Blog

  • TBMM BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ… AHMET ÖNAL: “UZMAN ÇAVUŞLARIMIZIN EN BÜYÜK SORUNU SÖZLEŞMEYLE ÇALIŞIYOR OLMALARIDIR. VATAN MÜDAFAASI SÖZLEŞMEYLE OLMAZ”

    CHP Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önal, TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşmelerinde; “Uzman çavuşlarımızın en büyük sorunu sözleşmeyle çalışıyor olmalarıdır. Vatan müdafaası sözleşmeyle olmaz. Uzun süredir devam eden bu ayıptan bir an önce dönülmelidir, uzman çavuş arkadaşlarımız acilen muvazzaf statüye geçirilmelidir. Uzman çavuşlarımızın hâlen atama yönetmeliği bulunmamaktadır. Atama yönetmelikleri de olmadığı için meslek hayatlarının büyük bölümünü operasyon bölgelerinde geçiriyor, bu da uzman çavuşlarımızın aile bütünlüğünü olumsuz yönde etkiliyor” dedi.

    TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile Sayıştay raporlarının görüşmeleri devam ediyor. Genel Kurul’da bugün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçeleri görüşülüyor. Milli Savunma Bakanlığı Bakanlığı bütçesi üzerine söz alan CHP Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önal, uzman çavuşların sorunlarını dile getirerek şunları ifade etti:

    “UZMAN ÇAVUŞLARIMIZIN EN BÜYÜK SORUNU SÖZLEŞMEYLE ÇALIŞIYOR OLMALARIDIR. VATAN MÜDAFAASI SÖZLEŞMEYLE OLMAZ”

    “Uzman çavuşlarımızın en büyük sorunu sözleşmeyle çalışıyor olmalarıdır. Vatan müdafaası sözleşmeyle olmaz. Uzun süredir devam eden bu ayıptan bir an önce dönülmelidir, uzman çavuş arkadaşlarımız acilen muvazzaf statüye geçirilmelidir. Uzman çavuşlarımızın hâlen atama yönetmeliği bulunmamaktadır. Atama yönetmelikleri de olmadığı için meslek hayatlarının büyük bölümünü operasyon bölgelerinde geçiriyor, bu da uzman çavuşlarımızın aile bütünlüğünü olumsuz yönde etkiliyor. 2017 yılından bugüne kadar uzman çavuşlarımızın boşanma oranlarında yüzde 237’lik bir artış meydana gelmiştir; yuvalar dağılıyor, aileler perişan oluyor. Bunun önüne geçmek için uzman çavuşlarımıza atama yönetmeliği getirilmeli, görevlendirme süreleri önceden belirlenmelidir.

    “UZMAN ÇAVUŞLARIMIZIN KENDİ ARALARINDA ASTLIK-ÜSTLÜK İLİŞKİLERİ OLUŞTURULMALI, ALDIKLARI KIDEMLER RÜTBEDEN SAYILMALIDIR”

    Uzman çavuşlarımızın aldıkları kıdem işareti rütbeden sayılmamaktadır. Bir gün görev yapan uzman çavuş ile 20 yıldır çalışan uzman çavuş arasında herhangi bir astlık ve üstlük ilişkisi bulunmamaktadır. Bu durum aynı zamanda uzman çavuşlarımızın maaş ve tazminatlarını da olumsuz yönde etkilemektedir. Dolayısıyla, uzman çavuşlarımızın kendi aralarında astlık-üstlük ilişkileri oluşturulmalı, aldıkları kıdemler rütbeden sayılmalıdır. Uzman çavuşlarımızın, sözleşmeli subaylarımızın, sözleşmeli astsubay ve sözleşmeli erlerimizin sağlık yönetmeliği hâlen eksikliklerle doludur. Sağlık yönetmeliğine açıklayıcı maddeler konulmadığı için doksan gün istirahat ve hava değişimi alan sözleşmeli askerlerimiz meslekten uzaklaştırılmaktadır. Kısacası, emekliliğe hak kazananlar emekli edilirken emekliliğe hak kazanamayanlar yıllarca vatanımız için yaptıkları özveriye ve fedakârlığa rağmen mesleklerinden atılmaktadır. Bu durum ne vicdana ne de adalete sığmamaktadır. Bu konuda askerî personelimizin yaşadığı mağduriyet giderilmelidir.

    “SINIR İÇİNDE VE SINIR DIŞINDA KRİTİK GÖREVLERDE ÇALIŞTIRILAN UZMAN ÇAVUŞLARA AMAÇ DIŞI GÖREVLER DE YAPTIRILMAKTA”

    Uzman çavuşlarımız sınır içinde ve sınır dışında kritik görevlerde çalıştırılmaktadırlar ama buna rağmen amaç dışı görevler de kendilerine yaptırılmaktadır. Yine, 5510 sayılı yasanın 47’nci maddesine göre adi malul emekliler sigorta kollarından 4/A ve 4/C bentlerinde tekrar çalışmaya başlayanların emekli maaşları kesilmektedir. Bunların da diğer vazife malulü gaziler gibi çalıştırılması gerekmektedir. Eğer ki personelimiz sağlam ise görevlerine devam etmeli, emekli edildiler ise aldıkları emekli maaşları kesilmemelidir. Uzman çavuşlarımızın, sözleşmeli subay, sözleşmeli astsubay ve sözleşmeli erlerimizin yedi yıl hizmet süresi dolduktan sonra açıktan atamayla devlet memuru olmaları yasayla mümkündür ancak bu kanun uygulanmadığı için özellikle uzman çavuşlarımız yedi yıl hizmet süresini doldurup istifa ettikten sonra atanamamakta, yıllarca devlet kadrolarında işe girmek için beklemek zorunda kalmaktadırlar. Sözün özü arkadaşlar, tüm bu problemlerin bir an önce dile getirilmesi ve çözülmesi gerekmektedir.

    “MKE TEFTİŞ KURULU HANGİ GEREKÇEYLE KALDIRILDI”

    Bilindiği üzere, Makine ve Kimya Endüstrisi kurumu 3/7/2021 tarih ve 7330 sayılı yasayla yapı ve statüsü değiştirilerek anonim şirkete dönüştürüldü. Büyük tartışmalardan sonra anonim şirket olan kurumda şaibeler, kurumla ilgili şikâyetler, çalışanların yaşadığı mağduriyetler bir türlü bitmek bilmedi. Şirketleşme sürecinde Kırıkkale’de fabrikaların daha işlevsel hâle getirileceği, daha çok nitelik kazanacağı sözleri verilmişti. Ancak iddia edildiği gibi olmadı, söylenenler yalnızca söz olarak kaldı, fabrikaların üretim kapasiteleri düşürüldü, bazı fabrikaların Kırıkkale’yle olan bağları da koparıldı, ‘Kırıkkale’de üretimde çağ atlatacak’ denilen fabrikalar başka illere kaydırılmaya başlandı. Kurum anonim şirket olduktan sonra anonim şirket yönetim kurulunda alınan ilk karar 1953 yılından beri kurumda faaliyet gösteren teftiş kurulunun kaldırılması oldu. Buradan soruyoruz: MKE Teftiş Kurulu hangi gerekçeyle kaldırıldı? Teftiş Kurulu kaldırıldıktan sonra kurum içi denetim, inceleme ve soruşturmalar hangi mekanizma tarafından yerine getiriliyor? Ayrıca Kamu İhale Kanunu’nun 5’inci maddesine göre, idareler bu kanuna göre yapılacak ihalelerde saydamlığı, rekabeti, eşit muameleyi, gizliliği ve kamuoyu denetimini sağlamakla yükümlüdür.

