İnce’nin yeni hedefi İstanbul mu?
Muharrem İnce’yi pazartesi akşamı, CNN Türk’te izlerken, konu İstanbul belediye başkanlığına gelince “Acaba doğru mu duyuyorum” diye kulaklarımı kontrol etmek zorunda kaldım.
Şöyle dedi İnce: “Ben önümüzdeki dönem cumhurbaşkanı adayı olacağım, bunda kararlıyım. Cumhurbaşkanlığı seçimine 5 yıl var, ama ben 5 yıl süreceğini sanmıyorum. Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce ne olur, onu bilemiyorum. Ama benim böyle bir talebim yok. Bana bunu söyleyenler var. Partim böyle bir teklifle gelirse ben cumhurbaşkanı adayı olacağım, derim. Şu da olur tabi: Bugün İstanbul’u alacak olan bir belediye başkanı, doğal cumhurbaşkanı adayıdır zaten. Ben siyasetin gerekliliğini söylüyorum. Siz ya da başkası, İstanbul 94’ten bu yana AKP’nin elinde. Aday olmak ve kazanmak lazım. Benim üzerimden konuşmayalım bunu. Ben CHP’ye teklifimi yaptım. Önümüzdeki dönem cumhurbaşkanı adayı olmak istiyorum. Ama siyaseten de bir öngörü yapıyoruz şu anda.
İBB’yi alan bir kişi 25 yıllık AKP saltanatını yıkacak bir kişi cumhurbaşkanlığını da alır. Şunu görüyorum: O kadar popüler olur ki onu alan kişi, ne CHP Genel başkanı kalır ne cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce kalır. Kazanırsa mutlaka cumhurbaşkanı adayı o kişi olur.”
O ZAMAN NEDEN GENEL BAŞKANLIĞI HEDEFLİYOR?
Madem İnce’ye göre, cumhurbaşkanı adaylığı İstanbul’u kazanmaktan geçiyor, o zaman kendisi neden 24 Haziran sonrası CHP Genel Başkanlığı kavgasına girdi? Bu mantığa göre, seçim sonrası, Kemal Kılıçdaroğlu’na “Ben partimin İstanbul adayı olmak istiyorum, bu yönde çalışacağım” demesi gerekmez miydi?
Ya da şayet CHP Genel Başkanı olsaydı, yerel seçimlerde İstanbul’u partisinin adayı alırsa, kendisi cumhurbaşkanlığı adaylığından vazgeçip, çekilecek miydi?
Yine aynı mantığa göre, CHP Genel Başkanı olsaydı, yeniden cumhurbaşkanı adayı olabilmek için bu kez kendi partisinin yerel seçimlerdeki adayı İstanbul’u almasın diye mi çalışacaktı?
DEFALARCA KAPIYI KAPATTI
Ne tarafından tutarsanız tutun, fevkalade tutarsız bir açıklama bu. Bu açıklama ile İstanbul adaylığına açıkça yeşil ışık yakıyor İnce. Halbuki en son birkaç hafta önce Saygı Öztürk’e verdiği röportajda “Ben cumhurbaşkanı adayıyım. Gündemimde belediye başkanlığı adaylığı yok. Belediye başkan adaylığım diye bir konum yok” demişti. Bu minvalde sözlerini 24 Haziran sonrası birçok kez dile getirmişti. Bu konu her gündeme geldiğinde İstanbul adaylığını küçümser bir tavır sergilemişti.
Muharrem Bey’in seçim öncesi yakaladığı rüzgarı heba etmesini izlemek hakikaten üzücü. Ben açıklamalarının duygusal yönünün ağır bastığını düşünüyorum, çünkü herhangi bir tutarlılık kaygısı taşımıyor. 24 Haziran sonrası çizgisine bakınca “Cumhurbaşkanlığını istedi, olmayınca CHP Genel Başkanlığını hedefledi, o da olmayınca İstanbul adaylığına rotayı kırdı” izlenimi doğuruyor.
Halbuki sükunetini koruyup 24 Haziran sonrası parti içi iktidar mücadelesine girmese, baştan İstanbul adaylığı yönünde ağırlığını koysa, yakaladığı rüzgarı büyütebilirdi. Ya da CHP’de kalmak yerine yeni bir parti kurup yoluna gitse çok daha iyi bir noktada olurdu bugün. Bakın, İYİ Parti ne kadar kısa sürede yüzde 10 oy aldı. Bence CHP prangasından kurtulunca İnce’nin önü açılırdı. Ama herhalde tribünlerin heyecanına çabuk kapılıyor Muharrem Bey…
***
CHP aday yapar mı?
Bu açıklamalara acaba CHP nasıl bakar? İnce’yi bunca yaşanandan sonra aday yapar mı? Parti Sözcüsü Faik Öztrak bu soruya “Her yere aday olma hakkı var” diyerek yuvarlak bir cevap verdi.
Kulisleri yokladığımda yönetimin buna olumlu yaklaşmadığını gördüm ancak yine de CHP’de işler belli olmaz, o nedenle “Kemal Bey kesinlikle bu işe sıcak bakmaz” gibi iddialı bir cümle henüz kurmayacağım.
***
Seçim ve vaatler
Dün Muharrem Sarıkaya köşesinde çok doğru bir teşhis yapmış, muhalefet partilerinin emeklilik yaşını düzenleme konusunda Meclis’e teklif vermesi, seçim öncesi telaffuz edilen yaşı aşağı çekme vaadini gerçekleştirme yönünde daha Meclis açılmadan adım atması tam da güzel bir popülizm örneği.
Sevgili Sarıkaya, 91’de Demirel’in seçim vaadi olarak getirip seçilince uyguladığı erken emekliliğin yıkıcı sonuçlarını hatırlatmış. Bu gün de böyle adımlar yaklaşan sandık hesabından başka bir şey değil!
Ama maalesef bunlar sürpriz de değil. Seçim süreçleri ekonomi açısından pek de iyi süreçler değildir, zira seçmenin beklentisine uygun olarak bu dönemlerde hep kesenin ağzı açılır. O nedenle ben ısrarla yerel seçimlerin erkene alınması gerektiğini yazdım, söyledim. Türkiye bir an önce bu seçim döngüsünden çıkıp, tasarruf tedbirlerini hızlandırıp önüne bakmalı…
Ancak yerel seçimler, öne alınma prosedürü de uzun olduğu için zamanında yapılacak görünüyor. En azından bu kez kampanyalar popülizmi değil, realizmi öncelese, 2019’da önümüzü çok daha iyi görürüz…
***
BİM’den gelen açıklama
Geçen hafta, marketlerde fiyatların çok hızlı bir şekilde arttığına dikkat çektiğim yazımda, BİM’e ceza kesildiği yönünde birçok haber olduğunu aktarmıştım. BİM’den açıklama geldi. Açıklamada “Şirketimize herhangi bir ceza kesilmemiştir. Bu yöndeki haberler tamamen gerçek dışıdır” diyor. Bilginize sunarım.