Blog

  • ŞARKICI ATİLLA TAŞ, POLİSE MUKAVEMET ETTİĞİ GEREKÇESİYLE TUTUKLANDI

    Şarkıcı Atilla Taş, Beşiktaş’ta bir barda çıkan olay sonrası polise mukavemet gösterdiği iddiasıyla tutuklandı. Eşi Meltem Taş ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

    Şarkıcı Atilla Taş barda karıştığı olay sonrası polise mukavemet gösterince tutuklandı. Şarkı Atilla Taş ve eşi, Beşiktaş’ta eğlendikleri barda iddiaya göre aşırı alkollü şekilde içeridekilere rahatsızlık verince dışarıya çıkarılmak istendi. Taş, işletmecilerle kavga etti. Olay yerine gelen polise de mukavemet gösterdiği öne sürülen Taş ve eşi gözaltına alındı. Bugün adliyeye sevk edilen Taş tutuklanırken eşi ise adli kontrol ile serbest bırakıldı.

    Konuya ilişkin İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklama şöyle:

    “23.12.2023 tarihi saat 00.50 sıralarında Beşiktaş ilçesi Köyiçi’nde bulunan bir eğlence yeri önünde bağırma ve çığlık sesi duyulması üzerine İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlilerince olay yerine intikal edilmiştir.

    Yapılan kontrolde; Atilla Taş ve eşi Meltem Taş’ın eğlenmek için iş yerinde bulundukları sırada müşterilerle kavga ettikleri, işletme çalışanları tarafından dışarı çıkarıldıkları, bundan kaynaklı aralarında sözlü ve fiziki kavga çıktığı anlaşılmıştır.

    Emniyet görevlilerince olaya müdahale edildiği esnada Atilla Taş ve eşi emniyet görevlilerine karşı fiziki temasta bulunarak hakaret, tehdit ve küfür etmiş, şahıslar görevlilerce yakalanarak gözaltına alınmıştır.

    Konuyla ilgili yakalanan ve ‘polise mukavemet, darp ve hakaret’ suçlarından adli makamlara sevk edilen şahıslardan Meltem Taş hakkında adli kontrol hükümleri uygulanmış, Atilla Taş ise tutuklanarak Ceza İnfaz Kurumu’na teslim edilmiştir.”

  • İMAMOĞLU: “BİZİM BU DÖNEM GİTMEYE NİYETİMİZ YOK; ONU SÖYLEYEYİM”

    İMAMOĞLU: “BİZİM BU DÖNEM GİTMEYE NİYETİMİZ YOK; ONU SÖYLEYEYİM”

    Haber: EDDA SÖNMEZ – Kamera: ADEM KARABAYIR

    İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, iktidar kanadının, seçim yaklaştıkça İstanbul’da yüzbinlerce konut vaadini kendine yakın medya organları üzerinden sıralamaya başladığını belirterek, “Sanki İstanbul, Patagonya’da bir yer yani. İstanbul hepimizin. İstanbul’da da Belediye Başkanı var. İstanbul Belediye Başkanlığı kimin Allah aşkına? Milletin, 16 milyon insanın. Seçimle gelir, yarın da gider. Bizim bu dönem gitmeye niyetimiz yok; onu söyleyeyim zaten. Yani Cenabı Allah’ın izniyle, görevimize daha devam edeceğiz” dedi.

    İBB iştiraki KİPTAŞ, “İstanbul Yenileniyor” uygulaması kapsamında, 14 Nisan 2023’te temeli atılan kentsel dönüşüm projesi “Kartal Kaper Sitesi”nin daire eşleştirmelerini kura ile belirledi. Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen kura çekimi; CHP Genel Başkan Yardımcısı Volkan Demir, CHP Parti Meclisi Üyeleri Mahir Yüksel, Cem Aydın, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel ile Kaper Sitesi hak sahiplerinin katılımlarıyla gerçekleştirildi. Çekiliş töreninde sırasıyla; KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt, Yüksel ve İmamoğlu birer konuşma yaptı.

    “BİN 200 KİŞİ GÜVENLİ YUVALARINA KAVUŞACAK”

    “Uzun yıllardır sıkıntı çeken bir sitenin, böylesi bir önemli çözüme kavuştuğu ana eşlik etmek bizim için de çok mutluluk verici bir durum” diyen İmamoğlu, çözümde ve projede emeği geçen her kişi, kurum ve kuruluşa teşekkür etti. Kaper Sitesi’nin yenilenmesiyle yaklaşık bin 200 vatandaşın güvenli yuvalarına kavuşacağının altını çizen İmamoğlu, “Yapmamız gereken, başarmamız gereken ve sonuçlandırmamız gereken çok işimiz var” dedi.

    Depremin, Türkiye ve İstanbul’un hafızasına 17 Ağustos 1999’da kazındığına dikkat çeken İmamoğlu, “O günden beri de İstanbul’da, herkes bir gayret içerisinde. Hiçbir gayreti küçümsemiyorum. O dönemin hükümetinden başlayın, sonraki hükümetler, yöneticileri, aynı zamanda belediye başkanları, hem o dönemin partileri hem sonraki dönem hizmet edenler… Biz de hep birlikte hizmet ediyoruz. Bu hizmetin yok sayılması mümkün değil, ama eksiklerimizi görmek, hatalarımızı görmek ve ona göre de bir yol yürüyüş biçimini ortaya koymakla da yükümlüyüz” diye konuştu.

    “İNSANLARIMIZIN SAĞLIKLI, GÜVENLİ EVLERİNE KAVUŞMALARI İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ”

    Deprem ve kentsel dönüşüm konusunun topyekun seferberlik gerektirdiği yönündeki görüşünü yineleyen İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdü:

    “Allah aşkına, bu işin partisi olur mu? Bu işin partisi olmaz. Bu işin siyaseti hiç olmaz. Burada yaşayan her vatandaşımız bizim için kıymetli. Bu deprem, Allah geçinden versin, öldürdüğü zaman bizi öldürecek. Biz iyi işler yaptığımız zaman da bizim insanımız yaşayacak. O bakımdan bu işin partisi olmaz. Bu noktada hep söyledim. Bu alanı beraber üretelim, iş birliği yapalım. İş birliği mi yaptık? Çıkalım şurada milletin huzuruna, ‘Biz beraber yaptık’ diyelim. Birbirimizi alkışlayalım, ellerimizi tutalım, ayağa kaldıralım; öyle değil mi? Böyle olmalı. İş böyle yürümedi ama. Yürümemesi için de gayret sarf ediliyor. Ben bunu görüyorum. Ayıplıyorum. Yine de bunu ısrarla söyleyeceğiz.”

    Devletin kamu bankalarının bu anlamda KİPTAŞ’a kaynak yaratmasının önemine dikkat çeken İmamoğlu, “Günün sonunda burada, biz, insanlarımızın sağlıklı, güvenli evlerine kavuşmaları için elimizden geleni yapacağız” dedi.

