Blog

  • ESKİŞEHİR’DE LED EKRANLARA “ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ” MESAJI YANSITILDI

    ESKİŞEHİR’DE LED EKRANLARA “ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ” MESAJI YANSITILDI

    Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, bölücü terör örgütü mensuplarınca şehit edilen askerler için tramvayların bilgilendirme ekranları ve led ekranlara, “Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez” mesajını yayınladı.

    Pençe-Kilit Harekat Bölgesinde 22-23 Aralık’ta bölücü terör örgütü mensuplarının hain saldırıları sonucunda 12 askerimiz şehit edildi. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi tarafından tramvayların bilgilendirme ekranları ve kent merkezindeki araç ve yaya trafiğinin yoğun olduğu bölgelerde bulunan led ekranlara, “Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez.” mesajı yansıtıldı.

     

  • CHP İZMİR İL BİNASINA “TERÖRÜ LANETLİYORUZ” PANKARTI ASILDI

    CHP İZMİR İL BİNASINA “TERÖRÜ LANETLİYORUZ” PANKARTI ASILDI

    KERİM UĞUR

    CHP İzmir İl Başkanlığı, il binasına ve partinin ilçe binalarına “terörü lanetliyoruz” pankartı astı. CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, yaptığı açıklamada “il başkanlığımız ve ilçe başkanlıklarımıza astığımız pankartlarla, çağrımızı bir kez daha halkımızla paylaşıyoruz. ‘Zenginimiz bedel öder, askerimiz fakirdendir…’ Sorumluların arkasına dizilmeyeceğiz. Terörü Lanetliyoruz! TBMM derhal kapalı oturum için toplanmalıdır” dedi.

    Irak’ın kuzeyinde Pençe-Kilit Harekat bölgesinde PKK Terör örgütü ile çıkan çatışmalarda 12 askerin şehit olmasının ardından tepkiler sürüyor. CHP İzmir İl Başkanlığı, tepkisini il ve ilçe binalarına “terörü lanetliyoruz” pankartı asarak gösterdi.

    Asılan büyük boy pankartta “Zenginimiz bedel öder, askerimiz fakirdendir. Sorumluların arkasına dizilmeyeceğiz. Terörü Lanetliyoruz! TBMM derhal kapalı oturum için toplanmalıdır! Milletimizin başı sağ olsun” ifadeleri yer aldı. İl Başkanı Şenol Aslanoğlu da sosyal medya hesabı üzerinden #MilliYas etiketiyle birlikte pankarttaki ifadeleri kullanarak il başkanlığına asılan pankartın görsellerini paylaştı.

     

  • İZDEDA BAŞKANI ÖZKAN: “İZMİR DEPREMZEDESİ GÖRMEZDEN GELİNİYOR”

    İZDEDA BAŞKANI ÖZKAN: “İZMİR DEPREMZEDESİ GÖRMEZDEN GELİNİYOR”

    İzmir Depremzedeleri Dayanışma Derneği (İZDEDA) Kurucu Başkanı Hayar Özkan, ‘yarısı sizden yarısı bizden’ kampanyasından İzmirli depremzedelerin yararlanamadığını belirterek, “İzmir depremzedesi görmezden geliniyor. Biz şimdi evlerini yaptıramayan, başkalarının evlerinde kirada oturmak zorunda kalan İzmir depremzedesiyiz. Unutmayın biz de depremzedeyiz” dedi.

    İZDEDA Başkanı Haydar Özkan, 30 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen depremden etkilenen vatandaşların durumuna ilişkin açıklama yaptı. Özkan, “İzmir depremzedesi için bıçak kemiğe dayandı. Artık dayanacak gücümüz kalmadı. 36 aydır evsiz, barksız, yurtsuz orada burada sürünen depremzedeler olmaktan bıktık. Önümüzü görmek istiyoruz. Biz de depremzede gibi görünmek istiyoruz. 17 Mart 2023 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından onaylanan 1 milyon 250 bin TL 0,79 faiz oranlı kredi bugüne kadar sadece bir apartman tarafından kullanılabildi. Bundan sonra 23 Nisan 2023 tarihinde sayın eski Bakanımız Murat Kurum tarafından dillendirilen ve yayınlanan şu anda tekrar yürürlüğe giren ‘yarısı sizden yarısı bizden’ kampanyasından İzmir depremzedesi maalesef yararlanamadı” dedi.

    BAŞKALARININ EVİNDE KİRADA OTURMAK ZORUNDA KALIYORUZ”

    Özkan, farklı şehirlerde yaşayan depremzedeler arasında ayrımcılık yapıldığını iddia ederek şunları söyledi:

    6 Ekim 2023 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından onaylanan kararname gereği 6 Şubat depremzedelerine 750 bin TL konut hibe kredisi, 750 bin TL de geri dönüşümlü kredi şeklinde kredi onaylandı. Burada deprem görmüş on ilin yanında bizden önce on ay önce deprem görmüş Elazığ’a alınmışken İzmir depremzedesi görmezden geliniyor. Biz şimdi evlerini yaptıramayan başkalarının evlerinde kirada oturmak zorunda kalan İzmir depremzedesiyiz. Unutmayın biz de depremzedeyiz”

