Blog

  • MARMARA DENİZİ’NDE 4.1 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM OLDU

    MARMARA DENİZİ’NDE 4.1 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM OLDU

    Yalova’nın Çınarcık ilçesinde, Marmara Denizi’nin 8.52 kilometre açığında ve 11.18 kilometre derinlikte, saat 23.53’te 4.1 büyüklüğünde deprem oldu. Deprem, İstanbul ve çevre illerden hissedildi.

    AFAD; Yalova Çınarcık’ta, Marmara Denizi’nin 8.52 kilometre açığında, 11.18 kilometre derinlikte, saat 23.53’te 4.1 km büyüklüğünde deprem olduğunu açıkladı. Kandilli Rasathanesi ise depremin 4 büyüklüğünde, 14.6 kilometre derinlikte olduğunu bildirdi. Deprem İstanbul’da da hissedildi.

     

  • KILIÇDAROĞLU’DAN ECZACIBAŞI DYNAVİT VE VAKIFBANK KADIN VOLEYBOL TAKIMLARINA KUTLAMA MESAJI

    KILIÇDAROĞLU’DAN ECZACIBAŞI DYNAVİT VE VAKIFBANK KADIN VOLEYBOL TAKIMLARINA KUTLAMA MESAJI

    CHP 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “FIVB Kadınlar Dünya Kulüpler Şampiyonası’nda 3. kez kupayı kazanarak bizlere bir kez daha büyük bir gurur yaşatan Eczacıbaşı Dynavit Kadın Voleybol Takımımızı ve bu şampiyonanın ikincisi olarak bizleri ayrıca gururlandıran Vakıfbank Kadın Voleybol Takımımızı yürekten kutluyorum” dedi.

    Eczacıbaşı Dynavit, FIVB Dünya Kulüpler Şampiyonası Türk finalinde Vakıfbank’ı 3-2 mağlup ederek tarihinde 3. kez dünya şampiyonu oldu.

    CHP 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Eczacıbaşı Dynavit için kutlama mesajı yayınladı. Kılıçdaroğlu’nun bu akşam X hesabından paylaştığı mesaj şöyle:

    “FIVB Kadınlar Dünya Kulüpler Şampiyonası’nda 3. kez kupayı kazanarak bizlere bir kez daha büyük bir gurur yaşatan Eczacıbaşı Dynavit Kadın Voleybol Takımımızı ve bu şampiyonanın ikincisi olarak bizleri ayrıca gururlandıran Vakıfbank Kadın Voleybol Takımımızı yürekten kutluyorum.”

  • YUSUF TEKİN: “SİZİN ‘TARİKAT, CEMAAT’ DEDİĞİNİZ, BİZİM ‘STK’ DEDİĞİMİZ YAPILARLA TOPLASANIZ 10 TANE PROTOKOLÜMÜZ VARDIR. ONLARLA PROTOKOL YAPMAYA DA DEVAM EDECEĞİZ”

    Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, TBMM Genel Kurulu’nda; “Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2023 yılı itibarıyla geçerli 2 bin 709 tane protokolümüz var. Bu protokollerden bin 167 tanesi resmi kurumlarla, 550 tanesi STK’larla, 986 tanesi ise TEMA’dan Kızılay’a bir sürü STK’yla. Bunların içerisinde sizin ‘tarikat, cemaat’ dediğiniz, bizim ‘STK’ dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz vardır. Ben bu protokollerle bize destek olanlara da teşekkür ediyorum. Onlarla protokol yapmaya da devam edeceğiz. Çünkü onlar çocukların dağa çıkmasını engelliyor. Onlardan siz bunun için rahatsızsınız. Ben o STK’larla protokol imzalamaya devam edeceğim. Çocuklarımın dağa çıkmaması için sizin insan kaynağınıza, insan yetiştirmemek için buna devam edeceğim” dedi.

    TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile Sayıştay raporlarının görüşmeleri devam ediyor. Genel Kurul’da bugün Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçe üzerinde milletvekillerinin konuşmalarının tamamlanmasının ardından konuşan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, şunları söyledi:

    “BİZ 86 MİLYONUN TAMAMINI KUŞATICI BİR DİL KULLANMAYA ÇABA SARF EDİYORUZ”

    “An itibarıyla bizim 2023-2024 eğitim ve öğretim yılı açısından resmi ve özel okullarda 20 milyona yakın öğrencimiz, 1 milyon 200 bine yakın öğretmenimiz var. Biz 86 milyonun tamamını kuşatıcı bir dil kullanmaya çaba sarf ediyoruz. Sizin TBMM’nin saygıdeğer vekili olarak kabul etmediğiniz gelişmeler için OECD PISA raporundan üç tane rapor okuyacağım. Bir; 10 yıldan uzun bir süre boyunca çoğu alanda iyileşme gösteren az sayıda ülkeden bir tanesi Türkiye’dir diyor. İki; Türkiye OECD ülkeleriyle arasındaki farkı hızlıca kapatıyor. Üç; son 20 yılda Türkiye matematik ve fen alanlarında istikrarlı bir şekilde ilerleme sağlayan 4 ülkeden bir tanesidir. Ayrıca Birlemiş Milletler UNDP’nin 2022 İnsani Gelişme Raporu’na göre; insani gelişme endeksinde yer alan 191 ülke arasında 48’inci sıraya yerleşerek, endeks sıralamasındaki en yüksek kategori olan Çok Yüksek İnsani Gelişme kategorisinde üst üste üçüncü kez yer almıştır.

    “ANADOLU KÜLTÜRÜNÜ, YANSITAN ÇOCUK OYUNLARIMIZIN ÖĞRENCİLER TARAFINDAN YENİDEN OYNANMASINI ARZU EDİYORUZ”

    Göreve başladığımızdan itibaren bakanlığımızdaki en büyük paydaş olarak taşrada bizimle birlikte çalışan öğretmen arkadaşlarımızı paydaş olarak gördük ve ‘Öğretmenler Odası’ başlıklı bir etkinlik organize ettik. Gittiğimiz her ilde öğretmen arkadaşlarımızla ucu açık, her arkadaşımızın fikrini, eksiklikleri paylaştığı bir platform olarak Öğretmenler Odası Platformu yaptık. Sahadaki en ücra köşedeki öğretmen arkadaşımızın dahi bu konuda fikrini aldık. Bakanlık politikalarının daha etkin bir biçimde kamuoyuyla paylaşılabilmesi, sonuç üretebilmesi açısından bazı tedbirler aldık. Bunlardan bir tanesi; çocuklarımızın başta cep telefonu olmak üzere dijital bağımlılıkları. Bunun önüne geçmek için okullarımızda öğrencilerimizin derslik ortamlarında cep telefonlarıyla bulunmalarını engelleyici bir tedbir aldık. İkincisi; obezite ve dijital bağımlılıkla mücadele konusunda bir karar daha aldık. Okul bahçelerimizin yeniden cıvıl cıvıl, çocuklarımızın geleneksel oyunlarını oynadığı, enerjilerini atabildikleri mekanlar haline dönüşmesi için okul bahçelerimizi yeniden organize ediyoruz. Anadolu kültürünü, bizim referans değerlerimizi yansıtan çocuk oyunlarımızın öğrenciler tarafından yeniden oynanmasını arzu ediyoruz.

