Blog

  • ATIL DURUMDAKİ TIR DOSESİ, ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ TARAFINDAN ‘GEZİCİ AFET KOORDİNASYON MERKEZİ’NE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ

    ATIL DURUMDAKİ TIR DOSESİ, ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ TARAFINDAN ‘GEZİCİ AFET KOORDİNASYON MERKEZİ’NE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ

    Ankara Büyükşehir Belediyesi afet bölgelerinde daha etkin ve hızlı müdahale için atıl durumda olan TIR dorsesini ‘Gezici Afet Koordinasyon Merkezi’ne dönüştürdü.

    Ankara Büyükşehir Belediyesi afet bölgelerinde daha etkin ve hızlı müdahale için atıl durumda olan TIR dorsesini ‘Gezici Afet Koordinasyon Merkezi’ne dönüştürdü. Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı’nın kendi atölyesinde 60 günde tamamladığı ‘Gezici Afet Koordinasyon Merkezi’ İtfaiye Daire Başkanlığı ile Afet İşleri Daire Başkanlığı bünyesinde hizmet verecek. 

     

  • İBRAHİM ÖZKAN VE BEŞ MECLİS ÜYESİ İYİ PARTİ’DEN İSTİFA ETTİ: “BİZE BAŞKA SEÇENEK KALMADI”

    İBRAHİM ÖZKAN VE BEŞ MECLİS ÜYESİ İYİ PARTİ’DEN İSTİFA ETTİ: “BİZE BAŞKA SEÇENEK KALMADI”

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) İYİ Parti Grup Başkanvekili İbrahim Özkan ve beş meclis üyesi üye partilerinden istifa etti. Özkan, “Bir yıl öncesine kadar cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdiğimiz kişiler için bugün ‘belediyeleri yönetemezler’ demek, ilkeli siyasete yakışmamakta, millete güven vermemektedir. Bize istifa etmekten başka bir yol bırakmayan bu süreci noktaladığımızı ve İBB Meclisinde yolumuza bundan sonra bağımsız olarak devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz” dedi.

    İYİ Parti’nin yerel seçimlere kendi adaylarıyla katılma kararının ardından başlayan istifa dalgası sürüyor. Partideki istifalar bugün İBB meclis grubuna da yansıdı. Grup Başkanı İbrahim Özkan ile birlikte meclis üyeleri Bora Kılıç, Oğuz Sarul, Sinan Gümüş, Uluer Kaya, ve Yakup Fındık da partiden istifa etti. Yapılan açıklamada, altı isimin ‘bağımsız’ olarak yollarına devam edeceği vurgulandı. 

    “İLKELİ SİYASETE YAKIŞMAMAKTA, MİLLETE GÜVEN VERMEMEKTEDİR”

    Sosyal medya hesabı X’ten açıklama yayınlayan Özkan, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nu aday olarak göstermek istediklerini hatırlattı, “Bir yıl öncesine kadar cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdiğimiz kişiler için bugün ‘belediyeleri yönetemezler’ demek, ilkeli siyasete yakışmamakta, millete güven vermemektedir” dedi.

    İstifa haberini sosyal medya hesabından duyuran Özkan paylaşımı şöyle:

    “Kamuoyunun Dikkatine; 4 Aralık 2023 tarihinde toplanan İYİ Parti Genel İdare Kurulu, 2024 yerel seçimlerine kendi adaylarıyla girme kararı aldı. ‘Hür ve müstakil’ kararına gerekçe olarak da bir üçüncü seçeneğe ihtiyaç olması gösterildi.
     
    Biz bu karara saygı duymakla beraber, İstanbul ve Ankara’da işbirliğinin devam etmesi yönünde görüş bildirdik. Çünkü 2019 yılı yerel seçimlerinde, 25 yılın üzerine İstanbul ve Ankara alınmıştı. Bu hem muhalefet için hem de oy veren halkımız için önemli bir motivasyon olmuştu. İlkeli siyaset, özü sözü bir, olmayı samimi ve açık fikirli olmayı gerektirir. Söylem ve eylemleriniz güven vermiyorsa orada ilkeli siyasetten bahsedemeyiz. 1 yıl öncesine kadar Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdiğimiz kişiler için bugün “belediyeleri yönetemezler” demek, ilkeli siyasete yakışmamakta, millete güven vermemektedir. Biz daima ülkemizin ve milletimizin menfaatlerinin yanında olduk. Ülkemizi tek adama mahkum etmek isteyen sistemin karşısında durduk. Demokrasinin sağlıklı işlemediği, sosyal medya paylaşımlarının bile topluca yapılmaya itildiği bir yerde durmak, kayıpları anayasa değişikliğine kadar gidebilecek bu sürece daha fazla katkı sunmak istemiyoruz. Ülkemiz menfaatleri için, Türkiye’nin kalbi İstanbulumuz için ortak bir karar imza atıyor, ‘hür ve müstakil’ olarak İYİ Parti’den istifa ediyoruz. Bize istifa etmekten başka bir yol bırakmayan bu süreci noktaladığımızı ve İBB Meclisinde yolumuza bundan sonra bağımsız olarak devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz. Bora Kılıç, İbrahim Özkan,Oğuz Sarul, Sinan Gümüş, Uluer Kaya, Yakup Fındık”

     

  • YARBAY ALİ TATAR VEFATININ 14. YIL DÖNÜMÜNDE MEZARI BAŞINDA ANILDI… VELİ AĞBABA: “ALİ TATAR, TARİHİMİZİN EN KARANLIK DÖNEMİNE BİR IŞIK YAKMAYA ÇALIŞTI. KENDİ CANIYLA YAKMAYA ÇALIŞTIĞI IŞIK, BÜTÜN TÜRKİYE’Yİ AYDINLATTI”

    HABER: GÜLARA SUBAŞI / KAMERA: DURSUN ALKAYA

    FETÖ’nün kumpas soruşturması kapsamında hakkında ikinci kez tutuklama kararı çıkarılması üzerine yaşamına son veren Yarbay Ali Tatar, ölümünün 14’üncü yıl dönümünde mezarı başında anıldı. CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, “Herkesin o düzene boyun eğdiği dönemde o gün cezaevindeki askerlerimiz boyunlarını eğmediler, dimdik durdular ve dimdik çıktılar. Ali Tatar o karanlığı, o büyük karanlığı bizim tarihimizin belki en karanlık dönemine, en karanlık günlerde aslında bir ışık yakmaya çalıştı. Onun kendi canıyla yakmaya çalıştığı ışık, daha sonra bütün Türkiye’yi aydınlattı. O gün tavsiye edilen Atatürkçü subayların yerine maalesef iktidar ve FETÖ ortaklığıyla getirilen generaller Meclis’i bombaladılar, Boğaz Köprüsü’ndeki masum insanlarımızı katlettiler. Bu karanlık dönem mutlaka aydınlatılmalı. Kimler ortaklık yaptı? Kimler bu kumpasları kurdu? Kimler bu insanların canını aldı? Açığa çıkması lazım” dedi.

