Blog

  • MERSİN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ TÜRK HALK MÜZİĞİ TOPLULUĞU’NDAN ‘AŞIK VEYSEL’İ ANMA KONSERİ’

    MERSİN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ TÜRK HALK MÜZİĞİ TOPLULUĞU’NDAN ‘AŞIK VEYSEL’İ ANMA KONSERİ’

    Mersin Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı bünyesindeki Mersin Büyükşehir Belediyesi Türk Halk Müziği Topluluğu tarafından, ‘2023 UNESCO Dünya Aşık Veysel Yılı’ kapsamında ‘Aşık Veysel’i Anma Konseri’ düzenlendi. ‘Dostlar seni unutur mu?’ sloganıyla düzenlenen konserde, Türk Halk Müziği’ne önemli katkılar sunan büyük halk ozanı Aşık Veysel Şatıroğlu, kendi türküleriyle anıldı.

    Büyük ozan Aşık Veysel, ölümünün 50. yılında Toros Üniversitesi Rektörlük Binası Kültür Merkezi’nde düzenlenen konser ile anıldı. Konseri; Mersin Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı Koordinatörü, Opera Sanatçısı Bengi İspir Özdülger ve sanatseverler dinledi.

    Erdal Koşar şefliğinde sahne alan Mersin Büyükşehir Belediyesi Türk Halk Müziği Topluluğu, birbirinden güzel Aşık Veysel türkülerini seslendirdi.

    KOŞAR: “BUGÜN SADECE BÜYÜK OZANIN TÜRKÜLERİNDEN OLUŞAN BİR KONSER HAZIRLADIK”

    Mersin Büyükşehir Belediyesi Türk Halk Müziği Topluluğu Orkestra Şefi Erdal Koşar, konser sonrasında yaptığı değerlendirmede, “Bugün büyük usta, ozan, şair ve ülkemizin somut olmayan kültür mirası Aşık Veysel’in ölümünün 50. yıl dönümünde büyük ustayı anmak üzere toplandık. UNESCO tarafından 2023 yılı Aşık Veysel Yılı ilan edildiğinden dolayı biz bu yıl büyük ozanı anmadan geçemedik. Zaten her konserimizde türküleri ve bizlere yol gösterdiği şiirleriyle her zaman anmaya devam ediyoruz. Bugün sadece büyük ozanın türkülerinden oluşan bir konser hazırladık. Çok heyecanlıyız. Cumhuriyet’in de 100. yılına denk gelmesi ve büyük ustanın ölümünün 50. yıl dönümünde böyle güzel bir konser hazırladığımız için de bunun heyecanını ve gururunu yaşıyoruz” dedi.

  • MERSİN BÜYÜKŞEHİR’DEN AMATÖR SPOR KULÜPLERİNE 7 MİLYON 470 BİN TL DESTEK

    MERSİN BÜYÜKŞEHİR’DEN AMATÖR SPOR KULÜPLERİNE 7 MİLYON 470 BİN TL DESTEK

    Mersin Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen ‘Amatör Spor Kulüplerine Nakdi Katkı Töreni’ ile kent genelinde faaliyet gösteren 250 amatör spor kulübüne toplam 7 milyon 470 bin TL destek sağlandı. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer de düzenlenen törende spor kulübü yöneticileri ve sporcularla bir araya geldi.

    Gençlik ve Spor Hizmetleri Dairesi Başkanlığı koordinesinde düzenlenen ve Başkan Seçer’in de katıldığı törende Büyükşehir tarafından 250 amatör spor kulübüne toplam 7 milyon 470 bin TL destek sağlandı. Başkan Seçer yönetimindeki Büyükşehir Belediyesi 4 yılda 807 kulübe toplam 14 milyon 143 bin TL nakdi destekte bulundu.

    BAŞKAN SEÇER: “SPOR KULÜBÜ YÖNETİCİLİĞİ ÇOK KUTSAL VE GÜZEL BİR GÖREV”

    Programda konuşan Başkan Seçer, sporun sadece 2 takımın birbiriyle kıyasıya mücadele etmesi olmadığını, aynı zamanda birçok etik kuralı da içinde barındırdığını kaydetti. Seçer, “Spor kulübü yöneticileri çok kutsal bir iş yapıyor. Çünkü gençlerimizle ilgileniyorlar, onları belki de genç yaşta bazı kötü alışkanlıklardan ya da sapabilecekleri bazı yanlış yollardan koruyorlar. Bu çok kutsal ve güzel bir görev” dedi.

    Sporun topluma sağladığı katkılardan da bahseden Seçer, “Spor; ekip ruhunu öğretiyor. Beraber mücadele etmeyi, kazanmayı, mutluluğu, kaybetmeyi ve üzüntüyü paylaşmayı öğretiyor.  Spor; alın terinin, emeğin ne kadar değerli olduğunu, çalışanın, mücadele edenin, gecesini gündüzüne katanın kazanacağını anlatıyor” diyerek, sporla ilgilenen her bireyin bu etik anlayışla hareket ettiğini belirtti.

    Amatör sporcuların özellikle maddi açıdan ciddi zorluklarla karşılaştıklarını söyleyen Seçer, sporcuların eğitimlerini yapacakları tesis açısından önemli sorunlarının olduğunu hatırlatarak, “Çocukların antrenmanlarını ve altyapı çalışmalarında sportif faaliyetlerini yapacakları saha noksanlığında Türkiye’nin 80 vilayeti ile mukayese ettiğiniz zaman Mersin’in bu konuda fena bir durumda olmadığını gözlemleyebiliriz” dedi.

    SPOR İÇİN BÜYÜK YATIRIMLAR HIZLA SÜRÜYOR

    Mersin’e spor konusunda önemli yatırımlar olduğunu belirten Seçer, Mersin’in büyüdüğünü ve nüfusunun arttığını belirterek buna bağlı olarak ihtiyaçların da arttığını dile getirdi. Gerekli noktalarda yatırımlar yapmaya devam edeceklerini belirten Seçer, yakın bir zamanda hizmete girecek Babil Su Sporları Merkezi hakkında da bilgi verdi. Seçer, “Burası, gençlerimizin kano ve kürek faaliyet göstereceği,  su sporları ile ilgili imkan bulabilecekleri bir tesis” dedi. Aynı zamanda Tarsus ilçesindeki Karboğazı’na da çok büyük bir tesis kazandıracaklarını duyuran Seçer, “Her yerel yönetimin de başarabileceği boyutta değil. ‘Mersin Büyükşehir Belediyesi güçlüdür, hem finansal olarak güçlüdür hem insan kaynağı olarak güçlüdür’ deyip bu işe talip olduk. Bakanlıkla beraber bir hayli de yol kat ettiğimizi söyleyebilirim” diyerek, projenin hızla ilerlediğini kaydetti.

    Sporun insanları bir araya getiren, birleştiren fahri bir barış elçisi olduğunu vurgulayan Seçer,  “Uluslararası müsabakalar, olimpiyatlar oluyor. Her kıtadan insanlar koşuyor, birbirlerini tebrik ediyor, birbirlerini belki ilk kez görüyor, belki tanımıyor. Spor öyle değerli ve önemlidir. Amatör spor kulüplerine, onların o vefakâr ve cefakâr yöneticilerine de Mersin’in barışına, huzuruna, birliğine ve beraberliğine yaptığı katkıdan dolayı çok teşekkür ediyorum” dedi.

    BAŞKAN SEÇER’DEN SOSYAL BELEDİYECİLİK VURGUSU

    Devletin toplumun her kesimine eşit fırsat yaratmak zorunda olduğuna dikkat çeken Seçer, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bu bir anayasal hükümdür. Her birey anayasa gereği devlet karşısında eşit yurttaştır. Köydeki az geliri olan bir çiftçinin kızı Ayşe’nin de, fabrikatör, sanayici ailenin kızı Ayşe’nin de eşit şartlara haiz olması lazım. Eğitimde fırsat eşitliği olmalı. Onun güzel okullarda okuma hakkı var da bizim köydeki Ayşe’nin yok mu? Üniversiteye hazırlanırken onun babasının dershaneye para ödeyecek imkânı var, bizim Ayşe’nin babasının yok. Niye o faydalanmasın? Onun da faydalanması lazım. Burada devlet devreye girer. İşte sosyal devlet, sosyal belediyecilik o.”

    Mersin halkını mutlu etmek için çalıştıklarını söyleyen Seçer, “Benim burada sadece yolları iyi yapıp, son model arabayla gezen insanları mutlu etme görevim yok. Sabah işe giden ırgatı da, fabrikaya giden, sanayi tesisine giden işçiyi de ya da okuluna giden çocuğu da mutlu etme görevim ve zorunluluğum vardır. Sporcuları da kadınları da çocukları da…” diye konuştu.

    SEÇER, BÜYÜKŞEHİR’İN SPORDA FIRSAT EŞİTLİĞİNİ ÖNCELEYEN PROJELERİNİ ANLATTI

    Büyükşehir olarak spor alanında önemli ve değerli projeleri hayata geçirdiklerinden söz eden Seçer, daha birçok yeni proje ortaya koyarak Mersin’in spor kenti olmasına katkı sağlayacaklarını belirtti. Büyükşehir’in her alanda olduğu gibi sporda da fırsat eşitliğini sağlayan projelerinden biri olan ‘Sporbüs Projesi’ni anlatan Seçer, “Sporbüs köy köy geziyor. Sporu tanıtıyor, çocuklar geliyor, ilgi duyuyor. Tespit edilebiliyorsa, keşfedilebiliyorsa o çocukların ailesiyle iletişim kuruluyor” dedi.

