Blog

  • ESKİŞEHİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ YÜZÜCÜLERİNDEN BÜYÜK BAŞARI

    ESKİŞEHİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ YÜZÜCÜLERİNDEN BÜYÜK BAŞARI

    Ankara’da düzenlenen Türkiye Yüzme Federasyonu Para Yüzme Bireysel Milli Takım Seçmelerinde, Eskişehir Büyükşehir Gençlik ve Spor Kulübü Paralimpik Takımı büyük başarı sergiledi. Üç sporcu, milli takım kadrosuna dahil edildi.

    Türkiye Yüzme Federasyonu Para Yüzme ve Deaf Yüzme (İşitme Engelliler) Bireysel Milli Takım Seçmeleri Müsabakaları, Ankara’da yapıldı. Büyük heyecana sahne olan yarışlarda, Büyükşehir Gençlik ve Spor Kulübü Paralimpik Takımının başarılı yüzücüleri gösterdikleri performansla uluslararası yarışlarda Türkiye’yi temsil edecek sporcular listesine girdiler. Milli Takım barajını geçen Büyükşehir Gençlik ve Spor Kulübü’nün başarılı yüzücüleri Sümeyye Boyacı, Baran Doruk Şimşek ve Mehmet Bakır Eğilmez, milli takım kadrosuna dahil edildi.

    Alternatif milli takım kadrosunda ise Eymen Sarıtaş ve Rahmi Ersoy yer alırken, deaf yüzme (işitme engelliler) milli takımları için belirlenecek isimler arasında 12 yaşındaki İdil Bengisu Tunçbilek, gösterdiği performansla milli takımlar listesine girmeye en büyük aday sporcu olarak dikkat çekti.

    Sporcuların ay yıldızlı formayı taşıyacak olmalarından dolayı ayrıca gurur yaşadıklarını belirten Büyükşehir Gençlik ve Spor Kulübü Başkanı Oğuzhan Özen, sporcuları ve antrenörlerini tebrik etti. Özen, “Her alanda örnek sporcularımızla ne kadar gurur duysak azdır. Hepsini yürekten kutluyorum” dedi.

  • MENTEŞE BELEDİYESİ BİLİM PARKI VE KODLAMA MERKEZİNE 15 BİN ZİYARETÇİ

    MENTEŞE BELEDİYESİ BİLİM PARKI VE KODLAMA MERKEZİNE 15 BİN ZİYARETÇİ

    Menteşe’de çocukların bilimin ışığında teknolojiyi yakından takip etmeleri ve kendilerini geliştirebilmeleri için kurulan Çocuk Bilim Parkı Robotik ve Kodlama Eğitim Merkezi, 2023 yılı içerisinde 15 bin 900 ziyaretçiyi ağırladı.

    Menteşe Belediyesi tarafından 2015 yılında geleceğin bilim insanlarının yetişmesine katkıda bulunmak amacıyla kurulan ve geçen yıl Robotik ve Kodlama Eğitim Merkezi’nin açılmasıyla dijital oyun kodlama ve tasarım eğitimleri de verilmeye başlanan Çocuk Bilim Parkı, ziyaretçi akınına uğruyor.

    Çocuk Bilim Parkı içerisindeki Robotik ve Kodlama Eğitim Merkezi’nde 2023 yılı içerisinde ortaokul ve lise öğrencilerinden oluşan 120 öğrenciye, oyun geliştirme, kodlama, robotik ve kodlama, 3D yazıcı branşlarında eğitimler verilirken; öğrenciler aldıkları eğitimler sonrasında toplam 130 adet proje geliştirdiler. Çevre ilçelerdeki okullarda dâhil olmak üzere 2023 yılında Çocuk Bilim Parkını 304 öğrenci ziyaret ederken, parkın 2023 yılı içerisindeki ziyaretçi sayısı toplam 15 bin 900’e ulaştı.

    Menteşe Belediye Başkanı Bahattin Gümüş, çocukları bilime ve teknolojiye hâkim bireyler olarak yetiştirmek için çalıştıklarını belirterek, “Çocuk Bilim Parkımız açıldığı günden bu yana ziyaretçi akınına uğruyor. Gençlerimizin bilime, yazılıma ve kodlamaya olan ilgileri bizleri çok mutlu ediyor. İçerisinde bilimsel deney setlerinin, Robotik ve Kodlama Merkezimizin bulunduğu bilim parkımızı binlerce çocuğumuzun ziyaret etmesi; burada eğitimler alması, yazılım öğrenmesi, hazırladıkları projeleri ile yarışmalara katılması ve çeşitli oyunlar geliştirmeleri bizlerin de gençlere yönelik hedefimizdi. Zira ülkemizin geleceği gençlerimizin bilimin ışığında aklını da kullanarak Ata’mızın yolunda ilerlemesine bağlı. Menteşe Belediyesi olarak bizler de bu amaç doğrultusunda projeler üretmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

  • SEVDA ERDAN KILIÇ, FUTBOLDAKİ ŞİDDET, ŞİKE, BAHİS İDDİALARI İÇİN ARAŞTIRMA ÖNERGESİ HAZIRLADI: “SPORDA ‘TEMİZ ELLER OPERASYONU’NUN BAŞLATILMASININ VAKTİ GELMİŞTİR”

    CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, “Futbolda şiddetin, kara para aklama, bahis, şike iddialarının, saadet zincirlerinin, dolandırıcılık vakalarının, TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi hakkındaki ByLock iddialarının TBMM’de araştırılması” için önerge hazırladı. Kılıç, “Sporda ‘temiz eller operasyonu’nun başlatılmasının vakti gelmiştir” dedi.

    CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, futbolda görülen şiddet olayları, kara para aklama/şike/bahis iddiaları, dolandırıcılık ve vurgun soruşturmalarının araştırılması amacıyla TBMM araştırma önergesi hazırladı. CHP milletvekillerinin desteğiyle Meclis’e sunulan önerge hakkında açıklama yapan Kılıç, şunları söyledi:

    “HAKEM TEKMELEYEN AKP’Lİ ÇIKIYOR, FUTBOLCULARIN DOLANDIRILDIĞI DOSYADAN AKP’Lİ ÇIKIYOR, KULÜP BAŞKANLARININ ÇOĞU AKP’Lİ, FUTBOL ENDÜSTRİSİNE BAKIYORSUNUZ AKP’Lİ İŞ ADAMLARI”

    “Sahanın ortasında tekmelenen hakemler, şiddet yüzünden yarım kalan maçlar. Yok Seçil Erzan vurgunu, yok fonlar. Futbolcunun, bankacının, mafyanın iç içe girdiği milyonlarca dolarlık vurgunlar. Bitmedi; kara para aklayan takım, bahis oynayan kaleci, şike teklif edilen futbolcu. Bunları gündeme getiren gazeteciyeyse tehdit. Bitti mi, daha bitmedi; bir de Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı hakkında onlarca iddia. İşte Türkiye futbolunun karanlık tablosu bu şekilde. Hep beraber izliyor, gözlemliyoruz. Gördüğünüz gibi yok yok. Bunların hepsini, Türk futbolunun en fazla partizanlaştığı dönemde yaşıyoruz. İktidarın futbol üzerindeki ağırlığı o kadar fazla ki sahada hakem tekmeleyen AKP’li çıkıyor, futbolcuların dolandırıldığı dosyadan AKP’li çıkıyor, kulüp başkanlarına bakıyorsunuz çoğu AKP’li siyasetçiler, futbol endüstrisine bakıyorsunuz AKP’li iş adamları. İşte futbolla siyasetin bu kadar iç içe girdiği böyle bir dönemde, futbol artık sadece dolandırıcılık, kara para, şike, tehdit, şiddetle anılır oldu.

