Blog

  • TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI ESKİŞEHİR ŞUBESİ MADEN OCAĞINA TEPKİ GÖSTERDİ: “TARIM BİZİM KIRMIZI ÇİZGİMİZ”

    TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI ESKİŞEHİR ŞUBESİ MADEN OCAĞINA TEPKİ GÖSTERDİ: “TARIM BİZİM KIRMIZI ÇİZGİMİZ”

    MELTEM KARAKAŞ

    TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Selma Güder, Cengiz Holding’in Eskişehir’de yapacağı maden çıkarma çalışmasına tepki gösterdi. Güder, “Tarım bizim kırmızı çizgimiz. Havamızı, toprağımızı, suyumuzu koruyalım diyoruz. Ne yazık ki bunu elimizden almak için ısrarla bazı firmalar diyorlar ki; ‘biz maden ocağı yapacağız, biz altın, gümüş arayacağız, bunu siyanürle yapacağız, uluslarası koşullarda’ yapacağız. Koşul ne olursa olsun her şekilde olaya tarım açısından bakıyorum. Hiç zaman kaybetmeden 9 Ocak tarihinde yapılacak olan halkın bilgilendirme toplantısında yöre insanının yanında olmalıyız” dedi.

    Cengiz Holding’in Eskişehir’de yapacağı maden çıkarma çalışmasının Mihalgazi ve Sarıcakaya’da tarım ve hayvancılığa zarar vereceğini söyleyen TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Selma Güder, “Bu coğrafya Eskişehir’in Akdeniz iklimi gösteren coğrafyası. Maydanoz, roka, dere otu, tere, semiz otu gibi ürünler Türkiye’nin önemli bir kısmına yaklaşık yüzde 80’lik kısmına o coğrafyadan gider” diye konuştu.

    “TÜRKİYE’NİN YÜZDE 80’İNE BU BÖLGEDEN GİDER”

    Selma Güder şu ifadeleri kullandı:

    “Mevcut tarım alanları Sakarya’nın orta havzası içerisinde bulunuyor ve en çok etkilenecek ilçeler Sarıcakaya, Mihalgazi. Burada tarım aktif şekilde yapılıyor yıllardan beri. Tarım neden burada yapılıyor? Bu coğrafya Eskişehir’in Akdeniz iklimi gösteren coğrafyası ve mikro klima özelliğine sahip. Mikro klima deyince akla şu gelir; o bölge için konuşuyorum, bölgenin kuzeyinde Bolu dağları, güneyinde Sündiken dağları. Bu dağlarla çevrilmiş bir coğrafya, etrafta dağlar, ortasında bir yem yeşil arazi. Kışın doludan, dondan etkilenen Akdeniz iklimi özelliği gösteren bir mikro klima. Durum böyle olunca orada yetişen ürünler de Sarıcakaya’da meyve yetiştiriciliği, sebze yetiştiriciliği bizlerin halk arasında özellikle paralık derler. Maydanoz, roka, dere otu, tere, semiz otu gibi ürünler paralıktır. Türkiye’nin önemli bir kısmına yaklaşık yüzde 80’lik kısmına o coğrafyadan gider bunlar.

    “TARIM BİZİM KIRMIZI ÇİZGİMİZ”

    Lakin geldiğimiz noktada Cengiz Holding tarafından yapılması istenilen ve bununla ilgili çok enteresan bir şekilde aralığın ilk haftalarında Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na verilmiş bir dosya. Sonra geri çekilmiş. Sonra 12 Aralık tarihinde tekrar gündeme gelmiş ve 9 Ocak’ta de halkın bilgilendirilme toplantısı olacak. Zaman çok yaklaşıyor. Biz bu anlamda Eskişehir Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu olarak diyoruz ki, tarım bizim kırmızı çizgimiz. Havamızı, toprağımızı, suyumuzu koruyalım diyoruz. Ne yazık ki bunu elimizden almak için ısrarla bazı firmalar diyorlar ki; ‘biz maden ocağı yapacağız, biz altın, gümüş arayacağız, bunu siyanürle yapacağız, uluslarası koşullarda’ yapacağız. Koşul ne olursa olsun her şekilde olaya tarım açısından bakıyorum. Hiç zaman kaybetmeden 9 Ocak tarihinde yapılacak olan halkın bilgilendirme toplantısında yöre insanının yanında olmalıyız. Zaman daralıyor. Tarım kırmızı çizgimiz. O anlamda biz birlik olup Eskişehir için gerekeni yapmak zorundayız.”

  • MALATYALI ÜRETİCİLER: “TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI’NIN YÜZDE 50 İNDİRİMİNE RAĞMEN BİZE BU İNDİRİM YAPILMADI”

    Malatya’nın Akçadağ ilçesine bağlı Ören Mahallesi’ndeki çiftçiler, bu sene hem suyun kendilerine geç verildiğini hem de sulama birliklerinin uyguladığı yüksek fiyatlandırma nedeniyle mağdur olduklarını ifade ettiler. Kanal üstünde üreticilik yaptıklarını ifade eden Üretici Aynur Esen, “Sulamaya iki kat ücret ödüyoruz. Kanal altındaki üreticiler 230 lira öderken biz 460 lira ödeme yapıyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yüzde 50 indirimine rağmen bize bu indirim yapılmadı” dedi.

    Akçadağ ilçesine bağlı Ören Mahallesi’ndeki çiftçiler, sulama birliklerinin uyguladığı yüksek fiyatlandırmaya tepki gösterdi. Ziraat Yüksek Mühendisi Ahmet Kınay, “Tarım ve Orman Bakanlığı bu ücreti 50 lira olarak belirtirken, sulama birliği 230 lira olarak uyguladı. 6 Şubat depremlerinden dolayı herkes mağdur. Ürün alınamadığı gibi bir sonraki üründe riske girdi. Bahçelerin birçoğu kuruma riskiyle karşı karşıya geldi. 4-5 kat fazla ücret talep edilerek, çiftçi mağdur edildi” diye konuştu.