    FETÖ’nün kumpas soruşturması kapsamında, 5 Aralık 2009’da tutuklanan ve 10 gün sonra tahliye edilen Yarbay Ali Tatar hakkında 3 gün sonra yeniden tutuklama kararı çıkarılmıştı. Bunun üzerine Tatar, bir veda mektubu kaleme aldıktan sonra yaşamına son vermişti.

    Ali Tatar, bugün, ölümünün 14’üncü yıl dönümünde, ailesi ve sevenleri tarafından Ankara Karşıyaka’daki mezarı başında anıldı. Anma törenine, CHP’den bir heyet de katıldı. Heyette CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve PM üyesi Hüseyin Can Güner yer aldı. Törende konuşan Ağbaba, şunları söyledi:

    “MAHKEME KARARLARIYLA BİR ÜLKENİN SİLAHLI KUVVETLERİ YOK EDİLMEK İSTENDİ”

    “Öncelikle tekrar başımız sağ olsun. Genel Başkanımız Özgür Özel’in bugün Manisa’da bir programı vardı, o nedenle aranızda değil. Geçtiğimiz yıl birlikte buradaydı. Onun hem baş sağlığı hem dayanışma dileklerini iletmek istiyorum. Biliyorsunuz, Sayın Özgür Özel ile birlikte bir cezaevi komisyonu var CHP’nin. O dönem biz de karınca kararınca bu kumpasları kuranlara karşı askerlerimizin, hocalarımızın yanında olmaya çalıştık. O gün hangi noktada duruyorsak, bugün de aynı noktada durduğumuzu belirtmek isterim. Hiç kuşkusuz, Türkiye tarihinin en karanlık dönemlerinden birini hep beraber yaşadık. Çeşitli davalarla Balyoz’la, Ergenekon’la, askeri casusluk davalarıyla düşmanın yapmadığını, mahkeme kararlarıyla bir ülkenin silahlı kuvvetleri yok edilmek istendi. Bir ölçüde başarılı olundu. Maalesef başarılı olundu. O gün koca koca hocalar, koca koca yazarı, çizeri maalesef kumpası göremezken hem burada bulunan birçok dostumuz, komutanlarımız kendi makamlarını terk etti kimisi, istifa etti; kimisi cezaevinde. Bunu övünerek söylemek isterim: Birçok cezaevine gittik, Hadımköy’e gittik, Hasdal’a gittik, Silivri’ye gittik, Şirinyer’e gittik. Ben bir tane boynu bükük bir asker görmedim, boynu bükük bir komutan görmedim. Öncelikle onlara da buradan bu duygularımı, selamlarımı, saygılarımı iletmek istiyorum.

    “ALİ TATAR, TARİHİMİZİN EN KARANLIK DÖNEMİNE BİR IŞIK YAKMAYA ÇALIŞTI. KENDİ CANIYLA YAKMAYA ÇALIŞTIĞI IŞIK, BÜTÜN TÜRKİYE’Yİ AYDINLATTI”

    Hakikaten insanlar çok önemli görevlerden; kimisi Genelkurmay Başkanlığı’ndan, kimisi kuvvet komutanlıklarından, kimisi çok önemli görevlerden gelmişler. Cezaevinde yatıyorlar. Ama o gün Türkiye’nin rüzgarında, Türkiye’nin havasında herkesin suçladığı, herkesin o düzene boyun eğdiği dönemde o gün cezaevindeki askerlerimiz boyunlarını eğmediler, dimdik durdular ve dimdik çıktılar. Ali Tatar o karanlığı, o büyük karanlığı bizim tarihimizin belki en karanlık dönemine, en karanlık günlerde aslında bir ışık yakmaya çalıştı. Onun kendi canıyla yakmaya çalıştığı ışık, daha sonra bütün Türkiye’yi aydınlattı. Biraz önce Ahmet Ağabey de söyledi: O 2009’da, 2010’da, 2011’de yapılan uygulamalar, 15 Temmuz’un da yolunu açtı. O gün tavsiye edilen Atatürkçü subayların yerine maalesef iktidar ve FETÖ ortaklığıyla getirilen generaller Meclis’i bombaladılar, Boğaz Köprüsü’ndeki masum insanlarımızı katlettiler. Bu karanlık dönem mutlaka aydınlatılmalı. Hala aydınlatılabilmiş değil. Kimler ortaklık yaptı? Kimler bu kumpasları kurdu? Kimler bu insanların canını aldı? Açığa çıkması lazım. Kimi arkadaşımız evladını kaybetti bu davalar sürecinde, kimi kendi hayatlarını kaybetti. Onu söylemek lazım ve unutmamak lazım.

    “BU ADALET MÜCADELESİNİ HEP BERABER SÜRDÜRECEĞİMİZ SÖZÜNÜ VERMEK İSTİYORUM”

    Türkiye’de maalesef zaman zaman acılarımızı ayrıştırıyoruz. Acılarımızı ayrıştırma değil, birleştirme dönemi. Acıyı hep beraber yaşama dönemi. O nedenle biricik evladını, ciğerparesini kaybeden sevgili Nihal Olçok’un burada olması çok kıymetli, önemli. Onu da tekrar başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Umarım bu dönemler aydınlığa çıkar. Hem Ali Tatar’ın hem Balyoz’da, Ergenekon’da, askeri casuslukta haksızca suçlanan, mesleklerinden edilen insanların hakları da bir gün verilir. Bu adalet mücadelesini hep beraber sürdüreceğimiz sözünü de vermek istiyorum.”

    “BİZ BUGÜNE GELMEYİ ENGELLEYEBİLİRDİK. FERYAT ETTİK BİZ O SALONLARDAN, SESİMİZİ DUYURAMADIK. GEREKTİĞİ GİBİ, GEREKTİĞİ YERLERE DUYURAMADIK”

    Anma törenine İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Selcan Taşçı Hamışoğlu da katıldı. Hamışoğlu, şunları söyledi:

    “Ben bu davalar sürecinde gazeteciydim. Gazeteci olarak o davaların birçoğunu takip ettim. Hem ailelerin, hem oradaki hukuksuzlukları, adaletsizlikleri duyuran kalemlerden bir tanesi olmaya çalıştım. Bu anlamda bir vicdani rahatlık içindeyim ama bunun hiçbir anlamı yok. Ben o gün gazeteci olarak ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir genç olarak geleceğimin nasıl karardığını da izledim. Şimdi bir anne olarak çocuğumun nasıl bir karanlığa doğduğunu da gerçekten acıyla tecrübe ediyorum. Biz bugüne gelmeyi engelleyebilirdik. Ben o gün bir gazeteci olarak siyasetin ne olup bittiğinin nasıl bu kadar farkına varamadığını anlamakta çok güçlük çektim. Feryat ettik biz o salonlardan, Müyesser abla şahididir. Sesimizi duyuramadık. Gerektiği gibi, gerektiği yerlere duyuramadık. Dolayısıyla ibret alınmasaydı tekerrür eder miydi tarih şerhine ben çok inanırım. İbret almamız gerektiğini ve ben genç bir siyasetçi olarak kendi adıma ibret aldığımı ve o gün eleştirdiklerime benzemeyeceğimi söyleyebilirim. Siyasi alanda da o gün verdiğim mücadeleyi devam ettireceğimin sözünü verebilirim.

