Blog

  • EDİRNE’DE VAKIF KİRACILARINA YÜZDE 54 ZAM YAPILDI, ESNAF TEPKİLİ

    EDİRNE’DE VAKIF KİRACILARINA YÜZDE 54 ZAM YAPILDI, ESNAF TEPKİLİ

    Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Edirne’de vakıflara ait işyerlerindeki kiralara yüzde 53,88 oranında zam yapıldı. Edirne Bedesten Çarşısı Dernek Başkanı Hakan Fındıklı, “Tabii ki bu artışlar kimseyi memnun etmedi. Sonuçta vatandaşa yansıyor, biz burada sattığımız ürünlere artış yapacağız. Bu da Türkiye’deki enflasyonu arttıracak. Hem sen enflasyon düşük çıksın istiyorsun hem de yüzde 54 oranında artış yapıyorsun” dedi.

    Edirne’de vakıf kiralarına 1 Ocak 2024’ten geçerli olmak üzere yüzde 53,88 oranında zam yapıldı. Kira artışını değerlendiren Edirne Bedesten Çarşısı Dernek Başkanı Hakan Fındıklı, bugün yaptığı açıklamada, bu kira artışının esnafı zor durumda bırakacağını söyledi.

    “VATANDAŞIN ALIM GÜCÜ ORTADA”

    Fındıklı, şunları kaydetti:

    “Bugün zam oranları açıklandı, yüzde 53,88. Bu artış her ne kadar Türkiye ortalamasının altındaysa ve biz bundan memnun görünüyor gibi dursak da tabii ki bu artışlar kimseyi memnun etmedi. Sonuçta vatandaşa yansıyor, biz burada sattığımız ürünlere artış yapacağız. Bu da Türkiye’deki enflasyonu arttıracak. Hem sen enflasyon düşük çıksın istiyorsun hem de yüzde 54 oranında artış yapıyorsun. Keşke yapılmasaydı biz de aynı fiyatlardan satmaya devam etseydik. Vatandaşın alım gücü ortada. Böyle olmuyor. Her şeyin arttığı gibi kiralar da artıyor ama bu işin bir dahaki yılı da var. Bu her ay ödenen bir para. Daha bugünden bir yıl sonrasını düşünüyor esnaf. Biz bir yıl sonra ne yapacağız. Dükkanları bırakalım mı, bırakmayalım mı bunu konuşuyorlar.”

    “BİZ DE YÜZDE 25 ARTIŞ BEKLİYORUZ”

    Bedesten çarşısı esnafı Yavuz Sert, “Yüzde 53,88 çok diyoruz. Bedesten çarşısının iş kapasitesine göre kiralar yüksek. Siz de görüyorsunuz, kimse yok. Devlet, ev sahiplerine yüzde 25 attırın diyor kirayı, kendi yüzde 54 arttırıyor. Aradaki farkı anlayamıyoruz. Biz de yüzde 25 artış bekliyoruz. Zar zor birşeyler yapmaya çalışıyoruz ama önümüzdeki yıl daha zor olacak gibi geliyor” dedi.

    Esnaf Halil Karahan ise, “Zamlar çok yüksek. Yüzde 54 değil 34 bile olsa yine çok. Şu zamanda gerçekten biz faturalarımızı dahi ödeyemiyoruz. Bırakın kirayı, faturaları bile ödeme imkanımız yok. Bu kiralar sadece Edirne’ye gelen yabancılara karşı yüksek herhalde” diye konuştu.

     

  • RTÜK, BAŞKAN EBUBEKİR ŞAHİN’E ‘KORUMA ARACI’ KİRALAMAK İÇİN 1 MİLYON 160 BİN TL’LİK İHALE AÇTI. İHALEYİ AKP’DEN MİLLETVEKİLİ ADAY ADAYI OLAN MEHMET KAYA’NIN ŞİRKETİ KAYATUR FİLO KAZANDI

    RTÜK, BAŞKAN EBUBEKİR ŞAHİN’E ‘KORUMA ARACI’ KİRALAMAK İÇİN 1 MİLYON 160 BİN TL’LİK İHALE AÇTI. İHALEYİ AKP’DEN MİLLETVEKİLİ ADAY ADAYI OLAN MEHMET KAYA’NIN ŞİRKETİ KAYATUR FİLO KAZANDI

    NİSANUR YILDIRIM

    Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, (RTÜK) Başkan Ebubekir Şahin’in, ‘makam aracına koruma sağlamak’ amacıyla kullanılmak üzere bir yıllığına 1 milyon 160 bin TL bedelle araç kiralama ihalesi açtı. İhale, pazarlık usulü ile 2018 genel seçimlerinde AKP’den Ankara milletvekili aday adayı olan Mehmet Kaya’nın ortaklarından olduğu Kayatur Filo Kiralama Anonim Şirketi’ne verildi.

    RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in ‘makam aracına koruma sağlamak’ amacıyla 1 yıllık kiralık araç ihalesine 15 Aralık 2023’te çıkıldı. RTÜK İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı’nın çıktığı ihale için “Radyo ve Televizyon Üst Kurulu başkanının makam aracına koruma sağlamak amacıyla eşlik etmek üzere 12 ay süreyle sürücüsüz binek araç kiralama” tanımlaması yapıldı.

    İhale, Kamu İhale Kanunu’nun 21 F maddesi uyarınca pazarlık usulü ile yapıldı. 1 yıl süreyle sürücüsüz binek araç kiralama işinin maliyeti 1 milyon 160 TL olarak belirlendi. İhaleye, 2 şirket katıldı. İhaleye verilen en yüksek teklifin 1 milyon 212 bin TL, en düşük teklifin ise 1 milyon 44 bin TL olduğu bildirildi.

