Blog

  • KDZ.EREĞLİ’DE ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNE ATA TOHUMU PROJESİ ANLATILDI

    KDZ.EREĞLİ’DE ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNE ATA TOHUMU PROJESİ ANLATILDI

    Kdz. Ereğli Belediyesi’nin 4 yıldır sürdürdüğü Ata Tohumu Projesi, üniversite öğrencilerine uygulamalı olarak anlatıldı.

    Kdz. Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık’ın talimatıyla belediyenin Delihakkı’da bulunan tesislerinde başlatılan Ata Tohumu Projesi, ZBEÜ Ereğli Meslek Yüksekokulu öğrencilerine uygulamalı olarak anlatıldı.

    Temizlik İşleri Müdürü Koray Sivrikaya, Park ve Bahçeler Birimi Ziraat Mühendisi Sertaç Yılmaz’ın eğitmenliğinde ZBEÜ Ereğli Meslek Yüksekokulu Bilişim Güvenliği Teknolojileri 2. sınıf öğrencileri Emirhan Özer, Arda Oğuz, Semih Eren Solmaz, Gülten Çiloğlu ve ders sorumlusu Yasin Özkan’ın ‘İklim ve Yerli Tohumlandırma’ konularında uygulamalı olarak bilgilendirdiklerini söyledi.

    Sivrikaya, “Tesislerimize gelen üniversite öğrencilerine, belediyemizin sosyal sorumluluk projesi kapsamında 6 serada ürettiğimiz 15 çeşit yerel tohum çalışmaları anlatıldı, uygulamalı tohum ekimi ve mevsimlik çiçek dikimi yapıldı. Öğrencilerimiz uygulamalı eğitimden sonra mutlu ayrıldılar” dedi.

  • ÖZGÜR ÖZEL: “ŞEHİT CENAZESİNE GİTMEK NE ZAMANDAN BERİ GÖVDE GÖSTERİSİ OLMUŞ, BİNDİRİLMİŞ KITALARLA BİZE KARŞI SLOGAN ATTIRMAK MARİFET Mİ? CENAZEYE GİTMEK Mİ GÖVDE GÖSTERİSİ, ORADA SÖVGÜ GÖSTERİSİ YAPMAK MI? HANGİSİ ŞEHİDİ İN

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, şehit cenazelerinde kendisine yönelik provokasyonlarla ilgili olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Bir tanesi Manisa’da gitmiş orada gövde gösterisi yapacak. Artık bu millet kimin kim olduğunu gayet iyi biliyor” sözlerine yanıt verdi. Özel, “Gerçekten utanarak ve ürpererek dinledim. Ne gövde gösterisi? Bu kadar kalpsizlik olur mu? Şehit cenazesine gidiyoruz ve buna ‘gövde gösterisi’ diyor. Gövde gösterisi dediğin, bir elini şehidin tabutunun üstüne koyup, bir eline mikrofon alıp orada siyasi söylemlerde bulunmaktır. Şehit cenazesine gitmek ne zamandan beri gövde gösterisi olmuş? Sonrasında bindirilmiş kıtalarla; ilçelerden, komşu illerden topladıklarını oraya götürüp bize karşı slogan attırmak marifet mi? Buna kim karar versin? Cenazeye gitmek mi gövde gösterisi, orada sövgü gösterisi yapmak mı? Hangisi şehidi incitiyor?” dedi.

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM’ye gelişinde, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Parti ve CHP grupları adına yapılan konuşmalar başladığında; Genel Kurul salonunu terk ettiğinin anımsatılması üzerine şunları söyledi:  

    “ANAYASAL DÜZENİN AYAKLAR ALTINA ALINMASINDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL”

    “Öncelikle Anayasa Mahkemesi’nin vereceği karar hukuki bir kararken yasamanın buna karışıyor olması; artık son zamanlarda alışkanlık haline gelmiş kuvvetler ayrılığının dolayısıyla anayasal düzenin ayaklar altına alınmasından başka bir şey değil.

    Sayın Bahçeli’nin canı sağ olsun. Geçen konuşmamızı dinleyip o konuda övgülerini ifade etmişti. Bugün ben de onların grubunun konuşmasını dinleyemedim. Tahmin ediyorum ona yönelik bir yaklaşım da olabilir, Sayın Bahçeli böyle şeylere dikkat eder. Günün yoğunluğu, gündemin yoğunluğundan dolayı ancak gelebiliyoruz. Mademki Sayın Bahçeli kendisine muhalefet partisi olarak tanımlamıştır, biz muhalefete muhalefet etmeme geleneğimizi MHP üzerinden de sürdürelim ve MHP’nin bu tavrı ile ilgili değerlendirmem bununla sınırlı olsun.”

    “UTANARAK VE ÜRPEREREK DİNLEDİM”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bir tanesi Manisa’da gitmiş orada gövde gösterisi yapacak. Artık bu millet kimin kim olduğunu gayet iyi biliyor” sözlerinin sorulması üzerine Özel, şöyle konuştu:

    “Gerçekten özellikle, ‘birisi Manisa’ya gövde gösterisi yapmaya gitmiş’ lafını utanarak ve ürpererek dinledim. Ne gövde gösterisi? Bu kadar kalpsizlik olur mu? Şehit cenazesine gidiyoruz ve buna ‘gövde gösterisi’ diyor. Gövde gösterisi dediğin, bir elini şehidin tabutunun üstüne koyup, bir eline mikrofon alıp orada siyasi söylemlerde bulunmaktır. Şehit cenazesine gitmek ne zamandan beri gövde gösterisi olmuş?

    “CENAZEYE GİTMEK Mİ GÖVDE GÖSTERİSİ, ORADA SÖVGÜ GÖSTERİSİ YAPMAK MI? HANGİSİ ŞEHİDİ İNCİTİYOR?”

    Sonrasında bindirilmiş kıtalarla; ilçelerden, komşu illerden topladıklarını oraya götürüp bize karşı slogan attırmak marifet mi? Buna kim karar versin? Cenazeye gitmek mi gövde gösterisi, orada sövgü gösterisi yapmak mı? Hangisi şehidi incitiyor?

    Şehidin ailesi bugün konuşmuş. Ne diyor şehit ailesi? Protestoları kınıyor, ‘Özgür Özel bizim de ailemizin evladı’ diyor. Daha söyleyecek başka bir şey var mı? Birazcık utanma olmaz mı insanda? Şehit ailesi diyor ki, ‘Yaşananlardan utandık. Yaşananları kınıyoruz. 3-5 kişiyi toplamışlar, getirmişler bağırtıyorlar’ diyor, ‘Bunun ailemizle ilgisi yok, Özgür Özel bizim ailemizin evladı’ diyor. Ben Manisa’nın evladıyım. Ne Manisa’da ne 81 ilin herhangi bir yerinde bu tip davranışların yapılmasını asla doğru bulmam.

    “BİZİM ELİMİZ ARMUT TOPLAMAZ”

    Bizim elimiz armut toplamaz, Erdoğan’a aynı şekilde cevap mı verelim? Aynı şekilde cevap verecek olursak camilerin avluları siyasi protesto mekanlarına dönüşürse, bundan Cumhurbaşkanı olarak hoşnut mu olacakmış? Biz Gençlik Kollarımızı götürüp aynı sloganları attıramaz mıyız? Marifet mi bu? Marifet böyle durumlarda, aileyle duygu bağını kurabilmekte. Marifet ne kadar üzgün ne kadar kızgın olsan da orada metanetini koruyabilmektir. Tahmin ediyorum o açıklamasını duyduysa Sayın Bahçeli, Erdoğan’ı da dinlemeye gitmez artık.”