    “MÜCADELE ETMEMİZ GEREKENİN İSİMLER, ÜNVANLAR DEĞİL; YÖNTEMLER, METOTLAR, HEDEFLER, GAYELER OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”

    Gökçen’e bu ülke çok şey borçlu. Murat Albay’ın çocuklarına, Duru’ya, Batu’ya çok şey borçlu. Yüzlerce insanın, yüzlerce anneye, babaya, yüzlerce evlada çok şey borçlu. Bugün itibarıyla o borçları ne olursa olsun, yani adaleti geç de olsa tecelli ettirebilsek bile hukuki anlamda ödeyebilmiş olma ihtimaliniz yok. Ama yeni borçlar yaratmama şansına sahibiz. FETÖ bitmiş olabilir, bitmiş varsayıyor olabiliriz. Ama FETÖ’cülük devam ettiği sürece, bu ülke bu acıları tekrar tekrar yaşayacaktır. Maalesef böyle bir geleneği var bu ülkenin. Bazı acılar, bazı travmalar 10-20 yılda bir tekrarlanıyor. Dolayısıyla mücadele etmemiz gerekenin isimler, ünvanlar değil; yöntemler, metotlar, hedefler, gayeler olduğunu düşünüyorum. Ve hepinizin de bu mücadeleyi vermekten geri durmayacağına zaten inanıyorum. Ayaklarınıza sağlık burada olduğunuz için. İnşallah her geçen yıl bu kalabalık daha da artar. Bu kalabalığın yansıttığı insanların sayısı artar, bir şuura dönüşür.”

     

  • TBMM’DE BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ… MEHMET KAHRAMAN: “ALLAH AŞKINA NEDİR BU 12 YILLIK ZORUNLU EĞİTİM? ZORUNLU EĞİTİM SÜRESİ AZALTILMALIDIR”

    Saadet Partisi Samsun Milletvekili Mehmet Karaman, TBMM Genel Kurulu’nda; zorunlu eğitim süresini eleştirdi. Karaman, “Allah aşkına nedir bu 12 yıllık zorunlu eğitim? Gençler yalnızca temel eğitim mi almak zorunda. Bir genç mesleki anlamda kendini geliştirmek isteyemez mi, bu sayede topluma katkı sağlayamaz mı? Neyi dayatıyorsunuz ve genç dimağları hapsediyorsunuz. Üniversite sınavına girene kadar 12 yıl zorunlu eğitimle vakit kaybetmeleri yetmiyormuş gibi birçok yetenekli ve topluma katkı sağlayacak gençler üniversite eğitimini tamamlasa da hayata sıfır noktasında başlamaktadır. Ülkemizin ikinci kademe eleman ihtiyacı ortadayken mesleki eğitim niçin güçlendirilmiyor? Erken yaşta meslek sahibi olmak isteyen gençlerin önü açılmalı ve zorunlu eğitim süresi azaltılmalıdır” dedi.

    TBMM Genel Kurulu’nda bugün Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçeleri görüşülüyor. Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi üzerine söz alan Saadet Partisi Samsun Milletvekili Mehmet Karaman şunları söyledi:

    “Zorunlu eğitim ve mesleki eğitime gereken önemin verilmemesi. Allah aşkına nedir bu 12 yıllık zorunlu eğitim. Gençler yalnızca temel eğitim mi almak zorunda. Bir genç mesleki anlamda kendini geliştirmek isteyemez mi, bu sayede topluma katkı sağlayamaz mı? Neyi dayatıyorsunuz ve genç dimağları hapsediyorsunuz. Ülkemizin ikinci kademe eleman ihtiyacı ortadayken mesleki eğitim niçin güçlendirilmiyor. Erken yaşta meslek sahibi olmak isteyen gençlerin önü açılmalı ve zorunlu eğitim süresi azaltılmalıdır. Bu durum psikolojik, ekonomik ve ülkemiz, birçok alanda kalkındıracak bir adım olacaktır.

    “12 YIL ZORUNLU EĞİTİMLE VAKİT KAYBETMELERİ YETMİYORMUŞ GİBİ…”

    Sanayilerimizde bu kadar istihdam açığı bilinmekteyken neden hedef oranı düşük tutulmakta. Artırılması için neden bir çalışma öngörülmemektedir? Artık ‘Üniversite okumaya mecbursun’ algısı ortadan kaldırılmalıdır. Çünkü bir kesim gencimiz üniversite sınavından ve üniversite diplomasından beklediğini alamadığı için maalesef hayattan kopmaktadır. Üniversite sınavına girene kadar 12 yıl zorunlu eğitimle vakit kaybetmeleri yetmiyormuş gibi birçok yetenekli ve topluma katkı sağlayacak gençler üniversite eğitimini tamamlasa da hayata sıfır noktasında başlamaktadır.”

  • YARBAY ALİ TATAR VEFATININ 14. YIL DÖNÜMÜNDE MEZARI BAŞINDA ANILDI… AHMET TATAR: “ELBETTE Kİ BÖYLE OLAĞANÜSTÜ DURUMLAR, KAHRAMANLAR ÜRETİR. YARBAY ALİ TATAR GİBİ BİRİLERİ ÇIKAR VE GERÇEKLERİ CANIYLA HAYKIRIR VE OYUNU BOZAR

    HABER: GÜLARA SUBAŞI / KAMERA: DURSUN ALKAYA

    FETÖ’nün kumpas soruşturması kapsamında hakkında ikinci kez tutuklama kararı çıkarılması üzerine yaşamına son veren Yarbay Ali Tatar, ölümünün 14’üncü yıl dönümünde mezarı başında anıldı. Ali Tatar’ın ağabeyi Ahmet Tatar, “Kim ne derse desin, bu yaşadıklarımızın hiçbirisi olağan ve normal durumlar değil. Kanıksanabilecek, alışılabilecek bir hal asla değil. Elbette ki böyle olağanüstü durumlar, kahramanlar üretir. Yarbay Ali Tatar gibi birileri çıkar ve gerçekleri canıyla haykırır ve oyunu bozar. Onların adları vicdanlara ve tarih kitaplarına kazınır. Fakat bir gerçek var ki o da şu: Yalnız Yarbay Ali Tatar değil şu anda burada olan, olmayan birçok insan da normal şartlarda yazamayacağı, konuşamayacağı direniş sözleriyle özdeşleştiler. Yapamayacaklarını yapıp olmayı düşünemeyecekleri yerlerde dimdik durmayı başardılar. Eğer bunu yapmasaydık, yan yana durmayı, dayanışmayı beceremeseydik, ne bahsettiğim bu şer ortaklığı dağılır ne de şimdi burada bulunan birçok masum kardeşimiz zindanlardan çıkıp özgürlüğüne kavuşabilirdi” dedi.