    RTÜK’TEN KİRALIK ARACA YILLIK 1 MİLYON 44 BİN TL

    İhaleyi, 1 milyon 44 bin TL sözleşme bedeli ile Kayatur Filo Kiralama Anonim Şirketi kazandı. İhale, 29 Aralık 2023 tarihinde imzalandı. Kiralanan araç, 1 Ocak 2024-31 Aralık 2024 döneminde kullanılacak. Kiralanan araç için RTÜK bütçesinden aylık 87 bin lira ödenmiş olacak.

    İHALEYİ KAZANAN ŞİRKETİN SAHİBİ ESKİ AKP MİLLETVEKİLİ ADAY ADAYI

    İhaleyi alan Kayatur Filo Kiralama Anonim Şirketi’nin ortaklarından birinin 24 Haziran 2018’de yapılan Milletvekili Genel Seçimlerinde AKP’den Ankara milletvekili aday adayı olan Mehmet Kaya olduğu ortaya çıktı. Mehmet Kaya’nın, Kaya Seyahat Firması’nın da sahibi olduğu öğrenildi. Mehmet Kaya’nın ortaklarından olduğu Kayatur Filo Kiralama Anonim Şirketi, daha önce MEB’in 1 yıllık araç kiralama ihalesini de 55 milyon 208 bin 428 TL’ye kazanmıştı.

    21 F PAZARLIK USULÜ NEDİR?

    İhalelerde uygulanan 21/f pazarlık usulü, idarelerin yaklaşık maliyeti 1 milyon 439 bin 543 TL’ye kadar olan mamul mal, malzeme veya hizmet alımlarında kullanılıyor. Söz konusu ihale yöntemi son yıllarda, ‘davet usulü’ ve usulsüz ihalelere yol açtığı iddiasıyla eleştiriliyor.

     

     

  • AKSARAY FIRINCILAR LOKANTACILAR PASTANECİLER ODASI BAŞKANI: “ZAM ALSAK DA ALMASAK DA PERİŞANIZ, ESKİDEN ZAMLAR 5-10 LİRA GELİRDİ ŞİMDİ 50 LİRA GELİYOR”

    KEMAL ONUR ATALAY

    Aksaray Fırıncılar Lokantacılar Pastaneciler Odası Başkanı Halis Altınsoy, fırıncıların büyük sıkıntı çektiğini ifade ederek, “Zamlar eskiden 5-10 lira gelirdi, şimdi 50 lira, 50 lira zam geliyor. Perişanız. Zam alsak da perişanız, almasak da perişanız” dedi.

    Aksaray Fırıncılar Lokantacılar Pastaneciler Odası Başkanı Halis Altınsoy, fırıncıların ekonomik kriz karşısında perişan halde olduğunu ifade ederek, zam yapılmasına karşılık maliyet kalemlerine de zam gelmesinden dolayı sıkıntı içinde olduklarını belirtti. Altınsoy, “Son zamanlarda artan maliyetler bizi de etkiledi çünkü Aksaray’da en mağdur odalardan biriyiz. Biz zam aldığımız andan itibaren un 580 liraydı şimdi 750 lira. Zam aldıktan sonra hiçbir zam durmuyor. Zam aldığımız günden bugüne sürekli sırtımıza zam biniyor. Her gün her şeye zam geliyor. Diğer odalar bizim kadar etkilenmiyor” dedi.

    “ZAMLAR ESKİDEN 5-10 LİRA GELİRDİ, ŞİMDİ 50 LİRA GELİYOR”

    Halis Altınsoy şunları söyledi:

    “Bize büyük bir külfet sağladı. Biz de ne yapacağımızı şaşırdık. Eskiden padişahlar zam verirken vezirlerine, bir zam var mı git bir bak dermiş, bir şey yok ikinci bir zam daha vermiş bak gel demiş yine bir şey yok. Aradan zaman geçmiş bir bak bakalım ne yapıyorlar demiş, vezir de herkes gülüyor oynuyor demiş. Aynı onun gibi şimdi biz gülüp oynuyoruz. Bizim rahat edebilmemiz için, fırıncı esnafının rahat edebilmesi için, un fiyatlarının zammı duracak. Arkadaş neye zam geldi de una zam geliyor bu kadar? Bir Allah’ın kulu da bir fabrikacıya desin ki ‘bir de siz durun dünya kadar insan bununla uğraşıyor’. Şu Aksaray’da biz 50 tane fırıncıyız, bu fabrikalardan un alıyoruz. Bir aldığımız unu bir daha alamıyoruz. Her aldığımızda zam var. Zamlar eskiden 5-10 lira gelirdi şimdi 50 lira 50 lira zam geliyor. Perişanız. Zam alsak da perişanız, almasak da perişanız.

    “BÖYLE OLURSA NE FIRINCILAR NE BAŞKA BİRİSİ DAYANABİLİR”

    En azından şöyle 5- 6 ay duracak. Bize nasıl zam verildiği zaman ‘3 ay bekleyin’ diyorlarsa, fabrikalara diyecekler ki ‘bu kadar zam gelmez, bu fırıncı esnafının belini büküyor’. Biz zam alsak da bir şey olmuyor, biz zam alıyoruz aldıktan sonra üzerimize zam geliyor. Biz zammı kullanamadan zaten bakanlıktan imza atılıp gelene kadar 15 günlük sürede bizim zam gitti zaten. Ekmek fiyatına şu anda zam yapma fikrimiz yok ama böyle olursa, un böyle giderse ne fırıncı dayanabilir ne de başka birisi dayanabilir. Bir kamyonda 10 günde 15 bin lira fark etti. 150 torba unda 15 bin lira. Biz de bunun altından kalkamıyoruz. Her şeye zam geldi, poşete zam geldi. Şuradan arabamızla gidiyoruz arabanın her sanayiye gitmesi 5 bin lira.”