  • MERAL DANIŞ BEŞTAŞ: BU BÜTÇE SÜRESİNCE GÖRDÜK Kİ SİZİN YARALARI SARMA GİBİ BİR DERDİNİZ YOK, SİZ AĞZINIZI AÇTIĞINIZDA BİLE HALKIN YARASINA TUZ BASIYORSUNUZ

    DEM Parti Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, TBMM Genel Kurulu’nda, “Bu bütçe süresince gördük ki sizin yaraları sarma gibi bir derdiniz yok. Siz ağzınızı açtığınızda bile halkın yarasına tuz basıyorsunuz. Halk gırtlağına kadar derde, borca düşmüşken açlık gibi… İki kelime Kürtçeden korktuğunuz kadar bu ülkenin çökmekte oluşundan korkuyor değilsiniz. Asıl mesele şu, kişi başına düşen demokrasi, kişi başına düşen hukuk, kişi başına düşen özgürlük arttı mı yoksa tamamen ortadan mı kaldırıldı. Kişi başına düşen yoksullukta baskı da şiddet de cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminizde arttı ve artmaya devam ediyor” dedi. 

    TBMM Genel Kurulu’nda bugün 2024 bütçe teklifinin tümü üzerinde görüşmeler sürüyor. DEM Parti Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş şöyle konuştu:

    “Bütçe, yasamanın yürütmeye, gelirlerin alınmasına izin, giderlerin yapılmasına yetki verdiği ekonomik bir plan ve siyasi bir belgedir. Diğer yandan da bütçe, yaşadığımız toplumun bir aynasıdır. Parayı kullanma biçimimiz, geleceğinizi de belirleyen bir tavırdır aynı zamanda. Fakat yoğun geçen günler ve geceler boyunca gördüğümüz tavır bolca israf, hamaset, pervasızlık ve halka karşı vurdumduymazlıktı. Karşımızda hukuk tanımaz iktidarın yarattığı yaralı bir ülke var ve o yaralı ülkede yaşam ve geçim savaşı veren yaralı halklar. Yara büyük. Neden mi? Yalanlarla yasaları birbirine çarpıtıp, ortaya kendi bekası uğruna hukuka savaş açan bir iktidar var. Sayelerinde 12 Eylül Anayasası bile daha demokratik görünüyor. Geldiklerinden beri anayasayı istedikleri gibi değiştirip, hatta sistemi de değiştirerek tüm yetkileri kendilerinde toplayıp, Meclis’i çalışamaz, yargıyı bağımlı kılıp, hala bu anayasayı da uygulayacağız diyorlar.

    “YARGIYI HALKA DOĞRULTULMUŞ BİR SİLAHA DÖNÜŞTÜRMEK YETERLİ DEĞİL ONLAR İÇİN”

    Anayasayı bekleme odasına alanın da anayasaya aykırı ama evet diyenin de kodları aynı. Ülkeyi yaralı hale getirip, hukuksuzluğu silah gibi toplumun gözlerinin içine doğrultan aynı akıldır. O nedenle kimse AİHM kararına uyulmadı, Yargıtay AYM’ye muhtıra çekti diye şaşırmasın. Zira Can Atalay kararı, 2002’de iktidara gelen AKP ile AYM arasında gerilime neden olan ilk karar değil. Demirtaş, Yüksekdağ, Leyla Güven için hangi AİHM, hangi AYM kararı uygulandı ki? Bunun gibi onlarca karardan söz edebilirim. AYM’nin çoğu kararı iktidar için vahim görülmüş, kendilerince vahamet olan hususlar anayasa değişikliğine konu olmuştur. Şimdi de Can Atalay kararı sonrası Yargıtay, AYM ile ortak bir amaca anayasanın iktidarın bekası lehine değiştirilmesine hizmet etmektedir. Parlamentoyu çalıştırmayarak bir korkuluğa siyasallaştırılan yargıyı halka doğrultulmuş bir silaha dönüştürmek yeterli değil onlar için. Bütçeden hep daha fazlasını kendine pay eden hırs, yasama ve yargı yetkisinin erkinin ‘amasız ve fakatsız’ elinde olmasını ister. Mafya kliklerinin parsellediği, tahliyelerin sektöre çevrildiği, rüşvetin en geçerli yasa haline geldiği, bu çürümüş yargı sistemi bir ringe dönüşmüştür. 

    “YABANCI MAFYAYI YERLİ VE MİLLİ MAFYAYA KAYYUM OLARAK ATADINIZ”

    Şimdi de Can Atalay kararı sonrası, Yargıtay AYM ile ortak bir amaca anayasanın iktidarın bekası lehine değiştirilmesine hizmet etmektedir. Parlamentoyu çalıştırmayarak bir korkuya siyasallaştırılan yargıyı halka doğrultulmuş bir silaha dönüştürmek yeterli değil. Onlar için bütçeden hep daha fazlasını kendine pay eden hırs yasama, yargı erkinin ‘amasız ve fakatsız’ elinde olmasını ister. Mafya kliklerinin parsellediği, tahliyelerin sektöre çevrildiği, rüşvetin en geçerli yasa haline geldiği bu çürümüş yargı sistemi bir ringe dönüşmüştür. Yabancı mafyayı yerli ve milli mafyaya kayyum olarak atadınız. Yerli ve milli güvenlik adı altında yasaklanmadık etkinlik, konser, festival, toplantı bırakmayan iktidarınızda uluslararası suç örgütleri hep Türkiye’de… Bu ülkenin asıl güvenlik sorunu sizin zihniyetiniz, güvenlik biçiminizdir.

