Blog

  • SIRRI SAKIK: “EY PARLAMENTO, BANA GÖSTERİN. 40 YILLIK SÜRE İÇERİSİNDE BİR TEK MİLLETVEKİLİNİN ÇOCUKLARI VE YAKINLARI ÖLMÜŞ MÜ? ASLA. ÖLMÜYOR. AMA SAVAŞIN FATURASINI YOKSUL ANADOLU ÇOCUKLARI YAŞIYOR”

    DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık, TBMM Genel Kurulu’nda; “Sosyal medyada bir paylaşım var. Bu paylaşımı yapan Eril Alperen Emir. Kaç gün önce bir çatışmada yaşamını yitirdi, Ankaralı bir teğmen. Ne diyor, biliyor musunuz? Sizlere sesleniyor. ‘Savaş, savaşmayana güzeldir’ diyor. Sizleri kastediyor. Savaşta yaşamını yitiren biri. Size sesleniyor. Diyor ki ‘Biz yoksul Anadolu çocukları gidiyoruz, ölüyoruz.’ Siz ey parlamento, bana gösterin. Geçmişten bugüne kadar, 40 yıllık süre içerisinde bir tek milletvekilinin çocukları ve yakınları ölmüş mü? Asla. Ölmüyor. Ama savaşın faturasını yoksul Anadolu çocukları yaşıyor” dedi. Sakık kürsüde konuşurken, İçişleri Komisyonu Başkanı AKP’li Süleyman Soylu ile aralarında kısa süreli bir tartışma da yaşandı. 

    TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi görüşmeleri bugün de devam ediyor. Teklifin 5’inci maddesi üzerine söz alan Sakık ile İçişleri Komisyonu Başkanı AKP’li Süleyman Soylu arasında kısa süreli bir laf atma da yaşandı. Sakık, şunları söyledi:

    “SIVASIZ EVLERİ GÖRDÜK HEP BERABER. YILLARDIR O EVLERE ATEŞ DÜŞÜYOR”

    “Bu topraklarda 40 yıldır devam eden bir çatışmalı süreç yaşıyoruz. Her gün Anadolu’nun yoksul çocukları patır patır ölüyorlar. Biz bu acıyı hep yüreğimizde hissediyoruz. Son 2 gündür, bu kürsüde çok ilginç sözler, tehditler, hamaset ne derseniz hepsi var. Bunların hiçbirinin bir çözüm olmadığını biliyoruz. Biz de bu canları yüreğimizden bir parça olarak görüyoruz. Anadolu’nun yoksul çocukları. O sıvasız evleri gördük hep beraber. Yıllardır o evlere ateş düşüyor. Oralarda aileler acılarıyla baş başa kalıyorlar. Oysaki bu çözüm yeri bu parlamento, sürekli tezkerelere onay veren, Anadolu’nun yoksul çocuklarını ölüme gönderen… Sokakları tetikleyen söylemlere ve konuşmalara hep birlikte tanıklık ediyoruz. 2 gündür sosyal medyada olup bitenleri görüyoruz. ‘TSK; HDP’yi, BDP’yi bütün binaları yerle bir etmelidir.’ Şurada yarattığınız iklimin sonucudur. Sokakları bu şekilde eğer örgütlerseniz sokaklar da bunları söyler. Biz bunlara yabancı değiliz. Bunlar geçmişte yaşandı. HDP binalarının nasıl ateşe verildiğini, Kürtçe konuşan ailelerin nasıl kurşunlandığını da biliyoruz. Bu, parlamentodaki hamaset dilinin bir ürünüdür.

    “EY PARLAMENTO. 40 YILLIK SÜRE İÇERİSİNDE BİR TEK MİLLETVEKİLİNİN ÇOCUKLARI VE YAKINLARI ÖLMÜŞ MÜ? ASLA. ÖLMÜYOR. AMA SAVAŞIN FATURASINI YOKSUL ANADOLU ÇOCUKLARI YAŞIYOR”

    Sosyal medyada bir paylaşım var. Bu paylaşımı yapan Eril Alperen Emir. Kaç gün önce bir çatışmada yaşamını yitirdi, Ankaralı bir teğmen. Ne diyor, biliyor musunuz? Sizlere sesleniyor. ‘Savaş, savaşmayana güzeldir’ diyor. Sizleri kastediyor. Savaşta yaşamını yitiren biri. Size sesleniyor. Diyor ki ‘Biz yoksul Anadolu çocukları gidiyoruz, ölüyoruz.’ Siz ey parlamento. Bana gösterin, geçmişten bugüne kadar, 40 yıllık süre içerisinde bir tek milletvekilinin çocukları ve yakınları ölmüş mü? Asla. Ölmüyor. Ama savaşın faturasını yoksul Anadolu çocukları yaşıyor. Böylesi bir keyfiyet yok. Çıkıp burada sürekli ‘vatan, millet’ ve sokakları tetikleyen… Buna hiçbirinizin, hiçbirimizin hakkı olmadığını söylüyorum.

    “EKSİLERDE, 1 METRE KARIN İÇİNDE O ASKERLER NİYE ORADA? OTURUP KONUŞAMAYIZ MI? OTURUP ÇÖZEMEYİZ Mİ”

    Bu topraklarda barışa ihtiyacımız var, bu topraklarda birbirimizi ötekileştirmeye hiç kimsenin hakkı yok. Erdoğan, önemli bir siyasal aktördür, Bahçeli de öyledir. Sizlere sesleniyorum. Sizler Amin Maalouf’un dediği gibi ‘Ömrünüzün gün batımındasınız’. Bizler de öyleyiz. Bu topraklara yapabileceğimiz en büyük iyilik bu kanı, bu şiddeti durdurmaktır. Varsanız biz de varız. Burada oturuyoruz, bedel mi diyorsunuz, taşın altına el koymak mı? Bedenimizi, başımızı taşın altına koymaya hazırız. Bunu yapabilirseniz biz varız. Bunu yapmalısınız, Türkiye’nin ihtiyacı olan tek şey barıştır. Erdoğan bunu yapmalı, 2013 yılında başlattığı bu süreci yeniden hayata geçirmelidir. Türkiye’nin ihtiyacı olan tek şey budur. Köprüler, hanlar, saraylar hepsi gelip geçicidir ama bu topraklara barışı inşa ederseniz bu ülkenin azizi olursunuz. Eksilerde, 1 metre karın içinde o askerler niye orada? Oturup konuşamayız mı? Oturup çözemeyiz mi? Ben bu topraklarda barışın inşa olmasını, hayat bulmasını istiyorum.”

