Blog

  • VELİ AĞBABA, MOTOKURYELERLE TBMM ÖNÜNDE AÇIKLAMA YAPTI: “TÜRKİYE, KENDİ YURTTAŞINA GÖSTERMEDİĞİ ŞEFKATİ YABANCI BİR ÜLKENİN CUMHURBAŞKANI’NIN EVLADINA GÖSTERMEKTEDİR”

    Haber: NİSANUR YILDIRIM / Kamera: ÜNAL AYDIN 

    CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, motokuryelerle TBMM’nin yanındaki Milli Egemenlik Parkı’nda motokurye Yunus Emre Göçer’in ölümüyle ilgili açıklama yaptı. Ağbaba, “Görüntü ortaya çıktı. Adli Tıp’ın raporları ortada. Mutlaka bu insan yargılanmalıdır. Onun elini kolunu sallaya sallaya kaçmasına göz yuman iktidar da bunun hesabını vermelidir. Hükümet bu olayın altını kapatmak istiyor. Olağanüstü bir skandal. Bunu Almanya’da yaşayamazsınız. Almanya’da bir vatandaşın yüzünü çizseniz cezasını çekersiniz. Türkiye, kendi yurttaşına göstermediği şefkati yabancı bir ülkenin Cumhurbaşkanı’nın evladına göstermektedir” dedi. Geçirdiği kazada bacağı kırılan motokurye Mehmet Akif Çiğdem ise “Biz ‘Kurallara uymuyorlar’ dediğiniz kuryeleriz. Maalesef bu kurallara uyduğum zaman bu kaza benim başıma geldi. Kırmızı ışıkta beklerken, alkollü bir sürücü arkadan gelip vurdu. Denetimlerin sıklaştırılmasını istiyoruz. Biz artık biraz daha güvende çalışmak istiyoruz” diye konuştu.

    CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, motokuryeler ile birlikte bugün TBMM Çankaya Kapısı’nın yanında bulunan Milli Egemenlik Parkı’nda basın açıklaması yaptı. Ağbaba’ya, CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Kayışoğlu ve CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut eşlik etti. Ağbaba, motokuryelerin yaşadığı sıkıntılara ve Somali Cumhurbaşkanı’nın arabasıyla çarpmasının ardından hayatını kaybeden motokurye Yunus Emre Göçer’e değindi. Ağbaba, şunları söyledi:

    “MOTOKURYELER GÜNLÜK 100-150 KM YOL YAPIYORLAR. YÜZDE 90’I KAYIT DIŞI VE GÜVENCESİ ÇALIŞIYOR. ÇOĞU SENDİKASIZ, İŞ KOLLARI BELİRSİZ”

    “Gece gündüz, yaz kış demeden, bütün Türkiye’de herkesin hizmetinde olan, mal değil can taşıyan motokuryelerle beraberiz. Türkiye’deki yaklaşık sayıları 1 milyon civarında. CHP, en başından beri hayatımızın her alanında var olan ama kayıtları, örgütlülükleri, güvenceleri olmayan motokuryelerin sorunlarını gündeme getirmeye çalışıyoruz. Son günlerde bir olayla tekrar Türkiye’nin sıcak gündemine oturdu. Maalesef hala çözülebilmiş bir sorunları motokuryelerin yok. Motokuryeler günlük 100-150 km yol yapıyorlar. Yüzde 90’ı kayıt dışı ve güvencesi çalışıyor. Çoğu sendikasız, iş kolları belirsiz. İş yerinin baskısıyla günde 15-16 saat çalışıyorlar. Çalışma saatleri uzun. Ücretleri az. Kaza geçiren motokurye bazen aylarca çalışamıyor. Evine ekmek götüremiyor. Dertleri çok, maalesef devlet bu arkadaşlarımızı duymuyor. Motokuryelerin en büyük sorunlarından birisi ‘kurtlar sofrası’ modeli olarak adlandırılan esnaf kurye modeli. Yani ‘kendi işinin sahibi ol, aracını al gel’ diye sunulan kuryelere sömürü ve güvencesiz çalışma modeli. Esnaf kurye modelinde çalışan kuryelerin yasal hiçbir hakkı bulunmamakta. Ayrıca esnaf kuryeler dağıttıkları gönderi başına ücret almaktadır. Masrafları çıktığında çoğu zaman bu ücret asgari ücretin bile altında kalmaktadır.

    “2023 YILINDA TÜRKİYE’DE TAM 430 ÖLÜMLÜ MOTOR KURYE KAZASI OLDU. HER HAFTA EN AZ BİR KURYE ÖLÜYOR VE BU KAZALARDA ÖLENLERİN ÇOĞU 19-27 YAŞ ARALIĞINDA”

    Motokuryeler, emeklerinin karşılıklarının ve anayasal hakları olan sendika haklarının tanınması için mücadele ediyorlar. Bu taleplerin hepsi anayasal bir haktır. Günde 14-15 saat iki tekerlek üzerinde, hayatlarını hiçe sayarak çalışmak zorunda kalan motokurye emekçilerinin talepleri kabul edilmelidir. Çalışma standartları belirlenmeli, mesleki yeterlilik sistemi zorunlu hale gelmeli, kayıt dışı motokuryeler güvence altına alınmalı, paketler için süre kısıtlaması esnetilmeli, puanlama sistemi kaldırılmalı; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı motokurye mesleğini iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin iş tanımlarından ‘çok tehlikeli’ olarak sınıflandırılmalıdır. Esnaf kuryeler iş sağlığı ve güvenliği kapsamına dahil edilmeli ve motokuryeler insanca yaşayabilecek bir ücret elde etmelidir. Artık motor kuryeler ekmeğin derdinde olmayı da geçti canının derdine düştü. 2023 yılında Türkiye’de tam 430 ölümlü motor kurye kazası oldu. Her hafta en az bir kurye ölüyor ve bu kazalarda ölenlerin çoğu 19-27 yaş aralığında.

    “MOTOKURYELER, ARTIK MESLEKTAŞLARI İÇİN YAS TUTMAK, EYLEM YAPMAK İSTEMİYORLAR”

    Motokuryeler her gün ‘Benim de ölüm haberim yapılacak’ mı diye düşünmektedir. Motokuryeler diyor ki ‘Bir gün benim resmimi de o çerçeveye koyacaksınız. Haber yapacaksınız diye çok korkuyorum. Bir gün başıma bir şey gelir haberimi yaparsanız 3 yaşındaki oğlum önce Allah’a, sonra size emanet. Her sabah eşimle çocuklarımla helalleşerek işe başlıyorum. Artık alıştım sıra bana ne zaman gelecek diye beklemekteyim’ diyor. Bunları maalesef motokuryeler söylüyor. Bu söyledikleri her gün bir bir başlarına gelmeye devam ediyor. Motokuryelerin aileleri, evlatları, eşleri bugün başına bir şey gelmeden eve dönsün diye dua ediyorlar. Motokuryeler, artık meslektaşları için yas tutmak, eylem yapmak istemiyorlar. Biz artık motor sürmekten ayağı yere değmeyen, ölümü peşinen kabul ederek iki teker üzerinde gece gündüz demeden çalışan motokuryelerimizin ölüm haberini almak istemiyoruz.

