Blog

  • ANKARA BÜYÜKŞEHİR, “TÜRKİYE’NİN HUKUK YOLCULUĞUNDA CUMHURİYET” KONULU SÖYLEŞİYE EV SAHİPLİĞİ YAPTI

    ANKARA BÜYÜKŞEHİR, “TÜRKİYE’NİN HUKUK YOLCULUĞUNDA CUMHURİYET” KONULU SÖYLEŞİYE EV SAHİPLİĞİ YAPTI

    Ankara Büyükşehir Belediyesi, Cumhuriyet’in 100.yılında Türkiye’nin hukuk serüvenine ışık tutmak amacıyla gazeteci-yazar Taha Akyol’un konuşmacı olarak katıldığı “Türkiye’nin Hukuk Yolculuğunda Cumhuriyet” konulu söyleşi programı düzenledi. Söyleşiye dinleyici olarak katılan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, “Hukuk ve bilim bizi kurtaracak tek şey, düzlüğe çıkaracak tek şey odur” dedi.

    Ankara Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Daire Başkanlığı Aile Yaşam Merkezleri Şube Müdürlüğü, Cumhuriyet’in 100.yılında Türkiye’nin hukuk serüvenine ışık tutmak amacıyla Genç Akademi Kafe Sıhhiye’de bir söyleşi gerçekleştirdi.

    Gazeteci-yazar Taha Akyol’un konuşmacı olarak katıldığı “Türkiye’nin Hukuk Yolculuğunda Cumhuriyet” konulu söyleşinin moderatörlüğünü Kadın Aile Hizmetleri Daire Başkanı Doç. Dr. Serkan Yorgancılar yaptı.

    Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın da dinleyici olarak katıldığı programda gazeteci-yazar Taha Akyol, geride bırakılan yüz yıllık zaman zarfında Türkiye’de neler yaşandığını anlattı.

    AKYOL: “SAĞLAM BİR HUKUK DÜZENİNİN OLMASI LAZIM”

    Cumhuriyet Dönemi’nin ilk yıllarından günümüze kadar özellikle hukuk, demokrasi ve siyaset alanlarını merkeze alarak konuşmasını gerçekleştiren Gazeteci-Yazar Taha Akyol, “Ben bu kadar kalabalık bir kitleyle karşılaşacağımı sanmıyordum, çok teşekkür ederim. İktisadi gelişme için sağlam bir hukuk düzeninin, güvenilir bir hukuk düzeninin olması lazım. Ankara’da Mansur Yavaş’ın kazanması lazım… Mansur Yavaş kendisini belediye hizmetlerine adamış bunda son derece başarılı bir isimdir. Hukukta istikrar, denetim organları, bağımsız yargı, güvenilir piyasa kurumları, zihinlerde bilimsel düşünce, üniversitelerin bilimsel üretim yapması… Bunlar olmadığı müddetçe kim çok hamaset yapıyorsa bilin ki en çok içi boş laf söyleyen odur” dedi.

    Programın sonunda Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Gazeteci-Yazar Taha Akyol’a teşekkür ederek, günün anısına plaket takdim etti.

  • ÖZGÜR ÖZEL, İMAMOĞLU’NUN YENİDEN ADAYLIĞININ DUYURULDUĞU TANITIM TOPLANTISINDA: “ÇIKAR ÇEVRELERİNİN İSTANBUL’UN KANINI EMMESİNE MANİ OLDUK… HİÇBİR ADAYDAN ÇEKİNCEMİZ YOK, İSTANBUL’U İSTANBULLULAR İÇİN BİR BEŞ YIL DAHA YÖNETE

    Haber: OKTAY YILDIRIM / ÇAĞATAN AKYOL – Kamera: ADEM KARABAYIR

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yeniden adaylığının duyurulduğu tanıtım toplantısında; “Geldiğimizde; israf etmeyeceğiz, hortumları keseceğiz ve küçük bir sınıfa hizmet yerine; hizmeti 16 milyona yayacağız demiştik. Bir takım çıkar çevrelerinin artık İstanbul’un kanını emmesine mâni olduk” dedi. Özel, İmamoğlu’nu “Ne yaparsa yapsınlar, kimi getirirse getirsinler, hiçbir adaydan çekincemiz yok, İstanbul’u İstanbullular için bir beş yıl daha, İstanbulluların yüksek teveccühleriyle yönetecek olan Ekrem İmamoğlu” sözleriyle kürsüye davet etti.

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yeniden adaylığının duyurulduğu tanıtım toplantısına katıldı. Özel, “İktidar” sloganları ile kürsüye çıktı. Özel, şunları söyledi:

    “EKREM İMAMOĞLU VE EKİBİNİN İKİNCİ BEŞ YILI İÇİN, ‘TAM YOL İLERİ’ DEDİKLERİ BUGÜN…: 16 milyon mutlu İstanbullunun, bu işi başaran 16 milyon kişinin değerli temsilcileri, hepiniz hoş geldiniz… Bugün şehirlerin sultanı İstanbul’da; Napolyon’un, ‘Bana dünyayı verseniz ona başkent yaparım’ dediği İstanbul’da; Fatih Sultan Mehmet’in çağ kapatıp, çağ açtığı İstanbul’da; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Bu devletin ziyneti, bu milletin gözbebeği’ dediği İstanbul’da; beş yıldır İstanbul için çalışan, İstanbul için emek veren Ekrem İmamoğlu ve onun değerli ekibinin ikinci beş yılı için tam yol ileri dedikleri bugün hep beraberiz…

    BİRİLERİ DEVLETİN ÇİVİSİNİ ALMIŞ ÇIKARMAYA, DEVLETİN TEMELİ OLAN ANAYASAYI YOK SAYMAYA KALKMAKTADIRLAR: 100 yıllık bir Cumhuriyet’iz, 570 yıldır İstanbul’a hükmediyoruz, 953 yıldır Anadolu’dayız, 2200 yıllık bir devlet geleneğinin sahibiyiz. Devlet, egemenlik, birlik beraberlik ne demek en iyi bilenleriz. Bir milletin devlet olması için; bir ordusunun, sınırlarının, parasının olması lazım. Elbette bu toplumun bir ortak sözleşmesi, bir anayasasının olması lazım. Bir anayasamız var. Hepimizin çok memnun olduğu, üzerinde tam mutabık olduğu bir anayasamız yok. Bir tam ve sivil bir anayasamız yok. Ama değiştirilemez ilk dört maddesiyle, bayrağıyla, vatanın tanımıyla, yurttaşlığın tanımıyla hepimizin üzerinde mutabık olduğu maddeleriyle bir anayasamız var. O anayasa, hepimize yetkiler, görevler, sorumluluklar veriyor. Ve değiştirilene kadar hepimizi bağlıyor; tüm kurumları, tüm kişileri, yasamayı, yürütmeyi, yargıyı bağlıyor. Ve eğer siz, anayasanın bir maddesini yok sayar, ‘benim için yok derseniz’; bir başkasının bir başka maddesini tartışmaya açmasını kabullenirsiniz. Maalesef öyle bir dönemde üretilmiş, öyle yapay bir krizle karşı karşıyayız ki birileri çıkıyor ve anayasamızın bir maddesini, ‘bu madde benim için yoktur’ diyor. Sebebi; kendi kini, kendi güttüğü kin davası, kendi güttüğü kan davası… Anayasanın 153. maddesi, hepimize; Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğunu söylerken, birisinin talimatı ile beş kişi anayasanın o sayfasını yırttı attı. Diyorlar ki, ‘Anayasa Mahkemesi kararı, birinin aklına yatmazsa biz onu uygulamayız.’ Bu durum, bu sefer, bir başkasının, Anayasanın 75. maddesini yok saymasına olanak tanır, o buradaki milletvekillerinin, o Devlet Bahçeli’nin, o Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un yok hükmünde olması demektir. Bir başkası bir gün gelir, Anayasanın 101. maddesini yırtıp atar; o Cumhurbaşkanının olmaması demektir. Bir başkası gelir, Anayasanın bu sefer 154. maddesini yırtıp atar; o bugün kendini her şeyin üzerinde gören Yargıtay hakimlerinin aslında hiçbir yetkileri olmadığı anlamına gelir. Yani birileri devletin çivisini almış çıkarmaya, devletin temeli olan anayasayı yok saymaya kalkmaktadırlar.

    GEZİ TÜRKİYE’NİN ONURUDUR, BİRİSİNİN KİNİDİR, KAN DAVASIDIR: Bu, o her şeyi bilen, her şeye karar veren, ‘Bütün yetki bende’ diyen birisinin kişisel kini yüzünden olmaktadır. Onun derdi, Gezi davasıdır; Gezi İstanbul’un, hepimizin, Türkiye’nin onurudur; ama o birisinin kinidir, kan davasıdır.

