Blog

  • TUNÇ SOYER, KENTTEKİ ELAZIĞLILARLA BULUŞTU

    TUNÇ SOYER, KENTTEKİ ELAZIĞLILARLA BULUŞTU

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Elazığ Kültür ve Dayanışma Derneği’nin yönetici ve temsilcileriyle bir araya geldiği buluşmada kutuplaştırmanın toplumda yarattığı tahribata değindi. 1978 yılında yaşanan Kahramanmaraş katliamını örnek gösteren Başkan Soyer, “Eğer bu acılar tekrar yaşansın istemiyorsak ve bugün içinde bulunduğumuz krizlerin acısını hafifletmek istiyorsak el ele vermek zorundayız” dedi.

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Elazığ Kültür ve Dayanışma Derneği’nin temsilcileriyle bir araya geldi. Elazığ Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Kadir Canpolat ve yönetim kurulu üyelerinin, siyasi parti, dernek, oda ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı buluşma Tarihi Havagazı Fabrikası Kültür Merkezi’nde düzenlendi.

    HEMŞEHRİ DERNEKLERİNE ÇOK BÜYÜK İŞ DÜŞÜYOR”

    Dünyanın zor zamanlardan geçtiğini belirten İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer, Türkiye’deki ekonomik krize, kutuplaşma iklimine ve İzmir’de yaşanan doğal afetlere değindi. Kahramanmaraş depremleri sonrası sergilenen iş birliğini örnek gösteren Başkan Soyer, “Depremin yaralarını sarmak için koştuğumuzda kimin hangi siyasi partiden olduğu, kimin hangi siyasi düşünceye inandığının hiç önemi kalmamıştı. Çünkü felaketler siyasi düşünce ayırmıyor. Çareler de siyasi düşünce ayırmıyor. O zaman nasıl bir araya geldiysek ve o büyük acının yaralarını telafi etmek için el birliği yaptıysak aslında bugün de yapmak mecburiyetindeyiz. Ama siyaset kurumu bunu yapmaktan çok uzaklaştı. Tam da bu nedenle hemşeri derneklerine, federasyonlarına, konfederasyonlarına çok büyük iş düşüyor” dedi.

    KUTUPLAŞTIRMA SİYASETİNİN SONUCU

    Başkan Soyer, “Bugün Kahramanmaraş katliamının 45’inci yıl dönümü. Benim yaşımda olanlar hatırlayacaktır. Ne yaşandı Kahramanmaraş’ta? Ne oldu? Yüzlerce insan katledildi. Ötekileştirme, kutuplaştırma siyasetinin vardığı noktalardan biridir Kahramanmaraş. Eğer bu acılar tekrar yaşansın istemiyorsak ve bugün içinde bulunduğumuz krizlerin acısını hafifletmek istiyorsak el ele vermek zorundayız. 2019 yılında kampanyamıza ‘Çok Ses Çok Renk Çok Nefes’ diye bir sloganla başlamıştık. Çünkü doğayı zengin gösteren şey her neyse insan topluluklarını da zenginleştiren şey farklılıkların bir arada olmasıdır. Biz ne kadar farklılıkları törpüler, yok sayarsak o kadar eksiliyoruz, yoksullaşıyoruz” diye konuştu.

    SİZLER BU ŞEHRİN EN GÜZEL RENKLERİNDEN BİRİSİNİZ”

    Farklılıkların İzmir’i İzmir yaptığına değinen Başkan Soyer, şunları söyledi:

    “Siyaset kurumunun ayrıştırdığı, böldüğü iklimi değiştirecek, dönüştürecek sizlersiniz. Boşuna size ‘Gakgoş’ denmiyor. Çünkü sizler kardeşsiniz. Türkiye’nin neresinden gelmiş olursa olsun o farklılıklar İzmir’i İzmir yapar. O farklılıklar İzmir’in gücüne güç katar. Sizler olmasanız İzmir eksik kalır. Bu zenginliktir bizi güçlü eden. Sizlerle beraber olmaktan gurur duyuyorum. Sizler bu şehrin en güzel renklerinden birisiniz. İyi ki varsınız. Dilerim gücünüz artsın. Dilerim kardeşliğiniz daha da çoğalsın. Dilerim her şey gönlünüzce olsun.”

    75’İNCİ YIL KUTLAMASI

    Derneğin 75’inci yılını kutladıklarını belirten Elazığ Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Kadir Canpolat ise, “Dernek olarak katkılarını bizden esirgemeyen İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ve Başkanı Tunç Soyer’e teşekkür ediyorum” dedi.

     

     

  • AKHİSAR BELEDİYE BAŞKANI DUTLULU, SANAYİ ESNAFI İLE KAHVALTIDA BULUŞTU

    AKHİSAR BELEDİYE BAŞKANI DUTLULU, SANAYİ ESNAFI İLE KAHVALTIDA BULUŞTU

    Akhisar Belediye Başkanı Besim Dutlulu, Nuri Giyik Sanayi Sitesi 27. Blok esnafının düzenlediği kahvaltı programına katıldı.

    Akhisar Belediye Başkanı Besim Dutlulu, Cumhuriyet Halk Partisi Akhisar İlçe Başkanı Hayriye Hacet ve yönetimi ile birlikte Akhisar Nuri Giyik Sanayi Sitesinde 27. Blok esnafı ile kahvaltı programında buluştu. Başkan Dutlulu’ya ziyarette Akhisar Belediye Başkan Yardımcıları Ahmet Tınazlı ve Ekrem Kayserili ile birlikte Akhisar Belediyesi meclis üyeleri de eşlik etti.

    Başkan Dutlulu, kahvaltı programında sanayi esnafına yönelik yaptığı açıklamada, Akhisar Belediyesi olarak sanayi bölgesinde yaptıkları ve yapacakları hizmetler ile ilgili bilgiler verdi, esnafın görüş ve önerilerini dinledi.

    Başkan Dutlulu, “Bugün güne sanayi esnaflarımızın düzenlediği kahvaltı programı ile başladık. Göreve geldiğimiz günden bu yana, esnaflarımızın yanında olduk. Birçok proje ve hizmet ile onlara destek verdik. Bugün de sanayi ziyaretlerimizi sürdürüyoruz. Sanayi sitesinde özellikle ulaşım sorunlarına yönelik hizmetler gerçekleştirdik. Birçok bölgeye sıcak ve soğuk asfalt çalışması gerçekleştirdik. Çalışmalarımıza ara vermeden devam edeceğiz. Bugün de esnafımızın fikir ve görüşlerini dinledik. Halkımız ile birebir iletişim kurarak onların sorunlarına hızlı çözümler üretmeye devam edeceğiz. Misafirperverlikleri ve güzel dilekleri için tüm sanayi esnafımıza teşekkür ediyorum” dedi.