    “MOTOKURYELERİMİZİN CANI BU KADAR DEĞERSİZ Mİ? SON 1 HAFTADA 3 MOTOKURYE HAYATINI KAYBETTİ”

    Her meslek grubundan insanlar motokurye olarak Türkiye’nin hizmetinde. Kimisi mühendis, kimisi öğretmen. Çok çeşitli alanlarda motokurye hizmet vermeye devam ediyor. Motokuryelerimizin canı bu kadar değersiz mi? Son 1 haftada 3 motokurye hayatını kaybetti. 29 Kasım günü 20 yaşındaki Muhammed Ela, 25 yaşındaki Ömer Furkan Ekinci sipariş götürürken yaşadıkları kazalar sonucunda yaşamını yitirdi. Buradan bir çağrıyı da trafikteki araç sahiplerine yapmak istiyorum. Motokuryeler canlarını dişine takarak hizmet vermeye çalışıyor. Lütfen onlar araç kullanırken onları taciz ve rahatsız etmekten vazgeçmeye, daha dikkatli olmaya davet ediyorum.

    “MOTOKURYENİN ÖLÜMÜNÜN SORUMLUSU CUMHURBAŞKANI’NIN OĞLU AMA ONA CEZA VERMEYEN, CEZASIZLIĞI GETİREN DE BU HÜKÜMETTİR”

    Geçtiğimiz haftalarda Türkiye’nin gündemine giren motokurye Yunus Emre Göçer, bir kazaya kurban gitti. Motokurye Göçer’in avukatı ‘Kaza yapan kaçabilir, tutuklayın’ dedi. Ama maalesef Cumhurbaşkanı’nın oğlu elini kolunu sallaya sallaya ülkesine gitti. Adalet Bakanı ölen kuryenin hakkını savunmak yerine Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu sorusuna utanmadan ‘Gündem Filistin’ dedi. Gündem Filistin ama ölen motokuryeler ve bir gencecik insanı öldürüp ülkesine kaçan bir Cumhurbaşkanı’nın oğlu. Mutlaka bu olayın takipçisi olacağız. Maalesef önce intihar dediler, üzerini kapatmaya çalıştılar. Kamuoyunun bilgilenmesiyle beraber yoğun bir kamuoyu oluştu. Bu motokuryenin ölümünün sorumlusu Cumhurbaşkanı’nın oğlu ama ona ceza vermeyen, cezasızlığı getiren de bu hükümettir. Motokuryelerin sesini duyurmaktan uzakta olan bir iktidarla karşı karşıyayız. Yaklaşık sayıları 1 milyon, aileleriyle 5-6 milyon olan insanların bir iş tanımı yapılmalıdır. Motokurye yaşamın her alanında var. Gece gündüz, yaz kış, bayramda, pazar günleri, hafta içleri var. Ama nerede yok? Devletin kayıtlarında motokurye diye bir şey yok. Onların dertleri, sorunları çok.”

    Ağbaba, Adli Tip Kurumu’nun raporuna göre Somali Cumhurbaşkanı’nın asli kusurlu olduğunun anımsatılması üzerine şunları söyledi:

    “TÜRKİYE, KENDİ YURTTAŞINA GÖSTERMEDİĞİ ŞEFKATİ YABANCI BİR ÜLKENİN CUMHURBAŞKANI’NIN EVLADINA GÖSTERMEKTEDİR”

    “Görüntü ortaya çıktı. Adli Tıp’ın raporları ortada. Mutlaka bu insan yargılanmalıdır. Bu insan mutlaka cezasını çekmelidir. Onun elini kolunu sallaya sallaya kaçmasına göz yuman iktidar da bunun hesabını vermelidir. Bu konuda kusurlu kim varsa polisi, emniyeti bunun cezasını çekmelidir. Her şey çıplakça gözümüzün önünde gerçekleşiyor. O kayıtlar ortaya çıkmamış olsaydı bugün Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un söylemiş olduğu sözler gerçek olacaktı. Burada cezasızlık egemen. Hükümet bu olayın altını kapatmak istiyor. Olağanüstü bir skandal. Bunu Almanya’da yaşayamazsınız. Almanya’da bir vatandaşın yüzünü çizseniz cezasını çekersiniz. Türkiye, kendi yurttaşına göstermediği şefkati yabancı bir ülkenin Cumhurbaşkanı’nın evladına göstermektedir. Bu her zaman böyle. Türkiye’de gazeteciler cezaevinde yatıyor. Almanya Başbakanı’nın telefonuyla gazeteci serbest bırakılıyor. Aynı telefon, bir motokuryenin ölümüne yol açan bir katilin yurt dışına gitmesine, serbest bırakılmasına yol açıyor. Bunun da takipçisi olacağız.”

    “DAVETLE CUMHURBAŞKANI’NIN ÖZEL UÇAĞINI GÖNDERİN. GELSİN, YARGILANSIN, GERİ GÖNDERELİM”

    Ağbaba, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un “Somali adli makamları ile de görüşme gerçekleştirdik. Önümüzdeki günlerde sanığın Türkiye’ye gelmesi ve adli makamlara çıkması gündemde olacak” sözlerine ilişkin soruya şu yanıtı verdi:

    “Türkiye’nin düştüğü hal bu. Rica ediyorlar ‘Gelip yargılanabilir misiniz?’ Ey Yılmaz Tunç, sen Adalet Bakanı’sın. Bu memlekette yaşayan 85 milyonun hukukundan, can güvenliğinden sen sorumlusun. İnsan bu sözleri söylerken biraz utanır, yüzü kızarır. Davetle Cumhurbaşkanı’nın özel uçağını gönderin. Gelsin, yargılansın, geri gönderelim.”

    Geçirdiği kaza sonrası bacağı kırılan motokurye Mehmet Akif Çiğdem, şunları söyledi:

    “O ÇERÇEVEYE BİZİM RESİMLERİMİZ BİR KAZA NETİCESİNDE GİRMESİN”

    “Yaklaşık 1 ay önce geçirdiğim kaza neticesinde bacağımı kırdım. Biz ‘Kurallara uymuyorlar’ dediğiniz kuryeleriz. Maalesef bu kurallara uyduğum zaman bu kaza benim başıma geldi. Kırmızı ışıkta beklerken, alkollü bir sürücü arkadan gelip vurdu. Denetimlerin sıklaştırılmasını istiyoruz. Hem bizim hem diğer araçlar için. Biz artık biraz daha güvende çalışmak istiyoruz. O çerçeveye bizim resimlerimiz girmesin artık. Bir kaza neticesinde girmesin.”