    Yurttaşları kendi evinde hissettirmemek adına, hukuksuzluk adına ne varsa yapıldı. 7 Haziran seçimlerinde yurttaşlar tarihsel bir tercihte bulundu. Yanıtınız, seçimi yenileyip yasaları tanımamak oldu. Halkın demokratik iradesi karşısına demokrasi düşmanlığı ile çıktınız. Geziden intikam alıp Kobane meselesini uydurma bir davaya dönüştürerek, hukuku halklara olan hıncınızı kullanmak için sürdürüyorsunuz. Devam ediyor durmuyorsunuz.

    “ÖLÜM İLE YÜZ YÜZE GELİNEN BİR ÜLKE YARATTINIZ”

    Büyüttüğünüz sermaye ile suç işlerinde ortaklaştınız. Soma’nın, Ermenek’in, Amasra’nın hesabını sormadığınız gerçek failleri yargılamadığınız için kaçak madeninde ölen işçiyi de bir de göçmen diye yakma yetkisi verdiniz sermayedarlarınıza. Sermayedarlığınızla suç ortaklığınızın sonucudur bu vahamet, kayda geçsin. Ölüm ile yüz yüze gelinen bir ülke yarattınız. Saray için harcadığınız bütçenin 10’da birini asansör için harcamadınız. Ülke ülke dolaşıp yatırım bekleyeceğinize önce evinizin içini temizleyin. Kürt sorununu bomba akılsızlığıyla değil siyasi akılla çözme niyeti gösterseniz Bakanınız kapı kapı para peşinde koşmayacak.

    “İKİ KELİME KÜRTÇE’DEN KORKTUĞUNUZ KADAR BU ÜLKENİN ÇÖKMEKTE OLUŞUNDAN KORKUYOR DEĞİLSİNİZ”

    Bu bütçe süresince gördük ki sizin yaraları sarma gibi bir derdiniz yok. Siz ağzınızı açtığınızda bile halkın yarasına tuz basıyorsunuz. Halk gırtlağına kadar derde, borca düşmüşken açlık gibi… Siz en hararetli konuşmalarınızı Kürtçe konuşan vekillerimize saldırmak için yaptınız. Kürde düşmanlık yaptığınız kadar enflasyonla halkın geçim derdiyle kavgalı değilsiniz. İki kelime Kürtçe’den korktuğunuz kadar bu ülkenin çökmekte oluşundan korkuyor değilsiniz. Asıl mesele şu, kişi başına düşen demokrasi, kişi başına düşen hukuk, kişi başına düşen özgürlük arttı mı yoksa tamamen ortadan mı kaldırıldı. Kişi başına düşen yoksullukta baskı da şiddet de cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminizde arttı ve artmaya devam ediyor. Demokrasi ortadan kaldırılıp milliyetçilik pompalanırken, Kürt düşmanlığı köpürtülürken ne oldu biliyor musunuz? Emekçiler yoksullaştı, ekonomideki emeğin payı düştü.

    “SİZİN VERGİ POLİTİKANIZ YOKSULUN SIRTINDAN DOYAN DOYANA ANLAYIŞIDIR”

    İktidar, yatıp kalkıyor ve diyor ki ‘Enflasyonu frenledik, yakında enflasyon’ milyonlarca emekliye, memura, ücretliye az zam vermek için TÜİK’e talimat yağdırıp enflasyonu düşük gösteriyorlar. Söz konusu kendi alacağı olunca sarayın mutfağından çıkıp halkın mutfağına gelebiliyorlar. Enflasyonu düşük gösteren iktidarın vergi artışlarına bakınca büyük soygun ortaya çıkıyor. 2024 yılı vergilerindeki artış 2023 yılına göre yüzde 72,8 daha fazla oldu. Bir ülkenin vergi politikası iktidarın kimden yana politika ürettiğinin kanıtıdır. Sizin vergi politikanız, yoksulun sırtından doyan doyana anlayışıdır.

    “BU BÜTÇE AKP’NİN KADIN DÜŞMANI POLİTİKASININ NET GÖSTERGESİDİR”

    Bütçede kadınların yaşadığı şiddet, ayrımcılık ve ötekileştirme ile mücadele için ayrılmış, özgün bir kalem yok. Toplumsal cinsiyet eşitliğini hedefleyen, toplumsal cinsiyete duyarlı, kadın yoksulluğunu gören bununla mücadele etmeyi, genç kadınlara istihdam yaratmayı, kadınların siyasete katılmasının engellerini kaldırmayı, yaşamın her alanında özgürce, korkusuzca, bugün başıma ne gelebilir demeyeceği bir yaşama hedefleyen bir bütçe yok karşımızda. Aksine AKP’li yılların diğer tüm bütçeleri gibi, kadınların sorunlarını derinleştiren, yeni sorunlar yaratan bir bütçe var. Bu bütçede kadın özne değildir, aile içerisinde konumlandırılmıştır. Kadın yoksulluğu halk sosyal yardımlar bağlamında ele alınmıştır. Bakın aile ve sosyal politikalar bakanını dinledik, otuz dakika konuştu. Elli dokuz defa ‘aile’ dedi. ‘cinsiyet eşitliği’, ‘kadın yoksulluğu’, ‘kadın işsizliği’ demedi. Özcesi bu bütçe AKP’nin kadın düşmanı politikasının net göstergesidir. Kadın düşmanlığını siyasetin bir normali haline getirdi.”