  • İSİG MECLİSİ: ARALIK AYINDA 154, 2023 YILINDA İSE EN AZ 1929 İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ

    İSİG MECLİSİ: ARALIK AYINDA 154, 2023 YILINDA İSE EN AZ 1929 İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ

    İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin İş Cinayeti Raporu’na göre; aralık ayında 154, 2023 yılında ise en az 1929 işçi hayatını kaybetti. Raporda, “Aralık ayında TOKİ inşaatları ile büyük firmaların şantiyeleri ve otoyol, okul, bina inşaatları 44 iş cinayetinin mahali oldu. Ölüm nedenlerinde ise yüksekten düşmeler yarıdan fazlasını oluşturuyor ki bu da önlemlerin alınmadığının bir göstergesi” denildi. Geçen ay 13 motokurye de kaza nedeniyle yaşamını yitirdi. 

    İSİG Meclisi,  aralık ayına ilişkin  İş Cinayeti Raporu’nu yayınladı. Raporda şu tespitler yapıldı:

    BU AY 13 MOTOKURYE ÖLÜMÜ VAR”

    “Son dört aydır inşaat işkolundaki ölümler artarak devam ediyor. Aralık ayında TOKİ inşaatları ile büyük firmaların (Antares Konutları, Hava Kent, Nova Park Hotel, Avrupa Konutları vd.) şantiyeleri ve otoyol, okul, bina inşaatları 44 iş cinayetinin mahali oldu. Ölüm nedenlerinde ise yüksekten düşmeler yarıdan fazlasını oluşturuyor ki bu da önlemlerin alınmadığının bir göstergesi. Zira yüksekten düşmelere karşı yapılacaklar belli.

    Bu ay 13 motokurye ölümü var. Genç bir işçi kitlesi olan motokuryeler güvencesiz bir biçimde çalıştırılıyor ve iş yetiştirme baskısı da ölümlere neden oluyor. Tabi işin bir yönü de ölümler sonrası bırakın hukuksal adaletin sağlanmasını bilerek engellenmesi oluşturuyor. 39 yaşındaki motokurye Yunus Emre Göçer’in ölümüne sebep olan BMW’li Mohammed Hassan, Somali Cumhurbaşkanı’nın oğluydu ve göz göre göre Türkiye’yi terk etmesine izin verildi.

    15 YAŞINDAKİ ÖMER GİRGİN, ÇIRAK OLARAK ÇALIŞTIĞI KAPORTA BOYA ATÖLYESİNDE SOBAYI YAKMAK İÇİN DÖKÜLEN TİNERİN PARLAMASI SONUCU YANDI”

    5 genç/çocuk işçi ölümü gerçekleşti. 16 yaşındaki Suriyeli işçi Abdullah El Hamuud, Adıyaman’da çalıştığı sebze halinde çıkan tartışmada patronu İsmail Mustafa Akkı tarafından 11 yerinden bıçaklandı… 17 yaşındaki Ömer Çakar, Şehit Abdulvahap Çokur Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 10. sınıf öğrencisiydi. Diyarbakır Kayapınar’da MESEM kapsamında klimacıda staj yapıyordu ve klima takarken ikinci kattan düştü… 15 yaşındaki Ömer Girgin, Kocaeli Körfez’de çırak olarak çalıştığı kaporta boya atölyesinde sobayı yakmak için dökülen tinerin parlaması sonucu yandı… 17 yaşındaki Ulaş Dumlu, ERMES Bilim Teknik Koleji Elektrik-Elektronik Bölümü son sınıf öğrencisiydi. Konya Ereğli’de stajyer olarak çalıştığı elektrik firması ile gittiği Bahri Dağdaş Şeker Fabrikası’nda arıza gidermek için çıktığı elektrik direğinden arıtma (çöktürme) havuzuna düştü… 17 yaşındaki motokurye Mustafa Koç, Kocaeli Körfez’de sipariş götürürken otomobille çarpıştı… Türkiye’ye uluslararası işbölümünde biçilen misyon bu. Yoksul ailelerin çocuklarının çoğu zaman da devlet eliyle işyerlerinde (herhangi bir denetim dahi olmadan) ucuz işgücü olarak çalıştırılması.

    2023 YILINDA EN AZ 1929 İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ”

    2023 yılında (Ocak’ta 115, Şubat’ta 261, Mart’ta 130, Nisan’da 123, Mayıs’ta 147, Haziran’da 160, Temmuz’da 184, Ağustos’ta 206, Eylül’de 153, Ekim’de 151, Kasım’da 145 ve Aralık’ta 154 olmak üzere) en az 1929 işçi hayatını kaybetti…

    Aralık ayında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle:

    İnşaat, Yol işkolunda 44 işçi; Taşımacılık işkolunda 18 işçi; Tarım, Orman işkolunda 17 emekçi (12 işçi ve 5 çiftçi); Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 14 işçi; Metal işkolunda 13 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 13 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 8 işçi; Madencilik işkolunda 4 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 3 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 2 işçi; Banka, Finans, Sigorta işkolunda 2 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 2 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 2 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 1 işçi; Ağaç, Kağıt işkolunda 1 işçi; Basın, Gazetecilik İşkolunda 1 işçi; Enerji işkolunda 1 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 1 işçi; elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 7 işçi hayatını kaybetti…

    Aralık ayında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı da şöyle:

    15-17 yaş arası 5 çocuk/genç işçi, 18-29 yaş arası 26 işçi, 30-49 yaş arası 71 işçi, 50-64 yaş arası 43 işçi, 65 yaş ve üstü 3 işçi, yaşını bilmediğimiz 6 işçi hayatını kaybetti…”

     

     

  • KÜRŞAD ZORLU’DAN BAKAN TUNÇ’A: “BİR TÜRK VATANDAŞININ ANAYASA MAHKEMESİ VE YARGITAY’IN O KİŞİ ALEYHİNDE VERMİŞ OLDUĞU KARARA ‘UYMAMA’ HAKKI BULUNMAKTA MIDIR?”