    “TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİMİZİN YURT İÇİ VE YURT DIŞI OPERASYONLARDA KULLANDIĞI MÜHİMMATI, SİLAHI, PATLAYICIYI ÜRETEN KURUM YURT GÜVENLİĞİMİZİN TEMİNATI VE GÜVENCESİDİR

    Bu durumda, MKE kurumu yapmış olduğu ihaleleri Kamu İhale Kanunu hükümlerine göre yapıyor, yoksa, artık anonim şirket olduk, Kamu İhale Kanunu bizi kapsamıyor mu deniliyor? Bu soruların cevabını ben değil, Türkiye merak ediyor. Yine, şirketleşme sürecinin ardından şeffaf yapısını kaybeden kurumda yeni işçi alımları da tartışma konusu olmuştur. Kırıkkale’de iş bekleyen on binlerce gencimiz varken ikamet şartı aranmadan yeni işçi alımları yapılmıştır, bu sebeple Kırıkkale’deki işsiz gençlere yine sıra gelmemiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin yurt içi ve yurt dışı operasyonlarda kullandığı mühimmatı, silahı, patlayıcıyı üreten kurum yurt güvenliğimizin teminatı ve güvencesidir. Tüm bu sebeplerle, bir Kırıkkaleli olarak kuruma sahip çıkmak, kurum çalışanlarının haklarını korumak hepimiz için bir görev hem de bir sorumluluktur.”

     

  • SAADET PARTİSİ GRUBU, KOCAELİ MİLLETVEKİLİ HASAN BİTMEZ’İN TEDAVİSİNİ TAKİP ETMEK İÇİN TBMM GENEL KURULU’NDA BUGÜNKÜ BÜTÇE GÖRÜŞMELERİNE KATILMADI

    Saadet Partisi milletvekilleri, Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez’in hastanedeki tedavisini takip etmek için TBMM Genel Kurulu’nda bugün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı bütçelerinin görüşmelerine katılmadı. TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ, “Saadet Partisi Grubu dün burada rahatsızlanan Kocaeli Milletvekilimiz Sayın Hasan Bitmez’in tedavisi nedeniyle hastanede olduğu için bütün grup olarak onun tedavisini takip ettiklerinden bugünkü görüşmelere katılamayacaklarını bildirdiler” dedi.

    TBMM Genel Kurulu’nda, 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile Sayıştay raporlarının görüşmeleri devam ediyor. Genel Kurul’da bugün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçeleri görüşülüyor.

    SAADET PARTİSİ BUGÜN BÜTÇE GÖRÜŞMELERİNE KATILMADI

    Saadet Partisi grubu, Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez’in dün Genel Kurul’da fenalaşarak hastaneye kaldırılmasından dolayı bugünkü bütçe görüşmelerine katılmama kararı aldı. TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ konuya ilişkin, “Saadet Partisi Grubu dün burada rahatsızlanan Kocaeli Milletvekilimiz Sayın Hasan Bitmez’in tedavisi nedeniyle hastanede olduğu için bütün grup olarak onun tedavisini takip ettiklerinden bugünkü görüşmelere katılamayacaklarını bildirdiler. O nedenle Saadet Partisi Grubu’nu geçiyoruz” açıklamasını yaptı.

     

  • TBMM BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ… UĞUR BAYRAKTUTAN: “BU ÜLKENİN ORDUSU 15 TEMMUZ’DAN SONRA BAMBAŞKA BİR TARAFA DOĞRU SAVRULDU”

    CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan, TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşmelerinde; “Bizim ordumuz Mustafa Kemal’in ordusudur, bizim askerlerimiz Mustafa Kemal’in askerleridir, bunu asla ve asla tartışmayacağız, tartıştırmayacağız. Bu ülkenin ordusu 15 Temmuz’dan sonra bambaşka bir tarafa doğru savruldu. Harp akademilerimiz vardı, harp okullarımız vardı, askeri liselerimiz vardı, aldık, çöpe attık. Neden böyle bir yapılanma yaptık? Niye Milli Savunma Üniversitesi’ni kurduk? Neden orada altı ayda subay yetiştirmeye çalıştık? Çünkü kafanızdaki model yani yüzyıl sonra hesaplaştığınız 1923’ün aydınlanma devriminin önündeki en büyük engel Mustafa Kemal’in ordusuydu. Fetullahçı savcılar tarafından hakkında iddianame düzenlenen 80 yaşındaki subayları içeri attınız. Amaç neydi? En büyük engel olarak gördüğünüz Mustafa Kemal’in ordusunu çöpe atmaktı ama başarılı olamadınız” dedi.

    TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile Sayıştay raporlarının görüşmeleri devam ediyor. Genel Kurul’da bugün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçeleri görüşülüyor. Milli Savunma Bakanlığı Bakanlığı bütçesi üzerine söz alan CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan, şunları kaydetti:

    “BU ÜLKENİN ORDUSU 15 TEMMUZDAN SONRA BAMBAŞKA BİR TARAFA DOĞRU SAVRULDU”

    “Bütün kamuda ölçümüz Atatürkçülük; bizim ordumuz Mustafa Kemal’in ordusudur, bizim askerlerimiz Mustafa Kemal’in askerleridir, bunu asla ve asla tartışmayacağız, tartıştırmayacağız. Mustafa Kemal’in ordusudur dedim baştan beri, 15 Temmuz’dan sonra bir kırılma yaşıyor bu ülke. Bu ülkenin ordusu 15 Temmuzdan sonra bambaşka bir tarafa doğru savruldu. Harp Akademilerimiz vardı, Harp Okullarımız vardı, askeri liselerimiz vardı, aldık, çöpe attık. Neden attık? Neden böyle bir yapılanma yaptık? Niye Milli Savunma Üniversitesi’ni kurduk? Neden orada altı ayda subay yetiştirmeye çalıştık? Çünkü kafanızdaki model, yani yüzyıl sonra hesaplaştığınız 1923’ün aydınlanma devriminin önündeki en büyük engel Mustafa Kemal’in ordusuydu.