     

  • NİLÜFER BELEDİYESİ’NDEN TARIMA BİLİMSEL DESTEK

    NİLÜFER BELEDİYESİ’NDEN TARIMA BİLİMSEL DESTEK

    Toprak varlığının üçte ikisi tarımsal üretime elverişli alanlardan oluşan Nilüfer’de, bilimsel yöntemlerden faydalanarak verimi artırmanın yolları aranıyor. Bursa Nilüfer Belediyesi, üniversite ile iş birliğiyle kentin tamamında toprak analizleri ve haritalandırma yaptı.3 yıllık çalışma sonucu elde edilen bilimsel veriler, çiftçiye toprağında hangi ürünleri daha verimli yetiştirebileceği, ne kadar suya, ne kadar gübreye ihtiyaç duyacağı konusunda yol gösterecek.

    2020 yılını Tarım Yılı ilan eden ve tarımın teşvik edilmesi için hem vatandaşa hem çiftçiye fide desteği veren, yerel tohumları çoğaltıp dağıtan, eğitimler düzenleyen Nilüfer Belediyesi yerel yönetim olarak Türkiye’de bir ilki de gerçekleştirdi.  

    “TOPRAK HAYATTIR”

    Nilüfer Belediyesi, Bursa Uludağ Üniversitesi ile iş birliğiyle “Toprak hayattır” sloganıyla başlattığı bilimsel çalışmalar sonucunda kentin tamamında arazilerin detaylı toprak etütlerini yaptı ve köy bazlı güncel arazi kullanım haritalarını çıkardı.

    Böylece Nilüfer Belediyesi, yeni toprak sınıflandırma sistemine dayalı olarak üretilmiş “Detaylı Temel Toprak Haritası” sayısal verilerine sahip olan toprak sahiplerinin sayısını belirleyerek uluslararası sınıflandırma sistemlerine göre sınıflandıran ve toprakların verimlilik durumlarını ve sorunlarını, arazi yetenek, sulu tarıma uygunluk ve tarımsal kullanıma uygunluk sınıflarını belirleyen ilk belediye oldu. Çalışmaya Bursa Uludağ Üniversitesi’nin yanı sıra Çukurova Üniversitesi, 18 Mart Çanakkale Üniversitesi, Ankara Üniversitesi ve Ege Üniversitesi’nden de araştırmacılar katıldı. 

    BU PROJEYLE TARIMSAL VERİM ARTACAK 

    2020 yılında başlanan “Nilüfer İlçesi Arazilerinin Detaylı Toprak Etütleri, Arazi Kullanım Planı ve Köy Bazlı Güncel Arazi Kullanım Haritalarının Hazırlanması Projesi” kapsamında ilçenin arazi ve toprak varlığı uydu teknolojileri yardımıyla belirlenerek tüm karakteristik ve yetenekleri tanımlandı, uluslararası standartlara uygun olarak sınıflandırıldı ve detaylı olarak haritalanması yapıldı.

    Üniversite-yerel yönetim iş birliğinin de güzel bir örneği olan projeyle; Nilüfer’in toprak yapısına göre pazar değeri olan ekonomik ürün deseninin oluşturması amaçlanıyor. Ayrıca tarımsal verimin artırılması, bilinçsiz gübre kullanımının önüne geçilmesi, toprak yapısına uygun sulama sistemlerini belirleyip su israfının önüne geçilmesi, üretim maliyetlerini asgariye çekilerek üreticilerin gelir ve refah seviyelerinin yükselmesi de projenin hedefleri arasında. 

    VERİLERE İSTEYEN HERKES ULAŞABİLECEK 

    Projenin, tarımı sürdürülebilir hale getirmek adına çiftçiler için üretimde yol haritası olacağını söyleyen Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, “Çiftçilerimiz, proje sonucu elde edilen verilere Nilüfer Belediyesi’nin web sayfası üzerinden parsel numaralarını girerek ulaşabilecek. Bu verilerden topraklarında hangi ürünlerin daha verimli yetişebileceğini, ne kadar suya, ne kadar gübreye ihtiyaç duyulacağını görecekler. Dileyen herkes kendi parselindeki toprağın niteliklerini bu şekilde öğrenebilecek. Böylesine kapsamlı bir bilimsel çalışmanın verilerinin tüm kamuoyunun paylaşımına sunulması, Türkiye’de ilk kez Nilüfer Belediyesi tarafından gerçekleştirildi” dedi.

    Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, bu çalışmanın tarım topraklarının amaç dışı kullanımının önlenmesini, nitelik ve yeteneklerine göre değerlendirilmesini ve Bursa tarımının gelişimine de önemli katkı sağlayacağını da sözlerine ekledi. 

    ÇİFTÇİLERE YOL HARİTASI

    Projeyi yürüten Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, elde edilen verilerin, katma değeri yüksek ürünlerin üretimini artırmak, tarımı sürdürülebilir hale getirmek adına çiftçilere yol gösterici olacağını vurguladı. Arazi çalışmalarına Nilüfer’in kuzey batısındaki Çatalağıl Mahallesi’nden başladıklarını söyleyen Aksoy, 75 adet toprak profilinin kazılarak tanımlandığını ve örneklendiğini söyledi. Prof. Dr. Aksoy, “Nilüfer’in arazilerinde yürütülen detaylı etüd ve haritalama çalışmaları sonunda ilçeyi karakterize eden yeryüzü şekillerini oluşturan fizyografik üniteler ve alt üniteleri üzerinde oluşmuş 73 adet toprak serisini tanımlayarak örneklendik ve arazi kontrollerinde belirleyerek haritalandırdık” diye konuştu.

    Aksoy, proje ile elde edilen verilerin hem çitçiye yol göstereceğini hem de kentin planlamasından sorumlu kurumlara kentin planlamasını yaparken kaynak olacağını söyledi.

    Giderek zorlaşan şartlarda tarım yapan çiftçi de Nilüfer Belediyesi’nin kendilerine sunduğu bilimsel verilerden umutlu. Daha bilinçli üretim yapacaklarını belirten çiftçiler, “Bu verilere göre tarlamızda hangi ürünü ekeceğimize karar vereceğiz. Böylece daha çok verim alırız. Bu da ekonomik olarak da bize fayda sağlayacak” dediler.

     

  • BELEDİYE BAŞKANI TARHAN, MEZİTLİ ESNAFIYLA BİR ARAYA GELDİ

    BELEDİYE BAŞKANI TARHAN, MEZİTLİ ESNAFIYLA BİR ARAYA GELDİ

    Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan, esnaf ziyaretleri kapsamında Limon Caddesi’nde bulunan esnafı ziyaret ederek, talep ve önerilerini dinledi ve çalışmalarında bol kazanç diledi.

    Esnafın yoğun ilgisiyle karışlanan Başkan Tarhan, “Göreve geldiğim günden bu yana ilçe esnafıyla sıklıkla görüşmeler sağlayarak, taleplerini yakından takip ediyorum. İlçemizdeki esnafla görüşmelerim esnasında vatandaşlarla da bir araya gelerek, sorun ve sıkıntılarını dinliyoruz. Ülkenin bulunduğu ekonomik krizden çıkması adına vatandaşlarımızdan ve esnafımızdan gelen tüm önerileri dikkate alıyoruz. Mezitlimizde yaşayan 65 yaş üstü tüm emeklilere 1000 TL ikramiye vererek, bir nebze de olsa destek olmuştuk. Buna benzer çalışmalarımızı Mezitli halkından aldığımız güç ile sürdürmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

  • MARMARİS BELEDİYESİ’NDEN UZAK MAHALLELERDE TEMİZLİK SEFERBERLİĞİ

    MARMARİS BELEDİYESİ’NDEN UZAK MAHALLELERDE TEMİZLİK SEFERBERLİĞİ

    Marmaris Belediyesi, merkeze uzak mahallelerde temizlik çalışmalarına aralıksız devam ediyor.

    Marmaris Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü, kış aylarının gelmesiyle merkeze uzak mahallelerdeki temizlik çalışmalarını daha da arttırdı. Merkez mahallelerde rutin çalışmalarını sürdüren ekipler uzak mahallelerde de detaylı temizlik gerçekleştiriyor.

    Geçen cumartesi günü Turgut Mahallesi’nde çalışan Temizlik İşleri personeli sahili temizledi. Sahil boyunca sandalyeden kırlente kadar etrafa atılan onlarca torba atık topladı. Ekipler, Pazar günü de Değirmenyanı’ndaydı. Boş araziler ve su kanallarına atılan atıkları temizleyen ekipler gün boyunca çalışma gerçekleştirdi. Köşe bucak temizlik yapan ekipler atılan moloz, büyük çöp, çalı gibi atıkları temizledi.

    Çalışmaların tüm mahallelerde devam ettiğini söyleyen belediye yetkilileri, “Marmaris’in her noktasında çalışmalarımıza devam edeceğiz” dedi.

  • VAHAP SEÇER: “HEDEFİMİZ ORTAK OLSUN; DÜNYA BARIŞI VE DÜNYA KARDEŞLİĞİ”

    VAHAP SEÇER: “HEDEFİMİZ ORTAK OLSUN; DÜNYA BARIŞI VE DÜNYA KARDEŞLİĞİ”

    Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Mersin Aziz Antuan Latin Katolik Kilisesi’nin kuruluşunun 170. ve Barış Günü’nün 3. yılı dolayısıyla düzenlenen kutlama programına katıldı. Seçer, “Noel’inizi kutluyorum. Hangi dinden olursak olalım, farklı dillerde dua edelim, farklı kitaplardan alıntılar yapalım ama hedefimiz ortak olsun; dünya barışı ve dünya kardeşliği” dedi.