    FETÖ’nün kumpas soruşturması kapsamında 5 Aralık 2009’da tutuklanan ve 10 gün sonra tahliye edilen Yarbay Ali Tatar hakkında 3 gün sonra yeniden tutuklama kararı çıkarılmıştı. Bunun üzerine Tatar, bir veda mektubu kaleme aldıktan sonra yaşamına son vermişti.

    Ali Tatar, bugün, ölümünün 14’üncü yıl dönümünde, ailesi ve sevenleri tarafından Ankara Karşıyaka’daki mezarı başında anıldı. Törene CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, CHP PM üyesi Hüseyin Can Güner, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Selcan Taşçı Hamışoğlu, 15 Temmuz darbe girişiminde eşi Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok’u kaybeden Nihal Olçok ve Yarbay Tatar’ın sevenleri katıldı. Tatar’ın ağabeyi Ahmet Tatar, kardeşinin mezarı başında bir konuşma yaptı. Ahmet Tatar, şunları söyledi:

    “YARBAY ALİ TATAR ÜLKEMİZİN BAŞINA ÇÖREKLENEN FETÖ BELASI KARŞISINDA ESARETİ REDDEDİP HUKUKSUZLUĞA, ADALETSİZLİĞE KARŞI İSYANI SEÇTİ”

    “Burada, bugün bizimle birlikte çok özel bir konuğumuz var. Öncelikle ona, ‘hoş geldiniz’ demek istiyorum. Bir süre önce büyük bir alicenaplıkla çıktığı televizyon konuşmasında, kendi acılarını bir yana bırakarak ‘Bizim acımız Ali Tatar’ın acısından daha büyük değil’ diyebilen bir insan. Bu insan büyük bir kaosta, yaşadığımız hain bir kalkışmada, hem eşini hem de oğlunu kaybetti gencecik yaşta. Nihal Hanım hoş sefa geldiniz, onur verdiniz bize. Büyük şair; ‘Esas olan sadece yaşamak değil; insana yakışır şekilde ve onurlu yaşamaktır. Teslim olmadan, boyun eğmeden, sürünmeden, el etek, öpmeden yaşamaktır’ diyor. Onu tanıyanlar şahitlik edecektir ki bugün Hakk’a yürüyüşünün 14’üncü yılında andığımız Yarbay Ali Tatar, bütün hayatını bu düsturda yaşadı. Her daim haklının, mazlumun yanında durdu. Güçsüzün, zalimin, haksızın karşısında susmayı, boyun eğmeyi kabullenmedi. Ülkemizin başına çöreklenen FETÖ belası karşısındaysa esareti reddedip hukuksuzluğa, adaletsizliğe karşı isyanı seçti. Olağan değildi seçimi, kabul ediyorum ve 14 yılın ardından bir kez daha bütün sitemlerimi bir kenara bırakarak kararına saygı duyuyorum. Ancak hiçbir şekilde kutsamaya, olağanlaştırmaya çabalamıyorum. Fakat bir düşünün, o günlerde ve sonrasında bu ülkede yaşadığımız ne olağandı ki?

    “KİM DERDİ Kİ BUGÜN FETÖ OLARAK ADLANDIRILAN BİR ÖRGÜT, İKTİDARLA KOL KOLA GİRECEK, ORTAKLIK EDECEK VE PARALEL BİR DEVLET MEKANİZMASI KURACAK, SONRA DA DEVLETİN BÜTÜN KURUMLARINI İŞGAL EDECEK”

    Gelin, yakın geçmişi şöyle bir gözden geçirelim: Kim derdi ki bugün FETÖ olarak adlandırılan bir örgüt, siyasi iktidarla kol kola girecek, ortaklık edecek ve paralel bir devlet mekanizması kuracak, sonra da devletin bütün kurumlarını işgal edecek. Kimin aklına gelirdi ki adalet mekanizmasını ele geçiren bu çete hakim, savcı kılığındaki militanlarıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin ordusuna saldıracak, kumpas üstüne kumpas kurup subayından genel kurmay başkanına kadar tutuklayacak ve onları terör örgütü olmakla yargılayacak. Kim derdi ki bu terör örgütü hepimizin vicdanına emanet bir ürkek güvercini, Hrant Dink’i beyaz bereli bir çocuk eliyle katledecek, sonra sözde arkadaşlarına katilin adresi olarak bu kumpas davaları gösterecek, gerçek suçluları gizleyecek ve gariptir ki şimdi bu katil elini kolunu sallayarak aramıza karışacak. Kimin aklına gelirdi, ordunun başındakiler olup biteni kavrayamayacak, büyük bir basiretsizlikte devletin kozmik odasının anahtarını bu hainlere verecek, ordunun kahraman subaylarını çakalların önüne atacak, devlet sırları, ordunun stratejik planları ifşa olacak. Kim düşünebilirdi ki Cumhuriyet kazanımları bir bir budanırken, tabelalardan T.C. işaretleri kaldırılırken, Cumhuriyet’in kıt kanaat var ettiği fabrikaları, limanları, velhasıl 80 yılda biriktirdiği neyi var neyi yoksa pazara çıkarılıp babalar gibi satılırken sessizlik gaflet uykusuna dönecek.

