YOZGAT’TA 49 YILDIR ÇALIŞAN TAŞ DEĞİRMEN TALEPLERE YETİŞMEYE ÇALIŞIYOR

YOZGAT’TA 49 YILDIR ÇALIŞAN TAŞ DEĞİRMEN TALEPLERE YETİŞMEYE ÇALIŞIYOR
Yozgat’ın Çadırardıç köyünde babası tarafından 1974 yılında kurulan taş değirmeninde üretime devam eden Şükrü Şahiner, kara değirmen kültürünü yaşatmaya devam ediyor. Klasik taş değirmeninde tarlalardan saf halde gelen buğdayları temizleyip un haline getiren Şahiner, çevre il ve ilçelerden gelenlerin taleplerini karşılamaya çalıştığını söyledi.

SEYFİ ÇELİKKAYA

 

Yozgat’ın Çadırardıç köyünde babası tarafından 1974 yılında kurulan taş değirmeninde üretime devam eden Şükrü Şahiner, kara değirmen kültürünü yaşatmaya devam ediyor. Klasik taş değirmeninde tarlalardan saf halde gelen buğdayları temizleyip un haline getiren Şahiner, çevre il ve ilçelerden gelenlerin taleplerini karşılamaya çalıştığını söyledi.

Yozgat’ın Çadırardıç köyündeki taş değirmen, köylülerin tarlalarında yetiştirdikleri buğday ve arpayı öğüterek un haline getiriyor. Bölgenin tek taş değirmenine çevre il ve ilçelerden de talep her geçen gün artıyor. Babasından kalan taş değirmende geçmişten gelen bir lezzeti yaşatan Şükrü Şahiner, mesleği babasından öğrendiğini, kendisinin ise gelecek kuşaklara mesleği aktarabileceği bir taliplinin çıkmamasından yakındı. Çadırardıç Köyü’nde babası tarafından 1974 yılında kurulan taş değirmen geleneğini sürdürmeye çalıştığını aktaran Şahiner, değirmenin taşını da bulamadığını ifade etti, taş değirmenlerin çalışma mekaniğinin günümüz teknolojisi ile üretilenlerden çok farklı olduğunu söyledi.

"DOĞAL UN OLARAK, ŞEKER HASTALARI YAPIYOR BİLHASSA"

Değirmen işletmecisi Şükrü Şahiner, taş değirmenin buğdayı kepeği ile beraber öğüttüğünü, yeni değirmenlerin daha farklı çalışıp, kabuğu çıkarıp, savurarak beyaz un çıkarttığını kaydetti. Tam buğday ununun daha esmer, doğal ve sağlık yönünden en güzel un olduğunun altını çizen Şahiner, şöyle konuştu:

"Bu değirmeni 1974 yılında babam yaptı. Biz de aynı onun devamını sürdürüyoruz. Bu değirmenin özelliği kaliteli un olduğu için, taş unu. Dünyada birinciye su değirmeni gelir ikinciye bu taş değirmeni gelir. Buradan buğdayı boğazdan veriyoruz, oradan kepekli unu aşağıdan alıyorlar. Un olarak alıyorlar ama bilhassa da şeker hastaları yapıyor bu işi, kepekli olarak. Doğal un olarak, şeker hastaları yapıyor bilhassa. Müşterimiz çok. Çorum’dan Yozgat'tan Yerköy'den geliyorlar, oralardan çevrelerden geliyorlar. Balışeyh’ten, Delice’den geldiler. Çevrede bu değirmenden başka yok, bir tek bizim değirmen var burada. Bu da babadan kalma bize. Aynı mesleği devam ettiriyoruz biz. Bu taşlar değirmenin çıkan taşları, eski taşlar bunlar. Bunlar bir işe yaramıyor. Şimdi sıfır taş bulamıyoruz, piyasada taş kalmadı. Taş bulamazsak kapanacak, başka bir şey de kalmadı. Bizden başka yapacak kimse kalmadı."

"DOĞAL KATKISIZ, BURASI TAM BUĞDAY EKMEĞİ YAPILDIĞI YER"

Çorum’un Sungurlu ilçesine bağlı Balkaya köyünden gelen İsa Gözalan, "Anneme un öğütmeye geldim, tam buğday ekmeği için. Çadırardıç köyüne geldik, buğdayımızı öğüteceğiz. Doğal katkısız, burası tam buğday ekmeği yapıldığı yer olduğu için biz burada öğütmeye getiriyoruz. Diğerleri yapay oluyor, fabrikasyon oluyor. Burada tam taş yapılıyor unlarımız. Doğal un oluyor" dedi.

"BİZİM BURADA BU DEĞİRMEN OLMAZSA OLMAZLARIN İÇİNDE"

Değirmene buğdayını öğütmek için getiren Çorum’un Sungurlu ilçesine bağlı Bunalan köyü Muhtarı Ahmet Sağlam da şunları anlattı:

"Bizim burada bu değirmen olmazsa olmazların içinde çünkü fabrika ekmekleri yenilmiyor. Sakız gibi oluyor, çiğniyorsun çiğniyorsun yutamıyorsun. İllaki bunu katmamız lazım veya bunu katmadan da yapıyoruz genelde. Bu katılmadan da fabrika ekmeğini yiyemiyoruz. Şimdi bunun özelliği taş değirmeni. Taşla öğütülüyor, tamamen her taraf doğal. Elekten geçiyor. Burada öğütülüyor taştan çıkıyor. Her taraf doğal olduğu için öbür ekmeklere pek şey bakmıyoruz biz. Her yıl geliyoruz. Kışın güz günü geliyoruz harmandan sonra. 150-200, çinik deriz biz, öğütürüz, harmandan harmana bize yetiyor. Yıllık unumuzu burada öğütüyoruz."