    “80 YAŞINDAKİ SUBAYLARI İÇERİ ATTINIZ. AMAÇ NEYDİ? EN BÜYÜK ENGEL OLARAK GÖRDÜĞÜNÜZ MUSTAFA KEMAL’İN ORDUSUNU ÇÖPE ATMAKTI AMA BAŞARILI OLAMADINIZ”

    Bir ordu düşünün, kırk yıldır PKK’ya karşı çok büyük bir mücadele veriyor, dünyanın hiçbir yerinde bir düzenli ordu bir gerilla savaşına karşı bu derecede büyük bir başarı göstermemiştir. Biz ordunun bütün programını altüst ettik, orduyu yetiştiren kurumları, Harp Okullarını, ta o baştan beri gelen, yukarıya doğru, subay alınan değil de subay yetiştirilen sistemi çöpe attık ve bambaşka bir sistem getirmeye çalıştık ve bütün bunları izlediniz. Ne yaptınız? Fetullahçı savcılar tarafından hakkında iddianame düzenlenen 80 yaşındaki subayları içeri attınız. Amaç neydi? En büyük engel olarak gördüğünüz Mustafa Kemal’in ordusunu çöpe atmaktı ama başarılı olamadınız. Yıllardır ısrarla söylüyoruz ‘Askeri hastaneleri niye kapattınız’ diye. Gülhaneyi niye kapattınız? Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar güçlü bir modern ordunun hastanesinin olmadığına ilişkin bir pratik gerçek yoktur. ‘Açacağız, çalışmalarımız devam ediyor’ dediniz; nedir buna ilişkin engel?

    “ASKERİYEYE SİYASET GİRMEMELİDİR, GİRMEYECEKTİR”

    Fetullahçı tehlikenin ne kadar büyük olduğunu gördük. ‘Senin tarikatın iyi, benim tarikatım kötü’ diye bir ayrım olamaz. Bir tek yol göstericimiz var, onu da bize devrimci Mustafa Kemal Atatürk göstermiş. Hep söylüyoruz askeriyeye siyaset girmemelidir, girmeyecektir. Ölçümüz, yol göstericimiz Kemalizmdir, Mustafa Kemal Atatürk’tür. O nedenle, Milli Savunma bütçesinde bu şekildeki bir şeyi yapmayalım. Yargı sistemini de çöpe attık, askeri yargı diye bir olay vardı, öyle beğenirsiniz, beğenmezsiniz ama bütün dünya ordularında hem hastaneler vardır, hem sağlık sistemi vardır, hem ayrı bir eğitim sistemi vardır. Bütün bunları altüst ettik. Niye, amaç nedir? Burayı yok etmek. Çalışanlara ilişkin sorunlar var; binbaşıların sorunları var, emekli astsubayların sorunları var, özlük hakları sorunları var, maaş iyileştirmeleriyle alakalı sorunlar var. Açlık sınırı altında yaşayan, maaş alan bir kesim var, erken emekli olduktan sonra gidip belediye kapılarında ‘Beni zabıta olarak alın’ diye memur kuyruklarına giren asker kimliklilerle karşı karşıya kalıyoruz. Terörle mücadelede savaşıyorken ‘iyisin’ diyoruz, arkasından hamaset yapıyoruz, görev bittikten sonra da ‘Allah’a ısmarladık’ diyoruz.”

     

  • YEŞİLÇAM’IN USTA YÖNETMENİ YILMAZ ATADENİZ HAYATINI KAYBETTİ

    YEŞİLÇAM’IN USTA YÖNETMENİ YILMAZ ATADENİZ HAYATINI KAYBETTİ

    Türk sinemasına yıllarca emek veren, ünlü yönetmen Yılmaz Atadeniz 91 yaşında vefat etti.

    Yılmaz Güney’in ün kazandığı “Çirkin Kral” filmlerinin de yönetmeni olan Türk sinemasına sayısız eser bırakmış ödüllü yönetmen Yılmaz Atadeniz 91 yaşında hayatını kaybetti.

    Acı haberi sosyal medya hesabından duyuran oyuncu Zafer Algöz, “Yeşilçam’ın enteresan filmlere imza atan yönetmeni Yılmaz Atadeniz ağabeyimizi kaybettik. Allah rahmet eylesin’ mesajını paylaştı.

    Atadeniz sanat hayatı boyunca, Yılmaz Güney’in ün kazandığı “Çirkin Kral” filmlerinin de aralarında bulunduğu 100’den fazla filmin yönetmen koltuğunda otururken, 34 filmin de senaryosuna imzasını atmıştı.

    Sarıyer Eftal Hastanesi’nde 1 haftadır tedavi gören Yılmaz Atadeniz’in kızı Işık Atadeniz “Babama Covid teşhisi konuldu. Ciğerlerinde enfeksiyon oluşunca yoğun bakıma alındı. Bu sabah da kaybettik” dedi.

    Usta yönetmenin cenaze töreninin yarın yapılacağı, Aşiyan Mezarlığı’ndaki aile kabristanına defnedileceği öğrenildi.

    YILMAZ ATADENİZ KİMDİR?

    İstanbul’da 1932’de doğan Yılmaz Atadeniz, 60 yıldan fazla süredir Türk sinemasına bir fiil emek vermiş, yönetmenliğin yanı sıra senaristliğe ve yapımcılığa da soyunmuş duayen bir sinemacı.

    İlk ve orta öğrenimini Bebek ve Gazi Osman Paşa okullarında, lise eğitimini ise Kabataş Erkek Lisesi’nde tamamladı. 1951 yılında ağabeyi Orhan Atadeniz’in teşvik etmesiyle sinema dünyasına adım atan Atadeniz, kurgucu ve yönetmen yardımcılığı gibi pozisyonlarda çalıştı.

    Yeşilçam’ın emektar isimleri Faruk Kenç, Atıf Yılmaz, Nejat Saydam ve Sırrı Gültekin’le çalıştıktan sonra 1963’te ilk uzun metrajlı filmi “Yedi Kocalı Hürmüz”ü çekti. Sonrasında Türkiye’de henüz gerekli donanım ve teknoloji yokken Hollywood bilim kurgu ve Western yapımlarını, kendi yöntemlerince Yeşilçam’a uyarladı. 1963 yılından bu yana ürettiği 100’ün üzerinde eser bulunuyor.

