Kategori: Magazin

  • Uzmanı anlattı: “Günde 100 saç teline kadar dökülme normal”

    Uzmanı anlattı: “Günde 100 saç teline kadar dökülme normal”

    Saç Ekimi Uzmanı Fatma Dursun, saç dökülmesi ile ilgili bilgiler paylaştı. Dursun, “Genellikle ilk saç dökülmesi 15 – 16 yaşına ulaşıldığında başlar. Günde 100 saç teline kadar dökülme normaldir. Ortalama olarak saçlar ayda yarım santimetre ile yaklaşık 2 santimetre arasında uzar” dedi. Saç dökülmesinin hem genetik hem de epigenetik bir konu olduğunu ifade eden Dursun, “Erkeklerdeki saç dökülmesinin %95 gibi büyük bir çoğunluğu androgenetik alopesiden kaynaklanır. Dünya çapında 35 milyon erkek ve 21 milyon kadın alopesi veya saç dökülmesinden mustariptir. Bunların her yıl 650.000’den fazlası en etkili tedavi seçeneği olarak saç ekimi yaptırmaktadır” ifadelerini kullandı.

    “AT KUYRUĞUNA BAĞLI SAÇ DÖKÜLMESİ EFSANE DEĞİL”

    “Kadınların yaklaşık %50’si 50 yaşına geldiklerinde saçlarının dökülmeye başladığını fark etmektedir” diyen Dursun, “Saç dökülmesi yaşayan kadınların %29’unun iki ana depresyon belirtisi bildirdiği görülüyor. At kuyruğuna bağlı saç dökülmesi ise bir efsane değil. Gerçekten saç dökülmesini etkileyebilir. Kemoterapi gören hastaların da yaklaşık %65’inin saç dökülmesi yaşadığı gözlemlenmiştir” şeklinde konuştu.

  • “Saç dökülmesini durdurmak için saç stilini değiştirmek gerekiyor”

    “Saç dökülmesini durdurmak için saç stilini değiştirmek gerekiyor”

    Uluslararası Saç Restorasyon Cerrahisi Derneği tarafından yapılan anketin sonuçlarına göre saç ekimi yaptıran danışanların yalnızca yüzde 12,7’sinin kadın olduğu belirtiliyor. Saç dökülmesinin kadınlarda da erkeklere göre aynı derecede yaygın olduğunu belirten Saç Ekim Uzmanı Fatma Dursun, “Genetik gibi faktörlerin dışında kadınların kullandığı saç modelleri ve saç ürünleri nedeniyle saç dökülmesi ortaya çıkabiliyor. Saç dökülmesini durdurmak için saç stilini değiştirmek gerekiyor” dedi.

    Kadın tipi saç dökülmesinin tek tip ve başın üstünde belirgin incelme özelliğine sahip olduğunu söyleyen Dursun, “Saç dökülmesi öncelikle genetik, belirli hormonlar, yaş ve menopozdan kaynaklanıyor. Tedavi seçenekleri arasında topikal veya oral ilaçlar ve saç ekim uygulamaları yer alıyor” şeklinde konuştu.

    Dursun konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Diğer bir tip ise saç çizgisinin kenarları boyunca saç dökülmesidir. Örgüler ve sıkı at kuyruğu veya saçları sıkı çeken saç modellerinden kaynaklanır. Yaşam tarzınız ne olursa olsun, saç stiliniz size acı veriyorsa, bu saçlarınız için oldukça zararlı. Öncelikle saç dökülmesi türü ne olursa olsun, fark ettiğiniz anda tedavi için bir uzmana başvurun.”

  • Nora Psikoloji İle Terapiye Başlayın!

    Nora Psikoloji İle Terapiye Başlayın!

    İzmir psikolog tavsiyesi arayanlar adına Nora Psikoloji danışma merkezi oldukça idealdir. İzmir en iyi psikolog çalışanlarına sahip olan danışma merkezinde danışanlara hizmet verilmektedir. 

    Hayatın bazı dönemleri insanlar için tek başına aşılması zor problemleri beraberinde getirebilmektedir. Bu durumda ise insanın kendisini daha iyi anlaması, tanıması ve yeni yollar keşfetmesi adına bir uzmandan destek alması gerekebilir.  