    “SPORDA ‘TEMİZ ELLER OPERASYONU’NUN BAŞLATILMASININ VAKTİ GELMİŞTİR”

    Futbolda şiddetin, futbolda kara para aklama, bahis, şike iddialarının, saadet zincirlerinin, dolandırıcılık vakalarının, TFF Başkanı hakkındaki ByLock iddialarının hemen araştırılmasını istiyoruz. Futbolu bu duruma düşüren partizan uygulamaların bir an önce masaya yatırılmasının vakti çoktan geldi. Bunun için TBMM’de Araştırma Komisyonu kurulmasını talep ettim. Tüm kalbimizle desteklediğimiz futbolumuzun sadece başarılarıyla gündeme gelebilmesi için, sporda ‘temiz eller operasyonu’nun başlatılmasının vakti gelmiştir, futbolumuzu bu vahim durumdan kurtarmak için tüm taraftarlarımızın ve kamuoyunun desteğini bekliyorum.”

    “DOLANDIRICILIK SORUŞTURMASI TÜM BOYUTLARIYLA ELE ALINMALI”

    Araştırma önergesinde şu ifadeler yer aldı:

    “Bursaspor-Amedspor maçında Amedspor taraftarları saldırıya uğradı, Sivasspor ile Fiorentina maçında Bianco’ya saldırı oldu. Göztepe ile Altay maçı, şiddet olayları nedeniyle yarıda kaldı. TFF Kadınlar 2. Lig’de Konyaaltı Gençlikspor ile Bornova Hitabspor arasındaki maçta taraftar grubu, futbolculara saldırdı. Gölcükspor- Gebzespor maçında taraftara orantısız şiddet uygulandı. MKE Ankaragücü-Çaykur Rizespor maçında, AKP’li siyasetçi Faruk Koca, hakemi yumrukladı. Şiddet olayları hemen bitirilmeli. Seçil Erzan isimli bankacının bir numaralı şüpheli olduğu vurgun dosyasına göre, futbol dünyasının ünlü isimleri milyonlarca dolar parayı, kayıt dışı transfer yöntemleriyle dolaşıma soktu. Seçil Erzan’ın iddialarına göre de bazı futbolcular, tefecilerle beraber hareket etti. Bu dosyadan da AKP’li Nuri Köşkdere’nin ismi geçti. Dolandırıcılık soruşturması tüm boyutlarıyla ele alınmalı.

    “BYLOCK İDDİALARINA KAÇAMAK YANITLAR VERİLİRKEN TARAFTARIN GÖNLÜNÜ RAHATLATACAK BİR AÇIKLAMA YAPILMAMIŞTIR”

    Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi ile ilgili iddialar da ilginç. Büyükekşi, hakkındaki ByLock iddiaları başta olmak üzere, tüm iddialara kaçamak yanıtlar verirken henüz taraftarın gönlünü rahatlatacak bir açıklama da yapılmamıştır. Araştırılması gerekir. Gazeteci Murat Ağırel, bahis örgütlerinin, bahis oynayan futbolcuların, kendilerine şike teklif edilen futbolcuların varlığına ilişkin iddiaları gündeme getirdi. Ağırel’in, son olarak Tuzlaspor Başkanı Mehmet Berzan İlhanlı hakkında gündeme getirdiği kara para aklama ve yasa dışı bahis olaylarına ilişkin iddiaları üzerine savcılık tarafından da soruşturma başlatılması, bu iddialara daha yakından bakma gerekliliğini ortaya koydu, acilen bu iddialar incelenmelidir.”

     

  • SERVET MULLAOĞLU: “ADALET VE KALKINMA PARTİSİ, ‘ABARTILMIŞ KÂRLAR PARTİSİ’ HÂLİNE DÖNMÜŞTÜR. ‘ESER SİYASETİ’ DİYORSUNUZ, KESER SİYASETİNE DÖNDÜ”

    CHP Hatay Milletvekili Servet Mullaoğlu, TBMM Genel Kurulu’nda; “Adalet ve Kalkınma Partisi, ‘abartılmış kârlar partisi’ hâline dönmüştür. ‘Eser siyaseti’ diyorsunuz, keser siyasetine döndü; emekliyi kesiyorsunuz, atanmamış öğretmenleri kesiyorsunuz, esnafı, çiftçiyi kesiyorsunuz. Bu şekilde bir siyaseti asla kabul etmiyoruz, ayaklarımızın altına alıyoruz. Emeklilere ve atanmayan öğretmenlerimize ‘Para yok’ diyorsunuz ancak müteahhitlerinize bir sürü para kaynağı aktarıyorsunuz” dedi.

    CHP Hatay Milletvekili Servet Mullaoğlu, bugün TBMM Genel Kurulu’nda; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’nın bütçesini değerlendirdi. Mullaoğlu, şunları söyledi:

    “Depremde kaybettiğimiz vatandaşlarımızın anısına şu dizelerle başlamak istiyorum: ‘Göz göre göre öldürüldük ey halkım, unutma bizi… Birer mezar taşı gibi savrulduk, Vicdan sustu, hukuk sustu, insanlık sustu. Göz göre göre öldürüldük ey halkım, unutma bizi… Bir gün mezarlarımızda güller açacak, Bir gün sesimiz hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım, unutma bizi.’

    Bizim oralarda hem doğum hem ölüm reyhanla karşılanır. Yeni doğan bebeklere reyhan sürülür ki iyi koksunlar, iyi bir hayatları olsun diye. Vefat edenlerimizin de cenazeleri reyhan suyuyla yıkanır ve mezarlarına reyhanlar konulur. Depremde maalesef binlerce vatandaşımızın cenazesi yıkanmadan dahi defnedilmiştir, onların anısına ve tam da bu kürsüde kaybettiğimiz milletvekili arkadaşımızın anısına bu reyhanları bırakıyorum, onlara tekrar Allah’tan rahmet diliyorum.

    Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, muğlak ve ucu açık bir kanundur. Kanunda, rezerv alanlarındaki az ve orta hasarlı binaların ne olacağına dair bir hüküm bulunmamaktadır. Yapılacak yönetmelikte mutlaka bu hususun net bir şekilde ifade edilmesi gerekmektedir. Yine, kanunun hiçbir yerinde orta ve dar gelirli vatandaşların devlet tarafından nasıl korunacağına ilişkin bir ifade bulunmamaktadır.

    Yani aslında Hükümet hangi vatandaşımızın dar gelirli olduğunu, hangisinin orta gelirli olduğunu ve yüksek gelirli olduğunu bilebilecek mekanizmalara sahiptir. Kanuna göre, şu an dar gelirli olan vatandaşlarımız için, evet, önce devlet onun adına yapıyor, tapuda ortak oluyor, onu ölünceye kadar oturtuyor ancak parası olmadığı zaman da oturduğu dairenin mülkünü alıyor. Yani, burada Hükûmet şunu diyor: ‘Ya canın, ya tapun.’ İki şey arasına sıkıştırılması kesinlikle doğru değildir. Mutlaka, en azından, tüpçü Demirörenlere göstermiş olduğunuz kredi imkânını, hoşgörüyü dar gelirli vatandaşlarımıza, depremzedelere göstermiş olmanız gerekmektedir.

