ERİNÇ SAĞKAN, YARGITAY BAŞKANLIĞI'NI ZİYARET ETTİ: “YARGITAY'IN 3. DAİRESİ YETKİSİ OLMADIĞI BİR KONUDA ANAYASA'YA AYKIRI, ANAYASAL DÜZENİ DE AÇIKÇA İHLAL EDEN BİR KARARA İMZA ATMIŞTIR”
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, Yargıtay Başkanlığı'nı ziyaret etti. Sağkan, “Anayasa Mahkemesi'nin 'hak ihlali'ni gidermek için çizdiği yolu izleyebilecek tek makam şu an 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'dir. Yargıtay'ın 3. Ceza Dairesi yetkisi olmadığı bir konuda Anayasa'ya aykırı, anayasal düzeni de açıkça ihlal eden bir karara imza atmıştır” diye konuştu.
TBB Başkanı Erinç Sağkan, Yargıtay'ın dün TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkındaki kararı ve Atalay hakkında 'hak ihlali' kararı veren Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunması üzerine bugün Yargıtay Başkanlığı'nı ziyaret etti. Sağkan, 13. Ağır Ceza Mahkemesi başkan ve üyeleri hakkında disiplin soruşturması açılması ve tedbiren görevden el çektirilmeleri için Yargıtay'a başvurularını yaptıklarını belirterek şunları söyledi:
“GEREK YARGITAY BAŞKANIMIZ GEREKSE HSK BAŞKANIMIZ, İÇERİSİNDE BULUNAN KAOSTAN BİR AN ÖNCE ÇIKILMASI GEREKTİĞİNİ ÖNEMLİ İFADE ETTİLER”
“13. Ağır Ceza Mahkemesi başkan ve üyeleri hakkında az önce ifade ettiğim üzere disiplinel soruşturma için başvurumuzu gerçekleştirdik. Daha sonra Yargıtay Başkanımızı, Başsavcımızı ve Genel Sekreterimizi ziyaret ettik. Her iki kurumda gerek Yargıtay Başkanımız gerekse HSK Başkanımız, içerisinde bulunulan kaostan bir an önce çıkılması gerektiğini önemle ifade ettiler. İçerisinde bulunduğumuz durumdan rahatsızlıklarını ifade ettiler. Bireysel başvuru kurumunun yurttaşlarımız için çok önemli bir kazanım olduğunu da ifade ettiler. Haliyle biz baştan itibaren şunu söylüyorduk; yargının sebebiyet verdiği bir düğümü bir başkasının değil yine yargı kurumlarının çözmesi gerekir. Bu anlamda bugün de Yargıtay Başkanlığı ile yaptığımız istişarelerden sonra daha önce hazırladığımız Yargıtay 3. Ceza Dairesi kararının altında imzası bulunan başkan ve üyeleri hakkında görevden el çekmeye davet yaptırımının uygulanması için disiplinel soruşturma başlatılması bakımından Yargıtay'ın Yüksek Disiplin Kurulu Başkanlığı'na dilekçemizi verdik.
“YURTTAŞLARIN HUKUKİ GÜVENLİKTEN TAMAMEN UZAKLAŞTIKLARINI HİSSETTİKLERİ AĞIR ZAMAN DİLİMİNDEN BİR AN ÖNCE ÇIKILMASI İÇİN ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Biz savunma makamı olarak yargının içerisinde bulunduğu bu ağır durumdan, yurttaşların hukuki güvenlikten tamamen uzaklaştıklarını hissettikleri ağır zaman diliminden bir an önce çıkılması için üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. Yarın Türkiye'deki bütün baro başkanlarımız, 81 ilin baro başkanları Ankara'ya geliyorlar. Yarın baro başkanlarımızla değerlendirme yapacağız. Aynı şekilde saat 15.00'te hem baro başkanlarımızla hem tüm meslektaşlarımız ile birlikte Anayasa Mahkemesi'nin karşısındaki Ahlatlıbel Atatürk Parkı'nda buluşacağız. Burada da görüşlerimizi kamuoyu ile paylaşacağız.
“YARGITAY'IN 3. CEZA DAİRESİ YETKİSİ OLMADIĞI BİR KONUDA ANAYASA'YA AYKIRI, ANAYASAL DÜZENİ DE AÇIKÇA İHLAL EDEN BİR KARARA İMZA ATMIŞTIR”
Yargıtay'ın 3. Ceza Dairesi'nin bu dava dosyasında herhangi bir karar alma yetkisi olmadığını düşünüyoruz hukuken. Çünkü, az önce ifade ettiğim üzere Yargıtay; dosyanın esasına ilişkin onama kararı vererek dosyadan el çekmiş durumdadır. İstanbul 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay'a dosyayı gönderdiği anda Yargıtay'ın bu dosyayı karar alarak bu dosyayı iade etmesi gerekiyordu. Çünkü, Anayasa Mahkemesi'nin 'hak ihlali'ni gidermek için çizdiği yolu izleyebilecek tek makam şu an 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'dir. Yargıtay'ın 3. Ceza Dairesi yetkisi olmadığı bir konuda Anayasa'ya aykırı, anayasal düzeni de açıkça ihlal eden bir karara imza atmıştır.”