Blog

  • HSK KARARNAMESİ YAYINLANDI, 506 HAKİM VE SAVCININ GÖREV YERİ DEĞİŞTİ: İSTANBUL ANADOLU ADLİYESİ’NDE 7 HAKİM, 2 BAŞSAVCI VEKİLİNİN YERİ DEĞİŞTİ

    HSK KARARNAMESİ YAYINLANDI, 506 HAKİM VE SAVCININ GÖREV YERİ DEĞİŞTİ: İSTANBUL ANADOLU ADLİYESİ’NDE 7 HAKİM, 2 BAŞSAVCI VEKİLİNİN YERİ DEĞİŞTİ

    Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun mazerete dayalı güz kararnamesi ile 506 hakim ve savcının görev yeri değiştirildi. İstanbul Anadolu Adliyesi’nde ikisi ağır ceza mahkemesi başkanı toplam yedi hakim ve iki başsavcı vekilinin görev yeri değişti. Farklı yerlerde görevli üç savcı, Anadolu Cumhuriyet Başsavcı Vekili olarak görevlendirildi. Anadolu Adliyesi’ndeki dört savcının görev yeri değişti. Dilan Polat-Engin Polat soruşturmasını yürüten İstanbul Anadolu Cumhuriyet savcılarından Gökalp Kökçü, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı oldu. Ayhan Bora Kaplan soruşturmasını yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ahmet Yıkılmaz ise Yargıtay Cumhuriyet Savcısı olarak atandı. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı Okan Bato, Erzincan Cumhuriyet Savcılığı’nda görevlendirildi.

    Hakimler ve Savcılar Kurulu 1. Dairesi; 2023 Yılı Adli ve İdari Yargıda Mazerete Dayalı Güz Kararnamesi’ni yayınladı. 480 Adli yargı, 26 İdari yargı olmak üzere toplamda 506 hakim ve savcının yeri değiştirildi.

    ANADOLU ADLİYESİ’NDE İKİSİ AĞIR CEZA BAŞKANI YEDİ HÂKİMİN GÖREV YERİ DEĞİŞTİ  

    Anadolu Adliyesi Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ziyaeddin Mümtaz, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde daire başkanı olarak; Anadolu Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ümit Şahin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi üyesi olarak atandı. İstanbul Anadolu hakimleri Mahmut Devecioğlu Büyükçekmece’de, Hatice Korkmaz Küçükçekmece’de, Süheyla Akkaş Ankara Batı Hakimliği’nde, Ecem Temoçin Karşıyaka Hakimliği’nde, Hacer Sağlam Denizli Hakimliği’nde görevlendirildi.

    İKİ BAŞSAVCI VEKİLİNİN GÖREV YERİ DEĞİŞTİ

    İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcı Vekili Önder Yaman, Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’na atandı. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mesut Erdinç Bayhan, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi savcısı olarak görevlendirildi.

    ÜÇ SAVCI, ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCI VEKİLİ OLDU

    İstanbul Anadolu Cumhuriyet Savcısı Yücel Ertaş, İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kadir Yılmaz, Beykoz Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Aydın ise İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcı Vekili olarak görevlendirildi.

    ANADOLU ADLİYESİ’NDE DÖRT SAVCININ GÖREV YERİ DEĞİŞTİ

    İstanbul Anadolu Cumhuriyet savcılarından Gökalp Kökçü, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı oldu. Yine Anadolu Savcısı Fatih Dönmez ise Bakırköy Savcısı olarak atandı. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Savcısı Murat Aytekin ise İstanbul Hakimi olarak görevlendirildi. Anadolu Savcılarından Fatmagül Yörük, Marmaris Cumhuriyet Başsavcılığı’na atandı.

    ANKARA’DA İKİ SAVCI, BAŞSAVCI VEKİLİ OLDU

    Ankara savcılarından Şenol Taşkale, Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili olarak görevlendirildi. Yine Ankara savcılarından Melih Aladağ, Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili olarak atandı.

    ANKARA BAŞSAVCI VEKİLİ, YARGITAY SAVCISI OLDU

    Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ahmet Yıkılmaz, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı oldu.

    Antalya Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı Okan Bato, Erzincan Cumhuriyet Savcılığı’nda görevlendirildi.

     

  • ERKAN BAŞ: “CAN ATALAY’IN CEZAEVİNDE TUTULMASININ HİÇBİR HUKUKİ HÜKMÜ ZATEN YOKTU, BU TESCİL EDİLMİŞ OLDU”

    ERKAN BAŞ: “CAN ATALAY’IN CEZAEVİNDE TUTULMASININ HİÇBİR HUKUKİ HÜKMÜ ZATEN YOKTU, BU TESCİL EDİLMİŞ OLDU”

    Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında; “An itibarıyla Can Atalay’ın cezaevinde tutulmasının hiçbir hukuki hükmü zaten yoktu, bu tescil edilmiş oldu şu anda. Şu anda yapılması gereken şey: Hatay Milletvekilimizin tahliye edilmesi ve görevine başlamasının sağlanmasıdır. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararda Yargıtay’ın herhangi bir yaptırımı olmadığı da muhatabın kim olduğu da çok açık biçimde gösterilmiştir. Mahkemenin derhal bu kararı vermesini talep ediyoruz. Şu saat itibarıyla Can Atalay’ın tahliyesi sağlanmalıdır. TBMM Başkanlığı’na ve bütün siyasi partilere açık bir çağrıda bulunuyoruz. Artık bu hukuksuzlukların son bulmasının vakti gelmiş de geçmiştir bile” diye konuştu.

    TİP Genel Başkanı Erkan Baş, bugün TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Gezi Davası kapsamında tutuklu bulunan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi’nin ikinci kez verdiği hak ihlali kararı, iktidarın ekonomi yönetimi ve barınma sorunu hakkında açıklamalarda bulunan Baş, şunları söyledi:

    “Bir az evvel Adalet Bakanlığı’nın bütçesi üzerine yapılan görüşmelerde Adalet Bakanı söz aldı. Tabi memlekette adalet bir bütün ayaklar altına alındığı için bakan konuşması boyunca yaptıkları binaları anlattı. Sanki karşımızda bir müteahhit ya da emlakçı var. Adalet Bakanlığı’nın işi büyük binalar yapmakmış gibi bunları anlatıp kürsüden indi. Biz zaten Bakana bu memlekette saray adını verdiğiniz binalara yapmıyorsunuz demedik ki. O binaların içinde adalet yok dedik ve Bakan da adalete dair hiçbir şey söyleyemeden kürsüden indi.

    “MAHKUMİYET HÜKMÜNÜN İNFAZININ DURDURULMASI, CEZA İNFAZ KURUMU’NDAN TAHLİYESİNİN SAĞLANMASINA OY BİRLİĞİYLE KARAR VERİLMİŞ”

    Anayasa Mahkemesi’nin kısa kararında bireysel başvuru hakkının kabul edilebilir olduğuna karar verilmiş. Anayasa’nın 148. maddesince güvence altına alınan bireysel başvuru hakkının ihlal edildiğine oy birliğiyle karar verilmiş. Daha önceki karara şerh düşen 3 üyenin yine şerh düştüğü Anayasa’nın 67. ve 19. maddesine atıf yapan, kişi güvenliğiyle ilgili kısımlar ve siyaset yapma hakkıyla ilgili kısımlarda -o da 3 üyeye kadar inmiş- daha önceki kararlarda tespit edilen hak ihlallerinin ortadan kalkmasına yönelik olarak 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurucunun yeniden yargılamasının başlaması, mahkumiyet hükmünün infazının durdurulması, Ceza İnfaz Kurumu’ndan tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi şekildeki işlemlerin yerine getirilmesi için anılan mahkemeye gönderilmesine oy birliğiyle karar verilmiş.