    Buradan bir ihbarda bulunmak istiyorum. Adana Belediyemize yolsuzluk iddiasıyla bir operasyon yapıldı. Ancak sizin Bakanlığınızda 115 metrekarelik 37 bin adet köy evi yaptırılmıştı; tek bir evin maliyeti 1 milyon 800 bin TL iken, 4 milyon 300 bin TL fatura edilmiş ve bu şekilde kamu 66 milyar 595 milyon 700 TL zarara uğratılmıştır. Biz bu milletin hakkını korumak için buradayız. Milletin tek bir kuruşunu asla yedirmeyeceğiz ve sizlerin de bu şekilde davranması gerekiyor. Eğer bu husus doğruysa bunun hesabını kesinlikle vermeniz gerekiyor. Bunun peşini asla bırakmayacağız.

    Yani, Adalet ve Kalkınma Partisi abartılmış kârlar partisi hâline dönmüştür. ‘Eser siyaseti’ diyorsunuz, keser siyasetine döndü; emekliyi kesiyorsunuz, atanmamış öğretmenleri kesiyorsunuz, esnafı, çiftçiyi kesiyorsunuz. Bu şekilde bir siyaseti asla kabul etmiyoruz, ayaklarımızın altına alıyoruz. Emeklilere ve atanmayan öğretmenlerimize ‘Para yok’ diyorsunuz ancak müteahhitlerinize bir sürü para kaynağı aktarıyorsunuz.

    Depremler hayatımızı çok kötü etkiledi. Depremler sadece kentlerimizi değil uygarlıklarımızı, tarihimizin büyük bir parçasını da yıkıyor. Yaşadığımız acıların yanında medeniyetlerimiz, kültürel miraslarımız ve tarihimizin büyük bir parçası yok oluyor. Her zaman söylediğimiz gibi, bu işe aslında millî güvenlik meselesi olarak bakmak zorundayız. Sadece rant gözüyle bakmak kesinlikle doğru bir yaklaşım değildir. Bu ülkede sadece afetten kaynaklı kanun yeterli değildir, Belediye Yasası’nın mutlaka değişmesi gerekmektedir. Örneğin, bir belediye başkanı çıkıyor, dinozor parkı yapıyor ve bu ülkenin kaynaklarını mahvediyor. Dolayısıyla Belediye Yasası’nın değişmesi ve ülke kaynaklarının temel altyapılara harcanması gerekmektedir. Bu şekilde, Belediye Yasası’nda yapılacak değişiklikle depremi daha ciddiye almanızı rica ediyorum.”

  • YENİŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI ÖZYİĞİT, ÇALIŞMALARI YERİNDE İNCELEDİ

    YENİŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI ÖZYİĞİT, ÇALIŞMALARI YERİNDE İNCELEDİ

    Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit, Eğriçam Mahallesi’nde yürüttükleri yol ve kaldırım yapım çalışmalarını mahalle muhtarı İbrahim Ünel ile birlikte yerinde inceledi. Bölgedeki esnafı gezen ve vatandaşlarla buluşan Başkan Özyiğit, “Hemşehrilerimizin de görüşlerini alarak, mahallelerimizin ihtiyaçlarına yönelik adımlar atmaya devam ediyoruz” dedi.

    Mersin Yenişehir Belediyesi, kent genelinde ihtiyaç duyulan sokaklarda yol ve kaldırım yapım ve onarım çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit de yürütülen çalışmaları yerinde inceliyor. Son olarak Eğriçam Mahallesi, 2256 numaralı sokaktaki çalışmaları inceleyen Başkan Abdullah Özyiğit, bölgedeki vatandaşları da ziyaret ederek, görüş ve önerilerini aldı.

    Eğriçam Mahalle Muhtarı İbrahim Ünel ile birlikte Gazi Mustafa Kemal Bulvarı ve Okan Merzeci Bulvarı’nı birbirine bağlayan 2256 numaralı sokaktaki çalışmaları inceleyen Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit, “Burası oldukça yoğun bir sokağımız, yolu aşınmıştı. Tabi Eğriçam’ın büyük bir kentsel dönüşüme ihtiyacı var bunu da önümüzdeki dönemde gerçekleştireceğiz. Ama bu sürede yollarımızın yenilenmesi noktasında çalışmalarımız devam ediyor. Mahalledeki en işlek sokağı yeniliyoruz. Vatandaşlarımıza hayırlı olsun ama asıl yenileme önümüzdeki dönem Eğriçam’da yapacağımız kentsel dönüşüm olacak” dedi.

    Mahalle muhtarı İbrahim Ünel ise “Başkanımıza teşekkür ediyorum. 20 seneden sonra bu asfaltımızı yeniledi. Başkanımızdan memnunuz, her zaman beraber bir arkadaş gibi görüşüyoruz. Allah razı olsun” diye konuştu.

  • EFES SELÇUK’TA MESLEK FABRİKASI İLE İSTİHDAMA FARK YARATAN KATKI

    EFES SELÇUK’TA MESLEK FABRİKASI İLE İSTİHDAMA FARK YARATAN KATKI

    Meslek Fabrikası Projesi kapsamında Efes Selçuk’ta ilk kez düzenlenen Pastacı Çırağı Kursu tamamladı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Meslek Fabrikası Şube Müdürlüğü, Efes Selçuk Belediyesi,  İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve İlçe Halk Eğitim Müdürlüğü işbirliği ile hayata geçen Meslek Fabrikası kurslarından biri olan Pastacı Çırağı Kursunu başarıyla tamamlayan 14 kursiyere sertifikaları verildi.

    Kentteki iş gücü potansiyelini verimli eğitimlerle arttırarak, nitelikli insan kaynağı oluşturmak için hayata geçen proje kapsamında düzenlenen Meslek Fabrikası Kurslarından Pastacı Çırağı Kursu yoğun ilgi gördü.

    Toplamda 124 saat süren kursun sona ermesinin ardından Deppo Efes’te düzenlenen sertifika törenine İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Ertuğrul Tugay, İzmir Büyükşehir Belediyesi Sosyal Projeler Daire Başkanı Anıl Kaçar, Efes Selçuk Belediye Başkan Yardımcısı Bilgi Keskin, İzmir Büyükşehir Belediyesi Meslek Fabrikası Şube Müdürü Zeki Kapı ve İlçe Halk Eğitim Müdürü Hamdi Bozkurt katıldı.

    İzmir Büyükşehir Belediyesi Meslek Fabrikası Eğitmeni Aysun Kandemir kursiyerlerin istekli olduklarını da belirterek; “Selçuklu kursiyerlerimizle çok keyifli bir eğitim geçirdik. Bu kurslar istihdama da katkı sağlıyor. Daha önce bunun sonuçlarını gördük. İzmir Meslek Fabrikası kurslarına katılımın artmasını diliyorum” dedi.

    Kursiyerlerden Fatma Doğan Selçuk Efes Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Üyesi olarak üretimin içinde olduğunu ancak pastacı çırağı kursu sayesinde üretirken özgüvenlerini geliştirdiklerini belirtti.