    “KİPTAŞ, KAR AMACI GÜTMEDEN HİZMET ÜRETİYOR”

    İstanbul’u depreme hazırlamanın ve riskli yapıları yenilemenin, kendileri için önemli bir motivasyon kaynağı olduğunu belirten İmamoğlu, bu kapsamda KİPTAŞ’ın mahalle aralarına da girerek tek yapı dönüşümlerine başladığını aktardı. Bu süreçte KİPTAŞ’ı kar amacı gütmediğine vurgu yapan İmamoğlu, “Onun için bugüne kadar, yaklaşık 10 bine yakın bağımsız birimden oluşan 15 projeyi tamamladık, anahtarlarını verdik. Yine 8 bine yakın bağımsız birimden oluşan 20 projeyi başlattık, devam ediyor. Yine 9 bin 200’e yakın bağımsız birimden oluşan 36 projenin de sahada çalışmaları ya sonuçlandı, ya sonuçlanmak üzere. Baktığınızda bunlar, depreme dönük, insan canı kurtaran alanlar. Üst üste koyduğunuzda, yaklaşık olarak 30 bine doğru koşan sayıda bağımsız birimi, tekrar güvenli bir ortama kavuşturuyor. 30 bin bağımsız birimi başardığı zaman bir kurum, bunun anlamı çok basit. En az 70-80 bin insanın, -100 bin de deseniz yanılmazsınız- hayatını güvenceli bir yaşama doğru götürüyorsunuz” bilgilerini paylaştı.

    “SABİT TAKSİTLE SOSYAL KONUT ÜRETEN TEK KURUM BİZ OLDUK”

    KİPTAŞ’ın, yaşanan ve kötü yönetilen ekonomik krize rağmen, vatandaşın çıkarını gözeten bir anlayışla iş ürettiğinin altını çizen İmamoğlu, “KİPTAŞ olarak biz, vatandaşlarımıza mümkün olduğu kadar sabit taksitle iş üretme gayreti içinde olduk. Hatta sabit taksitle sosyal komut üreten tek kurum biz olduk. KİPTAŞ tarihinde pek çok ilke imza attık. Örneğin; Silivri 4. Etap Konutlarını 5 ay, Tuzla Meydan Evleri 6 ay, Tuzla Aydınlık Evleri tam bir yıl erken teslim etti. Yani gaza bastık, ‘Bu işi bitirelim’ diye çabaladık. Muhtemeldir ki bunu buraya not ettiklerine göre, size de en yakın zamanda erken bitirme sözünü KİPTAŞ olarak vereceğiz” diye konuştu. 

    Vatandaşlara ve bakanlığa “hızlı tarama” yöntemini çok önerdiklerini ifade eden İmamoğlu, “Bunu çok küçümsediler. Hala uzaktan seyreden bir takım tavırlara sahipler. Ama aslında biz, hızlı taramayla, insanların evlerinin durumunun bir ön tespitini yapıyoruz. Yani tabiri caizse kapısını sert çalıyoruz” dedi.

    “SANKİ İSTANBUL, PATAGONYA’DA BİR YER”

    Hızlı tarama yöntemiyle, ziyaret ettikleri 113 bin binanın 35 bine yakınının depreme dayanıksız olduğunu tespit ettiklerinin bilgisini paylaşan İmamoğlu, özetle şunları söyledi:

    “Bu anlamda, İBB olarak, her konuda vatandaşımızın önüne, ortak akılla hizmet üretmek ve iş üretme konusunda kararlılığımızı ortaya koyuyoruz. Bizim bu konuda gösterdiğimiz çaba çok değerli. Şunu da ifade edeyim: Seçim dönemi iş açıklayan ve seçim dönemi projeyi önceleyen ya da seçim dönemi finans kaynaklarını anlatan… Hatta bazen ben bile yani utanıyorum. Niye utanıyorum? İşte, ‘300 bin sosyal konut, 400 bin sosyal konut, 500 yüz bin falan…’; bunlar havada uçuşuyor. Bunlara gerek yok. Bu işi yapıyor çünkü şu anda. Seçim başlıyor diye hem de İstanbul özellikle manşete atılarak, ‘İstanbul, İstanbul…’ Sanki İstanbul, Patagonya’da bir yer yani. İstanbul hepimizin. İstanbul’da da Belediye Başkanı var. Bir Allah’ın günü, ‘Sizin masanız ayrı, bizim masamız ayrı’ dedik mi? Demeyiz. İstanbul Belediye Başkanlığı kimin Allah aşkına? Milletin, 16 milyon insanın. Seçimle gelir, yarın da gider. Bizim bu dönem gitmeye niyetimiz yok; onu söyleyeyim zaten. Yani Cenabı Allah’ın izniyle, görevimize daha devam edeceğiz.

    “HEP BERABER ÇALIŞMAYI ÖĞRENMELİYİZ”

    Millet bizi bir arada çalışırken gördü mü, mutlu olur. Olmaz mı? Olur kardeşim. O bakımdan bunu yapmak lazım. Seçimden önce vay işte, ‘Biz orada hani Ekrem İmamoğlu’nu azıcık aşağıya nasıl basarız’ vesaire gibi böyle hamleler, şunlar, bunlar… Çok önemli değil. Biz işimize bakacağız. İlk günden beri bu işin partisinin olmadığını söyledik. Hep beraber çalışmayı öğrenmeliyiz. Bunu yasaya bağlamalıyız. Biz bunu önerdik. İstanbul Deprem Başkanlığı, İstanbul Deprem Konseyi, İstanbul Deprem Heyeti; adına ne dersek diyelim, bir çatı altında çalışmamız gerektiğini, bu işi bakanlığın yönetirken, İstanbul Belediyesi, Valiliği, ilçe belediyeleri, kurumları, kuruluşları, bankalar, sigorta kuruluşları, inşaat sektörünün temsilcileri hep birlikte bir araya gelip, vatandaşımızı da oraya davet edip, sivil inisiyatifi de masanın bir parçası yapıp, iş üretmek etmek zorunda olduğumuzu söyledik. Orada öyle kararlar alırız ki Kaper Sitesi’nin işini 3 sene beklemeye gerek kalmazdı. 1 günde o kararı alır, yola çıkardık. Öyle bir kurum, öyle bir güçlü kurum… Ama aynı zamanda şeffaf, aynı zamanda hesap veren, aynı zamanda masada konuşabilen, tartışabilen bir yapıyı hızlıca kuralım, dedik. İstediğimiz bu. Buna hiç kulak asmıyorlar. Ama bir tane Kanal İstanbul yapacağız diye, gecelerini gündüzlerini o işle meşgul edebiliyorlar. Niye? Orada birilerinin arsası var. Bırakın, milletin işini çözelim hep beraber. O işi bırakın. Milletin işini çözelim.