    SAKIK- SOYLU ARASINDA LAF ATMA

    Sakık’ın, “Ben sizleri yürekten göreve davet ediyorum. Bu topraklarda barışın inşa olmasını istiyorum” dediği sırada AKP İstanbul Milletvekili Süleyman Soylu ile aralarında kısa süreli tartışma yaşandı. Soylu, Sakık’a; “Ne göreve davet ediyorsun? Savaş devletler arasında olur. Hadi oradan. Kimseyi göreve davet etme, sen PKK’ya laf söyle. Senin kim olduğunu biliyorum” dedi. Sakık da Soylu’ya; “Bağırma haddini bil. Terbiyesiz adam. Sabahtan beri insanlar konuşuyor, sen orada hamaset yapıyorsun… Başka hiçbir şey bildiğin yok. Bu sokakları, şu masayı tetiklemekten başka hiçbir şey bilmiyorsun” cevabını verdi.

    Sakık, sözlerini şöyle tamamladı:

    “BU TOPRAKLARDA KANI VE ŞİDDETİ BİRLİKTE DURDURALIM”

    “Ben, 2012 yılında evladımı kaybettim. Sayın Cumhurbaşkanı o dönem Başbakandı, yurt dışındaydı, beni aradı; taziyelerini bildirdi, kendisine şunu söyledim: ‘Ben, acılardan süzülerek geldim, evlat acısının ne olduğunu biliyorum. Sizden tek bir ricam var, bu topraklarda barışı sağlayın. Gelin, bu toprakların azizi olun’ dedim. Bugün de bunu yeniden seslendiriyorum. Bu toprakların, bu tür, sadece şiddet üzerinden prim yapanlara değil… Gerçekten vicdan sahibi olanların sesi dinlenmelidir. Ve bunlarla birlikte, biz, hayatı gelin, birlikte inşa edelim. Gelin, bu topraklarda kanı ve şiddeti birlikte durduralım. Biz, gerçekten bu konuda samimiyiz. Samimiyetimizle ilgili ne istiyorsanız hodri meydan, gelin. Sürekli kavga ve şiddeti değil, müzakereyi masaya yatıralım diyorum.”

     

  • ÖZGÜR ÖZEL, SÖZLEŞMELİ PİYADE ER ENİS BUDAK’IN MANİSA’DAKİ CENAZE TÖRENİNE KATILDI

    ÖZGÜR ÖZEL, SÖZLEŞMELİ PİYADE ER ENİS BUDAK’IN MANİSA’DAKİ CENAZE TÖRENİNE KATILDI

    Haber: SULTAN EYLEM KELEŞ / Kamera: KERİM UĞUR

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Kuzey Irak’ta Pençe Kilit bölgesinde şehit düşen sözleşmeli piyade er Enis Budak’ın Manisa’da düzenlenen cenaze törenine katıldı. Özel, Manisa Valisi Enver Ünlü ile Akhisar Hava Meydan Komutanlığı’nda şehidin cenazesini de karşıladı.

    CHP Genel Başkanı Özel, Kuzey Irak’ta Pençe Kilit bölgesinde dün şehit düşen sözleşmeli piyade er Enis Budak için Manisa Saruhanbey Camii’nde bu akşam düzenlenen cenaze törenine katıldı. Memleketine gelen Özgür Özel, Manisa Valisi Enver Ünlü ile Akhisar Hava Meydan Komutanlığı’nda şehit Budak’ın cenazesini karşıladı. Özgür Özel, camide Manisa Valisi Enver Ünlü ve Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün ile birlikte saf tuttu.

    Özel’e cenazede; CHP Sözcüsü Deniz Yücel, İçişleri Bakanlığı’ndan Sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, İzmir Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Tunç Soyer de eşlik etti.

    Özel’in, camiye gelişi ve ayrılması sırasında küçük bir grubun slogan attığı görüldü.

    Şehidin cenaze namazının ikindi namazı sonrası kılınacağı duyurulmuştu. Ancak şehit naaşının Ankara’dan gönderilmesine ilişkin işlemler nedeniyle cenaze namazı hava kararınca saat 18.00 sonrasında kılınabildi.

     

  • ÖZGÜR ÖZEL: “TÜM FARKLILARIMIZLA BİR ARADA YAŞAMAYI EGEMEN KILDIĞIMIZ BU TOPRAKLARDA HRİSTİYAN YURTTAŞLARIMIZIN NOEL YORTUSUNU TEBRİK EDİYOR, NOEL’İN TÜM İNSANLIĞA HUZUR VE BARIŞ GETİRMESİNİ DİLİYORUM”

    ÖZGÜR ÖZEL: “TÜM FARKLILARIMIZLA BİR ARADA YAŞAMAYI EGEMEN KILDIĞIMIZ BU TOPRAKLARDA HRİSTİYAN YURTTAŞLARIMIZIN NOEL YORTUSUNU TEBRİK EDİYOR, NOEL’İN TÜM İNSANLIĞA HUZUR VE BARIŞ GETİRMESİNİ DİLİYORUM”

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Noel Yortusu dolayısıyla; “Ülke olarak çok üzücü günlerden geçmekteyiz. 24 saat içinde 12 askerimizin şehit olması, 86 milyon yurttaşımızı kahretmiştir. Tüm halkımızla birlik ve beraberlik içinde terörün neden olduğu bu acıların üstesinden gelmekte kararlıyız. Tüm farklılarımızla bir arada yaşamayı egemen kıldığımız bu topraklarda Hristiyan yurttaşlarımızın Noel Yortusunu tebrik ediyor, Noel’in tüm insanlığa huzur ve barış getirmesini diliyorum” mesajını yayınladı.

    CHP Genel Başkanı Özel, yarın kutlanacak olan Noel Yortusu dolayısıyla bugün bir mesaj yayınladı. Özgür Özel’in Noel mesajı şöyle:

    “Ülke olarak çok üzücü günlerden geçmekteyiz. 24 saat içinde 12 askerimizin şehit olması, 86 milyon yurttaşımızı kahretmiştir. Tüm halkımızla birlik ve beraberlik içinde terörün neden olduğu bu acıların üstesinden gelmekte kararlıyız.

