Blog

  • GERMENCİK BELEDİYESİ İLE TÜM YEREL-SEN ARASINDA TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANDI

    GERMENCİK BELEDİYESİ İLE TÜM YEREL-SEN ARASINDA TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANDI

    Germencik Belediyesi ile Tüm Yerel Yönetim Çalışanları Sendikası (Tüm Yerel-Sen) arasında toplu iş sözleşmesi imzalandı. İmza töreninde konuşan Başkan Fuat Öndeş, “Sözleşmemiz tüm memur arkadaşlarıma hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum” dedi.

    Germencik Belediyesi ile Birleşik Kamu İş Görenleri Sendikaları Konfederasyonu’na (Birleşik Kamu-İş) bağlı Tüm Yerel-Sen arasında memurları kapsayan toplu iş sözleşmesi, Germencik Belediye Başkanı Fuat Öndeş ile Tüm Yerel-Sen Aydın Şube Başkanı Mehmet Bozkurt arasında imzalandı.

    “ELİMİZDEN GELENİN FAZLASINI YAPMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

    Germencik Belediye Başkanı Fuat Öndeş, “Tüm Yerel-Sen ile toplu iş sözleşmemizi imzaladık. Tüm memur arkadaşlarımıza, emekçilerimize, hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. Bundan sonraki süreçte de her zaman olduğu gibi emeğin ve emekçinin yanında olmayı sürdürecek, çalışanlarımız için elimizden gelenin fazlasını yapmaya devam edeceğiz” dedi.

    Başkan Öndeş, memur personelin yanı sıra işçi personelin de enflasyona karşı korumak için toplu iş sözleşmesine yönelik görüşmelerin sürdüğünü, müjdeli haberi yakında duyuracaklarını söyledi.

    Törende konuşan Tüm Yerel-Sen Aydın Şube Başkanı Mehmet Bozkurt, “Germencik Belediyesi ile sözleşmemizi imzaladık. Her zaman çalışanlarının yanında olan Germencik Belediye Başkanımız Sayın Fuat Öndeş’e tüm memur arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum” dedi.

  • KADIKÖY BELEDİYESİ ALAN KADIKÖY’ÜN İLK PRODÜKSİYONU “KAYIP ADIMLAR” SAHNEDE

    KADIKÖY BELEDİYESİ ALAN KADIKÖY’ÜN İLK PRODÜKSİYONU “KAYIP ADIMLAR” SAHNEDE

    Kadıköy Belediyesi Alan Kadıköy’ün ilk prodüksiyonu olan “Kayıp Adımlar” oyunu, 6 Ocak’ta gala gösterimiyle seyircisi karşısına çıkıyor. 

    2021 yılından itibaren birbirinden değerli tiyatro ve müzik gruplarını ağırlayan Alan Kadıköy, 2022 yılında  ilk prodüksiyonunu hayata geçirmek için yönetmenlere açık çağrıda bulunmuştu. 82 yönetmenin proje dosyalarının değerlendirilmesinin ardından tiyatro alanında proje üretimi desteklenecek olan yönetmen Zeynep Özden oldu.

    ALAN KADIKÖY’ÜN İLK PRODÜKSİYONU“KAYIP ADIMLAR”

    Kadıköy Belediyesi Alan Kadıköy’ün ilk prodüksiyonu olan yönetmenliğini Zeynep Özden’in yaptığı Kayıp Adımlar tiyatro oyunu, Türkiye’de ilk kez Kadıköy Belediyesi Alan Kadıköy sahnesinde seyircisiyle buluşuyor.

    Moliere ödüllü Fransız yazar Denise Bonal’in yazdığı, Zeynep Özden’in yönettiği Kayıp Adımlar; ayrılığın ve kavuşmanın, sevincin ve hüznün, gitmenin ve dönmenin, kalmanın ve zorunlu gidişlerin yarattığı hikâyeleri hayali bir tren garında buluşturuyor. Denise Bonal’in 1990’ların sonunda yazdığı, Damla Kellecioğlu’nun çevirdiği Kayıp Adımlar oyunu, Türkiye’de ilk kez seyirci karşısına, Efe Eğilmez, Bilge Çınar, Elif Sözer, Zeynep Özden uyarlamasıyla çıkıyor. 

     

     

  • KDZ.EREĞLİ ZABITASI, FİYAT LİSTESİ DENETİMLERİNE BAŞLADI

    KDZ.EREĞLİ ZABITASI, FİYAT LİSTESİ DENETİMLERİNE BAŞLADI

    Kdz. Ereğli Belediyesi Zabıta Müdürlüğü, Ticaret Bakanlığı’nın yiyecek ve içecek hizmeti sunan işletmelerin tarife ve fiyat listelerini görünür şekilde kafe ve restoranların önüne koymasına ilişkin yapılan düzenleme gereği denetimlerine başladı. Zabıta ekipleri ayrıca ulusal marketlerde fiyat etiketi ve hijyen ile çarşı merkezinde kaldırım işgallerine yönelik denetimlerini sürdürüyor.

    Ticaret Bakanlığın’ın, Fiyat Etiketi Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’i, 19 Aralık 2023’te Resmi Gazete’de yayımlanmış ve işletmelere 1 Ocak 2024 tarihine kadar geçiş süreci tanınmıştı. Kdz. Ereğli Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri, kanun gereği işyerlerinde denetimlerine başladı.

    Zabıta Müdürü Halit Aydın, işletme sahiplerinin her hangi bir cezaya maruz kalmamaları için bakanlığın genelgesine uymalarını isteyerek, “Yönetmeliğe göre, tarife ve fiyat listelerine ilişkin belge, levha, pano ve benzerleri, hizmetin sunulduğu iş yerinde, ayrıca lokanta, restoran, kafe, pastane ve benzeri yiyecek ve içecek hizmeti sunulan yerlerde ise iş yerinin giriş kapısının önüne ve hizmet sunulan masaların üstüne, tüketiciler tarafından kolaylıkla görülebilir ve okunabilir şekilde asılacak, takılacak veya konulacak. İşletme sahiplerinin her hangi bir cezaya maruz kalmamaları için çıkan bu yönetmeliğe uymaları gerekiyor. Zabıta ekipleri ayrıca ulusal marketlerde fiyat etiketi ve hijyen ile çarşı merkezinde kaldırım işgallerine yönelik denetimlerini sürdürüyor” dedi.