    “ŞU SAAT İTİBARIYLA CAN ATALAY’IN TAHLİYESİ SAĞLANMALIDIR”

    An itibarıyla Can Atalay’ın cezaevinde tutulmasının hiçbir hukuki hükmü zaten yoktu, bu tescil edilmiş oldu şu anda. Şu anda yapılması gereken şey: Hatay Milletvekilimizin tahliye edilmesi ve görevine başlamasının sağlanmasıdır. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararda Yargıtay’ın herhangi bir yaptırımı olmadığı da muhatabın kim olduğu da çok açık biçimde gösterilmiştir. Mahkemenin derhal bu kararı vermesini talep ediyoruz. Şu saat itibarıyla Can Atalay’ın tahliyesi sağlanmalıdır. TBMM Başkanlığı’na ve bütün siyasi partilere açık bir çağrıda bulunuyoruz. Artık bu hukuksuzlukların son bulmasının vakti gelmiş de geçmiştir bile. Umarım en kısa sürede bu rezalete son vereceğiz ve yurttaşların bize verdiği görevlerle daha güçlü onlara layık olmaya çalışır biçimde ilgilenmeye devam edeceğiz. Bu tartışmaya bizim açımızdan son nokta kondu.

    “MERKEZ BANKASI BAŞKANI OLDUĞUNUZ ŞU KISACIK DÖNEMDE YAKLAŞIK YÜZDE 25 DEĞER KAYBETMİŞ”

    Asgari ücret görüşmeleri sürerken, enflasyonun ütün yükünü bu ülkenin emekçileri, yoksullar, işçileri, memurları, emeklileri çekerken onlara aslında bir hiza çekme görevi verilmiş Merkez Bankası Başkanı’na. Göreve verilmiş diyorum çünkü bu ülkede bir Merkez Bankası Başkanı’nın bırakın basına röportaj vermeyi, ‘Cumhurbeyi’ talimat vermeden yemek siparişi bile veremeyeceğini düşünüyorum. Bu medya ablukasıyla yurttaşın gerçeklik algısını yıkmaya ve yeniden inşa etmeye çalışan bu hanımefendiye bir şeyi hatırlatmak istiyorum. Ne zaman göreve başladınız? 9 Haziran 2023. Peki dolar kuru kaç paraydı 9 Haziran 2023’te? 23.43, dün itibarıyla 29.20. Yani Türk lirası sizin Merkez Bankası Başkanı olduğunuz şu kısacık dönemde yaklaşık yüzde 25 değer kaybetmiş. İnsanlar pazarda, markette gördüğü rakamlara mı inanacak, Gaye Hanımın rakamlarına mı inanacak?

    Gaye Erkan geldi ne oldu? Emekçinin cebine giren para ve refahı arttı mı? Ama ne oldu faizler arttı, paradan para kazananlar arttı, alın teri dökmeden servet kazananlar arttı. İnsanlar kredi çekmeye, kredi kartıyla borçlanmaya ve bunlara rağmen hiçbir şey alamamaya devam ediyor. Gaye Hanımın apartman görevlisi Sadık abiyle, Londralı Mehmet’in, Manhattanlı Gaye’nin arasındaki fark budur. Onlar bu ülkenin gerçekliğiyle en küçük bir bağ kuramayacak durumdalar.

    “MİLLİ EĞİTİM BAKANI YİNE STK DEDİKLERİ TARİKAT VE CEMAATLERE BU ÜLKENİN ÖĞRENCİLERİNİ ZORLA MAHKUM EDECEK”

    Türkiye kira ortalaması asgari ücretin bir buçuk katına çıkmış durumda. Böyle bir ülkede tabii ki konut sorununu konuşacağız. Tabii ki öğrencilerin barınma sorununu konuşacağız. Burada gelecek Milli Eğitim Bakanı yine STK dedikleri tarikat ve cemaatlere bu ülkenin öğrencilerini zorla mahkum edecek. ‘Biz biliyoruz kalacak yer sıkıntısı olduğunu ama bizim protokoller imzaladığımız STK’lara gidebilirsiniz.’ Bu, ‘Biz bilerek ve isteyerek bu barınma sorununu çözmüyoruz. Bu ülkenin çocukları STK adı verdiğimiz o tarikatlara mahkum edilsin.’ Utanmanın sınırı kalmamış.

    “VERGİYİ DENETLEMESİ GEREKEN KURULUN BAŞKANI ARTIK VERGİ Mİ KAÇIRIYOR, VERGİDEN Mİ KAÇINIYOR”

    Vergi Denetim Kurulu Başkanı Muhsin Atçı. Asli görevi Vergi Denetim Kurulu Başkanı aynı zamanda Takas Bank’ta Yönetim Kurulu üyesi. Bu bizim utandığımız bir durum ama AKP iktidarı döneminde 5-6 maaş alanlar olduğu için 2 maaş alana ‘Ya olabiliyor böyle şeyler’ deniyor. Vergi Denetim Kurulu Başkanı’nın yönetim kurulunda bulunduğu Takas Bank’ın 3 Ağustos 2023 tarihli Genel Kurul tutanağından bir bölüm: ‘Yönetim Kurulu üyelerine aylık net ödeme yapılır.’ Milyonlarca insan vergi yükü altında inlerken bu beyefendilere her ay vergisiz, net huzur hakkı verilecek ve vergi de bu kuruma yıkılacak. Genel kurulun 7. maddesinin D bendinde; ‘Olur da yönetim kurulu üyelerimiz birden fazla ücret aldıklarından dolayı beyanname vermek zorunda kalırlarsa ve sonucunda ortaya vergi ödemesi çıkarsa bunu da Takas Bank’tan isteyebilirler ve Takas Bank bunu öder’ diye karar almışlar. Doğrudan vergiyi denetlemesi gereken kurulun başkanı artık vergi mi kaçırıyor, vergiden mi kaçınıyor bunları yurttaşlarımızın takdirine sunuyoruz. Bu konuda bir soruşturma yürütülmeli ve vergi kaçırarak kamunun zarara uğratılması ile ilgili işlem yapılmalıdır.”

  • DIŞİŞLERİ BAKANI FİDAN: FİLİSTİN’İN ÇÖZÜME KAVUŞTURULMASINDAKİ EN BÜYÜK ENGEL ABD’NİN İSRAİL’E VERDİĞİ KAYITSIZ, ŞARTSIZ DESTEKTİR

    DIŞİŞLERİ BAKANI FİDAN: FİLİSTİN’İN ÇÖZÜME KAVUŞTURULMASINDAKİ EN BÜYÜK ENGEL ABD’NİN İSRAİL’E VERDİĞİ KAYITSIZ, ŞARTSIZ DESTEKTİR

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan TBMM Genel Kurulu’nda, “Filistin meselesinin çözüme kavuşturulmasındaki en büyük engel Amerika Birleşik Devletleri’nin hali hazırda İsrail’e verdiği kayıtsız, şartsız destektir” dedi. Fidan ayrıca “Suriye’nin kuzeyinde bir terör devleti teşkil edilmesini engellemeye yönelik mücadelemizi yürütmekteyiz. DAEŞ’le mücadele kisvesi altında PKK/YPG terör örgütünü desteklemenin stratejik bir hata olduğunu başta ABD olmak üzere tüm muhataplarımıza vurgulamaya devam edeceğiz. İsveç’in NATO’ya katılım ile ilgili protokol süreçlerinde nihai kararı yüce Meclisimiz verecektir. Bazı NATO ülkelerinin son yıllarda uyguladıkları politikalara baktığımızda Suriye’de PKK’ya verilen destek ve Türkiye’ye savunma sanayinde uygulanan yaptırımlar bir çelişki oluşturmaktadır” diye konuştu.

    TBMM Genel Kurulu’nda 2024 yılı bütçe görüşmeleri sürüyor. Bugün, TBMM, Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı bütçeleri ile Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçeleri görüşülüyor. Milletvekillerinin konuşmalarını tamamlamasının ardından Dışişleri Bakanı Hakan Fidan konuştu. Fidan şunlar dile getirdi: 

    Dışişleri Bakanlığı olarak stratejik hedeflerimizi 4 ana alanda sınıflandırmış durumdayız. Bunlar, bölgesel barışı ve güvenliği güçlendirmek, yeni ittifaklar ve ortaklık mekanizmalarıyla dış ilişkilerimizin kurumsal zeminini genişletmek, bölgemizde ekonomik kalkınmayı ve refahı geliştirmek, küresel sistemin dönüşümüne tesis etmek.