     

  • EDİRNELİ ESNAF: “ESKİDEN ÖĞLEN BURASI TIKLIM TIKLIMDI, AYDA 3-5 KERE GELEN AİLELER ŞU AN BİRE DÜŞTÜ”

    EDİRNELİ ESNAF: “ESKİDEN ÖĞLEN BURASI TIKLIM TIKLIMDI, AYDA 3-5 KERE GELEN AİLELER ŞU AN BİRE DÜŞTÜ”

    Edirneli esnaf Cevat Işık, lahmacun satış fiyatını yılbaşından sonra biraz yükseltmeyi düşündüklerini belirterek, “Lahmacun fiyatı şu an 40 lira ama yılbaşından sonra biraz daha yükseltmeyi düşüyoruz. Şu an etin kilosu 400 lirayı buldu. Sebze fiyatları çok yükseldi. Marul, domates… Biz de yükseltmek istemezdik ama biz de duruma göre bakacağız. Fiyatlar yükselirse biz de yükselteceğiz.Görüyorsunuz salon boş, kimse yok salonda. Eskiden insanların alım gücü vardı. Eskiden öğlen burası tıklım tıklımdı. Şu an insanlar zorlanıyor. Ayda 3-5 kere gelen aileler şu an bire düştü” dedi.

    Edirneli esnaf Cevat Işık, bugün lahmacunun tanesini 40 liradan sattığını, yılbaşından sonra 50 lira yapmayı düşündüğünü kaydetti. İnsanların alım gücünün düştüğünü ifade eden Işık, eskiden öğle saatlerinde dükkanının tıklım tıklım dolduğunu dile getirdi.

    “İNSANLAR ZORLANIYOR”

    Işık, şunları söyledi:

    “Lahmacun fiyatı şu an 40 lira ama yılbaşından sonra biraz daha yükseltmeyi düşüyoruz. Şu an etin kilosu 400 lirayı buldu. Sebze fiyatları çok yükseldi. Marul, domates… Biz de yükseltmek istemezdik ama biz de duruma göre bakacağız. Fiyatlar yükselirse biz de yükselteceğiz. Mümkün olduğu kadar yüksek değil, 40 liradan 50 liraya veya 45 liraya çıkaracağız. Satışlarımız eskiye göre çok düşük. Görüyorsunuz salon boş, kimse yok salonda. Eskiden insanların alım gücü vardı. Eskiden öğlen burası tıklım tıklımdı. Şu an insanlar zorlanıyor. Ayda 3-5 kere gelen aileler şu an bire düştü. Hayırlısı ne ise o olsun. İnşallah ekonomimiz düzelir. İnşallah biz de yükseltmeyiz. Biz de istiyoruz ki, bu fiyatta tutalım işimiz olsun, yükselmesin. Zor durumda kalırsak bir tık yükselteceğiz.”

     

  • TİP’TEN CAN ATALAY İÇİN ÇAĞLAYAN’DA EYLEM: “İÇERİDE BİR MAHKEME, HUKUKSUZLUKTA İNAT EDİYOR AMA BİZ DE PES ETMİYORUZ”

    Haber: EDDA SÖNMEZ – Kamera: SADIK KARAKULOĞLU

    Hatay halkının oylarıyla milletvekili seçilmesine rağmen tutukluluğu devam eden Can Atalay’ın avukatları tahliye talebiyle mahkemeye ikinci kez dilekçe yazdı. Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyeleri de adliye önünde toplanarak bir eylem yaptı. TİP Parti Meclisi üyesi avukat Özgür Urfa, “Anayasa Mahkemesi kararı verileli 4 gün oldu. 4 gündür burada bir mahkemenin kararını, diğer mahkemeye uygulatmak için canla başla mücadele ediyoruz. Bu, tarihte görülmüş bir şey değil. İçeride bir mahkeme, hukuksuzlukta inat ediyor ama biz de pes etmiyoruz. Biz de burada inat ediyoruz” dedi.

    Anayasa Mahkemesi’nin, ikinci kez “hak ihlali” kararı vermesine karşın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi henüz Can Atalay’ı tahliye etmedi. Can Atalay’ın avukatları, meslektaşları, arkadaşları ve TİP üyelerinin adliye önündeki bekleyişleri devam ediyor. Atalay’ın avukatları, tahliye talebiyle mahkemeye ikinci kez dilekçe yazdı. TİP üyeleri ise adliye önünde toplanarak bir eylem yaptı.

    “KARAR VERİLİNCEYE KADAR BURADA OLMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”

    TİP Parti Meclisi üyesi, avukat Özgür Urfa, eylemde şunları söyledi:

    “Cuma günü de söylemiştik. Bu karar verilinceye kadar burada olmayı sürdüreceğiz. Sabah saatleri itibarıyla adliyeye gelmiş bulunmaktayız. Can Atalay’ın avukatları olarak mahkeme heyetinin bugün yerinde olduğuna dair bilgi edinmiş durumdayız. Kendileri hala Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararını beklediklerini ifade ediyorlar karar vermek için. Anayasa Mahkemesi ile yaptığımız görüşmede ise gerekçeli kararın henüz tamamlanmadığı, tamamlandığı anda mahkemeye gönderileceği yönünde bir bilgimiz var. Herhangi bir saat ya da gün bilgisi verilmiş durumda değil. Bu yüzden bekleyişimiz sürüyor. Anayasa Mahkemesi kararı verileli 4 gün oldu. 4 gündür burada bir mahkemenin kararını, diğer mahkemeye uygulatmak için canla başla mücadele ediyoruz. Bu, tarihte görülmüş bir şey değil. İçeride bir mahkeme, hukuksuzlukta inat ediyor ama biz de pes etmiyoruz. Biz de burada inat ediyoruz. Can Atalay kararı uygulanana kadar tahliye kararı verilene kadar inatla mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz.”

  • EFELER’İN EKİPLERİ GÜVENLİ KENT İÇİN SAHADA

    EFELER’İN EKİPLERİ GÜVENLİ KENT İÇİN SAHADA

    Efeler Belediyesi, her yıl ekim ayında budama mevsimine girilmesiyle başlattığı ağaç budama çalışmalarına devam ederken, olumsuz hava koşullarının neden olabileceği tehlikeleri de en aza indirmeyi amaçlıyor.

    Efeler Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü ekipleri, ilçe genelindeki sokak, park ve yeşil alanlardaki ağaçların bakımları ve budama çalışmalarını titizlikle gerçekleştiriyor. Kışın etkisiyle artan rüzgar, yağış gibi olumsuz hava koşullarının neden olabileceği zarara karşı da kentteki ağaçları düzenli olarak kontrol eden ekipler, tehlike oluşturan ağaçların budama işlerine öncelik veriyor. Efeler Belediyesi, çevresel güvenlik önlemleri alarak yürüttüğü budama çalışmalarında şehir estetiğine katkı sağlamanın yanı sıra kış aylarında meydana gelebilecek olumsuz durumları en aza indiriyor.

    “VATANDAŞLARIMIZIN GÜVENLİĞİ YAPTIĞIMIZ HER İŞİN ÜZERİNDE”

    Efeler Belediye Başkanı Mehmet Fatih Atay, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Vatandaşlarımızın güvenliği bizim önceliğimiz. Bu nedenle ekiplerimiz ağaçlarımızı titizlikle inceliyor ve potansiyel tehlike oluşturanlara öncelikli olarak müdahale ediyoruz. Vatandaşlarımız da herhangi bir ağaçla ilgili risk veya tehlike durumu görmeleri halinde, belediyemizi 444 80 09 numaralı telefondan arayarak bildirebilir. Herhangi bir olumsuzlukta ekiplerimiz acil olarak vatandaşlarımızın belirttikleri adrese gidiyor ve can güvenliğini tehdit eden ağaçlarla ilgili gerekli çalışmayı gerçekleştiriyor. Halk sağlığını, yaptığımız her işin üzerinde tutuyoruz” dedi.