    Yılmaz Atadeniz’in başlıca filmleri arasında “Çirkin Kral”, “Çare Sende Allahım”, “Talihsizler, Küskünüm”, “Afacan, Donanmanın Gülü”, “Cilalı İbo”, “Maceralar Kralı”, “Julverin İki Sene Mektep Tatili”, “7 Kocalı Hürmüz”, “Yılmayan Şeytan”, “Maskeli Beşler”, “Kafkas Kartalı”, “Kadıhan”, “Yemende Bir Avuç Türk”, “Kader Arkadaşım”, “Kanije Kalesi”, “Akıncılar”, “Sarı Necmiye” ve “Turhanoğlu Çal Hasan” bulunuyor.

  • BURSA KAYAPA MAHALLESİ SAKİNLERİ, BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNİN YAPMAK İSTEDİĞİ KATI ATIK TESİSİNE TEPKİ GÖSTERDİ: “ÇÖPLÜK YAPILIRSA GELECEĞİMİZ MAHVOLUR”

    ZEHRA DEĞİRMENCİ/SİBEL KAHRAMAN

    Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından Kayapa’da yapılmak istenen katı atık tesisine karşı çıkan bölge sakinleri, belediye önünde açıklama yaptı. Açıklamada, “Biz Kayapa’da çöplük istemiyoruz. Bu çöplük yapılırsa bizim geleceğimiz, çocuklarımız mahvolacaklar. Bizim bugünden adım atmamız lazım. İhale iptal olmuş. İnşallah süresiz bir iptal olur, yaşanır bir Nilüfer olur” denildi.

    Kayapa’da Çöplük İstemiyoruz Platformu, Bursa’da 2016 yılında projelendirilen ancak mahalle halkının mücadelesi sonucu vazgeçilen katı atık tesisinin yeniden yapılmak istenmesi nedeniyle Bursa Büyükşehir Belediyesi önünde basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasına CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş ve CHP’li belediye meclis üyeleri ve Nilüfer Kent Konseyi Başkanı Neslihan Binbaş da destek verdi.

    “BİRİNCİ SIRDA KAYAPA YER ALMIYOR”

    Platform adına açıklamada konuşan Bekir Gelenli şunları söyledi:

    “Biz bu projeyi sadece istememek için istemiyoruz. Bunun için nedenlerimiz var. Bunlarla ilgili birçok bilgilendirme toplantısı yaptık mahalle halkımızla beraber. Bilimsel heyetlerle görüşüldü, akademik odaların görüşleri alındı ve şu sonuçlar çıktı. 185 hektarlık bir alana yapılması planlanan Kayapa’daki çöplük, Uludağ Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nden oluşan bir heyet tarafından alınan raporlarda birinci sırada Kayapa-Kuruçeşme mevkii çıkmıyor. Birinci sırada Karacabey-Muratlı çıkıyor. Bununla ilgili iki tane yüksek lisans tezimiz var. 32 çoktan elemeli yöntem ve bilimsel veriler kurularak hazırlanan yüksek lisans tezlerinde de yine Karacabey-Muratlı mevkii çıkıyor.

    “OLUŞACAK SIZINTI KAYAPA GÖLETİ’Nİ ZEHİRLER”

    Bölgemiz yeraltı suyu ve yüzeysel sular açısından çok zengin bir bölge ve bölgenin zemini karstik kireç taşından oluşuyor. Şu an Büyükşehir Belediyesi’ndeki yetkililer bölgeyi 185 hektarlık bu geçirgen kayayı bir şekilde biz geçirimsiz hale getireceğiz diyorlar. Ancak 185 hektarlık alan, yaklaşık 300 futbol sahası büyüklüğünde bir alanı sülfatla dayanımlı geotekstil keçeyle izole etmek, yani o projenin kendi maliyetinden çok daha büyük bir maliyet. Yani bu imkansız, basit yöntemlerle yapılacak. Basit yöntemlerle yapıldığı takdirde de bölgede Uluabat fayı geçmektedir. Normal mebranlar atmosferik koşullardan çok hızlı etkilenmektedir. Oluşacak en ufak bir sızıntı bölgedeki yeraltı sularını, yüzey sularını, ileride içme suyu olarak kullanacağımız Kayapa Göleti’ni zehirleyecektir. Bunun geri dönüşü de olmayacaktır. Biliyorsunuz 6 Şubat’ta büyük bir deprem yaşadık. Şimdi bize diyorlar ki, ‘bunun Japonya’da, Avrupa’da örnekleri var’. Maalesef denetimsizliğin had safhada olduğu bir dönemden geçiyoruz. Bu projede her şeyi dört dörtlük yapsalar bile denetleyemeyecekler. Denetleyemediklerinde de en ufak hata yine önce Kayapa ve 30 Ağustos civar halkını, ardından Nilüfer’i ve genel anlamda tüm Bursa’yı etkileyecektir. Çöplükte oluşacak sızıntı suları, çöplükten kaynaklı çıkacak suların nasıl deşarj edeceğini hala açıklayamadılar. Bunlarla ilgili arıtma tesisi kurulacak vesaire gibi şeyler söyleniyor ancak çevre mühendisliğindeki ilk ders şudur.

    “İNEGÖL’DE DE BENZER BİR DURUM VAR”

    Çöplük, üst kota taşınmaz. Biz üst kota taşıdığımız için çöplüğü, o bölge mevcut yerleşim birimlerinden üst kotta olduğu için her türlü sızıntıya müsait ve çok ciddi anlamda olumsuz etkileri oluşacak bir projedir. Ayrıca koku sıfır olacak diyorlar. O bölgede rüzgar olmayacak diyorlar. Bizler bir drone çekimi yaptık. Drone çekiminde görüyorsunuz ki etrafında rüzgar enerji santralleriyle kurulu bir alan. Yani rüzgar verimliliği çok yüksek olan bir alandan bahsediyoruz. Kokunun olmayacağını iddia edenler için İnegöl’de açılan tesise de bizi sürekli davet ediyorlardı. İnegöllü muhtarlarımızı aradık. ‘Sizin yanınıza bir tesis yapıldı bununla alakalı herhangi koku problemi var mı, bize olmadığını iddia ediyorlar’ şeklinde. O bölgedeki üç muhtar da ‘nefes alamıyoruz’ diyorlar. ‘Bölgedeki domuz, köpek, kurt gibi hayvanların saldırılarına uğruyoruz’ diyorlar. Bunlardan vahimi muhtarlarımızın söylediği trafik kamyonlarından kaynaklı iki tane de can kaybı yaşanmış maalesef İnegöl bölgesinde. Aynısını o bölgede yalnız 30-40 hanelik bir halkı etkileyen kısıma yaptılar. Şu an Kayapa ve 30 Ağustos’un nüfusu on binleri aşmaktadır. Bu proje 35-40 belki de devam edecek bir projedir. Bu Nilüfer’in büyüme hızını da bunun içine katarsak çok ciddi anlamlarda vatandaşımızı etkileyecek olumsuz senaryolar vardır. Bölgedeki taş ocakları nedeniyle zaten son 2 yıldır yaklaşık 4-5 tane bizim mahallemizde de can kaybı yaşanmıştır. Şimdi binlerce çöp kamyonunun da aynı senaryoda geldiğini düşünürsek varın siz düşünün halinizi. 