    FİLİSTİN MESELESİNİN ÇÖZÜME KAVUŞTURULMASINDAKİ EN BÜYÜK ENGEL AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN HALİ HAZIRDA İSRAİL’E VERDİĞİ KAYITSIZ, ŞARTSIZ DESTEKTİR”

    Bazı Batılı ülkelerin İsrail’in katliam yapmasını ve savaş suçunu işlemesini alenen desteklemeleri vahimdir. Filistin meselesinin çözüme kavuşturulmasındaki en büyük engel Amerika Birleşik Devletleri’nin hali hazırda İsrail’e verdiği kayıtsız, şartsız destektir. Maalesef Amerika’nın ve bazı Batılı ülkelerin siyasal sistemleri İsrail’in hukuk dışı tasarruflarının tümüne kör ve sağır kalma esasına göre dizayn edilmiş durumdadır.

    Filistinli kardeşlerimizin daima yanlarında olduk olmaya da devam edeceğiz. Türkiye olarak bugüne kadar  2 bin 500 ton insani yardım ulaştırdık. Ayrıca El Ariş limanına Kuveyt ile birlikte 1107 ton yardım ilettik. Gazze’de sahra hastanesi kurma çalışmalarımız da sürmektedir. Bugüne kadar toplam 1149 kişinin Gazze’den tahliyesini gerçekleştirdik.

    Kuzeyimizde ise eş zamanlı olarak Ukrayna savaşı devam etmektedir. Savaşın adil ve kalıcı  bir temelinde sonlandırılmasına dönük çabalarımız kapsamında Kırım dahil Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve egemenliğinin yeniden tesisine kuvvetli destek vermekteyiz.

    DAEŞ’LE MÜCADELE KİSVESİ ALTINDA PKK/YPG TERÖR ÖRGÜTÜNÜ DESTEKLEMENİN STRATEJİK BİR HATA OLDUĞUNU BAŞTA ABD OLMAK ÜZERE TÜM MUHATAPLARIMIZA VURGULAMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

     Suriye’ye yönelik politikamızın ana unsurları bellidir. Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğine bağlılığımız tamdır. PKK, YPG başta olmak üzere terör örgütleriyle mücadelemiz sürecektir. Suriye’den ülkemize göç akışını önlemeye ve ülkemizdeki Suriyelilerin gönüllü geri dönüşünü sağlamaya önem veriyoruz. Suriye’nin kuzeyinde bir terör devleti teşkil edilmesini engellemeye yönelik mücadelemizi yürütmekteyiz. DAEŞ’le mücadele kisvesi altında PKK/YPG terör örgütünü desteklemenin stratejik bir hata olduğunu başta ABD olmak üzere tüm muhataplarımıza vurgulamaya devam edeceğiz.

    BAZI NATO ÜLKELERİNİN UYGULADIKLARI POLİTİKALARA BAKTIĞIMIZDA SURİYE’DE PKK’YA VERİLEN DESTEK VE TÜRKİYE’YE SAVUNMA SANAYİNDE UYGULANAN YAPTIRIMLAR BİR ÇELİŞKİ OLUŞTURMAKTADIR”

    Türk Silahlı Kuvvetleri NATO’nun faaliyetlerine katılmaya devam etmektedir. Hali hazırda Kosova’daki NATO görev gücü komutanlığını üstlenmiş bulunmaktayız. İsveç’in NATO’ya katılım ile ilgili protokol süreçlerinde nihai kararı yüce Meclisimiz verecektir. Bazı NATO ülkelerinin son yıllarda uyguladıkları politikalara baktığımızda Suriye’de PKK’ya verilen destek ve Türkiye’ye savunma sanayinde uygulanan yaptırımlar bir çelişki oluşturmaktadır. Bu çelişkiyi her platformda dile getirmekle kalmayıp bunun jeostratejik risklerini ve NATO ülkelerinin güvenliğini zedelediğini de izah etmekteyiz.

    “AB İLE BÜTÜNLEŞME SÜRECİMİZİ İLERLETME KONUSUNDA KARARLIYIZ”

    Avrupa Birliği (AB) ile bütünleşme sürecimizi ilerletme konusunda kararlıyız. Ancak bunun içinde Birliğin de gerekli iradeyi sergilemesi gerekmektedir. AB bazı üyelerinin dar çıkar hesaplarından kaynaklanan  stratejik vizyon ve sağduyu eksikliğinden kurtulması elzemdir. AB diğer aday ülkeler için attığı teşvik edici adımları Türkiye için maalesef atmamaktadır. Birlik, ülkemizin üyelik sürecini canlandıracak somut adımlar atarsa bunun her taraf için de yeni fırsatlar doğuracağına inanıyorum.”

     

  • İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NDEN PERSONEL SAYISI VE BORÇ AÇIKLAMASI

    İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NDEN PERSONEL SAYISI VE BORÇ AÇIKLAMASI

    İzmir Büyükşehir Belediyesi, belediye bünyesindeki personel sayısı ve belediyenin borçlarına ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, şirketler dahil belediyede 33 bin 354 kişinin çalıştığı ve personel giderinin bütçenin yüzde 27’si olduğu belirtildi. 

    Eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, katıldığı canlı yayın programında “Ben belediyeyi 26 bin küsur kişiyle devrettim. 29 Mart 2019 tarihinde 500 kişi civarında emekli edilecek arkadaş vardı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bugünkü sistemiyle istihdam olmadan 26 bin kişiyle rahatlıkla görevini yapan bir yapısı var, fazla elemana ihtiyaç yoktur. Şimdi eleman durumu nedir, kaç kişi alındı, nerelerde istihdam edildi bilmiyorum. Onu yeni gelen belediye başkanı hesabını yapacaktır. Ben 15 yıl içerisinde 400 milyon dolar borç ödedim. İki sene borç ödedikten sonra 13 sene boyunca İzmir Büyükşehir Belediyesi öz kaynaklarıyla, borçlanmadan bütçesinin yüzde 40 ile 50’si arasında yatırım yapmıştır. Eğer 41 bin kişiye maaş veriyorsa, zaten öz kaynaklarıyla yatırım yapmasının şansı minimuma iner. Fazla eleman fazla masraf demektir” ifadelerini kullanmıştı.

    İzmir Büyükşehir Belediyesi yazılı açıklama yaparak Kocaoğlu’nun iddialarına yanıt verdi. Belediyeden yapılan açıklama şöyle: 

    “İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin personel sayısı ve bütçe dengesine ilişkin son dönemde kamuoyuna bazı gerçek dışı verilerin yansıtılması nedeniyle kurumumuzca bir bilgilendirme yapılması zorunluluğu doğmuştur. Şeffaf ve demokratik belediyecilik anlayışı çerçevesinde İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin personel sayısının yıllar içindeki artışını, personel giderlerinin bütçe içindeki payını ve borç tablosunu önceki dönemlerle de karşılaştırma imkanı sunacak şekilde sevgili hemşerilerimizin bilgisine arz ederiz.

    Belediye bünyesinde kaç kişi çalışıyor? (İBB, İZSU, ESHOT, belediye şirketleri dahil)

    Mart 2014: 20.142

    Mart 2019: 27.271

    Aralık 2023: 33.354

    • İBB 2023 yılı bütçe gerçekleşmelerine göre, tüm çalışanların personel gideri olarak bütçe içindeki payı, Kasım 2023 itibariyle %27.

    (Hizmet alımı yolu ile şirketlerden sağlanan personel dahil)

    • İBB 2023 yılı bütçe gerçekleşmelerine göre, yatırım harcamalarına ayrılan bütçeden ayrılan pay, Kasım 2023 itibariyle %35,4.

    • Belediyenin ne kadar finansal borcu var? (Belediye ve bağlı kuruluşlar dahil)

    Mart 2019: 5 Milyar    (790 milyon Euro)

    Kasım 2023: 23,3 Milyar  (733 milyon Euro)

    Sonuçta bu dönemde toplam borcumuz yabancı para cinsinden %7,2 azalmıştır. Bu dönem borçlanmaları Belediyemiz raylı sistem yatırımları ile İZSU altyapı yatırımlarına yönelik yapılmıştır.

    • Toplam borcun %82,7’si yabancı para cinsinden, %17,3’ü Türk Lirası cinsindendir.

