Blog

  • ABB, ŞEHİTLER İÇİN KURAN-I KERİM OKUTARAK LOKMA İKRAMINDA BULUNACAK

    ABB, ŞEHİTLER İÇİN KURAN-I KERİM OKUTARAK LOKMA İKRAMINDA BULUNACAK

    Ankara Büyükşehir Belediyesi, şehitler için 29 Aralık Cuma günü saat 13.30’da Hacı Bayram Veli Camisi’nde Kuran-ı Kerim okutarak, lokma dağıtımı gerçekleştirecek.

    Ankara Büyükşehir Belediyesi, Pençe-Kilit Harekâtı Operasyon Bölgesi’nin yanı sıra vatan topraklarını korumak için görevlerini yaparken şehit olan tüm kahraman askerleri Başkentte anacak.

    KURAN-I KERİM TİLAVETİ VE LOKMA İKRAMI YAPILACAK

    Vatani görevlerini yaparken tüm Türkiye’yi yasa boğan kahraman şehitler için 29 Aralık Cuma günü saat 13.30’da Hacı Bayram Veli Camisi’nde Kuran-ı Kerim okutulacak. Mevlit programının ardından vatandaşlara lokma ikramında da bulunulacak.

  • İMAMOĞLU, ANADOLU EFES SPOR KULÜBÜ BAŞKAN’I TUNCAY ÖZİLHAN’I ZİYARET EDEREK OLİMPİYAT DESTEĞİ İSTEDİ: “TÜM PAYDAŞLARLA GÜÇLÜ BİR SACAYAĞI OLUŞTURACAĞIZ”

    İMAMOĞLU, ANADOLU EFES SPOR KULÜBÜ BAŞKAN’I TUNCAY ÖZİLHAN’I ZİYARET EDEREK OLİMPİYAT DESTEĞİ İSTEDİ: “TÜM PAYDAŞLARLA GÜÇLÜ BİR SACAYAĞI OLUŞTURACAĞIZ”

    İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Türkiye’ye iki EuroLeague, bir de Koraç Kupası şampiyonluğu kazandıran Anadolu Efes Spor Kulübü Başkan’ı Tuncay Özilhan’ı ziyaret etti. İmamoğlu, Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe başkanlarının ardından Özilhan’ı da İstanbul’un 2036 Olimpiyatları yolculuğunda kendilerine destek olmaya çağırdı. İmamoğlu, “Devletimizin bütün kurumları, hükümet, yerel yönetim, diğer paydaşlarla güçlü bir sacayağını oluşturacağız. İstanbul, bunu çoktan hak etti ama bugüne kadar kısmet olmadı. Şimdi bir an önce bunu İstanbul’la buluşturmak ve dünyanın en önemli şehri, iki kıtanı buluştuğu yerde bunu yaşamak istiyoruz” dedi. İmamoğlu’nun destek çağrısına olumlu yanıt veren Özilhan da “Türkiye de İstanbul da bunu hak ediyor. Anadolu Efes Spor Kulübü olarak, her türlü desteği vermeye hazırız. Yanınızdayız” diye konuştu.

    İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, sırasıyla; Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe başkanlarına yaptığı ziyaretin bir benzerini, bugün Anadolu Efes Spor Kulübü Başkanı Tuncay Özilhan’a gerçekleştirdi. Ümraniye Fatih Sultan Mehmet Mahallesi’ndeki kulüp binasında gerçekleşen buluşmada, İmamoğlu’na, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Erdal Celal Aksoy ve İBB Spor Kulübü Başkanı Fatih Keleş eşlik etti. İmamoğlu ve Özilhan, buluşma öncesinde, Anadolu Efes’in Türkiye’ye kazandırdığı iki EuroLeague Şampiyonluğu kupası önünde poz verdi. 

    İMAMOĞLU: OLİMPİYATLAR İÇİN ÖZENLİ BİR YOL YÜRÜYÜŞÜMÜZ VAR

    “İstanbul şehri olarak, uzun zamandır böyle bir olimpiyat yolculuğuna dair özenli bir yol yürüyüşümüz var” diyen İmamoğlu, bir araya geldiği Özilhan’la şunları söyledi:

    Bir niyet beyanımızdan sonra aslında bunun altını da doldurmak anlamında sıkı bir çalışma sürdürüyoruz. Burada bizim en önemli paydaşlarımız, elbette İstanbul’un çok kıymetli spor kulüpleri. İstanbul’umuzun tarihinde önemli üç büyük kulübü var. Onları tabii ziyaret ettim. Özellikle ‘basketbol’ denince akla gelen Anadolu Efes’le markasıyla, Avrupa’daki ve dünyadaki ismiyle çok özel bir kulübümüz. O anlamda sizi ziyaret ediyorum, üç önemli kulübümüzden sonra. Tabii bu önemli bir aşama Türk sporu açısından ve bugüne kadar elde edemedik. Bunu başarmak istiyoruz. Bu iş birliğini de kulüplerimizle birlikte, yerel bir dinamik olarak harekete geçirme arzusundayız. Tabii ki sonrasında devletimizin bütün kurumları, hükümet, yerel yönetim, diğer paydaşlarla güçlü bir sacayağını oluşturacağız. İstanbul, bunu çoktan hak etti ama bugüne kadar kısmet olmadı. Şimdi bir an önce bunu İstanbul’la buluşturmak ve dünyanın en önemli şehri, iki kıtanı buluştuğu yerde bunu yaşamak istiyoruz. Bu bağlamda ziyaretinize geldim. Ve bu yolculuğun detaylarını yine sizinle konuşuruz. Bir davetimiz olacak. O davette sizler de ve özellikle değerli sporcularınızın bir kısmı olabilirse, sizleri misafir etmek istiyoruz. Hem de daveti sözlü olarak ifade edeyim istedim. 2036’ya çok var ama bugünden başlamak ve elde etmek için mücadele etmek şart.”