    ‘KARARI BEN VERİRİM, BEN’ DİYOR: Elbette, 16 milyon İstanbullu olanı, biteni bilmektedir. Ama burada 16 milyon İstanbullunun temsilcileri var, iki büyük ailenin temsilcileri var. Bunlardan bir tanesi, Türkiye’nin en büyük, en köklü ailesi; CHP’dir. Bir tanesi de İstanbul’a hizmet eden, her yaştan, her inançtan, her memleketten koca yürekli, açık alınlı İstanbul Büyükşehir Belediyesi ailesidir. Bu iki ailenin ortak bir evladı var, Tayfun Kahraman. Buradan, Tayfun Kahraman’ı yürekten selamlayarak; Tayfun Kahraman’ın şahsında Osman Kavala’yı, Can Atalay’ı, Bakırköy Cezaevi’ndeki Mine Özerden’i ve Çiğdem Mater’i selamlayarak; bütün Türkiye’ye bir şeyi hatırlatmak isterim: Öyle her şeyi bilen, her iyiliği yapan, her kötülükten mağduriyet çıkaran birisi, bu insanların kendisine darbe girişiminde bulunduğunu iddia ediyor. Bu insanların her birisi kendi meslek örgütlerinin, kendi temsil ettikleri sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri olarak; Taksim Dayanışması’nda yer aldılar. Gezi Dayanışması’nda, Taksim Platformu’nda yer aldılar. Bu insanlar Gezi yaşanırken, dönemin Başbakanı ile görüşmek istediler. Yurt dışındaydı, dönünce görüştüler. Başbakan Yardımcıları ile AK Parti yöneticileri ile görüştüler. Gezi’de bir kişinin daha burnu kanamasın diye gayret sarfettiler. Ve herkesin sağlıkla evine dönmesi için beş, altı madde istediler. O beş, altı maddeden hiçbirisi; Başbakan istifa etsin değildi, bakanlar istifa etsin değildi, hükümet düşsün değildi. ‘Verin devletin biz yöneteceğiz’ demiyorlardı. Ne diyorlardı? 16 milyon İstanbullunun gözünün içine bakarak söylüyorum ki, ‘ağaçları kesmeyin’ diyorlardı. Diyorlardı ki, ‘Gezi Parkı’nı kesip de yerine Topçu Kışlası yapmayın.’ ‘Atatürk Kültür Merkezi’ni yıkıp da yerine AVM yapmayın’, ‘Gençleri nezarethanelerde tutmayın’, ‘Söz verin ağaçlara dokunmayacağız’ diye evimize dönelim’ diyorlardı. Şimdi bu kent bilincinden, bugün Gezi Parkı duruyorsa sevgili Mücella Yapıcı sayesinde, Tayfun Kahraman sayesinde, Mine Özerden sayesinde, Can Atalay sayesinde duruyor. Atatürk Kültür Merkezi yıkılıp da yerine yenisi yapılmak yerine, yandaşlara, Suudi Arabistanlı iş adamlarına söz verilen AVM yapılmadıysa, AKM AKM adıyla, yenisi duruyorsa; arkadaşlarımız sayesinde duruyor. Şimdi dönmüş diyorlar ki, ‘Orada bize darbe yapmaya çalıştılar; bunları mahkemeler salsa da salmayız, Anayasa Mahkemesi ne derse desin bırakmayız. Kararı ben veririm, ben’ diyor.

    SORUMLUSU SENSİN RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Geçtiğimiz günlerde, Cumhuriyet’in 100. Yılında, İstanbul’un, Türkiye’nin gözbebeği iki takımı, Galatasaray-Fenerbahçe, yüzüncü yılın son derbisini oynayacak; alıyorlar Riyad’a, Suudi Arabistan’a götürüyorlar. Sanki bilmezmiş gibi; bunlar gelince Anıtkabir’e gitmiyorlar. Sanki bilmezmiş gibi, senin bir adım önünde gelip, Mehmetçiğin karşısına geçip, ‘Merhaba asker’ diye Türkçe selamlamaktan, Türkçeyi saygı ile ağzına almaktan imtina edip, kendi dilinde selamlayan birisinin yapacaklarını bilmiyormuş gibi… İstanbul’un, İzmir’in, Türkiye’nin hak ettiği; Cumhuriyet’in ilk yüzyılının son derbisini alıp götürüyorlar. Orada Gazi Mustafa Kemal’i utanmadan pazarlık konusu yapmaya niyetleniyorlar. Sonra, biz çıkıp, ‘Her şeyden sen sorumlusun da, burada niye sorumluluk almıyorsun’ deyince, açıklama yaptırıyorlar: ‘Cumhurbaşkanımızın bu konuya dahli yok, bunu kulüplere sorduk, biz yaptık’ diye. Dahlin yoksa Gezi’den de elini çek, bu milletin evlatlarından elini çek. Yok, her şeyi sen biliyorsan, o maçı da oraya sen götürdün, o Suudi Arabistanlıları, Atatürk’ü istemeyiz, İstiklal Marşı’nı okutmayız diyecek hadsizliğin de sorumlusu sensin, Recep Tayyip Erdoğan.

    14 OCAK GÜNÜ CUMHURİYET’E VE ANAYASAYA SAHİP ÇIKMAYA, MİTİNGİMİZE DAVET EDİYORUM: İşte bu iki yüzlülüğe artık yeter diyoruz. Bu yalana, bu kibre, bu iki yüzlülüğe yeter. Artık, biz hep beraber, bu güzel ülkenin başta kurucu değerlerine, kurucu kadrolarına, Cumhuriyetin temel niteliklerine, laikliğine, anayasaya, gençlerimize, kentlerimize ve geleceğimize hep birlikte sahip çıkıyoruz. Hepinizi, 14 Ocak günü saat 13.00’te Atamızın da ebedi istirahatgahının olduğu Ankara’mızda; Cumhuriyet’e ve anayasaya sahip çıkmaya, mitingimize davet ediyorum.

    TÜRKİYE’NİN İLK KEZ TANIŞTIĞI YEREL YÖNETİM HİZMETLERİNİN HEPSİ, SOSYAL DEMOKRATLARIN ESERİDİR: Biz CHP’yiz. Biz bu ülkeye önce bağımsızlığı getiren partiyiz. Sonra bu ülkeye çok partili rejimi, parlamenter demokrasiyi getiren partiyiz. Sonra bu ülkeyi sosyal devlet anlayışını ve sosyal belediyeciliği getiren partiyiz. Türkiye’de yerel yönetimler tarafından ilk kez ortaya konulan; kentsel dönüşümden toplu konut projelerine, metrodan metrobüse kadar tamamı bugün bu salonda birkaçı olabilen; CHP’li sosyal demokrat belediye başkanlarının ve onların inanmış kadrolarının eseridir. İstanbul’da ilk metronun temeli 1991’de, Nurettin Sözen tarafından; İzmir’de Yüksel Çakmur tarafından atılmıştır. İlk tercihli yolu, belediye başkanımız Aytekin Kotil hayata geçirmiştir. Yine 1992’de Nurettin Sözen, İstanbul’un ilk doğal gaz projesine imza atmıştır. 0-1 yaş arası çocuklara süt dağıtımı, aynı yıllarda Nurettin Sözen tarafından başlatılmıştır. İlk Tanzim Satış mağazası, benim doğduğum yıl, 1974 yılında İstanbul Kağıthane’nin belediye başkanı Celal Altınay tarafından başlatılmıştır. İlk Halk Ekmek Fabrikası, 1977’de Ahmet İsvan tarafından hayata geçirilmiştir. Katı atık çöp işleme tesisleri, hızlı tramvay, öğrenci konutları, yapı-enerji kooperatifleri, çocuk belediyeciliği, ilk güneş santralleri, ilk uzay evi, ilk ekolojik kreş gibi… Türkiye’nin ilk kez tanıştığı yerel yönetim hizmetlerinin hepsi, bu belediye başkanlarının sosyal demokratların eseridir.

    İSTANBUL’A YAPILAN HİZMET BİR ÖNCEKİ DÖNEME GÖRE DOLAR BAZINDA YARI FİYATINA, YAPILAN HİZMET OLARAK TAM İKİ KATINA ÇIKMIŞ: 2019’dan bugüne kadar, İstanbul’da, bu güzel kentte; neler olmuş, hissederek, hislenerek ve gururlanarak izledik… Bir şeyi unutmamak lazım: Biz geldiğimizde; israf etmeyeceğiz, hortumları keseceğiz ve bir sınıfa, küçük bir sınıfa hizmet yerine; hizmeti 16 milyona yayacağız demiştik. Birileri yüzde 89 garibandan vergi alıp; kodamandan yüzde 11 vergi alırken; hala vergiyi tabana yaymaktan bahsededursun; biz hizmeti tabana, hizmeti İstanbul’a, hizmeti 16 milyon kişiye yayıp, bir takım çıkar çevrelerinin artık İstanbul’un kanını emmesine mani olduk. Çok basit bir hesapla, İstanbul’a yapılan hizmet bir önceki döneme göre dolar bazında yarı fiyatına, yapılan hizmet olarak tam iki katına çıkmış. Yani bu dört katlık farkı, hani Rabia yapıyor ya; bir tanesi ile dört katına hizmet yapılmış. Yani israf, kayırmacılık, birilerine peşkeş çekilenler; 16 milyon İstanbulluya, sizlere hizmet olarak dönmüş.