     

     

  • KEMAL KILIÇDAROĞLU: “TARİHİMİZDEKİ EN BÜYÜK UTANÇLARDAN BİRİ OLAN MARAŞ KATLİAMI’NDA YİTİRDİĞİMİZ VATANDAŞLARIMIZI HÜZÜN VE RAHMETLE ANIYORUM”

    KEMAL KILIÇDAROĞLU: “TARİHİMİZDEKİ EN BÜYÜK UTANÇLARDAN BİRİ OLAN MARAŞ KATLİAMI’NDA YİTİRDİĞİMİZ VATANDAŞLARIMIZI HÜZÜN VE RAHMETLE ANIYORUM”

    CHP 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Tarihimizdeki en büyük utançlardan biri olan, acısı ilk günkü gibi yüreğimizde hissedilen Maraş Katliamı’nda yitirdiğimiz vatandaşlarımızı hüzün ve rahmetle anıyorum. Çok sesliliğin güzelleştirdiği bu topraklarda aynı acıların bir daha yaşanmaması için birlik, beraberlik ve kardeşliği hakim kılmak, yitirdiklerimize olan vicdan borcumuzdur. Unutmadık, unutturmayacağız” dedi.

    CHP 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Maraş Katliamı’nın yıl dönümü dolayısıyla sosyal medya hesabından bir mesaj yayınladı. Kılıçdaroğlu’nun mesajı şöyle:

    “Tarihimizdeki en büyük utançlardan biri olan, acısı ilk günkü gibi yüreğimizde hissedilen Maraş Katliamı’nda yitirdiğimiz vatandaşlarımızı hüzün ve rahmetle anıyorum. Çok sesliliğin güzelleştirdiği bu topraklarda aynı acıların bir daha yaşanmaması için; birlik, beraberlik ve kardeşliği hakim kılmak, yitirdiklerimize olan vicdan borcumuzdur. Unutmadık, unutturmayacağız!”

  • DEM PARTİ, SEÇİME KENDİ ADAYLARIYLA GİRECEĞİ 27 İLÇEYİ AÇIKLADI… AYŞEGÜL DOĞAN: “BİZDEN ZORLA ALINANI GERİ ALACAĞIZ, KAYYUM REJİMİNİ SANDIKLARA GÖMECEĞİZ”

    DEM PARTİ, SEÇİME KENDİ ADAYLARIYLA GİRECEĞİ 27 İLÇEYİ AÇIKLADI… AYŞEGÜL DOĞAN: “BİZDEN ZORLA ALINANI GERİ ALACAĞIZ, KAYYUM REJİMİNİ SANDIKLARA GÖMECEĞİZ”

    DEM Parti, batı illerinde yerel seçimlere kendi adaylarıyla gireceği 27 ilçeyi açıkladı. Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, “Bizden zorla alınanı geri alacağız, bu konuda son derece kararlıyız. Yani kayyum rejimini sandıklara gömeceğiz ve bunun için gerekli hazırlıklar yapılıyor. Kayyum atanan bütün belediyelerimizi yeniden halk iradesiyle buluşturacağız” dedi. Doğan, Adana’da Seyhan, Ceyhan ve Yüreğir; Antalya’da Kepez; Mersin’de Akdeniz, Toroslar ve Tarsus; İstanbul’da Esenyurt, Sancaktepe, Adalar ve Sultanbeyli; Aydın’da Didim, Efeler, Germencik ve Söke; Konya’da Cihanbeyli ve Kulu; Kocaeli’nde Dilovası; İzmir’de Torbalı, Bayraklı ve Menemen; Manisa’da Gölmarmara, Turgutlu ve Yunusemre; Çanakkale’de Gökçeada; Tekirdağ’da Çorlu ve Çerkezköy’de kendi adaylarını çıkaracaklarını söyledi.

    DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, bugün parti genel merkezinde 31 Mart yerel seçimlerinde partisinin batı illerine ilişkin seçim stratejisini açıklamak üzere basın toplantısı düzenledi. Doğan, şunları söyledi:

    “BUGÜN MARAŞ KATLİAMI’NIN YIL DÖNÜMÜ. İNSANLIĞA KARŞI İŞLENEN SUÇLARDA, ZAMAN AŞIMI İŞLETİLEMEZ. NE YAZIK Kİ TÜRKİYE’DE BÖYLE OLMUYOR”

    “Bugün 19 Aralık, Maraş Katliamı’nın yıl dönümü. Üzerinden tam 45 yıl geçti. 1978’in 19 Aralık’ında başladı. 7 gün sürdü, yüzlerce Alevi cana kıyıldı. Binlercesi olduğu yerden sürüldü. Ve hâlâ, üzerinden 45 yıl geçmiş olmasına rağmen, neredeyse yarım asırdır üstü örtülen, aydınlatılmayan, unutturulmak istenen, hatta anma etkinliklerine dahi tahammül edilmeyen, izin verilmeyen, yasaklanan bir kıyımdan bahsediyoruz. Oysa gerçekleri açığa çıkarmak, failleri bulmak, siyasi sorumluluları cezalandırmak ve bunları açığa çıkartmak devletin işi, devletin sorumluluğu. İnsanlığa karşı işlenen suçlarda, zaman aşımı işletilemez. Failler mutlaka yargılanır, hesap verir ve cezalandırılır. Ne yazık ki Türkiye’de böyle olmuyor.

    “AÇLIK GREVİ YAPAN ONLARCA MAHPUS, ‘HAYATA DÖNÜŞ’ DİYEREK HAYATTAN KOPARILDILAR”

    1978’den 2000’li yıllara gelelim, 19 Aralık 2000’e gelelim. Takvimlerin geçmişte bugününde, bu ayında Türkiye’de hep zulüm, hep acı, hep hak ihlali var. 19 Aralık 2000’de de F tipi hapishanelere geçiş ve ağır tecrit koşullarını protesto etmek amacıyla açlık grevi yapan onlarca mahpus, ‘Hayata Dönüş’ diyerek hayatları söndürüldü, hayattan koparıldılar. Yüzlercesi yaralandı ve bir daha asla eski hayatlarına geri dönemediler. Hiçbirisi için yaşam, bir önceki haliyle devam edemedi, eskisi gibi olmadı. Ve üzerinden tam 23 yıl geçti. Hep birlikte hatırlayacağız o fotoğraf karesini -geçen yıl hayata veda etti- Birsen Kars, 19 Aralık 2000’de ambulanstan çıkarıldığında elleri, yüzü, saçı, gözü her yeri yanmış vaziyette, ‘Diri diri yaktılar’ diye bize olanları anlatmaya çalışıyordu. Devlet envanterinde bulunmayan silahlar kullanıldığı iddia edildi ama buna ilişkin de etkili bir soruşturma yürütülmedi. Üstelik, bunları anlatanlar o dönem, orada dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, ‘Cezaevlerinde devlet otoritesini sağlamaya çalışıyoruz’ demişti. İşte o ‘otoriteyi sağlamaya çalışanlar’a eşlik eden güvenlik görevlileri, bizzat kendileri, devletin envanterinde olmayan silahlar kullanıldı diye anlattı. Ama buna rağmen yine failler, siyasi sorumlular, bu katliamın talimatını verenler ve o günden bugüne yaşananlarla ilgili adalet arayışında olanlara dair hiçbir şey yapılmadı, sorumlular açığa çıkarılmadı ve bunun da üstü örtülmeye çalışıldı, cezasızlık politikasıyla yanına yenileri eklendi.