    Ağbaba, Çiğdem’e “Çalışabiliyor musun? Eve ekmek götürebiliyor musun” diye sordu. Çiğdem, “Şu an çalışamıyorum. Bu ayakla çalışamam. Ben sigortalı çalışıyordum. Esnaf kurye değildim. Ben bir iş görememezlik ödeneği alacağım ama maalesef o da benim raporum bittikten 15 gün sonra yatıyormuş. 45 gün rapor var. 2 ay çalışamadığımız için eve bir giriş yok” yanıtını verdi. 

    “BİZ KAZA YAPTIĞIMIZDA EVİMİZE EKMEK GÖTÜREMİYORUZ”

    Tüm Anadolu Motosikletli Kuryeler Federasyonu Başkanı Burkay Yıldırım ise şöyle konuştu:

    “Bizde iş kolları ikiye ayrılıyor. Sigortalı kurye ve esnaf kurye. Sigortalı kuryelerin primleri en düşükten yattığı için, arkadaşımız gibi asgari ücretten prim yattığı için aldığı maaş da bunun üzerinden oluyor. Bu kuryeler günlük kazançla kazancını aldığı için. 2 aylık süreçte yattığı süre boyunca evine herhangi bir ödenek olmayacak. Önümüzde 6 ay var. Ayağın kaynaması, motorun tamiri.  Sıkıntılar aynı. Biz kaza yaptığımızda evimize ekmek götüremiyoruz. Bunun standartları belli. Esnaf kurye modelinde günlük paket atma yoğunluğu var. Paket atamazsa kurye para kazanamıyor. Bu arkadaşımız hastalandığında ve olası bir durumda işe gitmediği zaman hiçbir ücret alamıyor. Biz bu yüzden esnaf kuryelerin bir güvencesinin olmasını, belli bir standartlara gelmesini, saatlik ücretlere geçilmesini istiyoruz.

    “SON BİR SENEDE 430 ARKADAŞIMIZ VEFAT ETTİ”

    Trafikteki önlemlerin daha fazla alınması, tüm kuryelerin belli standartlarda eğitim alması lazım. ‘Çok tehlikeli meslekler’ sınıfına geçtiğimiz zaman yıpranma paylarının olduğuna inanıyoruz. Hepimiz günlük işlerde çalışırken kelle koltukta gidiyoruz. Evden çıkarken hepimiz ailemizle helalleşip çıkıyoruz. Son bir senede 430 arkadaşımız vefat etti. Bunların kayıtları elimizde mevcut.”

    Tüm Anadolu Motosikletli Kuryeler Federasyonu Başkan Yardımcısı İnan Aydoğdu, şunları söyledi:

    “EVDE ÇOCUĞUNUZ AÇKEN, KOMŞUNUZDAN ÖNCE BİZ AKLINIZA GELİYORSAK YOLLARDA DA BİZİ GÖRMEZDEN GELMEYİN”

    “Ben bu bölgenin kuryesiyim, Kızılay-Çankaya. Çankaya genelinde birçok yere gidip geliyorum. 14 yaşında bir çocuğun elektrikli bir scooter ile hayatını kaybetmiş olması, 14 yaşında bir çocuğun kuryelik yapıyor olması… Ölümlü kazalar, insanların can güvenliğinin olmaması… Evde çocuğunuz açken, komşunuzdan önce biz aklınıza geliyorsak yollarda da bizi görmezden gelmeyin.”

    Eski Ankara Kuryeler Dernek Başkanı Abdullah Taşkan ise şöyle konuştu:

    “16 SAAT ÇALIŞAN BİR ADAMIN NE EVİNE NE DE ÇOCUKLARINA AYIRACAK ZAMANI YOK”

    “Bir kurye 12 saatten az çalıştığında para kazanamıyor. 14-15-16 saat çalışan arkadaşlarımız var. Özellikle esnaf kurye modelinde, garabet bir sistem. 16 saat çalışan arkadaşlar var. Sosyal yaşantısı sıfır. 16 saat çalışan bir adamın ne evine ne de çocuklarına ayıracak zamanı yok. Esnaf kuryelerde kayıt dışı çalışan çok arkadaş var. Kayıt altına alınması lazım. 1 milyon 200 bin gibi bir sayıdan söz ediyoruz. Mesleki yeterlilik belgesi zorunlu olmalı. Tehlikeli meslekler sınıfına mutlaka alınmamız lazım.”

    Tüm Anadolu Motosikletli Kuryeler Federasyonu Başkanı Burkay Yıldırım, motokurye Mehmet Akif Çiğdem’in nasıl kaza geçirdiğini Ağbaya’ya şöyle anlattı:

    “Alkollü sürücü arkadan vurdu. Havada iki takla açtı. Bacakta kırık var. Motor tamamen pert. 80 bin liraya yakın bir masrafı var, karşılayamıyor. Kaza Batıkent’te oldu. Gece son siparişini verirken, kırmızı ışıkta beklerken alkollü sürücü çarptı. Motorla arasında bacağı kaldı. Bacağı iki yerden parçalı kırık. Ameliyat oldu. Kolda ve sırtta zedelenme var.

    “ALKOLLÜ ARKADAŞ ‘POLİSİ ARAMASAN MI, KENDİ ARAMIZDA MI ANLAŞSAK?’ DİYE YERDE YATAN ARKADAŞIMIZA PAZARLIK TEKLİF EDİYOR”

    Olay anında biz geldik. Geldiğimizde alkollü arkadaş ‘Polisi aramasan mı, kendi aramızda mı anlaşsak’ diye yerde yatan arkadaşımıza pazarlık teklif ediyor. Para falan sunmaya çalışıyor. Araç sürücüsü bizi arayıp ‘Kendi aramızda halledelim. Motorun masraflarını karşılayalım’ diyor. Bu arkadaşımız 6 ay evde yatacak. Evi kira, çocuğu okula gidiyor. Günlük masrafları var. Şimdi nasıl geçinecek. Aslında biz varız ama yokuz. Güvencemiz yok.”

    Ağbaba, TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşmelerinin bitmesinin ardından motokuryelerin sorunlarına ilişkin bir araştırma önergesi vereceklerini söyledi.

    Yıldırım, Yunus Emre Göçer olayına ilişkin şöyle konuştu:

    “FREN İZİ BİLE YOK. YA BİR TELEFONLA UĞRAŞIYORDU YA BİR ŞEYE BAKIYORDU”

    “Yunus Emre olayında biz görüntüleri izledik. Arkadaşımız sağ tarafta. En sağ şeritten arkadan vuruluyor. Normalde trafikte araçların bile arasında mesafe olması lazım. Kaza görüntülerini gördüyseniz direkt vuruyor. Fren izi bile yok. Fren izi bile olmayan bir yerde nasıl bir şekilde kaza olabilir, siz de bilirsiniz. Ya bir telefonla uğraşıyordu ya bir şeye bakıyordu. Bunun başka bir açıklaması olacağına ben inanmıyorum.”

    Basın açıklamasının ardından, motokuryeler kask bırakma eylemi yaptı. Motokuryeler, Yunus Emre Göçer’in anısına karanfil bıraktı. 

  • DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI KAYNAKLARI: “2024’DE AB ÜLKELERİNE VİZE BAŞVURU SÜREÇLERİNİN DAHA HIZLI SONUÇLANMASI BEKLENTİMİZ VAR”

    DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI KAYNAKLARI: “2024’DE AB ÜLKELERİNE VİZE BAŞVURU SÜREÇLERİNİN DAHA HIZLI SONUÇLANMASI BEKLENTİMİZ VAR”

    MELİS YILDIRIM

    Dışişleri Bakanlığı kaynakları, Avrupa Birliği (AB) ile vize konusunda yaşanan sorunlara ilişkin “Vize serbestisi hedefine halel getirmeden, iş insanları, akademisyenler, öğrenciler sanatçılar ve medya mensupları gibi grupların başvurularında kolaylaştırıcı ve hızlandırıcı bir yaklaşıma, sisteme gidebilmek için hem AB ile hem AB üyesi ülkelerle ikili ve çoklu düzeyde görüşmeler yapılıyor. 2024’de vize başvuru süreçlerinin daha hızlı sonuçlandırılması beklentimiz var, büyük ihtimalle de bu olacak, zira halihazırda bazı ilerlemeler kaydedildi. Mesela 3-4 haftayken bazı yerlerde 2 haftaya düşürdüler başvuru ve randevu süreçlerini” değerlendirmesinde bulundu.

    Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, AB Komisyonu Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Oliver Varhelyi ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in Türkiye-AB ilişkilerine dair hazırladığı raporda da yer alan vize kolaylaştırması sürecine ilişkin “Vize serbestisi hedefine halel getirmeden iş insanları, akademisyenler, öğrenciler sanatçılar ve medya mensupları gibi grupların başvurularında kolaylaştırıcı ve hızlandırıcı bir yaklaşıma, sisteme gidebilmek için AB ve AB üyesi ülkelerle ikili ve çok düzeyli görüşmeler yapıldığını” belirtti. 2024 yılında vize başvuru süreçlerinin daha hızlı sonuçlandırılması yönünde beklentileri olduklarını belirten kaynaklar, “Büyük ihtimalle de bu olacak, zira halihazırda bazı ilerlemeler kaydedildi. Mesela 3-4 haftayken bazı yerlerde 2 haftaya düşürdüler başvuru ve randevu süreçlerini” değerlendirmesini yaptı.

    Bakanlık yetkilileri, söz konusu raporu not ettiklerini ve AB’nin Türkiye’ye yönelik durum tespiti yapma aşamasında ve raporda bu önerilerle gelmesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Vilnius’taki AB ile ilişkilerin canlandırılması yönündeki çağrısının da etkili olduğunu kaydederek, “Rapordaki önerilerin bir an evvel hayata geçirilmesi Türkiye AB ilişkilerinde önemli bir ilk adım olacaktır. Tüm AB kurumlarının bu yönde hızla ve somut adımlarla harekete geçmesini bekliyoruz” dedi.

    Gümrük Birliği’nin modernizasyonu konusunda başta Ticaret Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olmak üzere ilgili kurumlarla birlikte AB yetkililerine beklentilerini dile getirdiklerini aktaran yetkililer, “Bu konuda teknik görüşmelerin ön şartsız olarak başlamasını, bunun içinde komisyona yetki verilmesini bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

  • FRANSA’DAN DEPREM BÖLGESİNE KOŞAN AKTİVİST ESKİŞEHİR’DE

    FRANSA’DAN DEPREM BÖLGESİNE KOŞAN AKTİVİST ESKİŞEHİR’DE

    Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüklerindeki depremlerle 50 binden fazla vatandaşımızın hayatını kaybetmesinden etkilenen ve Fransa’dan Adana’ya 3 bin 600 kilometrelik yolu deprem farkındalığı için koşan Fransız aktivist Claude Cazes Eskişehir’e ulaştı.

    Doğduğu yer olan Fransa’nın Beze şehrinde ailesi ile birlikte yaşayan, 6 Şubat 2023 tarihinde Türkiye’de meydana gelen deprem ve acılardan etkilenerek afet bölgesine deprem farkındalığı için koşmaya karar veren aktivist koşucu Claude Cazes zorlu yolculuğuna devam ediyor. Fransa’dan Adana’ya toplamda 80 günde 3 bin 600 km’lik yolu kat edecek olan 41 yaşındaki 2 çocuk babası Casez, günde 40 km koşarak İstanbul’dan sonra Eskişehir’e ulaştı.

    Eskişehir’de Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Dairesi Başkanı Dr. Mehmet Ali Çeliksoy ve belediye personeli tarafından karşılanan Cazes, dinlenmesi amacıyla Büyükşehir Belediyesi’nin bir gece misafiri oldu ve uzun maraton nedeniyle sağlık desteği de verildi. Deprem bölgesine ulaştığında yardım kampanyası da yapmak istediğini belirten Cazes, Eskişehir’de kendisine gösterilen sıcak ilgiden dolayı teşekkür etti. Cazes, “Yaşanan deprem beni ve ailemi çok derinden sarstı. Ben sade bir vatandaşım ama 8 ay çalışıp, özel beslenme programı ile bu koşuya hazırlandım. Amacım her gün deprem için fon toplamak ve destek sağlamak. Toplanan bütün destekleri Adana’dan Gaziantep’e kadar uzanan bölgede çalışan STK’lara ve ihtiyaç sahiplerine vereceğim. Fransa’dan Adana’ya 3 bin 600 km yol gitmiş olacağım. Gelecek yıl da tüm depremden etkilenen illerde koşu yapacağım” diye konuştu. 

    Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Dairesi Başkanı Dr. Mehmet Ali Çeliksoy da yüksek insani duyarlılığı nedeniyle Cazes’e teşekkür ederek, “Sizi şehrimizde ağırlamaktan onur duyuyoruz. Başkanımız Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in de sevgilerini iletiyorum” dedi. Büyükşehir Belediyesi tarafından sağlık desteği verilen bir gece misafir edilen aktivist Claude Cazes daha sonra Adana’ya doğru koşmak üzere yola çıktı.

  • ESKİŞEHİR BÜYÜKŞEHİR’DEN 2023’TE YOL MESAİSİ

    ESKİŞEHİR BÜYÜKŞEHİR’DEN 2023’TE YOL MESAİSİ

    Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Yol Yapım Bakım ve Onarım Dairesi Başkanlığı ekipleri, 2023 yılında kent merkezi ve ilçe kırsalında sorumluluk alanı içerisinde bulunan yolların yapım, bakım ve onarım çalışmalarıyla yoğun mesaisini sürdürdü.

    Sorunsuz bir üstyapı için yol yapım, bakım ve onarım çalışmalarını aralıksız sürdüren Büyükşehir Belediyesi Yol Yapım Bakım ve Onarım Dairesi Başkanlığı ekipleri, 2023 yılında yaptığı çalışmalarla konforlu ve güvenli yollar için aralıksız görev yaptı.