    Öğretmene şiddet konusunda ve akran zorbalığı konusunda eleştiriler veya istemediğimiz olaylar ortaya çıktı. Yaz aylarındaki genelgemizde bahsettiğimiz bir kaç hususla aslında biz bunları öngörmüştük. Bunlardan bir tanesi; velilerimizin ders saatleri içerisinde okul içerisinde, okul koridorlarında ve sınıflarda bulunmasını istemedik. Öğretmenlerimizin velilerle sadece randevu takvimi içerisinde görüşme alanlarında görüşmelerini randevu takvimine bağladık. Devam veya okul terkleriyle ilgili hususu gündemimize aldık. Öğrencilerimizin okula devamla ilgili yaşadıkları problemleri gidermek adına hem velileri daha sık uyaracak hem de çocuklarımızın okulda daha fazla bulunmalarını sağlayacakları şekilde tedbirler aldık. Tüm dünyada yaşanan pandemi ortamı sebebiyle, üzerine 6 Şubat depremleri sonrası aldığımız tedbirler sebebiyle açık liseye kayıt olan öğrencilerimizin sayısında artış görmüştük.

    “ORTAOKULLARDA ÇOCUKLARIMIZIN TÜRKÇE DERSLERİNDEN 70 BAŞARI NOTUYLA GEÇMELERİ KOŞULUNU GETİRDİK”

    Çocuklarımızın ana dil becerilerini yeterince gelişmediğini, çocuklarımızın okuma alışkanlıklarından gittikçe uzaklaştıklarını gördüğümüz için yaz aylarında şöyle bir tedbir aldık; Bir; ana dil becerilerini geliştirmek dört temel beceri üzerinden ana dil becerilerini ölçecek bir mekanizma geliştirdik. İki; özellikle Türkçe dersiyle ilgili olarak seçenek ya da test dediğimiz sınavları kaldırıp klasik sınava döndük. Ortaokullarda çocuklarımızın Türkçe derslerinden 70 başarı notuyla geçmeleri koşulunu getirdik.

    Yaşanan ilk depremin ardından Kahramanmaraş, Malatya, Adana, Hatay, Osmaniye ve Adıyaman illerine ulaştık ve depremzedelerin acil barınma, ısınma vb. ihtiyaçlarını karşılamak üzere eğitim yapılarımızdan kullanılabilir durumda olanları ivedilikle tespit ettik. Her bir yerleşim yerinde diğer kurum ve kuruluşların iş birliğiyle güvenle kullanılabilecek okul, yurt, pansiyon, öğretmenevi vb. eğitim kurumu binalarımıza depremzede vatandaşlarımızı yerleştirdik. Onarım ihtiyacı oluşan eğitim yapılarımızın tamamının bakım onarım çalışmalarını tamamladık. Bu kapsamda yaklaşık 45 bin dersliğimizi 2023-2024 eğitim öğretim dönemi için kullanılabilir hâle getirdik. Bunlara ilaveten tahkiki gerekli görülen eğitim yapılarının tahkiklerine, tahkik sonrası güçlendirilmesi gereken eğitim yapılarının da güçlendirme çalışmalarına devam edilmektedir.

    11 ilde toplam 22 bin 39 derslik yapılmasını planladık. Bu dersliklerden 2 bin 571’ini 2023-2024 eğitim öğretim döneminde hizmete açtık. Öğretmenlerimizin barınma ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla gerçekleştirdiğimiz birebir görüşmeler neticesinde, öğretmenler için ihtiyaç duyulan konteyner sayısı ilçe bazlı olarak tespit edildi ve 11 bin 76 konteyner AFAD ile koordineli bir şekilde illere sevk edilerek hizmete sunuldu. Ayrıca çocuklarımızın yaşadıkları öğrenme kayıplarını telafi etmek için yaz aylarındakiler de dâhil olmak üzere 20 bin 99 kurs merkezinde 1 milyon 881 bin 933 öğrencimizin yararlandığı destekleme kursları açtık, 30 bin 124 öğrencimize burs desteği verdik. 2000 yılından önce yapımı gerçekleştirilen riski yüksek bölgelerde bulunan 18 bin 189 okuldan acil müdahale gerekli 7 bin 201’i için çalışmalarımızı yaptık ve 2 bin 897’si için yıkım, 4 bin 304’ü için güçlendirme kararı aldık.

    “SİZİN ‘TARİKAT, CEMAAT’ DEDİĞİNİZ, BİZİM ‘STK’ DEDİĞİMİZ YAPILARLA TOPLASANIZ 10 TANE PROTOKOLÜMÜZ VARDIR”

    Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2023 yılı itibariyle geçerli 2 bin 709 tane protokolümüz var. Bu protokollerden bin 167 tanesi resmi kurumlarla, 550 tanesi STK’larla, 986 tanesi ise TEMA’dan Kızılay’a bir sürü STK’yla. Bunların içerisinde sizin ‘tarikat, cemaat’ dediğiniz, bizim ‘STK’ dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz vardır. Ben bu protokollerle bize destek olanlara da teşekkür ediyorum. Onlarla protokol yapmaya da devam edeceğiz. Çünkü onlar çocukların dağa çıkmasını engelliyor. Onlardan siz bunun için rahatsızsınız. Ben o STK’larla protokol imzalamaya devam edeceğim. Çocuklarımın dağa çıkmaması için sizin insan kaynağınıza, insan yetiştirmemek için buna devam edeceğim.”

  • EHP’DEN KADIKÖY’DE ‘ASGARİ ÜCRET’ EYLEMİ: “EĞER BU ÜLKEDEKİ KİŞİ BAŞINA DÜŞEN MİLLİ GELİR AYDA BİN DOLARSA ONUN KARŞILIĞI OLAN 30 BİN LİRAYI BU İŞÇİ KARDEŞLERİMİZE VERECEKSİNİZ”

    EHP’DEN KADIKÖY’DE ‘ASGARİ ÜCRET’ EYLEMİ: “EĞER BU ÜLKEDEKİ KİŞİ BAŞINA DÜŞEN MİLLİ GELİR AYDA BİN DOLARSA ONUN KARŞILIĞI OLAN 30 BİN LİRAYI BU İŞÇİ KARDEŞLERİMİZE VERECEKSİNİZ”

    Emekçi Hareket Partisi (EHP), Kadıköy’deki Eminönü İskelesi’nde asgari ücrete ilişkin basın açıklaması yaptı. EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk, “Diyorlar ki ‘Ülkemiz 17. büyük ekonomidir.’ Peki 17. büyük ekonomiyiz. 1 trilyon dolar milli gelir var. Kişi başına düşen milli gelir bir yılda 12 bin 400 dolar. O zaman her ay asgari ücret alanlara bin doların karşılığı olan Türk lirası düşer. Öyle fasa fiso rakamlar konuşmayın. Eğer bu ülkedeki kişi başına düşen milli gelir ayda bin dolarsa onun karşılığı olan 30 bin lirayı bu işçi kardeşlerimize vereceksiniz. Milli gelire orantılı bir asgari ücret olmalıdır. Sakın hata yapmaya kalkışmayın” dedi.