    “BÜTÜN SEÇİLMİŞLERİMİZ KUMPAS DAVASIYLA İÇERİDE TUTULUYOR”

    Tam 15 yıl sonra, 19 Aralık 2015’te bütün bunların yanına Taybet Ana eklendi, Taybet İnan eklendi. Taybet İnan, Silopi’de evinin önünde katledildi. Keskin nişancıların hedef aldığı ve vücuduna denk gelen 10 kurşunla katledildi. Evinin önünde, bir kaldırımın üstünde 7 gün boyunca cenazesi alınamadı, defnedilemedi. Oğlu gitti almak için, ateş açıldı, yaralandı. Eşi gitti almak için, ateş açıldı, yaralandı. ‘Sokağa çıkma yasağı var’ denildi. Ve üzerinden bunca yıl geçmiş olmasına rağmen bu ölümler, bırakın hukuku, kanunların uygulandığı hiçbir ülkede, hiçbir yurttaşın aklının ve sınırlarının alabileceği ölümler ve katliamlar değil. Üçünün de yıl dönümü bugün. Adeta sabrımız, gücümüz, dayanıklılığımız sınanıyor. Biz burada bu anmaları, tekrar hatırlatırken bir yandan da Sincan’da Kobani Davası görülüyor. Biz Kobani’ye ‘kumpas davası’ deyince, ‘Niye kumpas davası diyorsunuz’ diye soranlara, işte bu bellekle, bu katliamları hatırlayarak kumpas davası diyoruz. Bir önceki dönem HDP’de eş genel başkanlığımızı yapmış olan Figen Yüksekdağ, bugün yargılanıyor. Birkaç gün önce Sebahat Tuncel yapıyordu savunmasını. Ondan önce Demirtaş. Ve bu böyle sıralı bir şekilde gidiyor. Bütün seçilmişlerimiz kumpas davasıyla içeride tutuluyor. Tüm bunlara rağmen ‘başka bir Türkiye, başka bir yarın, başka bir gelecek’ dedirtecek çok geçerli ve bir arada olabilecek nedenlerimiz var. Çünkü tarih, bizi haklı çıkarmaya devam ediyor. Ve her şeye rağmen haklılığımızdan, mücadelemizden vazgeçmiyoruz.

    “BİZDEN ZORLA ALINANI GERİ ALACAĞIZ, KAYYUM REJİMİNİ SANDIKLARA GÖMECEĞİZ”

    DEM Parti için yerel seçimler, sadece bir belediye seçimi değil; çok daha fazlası. Tüm bu yaşananları ve öfkemizi unutmadan, unutturmadan, hatırlatarak, onarıcı adalet talebimizi yükselterek birlikte başarmak için umutla, inatla, kararlılıkla yola devam ediyoruz. Parti Meclisi’miz (PM) 16-17 Aralık tarihlerinde toplandı ve Türkiye’nin her yerinde aday çıkarma tartışmalarına dair iki gün süren kapsamlı değerlendirmeler yaptı. Öncelikle bizden zorla alınanı geri alacağız, bu konuda son derece kararlıyız. Yani kayyum rejimini sandıklara gömeceğiz ve bunun için gerekli hazırlıklar yapılıyor. Kayyum atanan bütün belediyelerimizi yeniden halk iradesiyle buluşturacağız ve yalnızca onunla da yetinmeyeceğiz. Bunun yanı sıra daha önce yönetiminde bulunmadığımız birçok il, ilçe ve beldede yeni kazanımlar elde edeceğiz. Bu hedefimize ulaşmak için parti adımızla çeşitli istişareler, müzakereler ve güç birlikleri kurarak ilerleyeceğiz.

    “MYK’MIZ, TÜRKİYE’NİN BATISINDA İLK ETAPTA ADAY GÖSTERECEĞİMİZ BAZI YERLERİ BELİRLEDİ”

    Bu çerçevede, dün toplanan MYK’mız, Türkiye’nin batısında ilk etapta aday göstereceğimiz bazı yerleri, Merkezi Seçim Koordinasyonumuz ve Yerel Yönetimlerden Sorumlu Komisyonumuzun çalışmaları ve sunumları doğrultusunda belirledi. Adana ilinin Seyhan, Ceyhan ve Yüreğir ilçeleri. Antalya’nın Kepez ilçesi. Mersin; Akdeniz, Toroslar ve Tarsus. İstanbul’da; Esenyurt, Sancaktepe, Adalar, Sultanbeyli. Aydın; Didim, Efeler, Germencik ve Söke. Konya; Cihanbeyli, Kulu. Kocaeli; Dilovası. İzmir; Torbalı, Bayraklı, Menemen. Manisa; Gölmarmara, Turgutlu, Yunusemre. Çanakkale; Gökçeada. Tekirdağ; Çorlu ve Çerkezköy. Konuya dair çalışmalar kurullarımızda sürüyor. Aşama aşama bunlar netleştikçe sizlerle paylaşacağız.

    “YEREL DEMOKRASİ İÇİN GÜÇLÜ VE KARARLI BİR ADIM ATIYORUZ VE DİYORUZ Kİ ‘KENT UZLAŞISIYLA KENTLERİ HALKLAR YÖNETECEK’”

    Yerel demokrasi için güçlü ve kararlı bir adım atıyoruz ve diyoruz ki ‘Kent uzlaşısıyla kentleri halklar yönetecek.’ Kentleri var edenlere sesleniyoruz: Kadınlara, gençlere, emekçilere, öğrencilere, engellilere, işçilere sesleniyoruz. Kent hakkı için, bir arada demokratik, ekolojik kentler yaratmak isteyen herkese sesleniyoruz. Aslında kent uzlaşısı bir çağrı; STK’lara, barolara, demokratik kitle örgütlerine yani bir kenti var eden tüm sosyal ve siyasal dinamiklere, tüm sosyal dokulara ‘Gelin, kentlerimizi birlikte onaralım, iyileştirelim, inşa edelim’ diyoruz. Kent hakkı ortak, kolektif bir haktır. O yüzden tüm kent kolektiflerine sesleniyoruz. ‘Kent benimdir’ diyen herkesi, kent uzlaşısıyla beraber kazanmaya davet ediyoruz. Kentte yaşayan, sesi duyulmayan, temsil edilmeyen, iradesinin, sesinin, sözünün yönetimlere yansımadığını düşünen, ezilen, dışlanan, kentin banliyölerinde, varoşlarında kaldığını düşünen oraları değiştirmek iddiası ve hedefinde olan herkesi, eşit, yaşanabilir bir yönetim hakkına davet ediyoruz.

