Blog

  • MERSİN BÜYÜKŞEHİR’İN YANGIN MAĞDURU AİLELERE EŞYA DESTEĞİ SÜRÜYOR

    MERSİN BÜYÜKŞEHİR’İN YANGIN MAĞDURU AİLELERE EŞYA DESTEĞİ SÜRÜYOR

    Sosyal belediyecilik anlayışı ile hayata geçirdiği projelerle vatandaşlarının yanında olan Mersin Büyükşehir Belediyesi, farklı sebeplerle evi yanan ve eşyaları kullanılmayacak duruma gelen vatandaşlara destek olmaya devam ediyor. ‘Bazen Her Şey Sararıp Solar, Biz Hep Rengarenk’ sloganıyla hareket eden Büyükşehir, evi yanan ve eşyaları zarar gören vatandaşların buzdolabı, çamaşır makinesi, fırınlı ocak, bazalı yatak ve çekyat gibi eşyalarını karşılıyor. 

    Yaklaşık bir ay önce evde elektrik kontağında meydana gelen bir arıza sebebiyle evi yanan ve eşyalarını yangında kaybeden Beyaz, toparlanma sürecinde Büyükşehir’in yaptığı yardımları unutmayacağını ifade ederek, yükünün hafiflediğini dile getirdi.

    Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı’nda görev yapan Elif Naz Eker, evlerinde yangın çıkan vatandaşların itfaiyeden aldıkları rapor ile Büyükşehir’e başvuru yapabileceklerini dile getirdi. Yapılan başvuruların uzmanlar tarafından değerlendirildiğini aktaran Eker, “Uzmanlarımız bu başvuru sonucunda, hanelerde inceleme gerçekleştiriyor. Hanenin yangında hasar gören bazalı yatak, çekyat, çamaşır makinesi, buzdolabı ve fırınlı ocak olmak üzere demirbaş eşyalarını, Büyükşehir olarak biz karşılıyoruz” dedi.

    Yangında mağdur olan vatandaşların Büyükşehir Belediyesi olarak yanlarında olduklarını söyleyen Eker, “2019 yılından itibaren 571 aileye bu kapsamda toplam 1698 adet eşya yardımında bulunduk. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Büyükşehir Belediyesi olarak, vatandaşlarımızın her daim yanlarında ve en büyük destekçileri olarak buradayız” sözlerine yer verdi.

    “BÜYÜKŞEHİR’İN YARDIMLARI SAYESİNDE YÜKÜM HAFİFLEDİ” 

    Tarsus’ta evinde çıkan yangın sebebinin, itfaiye raporlarına göre elektrik kontağında meydana gelen bir arızadan kaynaklandığını aktaran vatandaş “Evimde yanmayan hiçbir şey kalmamıştı. Tek gayem binaya sıçramaması olmuştu. Kendimi dışarı zor attım” dedi. Meydana gelen yangının yaklaşık bir ay önce olduğunu söyleyen Beyaz, “Yavaş yavaş evdeki eksikleri tamamlamaya çalışıyorum. Betonlar, fayans, sıvalar her şey patlamıştı. Hepsini yeniden yaptırıyorum” dedi. Mahalle Muhtarı’ndan Büyükşehir’in bu hizmeti verdiğini öğrenen Beyaz, “Raporla birlikte Büyükşehir’e müracaat ettim ve eşyalarım tedarik edildi. Büyükşehir’e ve Vahap Başkanımıza yükümü hafifletip, yardım ettikleri için teşekkür ederim” ifadelerini kullandı.

  • TESK GENEL BAŞKANI PALANDÖKEN: “KAYIPLARIN TELAFİ EDİLMESİ BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR”

    TESK GENEL BAŞKANI PALANDÖKEN: “KAYIPLARIN TELAFİ EDİLMESİ BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR”

    Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNİCEF) arasında 2018’den bu yana yürütülen Çocuk Hakları ve İş İlkeleri Programı devam ediyor. Bu kapsamda 6 Şubat depremleri sonrasında bölgede değerlendirme çalışması yapıldı. TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Özellikle yıkımın ağır olduğu bölgelerde çalışanların büyük bölümü vefat etmiş olup diğerleri ise engelli duruma düşmeleri, göç ya da psikolojik travma nedeniyle işlerine geri dönememişlerdir. Bu sebeple de kayıpların bir an önce telafi edilmesi büyük önem taşımaktadır” dedi.

    TESK-UNICEF Çocuk Hakları ve İş İlkeleri Programı kapsamında Mersin ve Gaziantep ESOB’un ev sahipliğinde, WeGlobal’in danışmanlığında gerçekleştirilen toplantılara illerdeki paydaş kurumların temsilcileri katıldı. Deprem sonrası yeniden yapılandırma sürecinde neler yapılması gerektiğinin tartışıldığı toplantılarda, esnafa ve mesleki eğitime yönelik sürdürülebilir ve uzun vadeli planlama ele alınarak esnaf ve sanatkârları afet ve acil durumlara hazırlamak için eylem planı tasarlanmaya başlandı. Yürütülen çalışmaların devamı ise Hatay ve Kahramanmaraş’ta yapılması planlanıyor.

    “AĞIR FİZİKSEL HASARLA BİRLİKTE İŞGÜCÜ KAYBI VAR”

    Palandöken, yürütülen çalışmalar hakkında şu bilgiyi verdi:

    Çocukların güvende, sağlıklı ve eğitimli bir şekilde büyümeleri için işbaşı eğitim imkanlarının geliştirilmesi ve çocuk işçiliğinin önlenmesi, programın daha geniş kesimlere yayılması, depremin esnafa ve işbaşı eğitimine etkisi ele alınıyor. Bu kapsamda ortaya çıkan sonuca göre depremde işletmeler ağır fiziksel hasarın yanı sıra önemli ölçüde işgücü kaybı da yaşamıştır. Özellikle yıkımın ağır olduğu bölgelerde çalışanların büyük bölümü vefat etmiş olup diğerleri ise engelli duruma düşmeleri, göç ya da psikolojik travma nedeniyle işlerine geri dönememişlerdir. Bu sebeple de kayıpların bir an önce telafi edilmesi büyük önem taşımaktadır. İşletmelerin ihtiyaç duydukları destekler bölgenin hasar durumuna göre farklılık göstermektedir. Depremin farklılaşan etkileri, destek paketlerinin hazırlanmasında doğrudan ve dolaylı etkilerin dikkate alınarak çok boyutlu bir yaklaşımın gerekliliğini ortaya koymaktadır.”