  • ARDAHAN’DA KENTİN İLK KİTAP KAFESİ AÇILDI

    ÖZKAN KARAKAYA

    Ardahan Belediyesi Belediye Başkanı Faruk Demir, sosyal sorumluluk projesi kapsamında kentteki ilk Kitap Kafe’nin açılışını yaptı. Kafeyi Ardahanlı gazeteci Doğan Şentürk adına açtıklarını ifade eden Demir, “7 mahallemiz var merkezde, 7’sine de yapacağız kısmet olursa. Bütün ilçelerimizde bu kitap kafe olacak ki çocuklar rahatlıkla gelsin ders çalışabilsin. Günlük ne kadar gazete dergi varsa onlardan alınacak. Oyun sadece satranç ve dama olacak, başka oyun olmayacak. O da zihinsel gelişimde çok etkili” dedi.

    Ardahan Belediyesi, sosyal sorumluluk projesi kapsamında ilk Kitap Kafe’nin açılışını yaptı. Açılışa Ardahan Belediye Başkanı Faruk Demir, New York Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Selçuk Şirin, Hanak Belediye Başkanı Ayhan Büyükkaya, iş insanları, STK başkanları ve çok sayıda vatandaş katıldı.

    “ÖNEMLİ BİR AÇIĞI GİDERDİK”

    Ardahan Belediye Başkanı Faruk Demir, açılışta yaptığı konuşmada şunları söyledi:

    “Daha çok gençlerin ders çalışmaya geldiği, kitapları okumaya teşvik ettiği bir önemli açığı giderdik. Kitap Kafe’nin ilkini açıyoruz gördüğünüz bu kitaplar Türkiye’nin çeşitli yerlerinden hibe olarak geldi. Düzenlemesini atölyemizde yaptık ve bizim Ardahanımızın gururlarından gazeteci Doğan Şentürk adına açtık. Şimdi ikinci ve üçüncünün hazırlıklarını yapıyoruz. 2. Kitap Kafemizi yine New York Üniversitesi’nde öğretim üyesi hemşehrimiz Prof. Dr. Selçuk Şirin adına ikincisini de planladık. En kısa zamanda yapıp teslim edeceğiz. 7 mahallemiz var merkezde, 7’sine de yapacağız kısmet olursa. Bütün ilçelerimizde bu kitap kafe olacak ki çocuklar rahatlıkla gelsin ders çalışabilsin. Sessiz sakin ortamda hem internet bağlantıları olacak. Günlük ne kadar gazete varsa dergi varsa onlardan alınacak oyun sadece satranç ve dama olacak, başka oyun olmayacak. O da zihinsel gelişimde çok etkili. Fotoğraflarla Ardahan’ın dünü bugünü yansıyacak şekilde inşallah en kısa zamanda 7 mahallemizde de yapacağız. İlkini yapmış olmanın vermiş olduğu gururunu yaşıyoruz.”

    “DOĞDUĞUM TOPRAKLARDA AÇILMASINA MUTLU OLDUM”

    New York Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Selçuk Şirin ise şunları söyledi:

    “Ben bir eğitimci olarak kitapların önemini her yerde anlatıyorum. Kendi memleketimde, doğduğum topraklarda Ardahan’da böyle bir kütüphanenin açılışında katılmış olmaktan dolayı büyük gurur duyuyorum. Aynı zamanda benim çok sevgili dostum Doğan Şentürk’ün adına böyle bir yerin açılmış olması beni çok mutlu ediyor. Özellikle buradaki çocukların Doğan Şentürk’ün burada doğmuş, büyümüş başarılı olmuş biri olarak örnek olacağını biliyorum. Çok zengin bir kütüphane hazırlamış belediye başkanımız. Burada ayrıca yaratıcılığa bir çözüm bulmuş, bir taraf emekliler için bir tarafta çocuklar için çalışma ve sosyalleşme ortamı hazırlamış. Sıcak çay var içerisi de çok sıcak dışarısı da çok soğuk olduğunda çocuklar buraya gelip kitapların arasında kaybolabilecekler. Hayırlı uğurlu olsun.”

  • KUMLUCA BELEDİYESİ’NİN KURULUŞUNUN 70.YILI ETKİNLİKLERİ BAŞLADI

    KUMLUCA BELEDİYESİ’NİN KURULUŞUNUN 70.YILI ETKİNLİKLERİ BAŞLADI

    Kumluca Belediyesi’nin kuruluşunun 70.yılı etkinlikleri başladı. 3 gün sürecek etkinlikler kapsamında spordan Yörük Türkmen geleneklerine, sanatsal çalışmalardan eğlenceli aktivitelere pek çok program gerçekleştirilecek.

    Başkan Mustafa Köleoğlu, Kumluca Belediyesi’nin kuruluşunun 70.yılı etkinlikleri kapsamında Kumluca’da yaşayan Yörük Türkmen halkın kullandığı tarım aletlerinden yemek ve içecek kaplarına, geleneksel kıyafetlerden halı dokumalarına, günlük hayatta kullandıkları birçok araç gereç ve folklorik kıyafetin sergilendiği 70.Yıl Kent Müzesi’nin açılışını gerçekleştirdi.

    Açılışa, Kumluca Kaymakamı Tekin Erdemir, Kumluca İlçe Emniyet Müdürü Mehmet Akbulut, Cumhuriyet Halk Partisi Kumluca İlçe Başkanı Fahreddin Karaöz, Gelecek Partisi Kumluca İlçe Başkanı Mehmet Aksoy, Saadet Partisi Kumluca İlçe Başkanı Ergün Eren, Deva Partisi Kumluca İlçe Başkanı Veysel Akın, Sanayi Dernek Başkanı Durmuş Tomaç ve Ziraat Odası Başkanı Hidayet Kökçe katıldı.

    Başkan Köleoğlu, burada yaptığı konuşmada, “Bugün Kumluca Belediyemizin 70.yaşını doldurduğu günlerdeyiz. Cumhuriyet Meydanımızda, Yörük Türkmenlerin diyarı dediğimiz Kumluca’mızda, bugün Kent Müzemizin açılışını kıl çadırlarımızın içerisinde gerçekleştirdik. Yörük Türkmenlerimizin yaşam biçimi olan ve kullandıkları malzemelerin tamamı, müzemizde sergileniyor. Turistlerin müzemizi ziyaret edip geleneksel kültürümüzü incelemesi ve kültürümüzü tanıması bakımından çok güzel bir ortam oldu. Amacımız, bundan sonraki nesillere bizim yaşam biçimimiz olan Yörük Türkmen kültürünün kalabilmesi hatta bunların gösterilmesi ve yaşatılmasıdır. Bütün herkesi Kent Müzemizi ziyaret etmeye beklerim” dedi.

