Blog

  • ÇANKAYA’DA YEREL EŞİTLİK İÇİN HAZIRLIKLAR TAMAM

    ÇANKAYA’DA YEREL EŞİTLİK İÇİN HAZIRLIKLAR TAMAM

    Çankaya Belediyesi’nin 2024-2028 Yerel Eşitlik Eylem Planı hazırlık çalışmaları, sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla Zübeyde Hanım Sosyal Tesisinde düzenlenen çalıştayda tamamlandı.

    Kadınlara yönelik proje ve hizmetleriyle Türkiye’de öncü yerel yönetimlerden olan Çankaya Belediyesi, 2024-2028 Yılı Yerel Eşitlik Eylem Planı’nın (YEEP) hazırlık çalışmalarını tamamladı. Zübeyde Hanım Sosyal Tesisi’nde gerçekleşen toplantıya, kadın ve LGBTİ+ örgütleri, meslek odaları, üniversitelerin kadın çalışmaları bölümleri ve sendika temsilcilikleri katıldı.

    Avrupa Belediyeler ve Bölgeler Konseyi (CEMR) tarafından hazırlanan Avrupa Yerel Yaşamda Kadın-Erkek Eşitliği Şartı kapsamında oluşturulan eylem planında katılımcılar, Çankaya bölgesi merkezli sorunları ve çözüm önerilerini masaya yatırdı.

    KAPSAYICILIK VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK AMAÇLANIYOR

    Kadın Koalisyonu üyesi İlknur Üstün’ün moderatörlüğünde gerçekleşen toplantıda, plan çerçevesinde gerçekleştirilecek çalışmalarla, kadınların yaygın eğitime katılımını arttırmak, istihdama ve yerel karar alma süreçlerine eşit katılımını sağlamak, barınma ve kentsel hizmetlerden eşit bir biçimde yararlanması, sağlık hizmetlerine erişiminin kolaylaştırılması gibi başlıkların yanı sıra paydaşlar arasında sürdürülebilir iş birliğinin oluşturulması ele alınan konular arasında yer aldı.

     

     

  • MERSİN BÜYÜKŞEHİR EKİPLERİ, KENTİ ÖZENLE KIŞA HAZIRLIYOR

    MERSİN BÜYÜKŞEHİR EKİPLERİ, KENTİ ÖZENLE KIŞA HAZIRLIYOR

    Mersin Büyükşehir Belediyesi, her yıl olduğu gibi şehirde sorumluluk alanında bulunan yeşil alan, park ve bahçeler, kaldırım ve bulvar refüjlerinde mevsim geçişlerine uygun olarak çalışmalarını sürdürüyor. Eylül ayından bu yana 4 merkez ilçede çalışmalarını eş zamanlı sürdüren Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı’na bağlı ekipler, kış mevsiminin gelişi ile birlikte yeşil alan bakımlarını hızlandırdı.

    Büyükşehir’in kent estetiğine verdiği önem sayesinde Mersinde yaşayan yurttaşlarda daha yeşil daha estetik ve daha temiz bir kentin farkını yaşayıp daha mutlu olurken, memnuniyetlerini de ekipler ile paylaşıyorlar.

    Büyükşehir’in sorumluluk alanında bulunan yeşil alan, kaldırım ve refüjlerde mevsime uygun bitki dikimi gerçekleştiren ekipler, çim alanlarında seyrelen, boşalan ve zayıf kalan yerlere çim ekimi yaparak kentin daha yeşil bir görünüme kavuşmasını sağlıyor. Yeşil alan ve bitkilerin daha sağlıklı büyümesi ve gelişmesi için hem ilaçlama hem gübreleme çalışmalarını sürdüren ekipler, rutin bakım ve budama çalışmalarını da yaparak kent estetiğine değer katıyor.

    TAŞ: “DAHA YEŞİL BİR MERSİN İÇİN 4 MEVSİM ÇALIŞMALARIMIZA DEVAM EDİYORUZ”

    Mersin Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı olarak daha yeşil bir Mersin için sürdürülebilir kent anlayışı ile dört mevsim çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Peyzaj Mimarı Nurseren Taş, Eylül ayından bu yana şehrin kışa hazırlanması için çalışmalarının aralıksız bir şekilde devam ettiğini dile getirdi. 4 merkez ilçede eş zamanlı yapılan çalışmalarla ilgili bilgi veren Taş, kışa hazırlıkla ilgili yeşil alanlara bitki dikimi, gübre uygulaması ve ilaçlama çalışmalarının yanı sıra budama ve bakım çalışmalarının yapıldığını aktardı.

    Taş, “Yeşil alanlarımızda, kaldırım ve refüj içerisinde 917 adet ağaç ve 95 bin adet çalı ve çok yıllık otsu bitki dikimleri yapılmış olup, ağaç ve çalı bitki dikimlerimiz devam etmekte. Çim alanlarımızda seyrelen, boşalan yerlerin dolmasını, zayıf kalan çimlerin güçlenmesini sağlamak amacıyla 509 bin metrekare yeşil alanda çim ara ekimi yapılmış olup, ara ekim çalışmalarımız devam etmekte” diye konuştu.

    İLAÇLAMADAN BUDAMAYA, GÜBRELEMEDEN RUTİN BAKIMA KADAR YEŞİL ALANLARDA ÖZENLE ÇALIŞILIYOR

    Çim ve yeşil alanların daha sağlıklı yetişebilmesi ve gelişimlerini desteklemek amacıyla yapılan diğer uygulamalardan da bahseden Taş, “950 bin metrekare yeşil alanda sıvı ve granül gübre uygulaması yapıldı. Kentin çeşitli bölgelerinde şimdiye kadar 52 bin 700 adet mevsimlik çiçek dikimi yapılmış olup, mevsimlik çiçek dikim çalışmalarımız önümüzdeki günlerde de devam edecek. Bununla birlikte, çeşitli hastalık ve zararlılara karşı ihtiyaç duyulan bitkilerimizde ilaçlama çalışmalarını da aralıksız sürdürüyoruz. Yeşil alanlarımızda bulunan ağaç ve çalıların kış öncesinde rutin ve bakım çalışmalarını da yapıyoruz. Mevcut durumun iyileştirilmesi ve kentin daha yeşil hale gelmesi için çalışmalarımız bilfiil devam edecek” dedi.

     

     

  • ESKİ BAKAN YAŞAR OKUYAN, YAŞAMINI YİTİRDİ

    ESKİ BAKAN YAŞAR OKUYAN, YAŞAMINI YİTİRDİ

    Geçirdiği iç kanama nedeniyle yoğun bakıma alınan, bir süredir tedavi altında olan ve entübe edilen eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, Ankara’da tedavi gördüğü hastanede 74 yaşında hayatını kaybetti.

    Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, tedavi gördüğü ve bir süre önce entübe edildiği Başkent Üniversitesi Hastanesi’nde yaşamını yitirdi. Başkent Üniversitesi Hastanesi’nden yapılan açıklamada, şunlar kaydedildi:

    “Sayın Yaşar Okuyan bu sabaha karşı hayatını kaybetmiştir. Uzun süredir hastanemizde tedavi altında olan Yaşar Okuyan’ın sağlık durumu son haftada ağırlaşmış ve 26 Aralık 2023 tarihinde saat 02.46’da tüm çabalarımıza karşı çoklu organ yetmezliği ile hayatını kaybetmiştir. Ailesine ve tüm sevenlerine başsağlığı dileriz.”

