Blog

  • TBMM BAŞKANVEKİLİ GÜLİZAR BİÇER KARACA: “TOPLUMUN HER BİR BİREYİNİN İNANCI VE ÇABASIYLA; BU KARANLIK GÜNLERİN, KARANLIK GÜÇLERİNİ BERTARAF EDECEĞİMİZE İNANIYORUM”

    TBMM BAŞKANVEKİLİ GÜLİZAR BİÇER KARACA: “TOPLUMUN HER BİR BİREYİNİN İNANCI VE ÇABASIYLA; BU KARANLIK GÜNLERİN, KARANLIK GÜÇLERİNİ BERTARAF EDECEĞİMİZE İNANIYORUM”

    TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, Devrim Şehidi Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki’nin katledilişinin 93. yıl dönümü dolayısıyla; “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleriyle ‘kimsesizlerin kimsesi olan Cumhuriyet’ sayesinde, toplumun her bir bireyinin inancı ve çabasıyla, bu karanlık günlerin karanlık güçlerini bertaraf edeceğimize inanıyorum” açıklamasını yaptı.

    TBMM Başkanvekili, CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca; İzmir Menemen’de Devrim Şehidi Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki’nin katledilişinin 93. yıl dönümü dolayısıyla yazılı açıklama yaptı. Biçer Karaca’nın değerlendirmesi şöyle:

    “DEVRİM ŞEHİTLERİMİZİ SAYGIYLA ANIYORUZ”

    “23 Aralık 1930’da Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, Bekçi Şevki ve Bekçi Hasan’ın Cumhuriyetimizi ve Cumhuriyet aydınlanmasını doğrudan hedef alan şeriat yanlıları tarafından katledilişinin 93. yıldönümünde devrim şehitlerimizi saygıyla anıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bugüne karanlık güçler ve kirli hesaplar peşinde giden şeriat sevdalıları alçakça saldırılarla, Cumhuriyet kazanımlarını yok etmeye yönelik sinsice hamleleriyle, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve ilkelerini savunan aydınlanmanın sembolü isimleri hedef göstermeleriyle tarihin karanlık zihniyetini ortaya koymak için fırsat kolluyorlar.

    “SİYASİ İKTİDARIN YOL AÇTIĞI TOPLUMSAL KUTUPLAŞMANIN SONLANDIRILMASI İÇİN KATLİAMLARDAN DERS ALARAK TOPLUMSAL DAYANIŞMAYI İNŞADAN YANAYIZ”

    Cumhuriyetimizin 100. yılında, bizler Türkiye Cumhuriyeti’nin onurlu birer yurttaşı olarak şehit Kubilay’ların yolunda, devrimlerimizin aydınlattığı yolda bıkmadan, yılmadan, yorulmadan ilerliyoruz. Toplumsal çürümenin mimarı, laiklik ve demokrasiyi hazmedemeyen bir siyasi iktidarın yol açtığı toplumsal kutuplaşmanın sonlandırılması için 100 yıllık Cumhuriyet tarihimizin kritik dönüm noktalarında yaşanan katliamlardan ders alarak toplumsal dayanışmayı inşadan yana tarafız. Okullarda, yurtlarda, iş yerlerinde, ekranlarda ve meydanlarda gericiliği meşrulaştırmaya taraf olan karanlık zihniyet; kadınları, çocukları, gençleri, yaşlıları toplumun her bir kesimini antidemokratik uygulamalarla hak gasplarıyla baş başa bırakıyor.

    “BU KARANLIK GÜNLERİN KARANLIK GÜÇLERİNİ BERTARAF EDECEĞİMİZE İNANIYORUM”

    Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleriyle ‘kimsesizlerin kimsesi olan Cumhuriyet’ sayesinde, toplumun her bir bireyinin inancı ve çabasıyla, bu karanlık günlerin karanlık güçlerini bertaraf edeceğimize inanıyorum. Laiklikten ödün vermeden, şehit Kubilayların bıraktığı mücadele mirasını sahiplenerek 100. yılında Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmaya söz veriyorum. Devrim şehitlerimizin anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Şehit asteğmen Kubilay ve devrim şehitleri onurumuz, laik Cumhuriyet yolumuzdur.”

  • DEVRİM ŞEHİDİ KUBİLAY, ADANA’DA ANILDI

    DEVRİM ŞEHİDİ KUBİLAY, ADANA’DA ANILDI

    Devrim şehidi Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, memleketi Kozan’da adına yapılan parktaki anıtı önünde, Atatürkçü Düşünce Derneği Kozan Şubesi’nce düzenlenen törenle anıldı.

    Törene katılan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Şehit Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay Parkı’nda, onun anıtı önünde gerçekleştirilen anma törenine katılmaktan büyük gurur duyduğunu söyledi.

    “CANI PAHASINA DİRENMİŞ, ACIMASIZCA KATLEDİLMİŞTİR”

    Başkan Zeydan Karalar, “Şehit Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay bir Devrim ve Cumhuriyet şehididir. Cumhuriyet düşmanlarına karşı canı pahasına direnmiş ve acımasızca katledilmiştir. O bu bedeli Cumhuriyet için ödemiştir. Onun adına yapılan parkta ve anıtı önünde düzenlediğimiz bu anma töreninde, hatırası önünde saygıyla eğiliyorum” dedi.

    “ŞEHİDİMİZİN ADINA PARK VE ANIT YAPMAK BİZE NASİP OLDU”

    Adanalı, Kozanlı olan Şehit Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın, şehit edildiği Menemen’de ve bazı başka yerlerde anıldığını, doğduğu Kozan’da da hemşehrileri olarak onun adına bir park ve anıt yaparak, anılmasını sağlamanın kendilerine nasip olduğunu belirten Başkan Zeydan Karalar, “Güney’in insanları yiğittir ve Cumhuriyet için, Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimleri için canlarını feda etmeye her zaman hazırlardır” diye konuştu.  

    Başkan Zeydan Karalar, Irak’ın kuzeyinde teröristlerle çıkan çatışmada şehit düşen askerlere de Allah’tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı ve sabır, yaralı askerlere acil şifalar diledi. Törende şehitler için dualar okundu.

    Atatürkçü Düşünce Derneği Kozan Şube Başkan Yardımcısı Atalay Özer de Şehit Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın hayat hikayesini ve mücadelesini anlattı.

    Törende ayrıca Kozan İlçe Eski Milli Eğitim Müdürü Hüseyin İnan’a, Şehit Asteğmen Hüseyin Fehmi Kubilay Parkı’na katkılarından dolayı plaket verildi.

     

     

  • KADİRLİLİ PAZARCI: “BEN EMEKLİYİM, ÇARESİZLİKTEN MANDALİNA SATIYORUM”

    KADİRLİLİ PAZARCI: “BEN EMEKLİYİM, ÇARESİZLİKTEN MANDALİNA SATIYORUM”

    BURHAN DEMİRCİOĞLU

    Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde mazota gelen zamdan dolayı pazar esnafı zor günler geçiriyor. Pazarcı Mustafa Karabörk, “Mazot bizi çok kötü etkiliyor. Bir malı bedava alsak yerinde maliyet pahalı olduğu için kurtarmıyor. Ben emekliyim, benim emekli maaşım 7 bin 500 lira. Eğer bana devlet başka ülkelerdeki gibi geçinebileceğim parayı versin bana silah soruyla bu mandalinayı sattıramazlar hemşehrim. Ben çaresizlikten satıyorum mandalina” dedi.

    Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde mazota gelen zamdan dolayı pazarcılar 3-4 kişi birleşip mal almaya gittiklerini ifade etti. Pazarcı Nurettin Yılmaz, “Mazota gelen zamlardan sonra 3- 4 kişi toplanıp birlikte mala gider olduk. Yani yetişemiyoruz artık her gün zam, her gün zam, her gün zam…” ifadelerini kullandı. 