    ÖZİLHAN: HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERMEYE HAZIRIZ

    İmamoğlu ve beraberindeki heyetin ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getiren Özilhan ise şunları ifade etti:

    “Sizi görmek, bizim için büyük bir mutluluk. Tabii olimpiyatlar çok önemli ve spor çok önemli. Gençlerimiz için çok önemli. Sporu motive edecek her türlü faaliyetin yanındayız. Tabii olimpiyatlar büyük bir hedef. Türkiye de İstanbul da bunu hak ediyor. Dolayısıyla biz de Anadolu Efes Spor Kulübü olarak, her türlü desteği vermeye hazırız. Yanınızdayız. Böyle büyük bir spor aktivitesini Türkiye’ye getirirsek büyük bir mutluluk olur. Uzun nefesli işler ve ilişkiler. Dolayısıyla o hedefi koyup, şimdiden uğraşmak, başlamak lazım. Geçmişte tecrübelerimiz de oldu. Bu konuda tecrübeli arkadaşlarımız da var. Dolayısıyla, yeni bir ruhla inşallah böyle bir başarıyı, bir olimpiyat organizasyonu Türkiye’ye getirebilirsek, kazandırabilirsek hem Türkiye’nin tanıtımı açısından hem spor açısından çok faydalı olacağını düşünüyorum. Ellerinize sağlık. Her türlü desteğe biz hazırız.” 

  • TEPEBAŞI’NIN MİNİK İZCİLERİ EĞLENEREK ÖĞRENİYOR

    TEPEBAŞI’NIN MİNİK İZCİLERİ EĞLENEREK ÖĞRENİYOR

    Tepebaşı Belediyesi tarafından gerçekleştirilen İklim İzcileri programına katılan çocuklar izciliği ve doğayı öğrenmeye devam ediyor. Aralık ayı çalışmaları kapsamında çocuklar hem eğlendi hem öğrendi.

    Vecihi Hürkuş Havacılık ve Teknoloji Parkı’nda düzenlenen eğitimde Aralık ayı çalışmaları dolu dolu geçti. Aralık ayının çalışmaları kapsamında izcilik marşları pekiştirildi, izcilik selamı ipten çeşitli tekniklerle düğüm atma öğretildi. Ayrıca minik izciler, dönüştürülmüş kağıtlar ile hayal güçlerini kullanarak yılbaşı kartlarını tasarlayıp yeni yıl mesajlarını kartlarına yazdı.

    Temel izcilik çalışmaları ile ekip bilincinin kazandırılması ve çocukların yeteneklerini keşfetmek, geliştirmek, geziler ve kamplar ile çocukların yaşayarak öğrenmesini sağlamak da programın amaçları arasında yer alıyor. Yarışmalar ve oyunlar ile bedensel, ruhsal aktiviteler düzenlenecek olan program kapsamında, her ayın ilk 2 pazar günü izcilik, son 2 pazar günü ise iklim ve çevreye yönelik eğitimler, atölyeler, teknik geziler gerçekleştirilecek.

    Konu hakkında bilgi almak isteyen vatandaşlar, 0 (222) 211 40 00 / 3353 numaralı telefonlardan İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğü yetkililerine ulaşabiliyor.

  • AYLİN NAZLIAKA: “‘KIZIL GONCALAR’ DİZİSİNDEN NEDEN RAHATSIZ OLDUNUZ? YAŞANAN REZİLLİKLERİN ÜZERİNİ ÖRTMENİZE ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ”

    AYLİN NAZLIAKA: “‘KIZIL GONCALAR’ DİZİSİNDEN NEDEN RAHATSIZ OLDUNUZ? YAŞANAN REZİLLİKLERİN ÜZERİNİ ÖRTMENİZE ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ”

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, “Kızıl Goncalar” dizisine ilişkin “Buradan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’a ve AKP iktidarına sesleniyorum: Bu diziden neden rahatsız oldunuz? Hiranur Vakfı’ndaki istismar skandalı tartışılmaya devam ederken AKP’li Başakşehir Belediyesi’nin ‘hafızlık ve Kuran’ eğitimi veren Beyaz El Derneği ile yine protokol imzalayacak olması tartışılır diye mi korkuyorsunuz? Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Meclis’teki bütçe görüşmelerinde; bakanlığının 2 bin 709 protokolünün bulunduğunu ve bunların 10’unun tarikat-cemaatlerle imzaladığını açıklamıştı. Bu konunun üzerini örtmek için mi diziyi hedef alıyorsunuz? Türkiye Cumhuriyeti’nin laik ve demokratik bir ülke olduğu gerçeğini askıya almanıza, yaşanan rezilliklerin üzerini örtmenize asla izin vermeyeceğiz” dedi.

    CHP Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, geçen pazartesi günü yayınlanmaya başlayan “Kızıl Goncalar” isimli diziye ilişkin yazılı açıklama yaptı. Nazlıaka’nın açıklaması şöyle:

    “KIZIL GONCALAR, AKP HÜKÜMETİ DÖNEMİNDE PALAZLANAN TARİKATLARI GÖZLER ÖNÜNE SERDİĞİ İÇİN GERİCİLER TARAFINDAN HEDEF TAHTASINA KONULDU”

    “‘Kızıl Goncalar’ dizisi AKP Hükümeti döneminde palazlanan tarikatları gözler önüne serdiği için gericiler tarafından hedef tahtasına konuldu. İsmailağa Cemaati, ‘Dizi son bulmalı’ diye ayaklanırken RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, ‘İncelemeye alındı’ dedi. AKP Hükümeti’nin uygulamalarının iz düşümü sonucunda kız çocuklarının küçük yaşta evlendirilmesi, kız çocuklarının okula gönderilmemesi, Kuran kursunda şiddet görmesi gerçeği rahatsızlık yarattı. Çocukların geleceğinin tarikatlara bırakılmasına itiraz etmesi gereken Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ise dizi çekiminde kullanılacak Okmeydanı Darülaceze için çekim yasağı getirdi. Diziyi izlemedim ama bu yasaklamayı anlayabilmiş değilim.