     

  • ERDOĞAN TOPRAK: “YARGITAY 3. CEZA DAİRESİ, AYM’NİN TAHLİYE KARARINI TANIMAMAKLA YARGIDAKİ SİYASALLAŞMANIN ZİRVEYE ÇIKTIĞINI SOMUTLAŞTIRDI”

    ERDOĞAN TOPRAK: “YARGITAY 3. CEZA DAİRESİ, AYM’NİN TAHLİYE KARARINI TANIMAMAKLA YARGIDAKİ SİYASALLAŞMANIN ZİRVEYE ÇIKTIĞINI SOMUTLAŞTIRDI”

    CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, “Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında ikinci kez verdiği hak ihlali ve tahliye kararını tanımamakla yargıdaki siyasallaşmanın zirveye çıktığını somutlaştırdı. Kararda dile getirilen iddialar, AYM ve anayasal rejime karşı açılmış siyasi mücadele niteliğindedir. AYM’nin kendisini jüristokrasi konumunda gördüğünü iddia eden Yargıtay, TBMM’yi dizayn etmek istiyor. Seçimi ve seçmen iradesini yok sayıp seçilmiş bir vekilin görevini engelliyor” dedi.

    CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Haftalık Değerlendirme Raporu’nu bugün yayınladı. Toprak’ın raporda yer alan değerlendirmeleri şöyle:

    “YARGITAY 3. CEZA DAİRESİ, AYM’NİN TAHLİYE KARARINI TANIMAMAKLA YARGIDAKİ SİYASALLAŞMANIN ZİRVEYE ÇIKTIĞINI SOMUTLAŞTIRDI”

    “Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında ikinci kez verdiği hak ihlali ve tahliye kararını tanımamakla yargıdaki siyasallaşmanın zirveye çıktığını somutlaştırdı. Kararda dile getirilen iddialar, AYM ve anayasal rejime karşı açılmış siyasi mücadele niteliğindedir. Cumhurbaşkanı, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, YÖK, Barolar Birliği ve TBMM’nin seçtiği yüksek yargıçlardan oluşan AYM’yi ‘demokratik rejime tehdit’, ihlal kararınıysa ‘hukuken değersiz’ diye nitelemek kabul edilemez. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, hukuk devleti ilkesi başta olmak üzere Anayasa’ya karşı siyasi manifestoya dönüştürdüğü kararında, AYM’nin ‘terör örgütleriyle söylem birliği içinde’ olduğunu öne sürmektedir. AYM’nin kendisini jüristokrasi konumunda gördüğünü iddia eden Yargıtay, TBMM’yi dizayn etmek istiyor. Seçimi ve seçmen iradesini yok sayıp seçilmiş bir vekilin görevini engelliyor. Anayasa’nın yanı sıra Yargıtay’ın en üst karar organı Yargıtay Genel Kurulu’nun defalarca verdiği ‘AYM kararları Yargıtay’ı da bağlar’ içtihadını yok sayıyor.

    “ARAP BAHARI İLE GEZİ ARASINDA BENZERLİK KURMAK HUKUKİ TEMELDEN YOKSUN BİR AKIL TUTULMASIDIR”

    Arap Baharı ile Gezi arasında benzerlik kurmak hukuki temelden yoksun bir akıl tutulmasıdır. Yargıtay, yine zorlama bir yorumla AYM’nin yerel mahkemeye tahliye emri verdiğini, Anayasa’ya göre kimsenin mahkemelere ‘emir-talimat’ veremeyeceğini söylüyor. Oysa Yargıtay’ın da temyizde bozduğu kararlara yerel mahkemenin uyması zorunlu. Anayasa’nın 153 ve 158’inci maddelerindeki ‘AYM kararları kesindir. Yargı dahil herkesi bağlar. Yargı kurumları arasında yetki ihtilafı halinde AYM kararı esas alınır’ hükmünü de görmezden gelerek tümüyle siyasi tutum sergiliyor.

    “BİST’TE DÖNEN 4,1 TRİLYON TL’NİN YÜZDE 80’İ HESAP SAHİPLERİNİN YÜZDE 0,2’SİNE AİT”

    Borsa İstanbul (BİST) Başkanı’nın yatırımcı sayısının 8 milyonu aştığını, her 10 kişiden birisinin borsa yatırımcısı olduğunu ilan etmesine karşılık halka arzlardaki büyük vurgunlar, hisse senedi piyasalarındaki manipülasyonlar, peş peşe alınan işlem yasağı kararlarıyla küçük yatırımcı ağır kayıplar verip BİST’ten çıktı. Merkezi Kayıt Kuruluşu’nun (MKK) açıkladığı rakamlara göre, aralık ayının son haftasında 1 milyon 182 bin küçük yatırımcı hesap kapattı. BİST’te yatırımcı sayısı 7,6 milyona geriledi. Borsayı sadece 15 bin kişi kontrol ederken Gelir İdaresi Başkanlığının (GİB) açıkladığı vergi rekortmenleri listesi çok daha vahim bir servet transferiyle gizli zenginleri sergiliyor. Gelir Vergisi rekortmenlerinde ilk 100 kişiden 76’sının ismi gizli. Kim olduklarını sadece iktidar biliyor. İsmi açıklanan 34 rekortmense Türkiye’nin önde gelen, tanınmış zenginleri. İlginç olan, gelir vergisi rekortmenlerinin milyarlarca liralık kazancının faiz ve menkul kıymetlerden elde edilmiş olması.

    Trilyonlarca liralık kişisel ve kurumsal kazançların sahibi bir avuç kişi ya da şirket. Milyonlarca asgari ücretli, memur, emekli vb. için aylardır 3-4 bin liralık zam pazarlığı yapılıyor. Küçük bir azınlıksa bu iktidar sayesinde trilyonlara ve ulusal servetin yüzde 80-90’ına sahip. Kazançları öylesine büyük ki yoksullaşan bir ülkede iyimser bir yaklaşımla bu kadar büyük paralar kazanmaktan utanıyorlar. Olası tepkilerden kaçınmak için kendilerini gizliyorlar.

    “İSRAİL’E YÖNELİK SÖYLEMLERİNE RAĞMEN TİCARİ İLİŞKİLERİ SÜRDÜREN İKTİDAR, BU GÖRÜNTÜYÜ ÖRTMEK İÇİN MİTİNGLERLE TOPLUMUN TEPKİSİNİ AZALTMAYI ÖNGÖRMEKTEDİR”

    Yeni yılın ilk gününde Cumhurbaşkanı aile fertlerinin yönetiminde yer aldığı Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) öncülüğünde Gazze ve Filistin’e destek için düzenlenen miting ve yürüyüşte bugüne kadar uygulanan yasak ve engeller kaldırıldı. İsrail’e yönelik söylemlerine rağmen arka kapı diplomasisi ve artan şekilde ticari ilişkileri sürdüren iktidar, bu görüntüyü örtmek için böyle mitinglerle toplumun tepkisini azaltmayı öngörmektedir. İsrail limanlarına 7 Ekim’den bu yana 500 dolayında geminin mal taşıdığı, askeri malzeme ve mühimmat ihracatı yapıldığı TÜİK ve Ticaret Bakanlığı’nın dış ticaret kayıtlarında yer alıyor. Mitingdeyse İsrail ile ticaret yapan yerli-yabancı şirketlere boykot çağrısı yapılırken sermayeden hesap sorulacağı tehditleri savruldu. Bu da muhtemelen aile içi ayrı bir çelişki. İsrail’e mal taşıyan gemilerin iktidar yakınlarının denizcilik şirketlerine ait olduğu açığa çıktı.