    • Euro kuru Mart 2019 da 6,24 TL; Aralık 2023’de 32 TL’dir

    • Fitch Ratings ‘ten alınan Ulusal uzun vadeli kredi notumuz ise AAA Durağan şeklindedir”

  • SOKAK EMEKÇİLERİNDEN BAŞKAN SOYER’E DESTEK

    SOKAK EMEKÇİLERİNDEN BAŞKAN SOYER’E DESTEK

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Seyyar Satıcılar Derneği yönetimi ve üyeleri ile bir araya geldi. Dernek üyeleri İzmir’de seyyar satıcılara yönelik düzenlemeler nedeniyle Başkan Soyer’e teşekkür etti ve yeni dönemde de kendisini Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğunda görmek istediklerini açıkladı. Başkan Soyer ise el ele vererek seyyar satıcıların geçimlerini sağlamaları için bir zemin yarattıklarını belirterek, “Şimdi yine el ele vererek yerel seçimlerde Cumhuriyet, barış ve demokrasi için mücadele edeceğiz” dedi.

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Seyyar Satıcılar Derneği’nin düzenlediği programa katıldı. Dernek Başkanı Evren Laçin, seyyar satıcılara yönelik hayata geçirilen düzenlemelerden ötürü Başkan Tunç Soyer’e teşekkür etti. Laçin, “Başkanımızın kapısını istediğimiz her zaman çaldık. Sorunlarımızı anlattık. Bizi dinlediği ve anladığı için teşekkür ediyoruz. Sivil toplum örgütleri olarak Tunç Başkanımızla yola devam etmek istiyoruz. Umarım başkanımızın adaylığı en kısa sürede açıklanır. Başladığımız projelerde yine başkanımızla çalışırız. Başkanımızın yanındayız, yanında olmaya devam edeceğiz. Bütün sokak emekçileri başkanımızla birlikte yürümeye kararlı” dedi.

    “BUNDAN SONRASI FARKLI OLACAK”

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise “Sokak satıcıları ile ilgili Türkiye Cumhuriyeti’nin mevzuatı çok sınırlayıcı ve kısıtlayıcı. Ve neredeyse hiç hakları yok. Bu sektörün insanı ötekileştirilmiş, itilmiş, haklarından mahrum edilmiş, insan yerine konmamış, toplumun dışında kabul edilmiş insanlar. Biz giderek derinleşen bir yoksullukta, bu insanların hakları ve hukuklarını koruyarak, onların geçimlerini sağlayarak, aile ekonomisini ayakta tutmalarına imkan verecek şekilde zemin yaratarak, bunun üstesinden gelebileceğimizi düşündük. Kolay olmadı. Kolay olmuyor. Algıların değişmesi lazım. Önyargıların değişmesi lazım. Çok uzun yılların birikimi nedeni ile kolay olmuyor ama biz el ele verdik. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ilgili birimleriyle çalıştık. Önemli bir eşiği aştık. Bir meşruiyet zemini yarattık, bundan sonrası farklı olacak” dedi.

    “YEREL SEÇİMLERDE KAZANMAK ZORUNDAYIZ”

    Yaklaşan yerel seçimlerin, kritik öneme sahip olduğunu vurgulayan Soyer, “İktidarın bu kadar büyük güç topladığı bir iklimde, onu dengeleyecek, belki de o gücü sınırlayacak, kontrol edecek tek mekanizma yerel seçimler. Demokrasi de barış da Cumhuriyet de çok güzel değerler. Fakat bunlar bizi bir şekilde rehavete ve konfora alıştırıyor. Bugüne kadar birçok erdem, birçok değer, 100 yıldır biriktirilen birçok şey avucumuzun arasından aktı gitti. Şimdi aklımızı başımıza toplamak zorundayız. Demokrasi için, barış için, Cumhuriyetin değerleri için sımsıkı sarılmak ve mücadele etmek mecburiyetindeyiz. Yerel seçimleri kazanmak mecburiyetindeyiz. Başka çaremiz yok. Kazanmak mecburiyetindeyiz ama şunu da bilin ki hiçbir yer özellikle İzmir asla çantada keklik değil. İzmir’in seçmeni ince eler sık dokur. Dolaysıyla İzmir’in gönlünü kazanmak mecburiyetindeyiz. İzmirliyi memnun etmek ve gerçekten güven vermek mecburiyetindeyiz. Bunu da ancak el birliği ile yaparsak olur. O nedenle hepinizi el birliği ile demokrasi, barış ve cumhuriyetin değerleri için mücadele etmeye, seçimler için emek vermeye, ter dökmeye davet ediyorum. Bunu en iyi yapacak yer İzmir. Yolumuzun zor olduğunu biliyorum ama başaracağımıza da inanıyorum. Hepimizin yolu açık olsun” diye konuştu.

    “İZMİR’DEKİ 250 BİN SOKAK EMEKÇİSİYLE YANINIZDAYIZ”

    Ege Geri Dönüşüm Kooperatifi Başkanı Erhan Laçin de “4,5 yıllık bir süreci geride bıraktık. Kolay olmadı. Bu süre içerisinde Tunç Başkanımız kimseye ödün vermeden yanımızda durdu. Bu 4,5 yıl içerisinde Tunç Başkanımız İzmir’deki 250 bin sokak emekçisinin umudu oldu. Birçok proje hayata geçirdi. Bazı sokak emekçileri sosyal güvenceye kavuştu. İktidarın yapması gereken ama yapamadığı çalışmaları İzmir’de Tunç Başkanımız yaptı. İzmir’deki 250 bin sokak emekçisi arkadaşımızla Tunç Başkanımızın yanındayız. İzmir sahipsiz değil” dedi.

    TÜM TÜRKİYE’YE ÖRNEK OLDUK

    İzmir Seyyar Satıcılar Derneği’nin danışmanlığını yürüten Dr. Osman Sirkeci ise 4 yıl öncesine kadar sokaktaki insanların sayısının belirsiz olduğunu anlattı. Sirkeci, “İzmir’de artık ne taş atan seyyar satıcı var, ne seyyara şiddet uygulayan zabıta var. Bu tablo Türkiye’ye örnek oluyor. Farklı şehirlerden bunu nasıl yaptığımızı sormak için bizi arıyorlar. Ülkeye örnek olduk” diye konuştu.

    BAŞKAN SOYER’E TEŞEKKÜR PLAKETİ

    Konuşmaların ardından İzmir Seyyar Satıcılar Derneği Başkanı Evren Laçin, üzerinde Başkan Soyer’in fotoğrafı ile “Sayın Başkanımız; sokakların umudu, İzmir’in gururu Tunç Soyer, tüm emekçiler seninleyiz” yazılı teşekkür plaketi verdi. Nitelikli Eğitim ve Üretken Öğretmen Derneği Başkanı Mustafa Özdemir de desteğinden dolayı Soyer’e plaket verdi.

  • İZELMAN ANAOKULLARI ŞİMDİ KİRAZ’DA… BAŞKAN SOYER: “EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİNİ TEMİNAT ALTINA ALDIK”

    İZELMAN ANAOKULLARI ŞİMDİ KİRAZ’DA… BAŞKAN SOYER: “EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİNİ TEMİNAT ALTINA ALDIK”

    İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN Anaokulları bünyesine Kiraz şubesini de ekledi. Açılış töreninde konuşan Başkan Soyer, yaklaşık 5 yıldır İzmir’de eğitim devrimi yapmaya çalıştıklarını belirterek, “İzmir’de yaşayan tüm çocuklarımız için hayatın her alanında ama en çok da eğitimde fırsat eşitliğini teminat altına aldık. Şimdi bu devrimi daha da ileriye taşımaya kararlıyız.  Özel gereksinime ihtiyaç duyan çocuklar için kooperatif okul modeliyle okul öncesi eğitim vereceğiz” dedi.

    Kent merkezinin yanı sıra çevre yerleşimlerde de hizmet veren İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN Anaokulları’nın Kiraz şubesi açıldı. Kiraz İZELMAN Anaokulu ve Kreşi, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in katıldığı törenle açıldı. Törene ayrıca CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş, Beydağ Belediye Başkanı Feridun Yılmazlar, İZELMAN Yönetim Kurulu Başkanı ve ESHOT Genel Müdürü Erhan Bey, İZELMAN Genel Müdürü Burak Alp Ersen, siyasi parti temsilcileri, muhtarlar ve yurttaşlar katıldı.