    EHP, bugün Kadıköy’deki Eminönü İskelesi’nde asgari ücrete ilişkin “Açlık Değil Refah Sınırı” başlıklı basın açıklaması yaptı. EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk, şunları söyledi:

    “UTANMADAN ÇIKIP DİYORLAR Kİ ‘ACABA ENFLASYONUN SEBEBİ İŞÇİLERE VERİLEN ÜCRETLER MİDİR?’ AÇLIK SINIRINDA VERİLEN ÜCRET, NE GİBİ BİR ENFLASYON YARATABİLİR”

    “Memleketin, enflasyonun, işsizliğin, asgari ücretin tablosuna bakıyoruz. Ondan sonra bir düşünmemiz gerekiyor. Bu kötü gidişatın, bu batmış ekonominin sorumlusu kimdir?  Sorumlusu yetkiyi alan mıdır? Sorumlusu, yetkiyi alandır. Sorumlusu sanki Türkiye’deki bir işçi konfederasyonuymuş, işçi sınıfıymış gibi konuşulamaz. Sorumlu sensin. Yetki sende. Vergileri arttıran sensin. Bu şirketlerin karlarını yüzde 400 arttırmasına sebep olan ve imkân tanıyan sensin. İşçiler hakkını aramak istediğinde önlerine polisleri diken sensin. Her seferinde beyaz, mavi yakalılar, emek verenler haksızlığa uğruyor.  Açlık sınırı bu ülkedeki insanların yarısının aldığı asgari ücret düzeyinde. Bir de utanmadan çıkıp diyorlar ki ‘Acaba enflasyonun sebebi işçilere verilen ücretler midir?’ Açlık sınırında verilen ücret, ne gibi bir enflasyon yaratabilir? İşçi sınıfından daha ne istiyorsunuz?

    İşsizlik had safhada. Genç çocuklarımız evin bir köşesinde vakit geçiriyor. Onları bir işe koyamıyoruz. Bu iş yardımlarla olmaz. İşçiler, emekçiler çalışacaklar, alın terleriyle karşılıklarını alacaklar.

    “BU ÜLKEDEKİ KİŞİ BAŞINA DÜŞEN MİLLİ GELİR AYDA BİN DOLARSA ONUN KARŞILIĞI OLAN 30 BİN LİRAYI BU İŞÇİ KARDEŞLERİMİZE VERECEKSİNİZ”

    Bu ülkede milli gelir var. Diyorlar ki ‘Türkiye’nin milli geliri 1 trilyon dolar olmuştur.’ Yani 1 milyar kadar. Bundan da biraz fazla. Diyorlar ki ‘Ülkemiz 17. büyük ekonomidir.’ Bu da çok güzel. Peki 17. büyük ekonomiyiz. 1 trilyon dolar milli gelir var. Kişi başına düşen milli gelir bir yılda bir kişiye 12 bin 400 dolar. O zaman her ay asgari ücret alanlara bin doların karşılığı olan Türk lirası düşer. Öyle fasa fiso rakamlar konuşmayın. Buraları boş tarlalar, yollar zannetmeyin. Sizin karşınızda emek verenleri savunan politik örgütler var. Eğer bu ülkedeki kişi başına düşen milli gelir ayda bin dolarsa onun karşılığı olan 30 bin lirayı bu işçi kardeşlerimize vereceksiniz. Burada işçi sınıfının yapması gereken şey, kendi alın terinin, el emeğinin bedelini belirlemektir. Onun fiyatını belirlemektir. İşçi sınıfı kendi örgütleriyle bunu yapabilir. Milli gelire orantılı bir asgari ücret olmalıdır. Sakın hata yapmaya kalkışmayın.

    Bu ülkede açlık ve yoksulluk sınırı konuşulamaz. Konuşulacak tek şey tam refahtır. Tam refah için mücadele edeceğiz. O nedenle bu kötü gidişat durdurulabilir, değiştirilebilir. Biz değiştirebiliriz. Kimseden beklemiyoruz. Üreten biziz yöneten de biz olacağız.”

     

     

     

  • AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANI MAHİNUR ÖZDEMİR GÖKTAŞ: “KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE SİYASET ÜSTÜ BİR MESELEDİR”

    Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, “Kadına yönelik şiddetle mücadele siyaset üstü bir meseledir. Biz bu konuya her zaman bu anlayışla yaklaştık. Bu soruna asla müsamaha göstermedik, göstermeyeceğiz. Şiddete maruz kalan, şiddet riski taşıyan herkesi koruma altına alıyoruz. 81 ilde avukatlarımızla kadın, çocuk ve aile bireylerine yönelik her türlü tehdit, şiddet, istismar ve ihmal vakalarının hukuki süreçlerini büyük bir titizlikle takip ediyor, davalarda mağdurların yanında yer alıyoruz. Şunu özellikle vurgulamak isterim ki, kadına yönelik şiddetle mücadele topyekûn yürütülmesi gereken bir mücadeledir” dedi. Göktaş, bakanlığa yakın zamanda sözleşmeli personel alımı gerçekleştirileceğini de açıkladı.

    TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile Sayıştay raporlarının görüşmeleri devam ediyor. Genel Kurul’da, bugün Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçe üzerinde milletvekillerinin konuşmalarının tamamlanmasının ardından konuşan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, şunları söyledi:

    “DEPREMİN MEYDAN GELDİĞİ İLK ANDAN İTİBAREN DEVLETİMİZ SAHADA, MİLLETİMİZİN YANINDA OLDU”

    “Depremin meydan geldiği ilk andan itibaren devletimiz sahada, milletimizin yanında oldu. Tüm kurumlarımızla üstün bir gayret göstererek gece gündüz demeden her türlü yardımı vatandaşlarımıza ulaştırdık. Daha ilk günden, kurumlarımızda olan engelli, yaşlı, çocuk ve kadınlardan oluşan 2 bin 610 kişiyi güvenli bölgelerdeki kuruluşlarımıza yerleştirdik. Bin 300 kişilik Afet Acil Sosyal Yardım ekibimizle bölgede canla başla çalıştık. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları kanalıyla vatandaşlarımıza 1,8 milyar lira nakdi bağış gönderdik. 88 ayni bağış deposu, 300 sosyal market, 27 giyim ve bebek bakım ünitesi, 14 mobil sosyal market tırı, tertip ettiğimiz 487 uçuş seferiyle vatandaşlarımızın acil ihtiyaçlarını karşıladık. Bölgeye ulaştırılan 33 binden fazla yardım tırını ayni bağış depolarına yönlendirdik.