    “ADAY ADAYI BAŞVURULARINI TÜM TÜRKİYE’DE 25 ARALIK GÜNÜNE KADAR UZATIYORUZ”

    DEM Parti bir yandan da kendisini bir mücadele partisi olarak tariflerken bir de müzakere partisi olarak tarifliyor on yıllardır. Kent uzlaşısı işte böyle bir buluşmadan oluşan bir demokrasi kavşağına dönüşebilir. Yeni karşılaşmalar, yeni buluşmalar için bir fırsat olabilir. Çünkü biz bu yerel seçimlere bir yandan çözülmemiş bir Kürt meselesiyle, bir yandan Sayın Öcalan’a İmralı ada hapishanesinde yıllardır uygulanan bir tecrit gündemiyle, öte yandan süren sayısız soruşturma, kovuşturma, yargılama, mahkeme salonları, alanlarda, meydanlarda, yasaklamalar, çözülemeyen bir demokrasi meselesiyle birlikte giriyoruz. Biz yeni bir rüzgarla giriyoruz yerel seçimlere, gelin, bu rüzgarı birlikte estirelim, birlikte güçlenelim, yepyeni bir başlangıç yapalım ve buradan başta kayyumları olmak üzere bugüne kadar bizi kuşatan bu baskıcı rejime de güçlü bir yanıt vererek çıkalım. Başvuru tarihlerimizi de uzatıyoruz, bu ikinci uzatma oluyor. 20 Aralık tarihine kadar uzatmıştık, yani yarın son bulacaktı. 5 gün daha uzatıyoruz. Aday adayı başvurularını tüm Türkiye’de 25 Aralık gününe kadar uzatıyoruz.”

    “KİMSEYLE ABDULKADİR SELVİ’NİN İDDİA ETTİĞİ GİBİ BİR PAZARLIK SÖZ KONUSU DEĞİL”

    Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Doğan, “Abdulkadir Selvi dünkü yazısında, DEM Parti’nin CHP ile ittifak olarak İstanbul’da iki ilçeyi istediğini belirtti. CHP’ye destek verecek misiniz” sorusuna şöyle yanıt verdi:

    “Kimseyle Abdulkadir Selvi’nin iddia ettiği gibi bir pazarlık söz konusu değil. Her siyasi partinin kendi adaylarıyla, kendi listesiyle seçime girmesi en doğal hakkıdır. Sanırım bu tartışma götürmez. Biz hazırlıklarımızı tamamen bu yönde yapıyoruz. Her iki siyasi parti tarafından açıklanan ve ilgili kurullar tarafından yapılan açıklamalar, bilgilendirmeler ve değerlendirmeler dışındakilerin tamamının spekülatif bir algı yaratmaya dönük olduğu olduğunu bir kez daha duyurmak isterim. ‘Kent uzlaşısıyla halklar kazanacak’ derken biz aslında herhangi bir siyasi partiyi işaret ederek çağrı yapmıyoruz. Siyasi partileri aşan bir toplumsal dinamiğe çağrı yapıyoruz.”

    Doğan, “AK Parti ile bir görüşme takviminiz var mı” sorusunu şöyle yanıtladı:

    “Kimseyle bir pazarlık söz konusu değil. Çağrımız ilkelerimizi kabul eden, bizimle bu yolda yürümek isteyen herkesedir.”

     

  • TBMM’DE BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ… HİKMET YALIM HALICI: “BİZ KYK’NİN AÇILIMINI KREDİ YURTLAR KURUMU BİLİYORDUK FAKAT KYK’NİN AÇILIMI MAALESEF ‘KURTLU YURTLAR KURUMU’YMUŞ”

    CHP Isparta Milletvekili Hikmet Yalım Halıcı, TBMM Genel Kurulu’nda; “KYK yurtları hapishane gibi, yemekler kurtlu, her gün farklı bir skandal yaşanıyor. Başta memleketim olan Isparta, Ankara, İstanbul, Van, Eskişehir ve daha onlarca ilimizde KYK yurtlarındaki yemeklerden böcek çıktı, kurt çıktı, plastik eldiven çıktı, çıktı Allah çıktı. Biz KYK’nin açılımını Kredi Yurtlar Kurumu biliyorduk fakat KYK’nin açılımı maalesef ‘kurtlu yurtlar kurumu’ymuş. Eskiden öğrenciler birbirlerine üniversiteyi kazandıklarında ‘sana yurt çıktı mı’ diye sorarlardı, şimdi maalesef ‘dün akşam yediğin yemekten ne çıktı’ diye sormaya başladılar, işte geldiğimiz nokta maalesef bu” dedi.

    TBMM Genel Kurulu’nda, bugün  Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçeleri görüşülüyor. Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesi üzerine söz alan  CHP Isparta Milletvekili Hikmet Yalım Halıcı, AB ülkeleri ve Türkiye’deki vergileri gösteren tablolarla kürsüye geldi. Halıcı şunları söyledi:

    BAKANLIK BÜTÇESİNDE BAĞIMLILIKLA MÜCADELEYE AYRILAN PAY SADECE YÜZDE 0,02”

    “Ben bir tabloyla konuşmama başlamak istiyorum. Bu tabloda gördüğünüz mavi alan Avrupa Birliği’nde dolaysız vergilerin alındığı yüzde 65, Türkiye’de de koyu mavi alan var, bu da dar gelirliden, garibandan alınan dolaylı vergileri gösteriyor. İşte, mantık, aramızdaki en büyük fark burada başlıyor. Açık mavi alanlar zenginden alınan vergi, koyu maviler ise halktan. Robin Hood zenginden alıp fakire veriyordu, siz de fakirden alıp zengine veriyorsunuz maalesef.

    Bütçe teklifine bakıyoruz, Merkezi Yönetim Bütçe Teklifi’nin sadece yüzde 1,54’ünü kapsıyor gençlerimiz. 17 bakanlık arasında 10 bakanlıktan daha az bütçeye sahip Gençlik ve Spor Bakanlığı. Bakanlık bütçesinde bağımlılıkla mücadeleye ayrılan pay sadece yüzde 0,02. Peki, Türkiye’de durum ne biliyor musunuz? Gençlerimiz ve çocuklarımız uyuşturucu tehlikesi altında, 8 yaşa kadar inmiş durumda metamfetamin ve bonzai kullanımı. 18 yaş uyuşturucudan kaynaklı ölümlerde Avrupa’da maalesef birinci sıradayız. Okulların etrafında yeterli güvenlik önlemi alınamıyor. Türkiye adeta bir uyuşturucu rotasına dönmüş durumda.