     

  • 506 HAKİM VE SAVCININ GÖREV YERİNİ DEĞİŞTİREN HSK KARARNAMESİ RESMİ GAZETE’DE YAYINLANDI

    506 HAKİM VE SAVCININ GÖREV YERİNİ DEĞİŞTİREN HSK KARARNAMESİ RESMİ GAZETE’DE YAYINLANDI

    Hakimler ve Savcılar Kurulu kararıyla 506 hakim ve savcının görev yeri değiştirildi. Atamalara ilişkin HSK kararnamesi bugünkü Resmi Gazete’de yayınlandı. Kararname ile İstanbul Anadolu Başsavcısı’nın “rüşvet” dilekçesinde adı geçen ve İstanbul Anadolu Hakimi Bekir Altun, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na getirildi.

    Hakimler ve Savcılar Kurulu kararnamesi Resmi Gazete’de yayınlandı. 480 Adli yargı, 26 İdari yargı olmak üzere toplamda 506 hakim ve savcının yeri değiştirildi.

    İstanbul Anadolu Adliyesi’nde ikisi ağır ceza mahkemesi başkanı toplam yedi hakim ve iki başsavcı vekilinin görev yeri değişti. Farklı yerlerde görevli üç savcı, Anadolu Cumhuriyet Başsavcı Vekili olarak görevlendirildi. Anadolu Adliyesi’ndeki dört savcının görev yeri değişti.

    Kararnameye göre; Dilan Polat-Engin Polat soruşturmasını yürüten İstanbul Anadolu Cumhuriyet savcılarından Gökalp Kökçü, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı oldu. Ayhan Bora Kaplan soruşturmasını yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ahmet Yıkılmaz ise Yargıtay Cumhuriyet Savcısı olarak atandı. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı Okan Bato, Erzincan Cumhuriyet Savcılığı’nda görevlendirildi.

  • TBMM BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ… ALİ MAHİR BAŞARIR: “BÜTÇENİN ÜÇTE BİRİ MAALESEF Kİ İHALELERİNİZE, ZENGİNLERE YARATTIĞINIZ KUR KORUMALI MEVDUATA VE FAİZE GİDİYOR”

    TBMM BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ… ALİ MAHİR BAŞARIR: “BÜTÇENİN ÜÇTE BİRİ MAALESEF Kİ İHALELERİNİZE, ZENGİNLERE YARATTIĞINIZ KUR KORUMALI MEVDUATA VE FAİZE GİDİYOR”

    CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, TBMM Genel Kurulu’nda, “Merkez Bankası’nın başındaki hanımefendi ek ödemelerle birlikte 300 bin lira maaş alıyor. ‘Ben kiralık ev bulurken zorlanıyorum’ diyor. 2018’de 58 lira olan otobüs bileti şu anda 800 lira. İnsanlar yazın köylerine gidemeyecek durumda. Okul öncesi çocuklarımızdan emeklilerimize kadar insanlar aldıkları maaşla bir öğün beslenemiyor. Bu bütçeye tabii ki ‘hayır’ diyoruz. Meclis’te Ulaştırma Bakanı’nın yüzüne sordum. Ankara-Kırıkkale otoyol ihalesi 45 milyar. 3 kez bu ihale iptal edilmiş, AKP Batman Milletvekili almış. Bütçenin binde 5’i. Bu arkadaşımız 15 Temmuz’da ihale aldıktan sonra bu şirketin yönetiminden istifa etmiş, utandığı için. Bu Bakan utanmıyor mu? Bugün faize verdiğimiz para bu bütçede 1 trilyon 254 milyar. Yani bütçenin üçte biri maalesef ki ihalelerinize, zenginlere yarattığınız Kur Korumalı Mevduata ve faize gidiyor” dedi. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’i de eleştiren Başarır, “Milli Savunma Bakanı’na Tuzla Piyade Okulu’nda yaşanan rezalet soruldu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitim gördüğü okullarda bugün başkomutanın fotoğrafını yakasına takmaktan utanan bir öğrenci var. En acı açıklamayı Milli Savunma Bakanlığı’nın sitesinde gördük. Ne dedi? ‘Toplu iğne olmadığı için takmadığını söylüyor’ dedi, böyle bir savunma. Eğer Milli Savunma Bakanı o öğrencinin iğne bulamadığı için Atamızın resmini yakasına takmadığını resmi sayfada söylüyorsa yazıklar olsun ona” diye konuştu.

    TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile Sayıştay raporlarının görüşmeleri son görüşmeleri yapıldı. Bütçenin tümü üzerinde söz alan CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, şunları söyledi:

    “Güç önemli ama özellikle son 5 yılda görüyoruz ki bütçe görüşmeleri Türkiye Büyük Millet Meclisi açısından bir facia oluyor. Sayıştay raporları günden güne kısalıyor. Belki binlerce sayfa gelen Sayıştay raporları 5 yılın sonunda bugün görüştüğünüz bütçede çok sınırlı. Ayrıntılı göremiyoruz harcamaları.

    “DEPREM İÇİN BİR YILDA 4 KEZ MOTORLU TAŞITLAR VERGİSİ ALIYORUZ AMA BUNUN YARISINI DEPREMZEDELERE VERİYORUZ”

    Bir bütçe düşünün. Devletin kasasına girecek para 8,5 trilyon ama bütçe 11 trilyon. Daha kafadan 2 trilyon 651 milyar açık var ve bunu borçlanacağız. 7 trilyon 408 milyar vergi topluyoruz. Bunun yüzde 66’sı dolaylı vergi. ÖTV, KDV, harçlar arttı, ne kadar para topladık? 401 milyar. Niye topladık? Deprem için. Ne kadarını depreme verdik? 216 milyar. Deprem için bir yılda 4 kez Motorlu Taşıtlar Vergisi alıyoruz ama bunun yarısını depremzedelere veriyoruz. Bu bir hukuksuzluğu, bütçenin halini ortaya koyuyor.

    “BÜTÇENİN ÜÇTE BİRİ MAALESEF Kİ İHALELERİNİZE, ZENGİNLERE YARATTIĞINIZ KUR KORUMALI MEVDUAT’A VE FAİZE GİDİYOR”

    Merkez Bankası’nın başındaki hanımefendi ek ödemelerle birlikte 300 bin lira maaş alıyor. ‘Ben kiralık ev bulurken zorlanıyorum’ diyor. 2018’de 58 lira olan otobüs bileti şu anda 800 lira. İnsanları yazın köylerine gidemeyecek durumda. Okul öncesi çocuklarımızdan emeklilerimize kadar insanlar aldıkları maaşla bir öğün beslenemiyor. Bu bütçeye tabii ki ‘hayır’ diyoruz. Meclis’te Ulaştırma Bakanı’nın yüzüne sordum. Ankara-Kırıkkale otoyol ihalesi 45 milyar. 3 kez bu ihale iptal edilmiş, AKP Batman Milletvekili almış. Bütçenin binde 5’i. Bu arkadaşımız 15 Temmuz’da ihale aldıktan sonra bu şirketin yönetiminden istifa etmiş, utandığı için. Bu Bakan utanmıyor mu? Bugün Faize verdiğimiz para bu bütçede 1 trilyon 254 milyar. Yani bütçenin üçte biri maalesef ki ihalelerinize, zenginlere yarattığınız Kur Korumalı Mevduat’a ve faize gidiyor.

