Blog

  • BOZÜYÜK’TE ALTYAPI ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR

    BOZÜYÜK’TE ALTYAPI ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR

    Bozüyük Belediyesi Su ve Kanalizasyon Müdürlüğü ekiplerinin ilçe genelinde başlattığı altyapı çalışmaları hız kesmeden devam ediyor.

    İlçenin sağlam ve sağlıklı bir altyapıya sahip olabilmesi için ekipler tarafından ihtiyaç görülen noktalarda gerçekleştirilen yeni kanalizasyon hattı yapım çalışmaları devam ederken, abone bağlantıları yapılıyor, su ve kanalizasyon hatlarında meydana gelen arızalar da süratle gideriliyor.

    Devam eden çalışmalar kapsamında Çarşı Mahalle’de 200’lük borularla 200 metrelik kanalizasyon hattı döşendi. 

    Ekipler, altyapıda çeşitli nedenlerle meydana gelen arızalardan vatandaşların etkilenmemesi amacıyla çalışmalarını 7 gün 24 saat aralıksız olarak sürdürüyor.

  • ERDOĞAN: “ENFLASYONDAKİ İVME KAYBININ ETKİLERİ YILIN İKİNCİ YARISINDA DAHA NET HİSSEDİLECEKTİR. ÖNÜMÜZDEKİ YILIN HERKESİ ŞAŞIRTAN OLUMLU GELİŞMELERE SAHNE OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM”

    ERDOĞAN: “ENFLASYONDAKİ İVME KAYBININ ETKİLERİ YILIN İKİNCİ YARISINDA DAHA NET HİSSEDİLECEKTİR. ÖNÜMÜZDEKİ YILIN HERKESİ ŞAŞIRTAN OLUMLU GELİŞMELERE SAHNE OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da düzenlenen Ortak Paylaşım Forumu’nda; “2023 enflasyonumuz yüzde 64,8 olarak gerçekleşti. Hem çekirdek hem manşet enflasyonun son aylardaki düşüş eğilimi Orta Vadeli Program ile uyumludur. Enflasyondaki ivme kaybının etkileri özellikle yılın ikinci yarısında daha net hissedilecektir. Önümüzdeki yılın bu bakımdan herkesi şaşırtan olumlu gelişmelere sahne olacağını düşünüyorum” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün İstanbul’da Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun (TİSK) düzenlediği Ortak Paylaşım Forumu’na katıldı. Erdoğan özetle şöyle konuştu:

    “YENİ ASGARİ ÜCRETLE ÇALIŞANLARIMIZI ENFLASYONA EZDİRMEME SÖZÜMÜZÜ BİR KEZ DAHA YERİNE GETİRMİŞ OLDUK”

    “Konfederasyonumuzun temsil ettiği çalışanlar ve işletmeler ülkemizin milli gelirine 200 milyar dolar, ihracatına 100 milyar dolar katkı sunuyor.

    Bölgemizde yaşanan sıcak çatışmalara, krizlere ve küresel ekonomideki artan belirsizliğe rağmen ihracatta kırdığımız bu tarihi rekoru çok kıymetli görüyoruz. Sizlerin de desteği ile Türkiye yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla kaliteli büyüme hedefine emin adımlarla ilerliyor. TİSK’in asgari ücret müzakerelerinde de son derece yapıcı bir tavır sergiledi. Görüşmeler çalışmalarımızın ve işverenlerimizin ihtiyaçları çerçevesinde ülkemizin şartları dikkate alınarak rasyonel bir çerçevede yürütüldü. Yüzde 49 artışla 17 bin 2 lira olarak belirlenen 2024 yılı asgari ücretinin çalışanlarımızla birlikte tüm işverenlerimize de hayırlı olmasını diliyorum. Yeni asgari ücretle çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü bir kez daha yerine getirmiş olduk.

    Elbette asıl olan pastayı büyütmektir. Bizim amacımız da zaten budur. Türkiye ekonomisi büyüdükçe ortaya çıkacak katma değerden işçisi, işvereni, emeklisi, memuru, çiftçisi, esnafıyla 85 milyonun tamamı istifade edecektir. Türkiye’nin hem küresel riskleri başarıyla yönetecek hem de hedefleri doğrultusunda ilerleyecek kapasiteye sahip olduğunu hepimizi biliyoruz. İnşallah işçi, işveren ve kamu olarak hep beraber omuz omuza verecek ülkemizi güçlendirme mücadelemizi mutlaka zafere ulaştıracağız.

    “21 YILI GERİDE BIRAKAN İKTİDARLARIMIZIN HİÇBİR DÖNEMİNDE SERMAYE DÜŞMANLIĞI YAPMADIK”

    21 yılı geride bırakan iktidarlarımızın hiçbir döneminde sermaye ayrımcılığı, sermaye düşmanlığı yapmadık. Bugün bile acı ve utançla hatırlanan 28 Şubat dönemindeki sermayeye renklere bölen anlayış başta olmak üzere ülkemiz ekonomisine zarar verecek hiçbir yaklaşımı kabul etmedik, etmeyeceğiz. Korkular ve hassasiyetler üzerinden yürütülen kampanyaların ülkemize hiçbir fayda sağlamadığını yine o dönemde beraberce tecrübe ettik. Biz milletimizin bünyesindeki hiçbir farklılığı ayrışma veya kamplaşma vesilesi olarak görmüyoruz. Tam tersine, bu hakikatleri ülkemizin sosyal ve beşeri zenginliğinin nişaneleri olarak kabul ediyoruz. Türkiye’nin hangi kökenden, inançtan ve siyasi görüşten olursa olsun, tüm vatandaşlarının katkısına ihtiyaç duyduğunu asla unutmuyoruz. Ancak son dönemde milli bekamızın teminatı olan kardeşliğimize yönelik saldırıların özellikle yoğunlaştırıldığına şahit oluyoruz. Çok açık ve net söylüyorum, bu saldırıların en önemli sebepleri Türkiye’nin kendi hak ve menfaatlerini koruma hususundaki kararlılığı ile Filistin davasındaki dik ve tavizsiz duruşudur. Çoğu çocuk ve kadın 23 bin masumun katledildiği Gazze mezaliminde ülkemiz Filistinli mazlumlardan yana çok net tavır almış, hakkı ve hakikati korkusuzca savunmaktan çekinmemiştir. İsrail yönetiminin vahşet politikasına karşı tüm dünyada giderek artan tepkilerin gerisinde ülkemizin yürekli duruşunun da payı vardır.