    Daha mutlu ve huzurlu, farkındalık bilincinin gelişmiş olmasıyla dünya ve insanlarla beraber aramızda daha sağlıklı ilişkiler ve denge sağlamayı amaçlamak adına, bireysel terapi ve aile terapisi gibi konularda İzmir en iyi psikolog olarak hizmet vermekteyiz. Nora psikoloji olarak psikolojik danışma ve eğitim merkezinde her zaman yanınızda olmak adına hazırız. 

    İzmir psikolog olarak danışma merkezimizde alanında doktora ve master düzeyinde eğitim alan uzman psikologlar, pedagog ve aile terapisti ekibimiz bulunmaktadır. Hizmetlerimiz arasında bireysel sorunlar, çocuk ve ergenlik sorunları, kurumsal danışmanlık, aile ve çift sorunları, EMDR gibi birçok konuda uzman desteği verilmektedir. Hayatta karşınıza çıkan her sorun için İzmir psikolog tavsiyesi arayanları bizleri tercih edebilirler.  

    Yaşadığınız ilişki problemleri, cinsel sorunlar, çift sorunları, bireysel problemler, ebeveyn-çocuk sorunları gibi durumlarda kurumumuzla iletişime geçmeniz yeterli olacaktır. İzmir en iyi psikolog arayanlar adına Nora Psikoloji tercihi yapmak doğru bir adım olacaktır. 

    Neden Bizi Seçmelisiniz 

    Çeşitli alanlarda ve konularda eğitimlerini başarı ile tamamlamış uzman kadromuz, mesleki etik ve bilimsel verilerin ışığında, danışanların ihtiyaçlarına uygun terapi yöntemleriyle destek vererek İzmir en iyi psikolog hizmeti verilmektedir. Bugüne kadar bizden destek alan danışanların birçoğu hizmetlerimizden ve desteklerimizden memnun kalmıştır. Sizlerde Nora psikoloji servisi olarak bizlerden yardım alabilirsiniz. 

    Anksiyete bozukluğu, sosyal fobi, depresyon, obsesif kompulsif bozukluk gibi bireysel psikolojik durumlarda uzman danışmanlarımız sizlerin sorunlarını sabırlı ve dikkatli bir şekilde dinlemektedir. Almış aldığı eğitimler doğrultusunda sizlere yön vererek kendinizi zamanla daha iyi hissetmenizi ve sorunları başarılı bir şekilde aşmanızı sağlamaktadır.  

    Aşama aşama gidilen bu süreçte öncelikle problemin ne olduğu tespit edilmektedir. Tespitler yapıldıktan sonra danışanın kendini daha iyi hissetmesi adına adımlar atılmakta, iyileşme sürecini başlatacak seanslara devam edilmektedir. Problemlerin sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulması adına kontroller tekrarlanmakta ve iyileşme sürecine kadar devam edilmektedir. 

    Sizlerde kişisel ya da ailesel problemlere sahip biri olarak İzmir en iyi psikolog arayışı içerisindeyseniz, Nora psikoloji olarak bizleri tercih ederek hayatınızda sorunları çözmede ilk adımı atmış olacaksınız. İstediğiniz zaman bizimle irtibata geçebilir ve danışanlarımızla bir an önce başlangıç yaparak hayatınızda yeni sayfalar açmaya başlayabilirsiniz. Unutmayın ki bu hayatta çözülemeyecek hiçbir sorun yoktur.

  • HASTA OLDUĞUNUZUN FARKINDA BİLE OLMAYABİLİRSİNİZ! BELİRTİ DAHİ VERMEDEN SİNSİCE İLERLEYEN HASTALIK: GLOKOM

    HASTA OLDUĞUNUZUN FARKINDA BİLE OLMAYABİLİRSİNİZ! BELİRTİ DAHİ VERMEDEN SİNSİCE İLERLEYEN HASTALIK: GLOKOM

    Prof. Dr. Nur Acar Göçgil, “Göz tansiyonu ile göz tansiyon hastalığı (glokom) birbirinden ayırt edilmelidir. Her göz tansiyonu yüksek olan hasta glokom mudur? Değildir. Hastalar göz doktoruna başvurmadığı sürece glokom olduklarından habersizdir. Glokom önlem alınmadığı taktirde geri dönülemez görme kayıplarına yol açabilmektedir.” şeklinde konuştu.