    Köleoğlu, 70. Yıl Kent Müzesi açılışından sonra Kumluca Mehmet Akif Ersoy Kültür Sanat ve Kongre Merkezi’nde, 5-6-7 Ocak günlerinde ziyarete açık kalacak Geçmişten Geleceğe 70. Yıl Fotoğraf Sergisi’nin açılışını yaptı. Katılımcılar, sergiye yoğun ilgi gösterdi.

  • İSTANBUL TABİP ODASI: “MEVSİMSEL ENFEKSİYONLAR VE COVİD-19 NEDENİYLE YOĞUN BAKIMLARDA CİDDİ BİR KRİZ YAŞANIYOR. SAĞLIK BAKANLIĞI’NI GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ”

    İSTANBUL TABİP ODASI: “MEVSİMSEL ENFEKSİYONLAR VE COVİD-19 NEDENİYLE YOĞUN BAKIMLARDA CİDDİ BİR KRİZ YAŞANIYOR. SAĞLIK BAKANLIĞI’NI GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ”

    İstanbul Tabip Odası (İTO) Yönetim Kurulu Üyesi Esin Tuncay, acil servislerin son haftalardaki mevsimsel enfeksiyonlar ve Covid-19 nedeniyle tıkandığını, yoğun bakımlarda ciddi bir kriz yaşandığını belirtti. İTO Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ayşen Yavru da “Yoğun bakım yatak doluluk oranı yüzde 100’e yakın ve yaş ortalaması 80’dir. Yatışlar genel olarak pnömoni, viral-bakteriyel enfeksiyon olup, çoğunda böbrek yetmezliği eşlik etmektedir. Sonuç olarak grip, Covid, RSV üçlü salgınının görüldüğü bu günlerde; sağlık kuruluşlarında ve toplu taşımada maske kullanılması, hastaların izolasyonu, basamaklı sağlık hizmetinin tesis edilmesi ve yoğun bakım yataklarının yanlış kullanımının önlenmesi için Sağlık Bakanlığı’nı göreve çağırıyoruz” dedi.

    İTO Yönetim Kurulu, acil servislerdeki yoğunluğa dikkat çekmek için basın toplandısı düzenledi. İTO Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Esin Tuncay, acil servislerin son haftalardaki mevsimsel enfeksiyonlar ve Covid-19 nedeniyle tıkandığını, yoğun bakımlarda ciddi bir kriz yaşandığını belirtti. Toplantıda, Türk Yoğun Bakım Derneği Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Tuğhan Utku’nun İTO basın birimine yaptığı açıklamaya da yer verildi. Prof. Dr. Utku, şunları söyledi:

    YATAKLAR DOLU, BEKLEYEN ÇOK SAYIDA HASTA VAR: Son haftalarda özellikle ciddi anlamda yoğun bakım başvurularında artış söz konusu. Türkiye’de de ama ağırlıklı olarak İstanbul’daki yoğun bakımlarda görevli arkadaşlarımızla yaptığımız görüşmelerde hepsinin yataklarının dolu olduğunu ve ciddi bir bekleyen hasta sayısı olduğunu öğreniyoruz. Bunun ağırlıklı olarak son birkaç haftada giderek artan farklı kaynaklı viral enfeksiyonlardan olduğunu düşünüyoruz. Bu mevsimlerde talep artışı hep söz konusu olur ama bu seferki biraz fazla yoğun oldu.

    YOĞUN BAKIM YATAKLARININ BEŞTE BİRİ İSTANBUL’DA: Covid-19 sonrası Türkiye’nin en gurur duyduğu konulardan biri yoğun bakım yatak performansıydı. Ve gerçekten sayılara bakıldığında 100 bin kişi başına 40 civarında yatak düştüğünü bakanlık kaynaklarından öğreniyoruz. Bu dünyada şu anda en yüksek sayılardan biri. ABD veya Almanya’daki 100 kişi başında düşen yatak sayısının üzerinde bir sayı bu. Bu tabi, İstanbul gibi büyük bir megapol açısından değerlendirildiğinde; genel anlamda bütün hastanelerin yüzde 15 kadarının İstanbul’da olduğunu biliyoruz. Türkiye ölçeğinde bakıldığında ve bu sayının yanı sıra hastane yatak sayısına bakıldığında da yine yüzde 18’lik bir oranın İstanbul’da konuşlandığını biliyoruz. Yoğun bakımlar için açıkçası tam, keskin bir sayıyı kaynaklarda bulamıyor olsak da yine erişkin yoğun bakımından bahsedersek, 32-36 bin oranında değişen yatak sayısı olduğunu biliyoruz. Kabaca eğer yüzde 20’si İstanbul’dadır sağlık hizmeti üreten hastane ve yatak sayısı diye düşünüldüğünde yoğun bakıma da bu oran yansıtılabilir. Yani neredeyse Türkiye’de var olan yoğun bakım yataklarının beşte birinin ağırlıklı olarak İstanbul’da olduğunu söyleyebiliriz. Yine kabaca bir hesap yapma ihtiyacı duyarsak, yoğun bakım sayılarının önemli bir kısmının, yüzde 35’lere varan kısmının özel sektörde, özel sağlık hizmeti üreten hastanelerde, yüzde 15’i kadarının – çok yuvarlak sayılar veriyorum- üniversite hastanelerinde, yüzde 50’yi aşkın bir oranın da Sağlık Bakanlığı hastanelerinde olduğunu biliyoruz.