    “NE YAPACAĞIMIZI ŞAŞIRDIK”

    Pazarcı Mustafa Karabörk şunları söyledi:

    “Mazot bizi çok kötü etkiliyor. Bir malı bedava alsak yerinde maliyet pahalı olduğu için kurtarmıyor. Malı çok ucuz satıyoruz. Ben mandalinacıyım. Bahçeden 3 liraya alıyoruz artı işçilik artı mazot parası. Bunu 10 liraya 7 buçuk liraya veriyoruz. Onu da her gelen müşteri 7 buçuk liraya verdiğimize ‘5 liraya ver’ diyor. 10 liraya verdiğimizi ‘7 buçuğa ver’ diyor. Normalde 10 liraya verdiğimiz zaman bizi kurtarmıyor. Neden kurtarmıyor; gidiyorsun bahçeden kestiğin malı eskiden 3 ton mal satıyorduk bir pazarda, şimdi 500 kilo satıyorsun. Bedava alsak onu da buraya getirseler yine kurtarmıyor. Mazot pahalı olduğu için bütün ürünlere zam geliyor. Poşetin kilosunu 10 liraya alıyorduk, 55 lira oldu poşetin kilosunu ya. Ne yapacağımızı şaşırdık, bıktık gerçekten. Üstelik ben emekliyim, benim emekli maaşım 7 bin 500 lira. Eğer bana devlet başka ülkelerdeki gibi geçinebileceğim parayı versin bana silah soruyla bu mandalinayı sattıramazlar hemşehrim. Ben çaresizlikten satıyorum mandalina. Başka ihtiyacı olan adam satsın. Ben satmam giderim, köşeme çekilirim, çorumla çocuğumla uğraşırım. Tarlam var takımım var, onlar da Andırın’da hepsi ekemiyorum mazot pahalılığından.”

    “BİZ AÇ MI ÖLECEĞİZ?” 

    Bir başka pazar esnafı Nurettin Yılmaz ise, “Mazota gelen zamlardan sonra 3- 4 kişi toplanıp birlikte mala gider olduk. Yani yetişemiyoruz artık her gün zam, her gün zam, her gün zam…” dedi.

    Pazar alışverişine gelen bir vatandaş, “Bizim paramız yetmiyor, acımızdan ölüyoruz. Bu fiyatların düşmesini istiyoruz. Bizi aç mı öldüreceksiniz, susuz mu öldüreceksiniz? Git gide pahalılaştırıyorsunuz, git gide, biz aç mı öleceğiz? Alamıyoruz. Bir şey alıp yiyemiyoruz. Benim eşimin hiç işi yok ben de hastayım eşim de hasta, yatıyoruz” diye konuştu. 

     

     

  • EDİRNELİ KÜÇÜKBAŞ HAYVAN ÜRETİCİSİ: “BU SÜRÜYÜ KOMPLE SATACAĞIM”

    EDİRNELİ KÜÇÜKBAŞ HAYVAN ÜRETİCİSİ: “BU SÜRÜYÜ KOMPLE SATACAĞIM”

    Edirne’nin Havsa ilçesine bağlı Hasköy’de küçükbaş hayvan üretici Koray İlergin, yem parasını ödemek için hayvanlarını satmak zorunda kaldığını söyledi. İlergin, “Ben bu sürüyü komple satacağım çünkü bunun yemini karşılayabilmek için dışarıda ekstradan inşaata git, babamın emekli maaşına, krediye yüklen olmuyor. 300 koyun var. Yem parasını veresiye ödüyoruz” dedi.

    Eski CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, bugün üretici Koray İlergin’i işletmesinde ziyaret etti. İlergin’in sorunlarını dinleyen Gaytancıoğlu, üreticilerin devlet tarafından desteklenmesi gerektiğini ifade etti.

    “ONUN HAYVAN SATMAMASI, SÜRÜSÜNÜ ÇOĞALTMASI GEREKİYOR”

    Okan Gaytancıoğlu, şunları söyledi:

    “Bir üreticimizle beraberiz, koyun yetiştiriyor. Tarlada silaj yapıyor. Buğday, ayçiçeği yetiştiriyor ama hepsinden batıyorsun. Çok üzüldüm. Dedin ki bize, ‘yem parasını ödeyebilmek için koyunlarımı satacağım’. Koray gibi üreticileri, besicileri korumak, onun maliyetlerini düşürmek olmalı. Ona yem desteği vermek olmalı. Onun hayvan satmaması, sürüsünü çoğaltması gerekiyor ki, hem halkımızı sağlıklı ve dengeli besleyecek ete kavuştursun hem de kendisi para yapsın. İşletmesini büyütsün.”

    “YEM PARASINI VERESİYE ÖDÜYORUZ”

    Üretici Koray İlergin ise şunları söyledi:

    “Girdi maliyetlerimiz yüzde 300 arttı. Eğer TÜİK’in açıklamarına göre varsa öyle bir yem fiyatı getirsinler oradan alalım. Ben bu sürüyü komple satacağım çünkü bunun yemini karşılayabilmek için dışarıda ekstradan inşaata git, babamın emekli maaşına, krediye yüklen olmuyor. 300 koyun var. Yem parasını veresiye ödüyoruz. Yem çuvalı 400 liraysa 550 lira olarak ödüyoruz. Hep içten gidiyor. Şu anda sadece fiyat soruyorlar, almıyorlar. Kurtulmak istiyorum. Soruyorlar alan yok. Bunun yemini karmak için mazot, veterinerimiz sağolsun 3-5 aylık senet yapıyor. O şekilde idare ediyoruz. Esnaftan alışveriş yapıyoruz. Esnaf kollamaya çalışıyor ama nereye kadar. Bir koyunun sadece kırkım ücreti olmuş 30-40 lira. Yapağı satmaya kalksan alan yok.”

  • RİZE VALİSİ İHSAN SELİM BAYDAŞ: “UYUŞTURUCU ÇETELERİNE KARŞI OPERASYONLAR ÜLKENİN GÜVENİRLİLİĞİNİ PERÇİNLİYOR”

    RİZE VALİSİ İHSAN SELİM BAYDAŞ: “UYUŞTURUCU ÇETELERİNE KARŞI OPERASYONLAR ÜLKENİN GÜVENİRLİLİĞİNİ PERÇİNLİYOR”

    GENÇAĞA KARAFAZLI

    Rize Valisi İhsan Selim Baydaş, “Şöyle de yaklaşmamak lazım; ‘efendim Türkiye güvensiz bir ülke’. Hayır güvensiz bir ülke böyle operasyon yapmaz. Türkiye güvenli bir ülkedir bu operasyonlarla daha da güvenli hale gelecek ve bu güvenirliliğini perçinleyecek. Rize de güvenli bir şehirdir bu operasyonlarla bu güvenli şehir algımızı perçinliyoruz perçinlemek için yapıyoruz” dedi.

    Rize Valisi İhsan Selim Baydaş, göreve başladığı 4 aydan bu yana yaptıkları çalışmaları paylaşmak üzere dün bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıya İl Emniyet Müdürü Murat Türesin ve İl Jandarma Komutanı Albay Ali Güngör de katıldı. 

    “4 AYDA 542 ŞOK UYGULAMA YAPILDI”

    Vali İhsan Selim Baydaş şunları söyledi:

    “Sayın bakanımız özellikle göreve başladığı günden bu tarafa uyuşturucu çetelerine karşı, uyuşturucu şebekelerine karşı olanca gücümüzle küvetimizle mücadele edeceğimizi ettiğimizi her seferinde vurguladı, vurguluyor. Şehir eşkıyaları tabiri ile toplumun huzurunu, güvenliğini, geleceğimizi tehlikeye atan bu alanda illegal faaliyet gösterenlere karşı devletin bütün imkanlarını seferber ederek emniyetimizle, jandarmamızla sahil güvenliğimizle, adliyemizle tüm idari amirlerimizle topyekûn bir seferberlikle bu konuyu gündemimizden çıkaracak ve bu konuda toplumun huzurunu refahını sağlayacak adımları atıyoruz. Bu süre zarfından Narkotik Suçlarla ilgili bir ivme yakaladık. Toplamda hem emniyet hem jandarma için söylüyorum 401 operasyon gerçekleştirildi.365 şahısa şüpheli olarak işlem yapıldı. 32 şüpheli şahıs adli makamlarca tutuklandı. Bu operasyonlarda da rakamsal olarak da 440 kg hint keneviri, 2 kg kenevir tohumu, 27 kg 513 gr esrar, 2 kilo 470 gr skot ve bitkisi, 1 kg 966 gr metamfetamin 5 kg 866 gr bonzai ve çeşitli vasıflarda sentetik ele geçirildi. Bu yapılan faaliyetlerde yaklaşık 401 irili ufaklı operasyon ve faaliyet gerçekleştirildi. 32 iki kişi sadece bu suçlardan dolayı tutuklanarak cezaevine gönderildi.