    BU BAŞARIYI GÖRÜP HEPİMİZ HEM GURUR DUYUYORUZ: Eskiden olup da şimdi olmayan nedir diye bakarsanız, örneğin; pandemide hepimiz canımızla uğraşırken, hepimiz anamızın, babamızın çocuğumuzun durumunu düşünürken; birileri İstanbul’u düşündü, bizleri düşündü. Trafiğin azaldığı, bazen durduğu günlerde; İstanbul’un altını, üstüne getirip; bütün altyapıyı yenilediler. O günlerde bir televizyon programı için buradaydım; İSKİ çalışanlarını gördüm. Sohbet ettim, şefleri İSKİ Genel Müdürü’ne haber vermiş. İSKİ Genel Müdürü aradı, dedi ki ‘Başkanımızın talimatı ile bütün yağmur sularını fırsattan istifade denize ulaştırıyoruz, bütün altyapıyı değiştiriyoruz, göreceksiniz bu iş bittikten sonra, bir daha Üsküdar her yağmurda Üsküdar’a deniz yürümeyecek, hiçbir battı-çıktı sularla dolup da insan hayatını tehdit etmeyecek, seller taşkınlar azalacak.’ Bu sene yağan her yağmurda bu feraseti, bu öngörüyü, bu başarıyı görüp hepimiz hem gurur duyuyoruz, hem de CHP’de olmayan büyükşehirler, şehirler adına İstanbul’a imreniyoruz. Bu kadroyu tebrik ediyoruz.

    İstanbullular, daha çoğunu her seferinde görüyorlar. Benim bugün İstanbul’da, hem örgütümüzle, hem İBB çalışanları ile hem 16 milyonun temsilcileri ile karşı karşıya geldiğim ilk büyük tören. Ama bir öncekini; Büyükdere Atatürk fidanlığında Genel Başkan olarak ilk kez açılışa katılmıştım. Konum itibarıyla inanılmaz bir yer. Alan 185 bin metrekare. Sarıyer’de denizden başlayarak giden, muhteşem bir arazi. İlçe Belediye Başkanımız dedi ki, ‘Yıllarca bana şunu dediler, ‘Gel buraya belediye binanı yapalım, gel buraya sana da bir konut yapalım, biz burayı yerleşime açalım.’ O direndi, belediye meclis üyelerimiz direndi, İstanbul’un imdadına Ekrem İmamoğlu yetişti. Sarıyer’de o denizden başlayan ve denizi gören o muhteşem arsaya, bir Recep Tayyip Erdoğan belediyeciliği olsa; oraya tam 400 villa, 40 milyar liralık bir rant… Bütün hedef oyken, şimdi oraya kreşinden meslek edindirme kurslarına kadar, Atatürk’ün emaneti bahçıvanlık okulundan… orada İstanbul’a hizmet ve Sarıyer’e nefes aldıracak muhteşem bir yeşil alan var.

    RECEP TAYYİP ERDOĞAN İSTANBUL’UN ÜZERİNDE UÇUP, KOPAN ARSA PAZARLAYAMIYOR… ARTIK BU RANT YOK: Ekrem İmamoğlu geldi, CHP geldi; eskiden olan ne var da şimdi yok derseniz; bir her bulduğu arsaya villa yapan, ranta açan zihniyet yok. Bir de İstanbullular dinlendi biraz. Öyle pata pata pata bir helikopter geziyor ya… Oradan bakıp da Katarlılara, Suudi Araplara, Birleşik Arap Emirlikleri’ne kupon arsalar pazarlıyor ya… Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’un üzerinde uçup, kopan arsa pazarlayamıyor… Artık bu rant yok.

    İSTANBUL’U İSTANBULLULAR İÇİN BİR BEŞ YIL DAHA, İSTANBULLULARIN YÜKSEK TEVECCÜHLERİYLE YÖNETECEK OLAN EKREM İMAMOĞLU: Erdoğan, bir kez daha ertelemezse bir iki güne kadar adayını açıklayacak. Biz açıklayacağı isimle meşgul değiliz. Biz, isimlere karşı da değiliz. Bizim karşı olduğumuz şey, bir şehrin iradesini aşıp; o şehrin bir kişinin iradesi ile, o şehre hizmet etmek varken, dışarıda söz verdiği yabancı devlet adamlarına şeyhlere emirlere o şehrin varlıklarının peşkeş çekilmesidir. Bizim karşı olduğumuz şey; Fatih Sultan Mehmet’ten emanet, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten emanet bugüne kadar hangi siyasi partiden olursa olsun; CHP’li, Demokrat Partili, Adalet Partili, Saadet Partili, ANAP’lı, Doğru Yollu… Hangi partiden olursa olsun, İstanbul’a hizmet eden belediye başkanlarımızdan emanet güzel bir şehrin; İstanbullunun iradesi ile değil bir tek adamın iradesiyle, 16 milyon için değil belli bir zümre için yönetilmesine itiraz ediyoruz. Ne yaparsa yapsınlar, kimi getirirse getirsinler, hiçbir adaydan çekincemiz yok, İstanbul’u İstanbullular için bir beş yıl daha, İstanbulluların yüksek teveccühleriyle yönetecek olan Ekrem İmamoğlu’nu hepinizin huzurunda buraya davet ediyorum. Buyurunuz Başkanım.”

    Özel, daha sonra kürsüye gelen Ekrem İmamoğlu tokalaştı, yan yana fotoğraf verdi. Bu sırada nakaratının “Yeniden Ekrem, bir daha İmamoğlu” sözlerinden oluştuğu şarkı çalındı.

  • ALTI NOKTA KÖRLER DERNEĞİ SAMSUN ŞUBE BAŞKANI GÜRBÜZ: “BÜTÜN KİTLEMİZLE SAHADA OLACAĞIZ, ADAYLARI TAKİP EDECEĞİZ”

    ALTI NOKTA KÖRLER DERNEĞİ SAMSUN ŞUBE BAŞKANI GÜRBÜZ: “BÜTÜN KİTLEMİZLE SAHADA OLACAĞIZ, ADAYLARI TAKİP EDECEĞİZ”

    MEHMET REBİİ ÖZDEMİR

    Altı Nokta Körler Derneği Samsun Şube Başkanı Ufuk Gürbüz, “Bugüne kadar maalesef yerel yönetimde olanlar, özellikle Samsun il bazında baktığımızda engelliler hiç görülmediler, tanınmadılar, bakılmadılar ve engelliler açısından yerel yönetimler sınıfta kalmıştır. Samsun’da 150 bin veri tabanında engelli var. Neredeyse ailelerle birlikte 3’te 1’inin oyu var. Buna biz artık yeter noktasındayız. Bütün kitlemizle bu yerel yönetimlerde sahada olacağız, yerel yöneticileri takip edeceğiz, adaylara bakacağız” dedi.

    Yaklaşan yerel seçimler öncesinde belediye hizmetlerinde engellilerin yaşamını kolaylaştıracak uygulamalara yer verilmediğini ifade eden Altı Nokta Körler Derneği Samsun Şube Başkanı Ufuk Gürbüz, talepleriyle ilgili açıklama yaptı. Gürbüz, şunları söyledi:

    “ENGELLİLERE YAPACAKLARI PROJELERLE ÖNÜMÜZE GELSİNLER”

    “Biliyoruz ki ülkemizde 31 Mart’ta yerel seçimler olacak. Yerel seçimler en az genel seçimler kadar çok önemli çünkü halkımızın doğumundan ölümüne kadar olan tüm çalışmalarının, yaşamının, ekmeğinin, aşının olduğunu tamda birinci derece muhataplardan biri de yerel yönetimlerdir. Yerel yönetimler insanların gerçekten özellikle engellilerin yaşamında başta erişim, sosyal uyum olmak üzere, birçok görevleri vardır. Yerel yönetimlerin bazı asli görevleri olabilir, yol, kanal, temizlik, kaldırım gibi ancak bunlar zaten bunların asli görevleri ama kent bilimine baktığımızda bunu Habitat 1, Habitat 2’de görüyoruz, yerel yönetimlerin olmazsa olmaz kırmızı çizgisi ve kent bilimi de bunu söylüyor; o kentte kadınların, çocukların, yaşlıların ve engellilerin sosyal yaşamları çok önemli.  Eğer siz o kentte engellilerin yaşamlarını standart, kaliteli, konforlu hale getiremezseniz sizin başarı trendiniz düşük olarak dünya konjonktüründe böyle değerlendiriliyor. Biz Altı Nokta Körler Derneği Samsun Şube olarak ben Ufuk Gürbüz olarak, yönetim olarak ve bütün kitlemizle bu yerel yönetimlerde sahada olacağız, yerel yöneticileri takip edeceğiz, adaylara bakacağız. Projelerinde engelliler olmadığı taktirde, yüzde 10’u oluşturan engellilerin aileleriyle birlikte neredeyse 3 kişiden biri olan ve bu oy potansiyelini biz sandığa yansıtmak istiyoruz. Bizim sandıktaki bu oy potansiyelimizi bizi kamuoyuyla buluşturmak istiyoruz. Bunun için adaylara bakılacak, adaylar bundan sonra eğer seçildikleri taktirde engellilere neler yapacaklarını bizim önümüze projeleriyle gelecekler. Gelenlere bakacağız, oy vereceğiz, gelmeyenlere oy yok diyeceğiz.