    “FAZLA ÜCRET TALEP EDİLEREK ÇİFTÇİ MAĞDUR EDİLDİ”

    Ziraat Yüksek Mühendisi Ahmet Kınay, kayısı üreticilerinin Devlet Su İşleri’ne (DSİ) bağlı sulama birliklerinin çiftçi üzerinden haksız ve kanunsuz kazanç elde ettikleri gerekçesiyle toplandıklarını ifade etti. Her sene bir sene sonraki ücretlendirmeye dair yayınlanan ve sulama tebliğinin olduğunu dile getiren Kınay, “Bu prosedür kapsamında su paralarının nasıl tespit edildiği esas fiyatlar yayınlanıyor. Bütün kurallar burada yer alıyor. 2022 yılı 23 Kasım’da yayınlanan tebliğe göre 2023 yılında 9’uncu bölgenin cazibeli sulaması meyve ağaçları ve pancar için 50 lira. Tarım ve Orman Bakanlığı bu ücreti 50 lira olarak belirtirken, sulama birliği 230 lira olarak uyguladı. 6 Şubat depremlerinden dolayı herkes mağdur. Ürün alınamadığı gibi bir sonraki üründe riske girdi. Bahçelerin birçoğu kuruma riskiyle karşı karşıya geldi. 4-5 kat fazla ücret talep edilerek, çiftçi mağdur edildi” dedi.

    “KANAL ÜSTÜ İÇİN HİÇBİR İNDİRİM UYGULANMADI”

    Kınay, Tarım ve Orman Bakanlığı yayınladığı tebliğde sulama ücretlerinin yarısını bakanlığın ödeyeceği duyurusunu yaptığını belirterek, “Kanal altında cazibeli yerde kalan üreticiler 230 lira olarak uygulanan ücretin 115 lirasını ödedi. Ancak kanal üstü olan yerlerde hiçbir indirim uygulanmadı” dedi. Çiftçinin yaşadığı sıkıntılardan dolayı tarımsal üretimin riske girdiğini dile getiren Kınay, “Üretici girdi maliyetlerinin yanı sıra yüksek enflasyonla karşı karşıya. Gübre ve ilaç fiyatları 3-4 kat arttı. Devletin sulama için verdiği destekte sulama birliği eliyle halkın elinden alınıyor” ifadelerini kullandı.

    “ÇIKARILAN MEBLAĞLAR YÜKSEK, ÖDEME ŞANSIMIZ YOK”

    Kanal üstünde üreticilik yaptıklarını ifade eden Üretici Aynur Esen ise şunları söyledi:

    “Kanal altındaki üreticiler 230 lira öderken biz 460 lira ödeme yapıyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yüzde 50 indirimine rağmen bize bu indirim yapılmadı. Elektrik parası ödeyip, harcamaları da kendi cebimizden karşılıyoruz. Sulama birliği ya da DSİ’yle görüştüğümüz zaman 2018 yılında yayınlanan ve altı doldurulmamış bir maddeyle bizden her şeyin çift katı ücret alınıyor, arkasından indirimde yapılmıyor. Çıkarılan meblağlar oldukça yüksek ve ödeme şansımızda yok. Su geç verilince ağaçlarımızın ürün verip vermeyeceğini bilmiyoruz. Dolayısıyla bu paraları nasıl ödeyeceğiz? Biz hem indirimin uygulanmasını hem de sulamada kapalı sisteme geçilmesini istiyoruz. Bu büyük oranda bizim sorunumuzun da çözümü olacak. Her defasında sulama birliğinin bizim karşımıza ‘Suyumuz yetmiyor, size veremiyoruz. Bu sebeple de çift katı ücret alıyoruz’ demesi bizi yıldırıyor. Çünkü daha çok sulama döneminin dışında sular akıtılıyor. Bu nedenle acilen çözüm üretilmesini bekliyoruz.”

  • ESKİŞEHİR TİCARET BORSASI BAŞKANI ZEYDAN’DAN BÜYÜKERŞEN’E ZİYARET

    ESKİŞEHİR TİCARET BORSASI BAŞKANI ZEYDAN’DAN BÜYÜKERŞEN’E ZİYARET

    Eskişehir Ticaret Borsası (ETB) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Zeydan, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’e nezaket ziyaretinde bulundu.

    Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’e yönelik ziyaretler devam ediyor. Bu kapsamda Başkan Büyükerşen, Eskişehir Ticaret Borsası (ETB) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Zeydan ile Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Üyesi Rıza Zeydan’ı makamında ağırladı. Nazik misafirperverliği için Büyükerşen’e teşekkür eden Ömer Zeydan, Büyükerşen’in kırsal kalkınmaya verdiği desteklerin çok değerli olduğunu belirterek tarımın ve üretimin önemine dikkat çekti. Büyükerşen de nazik ziyaret dolayısıyla konuklarına teşekkür ederken, Eskişehir’in tarım ve sanayisi başta olmak üzere birçok konuda yapılan görüş alışverişi ile ziyaret tamamlandı. 

  • TÜRK HAVA KURUMU TARAFINDAN EDİRNE BELEDİYESİ’NE ‘EDİRNE-1’ İSİMLİ UÇAĞIN MAKETİ HEDİYE EDİLDİ

    TÜRK HAVA KURUMU TARAFINDAN EDİRNE BELEDİYESİ’NE ‘EDİRNE-1’ İSİMLİ UÇAĞIN MAKETİ HEDİYE EDİLDİ

    Türk Hava Kurumu Edirne Şube Başkanı Coşkun Molla ve yönetimi, Atatürk’ün Edirne’ye gelişinin 93. yılında Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan’ı ziyaret etti. Başkanlık makamında gerçekleştirilen ziyarette Türk Hava Kurumu Edirne Şube Başkanı Coşkun Molla, Gürkan’a 1926 yılında Edirne semalarında uçan ‘Edirne-1’ isimli uçağının maketini hediye etti.

