AVUKATLARDAN SİLİVRİ’DE CAN ATALAY’A ZİYARET: “YARGITAY’IN MÜTALAASI, BU SAATTEN SONRA HİÇBİR BİREYİN ARTIK HUKUKİ GÜVENCESİ OLMADIĞINI GÖSTERMEKTEDİR”
Haber: ÇAĞATAN AKYOL - Kamera: SADIK KARAKULOĞLU
Avukatlar, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM)"hak ihlali" kararına rağmen tahliye edilmeyen Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ı İstanbul Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde ziyaret etti. Ziyaret sonrası konuşan avukat Sibel Aydın, “Dün tam bir hukuk skandalıyla karşı karşıya kaldık. Dün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın verdiği mütalaa, bu saatten sonra bu ülkede ideolojisi ne olursa olsun hiçbir bireyin artık hukuki güvencesi olmadığını göstermektedir. Bunun için Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Can Atalay’ı serbest bırakmasını, hukukun üstünlüğüne uygun karar vermesini istiyoruz” dedi.
Geçen 14 Mayıs’ta yapılan genel seçimlerde TİP’ten Hatay Milletvekili seçilmesine ve AYM’nin “hak ihlali” kararına karşın cezaevinden tahliye edilmeyen Gezi Parkı davası tutuklusu avukat Can Atalay’ı bugün meslektaşları ziyaret etti. İstanbul’un Silivri ilçesinde bulunan Marmara Cezaevi’ndeki ziyaret sonrasında avukatlar açıklama yaptı.
ÖZGÜR URFA: BİR YARGI MAKAMI, ANAYASA'YI TANIMADIĞINI ALENEN İLK KEZ İLAN ETTİ
“Can Atalay özgürlük” yazılı pankartın taşındığı açıklamada avukat Özgür Urfa, sorunun yalnızca Atalay’ın özgürlüğü ve Gezi Parkı davası olmadığını vurguladı. Urfa, şunları söyledi:
“Dün itibarıyla Türkiye’de bir anayasal krizi yaşadığımız, resmi belgelerle ortaya dökülmüştür. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından mütalaa isimli bir belge, dava dosyasına girmiştir. Dün basına bunun içeriği yansıdı. Biz de avukatlar olarak inceledik. Özetle Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı diyor ki ‘Biz Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı tanımıyoruz. Biz Anayasa Mahkemesi kararını uygulamıyoruz. Yargıtay 3. Ceza Dairesi de ister uygulasın ister uygulamasın’ şeklinde bir yazı sunmuştur dosyaya. ‘Yazı’ diyoruz çünkü bu bir mütalaa değil. Bu, yargı içindeki bir kliğin verdiği muhtıradır. Bir devlet organı, bir yargı makamı, Anayasa'yı tanımadığını alenen belki de ilk kez ilan etmiştir. Bir mahkeme kararına uyulamayabileceğini, kendisinin uymayacağını deklare etmiş, kamuoyuyla paylaşmıştır. Gezi davasında yargılanan arkadaşlarımız, anayasal düzene karşı suç işlemekle itham edilmektedir. Şimdi anayasal düzene karşı suç işleyen birileri aranıyorsa işte bu yazıları yazan hakim, savcılardır. ‘Biz Anayasa'yı tanımıyoruz’ diyen kim varsa, ‘Biz Anayasa Mahkemesi kararını uygulamayacağız’ diyen kim varsa anayasal düzene karşı suç işleyen onlardır. Yargılanması gereken, bu yazıların altına imza atanlardır, Can Atalay’ın tahliyesini sağlamayanlardır.