    “ASKERİ ALANLARA LÜKS KONUTLAR YAPTILAR; YANINA YAKLAŞAMAZSINIZ”

    Kaper Sitesi’nde oturan bir vatandaşımızı alıp, 30-40-50 kilometre öteye getiremezsin. O, yine orada yaşamak ister. Öyle değil mi? Mahallenizde istersiniz değil mi? Böyledir yani. Onun için, orada bilmem 300 bin konut, orada 50 bin, 100 bin… Milleti aldatmaya gerek yok. Milletin sorununu, kendi sorumlu olduğu yerde çözmek zorundayız. Lüks konut… Bakın askeri alanlar, İstanbul’da tek tek imara açıldı. Ve Büyükşehir Belediyesi yok sayılarak yapılıyor. Yüzde 85’i lüks konut. Yanına yaklaşamazsınız. Yanına yaklaşamazsınız. 15-20 milyondan aşağıya konut bulamazsınız orada üç odası olan. Onun için, bunlar halkçı çözümler değil. Biz halkçı çözümler üretirsek, milleti mutlu edebiliriz. O tarafındayız bu işin. O bakımdan göreceksiniz, sizlerin, evet oylarınıza talibiz, ama her şeyden önce sizin gönlünüzdeki sevgiye talibiz, oy verseniz de vermeseniz de. Ve güvene talibiz. Onun peşinden gelir. Önce ona talibiz. O bakımdan bize vereceğiniz her oy, bizi daha güçlü kılacak, daha çok iş üreteceğiz; göreceksiniz. Ve vatandaşımızın beklediği huzur, güven ortamını daha fazla yaşatacağız size.

    “BEN, SİZİN EMANETÇİNİZİM”

    İPTAŞ’ın size ait bir şirket olduğunu size göstereceğiz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin size ait belediye olduğunu size göstereceğiz. Ben, sizin emanetçinizim. Bir kuruşunuza bile sahip çıkan emanetçinizim. Benimle çalışan her arkadaşım öyle olacak. Ve devletin, milletin parası, hijyenik yönetilecek. Kimsenin eli değmeyecek. Öyle olunca, Allah şahittir ki bereketi bol oluyor. Bizim bütçemiz bereketli kardeşim. Bizim bütçemiz, bereketli bütçe. Bu yönüyle israfa, ranta, milletin parasını çarçur etmeye son; huzura, berekete, insanını korumaya devam. Bu şekilde yolumuza tam gaz devam edeceğiz. Ben vatandaşlarımızın aklına, vicdanına sağduyusuna yürekten güveniyor ve inanıyorum. Çünkü onlarla düşünüyor, onlarla konuşuyor, onlarla karar veriyoruz. Buna da devam edeceğiz. İstanbul için çok daha büyük hedefler koyacağız. Başta deprem meselesinin çözümüyle ilgili olsun, daha büyük hedeflere hep birlikte yürümenin büyük bir gururunu ve keyfini şimdiden hissediyorum. Yeni dönemde yüz binlerce yurttaşımızı, aynen Kaper Sitesi’nde olduğu gibi, güvenli yuvalarına kavuşturmanın heyecanıyla beraber, yeni dönemdeki göreve talip olduğumu buradan iddiayla ifade ediyorum. Allah bizi mahcup etmesin.”

    Konuşmaların ardından, Bakırköy 23. Noter başkatibi Nurettin Aytekin’in gözetiminde daire çekilişlerine geçildi. İlk 3 talihli İmamoğlu, Yüksel ve Kurt’un çektiği kuralarla belli oldu.

    KAPER SİTESİ’NİN ÖYKÜSÜ

    Kartal Hürriyet Mahallesi’nde 1988 yılı öncesinde yapılmış ve iki parselden oluşan Kaper Sitesi, 2017 yılında riskli yapı ilan edilmişti. 16 blok 292 konut bağımsız birimden oluşan Kaper Sitesi’nin hak sahipleri, riskli yapılarını güvenli konutlara dönüştürebilmek için yıllarca çözüm aradı. 2017’de riskli ilan edilen sağlıksız yapılarda yaşamak zorunda kalan kalan yaklaşık 1.200 vatandaş, dönüşüm için müteahhitle anlaşılmıştı. Riskli yapılar, 2019 yılında yıkılmıştı. Ancak yıkımdan sonra, mevzuat değişiklikleri ile süreç adeta kördüğüme dönüşmüştü. Evleri yıkılan hak sahipleri mağdur olmuştu. Vatandaşlar, 2021 yılında çözüm için KİPTAŞ’a başvurdu. Bu tarihten sonra süreci hızlandıran İBB, KİPTAŞ ve konunun paydaşları ortak çalışmalar sonucunda sahadaki tüm sorunları çözdü. “İstanbul Yenileniyor” kapsamında taslak proje hazırlandı, KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt’un katılımıyla, hak sahipleriyle bilgilendirme toplantısı yapıldı. Ekim 2022’de hak sahipleriyle sözleşmeler imzalanmaya başladı. Her iki parselde de Kasım 2022’de 3’te 2 çoğunluğa ulaşıldı. 24 Şubat 2023 tarihi itibariyle de yüzde 98,19 uzlaşı oranını sağlayan Kaper Sitesi’nin yerine yapılacak olan 7 blok, 590 konut, 6 ticari birim olmak üzere, toplam 596 bağımsız birimden oluşan projenin temeli, 14 Nisan 2023’te, İmamoğlu ve Yüksel tarafından atıldı.

  • ÖZGÜR ÖZEL’DEN, ÖNCEKİ DÖNEM CHP MANİSA İL BAŞKANLARINDAN FAZLILAR’IN AİLESİNE TAZİYE ZİYARETİ

    ÖZGÜR ÖZEL’DEN, ÖNCEKİ DÖNEM CHP MANİSA İL BAŞKANLARINDAN FAZLILAR’IN AİLESİNE TAZİYE ZİYARETİ

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yaşamını yitiren önceki dönem CHP Manisa İl Başkanlarından Hüdai Fazlılar’ın İzmir’de yaşayan ailesini ziyaret etti, taziye dileklerini iletti.

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, geçtiğimiz günlerde yaşamını yitiren önceki dönem CHP Manisa İl Başkanlarından Hüdai Fazlılar’ın İzmir’de yaşayan ailesine taziye ziyaretinde bulundu. Özel’e, CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu eşlik etti.

  • ÖZGÜR ÖZEL, İZMİR’DE: “BUGÜNE KADAR İZMİR’DE MUVAFFAK OLAMAYANLAR, ÇİRKİNLEŞEREK MUVAFFAK OLACAKLARINI SANIYORLARSA ALDANIYORLAR. EN İYİ CEVABI BİR KEZ DAHA İZMİRLİLERDEN ALIRLAR”

    Haber: SULTAN EYLEM KELEŞ / Kamera: KERİM UĞUR

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP İzmir İl Başkanlığı’nda; “Buradaki yerel seçimi, bir genel seçim havasına sokup; genel seçimlerde olduğu gibi birtakım yalanlara dolanlara, karalamalara, gerginliklere sığınarak İzmir’i kazanmaya çalışmaları; kendi etkisizliklerini, özgüven eksikliklerini gösteriyor… Bugüne kadar İzmir’de muvaffak olamayanlar, çirkinleşerek muvaffak olacaklarını sanıyorlarsa bunda aldanıyorlar. En iyi cevabı bir kez daha İzmirlilerden alırlar” dedi.