    Büyük önem verdiği bir diğer projenin de ‘Kır Çiçekleri’ olduğunu aktaran Seçer, “Kır Çiçekleri, yatılı kalan sporcularımız. Hem biz onlara anne-baba şefkati gösteriyoruz hem öğretmenler bunun yanında abi, abla, kardeş şefkati gösteriyor. Adnan Menderes Bulvarı’nda veya 34. Cadde üzerinde oturan kızımın ne kadar sporcu olma, dünyada saygın bir şekilde ülkesini temsil eden bir sporcu olma hakkı varsa; Gülnar Dayıcık’taki kızımın da hakkı var. İşte Kır Çiçekleri Projesi’ni de onun için çok önemsiyorum” diye konuştu.

    “TOPLAM 250 KULÜBÜMÜZE 7 MİLYON 470 BİN TL KATKI SAĞLAYACAĞIZ”

    Göreve geldikleri günden bu yana Büyükşehir Belediyesi olarak iyi işler ortaya çıkardıklarından söz eden Seçer, “Bugüne kadar 429 başarılı sporcuya, 269 başarılı antrenöre de her yılın kendi parasal değerine göre 5 milyon liralık ödül verdik. Bugün burada toplam 250 kulübümüze, 7 milyon 470 bin TL katkı sağlayacağız. 4 yılda toplam 14 milyon 143 bin TL nakit yardım yapmış oluyoruz. Geçen yılki yardım miktarımız 4 milyon 354 bin, bu yıl bu rakam 7 milyon 470 bine çıkmış. Yani yaklaşık olarak yüzde 80’lik bir artışla bu yılı tamamlayacağız. Önümüzdeki yıl umut ederim ki bütçeden daha fazla pay ayırırız. Sizlerin bu maddi sorununu çözmede de daha fazla katkı sunmuş oluruz” dedi.

    Mersin ASKF Başkanı Mithat Ertaş’tan gelen tesis talebine de yanıt veren Seçer, seçim kampanyalarında ve gelecek 5 yıllık projeksiyonlarında Mersin halkına verecekleri vaatler arasında bu çalışmaların da olacağını kaydederek, “Sporcularımızın iyi bir fiziki ortamda spor yapmalarını sağlayacağız. Saha sayısını da artırmak istiyoruz” dedi.

    ERTAŞ: “AMATÖR SPOR BİR GÖNÜL İŞİ”

    Mersin Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu (ASKF) Başkanı Mithat Ertaş, spor adına mutlu bir gün için bir arada bulunduklarından söz ederek, amatör spor kulüplerine her yıl yapılan yardımların artarak devam ettiğini vurguladı. Ertaş, Büyükşehir Belediyesi tarafından ulusal ve uluslararası organizasyonlarda dereceye girmiş sporcu ve antrenörlerin de ödüllendirilmesi konusunda verilen destekleri hatırlatarak, “Hep söylüyoruz; amatör spor bir gönül işi, elbette bir sevda işi. Belki en güzel cumartesilerinizi, pazarlarınızı amatör spora, gençliğe harcıyorsunuz, onları sosyal aktivitelerin içine, futbol sahalarına ve salon kulüplerine çekiyorsunuz. Onun için sizler de büyük hizmet ediyorsunuz. Ekibinizle birlikte spor adına çok güzel işler yapıyorsunuz. Maratonlar, bisiklet turları, satranç turnuvaları ve diğer branşlar ile şehrimize bir renk katıyor. Hizmetlerin artırarak devam edeceğine inanıyorum” dedi.

    Konuşmaların ardından Seçer, kulüpler ve sporculardan gelen soruları yanıtladı ve Mersin ASKF Başkanı Mithat Ertaş’a temsili destek çekini verdi. Ertaş da Başkan Seçer’e amatör spor kulüplerine desteklerinden dolayı plaket takdim etti. Program, Seçer’in sahneden spor kulüpleri ile öz çekim yapmasının ardından sona erdi.

     

     

  • BAKAN VEDAT IŞIKHAN: “BİZ ÇALIŞANLARIMIZA ÜLKEMİZİN BÜYÜME ORANLARIYLA BİREBİR DÜZEYDE ÜCRET VERDİK”

    BAKAN VEDAT IŞIKHAN: “BİZ ÇALIŞANLARIMIZA ÜLKEMİZİN BÜYÜME ORANLARIYLA BİREBİR DÜZEYDE ÜCRET VERDİK”

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, TBMM Genel Kurulu’nda; “Biz çalışanlarımıza ülkemizin büyüme oranlarıyla neredeyse birebir aynı düzeyde ücret verdik. Bu ülkemizin büyümesinden çalışanlarımızın da pay aldığı anlamına gelmektedir. Asgari ücret komisyon çalışmalarına 11 Aralık tarihinde başladık ve yıl bitmeden de komisyon çalışmalarımız tamamlanacaktır. Tüm paydaşlarımızla diyalog ve istişare halinde ve açık yüreklilikle süreci yürütüyoruz, çünkü biz emeğin kutsallığına inanıyoruz” dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ise bu yıl İçişleri Bakanlığı’nca izin verilen 4 bin 700 etkinlikten 46’sının valiliklerce iptal edildiğini söyledi.

    TBMM Genel Kurulu’nda 2024 yılı bütçe görüşmeleri sürüyor. Bugün, Saadet Partisi milletvekili Hasan Bitmez’in konuşmasının sonunda kalp krizi geçirmesi ve sonrasında hastanede vefat etmesi nedeniyle yarım kalan TBMM, Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı bütçelerinin ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bütçelerinin görüşmeleri tamamlandı.

    “BİZ EMEĞİN KUTSALLIĞINA İNANIYORUZ”

    Milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, şunları söyledi:

    “21 yıllık AK Parti iktidarımızda en önemli önceliklerimizden biri çalışanlarımızı enflasyona ezdirmemektir. Asgari ücrete baktığımız zaman 2002 yılında 184 lira olan net asgari ücreti, 2023 yılında 11 bin 402 liraya çıkararak enflasyondan arındırılmış bir şekilde reel olarak yükseltmiş olduk. Bırakın enflasyona ezdirmemeyi, enflasyonun çok üzerinde reel olarak 3 katına çıkardık. Bu bizim iktidarımız döneminde oldu. Biz çalışanlarımıza ülkemizin büyüme oranlarıyla neredeyse birebir aynı düzeyde ücret düzeyini verdik. Bu ülkemizin büyümesinden çalışanlarımızın da pay aldığı anlamına gelmektedir. Asgari ücret komisyon çalışmalarına 11 Aralık tarihinde başladık ve yıl bitmeden de komisyon çalışmalarımız tamamlanacaktır. Tüm paydaşlarımızla diyalog ve istişare halinde ve açık yüreklilikle süreci yürütüyoruz, çünkü biz emeğin kutsallığına inanıyoruz.

    “NE ÇALIŞANLARIMIZI NE EMEKLİLERİMİZİ HİÇBİR ZAMAN ENFLASYONA EZDİRMEDİK”

    Ne çalışanlarımızı ne emeklilerimizi ne memurlarımızı hiçbir zaman enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz. Ezdirmediğimiz gibi büyümeden de pay vermeye devam edeceğiz.”

    “YIL SONU İTİBARIYLA YAKLAŞIK 4 BİN 700 ETKİNLİĞE İÇİŞLERİ BAKANLIĞI TARAFINDAN ONAY VERİLMİŞ. VALİLİKLER TARAFINDAN 46’SI İPTAL OLMUŞ”

    Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ise şunları söyledi:

    “Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nca yayınlanan 2022 yılı Genel Faaliyet Raporu’nda bakanlığımızca dernek, vakıf, birlik, kuruluş benzeri teşekküllere yapılan yardımlarla ilgili bir konu gündeme geldi. Birdenbire Kültür ve Turizm Bakanlığı vakıflara çok yoğun bir yardım yapıyormuş gibi bir algı oluşturuldu. Bu rakam bu sene 547 milyon 641 bin liradır. Bunun 537 milyon 564 bin liralık kısmı yani yüzde 98 buçuğuna denk gelen kısmı Yunus Emre Vakfı’na yapılmakta. Kalan yüzde 1 buçukluk kısmı da yani yaklaşık 10 milyona denk gelen kısmı da Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğümüzce yerel yönetimler, dernek, birlik ve vakıflara festival ve etkinlik desteği özellikle Kültür Yolu Festivali’nde görev alan vakıflara ve derneklere sunulmaktadır.

    Orman alanlarının turizm amaçlı tahsis yetkisi zaten 40 yıldır Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda. Sadece Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda değil, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda, Orman Bakanlığı’nda, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda. Merhum Cumhurbaşkanı Sayın Özal zamanında Turizm Teşkvik Kanunu’yla birlikte verilmiş bir yetki. AK Parti hükümetleri zamanında yeni bir yetki verilmesi bir yana yetkilerin sınırlandırılması söz konusu olmuş.

    Konser iptalleriyle ilgili bakanlık olarak bizim açımızdan ne kadar az iptal olursa o kadar iyi, mümkünse hiç olmasın isteriz. Ancak bazı bölgelerde bazı hassasiyetler oluşabiliyor. Kaymakamlıklar nadiren de olsa iptal kararı verebiliyor. Yıl sonu itibarıyla yaklaşık 4 bin 700 etkinliğe İçişleri Bakanlığı tarafından onay verilmiş. Valilikler tarafından 46’sı iptal olmuş. Resmi iptal sayısı yüzde 1’e denk geliyor.”