    KÜRŞAD ZORLU’DAN BAKAN TUNÇ’A: “BİR TÜRK VATANDAŞININ ANAYASA MAHKEMESİ VE YARGITAY’IN O KİŞİ ALEYHİNDE VERMİŞ OLDUĞU KARARA ‘UYMAMA’ HAKKI BULUNMAKTA MIDIR?”

    İYİ Parti Sözcüsü ve Ankara Milletvekili Kürşad Zorlu, Yargıtay’ın Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi’nin ikinci kez verdiği ‘hak ihlali’ kararına uymamasına tepki gösterdi. Zorlu, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a “Bir Türk vatandaşının Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, bölge adliye/idare mahkemeleri veya ilk derece mahkemelerinin o kişi aleyhinde vermiş olduğu karara ‘uymama’ hakkı bulunmakta mıdır” diye sordu.

    İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, Yargıtay’ın TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkındaki kararını Meclis gündemine taşıdı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yanıtlaması istemiyle soru önergesi veren Zorlu, “Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında devam eden yargılama sonucunda, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin, Anayasa Mahkemesi’nin kararına ‘uymama’ biçiminde karar vermesiyle başlayan yüksek yargı organları arasındaki kriz, Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi kararına uymaması ve tanımaması şeklinde devam etmektedir” ifadesini kullandı. “Türk vatandaşları ve Türk mahkemeleri, normlar hiyerarşisinin en üstünde yer alan Anayasa hükümleriyle bağlı olmakla birlikte istisnaları bulunmadığı sabittir” diyen Zorlu, yürürlükte olan Türk Anayasası’na göre Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı ve kesin olduğunu vurguladı.

    “YARGITAY 3. CEZA DAİRESİ ÜYELERİNİN ANAYASAL DÜZENE AYKIRI HAREKET ETTİKLERİ PEK ÇOK HUKUKÇUNUN ORTAK GÖRÜŞÜ” 

    Anayasa’nın “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez” şeklindeki 138/4. maddesiyle “Anayasa Mahkemesi kararları (…) yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar” şeklindeki 153. maddesine dikkat çeken Zorlu, şöyle devam etti:

    “Yargıtay 3. Ceza Dairesi üyeleri, Anayasa Mahkemesi kararına uymamakla açıkça görev suçu işlemekte oldukları, Anayasal düzene aykırı hareket ettikleri pek çok hukukçunun ortak görüşü haline gelmiştir. Gerek vatandaşların gerekse hukuk mesleklerini icra edenlerin, yargılama aşamasında hangi merciin kararının bağlayıcı olduğu, son başvuru merciin hangi mahkeme olduğu yönünde aydınlatılması icap etmektedir.” 

    Zorlu’nun Bakan Tunç’a yönelttiği sorular şöyle:

    “Yürürlükte olan Türk Anayasası’nın 153.maddesi iptal edilmiş midir?

    Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolu kaldırılmış mıdır?

    Yargıtay’da kesinleşmiş bir kararın ardından Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru imkânı sunulmuş olan Türk vatandaşları hakkında Anayasa Mahkemesi’nin lehe verdiği karara bağlayıcılık kazandıran mercii neresidir?

    Bir Türk vatandaşının Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Bölge Adliye/İdare Mahkemeleri veya ilk derece mahkemelerinin o kişi aleyhinde vermiş olduğu karara ‘uymama’ hakkı bulunmakta mıdır?”

     

  • SİNOP ÖĞRETMENEVİ VE AKŞAM SANAT OKULUNDA ZAM PROTESTOSU

    SİNOP ÖĞRETMENEVİ VE AKŞAM SANAT OKULUNDA ZAM PROTESTOSU

    MUSTAFA USTA

    Sinop Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu’nun müdavimi olan emekli öğretmenler 1 Ocak’tan itibaren uygulanan zam tarifesine tepki göstererek protesto kararı aldı. Sinoplu emekli öğretmen Ercüment Altay, “Buraya gelen emekli öğretmen arkadaşlar ekonomik oldukları için geliyorlar fakat biz piyasanın üzerinde bir fiyat artışıyla karşılaştık. İdareye gidip durumu anlattık. İdare bize olumsuz cevap verdi. Arkadaşlarla konuşup değerlendirdik ve boykot etme kararı aldık. Biz yetkililerden zamların makul seviyeye çekilmesini istiyoruz” dedi.

    Sinop Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu’nda 1 Ocak Pazartesi günü sabah saatlerinde kapı girişine asılan yeni fiyat listesinde özel işletmelerden daha fazla fiyat artışı gördüğünü belirten öğretmenler, 4 gündür çeşitli oyunlar oynadıklarını fakat hiçbir şey satın almadıklarını söylediler. Emekli öğretmenler, yönetimin kararı değişmezse protestolarına bu şekilde devam edeceklerini söyledi. Öğretmenler tepkilerini şöyle dile getirdiler:

    “BU FİYATLARIN MAKUL PİYASA ŞARTLARINA ÇEKİLMESİNİ TALEP EDİYORUZ”

    – Emekli öğretmen Ercüment Altay: “Yılbaşı sabahı öğretmenevine geldik ve kapıda bir afiş gördük. Çay 5 liradan 7 buçuk liraya çıkmış. Dışarıdaki kahvelerde 6 liraya satılıyor. Bardakta neskafeyi 5 liradan 15 liraya çıkarmışlar. Aynı neskafe kahvelerde 6 lira. Markette 2 lira olan su öğretmenevinde 7,5 lira. Buraya gelen emekli öğretmen arkadaşlar ekonomik oldukları için geliyorlar fakat biz piyasanın üzerinde bir fiyat artışıyla karşılaştık. İdareye gidip durumu anlattık. İdare bize olumsuz cevap verdi. Arkadaşlarla konuşup değerlendirdik ve boykot etme kararı aldık. Biz yetkililerden zamların makul seviyeye çekilmesini istiyoruz. Kahvehane fiyatlarının üzerinde olmasın. Ayrıca bizim çalışan çocuklarla ilgili de işten çıkarılmasını talep ettiğimizi söylemişler. Öyle bir talebimiz kesinlikle olmadı, olamaz da zaten. Yemeklerde de aynı fiyat artışları uygulandı. Aynı sıkıntı orada da mevcut. Yetkililerden bir an önce bu fiyatların makul piyasa şartlarına çekilmesini talep ediyoruz. Eylemimiz 4 gündür devam ediyor. Eylemi sürdürmekte kararlıyız.”