    Türk Hava Kurumu Edirne Şube Başkanı Av. Coşkun Molla’nın kendisine hediye ettiği bu maketin kendisi için çok önemli ve değerli olduğunu belirten Belediye Başkanı Recep Gürkan, “Türk Hava Kurumu, 1925 yılında Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle kurulur. 1926 yılında ise Türkiye, genelinde ülkeye savaş uçağı alınması için bir kampanya başlatılır. Edirne bu kampanyaya büyük bir duyarlılık gösterir, Edirneliler bir değil iki uçak parası toplarlar. Her şart ve durumda ülkesinin bağımsızlığını ve özgürlüğünü savunan, Cumhuriyetin değerlerine kalpten bağlı Edirneliler, 2 savaş uçağı alarak, bu ülkeye bağlılığını ve sevgisini bir kez daha gösterir. Junkers A20 tipi bu iki uçaktan birine Edirne-1, diğerine ise Edirne-2 ismi verilir. Edirne semalarında dolaşan Edirne-1 isimli uçağın maketini bana armağan eden Av. Coşkun Molla’ya sonsuz teşekkürler. “İstikbal göklerdedir!” diyen Ata’mızın mirası Türk Hava Kurumu’muzun her zaman yanında olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

    Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan’ın ve Edirne Belediyesi’nin Türk Hava Kurumu’nun her zaman yanında olduğunu belirten Türk Hava Kurumu Edirne Şube Başkanı Av. Coşkun Molla da “Türk Hava Kurumu, Atatürk’ün emriyle kurulan çok önemli, köklü bir kurum. 1926 yılında başlatılan kampanyaya Edirneliler çok büyük bir ilgi gösteriyor. Toplanan parayla ilk olarak, Junkers A20 tipi bombardıman uçağı alınıyor ve Edirne-1 ismi veriliyor. Daha sonra da ikinci uçak alınıyor ona da Edirne-2 ismi veriliyor” dedi. Atatürk’ün Edirne’ye gelişinin 93. yıl dönümünde Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan’ı ziyaret ederek, kendisine böylesine anlamlı bir hediye takdim etmek istediklerini belirten Av. Coşkun Molla, “Edirne, her zaman ülkesinin değerlerine sahip çıkan bir kent olmuştur. Türk Hava Kurumu da Atatürk’ün emriyle kurulan Cumhuriyetimizin kurumlarındandır. Türk Hava Kurumu’na her zaman destek olan, sahip çıkan Edirne halkına, Edirne Belediye Başkanımız Recep Gürkan’a ve tüm belediye çalışanlarına bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Başkanımız Recep Gürkan ve Edirne Belediyesi “Geçmişe Saygı, Geleceğe Güven İle Cumhuriyetin 100. Yılında Gökyüzünden Edirne” isimli sergimizde de bize büyük destek olmuştu. Başkanımıza bir kez daha teşekkür ediyorum” diye konuştu.

     

  • LİDYA GARDEN CİTY TURGUTLU BELEDİYESİ KADIN BASKETBOL TAKIMI ŞAMPİYON ADAYINA KONUK OLUYOR

    LİDYA GARDEN CİTY TURGUTLU BELEDİYESİ KADIN BASKETBOL TAKIMI ŞAMPİYON ADAYINA KONUK OLUYOR

    Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi’nin (TKBL) Manisa temsilcisi Lidya Garden City Turgutlu Belediyesi Kadın Basketbol Takımı, Ferhatoğlu Edremit Belediyesi Gürespor’un evine konuk olacak. Karşılaşma 23 Aralık Cumartesi günü saat 15.00’de Edremit Spor Salonu’nda oynanacak.

    Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi’nin (TKBL) Manisa temsilcisi Lidya Garden City Turgutlu Belediyesi Kadın Basketbol Takımı, ligdeki mücadelesine devam ediyor. Turgutlu Belediyespor ekibi, 15. karşılaşmasında Ferhatoğlu Edremit Belediyesi Gürespor’a konuk olacak. Edremit Spor Salonu’nda oynanacak mücadele 23 Aralık Cumartesi günü saat 15.00’de başlayacak. Karşılaşma aynı zamanda Türkiye Basketbol Federasyonu’nun (TBF) Youtube hesabında canlı olarak yayınlanacak.

    Turgutlu Belediyesi Kadın Basketbol Takımı Başantrenörü İstemihan Örücü, Bu hafta deplasmana çıkacağız. Güzel ve mücadele dolu bir maç olacağını düşünüyoruz. Hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Tüm oyuncularımıza güveniyor, emekleri için teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.
    Turgutlu Belediyespor Başkanı ve Belediye Başkan Yardımcısı Fırat Honaz, “Kadın Basketbol Takımımız bu hafta deplasman mücadelesine çıkacak. Turgutlu’muza galibiyetle dönerek bizlere güzel bir mutluluk yaşatacaklarına inanıyoruz. Takımımıza yürekten başarılar diliyorum” dedi.

  • ÇINAR AKADEMİ LGS HAZIRLIK KURSLARI KURUÇEŞME YAŞAM MERKEZİ’NDE BAŞLIYOR

    ÇINAR AKADEMİ LGS HAZIRLIK KURSLARI KURUÇEŞME YAŞAM MERKEZİ’NDE BAŞLIYOR

    Eğitimde fırsat eşitliği sağlamak amacıyla hizmetlerine devam eden İzmit Belediyesi Çınar Akademi, LGS hazırlık kurslarına Kuruçeşme Yaşam Merkezi’nde de başlıyor.
     