    “OKUL ÇEVRELERİNDE ÖNLEM ALDIK”

    Bunlarla beraber yine bir kısmını sizler takip ettiniz bir kısmını emniyetimiz, jandarmamız basınla paylaştı veya birlikte yaptınız, sizler de bulundunuz şok uygulamaları yaptık. Habersiz yani herhangi bir uyarı önden bilgi olmadan yapılan 542 şok uygulaması yapıldı. Bu  uygulamalarda ise 26 aranan şahıs tespit ettik şok uygulamada yakalanan 26 kişi adli mercilere sevk edildi. Yine il genelinde merkezinde okullarımızda uygulamalar yaptık, hem bilgilendirme faaliyetleri yaptık hem okul çevrelerinde çalışmalar yaptık. Özellikle okul çevreleri ve okullarla ilgili aldığımız tedbirlerde şunu uyguladık; sadece okula gidip okulu ziyaret edip oradan ayrılmadık okulun çevresindeki esnafı da dolaştık okulu ve çevresini oradaki esnafa emanet ettik. Oranın en iyi güvenlik görevlisi orada yıllardır hizmet eden esnafımızdır dedik ve esnaf ziyaretine de bulunduk.

    “20 CEZASI OLAN VE SOKAKTA GEZEN HÜKÜMLÜLERİ YAKALADIK”

    Hakkında hüküm ve yakalama emri bulunan ama bir şekilde yakalanmamış dışarıda gezen hayatına devam eden ve suç işleme potansiyeli olan kişilerin yakalanmasına yönelik faaliyetti. Bu da sayın İçişleri bakanımızla yaptığımız toplantılarda sürekli gündeme gelen konulardan bir tanesi. Hem emniyetimiz hem de jandarmamız aracılığıyla operasyonlar yapıldı ve 178 kişi hakkında gözaltına alındı. Kaldı ki bunlar hakkında 20 yılın üzerinde hapis kararı olan var buna rağmen şehirde dolaşmaya devam ediyor bunlara yönelik yapılan operasyonlarda 178 kişiyi yakalanarak cezaevine teslim ettik. Göçmen kaçakçılığına yönelik olarak yapılan operasyonlar da var. Burada önemli olan bunların organizatörüdür. Bu operasyonda da 69 düzensiz göçmen yakalandı. Bunu organize eden 3 kişi de tutuklanarak cezaevine gönderildi. Şehrimizin huzurunu bozmaya hiç kimseye fırsat vermeyeceğimizi ifade etmek istiyoruz, uyuşturucu ile ilgili kaynağını kurutmaya yönelik faaliyetlerimizden bir adım geri atmayacağımızı ifade etmek istiyorum.”

    “TÜRKİYE GÜVENLİ BİR ÜLKEDİR”

    Bir gazetecinin, ‘bu derece yoğun operasyonların olması uluslararası ve kamuoyunda güvensizlik yaratmaz mı’ sorusuna ise Baydaş şu şekilde yanıt verdi:

    “Şöyle de yaklaşmamak lazım; ‘efendim Türkiye güvensiz bir ülke’. Hayır güvensiz bir ülke böyle operasyon yapmaz. Türkiye güvenli bir ülkedir bu operasyonlarla daha da güvenli hale gelecek ve bu güvenirliliğini perçinleyecek. Rize de güvenli bir şehirdir bu operasyonlarla bu güvenli şehir algımızı perçinliyoruz perçinlemek için yapıyoruz. Ben karamsal bir tablo için söylemiyorum bu rakamları bu var, biz bununla mücadele ediyoruz, sokaklarımızı sağlıklı hale getiriyoruz, insanları huzurla güvenle güven duygusunun devamı için bu faaliyetimizi icra ediyoruz diyorum. Aynısını Türkiye için de söyleyebilirim. Türkiye bu manada güvenli bir ülkedir, yapılan operasyonlar o güveni perçinleyici faaliyetlerdir.”

  • YOZGAT’TA ÜRETİCİ KADINLAR, KURDUKLARI ATÖLYELERDE EKONOMİYE KATKI SUNMAYA DEVAM EDİYOR

    YOZGAT’TA ÜRETİCİ KADINLAR, KURDUKLARI ATÖLYELERDE EKONOMİYE KATKI SUNMAYA DEVAM EDİYOR

    SEYFİ ÇELİKKAYA

    Yozgat’ta kadın üreticiler tarafından kurulan kooperatiflere ait atölyelerde üretilen organik gıda ürünlerine talep artıyor. Girişimci kadınların bir araya gelerek kurdukları 16 kooperatiften 12’sinin aktif olarak çalışmalarını sürdürdüğü ilde kadın kooperatiflerinin artırılmasına yönelik çalışmalara da ağırlık verildi. 

    TOBB Yozgat Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Hatice Sarı Öcal, Yozgat’taki ticaret hayatının yüzde üçünü oluşturuyoruz ve bu sayıyı arttırmayı hedefliyoruz” dedi ve ticari hayatta kadınların daha fazla aktif rol almaları için çalıştıklarını söyledi.

    Yozgat’ın Yerköy ve Sarıkaya ilçeleri dışında il merkeziyle birlikte 12 ilçede üretici kadınlar tarafından üretilip, pazara sunulan organik ürünlerden hazırlanan gıda maddelerine olan talebi karşılayabilmek için çalışılıyor. Yozgat’ta kooperatif sayısının artırılması amacıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yozgat Kadın girişimciler Kurulu da devreye girdi. Kadın kooperatiflerin kuruluşu, faaliyetleri, destekler konularında bilgilendirmelerine yönelik toplantı düzenlendi. Yozgat Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Taylan Alakoç, Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Erkekli ve TOBB Yozgat Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Hatice Sarı Öçal yönetimindeki toplantıya, kadın kooperatiflarinin yöneticileri, girişimci kadınlar katıldı. Defterdar Yüksel Enoğlu, Ticaret İl Müdürü İbrahim Aktaş, KOSGEB İl Müdürü Mustafa Işık, Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürü Adnan Ünal, TKDK İl Koordinatörü Selim Türker, Oran Kalkınma Ajansı Koordinatörü Doğu Sezen,  Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürü Zarife Başer, Trendyol Satış ve İş Geliştirme Uzmanı İlkcan Soluk katılımcıları bilgilendirdi.

    “KOOPERATİF MAL ALIMLARINDA 400 BİN LİRAYA KADAR DESTEK VERİYORUZ”

    Yozgat Ticaret İl Müdürü İbrahim Aktaş, “Kooperatiflerimizin sunacakları projeleri üç grup ayırıyoruz. Kooperatif mal alımlarında 400 bin liraya kadar destek veriyoruz. 400 bin liralık bir proje yazmaları halinde, pazarlık usulüyle 300 bin liraya kadar da doğrudan teminle kolay bir şekilde ürün alınmalarını veya makine tesisat alınmalarına sağlıyoruz” dedi, Yozgat il genelinde kadınların kurduğu üretime dönük kooperatiflerin kuruluşuna desteklerinin devam ettiğini bildirdi.

    “KOOPERATİFLERE DESTEĞİMİZ BÜYÜK HİBE ORANLARIYLA DAHA FAZLA DEVAM EDECEK”

    Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) Yozgat İl Koordinatörü Selim Türker de konuşmasında şu bilgileri verdi:

    “Kırsalda büyük şeyler gerçekleştirdi TKDK, hem istihdam hem proje açısından. Bazı ilçelerimizin ekonomik motifleri değişti. Bazı yerlerde fabrikalarımız var. Mesela örnek vereyim; Yozgat’ta şu anda ton balığı üretiliyor. Aklınıza gelir miydi bilmiyorum. Yüz tane istihdamı var. İşte Boğazlıyan’da künefe yapılıyor, ihraç ediliyor, 130 tane kadın istihdamı var. Kooperatiflere desteğimiz büyük hibe oranlarıyla daha fazla devam edecek. Mesela yüzde 75’lere çıkacak kooperatiflere desteğimiz. Özellikle kadın kooperatifleri, tarımsal kalkınma kooperatifleri daha rahat yararlanabilecekler.”

    “KOOPERATİFLERİMİZİN ARTMASINI İSTİYORUZ”

    Yozgat’ta kadın istihdamının ve üretimde daha fazla kadının yer alması noktasında çalıştıklarının altını çizen TOBB Yozgat Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Hatice Sarı Öçal da, şöyle konuştu:

    “Yozgat’ta kadın girişimcilerin artması, kadın kooperatiflerinin daha başarılı, daha büyük bir şekilde çalışmalar yapması ve sayılarının artması için çalışmalar yapmaktayız. Bugün 12 tane aktif olan kooperatifimizle 9 kurum müdürümüzü bir araya getirdik. Güzel, verimli bir toplantı oldu. Kooperatiflerimizin e-ticarette gelişmesi, vergi muafiyetleri, destekler, hibeler, kolaylıkları veya dikkat etmesi gereken konularla ilgili müdürlerle güzel bir çalıştay yaptık. Kooperatiflerimizin artmasını istiyoruz ki kadınların bir araya geldiğinde daha güçlü, daha verimli bir düzeyde ticaret yapacaklarını düşünüyoruz. Tabii her kadının güzel ticaretler yapacağını da düşünüyoruz. Yozgat’ta bu sayıların 12’den daha yüksek sayılara, ellilere, yüzlere tabii aktif bir şekilde çalışan kooperatif olarak artmasını hedefliyoruz.