    Gizem Salık Yavuz, bu tür kursların devam etmesini istediklerini belirterek;  “Kurs uzun saatler sürmesine rağmen zaman su gibi akıp geçti. Bildiğimiz bazı bilgilerin yanı sıra yeni püf noktaları öğrendik. Bu kursların devamlılığını istiyoruz” dedi.

    Birçok kurumun ortak çalışmasıyla gerçekleşen bir kursa katılmaktan duyduklarını memnuniyeti dile getiren Hülya İnceoğlu; “Kursumuz başarılı geçti. Ben bu kursun meslek edinmek isteyen arkadaşlarımız için önemli bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Hocamıza ve emek veren herkese teşekkür ediyorum” dedi.

     Kadriye Yünden ise Efes Selçuk’ta bir pastacılık kursu açılmasından çok memnun olduğunu belirterek; “Bu kursta hem yeni beceriler kazandık hem de çok güzel arkadaşlıklar edindik. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne, Aysun Hocamıza, Efes Selçuk Belediyemize, halk eğitime ve emeği geçen herkese çok teşekkür ederim” dedi.

  • MERAL AKŞENER: İLK DEFA PARTİMİZE YÖNELİK KURUMSAL BİR OPERASYON OLDUĞU DÜN ORTAYA ÇIKTI. BU, BİR SİYASİ PARTİNİN İÇİŞLERİNE KARIŞMAK DEMEKTİR. BİR SAVAŞ İLANI OLARAK KABUL EDİYORUM. VARIM, BUYURSUNLAR

    MERAL AKŞENER: İLK DEFA PARTİMİZE YÖNELİK KURUMSAL BİR OPERASYON OLDUĞU DÜN ORTAYA ÇIKTI. BU, BİR SİYASİ PARTİNİN İÇİŞLERİNE KARIŞMAK DEMEKTİR. BİR SAVAŞ İLANI OLARAK KABUL EDİYORUM. VARIM, BUYURSUNLAR

    Haber: MERVE GÜVEN / Kamera: ÜNAL AYDIN

     

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Uşak İl Başkanlığı’nda; “Dün akşam bir televizyon programında, benim bilgim dahilinde hem Ankara’da hem İstanbul’da pazarlıklar yapılmış. Arka kapı diplomasisi yapılmış. Benim bilgim yok. Ben böyle komplo işlerine pek inanmam da ama ilk defa partimize yönelik kurumsal bir operasyon olduğu dün ortaya çıktı. Bu ne demek biliyor musunuz? Bir siyasi partinin içişlerine karışmak demektir. Biz bunu 1997’de DYP’de yaşadık. Ben bu konuda idmanlıyım. Şu an itibarıyla bir savaş ilanı olarak kabul ediyorum. Varım, buyursunlar” dedi.

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bugün Uşak İl Başkanlığı’nda konuştu. Akşener, Uşak Belediye Başkan adaylarının Muhammed Gür olduğunu açıkladı. Akşener, şunları söyledi:

    “Uşak Belediye Başkan adayımızı ve belediye başkanımız olacak arkadaşımızı açıklamak üzere geldik. Biz yerel seçimlerde şöyle bir usul uyguluyoruz. Her şehirde belediye başkan adayımızı, tespit edilmiş, üzerinde uzlaşılmış ilçe başkan adayları varsa hepsini beraber o şehrimizde ilan ediyoruz. Başkanımız zaten 2019’da biz Uşak’ta ayrı ayrı girmiştik CHP ile. O zaman çok az bir farkla kaybetmişti. Yine aynı şekilde 2023’te milletvekili adayımızdı. Benzer bir haksızlığa uğradı. 7 bin oyumuz sayılmadı. Yani geçersiz kabul edildi. Dolayısıyla bu iki haksızlığın üzerine, 2019’da da bazı haksızlıklar yaşanmıştı. Bu iki haksızlığın üstüne ben Uşak’ta yaşayan her bir kişinin Muhammed Başkan’a bu defa, tartışmaya gerek kalmayacak oranda bir oyla Uşaklı’nın hakkını, hukukunu koruyacak, Uşak’a hizmet getirecek, çalmayacak, çaldırmayacak bir kardeşimizi, bu defa tartışmasız belediye başkanı seçeceğine inanıyorum. İyi belediyeciliğin ne olduğunu, nasıl olduğunu, belediyecilikte sosyal devlet anlayışının nasıl uygulanacağını, yandaş kayırmak yerine liyakate nasıl önem verileceğini, Uşak’ın imkanlarını Uşaklı’ya nasıl aktarılacağını ve ‘israfa hayır’ deyip tasarruf üzerinden Uşak’ta yaşayan her bir arkadaşımızın nasıl mutlu edileceğini, sanki dalga geçer gibi havalimanı her bir seçimde oyuncak halinde havaalanıyla uğraşılıyor. 2 ay açılıyor, 2 ay kapanıyor. Belediye başkanımız o kadar gündemde tutacak ki ben de Ankara’ya döndükten sonra Uşak’ın sorunlarını Meclis’e getireceğim. Biz de o kadar gündemde tutacağız ki o konuyu çözeceğiz.

    “2028’DE İKTİDAR OLMAYA HAZIRLANAN BİR SİYASİ PARTİ OLARAK BİZ TÜRKİYE, MECLİS GÜNDEMİNE UŞAK’IN HER TÜRLÜ SORUNUNU GETİRECEĞİZ”

    Çok güzel okullar vardı. Yıkmışlar, dökmüşler, otopark olmuşlar. Çocuklar bir yere gidip geliyor. Halbuki o tarihti. Diğer taraftan burası aynı zamanda sanayi şehri. Sanayicilerin havaalanına ihtiyacı var. Havaalanı gerçekten çalışıyor olsa ona göre bir geliş gidiş olur. Buraya para girer. Bir diğer konu da Uşakspor. Şirket edip satmışlar. Şimdi kapatmaya çalışıyorlar. Muhammed Başkan seçildiğinde Uşakspor yeniden Uşakspor olacak. Bunun dışında sanayinin birçok sorunları var. Belediyeyle ilgili ve merkezi yönetimle ilgili. Hastane konusu var. Hastane üniversiteye devredildi. Doktor yok. Bütün bunların belediye eliyle çözülecek olanlar çözülecek. Onun dışında da belediye eliyle çözülemeyecekleri de 2028’de iktidar olmaya hazırlanan bir siyasi parti olarak biz Türkiye, Meclis gündemine Uşak’ın her türlü sorununu getireceğiz. Dolayısıyla çözüm üretilmesine katkıda bulunacağız. O nedenle buradayız.”

    Akşener, bir gazetecinin TBMM’de fenalaşarak kalp krizi geçirdikten sonra hayatını kaybeden Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez kürsüde konuşurken AKP sıralarından yükselen “Allah’ın gazabı böyle olur’ sözlerine ilişkin sorusunu şöyle yanıtladı:

    “MECLİS’TE O SESLERİN DUYULMASI ÇOK KORKUNÇ BİR ŞEY”

    “Rahmetli Hasan Bey için tekrar başsağlığı diliyorum. Temel Karamollaoğlu’nu da hem hastalandığı zaman kalp krizi geçirdiğinde hem de daha sonrasında kendisini arayıp başsağlığı diledim. Çok acı bir şey. İlk müdahaleyi yapan da biliyorsunuz Turhan Çömez, Balıkesir Milletvekilimiz. Meclis’te o seslerin duyulması çok korkunç bir şey. Gerçekten çok korkunç. Bunun üzerinde durulması lazım. TBMM, bu milletin seçtiği milletvekillerinden oluşan, gazi Meclis diyoruz, bir Meclis. O Meclis’te muhalefet ve iktidar var. Muhalefet elbette iktidarın yaptığı bazı yanlışlıkları, ki şu an pek çok yanlışlık var, onları eleştirecek. O eleştirmenin neticesinde alınmak yerine üzülüp, bunları telafi etmek, düzeltmek lazımken ‘Allah’ın gazabı böyle olur’ demek son derece yanlış. Dinimiz açısından da çok büyük günah. Artık bunların sona ermesini diliyorum.”