    İzmit Belediyesi Çınar Akademi, öğrenciler için 7 ayrı mahallede LGS hazırlık kursları hayata geçirdi. Eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak amacıyla kurulan Çınar Akademi, liseye hazırlanan öğrencilere Topçular Mahallesi, Tavşantepe Mahallesi Muhtarlığı, Körfez Mahallesi Muhtarlığı, Sanayi Mahallesi Muhtarlığı, Gültepe Mahallesi, İZGİM, Akpınar Gençlik Merkezi ve Şehit Ramazan Kültür Merkezinde eğitim veriyor.
     
    BAŞVURULAR BAŞLADI
     
    İzmit Belediyesi Çınar Akademi uzman eğitim kadrosu, LGS’ye hazırlanan 7. ve 8. Sınıf öğrencilerine Türkçe ve Matematik konu anlatımı yaparak öğrencilerle soru çözümü gerçekleştiriliyor. Kuruçeşme Yaşam Merkezinde de başlayacak olan kursta dersler her Çarşamba günü 17.00 – 19.00 saatleri arasında yapılacak. LGS hazırlık kursuna 21 Aralık – 2 Ocak tarihleri arasında Çınar Akademi Hizmet Binası, mahalle muhtarlığı veya Kuruçeşme Yaşam Merkezinden başvuru yapılabilecek.
  • ODUNPAZARI BELEDİYESİ’NDEN 5 MAHALLEYE HALI SAHA

    ODUNPAZARI BELEDİYESİ’NDEN 5 MAHALLEYE HALI SAHA

    Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, vizyon projelerde yer alan ve vatandaşlara verdiği ‘5 mahalleye halı saha’ sözünü yerine getirdi. 71 Evler, Gültepe, 75. Yıl, Ihlamurkent ve Çankaya Mahallelerine spor kompleksi ve halı saha kazandıran Odunpazarı Belediyesi, Eskişehirspor’un efsane futbolcularının isimlerini bu spor kompleksi ve halı sahalara verdi. Efsanelerin isimlerini tesislerinde yaşatan Odunpazarı Belediyesi, efsanelere olan vefa borcunu ödedi.

    Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, hemşehrilerine verdiği sözleri yerine getirmeye devam ediyor. Vizyon projeler arasında yer alan ‘5 mahalleye ücretsiz halı saha’ sözünü gerçekleştiren Başkan Kurt; Eskişehirspor’un efsane futbolcularının isimlerini bu spor kompleksi ve halı sahalara verdi. Odunpazarı Belediyesi, 71 Evler Mahallesi’ne Süreyya Özkefe Halı Sahasını, Gültepe Mahallesi’ne Hüdai Doğu Halı Sahasını, 75. Yıl Mahallesi’ne İlhan Çolak Halı Sahasını, Ihlamurkent Mahallesi’ne Ender Konca Spor Kompleksini, Çankaya Mahallesi’ne ise Fethi Heper Spor Kompleksini kazandırdı. 2020 yılında Gündoğdu Mahallesi’ne açtığı halı sahaya İsmail Arca adını veren belediye, efsanelere olan vefa borcunu da ödedi.

    Odunpazarı Belediyesi, 5 ayrı mahallede bulunan ücretsiz spor kompleksi ve halı sahalar için toplu açılış töreni yaptı. Ihlamurkent Mahallesi Kartopu Caddesi ve Gülper Sokak kesişiminde bulunan Ender Konca Spor Kompleksi’nde yapılan törene Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Eskişehirspor’un efsaneleri; Süreyya Özkefe, Hüdai Doğu, İlhan Çolak, Ender Konca, Fethi Heper ile Efsane Tribün Lideri Amigo Orhan olarak tanınan Orhan Erpek, CHP Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz, CHP Odunpazarı İlçe Başkanı Rahmi Çınar, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Mustafa Önder, Eskişehirspor Başkanı Erkan Koca, Taraftarlar Birliği Başkanı Murat Diri, Amatör Spor Kulüpleri Federasyon Başkanı Sadri Atan, Odunpazarı Kent Konseyi İsmail Kumru, Eskişehir Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı Kamer Ali Durur, Ihlamurkent Mahalle Muhtarı Birsen Canbaz, 71 Evler Mahalle Muhtarı Veysel Gaznepoğlu, 75. Yıl Mahalle Muhtarı Asaf Karabulut ile spor camiasından birçok isim katıldı.

    “HALKÇI BELEDİYECİLİK BUDUR”

    Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt açılış konuşmasını yapmak için kürsüye katılımcıların yoğun alkışı ile çıktı. Cumhuriyet’in 100. yılı nedeniyle Odunpazarı Belediyesi’nin yaptığı spor tesislerinin açılışını yaptıklarını belirten Başkan Kurt, açılışı yapılan bu tesislerin açılış töreni öncesinde vatandaşların hizmetine açıldığını söyledi. “Halkçı belediyecilik budur” diyen Başkan Kurt, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Yoksul gençlerimizin, kenar mahallelerdeki çocuklarımızın ücretsiz olarak futbol oynayabileceği alanları yapmak halkçı belediyecilerin işidir. Biz bunu yaptık. Efsanelerimizin adını verdik. Çünkü biz aynı zamanda vefalı belediyeyiz. Eskişehirspor’a, Türkiye’nin futboluna yıllarca katkı sunan bu abilerimizin, bizim çocukluğumuzun, gençliğimizin idollerinin adının sonsuza kadar yaşaması lazım. Bu da, bu sahalara verdiğimiz isimlerle, o koyduğumuz tabelalarla ama daha çok gençlerin, çocukların beynine çaktığımız isimlerle olur. Ben o nedenle bu borcu ödemeye yardımcı olan belediye meclis üyelerimize teşekkür ediyorum. Çünkü karar oy birliğiyle alındı. Bu bizim gerçekten vefalı olduğumuzun göstergesidir. Onlara bu hizmet az bile. Keşke Türkiye’de, Türkiye Cumhuriyeti bu efsanelere sahip çıkacak bir spor politikası izleyebilseydi. Ne yazık ki bu olmadı. Profesyonellik bittikten sonra onların neyle karşı karşıya kaldıklarını sadece kendileri biliyor. Biz halkçı, vefalı belediyeciliği yaparak, halk merkezlerine, Eskişehir’e hizmet etmiş, geçmişte seçilmiş büyüklerimiz Aydın Arat, Sezai Aksoy ve Selam Vardar’ın adını verdik. Bu borçlarımızı ödemeye devam edeceğiz.”