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bugün CHP İzmir İl Başkanlığı’nı ziyaret etti. Özel, burada şunları söyledi:

    “Bugün Kubilay’ın şehit edilişinin 93. yıldönümünde, anma törenlerine katılmak için Menemen’deydik. Bugün, Genel Başkan seçildikten sonra İzmir’deki ilk resmi programımızdı. Onun için; İzmir İl binamıza gelmeyi, İl Başkanımızı, il yöneticilerimizi ziyaret etmeyi uygun gördük. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız da gün boyunca programımıza eşlik ettiler. Burası benim CHP Genel Başkanı olarak makam odam. CHP Genel Başkanlarının 83 tane makam odası var; Recep Tayyip Erdoğan’dan bile çok. Onun çok çeşitli yerlerdeki makam odalarından hep bahsedilir… Bizim makam odalarımız 81 ilde var, bir tane Meclis’te var, bir tane Genel Merkez’de var. İl Başkanlarımız, CHP Genel Başkanlarına illerinde vekalet ediyorlar. Ve bizim oturduğumuz, Atatürk’ten emanet koltuğu burada temsil ediyorlar. O yüzden bir ilde programımız varsa, o ilde, o ilçede mutlaka CHP il, ilçe binamıza uğruyoruz. Burası bizim baba evimiz. Kendi memleketimiz ana kucağımız, ama CHP il ve ilçe başkanlıkları bizim baba evimiz.

    Bir yerel seçim yaklaşıyor. Tabii herkes adaylıkları merak ediyor. O iş kendi mecrası içinde ilerliyor. İzmir’e özel, merak edilecek ilave bir şey, ilave bir olumsuzluk falan yok. Ölçme değerlendirmeler devam ediyor. Ve aynı ölçekteki büyükşehirlerle birlikte İzmir’in büyükşehri de, ilçe belediye başkanlıkları da açıklanacak. O konuda ilave herhangi bir mevzu yok.

    Ama bir gerçek var. İzmir CHP’nin amiral gemisidir, sançar gemisidir. O yüzden İzmir’deki seçim sonuçları CHP için her yerdekinden çok önemlidir. Bu süreçte, AKP’nin İzmir üzerinde fevkalade manipülatif, sürekli gerçekleri çarpıtan, karalamalarla kampanyalar düzenlemeye çalışmasını şöyle yorumlamak gerekiyor. Kendi güçleri ile bir şey yapamayacaklarını anladıkları için en iyi bildikleri işi yapmaya ve saldırarak ve çirkinleşerek siyaset yapmaya çalışıyorlar. Ama İzmir’de karşılarındaki muhataplar; il başkanımız, ilçe başkanlarımız, Büyükşehir Belediye Başkanımız, ilçe belediye başkanlarımız, genel başkan yardımcılarımız, milletvekillerimiz; İzmir’e yakışır siyasi figürler. İzmir’e yakışır bir siyasi dille, olgunluk ve centilmenlikle bu kampanyayı yürütmeye devam edecekler.

    Buradaki yerel seçimi, bir genel seçim havasına sokup; genel seçimlerde olduğu gibi birtakım yalanlara dolanlara, karalamalara, gerginliklere sığınarak İzmir’i kazanmaya çalışmaları; kendi etkisizliklerini, yetkinsizliklerini, kendi özgüven eksikliklerini gösteriyor. O yüzden biz İzmir’e yakışır bir kampanya yürüteceğimizden, güler yüzlü bir kampanya yürüteceğimizden, İzmirlileri germeyen bir kampanya yürüteceğimizden herkes emin olsun.

    Bugüne kadar İzmir’de muvaffak olamayanlar, çirkinleşerek muvaffak olacaklarını sanıyorlarsa bunda aldanıyorlar. En iyi cevabı bir kez daha İzmirlilerden alırlar.

    Manisa’dan sonra burası benim ikinci memleketim. Kampanya sürecinde hem Genel Başkan sıfatıyla, hem de burada yetişmiş, İzmir’in evladı sıfatıyla beni burada çokça göreceksiniz. Ve İzmir’de en iyi sonucu hep birlikte en iyi sonucu alacağız.”

  • SEVDA ERDAN KILIÇ: “CUMHURBAŞKANI’NIN AVUKATI, UĞUR MUMCU DAVASINDA KATİLLERİ NASIL SAVUNDUĞU BİLİNMESİN, DUYULMASIN İSTİYOR”

    CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, “Cumhurbaşkanı’nın avukatı Uğur Mumcu davasında katilleri savunduğuna ilişkin açıklamamıza ve haberlere erişim engeli getirmiş. Cumhurbaşkanı’nın avukatı yaptıklarından o denli utanıyor ki Uğur Mumcu davasında katilleri nasıl savunduğu bilinmesin, duyulmasın istiyor. Çünkü Uğur Mumcu bu halkın vicdanıydı, kulağıydı, sesiydi. ‘Vurulduk ey halkım, unutma bizi’ demişti, unutmadık. Ama sizi de unutmadık. Bu kararlar da yaptıklarınızı unutturmayacak” dedi.

    CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Mustafa Doğan İnal’ın; 24 Ocak 1993’te arabasına konulan bomba ile katledilen gazeteci, yazar Uğur Mumcu davasında sanık avukatı olduğuna ilişkin açıklamalara erişim engeli getirildiğini belirtti. Kılıç konuya ilişkin yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

    “Cumhurbaşkanı’nın avukatı Uğur Mumcu davasında katilleri savunduğuna ilişkin açıklamamıza ve haberlere erişim engeli getirmiş. Avukat Bey, bu kadar utanmakta haklı. Bu bir itibar davası değil bir utanç davası çünkü. Cumhurbaşkanı’nın avukatı yaptıklarından o denli utanıyor ki Uğur Mumcu davasında katilleri nasıl savunduğu bilinmesin, duyulmasın istiyor. Çünkü Uğur Mumcu bu halkın vicdanıydı, kulağıydı, sesiydi. ‘Vurulduk ey halkım, unutma bizi’ demişti, unutmadık. Ama sizi de unutmadık. Bu kararlar da yaptıklarınızı unutturmayacak. Vakti zamanında ‘Tuğlayı çekersek duvar yıkılır’ diyenler, işte duvarınız, biz tuğlayı çekmeye de duvarı yıkmaya da kararlıyız.”

     

  • ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANI ABDÜLKADİR URALOĞLU: “ÖNCE GAZİANTEP’E SONRA DA ŞANLIURFA’YA HIZLI TREN YAPACAĞIZ”

    Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşmelerinde; “Van’la ilgili uçak seferleri konusunda hem saatleri hem sayıları konusunda anladığım kadarıyla bir talep var. Burada Türk Hava Yollarının özellikle Anadolu Jet’in kiraladığı yabancı uçakların yurt içinde uçmasıyla ilgili Kabotaj Kanunu’nda bir düzenleme yaptık, o konuda birazcık daha rahatlama olacak ve sefer sayılarını muhtemelen bir miktar da artırmış olacağız. Şanlıurfa’ya hızlı tren inşallah, önce Gaziantep’e, ondan sonra da Şanlıurfa devam edecek” dedi.

    TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile Sayıştay raporlarının görüşmeleri devam ediyor. Bugün Genel Kurul’da 2024 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nin 5. maddesi görüşüldü. Madde üzerine milletvekillerinin konuşmasının ardından Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, hükümet adına, milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Uraloğlu şunları söyledi:

    “ERZURUM’U KARADENİZ’E BAĞLAYACAK OLAN KOP, VAUK, DALLIKAVAK VE KIRIK TÜNELLERİNİ 2025 VE 2026 YILLARINDA BİTİREREK, HİZMETE AÇMAYI PLANLIYORUZ”

    “Özellikle Bakanlığımıza tahsis edilmiş olan ödeneklerin önemli bir bölümü ya da ihtiyacı kadarı depremle ilgili yapıların iyileştirilmesinde kullanılmıştır. Erzurum’u Karadeniz’e bağlayacak olan Kop, Vauk, Dallıkavak ve Kırık tünellerini -isimler verilmedi ama bu tünellerdir- 2025 ve 2026 yıllarında inşallah bunları bitirerek hizmete açmayı planlıyoruz. Hakkâri Depin Köprüsü’yle ilgili bir vekilimizin bir tespiti oldu. O tespite biz de katılıyoruz, onunla ilgili bir çalışma başlattık, kısa sürede bu köprüyü yapacağız.

    “GÜZELDERE TÜNELİNİ, ÖNÜMÜZDEKİ SENE TRAFİĞE AÇACAĞIZ”

    Yine, alternatif yol üzerinde Hakkâri Valiliğimiz ile Bakanlığımız arasında doğrudan Van’a çıkacak olan bir yol üzerinde çalışıyoruz, belli kısmını asfalt yaptık, geri kalan kısmını da önümüzdeki sene, 2024 yılında komple asfalt yaparak alternatif yol oluşturalım her ne kadar yüksek rakımdan geçiyorsa da bir alternatif yolu olsun. Oradaki tünellere devam ediyoruz, Yeniköprü’deki tünele devam ediyoruz. O muhtemelen önümüzdeki senenin sonu belki bir sene sonraya kalabilir mi? Biraz tüneldeki zemin şartlarına bağlı. Güzeldere tünelini inşallah bitirip önümüzdeki sene trafiğe açacağız, Güzeldere geçişini genel anlamda rahatlatmış olacağız.

    “ÖNCE GAZİANTEP’E SONRA DA ŞANLIURFA’YA HIZLI TREN YAPACAĞIZ”

    Van’la ilgili uçak seferleri konusunda hem saatleri hem sayıları konusunda anladığım kadarıyla bir talep var. Burada Türk Hava Yollarının özellikle Anadolu Jet’in kiraladığı yabancı uçakların yurt içinde uçmasıyla ilgili Kabotaj Kanunu’nda bir düzenleme yaptık, o konuda birazcık daha rahatlama olacak ve sefer sayılarını muhtemelen bir miktar da artırmış olacağız. Yine, Siirt-Pervari yoluyla ilgili çalışmalarımıza başladık. Buna mevsimin müsaade ettiği şartlarda devam ediyoruz. Van feribot seferleriyle ilgili bir talep var. Şu andaki Van feribot seferleriyle ilgili hani şu an ihtiyacı karşılıyor diye düşünüyoruz ama yeni bir ihtiyaç oluşması durumunda bunu da karşılamış oluruz. Şanlıurfa’ya hızlı tren inşallah, önce Gaziantep’e, ondan sonra da Şanlıurfa devam edecek. Ovaköy Sınır Kapısı’na kadar devam edecek, projesini yaptık.”

     

  • TEPEBAŞI’NDA ‘ÜRETİMİN GÜCÜ KADINLARIN GÜCÜ’ SÖYLEŞİSİ DÜZENLENDİ

    TEPEBAŞI’NDA ‘ÜRETİMİN GÜCÜ KADINLARIN GÜCÜ’ SÖYLEŞİSİ DÜZENLENDİ

    Tepebaşı Belediyesi tarafından ‘Üretimin Gücü Kadınların Gücü’ söyleşisi düzenlendi. Söyleşiye konuşmacı olarak katılan Eskişehir Kadın Eli Kooperatifi Kurucu Başkanı Hayriye Kuşçu, kadınların birlikte hareket ederek, el emeklerini kazanca çevirebileceğini belirterek, birlik vurgusu yaptı.

    Tepebaşı Belediyesi, vatandaşlara yönelik bilgilendirici faaliyetler gerçekleştirmeye devam ediyor. Bu kapsamda Tepebaşı Kırsal Hizmetler Müdürlüğü ile Kültür İşleri Müdürlüğü iş birliğinde ‘Üretimin Gücü Kadınların Gücü’ isimli söyleşi Özdilek Sanat Merkezi’nde düzenlendi.

    Üretici kadınlara yönelik söyleşiye, Eskişehir Kadın Eli Kooperatifi Kurucu Başkanı Hayriye Kuşçu, konuşmacı olarak katıldı.

    Kuşçu, “Türkiye’de ilk defa bir kadın kooperatifini şubeleştirdik. Birlik oluşturmaya çalışıyoruz. Çünkü birlikten kuvvet doğar. Bizim en büyük sıkıntımız bir birlik olamıyoruz. O birliği sağlarsak eğer her üreticinin elinde ürettiği şeyi satarız. Eskişehir’de yapmak istediğimiz şey de her kooperatif aynı şeyi üretiyor. Aynı şeyi ürettiğimiz için hepsini aynı anda satamıyoruz. Diyorum ki birimiz paketleyelim, birimiz etiketleyim bir ağ oluşturalım, birbirimize destek olalım. Eskişehir’de böyle bir ağ oluşturmak istiyorum” diye konuştu.

    Kendi başarı hikayesini anlatan Kuşçu, kadınlara tavsiyelerde de bulundu. Kooperatifçilik, pazarlama ve e-ticarette dikkat edilmesi gereken unsurları anlatan Kuşçu, kadınların birlikte hareket ederek el emeklerini kazanca çevirebileceğini belirterek, birlik vurgusu yaptı.
    Söyleşi, soru cevap bölümü ile sona erdi.

  • BİRLEŞİK KAMU İŞ, “HALKIN ENFLASYONUNU” ARAŞTIRDI: “GIDA FİYATLARI ARALIKTA YÜZDE 6,2 ARTTI. YILLIK ARTIŞ 2023 YILI SONUNDA, YÜZDE 100,2 OLARAK GERÇEKLEŞTİ”

    BİRLEŞİK KAMU İŞ, “HALKIN ENFLASYONUNU” ARAŞTIRDI: “GIDA FİYATLARI ARALIKTA YÜZDE 6,2 ARTTI. YILLIK ARTIŞ 2023 YILI SONUNDA, YÜZDE 100,2 OLARAK GERÇEKLEŞTİ”

    Birleşik Kamu İş, “Halkın Enflasyonu” araştırmasını yayınladı. Buna göre, aralık ayında gıda fiyatları bir önceki aya göre yüzde 6,2 oranında arttı. Gıda fiyatlarındaki yıllık artış ise 2023 yılı sonunda yüzde 100,2 olarak gerçekleşti.

    Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Ar-Ge birimi KAMU-AR, fiyatlarını Ankara’daki marketlerden düzenli olarak derlediği ve halkın en fazla tükettiği 64 temel gıda maddesinden oluşan bir sepeti esas alarak hazırladığı gıda fiyatları endeksinin Aralık 2023 sonuçlarını açıkladı. “Halkın Enflasyonu” adlı araştırmada şu bilgiler verildi:

    “EKONOMİ POLİTİKALARININ FATURASINI YOKSULLAR YÜKSEK ENFLASYON YOLUYLA ÖDEMEYE DEVAM EDİYOR”

    “Dünya genelinde düşmeye devam eden gıda fiyatları Türkiye’de ise 43 aydır aralıksız artıyor. Aralıkta gıda fiyatları bir önceki aya göre yüzde 6,2 oranında arttı. Gıda fiyatlarındaki yıllık artış ise 2023 yılı sonunda yüzde 100,2 olarak gerçekleşti.