    “ÇÖPLÜK YAPILIRSA GELECEĞİMİZ MAHVOLUR”

    Son olarak şunu söylüyorum. Evet çöplük Kayapa’da çöplük istemiyoruz ama biz Hamitler çöplüğünün de bir an önce kapatılmasını istiyoruz. Bu sebeple bu bölgedeki yapılacak olan projeye biz karşıyız ve bu süreç sürekli uzatılacaktır. Bu uzatma süresi Hamitler halkını da etkileyecektir. Bir an önce Sayın Ali Nur Aktaş’ı bizler aklın, bilimin ışığına davet ediyoruz. Doğru yer seçimiyle, doğru yerde projenin yapılmasını tavsiye ediyoruz.”

    30 Ağustos Mahallesi Muhtarı Halil Özçoban ise “Biz hiçbir siyasi partiye güdümlü değiliz. Biz burada bütün mahalle halkımızın istekleri için buradayız. Biz Kayapa’da çöplük istemiyoruz. Bu çöplük yapılırsa bizim geleceğimiz, çocuklarımız mahvolacaklar. Bizim bugünden adım atmamız lazım. İhale iptal olmuş. İnşallah süresiz bir iptal olur, yaşanır bir Nilüfer olur.”

    Kayapa Mahalle Muhtarı Ali İhsan Dengiz de “Çöplüğü kesinlikle yaptırmayacağız. Biz Kayapalıyız. Tüm muhtarlarımız burada. Hepimiz koşturuyoruz. İnşallah yaptırmayacağız” şeklinde konuştu.

    “ÇÖPLÜKTEN KAÇIP KAYAPA’YA GELDİM”

    Daha önce Hamitler Mahallesi’nde yaşadığını söyleyen ve civar halkını koku nedeniyle rahatsız eden Hamitler çöplüğünden kaçmak için Kayapa’ya taşındığını söyleyen mahalleli Emine Sınmaz şöyle konuştu:

    “Biz çöplüğün yapılmasına değil, yerinin doğru olmamasına tepki gösteriyoruz. Ben Hamitler’den geldim, çöplük kokusundan kaçtım. Ben buraya gelmek ve ev almak için iki tane ev sattım. Şimdi de buraya çöplük yapmak istiyorlar. Ben bu evi satarsam iki ev alamam. Kendim için değil, çocuklarımız ve torunlarımız için istemiyoruz. Nilüfer bölgesine çöplük istemiyoruz.”

    “ÇÖPLÜKLE BAŞ EDEMEYİZ”

    Kayapa Mahallesi’nde yaşayan Gülsen Kılınç ise şunları söyledi:

    “Bölge insanıyız, köylüyüz, doğduğumuzdan beri bu topraklardayız. Hep geri planda kalmış insanlarız. Köylüyüz hallederiz, yaparız ama çöplükle baş edemeyiz. Her şeyle baş ederiz ama çöplükle baş edemeyiz. Hasanağa’da, Kayapa’da bu çevrede asla çöplüğün yeri yok. Biz gelişen bir bölgeyiz, daha yeni yeni şehirleşiyoruz ama çöplüğün bizim bölgemizde işi yok. Hasanağa’yı, Kayapa’yı, Nilüfer’i hiçbir yeri çöp yapmayın.”

    “AKLA VE BİLİME UYGUN HAREKET EDİN”

    Kayapa halkının mücadelesine destek veren Nilüfer Kent Konseyi Genel Sekreter Emre Karagöz, şunları söyledi:

    “Burada artık başka söyleyecek sözümüz kalmadı çünkü daha bu halk, muhtarlar, kadınlar, siyasiler, yurttaşlar ne desin? Kaç bin kere aynı şeyi söylesin? Artık gözler görmedi, kulaklar duymadı dedik Büyükşehir’in kapısına geldik. Bu kadınları, muhtarları bu kez gördüler mi, sesimizi duydular mı acaba? Çok net bir talebimiz var; akademik odaların, bilim insanlarının görüşleri ve düşünceleri uygulansın. Başka hiçbir talebimiz yok. 2016’da Kayapa iptal edildi, 7 yıldır bir çalışmanın tohumları neden atılmadı? Neden ölüme, sıtmaya razı ediliyoruz? Kayapa uygun değildir raporları neden gün yüzüne çıkarılmıyor? Neden Uludağ Üniversitesi’nin adı kullanılıp raporu kullanılmıyor? Bizler yılmayacağız. Düşüncelerimizi, doğru bildiklerimizi savunmaya, demokratik hakkımızı kullanmaya devam edeceğiz. Bu çok fazla uzun da sürmeyecek. Bu mücadeleyi kazanacağız çünkü buradaki insanlar ne kadar kararlı olduğunu gösterdiler. Sabah 8.30’dan beri yollarda bu insanlar. Herkes şefinden, usta başından izin alıp geldiler. Bu mücadeleyi ve kararlılığı görsünler. Tek isteğimiz var, akla ve bilime uygun hareket etsinler.”

     

  • ESKİŞEHİR BÜYÜKŞEHİR’İN ÇALIŞMASIYLA ÖMRÜNÜ TAMAMLAYAN DEVRİLME TEHLİKESİ OLAN AĞAÇLAR KALDIRILIYOR

    ESKİŞEHİR BÜYÜKŞEHİR’İN ÇALIŞMASIYLA ÖMRÜNÜ TAMAMLAYAN DEVRİLME TEHLİKESİ OLAN AĞAÇLAR KALDIRILIYOR

    Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Park Bahçeleri Dairesi ekiplerinin araç ve yaya trafiğinin yoğun olduğu bölgelerde ömrünü tamamlamış ve devrilme riski taşıyan ağaçları kaldırma çalışmaları başladı. Ekiplerin devam eden çalışmasıyla biyolojik ömrünü tamamlamış ağaçların yarattığı tehlikenin önüne geçilirken kaldırılan ağaçların yerine renkli ve çiçekli süs kirazı ağaçları dikiliyor.

    Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı ekiplerinin yaptığı incelemede, Ahmet Kanatlı Caddesi cephesinde tretuvarda bulunan Akasya ve Dişbudak türü ağaçlar ile Mustafa Kemal Atatürk Caddesi cephesinde bulunan Akasya ve Sofora türü ağaçlar gövdelerinde çevresel etkilere bağlı olarak çürüme ve boşalmalar olduğu tespit edilmişti. Bu kapsamda 12-16 Aralık tarihleri arası 21.00-06.00 saatleri arasında yürütülen çalışmalar başladı.