    Anadolu; tarih boyunca, farklı dinlere inanmış, farklı inançlara sahip, farklı etnik kimliklerden insanların büyük bir hoşgörü içinde yaşamış olduğu bir coğrafyanın adıdır. Cumhuriyetimizin ilan edilmesinin ardından da bu hoşgörü iklimi büyük oranda sürmüş, yakın coğrafyamızı tehdit eden ötekileştirme, ırkçılık ve ayrımcılık bu topraklarda zemin bulamamıştır.

    Tüm farklılarımızla bir arada yaşamayı egemen kıldığımız bu topraklarda Hristiyan yurttaşlarımızın Noel Yortusunu tebrik ediyor, Noel’in tüm insanlığa huzur ve barış getirmesini diliyorum.”

     

  • YENEROĞLU: “CUMHURBAŞKANI, MEHMET ŞİMŞEK’İ DESTEKLERKEN DE ALKIŞLANIYOR, YARIN ‘GÖREVDEN ALDIM’ DESE YİNE ALKIŞLANACAK”

    DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, “Cumhurbaşkanı ülkeyi fiilen anayasasız yönetmeye çalışıyor. Çünkü Cumhurbaşkanı biliyor ki güçlü olduğu sürece ne dese ve ne yapsa yeterince alkış alacak. 2021’de Meclis grubunda dönemin Bakanı Sayın Lütfi Elvan’ı haksız yere azarlarken de alkışlanıyordu, şimdi, tam Lütfi Elvan Bey’in yaptığını yapan Mehmet Şimşek’i desteklerken de alkışlanıyor, yarın ‘Görevden aldım’ dese yine alkışlanacak. Demek ki sorumluluk neymiş? Kurumsal olarak hukuk devletine dönmek, denge, denetim mekanizmalarını tekrar tesis etmek, bireysel olarak da yanlışa yanlış demek ve hakkın hatırını Cumhurbaşkanının bilime ve adalete aykırı talimatlarının üstünde tutmak” dedi. 

    TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi görüşmeleri sürüyor. Teklifin 3’ncü maddesi üzerinde konuşan DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu şunları söyledi:

    “AK Parti, cumhuriyetin 100’üncü yılı için milli gelirde 2 trilyon dolar, kişi başına gelirde ise 25 bin dolar hedeflemişti, ulaştığı ise bunların yarısı. 2024 yılı bütçesi de temelde adalete dayanmadığı için güven vermekten, istikrara katkıda bulunmaktan çok uzaktır. Başka bir netice beklemek de beyhudedir çünkü Hükümet rasyonel olanın gerekliliklerini yapmayı ısrarla reddediyor. Peki, neden milletimiz böyle bir bütçeye mahkûm edildi? Sayın Cumhurbaşkanı, öz eleştiri kültürlü ve yanlışlarla yüzleşmeyi zaaf olarak kabul ettiği için ve nasıl olsa hamasi propaganda ve otoriter baskılarla hazin manzarayı bastırmayı başardığı için öncelikle sorulması gereken soruyu kendine sorma gereği duymuyor. Türkiye’nin çok gerisinde olan Bulgaristan ve Romanya’nın dahi refah düzeyinin son yıllarda bizi neden geçtiği gerçeğiyle yüzleşmek istemiyor.

    “CUMHURBAŞKANI BİLİYOR Kİ NE DESE NE YAPSA ALKIŞLANACAK”

    Cumhurbaşkanı ülkeyi fiilen anayasasız yönetmeye çalışıyor. Çünkü Cumhurbaşkanı biliyor ki güçlü olduğu sürece ne dese ve ne yapsa yeterince alkış alacak. 2021’de Meclis grubunda dönemin Bakanı Lütfi Elvan’ı haksız yere azarlarken de alkışlanıyordu, şimdi, tam Lütfi Elvan Bey’in yaptığını yapan Mehmet Şimşek’i desteklerken de alkışlanıyor, yarın ‘Görevden aldım’ dese yine alkışlanacak. Demek ki sorumluluk neymiş? Kurumsal olarak hukuk devletine dönmek, denge, denetim mekanizmalarını tekrar tesis etmek, bireysel olarak da yanlışa yanlış demek ve hakkın hatırını Cumhurbaşkanının bilime ve adalete aykırı talimatlarının üstünde tutmak.

    “AKP’NİN KALKINMA VE DEMOKRATİKLEŞME PROGRAMINI OKUYUN LÜTFEN”

    AK Parti’nin 2002 yılındaki kalkınma ve demokratikleşme programını okuyun lütfen. Programda ‘Herkes özgür olmadıkça kimse özgür değildir’, ‘Hukukun hâkim olmadığı bir toplumda demokratik rejimden bahsedilemez’, ‘Kanunları hukuka, hukuku evrensel adalet ve insan hakları esaslarına dayandırmadıkça Türkiye gerçek bir hukuk devleti olamaz ve uluslararası camiada saygın bir yer edinemez’, ‘Anayasal devlet anlayışı devlet yönetiminde egemen olmalıdır’ değerli milletvekilleri, lütfen elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün. Bugün ülkemizde hukuk hâkim mi? Bugün kanunlar hukuka, hukuk evrensel adalet ve insan hakları esaslarına dayanıyor mu? Bırakın anayasal devleti, bugün kanun devletinden dahi bahsedebilir miyiz? Parlamento kendi hukukuna ve vekiline dahi sahip çıkamıyorsa, masum insanlar düşman hukukuyla yargılanıp hapislerde çürütülüyorsa, dünyada ne kadar mafya, çete ve uyuşturucu kaçakçısı ülkemize dolmuşsa güven de gelmez, ekonomi de düzelmez.”