    “BU YIL 1 MAYIS, TAKSİM DIŞINDA SİRKECİ-EMİNÖNÜ-KARAKÖY MEYDANI VE GALATA KÖPRÜSÜ’NDE KUTLANMAK İSTENDİĞİNDE İZİN VERİLECEK Mİ”

    Türkiye, bugüne kadar tüm iktidarlar döneminde Filistin davasını sahiplendi. Filistinlilerin devlet kurma, topraklarında özgür ve güvenle yaşam hakkını savundu. Dolayısıyla yeni yılın ilk gününde böyle bir miting düzenlenmesi Türkiye’nin geleneksel tavrının sürdürülmesi doğrultusunda yapılan bir eylem. İstanbul Valiliği, bugüne kadar pek çok miting ve yürüyüş için toplum güvenliği, genel asayiş ve sağlık, ulaşım vb. gerekçelerle sadece Yenikapı ve Maltepe’ye izin verdi. Bu yıl 1 Mayıs, Taksim dışında Sirkeci-Eminönü-Karaköy meydanı ve Galata Köprüsü’nde kutlanmak istendiğinde izin verilecek mi?

    “ALMANYANIN EN KÖKLÜ AKADEMİK ÖZGÜRLÜK ENDEKSİ 2023 SIRALAMASINDA TÜRKİYE, 179 ÜLKE ARASINDA 165’İNCİLİĞE İNDİ”

    Konya’da, Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görevli bir tıp profesörünün MS hastalığıyla ilgili bilimsel makalesinde bu ve benzeri hastalıkların ‘Allah’ın insana cezası olduğuna’ inandığını belirttiği, Türkiye’de üniversitelerin geldiği noktayı en somut şekilde sergileyen veriler, Akademik Özgürlük Endeksi (AÖE) 2023 değerlendirmesinde yer aldı. Almanya’nın en köklü üniversitelerinden Friedrich-Alexander Üniversitesi’nin her yıl güncellediği Küresel AÖE 2023 sıralamasında Türkiye, 179 ülke arasında 165’inciliğe indi. Akademik özgürlük sıralamasında Türkiye’nin yer aldığı grupta daha kötü durumdaki diğer 13 ülke; Suudi Arabistan, Güney Sudan, İran, Nikaragua, Çin, Suriye, Belarus, Ekvator Ginesi, Bahreyn, Türkmenistan, Eritre, Miyanmar, Kuzey Kore.

    Dünyanın en iyi ilk 100, 500 üniversitesi arasında Türkiye’den girebilen üniversite yer almıyor. İlk 1000’e bazı Türk üniversiteleri ancak girebiliyor. Akademik özgürlükte ilk 100’e hiçbir üniversitenin girememiş olması, ülkemiz açısından yüz kızartıcı bir tablo. Bir üniversite ortamında şayet bir tıp profesörü hastalığın tedavi yollarını arayacağına, ‘Allah’ın kuluna cezası’ diye yaklaşıyorsa bilim ve akıl, araştırma, keşif ve icat heyecanı bitmiş demektir.

    “TÜRKİYE’NİN GERİSİNDEKİ 5 ÜLKE DİKTATÖRLÜK”

    Türkiye Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 2023’te daha alt sıralara geriledi. World Justice Project’in (WJP) 2023 raporunda, 142 ülke arasında 117’nciliğe inen Türkiye’nin ülke puanı, 100 üzerinden 41. Yolsuzluk endeksinde 71, temel haklarda 133, hukuk yargılamasında 119, ceza yargılamasında 107’nci sırada. İktidarın kullandığı güç ve yetkilere hukuki ve yasal sınırlama getirebilme kriterindeyse 142 ülke içinde 137’nci sırada yer alan Türkiye’nin gerisinde yer alan diğer 5 ülkenin hepsi diktatörlük.

    “MİLYONLARCA EMEKLİ İÇİN 8-10 BİN TL SEYYANEN VE YÜZDE 36’LIK ENFLASYON HEDEFİNİN DE İLAVESİYLE BİR ARTIŞ YAPILMASI ZORUNLUDUR”

    Memur ve memur emeklilerinin resmi zam oranı yüzde 49,25 olurken SSK ve Bağ-Kur emeklilerine yüzde 37,56’lık enflasyon farkı yansıtılacak. Gelinen aşamada 7 bin 500 TL’lik en düşük emekli aylığının artırılması, emeklilere seyyanen zam vb. için yasal düzenleme gerekiyor. Milyonlarca emekli için enflasyon farkı dışında 8-10 bin TL seyyanen ve 2024’ün yüzde 36’lık enflasyon hedefinin de ilavesiyle reel bir maaş artışı yapılması zorunludur. Bunun dışında yapılacak zam oranı ne olursa olsun, milyonlarca kişi TÜİK’in siyasi talimatlı enflasyon hesabının mağduru olacaktır.

    “NARENCİYE ÜRÜNLERİNE YÖNELİK ACİL BİR PLANLAMA YAPILMASI GEREKİYOR”

    Ege bölgesinin yanı sıra Adana, Mersin ve Antalya’daki narenciye üreticileri, bahçede mandalinanın kilosunu 1 TL, portakalın kilosunu 3 TL’ye sattıkları halde alıcı bulamadıklarını, ürünlerin dalda çürümeye terk edildiğini söylerken şehirlerde market ve pazarlarda narenciye ürünleri mevsime rağmen fahiş fiyattan satılıyor. Narenciye ürünlerine yönelik acil bir planlama yapılması gerekiyor.

    Sadece narenciye ürünleri değil, kış mevsimine ait pek çok sebze ve meyvede benzer durum söz konusu. Üretici mevcut maliyetlerden dolayı ürününü toplayıp satışa arz edemiyor. Pazar ve marketlere az ürün gelince de bu kez fiyatlar olağanüstü düzeylere ulaşıyor. Yüzde 72’ye varan gıda enflasyonuyla kendi ülkesindeki ürünleri en pahalıya tüketen vatandaşlar başta kırmızı et olmak üzere ithal gıda için kur farkından dolayı her gün zamlı fiyat ödemeye mecbur kalıyor.

    “İKTİDAR; ABD, İNGİLTERE VE NATO’NUN BASKISINA KARŞI MONTRÖ SÖZLEŞMESİ’Nİ SAHİPLENMEK ZORUNDA KALDI”

    Her fırsatta Lozan Anlaşması ve beraberinde Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin Türkiye’ye sağladığı egemenlik hakkı ve kazanımları tartışmaya açan iktidar, geçen hafta ABD, İngiltere ve NATO’nun baskısına karşı Montrö Sözleşmesi’ni sahiplenmek zorunda kaldı. Yaşanan gelişmeler Lozan ve Montrö Anlaşmalarının Türkiye’nin bağımsızlık ve egemenliği açısından hayati önemini bir kez daha sergiledi. Boğazlardaki egemenlik, Karadeniz’de savaşın yayılmaması yanında, olası barışın da güvencesi.”