    “KİM DERDİ Kİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ PARLAMENTER ÇOĞUNLUKTAN YENİDEN TEK ADAM YÖNETİMİNE GEÇECEK VE KİMSELERİ DİNLEMEYEN O TEK KİŞİNİN İNADI YÜZÜNDEN, TARİHİN EN BÜYÜK EKONOMİK KRİZİNE GİRECEK”

    Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan itibaren komşularıyla iyi ilişkiler geliştirmiş; felaket yaşayanın, zor durumda kalanın yardımına koşmuştur. Komşularının iç işlerine karıştığı, onların evinde çıkan yangına benzin döktüğü görülmemiştir. Buna rağmen Emevi Camii’nde cuma namazı kılma hamasetiyle milletin kandırılıp emperyalist kayığına bindirileceğini, toprağımız saydığımız Süleyman Şah Türbesi’nin mobilize olacağını ve komşumuz Suriye ile bu hali yaşayacağımızı kim düşünebilirdi ki. Askerde her Mehmetçiğe sınır namus olarak belletilmişken sınırların kevgire döndüğünü daha önce görmüş müydünüz? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının ucuzlatılıp ayağa düşürüleceği, ülkenin büyük bir mülteci kampına dönüşeceği, üç kuruş para için Avrupa’ya bariyerlik yapacağı, şehirlerin, kasabaların, yabancılarla çatışmalara sahne olacağını kim düşünebilirdi. Yaşanan onca acı tecrübeden sonra yüzünü batıya dönmüş bir ülkenin tekrar Orta Doğu bataklığına sokulabileceği kimin aklına gelirdi. Kim derdi ki Türkiye Cumhuriyeti parlamenter çoğunluktan yeniden tek adam yönetimine geçecek ve kimseleri dinlemeyen o tek kişinin inadı yüzünden, tarihin en büyük ekonomik krizine girecek.

    “ELBETTE Kİ BÖYLE OLAĞANÜSTÜ DURUMLAR, KAHRAMANLAR ÜRETİR. YARBAY ALİ TATAR GİBİ BİRİLERİ ÇIKAR VE GERÇEKLERİ CANIYLA HAYKIRIR VE OYUNU BOZAR”

    Halkın bu kadar kısa sürede yoksullaştığını, varlık içinde yokluk çekildiğini, çarşıda, pazarda, böyle bir yangını gören oldu mu? Savaşta mıyız, kıtlıkta mıyız bilen var mı? Örgütlü cehaletin kutsanıp kışkırtıldığı, insanların bölünüp parçalandığı, birbirine kem gözle bakıp en hayati konularda bile zıtlaştığı süreç öyle hızlı işledi ve birileri bizi öyle uyuttu ki konuşmak çok zor ama Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk’unun yargılanmaya kalkıldığı günleri yaşıyoruz. Öyle ki aklımıza gelmeyen, hayal dahi edemeyeceğimiz birçok hastalıklı, kötü hali normalleştirmeye ve içinde yaşamaya çalışır haldeyiz. Fakat kim ne derse desin, bu yaşadıklarımızın hiçbirisi olağan ve normal durumlar değil. Kanıksanabilecek, alışılabilecek bir hal asla değil. Elbette ki böyle olağanüstü durumlar, kahramanlar üretir. Yarbay Ali Tatar gibi birileri çıkar ve gerçekleri canıyla haykırır ve oyunu bozar. Onların adları vicdanlara ve tarih kitaplarına kazınır. Fakat bir gerçek var ki o da şu: Yalnız Yarbay Ali Tatar değil; şu anda burada olan, olmayan birçok insan da normal şartlarda yazamayacağı, konuşamayacağı direniş sözleriyle özdeşleştiler. Yapamayacaklarını yapıp olmayı düşünemeyecekleri yerlerde dimdik durmayı başardılar. Eğer bunu yapmasaydık, yan yana durmayı, dayanışmayı beceremeseydik, ne bahsettiğim bu şer ortaklığı dağılır, ne de şimdi burada bulunan birçok masum kardeşimiz zindanlardan çıkıp özgürlüğüne kavuşabilirdi.

    “BİZLER VAR OLDUKÇA CEHALETİN KARANLIĞI, HUKUKSUZLUK, ADALETSİZLİK VE VİCDANSIZLIK BU ÜLKEDE GALİP GELEMEYECEK. BUNA İZİN VERMEYECEĞİZ”

    Bizler kimseden sözümüzü esirgemedik. Keşke sözümüz kâr etse de 15 Temmuz felaketi önlenebilseydi. Canlı yayınlarda o utanç verici manzaralarla karşılaşmasaydık. Hain girişim sonunda, yüzlerce insanın ocağına ateş düşmese, yaralanmasa ve daha da acısı kurunun yanında yaş yanmasa bilerek veya bilmeyerek Fetullahçı çetenin hainleriyle karıştırılan masum insanlar hapislerde çürümeseydi. Keşke birileri 15 Temmuz hain darbe girişimini Allah’ın bir lütfu olarak görmeyip ülkemizin iyi kötü işleyen demokrasisini, hukukunu ve adaletini altüst etmese ve ekonomiyi bu hale getirmeseydi de kapı kapı para aramasaydık. Ama maalesef bütün bunlar gözümüzün önünde olup bitti ve biz engel olamadık. Fakat şimdi önümüze bakmak, geçmişten dersler çıkartmak, umutsuzluğa kapılmadan bu cendereden çıkmak için çare üretmek zorundayız. Zira bu topraklar bizim vatanımız. Bu topraklarda doğduk. Bu topraklara gömüleceğiz. Vatan bizim evimiz. Bizler var oldukça cehaletin karanlığı, hukuksuzluk, adaletsizlik ve vicdansızlık bu ülkede galip gelemeyecek. Buna izin vermeyeceğiz.”

    “ALİ TATAR’IMIZ DA BİR IŞIK OLDU. O IŞIK ZALİMLERE KARŞI BİR OLMANIN ÖNÜNÜ AÇTI. HEP BERABER OLACAĞIZ, BİR OLACAĞIZ”

    Okunan deyişlerinden önce söz alan Hasan Dede, şöyle konuştu:

    “Haksızlığa boyun eğmeyen ulu ozanlarımızdan Pir Sultan Abdal’ın bir sözüyle başlamak istiyorum. Aynı komutanımız Ali Tatar gibi o da haksızlığa boyun eğmeyerek kendi canından oldu. ‘Koyun beni Hakk aşkına yanayım. Dönen dönsün. Dönen dönsün, ben dönmeden yolumdan. Yolumdan dönüp de mahrum mu kalayım? Dönen dönsün, ben dönmeden yolumdan. Kadılar, müftüler fetva yazarsa. İşte kemen, işte boynum asarsa. İşte hançer, işte kellem keserse. Dönen dönsün. Dönen dönsün, ben dönmem yolumdan. Pir Sultan Abdal’ım arşa çıkar ahımız. O da bizim şahımızdır, şahımız. Hakk’a teslim ederiz garip canımız. Dönen dönsün. Dönen dönsün, ben dönmeden yolumdan’ diyen bir gelenekten, bir öğretiden haksızlığa hiçbir zaman boyun eğmeyen, zalimin karşısında duran bizler, bu birlikten, bu beraberlikten ayrılmadan devam edeceğiz. Ali Tatar’ımız da bir ışık oldu. Demin Veli Vekilimizin dediği gibi, o aydınlık, o ışık zalimlere karşı bir olmanın önünü açtı. Hep beraber olacağız, bir olacağız.”