    “MİLLİ SAVUNMA BAKANI O ÖĞRENCİNİN İĞNE BULAMADIĞI İÇİN ATAMIZIN RESMİNİ YAKASINA TAKMADIĞINI RESMi SAYFADA SÖYLÜYORSA YAZIKLAR OLSUN ONA”

    Milli Eğitim Bakanı’na, ‘Neden tarikatlarla sözleşme yapıyorsun, neden tarikatlara bütçeden para veriyorsun’ denildiğinde ‘Onlar sivil toplum kuruluşu’ dedi. STK, yönetim kurulu olup devlet tarafından denetlenen kurumlardır. Menzil, İsmailağa bir STK değildir ama o Bakan utanmadan, sıkılmadan ‘Sizin tarikat dediğinize ben STK diyorum ve sözleşme yapmaya devam edeceğim’ dedi. Utanç duydum kendisinden. Milli Savunma Bakanı’na Tuzla Piyade Okulu’nda yaşanan rezalet soruldu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitim gördüğü okullarda bugün başkomutanın fotoğrafını yakasına takmaktan utanan bir öğrenci var. En acı açıklamayı Milli Savunma Bakanlığı’nın sitesinde gördük. Ne dedi? ‘Toplu iğne olmadığı için takmadığını söylüyor’ dedi, böyle bir savunma. Eğer Milli Savunma Bakanı o öğrencinin iğne bulamadığı için Atamızın resmini yakasına takmadığını resmi sayfada söylüyorsa yazıklar olsun ona.

    “GERÇEKTEN BİR EMEKLİNİN 7.500 LİRA MAAŞLA GEÇİNECEĞİNE İNANIYOR MUSUNUZ?”

    Bu bütçe -üzülerek söylüyorum ki- 85 milyonun derdini çözmüyor. Gerçekten bir emeklinin 7.500 lira maaşla geçineceğine inanıyor musunuz? 11 bin 402 lira asgari ücretle insanların geçineceğine inanıyor musunuz? Spor Bakanı buraya geldi, jet gibi konuştu, gitti. Uzaya gideceğiz değil mi? Daha yurtlarda biz 3’üncü kata çıkamıyoruz. Her ay 2 kaza oluyor bu ülkede. Bunları sorduk, yine kızdınız; bunlar gerçekler. Bakın, gülüyorsunuz ama bir evladımız öldü asansör kazasında, dört çocuğumuz yargılandı o asansör kazasında.

    “HİZBULLAH UZANTISINA BÜTÇENİZİ SAVUNDURTUYOSUNUZ”

    Şehitlerimizden sonra burada bir bildiri okuduk. CHP grubu tekil olarak bu bildiriyi yayınladı ve siz sürekli olarak şehitlerimizden, bayrağımızdan, Misak-ı Milli’den bahsettiniz. Bu bütçeyi lehte konuşacak 300 tane milletvekili var ama siz bütçeyi savunmak için HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’na söz verdiniz. Bu arkadaş diyor ki, ‘Eyalet sistemi, özerklik, federasyon gibi yönetim modelleri üzerinde serbestçe tartışmalıyız’ diyor. Bu arkadaş, ‘Ne mutlu Türküm diyene karşı çıkıyorum’ diyor. Bu arkadaş, “Oranın adı Kürdistan’dır’ diyor. Utanmıyor musunuz, Gaffar Okkan’ın kemiklerini sızlatıyorsunuz. Hizbullah uzantısına bütçenizi savundurtuyosunuz. Sizin nereniz milliyetçi?”

    CHP’li Başarır’ın konuşmasının ardından bütçe üzerindeki görüşmeler tamamlandı. 2024 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin oylaması yapıldı. Teklif, 249’a karşı 317 oyla kabul edildi.

    2024 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’nin oylamasının ardından 2022 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu da 246’ya karşı 317 oyla kabul edildi. 

  • CEVDET YILMAZ: AMACIMIZ İHRACAT VE YATIRIM AĞIRLIKLI, ÜRETİM VE İSTİHDAM GETİREN BİR BÜYÜME İLE DEZENFLASYONİST SÜRECİ EŞ ZAMANLI BİR ŞEKİLDE YÖNETMEKTEDİR

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz TBMM Genel Kurulu’nda; “Amacımız ihracat ve yatırım ağırlıklı, üretim ve istihdam getiren bir büyüme ile dezenflasyonist süreci eş zamanlı bir şekilde yönetmektedir. Bu kolay değil, bunun farkındayız. Ama önemli olan ise zoru başarmak, kolayı herkes yapar. Önemli olan bunları bir arada, belli bir denge içinde sürdürülebilmek. Bunun da arayışı içindeyiz. Politikalarımızı buna göre şekillendiriyoruz” dedi.

    TBMM Genel Kurulu’nda bugün 2024 bütçe teklifinin tümü üzerinde son görüşmeler yapılıyor. Yürütme adına konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, özetle şunları kaydetti: 

    “Terör demokrasinin de kalkınmanın da insanlığın da düşmanıdır. Terörün olduğu yerde ne temel hak ve özgürlüklerden bahsedebilirsiniz ne sosyal refahtan ne insan huzurundan, mutluluğundan bahsedebilirsiniz.

    “PKK, DEAŞ, FETÖ VE DİĞER BÜTÜN TERÖR ÖRGÜTLERİNİ LANETLİYORUZ”

    PKK, DEAŞ, FETÖ ve diğer bütün terör örgütlerini lanetliyoruz. Bu vesileyle aziz şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyor, kederli ailelerine ve milletimize baş sağlığı ve sabırlar temenni ediyorum. 22 ve 23 Aralık’ta maalesef 12 kahramanımız şehit oldu. 13 Mehmetçiğimiz yaralandı. 22 Aralık günü Pençe bölgelerinin güneydoğusunda çok önemli bir noktada olan Sur Tepe üs bölgemizde bölücü terör örgütü unsurları tarafından sızma girişiminde bulunuldu. Çıkan çatışmada 6 kahraman silah arkadaşımız maalesef şehit oldu, 7 arkadaşımız da yaralandı. Şehitlerimiz yarın öğlen namazını müteakip defnedileceklerdir.

    “KARARLILIĞIMIZ ACIMIZDAN DAHA BÜYÜK”

    Bugün acımız gerçekten çok büyük ancak kararlılığımız acımızdan da daha büyük, bunu ifade etmek isterim. Ne acıdır ki daha dün henüz şehitlerimizin acısı tazeyken, bazı çevrelerin ‘Türkiye’nin o bölgelerde ne işi var’ söylemlerine şahit olduk. Bunu daha iyi anlayabilmek için sizi bölücü terör örgütünün Suriye’de, Irak’ta kısaca bölgede yaşanan iktidar boşluğundan faydalanarak saldırılarını arttırdığı 2015 yılına geri götürmek isterim. Hatırlanacağı üzere 2015’ten itibaren yurt içinde çok çeşitli illerimizde çukur hadisesi dediğimiz hadiseler yaşandı, PKK/KCK/YPG terör örgütü saldırılarına muhatap kaldık. Yine bu dönemde Irak ve Suriye sınırlarının kontrolden uzak olması nedeniyle oluşan hassasiyet terör örgütü PKK/PYD/YPG ve onun destekçileri tarafından tam anlamıyla istismar edilmeye başlanmıştır.

    Sınırlarımızda güvenliği sağlama ve terörü kaynağında yok etme stratejisini uygulamaya başladık. Bölücü terör örgütünün sınırlarımız güneyinde bir terör koridoru oluşturma hedefini sırasıyla, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı harekâtlarını icra ederek engelledik.

    Bizim hiç kimsenin toprağında gözümüz yok ama hiçbir gücün de başka topraklar üzerinden bizim ülkemize, vatanımıza, toprağımıza yönelik operasyonlar yapmasına da müsaade etmedik, etmeyeceğiz.