    “BİZLER YEREL YÖNETİMİN SONUCUNU BELİRLEYECEK SAYIDAYIZ”

    Bugüne kadar maalesef yerel yönetimde olanlar, özellikle Samsun il bazında baktığımızda engelliler hiç görülmediler, tanınmadılar, bakılmadılar ve engelliler açısından yerel yönetimler sınıfta kalmıştır. Biz bundan sonra onlara, karnelerindeki derslerinden biri olan, engelliler kısmında ya sıfır vereceğiz ya 10 vereceğiz. Bugüne kadar olanlara sıfır veriyoruz, bundan sonraki aday olanlara da bakacağız, karnelerini biz vereceğiz ama bizlere bakalım derslerini yapmışlar mı, ev ödevlerini yapmışlar mı? Bize hangi projelerle, başta erişim, sosyal uyum, engellilerin eğitim ve istihdamı konusunda takip edeceğiz. Biz artık yerel yönetimde bu seçimin sonucunu belirleyecek sayıya da sahibiz, potansiyele de sahibiz. Aynı şekilde de bunun sonuçlarını hep beraber göreceğiz. Haydi bakalım engelliler sandığa diyoruz. Tabii ki ayrıca damdan düşenin halinden damdan düşen anlar. Ne yapıyoruz; parasına olana buyurun Meclis’te görev al, iş adamıysan veya ticaretle uğraşıyorsan o zaman ne oluyor, yerel yönetimler çalışmalar yaptığında bizzat o işin birinci derece muhatabı, temsilcisi olmuyor. Biz özellikle belediye meclislerinde bir engelli arkadaşımızın en azından büyükşehirde, ilçelerde bir arkadaşımızın bizi temsil etmesini istiyoruz. Bunu da ayrıca takip edeceğiz. Bakacağız, ona göre de biz kararımızı vereceğiz ama verdiğimiz karar şu; biz takip ediyoruz her birini masaya yatıracağız tek tek ifşa edeceğiz kamuoyuna. Basınımızda bunları ifşa edeceğiz. Kamu vicdanını hayata geçireceğiz. Diyeceğiz ki bunlar engelli dostu değil çünkü ailelerle birlikte Samsun’da 150 bin veri tabanında engelli var. Neredeyse ailelerle birlikte 3’te 1’inin oyu var. Buna biz artık yeter noktasındayız.”

     

  • MANSUR YAVAŞ, BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ’NDE GENÇLERLE BİR ARAYA GELDİ

    MANSUR YAVAŞ, BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ’NDE GENÇLERLE BİR ARAYA GELDİ

    Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Başkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Yerel Yönetimler dersinin “Türkiye’de Bir Yerel Yönetim Örneği: Ankara Büyükşehir Belediyesi” başlıklı uygulama oturumunda üniversiteli gençlerle buluştu. Yavaş, “Ankara’nın geleceği hakkında karar vermeniz gerekiyor. Bir başkasının sizin hakkınızda karar vermesine izin vermeyin. Sizin görüşünüze bizim çok ihtiyacımız var. Yönetime aktif bir şekilde katılın” dedi.

    Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Başkent Üniversitesi Prof. Dr. İhsan Doğramacı Konferans Salonu’nda düzenlenen Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Yerel Yönetimler dersinin Türkiye’de Bir Yerel Yönetim Örneği: Ankara Büyükşehir Belediyesi başlıklı uygulama oturumunun konuğu oldu.

    Programa, Başkent Üniversitesi Kurucusu Prof. Dr. Mehmet Haberal, Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Abdülkadir Varoğlu, Başkent Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yelda Ongun, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. S. Sezgin Mercan, Öğretim Görevlisi Dr. Ali Mert Taşçıer ve öğrenciler katıldı.

    YAVAŞ: “TEK BAŞINIZA KARAR ALIRSANIZ HALKTAN ALDIĞINIZ PARAYI ÇAR ÇUR EDERSİNİZ”

    Oturum başkanlığını Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. S. Sezgin Mercan’ın yaptığı uygulamalı ders kapsamında Mansur Yavaş, şunları söyledi:

    “Devlet bir bütçe yapıyor planlama yapıyor ona göre hizmetlerini belirliyor.  Yetki belediye başkanında… Bu yetkiyi siz iyi kullanırsanız belediyeler iyi işler yapar ama siz bu bütçeyi kafanıza göre kullanırsanız, tek başınıza karar alırsanız halktan aldığınız parayı çar çur edersiniz. Ölçümüz modern gelişmiş ülkelerde bu işler nasıl yapılıyor? İngiltere’de Londra Belediye Başkanı hariç hiçbir belediye başkanının yetkisi yok. Böyle bir belediye başkanının taraf tutma ihtimali var mı yok. Ülkemizde yanlış bir anlaşılma var. Belediye başkanı dendiği zaman maalesef arkadaşların birçoğu kendini imparator zannediyor. ‘Astığım astık, kestiğim kestik belediye bütçesini istediğim gibi harcarım’ gibi anlayış maalesef Türkiye’de hâkim oldu. Bunun sebebini yüzyıllar önce söylemişler ‘Güç insanı bozar, fazla güç daha çok bozar’ diye. ‘Gücü eline geçiren de mutlaka kötülüğe meyil eder’ deniyor bu felsefe de kamu yönetiminde tartışılmış orada bunların hepsini okumuş olmanız gerekiyor.”

    “HARCADIĞINIZ PARAYI GÖSTERMEK ZORUNDASINIZ”

    Tüm belediye hizmetlerinin maliyetlerinin kalem kalem açıklayarak şeffaf yönetim anlayışını benimsediklerini anlatan Yavaş, şöyle devam etti:

    “Beypazarı’nda 10 yıl belediye başkanlığı yaptım. Orayı turizm bölgesi yapma hayalimiz vardı. Hâlâ her hafta sonu binlerce insan gidiyor ve yerel halk para kazanıyor. Bunu yapmak yerine ‘benim böyle bir görevim yok, binalar, köprüler yapayım’ gibi bir anlayışım yok çünkü ödeyen karar verir. Bu para sizden çıktı dolaysıyla benim kafama göre bu parayı harcamamam lazım. Seçimlerden önce şunu söyledik; kararları alırken katılımcı olacağız. Bunun için gelir gelmez 550 STK ve Kamu İdaresine yazı yazdık, ‘Önümüzdeki yılın bütçesini hazırlıyoruz, görüşlerinizi bildirin’ diye. Bütçemizi yaptık ve bunu harcarken şeffaf olduk. Türkiye’de ilk defa hem belediye meclisi toplantılarını hem de tüm ihaleleri canlı yayınlıyoruz tüm Türkiye izliyor. Harcadığınız parayı göstermek zorundasınız, keyfi bir şekilde hayali projelere para harcayamazsınız. İnternet sayfamıza girdiği zaman kuruşu kuruşuna nereye ne harcanmış görebiliyor insanlar. Toplumda çok büyük bir karşılığı oldu. Çünkü hep Büyükşehir Belediyesi deyince olumsuz düşünceler vardı. Bu olumsuz düşünceler altında belediye başkanlığı yapmak son derece zor. 5 yıldır ne hakkımızda bir tane dava açıldı ne de bir personelim savcılığa gitti. Hiçbir muhtar oy vermedik diye bize hizmet etmiyor diyemez. Biz bu görevleri yapacağız ve bitecek. Gittiğim zaman rahat bir şekilde gezeyim ‘başkanım gel çay iç’ desin böyle bir saygı duyulmayı hangi servete hangi makama değişirsiniz.” 

    “İHTİYACI OLAN İNSANLARIN HER ANINDA YANINDA OLACAKSINIZ”

    Vatandaşın her anında yanında olunması gerektiğine dikkat çeken Yavaş, “Bana plaket verilmesinden rahatsız oluyorum. Ben bu iş için maaş alan birisiyim ve işimi yapıyorum. Büyükşehir belediye başkanının herhangi bir kamu görevi yapan memurdan hiçbir farkı yok. Halkın parasını boşa götürmeden çalışıyoruz. Bu bir tercih meselesidir. Yaşadığınız kentte bazı insanların evinde nasıl yaşadığını görmüyorsanız, çocukların okula aç gittiğini görmüyorsanız; diktiğiniz heykellerin, binaların hiçbir önemi yok. Bir yönetici olarak kentin kalkınması için bir şeyler yapacaksınız ama ihtiyacı olan insanların her anında da yanında olacaksınız. Bu çocuk nasıl okula gidiyor, bu çocuğun kıyafeti uygun mu, o evde kazan nasıl kaynıyor? Yöneticinin bunları görmesi lazım. Başkent Kart çıkardık, tüm dünyada geçerli yüklemeli bir kart. Eskiden bir takım paketler göstere göstere veriliyor, insanlar incitiliyordu. Şimdi kartla gidiyor anne baba çocuğunun ihtiyacını alıyor” dedi.

    Yavaş, Büyükşehir Belediyesi tarafından sosyal destek alan aileler için Türkiye’de ilk defa hayata geçirilen doğal gaz, protein desteği gibi uygulamaları da anlatarak, şöyle konuştu:

    “Birileri beğensin diye bina yapabilirdim. Hangi proje bir yönetici için daha önemlidir? Yaptığınız bir bina mı? Yol mu? Böyle bir belediyecilik mi? Pandemi döneminde hemen bir dayanışma ağı kurduk. Kimse kimseyi görmeden birbirine yardım etmeye başladı. Maske yasak dediler maske üretmeye başladık. Kuryelerle evinden çıkamayan yaşlılara kurye hizmeti vermeye başladık. Büyük bir dayanışma ağıyla pandemi ortamını kimseyi aç ve açıkta bırakmadan atlattık. Böyle bir salgın yaşamadı bizim kuşak, nasıl tedbir alınacak neler yapılması gerekiyor konusunda herkes acemilik çekiyor. Türkiye’deki tüm yerel yönetimler alnının akıyla çıkmıştır. Arkasından deprem yaşandı depreme de aynı şekilde en çabuk müdahaleyi yapan belediyelerdeniz. İletişimi nasıl sağlıyoruz? 153 gibi mecralardan direkt belediyeye ulaşılıyor. Biz bir de belediyede bir ekip kurduk. Belediye vatandaşla birebir iletişim kuran kuruluştur. Yerel ihtiyaçları çözmek için ne mümkünse onu yapmak zorundadır. Kendi paramızı harcamayacağımız hiçbir yere halkın parasını harcamıyoruz. Hayali hiçbir yere sizin paranızı harcamıyoruz. Proje adı altında halkın milyonlarca lirası toprağa gömülür mü?”