    “YOZGAT’TAKİ TİCARET HAYATININ YÜZDE 3’ÜNÜ OLUŞTURUYORUZ”

    Yozgat’ta kadın istihdamının, kadın iş sahibi insanların artmasını hedefliyoruz. İnşallah bu süreçte çalışmalarımız devam edecek. Bilmediğimiz için birçok desteği, birçok kolaylığı kaybediyoruz. Bu yüzden her şeyi bilip, öğrenip ondan sonra da ticaretimizi güzel bir şekilde devam ettirmek istiyoruz. Kadınlarımıza bu yönde de örnek olmak istiyoruz. Yozgat’ta kadın kooperatiflerimizde hediyelik eşya üretenler var. Gıda üzerine, yöresel ürünler üreten kooperatiflerimiz var. Aromatik bitkilerden süs eşyası üreten kooperatiflerimiz var, 12 kooperatifin içinde. Bunlardan coğrafi işaret alan çömlek peyniri, üreten var. Ametist taşından aynı şekilde bayağı ihracata da açılan kooperatiflerimiz var. Onun yanında da Yozgat’ın yöresel ürünlerini üretip satan kadın kooperatiflerimiz var. Yozgat’ta kadın üretici, kadın istihdamında bulunan yüzde 5’lik bir rakam çıkıyor önümüze, resmi kurumlardan aldığımız rakamlar. Fakat bunun yüzde 3’ü aktif şekilde çalışan. Yüzde ikisi maalesef pozitif ayrımcılıktan faydalanmak isteyen, eşlerin hanımlarının üzerine açtığı kurumlar. Bu yüzden Yozgat’taki ticaret hayatının yüzde 3’ünü oluşturuyoruz ve bu sayıyı arttırmayı hedefliyoruz. Aslında en büyük hedefimiz de bu.”

  • TUNÇ SOYER, MENEMEN’DE: “HALKIN DÜŞMANLARI BUGÜN DE CUMHURİYETİMİZİ KEMİRMEYE ÇALIŞIYOR… OKULLARIMIZI TARİKATLARA AÇMAYA ÇALIŞAN KARANLIK ZİHNİYETE ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ”

    Haber: SULTAN EYLEM KELEŞ / Kamera: KERİM UĞUR

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Menemen’de Yıldıztepe Şehitliği’nde Devrim Şehidi Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay ile Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki için düzenlenen anma töreninde; “Halkın düşmanları bugün de Cumhuriyetimizi kemirmeye çalışıyor. Aradan tam 100 yıl geçti. Kadınların hür ve eşit olmasını bir türlü hazmedemediler. Devlette ve eğitimde laikliği asla kabul edemediler. Fikri hür, vicdanı hür Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yeni Menemen olaylarını hayal etmeye devam ediyorlar. Okullarımızı tarikatlara açmaya çalışan karanlık zihniyete asla izin vermeyeceğiz. Biz Mustafa Kemal’in İzmir’iyiz. Cumhuriyet devrimlerinin ebedi bekçileriyiz” dedi.

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir Menemen’de, Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Hüsnü Bozkurt ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile birlikte; Devrim Şehidi Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay ile Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki’nin şehit edilişlerinin yıldönümü dolayısıyla CHP ve ADD’nin düzenlediği anma yürüyüşüne katıldı.

    Menemen Şehir Stadı’ndan Yıldıztepe Şehitliği’ne kadar yapılan yürüyüşün ardından devrim şehitleri için anma töreni düzenlendi.

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, burada şöyle konuştu:

    “LAİKLİK DÜŞMANI BİR AVUÇ HAİN KARŞISINDA BİZLER, CUMHURİYETİN AŞILMAZ KALESİYİZ”

    “Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, Bekçi Hasan, Bekçi Şevki; 93 yıl sonra bugün bizimle buradalar. Bedenleri aramızda olmasa da yürekleri burada, cesaretleri burada, yoldaşları burada. İnandılar, dövüştüler fakat ölmediler. Ölümsüzleştiler. Bugün bu törende biz hepimiz Kubilay’ız, Hasanız, Şevkiyiz, devrimlerin bekçisiyiz… Laiklik düşmanı bir avuç hain karşısında bizler, Cumhuriyetin aşılmaz kalesiyiz. Gözümüzü asla kırpmadan ilelebet buradayız.

    “TARİH KAHRAMANLARI YAZAR, HALK DÜŞMANLARINI YAZMAZ”

    Vatansever kardeşlerim; tarih korkakları, hainleri yazmaz. Kendi çıkarlarından başka hiçbir şeyi düşünmeyenleri, saltanat ve hilafet sevdalılarını, mandacıları yazmaz. Bağımsızlık için, hürriyetimiz için bir an olsun gözünü kırpmayanları, canları ile Türkiye Cumhuriyeti’ni payidar kılanları yazar. Tarih, kahramanları yazar, halk düşmanlarını yazmaz. Tarih, dün vefat eden kahraman şehitlerimizi de yazacak. Piyade Teğmen Ramazan Günay, Piyade Uzman Çavuş Mehmet Serinkan, Piyade Uzman Onbaşı İsmail Yazıcı, Piyade Sözleşmeli Er Yasin Karaca, Piyade Sözleşmeli Er Çağatay Erenoğlu, Piyade Sözleşmeli Er Emre Taşkın tarih sizi de yazacak kahraman şehitlerimiz…

    “HALKIN DÜŞMANLARI BUGÜN DE CUMHURİYETİMİZİ KEMİRMEYE ÇALIŞIYOR”

    Yazık ki halkın düşmanları bugün de Cumhuriyetimizi kemirmeye çalışıyor. Aradan tam 100 yıl geçti. Kadınların hür ve eşit olmasını bir türlü hazmedemediler. Devlette ve eğitimde laikliği asla kabul edemediler. Fikri hür, vicdanı hür Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yeni Menemen olaylarını hayal etmeye devam ediyorlar. Yok öyle ama. Öyle ama yok… Cumhuriyetin çocukların buna asla geçit vermez, vermedi, vermeyecek. Milyonlarca Kubilay, milyonlarca Hasan, milyonlarca Şevki Cumhuriyet devrimlerinin başında ilk günkü gibi canla başla nöbet tutuyoruz, tutmaya devam edeceğiz.

    Bizler, ‘Sen başla, bitiren bulunur’ diyen Hasan Tahsin’in evlatlarıyız. Siyasi İslamcılıkla toplum mühendisliği yapılmasına, dini referanslarla eğitim sisteminin şekillendirilmesine bu ülkenin aydınlık yüzü, ilerici ve devrimci İzmir asla geçit vermez. Bizi bu yoldan kimse döndüremez. Cumhuriyetin devrimlerine kimse göz dikemez. Yüzyıldır Cumhuriyet nesilleri yetiştiren eğitim yuvalarına, okullarımıza sonuna kadar sahip çıkacağız.

    “OKULLARIMIZI TARİKATLARA AÇMAYA ÇALIŞAN KARANLIK ZİHNİYETE ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ”

    Ulu önderimizin ‘En büyük eserim’ dediği Cumhuriyetimize sahip çıkmak istiyorsak şu iç şeye her zamankinden daha çok ihtiyacımız var; cesarete, bir arada olmaya ve umuda… Biliyorum ki, bizler bu üç erdeme sahibiz. Bugün burada Cumhuriyetin devrimlerinden hazmedemeyen halk düşmanlarına karşı, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında o devrimleri ölümsüzleştireceğimize bir kere daha ant içiyoruz. 93 yıl önce bugün, Cumhuriyet şehitlerimiz bir avuç hain karşısında nasıl dimdik durduysa biz de bu karanlığın karşısında dimdik duracağız. Özgürlüğümüze, demokrasiye, barışa ve adalete zarar vermeye çalışanlara asla geçit vermeyeceğiz. Okullarımızı tarikatlara açmaya çalışan karanlık zihniyete asla izin vermeyeceğiz. Biz Mustafa Kemal’in İzmir’iyiz. Cumhuriyet devrimlerinin ebedi bekçileriyiz. Şimdi sıra bizde. Yaşasın demokrasi, yaşasın laiklik, yaşasın Cumhuriyet…”

     