    Genellikle belirti vermeden gizlice ilerleyen yaygın bir göz hastalığı olan glokom, tedavi edilmediğinde ciddi ve kalıcı görme kayıplarına sebep olabiliyor. Ancak çoğu insan glokom ve göz tansiyonunu birbirine karıştırıyor. Yavaş bir şekilde ilerleyerek önce görme alanında ve giderek görme keskinliğinde kalıcı bir azalma şeklinde kendini gösteren glokom veya halk arasındaki adıyla göz tansiyonu hastalığıyla ilgili açıklamada bulunan Göz Hastalıkları ve Retina Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Nur Acar Göçgil, erken tanının ve tedavinin önemini vurgulayarak hastalıkla ilgili doğru bilinen yanlışlar hakkında bilgi verdi.

    “ÖNLEM ALINMADIĞI TAKTİRDE GERİ DÖNÜLEMEZ GÖRME KAYIPLARINA YOL AÇIYOR”

    Glokomun göz sinirini tahrip eden ve görme kaybına yol açabilen ciddi bir hastalık olduğunun altını çizen ve ömür boyu takibinin yapılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Nur Acar Göçgil, “Gözümüzde beyin ve göz arasındaki iletişimi sağlayan göz sinirimiz bulunmaktadır. Baktığımız objeden gelen ışık göze girer ve retinadaki ışık algılayan özel hücreler tarafından algılanır. Göz siniri ve devamındaki sinir ağı bu verileri beynimizin arkasında bulunan görme merkezimize taşır. Görüntü burada oluşur. Glokom, görme sinirinde hasar oluşturan, ilk dönemlerde hastanın çevredeki görmesini bozan, giderek merkez görmeyi etkileyen; son döneminde ise körlüğe yol açabilen bir görme siniri hastalığıdır.” dedi.

    “GÖZ TANSİYONU İLE GLOKOM BİRBİRİNE KARIŞTIRILMAMALI”

    Göz tansiyonu ile göz tansiyon hastalığı yani glokomun birbirine karıştırılmaması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Nur Acar Göçgil, “Göz içi basıncı normal değeri 10 ile 21 mm civa basıncı arasında kabul edilmektedir. Göz içi basıncı, gözün içinde üretilen ve adına ‘aköz hümör’ dediğimiz sıvı ile oluşur. Göz içindeki bu sıvının yapımı ile gözün dışına çıkışı arasında bir denge bulunmaktadır. Bu denge sayesinde gözün içinde stabil bir basınç oluşur ve bu basınç göz küresine formunu verir, dokuları besler ve dış etkenlerden korunmasını sağlar. Göz tansiyonu ile göz tansiyon hastalığı (glokom) birbirinden ayırt edilmelidir. Her göz tansiyonu yüksek olan hasta glokom mudur? Değildir. Glokom dediğimizde, göz içi sıvısının yeteri kadar dışa çıkamaması sonucu göz içinde birikmesi, basıncın artışı ve görme siniri üzerinde hasarın başlamasını anlıyoruz. Göz tansiyonunun yüksek olması glokom riskini artırır ve görme sinirinde hasara neden olup olmadığı ileri tetkiklerle incelenmelidir. Dolayısıyla sadece göz tansiyonunu ölçtürmek glokomu tespit etmek için yeterli değildir. Özetle, göz tansiyonunun yüksek olması glokom hastalığı için bir risk faktörüdür.” ifadelerini kullandı.

    “40 YAŞ ÜSTÜ KİŞİLERDE DAHA SIK KARŞILAŞIYORUZ”