    Yol Yapım Bakım ve Onarım Dairesi Başkanlığı tarafından kent merkezinde 2023 yılı iş programı kapsamında yetki ve sorumluluk alanında bulunan birbiriyle bağlantılı veya ayrı 9 farklı bulvar, cadde ve sokaklar olan Ertaş Bulvarı, Yaşar Kemal Bulvarı, 3. Cadde, 2. Arabacılar Bulvarı, Maide Bolel Huzur Evi Caddesi, 1561. Cadde, Gündüz Ökçün Bulvarı’nda BSK asfalt kaplama; Günhan Sokak ve 1527. Caddede sathi kaplama ile yeni yol yapım çalışması yürütüldü. Ayrıca yine kent merkezinde Dinçerler Sokak, Ziya Gökalp Bulvarı ve Odunpazarı Bölgesi kavşak ve yol yapım genişletme çalışmaları gerçekleştirildi.

    Bu çalışmalara ek olarak, bozulan ve deforme olan bulvar, cadde ve sokaklarda Koza Bulvarı, Kartopu Caddesi, Özlem Bulvarı, Tarih Bulvarı, Candanel ve Efsaneler Sokaklar, Alınca Caddesi, Hatboyu-2 Caddesi, Şahin Bulvarı, Aliya İzzet Begoviç Caddesi, Ayçiçek Caddesi, Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen Bulvarı, Kırım Caddesi, Hasan Polatkan Bulvarı, Piri Reis Caddesi, Beycan Sokak ve Örme Sokak’ta yol bakım onarım çalışmaları yapıldı.

    Ayrıca kent merkezindeki Huzur, Ertuğrulgazi, Yenibağlar, Hoşnudiye, Şarhöyük, Sazova ve Çukurhisar Mahalleleri ile Baksan Sanayi Sitesi’nde altyapı kurum ve kuruluşlarına ait kazı çalışmaları sonrasında, ana arterlerin yol bakım-onarım çalışması tamamlanırken ara sokaklarda ise çalışmalar devam ediyor.

    Yol Yapım, Bakım ve Onarım Dairesi Başkanlığı’nın kırsal 2023 yılı iş programı kapsamında ise ekip ve ekipmanları marifetiyle 140,95 km 1. ve 2. kat asfalt sathi kaplama çalışması, 50,3 km yüklenici marifetiyle 1.kat sathi kaplama çalışması gerçekleştirildi.

    Alpu, Mihalıççık, Beylikova, Mahmudiye, Odunpazarı, Seyitgazi, Sarıcakaya, Han, Sivrihisar, Günyüzü, İnönü ve Tepebaşı ilçelerinin mahalle yollarında 2. Kat asfalt sathi kaplama yapıldı.

    Ayrıca kırsal mahalle yollarında; Tepebaşı ilçesi TCK-Kızılinler mahallesi bağlantısı, Alpu ilçe merkezi Zübeyde Hanım Caddesi ve Hastane Caddesi, Mihalıççık ilçe merkezi Hasan Ergeçen Caddesi, Selami Vardar Caddesi ve Dağcıköy Caddesi Sarıcakaya İlçe Merkezi Yayla Sokak, Abdullah Yavuz Caddesi, Kadıoğlu Sokak, Ark Sokak’ta 10,5 km BSK Asfalt Kaplama çalışması tamamlandı. Yüklenici tarafından da Alpu ilçe merkezi cadde ve sokaklarında BSK asfalt kaplama çalışmalarında yaklaşık 20 bin ton asfalt ile 15 km asfalt serimi yapıldı. Mahmudiye ilçe merkezi Eskişehir Caddesinde tretuvar düzenlenmesi ve BSK asfalt çalışması ise devam ediyor. 

  • MENTEŞE PERSONELİNE ‘TOPLUMSAL CİNSİYETE DUYARLI BÜTÇELEME’ EĞİTİMİ

    MENTEŞE PERSONELİNE ‘TOPLUMSAL CİNSİYETE DUYARLI BÜTÇELEME’ EĞİTİMİ

    Menteşe Belediyesi ve Yanındayız Derneği işbirliği ile hayata geçirilen ‘Eşit Bir Gelecek Yerelde Başlar’ projesi kapsamında belediye personeline ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme’ eğitimi verildi.

    Konakaltı İskender Alper Kültür Merkezinde, Proje Koordinatörü Ayşe Kaşıkırık tarafından belediye personellerine yönelik verilen eğitimde; ‘Belediyelerde toplumsal cinsiyet eşitliğini anaakımlaştırma, politika belgelerinde toplumsal cinsiyet eşitliği, kurumsal yapıda toplumsal cinsiyet eşitliği, belediyelerde eşitlikçi mekanizmalar, belediyelerin kadına yönelik şiddetle mücadele yaklaşımları, yerel eşitlik eylem planları’ konuları katılımcılara slayt sunum ve örneklerle anlatıldı.

    Menteşe Belediye Başkanı Bahattin Gümüş, belediye personellerine yönelik eğitimlere devam ettiklerini ifade ederek, “Personellerimizin halkımıza hizmet noktasında daha bilinçli, sağduyulu ve eşitlikçi olabilmesi için eğitimlerimize devam ediyoruz. Bu kapsamda Yanındayız Derneği ile birlikte hayata geçirdiğimiz proje kapsamında personellerimiz belirlenen konu başlıklarında eğitim aldılar. Halkımıza daha sağlıklı hizmet üretebilmek için eğitimlerimize ve çalışmalarımıza devam edeceğiz” diye konuştu.

  • TARSUS BELEDİYE BAŞKANI BOZDOĞAN’DAN, ACİL TIBBİ MÜDAHALE

    TARSUS BELEDİYE BAŞKANI BOZDOĞAN’DAN, ACİL TIBBİ MÜDAHALE

    Tarsus Belediye Başkanı Dr. Haluk Bozdoğan, köy ziyaretleri sırasında beklenmedik bir olaya daha müdahale etti. Tesadüfen o köyde bulunan belediye personelinin oğlunun aniden rahatsızlanması üzerine ilk müdahaleyi gerçekleştiren başkan Bozdoğan aynı zamanda makam aracını da rahatsızlanan çocuğa tahsis ederek ambulansa yetiştirilmesine vesile oldu.

    Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nde görevli Rezzak Çalışkan’ın oğlu Bülent Ayaz Çalışkan, oyun oynarken aniden yere yığıldı. Çocuğunun durumunu fark eden Rezzak Çalışkan, hemen ambulans çağırmak üzere harekete geçti. Tesadüfen aynı köyde bulunan Başkan Bozdoğan, olayın gerçekleştiği noktaya ulaştığında Rezzak Çalışkan’ın çağrısı üzerine haberdar oldu. Başkan Bozdoğan, acil duruma anında müdahale ederek hemşire annesi ile birlikte ilk yardımı gerçekleştirdi. Ardından 112 ekiplerine haber verildi ve ambulansın gelmesini beklerken çocuğun durumu daha da kötüleşti.