    TÜİK’in en son açıkladığı tüketim harcamalarıyla ilgili istatistiklere göre en zengin yüzde 20’lik kesim tüketim harcamalarının yüzde 16,6’sını, en yoksul yüzde 20’lik kesim ise yüzde 35,8’ini gıda için yapıyor. Dolayısıyla gıda fiyatlarında Türkiye’de son 43 aydır yaşanan kesintisiz artış en fazla sabit gelirli ve yoksul kesimleri olumsuz etkiliyor.

    Yanlış ekonomik politikaların gıda fiyatlarında tetiklediği artış, ülkedeki açlık ve yoksulluk riskini giderek daha da büyütüyor. İktidarın, ancak seçimden sonra zımnen ‘akıl dışı’ ilan ettiği ekonomi politikalarının faturasını yoksullar, sadece gıdada değil diğer harcamalarında da yüksek enflasyon yoluyla ödemeye devam ediyor.

    Türkiye’nin, bu yanlış politikalarla yıllarca sürecek bugünkü enflasyon sarmalına sürüklendiği Eylül 2021’den bu yana gıda fiyatları yüzde 670 oranında arttı. Diğer bir ifadeyle Eylül 2021’de 100 liraya satın alınan bir gıda sepeti için vatandaşlar bu yıl aralık ayında 670 lira ödemek zorunda kaldılar.

    2022 yılında yüzde 179,3’e kadar yükselen gıda fiyatlarındaki yıllık artış bu yıl haziran ayına kadar baz etkisiyle, diğer bir ifadeyle bir önceki yılın aynı aylarında gıda fiyatlarında yaşanan artışın bu yılın aynı ayındaki artıştan yüksek olması nedeniyle düşüş eğilimindeydi. Ancak bu yıl temmuz ayından başlayarak aylık artışlar yeniden önceki yılın aynı ayındaki artış oranının üzerinde seyretmeye ve dolayısıyla da yıllık enflasyon yeniden yükselmeye başladı. Haziranda yüzde 80,5’e indikten sonra temmuzda yüzde 92,2’ye çıkan gıdadaki yıllık enflasyon, ağustosta yeniden yüzde 100’ün üzerine yükselmişti. Eylülde yüzde 107,1’e ekimde yüzde 108,2’ye çıktı. Kasımda yüzde 104,1’le, aralıkta da yüzde 100,2 ile üç haneli oranlarda kalmaya devam etti.

    “GIDA FİYATLARI SON ALTI AYDA TOPLAM YÜZDE 50,5 ORANINDA ARTIŞ KAYDETTİ”

    Aralıkta, meyve dışındaki tüm harcama gruplarında fiyatlar bir önceki aya göre arttı. Ekmek, pirinç, un bulgur grubu ile et-balık, süt ve süt ürünleri, yağ, sebze, bakliyat gibi gıda maddelerinde önceki aya göre önemli artışlar yaşandı.

    GIDA FİYATLARINDAKİ DEĞİŞİM

    (Aralık 2023; yüzde)

     

    Bir Önceki Aya Göre

    Yıllık

    12 Aylık Ortalamalara Göre

     

    Ekmek, pirinç, un, bulgur, makarna

    4,4

    55,4

    70,4

     

    Et-Balık

    3,7

    129,8

    118,4

     

    Süt, süt ürünleri, yumurta

    3,2

    55,5

    71,0

     

    Yağ

    2,9

    77,7

    51,2

     

    Meyve

    -1,1

    104,9

    114,2

     

    Sebze

    29,8

    212,7

    222,8

     

    Bakliyat

    3,4

    59,4

    53,4

     

    Diğer

    2,4

    78,1

    73,2

     

    Toplam Gıda

    6,2

    100,2

    103,5

     

     

    Ekmek, pirinç, un, bulgur fiyatları aralıkta bir önceki aya göre ortalama yüzde 4,4 oranında artarken, et ve balık grubu fiyatlarında yüzde 3.7 oranında artış kaydedildi. Et ve balık fiyatlarında 2023 yılının tümünde yana yaşanan artış yüzde 129,8 oldu. Aralıkta önceki aya göre süt ve süt ürünleri ile yumurta grubu harcamaları yüzde 3,2 oranında artarken, yağ fiyatlarındaki artış yüzde 2,9 olarak gerçekleşti. Meyve fiyatlarının yüzde 1,1 oranında gerilediği aralıkta sebze fiyatlarında, bir önceki aya göre ortalama yüzde 29,8 oranında artış yaşandı. Aralıkta bakliyat fiyatları yüzde 3,4, salça, zeytin, bal, çay, tuz ve benzeri işlenmiş gıda maddelerinden oluşan diğer gıda fiyatları ise yüzde 2,4 arttı.

    Vatandaşlar mevcut gıda tüketim alışkanlıklarına göre seçilen 64 gıda maddesinden oluşturulan gıda sepetini satın alabilmek için aralıkta, bir önceki aya göre yüzde 6,2 oranında daha fazla para ödemek zorunda kaldı. Gıda fiyatları son altı ayda toplam yüzde 50,5 oranında artış kaydetti.

    “DÖVİZ KURU VE TARIM ÜRÜNÜ ÜRETİCİ FİYATLARINDAKİ ARTIŞLAR GIDA FİYATLARINDAKİ YILLIK ARTIŞIN ÖNÜMÜZDEKİ AYLARDA DA ÜÇ HANELİ ORANLARDA KALMAYA DEVAM EDECEĞİNE İŞARET EDİYOR”

    Bu yıl aralıkta geçen yılın aynı ayına göre ekmek, un, bulgur, makarna fiyatlarında yüzde 55,4, et-balık fiyatlarında 129,8, süt ve süt ürünleri ile yumurta fiyatlarında yüzde 55,5 oranında artış oldu. Bir yıl öncesine göre yağ fiyatları yüzde 77,7 oranında arttı. Meyve fiyatları yüzde 104,9, sebze fiyatları ise yüzde 212,7 oranında artış gösterdi. Bakliyat fiyatları son bir yılda yüzde 59,4, diğer gıda fiyatları ise yüzde 78,1 oranında zamlandı.

    Döviz kuru ve tarım ürünü üretici fiyatlarındaki artışlar gıda fiyatlarındaki yıllık artışın önümüzdeki aylarda da üç haneli oranlarda kalmaya devam edeceğine işaret ediyor. 12 aylık ortalama fiyatlar esas alınarak yapılan hesaplamaya göre ise 2023 yılındaki ortalama gıda fiyatları 2022 yılındaki ortalamalara göre yüzde 103,5 oranında artış gösterdi.”