    Kahraman güvenlik güçlerimiz karşısında aciz kalan teröristler için artık hiçbir yer güvenli değildir. Nerede bir terörist varsa hedefimiz orasıdır. Bu hainlerin her saldırı girişimlerinde daha ağır darbeler alacakları ve Mehmetçiğin kahredici yumruğunu başlarında görecekleri hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak şekildedir. Operasyonlarımız, teröristler kimden destek alırsa alsınlar artan bir şiddet ve tempoda devam edecektir.

    “GÖNÜL İSTERDİ Kİ MECLİSİMİZİN TÜM GRUPLARI TERÖRE KARŞI BU BİLDİRİYE İMZA ATSINLAR”

    Meclisimizde ortak bir bildiri hazırlandı. Bu bildiriye dört grup imza attı. Gönül isterdi ki Meclisimizin tüm grupları teröre karşı bu bildiriye, bu eyleme, bu ortak acıya karşı, milli acıya karşı bildiriye imza atsınlar. Maalesef bazı gruplar bundan imtina ettiler. Demokrasilerde partiler farklı düşünebilirler.

    Ağustos ayından itibaren aylık enflasyon düşüş trendine girmiştir. Aylık bazda enflasyonda bir ivme kaybı olduğunu görüyoruz. Özellikle yaz dönemindeki artış oranlarıyla sonbahardaki oranı mukayese ettiğinizde bu çok net ortaya çıkıyor. Normalde yazın enflasyon mevsimsel koşullar nedeniyle biraz daha düşük olur, sonbaharda yüksek olur. Bu sene tam tersi bir tabloyla karşı karşıyayız.

    “GELECEK YILIN ORTALARINDAN İTİBAREN ENFLASYONDA BELİRGİN BİR DÜŞÜŞÜ GÖRECEĞİZ”

    Yıllık bazda ise 2024’ün ikinci yarısında belirgin bir düşüş bekliyoruz. Yaz aylarında hesaplara girmiş olan yüksek enflasyon dönemi, gelecek yılın ortalarında hesabımızdan çıkmış olacak. Bir taraftan da uyguladığımız politikaların etkileri sahaya daha güçlü bir şekilde yansıyacak. Dolayısıyla gelecek yılın ortalarından itibaren yıllık bazda enflasyonda belirgin bir düşüşü hep birlikte göreceğiz inşallah.

    Kur korumalı mevduat hesapları 2023 yılı Ağustos ortası itibarıyla rekor seviyesi olan yaklaşık 3 trilyon 408 milyar seviyesinden 15 Aralık 2023 tarihi itibarıyla 2 trilyon 682 milyar lira seviyesine gerilemiştir. Yaklaşık 700 milyar lira civarında bir gerileme söz konusudur.

    Ayrıca TL kur oynaklığı verisi gelişmekte olan ülkeler kur oynaklığı ortalama değerinin altında hareket etmektedir. Kurdaki oynaklık çok ciddi anlamda azalmıştır.

    Bütçe açığı 6,4 olarak tahmin ettiğimiz bütçe açığı, 6’nın altında, muhtemelen 5,5 seviyesinde gerçekleşme ihtimali var. Buna rağmen bu ay bütün kamunun ödemelerini de yapmaya çalışıyoruz. Kimin kamudan alacağı varsa; sağlıkta, ulaştırmada, Devlet Su İşleri projelerinde, eğitim projelerinde, bütün kamudaki alacakları ödemek kaydıyla bunu başarıyoruz. Bugün baktığımızda, Mayıs sonrasında yakaladığımız siyasi istikrar ortamı ve izlediğimiz politikalarla bütçemizde de depreme rağmen, EYT gibi birtakım politika tedbirlerine rağmen gayet iyi bir performans gösteriyoruz.

    Amacımız ihracat ve yatırım ağırlıklı, üretim ve istihdam getiren bir büyüme ile dezenflasyonist süreci eş zamanlı bir şekilde yönetmektedir. Bu kolay değil, bunun farkındayız. Ama önemli olan ise zoru başarmak, kolayı herkes yapar. Önemli olan bunları bir arada, belli bir denge içinde sürdürülebilmek. Bunun da arayışı içindeyiz. Politikalarımızı buna göre şekillendiriyoruz.

    “HER TARAF YOLSUZLUK OLSA TÜRKİYE ŞU ANDA BU MİLLİ GELİRE SAHİP OLMAZDI”

    Kaynaklar çarçur edilmiş olsa, her taraf yolsuzluk, usulsüzlük olsa Türkiye şu anda herhalde bu milli gelire, bu kişi başına gelire, bu hizmet düzeyine sahip olmazdı. Eyvallah, yolsuzlukla mücadele edelim ama yaşanan gelişmeyi, sağlanan büyük refah artışını da görelim, takdir edelim.

    Yoksul sayısı ile sosyal harcama veya sosyal destek birebir ilişki içinde olan hadiseler değildir. Sosyal devlet kavramına bakmanız lazım. Sosyal devlet güçleniyorsa, sosyal devlet şu demektir; piyasa bir değer üretir, devlet alır bunu yeniden dağıtır, bunu dağıtırken sosyal adaleti sağlamaya gayret eder. Piyasanın sağlayamadığı dengeye devlet kanalıyla müdahale etmeye çalışır. Dolayısıyla topladığı gelirlerin bir kısmını toplumun daha düşük gelirli kesimlerine aktararak sosyal adaleti güçlendirmeye çalışır.

    “HİÇBİR ZAMAN NEOLİBERAL FELSEFE İLE HAREKET ETMEDİK”

    Neoliberal eleştiri yapan arkadaşlara da şunu söylemek isterim: biz hiçbir zaman neoliberal felsefe ile hareket etmedik. Tam aksine, Ak Parti döneminde ve son dönemlerde, Cumhur İttifakı ile birlikte, sosyal dengeler bizim için her zaman hayati bir role sahip oldu, büyümenin nimetlerini topluma yaygınlaştırmak için devletin her türlü imkanını harekete geçirdik. Bununla birlikte sosyal devlet büyüdü, güçlendi.

    Ak Parti güçlü bir sosyal devleti Anayasa’da yazan bir kavram olmaktan çıkarıp pratik hayatımıza uygulamış bir partidir. Hiç de neoliberal bir yaklaşım değil, gayet güçlü bir sosyal politika yaklaşımıyla hareket etmiştir. Avrupa’daki birçok ülkedeki sosyal programlara benzer programları Türkiye’de yerleştirmiştir.

    Tarımla ilgili ‘Tarım yeterince desteklenmiyor’ diyen bazı arkadaşlarımız oldu. 2024 yılında bütçemizden tarıma 384 milyar lira kaynak ayırmış durumdayız. Bunun 91,6 milyar lirası tarımsal destek programları için, 100,6 milyar lirası tarım yatırımları için, 191,8 milyar lirası ise kredi sübvansiyonları, müdahale alımları, ihracat destekleri için. Dolayısıyla, tarım desteklerini değerlendirirken bütün bu unsurlara birlikte bakmak gerekir. Yem ve gübrede KDV’leri düşürdük biliyorsunuz. Biz bir taraftan da vergi politikalarımızla tarım sektörünü destekliyoruz. Burada almadığımız KDV’ler tarım sektörüne yaptığımız vergi harcamaları niteliğindedir. Dolayısıyla onları da mutlaka bu hesaplarda görmemiz lazım.”