     

  • KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERSOY: “KAZI ÇALIŞMALARININ TAMAMI TARİHİMİZDE İLK KEZ TÜRK BİLİM İNSANLARININ BAŞKANLIĞI VE KOORDİNATÖRLÜĞÜ ALTINDA YÜRÜTÜLECEKTİR”

    Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, TBMM Genel Kurulu’nda; “Yaklaşık 160 yıl önce yabancı heyetlerin liderliğinde başlayan kazı çalışmalarının tamamı tarihimizde ilk kez Türk bilim insanlarının başkanlığı ve koordinatörlüğü altında yürütülecektir. Bu Türk arkeoloji tarihinin dönüm noktasıdır. Bundan sonra da bu toprakların medeniyet mirasına onun varisi olan bizler sahip çıkacağız. Türk arkeolojisinin altın çağını başlatmış bulunuyoruz. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına armağan olsun” dedi.

    TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile Sayıştay raporlarının görüşmeleri devam ediyor. Bugün, Saadet Partisi Milletvekili Hasan Bitmez’in konuşmasının sonunda kalp krizi geçirmesi ve sonrasında hastanede vefat etmesi nedeniyle yarım kalan TBMM, Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı bütçelerinin ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçelerinin görüşmeleri de tamamlandı. Bütçeler üzerinde milletvekillerinin konuşmalarının tamamlanmasının ardından yürütme adına söz alan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, özetle şunları söyledi:

    “GASTRONOMİ ARTIK TURİZMDE TÜRKİYE İÇİN GÜÇLÜ BİR ALTERNATİF OLARAK YERİNİ ALMIŞTIR”

    “Son 4 yıldır Türkiye dünyada en yoğun ve en etkili tanıtım yapan turizm ülkesi olarak hem hedef pazarlarını ciddi oranda artırmış hem de eskiden ağırlıklı olarak deniz, kum, güneş ile sınırlı olan turizm ürününü gastronomi, doğa, bisiklet, spor, inanç rotaları, macera, kültür turları, sağlık gibi 60’dan fazla ürün ile çeşitlendirerek sezonu 12 aya çıkarmaya ve 81 vilayete yaymaya başlamıştır. Gastronomi artık turizmde Türkiye için güçlü bir alternatif olarak yerini almıştır ve yükselişini sürdürmektedir.

    Ülkemizin muazzam arkeolojik mirasını gün yüzüne çıkarmak için yerli, yabancı, kurtarma ve su altı kazısı, yüzey araştırmaları gibi çeşitli alanlardaki çalışmaları kademeli olarak artıracak ve 2026 yılında yıllık 800 seviyesine yükseltmiş olacağız. Hali hazırda 2023 yılı sonunda 720 arkeolojik çalışma sayısına ulaşacağımızı öngörmekteyiz. Bu şimdiden Türkiye’yi dünyanın en çok kazı yapan ülkesi konumuna getirdiğimizi göstermektedir. Kazı, proje ve restorasyon çalışmalarıyla antik kentlerimizin ziyaretçi sayısını yhüzde 47 oranında artırdık.

    “SON 60 YILDA TÜRKİYE’DE ARKEOLOJİYLE İLGİLİ YAPILANLARA EŞ DEĞER İŞİ ÖNÜMÜZDEKİ 4 YILDA TAMAMLAMAYI HEDEFLİYORUZ”

    Son 60 yılda Türkiye’de arkeolojiyle ilgili yapılanlara eş değer işi önümüzdeki 4 yılda tamamlamayı hedefliyoruz. Bu yürütülen çalışmalarda yıl başına 15 katlık artış demektir. Çok yoğun ve kapsamlı bir çalışma takvimi içeren projemiz ilk olarak ‘Geleceğe Miras Sonsuz Efes’ adıyla Efes Antik Kenti’nde duyurduk. Bergama, Afrodisyas, Sardes, Hattuşa gibi çalışmaların yabancı bilim heyetleri tarafından yürütüldüğü 18 kazı alanımızda da geleceğe miras projesi çalışmalarımızı başlatıyoruz. Geleceğe mirasın ikinci aşamasında yabancı heyetler tarafından yürütülen kazı çalışmalarını da projeye dahil ettik.

    Kazılarda koordinasyonu sağlamak üzere Türk bilim insanlarından birer koordinatör kazı başkanı atayarak çalışmalarımızın ivmesini artıracağız. Yaklaşık 160 yıl önce yabancı heyetlerin liderliğinde başlayan kazı çalışmalarının tamamı tarihimizde ilk kez Türk bilim insanlarının başkanlığı ve koordinatörlüğü altında yürütülecektir. Bu Türk arkeoloji tarihinin dönüm noktasıdır. Bundan sonra da bu toprakların medeniyet mirasına onun varisi olan bizler sahip çıkacağız. Türk arkeolojisinin altın çağını başlatmış bulunuyoruz. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına armağan olsun.

    “2023 YILI OCAK-KASIM DÖNEMİNDE İSE TOPLAM 52,7 MİLYON ZİYARETÇİ SEVİYESİNE ULAŞTIK”

    Türkiye’de konaklama tesislerinin toplam yatak kapasitesi 2002 yılında yaklaşık 800 bindi. Bugün ise bu alanda yüzde 176’lık bir artış gerçekleşmiş ve yatak kapasitesini 2,2 milyona yükseltmiş bir Türkiye vardır. Üstelik bu tesislerin tamamının bakanlık belgeli olmasını da zorunlu hale getirerek nitelikli turizm konusunda çok gerekli bir süreci tamamlamanın eşiğine geldik. Artan nitelikli yatak sayısını nitelikle personelle desteklemek çok önemli. Yetişmiş insan gücü turizmdeki hizmet kalitesini belirleyen ve sürekliliğini sağlayan temel unsurdur. Bu sebeple eğitim ödün vermediğimiz bir konudur. Milli Eğitim Bakanlığımızla imzaladığımız işbirliği protokolüyle de bu kararlılığımızı ortaya koyduk.

    2023’te bir önceki yıla göre yüzde 71 artış sağlayarak toplamda 51,4 milyon ziyaretçi ağırlamıştık. 2023 yılı Ocak-Kasım döneminde ise toplam 52,7 milyon ziyaretçi seviyesine ulaştık. Turizm gelirlerimizi de artırmayı sürdürüyoruz. 2017 sonunda 65 dolar olan kişi başı gecelik gelir yüzde 55’lik bir artış göstermiş ve 2023 yılında 100 dolara yükselmiştir. İlk 9 ayda yakaladığımız 42 milyar dolarlık turizm gelirimizde orta vadeli plan hedefimiz olan 55,6 milyar dolar ile uyumlu şekilde gitmektedir. 2028 hedefimiz olan 100 milyar dolara devlet ve sektör omuz omuza vererek emin adımlarla ilerlemekteyiz.

    Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığımız teşkilatlanma çalışmalarını tamamlayarak 2023 yılında faaliyetlerine başlamıştır. Cemevlerini destekleme amacı doğrultusunda şu anda 605 cemevinin aydınlatma giderleri ödenmektedir. Ayrıca gerçekleştirilen saha çalışmaları neticesinde 620 cemevinin bakım onarım giderlerine ilişkin talepleri de değerlendirmeye alınmıştır. Bu yıl Alevi-Bektaşiliğin korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması amacıyla Hacı Bektaş-i Veli anma etkinlikleri düzenledik. 2024 yılının şubat ayı içerisinde de Alevi-Bektaşi İktisat Kütüphanesi’ni hizmete açmış olacağız.”

     

     

     

  • ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI IŞIKHAN: “2028 YILI SONUNA KADAR 5 MİLYON İLAVE İSTİHDAM SAĞLAYARAK, İŞSİZLİK ORANIMIZIN YÜZDE 7,5’E GERİLEMESİNİ HEDEFLEMEKTEYİZ

    ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI IŞIKHAN: “2028 YILI SONUNA KADAR 5 MİLYON İLAVE İSTİHDAM SAĞLAYARAK, İŞSİZLİK ORANIMIZIN YÜZDE 7,5’E GERİLEMESİNİ HEDEFLEMEKTEYİZ

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, TBMM Genel Kurulu’nda; “2028 yılı sonuna kadar 5 milyon ilave istihdam sağlayarak, işsizlik oranımızın yüzde 7,5’e gerilemesini hedeflemekteyiz. İstihdam ve çalışma alanında toplumun tüm kesimlerine yeterli bir gelirle kayıtlı iş sağlığı ve güvenliğinin sağlandığı koşullarda iş imkanlarının sağlanması temel hedeflerimizdir” dedi. 

    TBMM Genel Kurulu’nda 2024 yılı bütçe görüşmeleri sürüyor. Bugün, Saadet Partisi milletvekili Hasan Bitmez’in konuşmasının sonunda kalp krizi geçirmesi ve sonrasında hastanede vefat etmesi nedeniyle yarım kalan TBMM, Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı bütçelerinin görüşmeleri tamamlandı. Ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bütçesi görüşülmeye başlandı. Milletvekillerinin konuşmalarını tamamlamasıyla beraber Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan konuştu.

    6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremde arama kurtarma çalışmalarına katılan madencilere teşekkür eden Işıkhan, “OHAL ilan edilen illerde işçilerimizin işten çıkarılması sınırlandırıldı. İşveren ve işçilerin yükümlülükleri ileri tarihe ertelendi. Deprem bölgesinde yer alan 1111 vatandaşımıza toplamda 1 milyar lira ödeme gerçekleştirdik” dedi.

    Işıkhan, çalışma hayatına ilişkin Bakanlığın gündemiyle ilgili “Kadınların iş gücüne tam eşit ve güvenceli katılımı teşvik etmek amacıyla hayata geçirmek, mesleki ve teknik eğitimi Türkiye’nin meselesi olarak görüyoruz. Mezunlarının iş gücü piyasasının ihtiyaçlarına daha iyi yanıt verebilmesini sağlayacak çalışmalarımıza hız kesmeden devam” edeceklerini söyledi. 