     

  • ODUNPAZARI BELEDİYE BAŞKANI KAZIM KURT: “GELECEĞİ GENÇLERLE İNŞA EDİYORUZ”

    ODUNPAZARI BELEDİYE BAŞKANI KAZIM KURT: “GELECEĞİ GENÇLERLE İNŞA EDİYORUZ”

    Kazım Kurt yönetimindeki Odunpazarı Belediyesi, gençlerle ilgili çalışmalarını 3 gençlik merkezi ile sürdürüyor. “Geleceği Gençlerle İnşa Ediyoruz” sloganı ile çalışmalarını sürdüren belediye, bugüne kadar 250 atölye ile 99 bin gence hizmet verdi. Gençlere hizmet vermenin kendileri için büyük bir gurur olduğunu söyleyen Belediye Başkanı Kazım Kurt, “geleceği gençlerle birlikte inşa ediyor, Odunpazarı’nda birlikte büyüyoruz” dedi. 

    Odunpazarı Belediyesi, gençlerle ilgili çalışmalarını “Geleceği Gençlerle İnşa Ediyoruz” anlayışı ile sürdürüyor. Kazım Kurt, Odunpazarı Belediye Başkanı seçildiği 2014 yılından sonra Odunpazarı’nın çeşitli mahallelerine 3 gençlik merkezi kazandırdı. Gençler biraraya gelerek sosyalleşsin, fikir üretsin; açılan atölyeler ile de kişisel gelişimlerine katkıda bulunsun diye Emek Gençlik Merkezi, Gelecek Atölyesi ve Ceren Özdemir Adalar Gençlik Merkezi’ni açan Odunpazarı Belediyesi, bu güne kadar yaklaşık 99 bin gence hizmet verdi. 

    EMEK GENÇLİK MERKEZİ 125 ATÖLYE İLE 7 BİN 500 ÖĞRENCİYE HİZMET VERDİ 

    2014 yılında Odunpazarı Belediye Başkanı olarak göreve başlayan Kazım Kurt, 2015 yılının Ağustos ayında Emek Mahallesi’nde Emek Gençlik Merkezi’ni açtı. Sosyo ekonomik durumu yetersiz gençlerin ve çocukların vakit geçirdiği, atölyelere katılarak derslerine ve kişisel gelişimlerine katkıda bulduğu Emek Gençlik Merkezi’nde gençlerin yetersiz kaldığı dersler için etütler de düzenleniyor. Emek Gençlik Merkezi’nde açıldığı günden bu güne kadar; Matematik, Türkçe, Fen Bilgisi, Edebiyat, Tarih, Biyoloji, Kimya, Sosyal Bilgiler gibi derslerin yanı sıra Temel Bilgisayar, Bilgisayar Yazılımı Kodlama, Resim ve Bağlamanın da aralarında bulunduğu 125 atölye açıldı. Yaklaşık 7 bin 500 gencin hizmet aldığı Emek Gençlik Merkezinde atölyelerin dışında gençlerin sosyalleşmesi ve birlikte zaman geçirmesi için 165 de etkinlik düzenlendi. 

    GELECEK ATÖLYESİ 2 BİN GENCE HİZMET VERDİ

    Odunpazarı Belediyesi 2018 yılında Yıldıztepe, Göztepe ve Büyükdere Mahallesinin kesişme noktası olan 75. Yıl Parkı’nda Gelecek Atölyesini hizmete açtı. Gençlerin kişisel gelişimine katkıda bulunmak için Tiyatro, Temel Fotoğrafçılık, Temel Video, Diksiyon, Grafik Tasarım, Metin Yazarlığı, Şan, Vurmalı Çalgılar, Gitar, Görsel Sanatlar, Etkili İletişim, Bağlama ve İngilizce’nin de aralarında bulunduğu 40 atölye açıldı. Yaklaşık 2 bin gencin faydalandığı Gelecek Atölyesi, Demokratik Kitle Örgütleri, öğrenci kulüplerinin etkinlik ve toplantılarına da ev sahipliği yapıyor. 

    CEREN ÖZDEMİR GENÇLİK MERKEZİ 90 BİN GENCE HİZMET ETTİ  

    Odunpazarı Belediyesi 3 üniversitenin öğrencilerinin de yoğun olarak zaman geçirdiği Adalar Mevkiinde 2020 yılının Mart ayında 5 katlı bir gençlik merkezi açtı. Gençlik merkezine kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerine dikkat çekmek için Ordu’da öldürülen üniversite öğrencisi Ceren Özdemir’in adı verildi. İstiklal Mahallesi Başarılı Sokak’ta bulunan Ceren Özdemir Adalar Gençlik Merkezi, gençlerin sosyal, kültürel ilişkilerini geliştirdiği, ders çalıştığı; kişisel gelişimlerine ve derslerine katkıda bulunacak atölyelerin bulunduğunu bir merkez. Bu güne kadar yaklaşık 80 atölyenin açıldığı Ceren Özdemir Adalar Gençlik Merkezi, bugüne kadar 90 bin gence hizmet verdi. Gençlerin ders çalışabildiği, kitap okuyabildiği ve ödünç alabildiği Önder Baloğlu Kütüphanesi’nin de bulunduğu Ceren Özdemir Gençlik Merkezi bugüne kadar 95 öğrenci kulübü, 78 demokratik kitle örgütü, 7 dans okulu ve 17 tiyatro topluluğuna da ev sahipliği yaptı. 

    “GENÇLERE HİZMET VERMEK BİZİM İÇİN BÜYÜK BİR GURUR” 

    Odunpazarı’nda gençlere hizmet vermenin kendileri için büyük bir gurur olduğunu söyleyen Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, 3 gençlik merkezi ile gençlerin yanında olduklarını belirtti. Gençlerin bir araya gelerek sosyalleşmesi ve fikir üretmesinin kendileri için çok önemli olduğunu kaydeden Başkan Kurt, “Biz gençlerin bir araya gelmesinden korkmuyoruz. Aksine onlar buluşsun, sosyalleşsin, fikir üretsin hatta fikirlerini tartışsın istiyoruz. Bu nedenle Odunpazarı’nda 3 gençlik merkezi açtık. Uluslararası Odunpazarı Dinleme, Diyalog, Dayanışma (3D) Gençlik Festivali’ni düzenliyoruz. Tüm bunların yanı sıra Dilek Mercan Kız Öğrenci Misafirhanesi, 28 Halk Kütüphanesi, 18 Halk Merkezi, spor atölyeleri, ücretsiz spor merkezi ve halı sahalarımızla da gençlerimizin yanındayız. Odunpazarı Belediyesi olarak; geleceği gençlerle birlikte inşa ediyor, Odunpazarı’nda birlikte büyüyoruz” dedi.   