    “ANKARA’NIN GELECEĞİ HAKKINDA KARAR VERMENİZ GEREKİYOR”

    Gençlere, Ankara Kent Konseyi Gençlik Meclisi’ne katılarak kent yönetimine dâhil olmaları çağrısında bulunan Yavaş, “Gençlik Meclisi’ne mutlaka katılın kendi sorunlarınızı oradan çözün. Orada alınan talepler bize Belediye Meclisi’ne geliyor. ‘Ben bu kentte yaşayan bir bireyim. Benim ihtiyaçlarım var, neden yapmıyorsunuz’ demenizi bekliyorum. Asıl belediyecilik bu… Biz de o problemi çözelim. Ankara’nın geleceği hakkında karar vermeniz gerekiyor. Bir başkasının sizin hakkınızda karar vermesine izin vermeyin. Biz yanlış yapıyor olabiliriz, sizin görüşünüze çok ihtiyacımız var. Yönetime aktif bir şekilde katılın. Ben, çalışmaları daha düzgün yapabilmem için bana destek olan böyle bir Sivil Toplum Kuruluşunu sırtımda taşırım. Ankara’yı Mustafa Kemal Atatürk’ün bize emanet ettiği çağdaş başkenti hep birlikte gerçekleştireceğiz” diye konuştu.

    HABERAL: “MANSUR BAŞKAN, ANKARA’YA ÖNEMLİ KATKILAR SAĞLIYOR”

    Uygulamalı dersin açılış konuşmasını gerçekleştiren Başkent Üniversitesi Kurucusu Prof. Dr. Mehmet Haberal, “Yöneticilik zordur, özellikle yerel yönetimler de… Mansur Başkan Ankara’ya önemli katkılar sağlıyor. Yöneticilik zor iştir ama ülkeye hizmet için yapılan yöneticilik işte Mansur Başkan gibi eserler ortaya çıkarır. Cumhuriyet eserlerle taçlanır. Görevimiz ülkemize hizmet etmek ve eserler kazandırmaktır Mansur Başkan Ankara’ya önemli katkılar sağlayan çok değerli başkanımız. Mansur Başkan Gölbaşı’nda çok güzel bir sistem oluşturdu o nedenle teşekkür ediyorum. Ankara’da Sayın Başkanım Polatlı ve civarında en güzel çarpıcı örneğini de Bağlıca oluşturur. ‘Tarlalar betonlaşmasın Türkiye aç kalmasın’ onun için Mansur Başkan’a çok teşekkür ediyorum çok önemli katkı sağladı Ankara’ya başarılar diliyorum” dedi.

    Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Abdülkadir Varoğlu da “Yerel Yönetimler dersinin uygulamalı oturumunu Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile yapma şansına ulaştık. Bu dersin uygulamasının bu şekilde birinci elden başarılı örneklerle izlenmesi bizim için bir ayrıcalık olacak. Yönetişim ilkelerinin en yaygın biçimde yürütüldüğü uygulamaların nasıl yapılabileceğini dair örneklerini izleyeceğiz. Biz kendisine en içten saygılarımızı sunuyoruz” diye konuştu.

    ONGUN: “SOSYAL VE ŞEFFAF BELEDİYECİLİK ANLAYIŞINI İLK DEFA TÜRKİYE’DE UYGULAYAN MANSUR YAVAŞ”

    Başkent Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yelda Ongun ise “Yerel yönetimler demokratik sosyal hayatın temel yapı taşıdır. Bireysel ve kamusal hayatla ilgili en etkili organa karşılık gelmektedir. Ders kapsamında günümüze kadar ders vermiş kıymetli hocalarımız; merkezileşme, modernleşme ve Avrupa Birliği uyum sürecine ders kapsamında üzerinde durulan konulardandır. Ne kadar şanslısınız ki bugün yerel yönetimler konusunda çok çok önemli ve Türkiye’nin en başarılı isimlerinden biri sosyal ve şeffaf belediyecilik anlayışını ilk defa Türkiye’de uygulayan Mansur Yavaş’tan alacaksınız dersinizi. Kendisine teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum” ifadelerini kullandı.

    Öğretim Görevlisi Dr. Ali Mert Taşçıer, şunları söyledi:

    “Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde yerel yönetimler dersini vermekteyim. Başkent Üniversitesi ailesine katıldığım için onur ve gurur duyuyorum. Burada olmak bir ayrıcalık… Yerel yönetimlere dair temel kavramlar, merkezi yönetim ve yerel yönetimlerin ilişkisi, mahalli idari birlikleri gibi konularda ayrıntılı çalışmalarda bulunduk. Uygulamalı dersimizde öğrenci arkadaşlarımızdan yoğun bir şekilde Mansur Yavaş isteği hâsıl oldu. Sağ olsun kendisi de kırmayarak kabul etti, huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum. Örnek belediyecilik mimarlarından Mansur Yavaş’ın bu konuda ders anlatması öğrencilerimiz için bir şans.”

     

     

     

  • ANKARA BÜYÜKŞEHİR, BAŞKENT ARICILIK DERGİSİ’NİN 2. SAYISINI ONLINE OLARAK YAYINLAMAYA BAŞLADI

    ANKARA BÜYÜKŞEHİR, BAŞKENT ARICILIK DERGİSİ’NİN 2. SAYISINI ONLINE OLARAK YAYINLAMAYA BAŞLADI

    Ankara Büyükşehir Belediyesi, arı yetiştiricileri için bir rehber niteliği taşıyan Türkiye’nin içeriği en zengin arıcılık dergisi Başkent Arıcılık Dergisi’nin 2. sayısını,“https://s.ankara.bel.tr/files/2024/01/04/a4c73eab1e3a6cd5747ea9ad70d29246.pdf” adresi üzerinden yayınlamaya başladı. Periyodik olarak 3 ayda bir yayınlanan derginin yeni sayısında, BAKAP bünyesinde arıcılık hedefleri, arıcılık ve kooperatif, arı sağlığı, arı ürünlerinin tüketimi konularına yer verildi.

    Ankara Büyükşehir Belediyesi, Başkentte arıcılığın gelişmesi ve arı yetiştiricilerine bir rehber olması amacıyla hazırladığı Başkent Arıcılık Dergisi’nin 2. sayısını okuyucularla buluşturdu.

    Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığı tarafından periyodik olarak 3 ayda bir yayınlanan derginin 2. sayısında akademisyenler tarafından yazılan makalelerle birlikte güncel arıcılık faaliyetleri ile BAKAP bünyesinde arıcılık hedefleri, arıcılık ve kooperatif, arı sağlığı, arı ürünlerinin tüketimi hakkında içeriklere yer verildi.

    “ARICILIK ARAŞTIRMA ÜRETİM VE EĞİTİM MERKEZİ” 2024 YILINDA FAALİYETE GEÇİYOR 

    Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, derginin 2. sayısının ön sözünde Ankara’da arıcılık standartlarını yükseltmek amacıyla BAKAP bünyesinde “Arıcılık Araştırma Üretim ve Eğitim Merkezi”nin 2024 yılında faaliyete geçeceğini açıkladı.

    Başkentteki arıcıları kalkındırmaya ve arıcılığı köy enstitüleri idealinde geliştirmeye söz verdiklerinin altını çizen Yavaş, derginin ön sözünde, “BAKAP Arıcılık Araştırma Üretim ve Eğitim Merkezi”ni 2024 yılında faaliyete geçiriyoruz. Arıcılık sezonu başlayana kadar kışlatma sürecinde ilçelerde eğitimler düzenleyeceğimizi, tüm arıcılarımıza kış sezonu bitmeden arı yemi desteği vereceğimizi ve kadın arıcılarımıza özel projeler başlatacağımızı belirtmek istiyorum. Amacımız mevcut arıcılık işletmelerimizin ekonomik açıdan güçlendirilmesi ve arıcılıkta sürdürülebilirliğin sağlanmasıdır” ifadelerine yer verdi.   

    Türkiye’deki belediyeler arasında bir ilke imza atılarak yayınlanmaya başlayan 2024 yılının ilk Başkent Arıcılık Dergisi’ne online olarak “https://s.ankara.bel.tr/files/2024/01/04/a4c73eab1e3a6cd5747ea9ad70d29246.pdf” adresi üzerinden erişiliyor.  