    “SPORA, SPORCUYA VE GENÇLİĞE HİZMETE DEVAM EDECEĞİZ”

    Odunpazarı Belediyesi tarafından bundan sonra yapılacak ilk halı sahaya da Koca Usta lakaplı Vahap Özbayar’ın adının verileceğini belirten Başkan Kurt, “Biz, spora, sporcuya ve gençliğe hizmete devam edeceğiz. Bunu da gerçekten, modern tesislerle yapmaya çalışacağız. Mahalledeki çocuklarımız, mahalledeki takımlarımız da, bu sahalardan yararlanıyor. Biz, bundan çok büyük bir onur, gurur duyuyoruz. Eskişehir’de, geçmiş yıllarda hizmet eden, herkese teşekkür ederek, efsanelerin önünde, bir kez daha, saygıyla eğiliyorum” dedi.

    “ÇOK GURUR DUYDUK”

    Törende Eskişehirspor’un efsaneleri; Süreyya Özkefe, Hüdai Doğu, İlhan Çolak, Ender Konca ve Fethi Heper’de birer konuşma yaptı. Halı saha ve spor tesislerine adlarının verilmesinin kendilerini çok mutlu ettiğini söyleyen efsaneler, büyük gurur duyduklarını kaydetti. Efsaneler, kendilerini unutmadığı ve bu gururu yaşattığı için Başkan Kurt’a teşekkür etti.

    Eskişehirspor Başkanı Erkan Koca, CHP Eskişehir İl Başkanı Talaz Yalaz, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mustafa Önder, Ihlamurkent Mahalle Muhtarı Birsen Canbaz, 71 Evler Mahalle Muhtarı Veysel Gaznepoğlu ve 75. Yıl Mahalle Muhtarı Asaf Karabulut da yaptıkları konuşmada Başkan Kurt’a teşekkür etti. Konuşmaların ardından Başkan Kurt, Eskişehirspor’un efsanelerine teşekkür plaketleri takdim etti. Bu sırada ESES Bando sahneye çıkarak, Eskişehirspor marşları çaldı. Başkan Kurt, efsaneler ve protokolde bulunan diğer isimler halı saha ve spor komplekslerinin açılışını gerçekleştirdi

  • TBMM’DE BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ…ENİS BERBEROĞLU: “DEMOKRASİ VE LAİKLİK AÇIĞI BÜYÜNCE TÜRKİYE VE AB ARASINDAKİ İLİŞKİLER DE TAVSADI”

    TBMM’DE BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ…ENİS BERBEROĞLU: “DEMOKRASİ VE LAİKLİK AÇIĞI BÜYÜNCE TÜRKİYE VE AB ARASINDAKİ İLİŞKİLER DE TAVSADI”

    CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu, TBMM Genel Kurulu’nda; “Demokrasi ve laiklik açığı büyüyünce Türkiye ve AB arasındaki ilişkiler de tavsadı. O kadar tavsadı, o kadar tavsadı ki bugün 6 milyar dolar gayrimenkul girişi olmasa toplam 1 milyarlık doğrudan yabancı girişi ile yetinmek zorunda kalacaktı geçen yıl bu ülke” dedi.

    TBMM Genel Kurulu’nda 2024 yılı bütçe görüşmeleri sürüyor. AB Başkanlığı bütçesi üzerine söz alan CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu, şunları söyledi:

    “AB HİKAYESİ KİMİLERİNE GÖRE YILAN, KİMİLERİNE GÖRE YALAN HİKAYESİ”

    “AB hikayesi kimilerine göre yılan hikayesi, kimilerine göre yalan hikayesi. Bence ikincisi daha doğru. Çünkü aslında daha AKP iktidarı AB’den gün almadan 6 ay kadar önce AB ile bizim bu işi yürütemeyeceğimiz belli olmuştu. Nedense bazı olaylar, bazı gelişmeler tarihin çöplüğüne, arşivine atılır ve unutulur. Bugün üzerine bu kadar hamaset yapılan Kıbrıs, hatırlar mısınız bilmiyorum, 20 yıl kadar önce masadaydı. Kıbrıs’ın geneli ve özelinde KKTC’nin geleceği Burgenstock’da pazarlık meselesiydi. O tarihteki Başbakan bu tarihteki Cumhurbaşkanı, Burgenstock’da şuna karar verdi: Kofi Annan’ın hazırladığı plan uyarınca Türk kesimi, KKTC ve Kıbrıs Rum kesimi aynı çatı altında AB’ye girecekti. Bu konuda da Ada’nın iki tarafında referandum yapılacaktı.

    Merhum Rauf Denktaş bu plana şiddetle karşı çıktı. Fakat Türkiye şöyle bir baskı kurdu: Eğer biz bu fırsatı da kaçırırsak Rumlar, Kıbrıs Rum kesimi AB’ye tek başına girecek. Peki sonuçta ne oldu? Referandumda Ankara’nın istediği oldu, KKTC üçte iki çoğunlukla Kofi Annan’ın planını, yani birlikte AB üyeliğini onayladı. Buna karşı Rumlar dörtte üç reddetti. Netice ne oldu? Kıbrıs Rum kesimi Kıbrıs Cumhuriyeti adı altında tek başına Ada’yı temsilen AB üyesi oldu, Türkler ortada kaldı.