    Araç ve yaya trafiğinin yoğun olduğu bölgede rüzgârlı ve yağışlı havalarda kırılma, devrilme gibi durumlara sebebiyet veren ve vatandaşların can ve mal güvenliğini tehlikeye atan, kurumaya yüz tutmuş ağaçların kesilip yerinden kaldırılma işlemleri sırasında çalışmanın gerekliliği de ortaya çıktı. Ağaçların yaşadığı içten çürüme nedeniyle ekiplerin kısa süreli müdahalesiyle yola devrilen ağaçlar kaldırılarak yerlerine bölgeyi renklendirecek çiçekli, kırmızı yapraklı süs kirazları dikiliyor. 16 Aralık’a kadar 21.00-06.00 arası devam edecek çalışmalar nedeniyle Ahmet Kanatlı Caddesi araç trafiğine kapatılırken, Atatürk Caddesi İstasyon bölgesinde ise araç trafiği kontrollü olarak sağlanmaya devam edecek.

  • TURGUTLU BELEDİYESİ BU HAFTAKİ RAKİPLERİNİ EVİNDE AĞIRLAYACAK

    TURGUTLU BELEDİYESİ BU HAFTAKİ RAKİPLERİNİ EVİNDE AĞIRLAYACAK

    Turgutlu Belediyespor kadın basketbol ve voleybol takımları bu haftaki rakiplerine karşı ev sahibi olma avantajı ile sahaya çıkıyor. Lidya Garden City Turgutlu Belediyesi Kadın Basketbol Takımı, 15 Aralık Cuma günü Aslan Yol Burhaniye Belediyespor ile karşı karşıya gelecek. Turgutlu Belediyesi Kadın Voleybol Takımı ise 17 Aralık Pazar günü Manisa derbisinde Akhisargücü’nü konuk edecek.

    Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi’nde (TKBL) mücadelesini sürdüren Lidya Garden City Turgutlu Belediyesi Kadın Basketbol Takımı, bu haftaki maçını kendi sahasında oynayacak. TKBL’de 14. hafta karşılaşmasına çıkacak olan Manisa temsilcisinin rakibi ligde 13. sırada bulunan Aslan Yol Burhaniye Belediyespor olacak. Başantrenör İstemihan Örücü yönetiminde maç öncesi hazırlıklarını sürdüren kırmızı siyahlılar, rakibini yenerek haftayı galibiyetle kapatmayı hedefliyor. Lidya Garden City Turgutlu Belediyespor – Aslan Yol Burhaniye Belediyespor mücadelesi 15 Aralık Cuma günü saat 18.15’te Yıldırım Beyazıt Spor Salonu’nda oynanacak.

    Turgutlu Belediyesi Kadın Voleybol Takımı, Türkiye Voleybol Federasyonu (TVF) Kadınlar 2. Ligi 13. hafta maçına ev sahibi olarak çıkıyor. Kırmızı siyahlıların bu haftaki rakibi Akhisargücü olacak. Turgutlu Belediyesi Kadın Voleybol Takımı, Manisa derbisine galibiyet parolasıyla çıkıyor. Mücadele, 17 Aralık Pazar günü saat 14.00’te Yıldırım Beyazıt Spor Salonu’nda oynanacak.

    MAÇLARA GİRİŞLER ÜCRETSİZ

    Turgutlu Belediyespor kadın basketbol ve voleybol takımlarının oynayacağı maçlara girişler ücretsiz olacak. Ayrıca karşılaşmaları izlemek isteyen taraftarlar için Yıldırım Beyazıt Spor Salonu’na ücretsiz seferler düzenlenecek. Lidya Garden City Turgutlu Belediyespor – Aslan Yol Burhaniye Belediyespor karşılaşması öncesi saat 17.45’te, Turgutlu Belediyesi Kadın Voleybol Takımı – Akhisargücü maçı öncesi ise saat 13.30’da Turgutlu Belediyesi Hizmet Binası önünden ücretsiz seferler yapılacak.

    Ev sahibi olmanın avantajını kullanmak istediklerini belirten Turgutlu Belediyespor Başkanı ve Belediye Başkan Yardımcısı Fırat Honaz, “Kadın basketbol ve voleybol takımlarımız bu haftaki maçlarında ev sahibi olarak sahaya çıkacak. Taraftarlarımızın da desteğiyle ev sahibi olmanın avantajını kullanarak bu haftayı kayıpsız geçmek istiyoruz. Takımlarımıza zorlu mücadelelerinde başarılar diliyor, tüm hemşehrilerimizi Turgutlu’muzu gururla temsil eden takımlarımıza destek olmaya davet ediyorum” şeklinde konuştu.

  • GERMENCİK BELEDİYESPOR KADIN VOLEYBOL TAKIMI İLK GALİBİYETİNİ ALDI

    GERMENCİK BELEDİYESPOR KADIN VOLEYBOL TAKIMI İLK GALİBİYETİNİ ALDI

    Germencik Belediyespor Voleybol Takımı, çıktığı ilk resmi maçta ilk galibiyetini aldı. Belediye Başkanı Fuat Öndeş, takım oyuncularını tebrik ederek başarı diledi.

    Germencik Belediyesi’nce mayıs ayında kurulan Germencikli kızlardan oluşan Voleybol Takımı, ilçedeki 80. Yıl Spor Salonunda ilk müsabakasına çıktı. Karşılaştığı Ata Spor takımını 3-0 yenen Germencik Belediyespor Voleybol Takımı ilk galibiyetini aldı. Genç sporcuları tebrik ederek başarı dileyen Belediye Başkanı Fuat Öndeş, şunları kaydetti:

    “Gençlerimizi spora teşvik etmek, bedensel ve zihinsel gelişimlerine katkıda bulunmak için kurduğumuz voleybol takımımız ‘Midi Kız’ kategorisindeki ilk galibiyetini alarak bizlere büyük bir gurur yaşattı. Germencik Belediyespor Voleybol Takımımızı Ata Spor karşısında aldıkları 3-0’lık galibiyet için tebrik ediyor, genç sporcularımızı yürekten kutluyorum. Başarınız daim, yolunuz açık olsun.”

     

  • TBMM BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ… ÖZGÜR CEYLAN: “İKTİDAR MİLLÎ SAVUNMA PROJELERİNİ PARTİ İÇİ MESELESİ GİBİ GÖRMEKTEN, HAKLI ELEŞTİLERİ BİLE VATAN HAİNLİĞİYLE SUÇLAMAKTAN VAZGEÇMELİDİR”

    CHP Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan, TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşmelerinde; “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin personel gücü nitelikli personelle en üst düzeyde tutulmalı, modern harp silah araç ve gereçleriyle donatılmalı ve ordu siyasetin dışında tutulmalıdır. Hâl böyleyken siyasal iktidarın savunma sanayisi yatırımlarının kendi iktidarlarıyla başladığı izlenimini vermesi abesle iştigaldir. Savunma sanayisi projeleri bir günde doğmamıştır. İktidar millî savunma projelerini parti içi meselesi gibi görmekten, haklı eleştirileri bile vatan hainliğiyle suçlamaktan vazgeçmelidir. Savunma sanayimiz siyaset üstü görülmeli, firma seçiminde ‘damat olma’ kriteri yerine, rekabet tesis edilerek yeni projelerle daha ileri taşınmalıdır” dedi.

    TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile Sayıştay raporlarının görüşmeleri devam ediyor. Genel Kurul’da bugün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçeleri görüşülüyor. Milli Savunma Bakanlığı Bakanlığı bütçesi üzerine söz alan CHP Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan, şunları dile getirdi:

    “Devleti yönetenlerin kuruluş felsefesine bağlı olmayı bırakın devletin geleneğiyle derdi olduğunda yönetim krizinin çıkması kaçınılmazdır. Ne yazık ki mızrak artık çuvala sığmamaktadır. 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi sonrası Cumhuriyet’in tahrip edilmesi için demokrasimiz ve devletin ideolojik aygıtları kullanılmıştır. 16 Nisan mühürsüz referandumuyla Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal ve kurumsal birikimi parçalanmış, Yargıtay 3. Dairesi’nin Anayasa ve yüce Meclisimizi yok sayan kararıyla da tarihsel bir kırılmayla karşı karşıya kalınmıştır. Bu tahribatın savunma politikalarımıza yansımasının zararları ise hayal bile edilemez. AKP-FETÖ prodüksiyonunun vizyona koyduğu kumpas davalarıyla yüzlerce general, amiral, subay ve astsubay tasfiye edilmiştir. Ergenekon ve Balyoz sürecinde TSK’nın insan gücü, bilgi birikimi ve tecrübesi âdeta sıfırlanmış, bir savaşta dahi kaybedemeyeceği birikim ve deneyimi o süreçte yok edilmiş ve millî güvenliğimizi tehlikeye atılmıştır.

    “DIŞ POLİTİKAMIZDAKİ SAVRULMALAR, TUTARSIZ HAMLELER ULUSLARARASI ARENADAKİ GÜVENİLİRLİK VE CAYDIRICILIĞIMIZI, SİYASİ GÜCÜMÜZÜ SEKTEYE UĞRATMIŞTIR”

    AKP dönemi nas eksenli ekonomi politikaları, ekonomik krizi derinleştirmiş; dış politikamızdaki savrulmalar, tutarsız hamleler uluslararası arenadaki güvenilirlik ve caydırıcılığımızı, siyasi gücümüzü sekteye uğratmıştır. Örneğin, diplomatik üslupla bağdaşmayan ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ naralarıyla sahte kabadayılık gösterileri yaparsanız gün gelir ‘Ben onu terör örgütlerine söylemiştim’ diye kıvırırsınız. 4 Ekim’de Dışişleri Bakanı Irak ve Suriye’de PKK/YPG’ye ait bütün tesislerin meşru hedefimiz olduğunu belirterek üçüncü tarafların buralardan uzak durmasını tavsiye eden bir açıklama yapmıştı, aynı gün Millî Savunma Bakanı da Dışişleri Bakanı’nın açıklamasını üçüncü taraflar ifadesini sansürleyerek tekrarlamıştı. Bu açıklamaların üzerinden yirmi dört saat geçmeden Türkiye Cumhuriyeti’ne ait SİHA, terörle mücadele faaliyeti esnasında ABD F-16’sıyla vuruldu. Önce inkâr ettiniz, Pentagon ‘Düşürdük’ dedikten sonra kabul ettiniz. İnsansız hava aracımızın düşürülmesi ile insanlı bir savaş uçağımızın düşürülmesi arasında egemenlik haklarımızın ihlali bakımından hiçbir fark yoktur. Bu vahim durumla alakalı ne tepki verdiniz? NATO nezdinde bu konuyu gündeme getirdiniz mi? Bu durum bizim açımızdan kabul edilemez. Suriye’de Rusya ve ABD’nin Türkiye’ye tehdit oluşturan PKK/YPG gibi terör örgütlerini desteklemeleri diplomatik girişimler ve caydırıcı hamlelerle önlenmeli, Suriye’nin toprak bütünlüğü savunulmalıdır.

    “İKTİDAR MİLLÎ SAVUNMA PROJELERİRİ PARTİ İÇİ MESELESİ GİBİ GÖRMEKTEN, HAKLI ELEŞTİLERİ BİLE VATAN HAİNLİĞİYLE SUÇLAMAKTAN VAZGEÇMELİDİR

    Savunma, istihbarat ve dış politika karar alma ve uygulama süreçleri açısından karşılıklı etkileşim içerisinde olan disiplinlerdir ve savunma her türlü siyasi rekabetin üstünde iç siyasete malzeme edilmeden rant kapısı olarak görülmemesi gereken bir alandır. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin personel gücü nitelikli personelle en üst düzeyde tutulmalı, modern harp silah araç ve gereçleriyle donatılmalı ve ordu siyasetin dışında tutulmalıdır. Hâl böyleyken siyasal iktidarın savunma sanayisi yatırımlarının kendi iktidarlarıyla başladığı izlenimini vermesi abesle iştigaldir. Savunma sanayisi projeleri bir günde doğmamıştır. İktidar millî savunma projelerini parti içi meselesi gibi görmekten, haklı eleştirileri bile vatan hainliğiyle suçlamaktan vazgeçmelidir. Savunma sanayimiz siyaset üstü görülmeli, firma seçiminde ‘damat olma’ kriteri yerine, rekabet tesis edilerek yeni projelerle daha ileri taşınmalıdır.

    “İKTİDAR, MİLLÎ TANK PROJEMİZ ALTAY GİBİ ÇOK ÖNEMLİ KONULARDA BAŞARISIZ OLMUŞTUR”

    AKP’nin tek adam rejiminin savunma sanayisine, askerî fabrikalara, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni Güçlendirme Vakfı’na ve OYAK’a olan ilgisi, kamuoyuna sunulduğu gibi, sadece ‘güçlü Türkiye güçlü ordu’ hedefinden değil, yüksek rant içermesinden de kaynaklanmaktadır. Bunun somut örneklerinden biri de Tank Palet Fabrikamızdır. İktidar, millî tank projemiz ALTAY gibi çok önemli konularda başarısız olmuştur. AKP hükûmetleri hava kuvvetlerimizi çağın gerektirdiği modern uçaklarıyla teçhiz etmekte gösterdiği başarısızlığı, kara kuvvetlerimize modern tanklar kazandırmakta da göstermektedir. AKP 1990’larda gündeme gelen, projesi 2000’lerde başlayan, millî gururumuz TCG ANADOLU gemisini, kendisinden öncekileri hiçe sayarak sahiplenmiştir. Geminin neden yirmi üç yılda hizmete girebildiğini sorgulatmayan AKP’nin, iktidara geldiği dönemde Hava Kuvvetlerimizin envanterinde F-4, F-5 ve F-16’lardan oluşan 430’dan fazla muharip uçak varken şimdi bu sayı 270 civarındadır ve birçoğu uçuş saati bakımından ekonomik ömürlerinin sonundadır.