    BİZ KYK’NIN AÇILIMINI KREDİ YURTLAR KURUMU BİLİYORDUK FAKAT KYK’NIN AÇILIMI MAALESEF KURTLU YURTLAR KURUMUYMUŞ”

    Şimdi gençlerimizin en büyük sorunlarından biri yurtlar, barınma sorunu. Ülke çapında yaşanan bu ekonomik kriz, kiralardaki artış, ev fiyatlarındaki artış tabii çocuklarımızı yurtlarda kalmaya itiyor, devlet yurtlarında, KYK yurtlarında kalmak istiyorlar fakat bakıyorsunuz KYK yurtları hapishane gibi, yemekler kurtlu, her gün farklı bir skandal yaşanıyor. Başta memleketim olan Isparta, Ankara, İstanbul, Van, Eskişehir ve daha onlarca ilimizde KYK yurtlarındaki yemeklerde böcek çıktı, kurt çıktı, plastik eldiven çıktı, çıktı Allah çıktı. Biz KYK’nin açılımını Kredi Yurtlar Kurumu biliyorduk fakat KYK’nin açılımı maalesef ‘kurtlu yurtlar kurumu’ymuş.

    GENÇLİK BÜTÇESİ YAPILIYOR, İÇİNDE GENÇLER YOK”

    Eskiden öğrenciler birbirlerine üniversiteyi kazandıklarında ‘sana yurt çıktı mı’ diye sorarlardı, şimdi maalesef ‘dün akşam yediğin yemekten ne çıktı’ diye sormaya başladılar, işte geldiğimiz nokta maalesef bu.

    Gençlik bütçesi yapılıyor, içinde gençler yok. Konuyla ilgili çalışan üniversitelerin, STK’lerin, uzmanların görüşleri alınmadı. Konuyla ilgili yıllardır emek veren Gençlik Örgütleri Forumu var Sayın Bakanım fakat bunlara da danışılmadı. Bu arkadaşlar Avrupa Birliği tarafından ‘Ulusal Gençlik Konseyi’ olarak tanınırken maalesef hükümetiniz bu arkadaşlarımızı ‘Ulusal Gençlik Konseyi’ olarak tanımıyor, bu konudaki taleplerini de buradan size iletmiş olayım.

    İSVEÇ’TE ONLARIN MAHKUMLARA VERDİĞİ DEĞER KADAR BİZ MAALESEF GENÇLERİMİZE DEĞER VERMİYORUZ”

    Bakın, 2019 yılının Ağustos ayında Türkiye genelinde metrekare başına düşen ortalama kira fiyatı 14 TL iken bugün 140 TL’’ye çıkmış durumda. Özel yurtlarda bir aylık maliyet 3 bin 300 TL iken bugün maliyet 10 bin 360’lara kadar çıkmış durumda. Dolayısıyla KYK yurtlarımızın bir an önce uygun şartlara getirilmesi gerekiyor. Bakın, şurada, elimde bir fotoğraf var, bu fotoğraf sizin sitenizden aldığım bir fotoğraf, bu fotoğraf Ankara’da bir KYK yurdundan; 8 kişilik, hapishane hücresi gibi, özel alan yok, çalışma masası yok, tuvalet falan da yok bu fotoğrafta. Diğer fotoğrafı gösteriyorum şimdi size, İsveç’te bir hapishane odası. Bakın, İsveç’te bir hapishane odası, onların mahkumlara verdiği değer kadar biz maalesef gençlerimize değer vermiyoruz.”

     

  • CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI ERHAN ADEM: “ÖNLEM ALINMAZSA YAKINDA SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ KUYUMCU DÜKKANLARINDA SATILMAYA BAŞLAYACAK”

    CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI ERHAN ADEM: “ÖNLEM ALINMAZSA YAKINDA SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ KUYUMCU DÜKKANLARINDA SATILMAYA BAŞLAYACAK”

    CHP Tarım ve Orman Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, “Önlem alınmazsa yakında süt ve süt ürünleri kuyumcu dükkanlarında satılmaya başlayacak” açıklamasını yaptı.

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, bugün yaptığı yazılı açıklamada; son bir yıl içerisinde yem ve ilaç fiyatları başta olmak üzere girdi maliyetleri yüzde 150’nin üzerinde artış gösterdiğini belirtti. Adem, önlem alınmadığı takdirde özellikle önümüzdeki süreçte süt üretiminin önemli oranda düşeceğini ve süt ile süt ürünleri fiyatlarının astronomik rakamlara ulaşacağını dile getirdi. Adem’in açıklaması şöyle:

    “Süt çiftliklerindeki son 40 günde yaşanan 5 adet zam, yem fiyatlarını yüzde 18 oranında arttırarak sektörü adeta sarsmış durumda. 19 proteinli süt yemi, 9 Kasım’da 8.14 TL olan birim fiyatından, 18 Aralık’ta 9.64 TL’ye yükselerek yüzde 18,4’lük tırmanışıyla sektörde alarm zillerini çaldırmıştır. Artış, sektördeki üreticilerin karşı karşıya kaldığı maliyet artışlarını dramatik bir şekilde ortaya koymaktadır.

    Artan yem maliyetleri, süt üreticileri üzerinde ekonomik olarak ciddi bir baskı oluşturarak sektördeki sürdürülebilirliği tehlikeye atmakta. Sektör temsilcileri, sürekli artan maliyetlerin, üreticilerin kar marjlarını sıkıştırdığını, üretimdeki maliyetlerin hızlı artışının, tüketiciye yansıyan pahalılığın ana nedeni olduğunu vurguladı. Bu maliyet artışları, süt üreticilerini ve sektörü ekonomik olarak sıkıştırıp, sürdürülebilirliği tehlikeye atmaktadır. Artan yem maliyetleri, sektördeki oyuncuların kar marjlarını erozyona uğratmakta ve gelecekteki faaliyetleri riske sokmaktadır.

    Son alınan kararla birlikte çiğ süt fiyatlarına bir kez daha zam yapılması, süt endüstrisindeki maliyetlerin artışının altını çiziyor. Bu durum, 5 litrelik sütün fiyatının 120 TL’ye kadar çıkmasına sebep olurken, tüketiciler arasında süt ve süt ürünlerine gelecek olası zamların endişesi giderek artıyor.

    Süt ürünlerindeki zamlar, yeni yılda da devam ederek tüketiciyi daha da zorlayabilir. Bu gelişmeler, süt ürünleri piyasasının gelecekteki seyrine yönelik belirsizlikleri de beraberinde getiriyor. Önlem alınmazsa yakında süt ve süt ürünleri kuyumcu dükkanlarında satılmaya başlayacak.”