  • EMEKLİ HÂKİM ÖNDER TEKİN, TÜİK’İN ENFLASYON VERİLERİNİ İSTİNAFA TAŞIDI: “TARİH ADALETTEN, HUKUKTAN UZAK KARARLARLA AÇLIK, YOKSULLUK SINIRININ ALTINDA AYLIK ALMAYA MAHKUM EDİLDİKLERİNİ YAZMASIN”

    Emekli hâkim Önder Tekin, TÜİK’in 2023 yılı ilk 6 aylık enflasyon verilerinin gerçeği yansıtmadığı ve bu yüzle de emekli aylıklarının düşük kaldığı gerekçesiyle Ankara 4. İdare Mahkemesi’nde verilerin iptali istemiyle dava açmıştı. TÜİK verilerinin bir idari işlem olduğunu öne süren Tekin’in davası reddedildi. Tekin, mahkemenin bu kararını istinafa taşıdı. Tekin istinaf dilekçesinde, “TÜİK enflasyonu ezerken, çalışan yargıcın da emekli yargıcın da alım gücünü ezmektedir” dedi. Dilekçesinde “Hukukun üstün tutulduğu adil bir karar beklediğini” belirten Tekin, “Tarih TÜİK eliyle memurun, emeklinin yoksullaştırıldığını yazdı. Bu oranlara sessiz kalmayan, boyun eğmeyenlerin olduğunu da yazdı. Adaletten, hukuktan uzak kararlarla açlık sınırının yoksulluk sınırının altında aylık almaya mahkum edildiklerini yazmasın” yorumunu yaptı.

    TÜİK 2023 yılı enflasyon verilerini açıkladı ve buna bağlı olarak milyonlarca emeklinin 2024 yılında alacağı aylıklar geçen hafta belli oldu. Emekli hakim Önder Tekin de TÜİK’in 2023 yılı ilk 6 aylık enflasyon verilerinin gerçeği yansıtmadığı ve emekli aylıklarının düşük kaldığı gerekçesiyle Ankara 4. İdare Mahkemesi’nde verilerin iptali istemiyle dava açmıştı. Tekin, TÜİK verilerinin bir idari işlem olduğunu savundu ancak davası reddedildi. Tekin, bunun üzerine ret kararını istinafa taşıdı.

    “GERÇEK ENFLASYON YÜZDE YÜZLERİ AŞMIŞ İKEN…”

    Tekin’in istinaf dilekçesinde yer alan argümanlar özetle şöyle:

    “Gerçek enflasyon yüzde yüzleri aşmış iken; TÜİK’ in bastırılmış enflasyonu ile aylıklarında cüzi artışlar yapılan milyonlarca emekli ile milyonlarca kamu görevlisinin ‘mülkiyet haklarını’ koruyabilmeleri için kullanabilecekleri ‘mahkemeye erişim hakları’nın engellenmesine yönelik bu yorum katı bir yorumdur. Katı bir yorumla başvuranın mahkemeye erişim hakkı imkansız hale getirilmiştir. ‘Kesin ve yürütülmesi zorunlu işlem’ yokluğu nedeniyle yapılan dar bir yorumdan hareketle davanın reddedilmesi suretiyle başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik bu müdahale ölçüsüzdür. Orantılılık ilkesine aykırı bu müdahale Anayasa’nın 13. maddesindeki koşullara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında bulunan ‘mahkemeye erişim hakkı’ ihlaline neden olmuştur.

    TÜİK ENFLASYONU EZERKEN, ÇALIŞAN YARGICIN DA EMEKLİ YARGICIN DA ALIM GÜCÜNÜ EZMEKTEDİR…”

    TÜİK enflasyonu ezerken, çalışan yargıcın da emekli yargıcın da alım gücünü ezmektedir… Yüzlerce yargıç, TÜİK enflasyon artış oranlarının düşük gösterilmesi nedeniyle alım güçlerinin erimesi karşısında yürütme organı temsilcileri nezdinde girişimde bulunmayan, seslerini duyurmayan derneklerinden istifa etmişlerdir. Neden? Çünkü aylıklarındaki yapılan artışı belirleyen TÜİK enflasyon artış oranı düşük gösterildiğinden.. Enflasyon istisnasız herkesi ezmektedir. Tarih, bugün enflasyonun yüksek olduğunu yazıyor. TÜİK eliyle enflasyon düşük gösterilerek, çalışan ve emekli herkesin de ezildiğini yazıyor. Anayasa’nın 2. maddesinde ‘hukuk devleti’ yazan ülkemizde üstünlerin değil, hukukun üstün tutulduğu adil bir karar bekliyoruz. Hukukla bağdaşmayan kararın, istinaf kanun yolu başvurumuz kabul edilerek, hukuk aleminde varlığının sonlandırılmasını bekliyoruz.”

    ANAYASA MAHKEMESİ’NİN BİREYSEL BAŞVURUYU BİR AN ÖNCE SONUÇLANDIRMASINI BEKLİYORUM”

    Tekin, ayrıca konuya ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

    “Ben de dava yoluyla hem kendi alım gücümü korumak dolayısıyla tüm emekli ve memurların alım güçlerinin korunmasına katkı sağlamak amacıyla 2021 yılı ikinci 6 aylık enflasyon artış oranları iptali istemiyle dava açmıştım. 4688 sayılı Sendikalar Kanunu ve bu kanun hükümleri uyarınca imzalanan toplu sözleşme hükümleri uyarınca aylığımdan yapılan artış oranı TÜİK enflasyon artış oranından düşük kalması durumunda fark olarak aylığımda artış yapıldığı halde mahkeme TÜİK enflasyon artış oranının maaşıma doğrudan etkisinin bulunmadığı gerekçesiyle davamı reddetti. Ben de konuyu bireysel başvuru ile Anayasa Mahkemesi’ne taşıdım. Bu bireysel başvurunun sonucunun milyonlarca memur ve emeklinin aylığına doğrudan etkisinin bulunduğunu dikkate alarak Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuruyu bir an önce sonuçlandırmasını bekliyorum.

    TARİH, ADALETTEN, HUKUKTAN UZAK KARARLARLA AÇLIK SINIRININ YOKSULLUK SINIRININ ALTINDA AYLIK ALMAYA MAHKUM EDİLDİKLERİNİ YAZMASIN”

    Haksızlığın devam ettiği yerde boyun eğmek, razı olmak yok. TÜİK’in enflasyon artış oranını düşük göstererek yoksullaştırma politikası devam ediyor. Ben de 2023 yılı ilk 6 aylık TÜİK enflasyon artış oranının iptali istemiyle Ankara İdare Mahkemesi’ne ikinci davayı açtım. Mahkeme geçtiğimiz günlerde aynı gerekçelerle davamı reddetti. Bu karar, mahkemeye erişim hakkına, adil yargılama hakkına ve mülkiyet hakkına aykırıdır. Benim beklentim, TÜİK’in artış oranını hesaplarken kullandığı tüm verilerle enflasyon araştırma grubunun, İstanbul Planlama Ajansı’nın, TÜRK-İŞ’in, DİSK’in ve İstanbul Ticaret Odası’nın enflasyon ile ilgili tüm verilerin toplanarak bilirkişilere verilmesi ve bilirkişilerin enflasyon artış oranını hesaplayarak hak kayıplarının giderilmesidir. Benim gibi aylıklardaki artışlarda TÜİK, enflasyon artış oranları esas alınarak yapılan yargıçların da hukuka uygun karar vermelerini istiyorum. Bu nedenle davayı reddeden idare mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurdum. Tarih TÜİK eliyle memurun, emeklinin yoksullaştırıldığını yazdı. Bu oranlara sessiz kalmayan, boyun eğmeyenlerin olduğunu da yazdı. Adaletten, hukuktan uzak kararlarla açlık sınırının yoksulluk sınırının altında aylık almaya mahkum edildiklerini yazmasın.”