    YOĞUNLUĞUN BİR NEDENİ DE ARA BİRİM YOKLUĞU: Yani sayılar çok yeterli gibi dururken dağılımda farklılıklar olduğunu gözetmek mümkün. Bu kadar yatağa rağmen niye hala yoğun bir yoğun bakım yatak talebi var sorusu önemli burada. Evet, mevsimsel bir faktör var. Bu her zaman olduğundan biraz fazla gözüküyor olabilir. Genelde gelen geri bildirimler bu yönde. İkinci önemli bir konu, yoğun bakım yataklarında yine kabaca söyleyebileceğim yüzde 20’lere varan aslında yoğun bakımda yatmayacak kadar kötü olan veya iyi olan diyebiliriz bu gruba, ağırlıklı grubu son dönem kanser hastalarının oluşturduğu bir grup hastamız var. Kaçınılmaz olarak sayıların bu kadar belirgin fark etmesindeki temel neden Türkiye’de yoğun bakım yatak sayısı çok ciddi gözüküyor olsa da bizim ara birimlerimiz yok. Stepdown gibi, ara basamak gibi, hospice gibi palyatif gibi. Belki Türkiye’de bu tip yatakların oluşturulması, dolaysıyla akut bakım yapmak zorunda olan yoğun bakımların kronikleşen bu grup hastayı devretmesi gereken bir alan yaratmak çözüm yollarından biri olabilir. Yine önemli bir konu, bu sahadan birkaç hastaneden duyduğumuz teyide muhtaç bir bilgi; yüzde 35’e varan özel hastanelerde yoğun bakım kapasitesinden bahsettik bu kapasitenin de giderek azaldığını duyuyoruz. Yani hastaneler yoğun bakım yataklarını artık daha etkin kullanmaya, sayısını azaltmaya gidiyor da olabilir. Bu da aslında Sağlık Bakanlığı’nın bize nesnel olarak vermesi gereken sayıların başında geliyor. Geçen hafta içinde İstanbul’daki tüm hastanelerin yoğun bakımları denetlendi ve bununla ilgili bir çalışma yaptı Sağlık Bakanlığı yetkilileri. Burada bildirilen yatak sayısı, hasta sayısı hastaların yoğun bakım seviyesiyle uyumluluğu gibi konular irdelendi. Yakın zamanda resmi açıklama bu anlamda yapılacaktır. Ama gerçekten irili ufaklı tüm hastanelerde yoğun bakımlarında, acil servislerinde ve yataklı servislerinde ciddi talep artışı ve sıkışıklık olduğunu biz de gözlemliyoruz ve duyuyoruz.

    Prof. Dr. Tuğhan Utku’nun açıklamasının ardından İTO Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ayşen Yavru tarafından basın açıklaması okundu. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

    VİRAL BAKTERİYEL ENFEKSİYONLARA BAĞLI OLGULAR SAĞLIK SİSTEMİ VE YOĞUN BAKIM ÜNİTELERİNDE KRİZE YOL AÇTI:  Kış mevsimiyle birlikte artan viral bakteriyel enfeksiyonlara bağlı olgular sağlık sistemi ve yoğun bakım ünitelerinde krize yol açtı. Prof. Dr. Özgür Karcıoğlu, acil servislerde görev yapan birçok meslektaşlarımızdan aldığı bilgilerle başvuran hasta sayısında eylül-kasım dönemine göre aralık ayında yaklaşık yüzde 50 artış olduğu doğrultusunda bilgi vermiştir. En dikkat çekici artış hiçbir aciliyeti olmayan yeşil alan başvurularında görülmektedir. Asıl sorun ise acil, yatması gereken hastalara yatak ve özellikle yoğun bakım yatağı bulmanın son derece güç, hatta olanaksız hale gelmiş olmasıdır. Alanda çalışan hekimler tarafından acil servislerde muayene kuyruklarının uzadığı, acil girişim gerektiren kırmızı alan hastaları için sedye kalmadığı, bazı hastaların yoğun bakım yatağı açılması için günlerce sedye üzerinde beklediği çaresizlikle ifade edilmektedir.

    YOĞUM BAKIM YATAK SAYISI İHTİYACI KARŞILAMAKTA YETERSİZ KALMAKTADIR: Mevsim gereği enfeksiyonların artışı yanı sıra acil servislerdeki yığılmanın önemli bir nedeni poliklinik randevusu bulamayan halkın acillere akın etmesidir. Bu yığılma beraberinde şiddete de zemin hazırlamaktadır. Salgınlar ve enfeksiyonlarla ilk mücadele yeri birinci basamak sağlık kurumlarıdır. Birinci basamağın hedeflenenin üzerinde bir nüfusa hizmet vermek zorunda bırakılması, bölge tabanlı olmaması, sevk zincirinin olmayışı ne kadar özveriyle çalışılsa da salgın dönemlerinde buraların etkin bir biçimde kullanımına engel teşkil etmektedir. Sağlık hizmetlerindeki aksaklıklar, pandemi zamanını aratmayacak kadar dolan yoğun bakımlar, yoğun bakım yatağı bekleyen hastalar, bu hastaları tedavi etmek ve uygun merkez bulmak için çırpınan sağlık çalışanlarının yaşadığı güçlüklerle kendini göstermektedir. İstanbul’da yoğun bakım yatak sayısı görece yeterli olsa da özellikle Covid, İnfluenza ve RSV enfeksiyonlarının bir önceki yılın aynı dönemine göre iki kata yakın artmış olması, etkilenen yaşlı nüfusun yoğun bakıma gereksinim göstermesi ile mevcut yoğun bakım yatak sayısı ihtiyacı karşılamakta yetersiz kalmaktadır.

    SAĞLIĞIN TİCARİLEŞMESİNİN VAHİM SONUÇLARINI BU TABLO ORTAYA KOYMAKTADIR: Hastalıkların artması yanında yoğun bakım yataklarının yanlış kullanımı da bugün yaşanan durumu hazırlayan nedenlerdendir. Uzun yıllardır, genel durumu bozuk,’ağızdan beslenemeyen 80 yaş üstü ve son dönem kanser hastaları yoğun bakımlarda takip edilmek zorunda kalınmaktadır. Evde bakım, palyatif bakım, ara yoğun bakım gibi kavramların gelişmemiş olması, bu merkezlerin kurulması için yeterince kaynak ayrılmaması yoğun bakım yataklarının verimli kullanımını engellemektedir. Sağlıkta dönüşüm politikaları ile doğrudan ilişkili bir başka önemli etken özel hastanelerin yoğun bakım yataklarından maddi imkânı olmayan hastaların yararlanamıyor olmasıdır. Çünkü yoğun bakım yataklarının yaklaşık yüzde 35’i özel sektörde, yüzde  15 kadarı, büyük kısmı zaten paralı vakıf üniversiteleri olan üniversite hastanelerindedir. Toplam yoğun bakım yatağının ancak yüzde 50’si kamu hastanelerinde bulunmaktadır. Bu tablo sağlığın ticarileşmesinin vahim sonuçlarını yeterince açıklıkla ortaya koymaktadır.