  • YARBAY ALİ TATAR VEFATININ 14. YIL DÖNÜMÜNDE MEZARI BAŞINDA ANILDI… NİLÜFER TATAR: “SÜREÇLERİN HIZLANMASINI, DAHA UZUN CEZALAR ALMALARINI SABIRLA BEKLİYORUM”

    HABER: GÜLARA SUBAŞI / KAMERA: DURSUN ALKAYA

    FETÖ’nün kumpas soruşturması kapsamında hakkında ikinci kez tutuklama kararı çıkarılması üzerine yaşamına son veren Yarbay Ali Tatar, ölümünün 14’üncü yıl dönümünde mezarı başında anıldı. Ali Tatar’ın eşi Nülifer Tatar, “Her geçen gün artan bu kalabalığın içinde, özellikle gençlere çok teşekkür ediyorum. Her geçen gün gençler daha da artıyor, daha da olayın bilincine varıyorlar. Biz Ali’yi kaybettiğimizde, ben savcıların yargılanmaları için ‘yargılanacaksınız’ demiştim. Emniyet tarafının yargılanması için, hepsinin yargılanması için ‘davalar açılacak’ demiştim. Bu davalar açıldı. Ama bir kısmı kaçtı bunların. Bir kısmı tutuksuz yargılanıyor. Davaları izlemeye gidiyoruz, tutuklama kararı istiyoruz. Tutanaklara imza atanların, bu suçlamaları yapanların tutuksuz yargılandığını görüyoruz. Ama bunlar hala tutuklanmıyorlar ve benim gözümün içine baka baka konuşmalar yapıyorlar. Ben bunların bu süreçlerin daha hızlanmasını, bunların daha uzun cezalar almasını sabırla bekliyorum” dedi.

    FETÖ’nün kumpas soruşturması kapsamında, 5 Aralık 2009’da tutuklanan ve 10 gün sonra tahliye edilen Yarbay Ali Tatar hakkında 3 gün sonra yeniden tutuklama kararı çıkarılmıştı. Bunun üzerine Tatar, bir veda mektubu kaleme aldıktan sonra yaşamına son vermişti.

    Ali Tatar, bugün, ölümünün 14’üncü yıl dönümünde, ailesi ve sevenleri tarafından Ankara Karşıyaka’daki mezarı başında anıldı. Törene’e CHP Genel Başkan Yardımcısı ve emekli Tümamiral Yankı Bağcıoğlu, CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, CHP PM üyesi Hüseyin Can Güner, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Selcan Taşçı Hamışoğlu, 15 Temmuz Darbe Girişiminde eşi Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok’u kaybeden Nihal Olçok ve Yarbay Tatar’ın birçok seveni katıldı. Tatar’ın eşi Nilüfer Tatar anma töreninde, eşinin mezarı başında bir konuşma yaptı. Nilüfer Tatar, şunları söyledi:

    “Hepiniz hoş geldiniz, ayaklarınıza sağlık. Her geçen gün artan bu kalabalığın içinde, özellikle gençlere çok teşekkür ediyorum. Her geçen gün gençler daha da artıyor, daha da olayın bilincine varıyorlar. Biz Ali’yi kaybettiğimizde, ben savcıların yargılanmaları için ‘yargılanacaksınız’ demiştim. Emniyet tarafının yargılanması için, hepsinin yargılanması için ‘davalar açılacak’ demiştim. Bu davalar açıldı. Ama bir kısmı kaçtı bunların. Bir kısmı tutuksuz yargılanıyor. Davaları izlemeye gidiyoruz, tutuklama kararı istiyoruz. Tutanaklara imza atanların, bu suçlamaları yapanların tutuksuz yargılandığını görüyoruz. Ama bunlar hala tutuklanmıyorlar ve benim gözümün içine baka baka konuşmalar yapıyorlar. Ben bunların bu süreçlerin daha hızlanmasını, bunların daha uzun cezalar almasını sabırla bekliyorum.”

  • ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ DEV ALTYAPI YATIRIMLARINI SÜRDÜRÜYOR

    ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ DEV ALTYAPI YATIRIMLARINI SÜRDÜRÜYOR

    Ankara Büyükşehir Belediyesi, su ve kanalizasyon sorunlarını çözmek için altyapı yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor. Başkent’te çevre ve merkez ilçelerde altyapının modernizasyonu ve güçlendirilmesini sağlamak amacıyla çalışmalar sürdürülüyor. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş göreve geldiği günden itibaren tamamlanan altyapı çalışmalarını sosyal medya hesaplarından “Görülmez diye yıllarca ihmal edilen bir altyapısı vardı bu şehrin; göreve geldik, hepsini tek tek yapıyoruz. Ankara’nın altyapısına yaptığımız yatırımlar” ifadesini kullanarak görseller aracılığıyla paylaştı.

    Ankara Büyükşehir Belediyesi, Başkent’te su ve kanalizasyon sistemlerini güçlendirmek, çevresel sürdürülebilirliği artırmak ve vatandaşlara daha kaliteli hizmet sunmak amacıyla odaklandığı projelerine hız kesmeden devam ediyor. ASKİ Genel Müdürlüğü, yıllardır ihmal edilen açıktan akan kanalizasyon sorunu başta olmak üzere su depolarının modernizasyonu, içme suyu arıtma tesislerinin güçlendirilmesi ve su kaynaklarının etkin kullanımını sağlayacak geniş kapsamlı iyileştirme ve genişletme çalışmalarını sürdürüyor.

    BAŞKENTTE DEV ALTYAPI YATIRIMLARI SÜRÜYOR

    Ankara Büyükşehir Belediyesi, uzun vadede sürdürülebilir ve güvenli bir yaşam alanı oluşturmak için Başkentte su ve kanalizasyon altyapı yatırımları ile sağlıklı bir çevre ve güvenli su temini garantisi sağlamak için önemli yatırımlar yapıyor. Göreve geldiklerinden itibaren ihmal edilen altyapı sorunlarını çözmek için stratejik yatırımlar yaptıklarını belirten Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, önceki yıllarda ve yeni dönemde yapılan çalışmaları sosyal medya hesaplarından paylaştı. Yavaş paylaşımında, “Görülmez diye yıllarca ihmal edilen bir altyapısı vardı bu şehrin; göreve geldik, hepsini tek tek yapıyoruz” ifadesini kullandı.