     

  • DEM PARTİLİ KOÇYİĞİT: “OKUL-FABRİKA DÖNEMİNE GEÇİŞ YAPACAKLAR, BUNU DA ÖVÜNEREK BİZLERE ANLATIYORLAR”

    DEM Parti Kars Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Mesleki Eğitim Merkezleri’ni (MESEM) eleştirdi. Koçyiğit, “Sayın Bakan okul ve sektör iş birliğinden bahsediyor yani ara eleman ihtiyacının aslında liselerden başlanarak karşılanacağını ifade ediyor. Biz söyleyelim, şu anda MESEM’lerle Milli Eğitim Bakanlığı çocuk işçiliğini resmileştirmiş durumda değerli arkadaşlar. Haftanın dört günü çocuklar atölyelere gidiyor, fabrikalara gidiyor, çalışıyorlar, haftanın bir günü okula gidiyorlar. Şimdi, Sayın Bakan da diyor, ‘Bu iş birliğini artıracağız’ Ne yapacaklar biliyor musunuz? OSB’lerin içine okul yapacaklar, okulu okul olmaktan çıkaracaklar ve okul-fabrika dönemine geçiş yapacaklar ve bunu da övünerek bizlere anlatıyorlar” dedi.  

    TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi görüşmeleri devam ediyor. Bugün teklifin 3’üncü maddesi üzerine söz alan DEM Parti Kars Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit şunları söyledi:

    “Bütçenin hazırlık aşamasında toplumun hiçbir kesiminin, sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin, kadınların, siyasi partilerin görüşüne başvurulmaması ve bildik ezberlerle ‘Ben yaptım, olur’ anlayışıyla yeniden Plan ve Bütçe Komisyonuna sevk edildiğini her yıl tekraren görüyoruz ki bu yıl yedincisi yapılıyor bu bütçenin. E, peki, Plan ve Bütçe Komisyonuna geldiğinde tek bir cümlesi değişiyor mu? Muhalefet partilerinin toplum lehine, kadınlar lehine, çocuklar lehine verdiği önergeler kabul ediliyor mu? Hayır, edilmiyor. Orada da ‘El kaldır, el indir’ mantığıyla ne yazık ki mevcut teklif geçirilerek Genel Kurula geliyor ve Genel Kurulda da ne yazık ki bir seremoni olarak sürecin işletildiğini hep beraber görüyoruz.

    “SAYIN BAKAN GÜNAYDIN”

    Sayın Vedat Işıkhan kendi konuşmasında kadınlara ilişkin de istihdamda bir artış yapacaklarını ifade etti, 21 yıllık iktidardan sonra hâlâ yapacaklarını vadeden bir iktidarla karşı karşıya olduğumuzu ifade etmemiz gerekiyor. Diğer bir mesele, bütçenin büyük kalemlerinin aslında faize ayrılması ve bütçeden emekçilerin aslında çok az bir şekilde pay alması meselesi var. Bakın, yine Çalışma Bakanı Vedat Bey konuşmasında şöyle bir itirafta bulundu, dedi ki, ‘Evet, bu ülkede vergi adaletsizliği var.’ Ben buradan söylüyorum Sayın Bakana, Sayın Bakan, günaydın, iki bin yıl sonra, yirmi iki yıl sonra gerçekten bu ülkede bir vergi adaletsizliği olduğunu tespit etmeniz büyük bir olay Türkiye açısından.

    “BEŞLİ ÇETE DENİLEN FİRMALAR, GERÇEK ANLAMDA VERGİ VERMİYORLAR” 

    Neden bunu söylüyor Sayın Bakan? Çünkü artık bu üstü kapatılamaz bir hakikat, bu ülkede dolaylı vergiler KDV, ÖTV’nin yükü işçinin, emekçinin sırtında ama servetine servet katanların, yıllık ciroları yüzde 400’leri bulanlar, bankalar, işverenler, işte büyük o beşli çete denilen Makyol’u, Limak’ı ve benzeri diğer bütün firmalar ne yazık ki gerçek anlamda vergi vermiyorlar.

    “MESEM’LERLE ÇOCUK İŞÇİLİĞİ RESMİLEŞTİRİLMİŞ DURUMDA”

    Şimdi, Sayın Bakan okul ve sektör iş birliğinden bahsediyor yani ara eleman ihtiyacının aslında liselerden başlanarak karşılanacağını ifade ediyor. Biz söyleyelim, şu anda MESEM’lerle Milli Eğitim Bakanlığı çocuk işçiliğini resmileştirmiş durumda değerli arkadaşlar. Haftanın dört günü çocuklar atölyelere gidiyor, fabrikalara gidiyor, çalışıyorlar, haftanın bir günü okula gidiyorlar. Şimdi, Sayın Bakan da diyor, ‘Bu iş birliğini artıracağız’ Ne yapacaklar biliyor musunuz? OSB’lerin içine okul yapacaklar, okulu okul olmaktan çıkaracaklar ve okul-fabrika dönemine geçiş yapacaklar ve bunu da övünerek bizlere anlatıyorlar çünkü Milli Eğitim Bakanı da aynı zamanda bu okulların nasıl büyük cirolar yaptığını, ekonomiye nasıl büyük katkılar yaptığını büyük bir övünçle anlatmıştı ama aynı Milli Eğitim Bakanı şundan hiç bahsetmiyor, bu ülkede okula aç gidip gelen çocuklar olduğundan, okulda aç olduğu için bayılan çocuklar olduğundan hiç bahsetmiyor ya da işte geliyor burada, halkın kürsüsünde neyi savunuyor? Tamamen aslında 2071 tahayyülleri olan dindar ve kindar bir nesli yetiştirmenin yolunu anlatıyor.”

     

  • CHP’Lİ BELEDİYELER, 12 ASKERİN ŞEHİT OLMASI NEDENİYLE KÜLTÜR-SANAT ETKİNLİKLERİNİ 3 GÜN  SÜREYLE ERTELEDİ

    CHP’Lİ BELEDİYELER, 12 ASKERİN ŞEHİT OLMASI NEDENİYLE KÜLTÜR-SANAT ETKİNLİKLERİNİ 3 GÜN SÜREYLE ERTELEDİ

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in talimatı üzerine CHP’li belediyeler, Kuzey Irak’ta Pençe-Kilit operasyonu bölgesinde 12 askerin şehit olması nedeniyle, kutlama ve konser gibi etkinlikleri üç gün süreyle erteledi.

    Kuzey Irak’ta Pençe-Kilit operasyonu bölgesinde 12 askerin şehit olması nedeniyle; CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in talimat verdiği ve CHP’li belediyelerde üç gün boyunca kutlama, konser gibi etkinlikler düzenlenmeyeceği bildirildi.