    MİT yurt içinde ve sınırlarımız ötesinde Türkiye düşmanlarına ve aparatlarına karşı çok ağır darbeler indiriyor. Silahlı Kuvvetlerimiz ve emniyet birimlerimiz şer güçlerin maşalığını yapan terör örgütlerine adeta nefes aldırmıyor. Tam bağımsız Türkiye ülkümüz sadece bir söylem olmaktan çıkıp Allah’a hamdolsun adım adım gerçeğe dönüşüyor.

    Şayet Türkiye Yüzyılı’nı inşa edeceksek bunu işçisi, işvereni, emeklisi, esnafı, genci, yaşlısı, kadını, erkeği, Türkü, Kürdü, Arabı, Sünnisi, Lazı ve Alevisi ile hep birlikte yapacağız. Ayrılıklar yerine ortak noktalara odaklanarak 85 milyon hep beraber Türkiye Yüzyılı için güçlerimizi birleştireceğiz. Bunu başardığımızda önümüze çıkabilecek hiçbir engel tanımıyorum.

    “ENFLASYONDAKİ İVME KAYBININ ETKİLERİ ÖZELLİKLE YILIN İKİNCİ YARISINDA DAHA NET HİSSEDİLECEKTİR”

    Ekonomi yönetimini emanet ettiğimiz arkadaşlarımıza gereken desteği hep verdik, veriyoruz. Bugün de kendilerine ve politikalarına güvenimiz tamdır. Ekonomide alınan kararların tüm jeopolitik risklere ve belirsizliklere rağmen meyvelerini vermeye başladığını memnuniyetle görüyoruz. Son 6 aylık dönemde, uluslararası sermaye girişi hızlandı, rezervlerimiz güçlendi. Ani kur hareketleri azaldı, finansman koşulları iyileşti. Merkez Bankamızın toplam rezervi tarihimizin en yüksek seviyesine çıkarak toplamda 145,5 milyar doları buldu. İhracatta Cumhuriyet tarihimizin rekorunu kırdık. Orta Vadeli Programımızın (OVP) en temel önceliği olan enflasyon meselesinin çözümü için yoğun gayret sarf ediyoruz. Biliyorsunuz, 2023 enflasyonumuz yüzde 64,8 olarak gerçekleşti. Hem çekirdek hem manşet enflasyonun son aylardaki düşüş eğilimi OVP ile uyumludur. Enflasyondaki ivme kaybının etkileri özellikle yılın ikinci yarısında daha net hissedilecektir. Önümüzdeki yılın bu bakımdan herkesi şaşırtan, olumlu gelişmelere sahne olacağını düşünüyorum. Geçtiğimiz yıl milli gelirimizin yüzde 5,4’ü düzeyinde gerçekleşen cari açığı bu yıl yüzde 4’e, önümüzdeki yıl yüzde 3’lük ve sonraki yıl yüzde 2’lik seviyelere kadar geriletmekte karalıyız. Gümrük Birliği’nin güncelleyerek Avrupa ile ticari ilişkilerimizi, çevre ve teknoloji alanındaki standartlarımızı yükselterek geliştireceğiz. Hükümetlerimizin alametifarikası olan mali disiplinden taviz vermeyecek, dijital dönüşüm, yeşil dönüşüm, yapısal reformlar gibi alanları inşallah daha da güçlendireceğiz. Merkez Bankamızın izlediği politikalarla birlikte finansman maliyetlerinin arttığını görüyoruz. İş dünyamıza yardımcı olmak için yatırımı ve ihracatı destekleyici, daha düşük maliyetli finans imkânları oluşturmanın gayretindeyiz.

    Bizim için en önemli husus vatandaşımızın evine ekmek götürmesini, kendisini ve ailesini muhannete muhtaç etmeden yaşamasını temin edecek bir işinin mutlaka olmasıdır. Türkiye’nin istihdamına yaptıkları katkılar dolayısıyla TİSK mensuplarına buradan bir kez daha şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum.

    “İSTANBUL’U İNŞA VE İHYA ETMEYE MECBURUZ”

    Süratle çöpten, çukurdan, çamurdan İstanbul’umuzu kurtardık. Ne yazık ki şu anda tabi İstanbul artık o günlerine herhalde yeniden dönmek istiyor. Onun için artık bizim mottomuz, ‘Yeniden İstanbul.’ Buna mecburuz, yeniden İstanbul’u inşa ve ihya etmeye mecburuz. Onun için tabi çok çalışacağız, çok gayret edeceğiz ve yeniden İstanbul’u inşa ve ihya ederek yolumuza devam edeceğiz.

    “TÜRK İŞ KANUNU İLE ETKİNLİĞİ VE VERİMLİLİĞİ ARTTIRABİLECEĞİMİZE İNANIYORUZ”

    Hukuk Politikaları Kurulumuz bünyesinde çalışma hayatımıza ilişkin mevzuat dağınıklığının giderilmesine yönelik bir çalışma yapıyoruz. Bireysel iş kanunlarına ve bireysel iş hukukuna ilişkin diğer kanunlarda yer alan düzenlemeleri tek bir temel iş kanunu ile bütüncül bir yapıya kavuşturmayı hedefliyoruz. Bu çerçevede ortaya çıkacak Türk İş Kanunu ile etkinliği ve verimliliği arttırabileceğimize inanıyoruz. Hazırlıklarımızı tekemmül ettirdikten sonra bu meseleyi Meclisimizin ve kamuoyumuzun takdirine sunacağız.”