  • TBMM’DE BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ… MUSTAFA KALAYCI: “NET ASGARİ ÜCRETİN AÇLIK SINIRININ ÜZERİNE ÇIKARILMASI VE ASGARİ ÜCRETLİYE BÜYÜK ŞEHİRLERDE ULAŞIM DESTEĞİ VERİLMESİ GÖRÜŞÜNDEYİZ”

    MHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kalaycı, TBMM Genel Kurulu’nda; “MHP olarak çalışanların ve emeklilerin enflasyon karşısında alım gücünün korunmasını, ocak ayında asgari ücretlileri, emeklileri ve kamu çalışanlarını sevindirecek maaş artışı yapılmasını bekliyoruz. Net asgari ücretin açlık sınırının üzerine çıkarılması ve asgari ücretliye büyük şehirlerde ulaşım desteği verilmesi görüşündeyiz” dedi.

    TBMM Genel Kurulu’nda bugün 2024 yılı bütçesi görüşmeleri yapılıyor. MHP Grubu adına söz alan Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, özetle şöyle konuştu:

    “TERÖRLE MÜCADELEMİZ SONUNA KADAR DEVAM EDECEKTİR”

    “Irak’ın kuzeyinden gelen şehit haberleri milletimizi acıya boğmuştur. Aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve Türk milletine sabır ve başsağlığı diliyor, yaralı kardeşlerimize şifalar temenni ediyorum. Başımız sağ olsun, vatan sağ olsun. Terörü, destekçilerini, iş birlikçilerini, meşrulaştırmaya çalışanları lanetliyorum. Türkiye’nin terörle mücadelesi işin özünde emperyalist güçlerle mücadeledir. Terör örgütlerini destekleyen başta ABD olmak üzere fail ülkeler Türkiye’nin karşısındadır. Irak, Suriye, Ege, Doğu Akdeniz ve Kafkasya başta olmak üzere bölgemizde yaşananlar etrafımızda nasıl bir kuşatma planının uygulanmaya çalışıldığını açık bir şekilde göstermiştir. FETÖ, DEAŞ, PKKPYD/YPG emperyalist güçlerin kiralık katiller sürüsüdür. Terörizmle mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir. Türkiye terörün tasallutundan mutlaka kurtulacak, teröristler ve arkalarındaki kalleş ve namert destekçileri tümüyle hak ettikleri bedeli ödeyeceklerdir.

    İsrail’in Gazze’ye yönelik insanlık dışı saldırıları, Rusya-Ukrayna savaşı, değişmekte olan küresel güç dengeleri, jeopolitik mücadeleler, salgınlar, göç, iklim krizi gibi çoklu krizlerin ürettiği sorunlar ve belirsizlikler uluslararası düzeni derinden etkilemiştir. İnsanlık derin bir huzursuzluk sarmalındadır. Küresel adalet, uluslararası hukuk, insanlık vicdanı, insan hakları ve demokrasi ölümcül yaralar almıştır. İsrail’in soykırıma varan saldırıları karşısında ateşkes hukukunun tesis edilmesi için çabalayan iki devletli kalıcı çözüm için samimiyetle gayret gösteren neredeyse tek ülke Türkiye’dir.

    “ENFLASYON SON AYLARDA HIZ KESMİŞ, KASIM AYI İTİBARIYLA YILLIK YÜZDE 61,98 OLMUŞTUR”

    Ülkemizin ekonomik sorunlarının başında, insanımızın refahını ve geçim standartlarını olumsuz etkileyen hayat pahalılığı gelmektedir. Fiyat istikrarının ve makrofinansal istikrarın sağlanması amacıyla sıkılaştırıcı politikalar uygulanmaktadır. Uygulanan politikalarla yatırımcı güveni artmış, risk primi düşmüş, rezervler güçlenmiş, kur oynaklığı azalmış, TL mevduat artmıştır. Enflasyon son aylarda hız kesmiş, kasım ayı itibarıyla yıllık yüzde 61,98 olmuştur. Yıl sonu itibarıyla enflasyonunun yüzde 65 olması ve 2024 yılında dezenflasyon sürecine girilmesiyle birlikte yüzde 36’ya inmesi öngörülmektedir.

    MHP parti programında ülkemizde güçlü bir üretim ekonomisinin tesisi ve istikrarlı ekonomik büyümenin sağlanması suretiyle üreten, istihdam yaratan ve üretilen değerden her kesimin adil pay almasını sağlayan bir sosyal refah düzeni oluşturmak temel amaç olarak belirlenmiştir. Partimize ait Üreten Ekonomi Programı da ülkemizin kendi imkân ve şartlarıyla doğal ve beşerî kaynaklarını dikkate alan, ileri teknoloji kullanan, yenilikçiliği, verimliliği ve istihdamı gözeten, gelirin adil bölüşümünü esas alan, rekabet gücü yüksek üretim ekonomisini tesis etmek ve sosyal dokuyu güçlendirmek amacını taşımaktadır. Partimizin politikalarıyla da uyumlu olarak üretimi, yatırımı, istihdamı ve ihracatı artırmaya ve cari fazla vermeye dönük politikalar uygulanmaktadır.

    “KAAN YAKINDA HAVALANACAK, ZORA GİRMEMİZİ BEKLEYEN ODAKLARI TEKER TEKER ÇATLATACAKTIR”

    Yerli ve millî uçaklar, helikopterler, İHA SİHA ve TİHA’lar, gemiler, denizaltılar ve zırhlı araçları ile füze ve silah sistemleri artık ülkemizde üretilmekte ve de ihraç edilmektedir. 2022 yılında 4,4 milyar dolar olan ihracatın bu yıl 6 milyar dolar olması beklenmektedir. Türkiye’ye yeni nesil savaş uçağı satmak için ayak sürüyenlerin kendi bilecekleri iştir. Türk mühendislerinin ürettiği millî muharip uçağımız Kaan yakında havalanacak, zora girmemizi bekleyen odakları teker teker çatlatacaktır.

    Dünya da yaşanan gıda krizinin giderek derinleştiğini de dikkate alarak gerekli önlemleri almak, ekilebilir tarım arazilerini genişletmek ve çiftçilerimizi daha fazla desteklemek zorundayız. Yüksek girdi maliyetleri altında üretimini fedakârca sürdüren çiftçimizin, besicimizin ve süt üreticimizin ürettiği ürünlerden elde ettiği geliri artıracak ve daha fazla üretmesini sağlayacak köklü tedbirleri uygulamaya koymamız lazımdır.

    “MHP OLARAK OCAK AYINDA ASGARİ ÜCRETLİLERİ, EMEKLİLERİ VE KAMU ÇALIŞANLARINI SEVİNDİRECEK MAAŞ ARTIŞI YAPILMASINI BEKLİYORUZ”

    MHP olarak çalışanların ve emeklilerin enflasyon karşısında alım gücünün korunmasını, Ocak ayında asgari ücretlileri, emeklileri ve kamu çalışanlarını sevindirecek maaş artışı yapılmasını bekliyoruz. Net asgari ücretin açlık sınırının üzerine çıkarılması ve asgari ücretliye büyük şehirlerde ulaşım desteği verilmesi görüşündeyiz. Memurların ve emeklilerinin aylıklarına yüzde 50 civarında artış yapılacağı, farklı emekli kesimleri arasındaki dengeyi koruyucu, düşük aylık alanları gözetici bir yaklaşım sergileneceği Cumhurbaşkanı Yardımcımız tarafından açıklanmıştır. Emekli aylığı artışlarında denge sağlanmasını çok doğru buluyor, ilave refah payı verilmek suretiyle emekli aylıklarının iyileştirilmesini gerekli görüyoruz.