    BAŞKAN İLK YARDIMI GERÇEKLEŞTİRDİ

    Başkan Bozdoğan, çocuğun sağlığını düşünerek makam aracını tahsis ederek acil durum ambulansını karşılamak üzere yola çıkarttı. Çocuk, Başkan Bozdoğan’ın hızlı müdahalesi ve sağladığı ulaşım ile zamanında ambulansa kavuşturularak sağlık kuruluşuna yetiştirildi. 

  • SOL PARTİ: “BİR AVUÇ SÖMÜRÜCÜ ADINA İKTİDARI YÜRÜTENLERİN EMEKÇİLERİN YÜZÜNÜ GÜLDÜRECEK BİR ÜCRET BELİRLEYEMEYECEĞİ AÇIKTIR”

    Sol Parti, bugün, Ankara’da, asgari ücret görüşmelerine ilişkin basın açıklaması yaptı. Açıklamayı okuyan İstanbul İl Sözcüsü Fatoş Erdoğan, “Bugün, emeklilere insanca yaşama hakkı tanımayanlar, itibardan tasarruf etmeyenlerdir. Bu memleketin gençlerine insanca yaşayabilecekleri, insanca eğitim alabilecekleri koşulları sağlamayanlar, yandaşlarına huzur hakkı adı altında 3-5 yerden maaş bağlayanlardır. Bu ülkenin emekçilerini her geçen gün yoksullaştıranlar, patronların vergi borçlarını bir gecede sıfırlayanlardır. Asgari ücret görüşmeleri, açgözlü sermayenin emekçilere sefalet dayatmaktan başka bir amacı olmadığını gösteriyor. Asgari ücret görüşmeleri, insanca yaşam talebiyle daha çok sömürme hırsının uzlaşamayacağını bir kez daha gözler önüne seriyor. Bir avuç sömürücü adına iktidarı yürütenlerin emekçilerin yüzünü güldürecek bir ücret belirleyemeyeceği açıktır. İnsanca yaşamak ve haklarımızı kazanmak için işçiler, köylüler, emekliler, tüm emekçiler olarak birleşerek mücadele etmekten başka bir yolumuz yok” dedi.

    Asgari Ücret Tespit Komisyonu, bugün ikinci kez Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda toplandı. Sol Parti, ikinci toplantı sırasında Ankara, Sakarya Caddesi’nde, “İnsanca Yaşanacak Asgari Ücret ve Haklarımız İçin Mücadeleye” başlıklı basın açıklamasını yaptı. Partililer, “Gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek”, “Zam, zulüm, işkence, işte AKP”, “Asgari değil, insanca yaşam”, “Sefalet ücreti istemiyoruz”, “Sermayeye teslim olmayacağız” sloganlarını attı. Açıklamayı, Sol Parti Ankara İl Sözcüsü Fatoş Erol okudu. Açıklama şöyle:

    “ASGARİ ÜCRETİN YILDA BİR KEZ BELİRLENMESİ 12 AYLIK SOYGUN DEMEKTİR”

    “AKP iktidarının yıllarca emekçilere dayattığı sefaletle Türkiye’de ortalama ücret haline getirilen asgari ücretin belirlenmesine az bir zaman kaldı. Emekçilerin bütünlüklü temsil edilmediği asgari ücret masasında 12 ay boyunca milyonların cebine girecek ücret yılda sadece bir kez belirleniyor. Yıllardır uyguladıkları ucube ekonomi politikalarıyla halkı yoksulluğa sürükleyenler, uydurma enflasyon hedefini asgari ücret çıtası olarak belirliyorlar. Asgari ücretin yılda bir kez belirlenmesi 12 aylık soygun demektir. Sermayenin, bir avuç sömürücü zorbanın çıkarlarını temsil eden iktidar, krizin yükünü de faturasını da halka kesmektedir.

    “BİR AVUÇ SÖMÜRÜCÜ ADINA İKTİDARI YÜRÜTENLERİN EMEKÇİLERİN YÜZÜNÜ GÜLDÜRECEK BİR ÜCRET BELİRLEYEMEYECEĞİ AÇIKTIR”

    Bugün, emeklilere insanca yaşama hakkı tanımayanlar, itibardan tasarruf etmeyenlerdir. Bu memleketin gençlerine insanca yaşayabilecekleri, insanca eğitim alabilecekleri koşulları sağlamayanlar, yandaşlarına huzur hakkı adı altında 3-5 yerden maaş bağlayanlardır. Bu ülkenin emekçilerini her geçen gün yoksullaştıranlar, patronların vergi borçlarını bir gecede sıfırlayanlardır. Asgari ücret görüşmeleri, açgözlü sermayenin emekçilere sefalet dayatmaktan başka bir amacı olmadığını gösteriyor. Asgari ücret görüşmeleri, insanca yaşam talebiyle daha çok sömürme hırsının uzlaşamayacağını bir kez daha gözler önüne seriyor. Bir avuç sömürücü adına iktidarı yürütenlerin emekçilerin yüzünü güldürecek bir ücret belirleyemeyeceği açıktır. İnsanca yaşamak ve haklarımızı kazanmak için işçiler, köylüler, emekliler, tüm emekçiler olarak birleşerek mücadele etmekten başka bir yolumuz yok.

    “İŞÇİLER, EMEKÇİLER, KÖYLÜLER, EMEKLİLER OLARAK İNSANCA BİR YAŞAM İÇİN BİRLEŞEREK MÜCADELE EDELİM, ASGARİ ÜCRET HAKKIMIZI BİRLEŞEREK KAZANALIM”

    Asgari ücret, anayasada yer aldığı şekilde insanca bir yaşamı sağlayacak düzeye çekilmeli, enflasyondan kaynaklı tüm kayıplar ay ay telafi edilmelidir. İşçilerin emeğiyle, kanıyla, canıyla büyüyen ekonomiden tüm çalışan ve emeklilere refah payı garanti edilmelidir. Açgözlü sermayenin ihtiyaçlarını, çoğulculuk kisvesi altında meşrulaştırmaya çalışan antidemokratik komisyon yapısı değişmeli, çalışanların yarısına ulaşan asgari ücretlilerin seslerini doğrudan duyuracağı gerçek bir sözleşme yapısına geçilmelidir. Tekel kârlarıyla, teşviklerle, vergi muafiyetleriyle semiren patronlardan servet vergisi alınmalıdır. Açlığa mahkûm edilen emeklilerin ücretleri, en düşük emekli aylığı asgari ücret olacak biçimde belirlenmelidir. Bizler, işçiler, emekçiler, köylüler, emekliler olarak insanca bir yaşam için birleşerek mücadele edelim, asgari ücret hakkımızı birleşerek kazanalım.”