    Programa, Başkan Seçer’in yanı sıra, Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Hakan Sefa Çakır, Mersin Aziz Antuan Latin Katolik Kilisesi Baş Rahibi Roshan Cordeiro, Mersin Rum Ortodoks Kilisesi Pederi İspir Coşkun Teymur, Anadolu Havarisel Episkopos Vekili Pederantuan Ilgıt, Mersin Cemevi Başkanı Hasan Kılavuz, Türkiye Alevi İslam Ehlibeyt İnanç Meclisi İcra Kurulu Başkanı Ahmet Özuğurlu, Akbelen Şehir Mezarlığı İmamı Fatih Nevruz, Mersin Mevlana Derneği Temsilcisi Hayri Koyuncu ve Hristiyan cemaati katıldı.

    Kutsal Ayin ile başlayan program, kilisenin tarihçesi ve ardından konuşmalar ile devam etti.

    SEÇER: “ÜLKEMİZDE VE DÜNYADA AKAN KANLARIN DURMASI İÇİN DUA EDİYORUZ”

    Konuşmasına tüm şehitlere rahmet ve ülkeye baş sağlığı dileyerek başlayan Başkan Vahap Seçer, hem Türkiye’de hem de dünyanın değişik coğrafyalarında akan kanın durması için dua ettiğini söyledi.

    Din adamlarının yaptıkları konuşmalarda mensubu bulundukları inancın kitapları veya öğretilerinden yararlandıklarını belirten Başkan Seçer, gerek Hıristiyan dünyasının din adamlarının gerekse İslam âleminin farklı mezhep ve inanç gruplarının önderlerinin yaptıkları konuşmalarda işaret ettikleri noktaların ortak oluşuna dikkat çekti. Seçer, “Zaten mesele bunun hayatta uygulanabilir olmasıdır. Başta din adamlarının kendileri, dini referans alarak insanlığı istismar etmemeli. Siyasetçiler dini istismar ederek siyasi ikbal sağlamamalı. İnsanların duygularını; din, milliyetçilik ve başka hassasiyetler ile istismar etmemeli. Mesele uygulamada, tanımlamalarda, dileklerde ya da insanlığa buyrulan emirlerde değildir” dedi.

    “BU İŞİ KALBİMLE YAPIYORUM”

    Mersin’in çok özel bir coğrafya olduğunu ve farklı kültürlerin yaşadığını aktaran Seçer, böyle bir kentte Büyükşehir Belediye Başkanı olmaktan dolayı mutlu olduğunu dile getirerek, “Böyle bir coğrafyada yönetici olmak ilk bakışta zor gibi görünebilir. Farklı kültürler, farklı anlayışlar, bunun birleşmesi, bir potada erimesi farklı bir zenginlik. Mersin’de Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaparken bu anlamda hiç zorlandığımı söyleyemem. Çünkü bu işi kalbimle yapıyorum. Şu anda sizlere hitap ettiğim her kelime kalbimden çıkan kelimelerdir. 5 yıllık Büyükşehir Belediye başkanlığı görev sürem içerisinde Anamur’dan Tarsus’a kadar hep bu anlayışla hareket edip, herkesi kucakladım” diye konuştu.

    “BU ÜLKEDE DİN VE VİCDAN HÜRRİYETİ VARDIR VE ANAYASAL TEMİNAT ALTINDADIR”

    Çalışmalarında farklı inançlara mensup din görevlilerinin referans gösterdiği ‘Doğru, dürüst, insanları ayırmadan, üzmeden, zorlamadan’ ilkelerini uygulamaya çalıştığını aktaran Seçer, “Çünkü burası Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu laik Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Biz buradaki yaşam güvencemizi Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’ndan alırız. Bu ülkede din ve vicdan hürriyeti vardır ve anayasal teminat altındadır. Bir diğerinin inancına bir diğeri müdahale edemez. Herkes aynı görüşte, inançta, düşüncede ve ideolojik yapıda olmak zorunda değil. Katılır ya da katılmaz ancak empati yaparak davranırsa hiçbir sorun kalmaz. Bugüne kadar olduğu gibi, Mersin’de Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığım süre içerisinde, bu kentin şehremini olarak bu anlayışla kentime hizmet etmeye devam edeceğim” ifadelerini kullandı.

    Seçer, konuşmasını, “Noel’inizi kutluyorum. Hangi dinden olursak olalım, farklı dillerde dua edelim, farklı kitaplardan alıntılar yapalım ama hedefimiz ortak olsun; dünya barışı ve dünya kardeşliği” diyerek tamamladı.