    ESKİ VE YENİ DÖNEMDE YAPILAN ALTYAPI İMALATLARI

    Mansur Yavaş’ın paylaştığı görsellerde yer alan ve Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından eski ile yeni dönemde yapılan altyapı imalatları ise şu şekilde: 2014 Nisan -2019 Mart (60 Ay) İçme Suyu İmalatları 3.533 km. 2019-2023 Ekim (54 Ay) İçme Suyu İmalatları 5.561 km. 2019-Nisan 2019 Mart (60 Ay) Atık Su ve Yağmur Suyu İmalatları 1.582 km. 2019-2023 (54 Ay) Atık Su ve Yağmur Suyu İmalatları 2.252 km. 2014 Nisan- 2019 Mart (60 Ay) Su Deposu Yatırımları 72 adet. 2019-2023 Ekim (54 Ay) Su Deposu Yatırımları 312 adet. 2014 Nisan- 2019 Mart (60 Ay) Su Deposu Bakım ve Onarım Sayıları 87 adet. 2019-2023 Ekim (54 Ay) Su Deposu Bakım ve Onarım Sayıları 383 Adet. 2014 Nisan- 2019 Mart (60 Ay) Açılan Sondaj Kuyusu Sayıları 190 Adet. 2019-2023 Ekim (54 Ay) Açılan Sondaj Kuyusu Sayıları 298 adet.  2014 Nisan- 2019 Mart (60 Ay) Kuyu İyileştirme (İnkişaf) Sondajları Sayıları 127 adet. 2019-2023 Ekim (54 Ay) Kuyu İyileştirme (İnkişaf) Sondajları Sayıları 298 adet.

     

  • İZMİT BELEDİYESİ SEPETÇİ KONUT MAĞDURLARININ YANINDA OLDU

    İZMİT BELEDİYESİ SEPETÇİ KONUT MAĞDURLARININ YANINDA OLDU

    İzmit Belediyesi STK ve Esnaf Masası Koordinatörü Nurullah Özer, TOKİ Sepetçi Konutları mağdurlarının yanında olarak İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet’in selamını iletti.
     
    İzmit Belediyesi her koşulda vatandaşların yanında olmaya devam ediyor. Bu kapsamda TOKİ’nin Sepetçi Köyü’nde inşa ettiği evlerini hala teslim alamayan vatandaşlar mağduriyetlerinin giderilmesi adına eylem yaptı. İzmit Belediyesi STK ve Esnaf Masası Koordinatörü Nurullah Özer’de mağdur olan hak sahiplerine destek verdi. Başkan Fatma Kaplan Hürriyet’in selamını ileten Özer, her konuda vatandaşların yanında olduklarını belirtti. Hak sahipleri de desteklerinden ötürü İzmit Belediyesine teşekkür etti. 
  • MERKEZEFENDİ BELEDİYESİ TARAFINDAN 5. GİRİŞİMCİ KADINLAR VE EL EMEĞİ FESTİVALİ DÜZENLENİYOR

    MERKEZEFENDİ BELEDİYESİ TARAFINDAN 5. GİRİŞİMCİ KADINLAR VE EL EMEĞİ FESTİVALİ DÜZENLENİYOR

    Merkezefendi Belediyesi’nin geleneksel hale getirdiği ‘Girişimci Kadınlar ve El Emeği Festivali’, 22 Aralık Cuma günü başlıyor. Merkezefendi Belediye Başkanı Şeniz Doğan, “Üç gün boyunca dolu dolu geçecek olan festivalimizde buluşalım” dedi.

    İlçe genelindeki çalışmalarına tüm hızıyla devam eden Merkezefendi Belediyesi, girişimci kadınlara destek olmayı sürdürüyor. Daha önce dört kez gerçekleştirilen ‘Girişimci Kadınlar ve El Emeği Festivali’nin beşincisi 22 Aralık Cuma günü saat 12.00’de başlıyor. 250’nin üzerinde standın yer aldığı festival 23 Aralık Cumartesi ve 24 Aralık Pazar günü de devam edecek. Festival, Merkezefendi Kültür Merkezi’nde düzenlenecek. Beşinci kez düzenlenen festivalde, satış stantları, atölyeler, konserler, tiyatro gösterileri, söyleşiler ve sürpriz etkinlikler olacak.

    FESTİVAL DOLU DOLU GEÇECEK

    Her zaman renkli görüntülerin ortaya çıktığı festivalin ilk gününde; canlı karikatür performansı, ‘Obur ile Geveze Define Peşinde’ isimli çocuk tiyatrosu ve Tolgay’ın sahne aldığı kadınlar matinesi olacak.

    23 Aralık Cumartesi günü; sihirbazlık gösterisi, Ritmin Melekleri’nin performans sergileyeceği darbuka gösterisi, canlı karikatür performansı, ‘Melodiyle Bir Yaş Daha Büyüyoruz’ isimli vantrolog gösterisi, ‘Obur ile Geveze Define Peşinde’ isimli çocuk tiyatrosu ve Merkezefendi Belediye Orkestrası Prof. Dr. Fatma Akyüzlüer Konseri gerçekleştirilecek.

    Festivalin son gününde ise; sihirbazlık gösterisi, Türkiye’nin sevilen sanatçısı Nilgün Belgün’ün sahnede olacağı ‘Aşk ve Komedi’ isimli gösterisi, Ritmin Melekleri’nin performans sergileyeceği darbuka gösterisi, ‘Melodiyle Bir Yaş Daha Büyüyoruz’ isimli vantrolog gösterisi, ödüllü ‘Balona Anlat’ yarışması ve ‘Obur ile Geveze Define Peşinde’ isimli çocuk tiyatrosu olacak. Yüz boyama, dans ve çeşitli oyunların olduğu birbirinden keyifli çocuk etkinlikleri de festival boyunca devam edecek.

    “FESTİVALİMİZ HER ZAMAN BÜYÜK İLGİ GÖRÜYOR”

    Girişimci kadınlara her zaman destek olacaklarını belirten Merkezefendi Belediye Başkanı Şeniz Doğan, festivali geleneksel hale getirdikleri için mutlu olduklarını söyledi. Başkan Doğan, “Göreve geldiğimiz günden itibaren kadınlarımıza pozitif ayrımcılık yaptık. Onların mutlu, huzurlu ve sosyal olduğu bir ilçe için çalışmalar gerçekleştirdik. Kültürden sanata, spordan eğitime birçok alanda faaliyetlerde bulunduk. Her zaman yapmaktan mutluluk duyduğumuz ‘Girişimci Kadınlar ve El Emeği Festivali’mizin beşincisini gerçekleştiriyoruz. Birbirinden keyifli etkinliklerin olduğu festivalimiz ile hem kadınlarımıza destek oluyoruz hem de bir arada olmalarını sağlayarak sosyalleşmelerine katkıda bulunuyoruz. Her seferinde büyük ilgi gören festivalimize tüm hemşehrilerimi bekliyorum” diye konuştu.