    Tekin daha önce de TÜİK’in 2021 yılı enflasyon verileri hakkında dava açmıştı. Tekin’in bu açtığı dava da yargı mercileri tarafından reddedilmişti. Tekin ise 2021 yılı enflasyon verilerine ilişkin açtığı davanın reddedilmesinin ardından Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunarak, “TÜİK eliyle yoksullaştırılan memur ve emeklilerin hak kayıplarını sonlandıracak kararın Anayasa Mahkemesi’nce verilmesini bekliyorum. Emeklilerin pazar ziyareti eski güzel günleri hatırlatan nostaljik ziyaretlere dönüşmüş durumda. Siyasi iktidara sesleniyorum, bu ülkenin emeklileri bu ülkenin ötekileri değil” demişti.

  • KONYALI ESNAF: “HÜKÜMET SINIFTA KALDI. ZENGİN PARTİSİ OLDU, ARTIK BİZİM PARTİMİZ DEĞİL”

    TANER ÖZAY

    Gelecek Partisi Konya Milletvekili Hasan Ekici ve Konya Kadınhanı İlçe Belediye Başkan Adayı Yahya Akbaş esnaf ziyaretlerinde bulundu. Konyalı bir esnaf eskiden AK Partili olduğunu ancak AK Parti’nin halkı unuttuğunu söyleyerek “Tamamen değişken bir parti oldu. Zengin partisi oldu. Artık bizim partimiz değil” dedi.

    Gelecek Partisi Konya Milletvekili Hasan Ekici, partisinin Konya Kadınhanı İlçe Belediye Başkan Adayı Yahya Akbaş ile birlikte Kadınhanı ilçesinde esnaf ziyaretlerinde bulundu.

    “HÜKÜMET SINIFTA KALDI”

    Ekici’nin ziyaret ettiği bir kasap iktidarı eleştirdi. Kendisinin de bir dönem AK Partili olduğunu ancak artık oy vermediğini söyleyen esnaf şunları söyledi:

    “İnsanların alım gücü yok. Bir dengesizlik var. Her şeyde siyasette olsun… Ben çekinceli konuşmam, doğalı neyse onu konuşurum. Bu seneki dönemde hükümet çok sınıfta kaldı. Niye sınıfta kaldı? En azından bizim burada belediye olsun, insanlara, şahıslara iş yapar oldu. Grupları bıraktılar şahsa döndüler. Herkes kendi menfaatinde. Halkı unuttular. Asgari ücret mesela. Memur 42-45 lira, emekli 10 lira… Sosyal medyada da takip ediyoruz, bu çok dikkat çekiyor. Benim abimdi. Konya’da esnaf o da. Biraz abes olmasın ama AK Partiliydi. Şimdi ‘kesinlikle oy atmam’ diyor. ‘O iş bitti’ diyor. Şimdi çok sıkıntılı dönem. Gerçekten bu dönem ben de vermedim şahsen. Niye? Çünkü zor durumdayız. Bak esnafa, hiçbir talep yok. Hep ne varsa büyük yatırımcılara ama bizim gibi vergisini ödeyen küçük esnafları hiçe sayıyorlar. Bizlere ‘gidin siz fabrikalarda çalışın bu işlerle uğraşmayın’ diyorlar. Şu anki durum o yani.”

    “ARTIK BİZİM PARTİMİZ DEĞİL”

    AK Parti’nin zengin partisi haline dönüştüğünü ifade eden esnaf, “En azından bu siyaset her işlerinde konuşan bir şey yani. Adamlar mesela ‘Kesinlikle ödenek vermeyeceğiz’ diyorlar. Biz de vatandaşın şeyine göre mesela… Ama bizde bunun bilincindeyiz tabi. Görüyoruz, yaşıyoruz. Yani diğer dönemler, 2016’da gibi değil. Tamamen değişken bir parti oldu. Zengin partisi oldu artık. Artık bizim partimiz değil. Ben bu görüşteyim” şeklinde konuştu.

     

  • ÇANKAYA YENİ YILA 3 PARK AÇILIŞIYLA BAŞLADI

    ÇANKAYA YENİ YILA 3 PARK AÇILIŞIYLA BAŞLADI

    Çankaya Belediyesi, yapımını tamamladığı 3 yeni parkı hizmete açtı. Kolombiya Parkı, Ata Yeşil Koridoru Çocuk Oyun Parkı ve Spor Sahası ile Mutluluk Çocuk Oyun Parkı’nın açılışı Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’in ev sahipliğinde, Kolombiya’nın Ankara Büyükelçisi Julio Aníbal Riaño’nun katılımıyla gerçekleşti.

    Çankaya Belediyesi, yapımını tamamladığı Kolombiya Parkı, Ata Yeşil Koridoru ve Mutluluk Çocuk Oyun Parkı’nı hizmete açtı. Alper Taşdelen’in ev sahipliğinde, Kolombiya’nın Ankara Büyükelçisi Julio Aníbal Riaño, diplomatlar, CHP İl ve İlçe yöneticileri, muhtarlar ve çok sayıda vatandaşın katılımıyla Gökkuşağı Mahallesi Kolombiya Parkı’nda gerçekleşti. Açılış, iki ülkenin ulusal marşlarının okunmasının ardından Gökkuşağı Mahallesi muhtarı Cengiz Bulut’un konuklara sürprizi Ankara’ya özgü Seymenler gösterisi ile başladı.

    “SOSYAL BELEDİYECİLİĞİ 18 KATINA ÇIKARDIK”

    Açılış konuşmasını yapan Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen “Açılışını yaptığımız 3 parkımızın toplam büyüklüğü 6 bin metrekarenin üzerindedir. Çankaya Belediyesi olarak her zaman olduğu gibi yeşil alanları koruyor, halkın olanı halka veriyoruz. Ranta değil, halka hizmet ediyoruz. 10 yılda, toplam alanı 1 milyon 600 bin metrekareyi geçen 113 park yaparak bir rekora imza attık” dedi.

    Çankaya Belediyesi’nin Türkiye’nin en başarılı ilçe belediyelerinden biri olduğunu kaydeden Taşdelen, kurulduğu 1984 yılından 2014’e kadarki 30 yıllık sürede yapılan toplam yatırımın 6 katını 10 yılda yaptıklarının altını çizdi. Başkan Taşdelen, “Çankaya’nın 40 yılını 10 yıla sığdırdık. Yine aynı şekilde sosyal belediyecilik anlamında da bizden önce yapılanın 18 katını hayata geçirdik” açıklamalarında bulundu.  

