsis edilerek kapatılacaktı. İktidar böyle açıklamalar yapmayacaktı, bunun üzerine gidemeyecekti kesinlikle kulüp başkanının tutuklanması da söz konusu olmayacaktı. Ülkemizde öyle büyük bir şok yaşanıyor ki, dünya kamuoyunda öyle büyük bir şok yaşanıyor ki Türkiye nerelere geldi, Türkiye nasıl bir şiddet kültürüne teslim oldu gibi öyle bir tabloyla karşı karşıyayız ki iktidar bu sebepten dolayı bir telkinin neticesinde gözaltı ve tutuklama yapılmıştır. Aksi taktirde geçmişte milletvekilliği yapan, iktidar partisi milletvekili olan bir kişinin, iktidar partisinin nimetlerinden bugün dahi güç sarhoşluğundan faydalanan bir kişinin tutuklanmasının söz konusu olamayacağını bütün milletimiz biliyor. Bunun örneklerini yaşıyoruz, Urfa-Suruç meselesi, korkunç bir katliam gerçekleşmedi mi, görüntüleri var, niye üstüne gidilmedi? Niye söz konusu kişi ve ailesiyle ilgili gerekenler yapılmadı? Bu meselenin de üstü kapatılacaktı. İktidar bardağı fazlasıyla taşırdığı için bu konuda bir adım attı. Önümüzdeki günlerde meseleyi takip etmek durumundayız. Bence bu meseleyi sadece bireysel bir olay olarak değerlendirmenin çok uzağındayız. Ülkede Cumhurbaşkanı ve ortağının kullandığı dil sokak şiddetini adeta alevlendiriyor. Bu yumruk iktidarın güç sarhoşluğunun yumruğudur. O hakeme inen yumruk milletimizin tamamına zaten devamlı inmektedir. O hakemin suratına çarpan yumruk iktidarın güç sarhoşluğunun yumruğudur. Bunun bu şekilde değerlendirilmesi gerekir. Ülkemizde artık şiddet kültürünü kayıtsız, şartsız biçimde kınamak, şiddet dilinden vazgeçmek başta Cumhurbaşkanı ve ortağının boynunun borcu olsun. Bu yapılmadığı taktirde bundan sonra da böyle olaylarla karşı karşıya kalacağız maalesef.”