    “BU DİZİDEN NEDEN RAHATSIZ OLDUNUZ”

    Buradan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’a ve AKP iktidarına sesleniyorum: Bu diziden neden rahatsız oldunuz? Hiranur Vakfı’ndaki istismar skandalı tartışılmaya devam ederken AKP’li Başakşehir Belediyesi’nin ‘hafızlık ve Kuran’ eğitimi veren Beyaz El Derneği ile yine protokol imzalayacak olması tartışılır diye mi korkuyorsunuz? Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Meclis’teki bütçe görüşmelerinde; bakanlığının 2 bin 709 protokolünün bulunduğunu ve bunların 10’unun tarikat-cemaatlerle imzaladığını açıklamıştı. Yetmemiş, 2024 yılında da cemaat ve tarikatlarla protokollere devam edileceğini belirtmişti. Bu konunun üzerini örtmek için mi diziyi hedef alıyorsunuz? İsmailağa Cemaati’na bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in 6 yaşında zorla evlendirilen kızı H.K.G’nin hafızalardan silinmesi için mi beyhude bir çabaya girdiniz?

    “DİZİYİ YAYINDAN KALDIRDIĞINIZ TAKDİRDE, ÜLKENİN ÜZERİNE KARABASAN GİBİ ÇÖKEN GERİCİ POLİTİKALARINIZ GÖRÜNMEZ OLMAYACAK”

    Cemaat yurdunda kalırken gencecik yaşta, göz göre göre ölüme sürüklenen Enes Kara’nın hatırlanmasından mı tedirgin oldunuz? Kaçak bir medresenin ahırında ölü bulunan Abdülbaki Dakak’ın yaşadıkları yeniden gündem olur diye mi dizi kaldırılsın istiyorsunuz? Aladağ’da Süleymancılar tarikatına bağlı kaçak yurtta yanarak can veren öğrencilerin yeniden gündeme gelmesini mi engellemeye çalışıyorsunuz? Depremdeki kayıp çocukların tarikatlara iktidar eliyle nasıl verildiği yeniden tartışmaya açılırsa ‘ne yaparız’ diye mi korktunuz? Türkiye Cumhuriyeti’nin laik ve demokratik bir ülke olduğu gerçeğini askıya almanıza, yaşanan rezilliklerin üzerini örtmenize asla izin vermeyeceğiz. Tarikat ve cemaatlerin ellerinde gelecekleri çalınan, canlarıyla bedel ödeyen çocukların unutulmasına geçit vermeyeceğiz. Diziyi yayından kaldırdığınız takdirde, ülkenin üzerine karabasan gibi çöken gerici politikalarınız görünmez olmayacak.”

  • DENİZ DEMİR: “İLKOKUL MEZUNU VE ÜNİVERSİTE MEZUNUNUN ALDIĞI MAAŞLAR NEREDEYSE EŞİTLENDİ… TÜİK VERİLERİNE GÖRE KAZANÇ FARKI, SON 15 YILLIK DÖNEMDE 2,73 KATTAN 1,92 KATA KADAR GERİLEDİ”

    DENİZ DEMİR: “İLKOKUL MEZUNU VE ÜNİVERSİTE MEZUNUNUN ALDIĞI MAAŞLAR NEREDEYSE EŞİTLENDİ… TÜİK VERİLERİNE GÖRE KAZANÇ FARKI, SON 15 YILLIK DÖNEMDE 2,73 KATTAN 1,92 KATA KADAR GERİLEDİ”

    CHP Ankara Milletvekili Deniz Demir, “Gençler umutsuz ve mutsuz… Ya işsiz kalıyorlar ya da çok düşük maaşlara çalışıyorlar. İlkokul mezunu ve üniversite mezununun aldığı maaşlar neredeyse eşitlendi… TÜİK verilerine göre; yükseköğretim mezunları ile ilkokul ve altı eğitimli çalışanlar arasında kazanç farkı, son 15 yıllık dönemde 2,73 katından 1,92 kata kadar geriledi” açıklamasını yaptı.

    CHP Ankara Milletvekili Deniz Demir, TÜİK’in 2022 yılı Kazanç Yapısı İstatistiklerini değerlendirdi. Demir’in açıklamasına göre; Türkiye’de 2022 yılında ortalama kişi başı kazanç 12 bin 450 lira olarak açıklandı. Eğitim durumuna göre yapılan değerlendirmede ise yükseköğretim mezunuyla, ilkokul ve altı eğitimliler arasındaki ücret makasının kapandığı görüldü. Türkiye’de artık üniversite mezunları da ilkokul mezunları da aynı paraları alıyor. Demir’in açıklaması şöyle:

    “Niteliksiz apartman üniversiteleri, yeterli öğretim kadrosu bulunmayan fakülteler ile çok sayıda üniversiteli işsiz yarattılar. Bunun sonucunda maalesef gençlerimiz eğitim alanları dışında işlere yönelmek zorunda kaldı.

    Gençler umutsuz ve mutsuz… Ya işsiz kalıyorlar ya da çok düşük maaşlara çalışıyorlar. İlkokul mezunu ve üniversite mezununun aldığı maaşlar neredeyse eşitlendi. TÜİK verilerine göre yükseköğretim mezunları ile ilkokul ve altı eğitimli çalışanlar arasındaki kazanç farkı, son 15 yıllık dönemde 2,73 katından 1,92 kata kadar geriledi.

    AKP hükümeti her ile bir üniversite açarak, kontenjanları arttırarak lisans eğitimin kalitesini ayaklar altına aldı. Her sene ihtiyaçtan daha fazla mezun veren üniversiteler neticesinde yükseköğretim mezunları arasında işsizlik arttı. Bununla birlikte artan mezun sayısı ve iş ilanlarına yapılan yüksek oranlardaki başvurular nedeniyle üniversite mezunlarına teklif edilen maaşlar asgari ücrete geriledi. ‘Türkiye Yüzyılı’ diye övündükleri tablo, herkesin açlık sınırının altında maaş aldığı bir tabloya dönüştü. Ne demişlerdi, ‘yaparsa AKP yapar’. Milletimizi sefalet ligine düşürdüler. Yazıklar olsun.”