    “MHP’NİN ANAYASA TEKLİFİ 100 MADDEYLE HAZIRDIR”

    Demokratik, kapsayıcı, mutabakata dayalı, milletimizin beklentilerine uygun bir anayasayı ülkemize kazandırmak yine en temel gündem konularımızdan biridir. MHP’nin anayasa teklifi 100 maddeyle hazırdır. Darbe anayasası Türkiye’ye layık değildir. Yeni bir anayasa hazırlayıp Türkiye’yi ayak bağlarından tümüyle kurtarmanın artık vakti gelmiştir.”

     

  • DİSK GENEL BAŞKANI ARZU ÇERKEZOĞLU: “BU ÜLKEDE DÜZENİN BÜTÜN ÇARKLARI YOKSULDAN ALIP ZENGİNE VERMEK İÇİN DÖNÜYOR”

    DİSK GENEL BAŞKANI ARZU ÇERKEZOĞLU: “BU ÜLKEDE DÜZENİN BÜTÜN ÇARKLARI YOKSULDAN ALIP ZENGİNE VERMEK İÇİN DÖNÜYOR”

    Haber: OKTAY YILDIRIM Kamera: SADIK KARAKULOĞLU

    Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), “gelirde ve vergide adalet” ile “insanca yaşanacak ücret” talepleriyle Beşiktaş Barbaros Meydanı’nda basın açıklaması yaptı. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Gelirde adalet istiyoruz, vergide adalet istiyoruz. Hepimiz çalışıyoruz, üretiyoruz ve hakkımızı istiyoruz. Hakkımızı almak için mücadele veriyoruz. Türkiye’de öyle bir düzen kuruldu ki bu ülkede düzenin bütün çarkları zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapmak için dönüyor. Bu ülkede düzenin bütün çarkları yoksuldan alıp zengine vermek için dönüyor. İşte bu düzeni değiştirmek için, adalet için, kardeşlik için, eşitlik için, özgürlük için ve demokrasi için bu mücadeleyi hep birlikte büyütüyoruz” dedi.

    DİSK üyeleri, “gelirde ve vergide adalet” ile “insanca yaşanacak ücret” talepleriyle Beşiktaş Barboros Meydanı’nda bir araya geldi. Meydanda toplanan DİSK üyeleri, taleplerine ilişkin sloganlar attı ve halay çekti. Basın açıklamasına EMEK Partisi Genel Başkanı Seyit Arslan, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç de katıldı. Basın açıklamasını yapan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, şunları söyledi:

    “BU YOLU YALNIZ YÜRÜMEYECEĞİZ DEDİK: Günlerdir gelirde adalet, vergide adalet insanca yaşayacak bir ücret için alanlarda, meydanlarda, sokaklardayız. İş yerlerinden başlayan bu mücadelemiz geçtiğimiz ay İstanbul’dan Ankara’ya yaptığımız yürüyüşle devam etti ve bu yürüyüşte İstanbul’da, Kadıköy Meydanı’ndan yola çıkarken demiştik ki yine burada olduğu gibi bütün dostlarımızla, yoldaşlarımızla birlikteydik, ‘B yolu yalnız yürümeyeceğiz’ dedik. Gerçekten de öyle oldu ve attığımız her adımda, yürüdüğümüz her metrede, kilometrede bizimle birlikte olan bütün işçi arkadaşlarımızla bu mücadeleyi, bu iradeyi büyüten bütün yurttaşlarımızla umudu büyüterek Ankara’ya ulaştık. Ve Ankara’da büyük bir karşılamayla mitingle bu taleplerimizi Türkiye’nin başkentinde ifade ettik. Ardından günlerdir Edirne’den Artvin’e diyerek bu iradeyi, bu umudu meydan meydan, şehir şehir büyütmek için alanlardayız. 

    HEPİMİZ ÇALIŞIYOR, ÜRETİYOR VE HAKKIMIZI İSTİYORUZ: Edirne’den başladık. Edirne, Kırşehir, Mersin, Antalya, İzmir, Artvin, Kocaeli, Eskişehir ve Bursa’nın ardından bugün İstanbul’da yine yan yana omuz omuzayız. Evet gelirde adalet istiyoruz, vergide adalet istiyoruz. Hepimiz çalışıyoruz, üretiyoruz ve hakkımızı istiyoruz. Hakkımızı almak için mücadele veriyoruz. Türkiye’de öyle bir düzen kuruldu ki bu ülkede düzenin bütün çarkları zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapmak için dönüyor. Bu ülkede düzenin bütün çarkları yoksuldan alıp zengine vermek için dönüyor. İşte bu düzeni değiştirmek için, adalet için, kardeşlik için, eşitlik için, özgürlük için ve demokrasi için bu mücadeleyi hep birlikte büyütüyoruz. Evet vergide adalet istiyoruz. Bir yandan yüksek enflasyon karşısında alım gücümüz her gün gerilerken diğer yandan dünyanın en adaletsiz vergi sisteminin olduğu ülkemizde evet vergi yükü altında eziliyoruz. İşçinin de patronun da aynı vergiyi ödediği bir ülke yok dünyada. En zenginin de en yoksulun da aynı vergiyi ödediği bir ülke yok. 

    ÇEKİN ELİNİZİ SOFRAMIZDAKİ EKMEKTEN, ÇOLUĞUMUZUN ÇOCUĞUMUZUN GELECEĞİNDEN: Bizler, vergi dilimleri bilerek, isteyerek düşük belirlendiği için hemen bir üst vergi dilimine girerek yılın başında aldığımız ücreti yılın ikinci yarısında eylülde, ekimde, kasımda alamıyoruz. Böyle bir ülke de yok dünyada. İşte bu adaletsiz vergi sistemini değiştirmek için yürüyoruz. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınan, adil bir vergi sistemi için mücadele veriyoruz. İşte İstanbul’dan Ankara’ya yürürken vergide adalet dedik ve DİSK tarafından hazırlanan 5 maddelik bir kanun teklifini Ankara’ya götürdük. Vergide adaletin sağlanması için gereken yasal düzenlemeyi içeren o kanun teklifini ana muhalefet partisi Meclis’e sundu. Şimdi buradan milyonlarca işçiye, emekçiye, emekli, kadın, genç bu ülkenin bütün yurttaşları olarak adil bir vergi sistemi için o 5 maddelik kanun teklifimizin Meclis’ten geçirilmesi için mücadeleyi büyütüyoruz. Buradan Beşiktaş Meydanı’ndan bir kez daha bütün siyasi partilere, 600 milletvekiline adil vergi için verilen kanun teklifinin oy birliğiyle Meclis’ten geçirilmesi için çağrı yapıyoruz. Ülkeyi yöneten iktidara da bir çağrı yapıyoruz. Artık yeter diyoruz. Eğer vergi gelirlerinizi artırmak istiyorsanız, eğer daha fazla vergi toplamak istiyorsanız artık işçinin, emekçinin, emeklinin, halkın gözüne bakmaktan vazgeçin. Etrafınıza bakın etrafınıza. O kat be kat kar rekorları kıran şirketlere bakın. Banka bilançolarına bakın. Bir kuruş vergi ödemeden korumalı mevduattan milyonlar kazananlara bakın. Artık yeter, çekin elinizi soframızdaki ekmekten, çoluğumuzun çocuğumuzun geleceğinden.