    Göz içi sıvısının yapımı ile gözden dışa akımı hızları arasında bir denge bulunduğunu belirten Prof. Dr. Nur Acar Göçgil, “Göz içi sıvısının göz dışına çıkışında bir engel oluşması halinde sıvı göz içinde birikmeye başlamaktadır. Ortaya çıkan basınç, göz içindeki en önemli yapılardan ışık algılayan hücrelerinin ve görme sinirinin üzerinde baskı oluşturur. Yüksek basınç uzun süreyle devam ettiğinde ise görme sinirinin göz içerisindeki bölümünde glokoma bağlı hasarı başlar. Ailesinde göz tansiyonu hikayesi olan bireylerin glokom riskinin 7 ile 10 kat arttığını biliyoruz. 40 yaş üstü kişilerde daha sık karşılaştığımız glokomun oluşma riskini artıran diğer faktörler, yüksek miyopinin olması, özellikle kontrolsüz kullanılan ve göz tansiyonunda artışa sebep olan kortizonlu ilaç ve damlalar, kontrolsüz giden diyabet ve kardiyovasküler hastalıklar, sigara kullanımı, göz travmaları, göz içi uzun süreli iltihaplardır. Kornea kalınlığının ince olması da bir diğer risk faktörüdür. Glokomun belirli bir yaştan sonra sıklığının arttığı doğrudur ancak bu daha erken yaşlarda glokom olmayacağı anlamı taşımaz. Günümüzde rutin kontroller ve ileri tanı yöntemleriyle kişi daha görme bozukluğu yaşamadan ya da görmede yaşanan bozukluk ilerlemeden, glokomun ciddiyetini çok önceden tespit edebiliyoruz. Dolayısıyla glokom konusunda şikayetinizin olmasa bile rutin takip ve tetkikleri aksatmamak büyük önem taşıyor.” şeklinde konuştu.

    GLOKOM OLDUĞUNUZU FARK EDEMEYEBİLİRSİNİZ

    Dünya genelinde 70 milyon insanın glokom hastası olduğunu ve 6.5 milyon insanın da glokom yüzünden görmesini yitirdiğini hatırlatan Prof. Dr. Nur Acar Göçgil, “Yaygın bir hastalık olan glokomun en yaygın görülen tipi primer açık açılı glokomdur. Göz içi basıncı, normal aralık diye kabul ettiğimiz 10-21 mmHg’den yüksektir. Yine de hastaya bir şikayet fark ettirecek kadar yükselmeyebilir ve hastada bir belirti genellikle olmaz. Göz içi üretilen sıvının dışa akımında bir sorun mevcuttur ve giderek aylar, yıllar içinde görme sinirinde kalıcı hasar oluşur. Hastalar göz doktoruna başvurmadığı sürece glokom olduklarından habersizdir. Daha az sıklıkta normal tansiyonlu glokomu görmekteyiz. Burada da adından da anlaşılacağı gibi göz tansiyonu normal sınırlar içinde olmasına rağmen görme sinirinin beslenmesi, dolaşımındaki bozukluğa bağlı hasar gelişmektedir. Hastalarda yine bir belirti görülmez. Çok daha nadir gördüğümüz ve ‘akut açı kapanması’ adını verdiğimiz glokom tipinde ise gözün içerisinde salgılanan göz içi sıvı (aköz hümör) dışa akımında ani tıkanma ve drenaj sistemine ulaşamaması sonucu göz tansiyonu hızla çok yükselmektedir. Bu glokom tipinde ancak hasta ciddi şikayetlerle sıklıkla acilen doktora başvurur. ” açıklamasında bulundu.

    GLOKOMUN BELİRTİLERİ NELERDİR?

    Glokomun belirtileri ve tedavi sürecine de değinen Prof. Dr. Nur Acar Göçgil, “Primer açık açılı glokom geç fark edildiği için ne yazık ki bulgular ortaya çıktığında görme sinirinde geri dönüşsüz hasar gelişmiş olabilmektedir. Bu nedenle rutin muayene ve erken teşhis büyük önem taşımaktadır. Nadir görülen primer açı kapanması glokom ise aniden başlar ve krize neden olur. Göz tansiyonu bu tipte aniden yükselmekte, şiddetli ağrı, mide bulantısı, kusma, görme bulanıklığı, ışıklar etrafında haleler görme ve kanlanma gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır.” şeklinde konuştu.

    BEBEĞİNİZDE BU BELİRTİLER VARSA DOĞUŞTAN GLOKOMLU OLABİLİR

    “Yaklaşık 10 binde 1 görülen doğuştan glokom ise, bebeklerdeki göz sıvısının dışa akım kanallarının yeterince gelişememesi durumuna bağlı olarak oluşur. Bu tipteki bebeklerin gözlerinin en öndeki saydam kornea tabakaları bulanık veya gri şeklindedir ve bebeklerde ışıktan rahatsız olma, gözlerde sulanma, gözlerini açamama gibi belirtiler görülmektedir.” Diyen Prof. Dr. Nur Acar Göçgil, hastalığın tedavi süreciyle ilgili olarak ise şu ifadeleri kullandı:

    “KOMPLİKE MÜDAHALELER DE UYGULANABİLMEKTEDİR”