“YARGITAY, ANAYASA'YI TANIYIP TANIMADIĞINI OYLAYACAK”
Bu yüzden mesele, sadece Can Atalay bugün cezaevinden çıkacak mı, çıkmayacak mı değil. Yargıtay 3. Ceza Dairesi önüne gelen dosyada şuna karar verecek. ‘Biz Anayasa'yı tanıyor muyuz, tanımıyor muyuz’, bunu oylayacaklar. ‘Anayasa Mahkemesi kararını uygulayacağız mı, uygulamayacağız mı’, bunu oylayacaklar. Nihayeten şunu oylayacaklar. Birtakım milletvekillerinin Twitter’da attığı tweetlere mi tabi olacaklar, o denilenleri mi yapacaklar; yoksa bu ülkenin Anayasa'sının 153. maddesine uyup Anayasa Mahkemesi kararını mı uygulayacaklar? Bizim sözümüz bitti. Söylenecek her şeyi söyledik. Söz sırası onlarda. Oylamalarını yapsınlar. Kararlarını versinler. Tüm Türkiye görsün. Kim anayasal düzene karşı suç işliyor, kim bu ülkenin Anayasa'sını tanımıyor, kim mahkeme kararlarını tanımıyor? Bu son derece tehlikeli bir yaklaşımdır. Eğer ki Can Atalay’ı tahliye etmezlerse, eğer ki Anayasa Mahkemesi’nin kararını tanımazlarsa tüm Türkiye’ye şunu söyleyecekler. Bu ülkede yaşayan herkes, canı isterse Anayasa'yı tanımayabilir, canı isterse mahkeme kararlarına uymayabilir. Yargıtay Ceza Dairesi hangisini seçecek, göreceğiz.”
SİBEL AYDIN: YARGITAY’IN ATALAY’I SERBEST BIRAKMASINI İSTİYORUZ
Avukat Sibel Aydın da Atalay’ın selamlarını ileterek şunları dile getirdi:
“Az önce toplu olarak kendisini ziyaret ettik. Lafa nasıl başlayacağımı bilmiyorum çünkü sürekli aynı şeyleri söylüyoruz ama aynı şeyleri söylemekten de geri durmayacağız. Anayasa der ki, ‘Anayasa Mahkemesi’nin kararları kesindir ve bu kararlara bütün yargı organları uymak zorundadır’. Can Atalay için Anayasa Mahkemesi hak ihlali kararı vermiş, ‘İnfazı derhal durdur, derhal tahliye et ve Can Atalay’ı yeniden yargıla’ demiştir. Bu kararı 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermiştir. 13. Ağır Ceza Mahkemesi, tam 4 gün hepinizi oyalamıştır. Bu nedenle Çağlayan’da da bir oturma eylemi yaptık. 4’üncü günün sonunda 3 üyesi olan heyetli bir mahkemede mahkeme başkanı, tek imza ile ‘Ben karar vermiyorum. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, sen karar ver’ demiştir. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, dosyayı iade etmesi gerekirken ‘Hayır, sen bu iki imzayı da tamamla, kararı öyle gönder bana’ demiştir. Dün tam bir hukuk skandalıyla karşı karşıya kaldık. Dün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın verdiği mütalaa, bu saatten sonra bu ülkede ideolojisi ne olursa olsun hiçbir bireyin artık hukuki güvencesi olmadığını göstermektedir. Bunun için Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Can Atalay’ı serbest bırakmasını, hukukun üstünlüğüne uygun karar vermesini istiyoruz.”
KEMAL AYTAÇ: HUKUKSUZLUKLARI YAPANLARDAN BİR BİR HESABINI SORACAĞIZ
Son olarak avukat Kemal Aytaç, “Hayatta her şey değişiyor, değişmeye de mahkûm. Hiç kimse bugün bu duruma güvenerek, bu iktidara yapışarak, onların hakimliğini, savcılığını yaparak kendini kurtaracağını sanmasın. Gün gelecek, devran dönecek, değişecek ve bugün bu hukuksuzlukları yapan hem de mahkeme adı altında, yargıçlık adı altında yapanların hepsinden bunun hesabını bir bir soracağız. Can’ın arkadaşları ve meslektaşları olarak teşekkür ediyoruz” dedi.