    Akşener, İBB İYİ Parti Grup Başkanvekili İbrahim Özkan ile birlikte 5 meclis üyesinin istifa etmesi ve partisinde son yaşananlara ilişkin soruya şu cevabı verdi:

    “AYRILAN BÜTÜN ARKADAŞLARIMIZIN TAŞLADIKLARI TEK BİR PENCERE OLUYOR. O DA İYİ PARTİ’NİN PENCERESİ”

    “İstanbul’da belediye meclis üyelerimizin kendi aralarında, yani partiden bağımsız bir karar verdiler. İstifa etmiş bir arkadaş yeniden grup başkanlığına seçildi. Sonra İstanbul İl Başkanlığı, onları disipline verdi. Disiplin süreci devam ederken de bu arkadaşlarımız istifa ettiler. Elbette giden her arkadaşımız için çok üzülürüm. Bugüne kadar bir prensip kararı aldım ve hep uydum. Parti kurulduğundan beri hep uydum. Hiçbir zaman bizden ayrılan arkadaşımıza, bir başka partiye gitmiş olsa dahi hakaret, iftira etmedim. Arkadaşlarıma da aynı şeyi salık verdim. Dolayısıyla biz buna uyduk. Fakat ne hikmetse ayrılan bütün arkadaşlarımızın, geçen dönem de dahil olmak üzere, taşladıkları tek bir pencere oluyor. O da İYİ Parti’nin penceresi. Taş attıkları tek bir kapı oluyor. O da İYİ Parti’nin kapısı. Bunu da anlamakta çok zorlanıyorum. Biz gidene saygı duyuyoruz, üzülüyoruz. Ben çok üzülüyorum. Bir milletvekili, bir meclis üyesinin dışında normal bir kendi içinden gelip üye olmuş arkadaşımızın da bir şekilde kızıp, incinip, üzülüp ayrılması aynı derecede beni üzer. Dilerdik ki bunlar olmasın.

    “HER ŞEYİMİZ ŞEFFAF OLDUĞU İÇİN GİK’TE TAM 9 SAAT TARTIŞARAK ALDIK”

    Ama ilginç bir şey var şimdi. Biz tek başımıza seçime girme kararı aldık. Bu kararı çok konuşarak aldık. Her şeyimiz şeffaf olduğu için GİK’te tam 9 saat tartışarak aldık. Gizli oylama yaptık. 14 arkadaşımız evet verdi. Geri kalan 35 arkadaşımız da bir arkadaşımız katılmamıştı, hayır oyu verdi. İş birliği de demiyoruz adına. ‘CHP ile birlikte yol yürümeye evet mi hayır mı’ dedik. Aman yanlış anlaşılmasın. ‘İş birlikten yana mısınız, değil misiniz’ de değil. Kavramsal olarak iş birlikçi olunmasın diye. Sonuç, ‘hayır’ çıktı. Buna uyuyoruz. Hakikaten arkadaşlarımla gurur duyuyorum. Her bir arkadaşım, farklı düşünen bir diğer arkadaşımızı ikna etmek için argümanlar üzerinden yürüdü. Müthiş bir şeydi. Keşke kayda alabilseydik. Fevkalade bir durumdu. Ben o gün gördüm ki bizim partimiz mutlaka ve mutlaka iktidar olmalı. Yani iktidar olmak için kurulmuştuk. Ama iktidar olmalı. Çünkü bu kadar ekspertiz sahibi, demokrasiye saygılı ve demokrasiyi içselleştirmiş bir başka topluluğu başka bir siyasi yapıda bulmak mümkün değil. Bu kadar iddialı konuşuyorum.

    “PARTİMİZE YÖNELİK KURUMSAL BİR OPERASYON OLDUĞU DÜN ORTAYA ÇIKTI”

    Bunun ötesinde bu kararı beğenmemek mümkündür. ‘Bu karara uymuyorum’ demek de mümkündür. ‘Bu kararı beğenmiyorum, uymuyorum’ dediğiniz zaman istifa edeceksiniz. Yani işin saygı kısmı budur. Demokrasiye olan saygı da budur. Beğenmeme hakkınız var. Bazı arkadaşlarımız ayrıldılar. Gayet saygılı bir biçimde ayrıldılar. Hiçbir şey demiyoruz. Ama bu arkadaşlarımızın başındaki arkadaşımızın enteresan bir yanı oldu. O da şu. Dün akşam bir televizyon programında, benim bilgim dahilinde hem Ankara’da hem İstanbul’da pazarlıklar yapılmış. Arka kapı diplomasisi yapılmış. Benim bilgim yok. Teşkilat Başkanı’nın, Yerel Yönetimler Başkanı’nın bilgisi yok. Neye göre yapılmış? Bir başka şey daha var. Ben böyle komplo işlerine pek inanmam da ama ilk defa partimize yönelik kurumsal bir operasyon olduğu dün ortaya çıktı. En ilginci bu. Çünkü ben bu diplomasiyi yapan arkadaşımızın yaptığı diplomasiden haberdar değilim. Ama diplomasi yapılan kişilerle konuşabilme yeteneğine sahibim. Nasıl oluyor bu iş? Genel Başkanın haberi yok. Belediye Meclis üyesi diplomasi yapıyor parti adına. Mesela Ankara’yı paylaşmışlar. İstanbul’u bilmiyorum. Mesela Polatlı’ya eski Ankara İl Başkanımız, GİK üyemiz Yetkin Öztürk gelecekmiş. Gölbaşı’na ama onlar CHP’den aday olacakmış. Bu arada ben konuşmadan öyle anladım. Daha enteresanı, daha ilginci de Gölbaşı’na da Yakup Odabaşı gelecekmiş. Hiçbirinden haberim yok. Bu ne demek biliyor musunuz? Bir siyasi partinin içişlerine karışmak demektir. Biz bunu 1997’de DYP’de yaşadık. Ben bu konuda idmanlıyım. Şu an itibarıyla bir savaş ilanı olarak kabul ediyorum. Varım, buyursunlar.”

     

  • TBMM’DE BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ… HASAN BALTACI: “BU ÜLKEDE EMİNE HANIMLARA SARAYLAR, HAFİZE HANIMLARA EV BULUNABİLİR AMA ASIL MESELE SADIK AĞABEYLERE VE ÇOCUKLARINA EV BULMAK, GÜVENLİ KONUTLARDA ONLARI YAŞATABİLMEKTİR”

    CHP Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı, TBMM Genel Kurulu’nda; “Siz gelmeden önce bu ülkenin yüzde 73’ü kendi evinde oturuyordu; şimdi bu ülkenin bu ancak yüzde 56’sı kendi evinde oturuyor. 2013 yılında krediyle konut alanların oranı yüzde 42’ydi, bugün bu oran yüzde 6’ya gerilemiş durumda; krediyle konut almak artık imkânsız hâlde. 2010 yılında asgari ücretin yüzde 27’si kiraya gidiyordu, şimdi neredeyse tamamı kiraya yetmiyor…Bu ülkede Emine hanımlara saraylar bulunabilir, bu ülkede Hafize hanımlara ev bulunabilir ama asıl mesele Sadık ağabeylere, Sadık ağabeyin çocuklarına ev bulmak, yurt bulmak, barınak bulmak, güvenli konutlarda onları yaşatabilmektir” dedi.