    “Glokom tedavisinde göz damlaları, destek olarak ağızdan alınan ilaçlar, lazer tedavileri ve cerrahi girişimler tedavi seçeneklerimizdir. Hastalığın evresi, gözdeki hasarın ciddiyeti, ilerleme hızı, hastanın tedaviye ve takip kontrollerine uyumu göz önüne alınarak bu tedavilere belirliyoruz. Günümüzde ilaç tedavisi olarak, göz basıncını düşüren damla tedavileri oldukça etkin. Öte yandan sinir koruyucu özelliği olan nöroprotektif medikal tedaviler de artık mevcut. İlk tedavi seçeneğimiz damlayla oluyor ve eğer ilaç tedavisi ile hastalık kontrol altına alınıyorsa bu tedavi ömür boyu aksatılmadan devam ettiriliyor. İlaç tedavisinin yeterli olmadığı veya hastanın damla tedavisini aksattığı durumlarda, Selektif Lazer Trabeküloplasti (SLT) uygulaması oldukça hızlı ve pratik bir yöntemdir. Bu yöntemde lazer kullanılarak göz içinde tıkanıklığa neden olan kanalların genişletilmesi amaçlanır. İşlem sonrasında göz içerisindeki basıncın düşürülmesi sağlanır, ancak tekrarı sıklıkla gerekir. Tüm bu yöntemlerin yetersiz kaldığı noktada ise cerrahi müdahale kaçınılmazdır. Hastalığın şiddetine ve tipine göre farklı cerrahi ameliyat seçenekleri öncelikli olabilmektedir. Glokom cerrahisi uzmanlık gerektiren, incelikli bir cerrahidir, ve ameliyat sonrası yakın takip yine çok önemlidir.

    “GÖZ TANSİYONU DÜŞTÜ DİYE RUTİN KONTROLLERİN YAPILMASI BIRAKILMAMALIDIR”

    Son olarak, en etkili tedavinin erken teşhis olduğunu unutmamak gerekmektedir. Glokom ömür boyu takibi gereken bir hastalıktır. Göz tansiyonu düştü diye rutin kontrollerin ve analizlerin yapılması bırakılmamalıdır.”

  • Ünlü isim Kylie Jenner, omzunda aslan kafasıyla davette boy gösterdi! Gözlerini kimse ondan alamadı!

    Ünlü isim Kylie Jenner, omzunda aslan kafasıyla davette boy gösterdi! Gözlerini kimse ondan alamadı!

    Travis Scott’tan bir oğlu olan 25 yaşındaki show yıldızı ve kozmetik markası sahibi model Kylie Jenner, kıyafet tercihiyle ağızları açık bıraktı.

    ASLAN KAFALI ELBİSESİ DİKKAT ÇEKTİ

    Dünyaca ünlü model Kylie Jenner, önceki gün Paris Moda Haftası kapsamında katıldığı Schiaparelli defilesini izlemeye gitti. Fiziği ve güzelliğiyle adından sıkça söz ettiren ünlü isim, siyah sade bir elbise giyerek omzuna da aslan kafası figürlü bir aksesuar tercih etti. Jenner’in önündeki aslan kafasını görenler gözlerini ondan almazken görüntüler sosyal medyada da gündem oldu. Jenner’in elbisesini beğenenler kadar beğenmeyenler de tepki gösterdi.

  • Fulya Öztürk aylar sonra itiraf etti! “Fatih Portakal’la tartışmam çok yanlıştı”

    Fulya Öztürk aylar sonra itiraf etti! “Fatih Portakal’la tartışmam çok yanlıştı”

     YouTube kanalında yayınlanan Haber Bahane programının bu haftaki konuğu CNN Türk Özel Haberler Şefi Fulya Öztürk oldu. Bir dönem gazeteciliğe ara vererek gündüz kuşağında program yapan Öztürk, Fatih Portakal’la ilgili tartışması hakkında konuştu.

    “FATİH PORTAKAL’A ÖYLE YAPMAMAM GEREKİYORDU”

    Geçtiğimiz sene yayınlanan Fulya ile Umudun Olsun programından cinsel içerikli film izlediği gerekçesiyle Fatih Portakal tarafından “Reyting amaçlı iğrenç içerikler” diyerek eleştirilen Öztürk, canlı yayında tepki göstermişti. Kalaycıoğlu’nun konuyu hatırlatması üzerine konuşan Öztürk, “Yapmamam gerekiyordu. Fatih onu der, Mehmet bunu der. Sana ne yani niye o kadar şey yapıyorsun ki… Şimdi bunları umursamıyorum. Olgunlaştım… Tecrübe sahibi olmak insanı olgunlaştırıyor” dedi.