  • SÖKE BELEDİYESİ İŞ MAKİNESİ OPERATÖRLÜK KURSLARI İLE İSTİHDAMA KATKI SAĞLAYACAK

    SÖKE BELEDİYESİ İŞ MAKİNESİ OPERATÖRLÜK KURSLARI İLE İSTİHDAMA KATKI SAĞLAYACAK

     

    Söke Belediyesi, iş arayan kadın ve erkeklere yönelik iş makinesi operatörlük kursları düzenleyerek istihdama katkı sağlamaya hazırlanıyor. Bölgenin belge vermeye yetkili kuruluşu Belgesem iş birliği ile gerçekleşecek kurslarda 14 farklı iş makinesinin operatörlük eğitimleri verilecek. Söke Belediye Başkanı Dr. Mustafa İberya Arıkan ve Belgesem İş ve Tarım Makineleri Operatörlük Kursu Kurucusu Okan Sezgin arasında iş birliği protokolü imzalandı.

    Söke Belediyesi, iş arayan kadın ve erkeklere yönelik iş makinesi operatörlük kursları düzenleyerek istihdama katkı sağlamaya hazırlanıyor. 19-35 yaş arasındaki kadın ve erkek katılımcılara özel uygulanacak yüzde 50 indirimle gerçekleşecek kurslarda; silindir, beko loder, mobil vinç, dozer, greyder, elektrikli transpalet, ekskavatör operatörlüğü öğretilecek.

    Katılımcılar, iş makinelerinin güvenli kullanımını öğrenirken, hem teorik, hem de pratik becerilerini geliştirme imkanı bulacaklar. Söke Belediyesi ve Belgesem işbirliği ile verilecek bu kurslar, iş arayanlara mesleki donanım kazandırarak, istihdam sürecine destek olmayı hedefliyor. Söke Belediye Başkanı Dr. Mustafa İberya Arıkan, “İş makinesi operatörlüğü, günümüzde önemli bir meslek dalı haline gelmiştir. Bu kurslar sayesinde iş arayan gençlerimize ve yetişkinlere yeni kariyer olanakları sunmayı amaçlıyoruz” dedi.

    Belgesem İş ve Tarım Makineleri Operatörlük Kursu Kurucusu Okan Sezgin ise, “İş dünyası sürekli değişiyor ve gelişiyor. İş makinesi operatörlüğü, ilgili iş piyasasında talep edilen bir meslek dalı haline gelmesinin yanında iş bulma olanağının da yüksek olduğu bir alan. Belgesem olarak iş makineleri yanında tarım makineleri kursları da düzenleyip, belge veren yetkili kuruluşuz. Söke Belediyesi ile adım attığımız dönemin hayırlı olmasını diliyor, Başkanımız Sayın Dr. Mustafa İberya Arıkan’a teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.

    Söke Belediyesi ve Belgesem iş birliği ile düzenlenecek iş makinesi operatörlük kurslarına katılmak isteyen erkek ve kadın vatandaşlar 2 Ocak 2024 tarihi itibari ile 1 Nisan 2024 tarihine kadar başvuru yapabilecekler. Başvurular Söke Belediyesi Hizmet Masası’ndan kabul edilecek.

  • TEPEBAŞI’NDA ANNE VE ÇOCUKLAR EĞLENCELİ BİR GÜN GEÇİRDİ

    TEPEBAŞI’NDA ANNE VE ÇOCUKLAR EĞLENCELİ BİR GÜN GEÇİRDİ

    Tepebaşı Belediyesi tarafından dekoratif sabun yapımı atölyesi düzenlendi. Atölyede özel bireyler ve anneleri sabunlara şekil vererek eğlenceli bir gün geçirdi.

    Tepebaşı Belediyesi, toplumu yakından ilgilendiren farkındalık çalışmalarına devam ediyor. Bu kapsamda Tepebaşı Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü tarafından dekoratif sabun yapımı atölyesi düzenlendi. Aile içinde özel gereksinimli bireylerin engellerine değil, güçlü yönlerine odaklanması temasıyla düzenlenen atölye, Melih Savaş Yaşam Köyü’nde bulunan İbrahim Ethem Kesikbaş Engelliler Montaj Atölyesinde gerçekleştirildi. Anne-çocuk arasındaki bağı kuvvetlendirmek ve bağımsız ürünler çıkartmak amacıyla düzenlenen atölyede anne ve özel bireyler sabunlara şekil vererek eğlenceli bir gün geçirdi.

    “BURADA ÇOK MUTLUYUZ”

    Atölyeye katılanlardan Selma Gürel, “Sedef Ece yaklaşık 1 yıldır Gökkuşağı Kafe’de çalışıyor. Bugün de workshop’a geldik, memnunuz ve mutluyuz. Tepebaşı yetkililerine teşekkür ederiz. Tepebaşı Belediyesi bize çalışma olanağı sağladı. Bundan çok mutluyuz” dedi. Hülya Belyurt, “Burak uzun yıllardır burada devam ediyor. Biz de çok mutluyuz. Zaman geçiriyor, farklı şeyler öğreniyor, spor eğitimi alıyorlar. Tepebaşı Belediyesi yetkililerine teşekkür ediyoruz. Böyle yerlerin daha da çoğalmasını istiyoruz. Biz burada mutluyuz. Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’a böyle bir yeri kurduğu için teşekkür ederiz. Yolu açık olsun” diye konuştu.

  • ANKARA KENT KONSEYİ BAŞKANI YILMAZ, 27 ARALIK ATATÜRK’ÜN ANKARA’YA GELİŞİNİN 104. YIL DÖNÜMÜNÜ KUTLADI

    ANKARA KENT KONSEYİ BAŞKANI YILMAZ, 27 ARALIK ATATÜRK’ÜN ANKARA’YA GELİŞİNİN 104. YIL DÖNÜMÜNÜ KUTLADI

    Türkiye Kent Konseyleri Birliği ve Ankara Kent Konseyi (AKK) Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 104. yıl dönümü nedeniyle “Dikmen sırtlarından karşılanan bu geliş, sadece Türk milletinin makûs talihini değiştiren bir geliş değil; aynı zamanda dünyadaki tüm mazlum milletlerin de kaderini değiştirecek bir etkiye sahipti. Atatürk’ün gelişiyle Ankara, Türk milletinin diriliş ve küllerinden yeniden doğuşunun karargâhı, Ata Yurdu ve Başkenti olacaktı, oldu da” açıklamasını yaptı.