     

  • TBMM’DE BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ… AYSU BANKOĞLU: “TÜRKİYE ARTIK GENÇLERİN, İNTİHAR MEKTUBUNDA BİLE İNTİHARLARA DUYARSIZLIĞA SİTEM ETTİĞİ BİR ÜLKE NE YAZIK Kİ…”

    CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, TBMM Genel Kurulu’nda; “Bu ülke kurulurken ekonomi, bugünden çok daha kötüydü. Böyle bir tabloda bile hiç kimse bu kadar umutsuz değildi. Önceki ay Eskişehir’de bir genç kardeşimiz intihar etti. Mektubunun bir bölümünü okumak istiyorum; ‘ Türkiye’de gençler, çocuklar intihar ediyor her gün ve hiçbir şey değişmiyor. Haberi bile yapılmıyor artık. Herkes intihar eden kişiyi suçluyor. Keşke ülke daha iyi bir durumda olsaydı, belki de bu kadar genç intihar etmezdi’ diyor. Türkiye artık gençlerin, intihar mektubunda bile intiharlara duyarsızlığa sitem ettiği bir ülke ne yazık ki… İçinizden biri ya da buradaki atanmış Bakan, bu bütçe ile bunca hamaset ile böyle bir Türkiye gerçeği ile gençlere ne yaşattığınızın farkında mısınız” dedi. Bankoğlu, KYK yurtlarındaki yemeklerle ilgili de “Siz Meclis’te zerre ama zerre hicap duymadan mangal yakarken KYK yurtlarında gençlerimizin ne yemek yediğinin farkında mısınız? Bozuk etlerle, kurtlu bakliyatlarla, tanımsız cisimlerle öğrencilerin önüne yemek diye koyduğunuz şeyleri, burada milletvekili arkadaşlarınıza ikram eder misiniz” diye konuştu.

    TBMM Genel Kurulu’nda, bugün  Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçeleri görüşülüyor. Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesi üzerine söz alan  CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, şunları söyledi:

    BÜTÇEDE GENÇ İSTİHDAMINI ARTTIRMAYA YÖNELİK HİÇBİR ŞEY YOK”

    “Bu bütçe yalandan sayıların uçuştuğu bir kağıt israfından ibarettir. Bütçede genç istihdamını arttırmaya yönelik hiçbir şey yok. Ne eğitimde ne istihdamda olan gençlere yönelik bir projeniz yok. Bağımlılık ile etkin mücadele edecek bir bütçe yok. Gençlerin yurt dışına gitmemesine bir çaba olmadığı gibi dönüşü için de bir çaba yok. Peki bütçede ne var? Her yerde söylüyor Bakanınız, Cumhurbaşkanınız; ‘Türkiye yüzyılı gençlerin yüzyılı olacak.’

    MANHATTAN BİLE DAHA PAHALI BİR ÜLKEDE KİRALIK EVE ÇIKMANIN, GIDA MALZEMESİ ALMANIN BİLE LÜKS OLDUĞU BİR TÜRKİYE’DE NEYİN HAYALİNİ KURSUN GENÇLER”

    Türkiye yüzyılı diye böbürlendiğiniz bu dönemde gençler tükenmiş ve mutsuzlar. Yurt dışına gitmenin yollarını arıyorlar. Market gibi açtığınız ve sayısı 208’i bulan üniversitelerin mezunları işsiz. İş yok, gelecek yok. İşe girse hayal kurabileceği bir maaşı yok, sosyal yaşamı zaten yok. Manhattan’dan bile daha pahalı bir ülkede kiralık eve çıkmanın, gıda malzemesi almanın bile lüks olduğu bir Türkiye’de neyin hayalini kursun gençler söyler misiniz? Üniversiteyi kazandığı halde parasızlık nedeni ile kayıt yaptıramayan öğrenci sayısını hiç düşündünüz mü ya da üniversiteli gençlerin neden uzaktan eğitimde ısrar ettiğini? KYK burs miktarını arttırmışsınız, 2013’de 147 dolara karşılık gelen burs, bu yıl 70 dolara karşılık geliyor.

    HİÇ BİRİNİZİN ÇOCUĞU KYK YURDUNDA KALIYOR MU SÖYLER MİSİNİZ BANA?”

    Yurtlardaki yaşam koşullarından haberiniz var mı? Merak ediyorum, hiçbirinizin çocuğu KYK yurdunda kalıyor mu söyler misiniz bana? Yurtlar can güvenliğinin, sıcak suyun bulunmadığı eziyet merkezleri adeta. Her odaya ranza atarak yurt kapasitesini artırarak sorunu çözmüş mü oluyorsunuz siz şimdi? 6 – 8 kişilik koğuşlarda, üstelik yaşam tehlikesi altında yaşamak zorunda bu gençler. Aydın’da Zeren öleli 2 ay oldu. Urfa’da, İzmir’de 45 dakika asansörde kalıp bayılan, revir olmadığı için ambulans gelene kadar can çekişen gençlerin; başına tavan düşen, farelerle kapkaç oynayan gençlerin haberleri geliyor her yerden. Siz Meclis’te zerre ama zerre hicap duymadan mangal yakarken KYK yurtlarında gençlerimizin ne yemek yediğinin farkında mısınız? Bozuk etlerle, kurtlu bakliyatlarla, tanımsız cisimlerle öğrencilerin önüne yemek diye koyduğunuz şeyleri, burada milletvekili arkadaşlarınıza ikram eder misiniz?

    GENÇLERE, İNSANLIK ONURUNUN ÇİĞNENMEDİĞİ, SAĞLIKLI YEMEK VERİN DİYORUZ”

    Gençlere, insanlık onurunun çiğnenmediği, ‘sağlıklı yemek verin’ diyoruz. Esir kamplarındaki gibi ‘3 katlı ranzalara sıkıştırmayın gençleri’ diyoruz. ‘Bakanlığınızın bütçesinden tarikat-cemaatlere ayırdığınız milyonları gençlere ayırın’ diyoruz. Bu kadar genç yaşamına son verirken ‘yaklaşık 800 yurda 52 psikolog atarken, neden her bir yurda manevi danışman adı altında din görevlisi atadığınızı açıklayın’ diyoruz.

    FESTİVALİNİ YASAKLAYAN ANLAYIŞINIZA KADAR HER ŞEYİ İLE GENÇLERİ BU ÜLKEDEN HATTA HAYATTAN SOĞUTUYOR”

    Başka bir sorun, ülkemizdeki uyuşturucu sorunu. 1 milyon 700 bin madde bağımlısı var. Bağımlılık ile mücadele için bir yılda 33 milyon bütçe ayırmışsınız ama saraya günlük 33,5 milyon bütçe ayırmışsınız. Bakanlığınızın 2024’te uyuşturucu ile mücadele bütçesi ile Diyanet’e Mercedes alınamıyor, sarayın mutfak masrafı bile karşılanmıyor. Başka söze gerek var mı? Ne gençliği ne geleceği… Bu ülkenin kurucularının vizyonu eğitimde çağ atlamamızı sağladı. Bu ülkeyi yönetenlerin vizyonu ise gençlere ‘boşuna okuduk’ dedirtiyor. Cumhuriyet’in 100’üncü yılında geldiğimiz noktada Türkiye, ‘Bütün ümidin gençliktedir’ diyen bir kurucu önderden ‘Giderlerse gitsinler’ diyen bir Cumhurbaşkanına evrildi. Ekonomik krizden liyakatsizliğe, apartman üniversitelerinden torpilli rektörlerinize, her yıl eriyen devlet bursu ve kredilerinden bahar festivalini yasaklayan anlayışınıza kadar her şeyi ile gençleri bu ülkeden hatta hayattan soğutuyor. Ne yazık ki öldürüyor.