     

  • EDİRNE’DE SMA HASTASI BEBEKLERİN TEDAVİLERİNE KATKI İÇİN LOKMA SATILDI

    EDİRNE’DE SMA HASTASI BEBEKLERİN TEDAVİLERİNE KATKI İÇİN LOKMA SATILDI

    Edirne’de Mor Ev Atölyesi’nde pişirilen lokmalar, SMA hastası bebeklere katkı sağlamak için satışa çıkarıldı. Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan’ın eşi Esra Gürkan, “SMA hastalığının tedavisi için gereken para bir ailenin üstesinden gelebileceği bir rakam değil.  Çok büyük rakamlar. Dolayısıyla el birliğiyle ne kadar destek olabilirsek o kadar faydalı oluruz diye düşünüyorum” dedi.

    Edirne Belediyesi ile Edirne Kent Konseyi Kadın Meclisi kadınları iş birliğinde, bugün satılan lokmalardan elde edilecek gelir SMA hastası bebeklerin tedavisinde kullanılacak. Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan’ın eşi Esra Gürkan’ın da lokma satış noktasına gelerek, SMA hastası bebeklere destek verdi.

    “NE KADAR DESTEK OLABİLİRSEK O KADAR FAYDALI”

    Esra Gürkan, şunları söyledi:

    “SMA hastalığı çok uzun süreçli ve tedavisi oldukça pahalı bir hastalık. Tedavi süreçleri hem meşakkatli hem de hassasiyetle yürütülmesi gerekiyor. Bizler de bu zincirin birer halkaları olabilirsek ne mutlu bize. SMA hastalığının tedavisi için gereken para bir ailenin üstesinden gelebileceği bir rakam değil.  Çok büyük rakamlar. Dolayısıyla el birliğiyle ne kadar destek olabilirsek o kadar faydalı oluruz diye düşünüyorum.”

    “BEBEKLERİMİZE BİR LOKMA BİR CAN OLSUN”

    Edirne Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Nurcan Pektaş, “Bebeklerimize bir lokma bir can olsun dedik. Kadınlarımızla çıktık bu yola. Biz her hafta Cuma günü burada lokma yapıyoruz ama bu hafta burada elde edilen gelirin tümü SMA’lı bebeklerin tedavisinde kullanılması için bağışlanacak. Katkı sunan herkese teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.

    Lokma pişiren Hafize Belge ise “Çocuklarımıza umut ve can, kan olsun. Yeğenimin 8 yaşında kızı öldü bu hastalıktan” dedi.  

     

     

  • SİNOP’TA HER YAĞMURDA EVİ SU ALAN VATANDAŞ: “YAPTIRMAYA PARAM YETMİYOR Kİ, NASIL YAPTIRAYIM?”

    SİNOP’TA HER YAĞMURDA EVİ SU ALAN VATANDAŞ: “YAPTIRMAYA PARAM YETMİYOR Kİ, NASIL YAPTIRAYIM?”

    MUSTAFA USTA 

    Sinop’ta yaşayan Fatma Uzun, her yağmur yağdığında evinin su aldığını belirterek “Evimin içinde laminantlar kalktı. Yatak odam battı. Işıkları da açamıyorum. Yaptırmaya param yetmiyor ki, nasıl yaptırayım? Ben 1 maaş alan insanım. Eşim yok, kimsem yok” dedi.

    Sinop kent merkezinde yaşayan 63 yaşındaki Fatma Uzun, son 2 senedir yağmur yağdığında çatıdan gelen su yüzünden evinin odalarının su aldığını ve maddi açıdan zorlandığı için çatısını yaptıramadığını belirtti. Yetkililerden yardım isteyen Uzun, şöyle konuştu:

    “YAPTIRMAYA PARAM YETMİYOR Kİ, NASIL YAPTIRAYIM?”

    “Yağmur yağdığında evimi çatıdan su basıyor. Odamı ve salonum su oluyor. 2 senedir yağmur yağınca su evime, odama kadar giriyor. Allah yardım ediyor ki, yağmur yağmıyor. Yağmur yağsa evi sel alıp gidecek. Ben de duvarı delirdim, su merdivenlerden aşağı akıyor. Allah’tan Sinop’a bu aralar yağmur yağmadığı için şu an akmıyor. Evimin içinde laminantlar kalktı. Yatak odam battı. Işıkları da açamıyorum. Yaptırmaya param yetmiyor ki, nasıl yaptırayım? Ben 1 maaş alan insanım. Eşim yok, kimsem yok. Yetkililerden yardım istiyorum.”

  • TÜM EMEKLİLER SENDİKASI ESKİŞEHİR ŞUBESİ: “EMEKLİ TABAN MAAŞI EN DÜŞÜK MEMUR MAAŞINA EŞİTLENMELİDİR”

    TÜM EMEKLİLER SENDİKASI ESKİŞEHİR ŞUBESİ: “EMEKLİ TABAN MAAŞI EN DÜŞÜK MEMUR MAAŞINA EŞİTLENMELİDİR”

    MELTEM KARAKAŞ

    Tüm Emeklilerin Sendikası Eskişehir Şube Başkanı Nalan Karagöz, “Emeklilere maaş bağlama oranı dul ve yetimleri de kapsayacak biçimde değiştirmeli ve taban maaş uygulaması güncellenmelidir. Buna göre yıllarını çalışma hayatına vermiş, değer üretmiş, emekli hakkını almış ve emekli olmuş her bireyin taban maaşı, işe yeni başlamış en düşük memur maaşına eşitlenmelidir. Yani 30- 40 yıl çalışmış, değer üretmiş ve primlerini peşin ödemiş, türlü zorluklara göğüs germiş bir emeklinin alacağı maaş, henüz işe yeni başlamış en düşük memur maaşına eşitlenmelidir. Bugün için bu miktar 32 bin lira civarındadır” dedi.