    SAĞLIK BAKANLIĞI’NI GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ: Meslektaşlarımızdan aldığımız yanıtlar durumu aşağıdaki biçimde özetlemektedir:  Yoğun bakım yatak doluluk oranı yüzde 100’e yakın ve yaş ortalaması 80’dir. Yatışlar genel olarak pnömoni, viral-bakteriyel enfeksiyon olup, çoğunda böbrek yetmezliği eşlik etmektedir. Uzun yıllardır genel durumu bozuk, ağızdan gıda alamayan, 80 yaş üstü, bir kısmı evde bakım hastası, ya da son dönem kanser hastalarını yatırmak zorunda kalıyoruz. Sonuç olarak grip, Covid, RSV üçlü salgınının görüldüğü bugünlerde sağlık kuruluşlarında ve toplu taşımada maske kullanılması, hastaların izolasyonu, basamaklı sağlık hizmetinin tesis edilmesi ve yoğun bakım yataklarının yanlış kullanımının önlenmesi için Sağlık Bakanlığ’ını göreve çağırıyoruz.”

     

  • MUNZUR ÜNİVERSİTESİ’NDE GAĞAN ETKİNLİKLERİ DÜZENLENDİ

    MUNZUR ÜNİVERSİTESİ’NDE GAĞAN ETKİNLİKLERİ DÜZENLENDİ

    Tunceli Munzur Üniversitesi’nde, halkın yeni yıl olarak isimlendirdiği ve aralık ayında başlayıp ocak ayı başına kadar devam eden Gağan Bayramı kapsamında etkinlikler düzenlendi.

    Tunceli Munzur Üniversitesi Zaza Dili ve Edebiyatı Topluluğu tarafından organize edilen Geleneksel Gağan Etkinliği, üniversite kampüsünde dün düzenlendi. Öğrenciler tarafından beğeniyle takip edilen etkinlik renkli görüntülere sahne oldu.

    Etkinliğe Tunceli Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hasan Hüseyin Çoşkun, ünivensitenin akademik ve idari personeli ile öğrenciler katıldı. Etkinlikler kapsamında yeni yılın gelişi kutlanarak davul-zurna eşliğinde halaylar çekildi. Renkli geçen programda Arayê Kay (Oyun Değirmeni) Tiyatro Grubu tarafından ‘Alık u Fatıke’ oyunu oynanarak katılımcılarla birlikte kampüs gezildi. Katılımcılara Gağan lokması ikram edildi. Etkinlik, Kongre ve Konferans Salonu’nda Zaza Dili ve Edebiyatı öğretim görevlisi Dr. Zülfü Selcan’ın verdiği müzik dinletisi ve ‘Gağand Kal Kek- İhtiyar Adamın Ölümü’ adlı belgesel gösteriminin yapılması ile sona erdi.

     

     

  • ATAKUM’DA YOL ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR

    ATAKUM’DA YOL ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR

    Atakum Belediyesi, şiddetli yağışlar ve ağır araç geçişleri nedeniyle zamanla aşınan yollarda bakım, onarım ve yenileme çalışmalarına ara vermeden devam ediyor. Atakum Belediye Başkanı Cemil Deveci, “Bütçemizi yol çalışmalarına kanalize ettik. Ulaşım ağını güçlendirmek için teknik ekibimiz ara vermeden çalışıyor” dedi. 

    Atakum Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri, Haziran ve Eylül aylarında mevsim normallerinin üzerinde olan yağışlar nedeniyle bin 900 km’lik yolun 800 km’sinin bozulmasıyla hummalı bir çalışma yürütüyor. Ekipler, iş makineleriyle birçok noktada malzeme serme, asfalt yama, parke, beton kaldırım, reglaj bakım ve onarım çalışmalarını eş zamanlı gerçekleştiriyor. Belediyeye ait iş makinelerini, ihtiyaç duyulan noktalara en kısa sürede ulaştıran ekipler, yol ağında iyileştirme çalışmalarına ara vermeden devam ediyor. Beypınar, Sarayköy, Küçükkolpınar, İncesu, Körfez, Esenevler gibi kırsal ve merkez mahallelerde yürütülen çalışmalarda, çok sayıda belediye personeli görev alıyor.

    “7/24 MESAİ YAPMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

    Atakum Belediye Başkanı Cemil Deveci, kentte yürütülen yol bakım ve onarım çalışmaları hakkında, “Bütçemizi yol çalışmalarına kanalize ettik. Ulaşım ağını güçlendirmek için teknik ekibimiz, ara vermeden çalışıyor. Vatandaşlarımızın konforlu ve güvenli ulaşımını sağlamak için, ekiplerimiz tam kadro sahada. Çok sayıda iş makinesi kullanıyoruz. Vatandaşlarımıza en iyi hizmeti verebilmek için, 7/24 mesai yapmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

  • ATAKUM BELEDİYE BAŞKANI DEVECİ: “GENÇLERE GÜVENİYORUZ”

    ATAKUM BELEDİYE BAŞKANI DEVECİ: “GENÇLERE GÜVENİYORUZ”

    Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) ev sahipliğinde, Atakum Belediyesi’nin de paydaşları arasında bulunduğu “VizyonFest Kariyer Zirvesi” yapıldı. Gençlere yönelik dikkat çeken projelerini zirvede paylaşan Atakum Belediye Başkanı Cemil Deveci, “Gençlere güveniyoruz” dedi. 

    OMÜ ev sahipliğinde, Atakum Belediyesi’nin de paydaşları arasında yer aldığı “VizyonFest Kariyer Zirvesi” gerçekleştirildi. Kentin başarlı iş insanları ile gençleri bir araya getiren zirvede konuşan Atakum Belediye Başkanı Cemil Deveci, “Atakum’da, OSB’lerde kendi eğitim aldığı alanda iş bulamayan ama yeteneklerinin olduğu başka alanlardaki mesleki eğitim kurslarımızda kendisini geliştiren bin 500’e yakın gencimize iş temin ettik” diye konuştu.

    Açılış programı öncesinde OMÜ Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal ile standları da ziyaret eden Başkan Deveci, öğrencilerle de tek tek ilgilendi. 