  • ÖZGÜR ÖZEL, MENEMEN’DE: “10 KASIM TÖRENLERİNDE ATATÜRK’ÜN RESMİNİ YAKASINA ASMAYI REDDEDEN SÖZDE ÜÇ TEĞMENE MÜDAHALE EDEN DÖRT TANE TEĞMEN, KUBİLAY’IN TEĞMENLERİDİR, ATATÜRK’ÜN TEĞMENLERİDİR, BENİM TEĞMENLERİMDİR”

    Haber: SULTAN EYLEM KELEŞ / Kamera: KERİM UĞUR

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir Menemen’de Yıldıztepe Şehitliği’nde Devrim Şehidi Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay ile Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki için düzenlenen anma töreninde; “Derviş Mehmetlerin hadsizliği, onların karşısındakilerin Kubilay kadar cesur olması durumunda sonuçsuz kalır. Geçtiğimiz günlerde, 10 Kasım törenlerinde Atatürk’ün resmini yakasına asmayı reddeden sözde üç teğmene karşı; onlara müdahale eden dört tane teğmen, Kubilay’ın teğmenleridir, Atatürk’ün teğmenleridir, benim teğmenlerimdir… Atatürk’ün ordusuna meydan okuyanlara had bildirenleri, o resmi asmayanlarla bir kefeye koymak ve onlara medya organları üzerinden ‘cuntacı teğmenler’ demek hadsizliktir. Bu hadsizliği kabul etmiyoruz. Herkes haddini bilecek. Atatürk’ün ordusunda asla ve asla Atatürk’e saygısızlık kabul edilemez. Bu konuda gösterilen her tepki vatana bağlılıktır, mazur görülen her yaklaşım vatana ihanettir” dedi.

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir Menemen’de, Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Hüsnü Bozkurt ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile birlikte; Devrim Şehidi Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay ile Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki’nin şehit edilişlerinin yıldönümü dolayısıyla CHP ve ADD’nin düzenlediği anma yürüyüşüne katıldı.

    Menemen Şehir Stadı’ndan Yıldıztepe Şehitliği’ne kadar yapılan yürüyüşün ardından devrim şehitleri için anma töreni düzenlendi.

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, törende yaptığı konuşmada, şunları söyledi:

    “Bugün burada Genel Başkan Yardımcılarımız, Parti Meclisi üyelerimiz ve milletvekillerimiz ile birlikte önemli bir heyetle buradayız. Grubumuzdaki 130 milletvekilinin hepsi, bugün Parlamento’da bütçe görüşmelerinde mücadele ediyorlar. Ancak yürekleri buradadır, kalpleri buradadır; sizinle beraberdir.

    Dün, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Hacıbektaş’a gidişinin 104. yılında Hacıbkektaş’taydık. Bugün buradayız. 19 Mayıs’ta Samsun’dan yola çıkan, sonrasında Sivas’ta, Erzurum’da kongrelerini gerçekleştirip, Anadolu’nun dört bir yanında kurtuluşu ve ardından kuruluşu örgütleyen Gazi Mustafa Kemal’in bulunduğu her yerde, attığı her adıma; ilkelerin, devrimlerine, hatırasına, emanetine ve vasiyetine sahip çıkmak bütün CHP’lilerin namus borcudur. Bundan sonra, görev yaptığım sürece; böyle anlamlı günlerde, özellikle devrimlerin ya da devrimlere sahip çıkmanın sembolü olmuş yıldönümlerinde; ya da büyük acıların anma törenlerinde var olmaya devam edeceğim. Madımak’ta, Sivas’ta; CHP Genel Başkanı olarak olacağım ve Madımak, Utanç Müzesi olana kadar; Türkiye Cumhuriyeti Devleti Madımak’tan özgür dileyene kadar o ateşi yüreğimde hissetmeye devam edeceğim.

    Dün akşam yüreğimiz yandı. Altı evladımız bu vatan için, bu bayrak için şehit oldular. Bir kez daha şehitlerimizi rahmetle anıyoruz, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz.

    “DEVRİMCİLER, ATATÜRKÇÜLER; BAŞ EĞMEK YERİNE KUBİLAY GİBİ BAŞ VERİRLER”

    Burada üç büyük şehidin, manevi huzurlarındayız. Öğretmen Kubilay, asteğmenlik görevini yapmak üzere 1930 yılında Menemen’deydi. Onun koruması için Menemen’in iki evladı; Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki onunla birliktelerdi. Ellerinde Cumhuriyet’in ay yıldızlı al bayrağına karşı; şeriat bayrağı taşıyanlar onun şahsında Cumhuriyet’e, devrimlerine, milli birlik ve bütünlüğe ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e isyan bayrağı açtılar. Asteğmen Kubilay, görmezden gelmedi. Elindeki imkansızlığı, yanındaki iki bekçi arkadaşı ile birlikte oradaki zorluğu görüp de oradan uzaklaşmadı, sessiz kalmadı ve elindeki eksik teçhizata, mühimmatın amaca uygun olmamasına rağmen; Cumhuriyet’i savunmak için direndi. Başını eğseydi, bu ülkenin bağımsızlığı için üzerine düşeni yapamayacaktı. Bazen devrimciler, Atatürkçüler; baş eğmek yerine Kubilay gibi baş verirler.

    Derviş Mehmetlerin hadsizliği, onların karşısındakilerin Kubilay kadar cesur olması durumunda sonuçsuz kalır. Hepimize Derviş Mehmet karşısında Kubilay cesareti, onun iradesi, onun vatana bağlılığı örnek olmalıdır. Geçtiğimiz günlerde, 10 Kasım törenlerinde Atatürk’ün resmini yakasına asmayı reddeden sözde üç teğmene karşı, onlara karşı çıkan, müdahale eden dört tane teğmen, Kubilay’ın teğmenleridir, Atatürk’ün teğmenleridir, benim teğmenlerimdir.

    “ONLARA ‘CUNTACI TEĞMENLER’ DEMEK HADSİZLİKTİR. BU HADSİZLİĞİ KABUL ETMİYORUZ. HERKES HADDİNİ BİLECEK”

    Atatürk resmini, 10 Kasım’da yakaya asmamayı mazeretlendiren bir Milli Savunma Bakanı, ‘toplu iğne yokmuş’ diyen Milli Savunma Bakanı, onların savunmasına, avukatlığına girişen Milli Savunma Bakanı; hangi koltukta oturduğunu, geçmişte hangi görevleri yaptığını, ona bağlı olan Genelkurmay’ın, kuvvetlerin görevinin ne olduğunu unutmasın. O ordu sivil siyasetin teminatıdır, demokrasinin teminatıdır, o ordunun görevi milli savunmadır. Ordunun askeri yeri askeriye, sivilin yeri siyasettir. Bu konuda kimsenin şüphesi olmasın. Ancak yakasında Atatürk resmi takmayanlara hadlerini bildirenleri, görevlerini hatırlatanları, Atatürk resmi üzerinden görev yapmakta oldukları orduya, Atatürk’ün ordusuna meydan okuyanlara had bildirenleri o resmi asmayanlarla bir kefeye koymak, birlikte disipline vermek ve onlara medya organları üzerinden ‘cuntacı teğmenler’ demek hadsizliktir. Bu hadsizliği kabul etmiyoruz. Herkes haddini bilecek.

    “MAZUR GÖRÜLEN HER YAKLAŞIM VATANA İHANETTİR”

    Atatürk’ün ordusunda, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde asla ve asla Atatürk’e saygısızlık, onun hatırasına saygısızlık kabul edilemez. Bu mazur görülemez. Bu konuda gösterilen her tepki vatana bağlılıktır, mazur görülen her yaklaşım vatana ihanettir. Bunu böyle değerlendiriyoruz.

    “ONLARI İSTİSMAR ETMENİZE İZİN VERMEYECEĞİZ”

    Tabi bu tip davranışlar Meclis kürsüsüne çıkan atanmış bir bakanı da aslında aslını inkar etmeden, takiye yapmadan düşüncelerini ifade ederek, meselenin somutlaşmasına katkı sağlamıştır. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, çıkıp karşımıza birtakım cemaatleri, tarikatları sivil toplum örgütleri olarak nitelemiş, onlarla yapılan protokolleri savunmuş, bundan sonra da devam edeceklerini söylemiştir. Yusuf Tekin’in bahsettiği ve STK dediği o cemaatler, tarikatlar; Aladağ’da yanan yurdu yapanlardır. Gencecik, minicik yoksul kız çocuklarının cayır cayır yanmasına sebep olanlardır. O protokol yaptıkları Ensar Vakfı’nın yurtlarında taciz ve tecavüze uğrattıkları küçük çocukları koruyamayan, onları istismar edenlerdir. Onların protokol yaptıkları, barınma sorununu, ailelerin çaresizliğini istismar ederek yurtlarına aldıkları çocukların zihin ve beyinlerini yıkamaya çalışarak, bu vatana, millete, bayrağı değil başka bir sapkın inanç ve inanışa bağlayarak onları Cumhuriyet, Atatürk düşmanı yapmaya çalışanlardır. Yusuf Tekin’e buradan sesleniyoruz. Sizin bu milletin çalışkan, bu milletin namuslu, çilekeş, yoksul ailelerinin çocuklarını alıp da sadece size ideolojik bir zemin yaratmak, size gelecek kuşaklarda elde edemediğinizi sağlamanız için onları istismar etmenize izin vermeyeceğiz.