    Tüm Emeklilerin Sendikası Eskişehir Şubesi tarafından bugün Hamamyolu Caddesi’nde basın açıklaması yapıldı. Açıklamaya CHP Eskişehir Milletvekilleri Utku Çakırözer ve Jale Nur Süllü ile CHP Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz da katıldı. TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerinin gerçeği yansıtmadığını söyleyen Tüm Emeklilerin Sendikası Eskişehir Şube Başkanı Nalan Karagöz, şunları söyledi:

    “GERÇEK ENFLASYON BİL CÜMLE HALKIN YAŞADIĞI HAYAT PAHALILIĞIDIR”

    “Yine TÜİK şaşırtmadı. Açıkladığı aralık ayı enflasyonu ve 2023 yılı için açıkladığı yıllık enflasyon gerçeği yansıtmıyor. Daha doğrusu yaşamımızda karşılığı yoktur. Artık TÜİK’in bizim nezdimizde güvenirliği yoktur. TÜİK’in Merkez Bankası’nın aylar önce açıkladığı enflasyon oranının bir tık altıda enflasyon açıklayacağını söylemiştik, hiç yanılmadık. TÜİK enflasyonu yüzde 64,77 olarak açıkladı. Bağımsız ve bilim insanlarından oluşan ENAG ise enflasyonu yüzde 127,21 olarak açıkladı. Bağımsız kuruluş olan ENAG ve DİSK-AR’IN verileri bizim çalışmalarımızı doğruluyor. Bize göre de emekli maaşlarına 2023 yılı için en az yüzde 96’lık artışa ilave olarak 2024 yılı ilk 6 ayı için öngörülen enflasyon eklenmelidir. Onun için biz TÜİK verilerini hiç dikkate almadan direkt olarak iktidara seslenmek istiyoruz. Gerçek enflasyon emeklinin yaşadığı, çalışanlarımızın yaşadığı, asgari ücretlilerin yaşadığı, gençlerimizin yaşadığı, kadınlarımızın yaşadığı, kısaca halkın yaşadığı hayat pahalılığıdır. Yapacağınız maaş artışını bu kritere göre yapmalısınız.

    “TABAN MAAŞ UYGULAMASI GÜNCELLENMELİDİR”

    Yaşanan hayat pahalılığının giderilmesi, emeklilerin bir nebze de olsa insanca yaşaması için artık yüzdelik zamların bir anlamı kalmamıştır. Yeni bir anlayışın, yeni bir uygulamanın devreye sokulması gerekir çünkü bu kadar düşük maaşların sebebi AKP iktidarının 2008’de kanunlaştırdığı sözde sosyal güvenlik reformudur. Bugün bu uygulama iflas etmiştir. İflas etmiş bu uygulamaya derhal son verilmelidir. Yeni bir yöntem bulunmak zorunludur. Yeni yöntemi biz söyleyelim; emeklilere maaş bağlama oranı dul ve yetimleri de kapsayacak biçimde değiştirmeli ve taban maaş uygulaması güncellenmelidir. Buna göre yıllarını çalışma hayatına vermiş, değer üretmiş, emekli hakkını almış ve emekli olmuş her bireyin taban maaşı, işe yeni başlamış en düşük memur maaşına eşitlenmelidir. Yani 30- 40 yıl çalışmış, değer üretmiş ve primlerini peşin ödemiş, türlü zorluklara göğüs germiş bir emeklinin alacağı maaş, henüz işe yeni başlamış en düşük memur maaşına eşitlenmelidir. Bugün için bu miktar 32 bin lira civarındadır. Prim, gün sayısı, prim miktarı, eğitim, ek ödeme vb. kriterler de göz önüne alınarak emekli maaşlarına hak edişler kademe kademe eklenmelidir. Memurlara verilen 8 bin 77 lira yeni artışıyla birlikte bütün emeklilere de verilmelidir.

    “GÖRÜNEN TÜİK KILAVUZ İSTEMEZ”

    Emeklilerin ekonomik sorunlarının çözüm yolu budur. Bunun dışında yüzdelik artışlar çözüm değildir. Bugün yapılan artış 3 ay sonra anlamsızlaşıyor. Zira iktidar ne bürokratlarının ne de iktidar erkinin öngördüğü enflasyon oranları hiçbir zaman tutmadığı gibi yine tutmayacaktır. Görünen TÜİK kılavuz istemez. İktidarı bir noktada daha uyarmak istiyoruz. 7 bin 500 lira maaş alan emekli arkadaşlarımızın hemen hemen tamamının kök maaşı çok daha düşüktür. Sakın ola ki kök maaş üzerinden maaş artışlarını düşünmeyin. O durumda yeni bir 2023 Temmuz sendromu yaşanır. Yani 6 milyon emekli yine sıfır zam ile karşılaşır ki bu tam da emeklileri diri diri mezara gömmek olur.

    “SORUN ADİL BÖLÜŞÜMDÜR, SORUN TERCİH SORUNUDUR”

    Emeklilere bayram ikramiyesi diye verilen 2 bin liranın güncel karşılığı kalmamıştır. Satın alma gücü yok denecek kadar azdır. Bunun yerine bayram ikramiyeleri asgari ücret düzeyine çıkarılmalıdır. Bize; bütçemiz kısıtlı, para yok hikayeleri anlatılmasın. Para yok diye ÖTV arttırıldı MTV ikiye katlandı ama şans oyunlarında vergiler yüzde 50, yani yarı yarıya düşürüldü. Demek ki sorun para sorunu değildir. Sorun adil bölüşümdür, sorun tercih sorunudur. İlerlemiş yaşların rağmen binlerce emekli Ankara’ya akın ederek 10 Aralık’ta Ankara’da görkemli miting ile talebelerini kamuoyu ile paylaşmıştı. İktidarın takip ettiğini biliyoruz fakat işlerine gelmediği anlaşılıyor. Zira taleplere dair henüz bir açıklama duymadık. Sahici bir çözüm yerine emeklileri oyalamayı, süreci seçimlere endekslemeyi tercih ediyorlar.”

  • KÜRŞAD ZORLU, “İSRAİL İSTİHBARATINA ÇALIŞTIĞI İDDİASIYLA 34 KİŞİNİN GÖZALTINA ALINDIĞI MİT OPERASYONUNU” TBMM GÜNDEMİNE TAŞIDI: “CASUSLARIN ÜLKEMİZE NASIL GİRDİĞİ İRDELENMEYE MUHTAÇTIR”

    KÜRŞAD ZORLU, “İSRAİL İSTİHBARATINA ÇALIŞTIĞI İDDİASIYLA 34 KİŞİNİN GÖZALTINA ALINDIĞI MİT OPERASYONUNU” TBMM GÜNDEMİNE TAŞIDI: “CASUSLARIN ÜLKEMİZE NASIL GİRDİĞİ İRDELENMEYE MUHTAÇTIR”

    İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu; 34 kişinin İsrail istihbaratına çalışan bir casusluk şebekesinin üyesi olduğu iddiasıyla gözaltına alındığı MİT operasyonunu TBMM gündemine taşıdı. “Casusların ülkemize nasıl girdiği irdelenmeye muhtaçtır” değerlendirmesini yapan Zorlu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a; “Ajanların kaçı Türk vatandaşı kaçı yabancı uyrukludur?”  sorusunu yöneltti.