    “EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİNİ SAVUNUYORUZ”

    İZELMAN Kiraz Anaokulu’nun açılış töreninde konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Torbalı’nın ardından Kiraz’da yaşayan yurttaşların önemli taleplerinden biri olan anaokulunu hizmete almaktan mutluluk duyduklarını söyledi. Atatürk’ün de söylediği gibi fikri ve vicdanı hür nesiller yetiştirmek için çalıştıklarını kaydeden Soyer, “Bugün ilçemizde yalnızca bir eğitim kurumu açmıyoruz. Dünyamızın içinde bulunduğu krizlere karşı başlattığımız seferberliğimizi bir halka daha büyütüyoruz. Ülkemizi, dünyamızı ancak ve ancak daha çok çocuğumuza nitelikli eğitim sunarak güzelleştirebiliriz. Bu ilkeyle, İzmir’de yaşayan tüm çocuklarımız için hayatın her alanında ama en çok da eğitimde fırsat eşitliğini teminat altına aldık. Bunu yaparken başta dar gelirli mahallelerde olmak üzere hiçbir çocuğumuzu arkada bırakmamaya özen gösterdik. Çocuklarımızın gelişimine ve annelere katkı sunduğumuz Masal Evlerini, İzmir’in dezavantajlı mahallelerinde açmaya devam ediyoruz. Tüm çocuklarımıza eşit imkanlar yaratmak için Kültürpark Çocuk Keşif Atölyeleri Merkezi’mizi açtık. Pandemi döneminde uzaktan eğitim zorunluluğunun olduğu süreçte, çocuklarımıza tablet ve bilgisayar desteği verdik. Her eğitim öğretim yılı başlangıcında, ihtiyaç sahibi çocuklarımıza kırtasiye ve giyim yardımında bulunmaya devam ediyoruz” dedi.

    ÖZEL GEREKSİNİMLİ ÇOCUKLAR İÇİN ANAOKULU

    Kiraz’da müjdeli bir haber daha paylaşmak istediğini ifade eden Başkan Tunç Soyer, “Özel gereksinimli çocuklarımız için çok yakında Gaziemir’de bir anaokulu daha açıyoruz. İzmir Eğitim Kooperatifi ile ortaklık yaptık. Özel eğitim ihtiyacı duyan pırıl pırıl çocuklarımızın okul öncesi eğitim ihtiyacına cevap veren belediye olacağız. Geliştirdiğimiz bu modelle, İzmir çok yakında yeni bir kooperatif okul modeline kavuşacak. Tüm zorluklara ve ekonomik krize rağmen 4 buçuk yılda İzmir’de bir eğitim devrimi yapmaya çalıştık. Bu devrimi daha da ileriye taşımaya kararlıyız. Çocuklarımızın yaşadığımız şehirlerde söz sahibi olması gerektiğini, her defasında dile getiriyorum. Çünkü İzmir, yetişkinler kadar çocukların da şehri. Türkiye’nin ilk Çocuk Belediyesi’ni Seferihisar Belediye Başkanlığım döneminde ilçemizde açmış, bu hizmetimizi İzmir geneline taşıyacağımıza söz vermiştik. Vadettiğimiz gibi Büyükşehir Belediyemiz bünyesinde Çocuk Belediyesi’ni kurduk. Bunu neden yaptık biliyor musunuz? Çünkü milletin koşulsuz hakimiyeti ve barış, ancak yaşamın her anına sirayet etmiş bir demokrasiyle mümkün olabilir” diye konuştu.

    “DEMOKRASİ SADECE SESİ ÇOK ÇIKANLARA DEĞİL, HERKESE AİTTİR”

    Yaklaşık 5 yıldır İzmir’i demokrasi ilkesiyle yönettiklerini söyleyen Başkan Soyer, “7’den 70’e bütün İzmirlilerin karar mekanizmalarına doğrudan katılabilmeleri için araçlar yaratıyoruz. Bu imkanlar sadece oy verme hakkına sahip hemşerilerimizi değil, sandıkta söz hakkı olmayan çocukları, gençleri ve doğayı da kapsıyor. Çünkü demokrasi sadece sesi çok çıkanlara değil, herkese aittir. İzmir’in Belediye Başkanı olarak size söz veriyorum. Bu şehirde çocukların, gençlerin, kadınların ve yaşamın yanında olmaya devam edeceğim” şeklinde konuştu.

    İZELMAN ANAOKULLARININ 15. ŞUBESİ KİRAZ’DA

    2019’da 7 olan İZELMAN Anaokulu sayısı Kiraz Anaokulu’nun açılmasıyla birlikte 15’e çıktı. Toplam 275 metrekare kapalı alana sahip 56 çocuk kapasiteli Kiraz Anaokulu’nda 6 sınıf, 1 yatakhane ve yemekhane bulunuyor. 2109 – 2023 yılları arasında açılan anaokulları ise Dikili, Beydağ, Aliağa, Menderes, Torbalı oldu. Önümüzdeki dönemde ise Gaziemir, Özdere, Çandarlı, Tire, Bergama ve Bayındır ilçelerinde yeni okullar hizmete girecek.

  • İZMİR’DE ÖĞRETMENLERDEN “YAZ SAATİ” PROTESTOSU

    İZMİR’DE ÖĞRETMENLERDEN “YAZ SAATİ” PROTESTOSU

    KERİM UĞUR

    Eğitim İş İzmir Şubeleri, yaz saati uygulamasını protesto etti. İzmir 2 Nolu Şube Başkanı Sevda Ketenci, “Ülkenin bulunduğu coğrafi konuma göre yapılması gereken saat düzenlemesinin siyasi iktidarın bilimsel dayanaklardan uzak bir şekilde inatla yerine getirmemesi sonucunda gün ışığına göre planlanmayan ders saatleri, karşılanmayan okul ve derslik ihtiyacı, inatla sürdürülen kalıcı yaz saati uygulaması eğitimi ve çocuklarımızı olumsuz etkilemektedir” dedi.

    Türkiye genelinde yaz uygulaması nedeniyle öğrencilerin karanlıkta okula gitmelerini protesto eden Eğitim İş İzmir Şubeleri üyeleri, bugün Karşıyaka Çarşı girişinde eylem yaptı. Eğitimciler adına açıklama yapan Eğitim İş İzmir 2’Nolu Şube Başkanı Sevda Ketenci, şunları söyledi:

    “Eğitim gün ışığında olmalı, günün aydınlanması ile başlamalı kararması ile bitmeli. Eğitimi ve çalışma saatlerini gün ışığına göre planlamayan AKP, 2016’dan beri hayatımıza soktuğu kalıcı yaz saati uygulamasıyla da özellikle kış mevsiminde, tüm ülkeyi karanlığa mahkum etmiştir. Ülkenin bulunduğu coğrafi konuma göre yapılması gereken saat düzenlemesinin siyasi iktidarın bilimsel dayanaklardan uzak bir şekilde inatla yerine getirmemesi sonucunda gün ışığına göre planlanmayan ders saatleri, karşılanmayan okul ve derslik ihtiyacı, inatla sürdürülen kalıcı yaz saati uygulaması eğitimi ve çocuklarımızı olumsuz etkilemektedir. Bu plansızlık ve inat sebebiyle çocuklarımız, daha günün ağarmadığı saatlerde yollara düşmek zorunda kalmaktadır.

    Uykuya ve gün ışığına gelişimsel olarak en ihtiyaç duyduğu yıllarda çocuklarımızın bu kör, ışıksız saatlerde okula gitmek zorunda bırakılması velileri de zora düşürmektedir. Özellikle kış mevsiminde, günün ilk ders saatlerinde çocuklar henüz uyku mahmurluğunu üzerlerinden atamadığı için verim alınamamaktadır. Ayrıca vurgulamak gerekir ki eğitimin içine atıldığı zifiri karanlık, sadece saat ayarlamasıyla da dağılmayacak haldedir. Yıllardır dikkat çektiğimiz okul/derslik sayısındaki yetersizlik nedeniyle büyükşehirlerde bile birçok okulda ikili eğitim devam etmekte, bir okul binasında birkaç okulu dolduracak kadar çok sayıda öğrenci, adeta vardiyalı biçimde eğitim görmektedir. AKP’nin 5 yıl önce bitirme sözü verdiği ikili eğitim garabeti nedeniyle bir grup öğrenci okula daha gün ağarmadan giderken, okula geç gelen grup ise ancak akşam karanlığında evine dönebilmektedir. Ailelerin sosyal ve kültürel yaşamlarını da baltalayan ikili eğitim sistemi devam ettikçe, öğrencilerin hem soyut hem de somut anlamda karanlıkta kalması kaçınılmazdır.