    Hastanelerde, çadırlarda, konteynerkentlerde vatandaşlarımızın yaşadığı tüm alanlarda depremden etkilenen vatandaşlarımızla görüştük, ihtiyaçlarını tespit ettik. Sosyal destek hizmeti sunmak üzere, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti dâhil, Türkiye’nin dört bir yanındaki depremden etkilenen 4 milyon kardeşimize ulaştık. 120 işaret dili tercümanımız sahada görev yaptı. Engelliler için 6 mola evini hizmete açtık. Rehabilitasyon amacıyla ‘Kadın Kooperatifleri İş Atölyesi’ adıyla sosyal alanlar oluşturduk. Tüm kurumlarımızla birlikte çocukların ailelerine ulaştırılması ve kimliklerinin tespit edilmesi için sıkı bir çalışma yürüttük. Ailesinden ayrı düşmüş, refakatçisi olmayan bin 912 çocuğa milletimiz adına biz sahip çıktık. Bin 872’sini ailelerine ve aile yakınlarına teslim ettik, 19’unu bakım ve koruma altına aldık, 5’inin aile odaklı hizmetlerden faydalanmasını sağladık, 1’inin devam eden tedavisini takip ediyoruz. 15 çocuğumuz ise maalesef hayatını kaybetmiştir.

    “AİLEYE YÖNELİK HER TÜRLÜ TEHDİDE KARŞI DURUŞUMUZ NETTİR”

    Türkiye Yüzyılı, herkes için fırsat eşitliğinin ve hak temelli sosyal adalet anlayışının tesis edileceği bir yüzyıl olacaktır. Bu hedefin kök salacağı yer ise hiç kuşkusuz ailedir. Aile, bir asırlık devlet çınarının hem tohumu hem de toprağıdır. Güçlü Türkiye’yi inşa edecek güçlü nesillerin yetişeceği yer, ailedir. Şunu çok iyi biliyoruz ki, milletimizi var eden, ayakta tutan, şekillendiren ve en önemlisi ikamesi olmayan en temel kurum ailedir. Aileye yönelik her türlü tehdide karşı duruşumuz nettir. Bu anlamda aile değerlerimize her zamankinden daha fazla sahip çıkacağız. Aile bağlarımızı sarsacak yaklaşım ve uygulamalara karşı teyakkuzda olmaya devam edeceğiz.

    Bu kapsamda aileyi koruma ve güçlendirme politikalarımıza yön verecek 8. Aile Şûrası’nı geniş bir katılımla gerçekleştirdik. Şûra kararlarını da ocak ayı içerisinde milletimizle paylaşacağız. Ayrıca oluşturduğumuz Bilim Kurulu, tüm politikalarımızın hayata geçirilmesinde bizlere mihmandar olacak. Bunun yanı sıra kuracağımız Aile Enstitüsü ile bir yandan akademik çalışmalarla politikalarımıza yön verecek, diğer taraftan çalışanlarımızın mesleki bilgi ve becerilerini artıracak programlar yürüteceğiz. 2024’ün ilk çeyreğinde ‘Ailenin Güçlenmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planını’ açıklayacağız. Bu eylem planıyla aileyi; çevre, iklim değişikliği, dijitalleşme ve demografik değişimlerin olumsuz etkilerine karşı güçlendirmeye yönelik farkındalık çalışmaları yürüteceğiz. Sadece ülkemizde değil, yeni dönemde uluslararası bağlamda da aileyi güçlendirme çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu kapsamda Türk devletleriyle yapacağımız ‘Türk Dünyası Aile Bakanları Zirvesi’ ve ‘Türk Dünyası Aile Çalıştayı’ ile aile odaklı hizmet, eğitim ve araştırma konularında iş birliklerimizi geliştireceğiz.

    Politikalarımızın güçlü bir uygulaması olan ‘Aile Sosyal Destek Programımızla’ ihtiyaçları yerinde tespit ederek hizmetlerimizi kişiye özel hale getirdik. Rehberlik ve önleyici tedbir faaliyetlerimizle sadece 1,4 milyonu bu yıl olmak üzere toplam 7 milyon haneye misafir olduk. Aile içi iletişimi geliştirmek amacıyla başlattığımız ‘Aile Danışmanlığı’ hizmetiyle vatandaşlarımıza ulaştık. ‘Evlilik Öncesi Eğitim Programımızla’ 1,7 milyon gencimize, ‘Aile Eğitim Programımızla’ 3,9 milyon kişiye eğitim verdik.

    “AİLE BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUYARAK 164 BİN ÇOCUĞUN SAĞLIKLI GELİŞİMİNE KATKI SUNUYORUZ”

    Bugün ‘Sosyal ve Ekonomik Destek’ programıyla aile bütünlüğünü koruyarak 164 bin çocuğun sağlıklı gelişimine katkı sunuyoruz. Psikososyal desteğe ihtiyacı olanlara sosyal hizmet, maddi zorluk yaşayan ailelere aylık 3 bin 571 lira maddi destek sağlıyoruz. Koruyucu Aile Programımızla 9 bin 655 çocuk bugün aile şefkatiyle büyüyor. Her bir çocuk için ailelere 5 bin 705 lira destek sağlıyoruz. Sayın Emine Erdoğan Hanımefendinin himayelerinde yürüttüğümüz ‘Gönül Elçileri Projesi’ ile koruyucu aile programını daha da yaygınlaştırıyoruz. Bunun yanı sıra ‘Evlat Edinme’ hizmetiyle 19 bin 496 çocuğu sıcak bir yuvaya kavuşturduk. Gerçekleştirdiğimiz büyük dönüşümle 14 bin 325 çocuğun; bin 365 çocuk evi ve çocuk evleri sitelerinde aile sıcaklığında büyümelerini sağlıyoruz. Korumamız altındaki 2 bin 828 engelli çocuğa özel koruma ve bakım hizmeti veriyoruz.

    Bugüne kadar devlet korumasında yetişmiş 61 bin 480 gencin kamuda istihdam edilmesini sağladık. Bu yıl sonuna kadar bin 44 gencimizin atamasını gerçekleştireceğiz. Bursa, Kahramanmaraş ve Hatay’da hizmete açtığımız gündüzlü çocuk hizmet birimi olan Çocuk Yaşam Merkezlerimizi yaygınlaştırmak için çalışmalarımıza devam ediyoruz. ‘Çocuklar Güvende’ ekiplerimizle okulları ziyaret ediyor, onları karşılaşabilecekleri tehlikelerden uzak tutmaya gayret ediyoruz. 352 bin öksüz ve yetim çocuğa sosyal hizmetlerimizi ve yardımlarımızı ulaştırmaya devam ediyoruz. Ailesinden ayrı düşmüş, yabancı uyruklu çocuklara psikososyal destek ve sosyal uyum hizmeti sağlıyoruz. Yeşilay ile iş birliğinde aileleri, çocukları ve gençleri tehdit eden her türlü bağımlılığa karşı mücadelemizi kararlı bir şekilde sürdürüyoruz. Rehberlik birimlerimiz aracılığıyla çocukları ve aileleri yakından takip ediyor, riskli durumları önceden tespit ederek erken müdahaleye yönelik çalışmalar yürütüyoruz.