    İYİ Parti Sözcüsü ve Ankara Milletvekili Kürşad Zorlu, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın yürüttüğü “İsrail casusları” operasyonunu TBMM gündemine taşıdı. Zorlu’nun, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinin gerekçesi şöyle:  

    “Milli İstihbarat Teşkilatı’nın yaptığı operasyonla, çoğunluğu yabancı uyruklu 34 kişi İsrail istihbaratına çalışan bir casusluk şebekesinin üyesi olduğu iddiasıyla 2 Ocak’ta başarılı bir operasyonla gözaltına alındı.

    Milli güvenliğimiz ve egemenliğimiz açısından son derece önemli gördüğüm bu operasyonun, derinleştirilerek incelenmesi başka hücreleri de tespit bakımından kritiktir. Bu kapsamda casusların ülkemize nasıl girdiği irdelenmeye muhtaçtır. Zira halen süregelen sığınmacı sorununu da etkileri açısından dikkate almak gereklidir.”

    Zorlu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz’a şu soruları yöneltti:

    “Bu ajanlar, hangi tarihte tespit edilmiştir? Ajanların kaçı Türk vatandaşı kaçı yabancı uyrukludur? Yabancıların, uyruklarına göre dağılımı nedir? Kaç tanesine Türk vatandaşlığı verilmiştir? Bunlardan konut satışı yoluyla vatandaşlık alan var mıdır? Varsa bunların istihbarat ve güvenlik soruşturmaları yapılmış mıdır?”

     

  • BİRLEŞİK KAMU İŞ KONFEDERASYONU GENEL BAŞKANI YEŞİLKAYA: “ÜLKEMİZDE GERÇEK ENFLASYON HESAPLANMALI VE ÇALIŞANLARA AYLIK OLARAK VERİLMELİ”

    Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Yeşilkaya, memur ve memur emeklilerine yapılacak zamma ilişkin “Kamu çalışanı vatandaş, kirasını ödeyemiyor, gıdasını alamıyor, hiçbir ihtiyacını karşılayamıyor. Dolayısıyla bir masal içindeyiz. Açlık sefalet diz boyu…TÜİK’in hesap oyunları ile zaten cebimizden çalıyorlar. Dolayısıyla bu zam falan değil. Ülkemizde gerçek enflasyon hesaplanmalı ve çalışanlara aylık olarak verilmeli. Çünkü daha önce ülkemizde uygulandı. Süper enflasyon var, enflasyondan koruma ancak böyle olur” dedi.

    Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Yeşilkaya ve Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Genel Mali Sekreter Hasan Kütük, memur ve memur emeklilerine yapılacak yüzde 49,25 oranındaki zamma ilişkin değerlendirmede bulundu.

    Yeşilkaya, şunları söyledi:

    “KAMU ÇALIŞANI VATANDAŞ, KİRASINI ÖDEYEMİYOR, GIDASINI ALAMIYOR, HİÇBİR İHTİYACINI KARŞILAYAMIYOR”

    “İktidar, bize masal anlatmaya devam ediyor. Masal ne? ‘Çalışanı, emekliyi, halkı enflasyona ezdirmedik’… Enflasyona ezdirmediği emekli 7 bin 500 lira maaş alıyor. Enflasyona ezdirmediği çalışan, Türkiye’de çalışanların yaklaşık yüzde 60’ı asgari ücretle çalışıyor. Açlık sınırının 17 bin liraya dayandığı ülkemizde yüzde 60 civarında çalışan 17 bin liraya çalışıyor. Bunlar enflasyona ezdirilmemiş oluyor. Kamu çalışanı vatandaş, kirasını ödeyemiyor, gıdasını alamıyor, hiçbir ihtiyacını karşılayamıyor. Dolayısıyla yalan bir masal içindeyiz. Halkımız ve çalışanlarımız gerçekten enflasyon altında inliyor. Açlık sefalet diz boyu…

    Zamlara gelince; şu an zam falan yapılmıyor. Gerçek enflasyonun yüzde 127 olduğu olduğu ülkemizde enflasyon yarı olarak gösteriliyor, yüzde 67 civarında gösteriliyor. Orada zaten yüzde 67 civarında değer kaybına uğruyor, verdikleri zam yüzde 49 diyoruz ama 24 ay için verdikleri zam yüzde 25’tir. Bunu da koyduğu vergilerle kat be kat fazlasını alıyor. TÜİK’in hesap oyunları ile zaten cebimizden çalıyorlar. Dolayısıyla bu zam falan değil. Ülkemizde gerçek enflasyon hesaplanmalı ve çalışanlara aylık olarak verilmeli. Çünkü daha önce ülkemizde uygulandı. Süper enflasyon var, enflasyondan koruma ancak böyle olur.

    “BU ZAM, KAMU EMEKÇİLERİNİN, EMEKLİLERİNİN İHTİYAÇLARINI KARŞILAYABİLECEK BİR ZAM DEĞİLDİR”

    Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Genel Mali Sekreter Hasan Kütük, memura yapılan zamma ilişkin ise şunları söyledi:

    “Toplam 6 milyonun üzerindeki memur emekli ve çalışanının geleceğini etkileyen maaş zammı ile ilgili açıklama netleşti. Açıkçası burada ortaya çıkan rakama baktığımızda bize göre dağ fare doğurmuştur. Bahsedilen yüzde 49,5 üzerinden iktidar çevrelerine baktığımızda olağanüstü büyük bir rakam gibi sunulmaya çalışılıyor. Burada da aslında bir algı ve yanıltma var. Bunun en büyük etkisi de kamu çalışanları arasındaki çelişkiyi derinleştirmektir. Bakın maaş bordrom da burada; benim 15 aralıktaki maaş bordromda 24 bin 615 lira maaşım var ve 40 yılın üzerinde öğretmen olarak da bu devlete hizmet ediyorum. Bu benim normal aldığım maaş ama siz bunun üzerine ders ücretini koyuyorsunuz, başöğretmenlik sözleşmelerini koyuyorsunuz, eş ve çocuk yardımını koyuyorsunuz, ortaya çıkardığınız rakamlar toplumda çok farklı bir algının oluşmasına neden oluyor. Onun için diyoruz ki, bizim buradan kamu emekçisi olarak, öğretmen olarak 40 yılın üzerinde bir görev yapmış biri olarak almış olduğum maaş 24 bin 615 lira.