    “PERSONEL TEMİNİNDE TSK BAŞTA OLMAK ÜZERE TÜM KAMUDA TARİKAT-CEMAAT EKSENLİ ANLAYIŞ TERK EDİLMELİDİR

    Personel temininde TSK başta olmak üzere tüm kamuda Atatürkçülük temel değer olarak kabul edilmeli, tarikat-cemaat eksenli anlayış terk edilmelidir. Kamuda mülakatı kaldırma sözü veren Hükûmeti, kuvvetlerin temin merkezi komutanlıklarınca oluşturulan mülakat komisyonlarından da elini çekmeye davet ediyoruz. Tecrübeli teknik personelimizin yurt dışına gidişini engellemek için gerekli tedbirler ivedilikle alınmalı, beyin göçünün önüne geçilerek tersine göçün önü açılmalıdır. Türk ordusunun dünyaya örnek olan, harekât tecrübesine sahip güçlü askerî sağlık sistemini neden kaldırdınız? Yürüyen sistemi FETÖ’den arındırıp devam etmek varken neden yok ettiniz, doğrusu anlaşılır gibi değil.

    “SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK HİÇBİR DÜZENLEMEYİ İÇERMEYEN BU BÜTÇEYE RET OYU VERECEĞİZ”

    Türk Silahlı Kuvvetleri personeline özlük hakları konusunda da bütüncül yaklaşan bir perspektifi ortaya koymak zorundayız. Emekli binbaşıların emekli maaş oranı hiçbir asker ve sivil emekli memurda görülmeyen yüzde 41 oranına düşürülmüştür. Astsubaylara makam, görev tazminatı sözü verilmiş, yerine getirilmemiştir. 55 yaş üzeri çalışan, emekli olan astsubaylara da kadrosuzluk tazminatı verilmedir. Terörle mücadelede en fazla şehit veren uzman çavuş camiasının kadro istekleri yerine getirilmelidir. Astlık, üstlük münasebetleri düzenlenmeli, TSK Sağlık Yeteneği Yönetmeliği’nde adilane değişiklikler yapılmalıdır. Vatan savunmasında uzman çavuşlarımız kadar şehit verdiğimiz sözleşmeli erlerimizin çalışma koşulları iyileştirilmelidir. Bu sorunların çözümüne yönelik hiçbir düzenlemeyi içermeyen bu bütçeye ret oyu vereceğimizi beyan ediyorum.”

     

  • KAZIM KURT ESKİŞEHİR ESNAF VE SANATKÂRLAR ODALARI BİRLİĞİ’Nİ ZİYARET ETTİ

    KAZIM KURT ESKİŞEHİR ESNAF VE SANATKÂRLAR ODALARI BİRLİĞİ’Nİ ZİYARET ETTİ

    Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Eskişehir Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği’ni ziyaret etti. Burada Birlik Başkanı Ekrem Birsen ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile bir araya gelen Başkan Kurt, oda başkanları ile Eskişehir esnafının sorunları, Eskişehirspor ve 31 Mart’ta yapılacak olan seçimlere kadar birçok konuda sohbet etti. 

    Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Eskişehir’de yer alan sendika ve meslek odalarını ziyaret ederek başkan ve yönetim kurulu üyeleri ile bir araya geliyor. Başkan Kurt son olarak, Eskişehir Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği’ni  ziyaret etti. Başkan Kurt’u, Esnaf Odaları Birliği Başkanı Ekrem Birsen ve Yönetim Kurulu Üyeleri Mehmet Çiçek, Gazi Çelik, İsmail Hakkı Ördek, Abdullah Yüceer, Kadir Ağır ve Eskişehir Ayakkabıcılar Odası Başkanı Akın Yüksel karşıladı. 

    ODUNPAZARI’NDA AVM AÇILMAMASI, ESNAF VE SANATKÂRLARIN İŞİNİ KOLAYLAŞTIRDI

    Samimi bir ortamda gerçekleşen ziyaret sırasında Başkan Kurt, Ekrem Birsen, yönetim kurulu üyeleri ve Yüksel; Eskişehir esnafının sorunları, Eskişehirspor ve 31 Mart’ta yapılacak olan seçimlere kadar birçok konuda sohbet etti. Başkan Kurt’a ziyareti için teşekkür eden Ekrem Birsen, Başkan Kurt’a Odunpazarı Belediyesi aday adaylığının hayırlı uğurlu olmasını diledi. “Eskişehir hepimizin. Belediyelerin ve sivil toplum kuruluşlarının görevleri Eskişehir’de yaşayanların işini kolaylaştırmak. Sivil toplum kuruluşları ve belediyeler iş birliği içerisinde bu güne kadar Eskişehir halkına en iyi şekilde hizmet etmeye çalıştı. Bundan sonra da devam edecek” diyen Birsen, esnaf ve sanatkârların Eskişehir’in mihenk taşı olduğunu söyledi. Esnaf ve sanatkârları korumanın, onları ticari olarak yukarı taşımanın belediyelerin de görevi olduğunu vurgulayan Birsen, “Odunpazarı Bölgesinde daha önce alınan kararın, devamını sağladığı için esnaf ve sanatkarlar adına Kazım Kurt’a teşekkür ediyorum. Odunpazarı Bölgemizde esnaf ve sanatkârı zorlayacak bir AVM’nin açılmaması, esnaf ve sanatkarların işini kolaylaştırdı” dedi. 

    “ODUNPAZARI BİRLİKTE GÜZEL

    ”Birsen, Yönetim Kurulu Üyeleri; Çiçek, Çelik, Ördek, Yüceer, Ağır ile Yüksel’e ev sahipliği için teşekkür eden Başkan Kurt, “Eskiesnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Ekrem Birsen ve yönetim kurulu üyelerine sıcak ev sahipliği için teşekkür ederim. Eskişehir’de bulunan diğer sivil toplum kuruluşlarıyla olduğu gibi, Eskiesnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği ile de iş birliği yapmak istiyoruz. Biz Odunpazarı’nı hemşehrilerimiz ile birlikte yönetiyoruz. Bu katılımcı yönetim anlayışının gelişmesini, büyümesini istiyoruz. Odunpazarı, Eskişehir birlikte güzel ” dedi.