    TBMM Genel Kurulu’nda, bugün Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçeleri görüşülüyor. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bütçesi üzerine söz alan CHP Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı, şunları söyledi:

    “TÜRKİYE’DEKİ KİRA ARTIŞ ORANLARI TOKYO’YU, NEW YORK’U, LONDRA’YI VE PARİS’İ DE GEÇTİ. 21 YIL BOYUNCA ÜZERİNE İNŞA ETTİĞİNİZ İNŞAAT EKONOMİSİNİN ÇÖKMÜŞ OLDUĞU, İFLAS ETMİŞ OLDUĞU ANLAMINA GELİR”

    “Geçen sene 2022 yılında Çevre Bakanlığı’nın 2023 yılı bütçesi görüşülürken bu kürsüde kira artışlarının nasıl bir aşamaya geldiğini anlatmıştık. 2 bin lira olan kiranın 10 bin liraya çıktığını, bazı illerde kiraların çok yüksek olmasından dolayı başka illere tayin isteyen memurların olduğunu, artık evlerin değil odaların kiraya verildiğini, hanedeki bir kişinin sadece ev kirasına çalıştığını, maaşlar, ücretler enflasyon karşısında erirken işçilerin, memurların ve emeklilerin yüksek kiraları ödeyemedikleri için memleketlerine ve köylerine göç ettiklerini, ev bulamayanların, kirasını ödeyemeyenlerin çareyi anne ve babalarının evlerine taşınmakta bulduğunu söylemiştik ama sadece bunu söylemedik, çözüm için yol da göstermiştik. O gün bugündür bu kürsülerde çözüm için yol göstermeye de devam ediyoruz. Ama siz o gün bizi dinlemiş olsaydınız bugün ev sahibiyle kiracılar karşı karşıya gelmez, mahkemelik olmazdı. Ev sahibi-kiracı kavgalarında kan dökülmez, cinayet işlenmezdi. Ekonomi yönetiminin başındaki isimlerden birisi, Merkez Bankası Başkanı annesinin evine taşınmak zorunda kalmazdı. Düşünsenize, bu ülkede fiyat istikrarını sağlamaktan, finansal istikrarı sağlamaktan sorumlu olan bir kurumun Başkanı çıkıp kira artışlarındaki istikrarsızlıktan dert yanıyor ‘İstanbul, Manhattan’ı geçti” diyor ama sadece Manhattan’ı geçmedik; Türkiye’deki kira artış oranları Tokyo’yu, New York’u, Londra’yı ve Paris’i de geçti. Bu ne demek biliyor musunuz arkadaşlar? Yirmi bir yıl boyunca üzerine inşa ettiğiniz inşaat ekonomisinin çökmüş olduğu, iflas etmiş olduğu anlamına gelir. 21 yılın sonunda en temel insan hakkı olan barınma hakkının sizin elinizle artık bir insani krize doğru gitmekte olduğunu gösteriyor demektir.

    “2010 YILINDA ASGARİ ÜCRETİN YÜZDE 27’Sİ KİRAYA GİDİYORDU, ŞİMDİ NEREDEYSE TAMAMI KİRAYA YETMİYOR”

    Siz gelmeden önce bu ülkenin yüzde 73’ü kendi evinde oturuyordu; şimdi bu ülkenin bu ancak yüzde 56’sı kendi evinde oturuyor. 2013 yılında krediyle konut alanların oranı yüzde 42’ydi, bugün bu oran yüzde 6’ya gerilemiş durumda; krediyle konut almak artık imkânsız hâlde. 2010 yılında asgari ücretin yüzde 27’si kiraya gidiyordu, şimdi neredeyse tamamı kiraya yetmiyor. Millet İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de barınamıyor ama Anadolu’da da durum bundan farklı değil. Kastamonu’da son bir yılda konut fiyatları yüzde 133 arttı, son iki yılda yüzde 500 arttı. Kiralarda da durum farklı değil; son bir yılda kira artış oranı yüzde 300, son üç yılda kira artış oranı yüzde 700 olmuş durumda. Sadece vatandaşa ait mülklerde değil, devlete ait mülklerde de kira artış oranları yüzde 500-600’lere dayanmış durumdadır.

    “BARINMA KRİZİNİN ÖNÜNE GEÇMEK İSTİYORSANIZ, KİRA FİYATLARINI DÜŞÜRMEK İSTİYORSANIZ HER ŞEYDEN ÖNCE SOSYAL KONUT ÜRETMEK ZORUNDASINIZ”

    Şimdi, iktidara düşen siyasetçisiyle, bürokratıyla dert yanmak değil, olanı biteni anlatmak değil, çözüm üretmek olmalıdır. Merkez Bankası Başkanı’nın yaptığı gibi dert yanmak kolay, Mehmet Şimşek’in yaptığı gibi hayal satmak kolay, Cumhurbaşkanı’nın yaptığı gibi ev sahiplerini suçlamak kolay ama bunların hiçbiri sorununu çözmeye yetmiyor, yetmediği gibi büyütmeye de devam ediyor. Bu ülkede barınma krizinin önüne geçmek istiyorsanız, kira fiyatlarını düşürmek istiyorsanız her şeyden önce sosyal konut üretmek zorundasınız. Diğer bütün çözüm önerilerinin yanı sıra sosyal konut üretmek için, kiralık konut üretmek için merkezi bütçeden yerel yönetimlere bütçe ayırmak zorundasınız. Hatta merkezi bütçeden hiç değilse asgari ücretle çalışanlar için kira payı ayırmak zorundasınız. Daha önce söylemiştim, muhtaç olduğunuz bütçe yandaşlarınıza aktardığınız rantta mevcuttur.

    “BU ÜLKEDE HAFİZE HANIMLARA EV BULUNABİLİR AMA ASIL MESELE SADIK AĞABEYLERE, SADIK AĞABEYİN ÇOCUKLARINA EV BULMAK, YURT BULMAK, BARINAK BULMAK, GÜVENLİ KONUTLARDA ONLARI YAŞATABİLMEKTİR”

    Sadece bir tane örnek vermek istiyorum: İstanbul’da sizin yönettiğiniz yirmi beş yıllık dönemde yapılan 130 tane mega projede elde edilen rantın miktarı 85 milyar dolar. Değerli arkadaşlar, 85 milyar dolar ne demek biliyor musunuz? Bugünkü fiyatlarla tam olarak 2,5 milyon konut demektir. Yani sadece İstanbul’da imar rantlarıyla elde edilen 85 milyar dolarla tam 2.5 milyon konut üretmek mümkündü, Türkiye’yi saymıyorum bile. Değerli arkadaşlar, şunu ifade etmek istiyorum: Bu ülkede Emine hanımlara saraylar bulunabilir, bu ülkede Hafize hanımlara ev bulunabilir ama asıl mesele Sadık ağabeylere, Sadık ağabeyin çocuklarına ev bulmak, yurt bulmak, barınak bulmak, güvenli konutlarda onları yaşatabilmektir.”