  • ÖZGÜR ÖZEL: AKADEMİSYEN VE AYDIN KİMLİĞİYLE GÜNÜMÜZE IŞIK TUTMAYA DEVAM EDEN NECİP HABLEMİTOĞLU’NU SUİKASTE KURBAN GİDİŞİNİN 21’İNCİ YILINDA SAYGIYLA ANIYORUM

    ÖZGÜR ÖZEL: AKADEMİSYEN VE AYDIN KİMLİĞİYLE GÜNÜMÜZE IŞIK TUTMAYA DEVAM EDEN NECİP HABLEMİTOĞLU’NU SUİKASTE KURBAN GİDİŞİNİN 21’İNCİ YILINDA SAYGIYLA ANIYORUM

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Akademisyen ve aydın kimliğiyle günümüze ışık tutmaya devam eden Necip Hablemitoğlu’nu suikaste kurban gidişinin 21’inci yılında saygıyla anıyorum” açıklamasını yaptı. 

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 18 Aralık 2002 tarihinde öldürülen Necip Hablemitoğlu için anma mesajı yayınladı. Özel’in X hesabından bugün paylaştığı mesaj şöyle:

    “Akademisyen ve aydın kimliğiyle günümüze ışık tutmaya devam eden Necip Hablemitoğlu’nu suikaste kurban gidişinin 21’inci yılında saygıyla anıyorum.”

  • NAZIM HİKMET 122 YAŞINDA… BÜYÜK ŞAİR DOĞUM GÜNÜNDE MALTEPE’DE ANILACAK

    NAZIM HİKMET 122 YAŞINDA… BÜYÜK ŞAİR DOĞUM GÜNÜNDE MALTEPE’DE ANILACAK

    Türk ve dünya edebiyatının en büyük şairlerinden Nazım Hikmet, 15 Ocak’ta 122. doğum gününde İstanbul Maltepe’de düzenlenen etkinlikle anılacak.

    Maltepe Belediyesi’nin organizasyonunda düzenlenecek gecede hem büyük şairin hayatı hem şiirleri hem de politik mücadelesi canlandırılacak.

    Nazım Hikmet Memleket Memleket Nazım Hikmet başlıklı gecede ünlü şairin doğum günü anmasına, sanatçılar Haluk Çetin gitarıyla, Pelin Batu ve Nilüfer Açıkalın şiirleriyle Burhan ve Gökhan Şeşen (Grup Gündoğarken) Nazım Hikmet şarkılarıyla sanatseverlerle buluşacak.

    Etkinlik, Maltepe Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde 15 Ocak tarihinde saat 20.00’de gerçekleştirilecek. Nazım Hikmet sevenlerin geceye büyük ilgi göstermesi bekleniyor.

  • İMAMOĞLU, KENT KONSEYİ GENÇLİK MECLİSİ İLE BULUŞTU: “EN TEHLİKELİ ŞEY, HER ŞEYİ BEN BİLİRİM İDDİASI. BU TEHLİKEYİ HİÇ KİMSE AİLESİNE BİLE YAŞATMAMALI”

    İMAMOĞLU, KENT KONSEYİ GENÇLİK MECLİSİ İLE BULUŞTU: “EN TEHLİKELİ ŞEY, HER ŞEYİ BEN BİLİRİM İDDİASI. BU TEHLİKEYİ HİÇ KİMSE AİLESİNE BİLE YAŞATMAMALI”

    Haber: OKTAY YILDIRIM Kamera: SADIK KARAKULOĞLU

    İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kent Konseyi Gençlik Meclisi ile buluşmasında, “En tehlikeli şey, ‘Her şeyi ben bilirim’ iddiası. Bu tehlikeyi hiç kimse, ailesine bile yaşatmamalı. Topluma hiç yaşatmamalı. Yani bir şehre, bir ülkeye… Bu kadar tehlikeli bir şey olamaz. Yani bilgi çağında bu kadar iletişimin, bilginin çok hızlı dağıldığı bir ortamda, bir başkasının bilgisine sonsuz saygı duymalı ve ona gerekiyorsa başvurabilmeyi sağlayan mekanizmalar kurmalıyız. O bakımdan ortak aklın değerine lütfen çok inanın ve çok güvenin ve bunun önündeki bütün engelleri kaldırın; kaldırmalıyız. Gençlerin böylesi ortamları yakaladıklarında, ben iyi biliyorum ki daha üretken, daha yaratıcı oldukları net” dedi.

    İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Saraçhane’deki ana yerleşkede, Kent Konseyi bünyesindeki Gençlik Meclisi üyeleriyle bir araya geldi. Tarihi İBB Meclis Salonu’nda düzenlenen “Kent Konseyi Gençlik Meclisi Simülasyonu” etkinliğini, Gençlik Meclisi Moderatörü Mehmet Demir yönetti. İstanbul Kent Konseyi Başkanı Tülin Hadi’nin ardından konuşan İmamoğlu, Türkiye Cumhuriyeti’nin genç bir kadro tarafından kurulduğuna vurgu yaptı. Mustafa Kemal Atatürk’ün, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ulaştığında 38 yaşında olduğuna dikkat çeken İmamoğlu, şunları söyledi: 

    “ÖYLESİNE SÖYLENMİŞ BİR HİTABE DEĞİL: Türkiye Cumhuriyeti’ni Mustafa Kemal Atatürk gençlere emanet etti. Bu, öylesine söylenmiş ya da öylesine hazırlanmış bir hitabe asla değil. Kesinlikle gençlere emanet etmiştir. Bugün görüyorum ki aslında gençler, bu emanetin değerini çok iyi biliyor ve bu emanete dönük, geleceğe dönük hayalleriyle çok güçlü, kararlı bir iradeye sahip olduğunu da gösteriyorlar.

    BİR ŞEHRİN, GENÇLER ADINA HER ŞEYİ BİLEN TAVIRDA OLMASINI ASLA DOĞRU BULMUYORUM: Bugün ülkenin, şehirlerin yöneticileri, siyasi karar vericiler, bizler, acaba aynı oranda gençlerin değerini bilebiliyor muyuz. Bu anlamda bunu sorgulamamız gerekiyor. Burada bir eksiğimiz var. Tabii bu eksiği giderdiğimiz an, işte o zaman bu ülkenin geleceğine dönük tariflenmiş olan, gençlere emanet edilen Cumhuriyet’in gerçek karşılığını verebilen yöneticiler dünya ölçeğinde baktığımızda, hatırı sayılır oranda gencin olduğu, gencin yaşadığı bir ülkedeyiz ve şehirdeyiz. Bu kadar yoğun gençlikle bir arada olan ve gençlerin hayatına dair düşünce üretmek zorunda olan bir şehrin, gençler adına her şeyi bilen tavırda olmasını, ben asla doğru bulmuyorum. Dolayısıyla gerçek ihtiyaçların, gerçek taleplerin ve bunun çözümüne dönük süreçlerin, yol haritalarının belirlenmesinde de gençlerin mutlaka etkin rol almaları şart.