    CHP’den yapılan açıklamada; Özel’in talimatı üzerine, CHP’li belediyelere CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek’in imzasıyla yazı gönderildiği belirtildi. Gönderilen yazıda, “Terörle mücadele kapsamında 12 evladımız şehit olmuştur. Bu nedenle önceden planlamış olduğunuz kutlama, konser, kültür, sanat etkinlikleri gibi organizasyonlarınızı üç gün süreyle ertelemenizi rica eder, tüm halkımıza başsağlığı dilerim” ifadeleri yer aldı.

     

  • DEMOKRAT PARTİ GENEL BAŞKANI GÜLTEKİN UYSAL: “TÜRKİYE’DE SİYASETİN TOPYEKÜN SIKIŞTIĞI ALAN BUNLAR GİTSİN. BUNLARIN YAPTIĞI USULLE BİZ BU ÜLKEYİ YÖNETELİM”

    DEMOKRAT PARTİ GENEL BAŞKANI GÜLTEKİN UYSAL: “TÜRKİYE’DE SİYASETİN TOPYEKÜN SIKIŞTIĞI ALAN BUNLAR GİTSİN. BUNLARIN YAPTIĞI USULLE BİZ BU ÜLKEYİ YÖNETELİM”

    Haber: OKTAY YILDIRIM Kamera: SADIK KARAKULOĞLU

    Demokrat Parti İstanbul İl Kongresinde konuşan Genel Başkan Gültekin Uysal, iktidarı eleştirdi. Uysal, “Yargıyı, yasamayı, yürütmeyi bir kişinin elinde toparlayalım zaman zaman bunun da propagandasını yaptılar. Ona tabi olalım o da ne biliyorsa okusun mantığı içerisinde maalesef bir galeyan hali içerisinde şaibeli bir referandumla beraber Türkiye‘nin yaptığı değişikliklerin bir keyfi rejiminin inşa edilmesinin bugün hep beraber bedelini ödüyoruz. Keyfi bir rejimin sınırsız bir yetki sıfır denetim mantığı içerisinde oluşturulmuş hesap vermeyi aklının ucundan geçirmeyen, hesap verme günü geldiğinde verecek hesaplarının o olmadığını bilenler suça ortak ederek etraflarındakileri kirleterek, kendilerini sorgulayacak bir siyasi merkez kalmasın düşüncesi içerisindeler. Türkiye’de siyasetin topyekun sıkıştığı alan bunlar gitsin. Bunların yaptığı usulle biz bu ülkeyi yönetelim anlayışıdır” dedi.

    DP 16. İstanbul Olağan İl Kongresi Şişli’deki Cemil Candaş Kültür Merkezi’nde bugün yapıldı. Kongreye CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik de katıldı. DP İstanbul İl Başkanı Serdar Eriş’in ardından Genel Başkan Gültekin Uysal konuştu. Uysal’ın konuşması satır başları ile şöyle: 

    “BİR KEZ BAŞARMIŞ OLAN MİLLETLER BİRÇOK KEZ BAŞARABİLME KUDRETİNİ KENDİSİNDE GÖRÜR: İnsanlar gibi topluluklarda, milletlerde, devletler de zaman zaman buhran dönemleri yaşarlar. Büyük Milletler bir kez başarmış olan milletler birçok kez başarabilme kudretini kendisinde görür. Bu aziz millette pek çok dönem adına Fetret dönemi dediğimiz dönemleri yaşamış, buhran dönemi dediğimiz dönemleri yaşamış olmasına rağmen bir var olma yok olma çizgisinden büyük Atatürk’ün kurtuluş savaşıyla beraber çıkarttığı ve kurduğu Cumhuriyetle beraber nasıl derdine bir derman aramışsa belki o mahiyette olmasa da bugün de bir tarihe eşiktedir. O açıdan zamanın değerleri erozyona uğrattığı doğruların, yanlışların yer değiştirdiği böyle bir dönem içerisinde davası olanların başka kaygıları olmaz diyerek verdiğimiz mücadelede emek veren göz nuru akıtan, alın teri döken başta siz değerli mücadele arkadaşlarıma bu mücadeleyi hep beraber veriyor olmanın gururuyla şükran duyduğumu da sözlerimin başında ifade etmek isterim. 

    ADI KONMAMIŞ BUHRAN DÖNEMİ İÇERİSİNDEYİZ: Böyle bir adı konmamış buhran dönemi içerisindeyiz. Millete yaslanarak gelenlerin, devletin gücüyle beraber kendi fikirlerini millete dayattıkları kendi yanlışlarını içine düştükleri büyük ihtirasların sonucu olarak ülkeye yaşattıkları yanlışları kendi varlıklarını adeta kaçınılmaz bir kader haline getirmek isteyenlerin olduğu bir dönemde haklı tutup kaldırmak, doğrunun yanında hakikatin yanında yer alabilmek elbette zor bir tercihtir. Demokrasinin imkanlarından yararlananların demokrasimizi boğmak için taammüden bir çaba içerisinde olduğunu görüyoruz. Demokrasiyi bir tramvaya benzetenlerin zihinlerinin arkasındaki fikirleri ellerine güç geçtiğinde nasıl ortaya döktüklerini bugün daha iyi görebiliyoruz. Bu zihniyeti tanıyoruz. Demokrasiyi konjonktürel bir program olarak gören, inanan, demokrasiyi sıkıştığında, dara düştüğünde, zora düştüğünde, mağdur olduğunda bir muhalefet ideolojisi olarak benimsemiş bir zihniyetin gücü ele geçirdiğinde elbette lafsen söylediklerine ruhen inanmadıkları için başka bir icraat göstermesini de bekleyemeyiz. 20 yılı aşan bir zamandır adeta Türkiye Cumhuriyeti Devletini ele geçireceğiz diyerek yola çıkanların Türk siyasi tarihinde çok partili hayatımızda diğer siyasi iktidarların sahip olmadığı imkan ve kapasiteye rağmen bugün hala bir büyük mazeret ürettiğini görüyoruz. 