    Gün ışığına göre planlanmayan çalışma saatleri ve kalıcı yaz saati uygulaması ekonomiyi de vurmaktadır. Yanlış ekonomi yönetimi nedeniyle krizin eşiğine getirilen Türkiye ekonomisi bilimsel olmayan bu uygulama nedeniyle darbe yemektedir. Günün karanlığa mahkûm edilen ilk saatlerinde hem ısınma hem aydınlanma için enerji tüketilmekte, enerjide dışa bağlı hale getirilen ülkemiz için bu tüketim, milli sermayenin de erimesini beraberinde getirmektedir. Ayrıca yurttaşların ezici bir çoğunluğu barınma ve fatura giderleri altında ezilirken, bu saat uygulaması yüzünden mecburi kılınan fazladan enerji tüketimi, hanelerin yükünü daha da artırmaktadır. Karanlık yüzünden mecbur bırakılan bu tüketim aracılığıyla halk daha da yoksullaşırken yandaş enerji firmaları zenginleşmekte, ekonomik adaletsizlik derinleştirilmektedir.

    Gün ışığına göre planlanmayan ders ve çalışma saatleri güvenlik açığı yaratmaktadır. Çalışanların, öğrencilerin, velilerin sabahın veya akşamın kör karanlığında yollarda olmak durumunda kalması, güvenlik açısından da kaygı verici olaylara meydan vermektedir. Günün zifiri karanlıkta başlatılması, trafik kazalarının artmasına da zemin hazırlamaktadır. Eğitim İş olarak hükümete bir kez daha sesleniyoruz: Hiçbir bilimsel temeli olmayan, milli eğitimi ve milli ekonomiyi baltalayan, ülkede koca bir güvenlik açığı oluşturan kalıcı yaz saati uygulamasından derhal vazgeçin! Ders saatleri gün ışığına göre ayarlanmalı, okul ve derslik ihtiyaçları karşılanmalı, çocuklarımız sabahın ilk saatlerinde karanlık sınıflarda ders dinlemeye, akşamın karanlık saatlerinde evine dönmeye mahkum edilmemelidir. Çocuk güne, gün ışığında başlamalı, eğitim gün ışığında olmalı!

    EĞİTİMİN İÇİNE ATILDIĞI KARANLIK DAHA BÜYÜK”

    Yanlış ekonomi politikalarıyla, gerici hamlelerle, adaletsizliklerle manevi olarak koyu bir karanlığın içine itilen ülkeyi, bir de somut bir karanlığa mahkûm etmeyin! Üstelik eğitimin içine atıldığı soyut karanlık daha da büyüktür. Tarikatlar, MEB desteğiyle ve protokoller aracılığıyla eğitimde cirit atmaktadır. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in pişkince tarikatlarla protokolleri sürdüreceklerini açıklaması, eğitimdeki gerici kuşatmanın dozunun daha da artırılacağının emaresi olmuştur. Bu durumda Başöğretmen’in eğitim neferleri olarak bizlere düşen de eğitimi içine gömüldüğü bu manevi karanlıktan da kurtarmaktır. Kurtaracağız!

    ATATÜRK’ÜN DEVRİMLERİNE SAHİP ÇIKACAĞIZ”

    Eğitim İş olarak ‘Okullarımızda tarikat ve cemaatleri istemiyoruz’ sloganıyla eylemlilik sürecimizi başlatıyoruz.

    Tüm yurttaşlara eğitime ve çocuklarımıza sahip çıkma çağrısı yapıyoruz. Tüm siyasi partileri, sendikaları, meslek odalarını, dernekleri ve velilerimizi, bugünümüze ve yarınımıza sahip çıkmaya çağırıyoruz! Gelin hep birlikte Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e, devrimlerine, emanetlerine ve Cumhuriyetimize ilelebet sahip çıkacağımızı bir kez daha ilan edelim! Eğitim İş olarak tüm illerde, Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Efendiler ve ey millet! İyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti; şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru ve en hakiki tarikat, tarikat-ı medeniyettir. Medeniyetin emrettiğini ve talep ettiğini yapmak, insan olmak için kâfidir’ sözlerini içeren pankartları sendika binalarımıza asacağız.

    Çocuklarımıza sahip çıkıyoruz sloganı ile tüm velilerimizi eylemliliğimize davet edeceğiz, okullara dilekçe vermeleri çağrısını yapacağız. Eğitim İş olarak hem örgütsel hem de hukuki olarak yanlarında olduğumuzu bir kez daha ilan edeceğiz. Bugün ‘Karanlıkta eğitime hayır’ eylemliliğimizde ‘Okullarda tarikat ve cemaatleri istemiyoruz, okullar öğretmenlerin iş yerleridir’ diyor ve eylemliliğimizi ilan ediyoruz. Önümüzdeki hafta kokartlarla okullarda olacağız, derslere kokartlarımızla gireceğiz, tüm velilerimize de çağrı yaparak alanlarda olacağız. Tüm il örgütlerimiz aracılığıyla her ilin vekillerine Anayasayı ve yeminlerini hatırlatıcı faks veya mail eylemliliği başlatacağız. Ve süreci dinamik bir şekilde değerlendirmeye devam edeceğiz. Eğitime ve çocuklarımıza sahip çıkacağız. Tüm demokratik kitle örgütleriyle ve yurttaşlarımızla birlikte mücadeleyi büyütmeye varız, biz hazırız. İlelebet Cumhuriyet, ilelebet Cumhuriyet, ilelebet Cumhuriyet”

     

  • SİVİL MEMURLAR SENDİKASI GENEL BAŞKANI BAYTEMİR: “MEMUR EMEKLİLERİNİN MALİ SORUN YAŞAMAMASI İÇİN 8 BİN 77 LİRANIN TABAN AYLIKLARA EKLENEREK EMEKLİ ÜCRETE YANSITILMASI GEREKİR”

    SİVİL MEMURLAR SENDİKASI GENEL BAŞKANI BAYTEMİR: “MEMUR EMEKLİLERİNİN MALİ SORUN YAŞAMAMASI İÇİN 8 BİN 77 LİRANIN TABAN AYLIKLARA EKLENEREK EMEKLİ ÜCRETE YANSITILMASI GEREKİR”

    Sivil Memurlar Sendikası Genel Başkanı Kenan Haluk Baytemir, kamu görevlilerin beklentilerine ilişkin; “Memur emeklilerinin mali sorun yaşamaması için 7456 sayılı kanun ile temmuz ayında memurlara seyyanen verilen 8 bin 77 liranın taban aylıklara eklenerek, emekli ücret ve ikramiyelerine yansıtılması gerekir” dedi.

    Sivil Memurlar Sendikası Genel Başkanı Kenan Haluk Baytemir, talep ve beklentilerine ilişkin yazılı açıklama yaptı. Baytemir, yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

    “MEMURLARA ÖDENEN LOJMAN TAZMİNATI TÜM MEMURLARA KİRA YARDIMI OLARAK YENİDEN ÖDENMEYE BAŞLANMALIDIR”

    “Enflasyon rakamları Kasım ayı için yüzde 3.28, yıllık ise yüzde 61.98 olarak açıklanmıştır. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 14 bin 25 lira olmuştur. Yoksulluk sınırı 45 bin 686 liraya çıkarken bekar bir çalışanın yaşama maliyeti de aylık 18 bin 239 liraya yükselmiştir. Memurlar, hayatını idame ettirebilecek realiteye uygun, refah seviyesini yaşamsal olarak destekleyecek bir ücret beklentisi içindedirler. Bu beklentinin gereği mutlaka yerine getirilmelidir. Ayrıca, 1994 yılı ekonomik krizi akabinde 1994 ile 2005 yılları arasında 375 sayılı KHK kapsamında memurlara ödenen lojman tazminatı tüm memurlara kira yardımı olarak yeniden ödenmeye başlanmalıdır.

    Memur ve emekli maaşı artışlarında vergi dilimi, ülkenin büyüme oranı, enflasyon farkı gibi hususların etkisi, görevin sağladığı katma değer ve personelin performansının göz önünde bulundurulması gerekir. Memur emeklilerinin mali sorun yaşamaması için 7456 sayılı Kanun ile Temmuz ayında memurlara seyyanen verilen 8 bin 77 liranın taban aylıklara eklenerek, emekli ücret ve ikramiyelerine de yansıtılması gerekir.”