     

  • SOYER: “İZMİR FUARLARI DÜNYAYA AÇILAN KAPIMIZ”

    KERİM UĞUR

    İzmir Fuarcılık Hizmetleri Kültür ve Sanat İşleri Tic. A.Ş. (İZFAŞ),“İzmir’in fuarlar kenti olması” hedefiyle düzenlediği fuar ve organizasyonlarla ilgili tanıtım toplantısı düzenledi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Fuarlarımız İzmir’in dünyaya açılan kapısı. Şehrimizin 8 bin 500 yıllık demokrasi ve barış kenti olmasının aslında taşıyıcı kolonu. Cumhuriyetin ulu önderimizin İzmir’e bıraktığı en kıymetli miras. İşte bu yüzden İzmir’in fuarlar kenti vizyonunu her sene daha da güçlendirmeye çalışıyoruz” dedi.

    İZFAŞ, düzenlenen fuar ve organizasyonlar hakkında bugün Fuarizmir’de tanıtım toplantısı düzenledi. Toplantıya İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve İZFAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Tunç Soyer, İZFAŞ Genel Müdürü Canan Karaosmanoğlu Alıcı, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Metin Akdaş, Deniz Ticaret Odası İzmir Şube Başkanı Yusuf Öztürk, Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Yalçın Ata, Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi’nin yanı sıra çok sayıda fuar firması yetkilileri katıldı.

    2023 YILINDA 31 ULUSLARARASI TİCARİ FUAR DÜZENLEDİK”

    Toplantı İZFAŞ Genel Müdürü Canan Karaosmanoğlu Alıcı’nın sunumuyla başladı. Alıcı, “Ana misyonumuz, vizyonumuz fuarlar kenti İzmir. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi bu şehirde fuarlar kurun sergiler yapın dediği gibi o misyonla şehrimizdeki uluslararası fuarın hem sayısını çoğaltmaya hem de niteliğini yükseltmeye gayret ettik. Fuarizmir İzmir Büyükşehir Belediyemizin kentimize kazandırdığı Türkiye’nin en büyük ve en yeni fuar alanı. Bu yıl içerisinde 31 uluslararası ticari fuar düzenledik, 17 misafir fuarımız oldu, 6 Uluslararası kongre yaptık, 2 tasarım yarışması yaptık ve 75 ulusal ve uluslararası etkinlikte ana aktör yada paydaş olarak yer aldık” diye konuştu.

    SOYER: “İZMİR’İN FUARLAR KENTİ VİZYONUNU HER SENE DAHA DA GÜÇLENDİRMEYE ÇALIŞIYORUZ.”

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ŞÖYLE KONUŞTU:

    “İzmir fuarlarının şehrimizin ekonomisini büyütmesinin ötesinde çok büyük anlar taşıdığını hepimiz biliyoruz. Fuarlarımız İzmir’in dünyaya açılan kapısı. Şehrimizin 8 bin 500 yıllık demokrasi ve barış kenti olmasının aslında taşıyıcı kolonu. Cumhuriyetin ulu önderimizin İzmir’e bıraktığı en kıymetli miras. İşte bu yüzden İzmir’in fuarlar kenti vizyonunu her sene daha da güçlendirmeye çalışıyoruz. Konuşamama başlamadan önce bu vizyonun teminatı olan İzfaş’taki çalışma arkadaşlarıma İzfaş’ın çok kıymetli yönetim kurulu üyelerine canı gönülden teşekkür etmek istiyorum. İzfaş’ın kurulduğu günden bu yana ülkemiz fuarcılığının lokomotifi olması göğsümüzü kabartmaya devam ediyor.

    “FUAR KENTLERİYLE REKABET ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ “

    “2024 yılında 29. gerçekleştireceğimiz Marbel İzmir, 18. kez kapılarını açacak TTI İzmir gibi çok köklü fuarlarımızın yanı sıra optikword ve fesiword gibi birçok uluslararası Fuar İzmir’de gerçekleşecek. Kasım ayıdan ev sahipliği yapacağımız Dünya Robot Olimpiyatları Uluslararası Finali ise 85 ülkeden 5 bin genci İzmir’de buluşturacak. Bu buluşma İzmir fuarcılığının değişim ile uyumu yakalama konusundaki en somut kanıdır. Yine İzmir 2026 Botanik Expo’suna ev sahipliği yapacak ve uluslararası büyük bir buluşmaya İzmir sahne olacak. Dünya ticaretinin teknolojinin kültürün ve sanatın kalbi bir kez daha İzmir’de atacak. Ülkemizin en modern ve en büyük fuar alanı Fuar İzmir’de. Dünyaya yön veren fikirler, gelişmeler, yenilikler İzmir’de dünyaya yayılacak. Dünyanın her yerinden milyonlarca insan yeni değerler ve gelişmelerle İzmir’e akacak. Evet İzmir’in refahını büyütmeye devam edeceğiz. Türkiye’nin ihracatını büyütmeye devam edeceğiz. Giderek derinleşen ekonomik krizin umutlarımızın üzerine bir karabulut gibi çökmesine izin vermeyeceğiz. Fuarlarımızla üretmeyi bırakma noktasına gelen küçük üreticimizin alın terine katma değer katacağız. Can çekişen esnaflarımıza can suyu olmaya devam edeceğiz. Tüccarlarımıza nefes aldırmaya devam edeceğiz. 85 milyon vatandaşımıza Türkiye’de umut olmaya devam edeceğiz. Biz bir yandan kendimizle yarışacağız bir yandan da ziyaretçilerine 14.5 milyon euro kazandıran fuar kentleriyle rekabet etmeye devam edeceğiz. Biliyorum. Buna gücümüz yeter. Çünkü Türkiye’nin hiçbir yerinde olmayan birlikte iş yapma kültürü birlikte çalışma kültürü birlikte yaşama kültürü en çok bu şehirde var. O yüzden ben bu kıymetli iklimin çok daha fazlasını yapmamıza imkan verdiğini biliyorum. El ele vermemizi, omuz omuza çalışmamızı farklılıklarımıza rağmen birbirimizi dinleyerek, duyarak, anlayarak birlikte çalışma iradesini güçlendirmemizi bugüne kadar mümkün kıldık, bundan sonrada mümkün kılmaya devam edeceğiz. Çünkü bizler, bizi birbirimizden ayıran siyasi görüş farklılıklarımızın çok ötesi ve dışında bizi birbirimizle buluşturan ortak menfaatlerin farkındayız. İşte o ortak menfaatlerimizin peşinden koşmaya devam edeceğiz ve onlarla birlikte bu şehrin güzel insanlarına daha çok hizmet etmeye ve onların refahını büyütmeye devam edeceğiz. Hep birlikte ülkemizin refahını büyütmeye devam edeceğiz ve tüm kalbimle inanıyorum ki dayanışmamızı başarımızı çoğaltacağız. Fuarcılıkla şehrimizin ve ülkemizin barışına da hizmet etmeye devam edeceğiz”

    GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

    1.VİDEO

    TUNÇ SOYER’İN KONUŞMASI

    2.VİDEO

    İZFAŞ GENEL MÜDÜRÜ CANAN KARAOSMANOĞLU ALICI’NIN SUNUMU 

    TOPLANTIDAN DETAYLAR

     