    BU DAYATMALARA KARŞI MİLLETİMİZ SABRETMİŞ VE BİR GÜN GEREĞİNİ YAPMIŞTIR: Oysa bilmiyorlar ki tarihin pek çok döneminde bu dayatmalara karşı milletimiz sabır etmiş, sabretmiş, sabretmiş ve bir gün gereğini yapmıştır. Bugün milletimizin suskun olduğunu zannedenlere, sineye çektiğini zannedenlere, bizim yaptıklarımızı nasıl olsa kabul ederler diyerek yaptıkları dayatmalara karşı milletimizin aslında susmadığını, yüreğinde büyüttüğü bu büyük ızdırabın meşru sınırları içerisinde ona ses verecek yiğitleri aradığı cesur insanları aradığı gerçeğini bilmek durumundayız. Söz yerde kalmayacaktır. Milletimizin sözü de asla ve kata yerde kalmayacaktır. Nasıl bugün son iki günde verdiğimiz şehitler dolayısıyla şehitlerimizin kanı yerde kalmayacaksa milletimizin de sözü yerde kalmayacaktır. O açıdan asırlardan asırlara, Anadolu büyüklüğündeki dava taşını yerine koymak için mücadele eden milletimizin mesuliyetini taşıyan insanlar olarak bu ülkeyi bir ve beraber yapabilmek adına bir büyük mücadeleyi vererek geldik. Bugün Türkiye’ye karşı okunan meydan okumalara Türkiye’nin milli güvenliğini tehdit edecek, kimi gelişmelere karşı elbette Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, güvenlik güçlerimiz canı pahasına bu mücadeleyi veriyor. Veriyor ama işte siyasetin vazifesi güvenlik güçlerimizi, askerimizi, polisimizi böyle bir kıskacın ortasına sokmamaktır. Terörle mücadelenin ne tereddüt ne de müsamaha kabul etmeyeceğini biliyoruz. Zaman zaman küçük siyasi hedefleri için terör örgütleriyle işbirliği yapan iktidarın yakında yaşadığımız seçimlerde de gördük kendi kabahatini unutmuş, bizleri muhalefeti suçlar hale gelmiş. Nafile çaba içerisindeler. O açıdan bugün bu mücadelede göğsünü geren şehitlerimizi, onların ailelerine hem rahmet ve hem başsağlığı diliyoruz, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyoruz. 

    SİYASETİN MESULİYETİNİN ALTINI ÇİZME İHTİYACI HİSSEDİYORUZ: Türkiye’yi yanlış dış politik tercihlerin neticesinde Suriye başta olmak üzere nasıl on yıllara yayılacak şekilde ülkenin milli güvenliğini tehdit edecek gelişmelere açık hale getiren bir iktidar sanki hiçbir şey olmamış gibi ağıt yakarak buradaki mesuliyetini unutturmaya çalışıyor. Bugün 40 yıla yaklaşan terörle mücadelemiz başta olmak üzere PKK’yla mücadelemiz başta olmak üzere mahiyet değiştiren son yıllarda. İŞİD’den diğer bölgede oluşan terör örgütlerine karşı zaman zaman yanlış dış politik tercihlerimizin açığını kapatmak adına Fırat Kalkanı Harekatında, Afrin’de diğer bölgelerde evlatlarımızı şehit vererek bu açığı kapatıyoruz. Maalesef Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Türkiye’yi merkeze alarak ortaya koyması gereken dış politik tercihleri bir parti devletine dönüştürerek sadece ve sadece AKP’nin geleceğini merkeze alarak yaptığı tercihlerin neticesinde Suriye’de bir rejim değişikliği teşebbüsü içerisinde yanan ateşe adeta benzin döktü. Şimdi o ateşin neticesi olarak ortaya çıkmış iktidar boşluğunun sonucu PKK, ABD gözetiminde bir özerk alanı inşa etti. Daha birkaç gün evvel basına da yansıdı. 884 milyar dolarlık Pentagon’un, ABD’nin savunma bütçesi içerisinde PYD’ye 160 milyon dolarlık imkan kaynak sağlanıyor. Bunun üstüne binlerce TIR’lık mühimmat, silah, onları saymıyoruz. Maalesef Türkiye’ye yönelmesi mukadder, bu tehdidin oluşmasına, yanlış siyasetinizde imkan verirseniz ister ülke içerisinde, ister ülke dışında askerlerimizi de, güvenlik güçlerimizi de ateşe atmış olursunuz. O açıdan siyasetin mesuliyetinin altını çizme ihtiyacı hissediyoruz. Oynatılan taşların marifet diye ayıbını söylercesine Büyük Orta Doğu Projesi’nin eş başkanıyız diyerek yürütülen siyasi söylemlerin neticesi adeta Türkiye’de deprem üstüne doğru bölgede yönelir durumdadır. 

    DÜNYANIN GÖZÜ ÖNÜNDE BİR KATLİAM GERÇEKLEŞİYOR: Bugün Aralık 1917’de terk etmek mecburiyetinde kaldığımız Kudüs başta olmak üzere İslam dünyasının pek çok noktasında kan ve gözyaşı akıyor. Dünyanın gözü önünde bir katliam gerçekleştiriliyor. Türkiye başta olmak üzere bölgenin başat ülkeleri İran Arabistan’ı, Mısır’ı, bölgenin kendi meselelerini kendilerinin çözeceği zeminleri ve usulleri inşa etmediği ve etkin bir şekilde kullanmadığı için büyük güçlerin bir asır evvel bir siyasi kadastro geçirerek pek çok problemin pabucunu döşediği gibi bugün müdahale etmek için pek çok sebebi de kendileri geçmişte icat etmişlerdir. Oralara bakarak, oralardan medet umarak, Türkiye’de hükümet etme mesuliyeti taşıyanların, milleti meydanlara toplayıp ağıtlar yakarak bu meselelerde bir çözüm üretebilme imkanınız yoktur. Suriye’de rejim değiştireceğiz diyerek İsrail’in üzerinden Suriye’nin gölgesine alanlar şimdi ifade ettiğim gibi ellerinden başka bir şey gelmediği için meydanlarda milletimizi amiyane tabirle gaza getirerek birkaç kahve zinciri önünde organize edilmiş sefilleri göndererek milletimizin tepkisini azaltmak, kendi sorumluluklarından da kurtulma yoluna gittiklerini görüyoruz. Bu sorumluluktan kurtaramazsınız. Bu bölgenin yaşadığı depremlerin sadece bu ülkelerle sınırlı kalmayacağını akılsız atılan adımların neticesi olarak kademe kademe Türkiye de dahil olmak üzere bütün bu coğrafyaya sıçrayacağını hepimiz idrak etmek mecburiyetindeyiz. Türkiye’nin son 20 yıldır pek çok cephede yaşadığı sistematik çöküşün, FETÖ başta olmak üzere birlikte devleti ele geçireceğiz diyerek yola çıkanların bu ülkede kurumsal olarak yaşattıkları çöküşün neticesi olarak maalesef bir kurumsal aklın ülkede işlemediğini görüyoruz. Ortaya bir akıl koyamadıkları, bir alternatif tez koyamadıkları için bilerek ve isteyerek, 80 yıllık Cumhuriyete adeta bir devri sabık muamelesi uygularcasına yürüttükleri yıkım mühendisliği projesiyle beraber gelinen noktada işin içinden çıkamadıkları için Türkiye’den demokrasiyi boğarak ancak kendi iktidarlarını sürdüreceklerini düşünür hale geldiler. 