    TOPLUMA KATKI SAĞLAYACAK

    Atakum Belediye Başkanı Cemil Deveci, VizyonFest Kariyer Zirvesi’nde gençlerle bir araya gelmekten mutluluk duyduğunu belirterek, “Bu kariyer zirvesi, kentimizdeki başarılı ve vizyonlu iş insanlarıyla gençlerimizi bir araya getirecek. Sizin kariyerinizi planlamanızda, hayal kurmanızda ve umudunuzun artırılmasında ciddi katkıları olacağına inanıyorum. Yalnızca size değil, iş çevresine ve topluma da katkısı olacak. Nitelikli gençlerle, meslek mensuplarıyla hizmet sektörünün bütünleşmiş olması topluma da üretime de katkı sağlayacaktır. Ondokuz Mayıs Üniversitesi buna benzer çalışmalarda başarılı örnekler veriyor. Ondokuz Mayıs Üniversitesi’ni, içinde bulunduğu kentin belediye başkanı olduğum için ilginin ötesinde sorumluluk duyarak takip ediyorum. OMÜ, hem eğitimi hem de en önemlisi adı itibarıyla Türkiye’nin en önemli üniversitelerinden birisi. Her yerde de anlatıyorum. Bu üniversitenin öğrencisi olduğunuz için şanslısınız” dedi.

    BİN 500 GENÇ İSTİHDAM EDİLDİ 

    Atakum Belediyesi’nin kadın ve gençlik örgütlenmesine önem verdiğini, projelere destek sağladığını kaydeden Başkan Deveci, sözlerine şöyle devam etti:

    “Ekonomik krizin olduğu bir dönemde ‘Aktif İstihdam Modeli’ uygulamalarını tüm dünyada olduğu gibi biz de uyguluyoruz. Atakum İstihdam Ofisi (ATİM) ve Atakum Belediyesi Bilişim Eğitim Merkezi (ATABEM) başlıkları altında bu çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Kente kazandırdığımız Hasan Ali Yücel Gençlik, Bilim ve Sanat Merkezi’nde kurduğumuz kütüphane ile 200 öğrenci aynı anda ders çalışabiliyor. Kütüphanede aynı zamanda temini zor mühendislik, tıp alanlarının kitapları yer alıyor. Merkezde aynı zamanda öğrenciler için fiyatlar piyasa fiyatlarının çok altında. Oluşturduğumuz Genç Ata Kart ile öğrencilere indirimler uygulanıyor. Aynı merkezde CNC atölyesinden robotik kodlamaya kadar son teknoloji mesleki eğitim alanları oluşturduk. Gençleri yeni meslek sahibi yapıyoruz ve bunu belgeliyoruz. İstihdam yaratıyoruz ve sonra çalışanları da işverenler de takip ediyoruz. Atakum’da, OSB’lerde kendi eğitim aldığı alanda iş bulamayan ama yeteneklerinin olduğu başka alanlardaki mesleki eğitim kurslarımızda kendisini geliştiren bin 500’e yakın gencimize iş temin ettik. Türkiye böyle bir noktadan geçiyor. Ama siz şanslısınız. Hem eğitim görüyorsunuz hem de Türkiye’nin en nitelikli, işlerinde başarılı isimleriyle bir araya geleceksiniz ve kariyer planlamanızı yönlendireceksiniz. Gençlere güveniyoruz, yolunuz açık olsun.” 

  • DENİZ YAVUZYILMAZ: “BAE’YE, SON DERECE UCU AÇIK, AKKUYU’DA RUSYA’YA SAĞLANAN İMTİYAZLARDAN BİLE ÇOK DAHA FAZLA İMTİYAZLAR SAĞLANMAKTADIR”

    DENİZ YAVUZYILMAZ: “BAE’YE, SON DERECE UCU AÇIK, AKKUYU’DA RUSYA’YA SAĞLANAN İMTİYAZLARDAN BİLE ÇOK DAHA FAZLA İMTİYAZLAR SAĞLANMAKTADIR”

    CHP Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, Birleşik Arap Emirlikleri ile enerji ve maden alanında imzalanan ortaklık anlaşmasını değerlendirdi. Yavuzyılmaz, “Yapılan anlaşma ile açıkça AK Parti tarafından BAE’ye Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde rant alanları oluşturulmak istenilmektedir.  BAE’ye, son derece ucu açık, Akkuyu’da Rusya’ya sağlanan imtiyazlardan bile çok daha fazla imtiyazlar sağlanılmaktadır.  Söz konusu anlaşma, siyaseten kapitülasyon olarak nitelendirilmektedir” açıklamasını yaptı.

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, Birleşik Arap Emirlikleri ile imzalanan Enerji ve Maden Alanında Ortaklık Anlaşması’nı değerlendirdi. Yavuzyılmaz, bugün yaptığı yazılı açıklamada, şu bilgileri verdi:

    “Kanun teklifi ile TBMM’nin uygun bulması istenen anlaşma, 19 Temmuz 2023’te Abu Dabi’de imzalanmıştır.  Birleşik Arap Emirlikleri’yle imzalanan çerçeve sözleşme Birleşik Arap Emirliği’nin enerji ve maden alanında faaliyet yürüten şirketlerinin Türkiye’de yapacakları yatırımlarla ilgilidir. Anlaşmanın resmi ismi, ‘Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşik Arap Emirlikleri Hükümeti Arasında Enerji ve Doğal Kaynaklar Alanında Stratejik Ortaklık Çerçeve Anlaşması’dır. Numan Kurtulmuş imzasıyla 14 Aralık 2023’te Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan Anlaşma’nın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi, Dışişleri Komisyonu ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’na yönlendirilmiştir. Henüz komisyon görüşmeleri başlamamıştır.

    Söz konusu Anlaşma ile yenilenebilir ve temiz enerji teknolojileri, batarya depolama ve elektrik enterkonneksiyon hatları, doğal gaz veya temiz ve yerli kömür yakıtlı termik santraller, nadir toprak elementleri, karbon yakalama, kullanım ve depolama, enerji verimliliği, nükleer enerji ve hidrokarbonlar alanlarına yönelik olarak her iki ülkede ve üçüncü ülkelerde projeler gerçekleştirilmesi amaçlanmaktadır. Mezkûr Anlaşma kapsamında taraflar arasında yatırım potansiyelini haiz projelerin geliştirilmesine ilişkin olarak gerektiğinde ayrı anlaşmalar akdedilebilecektir.” denilmiştir.  Yani Enerji alanı bağlamında anlaşmanın kapsamı çok geniş tutulmuştur. Projelerin finansmanı Birleşik Arap Emirlikleri tarafından sağlanacaktır.