    Baytemir ayrıca, kamu kaynaklarının adil bölüşümü çerçevesinde kamu işçilerine ödenen ikramiye ve tediyenin benzeri olarak ocak ve temmuz ayları ile Ramazan ve Kurban Bayramları olmak üzere tüm memur ve emeklilerine yılda dört defa net birer maaş tutarında ikramiye verilmesi ile ilgili de talebini ifade etti.

  • ADALET BAKANI YILMAZ TUNÇ: “DEVAM EDEN YARGI SÜREÇLERİYLE İLGİLİ DEĞERLENDİRME YAPMAMIZ DOĞRU OLMAZ. YARGININ HATALI KARARLARININ YİNE YARGI İÇERİSİNDE DÜZELTİLME İMKANI VARDIR”

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TBMM Genel Kurulu’nda; “Anayasa’nın 138’inci maddesi gereğince devam eden yargı süreçleriyle ilgili bir değerlendirme yapmamız doğru olmayacaktır. 2022 yılında 12 milyondan fazla davada karar verilmiştir. 12 milyon karar içinden yalnızca bir kaçını gündeme getirerek tüm yargıyı töhmet altında bırakacak değerlendirmelerde bulunmak en başta fedakarca çalışan 24 bin hakim ve savcımıza haksızlıktır. Yargının hatalı kararlarının yine yargı mekanizması içerisinde düzeltilme imkanı vardır. Bu da yapılmaktadır. Ülkemizin hukukun üstünlüğü endeksinde çok geri sıralarda olduğu iddiasını da doğru bulmuyoruz. Endekste yer alan tespitleri kabul etmemiz mümkün değildir. Bu çalışmanın objektif kriterlere dayanmadığı ve taraflı olduğu açıktır” dedi. İfade özgürlüğünün tahkimine yönelik düzenlemeleri hayata geçirdiklerini kaydeden Tunç, “Gazetecilik faaliyetinden dolayı tutuklu bulunan tek bir kişi yoktur” açıklamasını yaptı.

    TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile Sayıştay raporlarının görüşmeleri devam ediyor. Bugün, Saadet Partisi Milletvekili Hasan Bitmez’in kalp krizi geçirmesi ve sonrasında hastanede vefat etmesi nedeniyle yarım kalan TBMM, Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı bütçeleri ile Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bütçeleri görüşülüyor.

    TBMM, Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı bütçeleri üzerine milletvekillerinin konuşmalarının tamamlanmasının ardından konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, şunları söyledi:

    “ÜLKEDE YARGI BİRLİĞİNİ SAĞLADIK”

    “Demokratik hukuk devletinin tahkimi, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının sağlanması, temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesi adına son 21 yılda tarihi adımlar attık. Sadece temel kanunlarımızı yenilemekle kalmadık, darbe anayasanın vesayetçi ruhunu azaltan önemli reformları milletimizin desteği ile gerçekleştirdik. Milli Güvenlik Kurulu’nu, Yüksek Askeri Şura’yı, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nu ve Anayasa Mahkemesi’ni yeniden yapılandırarak demokratik hukuk devleti ilkesine uyarladık. Askeri mahkemeleri kaldırdık, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, devlet güvenlik mahkemeleri, özel yetkili mahkemeler, hepsine son verdik, sivillerin dahi askeri mahkemede yargılandığı dönemleri yaşamıştık. Ülkede yargı birliğini sağladık. Anayasamızda sıkıyönetim ilanına izin veren hükmü kaldırdık, darbecilerin yargılanamayacağına dair anayasa maddesini yürürlükten kaldırarak darbecilerin yargılanmasının yolunu açtık. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçerek halkın yürütmeyi doğrudan belirlemesi imkanını sağladık, cumhuriyetimizin ve demokrasimizi güçlendirdik.

    “YENİ VE DEMOKRATİK BİR ANAYASA YAPMAK MİLLETİMİZE OLAN BORCUMUZDUR”

    Hak arama yollarını anayasal güvenceye kavuşturduk; bu kapsamda; kamu denetçiliğinin kurulması, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı, bilgi edinme hakkı, kişisel verilerin korunması hakkı, sendikal haklar, memura toplu sözleşme hakkı, kadınlara, çocuklara, engelli ve yaşlılara, şehit aileleri ve gazilerimize pozitif ayrımcılık düzenlemelerini anayasal güvenceye kavuşturduk. Anayasamızda, hukuk devleti ilkesini tahkim eden, temel hak ve özgürlükleri genişleten sessiz devrim sayılabilecek reformlara imza atsak da yeni anayasaya ihtiyaç duyduğumuz açıktır. 177 maddeden oluşan anayasamızda bu güne kadar 184 değişiklik yapılmış olması, yeknesaklığının bozulmasına, maddeler arasında uyumsuzluklara neden olunduğu da bir gerçektir. Darbe döneminde hazırlanan anayasamızın yapılış usulü ve yapanların darbeci olması bile tek başına yeni anayasa için gerekçedir. Bu itibarla, kuşatıcı, temel hak ve özgürlükleri öne alan, toplumun her kesiminin görüşlerini ihtiva eden ve büyük bir mutabakatla kabul edilecek yeni ve demokratik bir anayasa yapmak milletimize olan borcumuzdur.

    “GAZETECİLİK FAALİYETİNDEN DOLAYI TUTUKLU BULUNAN TEK BİR KİŞİ YOKTUR”

    Eleştiri ve haber sınırını aşmayan düşünce açıklamalarının suç oluşturmayacağına ve bu suçların istinafta kesinleşme yerine temyiz yolunu da açarak ifade özgürlüğünün tahkimine yönelik düzenlemeleri hayata geçirdik. Şunu açıklıkla ifade edebiliriz ki, gazetecilik faaliyetinden dolayı tutuklu bulunan tek bir kişi yoktur. Kasten yaralama, eziyet, tehdit, kasten öldürme suçlarının kadına yönelik işlenmesi halini ağırlaştırıcı sebep olarak düzenledik. Kasten yaralama suçunun kadına yönelik işlenmesi durumunu tutuklama sebebi saydık. Israrlı takibi yeni bir suç tipi olarak düzenledik. Kadına yönelik şiddetle mücadelede kararlı olduğumuzu bu vesileyle bir kez daha vurgulamak isterim. Uyuşturucu suçlarına, cinsel saldırı suçlarına, çocuk istismarı suçlarına verilecek cezaları artırdık, terör suçlarında olduğu gibi bu suçlar bakımından lehe olan infaz düzenlemelerinden yararlandırmadık.

    “BUGÜNE KADAR 32 BİN 500 UZLAŞTIRMACIMIZ 1,5 MİLYONU AŞAN DOSYADA UZLAŞMA SAĞLAMIŞTIR”

    Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin kapsamının genişletilmesinin toplumsal uzlaşmaya hizmet edeceğine ve yargının iş yükünü azaltacağına inanıyoruz. Bu kapsamda, ceza hukuku alanında, basit usul, seri muhakeme, uzlaştırma gibi cezada alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerini uygulamaya koyduk kapsamını genişletmiştik. Bu güne kadar 32 bin 500 uzlaştırmacımız 1,5 milyonu aşan dosyada uzlaşma sağlamıştır. Diğer yandan, 2003 yılında ihtiyari olarak başlattığımız, sonrasında bazı uyuşmazlıklar bakımından dava şartı olarak devam ettiğimiz hukuk uyuşmazlıklarında ara buluculuk sistemi ile dostane ve barışçıl çözüm yönetimini hukuk sistemimize kazandırdık. 10 yıllık uygulamada 5 milyondan fazla dosya ara buluculuk önüne geldi ve bunun 3,5 milyona yakını anlaşma ile sonuçlandı. Davanın iki tarafı olduğunu düşündüğümüzde 7 milyon insanımız mahkemeye gitmeden aralarındaki uyuşmazlığı dostane bir şekilde çözmüştür.