    TÜRKİYE’DE SİYASETİN TOPYEKÜN SIKIŞTIĞI ALAN ‘BUNLAR GİTSİN’: Bugün hukukta, demokraside, Türkiye’nin daha fazla etkin işleyen bir demokrasi etkin işleyen bir yargı düzeni talebi varken ne yapalım Türkiye birtakım meydan okumalarla karşı karşıya kuvvetlerin uyumu diyerek yargıyı, yasamayı, yürütmeyi bir kişinin elinde toparlayalım zaman zaman bunun da propagandasını yaptılar. Ona tabi olalım o da ne biliyorsa okusun mantığı içerisinde maalesef bir galeyan hali içerisinde şaibeli bir referandumla beraber Türkiye’nin yaptığı değişikliklerin bir keyfi rejiminin inşa edilmesinin bugün hep beraber bedelini ödüyoruz. Keyfi bir rejimin sınırsız bir yetki sıfır denetim mantığı içerisinde oluşturulmuş hesap vermeyi aklının ucundan geçirmeyen hesap verme günü geldiğinde verecek hesaplarının o olmadığını bilenler suça ortak ederek etraflarındakileri kirleterek kendilerini sorgulayacak bir siyasi merkez kalmasın düşüncesi içerisindeler. Türkiye’de siyasetin topyekun sıkıştığı alan bunlar gitsin. Bunların yaptığı usulle biz bu ülkeyi yönetelim anlayışıdır.

    HER ZAMANKİNDEN DAHA FAZLA CUMHURİYETE DE DEMOKRASİSİNE DE LAİK SİSTEME DE SONUNA KADAR SAHİP ÇIKACAKTIR: Aksi takdirde bugün yaşadığımız yıkımların, bugün olmaz dediğimiz şeylerin bu ülkenin de yaşar hale geldiğini yakın zamanda yaşadıklarımız zaten ön göstergesidir. Türk demokrasisini, Türk hukuk sistemini, velhasıl yüzüncü yılını bir büyük gururla, bir büyük şanla şerefle kutlamamız gereken Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetenlerin niçin kutlamadığının bilinci içerisindeyiz. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu arkadaşların devleti değil. Onlar akılları sıra Cumhuriyetin 100’üncü yılında adeta yeni bir cumhuriyet kuracaklar. Bu yeni kurdukları cumhuriyetin travması 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü onun lideri de Erdoğan yaparak kendilerince bir düzen kurma gayretinin zihinlerinin arkasında sakladıklarını biliyoruz. Ruhunda cumhuriyeti yaşatan hiçbir vatandaşımız hiçbir şekilde bugün ülkeyi yönetenlerin layıkınca kutlama yapmamasından hiçbir hayıf duymamalı. Şuna inanıyorum, görüyorum. Cumhuriyeti ancak cumhuriyete inananlar, cumhuriyeti ruhunda yaşatanlar kutlar. Çok şükür milletimiz özellikle kaybetmeye yüz tutmuş değerlerimizin mücadelesinin verdiğimiz böyle bir dönemde her zamankinden daha fazla Cumhuriyete de demokrasisine de laik sisteme de sonuna kadar sahip çıkacağını her zamankinden daha fazla göstermektedir” 

     

  • ŞEHİT KEMAL ASLAN, MEMLEKETİ ELAZIĞ’DA SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI

    Pençe – Kilit Harekat bölgesinde çıkan çatışmada şehit olan Piyade Sözleşmeli Er Kemal Aslan memleketi Elazığ’da, İmam-ı Azam Camisi’nde kılınan cenaze namazının ardından Garnizon Şehitliği’ne defnedildi.

    Pençe- Kilit Harekatı bölgesinde üs bölgesine sızmaya çalışan teröristlerle çıkan çatışmada şehit olan Piyade Sözleşmeli Er Kemal Aslan memleketi Elazığ’a getirildi. Bugün İmam-ı Azam Camisi’nde kılınan cenaze namazına Elazığ Valisi Ömer Toraman, Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, milletvekilleri, ETSO Başkanı İdris Alan, Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş, siyasi parti il başkanları, STK temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.

    Namazın ardından şehit Kemal Aslan, Elazığ Garnizon Şehitliği’nde defnedildi.

     

  • ODUNPAZARI BELEDİYE BAŞKANI KAZIM KURT: “ESKİŞEHİR’E MADENCİ YAĞDIRILMASININ SEBEBİ ESKİ ENERJİ BAKANI OLABİLİR Mİ”

    MELTEM KARAKAŞ

    Son dönemde Eskişehir’e “madenci yağdırıldığını” söyleyen Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, “Bunun sebeplerinden birisi AKP milletvekilinin eski Enerji Bakanı olması olabilir mi” dedi.

    Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır Maden’in Eskişehir’de altın-gümüş madeni çıkarma faaliyetine ilişkin yaptığı ÇED başvurusu hakkında konuştu. Son dönemde Eskişehir’de madenlere yönelik “saldırı boyutunda” başvurular olduğunu söyleyen Başkan Kurt, “Eskişehir’i pazarlamaya, Eskişehir’i bu tür talana açmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Daha önceki Sevinç bölgesinde yapmış olduğumuz mücadeleyi, Kaymaz bölgesinde yapmış olduğumuz mücadeleyi burada da yaparız. Yapmalıyız. Eskişehirliler direndiği taktirde buradan olumlu sonuç. Çıkarabileceklerini düşünüyorum” diye konuştu.