    “HALKIMIZA BORCUMUZU HİZMET EDEREK ÖDÜYORUZ”

    Halka karşı sorumluluklarının çok büyük olduğunu belirten Başkan Taşdelen konuşmasına şu sözlerle devam etti:

    “Çankaya ilçesine ‘kimi koysak kazanır’ deniyor. Doğru. Ama halka bizim sorumluluğumuz yok mu? Çankayalılar partimize oy veriyor ve partinin gösterdiği adayı belediye başkanı yapıyor. Bitti mi? Hayır. Esas mesele oradan sonra başlıyor. Sana sahip çıkan, oy veren yurttaşına borçlusun. Borcunu iyi çalışarak, halkını memnun ederek ödeyeceksin. Türkiye’nin en iyi belediyesini Çankaya yaparak ödeyeceksin. İşte biz bunu yaptık. Çankaya ne cekettir ne kupondur. Çankaya emektir. Bu kadar insanın, hepimizin emeği vardır. O nedenle söylüyorum ki, bu başarı hepimizin yüz akıdır. Partimizin de yüz akıdır ve ben bütün anketlerde ‘Tekrar Alper Taşdelen’i istiyoruz’ diyerek yüzde 70’lerin üzerinde memnuniyetini dile getiren komşularıma tekrar teşekkür ediyorum. Sizin güveninize bundan sonra da layık olacağız. Ben partizanlık yapmadım. Ben bir kamu kurumu olarak ‘Belediye herkesin belediyesidir’ dedim. Oy verip vermediğine, inancına asla bakmam. Ben 950 bin Çankayalının Belediye Başkanı oldum. Çünkü ben insanı seviyorum. Çünkü ben eşit yurttaşlığa inanıyorum. Bizim gönül kapımız herkese açık, herkesi seviyoruz. O nedenle Çankaya’da ilklere imza attık derken, işte o hizmetlerimizi çeşitlendirmeyi de kastediyorum. Biz yaptığımız sosyal belediyecilikle gönüllere girdik. Gönül belediyeciliği yaptık.”

    “HEYECANIMIZ VAR, LİYAKATLİ KADROLARIMIZ VAR, TERTEMİZ BİR MAZİMİZ VAR”

    Başkan Taşdelen sosyal belediyecilik anlamında ilklere imza attıklarını dile getirerek “Yatırımsa, sosyal belediyecilikse, gönül belediyeciliği ise, kalp kazanmaksa hepsini yaptık. Belediyeyi dürüst namuslu yönetmekse yönettik. Biz böyle gördük, böyle yaptık, böyle yapmaya devam edeceğiz. Biz vaatlerle konuşmuyoruz, hizmetlerimizle konuşuyoruz ve Allah’a şükürler olsun ki hem 2014 hem 2019 seçimlerinde sevgili Çankayalılara verdiğimiz sözlerden fazlasını hayata geçirdik. O nedenle gönlümüz ferah, başımız dik, alnımız ak. Çankaya’da üçüncü döneme devam ederek Çankaya’yı, ‘ileri daima ileri’ noktaya taşıyacağımızdan da kimsenin şüphesi olmasın. Gençliğimiz var, heyecanımız var, liyakatli kadrolarımız var. Tertemiz bir mazimiz var, yaptıklarımız var, yapacaklarımız var. Çankaya’yı Mustafa Kemal Atatürk’e layık yönetiyoruz, yönetmeye de devam edeceğiz” dedi.

    ÜÇÜNCÜ DÖNEMDE DE İNŞALLAH BİRLİKTE OLACAĞIZ

    Başkan Taşdelen üçüncü dönemde de yatırımların hız kesmeden devam edeceği müjdesini verirken “Şu anda açılışlarımız devam ediyor. Ankara’da Kurtuluş Savaşı’nı anlatan Atatürk’ü ve kahramanlarımızı anlatan bir müzemiz yoktu. Son teknolojiyle donattığımız Abidin Paşa Köşkü Milli Mücadele Müzesi’ni 20 Ocak’ta açacağız. Ama bir de Atatürk Kültür Merkezimiz var. Ankara’nın ilk uluslararası standartlardaki kültür merkezini yapıyoruz. Bin 100 kişilik büyük salonu, orkestra çukuru, uluslararası standartlardaki salonu ve 500 kişilik daha küçük bir salonuyla atölye ve galerileriyle Atatürk Kültür Merkezini de inşallah temmuz ağustos gibi açacağız. Uğur Böceği Kreşimizi de 17 Ocak’ta açacağız. Yine 2 aile sağlığı merkezimizin daha yapımı devam ediyor. Biz Çankaya’yı yürekten seviyoruz. Çünkü doğduğumuz, büyüdüğümüz kendimizi ait hissettiğimiz, hangi inançtan olursa olsun, herkesin kendini özgür hissettiği Çankaya bizim en kıymetlimiz. Üçüncü döneme dair de yapacaklarımızla inşallah yine hep birlikte olacağız. Hep birlikte paylaşacağız. Yine çok güzel projelerimiz, sürprizlerimiz olacak. Çankaya’yı her zaman hak ettiği noktadan daha da ileriye taşıyacağız. Parklarımızın tekrar hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.

    BÜYÜKELÇİDEN ÇANKAYA’YA TEŞEKKÜR

    Başkan Taşdelen’in ardından Kolombiya Ankara Büyükelçisi Julio Aníbal Riaño da Kolombiya Cumhuriyeti’nin adını taşıyan bir parkın inşa edilmesi projesine destek veren Taşdelen’e teşekkürlerini sunarken “Cumhuriyetimizin temellerinin atılmasında çok önemli bir rol oynayan ve ülkemizin ilk Devlet Başkanı olarak anılan General Francisco de Paula Santander’in büstünün yer aldığı bu parkın açılışında bulunmak mutluluk veriyor. Bu parkın açılışı da gerçek dostluğumuzun açık bir yansıması ve sembolüdür. Bu bağlamda ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümsüz “Yurtta Barış Dünyada Barış” sözünü hatırlatmakta fayda görüyorum. Sayın Belediye Başkanımız Alper Taşdelen’in Kolombiya-Türkiye kardeşliği kapsamında sunduğunuz bu imkan için size tekrar teşekkür etmek isterim. Dolayısıyla bu eyleminiz kalbimizin en değerli köşesinde muhafaza edilecektir” dedi.

     

    Açılışın ardından Kolombiya Cumhuriyeti’nin efsane devlet başkanı General Francisco de Paula Santander’in anısına yaptırılan büstün açılışı gerçekleştirildi.