    “YENİ YILIN İLK AYINDA 2 BİN 392 ENGELLİ ATAMASINI DA GERÇEKLEŞTİRECEĞİMİZİN MÜJDESİNİ MİLLETİMİZLE PAYLAŞMAK İSTERİM”

    Son 21 yılda kamuda engelli memur sayısını tam 12 kat artırdık. 68 bin 108 engelli vatandaşımızı kendileri için uygun olan kadrolara atadık. Bu yıl şubat ayında 2 bin 323 engelli vatandaşımızın atamalarını gerçekleştirmiştik. Yeni yılın ilk ayında 2 bin 392 engelli atamasını da gerçekleştireceğimizin müjdesini milletimizle paylaşmak isterim. Bunun yanı sıra çalışma ortamlarını engellilerin ihtiyaçlarına göre düzenleyen korumalı iş yerlerine kaynak aktardık. Bugün engelli vatandaşların aile bütünlüklerini muhafaza edecek şekilde bakımlarının evde yapılmasını önceliyoruz. 560 bin 647 engelli vatandaşın evde bakımları için ailelerine aylık 5 bin 97 lira ödeme yapıyoruz. Bu kapsamda toplam 113,4 milyar lira ödeme gerçekleştirdik. Bakıma ihtiyacı olan 7 bin 49 engelli için 107 Bakım ve Rehabilitasyon Merkezimizde gece gündüz demeden hizmet veriyoruz. 310 özel bakım merkezi, 136 Gündüzlü Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi ve 149 Umut Evi’yle, engelli vatandaşlarımıza hizmet sunuyoruz.

    Engelli ve yaşlıların toplumsal hayata katılımlarını desteklemek amacıyla şehir içi toplu taşıma imkânlarından ücretsiz bir biçimde yararlanmalarını sağlıyoruz. Bu kapsamda temmuz ayında ücretsiz seyahat için araç başına yaptığımız ödemeyi yüzde 100 oranında artırdık. Şehit yakını, gazi ve gazi yakınları ile vazife malullerinin de aynı hizmetten faydalanmalarını sağladık. Onların da hem şehir içi toplu taşıma hem de demir yolları ve deniz yollarının şehir içi ve şehirler arası hatlardan ücretsiz yararlanmalarını sağlıyoruz.

    “KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE SİYASET ÜSTÜ BİR MESELEDİR”

    Bugün toplumumuzun temel direği olan kadınların hak ve özgürlüklerinin genişletilmesi, refahının artırılması, her alanda etkin bir şekilde yer almaları için çok büyük atılımlar gerçekleştirdik. Bunun yanı sıra 2002’den bugüne, genel istihdam oranı yüzde 12 artarken, kadın istihdamını yüzde 25 oranında artırdık. Kadın istihdamında çok büyük bir gelişme kaydetmiş olsak da elbette bunu yeterli görmüyoruz. Yeni çalışmalarımızla kadınları ekonomik, sosyal, sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda daha da güçlü kılacağız. Uygulamaya koyacağımız ‘Mahalle Odaklı Kreş Modeli’ ile kadınların ev veya iş hayatı arasında bir tercih yapmak zorunda olmalarının önüne geçmek istiyoruz.

    Bugün küresel bir sorun olan kadına yönelik şiddet fiziksel, psikolojik ve ekonomik boyutları olan can yakıcı bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüm bu boyutlarını göz önünde bulundurarak mücadelemizi, ‘şiddete sıfır tolerans’ ilkesiyle büyük bir kararlılıkla sürdürüyoruz ve sürdürmeye devam edeceğiz. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Kanunu ile bu konuda dünyada eşi benzeri az bulunan hukuki düzenlemeye sahibiz. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele IV. Ulusal Eylem Planı’nın 2024 yılı faaliyet programını 25 Kasım’da açıkladık. Bu faaliyet planı ile adalete erişim, mevzuat, politika, koordinasyon, koruyucu ve önleyici hizmetler ile toplumsal farkındalık başlıkları altında çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Aynı gün yayımlanan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile Koordinasyon Kurulu’nu yeniden yapılandırdık. Böylece kurumlarımızla daha güçlü bir iş birliği ile kadına yönelik şiddetle mücadelemizi etkin bir şekilde yürütmeye devam edeceğiz.

    Kadına yönelik şiddetle mücadele siyaset üstü bir meseledir. Biz bu konuya her zaman bu anlayışla yaklaştık. Bu soruna asla müsamaha göstermedik, göstermeyeceğiz. Şiddete maruz kalan, şiddet riski taşıyan herkesi koruma altına alıyoruz. 81 ilde avukatlarımızla kadın, çocuk ve aile bireylerine yönelik her türlü tehdit, şiddet, istismar ve ihmal vakalarının hukuki süreçlerini büyük bir titizlikle takip ediyor, davalarda mağdurların yanında yer alıyoruz. Şunu özellikle vurgulamak isterim ki, kadına yönelik şiddetle mücadele topyekûn yürütülmesi gereken bir mücadeledir. Bu, hepimizin sorumluluğundadır. Şiddeti ortadan kaldıracak değerler sevgi, saygı ve merhamettir. Bu değerleri, toplumun her alanında çarşıda, pazarda, okulda, ailede, iş yerlerinde, sporda, sanatta, doğada hâkim kılabildiğimiz müddetçe şiddet asla hiçbir yerde barınamaz. Aksi takdirde de karşısında önce bizi bulacaktır. Bundan da kimsenin şüphesi olmasın.

    Yakın zamanda bakanlığımıza sözleşmeli personel alımı gerçekleştireceğiz. Aramıza katılacak yeni çalışma arkadaşlarımızla kurumlarımızın kapasitesini daha da güçlendirecek, sosyal hizmetlerin niteliğinin ve erişilebilirliğinin artırılmasını sağlayacağız. Gençlerimiz için, milletimiz için şimdiden hayırlı uğurlu olsun.”

  • TBMM’DE BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ…SUAT ÖZÇAĞDAŞ: “21 YILLIK DÖNEMDE EĞİTİM SİSTEMİ BİLEREK VE İSTEYEREK SİYASALLAŞTIRILDI, DİNSELLEŞTİRİLDİ”

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, TBMM Genel Kurulu’nda; “21 yıllık dönemde, eğitim sistemi bilerek ve isteyerek siyasallaştırıldı, dinselleştirildi ve iktidarın ideolojik hedefleri için araç haline getirildi. Milli Eğitim Bakanlığının tecrübeli ve nitelikli kadroları yok edildi. Eğitimin niteliği her geçen gün azaldı. Piyasacı eğitim anlayışı sisteme hâkim oldu. Kamusal ve parasız eğitimden uzaklaşıldı. Nitelikli eğitim özel okullardan satın alınır hale geldi” dedi.

    TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile Sayıştay raporlarının görüşmeleri devam ediyor. Genel Kurul’da, bugün Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçeleri görüşülüyor. Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi üzerine söz alan CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, şunları söyledi:

    “BAKANLARIN ORTALAMA ÖMRÜ İKİ BUÇUK YIL OLDU”

    “Eğitim bir ülkenin gelişmesi, çağdaş, muasır medeniyetlere ulaşmasında en doğru yoldur. Gelecek için çok önceliklidir. Ülkemizi geleceğe taşıyacak kuşakların iyi eğitimli ve donanımlı olması bir beka sorunudur. Peki eğitim alanında ülkemizde durum nedir? 21 yılda 9 Milli Eğitim Bakanı değişti. Bakanların ortalama ömrü iki buçuk yıl oldu. Her yeni bakan döneminde bir öncekinin yaptıkları yerle bir edildi. Örneğin: Dönemin müsteşarı da olan mevcut Milli Eğitim Bakanlığı, daha bir önceki dönemde uygulamaya alınan ve minicik okul öncesi yavrularımızın ihtiyacı olan yemek uygulamasını tasarruf bahanesi ile kaldırdı. Hatta okul öncesi eğitim ücretsiz olacak diyen bir önceki bakanın tersine okul öncesi eğitime katkı payı getirdi. Selefinin ve Cumhurbaşkanının mülakatların kaldırılacağına yönelik seçim öncesi vaatlerini yok saydı. Mülakat gibi mülakat yapacağız diyerek bugüne kadar partizanca MEB kadrolarının doldurulduğunu da itiraf etmiş oldu.

    “EĞİTİM SİSTEMİ BİLEREK VE İSTEYEREK SİYASALLAŞTIRILDI”

    Sayın Cumhurbaşkanı’nın, ‘eğitim alanında başarısız olduk’ sözleri bir itiraf olarak hafızalarımıza kazındı. 21 yıllık dönemde, eğitim sistemi bilerek ve isteyerek siyasallaştırıldı, dinselleştirildi ve iktidarın ideolojik hedefleri için araç haline getirildi. Milli Eğitim Bakanlığının tecrübeli ve nitelikli kadroları yok edildi. Eğitimin niteliği her geçen gün azaldı. Piyasacı eğitim anlayışı sisteme hâkim oldu. Kamusal ve parasız eğitimden uzaklaşıldı. Nitelikli eğitim özel okullardan satın alınır hale geldi. Eğitiminin niteliğinin en nesnel göstergesi kuşkusuz uluslararası araştırmalar. 2023 PISA araştırmasına göre; Türkiye okuma becerilerinde 2003 yılında 35’inci iken 2022 yılında 36’ncı, matematikte 33’üncü iken 39’uncu, fen alanında ise 33’üncü iken 34’üncü olmuştur.

    “EĞİTİME YETERİ KADAR KAYNAK AYIRMAZSANIZ, EVLATLARIMIZ AÇISINDAN GEREKEN FIRSAT EŞİTLİĞİNİ DE SAĞLAYAMAZSINIZ”

    2016 yılından bu yana, GSYH içerisinde ve Merkezi Yönetim Bütçesi içerisinde eğitim bütçesinin payı maalesef giderek azalmaktadır. 2016 yılında yüzde 19,24 olan eğitim bütçesinin payı, 2023’te yüzde 14,56’ya geriledi. Bunun yanı sıra, 2002 yılından günümüze yüzde 81’i personel gideri olan bakanlık bütçesinde eğitim yatırımlarına ayrılan kaynak yarı yarıya azaldı. 2002’de yüzde 17.18 iken maalesef bugün bu oran yüzde 9.15’e kadar geriledi. Burada ileri matematik bilmeye gerek yok. Ortak gayemiz, milletimize faydalı olmaksa, burada hakikati haykırmak ve birlikte çözüm üretmek konusunda en ufak bir şüphe duymamalıyız. Toplumsal eşitliği ve barışı sağlamak için eğitime yeteri kadar kaynak ayırmazsanız, evlatlarımız açısından gereken fırsat eşitliğini de sağlayamazsınız.

    “18 BİN 432 KÖY OKULU KAPATILDI”

    4 artı 4 artı 4 eğitim modelinin uygulanmaya başlamasından bu yana; ilkokul düzeyinde okullaşma oranı yüzde 98,9’dan yüzde 93,85’e, ortaokul düzeyinde ise yüzde 93,1’den yüzde 91,21’e gerilemiştir. 2002 yılından günümüze 18 bin 432 köy okulu kapatıldı. Öğrenci sayısı, 3 milyon 275 bin 579’dan 623 bin 902’ye geriledi. 2002 yılında 450 olan imam-hatip lisesi sayısı bin 714’e, 71 bin olan öğrenci sayısı ise 476 bin 739’a yükseldi. Yine 2013’te bin 99 olan İmam Hatip Ortaokulu sayısı 3 bin 432’ye 95 bin olan öğrenci sayısı yaklaşık 700 bine yükselmiştir. Bu tercihin sonucu olarak genel liselerde derslik başına 30, mesleki ve teknik liselerde 24, imam hatip liselerinde 12 öğrenci bulunuyor.

    4 bin 664 olan özel okul sayısı 14 bin 281’e, 535 bin 788 olan öğrenci sayısı ise 1 milyon 670 bin 729’a yükselmiştir. 2002 yılından bu yana yatılı okulların sayısı 521’den 263’e, öğrenci sayısı ise 278 bin 448’den 49 bin 393’e gerilemiştir. Yatılı okullar kapatılırken, Aladağ’da, Karaman’da olduğu gibi çocuklarımız tarikat ve cemaatlerin yurtlarına gitmek zorunda bırakılmıştır. AKP, bu alanı tarikat ve cemaatlere terk etmiştir. 2014-15 eğitim öğretim yılında 15 bin 397 okul taşınırken 2022-2023 eğitim öğretim yılında 18 bin 291 okul taşınır olmuştur. Her gün 1,2 milyon öğrencimiz taşınmaktadır. Buna özel servisler dâhil değildir. Açık ortaokul ve açık lisedeki öğrencilerimizin sayısı artmaktadır. Bir yılda 450 bin çocuğumuzun örgün eğitimden açık öğretime geçerek evlerine hapsedilmiştir.

    “DEPREM BÖLGESİNDEKİ ÖĞRETMENLERİMİZİN EK ATAMA TALEPLERİ KARŞILANMADI”

    Depremin üzerinden 11 ay geçmesine rağmen bölgedeki konteyner okullar bile birçok yerde hala kurulamadı. Millî Eğitim Bakanlığı, şubat ayından bu yana, bölgedeki okulların durumu ile ilgili sağlıklı bir veri paylaşmamıştır. Öğretmen ve öğrencilerin barınma, beslenme ve ulaşım gibi sorunları çözülemedi. Yıkılan, ağır hasar alan ya da kullanılamaz duruma gelen okulların yerine yenileri yapılmadı. Bölgedeki birçok okulda ikili eğitim devam ediyor. Öğrencilere servis sağlanamadığı için çocuklarımız karanlıkta yıkıntılar arasında okullarına gidip gelmektedir. Öğrencilere sıcak yemek verilmiyor, kırtasiye yardımı dahi yapılmıyor. Özel okulda çalışırken işsiz kalan eğitimcilerin mağduriyetleri giderilmedi. Deprem bölgesindeki öğretmenlerimizin ek atama talepleri karşılanmadı.