    TÜRKİYE ARTIK GENÇLERİN, İNTİHAR MEKTUBUNDA BİLE İNTİHARLARA DUYARSIZLIĞA SİTEM ETTİĞİ BİR ÜLKE NE YAZIK Kİ”

    Bu ülke kurulurken ekonomi, bugünden çok daha kötüydü. Böyle bir tabloda bile hiç kimse bu kadar umutsuz değildi. Önceki ay Eskişehir’de bir genç kardeşimiz intihar etti. Mektubunun bir bölümünü okumak istiyorum; ‘ Türkiye’de gençler, çocuklar intihar ediyor her gün ve hiçbir şey değişmiyor. Haberi bile yapılmıyor artık. Herkes intihar eden kişiyi suçluyor. Keşke ülke daha iyi bir durumda olsaydı, belki de bu kadar genç intihar etmezdi’ diyor. Türkiye artık gençlerin, intihar mektubunda bile intiharlara duyarsızlığa sitem ettiği bir ülke ne yazık ki… İçinizden biri ya da buradaki atanmış bakan, bu bütçe ile bunca hamaset ile böyle bir Türkiye gerçeği ile gençlere ne yaşattığınızın farkında mısınız acaba? Bu kâğıt israfı bütçeyi gençlere reva görenler de bunun sorumluluğunu taşımaktadır.”

  • İBB’DEN CUMHURİYET’İN 100. YILINDA 100 BİN ÖĞRENCİYE EĞİTİM DESTEĞİ

    İBB’DEN CUMHURİYET’İN 100. YILINDA 100 BİN ÖĞRENCİYE EĞİTİM DESTEĞİ

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), 75 bin öğrenciye verilmesi hedeflenen “Genç Üniversiteli Desteği’”, Cumhuriyetin 100. yılı kapsamında 100 bin öğrenciye çıkardı. İBB, proje kapsamında bu yıl öğrencilere geri ödemesiz olarak 7 bin 500 TL’lik destek verecek.

    İBB, “Genç Üniversiteli Desteği” projesi kapsamında üniversite öğrencilerini ekonomik anlamda desteklemek için Cumhuriyet’in 100. yılında 100 bin öğrenciye eğitim yardımında bulunacak. Daha önce 6 bin TL olarak belirlenen yardım 7 bin 500 TL’ye yükseltilmişti.

    BAŞVURULAR 3 KASIM’DA SONA ERDİ

    Destekten faydalanmak isteyen öğrenciler, İBB’nin “İstanbul Senin” uygulamasını indirerek, uygulama üzerinden başvurularını gerçekleştirdi. Proje ve kriterler hakkında detaylı bilgiler “İstanbul Senin” mobil uygulamasında yer aldı. 26 Eylül’de başlayan başvurular 3 Kasım’da sonlandı.

    DESTEKLER GERİ ÖDEMESİZ OLARAK SAĞLANIYOR

    “Genç Üniversiteli Desteği” projesi kapsamında sağlanan destekler geri ödemesiz ve faizsiz olarak veriliyor. Başvurmak isteyen öğrencilerin kendisinin ya da ailesinin İstanbul’da ikamet etmesi, devlet ya da vakıf/özel üniversitelerinde yüzde 100 burslu okuması gerekiyor. Ara sınıf ve son sınıf öğrencilerinin de yıl sonu başarı notunun 100 üzerinden en az 53 ya da 4 üzerinden 2,00 olması da istenen kriterler arasında yer alıyor.

    ÖDEME 3 TAKSİT OLARAK GERÇEKLEŞTİRİLECEK

    “Genç Üniversiteli Desteği” ödemesi; aralık, şubat ve mart ayları olmak üzere 3 taksit şeklinde gerçekleştirilecek. Söz konusu ödemenin ilk taksitinin dağıtımına yarın (20 Aralık Çarşamba günü) başlanacak. Ödeme gerçekleştikten sonra öğrenciye SMS ile bilgi verilecek. 

  • İSTANBUL’DA KAÇAKÇILIK OPERASYONU: PİYASA DEĞERİ 4 MİLYON TL OLAN FİLDİŞİ, ANTİLOP, MAMUT, GEYİK BOYNUZLARI ELE GEÇİRİLDİ

    İSTANBUL’DA KAÇAKÇILIK OPERASYONU: PİYASA DEĞERİ 4 MİLYON TL OLAN FİLDİŞİ, ANTİLOP, MAMUT, GEYİK BOYNUZLARI ELE GEÇİRİLDİ

    EDDA SÖNMEZ 

    İstanbul’un Küçükçekmece ilçesinde bir depoda, nesli tükenmiş ya da tükenmekte olan hayvanlara ait boynuz ve dişlerin saklandığını ve ticaretinin yapıldığını tespit eden polis ekipleri, operasyon düzenledi. Operasyonda, piyasa değeri 4 milyon TL olan çok sayıda boynuz, fildişi, antilop, mamut ve geyik boynuzlarını ele geçirilirken 1 şüpheli ise gözaltına alındı.

    İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamaya göre; İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince, Küçükçekmece’de bir iş yerine 15 Aralık’ta operasyon düzenlendi.

    Yapılan aramalarda piyasa değeri yaklaşık 4 milyon TL olan; 2 çift bütün halde, 1 çift küçük parçalar halinde 6,162 kg ağırlığında dağ keçisi boynuzu ve parçaları, 7 antilop boynuzu, 1  kızıl geyik boynuz parçası, 23 fildişi obje ve 3,260 kg ağırlığında fildişi parçaları 16,500 kg ağırlığında fildişi ve mamut karışık vaziyette bulunan sayılamayacak kadar küçük boynuz parçaları, 650 gram ağırlığında balina dişi parçaları, 14 adet bufalo boynuzu ve parçası, 7 balina dişi olmak üzere çeşitli boy ve ebatlarda toplamda 52 adet boynuz parçası, fildişi obje ve 20,410 kg ağırlığında boynuz parçaları, fildişi ve balina dişi parçaları ele geçirildi.

    İşyeri yetkilisi bir şüpheli ise gözaltına alındı. Yakalanan şüpheli hakkında, “5607 sayılı Kaçakçılık Kanunu’na muhalefet” ve “Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme’ye (CITES) aykırılık” suçlarından başlatılan işlemlerin devam ettiği bildirildi.

    Öte yandan, ele geçen dişler ve objeler İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’nde sergilendi.