    Işıkhan, şöyle devam etti: 

    “2028 YILI SONUNA KADAR 5 MİLYON İLAVE İSTİHDAM SAĞLAYACAĞIZ”

    “2028 yılı sonuna kadar 5 milyon ilave istihdam sağlayarak, işsizlik oranımızın yüzde 7,5’e gerilemesini hedeflemekteyiz. İstihdam ve çalışma alanında toplumun tüm kesimlerine yeterli bir gelirle kayıtlı iş sağlığı ve güvenliğinin sağlandığı koşullarda iş imkanlarının sağlanması temel hedeflerimizdir.

    “SENDİKALAŞMA ORANLARININ ARTTIRILMASINA AYRI BİR ÖNEM VERİYORUZ”

    Çalışma hayatındaki sosyal diyaloğun kurumsal, kapsayıcı, sistematik ve şeffaf bir biçimde işlemesi içinde önemli rolü olan sendikalarımızı destekliyor, sendikalaşma oranlarının arttırılmasına ayrı bir önem veriyoruz. 2024 yılı asgari ücretini tespit etmek üzere 11 Aralık’ta çalışmalarına başladı. Komisyondan çıkacak kararın herkesin mutabık kaldığı bir ücret seviyesi olmasını ümit ediyoruz.

    Bakanlığımızın önemli çalışma alanlarından biri de insan yakışır işler oluşturmak, çalışma şartlarını iyileştirerek iş sağlığı ve güvenliğini sağlamaktır. En önemli olgu koruyucu ve önleyici yaklaşım ile çalışma koşullarını güvenli hale getirebilmek toplumda 7’den 70’e iş sağlığı güvenliğini geliştirmek bizim en önemli hedefimizdir.

    Ekim 2023 yılı itibarıyla istihdamımız işsiz sayımız 587 bin azalarak 3 milyon, işsizlik oranımız 1,7 puan azalarak yüzde 8,5 olmuştur. Bu orana son 11 yılın en düşük işsizlik seviyesidir. Ekim 2023 dönemi itibarıyla son bir yılda genç işsizlik oranımız 4,9 puan düşerek yüzde 16,3 olarak gerçekleştirilmiştir.

    “HER HANEDE BİR ÇALIŞAN OLACAK”

    Her ailede bir çalışan olmasını sağlayacak Hane Bazlı İstihdam Destek Sistemlerini hayata geçireceğiz… E-devlet hizmet sunduğumuz 168 hizmet ile, bu veri de çok önemli e-devlette en fazla ziyaret edilen kurum Sosyal Güvenlik Kurumu’dur. EYT kapsamında düzenlemeden faydalanan kişi sayısı, bugün itibariyle yaklaşık 2 milyondur.

    “NE KADAR ÖNEMLİ GELİŞMELER”

    İlaç sayısı 3 bin 986 iken bugün itibariyle 8 bin 847 ilaç geri ödeme kapsamındadır. Ne kadar önemli gelişmeler. Önümüzdeki dönemde akılcı ilaç kullanımını teşvik edecek, ilaç ve tedavi harcamalarını rasyonelleştirecek tedbirler alacağız…”

     

     

  • TBMM’DE BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ… SEZGİN TANRIKULU: “ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARINA, AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARLARINA UYULMAYAN BİR ORTAM VAR”

    CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, TBMM Genel Kurulu’nda; “Bu sene itibarıyla 3 binden fazla yaşam hakkı ihlali var; iş cinayetleri, kadın cinayetleri, cezaevlerinde ölümler…3 binden fazla ölüm var ve bunlardan 31’i çocuk. İşkenceye ‘sıfır tolerans’ dediniz, sonsuz tolerans var. Geçen yıl itibarıyla 2 bin 541 işkence vakası saptanmış, sokakta, cezaevinde, gözaltında, toplantı ve gösteri yürüyüşleri sırasında; bunların 26’sı çocuk. Bakın, en ağır iki alanı saydım, yaşam hakkı ve işkence yasağı. Toplantı ve gösteri yürüyüşü öyle, ifade özgürlüğü öyle. Anayasa Mahkemesi kararlarına, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyulmayan bir ortam var” dedi.

    TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile Sayıştay raporlarının görüşmeleri devam ediyor. Adalet Bakanlığı bütçesi üzerine konuşan CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, şunları söyledi:

    “Türkiye’yi vatandaşlar bakımından ikiye böldünüz öncelikle Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarları döneminde. Haklarını kullanma hakkına sahip olan vatandaşlar ve haklarını kullanma hakkına sahip olmayan vatandaşlar. Haklarını kullanma hakkına sahip olmayan vatandaşlara düşman ceza hukuku uyguladınız, bunun birçok örneği var ve tamamen hukuktan uzaklaştınız, yargıdan uzaklaştınız. Türkiye sizin zamanınızda en şiddetli bir biçimde düşman ceza hukuku uygulamalarıyla karşı karşıya kaldı.

    “SİVİL TOPLUMUN TÜMÜNÜ BASKI ALTINA ALDINIZ VE SİVİL TOPLUMUN İNSAN HAKLARI İHLALLERİ ALANINDA ÇALIŞMASINI ENGELLEDİNİZ”

    80’li, 90’lı yıllarda da ağır insan hakları ihlalleri vardı, şu anda da var ama bugünle o günü karşılaştırabileceğimiz altı mekanizma var Sayın Bakan. Bir tanesi yargı, ikincisi medya, üçüncüsü sivil toplum ve dördüncüsü Türkiye Büyük Millet Meclisi, beşincisi akademi, üniversite ortamı, altıncısı uluslararası kurumlar, mekanizmalar ve bunların ürettikleri pratikler. Bu altı mekanizmaya baktığımızda 90’lı yıllarla şimdiyi karşılaştırdığımızda çok açık bir biçimde bu mekanizmaların içini çürüttünüz. Mesela sivil toplumun tümünü baskı altına aldınız ve sivil toplumun insan hakları ihlalleri alanında çalışmasını engellediniz. Yargı, bağımsız değil, tarafsız değil, doğrudan doğruya sizin iktidarınızın bir cezalandırma aracına haline dönüştü. 1990’lı yıllarda kapısını çalacağımız başsavcılar vardı, hakimler vardı, gittiğimiz zaman bizi dinlerlerdi ama şimdi güvenlikten geçilemeyen adliye ortamları yarattınız.

    “GEÇEN YIL İTİBARIYLA 2 BİN 541 İŞKENCE VAKASI SAPTANMIŞ SOKAKTA, CEZAEVİNDE, GÖZALTINDA, TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞLERİ SIRASINDA”

    Bakın, bu 6 mekanizmayla karşılaştırırsak bugün itibarıyla insan hakları ortamı bakımından 90’lı yılların pratiğinden çok daha geri bir durumdayız. Şimdi köyler yakılmıyor, evet, belki faili meçhul cinayetler azaldı ama benim yayınladığım rapora göre, insan hakları kurumlarından aldığım bilgilere göre, bu sene itibarıyla 3 binden fazla yaşam hakkı ihlali var; iş cinayetleri, kadın cinayetleri, cezaevlerinde ölümler… 3 binden fazla ölüm var ve bunlardan 31’i çocuk. İşkenceye ‘sıfır tolerans’ dediniz, sonsuz tolerans var. Geçen yıl itibarıyla 2 bin 541 işkence vakası saptanmış sokakta, cezaevinde, gözaltında, toplantı ve gösteri yürüyüşleri sırasında; bunların 26’sı çocuk. Bakın, en ağır iki alanı saydım, yaşam hakkı ve işkence yasağı. Toplantı ve gösteri yürüyüşü öyle, ifade özgürlüğü öyle. Mesela Cumartesi Anneleri; beş yıl yasakladınız, niye yasakladınız? Beş yıl sonra serbest bıraktınız. Tamamen keyfi. Dolayısıyla böyle bir ortam var, Anayasa Mahkemesi kararlarına, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyulmayan bir ortam var.”

  • TBMM’DE BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ… KÜRŞAD ZORLU: “ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU ÇATISI ALTINDA FAALİYET GÖSTEREN KURUMLAR AK PARTİ DÖNEMİNDE BÜYÜK BİR DARBE ALMIŞTIR”

    TBMM’DE BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ… KÜRŞAD ZORLU: “ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU ÇATISI ALTINDA FAALİYET GÖSTEREN KURUMLAR AK PARTİ DÖNEMİNDE BÜYÜK BİR DARBE ALMIŞTIR”

    İYİ Parti Sözcüsü ve Ankara Milletvekili Kürşad Zorlu, TBMM Genel Kurulu’nda; “12 Eylül sürecini ardından 17 Ağustos 1983 tarihinde kurulan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nun ve bu çatı altında faaliyet gösteren Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu ve diğer kuruluşların son derece büyük bir kabiliyet gücü ve hedefleri bakımından Türk milleti için ortadadır. Ancak maalesef AK Parti döneminde bu kuruluşlar büyük bir darbe almıştır. Bu kurumların yayınları ve faaliyetlerinin itibar görmesi her şeyden önce bilimsel mali ve özerkliğinin korunması ile sağlanabilir” dedi.

    TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile Sayıştay raporlarının görüşmeleri devam ediyor. Genel Kurul’da bugün, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçeleri görüşülüyor. Kültür ve Turzim Bakanlığı bütçesi üzerine söz alan İYİ Parti Ankara Milletvekili Kürşad Zorlu; Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu çatısı altında faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlara ilişkin açıklamalarda bulundu:

    “SİYASİ İKTİDARI DÖNEMİNDE TÜM KURULUŞLARDA OLDUĞU GİBİ LİYAKATSİZLİK, KEYFİLİK, KLİKLERLE YÖNETİM TARZI BİR NORMALİTE HALİNE GELMİŞTİR”
    “Bu kuruluşlarımızın faydalı faaliyetlerinin yanı sıra asla kabul edemeyeceğimiz karar ve uygulamalarını da dikkatle takip ediyoruz. Burada altını çizmemiz gereken husus; kuvvetler ayrılığının ortadan kalktığı, yetki ve fonksiyon gasbının bir olağanlık haline getirildiği ülkemizde maalesef bu kuruluşlarımız da nasibini almaktadır. Bunun en büyük sebebi siyasi iktidarın ideolojik saiklerle kurmak istediği sistem öngörüsüdür ve bu kuruluşlarımıza da maalesef sirayet etmektedir. Siyasi iktidarı döneminde tüm kuruluşlarda olduğu gibi liyakatsizlik, keyfilik, kliklerle yönetim tarzı bir normalite haline gelmiştir.

    “BU KURUMLARIN YAYINLARI VE FAALİYETLERİNİN İTİBAR GÖRMESİ HER ŞEYDEN ÖNCE BİLİMSEL MALİ VE ÖZERKLİĞİNİN KORUNMASI İLE SAĞLANABİLİR”
    12 Eylül sürecini ardından 17 Ağustos 1983 tarihinde kurulan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nun ve bu çatı altında faaliyet gösteren Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu ve diğer kuruluşların son derece büyük bir kabiliyet gücü ve hedefleri bakımından Türk milleti için ortadadır. Ancak maalesef AK Parti döneminde bu kuruluşlar büyük bir darbe almıştır. Bu kurumların yayınları ve faaliyetlerinin itibar görmesi her şeyden önce bilimsel mali ve özerkliğinin korunması ile sağlanabilir.

    “YÜKSEK KURUMLARIN İVEDİLİKLE CUMHURBAŞKANLIĞI’NA BAĞLANMASI KURUMA OLAN GÜVEN BAKIMINDAN ÇOK ÖNEMLİ”
    Biz TİKA, Yurtdışı Türkler Başkanlığı ve diğer kuruluşların yeni bir anlayış, yeni bir yapılanma ile Türk Dünyası İşbirliği Bakanlığı kurularak bu bakanlığın bünyesi altına alınmasını istiyoruz. Atatürk’ün kurduğu günden itibaren ‘Reis-i Cumhur’un himayesi ve koruyuculuğu’ altında ifadesi vardır. Bu bağlamda yüksek kurumun ivedilikle Cumhurbaşkanlığı’na bağlanması kuruma olan güven, kurumun öneminin milletimize ve dünyaya aksettirilmesi bakımından çok önemli olacağını ifade etmeliyim.”

     

  • ‘100. YILDA LAİK CUMHURİYET, BÜYÜK İZMİR BULUŞMASI’NIN 3’ÜNCÜSÜ YAPILDI

    ‘100. YILDA LAİK CUMHURİYET, BÜYÜK İZMİR BULUŞMASI’NIN 3’ÜNCÜSÜ YAPILDI

    HABER: SULTAN EYLEM KELEŞ – KAMERA: KERİM UĞUR

    İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde, birçok kurumun ortak olarak düzenlediği ‘100. Yılda Laik Cumhuriyet, Büyük İzmir Buluşması’nın 3’üncüsü Ahmed Adnan Saygun Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Etkinlikte konuşan Şair Ataol Behramoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret davasını kaybettiğini ve cezayı ödemeyerek hapse gireceğini duyurdu. Behramoğlu, “Eğer İstinaf Mahkemesi’nden, Anayasa Mahkemesi’nden falan dönmezse bu ceza hapse gireceğim ve dünyaya belli bir yaşa gelmiş, gerçekten dünyada Türkiye’yi temsil eden bir şairi hapse atma utancını yaşatacağım bunlara” diye konuştu.

    İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde Atatürkçü Düşünce Derneği, Cumhuriyet gazetesi, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Sanatçılar Girişimi, Birleşik Kamu İş Sendikası; bugün Ahmed Adnan Saygun Kültür Merkezi’nde “100. Yılda Laik Cumhuriyet, Büyük İzmir Buluşması”nın 3.’sünü düzenledi. Etkinliğe Ataol Behramoğlu, Melike Demirap, Tolga Çandar, Faruk Demir, Orhan Aydın, Haluk Çetin, Tuğrul Keskin, Evrim Keskin, Fırat Yalçınkaya, Nilüfer Akdoğu, Erhan Doğan, Meftun Yetiş, Gülhan Tabak, Tevfik Kızgınkaya gibi sanatçılar sahne alırken, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve eşi Neptün Soyer de takip etti.

    Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan etkinlikte sık sık “Mustafa Kemal’in askerleriyiz”, “Türkiye laiktir, laik kalacak” sloganları atıldı. Etkinlikte Şair Ataol Behramoğlu’nun kaleme aldığı, Düş Gezginleri grubunun bestelediği 100. Yıl Marşı da seslendirildi.

    “CUMHURİYET’İN TEMEL DİREĞİ LAİKLİK SALDIRI ALTINDADIR”

    Etkinlikte söz alan Birleşik Kamu İş Sendikası Genel Başkanı Mehmet Yeşildağ, şunları söyledi:

    “Atatürk’ün ‘Şeyhler, dervişler, müritler memleketi olamaz’ dediği Cumhuriyet’te bugün tarikatlar hortlatılmıştır. Eğitimden adalete, kamu kurumlarından özel sektöre kadar kritik her alana sığdırılan bu karanlık yapılar Cumhuriyet’in ve onun devrimlerinin en büyük düşmanıdır ve günden güne de güçlenmektedir. Siyasal ve toplumsal hayatımıza enjekte edilmektedir. Cumhuriyet’in temel direği olan laiklik, bugün alenen saldırı altındadır. Bizzat iktidar tarafından İslam ülkesi olarak tariflenen ülkemizde kamu yönetiminden uluslararası diplomasiye kadar her alanda dini söylemler ve politikalar hakim kılınmaktadır. Bu topraklar, tek bir adamın dudakları arasındaki sözlerle değil; halkın iradesiyle yönetilsin diye kurulan Cumhuriyet, ne yazık ki bugün AKP’nin getirdiği cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle yine tüm yetki ve kararların tek adama verildiği bir ülke haline getirilmiştir. Devletin yurttaşa karşı eşit, hesap verebilir yaklaşımının yerini nobran, dediğim dedik bir anlayış almıştır. Anayasa’da güvence altına alınan haklar ve özgürlükler dahi padişah fermanını aratmayan Kanun Hükmünde Kararnamelerle gasp edilir hale gelmiştir. Genç Cumhuriyet’teki reformların aksine, eğitim paralı ve gerici hale getirilmiştir. Adalet mülkün temeli değil, bir kesimin mülkünün temeli olmuştur. Kimsesizlerin kimsesi olarak kurulan ve daha ilk yıllarında bile sosyal devlet ilkesi gereğince yurttaşlarının yanında duran bu ülke bugün, halkın günden güne fakirleştirildiği, belli bir zümrenince oransızca zenginleştirildiği bir rantiyeye dönüştürülmüştür. Fakat elbette bizlere düşen bu acı tabloya bakarak telaşa kapılmadan Atatürk’ün neferleri olarak daha azimli bir şekilde Cumhuriyet’e sahip çıkmaktır. Bu örgütlü gerici kuşatmaya karşı siper olmak, Cumhuriyet’e ve devrimlerine sahip çıkmak ikinci yüzyılda vereceğimiz en kıymetli sözdü”

    MİLLİ EĞİTİM BAKANI YUSUF TEKİN’E TEPKİ: NEDEN SANATÇILARI OKULLARA ÇAĞIRMIYORSUN?

    Tarikatlarla protokol yapacağını söyleyen Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e tepki gösteren şair Ataol Behramoğlu, “Ey Milli Eğitim Bakanı, sen niye sanatçıları çağırmıyorsun okullara? Niye sanatçıları çağırmıyorsun, neden şairleri çağırmıyorsun? Neden, neden yapıyorsun bunu? Bu bir düşmanlıktır. Ülkemizin düşmanları, Türkiye’nin düşmanları birlikte şu anda siyasi iktidarı oluşturmaktadırlar. Olay bu kadar açık” diye konuştu.

    ŞAİR ATAOL BEHRAMOĞLU: HAPSE GİRECEĞİM

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaretten yargılandığı davayı kaybettiğini ifade eden Behramoğlu, şunları söyledi:

    “Mustafa Kemal Atatürk’ün tırnağı olamayacak kişiler, bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin ta başında. Bunları oradan indirmek bizim ahlak, vicdan, insanlık, yurtseverlik borcumuzdur. Bu arada

    şunu da söyleyeyim; 4-5 tane beyefendi hakaret davasından bir tanesi 7 bin TL ceza ile sonuçlandı. Bu parayı ödemeyeceğim ve hapse gireceğim. Eğer İstinaf Mahkemesi’nden, Anayasa Mahkemesi’nden falan dönmezse bu ceza hapse gireceğim ve dünyaya belli bir yaşa gelmiş, gerçekten dünyada Türkiye’yi temsil eden bir şairi hapse atma utancını yaşatacağım bunlara. Dünyaya da, dibimizdeki batı, sosyal demokrat partileriyle, sosyalist partileriyle.. Onlara da bu adamları desteklemenin utancını yaşatacağım”

    “YÜZDE 0,1 OY ALSAK YİNE SİZE DİRENECEĞİZ”

    Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Mustafa Hüznü Bozkurt da şöyle konuştu:

    “Diyorlar ya her türlü iktidarı kurduk ama kültürel iktidarımızı kuramadık. Bin yıl geçse kuramayacaksınız çünkü olmayan bir şeyin iktidarını kuramazsınız. Eğer sanatınız yoksa, kültürünüz olmaz. Çünkü kültürü biriktiren bu toplumun sanatçılarıdır. Onun için hepiniz her şey olabilirsiniz diyor ya, milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz, başbakan olabilirsiniz hatta belki cumhurbaşkanı olabilirsiniz ama sanatçı olamazsınız.

    Bütün Atatürkçüler adına buradan söylüyorum; vallahi yüzde şu kadar, bu kadar değil yüzde 99,99 oy alsanız ve biz de bu ülkede sadece yüzde 0,1 oy alsak yine size direneceğiz kardeşim. Bu Cumhuriyet’i asla yalnız bırakmayacağız”

    “YAŞASIN CUMHURİYET, YAŞASIN ATATÜRK”

    Etkinliğe ev sahipliği yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise, İçişleri Bakanlığı tarafından hakkında soruşturma açılmasına neden olan konuşmasındaki Nutuk alıntısını tekrarladı. Soyer, şunları ifade etti:

    “Bu güzelim memlekette varlık sebebimiz olan Mustafa Kemal Atatürk’ün, onun düşüncesinin teminatı güzel Atatürkçüler hepiniz hoş geldiniz. Gerçekten tebrik etmek istiyorum, bu görev süresi içerisinde çıtayı o kadar yükselttiniz ki… Hepimiz için teminat duygusunu yaşattınız, iyi ki varsınız kardeşlerim. Bu coşkulu, bu çok kıymetli buluşmaya bize ev sahipliği yapma onurunu verdiniz, çok teşekkür ediyorum. Son olarak; 100 yıl önceydi, memleketi yönetenler gaflet, dalalet ve hıyanet içindeydi… Şimdi sıra bizde: Yaşasın Cumhuriyet! Yaşasın demokrasi! Yaşasın Atatürk!”

    Konuşmasının ardından Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Mustafa Hüznü Bozkurt, Soyer’e teşekkür plaketi takdim etti. Konuşmaların ardından sanatçılar sahnede performanslarını sergiledi.

     

  • DENİZ YÜCEL: “BUGÜN AYM HATAY HALKININ İRADESİNE SAHİP ÇIKAN BİR KARAR VERDİ. AYM KARARLARININ UYGULANMAMASI SÖZ KONUSU OLAMAZ”

    DENİZ YÜCEL: “BUGÜN AYM HATAY HALKININ İRADESİNE SAHİP ÇIKAN BİR KARAR VERDİ. AYM KARARLARININ UYGULANMAMASI SÖZ KONUSU OLAMAZ”

    CHP Sözcüsü Deniz Yücel, “Bugün Anayasa Mahkemesi ikinci defa Hatay halkının iradesine sahip çıkan bir karar verdi. Anayasamızın 153’üncü maddesi tereddütte yer vermeyecek derecede açık. AYM kararları, yasama, yürütme ve yargı organları, idari kurumları ve gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Hukuk devletinde, AYM kararlarının uygulanmaması söz konusu olamaz. Hepimizi bir arada tutan Anayasa’ya ve anayasal kurumlara karşı tırmandırılan yargı krizinin temeli siyasi müdahalelerdir. Yargıyı siyasallaştırmak kimseye fayda sağlamaz. Adaletin olmadığı yerde iktidar sahipleri dahi güvende değildir” dedi. Yücel, Parti Meclisi’nde (PM) kararlaştırılan 3’ü büyükşehir olmak üzere 125 seçim bölgesindeki belediye başkan adaylarını açıkladı.

    CHP Sözcüsü Deniz Yücel, parti genel merkezinde PM toplantısı gündemine ilişkin açıklama yaptı. Yücel’in açıklamaları şöyle:

    “İLK KEZ BİR BAKAN MECLİS’İN KÜRSÜSÜNDEN CUMHURİYET’E AÇIKÇA ‘MEYDAN OKUDU’”

    “Bu hafta bizi ve milyonlarca vatandaşımızı çok rahatsız eden bir açıklama yapıldı. Çok öfkeliyiz. Sosyal medyadan mesajlar yağıyor. Genel Merkezimizin telefonları susmuyor. Yurttaşlarımız ‘endişeliyiz’ diyor. Bütçe görüşmeleri elbette her zaman hararetli geçer, tartışmalar da yaşanır. Ancak ilk kez bir bakan Meclis’in kürsüsünden Cumhuriyet’e açıkça ‘meydan okudu.’ Tarikatları bilimin önünde tuttu. Fedakâr öğretmenlerimiz için ‘terörist yetiştiriyorlar’ deme cüretini gösterdi. Bu çirkin ve saygısız açıklamanın ardından, bu kişinin derhal haddinin bildirilmesini istedik ama hala saraydan tık yok. O zat o koltuğu işgal etmeyi sürdürdükçe, öfkemiz dinmeyecek.

    Madem bu zat Cumhuriyet’e meydan okuyor, o zaman, biz de ona meydan okuyoruz. Yusuf Tekin, o koltukta oturamayacaksın. Eğitimi, tarikatlara ve müritlere teslim etmene izin vermeyeceğiz. Senin edepsizce ‘eski Türkiye’ dediğin Atatürk cumhuriyetine darbe vurmana müsaade etmeyeceğiz. Bu bakanın çirkin ve saygısız açıklamaları, tüm öğretmenlere, eğitim emekçilerine ve gençlerimize yapılmış bir hakarettir. Neymiş? O çok övdüğü tarikatlar olmazsa, çocuklarımız terörist olacakmış. Tacizle, istismarla anılan tarikatların desteğiyle çocuklar daha iyi yetişecekmiş. 

    “ÇAĞDAŞLIK HEDEFİNDEN, BİLİMSEL EĞİTİMDEN, LAİKLİK İLKESİNDEN ÖDÜN VERİLMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ”

    Yıllardır eğitim için ter döken, çocuklar için emek harcayan öğretmenlerimize daha büyük bir hakaret olamaz. Terörist arıyorsan yıllarca destek verdiğin cemaatlerde ara Yusuf Tekin. FETÖ’yü hatırla ve unutma. Bu ülkenin eğitimde tek yol göstericisi vardır o da Atatürk ilkeleri ve devrimleridir. Çağdaşlık hedefinden, bilimsel eğitimden, laiklik ilkesinden ödün verilmesine izin vermeyeceğiz. AKP iktidarlarında, senden önce o koltukta, 8 bakan daha oturdu, hiçbiri senin kadar pervasız davranmadı. Haddini bileceksin, şeyhlere, şıhlara, tarikatlara hizmet eden bir mürit değil devletine, milletine hizmet eden bir bakan olacaksın. Aksi halde o işgal ettiğin koltuktan derhal kalkacaksın.

    “BU KONUYU TÜM TÜRKİYE’DE DİLE GETİRMEYE VE TAKİP ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ”

    Millî Eğitim Bakanlığı en önemli bakanlık. Bu nedenle en büyük bütçe eğitime ayrılıyor. Çünkü eğitim, gelecek demek. Millî Eğitim Bakanlığı, 2023 yılı için 461 milyar bütçe aldı. Bakanlığa temmuz ayında Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilen ek bütçeyle 20 milyar daha verildi.
    Ancak MEB, ek bütçe ile 481 milyara çıkarılan bütçesini yılın ocak-kasım döneminde tüketti. Bakanlık 11 ayda toplam 524 milyar lira harcama yaptı. Yani bakanlığın bütçesi, yıl bitmeden tükendi. Bakanlık koltuğunu işgal eden şahıs, bunun da hesabını ver. Pek çok okulda ikili eğitime geçildi, yeni okul yapmadın. Binlerce öğretmen atama bekliyor, atama yapmadın. Okullarda ne güvenlik var, ne temizlik hizmeti. Peki bu paraları nerelere harcadın? Hangi tarikata ne kadar para yolladın? Hangi bilim dışı etkinliğe ne kadar kaynak ayırdın? ÇEDES için ne harcama yaptın? Bunun da hesabını vereceksin. Atanamayan öğretmen adaylarına, terörist yetiştiriyorlar diyerek hakaret ettiğin öğretmenlere, kaloriferi yanmayan okullarda eğitim gören çocuklara hesap vereceksin Yusuf Tekin. Karma eğitimin şart olmadığını söyledin. ‘Şeriatı övecek kadar bilginin olmamasına’ üzüldün. Ama Cumhuriyet’i ileriye taşımak, bilime katkı koymak, çağdaşlık yolunda yürümek için hiç dertlenmedin. Senin çağdaş, laik, bilimsel ve nitelikli eğitimle derdin var, bunu da biliyoruz. Ancak şunu sakın unutma: Bu ülkede eğitim, Kurtuluş Savaşı kadar önemsenmiştir. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, milli eğitim sisteminin temellerinin belirlendiği Maarif Kongresi’ni, Millî Mücadele’nin en zor günlerine denk gelmesine rağmen toplamıştır. Bu ülkede, bilimin ışığının aydınlatmadığı tek köy kalmasın diye eğitim seferberliği başlatılmıştır. Senin bu hadsiz açıklamaların ve meydan okumaların bir asırlık Cumhuriyete ve ona gönül vermiş milyonlara vız gelir tırıs gider. Ama şunu bil, o işgal ettiğin koltukta sana rahat yok. Seni o çok güvendiğin tarikatlar bile kurtaramayacak. Ya istifa edeceksin ya azledileceksin. Cumhuriyet’e meydan okumak neymiş, göreceksin. Millî Mücadele’nin en zor günlerine denk gelmesine rağmen, cepheden çıkıp Maarif Kongresi’ni toplayan ruhun devamı olan Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, yarın 81 ilde eş zamanlı basın açıklaması yapacağız. Bu konuyu tüm Türkiye’de dile getirmeye ve takip etmeye devam edeceğiz.

    “SİZ MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİNİ CEZALANDIRAMAZSINIZ”
    Adı ‘milli’ ama bakanı milli olmayan eğitim bakanlığından, Milli Savunma Bakanlığı’na geçelim. Orada yaşananlar da en az bu konu kadar düşündürücü ve endişe verici. Kendine ‘teğmen’ diyen bir personel Türkiye’nin en önemli değerinin rozetini takmaktan imtina ediyor, onu uyaran Atatürkçü, vatanperver, gerçek subaylar ceza alıyor. Siz Mustafa Kemal’in askerlerini cezalandıramazsınız. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’e de bir çift sözümüz var. Bunu soran milletvekillerimize açıklama yapıyorsun ama bir kez bile ‘Atatürk’ diyemiyorsun. Yazıklar olsun sana. ‘Yakasına takması gereken fotoğraf’ ifadesini kullanıyor, bu çirkin davranışı yapana da ‘subayımız’ diyorsun. Haklı tepkilerini ortaya koyan askerlerimiz için ise ‘öğrenciler’ ifadesini kullanıyorsun. Atatürk bizim en önemli değerimizdir. Ben bu rozeti takmaktan gurur duyuyorum, sen adını bile anmaktan kaçınıyorsun.

    “MERKEZ BANKASI BAŞKANI, KİRA FİYATLARINI APARTMAN GÖREVLİSİNDEN ÖĞRENİYOR”
    Geçen hafta sizlerle bu kürsüden paylaştığımız ‘Bakanların akıllara ziyan açıklamalarına’ şimdi de bürokratlar eklendi. Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan için PR çalışması yapılmak istendi. Ama ortaya ‘Sadık Abinin Haklı Tespitleri’ adlı eser çıktı. New Yorklu Gaye Hanım da, Türkiye ile tanışmış oldu. Geçen hafta Mehmet Şimşek’e yönelttiğimiz üç soruya bu hafta da dördüncüyü ekliyoruz: Sayın Şimşek, ‘Kira fiyatları düşüyor’ açıklamanızdan Gaye Erkan’ın haberi var mı? Hadi kiracılardan sakladınız, ev sahiplerinden sakladınız, emlakçılardan sakladınız. Yahu bu bilgiyi Gaye Erkan’dan niye sakladınız? 15 Temmuz darbe girişimini eniştesinden öğrenen Cumhurbaşkanı’nın Merkez Bankası Başkanı, kira fiyatlarını apartman görevlisinden öğreniyor. Anlaşılan Mehmet Şimşek de Gaye Erkan da Sadık abinin Türkiye’sinde yaşamıyor.

    “ERDOĞAN’IN EKONOMİ YÖNETİMİ, HALKIMIZI PARADAN PARA KAZANAN BİR GRUP İMTİYAZLI ZENGİNİN ESİRİ HALİNE GETİRMEYE DEVAM EDİYOR”

    Aynı Mehmet Şimşek, dün Meclis Genel Kurulu’nda ‘Çalışanlarımızı ve emeklilerimizi enflasyona ezdirmedik’ demişti. Mehmet Şimşek ve Gaye Erkan, gerçeklikten uzaklaşmada adeta yarışıyorlar. Mehmet Şimşek, Türkiye’nin risk primini 700’den 400 baz puanının altına indirdik demişti. Peki bunu 700’e kim çıkarmış onu da anlatsın da dinleyelim. Ülkedeki kira fiyatlarının düştüğünü iddia eden Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İstanbul’da konut kiralarının çok yüksek olduğunu söyleyen Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın başında olduğu ekonomi yönetimi, seçimden sonra tam 7 kez faiz artırımına gitti. Bugün de 250 baz puan faiz artırımına giden Erdoğan’ın ekonomi yönetimi, halkımızı paradan para kazanan bir grup imtiyazlı zenginin esiri haline getirmeye devam ediyor.

    “EKONOMİ YÖNETİMİ, ZAM VE FAİZ ARTIRIMIYLA TALEBİ OLABİLDİĞİNCE DÜŞÜRÜP ENFLASYONU DÜŞÜRME ÇABASINDA”

    Erdoğan’ın büyük umut ve beklentilerle iş başına getirdiği bu ikilinin Nurettin Nebati’den ne farkı var onu anlamadık. Sayın Nebati’ye Erdoğan izin vermedi ki. Yoksa o da gayet tabi zam yapardı, faiz artırırdı. Hem de en kralını yapardı. Bu ekonomi yönetimi, zam ve faiz artırımıyla talebi olabildiğince düşürüp enflasyonu düşürme çabasında. Aslında söyledikleri şu: Halk daha küçük porsiyonlarda yesin, daha az gezsin, daha az eğlensin, mümkünse sadece nefes alsın. Erdoğan ve ekonomi takımının halkımıza layık gördüğü böyle bir yaşam. Boşuna demiyoruz, ‘Arşiv affetmez’ diye. Ne demişti Erdoğan ‘Biz göreve geldiğimizde faiz oranı yüzde 47 idi. Nereden nereye geldiğimizi hep birlikte görüyoruz’ demişti. Bugün faiz yüzde 42,5’e çıktı.

    “ASGARİ ÜCRET, YILDA EN AZ İKİ KERE İYİLEŞTİRİLMELİDİR”
    Binlerce çalışan yeni asgari ücretin açıklanmasını bekliyor. İkinci toplantıdan da rakam çıkmadı. Ama zam haberleri gelmeye devam ediyor. Zamlardan, önce sağlık alanı nasibini aldı. İlaç fiyatları yüzde 25 arttı. Zamlar baş ağrıtıyor. Yeni yılın hemen ertesinde de pek çok temel ihtiyaç maddesine yapılacak zamlar da sürpriz olmayacak. AKP’nin açlık ve yoksullukla sınadığı vatandaşlarımız, kredi kartı, kredi borçları, yüksek kira, faturalar ve icra dosyaları arasında yaşam mücadelesi veriyor. Halkımız sağlıklı ve yeterli beslenme, insan onuruna yaraşır barınma gibi temel insan haklarından mahrum bir şekilde kapitalist sistemin çarkları arasında ezim ezim eziliyor. AKP’nin yoksulluğu yönettiği bu ülkede, pazar yerlerinden çürük sebze meyve toplayan insan manzaraları maalesef artık çok tanıdık. Bu ülkede insanlar geçinebilmek için alyansını satıyor, bir ekmek alabilmek için saatlerce askıda ekmek kuyruğunda bekliyor. İşte AKP’nin işçiye, emekçiye reva gördüğü bu. Bir kez daha uyarıyoruz. Asgari ücret, işçinin ve ailesinin insan onuruna yaraşır bir hayat sürdürmesini sağlayacak düzeyde belirlenmeli ve yılda en az iki kere iyileştirilmelidir.

    “OKUL ÇAĞINDA İKİ ÇOCUĞU OLAN BİR AİLENİN SADECE ÇOCUKLARININ SAĞLIKLI VE DENGELİ BESLENMESİ İÇİN AYDA 10 BİN LİRAYA İHTİYACI VAR”
    Günden güne derinleşen ekonomik krizin çocuk yoksulluğuna etkisi de tartışmasız. Türkiye, maalesef çocuk yoksulluğunun en yüksek olduğu ikinci ülke. Ülkemizde her 100 çocuktan 22’si yoksul. Geçtiğimiz haftalarda yayımlanan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı’nın açıklamış olduğu rapora göre; Türkiye’de her beş çocuktan biri parası olmadığı için haftada en az bir kez öğün atlıyor ve yemek yiyemiyor. Okul çağındaki çocuklarımızın sağlıklı gelişimi için gerekli asgari beslenme maliyeti günlük 159, aylık 4 bin 785 lira. Okul çağında iki çocuğu olan bir ailenin sadece çocuklarının sağlıklı ve dengeli beslenmesi için ayda 10 bin liraya ihtiyacı var. Milyonlarca çalışanın asgari ücret ve civarında ücretlerle geçim mücadelesi verdiği ülkemizde, gelişme çağındaki çocuklarımızın en az bir öğünlerinin devlet tarafından karşılanması şarttır. AKP Türkiye’sinde doğmak öyle zor ki, yoksullukta büyüyüp üniversite çağına geldiğinizde de sonuç değişmiyor.

    “AKP İKTİDARI, DEVLET YURTLARINA EMANET EDİLMİŞ ÇOCUKLARIMIZI ÖLÜMÜN KIYISINDA YAPAYALNIZ BIRAKTI”

    Fransız yazar Albert Camus der ki; ‘Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın.’ Türkiye’de ölüm, kadını evde buluyor, ‘kol kırılır yen içinde kalır’ anlayışıyla çoğu kez örtbas ediliyor. Kimilerini sokak ortasında tüfekle, kimilerini de maden ocağında yakalıyor. Türkiye’de depremde de ölebilirsiniz, sele de kapılabilirsiniz. AKP Türkiye’sinde artık bir ölüm nedenimiz daha var: o da devlet yurtlarındaki asansörler. Bu bakımsız asansörler öğrencilerin korkulu rüyası olurken, dikkat edilmesi gereken bir ‘ölüm nedeni’ haline geldi. Aydın’da gencecik yavrumuz Zeren Ertaş’ın asansör faciasında yaşamını yitirmesinin ardından önlem alınması gerekirken, facialara yenileri ekleniyor. AKP iktidarı, devlet yurtlarına emanet edilmiş çocuklarımızı ölümün kıyısında yapayalnız bıraktı. İzmir Buca’da KYK yurdunda, asansör beşinci kattan ikinci kata düştü. 45 dakika mahsur kalan öğrenci için itfaiyenin aranmasına dahi müsaade edilmediği iddia edildi. Bu iktidar asansör ölümlerini değil, asansör ölümlerinin duyulmasını önlemeye çalışan bir iktidar. Ardından, Şanlıurfa’da bir yurtta öğrenciler, 45 dakika asansörde mahsur kaldı, çaresizce kurtarılmayı beklerken bir öğrencimiz baygınlık geçirdi. Yurt görevlilerinin öğrencilere verdiği cevap: ‘Geldik işte, ölmediniz!’ Bu nasıl bir rahatlıktır, bu nasıl bir vurdumduymazlıktır. Tek öğrencimizin bile bir daha bu kâbusu yaşamasına izin vermeyeceğiz.

    Bu konuya ivedi bir şekilde kalıcı çözüm getirilmelidir. Bu konuda bir önerimiz var: Öğrenci yurtlarının asansör bakımlarını, sarayın asansörlerinin bakımını yapan şirket üstlensin. Ya da tam tersi olsun. Devlet yurtlarının asansör bakımlarını yapan şirket, sarayın ve bakanlıkların asansörlerinin bakımını da yapsın. Bakalım o asansörlere bir daha gönül rahatlığıyla binebiliyor musunuz? Sizin canınız can da, bizim çocuklarımızınki can değil mi?

    “ŞİDDETİN VE KAYNAĞININ KARŞISINDA DURMAZSAK, TEKMELER DE DURMAYACAK”
    Hepimizin büyük bir üzüntü duyduğu ‘hakeme atılan yumruğun’ ardından tam 1 hafta geçti. FIFA kokartlı hakemimiz, Halil Umut Meler’i evinde ziyaret ettik. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, olayın hemen ardından kendisini aradı. Aynı şekilde Grup Başkanvekilimiz Ali Mahir Başarır da kendisini hastanede ziyaret etti. Bu destek karşısında Meler, Cumhuriyet Halk Partisi’nin ilgi ve alakasından memnuniyet duyduğunu ve bu ilgi ve alakanın acısını hafiflettiğini söyledi. Manevi destek önemli ama bir de bu olayların olmasını engelleyen tedbirlere de bakmak lazım. Saha içi ve seyahat güvenliği hakemler için hayati bir meseledir. Hakemler sadece sahada değil, maç öncesi ve sonrası saha dışında da baskı ve şiddete maruz kalıyorlar. Alt liglerde görev yapan hakemlerimizin maruz kaldığı şiddetten haberimiz bile olmuyor.

    Türkiye’de ne yazık ki siyasi isimlerin kulüplere rahatlıkla müdahale edebildiği, kulüplerin başkanlarını belirlediği bir futbol sistematiği oluşturuldu. Hatta öyle ki kulüpler fonlanarak, dolaylı olarak şampiyonlar belirlendi. Siyasetin karıştığı futbol müsabakaları şiddetle sona erer. Bu tür şiddet olaylarını sadece sahalarda değil hiçbir yerde görmek istemiyoruz. Şiddetin durdurduğu lig, iki gün önce tekrar başladı. Ligi yöneten, izleyen, organizasyonunda görev alan herkesin, atılan yumruğu hatırlayarak ve unutmayarak görevini ifa etmesi gerekmektedir. Unutmayalım ki Soma’daki tekmeyle sahadaki tekme aynıydı. Şiddetin ve kaynağının karşısında durmazsak, tekmeler de durmayacak. Aksi takdirde AKP’nin tekmelerinin sonu gelmeyecek ve ‘şiddet’ emin olun bir gün herkese isabet edecek.

    “HUKUK DEVLETİNDE, AYM KARARLARININ UYGULANMAMASI SÖZ KONUSU OLAMAZ”
    Bugün Anayasa Mahkemesi ikinci defa Hatay halkının iradesine sahip çıkan bir karar verdi. Anayasamızın 153’üncü maddesi tereddütte yer vermeyecek derecede açık. AYM kararları, yasama, yürütme ve yargı organları, idari kurumları ve gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Hukuk devletinde, AYM kararlarının uygulanmaması söz konusu olamaz. Hepimizi bir arada tutan Anayasa’ya ve anayasal kurumlara karşı tırmandırılan yargı krizinin temeli siyasi müdahalelerdir. Yargıyı siyasallaştırmak kimseye fayda sağlamaz. Adaletin olmadığı yerde iktidar sahipleri dahi güvende değildir. Biz, Meclise had bildiren, halk iradesini yok sayan ve bağımsızlığını yitirerek siyasallaşmış yargıya karşı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda 21 gün 500 saat ‘Adalet Nöbeti’ tuttuk. Tarafımız çok açık. Cumhuriyet Halk Partisi olarak adaletten, hukukun üstünlüğünden ve Anayasa’dan tarafız.

    “BU KATLİAMIN SORUMLULARI, TAHMİN EDİLECEĞİ GİBİ GİZLİ ELLER TARAFINDAN KORUNDU VE HAK ETTİKLERİ CEZALARI ALMADI”
    19 Aralık 1978’de Kahramanmaraş’ta başlayan katliamda, 1 hafta boyunca yüzlerce cana kıyıldı. Evler, dükkânlar yakıldı, yağmalandı. Yüzlerce yurttaşımız zorla göç ettirildi. Bu katliamın sorumluları, tahmin edileceği gibi gizli eller tarafından korundu ve hak ettikleri cezaları almadı. Hatta bazıları milletvekili dahi seçildi. Adalet, katliama uğrayanları, muazzep olanları görmemişti. Cumhuriyet ve demokrasi tarihimizin en kara lekelerinden biri olan Maraş Katliamı’nda yitirdiğimiz canları bir kez daha rahmetle anıyorum. Hesaplaşmak için değil, bir daha olmasın diye Maraş Katliamı’nı unutmayacağız, unutturmayacağız.

    “PİRİNCİN İÇİNDEKİ SİYAH TAŞTAN DEĞİL, BEYAZ TAŞTAN KORKUN”

    Son olarak, sözlerimi 21 yıl önce hain bir suikasta kurban edilen aydınımız Necip Hablemitoğlu ile bitirmek istiyorum. Kendisini saygıyla ve rahmetle anıyoruz. FETÖ terör örgütünü anlattığı ve suikasta kurban edildikten sonra basılan ‘Köstebek’ adlı kitabının kapağında şunu diyor: ‘Pirincin içindeki siyah taştan değil, beyaz taştan korkun’ ve anlıyoruz ki akademisyen ve aydın kimliğiyle, hâlâ günümüze ışık tutmaya devam ediyor. Partisinin adına ‘ak’ deyince AK olduğunu zannedenler, ülkenin başına açmadık bela, ülkede suikast korkusunu yaşamamış bırakmadılar. Unutmayın ki baskı, tehdit ve sindirme ile yaratmaya çalıştığınız o düzen, sizin içinizdeki beyaz taşları tek tek açığa çıkaracak.

    “KONYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKAN ADAYIMIZ, İSMAİL SONKAYA, MANİSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKAN ADAYIMIZ, FERDİ ZEYREK VE SAMSUN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKAN ADAYIMIZ, CEVAT ÖNCÜ”

    Bugün Parti Meclisi toplantımızda 160 seçim çevresinin görüşmeleri yapıldı. Bu 160 seçim çevresinin 35’inde ön seçim kararı alındı. 125’inde ise anketler, kamuoyu yoklamaları, örgüt görüşleri, bölge milletvekilleri, parti meclisi üyeleri ve o seçim çevrelerinde görevlendirilen heyetlerimizin MYK’ya ve Parti Meclisimize sunmuş olduğu raporlar doğrultusunda adaylar belirlendi. Konya Büyükşehir Belediye Başkan Adayımız İsmail Sonkaya. Manisa Büyükşehir Belediye Başkan Adayımız Ferdi Zeyrek ve Samsun Büyükşehir Belediye Başkan Adayımız Cevat Öncü olarak Parti Meclisimizde karara altına alındı ve belirlendi. Büyükşehir belediye başkan adaylarımız dışında il belediye başkan adaylarımıza gelecek olursak; Çanakkale Belediye Başkan Adayımız Muharrem Erkek, Kırşehir Belediye Başkan Adayımız Selahattin Ekicioğlu, Bartın Belediye Başkan Adayımız Muhammet Rıza Yalçınkaya, Amasya Belediye Başkan Adayımız Turgay Sevindi ve Ardahan Belediye Başkan Adayımız Faruk Demir, Kütahya Belediye Başkan Adayımız Eyüp Kahveci Parti Meclisimizde karara altına alındı ve belirlendi.

    “BAŞKA BİR PARTİNİN İÇ İLİŞKİLERİYLE İLGİLİ GÖRÜŞ BEYAN ETMEYİ, TARTIŞMAYI DOĞRU BULMUYORUM”

    Yücel, İYİ Parti’den gelen eleştirilere ilişkin soruya şu cevabı verdi:

    “Başka bir partinin iç ilişkileriyle ilgili görüş beyan etmeyi, tartışmayı doğru bulmuyorum. İYİ Parti’nin içerisinde birtakım sorunlar, sıkıntılar varsa bunun sebeplerini ve kaynaklarını araştırma konusunda yine kendilerine, kendi teşkilatlarına bakmalarını tavsiye ediyorum. Sayın Ekrem İmamoğlu’nun, Sayın Mansur Yavaş’ın sözlerini burada tekrarlayacak ya da tevilleyecek değilim, onlar gerekli cevabı vermişlerdir. Dolayısıyla İYİ Parti’nin içerisindeki soranlarla ilgili görüş beyan etmiyoruz.”

     

  • CHP PM, 126 BELEDİYE BAŞKAN ADAYINI DAHA BELİRLEDİ

    CHP PM, 126 BELEDİYE BAŞKAN ADAYINI DAHA BELİRLEDİ

    CHP Parti Meclisi Toplantısı’nda 126 belediyenin daha adaylığı belli oldu. 

    Bugün CHP Genel Merkezi’nde, CHP Lideri Özgür Özel’in başkanlığında yapılan CHP Parti Meclisi Toplantısı’nda 126 belediyenin daha adaylığı belli oldu.