    Türkiye Kent Konseyleri Birliği ve Ankara Kent Konseyi (AKK) Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 104. yıl dönümünü yayımladığı mesajla kutladı. Yılmaz, mesajında şunları kaydetti:

    “Emperyalizme ve iş birlikçilerinin işgaline karşı 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak Ulusal Kurtuluşu örgütleyen Gazi Mustafa Kemal, Amasya, Erzurum ve Sivas Kongrelerinin ardından, Milli Mücadeleyi yürütmek için kentlerden gelecek ve Kuvayı Milliye’yi temsil edecek, Heyet-i Temsiliye üyelerini güvenli bir bölgede toplama hedefiyle Ankara’yı seçmişti.

    Ankara tercihi, sadece güvenlikten dolayı değildi! Milli Mücadeleyi yürütmek için stratejik öneme de sahipti Ankara. Çünkü düşmana da en yakın şehirdi! 

    Atatürk, hedefe ve tehlikeye yakın olma gerekçesini şöyle ifade ediyordu: ‘Bu bakımdan uygulanacak yol ve yöntem şudur ki, genel durumu yönetip yürütme sorumluluğunu üzerine alanlar, en önemli hedefe ve en yakın tehlikeye elden geldiğince yakın yerde bulunmalıdırlar. Yeter ki bu yakınlık genel durumu gözden kaybettirecek derecede olmasın! Ankara bu şartları kendinde toplayan bir noktaydı… Cepheler ve İstanbul’a demiryolu ile bağlı bulunan ve genel durumu yönetme bakımından Sivas’tan hiçbir farkı olmayan Ankara’ya gelinecekti.’

    İşte bu kritik eşikte, geçmişten bugüne birçok medeniyete ev sahipliği yapan Ankara, Mustafa Kemal Paşa ve milletin temsilcilerine maddi ve manevi her türlü desteği vermek için seferber oldu, bağır ve kucak açtı.

    Ankaralılar, o cuma günü Namazgâh adlı tepede toplanıp, orada Cuma namazı kıldı, dua edip ve bir de sancak diktiler. Gecesinde ateş yakıp ‘Sinsin’ oynadılar! Biliyorlardı ki Mustafa Kemal Paşa, 27 Aralık 1919 Cumartesi günü Ankara’ya gelecekti. Kış başlangıcıydı. Dağlarına, Dikmen tepelerine kar yağmıştı fakat o cumartesi günü hava günlük güneşlikti. O sabah Ankaralılar davul zurna sesleriyle uyandılar. Kentte bayram havası vardı. Yaşlılar, hastalar ve bebeklerden başka herkes sokağa dökülmüştü.

    Dikmen Sırtlarına 700 yaya Seğmen ve Zeybek kıyafetinde 3.000 atlı Seğmen düzülmüştü. Üç grup Seğmen Alayı vardı. Her grubun başında birer Seğmen bayrak taşıyordu. Bayrakların önünde, sağ omuzlarında iri baltalar, sırtlarında silahlarıyla baltacılar, ağır-ağır ilerliyordu. Yaya Seğmenlerin arkasından Zeybek kıyafetli atlı Seğmenler geliyordu. Atlı erkekler arasında, Ertuğrul Gazi dönemindeki ‘Bacı Erenler’ gibi kadınlar da vardı! Nitekim bu Seğmen Alayının çok önemli bir anlamı vardı!

    Çünkü Seğmen Alayı daima, vatanın dara düştüğü ‘Kızılca Günler’ ve milli felaket günlerinde kurulurdu. Yani, bir Beyliğin veya bir Devletin yıkılışı sırasında halk yeni bir Devlet kurmak ve başlarına yeni bir lider seçmek istediğinde gerçekleştirilirdi. Ankara’daki en önemli hazırlık işte bu Seğmen Alayı’nın kurulmasıydı.”

    Açıklamasında, o günlere şahitlik eden yazar Enver B. Şapolyo’nun bu yöndeki anlatımlarına yer veren Yılmaz, Gazi Mustafa Kemal’in, Dikmen sırtlarında kendisini bekleyen Seğmenleri görünce otomobilden inerek onlarla konuştuğunu ve ant aldığını ifade ederek şunları söyledi:

    ‘Bu kararlılık, Ankara’dan zafere ulaşacak yolda güç ve inanç oldu ve bir milletin yeniden var oluş destanı yazıldı. O gün, Ankara’dan bütün dünyaya haykırmıştık yok olmayacağımızı!.. Ve yine Ankara’dan haykırıyoruz: ‘İlelebet payidar kalacağız!”

    Cumhuriyetimizin ve Başkent oluşumuzun 100. Yılında Ankara’yı daha iyi idrak etmemiz ve önemini tam olarak kavramamız gerekir.

    Ahmet Hamdi Tanpınar, Ankara’ya bir ‘iç Kale’ ve bütün ümitlerin kendisinde toplandığı ‘son sığınak’ der.  Çünkü Ankara, zor günlerde son sığınağımız oldu… Ankara’da derlenip dirildik, yepyeni bir ruhla ayağa kalktık. Millet olarak, milli mücadele günlerinde bu aziz İç Kalemize çekilip, Mustafa Kemal’in önderliğinde, bir ‘Zümrüdü Anka’ gibi yeniden doğmasını bildik. O günden beridir bütün ileri sıçrayış ve yükselişleri hep Ankara’dan oldu. Şimdi de ne yapılacaksa, bu yine Ankara’dan olacaktır!  Çünkü Ankara, ayağımızı bastığımız en sağlam, en güvenilir tecelli zeminidir; var oluşumuzun tek dayanağı ve teminatıdır.

    Ankara’mızın kurucu manevi mimarlarından Hacı Bayramı Veli’nin, ‘şâr’ dediği, Ankara’dır. Bizim mayamız bu topraklarla karılmıştır, ‘kentle birlikte biz de yapıldık’ sözü hakikattir. Bizim kaderimiz kentimizin kaderiyle birlikte yazılmıştır. Ankara, kaderimiz, alnımızın yazısıdır.

    Ankara’nın başkent oluşu, siyasi ve fiziki haritada bir işaret ve adlandırma olmanın ötesinde bir anlam ifade eder… O, köklü geçmişi binlerce yıl devam edecek olan geleceğinin işareti ve garantisidir. Ankara, zengin bir medeniyeti miras alan bir milletin, daha da zenginleşerek geleceğe taşıyacağı kutsal bir emanettir.