    “KÖTÜ UYGULAYICININ ELİNDE EN İYİ KANUN BİLE EN KÖTÜ KANUN HALİNE GELEBİLİR”

    Üzerinde durduğumuz önemli hususlardan biri de çocuk adalet sistemidir. Gerek suça sürüklenen çocuklar, gerekse suç mağduru çocuklar bakımından çocuklarımızın yargısal süreçlerde örselenmemeleri, üstün yararlarının gözetilmesi konusunda son derece hassasız. Bu kapsamda, çocuklarımızın yetişkinlerle aynı ortamda yargılanmasının önüne geçmek için 81 ilimizde toplam 170 olan adli görüşme odaları ile mağdur çocuklar için ülke genelinde toplam 67 olan Çocuk İzlem Merkezlerini yaygınlaştırıyoruz. Diğer yandan Çocuk Adalet Merkezlerini oluşturmaktayız. Bu yeni uygulamayı ilk olarak Erzurum ilinde faaliyete geçirdik. Önümüzdeki süreçte de ülke geneline yaygınlaştıracağız. Kötü uygulayıcının elinde en iyi kanun bile en kötü kanun haline gelebilir. İşte bunu önlemek için de önemli adımlar attık, atmaya da devam ediyoruz. Bu çerçevede en önemli konulardan biri hukuk eğitimidir. Hukuk fakültesine girişte başarı sıralamasını 190 binden 125 bine yükselttik. Hukuk fakültelerimizdeki eğitim kalitesinin artırılması, müfredatın yeni ihtiyaçlara uyarlanması gibi birçok konuda YÖK’le istişare içinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Önümüzdeki yıldan itibaren Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı uygulamasına başlıyoruz. Bundan böyle, avukatlık stajına başlayabilmek için, hakim ve savcı yardımcılığı sınavına girebilmek için bu ön elemeden geçmek gerekecek. Bu durum hukuk mesleklerinde kaliteyi artıracaktır. Uygulamasına başlayacağımız bir diğer önemli husus, hakim ve savcı yardımcılığı kurumudur. Bundan böyle 2 yıl süren hakim ve savcı adaylığı sistemi yerine 3 yıl süren 1 yılı Adalet Akademisi’nde, 2 yılı tecrübeli hakim ve savcılarımızın yanında usta-çırak ilişkisi ile geçecek olan hakim ve savcı yardımcılığı sistemini hayata geçiriyoruz. İlk sınavı da bu hafta sonu ÖSYM tarafından yapılacak. Tüm adaylarımıza başarılar diliyorum.

    “60 BİNE YAKIN HÜKÜMLÜ VE TUTUKLU CEZAEVLERİNDE EĞİTİMLERİNİ SÜRDÜRMEKTEDİR”

    Ceza infaz sisteminin amacı, yalnızca suçluyu cezalandırmak değil, suçluları yeniden topluma kazandırmak ve toplumu suçtan korumaktır. Bu anlayışımızın bir parçası olarak; standartlara uymayan 392 ceza infaz kurumunu kapattık. Personel sayımızı 25 bin’den, 77 bin’e yükselterek, insan kaynaklarımızı 3 katına çıkardık. Ceza infaz kurumlarında hükümlü ve tutuklulara yönelik psikososyal destek programlarına ağırlık veriyoruz. Bugün itibarıyla cezaevlerinde 8 bin 858’i ortaokul, 40 bin 649’u lise, 7 bin 994’ü üniversite, 218’i de yüksek lisans ve doktora eğitimi olmak üzere 60 bine yakın hükümlü ve tutuklu cezaevlerinde eğitimlerini sürdürmektedir. Cezaevleri aynı zamanda ÖSYM, MEB sınav merkezleridir.

    “2022 YILINDA YARGI TEŞKİLATIMIZ İLK DERECE, İSTİNAF VE TEMYİZ OLMAK ÜZERE TOPLAM 12 MİLYON 147 BİN DOSYADA KARAR VERMİŞTİR”

    Cumhuriyet savcılıklarımız, ilk derece, istinaf ve temyizde toplam 11 milyon 472 bin 298 derdest dosya bulunmaktadır. 2022 yılında yargı teşkilatımız ilk derece, istinaf ve temyiz olmak üzere toplam 12 milyon 147 bin dosyada karar vermiştir. Nüfus, ekonomik ilişkiler, iletişim teknolojilerindeki gelişmeler ve yeni suç tiplerinin ortaya çıkmasına bağlı olarak yargının iş yükü sürekli artmaktadır. Bu kapsamda, iş yükündeki artışı karşılayacak şekilde yargı teşkilatının kapasitesini güçlendirmeye devam ediyoruz. Hâkim ve savcı sayısını 21 yılda 9 binden 24 bine yükselttik. Adli yargıda 3 bin 581 olan mahkeme sayısını 7 bin 118’e, idari yargıda 146 olan mahkeme sayısını 221’e, ihtisas mahkemelerinin sayısını da 986’dan 1.615’e yükselttik. İstinaf kanun yolunu yargı sistemimize kazandırdık. Adli yargıda 15’i faal 18 bölge adliye mahkemesi, idari yargıda ise 9 bölge idare mahkemesiyle hizmet sunmaktadır.

    “2022 YILINDA 12 MİLYONDAN FAZLA DAVADA KARAR VERİLMİŞTİR”

    Anayasa’nın 138’inci maddesi gereğince devam eden yargı süreçleriyle ilgili bir değerlendirme yapmamız doğru olmayacaktır. 2022 yılında 12 milyondan fazla davada karar verilmiştir. 12 milyon karar içinden yalnızca bir kaçını gündeme getirerek tüm yargıyı töhmet altında bırakacak değerlendirmelerde bulunmak en başta fedakarca çalışan 24 bin hakim ve savcımıza haksızlıktır. Yargının hatalı kararlarının yine yargı mekanizması içerisinde düzeltilme imkanı vardır. Bu da yapılmaktadır. Yine ülkemizin hukukun üstünlüğü endeksinde çok geri sıralarda olduğu iddiasını da doğru bulmuyoruz. Endekste yer alan tespitleri kabul etmemiz mümkün değildir. Bunu kabul edersek ülkemize, devletimize ve yargımıza haksızlık yapmış oluruz. Bu çalışmanın objektif kriterlere dayanmadığı ve taraflı olduğu açıktır. Nitekim Türkiye’nin önünde gösterilen ülkelerin bir kısmında, bırakın bağımsız yargıyı, serbest seçimler dahi bulunmamaktadır. Dolayısıyla kendi içerisinde kapalı devre yöntemle hazırlanan bu endekslere itibar edilmemesi gerektiğini ifade etmek istiyorum.”

     

     

     

  • BAŞKAN SANDAL: “BAYRAKLI’YI YARINLARA HAZIRLIYORUZ”

    BAŞKAN SANDAL: “BAYRAKLI’YI YARINLARA HAZIRLIYORUZ”

    Belediye çalışmalarını yerinde incelemek ve vatandaşların taleplerini ilk ağızdan dinlemek için mahalle turlarına devam eden Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, Refik Şevket İnce Mahallesi’ni ziyaret etti. Başkan Sandal, vatandaşların doğalgaz kazılarından kaynaklı yaşadığı sorunların ilgili firma tarafından kısa sürede giderileceğini söyledi. Sandal, “Yollarımızla, parklarımızla, sosyal alanlarımızla Bayraklı’yı yarınlara en güzel şekilde hazırlıyoruz. İlçemizi daha yaşanabilir ve modern hale getirmek için var gücümüzle çalışıyoruz” dedi.

    Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, belediye çalışmalarını yerinde incelemek, ilçe sakinlerinin talep ve önerilerini dinlemek için başlattığı mahalle ziyaretlerini sürdürüyor. Bu kapsamda Refik Şevket İnce Mahallesi’ni gezen Başkan Sandal, Muhtar Ayhan Bahar ile birlikte sokaklarda incelemelerde bulundu. Vatandaşla bir araya gelen Sandal, talep ve önerileri dinledi. İlçe sakinlerinin bölgede süren doğalgaz kazılarından kaynaklı yaşadığı sıkıntıların ilgili firma tarafından kısa sürede giderileceği belirtildi. Yol ve kaldırım çalışmalarının ilçe genelinde süreceği ifade edildi.

    “DAHA YAŞANABİLİR BİR BAYRAKLI İÇİN ÇALIŞIYORUZ”

    Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, “Refik Şevket İnce mahallemizi her anlamda güzelleştirmek ve daha yaşanabilir hale getirmek için çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Biz büyük bir aileyiz! Birlik ve dayanışma içinde Bayraklı’mızı en iyi şekilde yarınlara hazırlıyoruz” dedi.