    “BİZİ ÇAYA SİMİDE MUHTAÇ ETTİLER, TERMOSLA MI GEZELİM BUNDAN SONRA”

    – Emekli öğretmen Perihan Evci: “1 Ocak günü öğretmenevine geldiğimizde kapıda koca bir liste ile karşılaştık. Ocak 1, zam hemen kondurulmuş. Burada bir tartışmaya tanık oldum. Çay bahçelerinde çay şu kadar, bu kadar diye. Burası ticarethane mi de oralar ile kıyaslıyorsunuz onu anlayamadım. Zamlara karşıyız. Maliyeti nedir? Şimdiye kadar çalışan öğretmenler 42 liradan yemek yiyor. Biz 75 liraya yiyorduk, şu an 100 lira yaptılar. Bunun farkının nereden kaynaklandığını sorduğumda onlar mahkemeye verdi, mahkemeyi kazandılar deyip bize mahkeme yolunu gösteriyorlar. Emekli daha mı fazla kazanıyor da, çalışandan farklı ödeme yapsın? Ben bunu da anlamak istiyorum. Zamlara da karşıyım. Zaten her zam boynumuzu, belimizi büküyor. Bu kamu kuruluşunu anlayamıyorum. Ticarethane mi burası? Doğal gazı, elektriği, kamuya ait değil mi? Neden bu piyasa ile kıyaslanıyor? Bir nefes aldığımız burası vardı, bizi çaya simide muhtaç ettiler. Termosla mı gezelim bundan sonra?”

    – Emekli öğretmen Ahmet Güler: “Yılbaşı sabahı arkadaşlarımın da dediği gibi geldik. Çaya yüzde 50 zam uygulandığını gördük. Hatta bazı ürünlerde yüzde 70 oranlık zam uygulandığını gördük. Arkadaşlarımızla konuştuk ve zamları protesto etmeye karar verdik. Bir arkadaşımız idare ile görüştü ve olumsuz yanıt aldık. Biz de burayı terk etmeden, buraya gelme kararı aldık. Kahvehane seviyelerine bari indirsinler fiyatları.”

    “BİZİ KAHVEHANELERE Mİ İTMEK İSTİYORLAR?”

    – Emekli öğretmen Zafer Turgay: “Buranın işletmesi dışarıdaki ticarethaneler gibi düşünülüyor. Halbuki, bir çayın hesabı yapıldığında 1 kilogram çaydan 250 tane çay çıkar ama burada 300 çay çıkabilir. Her bölüm kâr edecek diye bir düşünce var. Çayhane kâr etmeyebilir ama yatağı kâr ediyor buranın. Gündüz bir sürü yemek veriyor dışarıya. Bizim istediğimiz şu; makul bir zam istiyoruz. Kalkıp da 2 lira 25 kuruş olan bir suyun burada 7 lira 50 kuruşa satılması, dışarıda 25 lira olan bir kahvenin burada 30 liraya satılması uygun değil. Buraya gelenlerin hepsi emekli. Burası bir turizm merkezi olarak düşünülürse bu turistik amaçlı yapılan bir şey, ya da başka bir amaç mı var düşüncesi hakim oluyor. Burada çalışan çocuklar da çok zor şartlar altında çalışıyorlar. Bazen sadece bir kişi tüm çayhanede hizmet veriyor. Sağa, sola koşuyorlar. Biz çalışanlardan tamamen memnunuz. Hepsi pırıl pırıl çocuklar. İşlerini de tam yapıyorlar ama yönetim bizim istediğimize, bizim düşüncelerimize karar versin. Çay kahvehanede 6 lira. Bizi kahvehanelere mi itmek istiyorlar? Yoksa bizim gidip özel yerlerde 15 liraya çay içmemizi mi istiyorlar ya da bizi sokaklara mı atmak istiyorlar? Biz onu anlamak istiyoruz. Zamlar gelmiştir, zor durumda da olabilir ama her bölüm kâr edecek diye bir kural yok.”

    “BURASI TİCARİ BİR MÜESSESE DEĞİL”

    – Emekli öğretmen Hasan Hüseyin Özyılmaz: “Ben daha evvel öğretmenevinde idareci olarak çalıştım. Müdür yardımcısıydım. Arkadaşımın da dediği gibi 1 kilogram çay, 1 kilo şekerden ortalama 250-300 civarında kaliteli çay çıkar. Bunun hesabını buna göre yaptığımız zaman bir çayın maliyeti şu anki şartlara göre en fazla 5 liraya mal olur ve 6 liraya satılır. 3,5 liraya da maliyeti gelir. Burası ticari bir müessese değil, hizmet amacı güden bir müessese. O yüzden arkadaşlarımın görüşlerine aynen katılıyorum ve yemek, içecek fiyatlarının yeniden düzenlenmesini talep ediyorum.”

