ZEYNEL EMRE: “EMLAK SEKTÖRÜNÜN EN FAZLA GETİREN ARAÇLARDAN BİRİNE DÖNÜŞMESİ İSTER KİRACI İSTER EV SAHİBİ OLUN KİMSEYİ MEMNUN EDİCİ BİR ÇIKIŞ VAAT ETMEMEKTE. TEK KAZANAN AKP’Lİ DÜZENİN RANTÇILARI VE FIRSATÇILARI OLMAYA DEVAM

ZEYNEL EMRE: “EMLAK SEKTÖRÜNÜN EN FAZLA GETİREN ARAÇLARDAN BİRİNE DÖNÜŞMESİ İSTER KİRACI İSTER EV SAHİBİ OLUN KİMSEYİ MEMNUN EDİCİ BİR ÇIKIŞ VAAT ETMEMEKTE. TEK KAZANAN AKP’Lİ DÜZENİN RANTÇILARI VE FIRSATÇILARI OLMAYA DEVAM
CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeynel Emre, “Ranta dayalı ve düşük gelir gruplarının göz ardı edildiği konut politikası, dış politikadaki hatalı kararların neden olduğu mülteciler ve bununla birlikte gelen nüfusun yol açtığı barınma sorunu, son olarak da depremin neden olduğu ülke içi göçle birlikte emlak sektörünün içinden geçtiğimiz ekonomik düzende en fazla getiren araçlardan birine dönüşmesi ister kiracı ister ev sahibi olun kimseyi memnun edici bir çıkış vaat etmemekte. Burada tek kazanan AKP’

CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeynel Emre, “Ranta dayalı ve düşük gelir gruplarının göz ardı edildiği konut politikası, dış politikadaki hatalı kararların neden olduğu mülteciler ve bununla birlikte gelen nüfusun yol açtığı barınma sorunu, son olarak da depremin neden olduğu ülke içi göçle birlikte emlak sektörünün içinden geçtiğimiz ekonomik düzende en fazla getiren araçlardan birine dönüşmesi ister kiracı ister ev sahibi olun kimseyi memnun edici bir çıkış vaat etmemekte. Burada tek kazanan AKP’li düzenin rantçıları ve fırsatçıları olmaya devam edecek” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeynel Emre, ev kiralarında yaşanan anlaşmazlıklara ve konut sorununa ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Emre’nin açıklaması şöyle:

“Ev sahipleriyle kiracılar arasındaki anlaşmazlıklarda arabuluculuğun dava şartı haline getirilmesi, seçim dönemlerinde desise ve yalanlarla kampanya yürüten, seçim sonrası da halkın, başta ekonomik olmak üzere gerçek sorunlarının hiçbirine çözüm getirmeyen AKP iktidarındaki çürümüşlüğünün en net göstergelerinden biridir. Halkı fakirleştiren, enflasyona tavan yaptıran, işsizliği kronikleştiren, TL’nin değerini tarihin en düşük seviyesine gerileten, vatandaşın alım gücünü sıfırlayan; buna karşın yandaşlarını kamu ihaleleriyle ihya aden, akrabayı talukatına dernek ve vakıflar aracılığıyla rant aktaran, birden fazla maaş bağlayarak kamuda kişisel zenginleşmenin yolunu açan, yanlış yatırımlarla kamuya her yıl milyonlarca lira zarar ettiren politikaların üreticisi AKP siyaseti, halkımızı derin bir yoksulluğa itmiş durumda. Her yeni günde basına yansıyan kira artışlarına ilişkin ev sahipleri ile kiracılar arasında yaşanan şiddet olayları ve konunun özünü oluşturan kira uyuşmazlığına ilişkin dava sayıları, yaratılan bu kaotik durumun sonucudur.

“YÜZDE 25 ARTIŞ SINIRI ANCAK AKP’NİN, UZUN SÜRE DİRETTİĞİ MANTIK DIŞI FAİZ POLİTİKASI GİBİ TUTARSIZ VE SÖZDE KİRACILARI KORUMA GÖRÜNTÜLÜ POPÜLİST BİR DÜZENLEMEDİR”

İktidarın çözümü ise kira artışlarına yüzde 25 sınırı getirmek ve uyuşmazlıkları, dava konusu yapılmadan arabuluculara havale etmek. Her iki yolun da çözüm sağlamayacağı kesin. TÜİK’in bile baskılaya baskılaya ancak yüzde 48’lere indirdiği; bağımsız ölçüm yapan ENAG’ın ise yüzde 123 olarak belirlediği yıllık enflasyon oranının yaşandığı bir gerçekte yüzde 25 artış sınırı ancak AKP’nin, uzun süre direttiği mantık dışı faiz politikası gibi tutarsız ve sözde kiracıları koruma görüntülü popülist bir düzenlemedir.

“SADECE İSTANBUL’DA BU YILIN İLK ÇEYREĞİNDE SÖZ KONUSU MAHKEMELERDE AÇILAN TOPLAM DAVALARIN YÜZDE 65’NİN KİRA UYUŞMAZLIĞINA İLİŞKİN OLDUĞU BİLİNMEKTE”

Arabuluculuk uygulamasındaki temel amacın, kira uyuşmazlıklarından kaynaklı dava dosya sayısını azaltmak olduğunu görüyoruz. Kira uyuşmazlığına ilişkin davaların görüldüğü sulh hukuk mahkemelerinde, ev sahipleri ile kiracılar arasındaki anlaşmazlıklardan kaynaklı her gün onlarca yeni dava açılırken, sadece İstanbul’da bu yılın ilk çeyreğinde söz konusu mahkemelerde açılan toplam davaların yüzde 65’nin kira uyuşmazlığına ilişkin olduğu bilinmekte. Bazı sulh hukuk mahkemelerinde daha yılın ilk çeyreğinde geçen yıl açılan dava sayısına ulaşıldığı göz önüne alındığında bu yılın sonunda dosya sayısının geçen yıla göre iki katı artacağını tahmin etmek zor değil. Bununla birlikte özellikle Ankara ve İstanbul gibi büyükşehirlerde davalar için duruşma tarihi olarak 10-15 ay sonrasına gün verilmekte. Her boyutuyla tıkınmış bir sistemde arabuluculuk göz boyamaktan, soruna adil bir çözüm getirmeyi geçtik süreci uzatmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Üstüne bir de arabuluculuk ücreti dava sonunda kaybeden tarafa yüklenerek yeni bir masraf kalemi oluşacak.

“TEK KAZANAN AKP’Lİ DÜZENİN RANTÇILARI VE FIRSATÇILARI OLMAYA DEVAM EDECEK”

AKP’nin ‘ Türkiye Yüzyılı’ söylemi, ne yazık ki birçok sorunun iç içe geçtiği ve bu anlayışla artık içinden kolay kolay çıkılması zor bir durumdur. Ranta dayalı ve düşük gelir gruplarının göz ardı edildiği konut politikası, dış politikadaki hatalı kararların neden olduğu mülteciler ve bununla birlikte gelen nüfusun yol açtığı barınma sorunu, son olarak da depremin neden olduğu ülke içi göçle birlikte emlak sektörünün içinden geçtiğimiz ekonomik düzende en fazla getiren araçlardan birine dönüşmesi, ister kiracı ister ev sahibi olun kimseyi memnun edici bir çıkış vaat etmemekte. Burada tek kazanan AKP’li düzenin rantçıları ve fırsatçıları olmaya devam edecek.”