  • MEHMET GÜZELMANSUR: “KENTSEL DÖNÜŞÜM BAŞKANLIĞI MI, YOKSA KENTSEL EZİYET BAŞKANLIĞI MI? AİLESİNİ, MAHALLESİNİ, DEPREMDE KAYBETMİŞ İNSANLAR, TELEFONLARINA GELEN ŞÖYLE BİR MESAJLA, MALININ HAZİNE’YE DEVREDİLDİĞİNİ GÖRÜYOR”

    CHP Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur, TBMM Genel Kurulu’nda Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’nın bütçesi ile ilgili “Sayın Bakan, bu Başkanlık Kentsel Dönüşüm Başkanlığı mı yoksa kentsel eziyet başkanlığı mı? Başkanlığa meskûn alanlarda rezerv yapı alanı ilan etme yetkisi verildi. Böylece, adeta bir deney tahtası gibi Türkiye’de ilk defa Antakya’da ve Defne’deki yerleşim alanları rezerv yapı alanı olarak ilan edildi, daha sonra buna Samandağ’daki bazı mahalleler de eklendi. Ailesini, sevdiğini, komşusunu, arkadaşını, mahallesini, işini, iş yerini depremde kaybetmiş insanlar bir sabah uyanıyor ve telefonlarına gelen şöyle bir mesajla malının Hazineye devredildiğini görüyor” dedi.

    CHP Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur, bugün TBMM Genel Kurulu’nda; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’nın bütçesini değerlendirdi.

    “Sayın Bakan, bu Başkanlık, Kentsel Dönüşüm Başkanlığı mı yoksa kentsel eziyet başkanlığı mı? Bu yasayla, Başkanlığa meskûn alanlarda rezerv yapı alanı ilan etme yetkisi verildi. Böylece, âdeta bir deney tahtası gibi Türkiye’de ilk defa Antakya’da ve Defne’deki yerleşim alanları rezerv yapı alanı olarak ilan edildi, daha sonra buna Samandağ’daki bazı mahalleler de eklendi. Ailesini, sevdiğini, komşusunu, arkadaşını, mahallesini, işini, iş yerini depremde kaybetmiş insanlar bir sabah uyanıyor ve telefonlarına gelen şöyle bir mesajla malının Hazineye devredildiğini görüyor.

    Ne diyor bu mesajda? ‘Adınıza kayıtlı taşınmaz üzerinde Samandağ Tapu Müdürlüğünde şu sıra numarasıyla 6306 sayılı Kanun’un 6/a maddesi uyarınca hazineye devir işlemi yapılmaktadır’ diyor. Yani senin malın mülkün artık hazineye ait. Bu mesajla depremzede insanlarımız ‘Mülklerim elimden gidecek’ diye endişe, korku ve panik içinde. Dolayısıyla bütçe görüşmeleri vesilesiyle Sayın Bakan da Sayın Başkan da buradayken depremzede hemşehrilerimin tüm bu endişelerinin giderilmesini istiyorum.

    Nedir bu endişeler? Bir: Bir zemin etütlerini, imar planlarını dahi yapmadan önce rezerv yapı ilan etmenizin sebebi nedir? Bu hatayı Antakya’da Atatürk Caddesi’nde yaptınız, önce dediniz ki: ‘Asi Nehri’ne 100 metre mesafeye kadar konut olmayacak. O alanı da millî park ilan edeceğiz.’ Sonra, iki ay önce Asi Nehri’ne 5-10 metre mesafede alana temel attınız, sonra sıvılaşma gerçeğiyle karşılaştınız, şimdi doğru bir şekilde fore kazıkla temel yapıyorsunuz ama parasızlığınız bize zaman kaybına mal oldu. Sayın Bakan, empati kurun lütfen, on aydır sokakta, çadırda yaşayan, konteynerde yaşayan depremzede insanımızın bu karda kışta kaybedecek bir dakikası bile var mı? Bunun farkında mı değilsiniz yoksa bunu umursamıyor musunuz?

    İki: Antakya’nın etrafı kaya zemin. Dağ bandındaki mahalleler depreme dayanıklılık açısından sağlam bina yapmak için o kadar müsait ki. Hazinenin burada arazileri var. Rezerv alanının kamusal alanda olması gerekmez mi? Zaten yerleşim yeri olan yerlerin niye rezerv yapı alanı ilan edildiğini açıklar mısınız?

    Üç: Rezerv yapı alanı ilan edilen yerde ev yapıp verdiğinizde ‘Yüzde 50’sini ben vatandaşım istiyorum’ diyorsunuz. 3+1 ev için 3 milyon 150 bin lira talep ediyorsunuz. 1 milyon 575 bin lirayı iş yerini, işini, her şeyini kaybetmiş bir insan nasıl ödeyecek Sayın Bakan? ‘Ödeyemezse otursun ama tapusunu vermem’ diyorsunuz. Diyelim ki vatandaş hasta, tedavi için başka bir ile göç etmesi gerekiyor, bu evi satamıyor, kiraya veremiyor, miras bırakamıyor anlamında, mülkiyet o zaman devlete geçiyor. Bu, mülksüzleştirme değil mi? Anayasa’yla güvence altına alınmış bir hak olan mülkiyet hakkının ihlali, Anayasa’nın ihlali değil mi bu? Burada vatandaşın, ödemesi gereken meblağda -yerinde dönüşümde olduğu gibi- bir kısmı hibe, bir kısmı uygun koşullu kredi formülü beklentisi var. Bu beklentiyi karşılayacak mısınız? Neden bunu düşünmüyorsunuz Sayın Bakan?

    Rezerv alanı ilan edilen yerlerde bazı mahalleler tamamen yerle bir olmuş ama bazı mahalleler var ki sağlam binalar var, bu binalarda yaşayan insanlarımız var. Şimdi bu insanlarımız, ‘Benim evimde mi elimden alınacak?’ diyor haklı olarak. Bakan Yardımcısı samimi bir şekilde sağlam yapılara dokunmayacaklarının sözünü veriyor. Ben buna inanıyorum ama bunun bir düzenlemeyle teminat altına alınmasını istiyoruz. Söz veren Bakan Yardımcısı gittiğinde yerine gelenin ‘Ben böyle bir söz vermedim’ demesinin önüne geçmiş olmak istiyoruz.

    Bu olmamış değil, daha önceki İçişleri Bakanı; ‘Evlere girmeyin, devlet eşya yardımı yapacak’ diye söz verdi. Yeni İçişleri Bakanı ise eşya yardımının adını dahi bile ağzına almadı. Söz veren gitti, söz uçtu, eşya yardımı yazılı olsaydı böyle mi olurdu Sayın Bakan? Bu nedenle, sağlam binalara dokunulmayacağına dair yasal düzenlemeyi bir an önce bekliyoruz.

    Beş: Rezerv alanı ilan ettiğiniz yerlerde belediyenin yetkilileri size geçiyor, bir bakıyoruz ki Antakya’da rezerv yapı ilan ettiğiniz yerler çarşıların olduğu, gelir getiren bölgeler. Afet riski gerekçe gösterilerek yerel yönetimleri baypas etmek mi istiyorsunuz? Vatandaşın merak ettiği, benim de merak ettiğim bu sorularımın, bu oturumda cevaplamasını istiyorum.”