     

  • KİPTAŞ, KADIKÖY’DE KENTSEL DÖNÜŞÜM KAPSAMINDA BİR BİNANIN DAHA YIKIMINI YAPTI. GENEL MÜDÜR ALİ KURT: “31 BİNİN ÜZERİNDE BAŞVURU ALDIK. KAMU BANKALARINDAN DESTEK BEKLİYORUZ”

    KİPTAŞ, KADIKÖY’DE KENTSEL DÖNÜŞÜM KAPSAMINDA BİR BİNANIN DAHA YIKIMINI YAPTI. GENEL MÜDÜR ALİ KURT: “31 BİNİN ÜZERİNDE BAŞVURU ALDIK. KAMU BANKALARINDAN DESTEK BEKLİYORUZ”

    Haber: OKTAY YILDIRIM Kamera: ADEM KARABAYIR

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) İştiraki KİPTAŞ, İstanbul Yenileniyor Platformu kapsamında riskli yapıların dönüşümüne devam ediyor. Bugün varılan uzlaşma sonucunda Kadıköy Bostancı Mahallesi’ndeki Gülzar Apartmanı’nın yıkımı yapıldı. Yıkımda konuşan KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt “Şu anda 31 binin üzerinde başvuru aldık. Yaklaşık 485 bin riskli bağımsız birime denk geliyor ve bu riskli bağımsız birimlerde yaşayan insan sayımız bir milyon 600 binin üzerinde. Çok korkunç bir rakamdan bahsediyoruz. Biz, bu dönemde hiçbir kamu bankasından hiçbir projemizdeki vatandaşımızı faydalandıramadık. İstanbul Yenileniyor sisteminin kamu bankalarına ihtiyacı var. O yüzden de merkez yönetimden bu konuda destek bekliyoruz. Bizim merkez yönetimin ile el ele vererek kamu bankalarını kullanıp vatandaşlarımıza uygun ödeme planı sunmamız lazım. Aksi takdirde İstanbul’u depreme hazırlama şansımız yok yıkıp yapma ile ilgili konuşuyorum. Ama sadece yıkıp yaparak mı İstanbul’u hazırlayabiliriz kesinlikle bununla da yetiştiremiyeceğimiz için İstanbul’u daha dayanıklı bir kent yapmaya, mutlaka boş yapı stoğunun da değerlendirilmesi önerimizi gene masada tutmak istiyoruz” dedi.

    İBB İştiraki KİPTAŞ, İstanbul Yenileniyor Platformu kapsamında riskli yapıların dönüşümüne devam ediyor. 1973 yılında yapılan ve tek bloktan oluşan Kadıköy Gülzar Apartmanı’nın dönüşümü için varılan uzlaşma sonucunda bugün yıkımını gerçekleştirdi. Yıkım öncesi konu hakkında bilgi veren KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt şunları söyledi:

    “RİSKLİ BAĞIMSIZ BİRİMLERDE YAŞAYAN İNSAN SAYIMIZ BİR MİLYON 600 BİNİN ÜZERİNDE: Gene bir tek yapı yıkımı için bir araya geldik. Tabii bizim aslında en büyük hedefimiz İstanbul’daki tüm riskli yapılara çözüm üretmekti. Bütüncül dönüşüm bizim en büyük tercihimiz ama çok vakit kaybettiğimiz için biz uzlaşma sağlayabildiğimiz her noktada hizmet götürmeye çalışıyoruz. O yüzden de bu dönem Kiptaş dahilinde ilk kez mahalle aralarına da girdik ve tek yapı da olsa çoklu bloklar da olsa uzlaşabildiğimiz her yerde yıkım ve yapım süreçlerini İstanbul Yenileniyor Platformu üzerinden yürütüyoruz. Şu anda Kadıköy’de gene tek bir yapı yıkıyoruz. Bu konuda da çok eleştiriliyoruz. Niye hep Kadıköy? Niye hep Bakırköy gibi yerler? Çünkü bu yerlerde vatandaşlara maliyet çok daha düşük çıkıyor. Mesela burada yıktığımız tek yapıda vatandaşlarımızın ortalama borçlanması 150 bin lira. Bazı vatandaşlarımızın dairesi küçülüyor biz vatandaşımıza borçlanıyoruz, bedellerini ödüyoruz. Bazı vatandaşlarımızın dairesi büyüyor bu vatandaşlarımıza da 12 ay sıfır vadeyle borçlanma imkanı sunuyoruz. Yani İstanbul Yenileniyor sisteminin aslında İstanbul’da çok ciddi bir karşılığı var.

    RİSKLİ BAĞIMSIZ BİRİMLERDE YAŞAYAN İNSAN SAYIMIZ BİR MİLYON 600 BİNİN ÜZERİNDE: Şu anda 31 binin üzerinde başvuru aldık. Yaklaşık 485 bin riskli bağımsız birime denk geliyor ve bu riskli bağımsız birimlerde yaşayan insan sayımız bir milyon 600 binin üzerinde. Çok korkunç bir rakamdan bahsediyoruz. Biraz sonra yıkımda da göreceksiniz. Bu yapılar tek kepçe darbesiyle yıkılan yapılar. 

    KAMU BANKALARINDAN DESTEK BEKLİYORUZ: Bizim için mahalle arası veya site fark etmez yeter ki uzlaşı olsun, her yerde vatandaşlarımızın canını kurtarma motivasyonuyla hareket ediyoruz. O anlamda tek yapıları önemsiyoruz. Şehircilik anlamında baktığımızda tek yapı değil, adabazlı yapılaşma da değil, mahalle bazlı dönüşüm yapmamız gerekir aslında ama çok ciddi vakit kaybetti İstanbul. Özellikle 99 depreminden sonra. Şu anda Türkiye’nin en fazla riskli yapı stokuna sahip kenti. Maalesef İstanbul’daki konutların yaklaşık yüzde 70’i iki bin  öncesi yapılmış. Yani potansiyel riskli yapılar. Biz de elimizden geldiğince bu yapılara çözüm üretmek istiyoruz. Kiptaş bizden önce yönetilen 24 yıldaki yaptığı yıkımdan daha fazla yıkım yaptık. Biz şu anda 2 bin 98’inci bağımsız birbirimizi bugün yıkacağız. Ve bunun üzerine daha 500- 600 tane daire sahipleri ile uzlaştık yıkım aşamasındayız. Bunları da bir iki ay içerisinde yıkımını tamamlayacağız. Bu bizim için önemli bu işi ne kadar dert ettiğimizi gösteriyor ama İstanbul ölçeğine baktığımızda yeterli bir sayı mı? Değil. İstanbul Yenileniyor, sisteminin işlediğini, aslında gelen başvurulardan ve vatandaşın ilgisinden görüyoruz ama burada bizim vatandaşımızın alım gücünün düşmesinden ötürü çaresiz kaldığı yerlerde destek olmak için kamu bankalarından destek bekliyoruz. Bunu her platformda söylüyoruz. Biz, bu dönemde hiçbir kamu bankasından hiçbir projemizdeki vatandaşımızı faydalandıramadık. O yüzden kamu bankalarına buradan tekrar bir mühendis olarak seslenmek istiyorum. Gelin siz de bizim vatandaşları canını kurtarmak için yaptığımız bu seferberliğe paydaş olun. İnanın Kiptaş kadar uyumlu çalışabileceğiniz kurumsal bir yapı daha bulamazsınız. Çünkü biz vatandaşlarımıza uygun ödeme planı sunabilirsek uzun vadeli borçlanma imkanı sunabilirsek vatandaşlarımız bizle uzlaşmayı kabul ediyor.

    465 BİN RİSKLİ BAĞIMSIZ BİRİMDEN BAHSEDİYORUM: 465 bin riskli bağımsız birimden bahsediyorum. Bu bağımsız birimlerin önemi vatandaşlar kendi yapılarını yenilemek için borçlanmayı kabul eden bağımsız birimler. Çok önemli, daha önceden vatandaşlarımız hep kamu otoritesi gelsin, imar arttırsın, yapımızı yapsın veya bize hiçbir borçlanma çıkarmasın diyorken, şu anda bu vatandaşlarımız borçlanmayı da kabul ediyor ama inşaat maliyetlerinin aşırı artışı nedeniyle maalesef alım gücünün düşmesiyle vatandaşlarımız bu geri ödemelerde zorlanıyor. O yüzden bizim vatandaşlarımıza uygun bir ödeme planı sunmamız lazım. Bu konuda da İstanbul Yenileniyor sisteminin kamu bankalarına ihtiyacı var. O yüzden de merkez yönetimden bu konuda destek bekliyoruz.

    YIKIP YAPARAK İSTANBUL’U DEPREME HAZIRLAMA ŞANSIMIZ YOK: Uzlaştığımız her yerde çözüm üretmeye çalışıyoruz. Amacımız kâr değil burada da az önce de bahsettim. Mesela burada borçlanan vatandaşlarımıza biz 12 ay sıfır vade farkıyla borçlanma imkanı sunuyoruz. Ama borçlanmalar maalesef inşaat maliyetleri çok arttığı için vatandaşlara çok yük olmaya başladı. Tabii bu tür semtlerde fazla bir iki tane daire çıkması ve burada çıkan dairelerin satış rakamlarının yüksek olması vatandaşlarımızın borçlanmasını düşürdüğü için Kadıköy, Bakırköy gibi şerefiyesi yüksek yerlerde yani görece olarak daha değerli ilçelerde borçlanma daha düşük olduğu için daha çok uzlaşıyoruz. Ama Bağcılar, Güngören, Esenler gibi yerlerden de çok ciddi talep alıyoruz. Orada borçlanma miktarları maalesef yüksek çıkıyor. O yüzden bizim merkez yönetimine de el ele vererek kamu bankalarını kullanıp vatandaşlarımıza uygun ödeme planı sunmamız lazım. Aksi takdirde İstanbul’u depreme hazırlama şansımız yok, yıkıp yapma ile ilgili konuşuyorum. Ama sadece yıkıp yaparak mı İstanbul’u hazırlayabiliriz kesinlikle bununla da yetiştiremiyeceğimiz için İstanbul’u daha dayanıklı bir kent yapmaya, mutlaka boş yapı stoğunun da  değerlendirilmesi önerimizi gene masada tutmak istiyoruz. Kamu, özellikle konut projesi üreteceğine bu dönemde yüksek maliyetle konut üreteceğine ki bu yıllara sığacak bir işlem ciddi zaman alacak. İstanbul dolmuş bunları bütüncül baktığımızda bu kaynakları boş yapı stoğunu kiralayarak ihtiyaç sahiplerine eşleştirmek suretiyle kullanmasının daha efektif olacağını düşünüyoruz”

    Görüntü Dökümü: 

    -KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt 

    -Genel ve detay görüntüler

     

     

  • “NÂZIM HİKMET MALTEPE’DE” SERGİSİ AÇILDI

    “NÂZIM HİKMET MALTEPE’DE” SERGİSİ AÇILDI

    Maltepe Belediyesi, Prof. Dr. Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde dünyaca ünlü şair Nâzım Hikmet’in 122. doğum yıl dönümü anısına, ressam Haydar Özay’ın “Nâzım Hikmet Maltepe’de” isimli sergisine kapılarını açtı.

    Sergide Özay’ın, büyük ustanın yaşamından ve eserlerinden etkilenerek tuvaline yansıttığı 30 adet resim çalışması Maltepeli sanatseverler ile buluşuyor.