    Bu ülkede kamudan emekli olmuş insanların da artıştan yaranması lazım. Onlarda bu ülkede, millete hizmet etmiş insanlar. Biz bu maaşları 15 Ocak’ta alacağız ama 31 Aralık’ta bütün gıdadan elektriğe, vergiden harçlara kadar olağanüstü zamlar arka arkaya yapılmaya başlandı. Harçlara, kimliklere, pasaportlara zamlar yapılmaya başlandı. Ama bu iktidarın yaptığı çok ilginç bir şey oldu, şans oyunlarının vergisini düşürdü. Bu toplumun şans oyunlarına ya da çeşitli yollara üretmeden kazanmaya teşvik etti, O nedenle biz diyoruz ki bu zam, kamu emekçilerinin, emeklilerinin ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir zam değildir. Bizim amacımız hedefimiz emeklisiyle asgari ücretlisiyle işçisiyle memruyla bu ülkede, yoksulluğun ve açlıkla yaşamak zorunda kalan kamu emekçilerinin yaşam standartlarını yükseltmenin bir tek yolu var, demokratik ve örgütlü mücadeledir.”

  • İZMİR’DE 6 ŞUBAT DEPREM DAVALARI İÇİN ADALET NÖBETİ : “11’İNCİ AYIN SONUNDA TÜM SORUMLULARIN YARGILANMALARINI BEKLİYORUZ”

    HABER: SULTAN EYLEM KELEŞ – KAMERA: KERİM UĞUR

    Adalet Peşinde Aileleri Platformu, üzerinden 11 ay geçen 6 Şubat depremlerine ilişkin davalarda yaşanan hukuksuzlukları protesto etmek için İzmir Adliyesi önünde ‘Adalet Nöbeti’ tuttu. İzmir Barosu’nun da katıldığı nöbette platform adına açıklama yapan avukat Gökeren Şahin, “Depremin üzerinden 11 ay geçti biz hala adalet bekliyoruz, delillerin toplanmasını, bilirkişi raporlarını, kayıplarımızın bulunmasını bekliyoruz, ihmali bulunan kamu kurum ve kuruluşları için soruşturma izinlerinin verilmesini, şüphelilerin tutuklanmalarını, tutukluların ise tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini, firarilerin yakalanmasını bekliyoruz. 11. ayın sonunda tüm sorumluların yargılanmasını bekliyoruz” dedi.

    Adalet Peşinde Aileleri Platformu ve İzmir Barosu, deprem davalarında yaşanan hukuksuzluklar için bugün Bayraklı Adliyesi önünde “Adalet Nöbeti” eylemi yaptı. öbete İzmir Baro Başkanı Sefa Yılmaz, depremde hayatını kaybedenlerin yakınları ve çok sayıda avukat katıldı. Nöbette “Daha kalabalık olabilirdik eğer yaşasalardı”, “Katiller taksirle değil, olası kastla yargılansınlar”, “Yastayız, adalette ısrarlıyız” pankartları taşındı.

    “DEVLETİN ULAŞMASI GEREKEN YERDE DEVLETİN OLMADIĞINI, İNSANLARIN SOĞUKTAN DONARAK ÖLDÜĞÜNÜ GÖRDÜK”

    Nöbette konuşan İzmir Baro Başkanı Sefa Yılmaz, şunları söyledi:

    “Bundan tam 11 ay önce, 6 şubat saat 04.17’de merkez üssü Kahramanmaraş olarak ifade edilen o büyük depremde yaklaşık 55 bin yurttaşımızı kaybettik, 100 binin üzerinde yaralı olduğunu ve 35 binin üzerinde binanın yıkıldığını biliyoruz. Bu depremden hemen sonra, 2 gün sonra biz Hatay’daydık, orada yaşanan dramın ne kadar büyük olduğunu çok yakından görme olanağımız oldu. Hep söylüyoruz, bilim insanları da söylüyor; deprem öldürmez bina, öldürür diye. Evet, gerçekten binaların öldürdüğünü gördük. Ama biz orada başka bir şey daha gördük; bizim oraya ulaştığımızdan 3-4 gün sonrasına kadar orada kurtarma çalışmalarının başlamadığını gördük. Aslında sadece bina öldürmüyor, ihmal öldürüyor, programsızlık, plansızlık öldürüyor, liyakatsizlik öldürüyor. Evet, depremde göçük altında kalan yurttaşlarımıza günlerce ulaşılamadı ve o canlar belki iç kanamadan, belki depremin verdiği asır hasardan dolayı vefat ettiler ve bu insanlar için otopsiler dahi yapılmadı. Eğer otopsiler yapılmış olsaydı ölüm sebepleri en azından ortaya çıkacaktı ve devletin sorumluluğunun varlığı ortaya çıkacaktı. Evet, gerçek sorumlular o zamanlar ortaya çıkacaklardı, müdahale etmeyenlerin sorumluluğundan bahsediyorum. Yaklaşık 13 milyon 500 bin yurttaşımızı etkileyen bir depremdi bu, Türkiye’nin yüz ölçümünün 6’da 1’ini ve 11 ili etkileyen bir depremdi. En çok etkilenen 4 il oldu. Bu illerden bir tanesi Adıyaman’dı. Biliyorsunuz çarşamba günü Adıyaman’da İsias Oteli’nin duruşması yapıldı. Orada 72 genç, çocuk vefat etti, çöken bir binadan, bir otelden dolayı. Neden vefat etti? Karadeniz Teknik Üniversitesi’nin verdiği bir rapor var o dosyada, bu binada zemin etüdü yapılmamış. Bu bina önce konut olarak yapılmış, sonra otele çevrilmiş, kullanılan demirlerin çapları uygun değil, ayrıca asla kullanılmaması gereken dere kumu kullanılmış. Çarşamba günü yapılan duruşmada 5’i tutuklu 11 sanık hakkında ifadeler alındı, ancak bu sanıklar ne yazık ki adliyeye getirilmedi. Ceza hukukunun en önemli ilkesi olan yüz yüzelik ilkesi orada da ihlal edildi. Yani nereye bakarsanız bakın hukuksuzluk ne yazık ki bu ülkede aldı başını gidiyor. Ben geçtiğimiz dönemlerde şunu söylemiştim, Victor Hugo’nun sözüdür bu: Evet her yerde polis var ama hiçbir yerde adalet yok. Adaleti sağlamanın yolu emniyet güçlerini arttırmak değil, işini gerçektne iyi bilen, liyakatli, becerikli, donanımlı insanlara iyi şeyler yapabilmektir, doğru işler yapabilmektir. Biz gittiğimiz illerde ne yazık ki devletin ulaşması gereken yerlerde devletin olmadığını, insanların soğuktan donarak öldüklerini ne yazık ki gördük ve acı bir tecrübe olarak yaşadık”