  • ALTINORDU SPOR KULÜBÜ, CUMHURİYET’İN VE KULÜBÜN KURULUŞUNUN 100. YIL DÖNÜMÜNDE ANTIKABİR’İ ZİYARET ETTİ

    Altınordu Spor Kulübü, teknik heyeti ve sporcuları aileleriyle birlikte, Cumhuriyet’in ve Altınordu Spor Kulübü’nün kuruluşunun 100. yıl dönümü nedeniyle Anıtkabir’i ziyaret etti.

    Altınordu Spor Kulübü bünyesinde futbol eğitimi alan 1300 sporcu, idari ve teknik heyet ile Altınordu voleybol takımı sporcuları ve sporcuların aileleri olmak üzere toplam 1700 kişilik kafile bugün, Cumhuriyet’in ve Altınordu Spor Kulübü’nün kuruluşunun 100. yıl dönümü etkinlikleri kapsamında Anıtkabir’i ziyaret etti. Sporcular ellerinde bayrak ve güne özel kıyafetleri ile 50 metre uzunluğunda Türk bayrağı taşıdı.

    Altınordu Kurumsal İletişim Direktörü Can Erbesler’in Atatürk’ün mozolesine çelenk bırakmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu. Anıtkabir Özel Defteri’ni imzalayan Erbesler, şu ifadeleri yazdı:

    “Cumhuriyetimizin aziz kurucusu büyük Atatürk. Bugün burada İzmir’den Van’a, Samsun’dan Hatay’a 57 il, 126 ilçe okullarımızdan 1300’den fazla temsilcimizle bulunuyoruz. Sayıları 200’ü geçen futbol okullarımızda bugün 21 binden fazla çocuğumuza spor yapma olanağı sağlıyoruz. Aramızda voleybol okullarımızdan kız çocuklarımız ile aileleri de yerlerini almış durumda. Gösterdiğin hedefler doğrultusunda başkanımız Seyit Mehmet Özkan’ın liderliğinde gece gündüz çalışarak enerjimizi ‘bu toprakların çocukları’na aktarıyoruz. ‘Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim’ sözünüz bizim için her zaman yol gösterici olmuştur. Biz de çocuklarımıza önce iyi birey, iyi vatandaş ve olabiliyorsa iyi sporcu olmaları yolunda ışık tutuyoruz. Bugüne kadar Altınordu olarak bayrağımızı ve armamızı yurt dışında defalarca şan ve şerefle dalgalandırdık. Ülkülerin çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk spor kulübü sıfatı ve yerelden evrensele mottomuzla Altınordu gençliği örnek gösterilmeye devam edecek. Emanetine son nefesimize kadar sahip çıkacağız.”

  • BÜLENT KAYA: “MUHALEFETE MENSUP KİŞİLERİN DE KATILDIĞI ŞEHİT CENAZELERİNDE SİYASİ İSTİSMARA MARUZ KALMASI YANLIŞ VE GAYRİAHLAKİDİR”

    Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya, TBMM Genel Kurulu’nda, “Elbette şehit ailesi ve şehit yakınlarının cenaze töreninde acıları sebebiyle ister iktidara mensup olsun ister muhalefete mensup olsun, siyasilere ya da kamu yöneticilerine gösterdikleri tepki haklı ya da haksız olsun acı sebebiyle dile getirilmiş bir tepkidir ve muhatabı tarafından baş tacı edilmelidir, hoş görülmelidir ve normal karşılanmalıdır. Ancak şehit cenazelerinde ideolojik, siyasal ve toplumsal kutuplaşmanın ortaya çıkardığı veya çıkarmak istediği protestolar ise öncelikle şehidin hatırasına bir saygısızlıktır, şehit cenazesi üzerinden siyasi istismardır ve asla kabul edilemeyecek bir davranıştır. Yararlanan, faydalanan kim olursa olsun bu siyasi istismar hepimiz tarafından reddedilmelidir. Şehit cenazelerinin siyasi istismara konu edilmesi de yanlış ve gayriahlakidir. Aksi durum iktidar olarak şehit cenazelerinin sizin döneminizde de siyasi istismara konu edilmesi yanlış ve gayriahlaki olduğu gibi, muhalefete mensup kişilerin de katıldığı şehit cenazelerinde siyasi istismara maruz kalması yanlış ve gayriahlakidir” dedi.

    TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile Sayıştay raporlarının görüşmeleri devam ediyor. TBMM Genel Kurulu’nda bugün 2024 bütçesi üzerindeki son konuşmalar yapılıyor. Bütçenin tümü üzerine söz alan Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya, şunları söyledi:

    “Maalesef, bu dar bakış, samimiyetsiz linç kültürü, kamplaştırıcı ve kutuplaştırıcı dili terk etmez, bu dilin prim yapmasını engellemezsek; düşünen, akıl eden, dertlenen, aklı başında birçok kişi ülke meselelerine kafa yoramayacak, özgürce sorgulayamayacak, çözüm önerilerini paylaşma imkanı  bulamayacaktır. Meseleye samimi bir şekilde çözüm arayan bir iktidarın başlayacağı yer düşünen, akıl eden, dertlenen, aklı başında birçok kişinin çekinmeden, endişe etmeden, ülke meselelerine kafayı yoracağı, özgürce sorgulayacağı, çözüm önerilerini paylaşma imkanı  bulacağı bir zemini inşa etmesidir. Meseleye samimi bir şekilde yaklaşan bir muhalefetin de yapacağı şey düşünen, akıl eden, dertlenen, aklı başında birçok kişinin çekinmeden, endişe etmeden, ülke meselelerine kafayı yoracağı, özgürce sorgulayacağı, çözüm önerilerini paylaşma imkanı bulanacağı zemini inşa etmeye kararlı iktidar partileri, sivil toplum, aydınlar ve yazarlar ve bu samimi zemini oluşturmaya gayret eden bir iktidar olursa bu zeminin inşasına partilerüstü milli ve vatani bir duyguyla katkıda bulunmaktır.