  • KADİRLİLİ PAZAR ESNAFI: “AKARYAKIT 15 LİRA İKEN BU MAL 5 LİRAYA SATILIYORDU. ŞİMDİ 40 LİRA OLUNCA BU MAL 60 LİRA OLDU. VATANDAŞ BİTİK”

    KADİRLİLİ PAZAR ESNAFI: “AKARYAKIT 15 LİRA İKEN BU MAL 5 LİRAYA SATILIYORDU. ŞİMDİ 40 LİRA OLUNCA BU MAL 60 LİRA OLDU. VATANDAŞ BİTİK”

    BURHAN DEMİRCİOĞLU

    Akaryakıta gelen zamlardan sonra, Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde semt pazarında da ürünler zamlandı. Pazar esnafı, “Akaryakıta gelen zamlardan dolayı bu mallara hepsine yansıtmak zorundayız. Akaryakıt 15 lira iken bu mal 5 liraya satılıyordu. Şimdi akaryakıt 40 lira olunca bu mal 60 lira olarak direkt 10 lira üzerine koyuyor. 3 lira indiriyorsa 10 lira yukarı çıkarıyor. Arabamızın muayenesini yaptıramadık. Vatandaş bitik, bitmiş yani vatandaş” dedi.

    Akaryakıt zamlarından sonra Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde semt pazarında da sebze ve meyve fiyatları arttı. Fiyat artışına vatandaşlar tepki gösterdi. Vatandaşlar şunları söyledi:

    “VATANDAŞ BİTMİŞ”

    -Bir pazar esnafı: “Akaryakıta gelen zamlardan dolayı bu mallara hepsine yansıtmak zorundayız. Akaryakıt 15 lira iken bu mal 5 liraya satılıyordu. Şimdi akaryakıt 40 lira olunca bu mal 60 lira olarak direkt 10 lira üzerine koyuyor. 3 lira indiriyorsa 10 lira yukarı çıkarıyor. Arabamızın muayenesini yaptıramadık. Vatandaş bitik, bitmiş yani vatandaş. Ne yapacağını bilmiyor vatandaş.’’

    -İşçi emeklisi Derviş Akdoğan: “Ektiğim mal biçtiğimi ödemiyor. Evde dana falan varsa onu satıp ödüyoruz artık kalan borçlarımızı da. Borçtan kalkamaz olduk. Maaş 7 bin 500 lira, kaç kuruş arttı ki? Keşke çiftçilik yapsaydık. Eskiden 20 ton pamuk kaldırıyorduk, 30 ton buğday kaldırıyorduk, bin kilogram susam kazanıyorduk, para doluydu. Şimdi hiç yok. Her şey canımız istiyor. 1 kilogram et alıyoruz 550 lira. Güç yeter mi? Alamıyoruz onu almıyoruz.”

    “GEÇEN HAFTA 30 LİRAYDI ŞİMDİ 40 LİRA”

    -Pazar alışverişine gelen vatandaş: “Geçen hafta 30 liraydı şimdi domates 40 lira olmuş. Kaç kuruş para var bizde? Hastaneden çıktık cebimizdeki parayı da buraya verdik 50 lirayı, 100 lirayı. Alamadım aha işte aldığım 2 maydanoz 1 kilogram soğan.”

    -İşçi emeklisi vatandaş: “İşçi emeklisiyim. Arttı ama tatmin edici değil. Fiyatlar çok pahalı alım gücümüz azaldı.”

    -Başka bir vatandaş: “Et alamıyorum yok, kurban şeylerinden vermişlerdi pay vermişlerdi onu yedim işte. Tavuk almadım daha.” 

     

  • SOMA’DA HAYATINI KAYBEDEN EMEKÇİLERİN AİLELERİ: “CAN ATALAY VE BU HALK İÇİN DİRENEN TÜM YAŞAM SAVUNUCULARI İÇİN BİZ SONUNA KADAR MÜCADELE ETMEYE YEMİNLİYİZ”

    Soma’daki maden faciasında yaşamını yitiren 301 maden emekçisinin aileleri, maden faciasıyla ilgili davalarda avukatları olan cezaevindeki Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın tahliye edilmesi için basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “Tarikatlara ve cemaatlere mahkum edilen tüm öğrencilerin, katledilen tüm emekçilerin, doğanın, insanlığın, halkların ve hakların savunucusu Can Atalay’ı bahane edip, anayasal düzeni değiştirmeye yeltenenler şunu bilmelidir ki: Bunu asla başaramayacaksınız. Soma’dan sözümüz olsun. Can Atalay ve bu halk için direnen tüm yaşam savunucuları için biz sonuna kadar mücadele etmeye yeminliyiz. Karanlık günlere teslim olmadık, olmayacağız” dedi.

    Soma’daki maden faciasında yaşamını yitiren 301 maden emekçisinin aileleri, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın tahliyesi için dün basın açıklaması yaptı. Açıklama şöyle:

    “Soma’dan tüm Türkiye’ye sesleniyoruz. 301 maden emekçisini katledenler sokakta elini kolunu sallayarak gezerken, Aladağ’da 13 kız çocuğunun yanarak ölmesine sebep olanlar, tarikat yurtlarında tacize ve şiddete devam ederken, Çorlu’da testleri henüz tamamlanmadan seferleri başlatıp onlarca insanı katledenler görevlerine devam ederken, Hendek’te insanlık dışı çalışma koşullarında çalıştırılırken alınmayan önlemlerden dolayı ölen 7 emekçinin katillerine yeni ihaleler ve imkanlar verilirken, Ermenek’te 18 maden emekçisini yeraltı sularına gömen katillere yeni maden sahaları verilirken, Amasra’da tüm uyarılara rağmen önlem almayıp 42 insanın ve ailelerinin hayatlarını karartanlar gününü gün ederken, Hatay’da, Kahramanmaraş’ta, Gaziantep’te, Diyarbakır’da, Malatya’da ve tüm deprem bölgesinde on binlerce insanın ölmesine sebep olan kamu görevlileri ve müteahhitler, tüm acılara rağmen keyfine keyif katarken, yoksulluk ve sefalet içinde yaşayan milyonlarca yurttaşa bu zulmü yaşatanlar şatafat içinde yaşarken, emeklisi, işçisi, işsizi ve bu ülkenin çocukları, gençleri açlıkla terbiye edilirken ve buna sebep olanlar saraylarda, rezidanslarda, lüks dublekslerde bolluk içinde yaşarken onlar masum, suçsuz olacak; ancak Soma’nın ve ülkenin tüm yoksul kesimlerinin haklarını savunan Can Atalay suçlu olacak, öyle mi? Yok öyle yağma.

    Tarikatlara ve cemaatlere mahkum edilen tüm öğrencilerin, katledilen tüm emekçilerin, doğanın, insanlığın, halkların ve hakların savunucusu Can Atalay’ı bahane edip, anayasal düzeni değiştirmeye yeltenenler şunu bilmelidir ki: Bunu asla başaramayacaksınız. Soma’dan sözümüz olsun. Can Atalay ve bu halk için direnen tüm yaşam savunucuları için biz sonuna kadar mücadele etmeye yeminliyiz. Karanlık günlere teslim olmadık, olmayacağız.”