    “ESKİŞEHİR’DE SON DÖNEMLERDE CİDDİ ANLAMDA BİR MADENE SALDIRI GÖRÜYORUZ”

    Kazım Kurt konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

    “Öncelikle şunu vurgulamak lazım. Maden arama ya da madencilik sektörü aslında kamunun elinde olması gereken ve kamunun denetiminde yapılması gereken bir çalışma. Eskişehir’de ne yazık ki son dönemlerde ciddi anlamda bir madene saldırı görüyoruz. Buna önce kömürle başladılar, sonra Kaymaz’da ve şimdi de Sarıcakaya, Mihalgazi ve Tepebaşı sınırlarında yani Bozdağlar dediğimiz alanda bir altın arama faaliyeti için çalışma başladı. Burada bunu devlet denetiminde olmadığı taktirde talana sebep olacağını çok iyi biliyoruz. Türkiye’deki örneklerini gördük. Bu özel sektör sadece kâr amacı güttüğü için daha çok para kazanmanın daha çok maden çıkarmanın yolunu aramaya çalışır. O da o bölgedeki ormanların, doğal arazi yapısının bozulmasına sebep olur. Kaymaz civarındaki altın madeninden çıkan toprağın yığılması suretiyle Ankara’ya giderken sol tarafta yapay bir dağ oluştu. Bu bile insanları rahatsız eden bir olay. Şimdi aynı şeyi Sarıcakaya yolunda da görme ihtimalimiz çoğalır. Bu nedenle Türkiye’de hiç kimse maden aranmasın, altın bulunmasın, maden çıkarıp işlenmesin demez. Ama bunu öncelikle insan sağlığına sonra çevreye olan zararları sıfıra indirilerek gerçekleştirilmelidir. Aksi taktirde bu söz konusu olmaz.

    “CENGİZ HOLDİNG BÖLGEYİ RUHSATLANDIRIP KAPATTIYSA ORADA CENGİZ HOLDİNG İŞİ TEKELİNE ALMIŞ OLUR”

    Ayrıca bu yıl biz şöyle bir sıkıntı yaşadık. Lületaşı madeni ile ilgili bir çalışma bilimsel bir araştırma yaptırdık Jeoloji Mühendisleri Odası ile birlikte. Orada şunu gördük: Bizim lületaşı madeninin bulunduğu alanlardaki ruhsatlandırma işi bizim başvurumuzdan önce krom madeni aramak için ruhsatlandırılmış. O arazide ikinci bir ruhsat alınamıyor. Dolayısıyla şimdi Cengiz Holding bu bölgeyi ruhsatlandırıp kapattıysa artık orada Cengiz Holding işi tekeline almış olur. Aslında devletin olması gereken madenlerin tamamının hakkı o ruhsat sahibine geçmiş olur ki, bu çok yanlış bir uygulamadır. Bunların değişmesi gerekir. Yasal düzenlemeler yapılıp insan sağlığına ve çevre değerlerine saygılı bir arama yöntemi bulunmadığı sürece bu çalışmanın Eskişehir’e zarar vereceğini düşünüyorum.

    “ESKİŞEHİR’İ PAZARLAMAYA, ESKİŞEHİR’İ TALANA AÇMAYA HİÇ KİMSENİN HAKKI YOKTUR”

    Eskişehir çok eski bir yerleşim yeri olduğu için her tarafında madenler vardır. Burada belki Eskişehir’e madencilerin yağdırılmasının sebeplerinden birisi AKP milletvekilinin eski Enerji Bakanı olması olabilir mi? Soru olarak sormak lazım. Eskişehir’i pazarlamaya, Eskişehir’i bu tür talana açmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Daha önceki Sevinç bölgesinde yapmış olduğumuz mücadeleyi, Kaymaz bölgesinde yapmış olduğumuz mücadeleyi burada da yaparız. Yapmalıyız. Eskişehirliler direndiği taktirde buradan olumlu sonuç çıkarabileceklerini düşünüyorum.

    “YEREL SEÇİMLERİN, ADAYLARIN TARTIŞILDIĞI DÖNEME DENK GETİRİLMEK İSTENİYOR”

    Bu belki de tam yerel seçimlerin, adayların tartışıldığı bir döneme denk getirilmek suretiyle arada kaynatılmaya çalışılan bir stratejiyle gündeme gelmiş olabilir. Eskişehirliler uyanıktır. Eskişehirliler bunun oyununa gelmezler. Ben bütün Eskişehir’in çevreye ve insan sağlığına duyarlı bir biçimde hareket ederek bizleri sizleri ya da bu konudaki çalışma yapan sivil toplum örgütlerini destekleyeceğini düşünüyorum.”

     

  • ŞEHİT AHMET ARSLAN, MEMLEKETİ YOZGAT’TA TOPRAĞA VERİLDİ

    ŞEHİT AHMET ARSLAN, MEMLEKETİ YOZGAT’TA TOPRAĞA VERİLDİ

    SEYFİ ÇELİKKAYA

    Irak’ın kuzeyinde teröristlerle çıkan çatışmada şehit olan Piyade Uzman Çavuş Ahmet Arslan (24), memleketi Yozgat’ın Sorgun ilçesinde düzenlenen cenaze töreni sonrasında köyünde toprağa verildi.

    Irak’ın kuzeyinde teröristlerle çıkan çatışmada şehit olan evli ve bir çocuk babası olan  P.Uzm.Çvş. Ahmet Arslan için bugün memleketi Yozgat’ın Sorgun ilçesindeki Belediye Meydanında cenaze töreni düzenlendi. Arslan, ikindi namazı sonrasında kılınan cenaze namazının ardından köyünde toprağa verildi. Cenazeye şehidin ailesi, yakınları ile birlikte Yozgat Valisi Mehmet Ali Özkan, TBMM’nin eski Başkanı Cemil Çiçek, milletvekilleri,  il ve ilçe yöneticileri, kalabalık bir halk topluluğu katıldı.