    Ankara ‘Ümm’ül Dünya’dır, yani ‘Dünyanın Annesi’dir, ‘Dünyanın Özü’dür! Bütün mazlumların yardım için baktığı ve kulak verdiği ilk şehirdir… Bütün kimsesizlerin elini tutmak istediği Başkenttir Ankara!

    Öyle sıradan bir başkent değildir Ankara! Gazi şehirdir! Canı pahasına, o karanlık işgal günlerinden bizi, bağımsızlığın aydınlık şafağına taşımıştır. Bu yüzden sadece Ankara’da yaşayanların değil, 85 milyonun kentidir! Ki, Ankara’da yaşamayanların da bu kenti koruma ve kollama adına sorumluluk alma zarureti vardır.

    Sadece 6,5 milyon Ankaralının değil, 85 milyonun ikametgâhı ve kalbidir Ankara. Cumhuriyettir en başta Ankara… 731 yıl evvel Ahi Cumhuriyeti’ni kurduğu gibi Türkiye Cumhuriyetini de dünyaya ilan etmek yine ona nasip olmuştur.

    Ankara, mazlum milletlerin de umududur! Emperyalistlerin işgalinden kurtulabileceklerini Ankara’ya bakarak, Ankara’nın yaptıklarını görerek öğrenmişlerdir.

    Ankara demek, bıkkınlık karşısında heyecan, karanlık ufuklarda aydınlık, demektir. Ankara demek, düşmanlara karşı cesaret, mazluma karşı merhamet demektir. Ankara demek, Hacı Bayram’da maneviyat, Gordion’da 5 bin yıllık tarih demektir.

    Ankara, kadınların seçme ve seçilme hakkına kavuştuğu, modern Türkiye’nin adımlarının atıldığı bir medeniyet kentidir. Hezeyan karşısında heyecan, karanlık karşısında aydınlık, esaret karşısında cesaret, zulüm karşısında merhamettir Ankara.

    Malazgirt, Konya, Bursa, Edirne ve İstanbul… Ankara, başkent oluşuyla bu birikimi de miras edinmiştir.

    UNESCO tarafından ‘dünya mirası listesine’ kabul edilen, Gordion’dan Arslanhane Camisi’ne uzanan devamlılık tam da böyle anlaşılmalıdır.

    İşte Ankara, tam da bu duygularla, Ankara Kent Konseyi öncülüğünde 27 Aralık 2019’da bir kez daha ‘İyi ki geldin’ dedi. Biliyoruz ki bu geliş, gelecek bin yıllarda herkese iyi gelecek… Yine aynı heyecan ve inançla bir kez daha ‘İyi ki geldin’ diyoruz!

    Başımız dara düştüğünde ne yapmamız gerektiği, 104 yıl önce Atatürk’ün Ankara’ya geldiğinde söyledikleri ve yaptıklarında saklıydı. Ve şimdi, o ruhu hiç yitirmeden, geleceğe emin adımlarla hiç yorulmaksızın yürümek, asli görevimizdir.

    Bizlere bu kadim topraklar üzerinde Misak-ı Milli sınırlarını yeniden yurt edindiren, Bağımsız ve Çağdaş, Laik, Demokratik Sosyal Hukuk Devleti Türkiye Cumhuriyetimizi kurucusu, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 104’üncü yılını kutluyor, tüm şehit ve gazilerimizi minnetle anıyorum.”

     

     

  • BAHÇELİ: 57 DEM MİLLETVEKİLİNİN MAAŞI DERHAL KESİLEREK TERÖRLE MÜCADELEYE VE ŞEHİT AİLELERİNE AKTARILMALI

    BAHÇELİ: 57 DEM MİLLETVEKİLİNİN MAAŞI DERHAL KESİLEREK TERÖRLE MÜCADELEYE VE ŞEHİT AİLELERİNE AKTARILMALI

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM grup toplantısında; “Gelişmeler karşısında ilk önerim, 57 DEM milletvekilinin maaşının ve bu terör yuvasına ödenecek Hazine yardımının derhal kesilerek terörle mücadeleye ve şehit ailelerine aktarılmasıdır. İkinci önerim, teröre yardım ve yataklık yapan, somut delillerle suçu sabit görülen, sözde milletvekillerinin görüşülmeyi bekleyen dokunulmazlık dosyalarının karara bağlanarak bu haşeratların acilen mahkemesine ulaşılmasıdır. Üçüncü önerim, yeni anayasa sürecinde Anayasa Mahkemesi statüsünün, üye yapısının, yargılama usullerinin radikal şekilde ele alınarak yeniden yapılandırılması ya da bu mahkemenin kapatılmasıdır. Dördüncü önerim de TBMM Genel Kurulu’nda anlam ve ahlaki bağlayıcılığını temelden kaybeden kürsü dokunulmazlığı sınırlarının yeni baştan çizilmesidir. Merak ediyorum ki Anayasa Mahkemesi’nin malum başkanı ve mahut üyeleri yüreklerimizi kavuran şehit haberleri karşısında acaba ne hissetmişlerdir? Nasır tutmuş vicdanları biraz olsun sızlamış mıdır? Anayasa Mahkemesi’nin önünde görüşülmeyi bekleyen 129 bin 140 bireysel başvuru dosyası varken, hatta bazılarına yıllardır sıra gelmemişken mahkum Can Atalay dosyasını acilen inceleyip hak ihlali kararı verilmesinin izahını kara cübbeli işbirlikçiler nasıl yapacaktır” dedi.

    MHP Genel Başkanı Bahçeli, bugün TBMM grup toplantısında konuştu. Bahçeli, şunları söyledi:

    “İş ve dış husumet cephesi kolektif bir eylem planı tertibiyle eli ve vicdanı kana bulanmış kiralık tetikçilerini üzerimize salmaktadır. 22 Aralık ve 23 Aralık’ta 12 kahraman evladımızı şehit olması İsrail’den Amerika Birleşik Devletleri’ne, bazı Orta Doğu ülkelerinden Avrupa ülkelerine kadar müştereken kurulan saldırı ve suikast düzeninin harekete geçirilmesinin kahredici sonucudur. Mülevves niyet ve hedeflerin farkındayız. Tetiği çeken PKK’lı teröristtir. Ancak silahı temin eden, mermiyi veren, hedefi gösteren, eylem zamanını belirleyen, taktik ve stratejik hedefleri tayin eden güçler de terörü ve terörizmi himaye eden alçaklardır.