    ASGARİ ÜCRET BUGÜN TÜRKİYE’DE YOKSULLUK SINIRI, AÇLIK SINIRININ BİLE ÇOK ALTINDA: Gelirde adalet diyoruz. İşte şimdi asgari ücretin belirlendiği günlerdeyiz. Asgari ücret tespit komisyonu iki toplantısını yaptı. Asgari ücret derken biz bu ülkede sembolik bir ücreti, Istisnai bir ücreti konuşmuyoruz. Yıllardır söylüyoruz DİSK olarak bu politikalar Türkiye’yi bir asgari ücretliler toplumu haline getirdi diyoruz. Evet bugün asgari ücret Türkiye’de bir ortalama ücret. Çalışanların yarısından fazlası özel sektörde çalışanların yüzde 70’i asgari ücretle çalışıyor, asgari ücretle hayatını sürdürmeye çalışıyor. Biz asgari ücreti konuşurken aynı zamanda asgari ücrete bile ulaşamayan milyonlar var bu ülkede. Yaklaşık yedi buçuk milyon işçi asgari ücrete bile ulaşamıyor. Bir ortalama ücret haline gelmiş olan asgari ücret bugün Türkiye’de yoksulluk sınırını, açlık sınırının bile çok altında. Dünyanın en yüksek enflasyonunun yaşandığı Türkiye’de dünyanın en düşük asgari ücretlerinden bir tanesi var. O nedenle gelirde adalet derken insanca yaşayacak bir ücret ve Türkiye’yi asgari ücretliler toplumu olmaktan kurtarmak için mücadele veriyoruz bunun yolu da sendikadır toplu sözleşme ve görev hakkıdır. Şimdi asgari ücret belirlenme sürecindeyiz komisyon iki toplantı yaptı. Üçüncü, dördüncü toplantının ne zaman olacağı bile muamma. Masadakiler bile bilmiyor sonraki toplantılar ne zaman olacak? Asgari ücret ne zaman açıklanacak? Yani aslında tümüyle bir formaliteye dönmüş olan sürecin formalitesi bile işletilmiyor. 

    TÜRKİYE’DE ASGARİ ÜCRET BÜTÜN ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERİN AKSİNE TEK BİR İŞÇİ ÜZERİNDEN HESAPLANIYOR: Düşünün ki bir masanın etrafında 15 kişi oturuyor ve milyonların hakkında milyonların çoluğunun çocuğunun hakkında karar veriyor. Hatta bununla da kalmıyor 2018 Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildikten sonra asgari ücretin belirlenmesi sadece o masadaki işveren ve hükümet temsilcilerine değil, hatta tek kişinin iki dudağı arasına teslim edilmiş durumda. Bu hak mıdır sevgili arkadaşlar? Bu reva mıdır? Devletin toplumla yaptığı en büyük toplu sözleşme olan asgari ücretin belirlenmesi sürecinin bütün sendikaların konfederasyonların masada olduğu ve uyuşmazlık durumunda grev hakkımızın olduğu gerçek bir toplu pazarlıkla belirlenmesi gerektiğini söylüyoruz. Ve bir ortalama ücret olan asgari ücret belirlenirken öncelikle işçinin ailesi ile birlikte geçinebileceği bir ücret olması lazım. Türkiye’de hala asgari ücret, bütün uluslararası sözleşmelerin belgelerinin aksine tek bir işçi üzerinden hesaplanıyor. Oysa hepimizin bir ailesi var ve asgari ücret işçinin ailesiyle birlikte geçinebileceği bir ücret olmalı. İkincisi, o Türkiye İstatistik Kurumunun düzmece, hukuk dışı akıl dışı enflasyon rakamlarıyla değil, gerçek enflasyon karşısındaki kaybın giderilmesi lazımdır. Üçüncüsü sadece enflasyon yetmez, büyümeden milli gelir artışından, asgari ücretin ve bütün ücretlerin payını alması gereklidir. Dördüncüsü de diyoruz ki bir evde iki kişi çalıştığı zaman en azından o eve bir yoksulluk sınırı kadar gelir girebilmelidir diyoruz.

    ENFLASYON TEK HANELİ RAKAMLARA DÜŞENE KADAR ASGARİ ÜCRET YILDA DÖRT KEZ DÜZENLENMELİDİR: Hepimiz çalışıyoruz, hepimiz üretiyoruz. Bizim alın terimizle büyüyor bu ülke. Büyümeden hakkımızı istiyoruz. Kimseden sadaka istemiyoruz hakkımızı istiyoruz. Ve böyle olmadığı içindir ki yıllar içerisinde gerileyen bir asgari ücret var Türkiye’de. Mesele asgari ücretin kaç lira olduğu değil mesele asgari ücretin yüzde kaç artırıldığı değil? Mesele alım gücüdür. Bu açıdan baktığımızda birçok şeyle kıyaslama yapılabilir. Sadece altın fiyatıyla bir rakam vermek istiyorum. 2013 yılında, 10 yıl önce çok eskiye gitmeyelim. 2013 yılında bir asgari ücretli bir yıllık geliri ile 31 Cumhuriyet altını alırken, bugün bir asgari ücretli ancak 9 tane altın alabiliyor bir yıllık geliriyle. Yani bir asgari ücretli bu 10 yılda 22 Cumhuriyet altını kaybetti. Yani alım gücümüzün giderek gerilediği ama asgari bir otlama ücreti olduğu bir süreçteyiz. Bir de şimdi diyorlar ki bir tane asgari ücret belirleyeceğiz ve 2024 yılının sonuna kadar bu işi bitireceğiz. Bir asgari ücret belirleriz, bu işi bitiririz diyenlere bugün buradan Beşiktaş Meydanı’ndan bir kez daha sesleniyoruz. Türkiye işçi sınıfı açısından, DİSK açısından bu iş burada bitmez. Enflasyon tek haneli rakamlara düşene kadar asgari ücret yılda dört kez güncellenmelidir. Bizim açımızdan, ‘Bir seferde bu işi bitiririz’ diyenlere, asgari ücrete yapılan artışı hiç etmeye çalışanlara bugün buradan bir kez daha diyoruz ki bu iş burada bitmez. Emeğimize ekmeğimize sahip çıkacağız ve bu adaletsiz düzeni hep birlikte değiştireceğiz. 

    İŞÇİNİN PATRONUNDAN DAHA FAZLA VERGİ ÖDEDİĞİ BU DÜZENİ DEĞİŞTİRECEĞİZ: Bu adaletsiz düzeni değiştireceğiz. Bu bizi yok sayan, demokrasinin bütün kırıntılarını ortadan kaldırmaya çalışan bu düzeni değiştirmek için mücadele veriyoruz. DİSK olarak hep söylediğimiz gibi demokrasi işçinin ekmeğidir. Demokrasinin olmadığı yerde emeğin hakları olmaz. Emeğin haklarının olmadığı yerde de demokrasi olmaz. O nedenle emeğimiz için ekmeğimiz için adalet için demokrasi için mücadele veriyoruz. Evet bu düzeni değiştireceğiz. Bizi asgari ücrete mahkum eden milyonlarca işçiyi asgari ücrete mahkum eden bu düzeni değiştireceğiz. Şirketlerin, bankaların karları azamiyken onların zenginlerin kasaları dolarken bizi açlık sınırının altındaki asgari ücrete mahkum eden bu düzeni değiştireceğiz. Emekli olmayı bir hak olmaktan çıkartıp işte burada EYT mağduru olan, kademeli emeklilik bekleyen, staj ve çıraklık sigortası sayılmayan birçok arkadaşımız var. Emeklilik hakkımızı bile gasp eden bu düzeni değiştireceğiz. Bu ülkenin emeklilerini yıllarca bu ülkeye emek üretmiş, değer üretmiş, başımızın üstünde taşımamız gereken emeklileri, açlık sınırının yarısı ir ücrete yedi bin beş yüz liraya mahkum eden bu düzeni değiştireceğiz. İşçinin patronundan daha fazla vergi ödediği bu düzeni değiştireceğiz. Bizi taşeron çalıştırmaya, güvencesiz çalıştırmaya mahkum eden kadro hakkımızı gasp eden bu düzeni değiştireceğiz. 