    Bu yalan hikayesi, yılan hikayesi, her ne ise, niye ‘mış’ gibi devam etti? Çünkü güzel para vardı. O tarihte Türkiye’de 2001 krizi yüzünden bütün şirketler neredeyse batmıştı. Hepimiz hatırlarız bunu. Başka? Türkiye’ye kuruş gelmiyordu. Türkiye’nin cari açığı patlamış gidiyordu. Hemen her sistemde, ekonomik sistemde, cari açığı kapatmanın en makul yolu doğrudan yatırımdır. Peki, ‘mış’ gibi yaparak AB ve Türkiye karşılıklı, ne kazandılar?

    “6 MİLYAR DOLAR GAYRİMENKUL GİRİŞİ OLMASA 1 MİLYARLIK YATIRIM İLE YETİNMEK ZORUNDA KALACAKTI BU ÜLKE”

    1993-2004 yılları arasında Türkiye’ye giren yabancı doğrudan yatırımın miktarı 15 milyar dolar. Sadece 2006 yılında 21,2 milyar dolar. Yani cari açık kadar. Peki, böyle ‘mış’ gibi gitmenin perde arkası neydi? 2001 travmasını yaşayan dünya ve özelinde 16 ile 20 milyon civarında Müslüman yaşayan AB, laik, demokrat ve Müslüman bir ülke arıyordu örnek olarak, onu da Türkiye olarak seçtiler. Elhamdülillah, Müslümanlıkta hiçbir eksiğimiz olmadı, olmasın da ama demokrasi ve laiklik açığı büyüyünce Türkiye ve AB arasındaki ilişkiler de tavsadı. O kadar tavsadı, o kadar tavsadı ki, bugün 6 milyar dolar gayrimenkul girişi olmasa toplam 1 milyarlık doğrudan yabancı girişi ile yetinmek zorunda kalacaktı geçen yıl bu ülke. Gayrimenkul dediğimde de bunları ekonomi haberlerinde göremezsiniz. İçişleri Bakanlığı’nın ceraim raporlarında görürsünüz. Mafya babalarının parayla gelip Türkiye’ye, vatandaşlık satın alıp ondan sonra işlediği suçların dökümüdür bu 6,3 milyar dolar, büyük ölçüde tabii tamamını kast etmiyorum.

    “BU ÜLKEYİ MUASIR MEDENİYETE TAŞIMAMIZA İZİN VERİN”

    Ne yapılmalı? Çok basit. Beceremediniz, yapamadınız, Kemalistlere bırakın. Yedi düvelle önce çarpışıp sonra masada eğilmeden bükülmeden, diz çökmeden pazarlık yapabilen kadrolara bırakın. Muasır medeniyete taşımamıza bu ülkeyi izin verin.”

  • SÜLEYMAN BÜLBÜL: “PARA ÇARKININ DİŞLİSİ OLAN BİR KISIM HÂKİM SAVCILARI, TALİMATLA VERİLEN KARARLARI, SUÇLULARIN ÜLKESİNE KAÇMASINA OLANAK SAĞLAYAN YARGI MENSUPLARINI KENDİNİZE GÖREV ADDEDEBİLİRSİNİZ”

    CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, TBMM Genel Kurulu’nda, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a; “Anayasa’yı değiştirmenin avukatlığına soyunacağınıza adalet kurumunun başında olmanın sorumluluklarını yerine getirin. Çalışmayan kurulları, para çarkının dişlisi olan bir kısım hâkim savcıları, talimatla verilen kararları, suçluların ülkesine kaçmasına olanak sağlayan yargı mensuplarını kendinize görev addedebilirsiniz” dedi.

    CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, TBMM Genel Kurulu’nda; Adalet Bakanlığı bütçesi üzerinde konuştu. Bülbül, şunları söyledi:

    “Önümüze konulan bütçe, AKP’nin kendi yarattığı ve hukuk devleti kavramını çürüten, Anayasa’ya bile başkaldırma cüretini gösteren bir Bakanlığın bütçesidir. O nedenle, bu ülkenin adaletiyle ilgili sadece para konuşmayı reddediyorum.

    Şimdi asıl meseleye geliyorum: ‘Yargı krizi’ dediğimizde sadece verilen kararlardan bahsetmiyoruz arkadaşlar. Kararların nasıl verildiğinden, hangi talimatlarla iddianamelerin yazıldığından ya da yazılmadığından, hâkim ve savcıların siyasi kimliklerinden, bazı Yargıtay ve Danıştay üyelerinin Anayasa ve kanunlara göre değil, saraya sundukları bağlılıklarından bahsediyoruz.

    Yargıyı bu hâle getiren, yargıyı çürüten; çetelere, mafyaya, örgütlere, tarikatlara bırakan ne yazık ki sizlersiniz. Yurttaşlar böyle bir ortamda, hukuksuz ortamda doğal olarak adaleti mahkemelerde göremediği için Anayasa Mahkemesine ve AİHM’e gidiyorlar. Yargıtay Başkanı Sayın Mehmet Akarca birkaç ay önce elini yükseltti: ‘Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ‘ülke başsavcılığı’ olarak değiştirilsin’ dedi. Bu sıfatın Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan alıp kendilerine verilmesini talep etmek büyük bir cesaret örneği, tebrik etmek gerek. Ben de el yükseltiyorum ve diyorum ki Yargıtay’a, ‘ülke hâkimi’ sıfatını verelim. Ne de olsa Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında verdikleri karar âdeta bunun için bir adım. Anayasa’ya ise bir darbe girişimi yaptıkları için artık Yargıtay’a ‘ülke hâkimi’ diyebiliriz.