    Anlaşma kapsamında BAE’nin Türkiye’de yatırım yapacağı projeler;

    Yenilenebilir ve Temiz Enerji

    – 2500 MW’a kadar deniz üstü rüzgar projesi/projeleri

    – 3000 MW’a kadar optimize batarya depolamalı karasal rüzgar ve güneş enerjisi projesi/projeleri

    – Yeşil hidrojen ve/veya yeşil amonyak üretmek için 5000 MW’a kadar yenilenebilir ve temiz enerji projeleri

    – 2000 MW’a kadar pompaj depolamalı hidroelektrik santral projesi/projeleri

    Şebeke ve İletim

    – 1000 MW’a kadar batarya depolama projesi/projeleri

    – Üçüncü ülkelerde elektrik enterkonneksiyon projeleri

    Termik Santraller

    – İstanbul Ambarlı’da yer alacak 1200 MW-1800 MW kombine çevrim enerji santrali de dahil olmak üzere 3000 MW’a kadar kombine çevrim gaz türbini enerji santrali projesi/projeleri

    – 3000 MW’a kadar temiz ve yerli kömür yakıtlı enerji santrali projesi/projeleri

    Tabii Kaynaklar ve Yeni Teknolojiler

    – Nadir toprak metalleri

    – Diğer hidrojen

    – Karbon yakalama kullanımı ve depolanması

    Enerji Verimliliği

    – Atık ısı ve yenilenebilir ısı kullanımı

    – Bölgesel ısıtma ve soğutma

    – Nihai kullanım sektörlerinde eneıji verimliliği yatırımı

    – ESCO projelerinde işbirliği

    Nükleer Santral konusunda işbirliği

    – 6000 MWe’ye kadar nükleer güç santrali projesi/projeleri            

    – Nükleer yakıt imalatı

    – İleri nükleer reaktörler

    – Nükleer işgücü ve tedarik zincirinin geliştirilmesi

    Petrol ve Gaz projelerine dair işbirliği

    -Upstream proje/projelerinde işbirliği veya gaz upstream proje/projelerinde işbirliği

    – Petrokimya fırsat/fırsatları

    -Gaz altyapı varlık/varlıkları

    Nükleer Santral Yapımı

    BAE tarafı, nükleer enerji ile ilgili projeleri değerlendirecek ve uygun olması halinde, kabul edilebilir gördüğü şart ve koşullarda finansman sağlayabilecektir.

    Sadece Madde 2’nin 2. fıkrasındaki ‘6000 MWe’ye kadar nükleer güç santrali projesi/projeleri’ ibaresi, Akkuyu’dan çok daha kapsamlı bir anlaşmayla karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir. Çünkü Akkuyu NGS’de reaktörlerin toplam kapasitesi 4800 MW’dir. BAE’de sadece Bakarah Nükleer Güç Santrali isimli tek bir nükleer güç santrali bulunmaktadır. Söz konusu nükleer santral Güney Kore tarafından kurulmuştur. BAE yüksek teknoloji üretebilen bir ülke olmadığı için, ülke içinde tek NGS, Güney Kore tarafından kurulmuştur.

    Bakarah isimli nükleer santrali kuran Güney Kore’li enerji şirketi Korea Electric Power Corporation (KEPCO)’dur. KEPCO Yönetim Kurulu Başkanı Cheong Seung-il, 1 Şubat 2023’te Sinop’ta kurulması planlanan 32 milyar dolarlık NGS için, dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ile Ankara’da bir araya gelip ön teklif vermiştir.

    Proje Uygulamasindan Sorumlu BAE Şirketleri:

    – Abu Dhabi National Energy Company PJSC (TAQA)

    –  Abu Dhabi Future Energy Company PJSC (Masdar)

    – Emirates Nuclear Energy Corporation (ENEC)

    – Abu Dhabi National Oil Coınpany P.J.S.C. (ADNOC)

    – Abu Dhabi Developmental Holding Company PJSC (ADQ)

    iştiraklerinden herhangi biri proje türüne göre sorumlu tutulacak.

    “Türkiye Proje Sahaları Tahsis Edecek”

    Anlaşmaya göre Türk Tarafı, ilgili Proje anlaşması kapsamında belirlenecek sınırlı bir süre için ve sadece söz konusu Projenin uygulanması amacıyla Projeler için gerekli sahayı/sahaları belirleyecek ve tahsis edecektir. Başka bir deyişle, Türkiye, proje için gerekli sahaları belirleyerek, proje süresince (işletme süresi dahil) kullanılmak üzere Birleşik Arap Emirlikleri’nin yetkili şirketine tahsis edecektir.

    Ayrıca Türk Tarafı ulusal iletim sisteminde enerji projeleri için yeterli kapasiteyi tahsis edecektir.

    “BELİRLENEN SAHAYA BAE DIŞINDA KİMSE BAŞVURAMAYACAK”

    Türk tarafı ve yetkili makamı, BAE tarafı ve tayin edilmiş kuruluşları dışında herhangi bir yatırımcı ile söz konusu Proje için belirlenen saha(lar) üzerinde herhangi bir Proje’nin geliştirilmesi için doğrudan veya dolaylı olarak müzakere etmeyecek veya anlaşma yapmayacak veya söz konusu sahanın rakip bir proje için kullanılmasına izin vermeyecektir. Bu düzenleme haksız rekabete de aykırılık içermektedir.

    ALIM GARANTİSİNİN ALTYAPISI OLUŞTURULUYOR

    Aynı maddenin 9. Fıkrasında ‘Türk Tarafı, elektrik enterkonneksiyon Proje/Projeleri hariç olmak üzere, ulusal iletim sisteminde enerji Projelen İçin yeterli kapasiteyi tahsis edecektir’ denilmiştir. Bu madde, BAE finansmanıyla kurulacak tesislere, alım garantisi verileceğinin hukuki altyapısını oluşturmaktadır.

    “TÜRKİYE İZİN, RUHSAT VE ÇEVRESEL YÜKÜMLÜLÜKLERE DAİR ŞARTLARDA YARDIMCI OLACAK”

    Sözleşmede ‘Türk Tarafı, Türkiye Cumhuriyeti’nin yürürlükteki kanun ve yönetmeliklerine uygun olarak projelerin uygulanması için izinlerin, ruhsatların ve çevresel etki değerlendirme sürecinin alınmasında kolaylık ve destek sağlayacaktır’ denilmiştir.

    Anlaşma ile BAE şirketlerinin Türkiye’deki iç hukuka uygun davranma yükümlülüğü yüklenmesi beklenirken, aksine iç hukukun uygulanmasının BAE için esnetilmesi hüküm altına alınmıştır.

    Esasında, bu durum doğrudan yabancı yatırımlarına dair literatürde politik risk olarak tanımlanmaktadır. Bir devlet, yabancı yatırımcıları kendi ülke sınırlarına çekebilmek adına ülkesini yatırım için cazip kılmaya çalışmaktadır. Yabancı yatırımcının yatırım için beklediği siyasi istikrarı, hukuki kolaylıkları sağlayarak, ülkedeki yabancı yatırımın artmasını amaçlamaktadır. Somut durumda, BAE’yi yatırımlarını çekebilmek adına, iç hukuktaki denetim mekanizması zayıflatılmaya çalışılmıştır.

    “UYUŞMAZLIKLAR DOSTANE ÇÖZÜM YOLUYLA ÇÖZÜLECEK. MAHKEME YOK. HUKUK YOK”

    Anlaşmanın 7. maddesine göre, anlaşmanın yorumlanması, uygulanması veya hayata geçirilmesinden kaynaklanan her türlü anlaşmazlık, taraflar arasındaki müzakere ve/veya müzakereler yoluyla dostane bir şekilde çözüme kavuşturulacaktır.

    BAE ile yapılan enerji ve maden yatırımları alanında anlaşma uluslararası anlaşma yapılarak, iç hukukta yapılacak yargılamalardan kaçırılmıştır.

    Sadece dostane çözüm yolu düzenlemesine karşılık, dostane çözüm sağlanamaması durumunda hangi hukuki yolların uygulanacağı kararlaştırılmamıştır. Örneğin, Akkuyu nükleer güç santrali projesiyle ilgili uluslararası anlaşmada, uyuşmazlık çözümü olarak ilk seçenek tarafların anlaşması olarak belirlenmiş, ancak bu yöntemle çözüme ulaşılamaması durumunda tahkim yolu öngörülmüştür. Ancak, BAE ile yapılan anlaşmada tahkim yolu öngörülmemiştir. Kural olarak, tahkime başvurulabilmek için ya sözleşmede tahkimle ilgili bir hükmün olması ya da taraflar arasında ayrıca bir tahkim anlaşması yapılması zorunludur. Somut durumda, taraflar arasında ayrı bir sözleşme yoksa, tahkime başvuru yolu da mümkün gözükmemektedir.

    “GİZLİLİK MADDESİ İLE ANLAŞMA TARTIŞMALARDAN ARINDIRILMAK İSTENİYOR”

    Anlaşmanın 6. maddesinde, ‘Taraflar, Projelerle ilgili herhangi bir bilgiyi ilgili tayin edilmiş kuruluşları (ve onların ilgili iştirakleri) dışında ifşa etmeyecek ve Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça bu tür bilgileri gizli tutmak için ellerinden gelen üstün çabayı göstereceklerdir’ denilmiştir.

    Söz konusu anlaşma, uluslararası anlaşma yolu ile yapıldığı için iç hukuk kontrolünden kaçırılmaktadır. Anlaşma kapsamında yapılacak projelere dair bilgiler gizli tutularak şeffaflık zedelenmekte, projenin kamuoyu nezdinde sorgulanabilmesi de engellenmektedir.

    Örneğin Akkuyu NGS projesi için Rusya ile yapılan anlaşmanın detayları ortaya çıktığı için, projenin kamuoyu nezdindeki güvenirliği de sorgulanmaktadır. Oluşacak dev kamu zararını, verilen alım garantileri, Rusya’nın ülkemiz sınırları içinde yüz yıl boyunca toprak sahibi olmasını sağlayacak sözleşme hükümleri Akkuyu NGS projesinin en çok eleştiri alan noktalarıdır.  Aynı şeyi bu anlaşmada da yaşamamak için projelerle ilgili bilgilerin gizli tutulması kararlaştırılmıştır.

    “ANLAŞMANIN YORUMLANMASINDA İNGİLİZCE METİN ESAS ALINACAK”

    Anlaşma hükümlerinin yorumlanmasında herhangi bir farklılık olması halinde İngilizce metin esas alınacağı kararlaştırılmıştır. Anlaşma metninin Türkçe tercümesi dahi BAE tarafından dikkate alınmamış; herhangi bir uyuşmazlık meydana geldiğinde, Türkçe ve İngilizce tercümeler arasındaki farklılıktan doğacak Türkiye’nin aleyhine her yorum meşru kılınmıştır.

    Yapılan anlaşma ile açıkça AK Parti tarafından BAE’ye Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde rant alanları oluşturulmak istenilmektedir.  BAE’ye, son derece ucu açık, Akkuyu’da Rusya’ya sağlanan imtiyazlardan bile çok daha fazla imtiyazlar sağlanılmaktadır.  Söz konusu anlaşma, siyaseten kapitülasyon olarak nitelendirilmektedir.

    Yapılan anlaşma ile Türkiye kendi sınırları içerisinde yabancı bir yatırım çekebilmek adına bir takım imtiyazlar vermektedir. Ancak söz konusu imtiyazlar sağlanırken, iç hukukta ihale yoluyla yaptırılacak bu yatırımları, doğrudan temin eder gibi iki taraflı bir uluslararası anlaşma yoluyla yapmakta, ihalesiz bu işlemi ise hukuken yargılanabilir, denetlenebilir bir hattan kurtarılmak istenmektedir. Aynı koşullarda, devlet tarafından belirlenen proje yerinde kapasitesi devlet tarafından belirlenen bir tesisi yerli bir yatırımcı kuracak olsaydı, bununla ilgili ihaleye girmesi gerekecekti. Anlaşma içeriği kamusal ve yargısal denetimden kaçırıldığı gibi haksız rekabet kurallarına da aykırılık içermektedir.

    AK Parti, Akkuyu’yu 100 yıllığına Rusya’ya tahsis etmiştir. Hesaplamalarımıza göre, 60 yılda Rusya’nın (ROSATOM’un) kasasına en az 284 milyar dolar para girecektir. 15 yılda Hazine’nin kasasından Rusya’ya 38 milyar dolar garanti ödeme yapılacaktır. Bu son anlaşma ise BAE’ye, yani yabancı bir ülkeye Türkiye Cumhuriyeti topraklarında, Akkuyu NGS için yapılan anlaşmadaki hükümlerden çok daha fazla imtiyazlar tanımaktadır.

    AK Parti ülkeye sıcak para girişi sağlamak ve günü kurtarmak için, Türkiye’nin geleceğini ateşe atmaktadır. Ak Parti, ekonomik krizden çıkışın yolu olarak, ülkemizin enerji potansiyellerini devasa kamu zararlarına yol açacak, ülkemizin topraklarını yabancı ülkelere tahsis edecek bu tip anlaşmaları imzalamaktadır.”