    Sergide Özay’ın, Nâzım Hikmet’in “Salkımsöğüt”, “Masalların Masalı”, “Karlı Kayın Ormanı” şiirlerinden ve sözlerini yazdığı “Lüküs Hayat” operetinden yola çıkarak yaptığı tabloları sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Sergide Özay’ın 2006’da metruk Şan Tiyatrosu sahnesinde üç ayda tamamladığı, 5×16 metre boyutlarında “Büyük İstanbul Resmi” de  yer alıyor. Tuval üzerine yağlı boya tekniği ile yapılan tek parça resim İstanbul’un her gün yenilenen dinamik karmaşasının birbirine benzemeyen, sonlanmayan kaotik etkisini anlatan bir öyküye dönüştü.  

    Serginin açılışına katılan Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, eserleri tek tek inceleyerek eserler hakkında Haydar Özay’dan bilgi aldı. Kılıç, Özay’ı tebrik ederek plaket takdim etti. Haydar Özay ise Başkan Ali Kılıç’a serginin açılması için gösterdiği ilgi ve destekten dolayı teşekkür etti. Özay’ın sergisi 21 Ocak’a dek Galeri A+B’de ziyarete açık olacak. 

  • TURBELDAK VİŞNELİ-NAZARKÖY PARKURUNUN KEYFİNİ ÇIKARDI

    TURBELDAK VİŞNELİ-NAZARKÖY PARKURUNUN KEYFİNİ ÇIKARDI

    Turgutlu Belediyesi Dağcılık Akademisi (TURBELDAK), Vişneli-Nazarköy parkurunda yürüyüş etkinliğini gerçekleştirdi.

    Turgutlu Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğüne bağlı olarak sürdürdüğü faaliyetlerle doğaseverleri farklı parkurlarda buluşturan TURBELDAK’ın bu haftaki rotası Vişneli-Nazarköy oldu. Yaz-Kış Yürüyüş Liderleri Orhan Mert ile Haydar Atilla’nın sevk ve idaresinde yapılan yürüyüş, Vişneli Köyü’nden başladı. Çam ağaçları arasından tırmanışa başlayan TURBELDAK ekibinin yaklaşık 12 km süren yürüyüşü Nazarköy’de sona erdi. Katılımcılar, Nazarköy’de verilen alışveriş molasının sonrasında dönüşe geçerek yürüyüş etkinliğini tamamlamış oldular.

    Yaz-Kış Yürüyüş Lideri Orhan Mert, “Arkadaşlarımızla birlikte çok keyifli bir parkuru daha tamamladık. Vişneli Köyünde bizi bekleyen sıcak çaylarımızı içip ve kahvaltımızı yaptık. Güzel bir havada yürüyüşümüz başladı. Doğu Karadeniz yaylalarını anımsatmayacak kadar güzellikte olan Nazarköy’e ulaşmamızla yürüyüşümüzü tamamladık. Bu güzel parkurda bizlere eşlik eden tüm katılımcılarımıza ayrıca teşekkür ederiz” diye konuştu.

  • EDİRNE KENT KONSEYİ BİLİMSEL LAİK EĞİTİM ÇALIŞMA GRUBU’NDAN GÜRSEL: “İMAM HATİP OKULLARINDA OKUYAN ÖĞRENCİLERİMİZ HER ÖĞÜN ÇOK RAHAT BİR BİÇİMDE ET YİYEBİLMEKTE. DİĞER OKULLARDA İSE SEYREK”

    Edirne Kent Konseyi Bilimsel Laik Eğitim Çalışma Grubu bileşenleri adına açıklama yapan Benay Gürsel, “İmam hatip okullarında okuyan öğrencilerimiz her öğün çok rahat bir biçimde et yiyebilmekte. Diğer okulların menüsüne baktığımız da ise bunu çok daha seyrek olduğunu görüyoruz. Hele taşımalı eğitimde, yemekler ne dengeli beslenme açısından yeterli ne de doyuruculuk açısından yeterli ” dedi.

    Edirne Kent Konseyi Bilimsel Laik Eğitim Çalışma Grubu bileşenleri adına bugün açıklama yapan Benay Gürsel, okullarda öğrencilere çıkan yemek menülerini değerlendirdi. Gürsel, şunları kaydetti:

    “BUNUN GEREKÇESİ AÇIKLANMALIDIR”

    “Edirne’de pansiyonlu okullarımızdan bazıları ile taşımalı eğitim veren okullardaki yemekler için ise sorunlar yerinde saymaktadır. Okulda ya da okul dışında yenen yemekten olan zehirlenmelere yer veren haberleri basından maalesef izlemekteyiz. İmam hatipler dışındaki, özellikle taşımalı eğitim veren okullarımızda yemek verilmesini başta İl Milli Eğitim Müdürlüğü olmak üzere tüm yetkili makamlardan beklemekteyiz. Ayrıca imam hatip okullarında verilen yemek ile diğer okullardaki yemeklerin farklı olmasını da anlamakta güçlük çekiyoruz. Hemen her öğün et yiyebilen imam hatip okullarının öğrencilerine olan menü diğer okullarımızda farklıdır ki bunun gerekçesi açıklanmalıdır.

    “HİÇBİR ŞEY YAPILMAMAKTA”

    Yemeklerinin farklı olduğu birkaç ay öncesinde, okulların açıldığı sırada bütün pansiyonlu okullardaki yemek menülerini elde ettik. Bu elde ettiğimiz sonuçlara göre şunu gördük. İmam hatip okullarında okuyan öğrencilerimiz her öğün çok rahat bir biçimde et yiyebilmekte. Diğer okulların menüsüne baktığımız da ise bunun çok daha seyrek olduğunu görüyoruz. Hele taşımalı eğitimde, bu konuda yetkililere dilekçelerimizi de verdik. Yemekler ne dengeli beslenme açısından yeterli ne de doyuruculuk açısından yeterli ve bu konuda hiçbir şey yapılmamakta.”