    “AKP İKTİDARI DÖNEMİNDE ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNİN SAYGINLIĞI YOK EDİLDİ”

    AKP iktidarı döneminde öğretmenlik mesleğinin saygınlığı yok edildi. Öğretmenler ücretli, sözleşmeli, öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen şeklinde 5 farklı şekilde istihdam edilmeye başlandı. 2002 yılında 540 lira maaş alan bir öğretmen, kazancının dörtte birini kiraya ayırırken, 2023 yılında öğretmenler, kirasını tek başına ödeyemez hale geldi. Yalnız yüksek maaş alan Merkez Bankası Başkanınız değil, öğretmenler de çözümü ailelerinin yanına taşınarak bulmaya çalışmaktadırlar. 25 yıl görev yapmış bir öğretmen 24 bin 653 lira maaş almaktadır. Öğretmenlerin tamamı yoksulluk sınırının altında ücret almaktadır. Ücretli öğretmenler asgari ücretin altında bir maaşla çalıştırılmaktadır. Öğretmen ihtiyacı her yıl ek 80 bin ücretli öğretmenle kapatılmaktadır. Kadrolu atama yapılması gerekirken, ücretli öğretmenlik sistemi ile öğretmenlerimiz açlığa ve yoksulluğa mahkûm edilmiştir. Ücretli öğretmenlerimiz en fazla 10 bin 600 lira maaş alabilmektedir. Birçoğu da sadece 7-8 bin lira maaşla çalışmaktadır. Ayrıca, öğretmenlerin öğretim yılına hazırlık ödeneği 2002 yılında yaklaşık bir asgari ücrete denk gelirken, 2023 yılında ise asgari ücretin sadece yüzde 12’sine düşmüştür.

    Eğitim-İş’in yaptığı araştırmaya göre öğretmenlerin yüzde 94.6’sı aldığı maaşının yeterli olmadığını, yüzde 83.3’ü toplumdaki saygınlığının azaldığını, yüzde 84’ü çocuklarının ihtiyacını karşılayamadığını, yüzde 50.7’si daha fazla para kazanacakları bir iş bulmaları halinde mesleği bırakabileceğini, yüzde 50.3’ü gelirlerindeki yetersizlik nedeniyle psikolojik sorunlar yaşadığını, yüzde 75.6’sı gelecekten ümitli olmadığını ve yüzde 54.2’si birinci derece yakınlarından yardım aldıklarını belirtmişlerdir.

    “AKP İKTİDARI VE ONUN GETİRDİĞİ BU BÜTÇE, YATIRIMI ARTTIRMAK YERİNE, AZALTAN; GELECEĞİ HEDEFLEMEK YERİNE GERİCİLİĞİ ÖNCELEYEN BİR NİTELİĞE SAHİPTİR”

    AKP iktidarı ve onun getirdiği bu bütçe, yatırımı arttırmak yerine, azaltan; geleceği hedeflemek yerine gericiliği önceleyen bir niteliğe sahiptir. Tasarruf tedbiri olarak, muhalefetin sıkıştırması ile daha bir önceki dönemde, seçim öncesi diye zoraki koyduğunuz okul öncesi çocuklarının öğününü kaldırmaktır. En az 100 bin atama talep eden öğretmenlere kadro vermek yerine asgari ücretin altında maaşlarla ücretli öğretmen olarak emeklerini sömürmektir. 2022 KPSS sonuçları ile ek atama sözü verilen öğretmenlerimizin, deprem bölgesinde zor koşullarda çifte mağduriyet yaşayan öğretmenlerimizin, emektar ücretli öğretmenlerimizin sorunlarını görmezden gelmektir. Aynı işi yapan öğretmenleri farklı özlük hakları ve unvanlarla çalıştırmaktır. 24 Kasım’da öğretmenlerimize bir nebze nefes versin diye muhalefet tarafından önerilen bir maaş ikramiye teklifini reddetmektir.”

  • HAKAN FİDAN, ABD DIŞİŞLERİ BAKANI BLINKEN İLE GÖRÜŞTÜ

    HAKAN FİDAN, ABD DIŞİŞLERİ BAKANI BLINKEN İLE GÖRÜŞTÜ

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken ile telefonda görüştü. Görüşmede; ABD- Türkiye arasındaki ikili ilişkiler, İsveç’in NATO üyeliği, F-16 meseleleri ve İsrail-Filistin gerilimi ele alındı.

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken ile telefonda görüştü. Dışişleri yetkililerinden edinilen bilgiye göre; görüşme karşı tarafın talebi üzerine gerçekleşti. Görüşmede, ABD-Türkiye arasındaki ikili ilişkilerin yanı sıra bölgesel ve küresel meseleler ele alındı. İlişkilerde müttefiklik ruhuna uygun davranmanın öneminin vurgulandığı görüşmede, İsveç’in NATO üyeliği, F-16 meselesi ve savunma sanayii alanında iş birliği de konuşuldu.

    Görüşmede; İsrail-Filistin gerilimi üzerinde de duruldu. Gazze ve Batı Şeria’daki durumun giderek kötüleştiğine dikkati çeken Dışişleri Bakanı Fidan’ın saldırıların durması için ABD’nin İsrail üzerindeki nüfuzunu kullanması çağrısında bulunduğu, tam ateşkesin sağlanmasının akabinde, iki devletli çözüme dayalı adil ve kalıcı bir barışı hayata geçirmeyi hedefleyen bir siyasi sürecin başlatılması için İsrail’in masaya oturtulması gerektiğini vurguladığı kaydedildi.

  • İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI TUNÇ SOYER KARŞIYAKA KARADENİZ ŞENLİĞİ’NE KATILDI

    İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI TUNÇ SOYER KARŞIYAKA KARADENİZ ŞENLİĞİ’NE KATILDI

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 14. Karşıyaka Karadeniz Şenliği Hamsi Şöleni’ne katıldı. İzmirlilerin büyük ilgisiyle karşılanan Başkan Tunç Soyer, “İzmir’i İzmir yapan o zenginliğin parçalarından biri de Karadenizliler. İyi ki varsınız. İzmir sizinle güzel, güçlü, geleceğe daha umutla bakıyor” dedi.

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile eşi Neptün Soyer, Bostanlı Pazaryeri’nde Karadenizliler Konfederasyonu tarafından düzenlenen 14. Karşıyaka Karadeniz Şenliği Hamsi Şöleni’ne katıldı. Başkan Soyer’e Konfederasyon’un Onursal Başkanı, Kültür eski Bakanı Prof. Dr. Suat Çağlayan, Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay ve eşi Öznur Tugay, Karadenizliler Konfederasyonu Başkanı Hızır Murtezaoğlu, konfederasyona bağlı federasyonların başkanları ile temsilcileri de eşlik etti. Etkinliğe katılan İzmirliler Başkan Tunç Soyer’le fotoğraf çektirmek için sıraya girdi. Karadeniz Bölgesi’ne özgü yemeklerden tadan Başkan Soyer, yurttaşlarla horon oynadı.

    “KARADENİZLİLER İZMİR’E KARADENİZ’İN ZENGİN KÜLTÜRÜNÜ TAŞIYOR”

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Karadeniz’in dört bir köşesinden gelen kardeşlerimiz bir yandan İzmirlileşiyorlar ama bir yandan da İzmir’e Karadeniz’in zengin kültürünü taşıyorlar. İzmir’i İzmir yapan o zenginliğin parçalarından biri de Karadenizliler. İyi ki varsınız. İzmir sizinle güzel, güçlü, geleceğe daha umutla bakıyor” diye konuştu.