     

  • ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KADIN VE AİLE ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN 2023 YILI FAALİYET RAPORU YAYINLANDI

    ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KADIN VE AİLE ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN 2023 YILI FAALİYET RAPORU YAYINLANDI

    Ankara Büyükşehir Belediyesi, Kadın ve Aile Şube Müdürlüğü’nün 2023 Yılı  Faaliyet Raporu’nu internet adresi üzerinden paylaştı. 2023 yılında toplam 15 bin 486 kadına ulaşıldığı belirtilen raporda; kadın sığınma evlerine başvuran kadınların yüzde 23.4’ünün fiziksel, yüzde 61.9’unun psikolojik,  yüzde 1.9’unun cinsel ve yüzde 3.8’inin ekonomik şiddete maruz kaldığı yer aldı.

    Kadına karşı şiddetle mücadele konusunda toplumsal farkındalık yaratan çalışmalar yürüten Kadın ve Aile Hizmetleri Daire Başkanlığı Kadın ve Aile Şube Müdürlüğü, 2023 Yılı Faaliyet Raporu’nu yayınladı.

    MERKEZE 2023 YILINDA TOPLAM 15 BİN 486 KADIN BAŞVURDU

    Büyükşehir Belediyesi’nin resmi internet sitesinde yayınlanan rapor aynı zamanda üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve resmi kurumlarla da paylaşıldı. 2023 yılında toplam 15 bin 486 kadına ulaşıldığı belirtilen raporda, kadın sığınmaevlerine başvuran kadınların yüzde 23.4’ünün fiziksel, yüzde 61.9’unun psikolojik,  yüzde 1.9’unun cinsel ve yüzde 3.8’inin ekonomik şiddete maruz kaldığı belirtildi.

    EN ÇOK BAŞVURU İLKOKUL MEZUNLARINDAN

    Kadın ve Aile Şube Müdürlüğü tarafından hazırlanan raporda sosyal ve ekonomik veriler de yer aldı. Eğitim seviyesi azaldıkça Kadın Danışma Merkezlerine başvuru yapan kadın sayısının arttığı gözlemlendi. Başvuran kadınlardan 100 ilkokul, 40 ortaokul, 175 lise, 146 üniversite ve 5 yüksek lisans-doktora mezunu iken 9 kadının da okuma yazma bilmediği istatistiklere yansıdı.

    EN ÇOK TELEFONLA DANIŞMANLIK HİZMETİ TERCİH EDİLDİ

    Merkezlere başvuran evli kadın oranı yüzde 58.9 ile 280 kişi,  bekâr kadın oranı yüzde 41.1 ile 195 kişi olarak belirlendiKadın Danışma Merkezine 2023 yılında yüzde 39.6 oran ile 188 kadın yüz yüze görüşmeyi, yüzde 60.4 oran ile 287 kadın ise 7/24 açık olan 0549 248 64 86 numaralı hattı arayarak telefonla danışmanlık hizmeti almayı tercih etti.

    KADIN SIĞINMA EVLERİNDEN 93 KADIN VE 42 ÇOCUK YARARLANDI

    Kadın Sığınma evlerine ait verilere de yer verilen raporda, 2023 yılında toplam 93 kadın ve 42 çocuğun yararlandığı ifade edililirken kadın sığınmaevlerinden yüzde 21 oran ile 45-59 yaş grubu 19 kadın, yüzde 31 oran ile 18-29 yaş grubu 29 kadın, yüzde 48 oran ile 30-44 yaş grubu 45 kadın hizmet aldı.

    Sığınma evlerinde 12 saat araç hizmeti, 30 yatak kapasitesi, bağımsız oda, etkinlik alanı, engelli dostu alanları ve çocuk parkı hizmeti de veriliyor. Kurum bünyesinde; bir sorumlu müdür, üç sosyolog, bir çocuk gelişim uzmanı, bir tekniker, iki psikolog, üç gece nöbetçisi, dört güvenlik personeli, bir spor eğitmeni ve bir şoför görev yapıyor.

    BÜYÜKŞEHİR DEPREM DÖNEMİNDE KADINLARIN YANINDA OLDU

    Büyükşehir Belediyesi tarafından 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremden etkilenen ve Ankara’ya yerleşen kadınların ihtiyaçları tespit edilerek yaşamlarının kolaylaştırılması amacıyla çeşitli ‘kadın dostu’ projeler hayata geçirildi.

    Kesikköprü Kamp Alanı’nda kurulan kadın üretim atölyesinde depremden etkilenen 51 kadın misafir edilerek 8 hafta boyunca ürettiği el emeği ürünler, Strateji Geliştirme Daire Başkanlığının da katkılarıyla Başkentlilerle buluşturuldu. El emeği ürünlerin ham maddeleri hiçbir kamu kaynağı kullanılmadan, tamamen gönüllü bağışlarla kadınlara destek olmak için ücretsiz temin edildi. Kadın dayanışmasının güzel bir örneği olan kermeste ürünler satışa çıkarılarak elde edilen gelir depremden etkilenen kadınlar için kullanıldı.

    2023 YILINDA REKOR BAŞVURU

    Kadın Danışma Merkezlerine 1 yıl içerisinde rekor başvuruda bulunan kadınların ihtiyaç analizi yapılarak psikolojik ve sosyal destek almaları sağlandı. 2022 yılında kayıtlara geçen veriler ile 2023 yılı içerisinde tespit edilen verilerin karşılaştırması ise şöyle:

    -Başvuran kadın sayısı: 2022’de 7 bin 326 iken 2023’de 15 bin 486,

    -Hukuki Danışmanlık sayısı: 2022’de 98 kişi iken 2023’de 319 kişi,

    -Psikolojik Danışmanlık sayısı: 2022’de 47 kişi iken 2023’de 124 kişi,

    -Etkinlik ve saha çalışmalarında ulaşılan sayı: 2022’de 2 bin 293 kişi iken 2023’de 8 bin 853 kişi,

    -Eğitim ve seminer verilen sayı: 2022’de 275 kişi iken 2023’de 583 kişi.

     

    Kadın ve Aile Hizmetleri Daire Başkanlığı bünyesinde yer alan Kadın Danışma Merkezi Ulus Gençlik Parkı içerisinde yer alan binada faaliyetlerini sürdürüyor. 4 farklı nokta olan Keçiören, Şafaktepe, Beypazarı ve Hasanoğlan bölgelerinde Kadın Danışma Birimi hizmet veriyor. Merkezde; 1 sorumlu uzman psikolojik danışman ve şef, 4 sosyolog, 1 sosyal hizmet uzmanı, 1 sosyal hizmet teknikeri, 2 psikolog, 1 eğitmen, 2 avukat ve bir tercüman görev yapıyor.

    Ulus Gençlik Parkı Danışma Merkezi’nde fiziksel, psikolojik, cinsel ve ekonomik şiddete uğrayan ya da uğrama riski altında bulunan kadınlara ücretsiz danışmanlık hizmetinin yanı sıra ücretsiz psikolojik danışmanlık ve hukuksal danışmanlık desteği de sağlanıyor.

    “ŞİDDETSİZ İLETİŞİM” SEMİNERİ DÜZENLENDİ

    Büyükşehir Belediyesi ve Hacettepe Üniversitesi iş birliği ile Dr. Öğretim Görevlisi Dilek Avcı tarafından “Şiddetsiz İletişim” konulu seminer düzenlendi. Seminerde, Kadın Danışma Merkezinin işleyişi ve hizmetleri hakkında katılımcılara ayrıntılı sunum yapılarak bilgi verildi. Çocuk Meclisi binasında gerçekleştirilen konferansa Ankara Büyükşehir Belediyesinin birimlerinde çalışan personeller ve davetliler katıldı.

    ‘MOR HARİTAM’ BELEDİYELERE İLHAM OLDU

    Mor Haritam Projesi Birleşmiş Milletler Kadın Biriminin (UN WOMEN) Türkiye’de desteklediği ilk akıllı çözüm projesi olarak değerlendirildi. Harita, Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülmekte olan “Yerel Eşitlik Eylem Planı” kapsamında kentin kadınlar için daha güvenli hâle getirilmesi amacıyla 2020 yılında hayata geçirildi.

    Mor Haritam uygulaması çeşitli platformlar aracılığıyla ülkemizde 48 belediyeye, dünyada ise Avusturya, Arnavutluk, İsveç olmak üzere 3 ülkeye tanıtıldı. 6 belediye bilgi paylaşımı için Ankara Büyükşehir Belediyesine teknik ziyaret gerçekleştirdi. Gaziantep, İstanbul ve Eskişehir Büyükşehir Belediyeleri ile Samsun Atakum Belediyesi Mor Haritam uygulamasından ilham alarak benzer projeleri hayata geçirdi. Uygulama ile kullanıcılar tarafından riskli olarak bildirilen bölgelerde ENERJİSA ile iş birliği içerisinde sokak ve mahalle aydınlatma çalışmaları gerçekleştirildi. Uygulama sayesinde İsveç Krallığı Büyükelçiliği ve UN WOMEN ile kalıcı iş birliği zemini de oluşturuldu.

    Raporda yer alan tüm bilgilere “https://www.ankara.bel.tr/kadin-calismalari/yillik-rapor” adresi üzerinden ulaşılabilir.