     

  • CHP’Lİ ÇAKIRÖZER, BAKAN URALOĞLU’NA “YHT BİLETLERİNE YAPILAN YÜZDE 411 ZAMMI” SORDU: “BAKANDAN BİZE, ‘GEÇMİŞTE YAPAMADIĞIMIZ ZAMLARI ŞİMDİ YAPIYORUZ’ GİBİ SKANDAL BİR YANIT GELDİ. DALGA GEÇİYORLAR”

    Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer’in Yüksek Hızlı Tren (YHT) biletlerine yapılan zamlarla ilgili sorusuna yanıt verdi. Uraloğlu’nun, “Geçmiş yıllarda YHT bilet zamlarına yapılan zamların enflasyonun altında kalması sebebiyle 2023 yılında YHT biletlerine açıklanan yıllık enflasyonun üzerinde zam yapılmak durumunda kalınmıştır” yanıtını verdiğini aktaran Çakırözer, “Dalga geçiyorlar. Enflasyonu sorduğumuzda yüzde 50’ler, yüzde 60’lardan bahsediyorlar. Ama tren belitlerine yapılan zamların en azı yüzde 140. İki yılda sekiz kez üst üste yapılan zamlarla da tam yüzde 411 artmış oldu. Bakandan bize gelen yanıt, geçmişte yapamadığımız zamları şimdi yapıyoruz’ gibi kabul edilemez, skandal, vahim bir yanıt” açıklamasını yaptı.

    CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, bütçe görüşmeleri sırasında Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’na; YHT biletlerine yapılan zammın gerekçesini sormuştu. Uraloğlu’nun yanıtını paylaşan Çakırözer’in açıklaması şöyle:

    “SON İKİ YILDA SEKİZ KEZ ZAM YAPILDI”

    “Yüksek Hızlı Tren biletlerine art arda yapılan zamlar, şehirler arası yolculuk yapan öğrencileri, çalışan kesimi, emekliyi, emekçiyi, dar gelirliyi derinden etkiliyor. YHT biletlerine son iki yılda 8 kez zam yapıldı. 3 Ocak 2022’de 84 lira olan İstanbul-Ankara tren bileti Eylül 2023’te yapılan zamla 430 TL oldu. İstanbul-Ankara YHT bilet fiyatlarına 2 yılda yüzde 400 üzerinde, son 9 ayda ise yüzde 100 zam yapıldı. Yılın başında 95 lira olan Eskişehir-Ankara YHT bileti ise yüzde 140 zamla 225 lira oldu. Eskişehir-Ankara bilet fiyatlarına 11 ayda yüzde 140 zam yapıldı.  Öğrenciye, emekliye, emekçiye, dar gelirliye trene binmek lüks hale geldi.

    BAKAN’DAN ZAM GEREKÇESİ: “GEÇMİŞ YILLARDA YAPILAN ZAM, ENFLASYONUN ALTINDA KALDI”

    Bakan Uraloğlu, ‘Enerji giderleri, bakım giderleri ve personel giderleri gibi işletme maliyetleri ile yatırım giderlerindeki artışların kısman enflasyon artışı üzerinde gerçekleşmesi, YHT setlerinde kullanılan yurt dışı kaynaklı yedek parça fiyatlarının aşırı artması ile geçmiş yıllarda YHT bilet fiyatlarına yapılan zamların enflasyonun altında kalması sebebiyle 2023 yılında YHT biletlerine açıklanan yıllık enflasyonun üzerinde zam yapılmak durumunda kalınmıştır’ dedi.

    YHT bilet fiyatları son iki yılda olağanüstü arttı. Ulaştırma Bakanlığı bütçesinde Bakan Abrülkadir Uraloğlu’na da bunu söyleyip, zamların neden bu kadar yüksek olduğunu sormuştum. Bakandan skandal bir yanıt geldi. Bakan daha önceki yıllarda enflasyon üzerinde zam yapamadığımız için bu yıl enflasyondan daha fazla zam yaptık diyor. Bundan daha skandal, bundan daha vahim yanıt olamaz.

    Eskişehir Ankara arasındaki tren seferlerinin ilet ücretleri yılbaşında 95 liraydı şimdi 225 lira. 2 yılda İstanbul-Ankara tren seferlerinin bilet fiyatları tam yüzde 411 lira attı. 85 liraydı, 430 lira oldu. Biz bunu bakana sorduğumuzda da geçmişte yapamadığımız zamları şimdi yapıyoruz diyor. Vatandaşın sırtına yükü yüklemekten zerre çekinmiyorlar. Enflasyonu sorduğunuzda yüzde 50, yüzde 60’lardan bahsediyorlar. Ama işte YHT biletlerine yapılan zamlarda yüzde 140 en azı. 2 yılda 8 kez yapılan üst üste zamlarda ortada.”

    “GEÇMİŞTE YAPTIĞIMIZ ZAMLARA ENFLASYONU YANSITAMAMIŞTIK, ŞİMDİ BU YIL ENFLASYONDAN DAHA FAZLASINI BU YIL VERDİK’ DİYOR”

    Çakırözer, ayrıca, tren garında şu açıklamaları yaptı:

    “Türkiye’de art arda yapılan zamlardan payını alan, tren bilet ücretleri… Son bir yılda, Ankara ile Eskişehir arasındaki tren bilet ücretleri, yüzde 140 arttı. 95 liraydı ocak ayında, şimdi 225 lira. Son iki yılda 8 kez zam yapıldı. İstanbul-Ankara bilet ücretleri yüzde 411 artırıldı. Meclis’te, Plan Bütçe Komisyonu’nda, Ulaştırma Bakanlığı bütçesinde, bunları Bakan Abdulkadir Uraloğlu’na rakamlarla açıklayarak sorduk, ‘nedir bu zamların sebebi’ diye. Skandal bir yanıt geldi. Yazılı yanıt gelmiş Sayın Bakan, diyor ki, ‘Geçmişte yaptığımız zamlara enflasyonu yansıtamamıştık, şimdi bu yıl enflasyondan daha fazlasını bu yıl verdik’ diyor.

    Böyle bir yanıt kabul edilemez. Vatandaşın aklıyla alay ediyorlar. Vatandaşla dalga geçiyorlar. Neymiş, geçmişte enflasyonun altında yapılmış, bilet ücretlerine zamlar; ama şimdi enflasyonun üstünde yapmak zorunda kalmışlar. Bu kabul edilemez. Vatandaşın sırtına yükü yüklemekten kaçınmıyorlar. Enflasyonu sorduğumuzda yüzde 50’ler, yüzde 60’lardan bahsediyorlar. Ama işte tren belitlerine yapılan zamların en azı yüzde 140. İki yılda sekiz kez üst üste yapılan zamlarla da tam yüzde 411 artmış oldu, geçen yılki tren bilet fiyatları. Bakandan bize gelen yanıt, geçmişte yapamadığımız zamları şimdi yapıyoruz’ gibi kabul edilemez, skandal, vahim bir yanıt.”