    “82 MİLYON EVLADIN İÇİNDE VATANINI, MİLLETİNİ SEVEN, GEREKİRSE ATATÜRK İÇİN CANINI VERMEK İSTEYENLER, BU ŞIMARMIŞ MENSUPLARDAN BİNLERCE KAT FAZLADIR. BİZ ÇOKUZ. BİZ BÜYÜĞÜZ”

    Biraz önce Atatürkçü Düşünce Derneği’nin çok kıymetli Gençlik Kolları Başkanı güzel, beni de duygulandıran bir konuşma yaptı. Bir tek noktasını müsaadesi ile düzeltmek isterim. Dedi ki ‘Onlar ne kadar çok olurlarsa biz de onların karşısında o kadar olacağız.’ Öyle düşünme başkanım. Bu ülkenin şu anda, geçmişte hangi siyasi partiye oy vermiş olursa olsun, geçmişteki tercihleri ne olursa olsun, bu ülkenin topraklarında yaşayan yüz binlerce, on milyonlarca, 82 milyon evladın içinde vatanını, milletini seven, gerekirse Atatürk için canını vermek isteyenler, bu şımarmış meczuplardan binlerce kat fazladır. Biz çokuz. Biz büyüğüz. Biz onlara karşı çok daha cesaretliyiz.

    Ellerinde bulundurdukları yetkilerle şımartılanlar, toplumu baskı altında tutarak onlara açılan yolda yürümeye çalışanlar, bu milletin damarlarından ilerleyip beynine gitmeye çalışanlar, öyle diyorlardı; ‘Hoca efendi ile aynı menzile farklı yollardan yürüyoruz.’

    “ONUN İÇİN CEMAATLERE, TARİKATLARA VE ONLARIN DEVLETİ ELE GEÇİRMESİNE DUR DİYORUZ, HAYIR DİYORUZ, GEÇİT YOK DİYORUZ”

    Bunlardan bir grubun ne olduğu 15 Temmuz darbe girişiminde ortaya çıktı. 2010’da biz Cumhuriyetçiler, Atatürkçüler hep birlikte ‘Yapmayın’ derken, birlikte anayasayı değiştirdikleri cemaatin 15 Temmuz akşamı milletin üstüne süreceği tanklara hep birlikte mazot doldurdular. Meclis’i bombalayacak F-16’ların pilotlarını 2010 referandumunda o uçakların içine oturttular. Yargıyı cemaate 2010 referandumu ile teslim ettiler. Bugün cemaat ve tarikatlara yeniden alan açanlara şunu söylüyoruz, Kamer Genç söyledi ve dinlemediniz. 15 Temmuz’u yaşadınız. Ders almadınız. Her sırtını sıvazladığınız cemaat ve tarikat Milli Eğitim’de yapılanarak sonra dönüp adalet sisteminde yapılanarak, en nihayetinde silahlı kuvvetler içinde yapılanarak, er ya da genç içindeki Cumhuriyete olan kinini kusacak, namluyu bu millete çevirecektir. Biz Atatürkçüler, onun kurduğu partinin neferleri, onun çok sevdiği Cumhuriyete sahip çıkan Menemen’in güzel insanları, İzmir’in Cumhuriyetçileri, Türkiye’nin Atatürkçüleri, günün birinde onlar namluyu bu millete çevirdiğinde yine bu toprakları, bu ulusu, bu bayrağı koruyacağız. Onun için cemaatlere, tarikatlara ve onların devleti ele geçirmesine dur diyoruz, hayır diyoruz, geçit yok diyoruz.

    “UMUT CUMHURİYETTEDİR, UMUT BİZDEDİR, UMUT HEPİMİZDEDİR”

    Bundan sonra, bugünden başlayarak ve bugünden yeşeren umudu çoğaltarak… Bana dediler ki ‘Geçmişte Menemen’de çok coşkulu törenler olurdu. Sonra sayıları sınırladılar. Giriş sayısı sınırlandı. CHP’den törene 10 kişi gelecek. Ama biz daha sonra kendi törenimizi yapacağız.’ Ben Cumhuriyet Halk Partililerin ne yapacağından emindim. Ne sabah törende 10 kişiydik, ne de bu tepede birilerinin umduğu gibi yalnızız. Gözün alabildiği her yerde ve bu meydana sığmayan yerlerde Menemenliler, İzmirliler, Atatürkçüler, Cumhuriyetçiler varsa umut var. Umut Cumhuriyettedir, umut bizdedir. Umut hepimizdedir.

    “BİZ ÇOKUZ VE BİZ KAZANACAĞIZ”

    Bundan sonra çağrılın, çağrılmayın size ihtiyaç olan her yerde çok olmamız. Kalabalık olmamız, dayanışmamız ve gücümüzü göstermemiz gereken her yerde hep birlikte olmaya ve mücadele etmeye var mıyız? Uzaklardan duyulsun, bir kez daha soruyorum. Var mıyız? Hep birlikte başaracağız. Biz çokuz ve biz kazanacağız.”

     

  • BÜYÜKÇEKMECE BELEDİYESİ’NDEN 30 YIL SONRASINI PLANLAYAN PROJE

    Büyükçekmece Belediyesi’nin “Gelecek Sizinle Gelecek” sloganıyla Büyükçekmece’nin 2050 vizyonunu belirlemek için 2 yıl önce hayata geçirdiği projenin “Sonuç Bildirgesi”, düzenlenen lansman toplantısıyla duyuruldu.

    Türkiye’de ilk kez bir ilçe belediyesi 30 yıl sonrasını hedefleyerek, iklim değişikliği, çevresel sorunlar, ulaşım ve altyapı gibi sorunların tartışıldığı, toplumun her kesimin görüş ve önerilerinden yararlanılan, katılımcı yönetim anlayışıyla 2050 yılını planladı.

    16 ÜNİVERSİTE 39 BİLİM İNSANI

    Bin 669 katılımcıdan bin 934 farklı görüş, 24 mahallede bin 966 vatandaşla gerçekleştirilen 2050 Büyükçekmece Vizyon Anketi ve 16 farklı üniversiteden 39 bilim insanının katkısıyla farklı ilgi gruplarından 6.318 katılımcının görüş ve önerileri alınarak, 2050 Büyükçekmece Vizyonu şekillendirildi.

    “Küresel İklim Değişikliği ve Çevre Politikaları”, “Kamusal Mekan ve Kıyı Politikaları”, “Kentsel Dönüşüm, Ulaşım ve Alt Yapı Politikaları”, “Toplumsal Kapsayıcılık ve Katılımcı Yönetim”, “Gençlerin Gözünden Büyükçekmece” başlıklı konulara yer verilen 2 yıllık çalışmanın “Sonuç Bildirgesi” kamuoyu ile paylaşıldı.

    TOPLANTIYA İLGİ YOĞUN OLDU

    Geçmiş dönem Dışişleri Bakanı ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, 2050 Büyükçekmece Vizyon Projesi Onur Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ruşen Keleş, ve 2050 Vizyonu Bilim Kurulu Koordinatörü Prof. Dr. Mahmut Güler’in konuşmacı olarak katıldığı toplantıya akademik çevreler başta olmak üzere katılım yoğun oldu. Yapılan konuşmalarda Büyükçekmece 2050 Vizyon Projesi’nin amacı, hedefi ve gelecek nesiller açısından önemi değerlendirildi. Lansman toplantısının son bölümünde ise 2050 Büyükçekmece Vizyonu’na katkı sunan bilim insanları, icra ve düzenleme kurulu üyelerine plaket takdim edildi.