    “YAYINDA CİNSEL İÇERİKLİ FİLM İZLEME OLAYI YOK”

    Canlı yayında konuğun gösterdiği cinsel içerikli filmi izlediği iddiasını kesin bir dille yalanlayan başarılı gazeteci, “Televizyon cinsel ilişki videosu izleme olayı da yok. Sosyal medyada tık almak için yapılan saçma sapan haberler. Gerçekten öyle bir şey yoktu. Bir görüntü vardı ama o da sadece bir kadının göbek kısmının fotoğrafıydı. Esra Ezmeci o olayı programda biraz büyüttü. Benim bu camiada reyting yapmak için kurnazlıklarım yoktur. Ben bilmem öyle şeyler. Benim programım diğerlerinin yanında çok saf kaldı. Bu da ben ve ekibimden kaynaklı bir şeydi” şeklinde konuştu.

    “FATİH PORTAKAL’A YANLIŞ BİR ŞEY YAPTIM”

    Bu sektördeki en büyük pişmanlığının Fatih Portakal’la girdiği tartışma olduğunu belirten Fulya Öztürk, sözlerine şöyle devam etti: “Benim bu sektördeki en büyük olayım Fatih Portakal’dı. O benim büyüğüm, yanlış bir şey yaptım. Bu sektörde bu kadar açık sözlü nadir insan vardır. Öyle bağırmak falan çok ayıp. Ben niye adama öyle bağırmışım? Aslında o bağırma Fatih Portakal’ın özelinde değildi. Genel yanlış yorumlar içindi.”

    FATİH PORTAKAL VE FULYA ÖZTÜRK ARASINDA NE OLDU?

    Fatih Portakal, programda konuğun Öztürk’e cinsel içerikli film izlettiği iddiasına tepki göstererek “Sadece reyting amaçlı saçma sapan, iğrenç içerikler. Böyle içeriklere izin verenlerde kabahat” demişti. Öztürk de canlı yayında Portakal’a bağırarak “Attığı manşete bak; ‘Cinsel içerikli görüntü izletti.’ Bak kardeşim cuma günkü programda rahatsızlık verdiysem, şahsım ekibim adına özür diliyorum. Fakat bir videodan bahsediyor ya bu çocuk. Orada iz var diyor. Bunların hepsi gerçek. Ama öyle bir algı yapılıyor ki… ‘Bu da oldu.’ Türk televizyonlarında neler oldu ben sayayım mı? ‘Bir kız çıkıyor hemen onu öldürelim boğazlayalım boğalım… Linç edelim yaşamasın. Bir kız çıktı çünkü iyi bir şeyler yapıyor.’ Ben buralara hiçbir yerimi açmadan geldim. Hiçbir yerimi ortalara sermeden. Hiç kimsenin sevgilisi osu busu olmadan” demişti.

  • Özcan Deniz’in annesine şok! Oğlu sevgilisi Samar Dadgar’la gizlice evlendi

    Özcan Deniz’in annesine şok! Oğlu sevgilisi Samar Dadgar’la gizlice evlendi

    2018 yılında nikah masasına oturan Feyza Aktan ile Özcan Deniz, 2019’da olaylı bir şekilde boşandı. Kuzey adındaki oğullarının velayeti ve şiddet iddiasından dolayı eski eşiyle sık sık davalık olan Özcan Deniz’in özel hayatıyla ilgili bir iddia ortaya atıldı.

    SADE BİR NİKAH TÖRENİ YAPTILAR

    50 yaşındaki Özcan Deniz, uzun süredir aşk yaşadığı 28 yaşında İranlı modacı Samar Dagdar’a geçtiğimiz aylarda evlilik teklifi etti. Söylemezsem Olmaz programında yer alan haberde, ilişkilerini gözlerden uzak yaşamayı tercih eden ikilinin hafta sonu Zekeriyaköy’de evlerinde nikah masasına oturduğu iddia edildi. Sessiz sedasız evlenen çift, evlilik haberiyle ilgili hiçbir açıklama da yapmadı.