    “ENKAZ DIŞINDAKİLER BİLE ÖLÜME TERK EDİLDİ”

    Basın açıklamasını okuyan Avukat Gökeren Şahin, şöyle konuştu:

    6 Şubat ve sonrasında 35 binden fazla bina yıkıldı ve 300 bine yakını ağır hasar aldı, 1.5 milyon insan evsiz kaldı, en az 50 bin kişi hayatını kaybetti. Bu yıkıma sebep olanlar, tam anlamıyla yargılamaya dahi tabii tutulmadı, adalet karşısında hesap vermediler. 6 Şubat’ı yaşayan bizler enkazdakileri kurtarmayı düşünürken, enkazların dışındakiler bile ölüme terk edildi. Birçok ilde yemek yoktu, su yoktu, karın kışın ortasında çadır bile yoktu. Telefon şebekelerinde bant daraltılması yapılmıştı ve biz o gün çaresiz sadece bekledik. Yasımızı tutamadık. Ölenlerimizin mezarlarının bulunmasını bekledik. Daha kayıplarımızı bulamamışken enkazları kaldırmaya geldiler, gerekli numunelerin alınması için enkazların başında bekledik. Bilirkişi raporlarını bekledik. adliyede savcılar yoktu, savcıları bekledik. Evraklar kayboldu, bulunmasını bekledik.

    “SORUŞTURMA EVRAKLARI NEDEN EKSİK, RUHSAT DOSYALARI NEREDE?”

    Yitirdiğimiz canlarımıza sebep olan şüpheliler aramızda gezerken acımızın hesabını sormayı bekledik. Dosyalarda tutuklu dahi yoktu, tutuklanmalarını bekledik. Bugün burada süreç boyunca yaşadığımız hukuksal problemleri haykırmak ve nedenlerini sormak için toplandık. 11 ayın sonunda sorulmayan, cevaplanmayan soruları sorarak haykırıyoruz ve cevap istiyoruz. Davası açılmış deprem soruşturmalarında ilk duruşmada sanıklar olmadan yargılama yapılabilir mi? Adliyede dosyaların içerisinde olması gereken soruşturma evrakları neden eksik, zemin etütleri, binaların ruhsat dosyaları, tadilat ruhsatları nerede? Toplam ölü sayısının yanı sıra her apartman/siteye ait ölüm sayıları neden hala net bir şekilde tespit edilmedi? Enkazlardan detaylı ve yeterli delil neden toplanmadı? Enkazlar daha depremin üzerinden 1 ay geçmeden temelleriyle beraber neden kaldırıldı? Bilirkişi raporları neden hala sonuçlanmadı? Sonuçlanan bilirkişi raporları neden izaha muhtaç? Bilirkişi raporları neden teknik üniversitelere gönderilmiyor, raporları değerlendiren üniversite heyet ve kurulları ile ilgili açıklama istiyoruz.

    “NEDEN HİÇBİR KAMU KURUM VE KURULUŞU İÇİN SORUŞTURMA İZNİ YOK?”

    Neden şüphelilerin neredeyse tamamı bilinçli taksirle adam öldürme suçundan yargılanıyor? Adil olan para hırsı ve açgözlülük saikleriyle onlarca insanın ölmesini göze alarak bina inşa edenlerin, tadilat yapanların, imar izni verenlerin, yeterince denetlemeyenlerin olası kastla adam öldürme suçundan yargılanması değil mi? Neden bazı dosyalarda şüpheliler tutuklu yargılanıyor iken diğer dosyalarda sadece ‘yurt dışı çıkış yasağı’ gibi son derece yetersiz tedbir kararları veriliyor? 11 ay geçmesine rağmen neden hiçbir kamu kurum ve kuruluşu için verilen bir soruşturma izni yok?

    “ADALET ENKAZ ALTINDA KALMASIN DİYE…”

    Depremin üzerinden 11 ay geçti biz hala adalet bekliyoruz, delillerin toplanmasını, bilirkişi raporlarını, kayıplarımızın bulunmasını bekliyoruz, ihmali bulunan kamu kurum ve kuruluşları icin soruşturma izinlerinin verilmesini, şüphelilerin tutuklanmalarını, tutukluların ise tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini, firarilerin yakalanmasını bekliyoruz. Evrakların ortaya çıkartılıp dosyaya eklenmesini bekliyoruz. Taksirle değil kasten adam öldürmekle yargılanmalarını bekliyoruz. 11. ayın sonunda tum sorumluların yargılanmasını bekliyoruz. Mücadelemiz bitmedi, bugün burada sadece 6 Şubat’ta ölenlerin hesabını sormak için değil 6 Şubat’ta enkaz altında ölmeyen ancak hala insani bir yaşam bekleyen, depremden sağ kurtulan insanların haklarını sormak için bulunuyoruz, burada henüz depremi yaşamamış ancak bizi ölüme daha yaşamadan mahkum edenlerden dirençli kentler talep etmek icin bulunuyoruz. Birgün biz de enkaz altında kalıp bizim yerimize geride kalanlarımız adalet arayışında kalmak zorunda olmasın, adalet enkaz altında kalmasın diye bulunuyoruz”