     

     

  • İBB ADAY TANITIM TOPLANTISI… ÖZGÜR ÇELİK: “İSTANBUL’DA VE TÜRKİYE’DE YENİDEN BİR ZAFER ELDE EDECEĞİZ”

    Haber: OKTAY YILDIRIM – ÇAĞATAN AKYOL / Kamera: ADEM KARABAYIR

    CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığı tanıtım toplantısında; “Güzel ülkemizin, güzel yürekli insanları bu tabloyu hak etmiyor. Bu nedenle tarihi bir seçim. Bu tabloyu değiştirmek için hep birlikte yerel seçimlerde İstanbul’da ve Türkiye’de yeniden tarihi bir zafer elde edeceğiz. 2028’e giderken halkımıza yeniden umut olacağız” dedi.

    İBB Başkan Adaylığı’na Ekrem İmamoğlu’nun yeniden aday gösterilmesinin ardından bugün Haliç Kongre Merkezi’nde “İstanbul’a hizmette tam yol ileri” sloganıyla lansman düzenlendi. Programa CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile çok sayıda partili de katıldı. Burada konuşan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, bugünün tarihi bir gün olduğuna ve büyük bir yola çıktıklarını belirterek şunları söyledi:

    “800 BİN FARKTAN DERS ÇIKARTMAYANLAR, CUMHURBAŞKANLIĞI YETKİLERİYLE HİZMETİ ENGELLEMEYE ÇALIŞTILAR: İstanbul, 2019’dan bu yana katılımcı, demokratik, eşitlikçi, adil ve halkçı bir anlayışla yönetiliyor. İstanbul, başkanımız Ekrem İmamoğlu yönetiminde 4,5 yılda çok önemli başarılara imza attı. Bu büyük başarılar tüm engellemelere rağmen büyük bir mücadeleyle gerçekleşti. Hatırlayalım. 31 Mart 2019’da seçimi kazandığımız gün, hep birlikte büyük bir demokrasi mücadelesi vermek zorunda kaldık. Bu topraklar 6 Mayıs 2019’da, Türkiye demokrasi tarihi açısından kapkara bir güne tanıklık etti. Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu’nun, İstanbul halkının helal oylarıyla kazandığı mazbatası iptal edildi. Büyükşehir Belediye Başkanımız, büyük bir demokrasi mücadelesiyle İstanbul’u yeniden kazandı. Tekrar edilen İstanbul seçimlerinde 800 bin oy farkından ders çıkartmayanlar; yeri geldi meclis çoğunluğuyla, yeri geldi bakanlık yetkileriyle, yeri geldi Cumhurbaşkanlığı yetkileriyle İstanbul halkının hizmet almasını engellemeye çalıştılar.

    UYDURUK DAVALARA RAĞMEN İSTANBUL 4,5 YILDA BÜYÜK İŞLER BAŞARDI: Buradan İstanbulluların hizmet almasını engellemeye çalışanlara sesleniyorum. Cezalandırmaya çalıştığınız Cumhuriyet Halk Partisi değil, cezalandırmaya çalıştığınız Ekrem İmamoğlu değil, hizmetleri engelleyerek İstanbul halkını cezalandırmaya çalışıyorsunuz ve İstanbul halkı bunu görüyor. İstanbullular bu gerçeği biliyor. Tüm engelleme çabalarına rağmen, tüm uyduruk davalara rağmen İstanbul 4,5 yılda çok önemli işler başardı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu yönetiminde İstanbul daha adil, daha yeşil ve daha yaratıcı bir kent hâline geldi. Büyükşehir Belediye Başkanımız, metro yatırımlarıyla, ulaşım yatırımlarıyla, altyapı-üstyapı yatırımlarıyla, çocuk kreşleriyle, yurtlarla, burslarla, kent lokantalarıyla, anne kartlarla ve daha niceleriyle İstanbul halkına hizmet etmeye devam ediyor.

    TARİHİ BİR SEÇİME GİDİYORUZ: İstanbul’un kültür varlıkları korunuyor, yeşil alanlar imara açılmak yerine yaşam alanlarına dönüştürülüyor. Tüm bu çalışmaları ve daha fazlasını önümüzdeki 3 ay boyunca tüm İstanbullulara kapı kapı, sokak sokak anlatacağız. Çünkü tarihi bir seçime gidiyoruz. Neden tarihi bir seçim? Çünkü ülkemizin ve İstanbul’un merkezi yönetimden kaynaklı çok ağır sorunları var. Bir tarafta, gelirleri gün geçtikçe enflasyon karşısında eriyen işçiler, emekçiler, emekliler memurlar; bir tarafta deprem korkusuyla yaşayan milyonlar, bir tarafta yüksek faiz ve artan kira fiyatlarıyla barınma krizi yaşayan milyonlar, artan işsizlik, bir tarafta iktidar yargısı tarafından yok sayılan Anayasal düzen, her gün tahrip edilen demokrasi, bir tarafta da kimlik siyasetiyle toplumu kutuplaştırarak bu gerçekleri örtmeye çalışan iktidar…

    86 MİLYONUN BARIŞ İÇİNDE YAŞAYACAĞI TÜRKİYE’Yİ SAVUNACAĞIZ: Güzel ülkemizin, güzel yürekli insanları bu tabloyu hak etmiyor. Bu nedenle tarihi bir seçim. Bu tabloyu değiştirmek için hep birlikte yerel seçimlerde İstanbul’da ve Türkiye’de yeniden tarihi bir zafer elde edeceğiz. 2028’e giderken halkımıza yeniden umut olacağız. Biliyoruz ki bu seçimde de yine eşit şartlarda yarışmayacağız. Onlar, yine tüm kamu kaynaklarını, yargı sopasını kullanacaklar. Tahakküm altına aldıkları basın ve medya kuruluşlarıyla toplumu kutuplaştırmaya çalışacaklar. Biz, gücümüzü halktan alarak topluma gerçekleri anlatacağız. Onlar, yine montaj videolarla, sahte broşürlerle toplumu ayrıştırmaya çalışacaklar. Biz adaleti, eşitliği, kardeşliği savunarak toplumu birleştireceğiz. 86 milyonun barış ve kardeşlik içinde yaşayacağı bir Türkiye’yi savunacağız.

    BİZ BU ÜLKENİN ÇİMENTOSUYUZ: 16 milyon İstanbullunun güven ve huzur içerisinde yaşayacağı bir İstanbul’u inşa etmeye devam edeceğiz. Biz bu ülkenin çimentosuyuz. Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’de her görüşten, her inançtan ve her kimlikten vatandaşımızın birlikte ve özgür yaşamasının teminatıdır. Cumhuriyet Halk Partisi düzen kurmuş, devlet kurmuş, Türkiye’nin ana omurgasını oluşturan yegane siyasal geleneğin adıdır. Cumhuriyet Halk Partisi ‘Yurtta barış, dünyada barış’ diyen Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü içerisinde kardeşçe yaşamayı savunan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisidir. İstanbul’da muhalefet olan partinin tüm kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı, bölücü söylemlerine ve eylemlerine rağmen 100 yıl önce olduğu gibi birlik içerisinde hareket edeceğiz.

    ÖZGÜR ÖZEL’İN ÖNDERLİĞİNDE SEVGİ TOHUMLARI EKECEĞİZ: Genel Başkanımız Özgür Özel’in önderliğinde Türkiye’nin dört bir yanında sevgi tohumları ekeceğiz. Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu ile birlikte 4,5 yıllık halkçı belediyecilik uygulamalarını daha ileriye taşıyacağız. İstanbul’un 39 ilçesinde güçlü bir iddia ortaya koyacağız. 39 ilçemizde güçlü bir kampanya organize edeceğiz. 30 bin sandığı 100 bin kişilik dev bir kadroyla koruyacağız. 25-30 ilçede belediyesi kazanacağız. Meclis çoğunluğunu sağlayacağız. İstanbul’u yeniden kazanacağız. Bunu hep birlikte başaracağız. Şairin dediği gibi, ‘Hep bir ağızdan türkü söyleyip hep beraber sulardan çekmek için ağı, demiri oya gibi işleyip hep beraber, hep beraber sürebilmek için toprağı, ballı incirleri hep beraber yiyebilmek, yârin yanağından gayrı her şeyde, her yerde, hep beraber diyebilmek için kazanacağız’. Mutlaka kazanacağız.”

     

  • ABD DIŞİŞLERİ BAKANI BLINKEN BUGÜN İSTANBUL’A GELİYOR

    ABD DIŞİŞLERİ BAKANI BLINKEN BUGÜN İSTANBUL’A GELİYOR

    ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, resmi temaslarda bulunmak üzere bugün akşam İstanbul’a geliyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile bir araya gelecek olan Blinken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de görüşecek.

    ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, resmi temaslarda bulunmak üzere bugün akşam İstanbul’a gelecek. Dışişleri Bakanlığı’ndan üst düzey bir yetkiliden edinilen bilgiye göre Blinken, yarın Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüşecek. Blinken’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de görüşeceği öğrenildi.

    ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan dün yapılan yazılı açıklamada, Blinken’ın 4-11 Ocak günleri arasında Türkiye, Yunanistan, Ürdün, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, İsrail ve Mısır’ı ziyaret edeceği belirtildi. Açıklamanın devamında şunlar kaydedildi:

    “Bakan ziyareti boyunca İsrail, Batı Şeria ve Gazze’de sivillerin hayatlarının korunmasının; tüm rehinelerin serbest bırakılmasının; Gazze’deki sivillere insani yardımların artırılarak sürekli bir şekilde ulaştırılmasının ve temel hizmetlerin yeniden başlatılmasının kolaylaştırılmasına yönelik ortak taahhüdümüzün ve Filistinlilerin Gazze’den zorla göç ettirilmemesinin önemini vurgulayacak. Bakan ayrıca, Kızıldeniz’de ticari gemilere yönelik Husi saldırılarının engellenmesi ve Lübnan’da gerilimin tırmanmasının önlenmesi de dâhil olmak üzere, şiddetin önlenmesi, söylemlerin yatıştırılması ve bölgesel gerginliklerin azaltılmasına yönelik acil mekanizmaları da ele alacak. Bakan, ABD’nin Orta Doğu’da barış için gerekli koşulları oluşturmak üzere ortaklarıyla birlikte çalışma taahhüdünü bir kez daha teyit edecek ve bu taahhüdün İsrail devletinin yanında, her ikisinin de barış ve güvenlik içinde yaşayacağı bir Filistin devletinin kurulmasına yönelik kapsamlı ve somut adımları içerdiğini ifade edecektir.”

  • Çoklu Görev Yetenekleri Ve Çevrimiçi Oyun Deneyimi

    Çoklu Görev Yetenekleri Ve Çevrimiçi Oyun Deneyimi

    Oyun bilgisayarı modelleri, en son teknolojiye sahip işlemciler, yüksek kapasiteli RAM’ler ve güçlü grafik kartları ile donatılmıştır. Bu üstün donanım bileşenleri, oyunların yüksek çözünürlükte, akıcı ve detaylı bir şekilde çalışmasını sağlar. Oyunseverler, oyunları üst grafik ayarlarında oynama imkanına sahip olarak, görsel şölenin tadını çıkarabilirler. Oyunculara geniş bir özelleştirme yelpazesi sunar. Kasa tasarımından soğutma sistemine, klavye aydınlatmasından ses sistemine kadar birçok detay, kullanıcıların kişisel tercihlerine göre özelleştirilebilir. Bu, oyunculara kendilerini ifade etme ve oyun bilgisayarlarını tam anlamıyla kişiselleştirme özgürlüğü tanır. Oyun bilgisayarları, yüksek performansları, özelleştirme imkanları ve geniş oyun kütüphaneleriyle sadece bir bilgisayar değil, aynı zamanda bir eğlence merkezi olarak öne çıkar. Oyuncular, bu teknolojik cihazlar aracılığıyla sadece oyun oynamakla kalmaz. Aynı zamanda kişisel ifadelerini yansıtan özel bir oyun alanı yaratma şansına sahiptirler. 

    Sony Playstation 5 İle Eğlence Zamanı 

    Oyun konsolları, genellikle ev eğlencesinin temel taşları olarak kabul edilir. Kapsamlı oyun kütüphaneleri, çevrimiçi çok oyunculu deneyimler, yüksek performanslı donanım ve geniş ekosistemleriyle oyunculara bir dizi seçenek sunarlar. Oyun konsolları, kullanım kolaylığı ve geniş oyun yelpazesiyle çeşitli yaş gruplarındaki kullanıcılar tarafından tercih edilmekte. 

    • Sony Playstation 5 Digital Edition oyun konsolu, son teknolojiye ulaştığı bir örnek olarak öne çıkar. Bu konsol, güçlü bir donanım setiyle donatılmış olup, özellikle oyunculara etkileyici bir oyun deneyimi sunma amacı güder. Yüksek çözünürlüklü grafikler, hızlı yükleme süreleri ve adaptif tetik butonları gibi özellikleriyle Playstation 5, oyunculara oyun dünyasında gerçek bir derinlik ve immersiyon sağlar. 
    • Sony Playstation 5 Digital Edition, dijital içerik indirme konseptini benimseyerek, oyunculara daha hafif ve şık bir tasarım sunar. Bu, kullanıcıların oyun koleksiyonlarını dijital olarak yönetmelerini ve istedikleri oyunları çevrimiçi platformlardan hızlıca indirip oynamalarını sağlar. Aynı zamanda, Ultra HD Blu-ray sürücüsünden yoksun olması, oyun konsolu daha uygun fiyatlı hale getirirken, oyunculara dijital içeriklerle esnek bir etkileşim imkanı tanır. 
    • Sony oyun konsolları, eğlence dünyasının vazgeçilmez unsurlarıdır. Sony Playstation 5 Digital Edition, bu alanda yeni bir standart belirler. Güçlü donanımı, esneklik sağlayan dijital indirme seçeneği, DualSens kumandası ve çevrimiçi deneyimiyle, Playstation 5 Digital Edition oyun konsolu, oyunculara eğlencenin zirvesini yaşatır. 

    PlayStation Serisi:Oyun Dünyasında Uygun Fiyatlı Yüksek Performans 

    PlayStation, Sony’nin oyun konsolu serisi olarak, oyunculara geniş bir oyun kütüphanesi ve yüksek performans sunan bir marka olarak öne çıkar. PlayStation serisinin modellerinden biri olan PS4 fiyatı oyun severlerin araştırdığı konular arasında yer alır. Cihaz, özellikleriyle milyonlarca oyuncunun tercihi haline gelmiştir. PlayStation serisi, çıkış yaptığı günden bu yana oyun dünyasında bir devrim yaratmıştır. Her yeni model, teknolojik gelişmelerle birlikte oyun deneyimini daha da geliştirmiş ve oyunculara benzersiz bir eğlence sunmuştur. Geniş oyun kütüphanesi, çevrimiçi çok oyunculu deneyimler, yüksek çözünürlüklü grafikler ve özel içerikleriyle PlayStation, oyun severlere eğlenceye geniş bir kapı açar. PlayStation serisi, uygun fiyatları ve yüksek performansıyla oyun severlere eğlenceye ulaşılabilir bir yol sunar. PlayStation 5 ise bu geleneği sürdürerek geniş oyuncu kitlesine hitap eder. Eğlenceye erişmek artık daha önce hiç olmadığı kadar kolay ve uygun. Sony’nin PlayStation serisi, oyun dünyasında eğlence standartlarını belirleyerek, oyunculara keyifli bir yolculuk vadeder.

  • ATIKLAR SANATLA BULUŞTU: ‘DİORAMA SERGİSİ’ ÇANKAYA’DA

    ATIKLAR SANATLA BULUŞTU: ‘DİORAMA SERGİSİ’ ÇANKAYA’DA

    Çankaya Belediyesi Zülfü Livaneli Kültür Merkezi, sanatçı Melih Şentürk’ün Diorama Sergisi’ne ev sahipliği yapıyor. 4 Ocak’ta açılışı yapılan sergi, 14 Ocak’a kadar Başkentli sanatseverlerin ziyaretine açık olacak.

    Çankaya Belediyesi, birbirinden farklı etkinlikleri Çankayalılarla buluşturmaya devam ediyor. Sanatçı Melih Şentürk’ün kurgusal bir olayı üç boyutlu canlandıran diorama sanatını kullanarak oluşturduğu Diorama Sergisi, 4 Ocak’ta Zülfü Livaneli Kültür Merkezi’nde açıldı. Sergi, Şentürk’ün “Distopik Evrenin Köhne Yapıları”nı yansıttığı birbirinden farklı 17 çalışmadan oluşuyor. Atık malzemelerin diorama ile yeniden yorumlandığı sergide, doğanın değerini bilerek enerji kaynaklarının verimli ve sürdürülebilir kullanımına dikkat çekiliyor. 

    ÇÖPTEN SANATA YOLCULUK

    Sanatçı Şentürk, eserlerinde gelecekte oluşmuş distopik bir evren hayal ederek, insanoğlunun verdiği zararla doğanın dengesini bozmasını ve ardından hayatta kalmak için tüm imkanları kullanarak barınaklar inşa ettiği bir dönemi anlatıyor. Distopik evrende hayatta kalabilen insanların doğaya uyanışı ile yeni bir başlangıcın temsil edildiği sergide, çöpten çıkarılan atık malzemelerin minyatür olarak geri dönüşümü yeni bir hikaye ile ortaya koyuluyor. Diorama Sergisi her yönüyle sanatseverlere merak ve heyecan uyandırıcı bir deneyim sunuyor.

    ÜÇ BOYUTLU KURGUSAL SERGİ

    Diorama Sergisi hakkında bilgi veren Melih Şentürk, “İnsanoğlu olarak çok hızlı hareket etmeye çalışıyoruz. Sosyal medyada bir şey izlerken bile bir aksın gitsin olayı var. Benim eserlerimde ise bir sabır var. Aylarca süren milim milim uğraştığınız bir şey var. Bu insanı inanılmaz motive eden ve besleyen bir şey. Bu eserleri görmelerini isterim çünkü sergiyi ziyaret edenler bu eserlere baktıklarında  ‘Bunu ben de yapabilirim’ demelerini isterim. Hem bu şekilde zamanın ve doğanın daha az tüketimi üzerinde de bilinç sahibi olacaklar. Bu bilinç diorama sanatı ile olmasa bile anda kalabilecekleri herhangi bir şeyle uğraşmalarının yaşam şekillerine iyi geleceğine eminim. Örneğin burada eski bir ses bombasını eve dönüştürdük ve görenler bunu hiç düşünemediklerini söylediler. Burada da bir uyanış oluşuyor aslında” dedi

    Çankaya Belediyesi Zülfü Livaneli Kültür Merkezi’nde 14 Ocak 2024 tarihine kadar açık olacak sergi, tüm hafta boyunca 09.00-20.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek.