Blog

  • MUĞLA’DA YENİ YILDA 6 MERMER OCAĞI İÇİN ÇED SÜRECİ BAŞLATILDI

    MUĞLA’DA YENİ YILDA 6 MERMER OCAĞI İÇİN ÇED SÜRECİ BAŞLATILDI

    ESMA TURAN

    Muğla’da yeni yılda 6 mermer ocağı projesi için Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci başlatıldı. Projeler, önemli doğa alanı ve orman arazisinde yer alıyor.

    Yüz ölçümünün yüzde 68’i orman ile kaplı olan Muğla’da Fethiye, Yatağan ve Menteşe ilçelerinin önemli doğa alanı ve orman arazisinin yer aldığı bölgelerinde yeni yılda yeni mermer ocakları açılması için ÇED süreci başlatıldı.

    YATAĞAN’DA 2 AYRI ORMAN ARAZİSİNE MERMER OCAĞI

    Yatağan’a bağlı Çukuröz Mahallesi’nde 22,61 ve 19,54 hektarlık 2 ayrı bölgede Afes Mermer Madencilik Sanayi Ticaret Limited Şirketi tarafından yapılması planlanan Sulu Tel Kesme Yöntemi İle 2-B Grubu Maden (Mermer) Ocağı projesi için 4 Ocak’ta ÇED süreci başlatıldı. Projeye, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından 25 Şubat 2022 tarihinden 25 Şubat 2032 tarihine kadar geçerli olmak üzere 2-B Grubu İşletme Ruhsatı verildi. ÇED dosyasında, 22,61 ve 19,54 hektarlık faaliyet sahalarının tamamının orman arazisi olduğu, orman izinleri alınmadan faaliyete başlanılmayacağı belirtildi.

    MENTEŞE’DE YİNE ORMAN ARAZİLERİNE MERMER OCAĞI

    Menteşe’ye bağlı İkizce Mahallesi’nde 10,22 ve 10,61 hektarlık 2 ayrı alanda Kommersan Mermer Maden İşletmeleri San. ve Tic. A.Ş. tarafından yapılması plannan 2-B Grubu Maden (Mermer) Ocağı projesi için yine 4 Ocak’ta ÇED süreci başlatıldı. Proje sahası Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı N20 paftasında “Orman Alanı” olarak yer alıyor. Yatağan ilçesine bağlı Kozağaç ve Köklük Mahalleleri, Belenbaşı ve Karaaltı Mevkiinde 167,89 hektarlık alanda Ermaş Mad. Tur. San. Tic. A.Ş. tarafından yapılması planlanan 2-B Grup (Mermer) Maden Ocağı Kapasite Artışı projesi için şirket, 5 Ocak’ta ÇED sürecini başlattı. ÇED dosyasındaki bilgilere göre proje alanı, Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planında, orman ve önemli doğa alanı sınırları içerisinde yer alıyor.

    FETHİYE’DE YİNE ORMAN ARAZİSİ

    Fethiye ilçesine bağlı Karadere Mahallesi’nde ise yine Afes Mermer Madencilik Sanayi Ticaret Limited Şirketi Tarafından Yapılması Planlanan Sulu Tel Kesme Yöntemi ile 2-B Grubu Maden (Mermer) Ocağı projesi için 5 Ocak’ta ÇED süreci başladı. 24,34 hektarlık faaliyet sahasının tamamı yine orman arazisinde yer alıyor. ÇED dosyasında orman izinleri alınmadan faaliyete başlanılmayacağı belirtildi.

     

     

  • KUMLUCA BELEDİYESİ 70.YIL FİDAN DİKME ETKİNLİĞİ

    KUMLUCA BELEDİYESİ 70.YIL FİDAN DİKME ETKİNLİĞİ

    Kumluca Belediye Başkanı Mustafa Köleoğlu, belediyenin kuruluşunun 70.yılı etkinlikleri kapsamında doğaseverlerin katılımıyla Otogar Kavşağı’nda 70.Yıl Hatıra Ormanı Fidan Dikme Etkinliği düzenledi.

    Etkinlikte konuşan Başkan Köleoğlu, “Bugün Kumluca’mızın artık 70.yaşını doldurduğu günleri yaşıyoruz. Bu anlamlı günde geleceğe bir hatıra bırakmak için çok güzel bir 70.Yıl Hatıra Ormanı parkını oluşturduk. Ormanlarımızın ilelebet yaşayabilmesi için burada her birimiz ayrı ayrı fidan dikerek gelecek nesillere bugünleri hatırlatmak için fidan dikimlerimizi yapacağız. Hatıra Ormanımızın, gelecek nesillerimize bir eser olarak kalmasına katkı koyacağız. Turizm Yolu Olan Kumluca’mıza Elektrikli Araç İstasyonu ve Atm Park kazandırdık. Kumluca’mız bir kültür turizm yolu. Binlerce turist aracı Ölüdeniz’e kadar bu yol üzerinden geçiyor. Turistlerin banka işlemlerini yapabilmesi için Atm Parkımız var. Bir taraftan da yeni nesil teknolojik elektrikli araçların buradan geçerken durup elektrik istasyonu olarak kullanabilecekleri bir park aynı zamanda. Burası artık küçük bir ticaret merkezi olmaktadır. Belediyemizin 70.yaşını kutluyoruz. Etkinliğimize katılan herkese ayrı ayrı çok teşekkür ediyorum” dedi.

  • GÖKÇEN’DEN BAKAN YILMAZ TUNÇ’A: “GAZETECİ SEYHAN AVŞAR HAKKINDA SORUŞTURMA VE GÖZALTI TALİMATINI VEREN ADALET BAKAN YARDIMCISI AKIN GÜRLEK MİDİR?”

    GÖKÇEN’DEN BAKAN YILMAZ TUNÇ’A: “GAZETECİ SEYHAN AVŞAR HAKKINDA SORUŞTURMA VE GÖZALTI TALİMATINI VEREN ADALET BAKAN YARDIMCISI AKIN GÜRLEK MİDİR?”

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a, gazeteci Seyhan Avşar’a uyuşturucu baronu Urfi Çetinkaya’nın serbest kalması için Adalet Bakan Yardımcısı Akın Gürlek ile temasa geçtiğine dair haberi nedeniyle açılan soruşturma ile ilgili, “Gazeteci Seyhan Avşar hakkında soruşturma ve gözaltı talimatını veren Adalet Bakan Yardımcısı Akın Gürlek midir? Akın Gürlek’in avukatının İstanbul Adliyesi’ne giderek Avşar’ın gözaltına alınması hususunda baskı yaptığı iddiası doğru mudur?” sorusunu yöneltti.

    CHP Adalet Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcı ve İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen, gazeteci Seyhan Avşar’ın ‘Felçli’ lakaplı uyuşturucu baronu Urfi Çetinkaya’nın serbest kalması için Adalet Bakan Yardımcısı Akın Gürlek ile temasa geçtiğine dair haberine ilişkin hakkında soruşturma başlatılmasını Meclis gündemine taşıdı. Gökçe Gökçen, konuya ilişkin TBMM Başkanlığı’na Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.

    Gökçen, konuya ilişkin şunları ifade etti:

    “Seyhan Avşar’ın ‘Felçli’ lakaplı uyuşturucu baronu Urfi Çetinkaya’nın serbest kalması için Adalet Bakan Yardımcısı Akın Gürlek ile temasa geçtiğine dair bir haber hazırladı. Haberin yayınlanmasının ardından İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği tarafından erişim engeli kararı geldi. Haberde Urfi Çetinkaya’nın adamları tarafından, Adli Tıp Kurumu’ndan Çetinkaya’nın sağlık durumunun cezaevinde kalmaya uygun olmadığına dair rapor hazırlanması için 5 milyon dolar teklif ettiği iddia edildi. İstihbarata takılan bu bilgi Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’na bildirilmeden önce Akın Gürlek ve Adli Tıp Kurumu Başkanına iletilerek operasyonun önü kesildi. Seyhan Avşar, erişim engeli kararını İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na ilettiğinde belgenin sahte olduğu ortaya çıktı. Söz konusu kararda yer alan avukat ve hakim isimlerinin ve hatta dosya numarasının sahte olduğu ortaya çıktı. Avşar, Akın Gürlek ile iletişime geçtiğinde ise Gürlek ‘Siz kararı sosyal medyada paylaşmışsınız o karar sahte. Öyle bir hakim yok’ diyerek kararın sahte olduğunu kendisi de itiraf etti. Seyhan Avşar’ın yaşananları sosyal medya hesapları üzerinden duyurmasının ardından hakkında soruşturma başlatıldı. Avşar, Gürlek’in avukatının İstanbul Adliyesi’ne giderek gözaltına alınması konusunda baskı yaptığını iddia etti. Soruşturmanın başlatılmasının ardından akşam saatlerinde Avşar’ın evinin önünde polisler gelerek Avşar’ı ifadeye çağırdı.”

    Gökçen’in Bakan Tunç’un yanıtlaması için sorduğu sorular şunlar:

    “GAZETECİ SEYHAN AVŞAR HAKKINDA SORUŞTURMA VE GÖZALTI TALİMATINI VEREN ADALET BAKAN YARDIMCISI AKIN GÜRLEK MİDİR?”

    “Halk TV’nin erişim engeli getirildiği söylenen ve bu yüzden kaldırılan haberin içeriğindeki; Urfi Çetinkaya’nın adamlarının Adalet Bakan Yardımcısı Akın Gürlek’e ulaşmaya çalıştığının istihbarata takıldığı iddiası doğru mudur? Urfi Çetinkaya’nın adamları tarafından, Adli Tıp Kurumu’ndan Çetinkaya’nın sağlık durumunun cezaevinde kalmaya uygun olmadığına dair rapor hazırlanması için 5 milyon dolar teklif edildiği iddiası doğru mudur? Eğer doğru ise Ankara Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şube’ye ulaşan istihbaratı yazılı tutanak haline getirip İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’na iletmeyen yetkililer hakkında herhangi bir inceleme başlatılmış mıdır? Alınan istihbaratın ardından neden detaylı bir inceleme ve operasyon gerçekleştirmek yerine Akın Gürlek ve Adli Tıp Kurumu Başkanı uyarılarak operasyonun önüne geçilmiştir? Bakanlığınız tarafından bu olayda fark ettiğiniz sahte resmi belge hazırlama suçu ile ilgili herhangi bir inceleme başlatılmış mıdır? Bakanlığınız tarafından daha önce de bu olaydaki gibi hazırlanan başka sahte belgeler fark edilmiş midir? Eğer fark edildi ise bu belgeler kimler tarafından hazırlanmış hangi haberlerin kaldırılmasına sebep olmuştur? Sahte belgeyi hazırlayanlar hakkında herhangi bir inceleme başlatılmış mıdır? Gazeteci Seyhan Avşar hakkında soruşturma ve gözaltı talimatını veren Adalet Bakan Yardımcısı Akın Gürlek midir? Akın Gürlek’in avukatının İstanbul Adliyesi’ne giderek Avşar’ın gözaltına alınması hususunda baskı yaptığı iddiası doğru mudur?”

  • TUNÇ SOYER: “MAHALLEDE DAYANIŞMA VAR” GENÇLERİYLE BULUŞTU

    TUNÇ SOYER: “MAHALLEDE DAYANIŞMA VAR” GENÇLERİYLE BULUŞTU

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Mahallede Dayanışma Var” projesinin gönüllüleri ve minikleriyle buluştu. 5 dezavantajlı mahalleden 144 çocuğun hayatına dokunan projedeki 200 gönüllüyü tebrik eden Başkan Soyer, “Sizlere minnettarım; bu küçücük yürekleri mutlu ediyorsunuz. Unutulmaz izler bırakıyorsunuz” dedi. 

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in kent yaşamında fırsat eşitliği hedefi doğrultusunda başlatılan “Mahallede Dayanışma Var” projesi kapsamında Bornova Kızılay Mahallesi, Bayraklı Alpaslan Mahallesi, Çiğli Güzeltepe Mahallesi, Karşıyaka Örnekköy Mahallesi, Karabağlar Yunus Emre Mahallesi olmak üzere toplam 5 mahalleden 144 çocuk ve yaklaşık 200 gönüllü, İzmir Doğal Yaşam Parkı’nı gezdi.

    Birbirinden renkli görüntülerin yaşandığı buluşmaya, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de eşlik etti. Başkan Tunç Soyer, çocukların etkinliğine katılarak onlarla sohbet etti. 

    “UNUTULMAZ İZLER BIRAKIYORSUNUZ”

    Etkinlik alanında projede gönüllü olarak yer alan gençlere seslenen Başkan Soyer, “Hepinizi sevgiyle kucaklıyorum. İçim içime sığmıyor. Böyle güler yüzlerin bu kadar anlamlı bir projede bir araya gelmesi çok kıymetli. Gönüllü gençlerimizi kutluyor ve her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Yaşadıkları coğrafyaya, yaşadıkları mahalleye nasıl katkı veririz diye kendi zamanlarından fedakârlık ediyorlar. Çocukları geleceğe hazırlamaya çalışıyorlar. Sizlere minnettarım. Evlatlarımızı, bu küçücük yürekleri mutlu ediyorsunuz. Bu ölçülemez bir şey. Onların hayatında çok değerli unutulmaz izler bırakıyorsunuz. O yüzden dilerim daha çok arkadaşınızı bu projeye dahil edersiniz, daha çok çocuğun hayatına dokunursunuz” diye konuştu. 

    “GÖNÜLDEN BAĞ KURDUK”

    Başkan Soyer’in ardından projede gönüllü olan gençler deneyimlerini aktardı. Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümü yüksek lisans öğrencisi Ayşe Zeynep Öztürk, “Eğitim ve farkındalık için bu yola çıktık ama gerçekten gönülden bir bağ kurduk. Her cumartesi günü koşa koşa kardeşlerimizle bir arada olmak için geliyoruz. Burada olmaktan çok mutluyuz” dedi. 

    Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğrencisi Elif Bağ, “Projeyi ilk duyduğumda çok ilgimi çekti. Büyük bir heyecanla geldim. İz bırakmak ve küçük kardeşlerimizin küçük yaşta kendini keşfetmelerine yardımcı olmak için geldim. Ama işler tek taraflı ilerlemedi, bizde de çok fazla iz kaldı” diye konuştu. 

    “ÇOCUKLARIMIZA ÇOK FAYDALI OLDU”

    Örnekköy Mahallesi sakinlerinden veli Elmas Kızılboğa, “Bu gençler bize her hafta düzenli olarak geliyor. Ben babaanne olarak çocuklarımdaki değişikliği hissettim. Bu gençlerimiz çocuklarımıza çok faydalı oldu ben bunlarını gördüm ve hissettim. Ben çok memnunum. Emeği geçen herkese teşekkürler” dedi.

    “EN ÇOK ROL MODEL EKSİKLİĞİ ÇEKİYORDUK”

    Projenin Örnekköy mahallesindeki koordinatörü ve Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencisi Hasan Yasin Basan, “Bizim en çok eksikliğini çektiğimiz şey rol modeldi. Bu çocukların örnek alabileceği insan sayısı çok az. Üniversitede birçok genç bu projeye katıldı. Ben gezdiğimde şunu duyuyorum, ‘Abilerimiz ablalarımız ne zaman gelecek’ diyorlar” diye konuştu.

    HEM EĞİTİM HEM EĞLENCE 

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in kent yaşamında fırsat eşitliği hedefi doğrultusunda başlatılan “Mahallede Dayanışma Var” projesi bu yıl 11 Kasım’da başladı. 18-30 yaş arası üniversiteli ya da mezun genç gönüllüler, dezavantajlı mahallelerde yaşayan çocuklarla buluşarak Nisan sonuna kadar her Cumartesi günü etkinliklerde buluştu. Gönüllü gençler buz pateninden Körfez turuna, Doğal Yaşam Parkı ziyaretinden mahalle etkinliklerine kadar pek çok alanda dezavantajlı çocuklarla bir araya geldi. Aynı zamanda 7-14 yaş arası çocukların derslerine destek oldu. Proje süresince ailelere ve çocuklara uzman psikologlar ve çocuk gelişimi uzmanları tarafından akran zorbalığı ve benzeri çocuk gelişimi eğitimleri verildi.

     

     

  • DEVLET BAHÇELİ: “TÜRK ADALETİNİN ONURUNU MÜDAFAA EDEN YARGITAY 3. CEZA DAİRESİ’NİN ŞEREFLİ HAKİMLERİNİ KUTLUYOR VE ALDIKLARI KARARI DESTEKLİYORUZ”

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ankara’da; “Bölücülere, teröristlere hak ihlali kararlarını cömertçe veren Anayasa Mahkemesi milletimizin gasp edilen haklarını ne yapacak, nasıl savunacak? Hiç olmazsa adalet ve hukuk namusuna bir nebze de olsa sahip olduğunu ne zaman gösterecektir? Bütün dayatmalara ve baskılara direnerek Türk adaletinin onurunu müdafaa eden Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin şerefli hakimlerini de yürekten kutluyor ve aldıkları kararı destekliyoruz” dedi. Bahçeli ayrıca, Riyad’ta oynanması planlanan Süper Kupa maçı öncesinde yaşananlarla ilgili olarak da “Türkiye Futbol Federasyonu süreci yönetemediği gibi Fenerbahçe ve Galatasaray futbol kulüpleri de aklı başında, sağduyulu ve soğukkanlı hareket edememiştir. Hiç kimse Gazi Mustafa Kemal Atatürk üzerinden siyasi hesaplaşma sayfası açmanın peşinde koşmamalıdır” diye konuştu.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, parti genel merkezindeki MHP Liderlik ve Siyaset Okulu 19. Dönem Sertifika Töreni’ne katıldı. Bahçeli, özetle şunları söyledi:

    “DEĞERLERİMİZİN İSTİSMAR EDİLMESİNİ PROVOKE EDENLER NE BU VATANA NE 100 YILLIK CUMHURİYET MÜKTESEBATINA SAYGI DUYMAYAN LAÇKA TİPLER, LAYÜSEL ASALAKLARDIR”

    “Cehaletin şiddetli ihtirasına karşı direniş gösterilmezse hayatın her cephesinde bilhassa siyasette yenilgi üstüne yenilgi alınması kaçınılmazdır. Halka; hurafeyi din, meskeneti salabet-i iman, zillet ve sefaleti de kader diye telkin edenlerin milli ve manevi hayatımızda açtığı dipsiz kuyuları kapatmak için on yıllar boyunca insanüstü mücadeleler yapıldı. Maneviyatımıza ve milletimize muhafaza için nice badireler aşıldı. Fikriyatı denetim altında tutan sıkı bir Allah korkusundan uzak olanlar için elbette her şey mübah, her yol da meşrudur.

    Milli ve manevi değerlerimizin istismar edilmesini provoke edenler ne bu vatana ne bu millete ne de 100 yıllık Cumhuriyet müktesebatına sevgi ve saygı duymayan laçka tipler, layüsel asalaklardır. Türk milletinin var oluşuna bu ebedi ve ezeli oluşun dayandığı aşkın fikre hürmet beslemeyenlerin tekerimize çomak sokmak, kervanımızı yağmalamak için sürekli pusu attıkları biliyor, görüyor ve takip ediyoruz. Bunların cehaletin ve cibilliyetsiz zihniyetin pençesinde kıvranan şuursuzlardır.

    Ellerinden gelse milletimizi gökyüzünden güneş ışığından, hatta ve hatta karanlıktan mahrum etmek isteyenler, hainler iç ve dış husumet cephesinde birleşirken, namusuyla çıkarlarını bir tutan işbirlikçiler vardır ve hüviyetleri bellidir. 30 Aralık 2023 Cumartesi günü Anıtkabir’de ‘Kahrolsun Cumhuriyet, şeriat gelecek’ diyerek avaz avaz bağıran bir sapığın provokasyonu ile yine yılın ilk günü Galata Köprüsü’nde düzenlenen ‘Şehitlerimize Rahmet, Filistin’e destek, İsrail’e Lanet Yürüyüşü’nde Kelime-i Tevhid sancağını taşıyan masum bir insanımıza ‘hilafet bayrağı açtı’ iddiasıyla saldıranın eylemi tesadüf değildir.

    Be hey cahiller güruhu, be hey kendini bilmezler güruhu, be hey siyasi işportacılar, kafilesi hilafet bayrağı diye bir şey var mıdır? Böyle bir bayrağa tarihin hangi döneminde şahit olunmuştur? Şayet rahatsızlık, şayet hazımsızlık Kelime-i Tevhid’de ise tarafımızı ve kararımızı açık açık seslendiriyor ve tarihe not düşüyorum: La ilahe illallah, Muhammeden Resulullah.

    “TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN REJİM SORUNU, MÜESSES NİZAMI İLE FARKLI BİR ARAYIŞI YOKTUR”

    Türkiye Cumhuriyeti’nin rejim sorunu, müesses nizamı ile farklı bir arayışı yoktur, olması da düşünülemez. Yürürlükteki Anayasa’nın birinci maddesi, devletin şeklini tanımlar. Türkiye Devleti bir cumhuriyettir. Anayasa’nın ikinci maddesi, cumhuriyetin niteliklerini ifade eder. Türkiye Cumhuriyeti toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.

    Hilafet tartışmasını kamçılayanların, çanak tutanların, istismar edip alarm zilleri çalanların hepsi birden hastalıklıdır, açıkça ipotek altındadır. Toplumsal tansiyonu yükseltmek amacıyla el ovuşturan, bunun yanında tarlası sürülmüş aklı rehin alınmış, öfke nöbetlerine kapılmış, neye ve kimlere hizmet ettikleri az çok belirgin olan, üstelik utanmadan, sıkılmadan, onursuzca partimizin sembolü bozkurtu haydutça kullananların Türkiye’yi darboğaza sokmak için nasıl bir örtülü faaliyet içinde oldukları çok net görülmektedir.

    Devlete ve millete karşı siyaset yapılamaz. Yapılırsa bunun adı siyaset değil, hıyanetle anılacaktır. Türk milletinin sinir uçlarıyla oynamanın adı milliyetçilik olamaz, olur diyen varsa hevesleri kursaklarında kalacaktır.

    “TFF SÜRECİ YÖNETEMEDİĞİ GİBİ KULÜPLER DE SOĞUKKANLI HAREKET EDEMEMİŞTİR”

    Bu karanlık kampanya sürecinin 31 Mart 2024 mahalli idareler seçimlerine kadar artarak devamı beklenmektedir. Riyad’da oynanması gündemdeyken ertelenen Süper Kupa Finali’nden sonra yaşanan sipariş heyecan dalgası, Türkiye’nin bölgesel ilişkilerini ve komşu ülkelerle kurmaya çalıştığı çok boyutlu diyalog köprülerini dinamitleme amacına hizmet etmekten başka bir şeye yaramamıştır. Türk futbolunda olmayan sadece futboldur. Bunun dışında ne aranırsa bulunacaktır. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) süreci yönetemediği gibi Fenerbahçe ve Galatasaray futbol kulüpleri de aklı başında, sağduyulu ve soğukkanlı hareket edememiştir. Hiç kimse Gazi Mustafa Kemal Atatürk üzerinden siyasi hesaplaşma sayfası açmanın peşinde koşmamalıdır. Aziz Atatürk’ün bir futbol müsabakasında kaygı verici şekilde istismarı müsabakanın günler öncesinde her ihtimalin hesaplanarak lazım gelen tedbirlerin alınmasından imtina edilmesi sadece ihmal veya öngörüsüzlük olarak değerlendirilemez. Eğer böyleyse Türk futbolu duvara toslamış demektir. Süper Kupa Finali’nin oynanması için Riyad’ın niçin seçildiği kadar muhatap ülkeyle hazırlanan protokole neden uyulmadığı kafamızı bulandıran ve kuşkularımızı çoğaltan bir muammadır.

    En başta TFF Başkanı olmak üzere Riyad krizine dahil olan her kim varsa kuru bir özürle veya bir şey olmamış gibi davranarak sorundan muafiyet kazanamaz. Türk sporunu siyasi çekişmelerin içine çekerek nefret söylemini yaymaya çalışmanın ne vatanseverlikle ne milletseverlikle bağdaşır bir tarafı yoktur. Muhalefet partilerinin Türkiye’nin saygınlığını kundaklamanın yanı sıra kötülemek ve kötü göstermek için çok çirkin yollara tevessül ettikleri saklanamaz bir gerçektir. Atatürk ile en küçük bağ ve bağlantısı kalmamış olanların bu kapsamda çığırtkanlık yapması, bir kaşık suda fırtına koparmaları samimiyetsiz ve sahtekâr bir siyasetin acıklı hâl özetinden başka bir şey değildir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türkiye demektir, Cumhuriyet demektir.

    Sosyal medya artık taşınması imkânsız bir yüktür ve zehirlidir. Ya sosyal medya kullanımı a’dan z’ye yeni baştan ahlaki ve milli temelde düzenlemeliyiz ya da Batı’nın içimize konuşlandırdığı bu melanet ve mikrop yuvasını hepten işlevsiz hâle getirmeliyiz.

    Taştan kuş, kuştan da taş olmaz. Türkiye’de diktatörlük hâkim olsaydı, her akşam televizyonlara çıkıp ileri geri konuşanlar, Can Atalay davasıyla ilgili devlet ve yargıya meydan okuyanlar, bölücüleri ve teröristleri pervasızca destekleyenler, adliye koridorlarında ‘Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet’ sloganı atan çapulcular, halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek için vızır vızır ortalıkta gezenler, sorarım sizlere, nasıl olacak, nasıl tutunacak, nasıl küstahça küfür ve hakaretlerini sıralayacaklardır? Diktatörlük olsaydı, cezaevindeki bir terörist Türk Devleti’ne nasıl ‘işgalci’ diyecek, vatanımızın bir bölümünü hangi hakla sözde Kürdistan olarak tanımlama cesareti gösterecekti? Diktatörlük olsaydı müstevlilere yaranmak için memleketin ele geçirdiği kimler ileri sürülebilecekti? Çok başlı koalisyonların Türkiye’ye hangi rol ve içinden çıkılmaz hâllere soktuğu ne çabuk unutulmuştur?

    “TÜRK ADALETİNİN ONURUNU MÜDAFAA EDEN YARGITAY 3. CEZA DAİRESİ’NİN ŞEREFLİ HAKİMLERİNİ YÜREKTEN KUTLUYORUZ”

    Demokrasi diyorlar, devleti yıkmak için kudurmuş gibi çırpınıyorlar. Özgürlük diyorlar Mehmetlerimizi şehit etmek için kamufle oluyorlar. İnsan hakları diyorlar, barış diyorlar, kundaktaki bebeklere kurşun atmak, vatanımızı ve milletimizi parçalamak amacıyla kanlı silahlarını emperyalist ülkelerin istihbarat örgütlerinden alıyorlar. Bölücülere, teröristlere hak ihlali kararlarını cömertçe veren Anayasa Mahkemesi milletimizin gasp edilen haklarını ne yapacak, nasıl savunacak? Hiç olmazsa adalet ve hukuk namusuna bir nebze de olsa sahip olduğunu ne zaman gösterecektir? Bütün dayatmalara ve baskılara direnerek Türk adaletinin onurunu müdafaa eden Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin şerefli hakimlerini de yürekten kutluyor ve aldıkları kararı destekliyoruz.

    Türkiye’nin müessir ve müthiş siyaseti doğrultusunda, bölgesel kuvvet dengesi tersine döndükçe zalimler yeni oyunlar kurmaktır. Maalesef komşu coğrafyalarda gönüller yıkılmakta, mazlumlar katledilmektedir. Bölücü terör örgütü, sözde müttefik ülkelerce silahlandırılıp üzerimize salınmaktadır. Türkiye’ye sızdırılan, dinimizi istismar eden, FETÖ taktikleri kullanan namussuz casuslar enselenmiştir. Gazze’de soykırım suçu işlenmektedir. Irak ızdırap içinde, Yemen bıçak sırtında, Somali yangın yeridir. İran’ın Kirman şehrinde yaşanan bombalı terör saldırısı 100’ü aşkın masum insanın can vermesine, yüzlerce masumun da yaralanmasına neden olmuştur. Buradan dost ve kardeş ülke İran’a başsağlığı diliyor, hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Terör devleti İsrail kontrolden çıkmış, Beyrut’ta suikast düzenlemiştir. Bizim görevimiz Türkiye’yi, soydaşlarımızı ve din kardeşlerimizi amasız, fakatsız savunmak, arkalarında durmaktır. Tevarüs ettiğimiz medeniyetimizin icap ve iradesi budur.

    “31 MART’TA MUTLAKA BAŞARILI OLACAĞIZ”

    Gelecek Türk milletinindir. Yeni bir Türk asrı önümüzdedir. Geleceğin süper gücü Türkiye Cumhuriyeti’dir. Hiçbir bozguncu, hiçbir devlet ve millet muhalifi milli ülkülerimizin gerçekleşmesini engelleyemeyecektir. Zaman Türk devri, zemin tüm dünyadır. Büyük Türk düşünürü Yusuf Has Hacib’ten ilham alarak diyorum ki: ‘Nice bulanık işi el sürünce süzeriz. Nice ters düğümü bakınca çözeriz. Kaçana yetişir, uçanı tutarız. Kırığı sarar, bozuğu düzeltiriz.’ Biz Milliyetçi Hareket Partisi’yiz, biz Cumhur İttifakı’yız, biz Türk milletiyiz, hep birlikte Türkiye’yiz, 31 Mart’ta da mutlaka başarılı olacağız.”

  • TRABZON SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİNİ UNUTMADI

    ESRA NUR PERVAN

    Sarıkamış Harekatı’nın 109. yılı anma etkinlikleri kapsamında yürüyüş düzenlendi.

    Trabzon’da Sarıkamış Şehitleri’ni 109. yıldönümünde anma için yürüyüş düzenlendi. Şalpazarı ilçesinde düzenlenen yürüyüş Sis Dağı zirvesinde son bulurken, her yaş kesiminden vatandaşlar Sarıkamış Şehitlerini anmak için yürüyüşe katıldı. Yapılan yürüyüşte ayrıca 250 metre Türk Bayrağı açıldı.

     
  • KARŞIYAKA’DA “YEREL YÖNETİMLERDE ETKİLİ GERİ DÖNÜŞÜM” KONUŞULDU

    KARŞIYAKA’DA “YEREL YÖNETİMLERDE ETKİLİ GERİ DÖNÜŞÜM” KONUŞULDU

    Kuzey İzmir Tekmer’in hazırladığı “Yerel Yönetimlerde Etkili Geri Dönüşüm” başlıklı konferans, Karşıyaka Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğü’nün katılımıyla, Ahmet Piriştina Kültür Merkezi’nde gerçekleşti.    
     
    Konferansta, yerel yönetimlerde çevre politikaları, kentsel atık yönetimi ve yerel yönetimlerde geri kazanım uygulamaları konuları konuşuldu.
     
    Yerel yönetimlerde etkili geri dönüşüm noktasında önemli adımlar atan ve hem doğaya hem de ekonomiye değerli katkılar sağlayan Karşıyaka Belediyesi’nin çalışmaları aktarıldı. 
     
    ÜÇ ANA BAŞLIK
     
    Konferans üç ana temel başlık atında gerçekleşti. Bunlar; Yerel Yönetimlerde Etkili Dönüşüm, Kentsel Atık Yönetimi, Yerel Yönetimlerde Geri Kazanım Uygulamaları oldu. Yerel yönetimlerin, kentlerdeki dönüşüm sürecinde etkin rol oynadığı, sürdürülebilir kalkınma ve çevresel iyileştirmeler açısından büyük önem taşıdığı vurgulandı. Yerel yönetimlerin, kentsel dönüşüm projeleriyle birlikte, şehirlerin geleceğini şekillendirmek adına aldığı kararlar ve uyguladığı politikaların, toplumun yaşam kalitesini artırmak için kilit bir rol oynadığının altı çizildi.
     
    ÇEVREYE DUYARLI YAŞAM
     
    Kentsel atık yönetiminin ise şehirlerin sürdürülebilirliği ve çevre sağlığı açısından kritik bir konu olduğuna dikkat çekildi. Yerel yönetimlerin atık toplama, geri dönüşüm ve bertaraf süreçlerindeki etkin rolü, çevreye duyarlı ve temiz bir yaşam ortamı oluşturmak adına büyük önem taşıdığı kaydedildi. Uzmanlar, “Geri kazanım uygulamaları; temiz bir yaşamın devamlılığın yanı sıra atıkların yeniden kullanımı ve geri dönüşümü yoluyla çevresel etkilerin azaltılmasında kritik bir rol oynuyor. Yerel yönetimlerin geri kazanım uygulamalarıyla birlikte, atık yönetimi süreçlerinde sürdürülebilirlik ve çevresel bilinçlendirme konularında önemli adımlar atılırken, bu adımlarla döngüsel ekonomiye de çok büyük faydalar sağlanıyor” ifadelerini kullandı. 
     
    ÇEVRE POLİTİKALARI
     
    Konferansta, çevre politikaları konusunda görüşler ayrıntılarıyla paylaşılırken, yerel yönetimlerin çevre politikalarının, şehirlerin doğal kaynaklarını koruma, çevresel kirliliği azaltma ve toplumumuzun çevre bilinci edinmesi adına kritik bir rol oynadığı belirtildi. 
     
  • İZMİR’DE HALK EKMEĞE ZAM YOK. TUNÇ SOYER: “5 TL’YE EKMEK SATMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

    İZMİR’DE HALK EKMEĞE ZAM YOK. TUNÇ SOYER: “5 TL’YE EKMEK SATMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

    Halk Ekmek Fabrikası’nı ziyaret eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, artan girdi maliyetlerine karşın 5 TL’ye ekmek satmaya devam edeceklerini söyledi. Başkan Soyer, “Ne kadar dayanabileceksek dayanacağız. Hiç kimsenin şüphesi olmasın İzmir Büyükşehir Belediyesi bu günler için var” dedi.

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, halka ucuz ve sağlıklı ekmek sunan Grand Plaza Gıda Turizm A.Ş.’ye bağlı Halk Ekmek Fabrikası’nı ziyaret etti. Fabrikanın ekmek üretim aşamalarını inceleyen Başkan Tunç Soyer’e Grand Plaza A.Ş. Genel Müdürü Arda Şekercioğlu eşlik etti.

    Halk Ekmek Fabrikası, Türkiye’nin zorlu ekonomik kriz döneminde günde 120 bin ekmeği, 91 Halk Ekmek büfesi aracılığıyla yurttaşların sofralarına ulaştırıyor. Artan girdi maliyetlerine karşın İzmir Büyükşehir Belediyesi Halk Ekmek büfelerinde 210 gram beyaz ve kepekli ekmeği 5 TL’den, 450 gramlık tam buğdaylı ve çavdarlı ekmeği 12 TL’den, 450 gramlık glütensiz ekmekleri 20 TL’den, 90 gramlık 5’erli paketli hamburger ekmeğini 20 TL’den, 1000 gramlık karakılçık ekmeğini ise 36 TL’den satışa sunuyor.

    “FIRINCI ESNAFIYLA REKABET YERİNE DESTEK OLUYORUZ”

    Fabrika ziyaretinin ardından konuşan Başkan Soyer, 2022 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi ile İzmir Fırıncılar Esnaf Odası arasında imzalanan protokolle hayata geçirilen Halk Ekmek Modeli ile hem esnafa hem tüketiciye destek olunduğunu söyledi. Başkan Soyer, “Şu an 85 bin adet ekmek üretiyoruz. 35 bin civarında da diğer fırınlardan takviye alıyoruz. Bu hem bizim kapasitemizi artırmamız anlamına geliyor hem de fırıncı esnafımızla da rekabet etmek yerine onların kapasitesini devreye sokarak destek olmuş oluyoruz” dedi.

    “NE KADAR DAYANABİLECEKSEK DAYANACAĞIZ”

    Artan girdi maliyetlerine karşın ekmekleri hala 5 TL’den sattıklarını belirten Başkan Soyer, “Hakikaten insanın canını yakan enflasyonist ortamda, bu hayat pahalılığında vatandaşlarımızı bir nebze olsun nefes almasına imkan veren bir fiyat politikası yürütüyoruz. Çünkü biz mutfakta ekmeksiz yemek yemeyen bir milletiz. Ekmek bizim için baş tacıdır. Yere düştüğünde kapıp başımızın üstüne koyarız. En önemli gıda maddesi. O nedenle bu hayat pahalılığında en çok titizlendiğimiz, korumaya çalıştığımız ürünümüz ekmeğimiz. Ne kadar dayanabileceksek dayanacağız. Fiyatı artırmamaya devam ediyoruz. Maliyetin altında bir fiyatla satış yapmaya çalışıyoruz. O nedenle zorlanıyoruz ancak var gücümüzle bunu sürdürmeye davam ediyoruz” diye konuştu.

    “BÜFE SAYIMIZI 94’E ÇIKARIYORUZ”

    Başkan Soyer, sözlerini şöyle tamamladı:

    “Vatandaşlarımızın, İzmirlinin çektiği çileyi iyi biliyoruz. Vatandaşlarımızın içi rahat olsun ki en ucuz fiyatlı en kaliteli ekmeğe ulaşıyorlar. Önümüzdeki ay içinde 3 büfe daha açarak sayımızı 94’e çıkaracağız. Yoksulluk arttıkça ve derinleştikçe bizim de ürettiğimiz çözümler gelişiyor, dokunduğumuz vatandaş sayısı da artıyor. Maalesef bu hayat pahalılığında ekonomik kriz ortamında çok zorlanarak hizmet vermeye çalışıyoruz. Ama hiç kimsenin şüphesi olmasın İzmir Büyükşehir Belediyesi bu günler için var. Ailelerimizin ekonomisine katı vermesine devam edeceğiz.” 

     

     

  • İZMİR BÜYÜKŞEHİR’DEN KEMERALTI’NDA KAYBOLAN ÇOCUKLAR İÇİN ÖRNEK İŞ BİRLİĞİ

    İZMİR BÜYÜKŞEHİR’DEN KEMERALTI’NDA KAYBOLAN ÇOCUKLAR İÇİN ÖRNEK İŞ BİRLİĞİ

    İzmir Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanlığı ekipleri, tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda kaybolan çocukların güvenli limanı oldu. Kaybolan çocukları bulmak için esnaf ve emniyet yetkililerinin de yer aldığı WhatsApp grubu kuran zabıta ekipleri, her gün binlerce yurttaşın ziyaret ettiği çarşıda son bir yılda kaybolan 53 çocuğu ailesine kavuşturdu.

    İzmir Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanlığı ekipleri, rutin görevlerinin yanı sıra her gün yüz binlerce yurttaşın ziyaret ettiği Kemeraltı Çarşısı’nda kaybolan çocukları ailelerine kavuşturuyor. Son bir yıl içinde kaybolan 53 çocuğu ailesiyle buluşturan zabıta ekipleri, bunun için WhatsApp gurubu kurdu. Bölge esnafı ve emniyet birimlerinin de içinde yer aldığı grup sayesinde kayıp ihbarı alındığı andan itibaren harekete geçen ekipler hızlı bir şekilde çocuklara ulaştı.

    KAYIP İHBARLARI ARTTI

    İzmir Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanlığı Kemeraltı Ekipler Amirliği’nde görevli Harun Yiğit, TÜİK verilerine göre günde 250 ile 300 bin arasında yurttaşın ziyaret ettiği çarşıda, kayıp çocuk ihbarını sık sık aldıklarını söyledi. 2023 yılı içinde Kemeraltı’nda 49, Konak Atatürk Meydanı civarında da 4 çocuğu bulup ailesine teslim ettiklerini belirten Yiğit, şunları söyledi:

    “Bu yalnızca bizim kayıtlarımız. Emniyete de giden oluyor. Kemeraltı Ekipler Zabıta Amirliği’ne kayıp ihbarı geldiğinde esnaf, zabıta ve polisin işbirliği sayesinde çocuklarımızı kısa sürede buluyoruz. Günün sonunda Kemeraltı’nda çocuğunu kaybeden ancak bulamayan kimse olmuyor. Bu nedenle mutluyuz ve gururluyuz.”

    AİLELER NE YAPMALI?

    Zabıta Denetim Şube Müdürlüğü’nde görevli Zabıta Amiri Vedat Ayyıldız da ailelere dikkatli olmaları konusunda uyarılarda bulundu. Ayyıldız, “Vatandaşlarımız çocuklarını mümkün olduğu kadar yanından ayırmamalı ve dikkatli olmalı. Çocukların kaybolması halinde ise ya polis ekiplerine ya da en yakın zabıta amirliğine başvurmaları gerekiyor. Yine 153 numaradan zabıta ekiplerine, 112 Acil Çağrı Merkezi’nden de polis ekiplerine ulaşabileceklerini hatırlatalım” dedi.

     

  • EMEKLİLERDEN, ANKARA’DA ‘MAAŞ’ PROTESTOSU: “KARI KOCA EMEKLİ OLSA BİLE ALINAN MAAŞ BİR EV KİRASI ETMİYOR. EVİMİZE ET, PEYNİR ÇEŞİTLERİ GİRMİYOR”

    Tüm Emeklilerin Sendikası üyesi emekliler, bugün Ankara’da emekli maaşlarını protesto etti. Yapılan açıklamada, “Sorun para sorunu değildir. Sorun adil bölüşümdür, sorun tercih sorunudur. En düşük emekli maaşı, en düşük memur maaşına eşitlenerek emekli taban maaşı belirlenmelidir” denildi. Sendika üyesi 65 yaşındaki Mehmet Anlı, “Karı koca emekli olsa bile alınan maaş bir ev kirası etmiyor. Evimize et girmiyor, evimize peynir çeşitleri girmiyor. İnsan gibi yaşamayı bırak, insana yakışır olmayan bir yaşamı bile sürdüremiyoruz. Kendi ayaklarımızın üzerinde duramıyoruz” dedi.

    Tüm Emeklilerin Sendikası üyesi emekliler, bugün Ankara’da emekli maaşlarını protesto etti. “Sendika ve toplu sözleşme hakkımız engellenemez”, “Yaşasın örgütlü mücadelemiz” dövizleri taşıyan emekliler, “TÜİK, elini cebimizden çek”, “Biz çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakacağız, ya siz”, “Hak, hukuk, adalet” sloganlarını attı.

    “BU KADAR DÜŞÜK MAAŞLARIN SEBEBİ AKP İKTİDARININ 2008’DE KANUNLAŞTIRDIĞI SÖZDE SOSYAL GÜVENLİK REFORMUDUR”

    Sendikanın yöneticilerinden Ünver Ünal, yapılan basın açıklamasında şunları kaydetti:

    “Yaşanan hayat pahalılığının giderilmesi, emeklilerin bir nebze de olsa insanca yaşaması için artık yüzdelik zamların bir anlamı kalmamıştır. Yeni bir anlayışın, yeni bir uygulamanın devreye sokulması gerekir. Çünkü bu kadar düşük maaşların sebebi AKP iktidarının 2008’de kanunlaştırdığı sözde sosyal güvenlik reformudur. Bugün bu uygulama iflas etmiştir. İflas etmiş bu uygulamaya derhal son verilmelidir. Yeni bir yöntem bulunmak zorunludur. Yeni yöntemi biz söyleyelim. Emeklilere maaş bağlama oranı dul ve yetimleri de kapsayacak biçimde değiştirilmeli ve taban maaş uygulaması güncellenmelidir.

    “MEMURLARA VERİLEN 8077 LİRA YENİ ARTIŞIYLA BİRLİKTE BÜTÜN EMEKLİLERE DE VERİLMELİDİR”

    Buna göre yıllarını çalışma hayatına vermiş, değer üretmiş, emekli hakkını almış ve emekli olmuş her bireyin taban maaşı, işe yeni başlamış en düşük memur maaşına eşitlenmelidir. Yani 30-40 yıl çalışmış, değer üretmiş ve primlerini peşin ödemiş, türlü zorluklara göğüs germiş bir emeklinin alacağı maaş, henüz işe yeni başlamış en düşük memur maaşına eşitlenmelidir. Bugün için bu miktar 32 bin lira civarındadır. Prim gün sayısı, prim miktarı, eğitim, ek ödeme vb. kriterler de göz önüne alınarak emekli maaşlarına hak edişler kademe kademe eklenmelidir. Memurlara verilen 8077 lira yeni artışıyla birlikte bütün emeklilere de verilmelidir.

    “7500 LİRA MAAŞ ALAN EMEKLİ ARKADAŞLARIMIZIN HEMEN HEMEN TAMAMININ KÖK MAAŞI ÇOK DAHA DÜŞÜKTÜR”

    Emeklilerin ekonomik sorunlarının çözüm yolu budur. Bunun dışında yüzdelik artışlar çözüm değildir. Bugün yapılan artış 3 ay sonra anlamsızlaşıyor. Zira iktidar ne bürokratlarının, ne de iktidar erkinin öngördüğü enflasyon oranları hiç bir zaman tutmadığı gibi yine tutmayacaktır. Görünen TÜİK kılavuz istemez. İktidarı bir noktada daha uyarmak istiyoruz. 7500 lira maaş alan emekli arkadaşlarımızın hemen hemen tamamının kök maaşı çok daha düşüktür. Sakın ola ki kök maaş üzerinden maaş artışlarını düşünmeyin. O durumda yeni bir 2023 Temmuz sendromu yaşanır. Yani 6 milyon emekli yine sıfır zam ile karşılaşır ki; bu tam da emeklileri diri diri mezara gömmek olur.

    “EN DÜŞÜK EMEKLİ MAAŞI, EN DÜŞÜK MEMUR MAAŞINA EŞİTLENEREK EMEKLİ TABAN MAAŞI BELİRLENMELİDİR”

    Emeklilere bayram ikramiyesi diye verilen 2000 liranın güncel karşılığı kalmamıştır. Satın alma gücü yok denecek kadar azdır. Bunun yerine bayram ikramiyeleri asgari ücret düzeyine çıkarılmalıdır. Bize bütçemiz kısıtlı, para yok hikayeleri anlatılmasın. Para yok diye ötv arttırıldı mtv ikiye katlandı. Ama şans oyunlarında vergiler yüzde 50, yani yarı yarıya düşürüldü. Demek ki; sorun para sorunu değildir. Sorun adil bölüşümdür, sorun tercih sorunudur. Tekrar uyarıyoruz: En düşük emekli maaşı, en düşük memur maaşına eşitlenerek emekli taban maaşı belirlenmelidir. Emekli maaşları bu kriter üzerinden yeniden yapılandırılmalıdır.”

    “KARI KOCA EMEKLİ OLSA BİLE ALINAN MAAŞ BİR EV KİRASI ETMİYOR”

    Sendika üyesi 65 yaşındaki emekli Mehmet Anlı ise elinde ekmek ile şunları söyledi:

    “Devamlı prim ödedim, 20 ay askerlik yaptım, üretim yaptım, bu ülke için gerekli her şeyi yaptım. Vergilerimi ödedim ama ne yazık ki emekli olup rahat edecekken tam tersine açlıkla, sefaletle, yoklukla karşı karşıya kaldım. 17 yıl oldu emekli olalı aldığım maaş 7 bin 500 lira. Bugün en ucuz ev kirası 15 bin 20 bin lira. Karı koca emekli olsa bile alınan maaş bir ev kirası etmiyor. Bizim evimize aylardır kırmızı et girmiyor, bugün bir kangal sucuğu, bir avuç kıymayı üç tane yemek yapmamız gerekiyor. Evimize et girmiyor, evimize peynir çeşitleri girmiyor. İnsan gibi yaşamayı bırak, insana yakışır olmayan bir yaşamı bile sürdüremiyoruz. Kendi ayaklarımızın üzerinde duramıyoruz. Onun için hükümetten isteğimiz, her şeyden önce emeklilerin insan gibi yaşayabileceği bir maaş artışı yapılmalıdır mutlaka.

    “ÇAĞDAŞ BİR DEMOKRASİ OLURSA BİZİM HAKLARIMIZ GELİR”

    Emekli sendikalarına açılan kapatma davaları durdurulmalıdır. Hakkımızı arayabildiğimiz tek kanal emekli sendikasıdır. Sürekli sendikamız hakkında kapatma davaları açılıyor. Bu durdurulmalıdır. Biz demokrasi istiyoruz. Biz insan gibi yaşamak istiyoruz. Biz, bırakın Avrupalı emekli gibi yaşamayı, biz ölmeden yaşamak istiyoruz. Sürünmeden yaşamak istiyoruz. Bugün ekmeğimizin mücadelesini, demokrasinin mücadelesini veriyoruz. Bugün bizler Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulanmadığı, kuşa döndürüldüğü bu ortamda demokratik bir hukuk devleti istiyoruz. Çağdaş bir demokrasi olursa bizim haklarımız gelir.

    “EMEKLİLER, ÖLÜMÜN KIYISINDA GEZİYOR”

    20 yıl önce bir emekli maaşı asgari ücretten yüzde 50-60 daha fazlaydı, bugün ne yazık ki tam tersine, asgari ücretin yarısına düştü emekli maaşı. Bugün ülkeyi yönetenlerin hiç mi emekli yakınları yok, hiç mi emekli akrabaları yok? Hepiniz müteahhit mi oldunuz? Bir kere emeklinin sesinin dinleyin. İnsanların illa intihar mı etmesi lazım? Sokaklarda intihar mı etmesi lazım? Birilerinin kendisini köprüden aşağı mı atması lazım? Zehirlemesi mi lazım insanları? Emekliler, ölümün kıyısında geziyor.”