    “BİZ TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’NDE TERÖRİST İSTEMİYORUZ”

    Öncelikle ve özellikle şunu ifade etmeliyim ki Türkiye Büyük Millet Meclisi teröristlerin, bölücülerin aklanma, paklanma, barınma, sığınma ve meydan okuma mekanı değildir. Aksine hizmet eden kim varsa hasmımızdır, vatan hainidir. Milliyetçi Hareket Partisi’nin açık tavrı ve çağrısı şudur. Mehmetlerimize sıkılan, yavrularımızı yetim bırakan, kanımızı döküp canımızı alan teröristlere hangi milletvekili hoşgörüyle ve muhabbetle yaklaşıyorsa suçludur, tarih ve millet önünde hesap vermekten kurtulamayacaktır. Biz Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde terörist istemiyoruz, düşman istemiyoruz, katil istemiyoruz. Canilerin sırtını sıvazlayan namertleri asla istemiyoruz. PKK’nın lehine gözetleme kulesi işlevi gören, Türk bayrağını hazmedemeyen, istiklal marşımızı söyleyemeyen, milli ve manevi ortak değerlerimizi kabullenmeyen, millet mefhumunu benimsemeyen, sözde Kürdistan havariliğinden vazgeçmeyen, Türkiye’ye rakip dil çıkarmak için her fırsatı ganimet bilen, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne düşman kesilen, sözde parti veya partilerin cumhuriyeti kuran Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bulunması, hazine yardımı ve maaş almaları rezalettir, melanettir, cinayettir.

    “57 DEM MİLLETVEKİLİNİN MAAŞI TERÖRLE MÜCADELEYE VE ŞEHİT AİLELERİNE AKTARILMALI”

    Gelişmeler karşısında ilk önerim, 57 DEM milletvekilinin maaşının ve bu terör yuvasına ödenecek hazine yardımının derhal kesilerek terörle mücadeleye ve şehit ailelerine aktarılmasıdır. İkinci önerim, teröre yardım ve yataklık yapan, somut delillerle suçu sabit görülen, sözde milletvekillerinin görüşülmeyi bekleyen dokunulmazlık dosyalarının karara bağlanarak bu haşeratların acilen mahkemesine ulaşılmasıdır.

    YENİ ANAYASA SÜRECİNDE ANAYASA MAHKEMESİ STATÜSÜNÜN, ÜYE YAPISININ, YARGILAMA USULLERİNİN RADİKAL ŞEKİLDE ALANLARA YENİDEN YAPILANDIRILMASI YA DA BU MAHKEMENİN KAPATILMASIDIR”

    Üçüncü önerim, yeni Anayasa sürecinde Anayasa Mahkemesi statüsünün, üye yapısının, yargılama usullerinin radikal şekilde alanlara yeniden yapılandırılması ya da bu mahkemenin kapatılmasıdır. Dördüncü önerim de TBMM Genel Kurulu’nda anlam ve ahlaki bağlayıcılığını temelden kaybeden kürsü dokunulmazlığı sınırlarının yeni baştan çizilmesidir.

    CAN ATALAY DOSYASINI ACİLEN İNCELEYİP HAK İHLALİ KARARI VERİLMESİNİN İZAHINI KARA CÜBBELİ İŞBİRLİKÇİLER NASIL YAPACAKTIR?”

    Merak ediyorum ki Anayasa Mahkemesi’nin malum başkanı ve mahut üyeleri yüreklerimizi kavuran şehit haberleri karşısında acaba ne işletmişlerdir? Nasır tutmuş vicdanları biraz olsun sızlamış mıdır? Anayasa Mahkemesi’nin önünde görüşülmeyi bekleyen 129 bin 140 bireysel başvuru dosyası varken, hatta bazılarına yıllardır sıra gelmemişken mahkum Can Atalay dosyasını acilen inceleyip hak ihlali kararı verilmesinin izahını kara cübbeli işbirlikçiler nasıl yapacaktır?

    “BAY ZÜHTÜ, SENİN KUMANDANIN, SENİN İPİN KİMİN ELİNDEDİR?”

    Anayasa Mahkemesi’nin başkan ve üyeleri, kulak veriniz. Bana şehitlerimizin omuzlarında vatan toprakları emanet edildi. Onların kanları ve destekçileri aramızda dolaşıyor. Hala adaletin ve hukukun onurunu sahiplenmeyecek misiniz? Uzaktan kumandalı yargı da, yargıç da olmaz diyen Bay Zühtü, senin kumandanın, senin ipin kimin elindedir? Hakkımızı savunmazsak, şerefimizden mahrum olacağımızı size hiç kimse öğretmedi. Irak’ın kuzeyinde, sıfır noktasında tesis edilen, karın, buzun, donun tam ortasında çadırdan ve teneke barakalardan kurulan geçici üslerde görev yapan kahramanlarımıza saldırıyorlar. Vatanımızı kundaklıyorlar, ülkemizi dinamitliyorlar. Anaların bakmaya kıyamadığı geceleri, üşümesin diye üzerilerine öptüğü gencecik vicdanlarımız şehit ediliyor. Düşman ülkeler itleri yalanmış, üzerimize kışkırtıyor. Ey mahkeme üyeleri, siz daha ne yapıyorsunuz? Daha neyle avunuyorsunuz? Şayet buna adalet diyorsanız, batsın sizin adaletiniz. Şayet buna hukuk diyorsanız, olmaz olsun böyle hukukunuz. DEM’in hukuken defni yapılmadıktan sonra Türkiye’ye huzur gelmeyecektir.