     

  • GRUP KİBELE, YENİ ALBÜMÜ “KOÇER’İ” ANKARALILARLA BULUŞTURDU: “MÜZİK BİRLEŞTİRİCİ. HER ŞEY BOZULUR AMA MÜZİK HERKESİ YİNE BİR ARAYA GETİRİR. DÜŞMANLIKLARI YOK EDER; HALKLARI, DÜŞÜNCELERİ YAN YANA GETİRİR”

    Haber: DİLAN KUTLU/ Kamera: EYLEM LADİN DEĞER

    Ankara sahnelerinde 22 yıldır dinleyicileriyle buluşan Grup Kibele, 11 yıl aranın ardından ikinci albümü “Koçer’i” dün akşam verdikleri konserle duyurdu. Kibele’nin solisti Rezzan Bilgin, “Kibele’yi Anadolu’nun bereketini türkülerde arayan onu da dinleyicilerimize duyurmaya çalışan bir grup olarak tanıtabiliriz. Bir Ankara grubuyuz… Müzik birleştirici. Her şey bozulur ama müzik herkesi yine bir araya getirir. Düşmanlıkları yok eder; halkları, düşünceleri yan yana getirir” dedi. Solist Mert Kılıç ise “Biz müziği de ayırmıyoruz, toplumu da ayırmıyoruz, müzik birleştirici bir şey… Her kesimden, her inanç grubundan, her siyasi fraksiyondan dinleyicimiz var. Gurur duyuyoruz” diye konuştu.

    2000’li yılların başında kurulan Grup Kibele, çıkardığı “Koçer” isimli albümü; dün akşam Çankaya Belediyesi Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde verdikleri tanıtım konseri ile duyurdu. 11 parçalık albümde grubun bir de derlemesi bulunuyor. 

    SOLİST REZZAN BİLGİN: “TARZIMIZ, HALK TÜRKÜLERİNİN DERİNLİĞİNİ BOZMADAN DİNLETEBİLMEK”

    Grup Kibele’nin solisti Rezzan Bilgin, konser öncesi ANKA Haber Ajansı’na konuştu: 

    “Grup Kibele, 2000’li yılların başında kurulmuş bir grup. 2009’da ‘Bereket’ adıyla ilk albümümüzü yapmıştık. İkinci albümü de geçtiğimiz 24 Kasım’da çıkarmış olduk. Albümümüzün adı da Koçer. Kibele, aslında biraz Kibele’ye benzeyen… Anadolu’nun, Mezopotamya’nın bereketini türkülerde arayan ve onu da dinleyicilerimize duyurmaya çalışan bir grup olarak kendimizi tanımlayabiliriz. Bir Ankara grubuyuz. Yıllardır Ankara’da müzik yapıyoruz ve Ankara’da tanınıyoruz o yüzden de… Bu ikinci albümü pandemi döneminde yapmaya verdik, aslında yoktu böyle bir düşüncemiz. Pandemi herkese çok zarar verdi. Grup Kibele’ye şöyle bir yarar getirdi. Yeni bir albüm yapmış olduk. Bugün de Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde o albümün tanıtımını yapacağız. O şarkıları söyleyeceğiz. Onun yanında farklı şarkılar, türküler söyleyeceğiz. Grubumuzda; farklı dillerde türküler, şarkılar söyleniyor, deyişler söyleniyor.

    İkinci albümümüzde bir Zazaca ve bir deyiş, kendi bestemiz olan iki tane şarkı yaptık. Halk türkülerini, hangi dilden olursa olsun; içeriğini bozmadan, içindeki o derinliği bozmadan, ama kendi yorumumuzla herkese dinletebilmek. Bir Kürtçe şarkıyı, Kürtçe bilmeyen bir insana gerçekten onun kulağına hoş gitsin değil, ama kendi tarzımızda ona beğendirebilme gibi bir görevimiz var diye düşünüyorum.

    22 sene çok uzun bir süre… Burada öğrencilik yapıp, mezun olup; farklı şehirlere gidip, farklı işler yapıp, yurt dışına gidip gelen insanlar oluyor. İstanbul’dan, İzmir’den, Antalya’dan, Diyarbakır’dan izleyicimiz, dinleyicimiz hala gelip bizi dinleyebiliyorlar. Ama bir türlü ulusallaşamadık, biz. Bu da sürekli Ankara’da oluşumuz, hepimizin Ankara’da yerleşik işlerinin oluşu, müziği bir başka iş olarak düşünmüyoruz, sevdiğimiz bir iş olarak yaptığımız için… Grubumuzun çoğunun ikinci bir işi var. Ama (geçimini) yalnızca müzikten sağlayan arkadaşlarımız da var. Bizim dışımızda farklı gruplara gidip çalabiliyorlar…”

    SOLİST MERT KILIÇ: “MÜZİK BU TOPRAKLARDA BİRLEŞTİRİCİ”

    Kibele’nin solistlerinden Mert Kılıç ise şöyle konuştu:

    “Biz müziği, yaptığımız işi çok sektör içinde, piyasa ile entegre bir şey olarak tanımlamıyoruz. Biz bunu doğal bir refleks olarak yapıyoruz. Bizim söylemeye ihtiyacımız var. Nasıl ki insanların dinlemeye, belli şeyleri işitmeye olduğu gibi bizim de söylemeye ihtiyacımız var. Bunu yaparken keyif de alıyoruz. Her bir eseri okurken, söylerken, seslendirirken, çalarken; biz aynı duyguyu hissediyoruz. Anadolulu olma, buralı olmanın duygusunu hissediyoruz. Kendimizi buradan, Türkiye koşullarından daha farklı bir noktada tanımlayamıyoruz.

    Bu işi böyle uzun süre sürdürmek de gerçekten, bir tarafı ile zorlukları da olan bir şey. Değişen birçok şeye biz direnmeye çalışıyoruz. Çünkü toplumsal anlamda yaşadığımız yozlaşma, müziğin içinde de var. Piyasa koşullarında da biz bu yozlaşmayı yaşıyoruz, buna direnmeye çalışıyoruz, müzik yaparken. Aynı zamanda bunu profesyonel olarak yapıyoruz. Bunun bir ekonomisinin de olması gerekiyor. Bu işleri sürdürmek için bu koşullar da bizi zorluyor.”

    Rezzan Koçer ise sözlerini şöyle sürdürdü:

    “(Albüme) Şu anda fiziki olarak da isteyen dostlara, Kalan Müzik’ten ulaşabilirler. Hep, var olmaya yine çalışacağız Ankara’da yaşadığımız sürece. Türkülerimizi, deyişlerimizi… Bu toprakların, kadim toprakların ezgilerini söylemeye devam edeceğiz. Ve dinlettirmeye de devam edeceğiz. Bizim de görevimiz biraz da dinlettirmek. İnsanların bizi dinleyip, hakikaten içlerinde güzel duygularla, düşüncelerle bizden ayrılmalarını sağlamak.