    ASLA TESLİM OLMAYACAĞIZ BU ADALETSİZ DÜZENE: Ve aynı zamanda son kalemiz dediğimiz kıdem tazminatımızı her fırsatta el uzatan, kıdem tazminatını tavan getiren, kıdem tazminatı tavanının asgari ücretle bağını kopartıp hiç eden bu düzeni değiştireceğiz. Ve asla vazgeçmeyeceğiz sevgili arkadaşlar. Asla teslim olmayacağız bu adaletsiz düzene. Evet bu düzeni değiştireceğiz. Yan yana değiştireceğiz omuz omuza değiştireceğiz örgütlenerek değiştireceğiz. Günlerdir söylüyoruz. İstanbul’dan Ankara’ya yürürken de kent kent şehir şehir meydan meydan bu büyük işçi buluşmalarını gerçekleştirirken de işte bu iradeyi gördük, bu kararlılığı gördük, bu umudu gördük. Bu umudu hep birlikte büyüteceğiz. Son sözümüz de şu olsun. Şairin dediği gibi umut ellerimizde sevgili arkadaşlar. Umut bu ülkenin tüm değerlerini ve güzelliklerini üreten hayatı hergün ama hergün üreten yeniden yaratan ellerimizde. Bu umudu hep birlikte büyüteceğiz. Umut bu meydanda bu ülkenin geleceği, bu ülkenin aydınlık geleceği bu meydanda. Hiç karamsarlığa, hiç umutsuzluğa düşmeye gerek yok. Biz varsak umut var. Türkiye işçi sınıfı varsa umut var. DİSK varsa umut var. Yan yana omuz omuza yürüdüğümüz dostlarımız, yoldaşlarımız varsa umut var. Gelirde adaleti de kazanacağız, vergide adaleti de kazanacağız. İnsanca bir ücreti de kazanacağız. Demokrasiyi bu ülkede tüm kurum ve kurallarıyla işlettiğimiz emeğin Türkiye’sini de kuracağız. Yan yana omuz omuza kuracağız, yürek yüreğe kuracağız, direne direne kuracağız. Tekrar bugün bizi yalnız bırakmayan herkese çok teşekkür ediyoruz. DİSK olarak sevgiyle, saygıyla selamlıyoruz. Ve bu onurlu mücadeleyi yan yana. omuz omuza büyüteceğimizin sözünü veriyoruz. Yolumuz açık olsun.”

  • DEVLET BAHÇELİ, DEM PARTİ GRUBU ADINA KONUŞMALAR BAŞLADIĞINDA GENEL KURULU TERK ETTİ: “ANAYASA MAHKEMESİ’NİN YAPMASI GEREKENİ YAPIYORUM BUGÜN”

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bütçe kanun teklifi üzerindeki son konuşmaların yapıldığı TBMM Genel Kurulu’nda, DEM Parti Grubu adına konuşmaların başladığı sırada salonu terk etti. Bahçeli, “Anayasa Mahkemesi’nin yapması gerekeni yapıyorum bugün” dedi.  

    TBMM Genel Kurulu’nda, bugün; 2024 yılı bütçe kanun teklifi üzerinde son görüşmeler yapılıyor. Genel Kurul’da önce İYİ Parti Grubu ve MHP Grubu adına konuşmalar yapıldı. Sıra DEM Parti Grubu adına konuşmalara geldiğinde, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, salonu terk etti.

    Bahçeli, kuliste gazetecilerin soruları üzerine şunları söyledi:

    “Cumhuriyet Halk Partisi’ni de takip etmeyeceğim. Arkadaşlarım da takip etmeyecekler. Anayasa Mahkemesi’nin yapması gerekeni yapıyorum bugün.”

  • TBMM’DE BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ… ERHAN USTA: “TÜRKİYE EKONOMİSİNİN MAALESEF CİDDİ MAKRO EKONOMİK SORUNLARI VAR. HİÇBİR ŞEY BİLMEDİĞİNİZ HALDE ‘BEN BİLİRİM’LE BU SORUNLARI AŞMA İMKANI YOKTUR”

    İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşmelerinde; “Türkiye ekonomisinin maalesef ve maalesef, ciddi makro ekonomik sorunları var. İkiz açık, bütçe açığı, cari açık, enflasyon ve yoksulluk problemi aynı anda, Türkiye’nin kurumları da çökmüştür. Maalesef, Türkiye’nin böyle sıkıntıları vardır. Bu sıkıntıları aşabilmek ancak ortak akılla olur, ancak istişareyle olur, hataları kabul etmekte olur. Kutuplaşmayla, inatla, ‘ben bilirim’le, hiçbir şey bilmediğiniz halde ‘ben bilirim’le bu sorunları aşma imkanı yoktur; olan millete olur, millet yoksullaşır. Seçim kazanabilirsiniz, o ayrı bir şey ama millet yoksullaşır” dedi.

    TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile Sayıştay raporlarının görüşmeleri devam ediyor. TBMM Genel Kurulu’nda bügün 2024 bütçesinin tümü üzerine son konuşmalar yapılıyor. İYİ Parti Grubu adına Grup Başkanvekili Erhan Usta, söz aldı.

    Usta, şöyle konuştu:

    “AK PARTİ HÜKÜMETLERİ DÖNEMİNİN ORTALAMA BÜYÜMESİ 5,36; GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER İSE 5,3 BÜYÜMÜŞLER, BÜYÜME FARKI 0,1’E DÜŞMÜŞ”

    “Türkiye, AK Parti’den önceki 21 yılda yüzde 4,02 büyümüş. Gelişmekte olan ülkeler aynı dönemde kaç büyümüş? 3,7 büyümüş. Türkiye, AK Parti’den önceki yirmi bir yılda, gelişmekte olan ülkelerin 0,3 üzerinde bir performans göstermiş. Kaç olmuş AK Parti hükümetleri döneminin ortalama büyümesi? 5,36; yuvarlayalım, 5,4 diyelim. Gelişmekte olan ülkeler ise 5,3 büyümüşler, büyüme farkı 0,1’e düşmüş. 2000’li yıllar gelişmekte olan ülkeler açısından büyümenin arttığı dönemlerdi, önceki yıllar da gelişmekte olan ülkelerde büyümenin düşük olduğu yıllardı. Sermayenin daha az gelişmekte olan ülkelere gittiği yıllarda büyümeler düşük olmuş. Ancak Türkiye’nin büyümesi mensubu bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin daha fazla üzerinde olmuş; şimdi bu farkın kapandığını görüyoruz. Dolayısıyla işte, meseleye böyle baktığımızda büyüme performansımızın çok yüksek olduğunu söyleyemeyiz.

    “GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERLE MUKAYESE ETTİĞİMİZDE ÖYLE ÇOK İYİ BİR BÜYÜME PERFORMANSINDAN BAHSETME İMKANIMIZ YOK”

    Türkiye’nin milli gelirinin gelişmekte olan ülkelerin milli gelirinin içerisindeki payının zaman içerisinde azaldığını görüyoruz. Ancak bu, AK Parti hükümetleri döneminde tersine çevrilememiş, tam tersine oradaki eğimin daha da dikleştiğini görüyoruz. Dolayısıyla yani gelişmekte olan ülkelerle mukayese ettiğimizde öyle çok iyi bir büyüme performansından bahsetme imkanımız yok. Türkiye 1993 yılında dünyanın en büyük 18’inci ekonomisiymiş. Bu daha sonra bozulmuş, 2003’te 21’e düşmüş yani sıralamada gerilemişiz. AK Parti hükümetleri döneminde 16’ya kadar ilerlediğimiz dönem olmuş ama maalesef şu kırmızı çizgi 2023 rakamıdır, Türkiye 19’uncu sırada yani 1993’teki performansının altında ama ilk AK Parti’nin geldiği döneme göre biraz daha iyi.