    YAPTIĞIMIZ HER İŞİN ALTYAPISINDA GENÇLERİN BAKIŞ AÇISI VAR: Farklı kanallarla, farklı mekanizmalarla gençleri dinlemeye ve onlardan fikir almaya da gayret ediyoruz. Eğer tam gaz onlarca kütüphaneyi kararlılıkla İstanbul’a kazandırıyorsak ya da on binlerce insanın İstanbul’da iş bulma konusunda etkin bir desteği alabilecekleri bölgesel istihdam ofislerini kurabiliyorsak; hiç yokken önümüzdeki döneme açılacak olan yurtlarımızla beraber 6 bin yatak sayısına giden öğrenci yurtlarımızı açabiliyorsak; yine özellikle okullara yakın, her semte yakın Kent Lokantalarını açma konusunda ciddi bir gayret gösterebiliyorsak, mutlaka ve mutlaka bunun altyapısında sizlerin talepleri var, istekleri var. Aynı zamanda, 4-4,5 yıl içerisinde yüz binlerce gencimize karşılıksız burs imkanı sağlamışsak ve sağlamaya devam ediyorsak ya da kültürel faaliyetlerimizde ‘Koltuk Senin’ diyerek bir imkan, bir fırsat alanı oluşturuyorsak; ‘Genç Üniversiteli Eğitim Desteği’nden yeni açtığımız spor tesislerine, kültür merkezlerindeki aktivitelerde özellikle sizlerin talep ettiği doğrultuda yön alıyorsak, işte tam da yaptığımız her işin aslında altyapısında gençlerin bakış açısı var.

    BİZ SİSTEM KURMAYI, KURUMSALLIĞI VE BU SİSTEMLE BİRLİKTE DAHA İLERİYE TAŞIMAYI ÖNEMSİYORUZ: Gençlere yönelik hizmetlerini kurumsallaştırma amacındayız. Sadece bir döneme ait ya da sadece bir başkanın sürece bakışına ait bir mekanizmayla katılımcılığın yönetilmesi ne yazık ki kalıcı bir sistemi var etmez. O bakımdan biz sistem kurmayı, kurumsallığı ve bu sistemle birlikte daha ileriye taşımayı önemsiyoruz. İstanbul Kent Konseyi, tam da işte bu niyetle kurulmuştur. İstanbul Planlama Ajansı (İPA) bünyesinde de ‘Gençlik Platformu’ kurduk. Bütün bu mekanizmalar, özellikle lise ve üniversite öğrencilerine yönelik Kent Atölyeleri’yle kurulan mekanizmalar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki gençliğin ruhunu yaşayan, yaşatan ve onlardan faydalanarak, onların destekleriyle beraber İstanbul kentine politikalar üretmenin aşamalarıdır. İstanbul Gönüllüleri de aslında böyle bir aşamayla yola çıktı ve İstanbul için çalışmak hem kendine hem de bu şehre değer katmak isteyen bir sahayı, daimi olarak, sürdürülebilir bir şekilde ve sürekli bir şekilde harekete geçirmenin önemli bir zemini oldu İstanbul Gönüllüleri. Burada da gençlerin varlığı ve gençlerin oradaki sayısının yüksek seviyeye ulaşması, bizler için çok ama çok önemli. Gençlik Meclisi üyelerini İstanbul Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. 

    EN TEHLİKELİ ŞEY, ‘HER ŞEYİ BEN BİLİRİM’ İDDİASI: En tehlikeli şey, ‘Her şeyi ben bilirim’ iddiası”  Bu tehlikeyi hiç kimse, ailesine bile yaşatmamalı. Topluma hiç yaşatmamalı. Yani bir şehre, bir ülkeye… Bu kadar tehlikeli bir şey olamaz. Yani bilgi çağında bu kadar iletişimin, bilginin çok hızlı dağıldığı bir ortamda, bir başkasının bilgisine sonsuz saygı duymalı ve ona gerekiyorsa başvurabilmeyi sağlayan mekanizmalar kurmalıyız. O bakımdan ortak aklın değerine lütfen çok inanın ve çok güvenin. Ve bunun önündeki bütün engelleri kaldırın; kaldırmalıyız. Gençlerin böylesi ortamları yakaladıklarında, ben iyi biliyorum ki daha üretken, daha yaratıcı oldukları net. O bakımdan ben, bu ortak akıl mekanizması üzerinden gençlerin fikirlerine inanıyorum ve onlara mutlak güveniyorum. Gençlerin aklına inandığım kadar, fikirlerine inandığım kadar, şunu da söyleyeyim; vicdanına, adaletine ve cesaretine de son derece yüksek seviyede inanıyorum. Bu anlamda çok kararlı, çok dayanışmacı ve aynı zamanda kendi kişisel beklentilerinin önüne mutlak toplumsal beklentileri ya da ihtiyaçları koyabilme karakterlerinde her gördüğümde gururlanıyorum ve alkışlıyorum. Tabii gençlerin sözlerini sakınmadan, her koşulda doğru bildiklerini söyleyecekleri bu mekanizmalar, yanlışın karşısında doğrunun ve adaletin oluşmasına çok değerli bir ortamda sağlamış oluyor.

    İSTER ‘EKREM BAŞKAN’, İSTER ‘EKO BAŞKAN’: İstanbul’da yaşayan gençlerin hakkını, hukukunu daha fazla koruyan, onların beklentilerini daha fazla karşılayan, onların ihtiyaçlarını daha fazla gözeten bir 5 yılı daha bu kente ve bu kentin gençlerine yaşatmaya hepinizin huzurunda söz veriyorum. Ve bunu da başaracağımıza yürekten inanıyorum. Çünkü sizler hem bizim bu yolculukta rehberimiz hem denetçilerimiz hem de uyarıcılarımız olacak kişilersiniz. Gençlerin gönlünde güzel bir yere sahip olmak, benim için değerli. Sıralama yaparsam, ‘Önce çocuklar, sonra gençler’ diye tarifliyorum. Çünkü bir yönetici için, çok önemli bir masumiyet alanı olarak tarif ediyorum onların gönüllerini. Ve orada ön yargısız bakabildiklerini ve o ön yargısız çerçevede de sağlam bir teraziyle ölçerek, biçerek karar ve kanaat getirdiklerini görüyorum. Umut ederim onların gönlünde güzel bir yere sahip oluruz. Artık ister ‘Ekrem Başkan’, ister ‘Eko Başkan’; her ne olursa olsun, beni mutlu ettiğini ifade edelim. İstanbul’u gelecekte yönetecek isimlerin, yani sizlerin hem bugün buradaki simülasyonda elde ettiğiniz deneyimler hem de inşallah siyasette kuracağımız sağlıklı geçiş kanalları, yani gençlerin engellendiği değil, sağlıklı bir biçimde doğru zamanda siyasi iradelerin oluşturduğu sahalarda da etkin görev alabilmelerini sağlayacak mekanizmaların varlığıyla daha yoğun bir biçimde olmalarını ve onların özellikle yönetecek isimler olduğu gibi, doğru kararlar alınmasına da katkı sunmalarını diliyorum.”