    Yargıtay Başkanı bu sıfatlarla uğraşadursun, ben size bir kuruldan bahsedeceğim. Yargıtay’da bir kurul var; duymamışsınızdır, Yargıtay Yargı Etiği Danışma Kurulu, 8 Aralık 2017’de oluşturulmuş, 9 Temmuz 2018 tarihinde ise göreve başlamış. Bu Kurul ne iş yapar? Bu Kurul, Yargıtay hâkim, savcılarının davranışlarının ve muhtemel davranış modellerinin etik değerlere uygunluğu hakkında karar verir. Peki, ne iş yapmış? Yargıtay’ın sitesine baktım, sadece 2019’da 6 inceleme yapmış ve karar vermiş. Başka, sitede hiçbir veri yok. Anlaşılan o ki Yargıtay’da bulunan hâkim ve savcılar etik ilkelere sıkı sıkıya bağlı, Yargıtay 3. Ceza Dairesi gibi.

    Şimdi ise bu hiç çalışmayan kurul için bir de bütçe ayırmış Adalet Bakanlığı. Diyor ki Yargıtay: ‘Kurulun faaliyetlerinin desteklenmesi ve tanıtılması amacıyla eğitim, araştırma, inceleme olanaklarının sağlanması ve bu konuda bütçe ayrılması gerek.’ Bakıyoruz 2022 Faaliyet Raporu’nda Yargı Etiği Danışma Kurulunun faaliyetlerinin desteklenmesi amacıyla bir eğitim programı konulmuş.

    Yıl sonunda bu hedefe bile ulaşılmamış. Kurulun olmayan faaliyetlerinin tanıtılması amacıyla bir kere toplantı yapılmasına karar verilmiş, 2 toplantı yapılmış. Buradan anladığımız, kurul işini yapmıyor. O zaman bu kurula ayrılan bütçeye ne gerek var, atın gitsin.

    Bu kadar ciddiyetsiz çalışan bir Yargıtay var karşımızda. Bunun yanında adalete, hakka, hukuka, Anayasa’ya saygı duymayan bir Yargıtay var, sarayın ayağı olmuş bir Yargıtay var. Kendi işini yapmayan, anayasal sınırlarını aşan bir Yargıtay var. Böyle bir durumda Yargıtay bütçesini konuşmayı da zul sayıyorum arkadaşlar, zul sayıyorum.

    Uzun lafın kısası Sayın Bakan, Anayasa’yı değiştirmenin avukatlığına soyunacağınıza Adalet Kurumunun başında bulunmanın sorumluluklarını yerine getirin.

    Sayın Bakan, çalışmayan kurulları, para çarkının dişlisi olan bir kısım hâkim savcıları, talimatla verilen kararları, suçluların ülkesine kaçmasına olanak sağlayan yargı mensuplarını kendinize görev addedebilirsiniz.

    Para konuşmadan önce Sayın Bakan, ülkenin adalet sistemini düzeltmek için mücadele verirsiniz ama buna cesaretiniz varsa ama o da yok. Führer’in hukuk danışmanı Hans Frank, Führer’e bir mektup göndermiş ve mektubunda ‘Sayın Führer’im hiç endişe etmeyin, savcı ve hâkimlere şöyle dedim: Karar verirken, anayasaya, hukuka, kanuna ve yönetmeliklere takılmayın… Führer benim yerimde olsaydı diye düşünün ve kararı öyle verin’ demiş. Şu an günümüze ne kadar benziyor değil mi?”

  • REMZİ ÇAYIR: “FAİZ İNER ENFLASYON İNER DİYEN KİMDİ? HANİ BİR ERDOĞANİZM VARDI? TÜRK MİLLETİ SENİN DENEKLERİN DEĞİL, TÜRK YURDU DA SENİN LABORATUVARIN DEĞİL”

    Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, “Hani faizi savunmak, Kuran’a karşı gelmekti, Allah’a karşı gelmekti. Niye yükseltiyorsunuz? Hani bundan 3-4 yıl önce, hatta 6 ay önce; faiz iner enflasyon iner diyen kimdi? Bunun tersini söyleyen Merkez Bankası başkanlarını gönderen kimdi? Ne oldu? Hani bir Erdoğanizm vardı? Senin, biz ayaklara yere basmayan teorilerinin denekleri olamayız. Türk milleti senin deneklerin değil, Türk yurdu da senin laboratuvarın değil” dedi.

    Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, bugün parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Çayır, şunları söyledi:

    “MİLLET BİR ÇUKURUN İÇİNDE”

    “İnsanlarımızı geçinememekte, yarına ait hayal kuramamakta. Siyaset, hayatımızı kolaylaştırmak, yaşanır kılmak için varken; siyaset, siyasetçiler ve bizi yönetenler hayatımızı karartmak, umudumu yok etmek için her yılı açıyorlar… Türkiye kötü yönetiliyor. Türkiye son yıllarda alabildiğine kötü yönetiliyor. Ortak akıl ile bilimle, fikirle ve gerçeklikle yönetilmiyor. Günübirlik kaygılar, kararlar, uygulamalar. Bir toplum üç yıl sonrasını, beş yıl sonrasını görerek hareket eder… Ömrümüz zamlarla geçti… 70’lerde aynı sözler, aynı bıkkınlıklar söz konusuydu. Yine enflasyon canavarı. Böyle bir dünya kurmuşlar. 80’de öyle, 90’da öyle. 2002’de… Hepimiz heyecanlandık. Aynı mahallenin çocukları değildik. Ama sonuçta ortak paydada; vatan ve din, millet sevdasında birbirimize benziyorduk. Dedik ki, başarılı olsunlar. Geldiler, doğru söylediler. Tespitler doğruydu… Türkiye yasaklar ülkesi yapılıyordu, yolsuzluk, hadsizlik, adaletsizlik diz boyuydu… Ne demişti o dönemin Başbakanı, ‘Bu araba saltanatı nedir, bu konut saltanatı nedir, rüşvet alabildiğine yaygınlaşmış.’ Bütün bunlar doğruydu. Sonra ne oldu? Döndü dolaştı, aynısını kendileri yapmaya başladı. İtiraz ettikleri ne varsa… Adalet herkese gerekli, adalet ayakta olursa millet ayakta kalır bir anlayış yerine; ben ayakta kalırsam, herkes ayakta kalır demeye başladı. Varsa yoksa iktidarı nasıl devam ettiririm, nasıl devletleşirim telaşına düştüler. Milletin problemlerini çözmek ile ilgili hiçbir kaygıları olmadı. Olsaydı, milletin problemlerinin önüne kendi problemlerini koymazdı. Önce ben dediler, benim iktidarım dediler. 22 yıllık iktidarın sonunda geldiğimiz yer, her anlamda gökyüzünü sadece gördüğümüz kapalı bir hapishane, çukur. Çukurun içindeyiz. Millet bir çukurun içinde.