    “TÜKETİMİN BÜYÜMEYE KATKISI TOPLAM BÜYÜMEDEN DAHA FAZLA”

    Büyüme performansımız çok iyi değil emsal ülkelere göre ama bu büyümenin dağılımında da bir adaletsizlik oluşuyor, bunu zaten net bir şekilde görüyoruz. Burada 2023 çeyreklik rakamlarında bir miktar düzelme var, onu kabul ediyoruz ama bunun da emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili o defaten yığılmış ödemelerin, kıdem tazminatı ödemelerinin bir katkısı olduğunu görmemiz lazım. Eğer onları dışarı alarak bize bir analiz yaparlarsa o zaman mesele daha açıklığa kavuşur. Türkiye son 15 çeyreğin ortalamasında yüzde 6,1 büyümüş, 2019’u dışarıda alıyorum çünkü kriz yılı, eksilerin de olduğu bir yıl; o baz üzerine daha iyi bir büyüme performansı gösterilen yıl. 6,1. Burada büyümeye katkı tüketimden geliyor yani tüketim kaynaklı büyüme. Tüketimin büyümeye katkısı toplam büyümeden daha fazla, 8,5. Yatırımların katkısı ne kadar diye baktığımızda sabit sermaye yatırımlarına 1,5’luk bir katkı var -daha yüksek olması beklenir bizim gibi gelişmekte olan ülkede ama bu biraz daha düşük- ama daha önemlisi stok değişim meselesi.

    “BU BÜYÜME RAKAMI, HİÇBİR ŞEKİLDE İNANDIRICI GÜVENİLİR BİR BÜYÜME DEĞİLDİR

    Diğer bir husus: Şimdi ‘Dengeleme başlandı büyümede’ deniyor. Bu ‘dengeleme’ dediğimiz, net ihracatın yani ithalat-ihracat farkının büyümeye katkısı nedir diye meseleye bakılır, bu önemli bir şeydir yani büyümenin ihracattan gelmesi önemlidir. Son 15 çeyreğe baktığımızda net ihracatın büyümeye katkısı yüzde -0,6 yani net dengesiz bir büyüme; ihracat odaklı bir büyüme değil, tamamen tüketim üzerinden yapılmış bir büyüme. ‘Büyüyoruz, büyüyoruz…’ Dengesiz olduğunu söyledik; ücretlerin payı düşmüş, net ihracatın katkısı düşük, tamamen tüketim kaynaklı bir büyüme. 11. Planı’na 2023 hariç baktığımızda buradan 1,7 puan katkı geldiğini görüyoruz arkadaşlar. Şimdi, bu nasıl, böyle bir şey olabilir mi? Özellikle 2019-2022 döneminde her şeyin tepetaklak geriye doğru gittiği bir dönemde büyümeye 1,7’lik… Yani ‘Ortalama büyümenin de yüzde 36’sı toplam faktör verimliliğinden geldi’ diyorlar. Böyle bir şey mümkün değil. Artık bir kalemdir, büyümeyi çok yüksek koyunca, o hormonlu büyümeyi yaparsanız hiçbir yerle dolduramazsınız; sabit sermayeyle, istihdamla dolduramadığınız da kalanına işte böyle toplam faktör verimliliğinden geldi dersiniz. Özellikle 2020 yılından itibaren enflasyon yanlış ölçülmesi nedeniyle Türkiye’nin büyümesi o dönemden beri yüksek gösteriliyor ve bu büyüme açıklanamıyor. Dolayısıyla bu büyüme rakamı, hiçbir şekilde, inandırıcı, güvenilir bir büyüme değildir. Bütün uluslararası endekslere bakın, Yolsuzluk Algı Endeksi, Hukukun Üstünlüğü Endeksi, Basın Özgürlüğü Endeksi, kamu yönetimi, hükümetin kısıtlanması, her birinde Türkiye tepetaklak giderken ‘Toplam faktör verimliliğinin büyümeye katkısı oldu’ demek yanlıştır. Eğitimde PISA sonuçları ortada, son sonuçlar açıklandı, burada baktık, matematikte, fende, okuyup anlamada, tamamında OECD ortalamasının altındayız ve en altlardayız yani orada oynama bir iki basamak oluyor, daha fazla bir şey yok.

    “ÇALIŞANLARININ YARISINA ASGARİ ÜCRET VERİLEN VE ASGARİ ÜCRETİ DE AÇLIK SINIRININ 3 BiN LİRA ALTINDA OLAN BİR ÜLKEDE DE DAHA FAZLA BİR PERFORMANS BEKLEMEMEK LAZIM”

    Küçük ülke, büyük ülke diye bir şey yok; iyi yönetim var, iyi yönetmek var, iyi kadroların ülkeyi yönetmesi var; onu yapmadıktan sonra zaten doğru sonuç almak mümkün değil. Şimdi ‘Çalışanlara ne vadediliyor?’ diye bakıyorsunuz. Çalışanlarının yarısına asgari ücret verilen ve asgari ücreti de açlık sınırının 3 bin lira altında olan bir ülkede de daha fazla bir performans beklememek lazım zaten. Yaşam memnuniyetinde Türkiye’de 2003 yılında 100 insanımızdan 60’ı mutluymuş, şu anda bu mutlu insan sayısı 50’ye düşmüş. Tüm bunlara bakmıyorlar, istihdam oranımız yüzde 50’nin altında, genç işsizlik oranı yüzde 17’lerde, atıl iş gücü oranı yüzde 20’nin üzerinde.

    “TÜRKİYE’DE AR-GE HARCAMALARI YÜZDE 1. AK PARTİ‘DEN ÖNCE YÜZDE 0,6’YDI”

    AR-GE harcamalarına bakıyorsunuz yani Türkiye’de AR-GE harcamaları yüzde 1. Evet, AK Parti’den önce yüzde 0,6’ydı; yüzde 0,6’dan millî gelirin yüzde 1’ine getirdi ama bu yeterli mi? Yani yirmi bir yılda gelmemiz gereken nokta bu muydu? Şimdi orta yüksek gelirli ülkelere bakıyorsunuz, mesela, Belçika’da bu pay, evet, yüzde 3,5; İsrail’de yüzde 5,4; Güney Kore’de yüzde 4,8; Avrupa Birliği ülkelerinde, yeni ülkelere rağmen bizim çok çok üzerimizde. Hem özel kaynaklarınızı hem de kamu kaynaklarınızı bu alanlara aktarmayınca zaten doğru bir büyümeden bahsetmek mümkün değil.

    “KAYNAKLARIMIZI ÜRETKEN ALANLARA VERMEMİZ LAZIM”

    Yüksek teknoloji ürünlerin imalat sanayisi içerisindeki payına bakıyorsunuz Türkiye’de yüzde 3,3. Ama ilk 10 büyük ekonomiye bakıyorsunuz, bu ülkelerde yüksek teknoloji ürünlerin imalat sanayisi içerisindeki payı bizde yüzde 3,3; onlarda yüzde 24. Bunu buraya getirmedikten sonra sizin hamasetten başka söyleyecek hiçbir şeyiniz olmaz. Üstelik İsrail’de yüzde 30; işte, İsrail o yüzden bütün dünyaya kafa tutabiliyor. Şimdi, dolayısıyla kaynaklarımızı üretken alanlara vermemiz lazım, sanayinin üretkenliği artırmamız lazım, sanayinin yatırım yapmasını sağlamamız lazım, teknolojiye yatırım yapmasını sağlamamız lazım, firmaların teknolojiyi kullanmasını sağlamamız lazım.