    Biz aynı zamanda sokaklarda da varız. Ankara’daki tüm sendikaların, anmaların, sokak gösterilerinin, mitinglerin de en başta gideniyiz. Emekçileri, işçi dostları hiçbir zaman yalnız bırakmadık alanlarda. Hep oralarda da var olmaya çalıştık. Çünkü bizi besleyen yer yine alanlar. Yani o alanlar bizi beslediği kadar, çünkü bunun sosyal, kültürel ve siyasal da bir tarafı var; onlar bizi beslediğinde biz de güç alıyoruz alanlardan, insanlardan…”

    Mert Kılıç ayrıca şunları söyledi:

    “Toplum yerinde duran, yerinde sayan bir organizasyon değil, organik. Toplum ile beraber dinleyicilerimiz de değişiyor. İnsanlar da değişiyor. Bilerek geliyorlar neticede. Bizim ne yaptığımızı bildikleri için geliyorlar, bizi dinlemeye geliyorlar. Biz piyasa koşullarının dayattığı üretim biçimlerini çok benimsemediğimiz için özgün bir üretimimiz olduğunu, özgün bir repertuvarımız olduğunu düşünüyoruz. Bunu bilerek geliyor insanlar.”

    REZAN KOÇER: “HER SİYASAL DÜŞÜNCEDEN İNSAN, GELİP BİZİ DİNLEYEBİLİYOR”

    Rezan Koçer, “Her siyasal düşünceden insan, gelip bizi dinleyebiliyor. Bunu da fark ediyoruz. Bu çok enteresan. Dini duyguları çok farklı insanlar da…” dedi. Kılıç, “Biz müziği de ayırmıyoruz, toplumu da ayırmıyoruz, müzik birleştirici bir şey. Lazın da Çerkez’in de Alevinin de Sünni’nin de herkesin bir alın teri var, bir değer bırakmış. Biz bunların hepsini aynı şeklide kıymetli gördüğümüz için bu belki de yaptığımız müziğe de yansıyor. Her kesimden, her inanç grubundan, her siyasi fraksiyondan dinleyicimiz var. Gurur duyuyoruz” diye konuştu. Koçer de “Müzik birleştirici. Her şey bozulur ama müzik herkesi yine bir araya getirir. Düşmanlıkları yok eder; halkları, düşünceleri yan yana getirir. Herkesin acısı ortak. Bu topraklar bir sürü acıyı ortak yaşamış” ifadelerini kullandı.

    ARANJÖR TARİKÇİ: “ÖZGÜN BİR ÇALIŞMA”

    Albümün aranjörü Prof. Dr. Abdurrahman Tarikçi ise “Kibele’nin ikinci albümü bu çeşitli tarzları birleştiren, çeşitli formları birbirine yakıştıran, farklı farklı kimselerin söylediği ama çoğunlukla grup elemanlarının çaldığı bir albüm oldu. O açıdan kendilerine benzeyen bir şey, özgün bir çalışma. Zaten eskiden beri kendi tavrı olan bir grup. O tavrı korudukları bir albüm olduğunu düşünüyoruz” dedi.

     

  • TBMM’DE BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ… FERİT ŞENYAŞAR: “22 YILLIK İKTİDARINIZ SÜRESİNCE TARTIŞMASIZ EN BAŞARILI OLDUĞUNUZ DERSLER YOLSUZLUK, YOKSULLUK VE YASAKLAR OLDU”

    DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ferit Şenyaşar, TBMM Genel Kurulu’nda; “Bir ülkenin itibarı insanlarına ne kadar değer verdiyle ölçülür, İHA’larla SİHA’larla ölçülmez. Bütün derslerden kaldınız. Ama üç dersten 100 aldınız. 22 yıllık iktidarınız süresince tartışmasız en başarılı olduğunuz dersler; yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar oldu” dedi.

    TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile Sayıştay raporlarının görüşmeleri devam ediyor. Bugün Genel Kurul’da 2024 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nin 5. maddesi görüşüldü. Madde üzerine DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ferit Şenyaşar söz aldı.

    Üzerinde “sınıfta kaldı” yazan bir karne örneği ile kürsüye çıkan Şenyaşar, “Halkın iktidara hazırladığı bir karneyi buradan açıklamak istiyorum” diyerek şunları dile getirdi:

    “DEMOKRASİ DERSİNDEN KALDINIZ”

    “Adalet dersinden maalesef kaldınız. Hukuk dışına çıkarak, geçerli bir açıklama yapılmadan binlerce KHK’li insanları işlerden attınız itibarlarını yok saydınız. Haksız yere tutuklanmış binlerce siyasetçi hala cezaevinde, adaleti ve adil yargılamayı bekliyor. Hukuksuzluğa karşı cezaevinde açlık grevleri devam ediyor. Adalet dersinden sıfır aldınız. Demokrasi dersinden de kaldınız, halkın iradesini yok sayarak kayyımlarla belediyeleri gasp ettiniz, seçilmiş belediye başkanlarını cezaevine attınız. AYM kararına rağmen hala Can Atalay rehin bulunuyor.

    “İŞE GİTMEYEN, MAAŞ ALAN BİR SINIF OLUŞTURDUNUZ; VERİLEN PARAYA DA HUZUR HAKKI ADINI VERDİNİZ”

    Eğitim dersinden de kırık not aldınız. Okulda bir öğretmen odası var bu odada baş, uzman, kadrolu, aday, sözleşmeli öğretmen ve hiçbir hakkı bulunmayan ücretli öğretmenler bulunuyor. Dışarıda da ümitsiz bir şekilde atama bekleyen öğretmenler var. Öğrencilere bir öğün yemek verme önerimizi reddettiniz. Liyakat dersinden de kaldınız. Getirilen mülakat sistemiyle kamuda liyakati ortadan kaldırıp itaati esas aldınız. İşe gitmeyen, maaş alan bir sınıf oluşturdunuz, verilen paraya da huzur hakkı adını verdiniz.

    “İNSANLARIN DÜŞÜNCELERİNİ HİÇBİR ORTAMDA RAHATÇA DİLE GETİREMEYECEĞİ BİR TÜRKİYE GERÇEĞİ YARATTINIZ”

    Ekonomi dersinden de kaldınız; yoksulluk sınırı 45 bin, açlık sınırı 14 bin, emekli maaşı 7 bin 500 ve asgari ücret 11 bin 402. Ekonomi bakanı biz halkı enflasyona ezdirmedik diyor bu açıklama halkla doğrudan alay etmekten başka bir şey değildir. Özgürlük dersinden de kaldınız, insanların düşüncelerini hiçbir ortamda rahatça dile getiremeyeceği bir Türkiye gerçeği yarattınız. Tarım dersinden de kaldınız, geçen seneye oranla her şeyin fiyatı yüzde 100’ün üzerinde artarken mısra yüzde 6 zam yaptınız, limon dalında kaldı, üretici perişan halde.

    “22 YILLIK İKTİDARINIZ SÜRESİNCE TARTIŞMASIZ EN BAŞARILI OLDUĞUNUZ DERSLER YOLSUZLUK, YOKSULLUK VE YASAKLAR OLDU”

    Sağlık dersinden de kaldınız. Türkiye’de 3 bine yakın SMA hastası var bu hastaların tedavi masraflarını devlet karşılamıyor, her geçen gün çocuğunun ellerinden kayıp gitmesini izleyen çaresiz anneler babalar iktidara, sağlık bakanlığına sesleniyor.

    Bir ülkenin itibarı insanlarına ne kadar değer verdiyle ölçülür, İHA’larla SİHA’larla ölçülmez. Bu saydığım bütün derslerden kaldınız ama 3 dersten 100 aldınız. 22 yıllık iktidarınız süresince tartışmasız en başarılı olduğunuz dersler yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar oldu.”