    ÖZCAN DENİZ’İN ANNESİ EVLENMESİNİ İSTEMEMİŞTİ

    Özcan Deniz’in annesi ise daha önce oğlunun ilişkisiyle ilgili yaptığı açıklamada “Oğlumun evlenmesini istemiyorum. İlla nikah masasına mı oturmak lazım? Gönüller ve kalpler bir olsun. Kız arkadaşı bu söylediklerimi duyunca üzülecek ama Özcan’ın da bunu düşünmesi lazım” diyerek evliliği veto etmişti.

  • Genç oyuncu Berat Efe Parlar annesinin ölümüyle yıkıldı! Açıklaması yürekleri dağladı!  ” Canım annemi kaybettik!”

    Genç oyuncu Berat Efe Parlar annesinin ölümüyle yıkıldı! Açıklaması yürekleri dağladı! ” Canım annemi kaybettik!”

    İftarlık Gazoz filminde canlandırdığı ‘Adem’ rolü ile geniş bir hayran listesine ulaşan 18 yaşındaki Berat Efe Parlar, annesinin ölümüyle yıkıldı. Sosyal medya hesabından annesinin vefat ettiğini duyuran Parlar, ‘Canım annemi kaybettik! Cenazesi bugün ikindi namazına müteakip Şakirin Camii’nden kılınacak cenaze namazının ardından defnedilecektir’ ifadelerini kullandı.

    “ANNEMDEN SONRA BABAM DA HASTALANDI”

    Genç oyuncunun annesi uzun bir süredir sağlık sorunlarıyla mücadele ediyordu. Annesinin rahatsızlığını film setinde öğrenen Parlar, “İftarlık Gazoz filmi zamanında annemin hastalığı başlamıştı, onu düşündüm. Babam annemin yanına İstanbul’a gelmek zorundaydı orada oyuncu koçumla birlikte kaldım. Biraz annemi düşündüm, biraz o zamanı düşündüm ağladım… Babam şeker hastası. Annemden sonra babam da hastalandı. Atakları oluyor. Tek çocuğum, kardeşim yok.”

  • Fulya Öztürk’ten Esra Ezmeci’ye bomba sözler: “İşimde gözü vardı”

    Fulya Öztürk’ten Esra Ezmeci’ye bomba sözler: “İşimde gözü vardı”

     Haberler.com’un YouTube kanalında yayınlanan Haber Bahane programının bu haftaki konuğu CNN Türk Özel Haberler Şefi Fulya Öztürk oldu. Çocukluğundan kariyerine kadar birçok konudan bahseden Öztürk, programını elinden aldığı söylenen Esra Ezmeci hakkında da konuştu.

    ESRA EZMECİ HAKKINDA İLK KEZ KONUŞTU

    Fulya Öztürk, Kalaycıoğlu’nun “Kaç kardeşsin, nasıl bir çocukluk geçirdin?”, ” Adana’da İstanbul’a ne için geldin?”, “Konservatuara giriş süreci nasıl gerçekleşti?”, “Uluslararası bir üne sahip olacağını tahmin etti mi?”, “Hayatında gördüğü en büyük haksızlık ne?”, “FOX TV’den gönderildi mi, kendisi mi ayrıldı?”, “Yaptığı formatın başkaları tarafından yapılmasını nasıl karşıladı?”, “Esra Ezmeci’nin ‘Karşı Karşıya’ programı seni rahatsız etti mi?” duygusal davranarak ağlamak doğru mu?” sorularını da tüm içtenliğiyle cevapladı.

  • Perihan Savaş’ın oğlu Savaş Zafer ile Melis Ketenci evlendi!

    Perihan Savaş’ın oğlu Savaş Zafer ile Melis Ketenci evlendi!

    Usta oyuncu Perihan Savaş ve 1995 yılında yaşamını yitiren oyuncu Yılmaz Zafer’in oğlu Savaş Zafer, bir süredir dijital içerik üreticisi Melis Ketenci ile birliktelik yaşıyor. Ünlü çift, bugün muradına erdi.

    ÜNLÜ ÇİFT BUGÜN EVLENDİ!

    Uzun süredir birliktelik yaşayan Perihan Savaş’ın oğlu Savaş Zafer ve Melis Ketenci, bugün lüks bir otelde düzenlenen törenle evlendi. Düğün Beşiktaş’ta lüks bir otelde gerçekleşti.