    “VATANI ARSALAŞTIRMANA İZİN VERMEYECEĞİZ”

    Ülkede değişim ve dönüşümü başaramayanlar hiçbir şey başaramazlar. Siyaset kurumu çözüm üretme merkezi olmak yerine, problemin temel kaynağı. Siyaset kurumunun öncelikle şeffaf, hizmet üreten bir kuruma dönüştürülmesi lazım. Bunun dışında her şey siyasette var… Eğer milletin arsasını milletin tarlasını satacaksanız, bunun yolu yöntemi var, kurallar var, hukuk var. Sana ne? Kupon arsaya niye karışıyorsun sen? Vatanı arsalaştırmana izin vermeyeceğiz.

    Hani faizi savunmak, Kuran’a karşı gelmekti, Allah’a karşı gelmekti. Niye yükseltiyorsunuz? Hani bundan 3-4 yıl önce, hatta 6 ay önce; faiz iner enflasyon iner diyen kimdi? Bunun tersini söyleyen Merkez Bankası başkanlarını gönderen kimdi? Ne oldu? Hani bir Erdoğanizm vardı? Senin, biz ayaklara yere basmayan teorilerinin denekleri olamayız. Türk milleti senin deneklerin değil, Türk yurdu da senin laboratuvarın değil…

    “EY ÜLKÜCÜLER SİZE SESLENİYORUM: NİYE İKTİDARIMIZI İSTEMİYORUZ?”

    Geçmişte beraber yürüdüğümüz arkadaşlara seslenmek istiyorum. Ey ülkücüler, Türk milliyetçileri, vatanı sevenler, dine bağlı olanlar; size sesleniyorum: Niye iktidarımızı istemiyoruz? Milli Yol Partisi, yol açıyor. Kendi iktidarımız için milletten oy talep ediyoruz. Sizi de bu çizgiye, yanımıza çağırıyorum.

    Millet gerçekten zorda. Alım gücü sıfıra doğru indi. 1 yıl önce 100 liranın bir değeri vardı. Ülke neredeyse yarıdan fazla fakirleşti. 2002’de bir asgari ücretli 7, 8, 9 çeyrek altın alabilirken, bugün üç… Sebebi; milleti yıllardır ırgat yapmak isteyen anlayışın ta kendisi. Artık yeter demek zorundayız. Yeter demenin yolu çalışmaktır. Doğrunuz var, millete söylememişsiniz.

    Dün bir siyasi partinin genel başkanına dedim ki, sadakat sistemi nasıl oluştu biliyor musunuz? Süresiz siyaset sadakat sistemini getirir. Devam edebilmek için… 30, 40, 50 sene genel başkan oluyorlar. Türkiye bu kadar genci mi yok? Akıldan mı yoksun? Birikimli gençlerinden mi yoksun? Bir kişinin varlığı ile var olup, bir kişinin yokluğu ile yok olanın adına Türk milleti denir mi? Türk milletine hakarettir, hepimize hakarettir. İçinde bulunduğumuz ekonomik çöküşün sebebi, bu anlayışın ta kendisidir.

    Para pul olmuş. Sizin ihraç ettiğiniz ürünler, ithal ürünlerinizi karşılayamaz vaziyette. Sen yurt dışına ham madde, hizmet almak zorundasın. Sınırları çizilmiş bir ekonomiden bahsetmiyoruz. Bu alışverişte sizin daha çok satıp, ülkeye daha çok para kazandıracaksınız ki, refah artsın.

    Bir dönem Merkez Bankası’na başkan yetiştiremedik. Sebebi Cumhurbaşkanımız büyük düşünür olmasından kaynaklanıyor… İstanbul, Manhattan’dan pahalıymış diyor. Ey Cumhurbaşkanı ülkeyi yaşanmaz kıldın demiyor da… Ben ev bulamıyorum diyor, anamın yanına yerleştim diyor. Vay babam, vay. Duydun mu Sayın Cumhurbaşkanı. Seni suçluyor. Yönettiğin ülke pahalı, diyor. Atadığın Merkez Bankası Başkanı. Sesin çıkmıyor, sebebini de bilmiyorum.

    İşçisi, memuru en az ücret alan ülke Türkiye. Ondan sonra da konuşuyor. Gittikçe ekili alanları kaybediyoruz. Bir tarafta ekili alanları terk ediyoruz, bir tarafta beyinleri kaybediyoruz. Yetişmiş çocuklar, Kanada’ya gidiyor, Avrupa’ya, Amerika’ya gidiyor… Bu, bir milletin, bir toplumun geleceğinin karartılması demektir. Ama onlar için bunların önemi yok. Dünya liderimiz iktidarda kalsın. Ben anlamıyorum bu masalları…Artık bizim bir an önce normalleşmemiz lazım…”