    2002 yılında işbaşına geldiğinizde terör eylemleri neredeyse bitme noktasına gelmişti, örgütün Türkiye içindeki silahlı mensupları neredeyse kalmamıştı. Şehitleri sayı ve istatistik üzerinden ifade etmek onların aziz hatırasına haksızlık olsa da meramımı anlatmak için göreve geldiğiniz  2002 öncesi 2001’de 22 güvenlik görevlimizi, 2002 yılında 11 güvenlik görevlimizi şehit verdiğimizi hatırlatarak sözlerime başlıyorum. 2003 yılından itibaren maalesef verdiğimiz şehit sayısı artarak 2016 yılı, 651 şehit, 3.499 gaziyle AK Parti iktidarları dönemindeki en fazla şehit ve yaralı verdiğimiz yıl olarak kayıtlara geçti. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, sizler de çok iyi hatırlayacaksınız ki -ve belki de birçok kısmına bizzat şahitlik etmişsinizdir ki- şehit cenazelerinde iktidar partisi olarak partinize mensup milletvekilleri, bakanlar, başbakan yardımcıları ve cumhurbaşkanları yer yer protesto edilmiş, yer yer de yuhalanmıştı. Bunlara birkaç örnek vermek gerekirse 19 Mayıs 2006 tarihinde bir terör eylemiyle hayatını kaybeden Danıştay üyesi hâkimimizin cenazesinde bakanlara karşı öfke kusulmuş “katil hükûmet” sloganları arasında bakanlara pet şişeler fırlatılmıştı. Durumun gerginleşmesi üzerine de dönemin Bakanları Sayın Abdullatif Şener, Abdülkadir Aksu, Vecdi Gönül ve Osman Pepe polis kordonu arasında arka kapıdan kaçırılmıştı. Yine, 11 Haziran 2007 tarihinde terörist saldırıyla hayatını kaybeden bir şehidimizin memleketi Manisa’daki cenaze törenine dönemin Meclis Başkanı Sayın Bülent Arınç da katılmıştı. Uzun süre yuhalanan ve kalabalık arasından “Manisa seninle rezil oluyor!” “Hainler dışarı!” “Meclis Başkanı, devlet düşmanı Arınç dışarı!” sloganları arasında cenaze töreninden ayrılmak zorunda kalmıştı. 7 Ekim 2008 tarihinde terörist saldırıyla hayatını kaybeden bir şehidimiz memleketi Afyon’da defnedilirken yine cenaze törenine katılan dönemin Bakanı Sayın Veysel Eroğlu yine yuhalanmış ve protesto edilmişti. 10 Mayıs 2011 tarihinde terörist saldırıyla hayatını kaybeden bir şehidimiz memleketi Çorum’da defnedilirken cenaze törenine katılan İçişleri Bakanı Osman Güneş de yuhalanmış ve cenazede protesto edilmişti. 1 Ekim 2012 tarihinde terörist saldırıyla hayatını kaybeden bir şehidimiz memleketi Mersin’de defnedilirken cenaze törenine AK Parti Mersin Milletvekilleri Ahmet Tevfik Uzun ve Nebi Bozkurt katılmış, bunlar da yuhalanarak “Defolun buradan!” “Ne işiniz var burada!” “Ne yüzle buraya geliyorsunuz!” şeklindeki sözlerle protesto edilmişlerdi. 21 Ağustos 2012 tarihinde de terörist saldırıyla hayatını kaybeden şehidimiz Gaziantep’te defnedilirken dönemin Başbakan Yardımcısı Sayın Beşir Atalay yine o cenaze töreninde protesto edilmişti. 10 Eylül 2015 tarihinde terörist saldırıda hayatını kaybeden bir şehidimiz memleketi Çorum’da defnedilirken dönemin bakanlarından Nabi Avcı buraya katılmış ve cenazede protesto edilmişti. 14 Eylül 2015 tarihinde terörist saldırıda hayatını kaybeden şehidimiz Trabzon’da defnedilirken Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve AK Parti Milletvekili Sayın Süleyman Soylu cenazeye katılmış ve cenazeye katılanlar tarafından protesto edilmişti. 20 Ağustos 2015 tarihinde terörist saldırıyla hayatını kaybeden bir şehidimiz de Bursa’da defnedilirken cenaze törenine katılan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu yuhalanarak protesto edilmişti. 8 Nisan 2016 tarihinde de terörist saldırıyla hayatını kaybeden şehidimiz Ankara’da defnedilirken oraya katılan İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Ankara Büyük Şehir Belediye Başkanı Melih Gökçek yuhalanmış ve protesto edilmişti.

    “ŞEHİT CENAZESİ ÜZERİNDEN SİYASİ İSTİSMAR KABUL EDİLMEYECEKTİR”

    Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, iktidarınıza mensup milletvekili ve bakanların şehit cenazelerinde maruz kaldığı bu ve benzeri yaşanmış onlarca örneği daha sayabilirim ancak siz zaten bunların birçoğunu yaşadınız, gördünüz ve bunlara da çok üzüldünüz. Bunları niçin dile getiriyorum? Bu protestoların çok azı şehit ailesi ve yakınlarının acıları sebebiyle gösterdiği tepkilerdir; birçoğu ise ideolojik, siyasal ve toplumsal kutuplaşmanın ortaya çıkardığı protestolardır. Elbette şehit ailesi ve şehit yakınlarının cenaze töreninde acıları sebebiyle ister iktidara mensup olsun ister muhalefete mensup olsun, siyasilere ya da kamu yöneticilerine gösterdikleri tepki haklı ya da haksız olsun acı sebebiyle dile getirilmiş bir tepkidir ve muhatabı tarafından baş tacı edilmelidir, hoş görülmelidir ve normal karşılanmalıdır. Ancak şehit cenazelerinde ideolojik, siyasal ve toplumsal kutuplaşmanın ortaya çıkardığı veya çıkarmak istediği protestolar ise öncelikle şehidin hatırasına bir saygısızlıktır, şehit cenazesi üzerinden siyasi istismardır ve asla kabul edilemeyecek bir davranıştır. Yararlanan, faydalanan kim olursa olsun bu siyasi istismar hepimiz tarafından reddedilmelidir. Şehit cenazelerinin siyasi istismara konu edilmesi de yanlış ve gayriahlakidir. Aksi durum iktidar olarak şehit cenazelerinin sizin döneminizde de siyasi istismara konu edilmesi yanlış ve gayriahlaki olduğu gibi, muhalefete mensup kişilerin de katıldığı şehit cenazelerinde siyasi istismara maruz kalması yanlış ve gayriahlakidir. Şayet size yapılanlara karşı çıktığınız gibi, bugün muhalefete yapılanlara da karşı çıkmazsanız, aksi durum, iktidar olarak yıllarca bu protestoları hak ettiğiniz manasına gelir. Onun için, bunlara karşı çıkmak öncelikle benzeri protestolara defalarca şahit olmuş iktidar mensupları, Sayın Cumhurbaşkanı ve bakanlarımızdır.

    “ACILARIMIZ ÜZERİNDEN AYRIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

    İlk iş ve ilk düğme, yukarıda ifade ettiğim bu görev iktidarı ve muhalefetiyle, yazarı çizeri, aydını, entelektüeliyle herkesindir; hepimiz acıya ortak olmalı, istismara karşı durmalıyız. Şehit cenazeleri acılarımızı ayrıştırdığımız değil acılarımızı birleştirdiğimiz cenaze merasimleri olmalıdır. İkinci işimiz, yapmamız gereken ilk şey böyle bir zemini hep beraber inşa etmektir. Birliğimizi, beraberliğimizi sağlayacak, acıda birleşecek bir siyasal zemini, bir sosyolojik zemini, bir toplumsal zemini hep beraber inşa etme sorumluluğumuz var. İkinci işimiz, eğer ikinci düğmemizi doğru iliklemeye devam edeceksek terörle mücadeledeki kırk yıllık tecrübeyi, birikimi, yaşanmışlıkları ki bu kırk yılın yarıdan çoğu yani yirmi iki yılı günahıyla sevabıyla AK Parti iktidarınındır bunları masaya yatırarak artık ifrat ve tefrite, uçtan uca savrulmuşluklara son vererek mutedil, büyük devletlerin sahip olması gereken aklın devrede olduğu, milletin vicdan ve hassasiyetlerini dikkate alan bir yol haritasını hep beraber konuşmak zorunda olduğumuzun farkına varılmasıdır. Yani bu meseleyi bir iktidar projesi değil, muhalefetiyle iktidarıyla partiler üstü yaklaşacağımız bir milli birlik ve beraberlik meselesi olarak görmek zorundayız. Şayet böyle göremezsek maalesef acılarımız devam edecek ve biz acılarımız üzerinden ayrışmaya da devam etmiş olacağız.