    “CAN ATALAY BU ÜLKEYE LAZIM”

    Soma maden faciasında hayatını kaybeden madencinin annesi Elmas Kaya Can Atalay için şunları söyledi:

    “Beni bu böyle basın açıklamalarında çok gördünüz. Ömrüm yettiği müddetçe böyle basın açıklamalarda her zaman göreceksiniz. Bu adaleti savunmak istiyorum. Ben mahkemelere giderken, mahkemede gördüm ki ‘Adalet’ yazısı televizyonun arkasındaki asılı kalmıştı. O zaman karar vermiştim. Adalet bu ülkede bitmiş diye. Benim madende bir oğlum öldü. Benim oralardaki düşkün hallerimde acıyan bizim haklarımızı savunan, o zaman Can Atalay oğlum oldu. Ondan o kadar çok korktunuz ki. Bütün ölenlerin bütün haksızlıkların karşısına gelen Can Atalay’ı içeri aldılar. Bu kadar Can Atalay’dan korkmayın. Bu adalet size her zaman lazım olacak. Bir gün yaradana döneceksiniz. Can Atalay’ı çabuk dışarı bırakın. Bu adam bu ülkeye lazım.”

    “BİZİM YANIMIZDA HUKUK MÜCADELESİ VERDİ”

    Soma’dan Gülfidan Köse ise, “301 maden faciasında eşi ölen kişiyim. Bu Soma katliamında Can Atalay bizim yanımızda oldu. Biz kendisini Soma faciasında tanıdık. Bizim yanımızda hukuk mücadelesini verdi. Ama bakıyoruz ki. Bize verdiği hukuk mücadelesinde, bizim katillerimiz dışarıda, kendisi seçilmiş bir milletvekili olarak içeride. Ben şunu söylüyorum. Ülkede adaleti bitirmeyeceğiz. Onlar ne kadar baskı yaparlarsa yapsın biz Can Atalay’ın yanında direne direne yanındayız direne direne kazanacağız” dedi.

  • YAPAY ZEKA ÇEVİRİSİYLE YANLIŞ DÖVME YAPTIRIP MAĞDUR OLANLARIN SAYISI ARTIYOR

    YAPAY ZEKA ÇEVİRİSİYLE YANLIŞ DÖVME YAPTIRIP MAĞDUR OLANLARIN SAYISI ARTIYOR

    Ömrü boyunca vücudunda taşımak için yapay zeka destekli çeviri programlarında orijinal dilinden İngilizce’ye çevirterek dövme yaptırma modası yüzünden mağduriyet yaşayanların sayısı artıyor. Kimi annesi için “meleğim” yazdırmak isterken “eksenim” yazdırıyor, kimi dünyanın en bilinen şarkı isimlerini dil bilmediği için yanlış yazdırınca ortaya komik sonuçlar çıkıyor. Dövme mağdurları ise her defasında soluğu cilt hekimlerinin muayenehanesinde alıyor.

    Pek çok sosyal medya forumunda da espri konusu olan konuya ilişkin uzmanlarından değerlendirme geldi.

    Açıklamalar şöyle:

    HAVALI OLMAK UĞRUNA:

    Eğitim Koçu ve İngilizce Eğitmeni Metanet Dalgül:

    Yapay zeka destekli çeviriye güvenip yanlış yazıları bedeninde ömürlük taşıyacak olanlar var. Havalı durması için İngilizce bilmeden İngilizce dövme yaptıranlar, dövme yaptırdıktan sonra hatalı çeviri veya yazım yanlışı gerçeğiyle yüzleşiyorlar. Sonrasında ise soluğu dövmeyi sildirmek için hekimlerin muayenehanelerinde alıyorlar. Mesela ‘Annem benim eksenimdir’ dövmesi taşımayı ister miydiniz? Muhtemelen dövme yaptırmayı isteyen ve heyecanla soluğu dövmecide alan arkadaşımız Türkçe “meleğim” anlamına gelen “angel” kelimesini yazdırmak istemiş ama “angle” yazdırmış. İngilizce ‘angle’ eksen demek. Muhtemelen arkadaşımız annesinin ‘melek’ olduğunu ifade etmek istemiş. Ama İngilizcesi iyi olmadığı için yazım hatası yaparak ‘annem eksenimdir’ yazdırmış. 

    DÖVME MAĞDURLARI CİLT HEKİMLERİNE GİTMELİ:

    Türk Dermatoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ertan Yılmaz: Askerlik,polislik gibi kamu görevine başvuranlardan yanlış dövme yaptıranlara kadar pek çok dövme mağduru dermatologların kapısını çalıyor. Ancak bazen yanlış adrese gidenler de olabiliyor. Dövmelerini sildirmek için gidilmesi gereken adres dermatologlardır. Bunun için güzellik merkezlerine başvurmak ve lazerle işlem yaptırmak büyük bir hata olur. 

    HER DÖVME SİLİNEMEYEBİLİR: 

    Dövmelerin silinmesinden önce de dermatologların görmesi gerekir. Bazı dövmelerdeki renklerin lazer işlemi sonrası ciddi reaksiyonlar göstermesi, dövmenin olduğu alanda geri dönüşsüz yaralara yol açması söz konusu olabilir. Her dövmenin de lazerle silinmesi mümkün olmayabiliyor. Bu kararı alanların cildiye uzmanına gitmesi çok önemli. Dövmedeki renklere göre ayrı bir lazer ışığı kullanılabiliyor. Silinmesi sakıncalı olan dövmeler de olabilir. Bu kararı ancak hekim verebilir. 

    THE SUN’A BİLE HABER OLDUK

    Türkiye’de yayınlanan bir izdivaç programıyla ünlenen ‘gelin adayı’ Naz Mila, yaptırdığı dövmedeki hatayla İngiliz gazetesi The Sun’da haber olmuş, haber Türkiye’de de en çok konuşulan konuların başında gelmişti.

     

  • ARTVİN-ARDAHAN KARAYOLU HEYELAN NEDENİYLE ULAŞIMA KAPANDI

    UĞUR İSTANBULLU

    Artvin’de gün boyu devam eden yağışlar nedeniyle meydana gelen heyelan, yolların kapanmasına neden oldu. Yol açma çalışmalarının devam ettiği akşam saatlerinde Artvin-Şavşat yol ayrımına 5 kilometre kala bölgede meydana gelen heyelan nedeniyle Artvin-Ardahan arasındaki ulaşım tekrar aksadı.

    Önceki gün Artvin’de etkili olan yağışlar nedeniyle dün gece itibariıyla Artvin’in bir çok noktasında heyelanlar oluştu. Heyelanlar nedeniyle Artvin-Şavşat, Artvin-Ardanuç ve Artvin-Yusufeli yolu bir süre kapanmıştı. Bu akşam saatlerinde Artvin-Ardahan karayolu üzerinde Şavşat yol ayrımına 5 kilometre kala bölgede meydana gelen heyelan, karayolunun tekrar ulaşıma kapanmasına sebep oldu.

    Bölgeye gelen Karayolları ekipleri, yola sürekli kaya parçaların düşmesi nedeniyle yolu açmakta zorlanıyor. Güvenlik güçleri de bölgede can kaybı yaşanmaması için güvenlik önlemlerini artırdı.