    CORDEİRO: “BARIŞ, HOŞGÖRÜ VE ANLAYIŞ TOPLUMUMUZUN TEMEL DEĞERLERİDİR”

    Mersin Latin Katolik Kilisesi Baş Rahibi Roshan Cordeiro ise programın barışın ve hoş görünün uygulanması adına büyük bir anlam taşıdığını söyledi. Cordeiro, “Barış, hoşgörü ve anlayış toplumumuzun temel değerleridir. Bu değerleri canlı tutmak ve gelecek nesillere aktarmak hepimizin sorumluluğudur” dedi.  Etkinliğin, toplumda derin bir etki yaratacağını ve dayanışmayı daha da artıracağını aktaran Cordeiro, “Hep birlikte daha barış dolu bir dünyanın inşasına katkıda bulunmak için çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

    TEYMUR: “COĞRAFYAMIZDAKİ BÜYÜK ACILARIN BİR AN ÖNCE SON BULMASINI DİLİYORUM”

    Mersin Rum Ortodoks Kilisesi Pederi İspir Coşkun Teymur da “Coğrafyamızda yaşanan büyük acıların bir an önce son bulmasını diliyorum. Şehitlerimize Yüce Rabbimizden rahmet, ulusumuza başsağlığı ve sabır diliyorum” dedi.

    Konuşmaların ardından Aziz Fransua’nın duası yapıldı. Daha sonra barışın, sevginin ve hoşgörünün Mersin’den tüm dünyaya yayılması için gökyüzüne güvercinler bırakıldı. Programın kokteyl bölümünde ise Mersin Aziz Antuan Latin Katolik Kilisesi Baş Rahibi Roshan Cordeiro, kilisenin bakım, tadilat gibi ihtiyaçlarında yanlarında olan Başkan Seçer’e destekleri ve hizmetleri için teşekkür etti. Program, yemek ikramı ve pasta kesiminin ardından sona erdi.

     

     

  • TİP HATAY MİLLETVEKİLİ CAN ATALAY: “TÜRKİYE’NİN TEK GÜNDEMİ, ÖĞÜN ATLAMAK ZORUNDA KALAN, YATAĞA AÇ GİREN ÇOCUKLARDIR”

    TİP HATAY MİLLETVEKİLİ CAN ATALAY: “TÜRKİYE’NİN TEK GÜNDEMİ, ÖĞÜN ATLAMAK ZORUNDA KALAN, YATAĞA AÇ GİREN ÇOCUKLARDIR”

    Anayasa Mahkemesi’nin 2 kez verdiği “hak ihlal” kararına karşın hala cezaevinde olan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay, Türkiye’nin tek gündeminin, yoksulluk, gelirde ve vergide adaletsizlik ve tüm bunlara bağlı olarak “öğün atlamak zorunda kalan, yatağa aç giren çocuklar” olduğunu söyledi.

    Tutuklu TİP Hatay Milletvekili Can Atalay, ailesiyle yaptığı haftalık telefon görüşmesi esnasında annesi Şükran Atalay’ın “Eğer Meclis’te olabilseydin Türkiye halklarına ve Hatay halkına ne söylemek isterdin” sorusuna yanıt verdi. Silivri 9 No’lu Cezaevi, A-47’den seslenen Can Atalay, öncelikle “Son nefesine kadar Filistin halkının derdini dillendirme iradesini gösteren Hasan Bitmez’in hatırası önünde saygıyla eğildiğini belirterek, şunları söyledi:

    “BİR İŞÇİNİN ASGARİ ÜCRET KOMİSYONU’NDAKİ KONUŞMASI DİNLEYEN HERKESİN CİĞERİNİ DAĞLAMIŞTIR”

    “Şimdi bu, 6 Şubat’tan sonra, yani o büyük depremden sonraki ilk merkezi bütçe, genel bütçe görüşmesi. Biraz önce buraya gelmeden Türk-İş logosu önünde bir işçinin, Türk-İş’in Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na temsilci olarak gönderdiği bir işçinin konuşmasını dinledim. Sadece benim değil, dinleyen herkesin ciğeri dağlanmıştır. Diyor ki o işçi kardeş, ’Çocuğum benden öğretmenler günü için yapılacak faaliyete katkı payı olmak üzere 10 lira istedi veremedim, 10 lirayı borç almaya gittim. Türkiye’nin başka gündemi yoktur, Türkiye’nin tek gündemi budur. Türkiye’nin tek gündemi, yoksulluğun istismarıdır. Türkiye’nin tek gündemi gelirde adaletsizliktir, gelirde eşitsizliktir, vergide adaletsizliktir, vergide eşitsizliktir. Türkiye’nin tek gündemi, öğün atlamak zorunda kalan çocuklardır, yatağa aç giren çocuklardır. 

    “TÜRKİYE’NİN TEK GÜNDEMİ GÖZ GÖRE GÖRE ÖLÜME GÖNDERİLEN İNSANLARDIR”

    Türkiye’nin tek gündemi, kamu hizmeti kötü ifa ediliyor diye ya da piyasa koşullarına teslim ediliyor, falanca tarikata teslim ediliyor diye göz göre göre ölüme gönderilen insanlardır. Türkiye’nin gündemi budur.