  • ÖZGÜR ÖZEL: “FIVB DÜNYA KULÜPLER ŞAMPİYONASI’NI ÇOK ÇEKİŞMELİ BİR FİNAL MAÇININ ARDINDAN KAZANAN ECZACIBAŞI DYNAVİT’İ VE ŞAMPİYONAYI İKİNCİ BİTİREN VAKIFBANK’I YÜREKTEN KUTLUYORUM”

    ÖZGÜR ÖZEL: “FIVB DÜNYA KULÜPLER ŞAMPİYONASI’NI ÇOK ÇEKİŞMELİ BİR FİNAL MAÇININ ARDINDAN KAZANAN ECZACIBAŞI DYNAVİT’İ VE ŞAMPİYONAYI İKİNCİ BİTİREN VAKIFBANK’I YÜREKTEN KUTLUYORUM”

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “FIVB Dünya Kulüpler Şampiyonası’nı çok çekişmeli bir final maçının ardından kazanan Eczacıbaşı Dynavit’i ve şampiyonayı ikinci bitiren Vakıfbank’ı yürekten kutluyor, her iki kulübümüzün de başarılarının devamını diliyorum” dedi.

    Eczacıbaşı Dynavit, FIVB Dünya Kulüpler Şampiyonası Türk finalinde Vakıfbank’ı 3-2 mağlup ederek tarihinde 3. kez dünya şampiyonu oldu.

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Eczacıbaşı Dynavit için kutlama mesajı yayınladı. Özel’in bu akşam X hesabından paylaştığı mesaj şöyle:

    “FIVB Dünya Kulüpler Şampiyonası’nı çok çekişmeli bir final maçının ardından kazanan Eczacıbaşı Dynavit’i ve Şampiyonayı ikinci bitiren Vakıfbank’ı yürekten kutluyor, her iki kulübümüzün de başarılarının devamını diliyorum.”

  • TBMM BAŞKANVEKİLİ BİÇER KARACA’YA “ADİL YÖNETMİYORSUNUZ” DİYE TEPKİ GÖSTEREREK GENEL KURUL SALONUNU TERK EDEN AKP’LİLER SONRASINDA KÜRSÜYÜ İŞGAL ETTİ

    TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşmeleri sırasında TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca’ya “Adil yönetmiyorsunuz” diye tepki gösteren AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin ve AKP’li milletvekilleri, Genel Kurul salonunu terk etti. AKP’liler daha sonra salona tekrar girerek kürsüyü işgal etti ve alkışlarla eylem yaptı. CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, verilen aranın ardından “21 yılda bir ilke tanıklık yaptık AKP Grubu kürsü işgalinde bulundu, bir eylem ortaya koydu. İnanın öyle gözlerim doldu ki yıllarca yaşadığımız bir şeyi yapmak istedim, biber gazı olsa sıkacaktım” dedi.

    TBMM Genel Kurulu’nda, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçe görüşmelerinde CHP Muğla Milletvekili Gizem Özcan’ın kadın cinayetleriyle ilgili iktidarı eleştirdiği konuşması sırasında AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin ile TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca arasında tartışma yaşandı. Biçer Karaca, Özcan’ın konuşmasına tepki gösteren Zengin’i hatibin sözünü kesmemesi uyarısında bulundu. Biçer Karaca’ya “Adil yönetmiyorsunuz” diye tepki gösteren Zengin ve AKP’li milletvekilleri, genel kurul salonunu terk etti.

    Özcan’ın konuşmasını tamamlamasının ardından alkışlarla tekrar salona giren Zengin ve AKP’li milletvekilleri, kürsünün etrafında toplandı. AKP’li vekillerin alkışlarla protestosu üzerine TBMM Başkanvekili Biçer Karaca, oturuma ara verdi. Verilen arada CHP’li milletvekilleri de AKP’li milletvekillerini alkışladı. CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, “CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, “CHP Grubunu kutluyorum, iktidar partisine eylem yaptırdı” dedi.

    “BEN GRUBUMA ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM, AKP GRUBUNA BİLE EYLEM YAPABİLMEYİ ÖĞRETTİLER”

    CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, aranın ardından “21 yılda bir ilke tanıklık yaptık AKP Grubu kürsü işgalinde bulundu, bir eylem ortaya koydu. İnanın öyle gözlerim doldu ki yıllarca yaşadığımız bir şeyi yapmak istedim; biber gazı olsa sıkacaktım. Eğer CHP ya da başka bir grup kürsü işgali yapsaydı Sayın Cumhurbaşkanı ilk çarşamba, ‘anarşistler’ derdi. Ben grubuma çok teşekkür ediyorum, AKP Grubu’na bile eylem yapabilmeyi öğrettiler. Onlardan beklentim bir; adalet nöbeti tutsunlar, yürüyüş yapsınlar, açlık grevinde bulunsunlar” dedi.

    “BEN VE ARKADAŞLARIM DA BAŞÖRTÜSÜ EYLEMLERİNİ SİZLERE RAĞMEN YAPA YAPA BURAYA GELDİK”

    AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin ise “Biz eylem öğrenecek insanlar değiliz. Ben ve arkadaşlarım da başörtüsü eylemlerini sizlere rağmen yapa yapa buraya geldik. Bizim hayatımız eylem. Burada olması gereken adaletli bir yönetimdir. Burası yönetilirken adaletli bir yönetim; kendi arkadaşlarınıza 2 dakika olmaz. Burada kurallar belli. Siz tarafsızsınız şu anda, bakana da aynı mesafedesiniz, bana da Ali Mahir Bey’e de. Kürsüde olan hangi milletvekili olursa olsun aynı adaletle davranmanız lazım” açıklamasını yaptı.

    “TARAFSIZCA YÖNETİM ANLAYIŞIMIN SORGULANMASI DAHİ KABUL EDEMEM”

    Biçer Karaca ise Zengin’e şu yanıtı verdi:

    “Tarafsızca yönetim anlayışımın sorgulanması dahi kabul edemem. TBMM’de nöbette olduğum, yönettiğim her oturumda ve her zaman şunu ifade ettim; TBMM konuşarak sorunlara çözüm üretilmesi gereken mevkidir, milli iradeyi temsil eder. Bu nedenle de tüm milletvekili arkadaşlarımın söz taleplerini mümkün olduğunca esnek bir şekilde kullandırmaya çalıştım. Saadet Partisi grubunun hatiplerine, İYİ Parti’nin hatiplerine, Dem Partisi hatiplerine, CHP hatiplerine de 5 dakika, 1 dakika ve selamlamak için artı 1 dakika verdim. CHP Grubu konuşmaları tamamlandıktan sonra AKP Grubu’nun hatipleri konuşacak. Eğer AKP hatiplerine bu müsamahayı göstermez, bu söz hakkını aynı adaletli şekilde vermezsem o zaman bu eleştirileriniz başım üstünedir.”