    “BU ÜLKE 18 MİLYAR DOLAR DIŞ FAİZ ÖDÜYOR, BİZ ‘DIŞA BAĞIMLILIĞIMIZ AZ’ DİYORUZ”

    İstihdamı caydıran sosyal yardım sistemimiz var; eğitim ile istihdam piyasası arasında hiçbir ilişki yok. Türkiye’nin dış faiz ödemesinden başlayalım. 2002 yılında 6,4 milyar dolar dış faiz ödemişiz. Aslında o günkü millî gelirimize göre baktığımız zaman yüksek bir orandır. Bu, daha sonra, işte, devam etmiş; 2016’dan itibaren ilk kez 10 milyar doların üzerine çıkmış. Şimdi, 2022 yılında 12,5 milyar dolar -bakın hızlı artışa- bu yıl sonunda tahmin 18 milyar dolar değerli arkadaşlar. Bu ülke 18 milyar dolar dış faiz ödüyor, biz ‘Dışa bağımlılığımız az’ diyoruz. Bir yıl içerisinde ödememiz gereken dış borç 219,9 milyar dolar, 220 milyar dolar.

    “TÜRKİYE’YE DOĞRUDAN YATIRIM GELMİYOR, TÜRKİYE SIKINTIDA, SICAK PARA BEKLİYOR”

    Hükümet yetkililerinin bir iddiası da ne? ‘Rezervlerimiz arttı, 142 milyar dolar; tüm zamanların en büyük rezervi, brüt rezervlerimiz 142 milyar dolar.’ Niye hiç netten bahsetmiyorsunuz? Ya, biraz inandırıcı olun, biraz piyasalara güven verin. Bunun neti ne? Burada 142 milyar dolar rezervimiz varsa şu cebimizde de 182 milyar dolarlık yükümlülüğümüz, borcumuz var. Niye bunu söylemiyorsunuz? Türkiye’ye doğrudan yatırım gelmiyor, Türkiye sıkıntıda, sıcak para bekliyor. Sıcak paracılar Türkiye’den 2 tane şey istedi. Bir, ‘Politika faizini artırın’ dediler. 8,5’tan başladılar, 42,5’a kadar artırıldı.

    “21 YILLIK AK PARTİ HÜKÜMETLERİ DÖNEMİNDE TÜRKİYE 652 MİLYAR DOLARLIK CARİ AÇIK VERDİ”

    Şimdi, kişi başı gelir artıyor. Doğru, 3.608 dolardan 10.659 dolara çıktı. Hükümetin 2022 yılında 2023 yılı için tahmini de 12.415 dolar. Şu da kişi başı gelir açısından Türkiye’nin dünyadaki sıralaması; bakın, 1993 yılında Türkiye kişi başı geliri en yüksek 47’nci ülkeymiş, 47’nci ülke, 1993, beğenmediğimiz yıllar buralar. Şimdi, sonrasında kötüleşmiş, 69’lara kadar düşmüş mesela, sonra biraz daha performans olmuş, en son geldiğimiz noktada şu anda 75’inci sırada ve kötü bir performans var kişi başı gelir açısından dünya sıralamasında. Evet, kişi başı gelir artıyor ama ondan daha fazla borç artıyor. 21 yıllık AK Parti hükümetleri döneminde Türkiye 652 milyar dolarlık cari açık verdi yani dış kaynak kullandı. Bu para tabii keyfine gelmiyor, bunun 344 milyar doları bize borç olarak geldi, dış borcumuz 131’den 475’e çıktı. Kalanı da varlıklarımızı satarak geldi; fabrikalarımızı, bankalarımızı, sigortacılık şirketlerimizi sattık hisse senetleriyle, 68 milyar dolar da toprak sattık, aldığımız bu açığı finanse ettik.

    “TÜRKİYE’NIN CARİ AÇIĞI SADECE 600 MİLYON DOLARKEN BUGÜN 42,5 MİLYAR DOLAR OLACAĞINI SÖYLÜYORLAR”

    Son konu olarak da ‘İhracatımız artıyor.’ Doğru, artıyor. Bunun ithalat ayağı yok mu? İhracatı ithalatsız konuşmayı kendinize nasıl yakıştırıyorsunuz? 36 milyar dolardan 255 milyar dolara geldi ihracat ama ithalat da 51,6 milyar dolardan 367 milyar dolara geldi değerli arkadaşlar, ikisi de 7,1 kat artmış. 2002 yılında Türkiye’nin cari açığı sadece 600 milyon dolarken bugün 42,5 milyar dolar olacağını söylüyorlar. Buraları görmeden bize ihracat masalları okumanın hiç kimseye bir faydası yok. İhracattaki payımız artmış ama ithalattaki pay ondan daha fazla artıyor, bundan niye bahsetmiyorsunuz ya? Böyle bir analiz, doğru bir analiz olabilir mi?

    “BEN BİLİRİM İLE TÜRKİYE’NİN SORUNLARI AŞILMAZ, OLAN MİLLETE OLUR, MİLLET YOKSULLAŞIR”

    Türkiye ekonomisinin maalesef ve maalesef, ciddi makro ekonomik sorunları var. İkiz açık, bütçe açığı, cari açık, enflasyon ve yoksulluk problemi aynı anda, Türkiye’nin kurumları da çökmüştür. Maalesef, Türkiye’nin böyle sıkıntıları vardır. Bu sıkıntıları aşabilmek ancak ortak akılla olur, ancak istişareyle olur, hataları kabul etmekte olur. Çözüm arıyorsanız çözüme varız, sürekli önerilerde bulunuyoruz. Bilimle, istişareyle, ortak akılla bunlar aşılabilir; kutuplaşmayla, inatla, ‘ben bilirim’le, hiçbir şey bilmediğiniz halde ‘ben bilirim’le bu sorunları aşma imkanı yoktur; olan millete olur, millet yoksullaşır. Seçim kazanabilirsiniz, o ayrı bir şey ama millet yoksullaşır. Türkiye bağımsız dış politika uygulayamaz.”

  • KDZ. EREĞLİ’NİN ATIK SUYU SON SİSTEMLE İZLENECEK

    KDZ. EREĞLİ’NİN ATIK SUYU SON SİSTEMLE İZLENECEK

    Kdz. Ereğli Belediyesi, ön arıtma sonrası Derin Deniz Deşarjı ile sonlandırılan kentin Atık Su Sistemi’ni yeni bir yatırım yaparak SAİS (Sürekli Atıksu İzleme Sistemi) ile yeniledi. Böylece deşarj edilen suyun çevre ve deniz kirliliği ölçümleri sürekli hale getirildi.

    Kdz. Ereğli Belediyesi Su ve Kanalizasyon İşleri Müdürlüğü, kentin atıksu sistemine yeni bir yatırım yaparak bakanlığın yönetmeliklerine göre SAİS (Sürekli Atıksu İzleme Sistemi) ile yeniledi.

    Su ve Kanalizasyon İşleri Müdürü Deniz Koca, Kırmacı Mahallesi’nde bulunan Deniz Deşarj Sistemi’ne entegre çalışmalarının yapıldığını belirterek, şunları söyledi:

    “İlçemiz Atıksu Sistemi, Ön Arıtma sonrası Derin Deniz Deşarjı ile sonlandırılmaktadır. Deniz Deşarj Sistemi, Çevre İzni Yenileme kapsamında gerekli müracaatlar yapılmış olup Bakanlıktan Ön İzin alınmıştır. Nihai iznin alınması amacıyla, tesiste yönetmelikler kapsamında istenen yenilemeler belediyemiz tarafından yapılmaktadır.

    Bu kapsamda yeni yönetmeliklere göre SAİS (Sürekli Atıksu İzleme Sistemi) yapılması ihalesi gerçekleştirilmiş olup, 1.099.800 TL bedelle yüklenici firmada kalmış ve sözleşme akabinde montaj işlemi gerçekleştirilmiştir.

    Bu sistemle birlikte deşarj edilen suyumuz sürekli kontrol halinde olmaya devam edecektir. Hem çevre kirliliği hem de deniz kirliliği kontrolü kapsamında önemli bir hizmet yenilenmiş olacaktır.”