    Değişik partilere mensup milletvekili arkadaşlarımızla bir sohbet esnasında bir şikayet dile getirildi, ben de buradan Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımıza o şikâyeti iletmek istiyorum. Bir önceki dönem Kabinede olan, şu anda da birçoğu Komisyon Başkanı olan milletvekillerimize, diğer Komisyon Başkanlarına tahsis edilen araçlardan çok daha üst modellerde, lüks araçlar tahsis edildi. Lüks Mercedeslerle Meclise gelip gittiklerine dair duyumlar var. Böyle bir şey yoksa bu duyumları ortadan kaldıralım. Bilmediğimiz bir kanuni mevzuat çerçevesinde onlara bu araçlar tahsis ediliyorsa cahilliğimizi mazur görün, aydınlatırsanız sevinirim Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım.

    Dünya genelinde yolsuzluk göstergelerinden bir tanesi de 1993 yılında kurulan Uluslararası Şeffaflık Örgütünün yayınladığı endekstir. Bizler de 11,5 trilyonluk bir gider bütçesi olan bütçeyi harcamayla ilgili bu iktidara yetki veriyoruz ama bu yetkiyi kullanırken dünya özelinde yolsuzlukta 101’inci sırada olan bir iktidara bu bütçeyi teslim ediyoruz; amiyane deyimle, vatandaşın dediği gibi, ciğeri kediye emanet ediyoruz; farkına varalım. 1995 yılında 41’inci olan ülkemiz sıralaması AK Parti iktidarı döneminde her geçen gün artmış ve nihayet şu an 101’inci sıradayız. Bu konuda, hani diyorlar ya ‘Batı bizi kıskanıyor.’ evet, Batı bizi kıskanıyor ama Batı’daki yolsuzluk yapmak isteyen politikacıların ‘Niçin biz Türkiye’de siyaset yapmıyoruz?’ diye bizi kıskandığından emin olabilirsiniz.

    “CİĞERİ KEDİYE EMANET EDİYORUZ”

    Lütfen bu 11,5 trilyona yakın bütçeyi harcarken bu siyasal düzenin, yolsuzluk algısında 101’inci sırada olan bir ülkenin Cumhurbaşkanı Yardımcısı olduğunuzun farkında olarak denetleyin; beytülmale dadanmış büyük farelerin olduğunun farkında olarak denetleyin; kasası delik deşik olan, her yerden fakir fukaranın hakkına el uzatılan bir siyasal düzende yaşadığımızı bilerek bu 11,5 trilyonu harcayın; kul hakkına girmeyin, yapmayanlarınız da vardır ama yapanlara da göz yummayın; lütfen emanete ihanet edenlerden olma korkusuyla yaşayın. Göreve geldiğiniz sırada 64’üncü sıradaydık, bugün 101’inci sıraya düştük, bunun sebeplerini araştırın. Dediğim gibi, gider bütçesi 11 trilyon 89 milyar, gelir bütçesi 8 trilyon 437 milyar, bütçe açığı 2 trilyon 652 milyar ve bütçe açığını da borçlanmak suretiyle kapatmak zorunda olduğumuz bir bütçede kamuya teslim ediyoruz bu kasayı ama dünya yolsuzluk liginde 101’inci sırada olan bir iktidara, bir siyasal düzene teslim ediyoruz. Yani, dediğim gibi, halkın deyimiyle ciğeri kediye emanet ediyoruz.”

     

  • KÜRŞAD ZORLU: “SÜREGELEN OPERASYONLARIN SİYASİ, ASKERÎ VE STRATEJİK HEDEFİNİN MECLİS’İMİZLE PAYLAŞILMASININ BÜYÜK ÖNEM TAŞIDIĞINA İNANIYORUZ”

    KÜRŞAD ZORLU: “SÜREGELEN OPERASYONLARIN SİYASİ, ASKERÎ VE STRATEJİK HEDEFİNİN MECLİS’İMİZLE PAYLAŞILMASININ BÜYÜK ÖNEM TAŞIDIĞINA İNANIYORUZ”

    İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, “24 saat içinde 12 şehit vermek; milli bir sorun değilmiş, milli bir acı değilmiş ki hala Milli Yas ilan edilip edilmemesi gerektiği tartışmaların yürütüldüğü bir ülke haline getirildik. Suudi Kral’ın vefatını milli bir yas unsuru değerlendirmekteki hızı ve kararlılığı birileri, 12 şehit verdiğimizde gösteremiyor. Milli Yas ilan etmemiz için kaç şehit vermemiz gerekiyor? Soruyoruz hükümet yetkililerine… Bu aşamada süregelen operasyonların siyasi, askerî ve stratejik hedefinin bizlerle, özellikle Meclis’imizle paylaşılmasının büyük önem taşıdığına inanıyoruz” dedi.

    İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, bugün parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi. Zorlu, özetle şunları söyledi:

    “Bugün Başkanlık Divanı toplantımızı gerçekleştirdik. Toplantımızın tek ve ana gündem maddesi şehitlerimiz. Mehmetçiğimizin verdiği mücadele ve bunun nasıl daha iyi bir şekilde sürdürülebileceğine dair görüş alışverişinde bulunduk. 24 saatte 12 şehit verdik. Şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve yakınlarına sabırlar diliyoruz. Milletimizin başı sağ olsun. Bizim için dün Habur’da davul zurnayla terörist karşılamak ya da teröristlerin sözde mahkemelerine göz yummak ne ise bugün PKK’yı temize çekecek, siyasete alet edecek her girişim, aynı ile vakidir.

    “MİLLİ YAS İLAN ETMEMİZ İÇİN KAÇ ŞEHİT VERMEMİZ GEREKİYOR?”

    Şehitlerimizin haberini aldığımızda biz İYİ Parti olarak, Milli Yas ilan edilmesi çağrısında bulunduk. Ardından Grup Başkanvekilimiz Müsavat Dervişoğlu, ortak bir bildiri yayınlanması için girişimde bulundu. İki parti dışında, parlamentoda grubu bulunan partiler tarafından ortak bir bildiri yayınlandı. Siyaset üstü böyle bir konuda milletçe bir ve beraber olmamız gerekirken, bazı siyasi partilerimiz meseleyi siyaset kulvarında değerlendirmeyi tercih ettiler.

    Öte yandan 24 saat içinde 12 şehit vermek; milli bir sorun değilmiş, milli bir acı değilmiş ki hala Milli Yas ilan edilip edilmemesi gerektiği tartışmaların yürütüldüğü bir ülke haline getirildik. Suudi Kral’ın vefatını milli bir yas unsuru değerlendirmekteki hızı ve kararlılığı birileri, 12 şehit verdiğimizde gösteremiyor. Milli Yas ilan etmemiz için kaç şehit vermemiz gerekiyor? Soruyoruz hükümet yetkililerine…

    “SÜREGELEN OPERASYONLARIN SİYASİ, ASKERÎ VE STRATEJİK HEDEFİNİN MECLİS’İMİZLE PAYLAŞILMASININ BÜYÜK ÖNEM TAŞIDIĞINA İNANIYORUZ”

    Özellikle 2013’ten itibaren Suriye-Irak hattında bütünleşik bir süreç yönetimi yürüten PKK-PYD terör örgütünün, son dönemde Türkiye içerisinden daha çok Irak’ta Sincar-Mahmur hattında ve bu bölgeyle de entegre edilen Suriye’nin kuzeyinden eleman temin ettiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla hâlen Mehmetçiğimizin Irak’ın kuzeyindeki operasyonel alanına yönelik terör unsurlarının kuluçka merkezi burası haline gelmiştir. Dolayısıyla şimdi bu aşamada süregelen operasyonların siyasi, askerî ve stratejik hedefinin de bizlerle, özellikle Meclis’imizle paylaşılmasının büyük önem taşıdığına inanıyoruz. Zira silahlı kuvvetlerimizi bu hedefler doğrultusunda icra görevi üstlenmektedir.

    Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubu bulunan bir partinin yöneticilerinin, bir süredir cüretini artıran bir biçimde terörist başı Öcalan’a övgüler düzmesi ve özgürlük çağrısı yapması dikkatten kaçmamalıdır. Bu tutum, en son mevcut siyasi iktidarla birlikte yol yürüdükleri sözde çözüm süreci ikliminde de gün yüzüne çıkmıştı. Söz konusu partinin açıklamalarına bakıldığında bir yandan terörist başı ile Kürt kökenli vatandaşlarımızın bağdaştırılmaya çalışıldığı ve yine bu eksende ‘Öcalan’a tecrit kaldırılsın’ şeklinde seçim öncesi planlı bir pazarlık alanı açmak istedikleri anlaşılmaktadır. Terör örgütü PKK’ya desteğini her fırsatta açıkça ifade eden HDP, yeni ismiyle DE zM Parti’nin Eş Başkanı Tuncer Bakırhan tarafından 23 Aralık 2023 günü terör örgütünün argümanları tekrarlanmıştır. Hatta ülkedeki ekonomik krizin çözülebilmesinin terörist başına özgürlük verilmesi ile mümkün olacağı gibi skandal sözler sarf etmiştir. İYİ Parti olarak bu vahim açıklamaları şiddetle reddediyor, yüce Türk milletini tehdit etmenin kimsenin haddine olamayacağını kendisine hatırlatıyoruz. Hiçbir modern demokraside bir siyasi parti parlamentoda o ülkenin terör örgütü listesine aldığı ve hâlen büyük mücadeleler verdiği bir örgütü övemez, özendiremez; örgüt elebaşına özgürlük talep edemez. PKK’nın konuşlandığı dağlarda teröristlerle el ele, diz dize pozlar veren vekiller ise Türk milletinin Gazi Meclis’teki temsilci olamaz.”

    “SAYIN ÖZEL’E YÖNELİK MANİSA’DAKİ BAZI VATANDAŞLARDAN GELEN TUTUMU DOĞRU BULMUYORUZ”

    Zorlu, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in katıldığı şehit cenazesinde yaşanan provokasyon ile ilgili soru üzerine şunları söyledi:

    “Sayın Özel’e yönelik Manisa’daki bazı vatandaşlardan gelen tutumu doğru bulmuyoruz. Bunlar böylesine önemli bir günde görmememiz gereken bir fotoğraf. Aslında tam da İYİ Parti’nin duruşuyla alakalı bir değerlendirmedir. Biz terör meselesi başta olmak üzere milli güvenliğimizi ilgilendiren konuları partiler üstü görüyoruz. Bu hassasiyetle meselelere yaklaşarak politika üretiyoruz. Son olay da bizim ötenden beri sürdürdüğümüz bir tavırdır. Cumhuriyet Halk Partisi bir süre önce başka bir bildiriye imza atmıştır örneğin. Orada da ortaklaşma alanı vardı. Doğru da yapılmıştır. Ancak bizim attığımız adıma dikkat ederseniz, biz elbette Mehmetçiğimizin, silahlı kuvvetlerimizin bu mücadelesinde onların yanındayız. Terör örgütlerine karşı böyle bir günde milletçe bir ve beraber olduğumuzu gösterebilmek, terör örgütüyle mücadelede, o propaganda sistemine karşı olmak için çok önemli bir noktadır. Bu noktadan asla taviz verilemez. Biz bu duruşu gösterdik ama bunu gösterdikten sonra da bu operasyonların daha güçlü, daha sonuç alıcı hale getirilmesi için de tespit ve önerilerimizi paylaşmaktan geri durmayız. Bu konuda İYİ Parti’ye getirilen eleştiriyi haksızlık olarak görüyorum.”

  • İZMİR VETERİNER HEKİMLERİ ODASI’NDAN SOYER’E DESTEK ZİYARETİ

    İZMİR VETERİNER HEKİMLERİ ODASI’NDAN SOYER’E DESTEK ZİYARETİ

    İzmir Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Selim Özkan ile yönetim kurulu üyeleri İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e destek ziyaretinde bulundu. Özkan, birlikte Türkiye’ye örnek projelere imza attıkları İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i yeniden başkan olarak görmek istediklerini belirtti. Destek için teşekkür eden Başkan Soyer, “Biriktirdiğimiz deneyimlerin ışığında tüm Türkiye’ye örnek olacak daha birçok çalışmayı yapabileceğimize inanıyorum” dedi. 

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, kendisine destek ziyaretinde bulunan İzmir Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Selim Özkan ile yönetim kurulu üyelerini Egemenlik Evi’ndeki makamında ağırladı.  Selim Özkan, Başkan Soyer’in yeniden aday gösterilmesini istediklerini, böyle bir kararın açıklanmasını dört gözle beklediklerini söyledi. Özkan, “Hem veteriner hekimlere hem de Veteriner Hekimleri Odası’na yaptığınız katkı ve destekler çok önemli. Meslek odamıza yönelik bakış açınız belediyecilik anlamında örnek teşkil edecek nitelikte.  Biz bunları her yerde paylaştık, bundan da gurur duyduk” dedi. 

    “YAPTIĞIMIZ ÇALIŞMANIN ÖRNEĞİ YOK”

    Oda ile belediyenin sahipsiz sokak hayvanlarının rehabilitasyonu için yaptığı iş birliğinin 
    Türkiye genelinde atılan büyük bir adım olduğunu anlatan Selim Özkan, şunları söyledi: “Farklı illerden bizi arayıp bu çalışmayı nasıl yaptığımızı soruyorlar. Biz de onlara en büyük şansımızın Tunç Başkan olduğunu söylüyoruz. 1990 yılından bu yana İzmir’deyim. Hiçbir yerel yöneticinin bu şekilde sıcak bir yaklaşımla olaylara müdahil olduğunu görmedim. Biz Oda olarak üstümüze düşen ne varsa, bugün ve bundan sonra ne gerekiyorsa elimizden geleni yapmaya hazırız.” 

    “TÜRKİYE’YE ÖRNEK OLACAK ÇALIŞMALARI YAPABİLECEĞİMİZE İNANIYORUM”

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de İzmir Veteriner Hekimleri Odası’nın ziyaretinin çok kıymetli olduğunu belirterek, “Bu şekilde düşünmeniz benim için çok kıymetli. Bu güne kadar yaptıklarımızın yanı sıra çok daha fazlasını, çok daha iyisini yapabileceğimizi öngörüyorum. Tüm Türkiye’ye örnek olacak başka çalışmaları birlikte yapabileceğimize inanıyorum. O heyecanı taşıyorum. Biz birlikte Türkiye’de yapılmayan bir çalışmayı hayata geçirdik. Ve model olacak bir proje yaptık” dedi. 

    “YEPYENİ BİR YOL HARİTASI TARİF EDEBİLİRİZ” 

    Gelecek dönem bütün bu deneyimlerin ışığında yepyeni bir yol haritası üzerinde pek çok konuda çalışabileceklerini söyleyen Başkan Soyer, “Bu; Türkiye’de bu konuyla ilgili yapılmak istenen mevzuat ve düzenlemelere etki edecek sonuçlar doğuracak. İş birliği yaparsak aklımıza gelmeyen bir çok sorunla ilgili de inisiyatif üstlenebiliriz. Çünkü irademiz çok net.  Aynı yerden bakıyor,  aynı dertleri taşıyoruz. O nedenle de bu güç birliği benim için çok kıymetli” dedi.