    BAŞKAN AKGÜN: “TÜRK BELEDİYECİLİĞİNE, TÜRK YEREL DEMOKRASİSİNE HAYIRLI OLSUN”

    Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, 2050 Büyükçekmece Vizyonu’nun 18 aylık bir çalışma ile şekillendiğini belirterek, şu açıklamayı yaptı:

    “Büyükçekmece’nin 2050 yılında nerede olması kararı Büyükçekmece’de hemşehrilerimiz ve onların bilgileri çerçevesinde bilim insanları verdi. Burada insan hakları, hukuk, adalet, çocuk hakkı, kadın hakkı, canlı hakkı var demektir. İşte 2050 Büyükçekmece Vizyonu sonuç bildirgesinin temeli budur. Bu şehrin ulaştığı noktadan sonra 2050 yılına doğru giderken hangi tehditlerle karşılaşacak? Bunları nasıl bertaraf edecek ve hemşehrileri ile beraber bu sonuç bildirgesine 2050 Vizyon Bildirgesi’ne nasıl sahip çıkacağız bunu ortaya koymuştur. Bu bildirgenin aynı zamanda bilimsel teknik izleme komitesi vardır. İzleme komitesi her 6 ayda bir başkanlık makamına ve oluşan kurula bilgi vererek Büyükçekmece’yi hangi tehditler veya hangi tuzaklar bekliyor? 2050 Vizyon Bildirgemizin şartlarına uymayan gelişmelere doğru giden yön var mı? Merkezi idare bizim planlarımızı, bu şehrin büyümesini veya bu şehrin gidişatını engelleyici mi yoksa destekleyici mi bir çalışma içerisinde kendini ortaya koyuyor? Örneğin; şehir planlarımızın 2 kat olarak belirlendiği yerde 38 kat inşaat ruhsatını merkezi idare verdi. İşte bunların korunması, bu olumsuz durumların korunması, temiz havanın, temiz suyun, temiz çevrenin, sıfır atığın, karbon salımının hangi şartlarda yerine getirebileceği, alternatif enerjiyi nasıl ortaya koyacağımızı, şehrin enerjisini Allah’ın vermiş olduğu, doğanın vermiş olduğu imkanlarla nasıl sağlayacağımızı ortaya koyan Türkiye’de ilk belgedir. 2050 Vizyonu Türkiye’de 1391 belediye içerisinde sadece 2019 yılından sonra Ekrem İmamoğlu’nun Başkanlığındaki Büyükşehir Belediyesi tarafından ortaya konulmuştur. İkincisi de 18 aylık çalışma sonucunda 40’tan fazla bilim insanının, 16 üniversitenin katılımı, 7 binden fazla paydaş hemşehrilerimizin katılımıyla Büyükçekmece Belediyesi ortaya koymuştur. Türk belediyeciliğine, Türk yerel demokrasisine hayırlı olsun.”

    PROF. DR. RUŞEN KELEŞ: “DÜNYANIN BAŞKA YERLERİNDE DE GÖREMEDİĞİMİZ BİR ÇALIŞMADIR BU”

    Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi ve 2050 Büyükçekmece Vizyonu Onur Kurulu Başkanı, Prof. Dr. Ruşen Keleş, projeye ilişkin şunları söyledi:

    “Bugün 2050 Vizyonu’nun temel ilkelerinin paylaşılacağı bir toplantı düzenlenmiştir. Ben şahsen bunu büyük bir takdirle karşılıyorum. Avrupa Konseyi’nde 20 yıl görev yapmış bir kimse olarak buna Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nin ne kadar önem verdiğini çok yakından bilen bir kimseyim ve zaten belediye başkanımız da 20 yıldan fazla bir süredir Avrupa Konseyi’ndeki Türk Delegasyonunun üyesi olarak bu konulara yakından vakıf olan bir istisnai belediye başkanımızdır. Büyükçekmece’nin 2yıl, 2.5 yıldan beri gerçekleştirmeye çalıştığı etkinliklerin içerisindeki temel unsurlardan biri gençlik. Çocuklar var. Gençler var. Kadınlar var. Engelliler var. Toplumun bütün kesimlerine ulaşabilmek için elden geleni yapmış, onların karar süreçlerine katılmalarını sağlamış ve vizyon belgesinde de bunlar ile ilgili ilkelerin yer aldığını açık bir şekilde görüyoruz. Büyükçekmece Kentsel Şartı adını taşıyan bir belge hazırlamıştır. Başka hiçbir belediyede, dünyanın başka yerlerinde de göremediğimiz bir çalışmadır bu. Orada da belediye olarak sorumluluklarımızın neler olduğunun ayrıntıları görülüyor. Ayrıca halka düşen sorumlulukların da yükümlülüklerin neler olduğu açık bir şekilde anlatılmış. Bunları gençlerin, çocukların, kadınların okuyarak belediyenin şimdiki Büyükçekmece’yi nereden alıp nereye getirdiğini görmeleri bakımından çok önemli kaynak olduğu düşüncesindeyim. Maalesef kentsel dönüşüm çalışmaları Türkiye’de genel politikanın bir parçası olarak rant yaratmak ve paylaştırmak gibi yanlış bir amaca yönelmişken Büyükçekmece yüksek yapılaşmaya değil fakat yatay yapılaşma düzenini esas almak suretiyle çok ciddi adımlar atmıştır. Hem imar planının uygulanması bakımından hem de bir politika olarak hiçbir zaman rant yaratmak ve paylaştırmak belediyenin amacı olarak gündemde olmamıştır. Bunu da takdirle karşılamak gerektiğini düşünüyorum.”

    PROF. DR. MAHMUT GÜLER: “HAYALLER İLE BİLİMSEL GERÇEĞİ BİR ARAYA GETİRİP HARMANLAMAMIZ GEREKİYORDU”

    Trakya Üniversitesi Öğretim Üyesi ve 2050 Büyükçekmece Vizyonu Bilim Kurulu Koordinatörü Prof. Dr. Mahmut Güler ise şöyle konuştu:

    “Değerli bir ekiple çalıştım ve çok da faydalı olduğunu düşündüğümüz çalışmanın sonuna geldik artık. Türkiye’de ilk olarak birtakım çalışmaları tamamladık. Bu çalışmalar tamamıyla kent halkının faydasına, kentsel hizmetlerin daha kaliteli bir şekilde sağlanmasına yönelik çalışmalar oldu. Çalışma aslında ilk olması bakımından değerliydi. Çünkü 2050 Büyükçekmece Vizyon Çalışması uzun vadeli bir planlama gerektirdi ve Türkiye’de henüz daha uzun vadeli kentsel düzeyde bir planlama çalışması olmadı. Sadece Büyükşehir Belediyesi ile biz herhalde zannediyorum aynı dönemde başladık ve yaklaşık olarak aynı dönemde tamamladık. Bir kenti 30 yıl boyunca planlama işi çok zor bir iştir. Bu önemli ölçüde bir vizyon gerektirir ve dolayısıyla vizyoner bir belediye başkanı gerektirir. Her şeyden önce yöneticinin vizyoner olması gerekiyordu. Bu açıdan şanslıydık. Hasan Akgün bu hususta önemli destekler verdi. Destekleri iki türlüydü. Birincisi akademik yönü de vardır biliyorsunuz Hasan Akgün’ün. Akademik yönden destek sağladık. İkincisi uygulamayı uzun yıllardır belediye başkanlığı yapmış olmasından dolayı çok iyi biliyordu ve süreci çok kolaylaştırdı. Onun denetiminde, onun gözetiminde, onun bilgisi çerçevesinde hazırladık. İkinci şanslı olduğumuz bir nokta daha vardı. Bilim Kurulu’nu Türkiye’nin değişik üniversitelerinden oluşturduk ve dolayısıyla biz sahadaki bilgilerle bilimsel bilgiyi harmanlayarak 30 yıllık bir vizyon ortaya koymaya çalıştık. Bilim Kurulu’nun başında Prof. Dr. Ruşen Keleş’in olması da bize güç katıyordu aynı zamanda. Bu 30 yıl aslında kentlinin hayalini gerçekleştirmesi çalışmasıydı. Vizyon aslında hayaldir. Hayaller kurmalarını istedik biz kent halkından. Bu konuda önce kentsel sorunları belirleme şartıyla başladık. Daha sonra hayal ilgili anketler düzenledik. Hayallerini anlatmasını istedik anketlerde ve daha sonra odak grup çalışmaları, gençler, yaşlılar, dört farklı grupla çalışmalar yaptık. Farklı temalarda katılım özellikle sivil toplum kuruluşları, muhtarlar ve halkı davet ettik. 10 tema üzerinden oturumlar düzenledik. Bu oturumlar söz alan herkes istediği gibi kadar konuşabiliyordu. Dolayısıyla bu verileri topladıktan sonra hayaller ile bilimsel gerçeği artık bir araya getirip harmanlamamız gerekiyordu. Saha verilerini bilimsel anlamda işleyecek olan 40’a yakın öğretim üyesine biz teslim ettik. Beraber çalışmalar yaptık ve değerli hocalarımızın hem Büyükçekmece’nin kentsel sorunları ve geleceğe ilişkin bilimsel verilerden hem de beklentiler doğrultusunda çalışmalar yapıp tamamladılar.”