    “TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİS’İNDE TERÖRİST GÖRMEYE DAYANMA GÜCÜMÜZ ARTIK KALMAMIŞTIR”

    DEM’in soysuz bir eş başkanı demiş ki, ‘Kürt sorunu ve Öcalan’a yönelik tecrit devam ettikçe Tekirdağlı da, Trabzonlu da huzur bulamayacak’ DEM’in onursuz ve şerefsiz bir milletvekili de, onurlu çözümün bebek katiliyle diyaloğun başlatılması ve tecridin kaldırılması olarak açıklamış. Bize göre çözüm bellidir ve bilinmektedir. O da terörü ve teröristleri topluca imha etmek, bölücü destekçilerinin acımasızca kökünü kazımaktır. Adalet bu sayede yerini bulacaktır. HDP’nin devamı, PKK’nın gece görüş dürbünü olan DEM’in TBMM’de daha fazla yer alması toplumsal ve siyasi tansiyonu kontrol edilemez aşamalara taşıyabilecektir. Ne sahada, ne ovada, ne şehirde, ne belediyede, ne dağda, ne mağarada, ne de Türkiye Büyük Millet Meclis’inde terörist görmeye dayanma gücümüz artık kalmamıştır. 

    “CHP, BU METNİN NERESİNİ BEĞENMEDİ?”

    Gazi Meclis’te yer alan hiçbir parti, Türkiye’nin ve Türk milletinin karşı karşıya olduğu bir tehdit veya tehlikeye sessiz ve tepkisiz kalamaz. Kalırsa muarız cepheye fiilen katılmış olacaktır. Aynı zamanda işlenmiş suç ve cinayetlere göz yummuş, onay vermiş sayılacaktır. Hiçbir parti grubunun devasa bir terör sorunu karşısında ‘ama, ancak, bir bakalım, bir araştıralım, bilgi alalım’ bahanelerine sığınma hakkı da yoktur. DEM ve CHP’nin haricinde TBMM’de Grubu bulunan 4 siyasi parti hazırlanmış ortak açıklama metnine imza koyarak milletimizin ve devletimizin iradesine ses olmuşlar, terör saldırılarını şiddetle kınamışlardır. Sormak lazımdır ki CHP, bu metnin neresini beğenmedi? Niçin telaşa kapıldı, DEM’in siyasi kolonu olmayı nasıl hazmetti? CHP, DEM’in peşinde yuvarlana yuvarlana köşesini, siyasi kişiliğini, milli mensubiyetini, ahlaki ve tarihi mirasını kaybetmiştir. Bu kesindir. CHP yönetimi Türkiye Cumhuriyeti’nin karşısına geçmiştir. Hepsine birde yazıklar olsun diyorum.

    BU ŞAHIS, EĞER AKLINI BAŞINA ALMAZSA SOKAKTA BİLE YÜRÜMEYECEKTİR”

    Terör saldırılarından hemen sonra Milli Savunma Bakanımız Sayın Yaşar Güler’den parti gruplarını ve Meclis’i bilgilendirmesini isteyen özelleşmiş esir zihniyet sorumsuzdur, şuursuzdur, savruktur ve çamurdur. Memleketi Manisa’da protesto edilen bu şahıs, eğer aklını başına almazsa sokakta bile yürümeyecektir. Eleştiriler karşısında köşeye sıkışan CHP’nin, Meclis Grup Başkanlığı kanalıyla bölücü terör örgütünün ismini anmadan yaptığı açıklama ise tam bir kepazelik beyanıdır. ‘Terörün hedeflerine asla müsaade etmeyeceğiz’ diyen bu teslimiyetçi ve mandacı siyaset modelinin, bir bakıma bölücü teröre ilik nakli, kalp masajı yapan acil servis birimine dönüştüğü de ortadadır. CHP, işgal edilmiş, Türkiye düşmanlarının eline geçmiştir. Bu acıklı tablo ülkemiz ve demokrasimiz adına çok ciddi bir risktir. CHP Genel Başkanının Tuzla Piyade Okulu’nda yaşananlardan sonra başarılı, dirayetli ve cesur yürekli Milli Savunma Bakanımıza saldırması alçaklıktır, korkaklıktır, hunhar terör örgütüne vekâlet etmektir.

    Görevini onurla yapan Milli Savunma Bakanımıza, “Ya aklını başına alacak ya da biz onun aklını başına getireceğiz” diyerek üst perdeden ve tehdit vari şekilde konuşan özelleşmiş esir zihniyet, bugüne kadar kaç kişinin aklını başına getirmiş de, böylesi bir özgüvenle atıp tutmaktadır.”

     

  • MUĞLA BÜYÜKŞEHİR, GÖKOVA KÖRFEZİ’NDE 40 TON ÇÖP TOPLADI

    MUĞLA BÜYÜKŞEHİR, GÖKOVA KÖRFEZİ’NDE 40 TON ÇÖP TOPLADI

    Muğla Büyükşehir Belediyesi ekipleri, Gökova Körfezi’nde araç yolu olmayan koylardaki kıyı temizliğini sezonun sona ermesiyle tamamladı. Ekipler 1 Ocak 2023 tarihinden bugüne kadar 40 bin 740 kg çöp topladı.

    Muğla’da mavi yolculuğun uğrak noktası olan Gökova Körfezi, turizm sezonunda yerli ve yabancı turistleri ağırlıyor. Muğla Büyükşehir Belediyesi, kıyıları temiz tutmak ve gelecek nesillere daha mavi daha yeşil bir kent bırakmak için çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Büyükşehir Belediyesi teknelerden atık toplamanın yanı sıra dalgıçlarla deniz dibi temizliği ve koylarda çevre temizliği gerçekleştiriyor.

    2014 YILINDAN BUGÜNE 215 BİN KG ÇÖP TOPLANDI

    Gökova Körfezi’nde araç yolu olmayan koylarda Muğla Büyükşehir Belediyesi ekipleri kıyı temizliği yaptı. Yatların uğrak yeri olan koylarda yapılan kıyı temizliğinde 1 Ocak 2023 tarihinden bugüne kadar 40 bin 740 kg çöp toplandı. Büyükşehir Belediyesi 2014 yılından bu yana 215 bin 840 kg çöp topladı. Toplanan çöpler, çevreye zarar vermeden Muğla Büyükşehir Belediyesi katı atık tesislerinde bertaraf edildi. Ekipler, 2023 yılı çalışmalarını tamamlarken, 2024 turizm sezonu hazırlıklarına başladı.