    “GENEL BÜTÇEDE DEPREM BÖLGESİ YOK, HATAY YOK”

    Şimdi derdimiz büyük ama madem Hataylılara bir şey söylemek gerekir, şunu söylemek isterim: O genel bütçede deprem bölgesi yok, genel bütçede Hatay yok. Esas olması gereken şey yok bu genel bütçede. Bu genel bütçeyle çözülmesi gereken, konuşulması gereken şeylerin hiçbirisi yok. Hatay’ı gün gün takip etmeye çalışıyorum. Hatay’da çözülmesi gereken sorunlar çözülmedi. Altyapı çöktü, buna ilişkin alınması gereken tedbirler neredeyse 11 ay olacak alınmadı hala. Hatay’da enkaz kaldırmaya ilişkin, Atık Yönetmeliği’ne ilişkin sorunlar çözülmedi, giderek derinleşiyor. Üstelik Hatay’da öyle bir altyapı sorunu, öyle bir sıkıntı yaşanıyor ki havalar soğudu, sürekli elektrikler kesiliyor. Elektriği kesilen yurttaşlar ısınamıyorlar, herhangi bir faaliyet sürdüremiyorlar. Şunu konuşmak durumundayız, depremden bu yana son 10 aydır 4 kere İskenderun çok ciddi taşkın ve sel yaşadı. Geçtiğimiz 10 ay içerisinde buna ilişkin ne tedbir alındı bunu konuşmak zorundayız. Enkaz kaldırmasına, Atık Yönetmeliği’ne ilişkin bunca zamandır alınamayan tedbirleri konuşmak zorundayız.”

  • YENİŞEHİR BELEDİYESİ’NDEN ORGANİK SOLUCAN GÜBRESİYLE ÜRETİCİYE DESTEK

    YENİŞEHİR BELEDİYESİ’NDEN ORGANİK SOLUCAN GÜBRESİYLE ÜRETİCİYE DESTEK

    Yenişehir Belediyesi, çiftçilerin tarım maliyetlerini düşürmek için ürettiği organik solucan gübresini kırsal mahallelerde dağıtmaya devam ediyor. Değirmençay, Uzunkaş ve Karahacılı mahallelerinde dağıtımları tamamlayan Yenişehir Belediyesi, son olarak Emirler Mahallesi’nde üreticilere solucan gübrelerini ulaştırdı.

    Kırsal mahallelerde üreticiye ziraat mühendisleri aracılığıyla tarımsal üretimde danışmanlık hizmeti veren Yenişehir Belediyesi, organik solucan gübresi üreterek hem tarımda verimliliği arttırıyor hem de girdi maliyetlerini düşürmeyi sağlıyor. Üreticiye destek vermeye devam eden Yenişehir Belediyesi, Emirler Mahallesi’nde 53 üreticiye 20 litrelik bidonlar halinde organik solucan gübresi dağıttı.

    KÖYLÜNÜN YANINDA, ÇİFTÇİNİN YANINDA”

    Tarımsal desteklerinden dolayı Yenişehir Belediyesi Başkanı Abdullah Özyiğit’e teşekkür eden Emirler Mahalle Muhtarı Rüştü İkiz, “Yenişehir Belediye Başkanımız Abdullah Özyiğit’e bu çalışmalarından dolayı teşekkür ederiz. Yaklaşık bir yıl bu solucan gübresiyle alakalı gerek mühendis, gerek teknisyen, gerek çalışan arkadaşlar Karahacılı köyünde böyle bir çalışma yapıyorlardı. Bugün de bu yapılan çalışmanın sıvı hale getirilip, köylümüze, çiftçimize dağıtım yapıldı. Başkanımızın safran üretimi ve arı merası projeleri de var. Köylüye, çiftçiye verdiği destekten dolayı kendisine teşekkür ediyoruz. Köylünün yanında, çiftçinin yanında olduğunu her defasında mahalle muhtarları olarak görüyoruz” dedi.

    EKONOMİK OLARAK BİZE YARDIMCI OLDU”

    Organik solucan gübresini ilk kez kullanacağını söyleyen üretici Mustafa Yılmaz, girdi maliyetlerinin yüksek olduğuna dikkat çekerek, şöyle konuştu:

    “Şimdiye kadar bu solucan gübresini kullanmadım. Zamanında bir arkadaştan bir litre almıştım. Şimdi ilk kez topraktan uygulama yapacağız. İlerde faydasını görmeye başlayacağız Allah’ın izniyle. Şimdiye kadar diğer gübreleri kullanıyorduk. Bunu deneyeceğiz. Abdullah Başkana da çok teşekkür ederiz, yardımlarından dolayı. Ekonomik olarak bize yardımcı oldu. Yetiştirdiğimiz ürünlerde belli bir miktarda belli bir paraya satılmazsa ürettiğimizin bir anlamı kalmıyor. Bu sene iki liraya, üç lira ile mal satmayla istediğin kadar üret faydası olmaz. Üreticinin boynu bükük kalıyor bu sefer. Çünkü girdiler pahalı, gübreyi alıyorsun, ilacı alıyorsun karşılığında gelen üründen para alamadığın zaman boynumuz bükük kalıyor. Başkanımıza tekrar teşekkür ederiz.”

    Emirler’de üretim yapan Hayri Bozda ise desteğin önemli ve büyük olduğunu belirterek, “Çiftçiler olarak böyle destekler bekliyoruz. Hakikaten büyük sıkıntı içerisindeyiz. Başkanımıza bu desteğinden dolayı teşekkür ediyoruz” dedi.