    “SUÇLULARIN YARGILANMASINI VE TUTUKLANMASINI İSTİYORUZ”

    Açıklamanın ardından depremde yakınlarını kaybeden Adalet Peşinde Aileleri Platformu üyeleri de söz aldı. Yakınlarını kaybedenler, şunları söyledi:

    “-6 Şubat’ta Selim Köse Apartmanı Antakya’da kız kardeşim ve iki küçük yavrusunu kaybettik. Suçluları biliyoruz, sorumluların yakalanmasını, yargılanmasını ve tutuklanmasını istiyoruz. Bakın bu ülkeye olan güvenimizin, bu ülkeye güven duyabilmemiz için, bu ülkenin vatandaşı hissedebilmemiz için, adalet duygumuzun sağlanabilmesi için suçluların yargılanmasını ve tutuklanmasını istiyoruz”

    “BENİM ÇOCUKLARIM TOPRAĞIN ALTINDAYKEN ONLAR ARAMIZDA DOLAŞIYOR”

    -Ben 6 şubat depreminde 3 çocuğumu kaybettim, bir kızımı ve iki torunumu. Hasan Köse Apartmanı’nda imzası olan, onayı olan bütün sorumluların en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum. Benim çocuklarım toprağın altındayken onlar aramızda dolaşıyorlar. Ben hukuka, adalete güvenmek istiyorum.

    “TÜM AİLEMİ KAYBETTİM, SADECE BEN KALDIM, SORUMLULARIN HEPSİ GEZİYOR”

    -Adana Tutar Yapı Sitesi’nde tüm ailemi kaybettim, sadece ben kaldım. Sorumluların hepsi geziyor, kimlerin olduğunu da biliyoruz, isim isim biliyoruz. İsimlerini de verdik ama ne tutuklama var ne sorgulama var ne bir şey var. Bu adalet mi? Adalet istiyoruz. Sadece benim için değil, o apartmanda 63 vatandaşımız vefat etti. Hepsinin adına buradan ben sesleniyorum, adalet istiyoruz, hepsinin tutuklanmasını istiyoruz”

     

     

  • EFELERLİ KADINLARDAN HANIMEVLERİNE YOĞUN İLGİ

    EFELERLİ KADINLARDAN HANIMEVLERİNE YOĞUN İLGİ

    Efeler Belediyesi tarafından hayata geçirilen Hanımevi projesi, Efelerli kadınlardan yoğun ilgi görmeye devam ediyor.

    Efeler Belediyesi’nin kadınlar için hizmete açtığı Hanımevleri, ilçede yaşayan kadınların ikinci evi haline dönüştü. Örnek projede ilk kurdele, 2021 yılının Ekim ayında Zafer Mahallesi’nde kesilmişti. Kadınların özgürce vakit geçirebildikleri, ikramlar eşliğinde sohbet edip sosyalleşebildikleri, kitap okuyabildikleri, özel günlerini ücretsiz olarak kutlayabildikleri Hanımevi dolup taştı. Bu ilgiye kayıtsız kalmayan Başkan Mehmet Fatih Atay, kısa sürede Çestepe, Umurlu, Efeler, Girne ve Ata mahallelerinde de birer Hanımevi açtı.

    Hanımevleri’nde çocuklarıyla birlikte keyifli vakit geçirmek isteyen kadınlar için, proje bünyesinde çocuk oyun grupları da bulunuyor.

  • MUĞLA BÜYÜKŞEHİR, MARANGOZ ATÖLYESİ İLE YÜZDE 70 TASARRUF SAĞLADI

    MUĞLA BÜYÜKŞEHİR, MARANGOZ ATÖLYESİ İLE YÜZDE 70 TASARRUF SAĞLADI

    Muğla Büyükşehir Belediyesi, 2023 yılında kendi marangozhanesinde 3 Milyon 260 Bin 592 TL’lik üretimi 954 bin 414 TL’ye mal ederek yüzde 70 tasarruf sağladı.

    Muğla Büyükşehir Belediyesi, modern araç gereçlerle donatarak oluşturduğu marangoz atölyesinde 3 tekniker, 10 marangoz ustasıyla büro mobilyaları, piknik masaları, banklar, kamelyalar, oturma grupları ve Atatürk köşeleri gibi ahşap ürünleri dışarıdan hizmet almadan ve piyasanın altında maliyetle imal etmeye devam ediyor. 2023 yılında piyasa fiyatı 3 Milyon 260 Bin 592 TL’lik üretimi 954 bin 414 TL’ye mal eden Büyükşehir Belediyesi yüzde 70 tasarruf sağladı.

    2014 yılından bu yana Büyükşehir Belediyesi’nin marangoz atölyesinde piyasa fiyatı 12 Milyon 361 bin 367 TL maliyeti olan ürünler, 3 Milyon 832 Bin 518 TL maliyetle imal edilerek, 8 Milyon 525 Bin TL’lik tasarruf sağlandı. Yüzdelik oranla belediye bütçesine yüzde 69 katkı sağlandı.

    Muğla Büyükşehir Belediyesi, kuruluşunun birinci yılında modern araç gereçlerle donatarak oluşturduğu Marangoz Atölyesi’nde düşük maliyetlerle imal edilen ürünler, usta ellerden özenle çıkıyor ve Muğlalıların hizmetine sunuluyor. Büyükşehir Belediyesi’nin kaynaklarının verimli bir şekilde kullanılarak kaliteli üretimlerin yapıldığı marangoz atölyesinde, büro mobilyaları, piknik masaları, banklar, kamelyalar, oturma grupları ve Atatürk köşeleri gibi ahşap ürünler imal ediliyor. Usta ellerde tasarlanarak üretilen malzemeler, ihtiyaç duyulan noktalara yerleştirilirken, üretimin ilk aşamasından montajına kadar geçen süreç belediye personeli tarafından titizlikle yürütülüyor.