    SONUÇ BİLDİRGESİ

    Sonuç Bildirgesi’nde ise şu ifadeler yer aldı:

    “2050 Büyükçekmece Vizyon Belgesi’nde, gelecek senaryoları ekseninde amaç ve stratejiler tartışılarak, kentin geleceğine ilişkin, kentsel yaşamı oluşturan ve onunla eklemlenebilecek bilimsel, teknolojik, ekonomik ve toplumsal gelişmelerine ilişkin öngörüler değerlendirilmiştir. Bunun sonucunda ise gelecek tasavvuru ve ona ulaşılmasını olanaklı kılacak hedef ve öncelikler ortaya konulmuştur.

    2050 Büyükçekmece Vizyonu, 16 farklı üniversiteden alanlarında uzman birbirinden değerli 39 bilim insanının önderliğinde ve kent halkının katılımı ile 2 yıl süren bir çalışmanın sonucunda tamamen bilimsel yöntemler ve verilerin ışığında ortaya çıkmıştır.

    2050 Büyükçekmece Vizyonu, Büyükçekmece’nin gelecek 30 yılını şekillendirecek bir yol haritasıdır.

    2050 Büyükçekmece Vizyonu kapsamında; İklim Değişikliği, Ekoloji ve Çevre, Eğitim ve Kültür, Toplumsal Kapsayıcılık ve Katılımcılık, Kamusal Mekân ve Kıyı Politikaları, Kentsel Dönüşüm, Afet ve Risk, Ulaşım ve Alt yapı ile Yenilik ve Akıllı kentler başlıkları multidisipliner bir perspektifle ele alınmıştır.

    Bu belge aynı zamanda, Büyükçekmece’de kentsel hizmetlerin sürekli olarak iyileştirilmesine yönelik somut taahhüt içeren bir sözleşmedir.
    Önümüzdeki 30 yıla ilişkin kısa, orta ve uzun erimli, yenilikçi ve proaktif bir yaklaşımla bir ilçe belediyesi tarafından hazırlanmış ilk strateji belgesidir.

    Bu belgede, kent halkının gelecekteki beklentileri ortaya konulurken aynı zamanda kent yaşamını paylaşan tüm canlıların da geleceği göz önünde bulundurulmuştur.”

     

     

  • ADD GENEL BAŞKANI BOZKURT, MENEMEN’DE DEVRİM ŞEHİDİ İÇİN DÜZENLENEN TÖRENDE: “TARİKATLAR VE CEMAATLER SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜDÜR’ DİYEN BAKANLAR GÖRÜYORUZ. HİÇBİR FARKI YOKTUR KUBİLAY’I KATLEDENLERLE, O BAKANLARIN”

    Haber: SULTAN EYLEM KELEŞ / Kamera: KERİM UĞUR

    Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Mustafa Hüsnü Bozkurt; İzmir Menemen’de Yıldıztepe Şehitliği’nde Devrim Şehidi Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay ile Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki için düzenlenen anma töreninde; “Bugün; 93 yıl önce burada, Menemen’in sokaklarında, sırık ucunda Kubilay’ın kafasını gezdiren o hayasızları alkışlayanların az mı olduğunu zannediyoruz. Artık Gazi Meclis’in kürsüsünden Cumhuriyet’e, aydınlanma devrimlerine, anayasa ve yasalara meydan okuyan, ‘bunları tanımıyorum’ diyen; ‘tarikatlar ve cemaatler sivil toplum örgütüdür’ diyen bakanlar görüyoruz. Hiçbir farkı yoktur Kubilay’ı katledenlerle, o bakanların. Onlar da Cumhuriyeti katletmeye çalışıyorlar. Varlık nedenimiz; bu laik Cumhuriyet’in bekası ile kaimdir. Laik Cumhuriyet yoksa, ne siz varsınız ne de biz varız arkadaşlar” dedi.

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir Menemen’de, Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Hüsnü Bozkurt ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile birlikte; Devrim Şehidi Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay ile Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki’nin şehit edilişlerinin yıldönümü dolayısıyla CHP ve ADD’nin düzenlediği anma yürüyüşüne katıldı.

    Menemen Şehir Stadı’ndan Yıldıztepe Şehitliği’ne kadar yapılan yürüyüşün ardından devrim şehitleri için anma töreni düzenlendi. Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Mustafa Hüsnü Bozkurt, törende yaptığı konuşmada, şunları söyledi:

    “Özellikle sevgili Türk kadınları… Sevgili gençler… Cumhuriyet Halk Partisi’nin Mustafa Kemal Atatürk’ün, ‘aydınlanma devriminin siyasal örgütü’ diye kurduğu CHP’nin çok sevgili Genel Başkanı Özgür Özel… Yıllardır buraya geliyoruz. 1989 yılında bu ülkede yeni Derviş Mehmet’ler milletin başına bela olmasın diye, yeni şeyh bozuntusu Nakşibendi Şeyhi Esat’lar milleti iğfal etmesin diye, ak saçlı bilgemiz Prof. Dr. Muammer Aksoy tarafından kurulan ülkemizin en büyük demokratik kitle örgütünün genel başkanı olarak huzurlarınızdayım.

    Hepimiz Cumhuriyet, aydınlık yarınlara özgürce yürüsün diye hizmet etmeye çalışıyoruz. 93 yıl önce bugün, burada bir vahşete şahit oldu Türk ulusu. Matematik öğretmeni Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın katledildikten sonra bağ bıçağı ile başı gödeşinden ayrıldı, bir sırığın ucuna geçirildi ve Menemen sokaklarında gezdirildi.

    Bugün de karşımızdaki kan içici yobazlar ya domuz bağıyla insan katlediyorlar ya da bir otelde Sivas’ın Madımak’ında bir otelde insanları cayır cayır yakıp, karşısına geçip bakıyorlar. Bu vicdan yoksunu, ahlaksız yobazların, gericilerin, şeriatçıların… Lafı eğip bükmeyin, siyasal İslamcı falan değil bunlar; bunlar tarihin her döneminde akıl ve bilime düşman şeriatçı, yobaz bir güruh. Bunlardan korkan, bunlardan beter olsun.

    Burada 20’li yaşlarında üç insan… Fişekliklerindeki mermiler eğitim mermisi. Biliyorlar. Hayır yine de karşılarına dikiliyorlar. Ve Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi kahraman ordumuzun, kahraman zabiti, Mefkûreci Muallim Heyeti’nin kıymetli uzvu Kubilay Bey, temiz kanı ile Cumhuriyet’in hayatiyetini tazelemiş olacaktır diyor. Bunu duyduğu zaman öyle bir öfkeyle yerinden fırlıyor ki verdiği talimat, ‘Menemen’i yakın oluyor.’

    Şunu hiç hazmetmiyor: Sadece yedi yıl önce Yunun mezaliminden kurtardığımız, kadınlarının kızlarının Yunan askerleri tarafından ırzına geçilmesine engel olduğumuz Menemenliler’in içinden ne menem bir haydut akın çıkmıştır ki bu ahlaksızları alkışlayabilmiştir; diyor.

    Bugün az mı var sanıyoruz. Bugün; 93 yıl önce burada, Menemen’in sokaklarında, sırık ucunda Kubilay’ın kafasını gezdiren o hayasızları alkışlayanların az mı olduğunu zannediyoruz. Artık Gazi Meclis’in, TBMM’nin kürsüsünden Cumhuriyet’e, aydınlanma devrimlerine, anayasa ve yasalara meydan okuyan, bunları tanımıyorum diyen; tarikatlar ve cemaatler sivil toplum örgütüdür diyen bakanlar görüyoruz. Hiçbir farkı yoktur Kubilay’ı katledenlerle, o bakanların. Onlar da Cumhuriyeti katletmeye çalışıyorlar.

    Varlık nedenimiz; bu laik Cumhuriyet’in bekası ile kaimdir. Laik Cumhuriyet yoksa, ne siz varsınız ne de biz varız arkadaşlar. Herkes kendine gelsin, bu laik Cumhuriyet’e dört elle sarılalım. Ben burada Hüsnü Bozkurt olarak, Özgür Özel’i burada görmekten müthiş bir mutluluk duyuyorum. CHP’nin Genel Başkanı elbette her 23 Aralık’ta Menemen’de olup, laik Cumhuriyet’e sahip çıktığını göstermelidir. Teşekkür ederim sevgili Özgür Özel.”